Seyit Cemal Sultan Türbesi :Kütahya
Seyit Cemal Sultan Kimdir:
Hacı Bektaşi Veli’nin halifelerindendir.
Türbede bulunan yazıtta Peygamberimizin 16. torunu ve Musa-i Sani’nin çocuğu olduğu belirtilmektedir.
Seyyid Cemal Sultan’ın Afyon, Kütahya ve Eskişehir’de Kemal Sultan olarak anılmakta ve bilinmektedir.
Derviş Cemal Ocağı’nın kurucusudur.
Türbenin Durumu:
Türbe 2011 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyonu tamamlanmış ve halkın ziyaretine açılmıştır.
Türbe kesme taştan yapılma olup 700 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Türbe iki bölümden oluşmuştur.
Birinci bölümde Mehmet ve Ahmet adındaki iki kişinin mezarı bulunmaktadır.
İkinci bölümde ise Seyit Cemal Sultan’ın mezarı bulunmaktadır.
Türbenin bahçesinde sekiz tane üstü açık mezar bulunmaktadır ve bunlardan biri Gözcü Bal’a aittir.
Restorasyon Sonrası Türbe
Ziyaret Nedeni:
Her yıl 15 Mayısta düzenlenen Seyit Cemal Sultan Anma Etkinlikleri türbede yapılmaktadır.
Yöre halkı ve çevre illerden gelenler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir.
Seyit Cemal Sultan’ın vefat ettiği yer Döğer Kasabası Çakırlar Mevkii olduğu için türbe Çakırlar Tekkesi olarak da anılmaktadır.
Alevi-Bektaşi canlar tarafından ziyaret edilen türbede kurban kesilir, adak adanır ve Cem törenleri yapılır.
Menkıbeler:
1-) Hacı Bektaşi Veli’nin en sevdiği halife olarak anılan Seyit Cemal Sultan’ı tüm halifelerinin en önünde tutarmış ve sık sık sırtını sıvazlayarak “Cemal’imdir, Cemal’imdir, Cemal’imdir” diyerek sevgisini
SEYİT CEMAL SULTAN
Hacı Bektaş Veli düşüncesine bağlı olarak Türkmen Dervişlerinin çalışma gerçekleştirdikleri diğer önemli bir bölge Kütahya’dır.
Kütahya’da Türkleşme süreci XIII. yüz yıldan itibaren yoğun ve artan oranda artmaya başlamıştır.
(Turan,1993,57) Bölgede Türkmen Dede ve Babaların etkinlikleri de aynı dönemde görülmektedir.
Altıntaş yöresi ve çevresinde faaliyet gösteren Seyit Cemal Sultan Kütahya ve çevresinde Hacı Bektaş Veli düşüncesinin en önemli temsilcisidir.
Hacı Bektaş Veli velayetnamesinde Seyit Cemal Sultan ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Hacı Bektaş Hünkar Ahmet Yesevi’nin emriyle Rum ülkesine gelip Sulucakarahöyük’te yerleştikten sonra ünü her yana yayıldı.
Her taraftan ziyaretine gelenler çoğaldı.
Kimi gelir nasibini alır giderdi, kimi gelir kalır hizmet ederdi.
Kimisini de Hünkar bir yere yollar, kendisine halifelik verirdi.
Halife olan gittiği yerde Mürit, Muhip edinir, halkı uyarırdı.
Hacı Bektaş Hünkar otuz altı bin çerağ uyarmış, otuz altı bin halife dikmişti.
Bunların Üç yüz altmışı gece gündüz Hünkarın huzurunda hizmette bulunurdu.
Hünkar ahrete göçünce (Hakka yürüyünce) onların her biri Hünkarın gönderdiği yere gitti.
Hünkar Seyit Cemal Sultanı halifelerinin hepsinden fazla severdi, onu pek ağırlardı.
Bu yüzden diğer Halifeler de onu büyük bilir sayardı.
Zaten Hünkar da bunu buyurmuştur.
