Trakya’da tarikat
kökenli kabilelerin günümüze
kadar süregelmiş geleneksel
kurbanları vardır.Bazıları
halk arasında 93
harbi diye bilinen
Osmanlı -Rus savaşı sonrası yaşanan
dağınıklık ortamında unutulmuş,bazıları
halen yapılmıya çalışılıyor.Bu gün sadece Amuca Kabilesinin iki,Ali Koçluların bir,Seyyit Ali Sultana bağlı Kızıldeli Bektaşilerince de iki geleneksel kurban yapılmak- tadır.Daha
evvel halk arasında ki adıyla Yağmur
Baba, kayıtlardaki adıyla Otman
Baba kurbanı anlatmıya çalıştığımız
şekli ile Malkoçlar köyümüzde yapılmakta imiş.Bu
gün sadece Malkoçlar
köyünde adına kurban kesilip
muhabbet açılmaktadır.Yapılan kurban
geleneklerimize tarikat
ehlilerin yanı sıra sünni vatandaşlarımızda katılmaktadır.Bu
durum Trakya insanın hoş görüsünü yansıtmaktadır.TOPÇU
BABA kurbanı Kırklarelinin Kofçaz
ilçesinin Topçular köyünde yapılmaktadır.Kurban günü adaklar kesilmekte ,çerağlar uyarılmakta,dilekler dilenmekte, niyazlar edilmekte, ve bütün gün Kur’anı Kerim
okunmaktadır. Topçu Baba geleneksel
kurbanlar içinde en çok ziyaretçi
gelen ve bilinenidir.Öyleki aynı
günde bazı yıllar
yüze yakın kurbanın kesildiği
olur. Bu geleneksel kurbanımız
haziran ayının belirlenen bir Pazartesi
günü yapılmaktadır. Tüm
tarikat kökenli köylere
telefon ve mektupla haber verilmekte, bunu da
yapılan köyün muhtarlığı
organize edilmektedir. Sabahın
erken saatlerinden itibaren
adağı olanlar ,ziyarete
gelenler burayı doldur- maktadır. Geleneklerimizde boş elle gidilmez inancıyla herkes kurban götürmiye çalışır.Kurban
kesemiyecek durumda olan bir
horoz götürür.
Ayrıca yanlarında
kurufasulye,pirinç,hoşaflık ahlat,erik gibi şeylerle birlikte
bir miktarda toz şeker getirirler.
Bunu getirecek diye
kimseye bir kaide yoktur. Çünkü kurbanlar piştiğinde(Tığlandığında) her gelen
misafire Kurufasulye, pilav, hoşav ve helva verilir.Benim de çorbada
tuzum olsun misali
getirilir.Gelen misafirlere bu yapılanlar
verilir. Hiç bir misafir
yerinden kalkmadan
getirecekleri bekler,bir kargaşalık
olmasın diye misafirlerin olduğu
yerde beklemeleri istenir.Herkese yetecek kadar kap kacakTopçular ,Ahmetler, ve
Tatlıpınar köylerinden, köylerin iş birliği
ile toplanır.Gelenlere hizmetide bu üç köyün halkı
yapmaktadır.Bu üç köyümüzün fedakar
insanı bu geleneğimizi yüz yıllardır
sürdürmiye çalışmaktadır.Kadını erkeği sabahın gün
doğumu ile hizmet etmek
için gelirler. Aslında
Ahmetler köyünden ayrılan
kişiler, Topçular köyünü ; 1700 yıllarına doğru Topçulardan
ayrılanların Tatlıpınar köyünü
kurduğu bilinmektedir. Bu üç köyümüzde AMUCA KABİLESİ nin
mensubudur.Kazanlar dolusu kurbanlar pişirilir.Belli miktar harici
çiğ olarak dağıtılır.Bu üç köyün kurbancıları
kurbanları keser,bunlara diğer köylerden
gelen kurbancılarımızda yardımcı olmaktadır.Topçu Baba, Topçular köyünün
yakınında bir tepe
üzerindedir.Topçu Baba’nın üzerinde
ki yapının ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.Sevenleri ona yeni
bir bina yapmak
istemelerinden sonra rüyasında
bazı kişilere türbesinde ki binanın yıkılmamasını istediği
söylenmektedir.Topçu Baba’nın bu
