KARIŞIK

TÜRBE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRBE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mart 2016 Cumartesi

Halkalı Dede Türbesi..amasya

Halkalı Dede Türbesi..amasya
























Amasya’da Çeribaşı (Sarıbaş) Mahallesi sınırında Halkalı Sokakta bir teras üstünde yer alan türbenin Şadgeldi Paşanın torunlarından 1475 yılında vefat eden Burak Beyin kızı Sâru (Şahruz) Hatun’a ait olduğu kabul edilir. Sadece güney tarafı duvarla örtülü olan yapı baldaken tarzı türbelere girer. Ayaklar, konsollara oturan sivri kemerlerle birleştirilmiş, üzeri bir kubbe ile örtülmüştür. Geniş bir kare kasnağa oturan bu kubbe beton mozaik kaplıdır. Kubbeye içte tromplarla geçilmiştir. İçinde bulunan yere gömülü tek parça mermer sandukanın üzeri yazılıdır. Mezarın baş ve ayak taşlarında da yazılar vardır. Kenarları dört metreye yaklaşan kare planlı yapının orta yerinde bulunan sandukanın kuzeyinde dikdörtgen şeklinde siyaha yakın birbiriyle karşı karşıya duran iki taş üzerinde bulunan halkalar sebebiyle burası Halkalı Evliya diye meşhur olmuştur. Halk arasında Halkalı Dede Türbesi olarak da tanınantürbede sandukanın altındaki mahzende bulunan tabuttaki naaşınbozulmamış olup hafifçe sararmış olduğundan söz edilir. Halk arasında yürümeyen çocukların ayaklarının üç hafta cumartesi günleri taşlar üzerindeki halkalara geçirilmesi durumunda Allah’ın izniyle yürüdükleri inancı hakimdir.
-Evliyalar Şehri Amasya'dan-

14 Mart 2016 Pazartesi

ETHEM BABA..erzurum

ETHEM BABA..erzurum






Ethem Baba Narman bahçesinin güllerinden biridir. Bu gül, bu gün ilçe merkezinde Erzurum Caddesi Üzerinde orta noktada durmaktadır. Kabri şerifi dört yanından ilçe halkına yol vermektedir. Bu haliyle de anlayabilene çok şeyler anlatmaktadır. Ethem Baba’yı üçüncü göbek torunu yani oğlu Ahmet, onun oğlu Yakup, Yakup’un oğlu Nurullah Savaş Bey ile buluştuk. Biz sorduk, o anlattı. Bu arada Nurullah Bey bize ellerinde  evlerinde bulunan arşivlerinden icazet ve sisilenamenin bir suretiyle birlikte “Virt” belgesi de takdim etti.
                Ethem Baba, 1836 tarihinde Erzurumda dünyaya teşrif etmiş, asıl adı İbrahim, mahlası Ethem dir. Halk arasında Ethem Baba olarak bilinir. Babası Şeyh Muhammed Nesibi ailesi Afganistandan muhacir imiş.
                Silsilename tarik – i halvetiyenin Şemsiye kolunu beyan etmekte, kısaca Halveti Şemsuddin – i Sivasi, Abdülmecit Şirvani, Şeyh Şah Kubat – ı Şirvani, Seyyid Pir Yahya Şirvani, Ahmedü’n Sani, Şemsuddin evladı Eşşeyh İbrahim Ethem bin Şeyh Muhammed Nesib Erzurimi diye geçmektedir. Ayrıca sisile sonunda takip edilecek zikir, okunan dua, ve tesbihat sonunda silsile – i ervahı şerifleri için cemi – i islamı ervahı şeriflerine hibe ve hediye eyledik, tegebbel  minna ya ilahi hu… ile sonlanmaktadır.(istiğfar ve zikir halveti yolunun temel uygulamasıdır.)
                İbrahim Ethem Efendi, Halveti’nin Sivasiye kolundan Şemseddin Sivasi(Şemsi Suzi) nin talebesi olmuş, yanında yetişerek icazet almıştır.
                Nurullah Bey’in anlatımında dedelerinin medrese eğitimi yok imiş. Rüya aleminde Batını ilmiyle olgunlaşmış, kendini ibadet ve taate vermiş. Birgün yine rüya aleminde Hz. Ali (R.A.) yi görerek Sivas’a gidip, Şemsi Suzi Hazretlerine talebe olması emrolunmuş. Sivas’a giderek şeyh efendiden kabul görmüş, halvet odasında inzivaya alınmış. Manevi terbiyesi tamamlanıp şeyhinin istediği olgunluğa geldiğinde icazeti verilerek, insanlara nasihat edip Resul – i Ekrem (S.A.V.) in güzel ahlakını hal ve hareketleriyle İslamiyet’i anlatmak, halkı irşad etmek üzere Narman’a gönderilmiştir. Ömrünün sonuna kadar verilen görevi ifa etmiştir.
                Mezar taşındaki
                “Tarikimiz Nakşibendi,
                Mesleğimiz Halveti,
                Edebimiz Kadiridir.
                Biz Muhammet ümmeti,
                Oniki tarikatta vardır,
                Şeyhimizin himmeti.”
                Bu ifadeye göre şeyh efendi üç tarikatın yolunu birlikte uygulamış. Halk arasında çok tanınan Avni mahlaslı Abdullah Hoca ve Molla Recep yetiştirdiği müritlrindendir. Tasavvufla ilgili kitap ve beyitlerinin var olduğu, bunların birinci dünya savaşı sırasında yakılarak imha edildiği ifade edildi.
                Torunu “Başımız sıkıştığında önce Allah’ın yardımı sonra dedemizin himmeti bize yetişir, rahatlarız. Kazada imar düzenlemesi yapılırken kabir kaldırılmak istenmiş, bu durumdan ailesi çok müteessir olmuş. Ethem Baba gece rüyalarına geliyor ve “Siz rahat olun ben kendime sahibim ve sahibim de var” demiş. Narman halkı ve çevre Ethem Baba’yı sahiplenerek kabrin olduğu yerde kalmasını sağlamış.
                Ethem Baba hal ehli birisi. Ayakkabı tamirciliğiyle yani elinin emeğiyle kazanmış, aile efradının geçimini temin etmiş. Kimseden bir şey beklememiş. Hicri 1331/Miladi 1913 yılında hakkın rahmetine kavuşarak şimdiki bulunduğu türbeye defnedilmiş.

