KARIŞIK

22 Mayıs 2016 Pazar

ŞEHİD SAHABÎLER TÜRBESİ (MERKEZ SUR İLÇESİ)

ŞEHİD SAHABÎLER TÜRBESİ (MERKEZ SUR İLÇESİ)

Bugünkü şeklini Osmanlı dönemindeki ekleme ve onarımlarla alan Merkez Sur İlçesi’nde, içkale’de bulunan Hz. Süleyman Camii haziresinde 20’den fazla şehid sahâbe medfûndur. Âmid (Diyarbakır)’in fethine katılıp şehid düşen sahâbîlerin, fetih sonrası Hazreti Süleyman Cami ve Türbelerin bulunduğu alana defnedildikleri, bu alana fetih sonrası Diyarbakır’ın ilk camisinin inşa edildiğini kaynaklarda aktarılmaktadır.[1]
Hazreti Süleyman Camii’nde iki ayrı türbe bulunmaktadır. Bunlardan birincisi cami avlusunun güney girişi yanında, caminin batı duvarına bitişik türbedir. Burası “Sahabîler Türbesi” olarak da bilinmektedir. İkinci türbe ise cami harim, ana mekân kapısının karşısındaki türbedir.  İlk türbe, ortada çini ile kaplı oda kısmı ile bu kısmın güney ve batı duvarlarını çevreleyen Osmanlı üslubunu yansıtan lahitli[2] mezarlardan oluşmaktadır. Lahitli  kabirler Diyarbakır valiliği görevinde bulunan Reşit Mehmed Paşa (ö.1836)[3] ve değişik dönemlerde görev yapmış ileri gelen şahıslar ve bunların yakınlarına aittir.[4] Bu ilk türbe bölümünün 550/1156 yılında İnaloğulları döneminde esaslı bir onarım gördüğü caminin doğu penceresi üzerindeki manzum kitabeden anlaşılmaktadır.[5] 1041/1631 yılında Diyarbakır valiliğine atanan Silahdar Murtaza Paşa tarafından yeniden onartılan şehitliğe medfûn sahabilerin isimlerinin yazıldığı manzum bir kitabe de asılmıştır. [6] Bu türbe 1292/1857 yılında Diyarbakır Valisi Ahmet Tevfik Paşa[7] tarafından da onartılmıştır.[8] Türbenin içi İznik Çinileriyle süslüdür.  Türbenin çinili bölümünde ortada üstü kumaşlarla sarılı bir lahidli bir mezar bulunmaktadır. Bu mezarın Silahdâr Murtaza Paşa ait olduğu söylenmektedir. Bunun güneyindeki lahdin ayakucundaki kitabesinde 1121/1709 tarihi okunabilmektedir. Bu taşın dışa bakan kitabesi çiçek motifleri ile süslenmiştir. Kitabenin girişinden ve başucundan, mezarın bir kadına ait olduğu anlaşılmaktadır. Kuzeydoğuda yer alan mezarın ayakucu dış kitabesinde 1068/1657 tarihi okunabilmekte ve kitabesinden Silahdâr Murtaza Paşa’nın kızı Hadice Hanım’ın (ö.1068/1657) burada medfûn olduğu anlaşılmaktadır. Bu türbenin kuzeybatsında ise üç çocuk mezarı bulunmaktadır.[9]Evliyâ Çelebi, Seyahatnâmesi’nde Hz. Halid (r.a)’ın oğlu Hz. Süleyman’ın da medfûn olduğu bu türbeyi, eskiden beri bilinen “Ziyâretgâh-ı Ashâb-ı Güzîn: Seçkin Sahâbelerin Ziyâretgâhı” olarak ifade etmektedir.[10] Şehid sahâbelerin,  cami avlusunda bulunan türbenin altındaki, bir zamanlar girilebilen ancak sonradan iniş yeri kapatılmış olan bodrum katta medfûn  oldukları bilinmektedir.[11] Buna karşın halkın çoğu bu ilk türbede görünen kısımdaki kabirlerin Osmanlı beyleri ve hükümet erkânından ileri gelenlere ait olduğunu bilmemekte sahâbelere ait olduğunu zannetmektedirler. Daha önce de ifade edildiği gibi sahâbeler bu türbenin altındaki bodrum katta medfûndurlar.[12]