günkü türbesinin ne zaman
yapıldığı bilinmemektedir.Türbenin üzerindeki binanın
yapılışını yöre halkı ve Amuca kabilesi
mensupları anlatmaktadır. Topçu
Baba bu günkü türbenin olduğu yerde
üzerinde herhangi bir bina yapılmadığı
zamanda önce Tatlı pınarda bir kişiye üzerine bina
yapması için göründüğü söylenmektedir.Bu kişi ile Topçular köyünden bir kişiye de aynı
zamanda göründüğü söylenmektedir.Bir
başka anlatıma göre ise ilk önce
göründüğü kişi bunu o
zamanın şartlarına göre yapamıyacağından pek önemsememiş.Aradan biraz zaman geçince
yeniden görünce ilk bina yani
bu günkü türbe yapılıyor.Bu yapının
ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.En azından bir
300 veya 400 yıllık olduğuda söylenmektedir.Topçu Baba rüyasında
üç kişiye aynı anda göründüğü ve
yine bu kişilere üç
kişinin adlarını söylediği
anlatılmaktadır.Bu üç kişinin bazı
kişilerce iki kişi olarakta
anlatıldığı görülmektedir.Biz akla
en yakın olanı anlatmıya çalışacağız.:
Topçu
Baba erenler, rüyasında
Ahmetler,Topçular ve Tatlıpınar köyünden
üç kişiye birbirlerinin de adlarını
vererek “Siz benim türbemi yapacaksınız.Biriniz
keresteyi,biriniz duvar ustalığını yani inşatımı yapacaksınız
,diğerinede sen de kerpicimi keseceksin” diyor.Bu üç kişi rüyadaki emir
üzerine birbirlerini bulmak için
yola çıkıyorlar. Bu üç köyümüzde
biribirlerine yakın oluşu
nedeni buluşmaları da yine Topçu
Baba yatırı yanında oluyor.Tesadüf mü,
erenlerin hikmeti mi bilinmez .Bu üç
kişi selam sabahtan sonra aradıkları diğer kişileri bulmak için yola
çıktıklarını anlatınca esas mesele
ortaya çıkıyor. Erenlerin dileğine aşk ile bağlanarak yapıyı yapıyorlar .Hala o
kişilerin yaptığı bina ayaktadır.
Bina yapı
olarak kerpiçten yapılmıştır.Çatısı yapıldığı
zamanın yapı tekniğine
göre hiç çivisiz
ağaç kamalar ile yapılmıştır.Dış görünüşü ile iç
görünşü çok farklıdır. Çatısının
üzerinde ağaçların bir
tekinde dahi çürüme
yoktur. Türbenin
temizliğini Topçular köyünden
bir kadın yapmakta imiş. Türbeye
bırakılan eşyalar belli bir
düzeye gelince köy halkı kızlarına
eşit miktarda dağıtılmakta imiş.Bu gün türbenin 100.m. ilerisinde doğu kısmında yere, yer kiremitliklere raslanılması
Topçu Baba tekkesininde daha
evvel burada olduğunu
göstermektedir.Köy halkı bu
iddamızı doğrulamaktadır. Topçular köyü
halkı tarafından yapılan
kurban tığlama yerleri ,kesim
yerleri, halkın tuvalet
ihtiyacını karşılayacak yerler ,çeşmeler yapılmıştır.Bir kurban geleneğine
İstanbuldan katılan Kamber Karagöz burada bir kalb krizi sonucu ölmüştür. Onun anısına yakınları
ona vefat ettiği yerde bir nazarlama
yapmışlar. Burada kesilen kurbanların
derileri açık arttırma usulü ile satılmaktadır. Geliri
ile gelecek yıl yapılacak
kurbana harcanmak için ayrılmaktadır. Bir çok
yatırımızın yanı başında veya
yakınında su kaynağı
veya çeşme mutlaka bulunmaktadır. Topçu Babanın
yatırının alt yanında bir kaynak bulunmak- tadır. Bu su
Topçular köyüne içme
suyu olarak alınmış tır.Kurban zamanı
halkın ihtiyacını karşılıyacak
şekilde yatırdan 300 m.
aşağıdaki çeşmeye ve tuvaletlere verilmiştir.
