MESCİDİ CEMKERAN
Kum’daki önemli Kutsal mekanlardan biri de Cemkeran mescididir. Kum’a altı kilometre uzaklıkta, Kum-Kaşan yoluna yakın bir yerde bulunan bu mescid, Hz. İmam Zaman’ın (Hz. Mehdi a.s’ın ) emri üzere yapılmıştır
O mukaddes mekanda ibadet ve namazın çok fazileti vardır. Orada namaz kılan, ibadet, dua ve ziyaret eden kimseler, İmam (a.s)’ın teveccüh ve lütfüne mazhar olur inşa-Allah. Bu mukaddes; mekan ilahi kerametlerin açıkça tacelli ettiği ve halkın hacetlerinin reva olduğu ve Allah’ın izniyle çaresiz dertlerinin çaresi verildiği ve daha önemlisi ehliyetli insanların manevi feyizler elde ettiği bir yer olarak müminler arasında tanınmaktadır. Bu Mescidin, İmam (a.s)’ın mübarek emri ile yapılması olayını, Merhum Mahaddis-i Nurî (Muhaddis-i Kummî’nin üstadı) Necm-üs Sakıb adlı kitabında; "Tarih-i Kum" kitabından naklen şöyle yazmıştır:
Hasan b. Musle’den nakledilmiştir ki: 393 H. Kameri’nin Ramazan ayının 17. gecesi, kendi evimde uyumuştum. Aniden bir kaç kişiden oluşan bir grup kişi, gece yarısı evimize gelerek beni uykudan uyandırıp şöyle dediler: “Kalk, İmam Zaman (a.s) seni istiyor." Kalkıp onlarla birlikte mescidin şimdiki yerine geldik. Oraya varınca İmam (a.s)’ın bir cemaatle birlikte, bir tahtın üzerinde oturduğunu gördüm. Beni görünce buyurdular ki: "Git Hasan b. Müslim’e söyle: Bu yer kutsal bir mekandır; Allah-u Teala bu mekanı seçmiştir. Ama (sana ait olmayan bu yeri) sen alıp kendi tarlalarına eklemişsin; Allah (bu günahın için, senin iki genç çocuğunu senden aldı ama yine de uyanmadın. Eğer bu işini sürdürecek olursan, beklemediğin bir yönden Allah’ın belası seni yakalayacaktır.
Ben de, “Halk bu sözü tastik etmez; bana bir alamet gösterin” diye arz ettiğimde, İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Biz burada bir nişane bırakıyoruz; halka söyle bu mekana saygı göstersinler, onu yapıp onarsınlar, orada dört rekat namaz kılsınlar... Kim bu mekanda iki rekat namaz kılarsa, Kabe’de namaz kılmış gibi olur...”
Hasan b. Musle ve bir grup insanlar, İmam (a.s)’ın sözüne itaat edip orada bir cami yaptılar.[1] Cemkeran camii, günümüzde Hz. Mehdi aleyhi-s selam’ı seven ve kalpleri o İmamın aşkıyla tutuşan milyonlarca insanları ziyaret ve ibadet için uzak ve yakın yerlerden oraya toplayan çok muhteşem bir merkez sayılmaktadır. Özellikle Cuma ve çarşamba geceleri, on binlerce insan bu mukaddes camide sabaha kadar namaz, ibadet ve duayla meşgul olurlar. Ve hacetlerinin reva olması için dualarında Hz. Mehdi aleyhi-s selam’ı Allah yanında vesile kılıyorlar. Bu mukaddes mekanda, sayısız kerametlerin Allah’ın emriyle gerçekleştiği, müminlerin yanında mütevatiren sabittir ve bu konuda bir kuşku yoktur.
Cemkeran Mescidi’nin Bugünkü Durumu
Ayetullah Uzma Necefî Mer’aşî’nin de anlattığı üzere bu mescit, İmam Mehdi’nin (a.f) emriyle Hicrî 293’te Hasan b. Müslih ve Seyit Ebul Hasan tarafından inşa edilmiş, sonraları Şeyh Saduk (r.a) [ö. 381 H.] tarafından tamir edilmiştir. Safevîler döneminde birkaç kez daha onarılan Cemkeran Mescidi, son olarak Ayetullah Şeyh Abdülkerim Hâirî döneminde de birçok kez bakımdan geçmiştir.