13 Mart 2016 Pazar

Elvan Seydi Hazretleri..çankırı

Elvan Seydi Hazretleri..çankırı


Elvan Seydi Hazretleri

Elvan Seyyid Hazretlerinin ismi:
Elvan: Arapça levn isminin çoguludur. Renkler, çesitler anlamına gelir.
Levn: Arapça isimdir. Renk, boya anlamındadir. ikinci anlamı da nevi, çesittir.
Seyyid: Arapça isimdir.Birinci anlami bey, ağa, ileri gelen, baş, başkandır.ikinci anlamı ise Hz. Muhammedin torunu Hz. Hasan soyundan olan kimselere verilen isimdir.
Elvan Seyyid Hazretlerinin Dedesi: Elvan Seyyid Hazretlerinin dedesi Aliyülbükadir.Aliyülbüka Hazretleri Türkistanlıdır. 12. yüzyilda buradan Hicaza gelmiştir.Burada hac görevini yaptıktan sonra Sama, gitmiş oradan da Urfaya geçerek, muuhaddisin den (1). Abdüllatifin verdigi bilgiye göre uzun yillar buradaki Halilürrahmanda (2). kapıcılık yapmıştır. O günkü Anadoluyu Müslümanlastırmak politikasının bir parçası olarak buradan da Kastamonunun Tosya çevresine gelmiştir.Aliyülbükanin Tosya bölgesinde şöhret kazanan bir zat oldugu kendisinin Yer kuyu köyü civarına yerleştiği; annesi Hatice hanımında Ahlat köyü civarındaki Gürlek tepede medfun bulundugu tespit edilmiştir.(3).Aliyülbüka Türkistandaki alimlerden ders alarak yetismis ve bulundugu Sam, Urfa, Tosya çevresinde Islamiyetin yayilmasi için çalismis, arzu edenleri tenvir ve irsat etmistir.(4).

