Kapani Deli Sefer Dede
İstanbul’un velisi ve delisi bitmez. Ama biri var ki veli mi? deli mi? bilinmez… 1600’lü yıllarda Unkapanı’nda bir Mehmet Dede yaşardı. Unkapanı semtinin ismi bu garip dedenin lakabı olmuştu… “Kapani” Mehmet Sefer Dede…
Kapani Sefer Dede’yi yaşadığı Unkapanı semtinin bir başka meşhuru Evliya Çelebi şu sözlerle anlatır;
Giysüdâr Mehmed Efendi derlerdi, zira yalın ayak ve başı kabak olup kâkülleri büklüm büklüm, salkım saçak ve dağınık şanlı bir derviş olduğundan Giysüdâr lâkabıyla ünlü bir kimse idi. Yaz ve kışta beyaz bir İmroz kabasinden başka elinde bir teber ile ‘Lâ-cübbete velâsivâllâh’ diye dolaşır idi…Konya’da Erlizâde hazretlerinden el aldıktan sonra ilâhî cezbeye erişmiş, meczup ve harâbâtî erenlerinden olup Giysüdâr olmuştu…
Evliya Çelebi, Kapani Mehmet Dede hakkında bir söylenceyi kitabında aktarır… Rivayete göre Mehmet Dede bir gün Ekmekçi Ali’nin yanan fırınının içine girer ve uyur. Ardından fırından çıkar Unkapanı’ndan Haliç’in serin sularına bırakır kendini. Denize atladıktan sonra onu yedi yıl gören olmaz. Yedi yıl sonra Cezayir’den Kara Hoca ve Alî Peçenoğlu kalyonları ile İstanbul’a döner. Döner ama Mehmet Dede hiç konuşmaz. Yemez içmez.
Unkapanı’ndaki semt sakinleri konuşmayan Mehmet Dede’nin başına neler geldiğini onu geri getiren kalyonculara sorarlar. Kalyoncular bir garip hikaye anlatırlar…
Kalyoncular, Cezayir açıklarında Mehmet Dede’yi bir balığın sırtında görüp gemiye alırlar. Mehmet Dede gemideyken onu taşıyan balık bir süre onları takip eder. Gemi Cezayir’de bir limana yanaşınca onları takip eden balık kıyıya vurarak ölür. Gemiciler balığı oraya gömer ve İstanbul’a doğru yola çıkarlar.
Kapani Mehmet Dede Unkapanı’na döndüğü yıl bir mahzende hayatını kaybeder. Rivayete göre Kapani Mehmet Dede, Haliç Metro Geçiş Köprüsü’nün Unkapanı tarafında Atatürk Köprüsü arasındaki Hafız Ahmet Ağa Çeşmesi‘nin yanına defnedilir.