SİYAHSER SULTAN..KARAMAN
Yusuf YILDIRIM
2013 kışı, Siyahser Sultan Türbesi’nin alt tarafında parlak mermer bir taş, topraktan çok az kısmı çıkmış durumda görünüyordu. Toprağı deşeleyince bu mermerin eski bir mezar taşı olduğu anlaşıldı. Üstelik yanında iki mezar taşı parçası daha vardı.
Taşların ortaya çıkması aynı zamanda tehlikelere açık olması anlamına gelmekteydi. Mezarından sökülmüş olan bu mezar taşlarını, Siyahser Sultan’ın türbesi içine koymak isabetli olacaktı. Herhangi birisi yüzyıllar öncesinin sanatkârane emeğini hiçbir gerekçe olmadan kırabilir ya da bir cenaze sahibi mezara kapak yapabilirdi. Bu şekilde Karaman Şehir Mezarlığı’nda yüzlerce tarihi mezar taşı yok edilmişti çünkü.
Mezar taşının kitabesini çözümlemek, sanılan ve beklenilenden çok daha zor oldu. Düzensiz ve karmaşık bir istif ile yazılmış kitabede ancak “elif, vav” gibi harfler seçilebiliyordu.
Uzun bir uğraş ile ön yüz ilk satırdaki ikinci kelimenin “merg” olduğu görüldü. Bunun anlamı, metin Farsça idi. İranlı kitabe uzmanı Hamid Reza Ghelichkhani’den alınan yardım ile ön yüz kitabesi çözüldü. Meğer bu metin; İran ve Afganistan’da çok bilinen anonim, içli ve lirik bir şiirin son dörtlüğü imiş.
Ey merg, hezâr hâne virâne kerdi
Der mülk-i vücûd gâret cân kerdi
Her gevher-i kıymetî ki amed be cihân
Burdi (burdo) ve şîb hâk penhân kerdi
Metnin çevirisi, İran Huzistan/Haftkel’den Kaşkay “Duman Karakanlu beyin” yardımı ile gerçekleşti.
Ey ölüm bin haneyi viraneye çevirdin
Vücut mülkünde canları yağma ettin
Cihana gelen her değerli mücevheri ki
Götürdün ve toprağa gömerek gizledin
Ama mezar taşının arka yüz metni çok daha farklı idi!
Farsça olmadığı gibi Arapça da değildi. Türkçe olup olmadığını anlamak ise iki yıllık zamanı aldı. Kitabenin Türkçe olduğu ise son satırdaki “târîhidir” kelimesinden ortaya çıktı. Yine de arka yüzdeki metni tam çözmek, imkânsız gibi bir şey idi. Düzensiz istifte kelimeler iç içe geçerek birbirine yapışmış; istife giremeyen harfler ise uygun boşluklara rastgele serpiştirilmişti. Dolayısı ile hangi harfin hangi kelimeye ait olduğu belirsizdi.
Şu durumda bu metni dünyada sadece bir kişi biliyordu.
Hattat/hakkâk!
Ama o da bu dünyadan gideli 600 yıl kadar olmuştu.
Kasım ayı başında “Acaba çözülebilir mi?” diye tekrardan; ama daha yoğun çaba ile kitabeye bakıldı. Nihayetinde hattatın yazı stili çözüldü. Girift ve istifli kitabede farklı kelimelere ait birbirine yapışık harfler; önce ayrıştırıldı sonra ait olduğu kelimeye birleştirildi. Ortaya harika bir dörtlük çıktı.
Artık mezar taşının kitabesini sadece hattat/hakkâk bilmiyordu…
Ve irişli gezmedi ve iren-i muhabbet
Nefed-i firkat na’ramız görülmez dilden
Cüvâne cebbar kıranından aldılar ânı
Nefed-i firkat tarihidir fevt yılı
Yani:
Muhabbet (aşk) ereni ermiş gibi gezmez
Son ayrılık (ölüm) feryadımız gönüldedir, görülmez
Genç, zorlu kırana uğradı, alıp götürdüler
Bu ölüm yılı, son ayrılığın tarihidir
Mezar taşının özellikleri ve tarihi!
Karaman’ın nadide mezar taşlarından biridir! İşçiliği, süslemesi, yazısı ve malzemesi diğer mezar taşlarından çok farklı! Dikdörtgen gövde, kemer ve tepelik olarak biçimlendirilmiş. Kemer üst kısım ile tepeliği kırılmıştır. Kemer alınlığının merkezine hayat çiçeği işlenmiştir. Hayat çiçeğinin çevresine ise bir adet kapalı rumi yerleştirilmiştir. Kırık tepelikte ise muhtemelen basit rumi kanatları vardı. Bir istisna olarak yan yüzeylerine de iplik rumi gidilmiştir. Bu tipolojide başka mezar taşı yok. Farsça metinli kitabesinden ve tam gelişmemiş sülüs yazısından hareketle 1400-1425 yıllarına değerlendirilmiştir.
Mezar taşının sahibi!
Maalesef mezarın sadece ayak taşı var. Baş taşı olmadığı için sahibinin kim olduğunu bilmek mümkün değildir. İnşallah bir gün bir yerlerden çıkar.
17. yy öncesindeki Karaman kadın ve erkek mezar taşlarının tamamı aynı tipolojide yapıldığından sahibi, kadın mı erkek mi belli değildir. Zayıf bir ihtimal de olsa taşın küçük ölçülerde olmasından ve inceliğinden, süslemesindeki çiçek motiflerinden bir kadın mezar taşı olduğu öngörüsü dile getirilebilir.
Kitabede geçen “cüvane ve kıran” kelimelerine göre de mezar taşının sahibi ömrünün gençlik döneminde salgın hastalıktan vefat etmiştir. Aynı şiirdeki “muhabbet ereni” nitelemesine göre de bu kişi bir Allah dostudur. Farsça şiirin üçüncü dizesindeki “kıymetî mücevher” ifadesinden yaşadığı dönemin değerli bir insanı olduğu anlaşılabilir.
Bu bilgiler ışığında mezar taşı sahibi ile Siyahser Sultan (Ö. 1464) arasında akrabalık veya tarikat bağlantısı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Mezar taşının kaliteli mermerden yapılması, yazı ve süslemesinin sanat şaheseri olması, seçilen şiirlerin anlam derinliği; sahibine verilen önemi göstermektedir.
Bu okuma ile beraber Karaman mezarlık ve hazirelerinde bir sanduka dışında çözülmemiş mezar taşı kalmamıştır. 15 kadar hazire ve mezarlıktaki 3000’e yakın mezar taşının tamamı okunmuştur.
Yarın geç olabilir. Bundan sonra mezarlık ve hazirelerdeki tarihi mezar taşları üzerine birçok çalışma; acilen başlatılmalıdır. Başta mezar taşlarının kitaplaştırılması, envanteri, otomasyonu, konservasyonu, restorasyonu ve çevre düzenlemesi gibi birçok kültürel proje; sahibini ve hamisini beklemektedir.
Vebal şimdi ortalıkta dolaşmaktadır.
Not: Yusuf Yıldırım, Karaman kültürüne katkı sağlamak ve kamuoyunu bilgilendirmek için yazılarını, belirli yayın organlarına göndermektedir. Yukarıda yayınlanan yazının tüm hakları “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” çerçevesinde Yusuf Yıldırım’ın kendisine aittir..
DEĞERLİ KATKILARINDAN DOLAYI SAYIN YUSUF YILDIRIM A TEŞŞEKÜRÜ BORÇ BİLİRİM..
alıntıdır.. teşekkürler
https://www.karamandauyanis.com