Son zamanlarda ele geçen ve Orta kazasinin Elmalik kasabasi esrafindan Himmetogllarindan Yusuf oglu Hasan Dogan adindaki kisi tarafindan kopyasi alinan bir secereye göre Aliyülbükanin sülalesinin Hz.Aliye mensubiyeti kaydedilmekte ise de yukaridaki tespitlere göre bu bilginin dogrulugu mümkün degildir.Böyle bir iddianin bizce iki sebebi vardir. Birincisi, Aliyülbükanin uzun müddet Hicazda kalmasi ve Halilürrahmanda kapicilik yapmasi sebebiyle Hz.Peygamberimize ve Hz.Aliye mensubiyetini ileri sürmüs olmasidir. Ikinci sebebi ise, Aliyülbüka Hazretlerinin Hz.Peygamberin su hadis-i serifinin tesirlerinde kalarak bu mensubiyeti ileri sürdügü tahmin olunabilir.Bu hadis-i serifte;bir kimse, kendisini bana yakin görürse ve mensubiyetine iddia ederse , ayni zamanda Hz.Aliyi severse , beni sevmis olur,böylece talim edesiniz.demistir.Aliyülbüka Hazretlerinin bu hadis-i serif uyarinca baba ve dedelerinin isimlerini Hz.Aliye baglamak suretiyle mevkiini daha yüksek göstermis olmak ve hadis-i serifi serefine nail olmak düsüncesiyle böyle hareket ettigi büyük bir ihtimal dahilindedir. Nitekim, konumuz olan ve Aliyülbükanin torunu bulunan Elvan Seyyid Hazretleri ayin zihniyet ve düsünce ile isminin sonuna Seyyid unvanini getirmistir ki, Seyyid kelimesinin sözlük anlaminin Hz.Muhammed in torunu Hz. Hasanin soyundan olan kimselere verilen isim oldugunu yazimiz giris bölümünde belirtmistik.

Elvan Seyyid Hazretlerinin Babasi: Elvan Seyyid Hazretlerinin babasi Haci Murad-i Velidir .Haci Murad-i Veli,yukarida tanitmaya çalistigimiz Aliyülbüka Hazretlerinin ogludur. 1117 yilinda dogmustur.

Haci Murad-i Veli, müçtehidinden imami Yusufa göre; Necmeddin Mahmud-u isfahaniden, Seyh Bedrettin Mahmuddan ve babasi Aliyülbüka Hazretlerinden dersler alarak yetismistir.1187 yilinda Çankirinin Eldiven ilçesine bagli Seydi köyüne yerlesmistir. Bu yörede Islamiyeti yaymaya çalisan alim ve fazil bir zattir. 1207yilinda burada vefat emis olup burada medfundur. Haci Murad-i Velinin Seydi köyündeki türbesi,civar halki tarafindan halen ziyaret edilmektedir.
Haci Murad-i Velinin Abdulgaffar,Pir Ali Çelebi, Elvan Seyyid isimli üç oglu vardir.Bunlar da babalarinin yolunu takip ederek Çankiri ve havalisin deki halki tenvir ederek Islamiyetin yayilmasi için çalismislardir.Elvan Seyyid,Orta kazasin Elmalik kasabasinda medfundur.Civar halki tarafindan bu gün dahi türbesi ziyaret edilmektedir.Abdulgaffar Çelebi,Seydi köyünde;babasi Haci Murad-i Veli Hazretlerİnin hemen yaninda medfundur.Pir Ali Çelebinin ise Eski Pazar kazasinin Sadeyaka köyü Sihlar mahallesinde bir tekke kurdugu ve oradan irsatta bulundugu daha sonra Ankaranin Çubuk kazasinin Selek(Sele) köyüne giderek orada vefat ettigi, türbesinin burada bulundugu bilinmektedir.(4).
Elvan Seyyid Hazretleri: Elvan Seyyid Hz.,Haci Murad-i Velinin üç oglunda biridir.Babasinin ikamet ettigi Seydi köyünden ne zaman ayrilip Elmalik kasabasina geldigi bilinmemektedir.Tarihi bilgilerimize göre;lü yillardan itibaren Çankiri ve Kastamonu bölgesinin Anadolu Selçuklu Emiri Hüsameddin Çoban Bey tarafindan fethedilmeye baslandigini biliyoruz.Bu tarihlerde fethedildigi kuvvetle muhtemel olan Elmalik civarinin Türklesmesini ve Islamlasmasini saglamak için Elvan Seyyid Hz.inin buraya yerlestigi ve tekkesini kurdugu sanilmaktadir.
Elmalik ta bugün ki Eski camii olarak bilinen caminin civarinda Salihler, alimler, fakir ve düskünler için bir zaviye, zaviyenin yaninda bir mescit ve hayvanlar için bir ahir yaptirmistir.Elvan Seyyid Hz.nin bu çalismalarini duyan Çobanogullari Beylerinden biri olan Mehmet Bey oglu Mahmut Bey, kendi mülk topragi olan Elmalik topragini Elvan Seyyid Vakfina bagislayarak bir vakfiye hazirlatmistir.Hicri 698, Miladi 1298 tarihinde yazilan ve Elmalik Seyyid-i bin-i Musallih Seyidi Vakfiyesi adini alan bu vakfiye halen Vakiflar Genel Müdürlügü Arsivin deki 1766 numarali defterin 396 nolu sayfasinda kayitli bulunmaktadir.

