Şıh Hamza ..kırşehir
Kırşehir ili Mucur ilçesi Acıöz Mahallesi yakınlarındaki 600 metre uzaklıkta Kızıldağ da,Şıh Hamza adıyla bilinen bir mezar bulunmaktadır. Kimliği hakkında şimdiye kadar kesin bir bilgi edinilememiştir.Selçuklu ve Osmanlı Devleti zamanlarında yaşayan Şıh Hamza,bu bölgede bir nevi müfettişlik görev yüklenmiş evliyalarından biri olduğu söylenmektedir. Geyikli Baba, Abdal Musa ve Şıh Hamza'nın Horasan Evliyalarından oldukları rivayet edilmektedir. Üçler, yediler, kırklar deyimlerinden, üçlerden biri olduğu söylenmektedir.
Hacı Bektaşı Veli'nin vefatından sonra, İslama zarar vermek isteyen Hıristiyanlarla mücadele ederken; bir taraftan da hurafeliği yaymak isteyenlere karşı mücadelesini sürdürmüştür. Hıristiyanlar tarafından görevlendirilen misyonerleri, sahte dervişleri ve sahte din görevlilerini halka anlatmaya özen göstermiştir. Halka cefa ve zulüm çektiren, İslamı kötülemeye çalışanlara karşı verdiği mücadeleyle halkın sevgisini kazanmıştır.
İsmi saygı ile anılan, mert, cesaretli, islamiyeti yaymakla, fakir, fukarayı gözetmekle çabalar gösteren Şıh Hamza, Hacı Bektaşi Veli'nin müritleri tarafından dergahın başına getirilir. Şıh Hamza o sıralar ortaya çıkan sahte dervişlerin işlerine son verir. Çevredeki Hıristiyanlarla mücadelede başarılı olan Şıh Hamza, Mucur, Acıöz Mahallesinde ki Kızıldağ Mevkiine yerleşirler. Hem İslamiyeti yayarlar, hem de yardımlara muhtaç olanların ellerinden tutarlar. Yardım gören kişilerin evlerinde bolluk ve bereket eksik olmazmış.
Şıh Hamza ölmeden önce müritlerine tavsiyede bulunarak; öldüğünde şimdiki türbesinin bulunduğu yere defnedilmesini vasiyet etmiş. Öldükten sonra şimdiki yere defnedilmiş. O civarda bulunan bazı mezarlarında müritlerinin olduğu söylenmektedir. Yol kenarındaki çeşmenin ve çeşmenin yanındaki bir tarafı kuru, bir tarafı yaş olan iğde ağacının da Şıh Hamza'nın müritlerinden kalma olduğunu yaşlılar belirtmektedirler.Bazı rivayetlere göre de Şıh Hamza'nın su kesildiğinde elinde bir ibrikle gece yarısı özden su getirdiğini, etrafında parlak bir ışığın olduğu anlatılmaktadır.
El yazma bir vesikada, Şeyh Hamza'nın, Selçuklular zamanında yaşamış bir Horasan ereni olduğu, Ahi Evran'a bağlı bir Türkmen komutanı iken, Moğollarla yapılan bir çarpışma sırasında öldüğü yazılıdır.
1850'lerde yaşayan, Mucur, Küçük Kavaklı Âşık Hüseyin iki dörtlüğünde bu olayı doğrular:
Şıh Hamza derlerde nefesli pirdir,
Kızıldağ da yatar devranı sırdır,
Seyfe'yi sorarsan bir ulu göldür,
Serin sularına dalın turnalar.
Kara toprak al kanlara bulandı,
Kam ile çördük dalı sulandı,
Yedi kere Kızıldağı dolandı,
Darda Şıh Hamza'yı gördün mü turnam?
Şeyh Hamza, Moğolların Anadolu'yu talan ettiği bir dönemde yaşamıştır. Türkmen ve Ahilerin koruyucusu olan Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad, oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in düzenlediği bir suikast sonucu, 1237 yılında öldürüldüğü söylenmektedir. Keyhüsrev ve veziri Saadeddin , Alaeddin Keykubad yanlısı olan Ahi ve Türkmenlere karşı cephe alırlar. Ahi Evren, Baba İlyas ve birçok Türkmen reisi sürgüne gönderilir. Bu olaylar, İsyana yol açar. Fırsat kollayan Baycu Noyan, ordusuyla Anadolu'ya girer ve Selçuklu ordusu, Moğol ordusuna Kösedağ Savaşın da 1243 de yenilir.
