KARIŞIK

1 Kasım 2018 Perşembe

VELİ BABA SULTAN..ısparta




 Senirkent’in 3 km kuzeyindeki Uluğbey (eski adı İlegöp) kasabasındadır. Elde bulunan Veli Baba Menakıbnamesi ile kasabada bulunan Veli Baba Türbesi şeceresinden alınan bilgilere göre; Veli Baba, Miladi Ağustos 1533’te Uluğbey’de doğup büyümüştür. Dedesinin adı Veliyittin Gazi, babasının adı Hüseyin Veli (Seyyid Hüseyin Gazi), annesinin adı ise Hatice Sultan’dır. Veli Baba’nın gerçek adı Hüseyin’dir. Bu bilgilere göre Veli Baba Sultan 16 ve 17. yüzyıllarda yaşamış bir kişidir. M.1613 / 1630 yılında IV. Murat’ın başkumandanı Murtaza Zor Paşa, Bağdat Seferi için İç Anadolu, Ege ve Akdeniz yöresinden asker toplamaya çıktığında Isparta Uluğbey’den de geçer. O zamanlar türbenin olduğu yer üzeri açık bir mezarlık halindedir. Veli Baba, Murtaza Zor Paşa ve ordusuna izzet, ikram ve kerametler gösterir. Murtaza Zor Paşa da, Veli Baba’dan duyduğu yakınlık, sevgi, hürmet ve iyilikten dolayı Isparta mütesellimine emir yazarak, üzeri açık mezarlığın türbe haline getirilmesini ve bitişiğine de bir cami yaptırılmasını ister. Yapımına başlanan türbe H.1038 / M.1622’de Murtaza Zor Paşa’nın Bağdat Kalesi önünde şehit düşmesiyle yarım kalır. Türbe daha sonra M.1858’de köy halkından Ramazan bin Halil’in yardımıyla tamamlanır. Türbe Veli Baba zamanında yapılmaya başlandığından Veli Baba Türbesi diye adlandırılmıştır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 Veli Baba Sultan,yaşadığı dönemde,kendisini tamamen bilim ve hilim sahibi olmaya adamıştır.Bilime,okumaya,eğitime çok önem vermiştir.Ayrıca Hilim konusunda da kendisini mükemmel bir şekilde yetiştirmiştir.Hilim;tevazulu olmak,alçakgönüllü olmak, sabırlı olmak, merhametli olmak, mütevazi olmak,dürüst olmak, kalp kırmamak, kötü konuşmamak,saygılı olmak,sevgili olmak,iyilik sahibi olmak, ezilenin, zayıfın, fakirin, garibin, zavallının ve güçsüzün haklarını korumak,onlara sahip çıkmaktır.
          Veli Baba Sultan’ın en büyük öğretisinde;insan-ı kamile ulaşabilmek için sıkı bir iç disiplin gerekmektedir.İnsan-ı kamil olabilmenin en büyük yolu kişinin kendi özünü eğitmesinden geçmektedir.Bunun için kişinin önce Mürşid,Pir,Rehber,Dede huzurunda ikrar vererek Dört Kapı Kırk Makamdan geçmesi gerekir.Ikrar veren talip Can için geri dönülmez zor bir süreç başlamıştır.Bu yola giren talip bilgi düzeyini artırıp yolun kurallarını yerine getirdikçe yükselir.Öğrenmenin hiçbir zaman sonu yoktur.Bu öğrenme aşkı ebediyen devam eder.
             4 kapı şeriat,tarikat,marifet ve hakikatten oluşur.Talip canlar,bu dört kapıdan geçmek için kendi iç disiplinlerini kontrol altında tutarlar.Bunun manevi hazzını her daim tadarlar.Burada bahsedilen şeriat kapısı;doğru inanç,doğru yaşam tarzı demektir.Yaşam tarzıyla çevresinde sevilen ve takdir edilen kişi, ikrarını  verdiği anda yola girmiş sayılır ve tarikat kapısından ilk adımını atar.Şeriat döneminde yapabileceği hatalar hoş görülebilirken, tarikat kapısından girdikten sonra,artık erdemli insan olabilmenin yolu başlar. Talip Canın, bu süreçte dikkat edeceği en önemli husus,bilim ve hilim sahibi olmaya kendini adamalıdır.Bunu yaparken daha evvel ki,olumsuz huylarını hızla düzeltmeye çalışmalıdır.Burada en önemli öğreti bilimdir ve bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.Talip canın bilim öğrenmek için çok emek sarfetmesi gerekmektedir.Bilim öğrenmeye ve hilim sahibi olmaya kendini adayan talip can,bilgi sahibi oldukça,çevresine de ışığını yaymaya başlar.Gittikçe daha hoşgörülü,daha mütevazi,daha sabırlı olmaya başlar.Bu yol onu doğruya ulaştırır ve öğrendikçe İlmin başının sabır olduğunu kavrar.