Bu suyun çıkış
hikayesi şu şekilde
anlatılmaktadır: Kesin
zamanı bilinmiyen bir dönem de,Topçu Baba’nın tekkesi civarına bir
gurup asker gelip
konaklamışlar.Bu civardaki köylerimiz
o zamanın önemli askeri
yollar üzerinde imiş.Sınıra yakın
olması ve askeri
açıdan önemli görülmesi
nedeni ile bu günde
önemini korumaktadır.Bu
yöremiz kara ikliminin etkisinde olduğundan yazları çok
sıcak olmaktadır. Gelen askerlerin böyle bir zamanda
buraya uğraması nedeni ile susuzluktan insanı-hayvanı kırılmakta imiş. O
zaman TOPÇU BABA bu günkü pınarın olduğu
yere gelip taşa dirseği
ile vurarak su çıkarıyor.Bu
günde bu taşın dibinden su çıkmaktadır.Tüm
askerler ve hayvanlar bu
sudan kana kana içmişler.
Topçu
Baba’nın adı ile
anılan korusu ise yatırın
hemen dibindedir. Bu koru-dan
sadece ona kesilen
kurban veya yapılan
muhabbetlerde pişirilecek kur- banlara ve gerektiğinde
köyün ortak bir ihtiyacı
dışında odun kesilmez.
Çünkü bunu deneyenlerin
başına gelmiyen kalmamış bazıları
hayatları ile ödemiştir.
TOPÇU
BABA’nın kesin olarak burayı ne zaman
yurt edindiği bilinme- mektedir. Trakya ya gelen ilk
öncü Dervişlerinden olduğu
sanılıyor.Horasan
Erenlerinden imiş. Adından anlaşılacağı gibi Osmanlı ordusunda
Topçu subayı olduğu
söylenmektedir.Adı yakın zamana kadar bilinmemekte imiş.
İkinci dünya savaşı sırasında Keramettin Paşa isimli
bir Türk Subayının
rüyasına giriyor.O zaman tekkenin
kapısı kilitli imiş.Ziyaret
etmek istiyenler engelleniyormuş. Keramettin Paşa ya adının ŞEYH MAHMUT olduğunu, kapısı-
nın kilitli olduğundan “ gelenim gidenim
yok kilidi aç da gelenim gidenim olsun”
diyor. Paşa gelip açtırıyor.O günden beri kapısına
kilit vurulmamıştır. Topçu
Babanın karşısında MERCAN BABA vardır.
Bu evliyanın türbesi yakın zamanda
yeni den yapılmıştır. Topçu Baba ya
gelenler mutlaka burayıda ziyaret ederler.TOPÇU BABA’dan Çöke’deki Muhittin Abdal’a belli zamanlarda
bir ateş topunun gittiği
söylenmektedir.Halk arasında Mercan’ın
da Ateş topu anlamına geldiği söylenmektedir. Böyle bir
anı gören ve hala 1998
yılında sağ olan Devletliağaç köyümüzden Ali Ergül
istediğimiz üzerine torunu(Kızının)
Hüseyin Çakır ‘a şu şekilde
anlatmıştır.Şunu burada hemen
düzelmek istiyoruz.Biz bu yazımızı
Nefes dergisinde yayımlarken bu
olayın Topçu Baba ile Mercan Baba
arasında geçtiğini yazmıştık. Kendisi ile Kılavuzlu köyünde görüştüğümde,
torununun bu olayı yazarken olayı
yanlış not tutuğunu, aslının bu yazımızdaki şekli ile olduğunu söylemişti.
Bu hatayı da bu vesile ile düzeltmiş
oluyoruz.Olayı düzelterek doğru olarak
yazıyoruz.
Devletliağaç köyünden ,Topçular köyüne samanlık yapmak
için ağaç almıya gitmiştik. Yatsı ezanı
vakti idi.uğultu ile
gürültüile şimşek çakmasına
benzer bir ışık topunun
TOPÇU BABA dan Muhittin Abdal’a
doğru gittiğini gördük. Çok
korkmuştuk, eve
kaçtık.Evdeki ihtiyarlara bunu
anlatınca “Korkmayın bunlar böyle
alış veriş yapıyorlar “ dediler. Bu ihtiyarların biri de
Poslu dede diye anılan kişi
idi.Yanımda benimle beraber ahiretliğim
Şakir Ahmet vardı.
