Aşık Paşa Türbesi
İstanbul ili Fatih ilçesi, Haydar Mahallesi, Cibali Caddesi, Esrar Dede Sokağı’nda bulunan Âşık Paşa Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan türbe, 15. yüzyılda yapılmıştır. Âşık Paşa Külliyesi eski saray Ağalarından Abdullah Oğlu Hüseyin Ağa tarafından Derviş Ahmet veya Âşık Paşazade olarak tanınan Şeyh Ahmet Efendi adına yapılmıştır.
Âşık Paşazade ismi ile tanınan Şeyh Ahmed Efendi Osmanlı tarihçisi olup, ünlü Âşık Paşazade Tarihi’ni yazmıştır. Âşık Paşa’nın soyundan geldiği için de bu isimle tanınmıştır. Konya’da Sadreddini Konevi Tekkesi’nde bulunan Şeyh Abdullah Makdisi’den, Mısır’da Seyyid Ebu’l Vefa Hazretlerinden ders almış ve Rumeli Sancak Beyleri’nden İshak Paşa’nın himayesine girmiştir. Sultan 2. Murad’ın (1446–1451) Macaristan seferine katılmış, Kosova Savaşı’na katılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’a yerleşerek öğrenci yetiştirmiştir.
Türbe Âşık Paşazade Camisi’nin Kıble yönünde birbirleri ile sonradan birleştiği kaynaklarda yazılı (istanbul ansiklopedisi)olan kare planlı iki bölümden meydana gelmiştir. Ancak her ne kadar kaynaklarda daha sonradan birleştirildiği ifade edilse de yapılardan küçük türbenin mevcutta ayrı girişi veya izi yoktur. Ayrıca kuzey bölümü tamamen hazirelerle çevrili olan türbelerden küçük olana ulaşabilmek için ortalama 40 cm.’lik daracık bir yoldan geçilmesi gerekmektedir.
Âşık Paşazade’nin mezarının üzerindeki türbe 8.20 x 8.20 m. ölçüsünde kare planlı, üzeri kubbe ile örtülü bir yapıdır. Bu kubbe mukarnaslı konsollar, sivri tromplar ile desteklenmiş ve on iki köşeli bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Türbenin basık kemerli girişi avluya açılan kuzeydoğu yönündedir. İçerisi demir parmaklıklı, dikdörtgen söveli, iki sıralı pencerelerle aydınlatılmıştır. Pencerelerin büyük bir bölümü mevcutta yoktur. Türbenin diğer türbe ile arasında kalan üçgen planlı, cadde üzerindeki cephesine de üçlü bir pencere grubu yerleştirilmiştir. Bir bakıma ziyaret penceresi niteliğini taşıyan bu pencerelerden ortadaki sütunçelerle bir niş içerisine alınmıştır. Aynı nişin içine, ziyaretçilerin içeriyi görebilmeleri için basamak konmuştur. Padişah ve rical türbelerinde hemen hiç görülmeyen, veli türbelerine özgü bir ayrıntı olan bu tür pencerelerin İstanbul’daki en erken tarihli örneklerinden birisi bu olmaktadır.
Cadde boyunca basık kemerli bir dış kapısı daha bulunmaktadır. Parsel sınırlarına ve eski haritalara göre bu kapıdan 15 nolu parsel içerisine girilmektedir. Mevcutta kapıdan girildiğinde türbeye çıkış için merdiven yoktur. Mevcut merdivenlerden komşu parseldeki eve girilmektedir. Türbeye ise yıkık duvar üzerinden atlanarak ulaşılmaktadır. Pervititch ve Alman mavilerine baktığımızda da türbe girişi buradan değil caminin kuzeyine bakan sokaktan sağlandığı görülür. Şu andaki durumunda da sokağa bağlanan bir yol vardır ancak; demir kapı ile sokağa geçiş kapatılmış durumdadır.