Hz. Süleyman Camii’nin iç giriş kapısının karşısında, iç avluda bulunan türbedeki üç kabirde, 1041/1631 yılında Diyarbakır Valiliğine atanan, Diyarbakır’ın 57. Osmanlı Valisi Silahdâr Murtaza Paşa’nın iki oğlu ve eşinin medfûn olduğu, türbe giriş kapısı üzerinde bulunan kitabeden anlaşılmaktadır.[13] Bu türbenin girik kapısının yanında, nişin içinde bulunan tek kabir ise Osmanlı döneminde Diyarbakır’da valilik yapan Esad Paşa’ya[14]  (ö. 1267/1850) aittir.[15]
Hz. Süleyman Camii haziresinde medfûn şehid sahâbîlerin sayısı ve isimleri tam olarak bilinmemektedir. Vâkıdî, Fütuhü’ş-Şam adlı eserinde, Diyarbakır’ın fethi sırasında Hâlid b. Velid (r.a.) ile beraber gizli geçitten Âmid/Diyarbakır şehrine giren bazı sahâbelerin isimlerini vermektedir. Aynı esere göre Hz. Hâlid (r.a.), tünelin dar olması sebebiyle gönüllü 100 askerden yalnız 80 askerle[16]birlikte tünelden şehre girebilmiş, tünelden geçebilen gönüllü askerleden bazısı şehid olmuşlardır.[17]  Dar tünelden şehre ilk olarak Halid b. Velid (r.a) girmiş onu Âmir b. el-Ahves, Huzeyfe b. Sâbit, İmrân b. Bişr, [Selâme b. Ye’sûb, Mâcid b. Talha, Müsennâ b. Âsım, Sâlim b. Adiy, Mâlik b. Hafs, Hattâb b. Câbir ve Eflah b. Sâ’ide][18]  takip etmiştir. Eserde, bu 11 isim verilmekle birlikte, bu sahabilerden hangilerinin şehit olduğu belirtilmemiştir.
Şehitlikteki manzum kitabede burada medfûn 27 sahâbe isim veya künyeleri ile şöyle zikredilmektedir:
“Reis-i cümledir Sultan Süleyman
Rıdvan, kardeşi Mes’ûd ey can
Beşir u Hamza, Amr u Şu’be, Sâbit
İki Zeyd, iki Halid biri Nu’mân
Muhammed iki, Abdullah üçtür
Hasan nam iki, bir Ka’b-i zişan
Fudayl u Mâlik ü Fahr u Ebu’l-Hamd
Ebu Nasr u Muğire eyle iz’an”[19]
Manzûm kitabede zikredilen 27 isim ve künyeyi söyle sıralayabiliriz:  Süleyman b. Hâlid (r.a.), Rıdvan (r.a.),  Mes’ûd (r.a.),  Beşir (r.a.),  Hamza (r.a.),  Amr (r.a.), Şu’be (r.a.),  Sâbit (r.a.),  Zeyd (r.a.),  Zeyd (r.a.),   Halid (r.a.), Halid (r.a.),  Nu’mân (r.a.),  Muhammed (r.a.), Muhammed  (r.a.),  Abdullah (r.a.), Abdullah, Abdullah (r.a.),   Hasan (r.a.), Hasan (r.a.),  Ka’b-i  Zişan (r.a.),   Fudayl (r.a.),   Mâlik (r.a.), Fahr (r.a.), Ebu’l-Hamd (r.a.),  Ebu Nasr (r.a.), Muğire. (r.a.).[20]
Daha önce de belirtildiği gibi Hz. Süleyman Camii haziresinde medfûn şehid sahâbelerin kesin sayısı ve hepsinin isimleri tam olarak bilinmemektedir. Futûhu’ş-Şâm’dan başka Diyarbakır’ın fethine katılan sahâbîlerin isimlerini zikreden başka bir kaynağa ulaşılamamıştır.[21] Burada medfûn sahâbîlerin sayısı, Silahdar Murtaza Paşa tarafından yaptırılan onarımdan sonra caminin batı penceresi üstüne asılan manzum kitabede:

