KARIŞIK

Şah Sultan Türbesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şah Sultan Türbesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Şubat 2016 Perşembe

Şah Sultan Türbesi


Şah Sultan
[Resim: sah-sultan-turbesi-malatya.jpg]
Köyümüz Bozanda Türbesi bulunan Şah Sultanı elimizde bulunan bir Divan ve Sayın Ali İhsan Öztürk ün ulaştırdığı Halil Yazğan tarafından hazırlanmış bir inceleme araştırmadan yola çıkarak sunmaya çalısacagız.

Bozan Köyü'nün 100 m. doğusunda, Sazlıca deresinin köye bakan batı yamacında, Şah Sultan'ın türbesi bulunmaktadır. Yörede Sultan Hatun Türbesi diyenler çoğunluktadır. Yörede Hatun kelimesi Hatın olarak telaffuz edilmektedir. Dört bölümden oluşan türbenin 240 - 250 m2 kapalı alanı bulunmaktadır. Türbenin girişinde 100 m2'lik bir eyvan bulunmaktadır. Eyvanın bir tarafına gelen ziyaretçilerin getirdikleri adak kurbanların pişirilmesi için ocaklar yapılmış. Diğer alan gelen ziyaretçilerin getirdikleri lokmaların üzerinde yenilmesi için, masa ve tahta sıralarla donatılmıştır. 
Eyvanda sağa açılan kapının sağ tarafında, Şah Sultan'ın mezarının bulunduğu oda, sol tarafta mutfak ve karşı istikamette bulunan ikinci kapı yaklaşık 90 m2'lik geniş bir odaya açılmaktadır. Bu geniş odada sonbahar ve kış aylarında cem ayinleri yapılır... Gelen ziyaretçilerin çok olması halinde diğer zamanlarda da cem ayinleri yapılır. Bu odanın içi halılarla donatılmış, kanepeler yerleştirilmiştir. 
Türbenin mutfak bölümünde buzdolabı, ocak, tüp, yemek kazanları, tepsi, tabak, kaşık vs. gibi eşyalar bulunmaktadır. Türbenin tüm iç duvarları yarıya kadar fayanslarla kaplanmıþtır. Diğer kısımlar ise temiz bir şekilde boyanmıştır. Ve bakımlıdır. Ayrıca güneş enerjisi suyu mutfak'a alınmıştır. Ziyaretçiler için dere yatağına yakın yerde kasaphane ve tuvaletler yapılmıştır.Şebeke suyu buralarada bağlanmış ve ona göre de temizliği yapılmaktadır. 
Bozan Köyü'nde 90 yaşının üstünde yaşayan ve ömrünün son yıllarında Şah Sultan ziyaretine bakmakla meşgul olan Bessey oğlu Hüseyin Kaya'nın mezarı türbenin yanında bulunan ve kendi arazisi olan tarlaya konulmuştur. Bugün ise, Bozan Köyü'den Hüseyin Kızı Sevim Özdemir'e türbenin anahtarı teslim edilmiş olup, her türlü hizmetini eksiksiz olarak yerine getirmektedir.
(2006 tarihi itibarıyla düzeltme yapıyorum: Tekkeye şu anda Gubuzun oğlu Hüseyin Mansur bakmaktadır.)

Şah Sultanın dönemini anlatırken sadece Şah Sultanı işlemek o dönemi anlatmaya yetmeyecegi için Devrüş Muhammedi tanıtma zorunlulugumuz bulunmaktadir. Bu temelde Şah Sultanı iki başlık altında ele alacağız. Bunlar Devrüş Muhammed ve Şah Sultanın kısa özgeçmişleri ve kendilerine ait olan nefeslerden oluşacaktır. Devrüş Muhammede ait 156 ve Şah Sultana ait 20 Nefes günümüze dek ulaşmıstır. O dönemde yaşamış diğer bir Ozan Aşık-i Ahmed´in ise 73 nefesi günümüze ulaşmıstır.

