KARIŞIK

25 Eylül 2022 Pazar

 DERVİŞ ALİ KÂHYA EFENDİ TÜRBESİ..DENİZLİ






Derviş Ali Kâhya Efendi Türbesi, İlbadı Mezarlığı’nın içerisindedir. 1960’lı yıllarda onarım ve tamirat gören türbe; dıştan dışa 520 x 620 santimetre ölçülerinde, dikdörtgen planlı, taş yapılı, güncel harç ile sıvalı, ahşap beşik çatılı, Marsilya kiremidi örtülü, içi ve dışı yeşil boyalı, sergili, mimari ve sanatsal özelliği olmayan basit bir yapı niteliğindedir.
Derviş Ali Kâhya Efendi, 1800’lü yıllarda, Denizli’nin Kayalık Mahallesi’nde yaşamış, Kaplanlar Camisi’nde imamlık yapmış, iyilik timsali, hayır ve hasenat sahibi, muhtaç olan insanlara yardımlarını esirgemeyen, zamanında ilmi derinliği olan, türbesindeki kitabesine göre de 1872 yılında hakkın rahmetine kavuşmuş olan bir zat-ı muhteremdir.
Rivayet odur ki; alkolü bırakmak isteyen bir sarhoş, türbeye gelmiş Ali Kâhya Efendi’ye şahit tutarak “Bir daha içki içmeyeceğine dair” yemin etmiş. Ettiği yeminin üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen yeminini unutmuş ya da yeminini tutmamış. Yeniden içki içmeye ve kendine hakim olamayacak şekilde sarhoş olmaya başlamış. Yine içki içtiği ve sarhoş olduğu bir günün gecesinde Derviş Ali Kâhya Efendi rüyasına girmiş ve: “Sen, beni şahit tuttun, içmeyi bıraktın. Fakat yeminini tutmadın ve yeniden içmeye başladın, ben de senin şahitliğinden düştüm, yeminin kefaretini ödemelisin.” diye seslenmiş. Sarhoş gereğini yapmayınca Ali Kâhya Efendi birkaç gece daha aynı şekilde rüyasına girmeye devam etmiş. Bakmış ki; Derviş Ali Kâhya Efendi’den kurtuluş yoktur. Sarhoş bir gün gelmiş, türbede kurban kesmiş ve yemininin kefaretini ödemiş. Kurbanı kestiği günün gecesinde, sıcak bir tebessümle birlikte, nur deryası içerisinde görünen Derviş Ali Kâhya Efendi, rüyasında yeniden sarhoş adama ziyaret etmiş ve: “Tutmayacağın veya tutamayacağın sözler verme evladım.” demiş ve kaybolmuş. Sarhoş adam o günden sonra Derviş Ali Kâhya Efendi’nin türbesinin hizmetkârı olmuş. Her gün türbeye ziyarete gidip Ali Kâhya Efendi’ye dualar ederek ömrünü geçirmiş.
Kaynak: İbrahim Afatoğlu, Denizli Evliyaları ve Türbeleri, Selvi Yayınları, Ankara

