Bir zamanlar İstanbul’un en meşhur ziyaretgâhlarından biri idi. Halen uzak yakın demeden bu mekanda medfun olan mübarek zatları ziyarete gelenler var. Kaynaklarda “Baba Cafer, Seyyîd Baba Cafer, Cafer-i Ensârî, Cafer-i Sâdık” gibi isimlerle anılmıştır. Baba Cafer hakkındaki rivayetlerin kaynağı Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sidir. İmam-ı Hüseyin(r.a.) soyundan olup Abbasi halifelerindenHarunü’r-Reşid döneminde (786-809) Şeyh Maksud ile birlikte elçilik vazifesiyle Bizans’a gönderilmiştir. Baba Cafer ve Şeyh Maksud, Bizans İmparatoru I.Nikeforos tarafından kabul edilmişlerdir. O sırada Bizanslılarla Müslümanlar arasında bir çatışma çıkmış, çok sayıda Müslüman öldürülmüş ve cesetleri de meydanda bırakılmıştı. İmparatorla görüşme sırasında bunun hesabını sormak isteyen Seyyid Baba Cafer, bugün mezarının bulunduğu yerin yanındaki zindana hapsedilir ve daha sonra da zehirlenerek şehid edilir.
Önce şâhid, sonra şehid
Burada medfun olanlardan bir diğeri de Muhtedi Alî Efendi, Baba Alî, Çoban Alî Dede, Zindancı Alî Baba isimleri ile yad edilen bir zattır. Baba Ali, zindanda bulunduğu sırada Baba Cafer’in kerametlerine şahid olmuş ve akabinde Müslüman olarak Ali ismini almıştır. Vaziyete sinirlenen Bizans İmparatoru, Baba Cafer ile birlikte Ali Baba’yı da öldürtmüş ve aynı yere defnettirmiştir. Evliya Çelebi’nin rivayetlerini bazı bilgiler ekleyerek Mecmuâ-i Tevârih adlı eserinde tekrar eden Hafız Hüseyin Ayvansarayi,Hayri adlı bir şairin Baba Cafer menakıbını manzum bir hale getirdiğini belirterek yirmi sekiz beyitten oluşan manzumeyi de kaydetmiştir.
Kara Zindan
Eski İstanbul Ticaret Odası ile Galata köprüsü arasındaki Haliç kıyısında yüksekce bina... Evet burası “Baba Cafer Zindanı”. Baba Cafer'in türbesinin üst kısmında bulunan hapishaneye bu ad verilmiş. Vaktiyle buraya sivil ve bazen de asker, özellikle yeniçeri zümresinden katil, hırsız, borç ve zina hükümlüleri gibi âdi suçlular hapsedilirmiş.
Türbedar Abdurrauf Samedani
Zindan Han’ı biraz geçtikten sonra, Ahi Çelebi Cami’nin hemen yanında küçücük bir türbe göze çarpmaktadır. Sonradan inşa edilen türbede Şeyh Seyyid Abdurrauf Samedani medfundur. Rivayete göre Hazret-i Peygamberin (s.a.v.) soyundan, Seyyid Baba Cafer’in evladlarındandır. Dedesi Seyyid Baba Cafer’in Zindan Kapısı dahilinde defnedilmiş olduğunu bildiği için Fatih Sultan Mehmed Han ile Edirne’den üçbin müridi ile gelip aman vermeyerek zindan içinde medfun bulunan dedesi Baba Cafer’in kabrini ziyaret etmiştir. Kendi yeşil tacını Baba Cafer Hazretlerinin mübarek başı yerine koymuştur. İstanbul şehrinin fethinden sonra da yetmiş sene kadar Baba Cafer türbesinde türbedarlık vazifesini ifa etmiştir. Şeyh Abdurrauf Samedani Hazretleri vefat ettiği zaman Fatih Sultan Mehmed Han’ın oğlu Sultan Bayezid-i Veli onun ruhu için bütün zindanda olanları serbest bıraktırdı. Şeyhin cenazesine bizzat padişah Sultan II.Bayezid da katılmıştır. Türbede, Abdurrauf Samedani’nin yanı sıra Bekri Mustafa’nın da kabri bulunmaktadır.