Elimizdeki Divanın Meydana geliş Şekli:

Malatyanın Arguvan İlçesine bağlı Karahöyük Köyünden Mehmet oğlu Mustafa Bal(H:1329 doğumlu), küçük yastan başlamak üzere Devrüş Muhammedin, Aşiki Ahmetin ve Şah Sultanın nefeslerini, el yazısı, eski yazı, Mecmualardan ve de bazı sahip olan kişilerden toplamıştır. Topladıgı Şahıslar şunlardır: İsa Köyünden Bekir efendinin mecmuasından, Halpuz Köyünden Ahmet efendinin mecmuasından, Kuşu köyünden Geldigin mecmuasindan, Divrigi´nden Hasan Hüseyin Asil ve Yusuf Hocanın mecmuasından elde etmiştir.
Nefeslerin öz halini korudugu noktasında kesin bir bilgiye sahip olmamakla beraber sitemizde yayınlayacagız. 

Devrüş Muhammed Kimdir?

Devrüş Muhammed Kerkütlü Seyit Hüseyin isminde bir zatın oğludur. Seyit Hüseyin Kerbelayı ziyaret eder oradan Hac-ı Bektaş Dergahına gider hizmet eder tekrar Kerbelaya gider İmam Hüseyin Dergahındada hizmettede bulunurmuş. Bu yolculuk sırasinda her defasında Arguvanın İsaköyüne uğrar, misafir olurmuş. Bu seyahatlardan birisinde Köylülerin ısrarını kırmayıp İsaköyüne yerleşmiş ve Fatime isimli bir kızla evlenmiş.
1755 tarihinde Devrüş Muhammed dünyaya gelmiş ve küçük yaslardayken babası ölmüş. Annesiyle beraber fakirlik ve zaruret içerisinde büyümüş ve daha genç yaşında ilahi bir aşka tutulmustur.
Hac-ı Bektaş Dergahında hizmetlerde bulunmuş birçok kez ve Devrüşlük makamına ulasmış, yaşamı süresince 3 defa Kerbalayı ziyaret etmiş, hizmette bulunmuş sonra Divriginin Anzahar köyüne yerleşmiş ve Devrüşlük sorumluluğunu oradada uygulamıştır. Karahöyük köyündeki muhuplarını devamlı ziyaret edermiş ve hayata gözlerini Hicri (1244) tarihinde kapatmış ve şimdiki Anzahar´daki türbesinde meftundur.

Sah Sultan kimdir?

Şah Sultanda Devrüş Muhammed ve Aşık-i gibi İsaköyünde doğmuştur. Babasının adı Babo Ahmet isminde fakir bir çiftcidir. 
Sah Sultanin dogum tarihi 1755 dir.
Şah Sultan genç yaşında Devrüş Muhammede bağlanarak kendini ilahi bir yola adamıştır.
Devrüs Muhammedi, Aşık-i Ahmeti gibi köyünden ayrıldıktan sonra Devrüş Muhammedin yaşadığı Anzaharda kısa bir dönem ikamet etmiş ve ardından Devrüş Muhammedin vefatından sonra kısa bir dönem İsaköyünde yaşamış ve daha sonra D.Muhammedin müritleleri "taliplerin" ve kendisini de seven Bozanlıların ısrarı üzerine Bozana gider ve hayatının sonuna dek Bozanda kalmış ve Hicri 1264 de hayata gözlerini kapatmıştır.

Nefesleri: 

Tasavvufla ilgili Şiirlerinde,

" Şerh edip Kuran'ın manasın seçen
İkiliği atıp birliği geçen
Tavus kuşlarıyla seyrana çıkan
Bin çerağın söyle sırdır efendim"
ve
"Musa'yı Kazım'ın şavkı Veli'den
Meskeni anlattı aşkın elinden
İmam-ı Rıza'nın sesi Ali'den
Öter dertli dertli gülşana düştük
vede
"İmam Cafer hatmeyledi ilmini
Sahibine bağlamıştır belini"
***
"Yolumuz Muhammed Ali yoludur"
***
"Hak'ta hidayettir bize bu saadet
Muhammed Mustafa Ali'den himmet
Ceset kalır burda can çeker zahmet
Can-ı kurtarmağa sahip bulmalı"

Diyen Şah Sultan Allah, Muhammed, Ali, Oniki İmam, Hacı Bektaş-ı Veli, Devriş Muhammed ve Erenlerin sevgisinin yanında onların meziyetlerini belirtmekte, dara düştüğünde sığınmakta ve yardım beklemektedir.

Tasavvufla ilgili bu tür şiirlerinin yanında çeşitli toplumsal ve bireysel konularda yazdığı şiirleri bulunmaktadır. 

