Hz. Zülkifl (a.s.) – Diyarbakır
Zülkifl(a.s.)’ın peygamberlik bölgesi tüm Mezopotamyadır. Asur Kralı III. Salmasar İsrailoğulları’nı kuzeye Amid bölgesine sürgün etmiştir.Hz. Elyesa(a.s.) ve Hz. Zülkifl(a.s.) ın ailelerinin bu sürgünde yurtlarından çıkarıldıkları ve Eğil’e yerleştikleri tahmin edilmektedir.
Zülkifl (a.s.) İÖ . 846 da doğmuştur. Babasının adı Buzi’dir. Buzi Elyasa(a.s.)’nın amcasının oğludur. Annesi Zekeriya kızı Abdiye’dir. Hz. Zülkifl(a.s.)doğduğunda Hz. Elyesa(a.s.) 50 yaşında olduğu tahmin edilmektedir. İÖ 821 de 21 yaşında peygamber olmuştur. İÖ 762 Eğil’de vefat etmiştir. 84 yıl yaşamış ve 49 yıl peygamberlik yapmıştır
Asıl adı Hazkıya, Hazkl, Hazkil veya Hazekel olduğu dile getirilmektedir. Zülkifl.arapça Haziya’nın karşılığıdır. Haz, nasip anlamındadır. Bir başka rivayete göre de Hz. Elyesa(a.s.)’a iki kere kefil olduğu için Zülkifl ismini almıştır. Rivayete göre Allah(c.c.) İsrailoğullarınına gönderdiği peygamberlerden Elyesa(a.s.)’ın eceli gelip vefatı yaklaşınca Allah(c.c.) ruhunu kabz edeceğini vahiyle bildirdi ve ” Mülkünü, İsrailoğullarından geceden sabaha kadar ibadet eden, namaz kılan, gündüzleri oruç tutan,ve insanlar arasında kızmadan hükm edecek birine ver ” buyurdu. Elyesa(a.s.) kendisine verilen emri İsrailoğullarına bildirdi. Aralarında bir genç kalkıp :Ben olurum dedi. Elyesa(a.s.) ; ” Bu kavmin içinde senden daha büyükleri var, sen otur.”dedi. Sonra ikinci defa aynı teklifi yaptı o genç yine ” Kefil olurum” dedi. Üçüncü defa aynı teklifi tekrarlayınca cevap veren yine o genç oldu. Bunun üzerine Elyesa(a.s.)onu yerine halife bıraktı. Bu Genç Bişr idi. Be sebeple o gence Zülkifl lakabı verildi.
Hz. Zülkifl(a.s.)‘ın aşağıdaki özelliklere sahip olduğu rivayet edilir; Endamlı ve alımlı, iyilikten haz duyan, nasibe boyun eğen, devamlı oruç tutan, ibadeti bedence ve kalpçe sürekli olan, asla sinirlenmeyen, adalet ile iş gören, Elyesa’nın devrettiği emaneti severek kabul eden ve neticede peygamberlikle mükafatlandırılan, sabırlı, kapanan Mescid-i Aksa’yı tekrar ibadete açan, İsrail kavminin çok kötü hallere düşeceğini görebilen, çiftçilik ile geçinen ve çok çalışan, çok sabreden gibi vasıfları bilinmektedir.
Hz. Zülkifl(a.s.)’ın adı Kur’an-ı Kerim’de iki yerde geçmektedir.
”İsmail,İdris ve Zülkifl’i de (hatırla) Onların hepsi sabredenlerdendi.”(Enbiye suresi 85. ayet).
”İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.” (Sad suresi 48. ayet)
Hz. Zülkifl(a.s.)’ın kabri Dicle barajı suları altında kalacağından 1995 yılında , yine Eğil’in 2 km güneydoğusundaki Nebi Harun-i Asefi’nin yanına defnedilmiştir.
