Sarı Ahmet Dede Ziyaretgahı
Sarı Ahmet Baba Kimdir: Bekteş köyünde metfun olan Sarı Dede’nin , Selçuklu Devletinin çöktüğü sıralarda komşu köy olan Selçik köyüne gelip yerleşen Selçuklu beylerinden olduğu söylenen Sarı Selçuk’un kardeşi olduğu da halk tarafından rivayet edilmektedir.[6] Sarı Selçuk gibi Sarı dede de kabri çayköy’de bulunan Yunus Emre,Akin ‘de bulunan Yusuf Dede ve Koçgazi köyünde bulunan Koçgazi Dedeyle çağdaştır.
Osmanlı Devlet Salnamelerini incelediğimizde kayıtlarda Bekteş köyünün “Bektaş Köy” olarak geçtiğini görmekte ve Sarı Dede’nin de ismi diğer Sandıklı’da ki yüzün üstünde evliya ile birlikte zikredildiğini görmekteyiz.
Sarı dede hakkında bildiklerimiz sadece rivayetten ibarettir. Ayrıca Bekteş köyü sınırları içersinde Sarı Dede’den başka, Göksu dede, Erenler ve Buğlan Dede olmak üzere üç tane daha evliya mezarının varlığı saptanmaktadır.
Sarı Ahmet Dede’nin Günümüzdeki Mezarı:
Mezarı önceleri köy camisi bahçesinde iken tadilatlar nedeniyle caminin karşısında yol kıyısında bir evin kenarına nakledilmiştir.Bu mezar hala durmaktadır.Gösterişiz ve sade bir biçimde olup taşlarla etrafı örülmüştür.Mezarın daha önceki halinde mezar başında sarık şeklinde kalenderi’leri temsil eden taşın bulunduğu daha sonra mezarın nakli sırasında bu mezar taşının kaybolduğu belirtilmektedir.[7]
Günümüzde ise mezarın üstünde mermerden şekilsiz düz bir mezar taşı bulunmaktadır. Mezar normal mezar ölçülerinde iken günümüzde kare biçimine getirilmiştir.Bekteş köyü Camisinin tam karşısında bulunan evin bitişiğinde yatmakta olan Sarı dede ‘nin isminin köyün kuruluşu kadar eski olduğu söylenmektedir.Bazı kaynaklarda ismi farklı bahsedilmesine rağmen maalesef detaylı bilgiye ulaşamamaktayız.[8]
Sarı Dede Menkıbeleri: Sarı dede ile ilgili olarak çeşitli rivayetler söylenmektedir.İlçemize bağlı Bekteş Köyünde yaşanıldığı rivayet edilen ve Milli Mücadele dönemini günümüze kadar getiren “Sarı Dede” efsanesi. Bu efsane, olayda adı geçen şahısların torunları ve köyün yaşlı kesimlerince günümüzde bile hala anlatılmaktadır.
Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz köyün yaşlıları;”Köy odalarının yaygın olduğu günlerde soğuk kış gecelerinde odaya toplanır,büyüklerimiz bizlere bu hikayeyi anlatır bizlerde yaşlı gözlerle dinlerdik.[9]
Artık ne köy odaları nede o güzel hikaye ve destanlar kaldı..” Gerçekten zamanla birlikte bir çok değerlerimizde kaybolup gitmiş.Sarı dede ile ilgili yaygın olarak anlatılan efsanelerden bir tanesi şöyledir;
Milli Kurtuluş Savaşının en hızlı olduğu,Türk Milletinin ateşten gömlek giyerek ölüm kalım savaşı verdiği o günlerde Çanakkale cephesinde adı henüz konulmamış bir destan yazılmaktadır. Yedi düvele karşı yoksul Türk askerinin süngülü mücadelesi…
Efsanemizin yukarıda anlattığımız gibi Türk tarihinde başlı başına bir destan olan Çanakkale cephesinde geçtiği söyleniyor.[10]
Çanakkale’de savaşın çok hızlı olduğu bir anda Türk siperleri düşman saldırısına uğrar. Bekteş köyünden Mehmet Çakmak’ın babası Yusuf Çakmak siperde yalnız kalmıştır ve yaralıdır.Yaşam ile ölüm arasında gidip gelen ve son anlarını yaşayan askeri birden nerden geldiği belli olamayan birisi kuvvetle kucakladığı gibi mermi yağmuru içersinden ateş hattının dışına çıkarır.Yaralarını sarar. Elleriyle su içirir. Kendisini kurtaran ve hiç görmediği bu meçhul askeri hayran hayran seyreden askere bu meçhul şahıs;”Gazan mübarek olsun gazi”der. Oda “Senin de gazan mübarek olsun.Kimin ölüp kalacağı belli değil.Hakkını helala et” diye helallık ister. Kıyafeti bile değişik olan meçhul asker ise; “Benim buralarda daha işim çok.Ama sen köyüne döneceksin” diyerek köyden bazı kimseleri tanıyıp tanımadığını sorar.Asker hayretler içersindedir. Kendisi kadar köyünü çok iyi tanıyan bu yabancı da kimdir? Dayanamaz ;
“-Sende kimsin bizim köyü,onları nereden tanıyorsun? Ben seni bu güne kadar hiç görmedim ki..”der.
Yabancı,”Bende sizin köydenim. Bana Sarı Dede derler. Her Cuma Caminin bahçesine gelip başında dua ettiğin kabir var ya işte ben o kabrin içindeki Sarı Dedeyim. Der ve kaşla göz arasında gözden kaybolup gider. Savaşta yaralanan asker ise daha sonra köyüne döner ve ilk olarak Sarı Dede’yi ziyaret ederek hayır dua’da bulunur. Yakınlarına başından geçen olayı anlatarak bu mübarek zata saygıda kusur edilmemesi gerektiğini tembih eder. Olayda adı geçen Sarı Dede’ye ait olduğu söylenen bu mezar yakın zamana kadar köyün Camisinin bahçesinde bulunmakta iken cami tadilatı sırasında cami bahçesinden çıkartılarak Caminin hemen karşısında bulunan bir vatandaşın evinin yanına yol kenarına nakledilir.Yine yakın zamana kadar mübarek günlerde ve adak törenlerinde devamlı adaklar kesilip Kur’an-ı Kerim okunurken günümüzde bu adetler hemen hemen unutulmuş durumdadır. Menkıbede adı geçen Yusuf Çakmak’ın sülalesine adı ise bugün “Sarılar” olarak geçmektedir.
Sarı Dede ile İlgili Halk İnançları: Sarı Ahmet Dede’nin mezarı çocuğu olmayanlar ve hastalığına şifa arayanlar tarafından ziyaret edilmektedir. Burada adanan adaklar kazanlarda pişirilerek halka dağıtılırdı. Yakın döneme kadar askere ve gurbete gidenler burasının ziyaret ederek duada bulunarak hacet dilenirdi. Bu gelenek günümüzde unutulmuş durumdadır.