Bu vakfiyeden anlasildigina göre Elvan Seyyid Hz.1298 tarihinden çok önce Elmalik kasabasina gelmis ve zaviyesini açmistir.1298 tarihinden 19.yüzyilin sonlarina kadar Elvan Seyyid soyundan gelenler sözü edilen zaviyenin Seyhligini yürütmüslerdir.

Doç Dr. Ethem Cebecioglu,Türkiye Diyanet Vakfi Dünyamizi Aydinlatanlar Dizisinin ikinci kitabi olan Haci Bayram Veli isimli kitabinin 36.sayfasinda Elvan Seyyid Hz.hakkinda çok yeni ve çok önemli bir bilgi veriyor.Sayin Cebecioglu nun bu tespitini buraya aynen aliyorum.Haci Bayram Veli Hz.nin her, fani beser gibi evlendigini çoluk çocuga karistigini görüyoruz.Daha önce bahsettigimiz kardeslerinden Abdal Murad a Abdal Murad-i Veli denilmektedir.Bu muhterem zat, agabeyi Haci Bayram Veli kadar meshur olmasa da onun gibi bir Allahin erenidir. Bu zatin mezarinin nerde oldugunu bilmiyoruz ama, oglu Elvan Seyyid Hz.nin Elmalik köyünde medfun bulundugunu, soyunun günümüze kadar geldigini biliyoruz.Safiyüddin, ortanca kardesi olup mezari,nerede yerlestigi ve soyunun devam edip etmedigi konusunda herhangi bir malumata sahip degiliz.

Sayin Cebecioglu nun verdigi bu bilgilere göre;Elvan Seyyid Hz.nin babasi Abdal Murad-i Veli yani bizim yukarida tespit ettigimiz Haci Murad-i Velidir. Haci Murad-i Veli de Haci Bayram Velinin en küçük kardesidir. Buna göre Elvan Seyyid Hz. Haci Bayram Velinin küçük kardesi Haci Murad-i Velinin oglu yani Haci Bayram Velinin yegenidir.
Buradan hareketle Haci Bayram Veli Safiyüddin ve Haci Murad-i Velinin babasi da yukarida belirttigimiz Elvan Seyyid Hz.nin dedesi bölümünde tanittigimiz Aliyülbüka Hazretleridir.
Sayin Cebecioglu,Elvan Seyyid Hz. nin babasi olan Haci Murad-i Velinin mezarinin nerede oldugunu bildigimizi belirtiyor ise bu dogru degildir.Çünkü Haci Murad-i Veli Hz.mezarinin Eldiven kazasinin Seydi köyünde oldugunu yukarida Elvan Seyyid Hz.nin babasi bölümünde belirtmistik.Ve bundan tereddüt de yoktur.
19. yüzyilin sonlarinda Elvan Seyyid zaviyesinin yavas yavas dagilmaya basladigin, vakfa ait arazilerin bölge halki tarafindan kendi üzerlerine kayit edildigini 1988baslayan tapulama çalismalariyla Elvan Seyyid Vakfinin tamamen ortadan kalktigini görüyoruz.

Elvan Seyyid Hz.nin ne zaman öldügü tam olarak bilinmemekle birlikte yukarda adi geçen vakfiye tarihinin 1298 olmasindan hareket ederek 14. yüzyilin ilk yarisi içinde vefat ettigi tahmin edilmektedir. Elvan Seyyid Hz.nin türbesi, diger Anadolu erenlerinin çogunda görüldügü gibi zaviyesinin ve camisinin bulundugu yerde degil;belki bir halk adami olarak yasamis olmasinin ifadesi bugünkü kasaba mezarliginin tam orta yerindedir. Bu türbe,1970li yillara kadar tas duvarli,ahsap çatili,oluklu kiremit döseli,tahminen 5x5 ebadinda eski tip bir yapi idi.Türbenin içinde tam orta yerinde merhumun tahta sandukasi bulunurdu.sandukanin bas tarafinda oymali bir mezar tasi mevcuttu. Sandukanin üzerinde de asirlardir kullanilmaktan ötürü cilali bir mermere benzeyen Sivama Tasi vardir.Türbenin bir kösesinde de çatalli bir geyik boynuzu bulunurdu.Bu boynuza dilek bezlerinin baglandigini,sivama tasi ile de türbeye ziyarete gelenlerin vücutlarinin sivandigini hatirliyorum.