Zülkifl (a.s.) İÖ . 846 da doğmuştur. Babasının adı Buzi’dir. Buzi Elyasa(a.s.)’nın amcasının oğludur. Annesi Zekeriya kızı Abdiye’dir. Hz. Zülkifl(a.s.)doğduğunda Hz. Elyesa(a.s.) 50 yaşında olduğu tahmin edilmektedir. İÖ 821 de 21 yaşında peygamber olmuştur. İÖ 762 Eğil’de vefat etmiştir. 84 yıl yaşamış ve 49 yıl peygamberlik yapmıştır
Asıl adı Hazkıya, Hazkl, Hazkil veya Hazekel olduğu dile getirilmektedir. Zülkifl.arapça Haziya’nın karşılığıdır. Haz, nasip anlamındadır. Bir başka rivayete göre de Hz. Elyesa(a.s.)’a iki kere kefil olduğu için Zülkifl ismini almıştır. Rivayete göre Allah(c.c.) İsrailoğullarınına gönderdiği peygamberlerden Elyesa(a.s.)’ın eceli gelip vefatı yaklaşınca Allah(c.c.) ruhunu kabz edeceğini vahiyle bildirdi ve ” Mülkünü, İsrailoğullarından geceden sabaha kadar ibadet eden, namaz kılan, gündüzleri oruç tutan,ve insanlar arasında kızmadan hükm edecek birine ver ” buyurdu. Elyesa(a.s.) kendisine verilen emri İsrailoğullarına bildirdi. Aralarında bir genç kalkıp :Ben olurum dedi. Elyesa(a.s.) ; ” Bu kavmin içinde senden daha büyükleri var, sen otur.”dedi. Sonra ikinci defa aynı teklifi yaptı o genç yine ” Kefil olurum” dedi. Üçüncü defa aynı teklifi tekrarlayınca cevap veren yine o genç oldu. Bunun üzerine Elyesa(a.s.)onu yerine halife bıraktı. Bu Genç Bişr idi. Be sebeple o gence Zülkifl lakabı verildi.
Hz. Zülkifl(a.s.)‘ın aşağıdaki özelliklere sahip olduğu rivayet edilir; Endamlı ve alımlı, iyilikten haz duyan, nasibe boyun eğen, devamlı oruç tutan, ibadeti bedence ve kalpçe sürekli olan, asla sinirlenmeyen, adalet ile iş gören, Elyesa’nın devrettiği emaneti severek kabul eden ve neticede peygamberlikle mükafatlandırılan, sabırlı, kapanan Mescid-i Aksa’yı tekrar ibadete açan, İsrail kavminin çok kötü hallere düşeceğini görebilen, çiftçilik ile geçinen ve çok çalışan, çok sabreden gibi vasıfları bilinmektedir.
Hz. Zülkifl(a.s.)’ın adı Kur’an-ı Kerim’de iki yerde geçmektedir.
”İsmail,İdris ve Zülkifl’i de (hatırla) Onların hepsi sabredenlerdendi.”(Enbiye suresi 85. ayet).
”İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.” (Sad suresi 48. ayet)
Hz. Zülkifl(a.s.)’ın kabri Dicle barajı suları altında kalacağından 1995 yılında , yine Eğil’in 2 km güneydoğusundaki Nebi Harun-i Asefi’nin yanına defnedilmiştir.
Hz. Zülkifl(a.s.)‘ün mezar taşında 487/1094 tarihinin yazılı olduğunu ve türbenin duvarında da bennan(usta) olarak Ebu İmad’ın adının geçtiğini , türbenin üzerinde de1091/1680 tarihli bir tamir kitabesi olduğu araştırmacılar tarafından tespit edilmiştir. Buradan hareketle türbenin 1094 tarihinde usta İmad tarafından inşa edildiği ve 1680 tarihinde Şeyh Ömer’in kızı La’l Han Hatun tarafından onarıldığını , ustanın da amele Ali olduğunu söyleyebiliriz. 1301/1883, 1308/1890, 1318/1900 tarihli Diyarbakır salnamelerinde de ” Nebi Zülkifl’in peygamber olduğu ve makamının Ergani de olduğu ” yazılıdır.