“Halid oğlu Fâtih-i Âmid, Süleyman Hazreti
 Kim yiğirmi dört sahâbeyle olup bunda şehid
Kubbenin altında medfûndur sahâbe cümlesi”

denilerek 24 olarak verilmektedir.[22] Buna karşın türbede asılı kitabede 27 isim veya künye sayılmaktadır. Şevket Beysanoğlu, şehitlikte Hz. Süleyman (r.a.) ile birlikte en az 25 sahâbenin medfûn olduğunu aktarmaktadır. Orhan Cezmi Tuncer ise türbede 21 sahâbenin medfûn olduğunu belirtmektedir.[23] Bu sayıyı 27 olarak veren araştırmacılar da bulunmaktadır.[24] Diyarbakır Salnâmeleri’nde ise, bir yerde “Hz. Süleyman ve yirmi kadar sahâbe şehit oldu” denilerek kesin sayı verilmez iken başka bir yerde Silahdar Murtaza Paşa tarafından astırılan manzum kitabeye atfen “isimleri sayılan 27 nefer diğer sahâbe-i Kirâm ile beraber medfûndurlar” denilmektedir. [25]
Bütün bu bilgiler beraber düşünüldüğünde, şehrin fethi sırasında İçkale’de yaşanılan çarpışmalarda en az 20 sahâbenin şehid olduğu ve yan yana şimdi Hz. Süleyan Camii olarak kullanılan alana defnedildikleri sonucuna ulaşılabilir.[26]
Caminin ismini kendisinden aldığı Hz. Halid b. Velid (r.a.)’ın ilk çocuğu olan şehid sahâbî Hz. Süleyman (r.a.)[27] hakkında geniş bir bilgiye ulaşılamamıştır. Hz. Süleyman Camii’nin içinde çerçevelenmiş olarak 1332/1913 tarihli bir manzume asılmıştır. Aşağıda sunduğumuz bu manzume, 1916 yı­lında Diyarbakır Jandarma Alayı İdare Emini olarak kentimizde bulunan Mustafa Asım'a aittir:
“Ey Şühedanın Süleyman-ı muazzam mefhari
Hazret-i Seyf-i Huda'nın necl-i a'zam serveri

Kahraman fâtihi sensin bu şehr-i Âmid'in
Ceyş-i pâki evliyânın müntehab seraskeri

Böyle bir sûr-i metin içre yapılmış beldeyi
Zabt u teshir eyledin bir günde ey din rehberi!

Hazret-i Haydâr misali kal'a-i Hayber gibi
Bir cihad ettin ki dilşâd eyledin Peygamberi

Bahtiyardır belde halkı minnetinle serteser
Mazhar-ı gufrân-ı Rahmân oldu kabrin makberi

Ravza-i gülşen makamındır ey pâk zât!
Zâirine bahşeder envar-i misk u anberi

Ya İlâhi! Gazi-i Sultan Süleyman aşkına
Bâhş kıl müştakına uhrâda âb-ı kevseri

Her gelen züvâre minnet eylerim âdâb ile
Fatiha ihlâsı takdim eylesinler her biri

Bu mukaddes mescid içre farzını ifâ eden
Âbidine müjdeler olsun cinândır yerleri

Ey sipehdâr-ı gaza senden tazarru’ eylerim
Kıl şefaat Âsım-ı şeydâya ruz-i mahşeri”.[28]
Osmanlı döneminde türbenin onarım ve masraflarını karşılamak amacıyla “Süleyman b. Halid Türbe-i Şerifi Vakfı” kurulduğu da bilinmektedir.[29]
Bu türbe, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından “Hz. Süleyman Türbe ve Haziresi” adı ile 12.06.1991 tarih ve 787 sayılı kurul kararı ile tescillenmiş ve korumaya alınmıştır.[30]
Şehid Sahâbîler Türbesi,  Vakıflar Genel Müdürlüğü veri tabanında 21.00.01/075 envanterinde numarası ile “Türkiye Kültür Mirasları” arasında kayıtlıdır. 
                 
                 
                 
                 
                 