Gencine-i Âsar-ı Kum kitabında şöyle yazılıdır:
"Hicrî 1167 yılında Mirza Ali Ekber Kummî tarafından (Cemkeran Mescidi’ne) etrafı çevrili bir avlu, bir minare ve çeşitli çini işlemeler yanı sıra genel bir tamirat yapıldı. Bu tamiratın ardından, uzun bir aradan sonra bir kez daha restorasyondan geçirilerek süslemeler eklendi.
Kum şehrinin güneydoğusunda yer alan Cemkeran, şehir merkezine 5 km. uzaklıkta bulunan Kum’un en eski köylerinden biridir. Sahib-i Zaman Mescidi ise, köyün yaklaşık 500 m. ötesinde, güneydoğusunda yer alır."
Elinizdeki kitabın yazarı olarak, bu mescidi Miladî 1972 yılından bu yana gerek iç görünümünün, gerekse dış görünümünün her geçen gün biraz daha güzelleştiğini; mescidin, gözle görülür bir şekilde gelişip büyüdüğünü gördüm. Bugün, bünyesinde bulunan birkaç mescit, Hüseyniye, yatakhane, avlu ve dev bir kütüphanesiyle geniş bir alana yayılan büyük bir ibadethâne ve sosyal bir tesis hâline gelmiştir.
Yurt içinden ve yurt dışından gelen ziyaretçilerin akınıyla Çarşamba geceleri (Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan geceler) Cemkeran, adeta hac döneminde Arafat ve Mina çölünde toplanan kalabalığı anımsatır. On binlerce İmam Mehdi (a.f) aşığı, bu günlerde bu kutsal yere gelerek münacat ve duayla meşgul olurlar.
Kum şehrinin gelişmesi, şehrin neredeyse Cemkeran’a kadar büyümesine sebep olmuştur. Şimdilerde trafiğe açılan "Harem’den Harem’e Caddesi" ( Hz. Mâsume’nin hareminden Cemkeran Mescidi’ne) bu gelişmenin en güzel örneklerindendir.
Cemkeran Mescidi’ne Has Ameller
Cemkeran Mescidi’nde yapılacak ameller; 4 rekât namazdan ibarettir. İki rekâtı Tahiyyet Namazı ve diğer iki rekâtı ise İmam-ı Zaman Namazı’dır. Tahiyyet Namazı’nın kılınma şekli şöyledir: Her rekâtta Fatiha sûresinden sonra 7 defa İhlas sûresi okunur. Rükû ve secde zikirleri de 7 defa tekrarlanır.
Diğer iki rekâtlık İmam-ı Zaman namazı ise şöyle kılınır: Birinci ve ikinci rekâtlarda, Fatiha sûresinin “İyyake nâbudu ve iyyâke nestaîn” ayetine gelindiğinde, burası 100 kere tekrar edilir ve sonra Fatiha’nın geri kalan kısmı tamamlanır. İhlas sûresi, bir kere okunur. Rükû ve secdede okunan zikirler de 7 kere okunur. Namaz bittikten sonra bir kere “lâ ilahe illallah” denir.[2] Sonra Hz. Zehra Tesbihâtı (34 kere Allah-u Ekber, 33 kere Elhamdulillah, 33 kere Subhanallah) okunur. Daha sonra secdeye gidilerek 100 kere Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ine (a.s) salavat ve selam gönderilir.[3]
Ayetullah Burucerdî, Seyit Muhammed Taki Hansarî, Seyit Muhammed Rıza Gulpaygânî, Ayetullah Hüccet, Ayetullah Sadr, Ayetullah Necefî Mer’aşî ve daha birçok taklit mercii, Cemkeran Mescidi’ne ve amellerine çok önem verirler, bu yolda birçok hâcet ve isteklerine ulaşırlardı. Ayetullah Seyit Hansarî, Cemkeran Mescidi’ne genellikle yürüyerek gider ve oranın amellerini yerine getirirdi.