Moğollar, Kayseri'de karşılarında Ahi ve Türkmenleri bulurlar. Türkmenler, 15 gün şehri müdafaa ederler. Hajduk adlı bir Ermeni casusunun gammazlamasıyla şehre giren Moğol ordusu, Kayseri'yi yakıp yıkarlar. Ahi ve Türkmenleri kılıçtan geçirirler.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in ölümünden sonra (1245) saltanat naipliğine getirilen Celaleddin Karatay, tutuklu olan Ahi ve Türkmen ileri gelenlerini serbest bırakır. Ahi Evren, Denizli'den gelip Kırşehir'e yerleşir. Sultan Keykavus'un veziri Kadı İzzeddin, Moğolları Anadolu'dan söküp atmaya kararlıdır. Moğollarla savaşmak için, Ahi ve Türkmen ileri gelenleriyle sık sık Kırşehir'de buluşup görüşürler. Moğolları Anadolu'da atma planlan, 1256 yılındaki Sultan hanı yenilgisiyle boşa gider. Ahiler ve Türkmenler, ikinci kez Moğollar'dan ağır bir darbe yer.
Moğollar'ın desteğini alan IV. Rükneddin Kılıçaslan, 1260'da tek başına Konya'da tahta geçer. Kılıçaslan, Ahi ve Türkmenlere karşı baskılarını iyice artırır. Kırşehir'in Malya Ovası, Moğol ordusunun yaylak ve kışlağı haline getirilir. Ahi Evren, Kızıl Ahmet, Şeyh Hamza ve birçok Ahi Türkmen, Moğol ve Selçuklu idarecilerine karşı ayaklanırlar. Şeyh Hamza'nın, Moğollar'la çarpışırken öldüğünü şu satırlar dile getirilmektedir.
Pervaz vurur idim kara kuşuna,
Ziynetler takmaktır hemi döşüne,
Bu ilde eğlenen kafir başına,
Kargı üşüştürüp çalar idim ben.
Baka idim Kızıldağın ardına,
Yadlar konmuş, odlar düşmüş yurduna,
Ölüm girmez idi hergiz aynıma,
Hamza Pehlivan'dan çarha idim ben.
Şıh Hamza derlerde nefesli pirdir,
Kızıldağ da yatar devranı sırdır,
Seyfe'yi sorarsan bir ulu göldür,
Serin sularına dalın turnalar.
Kara toprak al kanlara bulandı,
Kam ile çördük dalı sulandı,
Yedi kere Kızıldağı dolandı,
Darda Şıh Hamza'yı gördün mü turnam?
Şeyh Hamza, Moğolların Anadolu'yu talan ettiği bir dönemde yaşamıştır. Türkmen ve Ahilerin koruyucusu olan Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad, oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in düzenlediği bir suikast sonucu, 1237 yılında öldürüldüğü söylenmektedir. Keyhüsrev ve veziri Saadeddin , Alaeddin Keykubad yanlısı olan Ahi ve Türkmenlere karşı cephe alırlar. Ahi Evren, Baba İlyas ve birçok Türkmen reisi sürgüne gönderilir. Bu olaylar, İsyana yol açar. Fırsat kollayan Baycu Noyan, ordusuyla Anadolu'ya girer ve Selçuklu ordusu, Moğol ordusuna Kösedağ Savaşın da 1243 de yenilir.
Moğollar, Kayseri'de karşılarında Ahi ve Türkmenleri bulurlar. Türkmenler, 15 gün şehri müdafaa ederler. Hajduk adlı bir Ermeni casusunun gammazlamasıyla şehre giren Moğol ordusu, Kayseri'yi yakıp yıkarlar. Ahi ve Türkmenleri kılıçtan geçirirler.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in ölümünden sonra (1245) saltanat naipliğine getirilen Celaleddin Karatay, tutuklu olan Ahi ve Türkmen ileri gelenlerini serbest bırakır. Ahi Evren, Denizli'den gelip Kırşehir'e yerleşir. Sultan Keykavus'un veziri Kadı İzzeddin, Moğolları Anadolu'dan söküp atmaya kararlıdır. Moğollarla savaşmak için, Ahi ve Türkmen ileri gelenleriyle sık sık Kırşehir'de buluşup görüşürler. Moğolları Anadolu'da atma planlan, 1256 yılındaki Sultan hanı yenilgisiyle boşa gider. Ahiler ve Türkmenler, ikinci kez Moğollar'dan ağır bir darbe yer.