Bu
anlatılana benzer pek
çok olaya köy
sakinleride şahit olmuşlar.Mercan
Babanın hemen yanında
kayalardan yapılmış bir bir kenarında da delikten geçme
yapılmış bir kayalar kütlesi bulunmaktadır.Bunun resmini
Kırklareli
araştırmacırından Nazif
Karaçam’a gösterince eski
mezar yapılarından Dolmen- lerden olabilir
demişti. Her yıl
yapılan geleneksel TOPÇU BABA kurbanı nedeni bilinmiyen sebepten
dolayı 1973 yılında yapılamamıştır.Bazı söylentilere göre
bir takım kişilerin “ Biz buna
niye kurban kesiyoruz”
diye söylenildiği de bazı köylerde
anlatmıya çalışacağımız olaydan
sonra yayılmıştır. Genelde beklenmiyen bu tür olaylardan
sonra inancı zayıf
kişilerin ortaya attığı hikayeler olur.Bu olay sonrası laf olsun
diye karalamak için çıkarıldığını
sanıyoruz.Her yıl haziran ayında
yapılan geleneksel Topçu Baba
kurbanı yapılmıyor.Çok
geçmeden 30 mayıs 1973 günü Topçular
ile Tatlıpınar arasında bir
kamyon kazası oluyor.Topçular köyünden 17,Tatlıpınar köyünden 11 kişi vefat ediyor. Kamyonda kurtulanlar arasında
Deveçatağı köyünden adı Çetin olan Emin ağa lakablı kişi ile Kapaklı köyünden Nail
Sürer varmış.Bu kişiler hala 1998 yılı başında sağdır.Bu gün hala o
kazanın olmasına o yıl Topçu baba kurbanın yapılmaması neden
oldu diye inanılır.Bu o yöre inanalarının ortak görüşüdür.Ayrıca
sayıları az da olsa şoför hatasına bağlı-
yanlar
vardır. Kazanın olduğu
yer keskin virajlı bir
yerdir.Topçular yöresine gidildiğinde
Topçu baba ile anlatılan
bir olayı duyarsınız.Bunlardan birini
ilginç bulduğumuz için
yazıyoruz.
1914
yılında Topçu Baba’nın türbesinin yakınına
bir gurup asker gelip konak-lıyor. Atlarını da yatırın yakınına
çekiyorlar.Köy halkı gelenlere
korkularından bir şey
diyemiyor. Sadece köy
halkından Uçan Dede adında bir zat bu duruma dayanamayıp eline
bastonunu alıp varıyor
tekkenin olduğu yere.Köy ile
Topçu Baba arası fazla uzak
değildir.Askerlere bir şey
demiyor,Beni ku- mandanınıza
götürün diyor.Kumandanı
görür görmez “Bu ne rezillik,bu ne kepazelik burası yüce
bir zatın yattığı
yerdir.Burasını nasıl at
pislikleri ile batırırsınız,
atlarınızı buradan çekin, burayı
batırmayın “ diye bağırıyor. Kumandan bu gibi şeylere inanmadığını
o topçu subayı ise bende
Osmanlı subayıyım diye
hakeret edici laflar
söylüyor. Dede üzülmekle beraber
bakıyor ki dinleyen yok
“Günah benden gitti
sizi uyarmak istedim,ama
siz anlanmak istemediniz
,deyip evine dönüyor. Aradan fazla
bir zaman geçmi-yor ki korkunç
bir fırtına çıkıyor.Her taraf tozduman oluyor.Göz
gözü gör-müyor. Tüm atlar
kazıklarından boşanıp her bir yere dağılıyor. Öyleki rüz-garın dinmesinden sonra
atların çok uzak
köylere kadar dağıldığını söyle-niyor. Atıp tutan; Osmanlı subayıyım
diye övünen paşanın ayak ları suya eri-yor, yaptığı hatayı
düzeltmek için başlıyor köyde
dedeyi arayıp ne
yapacağını sormaya. Bu sefer atları tekkeden çok
uzaklara bağlıyorlar.
