Bekri Mustafa Türbesi..istanbul
İnternet ortamında resimleri bulunmayan bu türbe ile ilgili Hafif.org sitesin “buddhala” şöyle yazmış.
“16. yüzyılın en değerli ve önemli sarhoşlarından, ismi nerede ise içki ile özdeşleşmiş Bekri Mustafa, yıllar boyu yaşadığı Eminönü’nde, bir şeyhle birlikte aynı türbede, yan yana ebedi istirahatinde. Kendisi ile ilgili anlatılan fıkralardan birisi bu duruma çok uygun: Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle ordan geçen Bekri Mustafa’yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler. “Yok ben hoca değilim” dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder.Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar durumu anlar…” dedim.”Peki bu hikayede anlatılan Bekri Mustafa Kimdir?Yorgancı esnafından Ahmet Ağa’nın oğlu olan ve gece gündüz içtiği için “bekri” namıyla ün yapan Mustafa. 1593 yılında Kadırga’nın Cinci Meydanı ile Küçükayasofya Camii arasındaki bir evde dünyayagelmiştir.Bir sefer tebdil gezen padişahı tanımamış, karşısında içmiş, sonunda Murat kim olduğunu bildirince Bekri, “Buyurun, ağalar, cenaze merasimine,” demiş. Deyimin buradan kaldığı anlatılır.
1980’li yıllarda Bedrettin Dalan’ın belediye başkanlığı döneminde, Balıkpazarı’ndaki meyhanelerin ortasında, Osmanlıca ‘Bekri Mustafa Baba’ yazısı bulunan bir mezar taşı bulunmuştu. Mustafa’nın sandukasının, yine müstakil türbesinin yıkılması sonucu (Esnafın ısrarı ile…) Tarih Vakfı’nın içinde yer aldığı kompleksin girişine dahil edilen Seyyid Baba Cafer Hazretleri’nin evlatlarından, İstanbul’un fethi sırasında savaşmış olan Şeyh Abdurraif Şamadani Hazretleri’nin sandukasına komşu yapılması önerildi. Bu parlak fikir, kabul gördü ve Bekri Mustafa’nın mezarı buraya taşındı.
Yukarda yazılanlarla çelişen bazı bilgiler de mevcut mesela www.evrensel.net‘te Sennur Sezer yazızsının bir bölümünde şöyle der;
Halkbilimcilermizden Sabri Koz, Eminönü Balıkpazarı’ndaki 1318/1902 tarihli bir mezartaşında “Bekri Mustafa Baba” yazılı olduğunu, ayyaşlarca buraya saygı gösterildiğini yazar. Aynı araştırmacıya göre, Edirnekapı Mezarlığı’nda da 1235/1820 tarihli bir başka Bekri Mustafa taşı daha vardır. Bu taş Bekri Mustafa’yı Yeniçeri ocağından olarak tanıtır. Gerçekte Bekri Mustafa 4. Murat devrinde (1623-1640) yaşamış olduğuna göre, bu taşlar onunla ilgili olmamalı. Üstelik bizim Bekri Mustafa’nın adaşı ve hemen hemen çağdaşı bir de paşa var. Bekri Mustafa Paşa (1619-1690), Viyana Seferine katılmış, şimdi Malkara’da gömülü bir vezir. Şöylendiğine göre içkiyle arası gayet iyiymiş, ve durum ne olursa olsun, içmekten caymazmış.
“16. yüzyılın en değerli ve önemli sarhoşlarından, ismi nerede ise içki ile özdeşleşmiş Bekri Mustafa, yıllar boyu yaşadığı Eminönü’nde, bir şeyhle birlikte aynı türbede, yan yana ebedi istirahatinde. Kendisi ile ilgili anlatılan fıkralardan birisi bu duruma çok uygun: Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle ordan geçen Bekri Mustafa’yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler. “Yok ben hoca değilim” dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder.Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar durumu anlar…” dedim.”Peki bu hikayede anlatılan Bekri Mustafa Kimdir?Yorgancı esnafından Ahmet Ağa’nın oğlu olan ve gece gündüz içtiği için “bekri” namıyla ün yapan Mustafa. 1593 yılında Kadırga’nın Cinci Meydanı ile Küçükayasofya Camii arasındaki bir evde dünyayagelmiştir.Bir sefer tebdil gezen padişahı tanımamış, karşısında içmiş, sonunda Murat kim olduğunu bildirince Bekri, “Buyurun, ağalar, cenaze merasimine,” demiş. Deyimin buradan kaldığı anlatılır.
1980’li yıllarda Bedrettin Dalan’ın belediye başkanlığı döneminde, Balıkpazarı’ndaki meyhanelerin ortasında, Osmanlıca ‘Bekri Mustafa Baba’ yazısı bulunan bir mezar taşı bulunmuştu. Mustafa’nın sandukasının, yine müstakil türbesinin yıkılması sonucu (Esnafın ısrarı ile…) Tarih Vakfı’nın içinde yer aldığı kompleksin girişine dahil edilen Seyyid Baba Cafer Hazretleri’nin evlatlarından, İstanbul’un fethi sırasında savaşmış olan Şeyh Abdurraif Şamadani Hazretleri’nin sandukasına komşu yapılması önerildi. Bu parlak fikir, kabul gördü ve Bekri Mustafa’nın mezarı buraya taşındı.
Yukarda yazılanlarla çelişen bazı bilgiler de mevcut mesela www.evrensel.net‘te Sennur Sezer yazızsının bir bölümünde şöyle der;
Halkbilimcilermizden Sabri Koz, Eminönü Balıkpazarı’ndaki 1318/1902 tarihli bir mezartaşında “Bekri Mustafa Baba” yazılı olduğunu, ayyaşlarca buraya saygı gösterildiğini yazar. Aynı araştırmacıya göre, Edirnekapı Mezarlığı’nda da 1235/1820 tarihli bir başka Bekri Mustafa taşı daha vardır. Bu taş Bekri Mustafa’yı Yeniçeri ocağından olarak tanıtır. Gerçekte Bekri Mustafa 4. Murat devrinde (1623-1640) yaşamış olduğuna göre, bu taşlar onunla ilgili olmamalı. Üstelik bizim Bekri Mustafa’nın adaşı ve hemen hemen çağdaşı bir de paşa var. Bekri Mustafa Paşa (1619-1690), Viyana Seferine katılmış, şimdi Malkara’da gömülü bir vezir. Şöylendiğine göre içkiyle arası gayet iyiymiş, ve durum ne olursa olsun, içmekten caymazmış.