"Zalim kast eyledin girdin haneme
Yağma ettin ondan malım sana ne
Seni şevke ederim bari hüdama
Zahmeti zarınan kalsın zalim"

"Ne kadar zahmet edersen bana 
Niyazım Hakka'dır kıblem kabeye
İlacım bulmazsam gitmem uzağa
Zahmettin zarınan kalsın zalim"

Bir şiirinde kendisine zulm edenleri Firavun'a benzetmekte ve akibetlerininde firavun'ların akibetine uğramasını dilemektedir.

"Firavun Musa'ya gör neler etti
Aşrı küsrü lehü kalem zar etti
Ahirinde onu deryada yuttu
Bunu da etsende görse gözümüz"

Şah Sultan kendisi hakkında çıkartılan dedikodulardan usandığını belirttiği bir şiirinde;

"Yalancının menzilinde usandım
İnanmayın şu çürüğün sözüne
Sofuyum der gelir cem'e oturur
İrağbeti daim kendi özüne" 

ve

"Büyük küçük bir araya geldiler
İleri gelenler geri durdular
şurda garip kaldığımız bildiler
Ne gördünüz bizden nedir adamlar."

vede

"Nice yıldır ayibini gizledim
İnşallah imana gelir gözledim"

diyen Şah Sultan bir şiirinde,

"Yüzü kara hak cemine varamaz
Kör olmuştur hak didarın göremez
Yüzyıl kalsa ali nesli türemez
Muaviye oğlu ile kızından

Şah Sultan dünyada ve ahiretinde umudu gördüğü Devriş Muhammed için yazdığı bir şiirinde,

"Vatan tutmuş Anzahar'ın dağını
Divriği'nin bahçesini bağını
Gelene gösterin yolun sağını
Dünya ahret umudumsun efendim"

Şah Sultan çoğu şiirlerinde kendi mahlazı ile birlikte Devriş Muhammed'in mahlasını kullanmaktadır. 
Kendi mahlasından önce devriş Muhammed'in mahlasının kullanması Devriş Muhammed'e olan saygısı, sevgisi nezaketi, onun üstünlüğünü, büyüklüğünü, alimliğini, pirliğini ve açılan yaralara melhem olabileceğini vurgulamasından kaynaklanmaktadır.

"Devriş Muhammed'im El aman mürvet
Umarım ahirette çektirme zahmet
Şah Sultan kapında diler ırahmet
Irahmet dileyen sadık olmalı" 

ve

"Devriş Muhammed'im Hünkar'ın canı
Pervane olmuşum yandırma beni
Şah Sultan kapında delidir deli
Ya Ali sen gönder senden isterim"

vede

"Devriş Muhammed'im bu nasıl töre
Devi yarattınki bizi mi yeye
Şah Sultan'ım derki şekavemdır sana
Alemler elinde giriftar oluptur:"

Bazı şiirlerinde yanlız devriş Muhammed'in mahlazını kullandığıda olmuştur.

"Devriş Muhammed'im pınarın gözü
Seni bilmeyenin karadır yüzü
Yarın mahşer günü sen kurtar bizi
Dünya ahret umudumsun efendim."

diyen Şah Sultan Aşıki'ye (Aşık Ahmet Ağa) de oldukça bağlıdır.Kimilerine göre Aşıki'yi manevi kardeş olarak görmektedir.

Aşıki (Aşık Ahmet Ağa) için yazdığı bir şiirinde;

"Urum ellerine bir can gönderdim
Ya Ali sen gönder senden isterim
Bakmazmısın kebap oldum kavruldum
Ya Ali sen gönder senden isterim.

Kerem eyle aşırasın belleri
Çok gezdirmeyesin gurbet elleri
Gariptir bilmezsem uzak yolları
Ya Ali sen gönder senden isterim.

Ahmed'im çekmiştir mansur darını
Hakk'a teslim etti cümle varını
Hıdır arzuluyu hub cemalini
Ya Ali sen gönder senden isterim."

Bir şiirinde Aşıki'yi turnaya benzetmektedir.