Elvan Seyyid Hz.nin bu eski yapi türbesi 1970 yilinda kasabamizin eski Belediye Baskanlarindan merhum Hasan AKDEMIR in baskani bulundugu bir dernek tarafindan yaptirilarak bu günkü betonarme,altigen yapi insa edilmistir.Yeni türbe de sandukanin yeri hiç degistirilmemis olup yalniz ahsap sanduka yerine mermer kabir yapilmistir .Eski sandukanin basindaki oymali mezar yine yerinde muhafaza edilmistir. Yukarida sözünü ettigimiz sivama tasi da halen eski islevini devam ettirmektedir.

Elvan Seyyid Hz.nin türbesi bu günde yogun bir ziyaretçi trafigine sahiptir.Bu ziyaretçilin ziyaretlerini huzur içinde yapabilmeleri ve adaklarini kesip pisirebilmelerini saglamak amaciyla türbenin yanina bir pilavlik ve diger ihtiyaçlarini karsilayabilecekleri bölümler yine betonarme olarak yapilmistir.

Belediyemiz imkanlari ölçüsünde, türbenin bakim ve onarim hizmetleri sürdürülmektedir.

Çünkü Elvan Seyyid Hz. 7 yüzyildir yöremizde manevi bir lider olarak yasatilmistir.Bölgemizin her türlü sikintisinda manevi bir siginak ve dayanak ve olmustur.Nun manevi vesilesi ile birlik, dirlik, düzenlik, esenlik ve huzur içinde yasanilmistir.Bundan sonrada Elvan Seyyid Hz.nin manevi liderliginde bu topraklarda hosgörü, birlik,ve kardeslik duygulari içinde daha nice yillar yasayacağız.

12 Mart 2016 Cumartesi

Yuşa Peygamber Türbesi..gaziantep

Yuşa Peygamber Türbesi..gaziantep
Bilindiği üzere Yuşa Peygamber (A.S.) İsrail oğullarından olup, Hz. Musa’nın yeğenidir. İsrailoğullarını göçebelikten kurtarır ve Arz-ı Kenana yerleştirir.
Gaziantepte Boyacı Mahallesinde Boyacı Camiinden Kavaflar Çarşısına doğru uzanan sokakta Pir sefa denilen mevkide tek katlı bir bina vardır. Bu binada iki oda içinde iki türbe bulunmaktadır. Bunlardan birisi rivayete göre Yuşa Peygambere ait olup, diğeri ise Pir sefa Hazretlerine aittir.
Yuşa Peygamber, Yusuf (a..s) neslinden olup, Hz. Musa’nın çağdaşıdır. Hz. Musa’nın Genç Yuşa ile “iki denizin birleştiği yere” kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır (a.s) ile buluşmaları Kuran-ı Kerim’de Kehf Suresi’nin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada, Hz. Musa’nın yanındaki genç adamın Hz. Yuşa olduğu rivayetlerden anlaşılmaktadır.

Omuzu Görzlü (Omuzu Güçlü)..kayseri


Omuzu Görzlü (Omuzu Güçlü)





Kayseri’nin İncesu İlçesi, Sırtma Köyü sınırları içinde Evliya Dağı’nın yakınlarında, Bozdağ’ın eteklerindedir. Eren’in Horasan Eri akıncılarından olduğu, Haçlı Seferlerine katıldığı ifade edilmektedir. Burası değişik niyet ve maksatlarla ziyaret edilir. Diğer ismi Omuzu Güçlü olan evliyanın çok iyi sapan attığı ve türbesi ile alay edenleri çarptığına inanılmaktadır.


Adının halk arasında Omuzu Güçlü diye bilinmesine rağmen, gerçekte ise savaşlarda gürz kullandığı için “Omuzu Gürzlü” olduğu düşünülüyor. Tahminen zamanımızdan 900 yıl önce yaşamıştır. Kendisi Selçukluların Anadolu’yu fethedip Müslümanlaştırdığı Türk fetihleri esnasında Orta Asya’dan büyük göçle gelen, binlerce erenlerden biri olmalıdır. Hem Velihem de Akıncıbaşı olarak kabul edilen Omuzu Gürzlü, 1. Haçlı seferi sırasındaki savaşlara katılmıştır. Bundan dolayı da Selçuklular tarafından vefat ettiği yere türbesi yapılmıştır.


Onunla ilgili bir başka rivayet ise Erciyes’in İncesu tarafındaki Tekke dağında yatan Turasan Hazretlerinin kardeşlerinden biri olduğuyla ilgilidir.