24 Eylül 2022 Cumartesi

 İMZE BABA VE İMZE BABA TÜRBESİ..denizli.çal





İmze Baba Türbesi, Çal ilçesi, Çalçakırlar köyündedir. Köyün nüfusu Babagân Bektaşilerden oluşmaktadır. Çalçakırlar köyü, Denizli ve İç Ege yöreleri Bektaşi kültürünün ana merkezi olmasının yanı sıra, Anadolu Bektaşiliğinin tüm orijinal ve otantik unsurlarının yaşadığı sayılı yerleşim birimlerinden biridir. Bektaşi kimliklerinin yanında, kendilerinin “Oğuz Türk’ü” olduklarını her fırsatta belirtmektedirler. Köy adını, kurucusu Çakır Bey’in adından aldığını, “Çakır Yörük’ü” olarak da tanındıklarını söylemektedirler.
İmze Sultan’ın Çalçakırlar Köyü’nden olduğu, odunculukla geçimini sağladığı ve 1825 yılında vefat ettiği söylenmektedir. Köyde, İmze Sultan hakkında anlatılan çokça rivayet vardır. Bazı insanlara rüyasında göründüğü, yaş ağaç kesmemeleri konusunda uyarılarda bulunduğu ifade edilmektedir. Yaş ağaç kesenlerin üzerine de kuru dal düşürerek ikaz ettiği anlatılmaktadır.
Rivayet odur ki; başkaları yaş ve iyi odun getirdiği halde İmze Sultan evine, çalı çırpı mahiyetinde kuru odun getirirmiş. Elalem yaş ve iyi odun getiriyor, sen ise çalı çırpı mahiyetinde kuru odun getiriyorsun diye karısı dırdır edermiş. İmze Sultan da: “Ben de iyi ve yaş odun getirmek isterim ama hangisini kesmek istesem ağaç dile geliyor ‘Kıyma bana Sultanım!’ diye yalvarıyor. Ben de ağaçları kesemiyorum.” dermiş ama karısı inanmazmış. Bir gün oduna karısı ile birlikte gitmişler. Kesmek için bir ağaca yaklaşınca ağaç: “Kıyma bana Sultanım!” diye inlemiş. Başka birine yaklaşmışlar aynı ses. Karısı hak vermiş ve kuru odun toplayarak evlerine dönmüşler.
İmze Sultan hayatta iken şimdi türbesinin bulunduğu yerin karşısındaki arazi onunmuş ve orayı eker biçermiş. Onun bir de eşeği varmış. Eşeğinin otladığı yerler hiç yenmemiş gibi olurmuş. Hatta orada ekinler ve otlar çok daha gürbüz olurmuş. Bir gün İmze Sultan’ın eşeği komşu tarlada otlarken, tarla sahibi tarafından yakalanmış. Tarla sahibi eşeğin semerini ters çevirmiş ve içine taş doldurmuş. Eşek bu durumda yerinden kıpırdayamamış, olduğu yerde kalmış. Eşeğini merak eden İmze Sultan, gelip eşeği bu halde bulunca: “Bundan sonra burada hiç ot bitmesin!” diye beddua etmiş. O zamandan beri “Keseyeri” denen yerin yakınında bulunan bu yerde hala hiç ot bitmezmiş. İmze Sultan, eşeğin otladığı “Keseyeri” denen yer için de “Dünya durdukça buranın ekini bol olsun!” diye dua etmiş. Şimdi hiç yağmur yağmasa bile oranın ekini çok güzel olurmuş.
Yine Rivayet edilir ki; bir gün eşi ekmek yapıyor, İmze Sultan da pişiriyormuş. Derin bir düşünceye dalmış ve ekmeği yakmış. Karısı da oklava ile İmze Sultan’ı dürtmüş ve: “Ekmek yandı, sen ne yapıyorsun?” demiş. İmze Sultan: “Kara Deniz’de gemimiz batıyordu, askerlerimize yardım ediyorum.” demiş. Karısının inanmadığını görünce de yanan ateşin içerisine elini sokmuş, bir canlı balık çıkarmış ve teknenin içerisine atıvermiş. Bu olaydan sonra İmze Baba çok yaşamamış ve Hakk’a yürümüş.
Kaynak: İbrahim Afatoğlu, Denizli Evliyaları ve Türbeleri, Selvi Yayınları, Ankara
,
İBRAHİM AFATOĞLU alıntıdır..teşekkürler