487/1094 tarihli kitabe ;
Haza Kabru Zü’l-Kifl sallallalu aleyhi
Tatavva’ bihi Ebubekir İbni el- mevdud vesellem
Sene seb’in ve semanin ve erbaa mietin 487
487/1094 tarihli kitabe ;
Haza Kabru Zü’l-Kifl sallallalu aleyhi
Tatavva’ bihi Ebubekir İbni el- mevdud vesellem
Sene seb’in ve semanin ve erbaa mietin 487
Zülkifl(a.s.)’ın zaviyesinin 1518 senesine ait bir vakfiyesi vardır. Osmanlı Tahrir defterinde 1518 tarihli ve 1530 tarihli tahrirde bagür ve ruzbegü köy mezarının Zülkifl Nebi zaviyesi için vakfedildiği yazılıdır.1801-1802 diyarbakır salnamesinde de birim belirtilmeden 5400’lük bir gelirinin olduğu yazılıdır.
Zülkifl(a.s.) ‘a ait olan eski türbe , ilçenin 4 km dışında Hacıyan Mahallesindedir. Baraj yapılmasından dolayı sular altında kalma riski nedeniyle Diyanet işleri ve Vakıflar genel müdürlüğü iş birliği ile14-17 eylül 1995 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Nakil için 9 kişiden oluşan bir heyet oluşturulmuş. Bu heyette Eğil Kaymakamı Selim Çapar, Müftü Ekrem Abbasioğlu, Müftülük memuru Burhanettin İncedursun, Eski Medrese hocası Ömer Kalkan ( Seyda Molla Ömer), Eski Medrese hocası İmam Sadullah Kızılay, Kaymakamlık V.H.K.İ Mahmut Laçin ve üç işçi bulunmaktadır. Önce Elyesa(a.s.)’ ın kabrinin taşınmasına başlanmış ve bu faaliyet 2 gün sürmüş. Sonra Zülkifl (a.s.) kabrine ulaşılmıştır. Heyette bulunanlar İttifak halinde her iki cesedin ve kefenin hiçbir şekilde çürümediğini , daha dün ölmüş gibi taze olduğunu belirtmişlerdi.
Bu taşıma hikayesini , definde bulunan Hüsamettin Akboz’dan dinleyelim;
” Zülkifl'(a.s.)’ı Dicle kenarından Seyda Molla Ömer ve 4 işçi pikapa yükledi, defin mekanında biz 35 kişi idik , iplerle zorlula indirdik, çok ağırdı tekbirlerle gömdük. Ancak Seyda Molla Ömer ve 4 kişi kolaylıkla pikapa yüklemişti. Seyda Ömer’e sordum anlattı. ”Zülkifl peygamberi baştan ayağına kadar kontrol ettim, daha dün vefat etmiş gibiydi. Boyu bizim kadardı, kefeni tığla örülmüş şekildeydi, hafif tozluydu, başına dokununca başını örten örtü açıldı, beyaz saç ve sakalı vardı.”
Hem Zülkifl(a.s.) hem de Elyesa(a.s.) kabirlerinin taşınma sırasında görevli bulunan Seyda Molla Ömer şunları da anlatıyor ;
”Her iki naaşı da bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Canlı bir insan yatmış hali, uykudaki hali gibiydi. Nasıl ki yatarsınız sadece hareketsiz olursunuz. İşte aynen öyleydi. Canlı bir insan gibiydi vücut yapıları. Ellerine, beline, ayaklarına uyluklarına ellerimle dokumdum. Her tarafı sağlamdı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetimden dolayı yüzlerini açıp bakamadım. Hz. Zülkifl’ün saçını gördüm, hemen kapattım. Saçı kara değildi, hepsi ak da değildi. İkisinin arasıydı. Kefenlerinde leke bile yoktu. Tertemiz bembeyazdı. Hz. Zülkifl(a.s.), Elyesa(a.s.) peygamberden daha ağırdı. Boyları bizden uzundu. ”
Hz. Zülkifl’in Ergani Makam dağında da makamı bulunur. Halk tarafından ziyaretgah olarak ilgi duyulan mekana çevre illerinden de ziyaretçiler gelmektedir. Makam’a daha çok bahar mevsimlerinde gidilir ve halk tarafından yiyecekler götürülür , gezilir, namazlar kılınır, dualar edilir. Makam’ın bir diğer özelliği de burada açan ve buraya özgü olan makam çiçeğidir. Bir
rivayete göre Hz. Zülkifl'(a.s.) ın terinin damladığı her yerde bu çiçek açmıştır.