Güvenilir alimlerden biri, Ayetullah Burucerdî’nin şöyle dediğini rivayet eder: "Cemkeran Olayı ve İmam Mehdi (a.f) ile görüşme, uyanıkken gerçekleşmiştir. (Buna göre) Cemkeran’a ait iki namazı oraya giriş kastıyla kılınız."
Cemkeran mescidi büyüdüğünden, asıl sınırları dışındaki bölümlerde kılınan namazlar (bazı alimlerin buyurduğu üzere) sevap ümidiyle kılınmalıdır.
Cemkeran Mescidi’nde İmam Mehdi ile Mülâkat
Rivayetlere göre, başta alim ve salih kişiler olmak üzere birçok kişi İmam Mehdi’yi (a.f) görme saadetine ermişlerdir. Bunlardan bazıları kitaplarda nakledilmiştir. Biz, kısaca burada, büyük taklit mercilerimizden olan Ayetullah Uzma Seyit Muhammed Rıza Gulpaygânî, Ayetullah Uzma Mer’aşî Necefî ve Ayetullah Sâfî Gulpaygânî’den nakledilen mülakatlarla yetiniyoruz:
Ayetullah Bafikî’nin İmam Mehdi ile Görüşmesi
Ayetullah Muhammed Takî Bafikî, İran’ın önde gelen seçkin ulemasındandır. Rıza Han döneminde, tesettür yasağına karşı gösterdiği mücadeleden dolayı Kum şehrinden Rey’e sürgün edildi. Miladî 1944’te, 72 yaşındayken Rey’de vefat etti. Cenazesi Kum’a getirildi ve Hz. Mâsume’nin türbesinde, Mescid-i Bâlaser’de toprağa verildi. Kum’un ileri gelen alimlerinden biri, Ayetullah Uzma Seyit Muhammed Rıza Gulpaygânî’nin dilinden şöyle nakleder:
Ayetullah Abdülkerim Hâirî’nin taklit merciliği ve Havza’daki önderliği döneminde dört yüz kadar talebe İslamî İlimler Havzası’nda toplanmıştı. Bunlar, Ayetullah Hâirî’nin öğrencilere verdiği bursun sorumlusu olan Ayetullah Bafikî’den kışlık abâ istiyorlardı. Ayetullah Bafikî, olayı Merhum Ayetullah Abdülkerim Hâirî’ye iletti. O da, "Ben dört yüz abâyı nereden alayım?" diye yanıt verdi. Ayetullah Bafikî de "Asrın imamı Hz. Mehdi’den (a.f) alırız, efendim!" deyince Ayetullah Hâirî, "Benim o hazretten alma imkânım yok!" diye cevap verdi. Fakat Ayetullah Bafikî sözünde ısrarlıydı. "İnşallah ben alırım" dedi.
Perşembe akşamı Ayetullah Bafikî Cemkeran Mescidi’ne gitti ve İmam (a.f) ile görüştü. Cuma günü Ayetullah Abdülkerim Hâirî’ye "İmam Mehdi (a.f) Cumartesi günü dört yüz abâ vermeyi kabul buyurdular" dedi.
Ertesi gün tüccarlardan birinin dört yüz abâ getirdiğini ve talebelere dağıttığını gördüm.
Bir müjdeyle aşıkların hüznü son bulacak
Gece karanlığının ardından gök seherle aydınlanacak
Ey dil! Azalt artık acı hicran günlerini şikâyeti
Şühût ve şükür günlerinden daha tatlısı gelecek
Ey Yâkup, dökme eteğine artık, gözyaşı nehirlerini
Güler yüzlü yitik Yusuf, seferden dönecek
[1] -Tarih-i Cedid-i Kum, s.147.
[2] - Metinden anlaşıldığı kadarıyla şöyle denilmelidir: “La ilahe illallah vahdehu vahdeh.”
[3] - Bihar, c.53, s.231.