"Güzel turnam pervaz edip gel gitmi
Gidip garip yerde bir mekan tutma
Garip kaldım gidip beni terk etme
Gel bizim ellere gez kerem eyle

Sefil turnam ben mahzunum gel gitmi
Ali'yi seversen beni terk etme
Şah Sultan yaralı göğsünden itme
Gel bizim ellere gez kerem eyle" 

Halk arasında Şah Sultan'ın hiç evlenmediği veya nişanlanmadığı her ne kadar söyleniyorsada: 
Eskiden nişanlı kızlar ve gelinler, kaynana ve kayınbabaları ile konuşmazlardı. El işaretleri ile anlaþırlardı. Buna gelinlik etme denir. Gelinlik etme nezaket ve saygı olsun diye yapılırdı.

Şah Sultan'ın dilden dile dolaşan biir şiirinde;

"Bir zaman Palhada kuzuyu güttüm
Bir zaman Hamız'a gelinlik ettim."
Yine de dediler Babo'nun kızı"

Dediğine göre evlenmemişse bile nişanlanmıştır.
Şah Sultan'ın İsa Köyü'ndeki Dedeler kabilesinde olduğu söylenir. Dedeler kabilesi Karaaslan soyadını taşımaktadır. Dedeler kabilesinde Mehmet Mustafa Karaaslan'ın yurt dışında olduğu bilinmektedir. Ayrıca İsa Köyü'nde Miçiler kabilesinin Şah Sultan'a bağlı olduğu söylenir.

KAYNAK KİŞİLER

1- HÜSEYİN KARAKUŞ: Hıdır ve Sultan oğlu 1924 doğumlu, Armutlu (Kuşu) Köyü Eski Muhtarı.
2- ALİ İHSAN ERDOĞAN: Hüseyin ve Hanım oğlu 1943 doğumlu, Emekli Öğretmen, Armutlu Köyü
3- ALİ RIZA UĞURLU: Hasan ve Fatma oğlu 1937 doğumlu, İsa Köyü,
4- GÜLSEREN YILDIZ: Hasan ve Hatice kızı 1964 doğumlu, Arguvan İlçesi
5- MUHARREM ÖZTÜRK: Hasan ve Hanım oğlu 1938 doğumlu, Bozan Köyü

KAYNAKÇA

1- İsmail ÖZMEN, Alevi Bektaşi şiirleri Antolojisi, Cilt. 4
2- Hamza AKSÜT, Anadolu Aleviliğinin Sosyal ve Coğrafi Kökenleri Tasarım Yayınları
3- Mehmet YARDIMCI, Arguvan Olgusu Dergisinin 7. sayısı.
4- 1560 tarihli Kanuni Devri Malatya Tahrir Defteri.
5- Halil YAZGAN'ın Özel Arşivi.
6- Divan

Ölmeden ölümü gördüm
Ben ulu divana vardım
Şafahatımı kazandım
Bozandaki Şah Sultanım.

Arguvan’ın Bozan köyünde yatan Şah Sultan Ana Eba Müslüm soyundan gelmektedir.
Şu Sultanım söyler çıkarım tepe
Suçum neydi acep giderim size
Arguvan köyünde Pirin elinde
Ağlıyor Şah Sultan Şah sende kaldı

Bildiren : Pir Zöhre Ana
Kaynak : Yukarıdaki bilgiler ve nefesler Pir Zöhre Ana'nın Mehtaptaki Erenler Kitabından alınmıştır.Sayfa: 183-188-189

17 Şubat 2016 Çarşamba

Şah Sultan Türbesi, Eyüp, İstanbul



İstanbul Eyüp ilçesi, Defterdar Caddesi üzerinde bulunan Şah Sultan Türbesini, Şah Sultan sağlığında, sıbyan mektebi ve sebilden oluşan yapı topluluğu içerisinde 1800 yılında Mimar İbrahim Kâmil Ağa’ya yaptırmıştır.

Şah Sultan, Sultan III. Mustafa’nın (1557–1574) Mihrişah Sultan’dan doğan kızıdır. Sultan III. Selim’in de (1789–1807) kardeşidir. Şah Sultan 3 yaşında, Vezir Bahir Köse Mustafa Paşa ile 1764 yılında nişanlanmıştır. Bahir Köse Mustafa Paşa’nın 1765 yılında azledilerek idam edilmesinden sonra Şah Sultan ikinci kez, Nişancı Mehmet Paşa ile 1768 yılında sadrazam olması ile nişanlanmıştır. Nişancı Mehmet Paşa’nın 1769 yılında öldürülmesinden sonra bu kez amcası Sultan I. Abdülhamit (1774–1789) tarafından Nişancı Seyit Mustafa Paşa ile evlendirilmiştir. Şah Sultan 42 yaşında 1802 yılında ölmüş ve yaptırmış olduğu türbesine gömülmüştür.