Yazımızın
başında TOPÇU BABA’nın kurbanının
pazartesi yapıldığını belirt-miştik.Bu kurbanı haftanın başka bir
gününe almak isteyen kişiyi yıldırım çarptığı söyleniyor.Topçular köyü halkı
Topçu Baba’nın tekkesinin yanına
mezarlıklarını kurmuşlar. Topçu
Baba’nın yaşadığı yıllarda
yürüyerek iki defa Hac ‘a gittiği söylenmektedir.Oradan Mısırdaki
bir Bektaşi halife babasından icazet
alarak Mürşit (Baba)
olmuş.Topçular köyü yöresinde gelip
irşata başla-mış. Mısır’ da 4 adet Kaygusuz Abdal adına dergah
kurulmuş.Bunlardan birinden, icazet almış olabilir.Bir harpte
yaralandıktan sonra Topçular köyü üzerindeki
tepeye yerleşmiş.Vefatından sonra
tekkesinin yanına defnedilmiş. Pınarhisara bağlı
Erenler köyünde eski
adı ile Tekke köyündeki
Binbiroklu Ahmet Baba ile kardeş olduğu söylenmektedir.Trakyadaki yatırların
bir çoğunun bir kardeşi veya bir kaç kardeşi olduğu söyle nir.Bunların
birbirlerini ziyaret ettikleri anlatılır.Bu tür olayın Tekirdağ’ın
Kırkepenekli köyündeki Murtaza baba’nın
kardeşi olduğu söylenen Kayı köyü yanındaki Çoban babaya ziyarete
geldiğini yakın zamanda bir kamyoncu bizzat şahit olarak anlattığı söylenmektedir.Topçu Baba’nın
Bulgaristan’ının Alvanar köyünde bir nazarlaması bulunduğu
söyleniyor.Bunu 1989 yılında
gelen Ali Koç’lu tarikatı mensupları söylemektedirler.Bu köy halen Ali Koç Babanın müritlerinin
köyüdür.Topçu Babanın sağlığında
ud çaldığı ,Bektaşi Babalığı
yaptığı söyleniyor.
Korusu
çok iyi
korunduğu için (Topçu Baba
tarafından) ulu büyük ağaçlarla
doludur. Ziyarete gidenler yakmak
için gelenlere kalan odunları
istifliyerek bırakmışlar.
Bunları almak isteyen
Çinegene vatandaşlarımız bunları
kimsenin olmadığı bir
zamanda almışlar.Bu odunları
arabalarından aldıkları yere
bırakıncaya kadar başlarına
gelmedik kalmamış. Atları
kendilerine hücum etmiş.Odunları bıraktıklarında ise hiç bir şey olmamışçasına yola koyulmuşlar.Topçu Baba’nın
baltası ile ağaçlara
çentik attığı (Balta ile
işaret yapması) bunlarında
hala durduğu söylenmektedir.
O
gün etraf köylerden
kurbana gelemiyenler aralarında
para toplar kurban tığlarlar.Topçu Baba ya yazılmış
iki adet nefes’e rasladık.Tekirdağ’ının Kıla-vuzlu Köyü Abdal Ahmet Baba
dergahı ilk postnişi Halife Cafer Tuncay baba tarafından yazılan nefes ile Topçular köyünden
Şerif Bodur’un nefeslerini
yazıyoruz. Topçu Baba kurbanı gecesi
bu nefesler muhabbetlerde söylenmek-
tedir.Her iki nefes te hece
vezini ile yazılmıştır.Evliyaların Türklerin
haklı davalarına katıldığı
zaman zaman meydana gelen
olaylar ile görülmüştür. Gül Baba ile Topçu Baba 1918 yılında Çanakkale
harbine katılmak için
giderken Tatlıpınar da bir kadına
görünüyor. Hatta Gül baba ile
Topçu Baba kendi ara-larında Ahmetlerden
gelin gitme bir kadının gelinine
gözüktüklerinde, “Bizim Hanife’nin
gelini” diyorlar.Ardından annesinin
evde olup olmadığını soruyor-lar.
Evde hoş geldiniz deyip buyur
evde diyor.O an biz diyorlar Gül Baba ile Topçu Babayız Çanankkale harbine gidiyoruz
diyorlar.O an gelin bahçede bir şeyler sulamakta imiş.