Moğollar'ın desteğini alan IV. Rükneddin Kılıçaslan, 1260'da tek başına Konya'da tahta geçer. Kılıçaslan, Ahi ve Türkmenlere karşı baskılarını iyice artırır. Kırşehir'in Malya Ovası, Moğol ordusunun yaylak ve kışlağı haline getirilir. Ahi Evren, Kızıl Ahmet, Şeyh Hamza ve birçok Ahi Türkmen, Moğol ve Selçuklu idarecilerine karşı ayaklanırlar. Şeyh Hamza'nın, Moğollar'la çarpışırken öldüğünü şu satırlar dile getirilmektedir.
Pervaz vurur idim kara kuşuna,
Ziynetler takmaktır hemi döşüne,
Bu ilde eğlenen kafir başına,
Kargı üşüştürüp çalar idim ben.
Baka idim Kızıldağın ardına,
Yadlar konmuş, odlar düşmüş yurduna,
Ölüm girmez idi hergiz aynıma,
Hamza Pehlivan'dan çarha idim ben.
Şıh Hamza ile ilgili bir efsaneyi , Acıöz Halkından bazıları şöyle anlatmaktadırlar: Köyde yalnız yaşayan bir kadın, evinin yakınlarındaki bazı gölgelerden ve seslerden çok korkar ve tedirgin olurmuş. Dualar okuyarak yattığı bir gece rüyasında Şıh Hamza'yı görür. Şıh Hamza; kadına korkmamasını, rahat olmasını söyler.Ertesi akşamı kadının evinin avlusuna giren kötü niyetli iki kişi, karşılarında iri iki aslanla karşılaşırlar.Bütün güçleriyle oradan kaçan kötü niyetli kişiler, bir daha o yalnız kadının evinin çevresine bile yaklaşamamışlar.
Yine Acıöz Mahallesinden yaşlıların anlattıkları bir efsane de dilden dolaşmaktadır. Ankara'da çocuğu uzun yıllar olmayan bir kadına rüyasında Mucur'un Acıöz Mahallesi yakınlarında Kızıldağ denilen yerde bir yerde Şıh Hamza adında bir yatırın mezarının olduğunu, oraya gidip üç gün dua ederse çocuğun olacağını bildiriyorlar. O kadının yakın komşusu da Acıöz' lü bir kadına rüyasını anlatıyor. Tek çarem kaldı diye kadın Acıöz' e geliyor. Rüyasında belirtilen tepeyi ve mezarı birilerinin de yardımıyla buluyor. Üç gün o mezara dua okuyor ve Ankara'ya geri dönüyor. Kadının çocuğu oluyor. Kadın minnettarlığını belirtmek için şimdiki türbeyi ve küçük evi yaptırıyor. Bu kadına yardımcı olan ise Mustafa Biliç'in ablası olduğu söylenmektedir.
Şıh Hamza'nın Türbesinin bulunduğu yerde yol olmadığı için ziyarete gidenler arabalarını yolun kenarına bırakıp, yaya olarak türbeye çıkarlardı.2003 yılında türbeye kadar yol yapılmıştır. Acıöz ve yöresinde bazıları da Şıh Hamza'yı "Gül Baba" adıyla da anmaktalar.
Dileğimiz, Şıh Hamza Türbesinin ve çevresinin ele alınarak düzenli bir hale getirilmesidir. Geyikli Baba' ya yapılacak türbe yapımı sırasında burasının da ele alınması uygun olur düşüncesindeyim.
Geçmişini, tarihini,kahramanlarını, evliyalarını bilmeyenler, başka kültürlerin ve yabancı kahramanlarına hayranı olurlar.