[1]    Evliyâ Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, IV, 26; Parla, “Osmanlı Öncesinde Diyarbakır: Kente Hâkim Olanlar ve Bıraktıkları Fiziksel İzler”, s. 260–261; Tuncer, Diyarbakır Camileri, s. 21.
[2]     Lahit: Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar.
[3]     Reşit Mehmet Paşa, Sadrazamlık ve Diyarbakır valiliği gibi birçok önemli görevlerde bulunmuş yiğit, çalışkan, devlete bağlı ve sadık bir devlet adamı olarak bilinmektedir.  Diyarbakır valiliği 2 yıl 8 ay sürmüştür. 1252/1836 yılında vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir. Bulduk,Diyarbakır Valileri, s. 160; Beysanoğlu, Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar, s. 80.
[4]     Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri İle Diyarbakır Tarihi, II,753.
[5]     “Ey İnsanlar Kemaleddin Ebu’l-Kasım (İnaloğullarının veziri)  için iyi dost ol. Nasıl ki bu meşhedin binasını teşyid etti. Nebi hürmetine sen de razı ol” bk. Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri İle Diyarbakır Tarihi, I, 158.
[6]      Azimli, “İlk İslam Fetihleri Bağlamında Diyarbakır’ın Fethine Katılan Sahâbelerle İlgili Bazı Mülahazalar”, s. 823.
[7]     Bulduk, Diyarbakır Valileri, s. 179.
[8]     Tuncer, Diyarbakır Camileri, s. 21.
[9]     İlhan, “Diyarbakır’ın Türbe, Yatır ve Mezarlıkları”, I, 186.
[10]    Evliyâ Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, IV, 40.
[11]    Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri İle Diyarbakır Tarihi, II, 753; İlhan, “Diyarbakır’ın Türbe, Yatır ve Mezarlıkları”, I, 182.
[12]    İlhan, “Diyarbakır’ın Türbe, Yatır ve Mezarlıkları”, I, 182, 184.
[13]    Ayrıca bkz. Bulduk, Diyarbakır Valileri, s. 56; İlhan, “Diyarbakır’ın Türbe, Yatır ve Mezarlıkları”, I, 187.
[14]    Esad Muhlis Paşa, Ayaş Müftüsü Hasan Efendi’nin oğludur. 1780’de Ayaş’ta doğmuş, öğrenimini tamamladıktan sonra çeşitli memuriyetlerde bulunmuş ve Diyarbakır’ında içinde bulunduğu bölgenin valilik görevini yürütmüştür. Âlim, fazıl, hattat, başarılı bir idare adamı ve iyi bir şair olarak bilinen Esad Muhlis Paşa 1267/1850 yılında vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir. Bulduk, Diyarbakır Valileri, s. 167–178; Beysanoğlu, Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar, s. 22.
[15]    İlhan, “Diyarbakır’ın Türbe, Yatır ve Mezarlıkları”, I, 187.
[16]    Vâkıdî, Tarîhu Futûhi’l-Cezire ve’l-Hâbur ve Diyarbekr ve’l-Irâk, s. 183’de “30 askerle) denilmekte; Diyarbakır Salnâmeleri, III, 245’de ise “40 askerle” denilmektedir.
[17]    Acar, “Âmid (Diyarbakır) Şehrinin Fethi”, I, 201.
[18]    Vâkıdî, Tarîhu Futûhi’l-Cezire ve’l-Hâbur ve Diyarbekr ve’l-Irâk, s. 183.
[19]    Azimli, “İlk İslam Fetihleri Bağlamında Diyarbakır’ın Fethine Katılan Sahâbelerle İlgili Bazı Mülahazalar”, s. 823.
[20]    Silahdar Murtaza Paşa tarafından yeniden onartılan şehitlikte ki manzum kitabede burada medfûn sahâbelerin isimleri. Bkz. Azimli, “İlk İslam Fetihleri Bağlamında Diyarbakır’ın Fethine Katılan Sahâbelerle İlgili Bazı Mülahazalar”, s. 823; Çiçek, a.g.e., s. 104.
[21]    Karan, a.g.t., s. 76.
[22]    Bkz. Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri İle Diyarbakır Tarihi, I, 158; Tuncer, Diyarbakır Camileri, s. 24.
[23]    Tuncer, Diyarbakır Camileri, s. 27.
[24]    Çiçek, a.g.e., s. 104.
[25]    Diyarbakır Salnâmeleri, IV,208.
[26]    Karan, a.g.t., s. 76.
[27]    Evliyâ Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, IV, 26, 40.
[28]    Beysanoğlu, Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar, s. 28.
[29]    Aydemir, “Diyarbakır’da Bulunan Vakıfların Envanteri Üzerine Bir Çalışma”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, www.e-sosder.com/dergidetay.php?id=110 (08.02.2009).
[30]    Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün, Diyarbakır İl Müftülüğü’ne gönderdiği 28.01.2009 tarih ve 228 sayılı cevabi yazı.
alıntıdır..
http://diyarbakirmuftulugu.gov.tr/sahabeKabirTurbeleriDetay.asp?id=9

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.