Annem çok ihtiyar bunları ağarlıyamaz gidip yardım edeyim
diyor.Eve gidince olanları
kaynansına bir bir anlatıyor.Kaynanası kimsenin gelmediğini söylüyor.Köy içine bakıyorlar gelinden başka onları gören
olmamış.Topçu Baba ve Gül Baba
nın geline göründüğü
yer Tatlı pınar ile Topçular
arasına bir bahçe imiş.
Ziyaret eyledim
TOPÇU BABA’yı
Gördüm aşikarı
TOPÇU BABA’yı
Türbesinin al
yeşil sancağı
Gördüm aşikarı
TOPÇU BABA’yı
Seyrangah yeridir
canlar gelirler
Kurbanlar
tığlanıp özür dilerler
Birlik olup
hep bir dilden
öterler
Gördüm
aşikarı TOPÇU BABA’yı
Topçular köyünde
şahın makamı
Anda zuhur
olur Şahın nişanı
Canı dilden
sev oniki İmamı
Gördüm aşikarı
TOPÇU BABA’yı
Hastalar gelir
derman bulurlar
Şad olur
gönüller iman bulurlar
CAFER
BABA’ derki dolu olurular
Gördüm aşikarı
TOPÇU BABA’yı.
Al
yeşil sancağı almış
eline
Vardır nişanesşi
TOPÇU BABA’nın
Rum’a
geçtiğini halka duyurmuş
Topçular
köyünde dergahını kurmuş
Rum’a
geçtiğini halka duyurmuş
Topçular
köyünde dergahını kurmuş
Kazanlar kaynatıp
canlar doyurmuş
Vardır nişanesi
Topçu Babanın
Makamı bilinir
ezelden beri
Bu
belde de yatar kırklardan beri
Aslını sorarsan Horasan eri
Vardır nişanesi
Topçu Babanın
Erenler yolunda halk ile Hak olan
Diline getirmez
zerrece yalan
Bir
elinde Kur’an göğsünde iman
Vardır nişanesi
Topçu Babanın
K.eramet hırkası
giymiş ezeli
Bir
yudum su ile eylemiş belli
derde derman
etmiş dilleri
Vardır nişanesi topçu Babanın
Çevresi
gülüşten bağ olur gider
Erirde
yürekler yağ olur gider
Hastalar gelir sağ
olur gider
Vardır nişanesi Topçu Babanın
Ey
ŞERİF bu hale şaşanlar çoktur
Yalan gıybet üzre
koşanlar çoktur
Aşkın
ocağında pişirenler çoktur
Vardır nişanesi Topçu Babanın.
Bu
nefes Nazif Karaçam’ın arşivinden
alınarak yazılmıştır.
Devletin bu tür
geleneklere yapıcı bir tutum
ile yaklaşarak yardım elini
uzatmasını bekliyoruz.
Kaynak
kişi.Şerif bodur.Kırklareeli/Topçular.1932. İlkokul.
Ali
Vural.Kırklareli/Topçular.1935.İlkokul.*
Ali
Ergül.Kırklareli/.Devletliağaç.1917. İlkokul.
Ahmet
Uçan.Tekirdağ Kılavuzlu. 1963.İlkokul.
Hüseyin
Çakır.Devletliağaç.1954.İlkokul.
Zekeriya
Kurtulmuş.Kırklareli Folklor
araştırmacısı ile Ahmetler
köyünde yapılan derlemelerden alıntı yapılmıştır.
Habib
Özkaynak.1929.Kırklareli/Deveçatağı,İlkokul.
Muzaffer
Sevgili 1929.Kırklareli/Deveçatağı.İlkokul.
Bu
yazımız Nefes dergisinin 1996 yılında 30
.cu sayısında yayımlanmıştı. Yeni bazı
ilaveler özüne sadık kalınarak derlenmiştir.
.0pt'>Habib Özkaynak.1929.Kırklareli/Deveçatağı,İlkokul.
Muzaffer Sevgili
1929.Kırklareli/Deveçatağı.İlkokul.
Bu yazımız Nefes dergisinin 1996 yılında 30 .cu
sayısında yayımlanmıştı. Yeni bazı
ilaveler özüne sadık kalınarak derlenmiştir.