            Sonuçta bu öğretiler ve sabır onu çevresinde saygı ve ilgi gören bir kişi konumuna yüceltir.Ayrıca talip can tarikata hizmet etmek ve 12 hizmeti de en kısa zamanda öğrenmek  için çabalar ve 12 hizmetle beraber,diğer bütün kuralları da öğrenir.Tarikat  kapısından büyük bir başarıyla geçen talip can,Marifet kapısına adımını atar.Marifet kapısı; Talip Canın yaptığı her işi büyük bir olgunluk ve dürüstlükle yapmasından  geçer.Artık olgunluk dönemine ulaşmış olan Talip Can,çevresinde el üstünde tutulan erdemli bir kişi olup,marifet ehli olmaya hak kazanmıştır.
          En son kapı Hakikat kapısı olup,bu kapıdan herkes geçemez.Bu kapıdan geçmek çok büyük meziyetler gerektirir.Bu kapıdan geçebilmek için bütün olumlu meziyetlerin oluşmuş olması gerekir.Bu kapı,o kadar kutsaldır ki!ancak keramet ehli Ulular bu kapıdan geçebilir.Hakikat kapısından geçebilmenin en büyük öğretisi,Hak ile Hak olabilmektir. Hak’ı özünün derinliklerinde hissedebilmektir.Hakikat kapısına ulaşmaya nail olmuş Pir, Mürşid, Dede; eğer gerçekten hakikata erebilmişse,artık  bütün dünyevi kaygıları aşıp,Allah ile arasında ki sırra ulaşmıştır.Özünde Hak’la Hak olmuş ve Hilim sahibi ve  Bilim sahibi olmak mertebesine de erişmiştir.
          İşte Veli Baba Sultan’da,bu erdemlere küçük yaşlarda erişmiş en büyük Velilerden biridir. Hatta en büyüğüdür.Veli Baba Sultan’ın anlayışına göre;Hilim sahibi olamayan kişi, ne kadar bilim sahibi olursa olsun,Velilik mertebesine ulaşamaz.Bu felsefesede bize şu gerçekleri göstermiştir ki!sadece okumakla kamil bir insan olunamaz.
         Kamil insan olunabilmenin en büyük şartı;kişinin kendi özünü eğitmesi,özünü,her daim sorgulaması ve arındırmasıdır.Bu arındırma sadece okumakla,gelenek,görenekle olmaz.Kişi mutlaka her gün,her saat,her dakika,her saniye kendi nefsini sorgulamalı,kendi özünü DAR’a çekmeli,nefsini ıslah etmeli,içinde ki cevheri,deşifre etmelidir.
         Nefsini ıslah edebilen insan kamil insandır,iyilik severdir, hoşgörülüdür, sabırlıdır,metanetlidir,kötü söylemez,dedi kodu yapmaz,yalan,iftira atmaz,kov,kıybet bilmez,mazlumun hakkına el uzatmaz,gördüğünü örter,görmediğini söylemez,kimseye kem gözle bakmaz,her zaman iyiliksever,yardımsever olur,mazlumun hakkını korur.
          Veli Baba Sultan’ın felsefesi ve öğretisi,onurluluk ve erdemlilik üzerine kuruludur.Kendisini de bu düstur üzerine yetiştirmiştir.Kendisi küçük yaştan itibaren dedesi Veliyittin Gazi ve Hüseyin Veli Dede’den ders almış olup,dergahta bulunan diğer dervişlerin yanında yetişmiştir.Önce babasını kaybetmiş,daha sonra dedesi de hak’ka kavuştuktan sonra kendisini kırk gün çilehaneye kapatmıştır.Çilehanede kendi nefsini arındırıp,sır olarak,çilehanenin üst bölümünden şimdi ki Veli Baba Dergahına ulaşmıştır. Gençliğinde ve yaşlılığında kendisini, yanında yetiştirdiği talipleri, dervişleri, rehberleri, dedeleri eğitmeye adamıştır.
          Veli Baba Sultan dergahı ilk kurulduğunda,dervişlerin yatıp kalktığı,ibadet yaptığı, eğitildiği bir kurum olarak hizmete açılmıştır.Veli Baba Sultan hep aydınlıktan ve aydınlanmadan yana olmuştur.Çevresine yaydığı eğitim ve kültür ışığıyla Akdeniz ahalisinde ve Anadolu’da aydın ve bilge konumuna ulaşmıştır
.
              Yazmış olduğu,şiirler,nefesler,deyişler günümüzde de çoğu  ozanlarca bilinmekte olup,her daim söylenmektedir.
             İşte  burada yetiştirilen,dervişler,rehberler,dedeler ve Veli Baba Sultan’ın çevresine yaydığı aydınlanma ve çağdaşlık ışığı nedeniyle;kasabanın ilk adının Işıklar Köyü olduğu bilinmektedir.Bu da Veli Baba Sultan’ın bizzat eğitime,bilgi donatısına ve emeğe ne kadar değer verdiğini göstermektedir.Daha sonra ki yıllarda dergahta ve bu topraklarda yetişen ozanlar,zakirler,aşıklar nedeniyle,kasabanın adı Aşıklar Köyü olarak kayıtlara geçmiştir.İşte Veli Baba Sultan düsturuyla harmanlanan, bu toprakların  yetiştirdiği  Uluğbey’in çok değerli evlatları,yetiştiği felsefenin özüne sadık kalarak,gittiği her yerde yaşayan herkesi insan olarak görmüştür.