Her iki Peygamberin de naaşlarının çürümemiş olması , Hz. Peygamber’in ” Cenab-ı Hak, toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram kılmıştır.” hadisi ile irtibatlandırılmıştır.
Bu taşıma hikayesini , definde bulunan Hüsamettin Akboz’dan dinleyelim;
” Zülkifl'(a.s.)’ı Dicle kenarından Seyda Molla Ömer ve 4 işçi pikapa yükledi, defin mekanında biz 35 kişi idik , iplerle zorlula indirdik, çok ağırdı tekbirlerle gömdük. Ancak Seyda Molla Ömer ve 4 kişi kolaylıkla pikapa yüklemişti. Seyda Ömer’e sordum anlattı. ”Zülkifl peygamberi baştan ayağına kadar kontrol ettim, daha dün vefat etmiş gibiydi. Boyu bizim kadardı, kefeni tığla örülmüş şekildeydi, hafif tozluydu, başına dokununca başını örten örtü açıldı, beyaz saç ve sakalı vardı.”
Hem Zülkifl(a.s.) hem de Elyesa(a.s.) kabirlerinin taşınma sırasında görevli bulunan Seyda Molla Ömer şunları da anlatıyor ;
”Her iki naaşı da bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Canlı bir insan yatmış hali, uykudaki hali gibiydi. Nasıl ki yatarsınız sadece hareketsiz olursunuz. İşte aynen öyleydi. Canlı bir insan gibiydi vücut yapıları. Ellerine, beline, ayaklarına uyluklarına ellerimle dokumdum. Her tarafı sağlamdı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetimden dolayı yüzlerini açıp bakamadım. Hz. Zülkifl’ün saçını gördüm, hemen kapattım. Saçı kara değildi, hepsi ak da değildi. İkisinin arasıydı. Kefenlerinde leke bile yoktu. Tertemiz bembeyazdı. Hz. Zülkifl(a.s.), Elyesa(a.s.) peygamberden daha ağırdı. Boyları bizden uzundu. ”
Hz. Zülkifl’in Ergani Makam dağında da makamı bulunur. Halk tarafından ziyaretgah olarak ilgi duyulan mekana çevre illerinden de ziyaretçiler gelmektedir. Makam’a daha çok bahar mevsimlerinde gidilir ve halk tarafından yiyecekler götürülür , gezilir, namazlar kılınır, dualar edilir. Makam’ın bir diğer özelliği de burada açan ve buraya özgü olan makam çiçeğidir. Bir
rivayete göre Hz. Zülkifl'(a.s.) ın terinin damladığı her yerde bu çiçek açmıştır.
Her iki Peygamberin de naaşlarının çürümemiş olması , Hz. Peygamber’in ” Cenab-ı Hak, toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram kılmıştır.” hadisi ile irtibatlandırılmıştır.
Kaynak; Nebiler,I. Uluslar arası Sahabiler , Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu 25-27 mayıs 2009 , diyabakır valiliği ve dicle üniversitesi , Diyarbakır’da Peygamber makam ve kabirleri, Ali Melek
Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız
Kaynak ; Eğil ve Turizm Peygamberler Kanti Eğil ; Prof. Dr. Yusuf Kemal Haspolat
Kaynak ; Diyarbakır Kutsal Yerler Atlası ; T.C. Diyarbakır Valiliği , editör Doç.Dr. İrfan Yıldız