Rivayete göre Turasan hazretlerinin 7 kardeşi vardır ve bunlardan ikisi Omuzu Gürzlü ve Şeyh Şaban’dır. Onun hakkında anlatılan menkıbelerden bazıları şunlardır: Rivayete göre Hazret, kâfirlerle sürekli harp halindedir. Bu savaşlar sürerken bir ara savaş dönemi sona erer ve şeyh düşman kralının kızı ile evlenir. Müslüman olmuş görünen bu kadın esasında hâlâ kâfirdir ve ona tuzak kurma maksadıyla gönderilmiştir.


Kadın, Şeyh Hazretlerini birkaç kez namaz kılarken urganla, zincirle bağladığı olur fakat hazret namazdan sonra kollarını açtığı zaman zinciri, urganı velhâsıl tüm bağları bir çırpıda kırar. Bu duruma bir anlam veremeyen kadın:


- Ey Şeyh sendeki güce hayran olduğum için bunları yapıyorum acaba senin kıramadığın, gücünün yetmediği bir nesne var mıdır? diye sorar.


Omuzu Güçlü Hazretleri de:


- Ben yalnızca saçımın teli ile bağlanırsam onu kıramam, der.


Eşi onu bir gün namaz kılarken saçının teli ile bağlar ve akrabası olan düşmanlara haber salar. Zaten sû uyur, düşman uyumaz misâli tetikte olan düşman, gelip elleri bağlı olan Omuzu Gürzlü Hazretlerine saldırır. Elleri bağlı olduğu halde uzun süre küffâr ile savaşan eren, o zamanlar dik ve yüksek bir dağ olan Bozdağ’a doğru kaçmaya başlar. Kaçarken düşmanın iyice yaklaştığını görünce “Yetiş Bozdağ!” diye gürler. Allah'ın izni ile keramet gösterir ve o zamanlar dikine ve yüksek bir dağ olan Bozdağ düşmanların üzerine doğru yıkılır, böylece bir kısmı ölür. O yüzden bu gün Bozdağ’ın, yakınlardaki diğer dağlar gibi dikine bir dağ olmayıp yayvan bir dağ olduğuna inanılır. Neyse Şeyhin kerameti ile o gün birçok kâfir ölür, büyük veli de kurtulur.


Pek çok kerametinden söz edilen Omuzu Gürzlü (aynı hikâye benzer biçimde Şem’un el Gazi için de anlatılır) ile ilgili bir hikâyeyi de yöre insanlarından dinledik. Bozdağ’ın aşağısında bulunan Yavaş köyünün ismini merak ettiğimizde bir köylü bize bu hikâyeyi anlattı.


Rivayete göre o bölgede kötülükler, hırsızlık, zina vb. gayr-ı ahlâkî davranışlar çoğalmış ve buna öfkelenen Omuzu Gürzlü orada bulunan bir oda büyüklüğündeki kayayı kaldırıp ileriye doğru fırlatmış. Öğrencilerinden biri, "eyvah bu kaya oradaki tüm insanları helak eder, masum insanlar, çocuklar da ölür" deyince, bunu duyan Omuzu Gürzlü kayaya “yavaş” demiş ve kaya olduğu yere düşmüş. İşte bundan dolayı o bölgeye Yavaş adı verilmiş.


Onunla ilgili bir başka hikâye de şöyledir: Seferberlik sırasında oraya birkaç eşkiya gelerek türbeye sığınır. Aralarından biri velinin uzun sandukasını görünce (çok uzundur ve yaklaşık 4 metredir) elini üzerinde gezdirerek “bu kadar boyun varsa vebalim boynuna mı” der ve adeta onunla alay eder. Çok geçmeden bu sözleri söyleyen eşkıyanın sandukaya dokunan eli diğer bir eşkiya tarafından kesilir.


Türbenin kapısının hemen önünde tek parça halindeki düz ve uzun taşlar mevcuttur. Bu taşların aşınan yerlerinin Şeyh’in secde izleri olduğuna inanılır. Yine burada bugün halk arasında "Günah Deliği" diye bilinen bir bölme daha vardır ki, içeri girebilmek için iyice eğilip girmek gerekiyor. Halk buradan eğilip girenlerin günahlarının bağışlandığına inanır. Pek çok sebep için ziyaret edilen türbede her yıl Kadirîler tarafından Omuzu Gürzlü hatırlanır ve zikirler yapılır. Şeyh’in Kadirî olduğuna inanılır.