Nice defalar eliyle sırtını sıvazlayarak CEMALİMDİR, CEMALİMDİR, CEMALİMDİR, CEMALİMDİR,
CEMALİMDİR, CEMALİMDİR demişti.
Seyit Cemal Sultan bütün Halifelerin üst yanına otururdu.
Seyit Cemal bir gün Hünkarın kapısında oturmaktaydı.
Acaba Hünkar bize de bir yurt gösterir mi ki orda Dem-yom oynatalım fikrine düştü.
Hünkara malüm oldu.
Cemalim dedi bizi varlık yurduna gönder, sonra bir merkep al yola düş.
Merkebini nerde kurt yerse orasını sana yurt verdik, oraya varır orda demini-yomunu oynatırsın.
Senden bir oğlumuz gelecek Akdeniz’e yol edecek.
Hünkar varlık yurduna göçünce Habib Emirci’yi seccadeye geçirdiler.
Seyit Cemal Sultan erenlerin sözüne uyup bir merkep alıp yola REVAN OLDU.
Vara vara Altıntaş’a vardı.
Gördü ki otlu, sulu, çayırlık, çimenlik öylesine güzel bir yer ki dille tarif etmenim imkanı yok.
Burası pek hoşuna gitti.
Merkebini çayıra saldı, kendisi yattı uyudu.
Bir müddet sonra uyanınca gördü ki merkebini kurt yemiş.
Erenlerin sözünü hatırladı, orda yerleşti.
Birçok kerametleri belirdi.
Evlendi bir oğlu oldu adını ASİLDOĞAN koydu.
Asildoğan bir aralık Rumeli yakasına geçti.
Gelibolu boğazına vardı, karşıya geçmek istedi.
Gemiciler, Kayıkçılar vasıta vermediler.
Bunun üzerine denize doğru yürümeye başladı, yürüdüğü yerden su çekiliyor, kara oluyordu.
Kayıkçılar bunu görünce amana geldiler, yalvardılar, kayık getirdiler, zorla razı edip kayığa bindirebildiler.
Seyit Cemal Sultan Altıntaş havalisinden Tökelcik’e (**Tökelcik günümüzde Afyonkarahisar, İhsaniye ilçesine bağlı Döğer Beldesinin sınırları içerisinde bulunan Çakırlar mevkiidir.
Seyit Cemal Sultanın türbesi de buradadır.**) yerleşti ve orda da hakka yürüdü.
Türbesi ordadır.
Seyit Cemal Sultanın Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir yöresinde asıl adının önüne geçmiş yerel adı KEMAL SULTAN’dır.
Seyit cemal sultan torunları Erzincan yaşamaktadır
Seyit Cemal Sultan Anadolu Alevileri tarafından adıyla anılan Alevi-İnanç-Dede ocağının kurucusu olarak kabul edilir.
**Derviş Cemal Ocağı **) Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir illerindeki onlarca Alevi köyünde Seyyid Cemal Sultan Ocağına mensup guruplar yaşamaktadır.
Belirttiğimiz yörelerde Seyit Cemal Sultan Ocağı Ocak aidiyeti bakımından en büyük ocaklardandır.
Seyit Cemal Sultan Ocağının “Talipleri” arasında Kayı boyuna mensup Karakeçili Yörükleri demografik (nüfus) çoğunluğu oluşturmaktadırlar.
Seyit Cemal Sultan Ocağı Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir yöreleri Aleviliğinin temel dinamiklerindendir.
Ocak bünyesinde geleneksel Alevilik yapılanışına uygun olarak ”Dede-Talip diyaloğu” ve “Cem ayini” pratikleri tüm canlılığı ile sürdürülmektedir.
Günümüzde Seyit Cemal Türbesi çevre Alevi-Bektaşi topluluklarının sıklıkla ziyaret ettiği, adak adadığı, kurban kestiği kutsal bir mekan olma özelliğine sahiptir.
KAYNAK: Horasan’dan Anadolu’ya Alevilik-Bektaşilik eseri.
Pir seyyid cemal sultan
ALINTIDIR..