Şah Sultan’ın Yeşildirek’te çeşmesi (1792), Eyüp’te Zal Mahmut Paşa Türbesi yanında da yapı topluluğu bulunmaktadır.

Türbe içten daire planlı, dıştan kare planlı bir yapı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin dış görünümünde köşelere yerleştirilen dört ağır paye ve bunların üzerindeki kuleler yapıya dıştan da kare plan görüntüsü vermiştir. Barok ve ampir üslubundaki türbenin üst pencerelerinde alt ve üstü yarım yuvarlak kemerler ve köşe kulecikleri de başlıca özelliğidir. Kubbe kasnağında bulunan profilli askı kemerlerinin ise taşıyıcı bir fonksiyonu bulunmamaktadır.

Türbenin girişinde üç bölümlü bir revak bulunmaktadır. Bu revak ortada kubbe, iki yanda da ayna tonozlarla örtülmüştür. Türbenin avlu kapısında iki sıra halinde Mustafa İzzet Efendi’nin 1800 tarihli kitabesi bulunmaktadır.
Kitabe:
Cevher-i ser-tâc-ı iffet zib ü ferr saltanat
Reymak İsmet-sarây devlet-i din-i mübin
Şah Selim saltanat-ı pirâyenin hemşiresi
Şah Sultan bint-i merhum Mustafa Han-ı Güzin
Mihrişâh Kadın ki odur mader-i pür şefkati
İsmeti nûr ile bulmuştu ziyâ rûz-ı zemin
Ânı Sultan Mustafa İkinci Kadın eyleyüb
Devletinde görmüş idi rağbeti ol Nâzenin
Çıkdı elden Hümâ uçdı firaz-ı serâr âh
Girdi hayfa halk-ı âlem matem oldu hazin
Kıldı efrat riâyet işte Hak madere
Yapdı âli türbe-i kabri enverde müstahkem metin
Yapdı hem bir mekteb-i rânâ cıvar-ı türbede
Halkı hüsn-ü âlem arası ider hayret karin
Şâd ider merhûmenin rûhun çüsavt bülbülün
Da’im etfâl okudukça anda Kur’an-ı mübin
Gel du’ai hayre âğaz it gönül ihlas ile
Hayr olan da’vâtı redd etmez mucib’üs-sa’in
Mihrişaâh Kadın riyâzı cenneti idüb mekkar
Cilvegâhı ola Yâ-Râb Gülşen-i huld-ı berin
Yazdı İhyâ hâme mûciz-ı beyân bir beyt kim
Mündericdir ânda garâ iki târih-i Güzin
Şâh Sultan yaptı zibâ türbei vâlâyı nev-1215
Mihrişâh Kadın’a adn ola bu mevâyı berin
1215 (1800).

Türbenin iki kat pencereleri arasında iki korniş ile katlar belirlenmiştir. Buradaki pencerelerin alt ve üst kemerleri birbirlerinden çok farklı bir görünümdedir. Üst pencereler oldukça derin bir niş içerisindedir. Bunların üzerlerine basık kemerli bir alınlık ile kornişler yerleştirilmiştir. Ayrıca üst pencereler birbirlerinden oldukça geniş silmelerle ayrılmış ve vitraylı camlarla da bezenmiştir. Alt kat pencereleri ise düz başlıklı, oldukça ince duvar payeleri ile birbirlerinden ayrılmıştır. Bu pencerelerin basık kemerli alınlıkları bulunmaktadır.

Türbenin içerisi kalem işleri ile bezenmiştir. Alt ve üst pencereler arasına Hattat Mustafa Rakım’ın ağabeyi Hattat İsmail Zühtü Efendi’nin 1806 tarihli imzalı bir ayet kuşağı çepeçevre dolanmaktadır.

Türbede Şah Sultan, Şah Sultan’ın annesi Mihrişah Sultan ve Şah Sultan’ın eşi Mustafa Paşa’nın (1812) sandukaları bulunmaktadır.