YUMURTA EVLİYA TÜRBESİ..samsun

 YUMURTA EVLİYA TÜRBESİ


SALIPAZARI  KALFA KÖYÜ



YERİ:Türbe, Salıpazarı ilçesine 4 kilometre kuzey doğusunda Kalfa Köyü’nde köy yolu üzerinde bulunmaktadır.
TARİHÇE:Halk arasında “Yumurta Evliya Türbesi” şeklinde anılan türbenin, kitabesi bulunmadığından türbenin tarihi hakkında kesin bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe; Karadeniz’e özgü ahşap yapı tarzında iken 1982 yılında Çarşambalı Mehmet SEZGİNtarafından betonarme olarak yeniden yapılmıştır.  Çatısı betonarme olan yapının  iç ve dışı ahşaptandır. Türbeye ait kabir betonarma ile çevrilmiş üzerinde ahşap sanduka bulunmaktadır.
RİVAYET:Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Yumurta Evliya Türbesi hakkında çok fazla rivayet bulunmamaktadır. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir.

HASAN GAZİ TÜRBESİ...samsun

HASAN GAZİ  TÜRBESİ

SALIPAZARI  MERKEZ ALBAK MAHALLESİ 



YERİ:Türbe, Salıpazarı ilçesi merkez mahallelerinden Albak Mahallesi’nde tepenin tam zirvesin üzerinde bulunmaktadır.
TARİHÇE :Halk arasında “Hasan Gazi Türbesi” şeklinde anılan türbenin, kitabesi bulunmadığından türbenin tarihi hakkında kesin bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe;  yarı açık şekilde biriket ile çevrilmiştir. Türbenin içerisinde kabir ve ağaç bulunmaktadır.
RİVAYET :Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Hasan Gazi Türbesi hakkında çok fazla rivayet bulunmamaktadır. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir.Sabah namazlarında tekke yakınındaki çimenliklerde bir grup askerin namaz kıldığını görenlerin olduğu rivayet edilmektedir.  Şehir merkezini tepeden gören bu tekke kurtuluş savaşında bu alanda şehit düştüğüne inanılan Hasan adındaki bir zata aittir. Kıbrıs çıkarması sırasında buradan kırmızı bir ışığın çıkıp Kıbrıs tarafına gittiği söylentisi vardır. Mezarın bulunduğu tepeye Hasan tekke adı verilmiştir.

AHMET DEDE TÜRBESİ...samsun

AHMET DEDE TÜRBESİ

SALIPAZARI  YEŞİL KÖYÜ KAYADİBİ MAHALLESi





YERİ:Türbe, Salıpazarı ilçesine 6 kilometre güney doğusundaki Yeşil Köyü’nün Kayadibi Mahallesinde bulunmaktadır.
TARİHÇE :Halk arasında “Ahmet Dede” şeklinde anılan türbenin, kitabesi bulunmadığından türbenin tarihi hakkında kesin bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe;  Karadeniz’e özgü ahşap yapı şeklinde inşaa edilmiştir. Türbenin çatısı kiremit ile kaplı olup, içerisinde ahşaptan sanduka bulunmaktadır.
RİVAYET :Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Samsama Türbesi hakkında çok fazla rivayet bulunmamaktadır. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir.

.TOPAL HACI TÜRBESİ, TÜRBE,

 TOPAL HACI TÜRBESİ









SALIPAZARI  YEŞİL KÖYÜ KAYADİBİ MAHALLESİ




YERİ:Türbe, Salıpazarı ilçesine 6 kilometre güney doğusundaki Yeşil Köyü’nün Kayadibi Mahallesi köy ormanı içerisinde bulunmaktadır.
TARİHÇE :Halk arasında “Topal Hacı” şeklinde anılan türbenin, kitabesi bulunmadığından türbenin tarihi hakkında kesin bilgi edinilememektedir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Tarihi ve mimari özelliği olmamakla birlikte Türbe; orijinali Karadeniz’e özgü ahşap yapı şeklinde iken son yıllarda betonarme olarak yeniden inşaa edilmiştir. Türbenin çatısı saç ile kaplı olup, içi ve dışı sıva üzeri boyadır. İçerisinde 2 adet kabir bulunmaktadır.

RİVAYET :Yöre halkı tarafından evliya olarak nitelendirilen ve korunan Samsama Türbesi hakkında çok fazla rivayet bulunmamaktadır. Türbe halk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak hasta olanlar içinde Allah’ın (c.c) izni ile şifa bulmak umuduyla ziyaret edilmektedir.