22 Eylül 2022 Perşembe

 ARDIÇLI BABA TÜRBESİ..denizli






Ardıçlı Baba Türbesi Honaz-Dereçiftlik köyündedir. “Dereçiftlik köyü nüfusu, Tahtacı ve Evci-Alevi Türkmenlerinden oluşmaktadır. Ocak mensubiyeti olarak da Yanyatırlı ve Hacı Emirli ocaklarına bağlıdırlar. Köyün kurucusu, Hasan Kâhya olarak bilinmektedir. Hasan Kâhya köy arazisini 1926 yılında satın almış, Çivril, Erdek, Buldan gibi yörelerden Alevi-Türkmen grupları gelerek yerleşmişlerdir.
Türbe, etrafı çam ağaçları ile kaplı, Kaklık Ovası’na hâkim bir tepe olan Bayram Tepesi’nin üzerindedir. Burada yattığına inanılan kişinin; Osmanlı Dönemi’nde, Honaz ilçesi dolaylarında, Osmanlı emniyet kuvvetleriyle Türkmen-Yörükler arasında çıkan bir karışıklıkta öldüğü rivayet edilmektedir. Hıdrellez ve Sultan Nevruz gibi özel günlerde, türbede bütün halkın katıldığı hayır yemekleri verilmektedir.
Alevi-Bektaşi türbelerinde olduğu gibi türbe duvarlarında, Müslümanların dördüncü halifesi Hazreti Ali Efendimizin tasvir posteri ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sivil posteri süslemektedir. Türbe içerisi, İslam'ı temsil eden yeşil ve Türklüğü temsil eden kırmızı renkler hakimdir.
“Asker elbiseli, aksakallı olarak köylülerin rüyalarına girdiği, bulunduğu tepeye nur olarak indiği rivayet edilmektedir. Adının “Ayhan” veya “Elele Müred” olduğu söylense de, türbenin yanında bulunan ve kutsallık atfedilen ardıç ağacından dolayı çevrede “Ardıçlı BabaTürbesi” olarak bilinmektedir.
Rivayet odur ki; Dereçiflik köyünde “Adıgüzel” adında çiftçilikle uğraşan bir adam yaşarmış. Bu adam bir gün köy kahvehanesine gelmiş ve: “Bu sene seksen dönüm pamuk ektim, eğer Allah otuz bin liralık hasat verirse bu paranın on bin lirası ile Ardıçlı Baba’nın türbesini yaptıracağım” demiş. Adam pamuğu satınca gerçekten otuz bin lira kazanmış ve on bin lirasına türbeyi yaptırmış…
Daha sonraki yılların birinde de adam yine pamuk ekmiş ama tarlasına gelen su başkasının tarlasından geçtiği için tarla sahibi bazen suyun geçmesine izin vermiyormuş. Bu yüzden de pamuk verimi yeterince olmuyormuş. Bunun üzerine Adıgüzel, Ardıçlı Baba Türbesi’ne gitmiş: “Ya benim tarlama su ver ya da beni bu adamdan kurtar” diye dua etmiş. O gece rüyasında birisi ona: “Kalk tarlanı su bastı!” demiş. Sabah olunca kalkıp bakmış ki gerçekten pamuk tarlasının tamamı sular içinde kalmış. Suyun nereden geldiğini araştıran kişi kendi tarlasının köşesinde bir su kaynağının akmakta olduğunu görmüş. Adam uzun seneler bu su kaynağından çıkan suyla kimseye muhtaç olmadan tarlasını sulamış, hatta ihtiyacı olan yakın komşularına da bu sudan verip onların da yararlanmasını sağlamış.
Kaynak: İbrahim Afatoğlu, Denizli Evliyaları ve Türbeleri, Selvi Yayınları, Ankara

14 Eylül 2022 Çarşamba

SEYDİ YAKUP TÜRBESİ...bayburt







 Buhara ve Horasan erenlerinden Seyyid Emir Kulali Hz. nin soyundan olduğu söylenen Seyyid Yakub Baba Hz.nin türbesi İlimiz Merkeze Bağlı Seydiyakub köyündeki tepede bulunmaktadır.

AHMEDİ ZENCAN TÜRBESİ -bayburt






 Halk arasında “Kümbet” diye isimlendirilen bu yapı ilimiz Cumhuriyet İlkokulu karşısındadır . Yapının Ahilerden Ahmet-i Zencaniye ait olduğu bilinmektedir . Ahmet-i Zencani İlhanlı hükümdarı Olcaytu Hüdâbende Han zamanında , Emir Mahmut tarafından yaptırılan Mahmudiye ve Celaleddin Hoca Yakut tarafından yaptırılan Yakutiye Medresesinde çalışmış , ilim ve kültür hareketlerinde şöhret bulmuş bir şahıstır . Yapının H.1200 tarihli onarım kitabesi vardır . Sekiz kenarlı bir poligon durumunda olan kümbetin içinde kare şeklinde bir mezar odası mevcut olup , çatısı piramit şeklinde yapılmıştır . Türbenin 1315-1325 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır .