ALEVİ kelimesinin yada kavramının isim bilim bakımından dayandığı kök aşağıda sunulmuştur:
A’LA’ En üstün, en yüce anlamına gelen ve Allah kelimesinde ifadesini bulan Arapça kök kelimedir. (Elif, lam, ayn harfleri) ’Yüce olmak’ anlamı bu kök fiil ile ifade edilir. Ve bu kök fiilden arapçada 36 civarında kelime türer.
Zaten EF’ALÜ –Üstünlük sıfatı ölçüsü olup, Arapça da bir kalıptır. ALİ de bu kökten bu kalıpla türemiş özel bir isimdir. İsmi mensup kalıbı var. (Ayın, lam, ye harfleri ve Hz. Ali’den önce kimsenin ismi Ali değildi.)
Zaten EF’ALÜ –Üstünlük sıfatı ölçüsü olup, Arapça da bir kalıptır. ALİ de bu kökten bu kalıpla türemiş özel bir isimdir. İsmi mensup kalıbı var. (Ayın, lam, ye harfleri ve Hz. Ali’den önce kimsenin ismi Ali değildi.)
ALEVİ Kelimesi de Mensubiyet eki ile bu kökten türemiş kelimedir. İ harfi arapçada bu halde mensubiyet bağı ifade eder. Kime? bağlı olduğu kavrama yani Ali’ye mensup olmayı ifade eder. (Ayın,lam,vav,ye)Buradaki nisbeti vav ve i veriyor aslı ye sesidir)
Bu nedenle Arapça da bir kişiye Alevi denildiğinde Ali’nin soyu olduğu anlaşılır. Dünyanın her yerinde de böyle anlaşılır.
Hatta anadoluda son yüzyıla kadar Osmanlının soy, secere bilgilerini ihtiva eden Nakib’ul Eşraf ların verdikleri belgelerde (Siyadet Beratlarında) Peygamber soyundan olanlar ALEVİ olarak kayıtlara yazılırdı.
Bu nedenle Osmanlı saltanatının sünni din adamları Kadiri, Rıfai, Bektaşi vs. gibi tarikatleri aslında sünni olmalarına rağmen TARİKATI ALEVİYYE olarak isimlendirirdi. Bu tarikatlerin kurucularının Peygamber damadı Ali soyundan olduklarına inanılırdı. Oysa bunların kurucularının Hz. Ali ile soy yada yol olarak ilgileri yoktu ama Osmanlı böyle kabul ediyordu. Sünni tarikatların hemen tamamı kendi kurucularını soy bakımından ALEVİ kabul ederdi. Halende ediyorlar.
Biz bugün anadoluda ALEVİ kelimesini ağırlıklı olarak Ali’ye tabi olan, mensup olan, seven, yolundan giden insanları ifade ederken kullanıyoruz. Anadolu dışında ise ALEVİ olduğunuzu söylerseniz sizin SEYYİT yani Peygamber soyu olduğunuz anlaşılacaktır. SEYYİT te aslı arapça olan ve ‘efendim, ağam, büyüğüm’ anlamına gelen bir kelimedir.
Bazı insanların ALEVİ kelimesinin anlaşılması, açıklanması konusunda tahrifatlar yaparak ‘Ali-Evi yada Alev(Ateş)-i ‘ gibi çarpıtmalarla kelimeyi türkçe, kürtçe şaman yada zerdüşt köklere götürdüklerini öğrendim. Eğer bu insanlar arapça bilen birisiyle bu konuyu yukarıda izah ettiğim şekilde kök’lerinden türeterek ve arapça harflerle incelerlerse yanıldıklarını görürler.
Türkçe yada Kürtçe de yada bunların hiçbir lehçesinde sabit bir kökten türetilerek ALEVİ kelimesine ulaşılamaz. Dahası bir takım isim bilim uydurmalarıyla böyle bir türetme işlemi yapılsa bile bu kavram Hz. Ali bağı dışında yorumlanamaz.
Hz.Ali ile irtibat kurduramazlar çünkü Ali’den önce Ali yoktu !
Hatta anadoluda son yüzyıla kadar Osmanlının soy, secere bilgilerini ihtiva eden Nakib’ul Eşraf ların verdikleri belgelerde (Siyadet Beratlarında) Peygamber soyundan olanlar ALEVİ olarak kayıtlara yazılırdı.
Bu nedenle Osmanlı saltanatının sünni din adamları Kadiri, Rıfai, Bektaşi vs. gibi tarikatleri aslında sünni olmalarına rağmen TARİKATI ALEVİYYE olarak isimlendirirdi. Bu tarikatlerin kurucularının Peygamber damadı Ali soyundan olduklarına inanılırdı. Oysa bunların kurucularının Hz. Ali ile soy yada yol olarak ilgileri yoktu ama Osmanlı böyle kabul ediyordu. Sünni tarikatların hemen tamamı kendi kurucularını soy bakımından ALEVİ kabul ederdi. Halende ediyorlar.
Biz bugün anadoluda ALEVİ kelimesini ağırlıklı olarak Ali’ye tabi olan, mensup olan, seven, yolundan giden insanları ifade ederken kullanıyoruz. Anadolu dışında ise ALEVİ olduğunuzu söylerseniz sizin SEYYİT yani Peygamber soyu olduğunuz anlaşılacaktır. SEYYİT te aslı arapça olan ve ‘efendim, ağam, büyüğüm’ anlamına gelen bir kelimedir.
Bazı insanların ALEVİ kelimesinin anlaşılması, açıklanması konusunda tahrifatlar yaparak ‘Ali-Evi yada Alev(Ateş)-i ‘ gibi çarpıtmalarla kelimeyi türkçe, kürtçe şaman yada zerdüşt köklere götürdüklerini öğrendim. Eğer bu insanlar arapça bilen birisiyle bu konuyu yukarıda izah ettiğim şekilde kök’lerinden türeterek ve arapça harflerle incelerlerse yanıldıklarını görürler.
Türkçe yada Kürtçe de yada bunların hiçbir lehçesinde sabit bir kökten türetilerek ALEVİ kelimesine ulaşılamaz. Dahası bir takım isim bilim uydurmalarıyla böyle bir türetme işlemi yapılsa bile bu kavram Hz. Ali bağı dışında yorumlanamaz.
Hz.Ali ile irtibat kurduramazlar çünkü Ali’den önce Ali yoktu !