ŞEYH BEG (Şahbey) samsun
Samsun İli Ondokuzmayıs (Engiz/Ballıca) İlçesi’ne 4 kilometre uzaklıktaki Yörükler Beldesi’nde, Kızılırmak Deltası, Kuş Cennetinin kıyısındadır.
Orta Asya’dan (Türkmenistan) Anadolu’ya ve yöreye göç eden Türkmenlerden ve Anadolu Evliyasından bir kimsedir. Halk arasında “Şah Beg” adı zamanla kısaltılarak “Şeyh Beg / Şah Bey / Şıh Bek” şeklinde söylenir olmuştur.
Bazı rivayetlere göre; Şeyh Beg Hazretleri, Samsun İlkadım ilçesinde bulunan İsa Baba, Kılıçdede, ve Seyyid Kutbiddin ile Tekkeköy ilçesinde bulunan Şey Zeynuddin Hazretlerinin kardeş oldukları; bir başka rivayette ise Şeyh Beg’in Çöpdede, Hasandede, Hızırilyas, Lodros, İkizdede ve Yellidede isminde 6 kardeşinin bulunduğu belirtilmektedir.
Yakın Zamandaki Bir Kerameti
Günlerden bir gün, İstanbul’dan Hopa’ya yük getiren bir gemi, Karadeniz Ereğlisi açıklarında fırtınaya tutulur. Çok şiddetli bir fırtınadır. Gemi ha battı ha batacak! Mürettebat ve kaptan panik ve telaş içinde büyük bir korkuya kapılmış durumda iken Cenab-ı Allah’a sıdk ile dua ederlerken pir-i fâni, nur yüzlü, aksakallı, yaşlı bir zat ortaya çıkar. Allah’ın izniyle, tehlikenin geçeceğini, telaşa kapılmalarına gerek olmadığını söyleyerek hem onları teskin eder, hem de onlarla birlikte duada bulunur. Bir süre sonra fırtına geçer, gemi salimen yoluna devam eder.
Bu arada gemi kaptanı, kendilerine yardımcı olan yaşlı adama;
-“Baba, senin adın ne? Sana kim derler? Evin, yurdun neresi?” diye sorar.
İhtiyar;
—Benim evim, Samsun –Bafra Yolu üzerinde, Engiz denilen bir yer var. Oradan Balıkgöllerine giderken Boğaz üzerinde köprü ve mezarlık var. Mezarlıktaki yaşlı dut ağacının hemen yanındaki ev benim evim. Biz 7 kardeşiz” der ve ortalıktan kaybolur.
Bilâhare kaptan, bu olaydan sonra rüyasında kendilerine yardım eden muhterem zatı görür ve o zat kaptandan kendisini ziyaret etmesini ister. Bunun üzerine kaptan Samsun’a geldiğinde gemisini limana demirler ve bu muhterem zatı ziyaret için karayoluyla Engiz’e oradan da şimdiki Yörükler beldesindeki kendisine tarif edilen dut ağacını bulur. Fakat yanında ev falan yoktur. Sadece tek bir mezar vardır. O zaman anlar ki, Şehbeg Dede ulu bir zattır. Orda hemen kendi kendine bir karar verir. Mevcut mezar üstüne bugünkü binayı (Türbeyi) yaptırır.
KAYNAK: Ali KAYIKÇI, Samsun’un Manevi Mimarları, Gürses Gazetesi Yayınları, 2.Baskı, Samsun 2008, Sayfa:277