30 Mayıs 2020 Cumartesi
VELİ DEDE (ONACAK) TÜRBESİ ..BURDUR
BURDUR ili Yeşilova İlçesine bağlı bir yayla köyü olan Onacak küyüne gidebilmek için merkezden araçla 1-2 saatlik taş ve topraklı yolda, yaklaşık 2000 rakımlı yüksek bir köye çıkmanız gerekiyor. Köy de kış aylarında hiçbir kimse kalmaz ve yaz aylarında hayvan otlatmak (genellikle keçi ve koyun) için çıkılır. VELİ DEDE için;Köyün ileri gelenlerinden ve dede den oğula söylene gelen en bilinen sağlam söylenti: VELİ DEDE derviş görünümlü haliyle bu bölgede hangi köye gitti ise kabul edilmemiş.. onlarca köy içinden bu Onacak köyüne vardığında ise köylüler tarafından hürmetle karşılanmış.. O dönemde çok susuzluk çeken ve susuzluktan kırılan köy halkının bu halini görünce elindeki asasını (Baston'u) "YA ALLAH.. YA BİSMİLLAH.." diyerek yere kuvvetlice vurur vurmaz topraktan yaklaşık 7 metre gibi yükseğe su fışkırarak ve YÜCE ALLAH'ın izniyle köy halkını susuzluktan kurtarır. Türbenin kenarında halen daha azda olsa çıkan bu su akmakta. Bilinen bir gerçekte hangi yerden ve hangi ilden olursa olsun veli dedenin yanına giden her ruh ve sinir hastası(akıl hastaları..) anında şifa bulurmuş.
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
KIRK KIZLAR TÜRBESİ ..TOKAT..NİKSAR
Kırk kız efsanesi
Kırk kızlar hakkında farklı söylemler olduğunu ifade eden İçen, ''Kırk kızlar hakkında farklı iki söylem var. Birincisinde kırk kızların hastanede çalışan hemşire kırk kız olduğu söyleniyor. Diğerinde ise hastanede hasta olarak yatan kırk kız olduğu efsanesidir. Kırk kızların hepsinin hastalıktan aynı gün öldüğü söylenir. Sonra ikişerli gruplar halinde 20 mezara gömülüyorlar. 20 mezarı bir arada gören halk da bu tip toplu mezarları gördükleri yerlerde kırk kızların olduğunu düşünmüş'' diye konuştu.
Gökmedrese içinde bulunan türbedeki 21 sandukaya atfen, buraya ''Kırk Kızlar Türbesi'' denildiğini belirten İçen, şunları söyledi: ''Gökmedrese içerisinde bulunan türbe, Kırk Kızlar Türbesi olarak anılır ama bu türbe kırk kızlara ait değildir. Burası bir tıp medresesi olarak yapılmış, hastane olarak kullanılmış ve tıp eğitiminin verildiği bir medresedir. Yapı olarak Anadolu Selçuklu dönemine aittir ve 13. yüzyılın son çeyreğinde inşa edilmiştir. Yapının kitabesi bulunmadığı için ayrıca türbede bulunan sandukalar üzerinde de yazıtlar bulunmadığından kime ait olduğunu tam bilemiyoruz ama Anadolu Selçuklu medrese geleneğinde medreselerde türbe bulunur ve orada genellikle türbeyi yaptıran kişinin ailesi gömülüdür. Bu geleneğe uygun olarak da bu türbede yapıyı yaptıran kişi ve ailesi yatmaktadır. Yaptıran kişi olarak da 3. Gıyaseddin Keyhüsrev'in vezirlerinden Muineddin Süleyman Pervane gösterilir. Burada da Muineddin Süleyman Pervane ve ailesi yatıyor.''
Gökmedrese'nin kitabesiz bir yapı oluşu ve türbe içinde bulunan kabirlerin üzerinde de bir yazının olmamasından dolayı kabirde yatan kişilerin kimliği üzerinde değişik görüşlerin çıktığını ifade eden İçen, buradaki tanıtıcı tabelada Kırk Kızlar Türbesi yazmasıyla ilgili olarak da ''Bu tabelanın buraya asılmasının sebebi türbenin kırk kızlar efsanesi ile bağlantısının olup olmadığının anlaşılmasını sağlamaktır. Metnin içeriğinde de efsaneden bahsediliyor ve aslında bu türbenin Kırk Kızlar Türbesi olmadığı, yapıyı yaptıran kişinin kendisine ve ailesine ait bir türbe olduğu anlatılıyor'' dedi.
Kırk kız efsanesi
Kırk kızlar hakkında farklı söylemler olduğunu ifade eden İçen, ''Kırk kızlar hakkında farklı iki söylem var. Birincisinde kırk kızların hastanede çalışan hemşire kırk kız olduğu söyleniyor. Diğerinde ise hastanede hasta olarak yatan kırk kız olduğu efsanesidir. Kırk kızların hepsinin hastalıktan aynı gün öldüğü söylenir. Sonra ikişerli gruplar halinde 20 mezara gömülüyorlar. 20 mezarı bir arada gören halk da bu tip toplu mezarları gördükleri yerlerde kırk kızların olduğunu düşünmüş'' diye konuştu.
Gökmedrese içinde bulunan türbedeki 21 sandukaya atfen, buraya ''Kırk Kızlar Türbesi'' denildiğini belirten İçen, şunları söyledi: ''Gökmedrese içerisinde bulunan türbe, Kırk Kızlar Türbesi olarak anılır ama bu türbe kırk kızlara ait değildir. Burası bir tıp medresesi olarak yapılmış, hastane olarak kullanılmış ve tıp eğitiminin verildiği bir medresedir. Yapı olarak Anadolu Selçuklu dönemine aittir ve 13. yüzyılın son çeyreğinde inşa edilmiştir. Yapının kitabesi bulunmadığı için ayrıca türbede bulunan sandukalar üzerinde de yazıtlar bulunmadığından kime ait olduğunu tam bilemiyoruz ama Anadolu Selçuklu medrese geleneğinde medreselerde türbe bulunur ve orada genellikle türbeyi yaptıran kişinin ailesi gömülüdür. Bu geleneğe uygun olarak da bu türbede yapıyı yaptıran kişi ve ailesi yatmaktadır. Yaptıran kişi olarak da 3. Gıyaseddin Keyhüsrev'in vezirlerinden Muineddin Süleyman Pervane gösterilir. Burada da Muineddin Süleyman Pervane ve ailesi yatıyor.''
Gökmedrese'nin kitabesiz bir yapı oluşu ve türbe içinde bulunan kabirlerin üzerinde de bir yazının olmamasından dolayı kabirde yatan kişilerin kimliği üzerinde değişik görüşlerin çıktığını ifade eden İçen, buradaki tanıtıcı tabelada Kırk Kızlar Türbesi yazmasıyla ilgili olarak da ''Bu tabelanın buraya asılmasının sebebi türbenin kırk kızlar efsanesi ile bağlantısının olup olmadığının anlaşılmasını sağlamaktır. Metnin içeriğinde de efsaneden bahsediliyor ve aslında bu türbenin Kırk Kızlar Türbesi olmadığı, yapıyı yaptıran kişinin kendisine ve ailesine ait bir türbe olduğu anlatılıyor'' dedi.
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)