9 Ocak 2016 Cumartesi

SİVAS’TA YATIRLAR Doğan KAYA


SİVAS’TA YATIRLAR
Doğan KAYA
Manevî üstünlüklere sahip bu kişilere ait yatırlar Anadolu'nun dört bir tarafına
yayılmış durumdadır. Sivas da yatırların fazla olduğu yörelerimizden biridir. Yüzölçümü
itibariyle Türkiye’nin ikinci büyük ili olan Sivas’ın ilçe ve köylerinde araştırılmayı
bekleyen onlarca türbe ve makam bulunmaktadır. doğudan batıya, kuzeyden güneye
uzanan istikametlerin güzergâhında bulunmasından, buna bağlı olarak, üzerinde tarih
boyu birçok hadise ve faaliyetlerin yer almasından dolayı bu sonucu tabii karşılamamız
gerekir.
Bugünkü tespitlerimize göre, sadece Sivas merkez ilçedeki yatır sayısı 35’tir.
Bunlardan bazıları hakkında bildiklerimiz efsane şeklindedir. Bazılarını ise tarihi
bilgilerle ortaya koyabiliyoruz.
İnsanlar, yatırları yalnız hacet ve dileklerinin Allah tarafından kabul edilmesi için
değil, aynı zamanda çeşitli hastalıklardan kurtulmak maksadıyla da ziyaret ederler.
Türbede yatan zatın özelliğini kerametleri, yaşayışı, yaşadığı devir, tarikati
belirtmekle beraber halkın ziyaret amacı da onun diğer ulu kişilerden farklı yönünü
ortaya koyar. Biz de Sivas’taki yatırları bu çerçevede gruplandırmaya çalışacağız.
Tespit ettiğimiz yatırların başlıcaları şunlardır:
1. Abdülvahhab Gazi
Kimliği : VIII. yüzyılda yaşamıştır. Asıl adı Abdülvehhab bin Buht-üs-Sünevî
olan Arap’tır. Peygamberimizin sancaktarı ve Battal Gazi’nin silah arkadaşıdır. Ahmet
Turan Gazi ile birlikte şehit olduğu, akarsuyun cesetini şimdiki mevkie getirdiği, bir rüya
sonrası yerinin tespit edildiği anlatılır. Türbesi Yukarıtekke mevkiindedir. Sivas’tan
başka İznik, Elazığ’ın Kale köyü, Bayburt, Akşehir gibi beldelerde kabir veya makamları
vardır.
Kerametleri : 1939 Erzincan depreminde türbesinden çıkıp gökyüzündeki kırmızı
bulutları eliyle uzaklaştırarak, Sivas’ı zelzeleden korur.
93 Harbinde (1877/1878) diğer erenlerle birlikte uzun cübbesi ve yeşil sarığıyla,
Anadolu’nun içlerine doğru ilerleyen Rusların karşısına çıkarak onları durdurur.
Cami imamının rüyasına girerek, camiden eşya çalan hırsızı ihbar eder ve
yakalanmasını sağlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Her türlü dileği olanlar, ev sahibi olmak
isteyenler, sünnet olacak çocuklar.
2. Ahi Emir Ahmet
Kimliği : XIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır.
Ailesi, Horasan’dan gelip Bayburt’a yerleşmiştir. Sivas’ta Ahi teşkilatının en önemli
temsilcilerindendir. Mevlevî’dir. Türbesi Paşabey Mahallesindedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : İşlerinin iyi gitmesini isteyen esnaf, çeşitli
dileği olanlar, hasta ve huysuz çocuğunu yedi tekke dolaştıranlar.
2
3. Ahmet Turan Gazi
Kimliği : Asıl adı Ahmeri Terran’dır. Kabri, Soğuk Çermik’in tepesindedir. Bir
çarpışma sırasında bu mevkide şehit olduğu için, buraya defnedilmiştir. Battal Gazi’ye
yenilince, Müslüman olmuş ve onun silah arkadaşlığını yapmıştır.
Kerametleri: Çarpışma sırasında atı, karşıki tepeden yaklaşık 350-400 metrelik
mesafeye sıçrar ve nal izleri hâlâ durmaktadır.
Şehit düşerken kayalardan sular fışkırır ve bugünkü ılıca suyu ortaya çıkar. Ilıca
suyunun şifalı oluşunun sebebi bundandır.
Yukarıdaki tepeden aşağıdaki çermiğe (ılıcaya) kolunu uzatarak abdest alır.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Çocuğu olmayanlar veya olup da
yaşamayanlar (Çocuk olursa adı Ahmet Turan / Ahmet Duran konulur.), ev sahibi olmak
isteyenler.
4. Akarcullah Baba
Kimliği : Ne zaman yaşadığı ve hayatı hakkında kesin bilgi yoktur. Mezarı
Sabahattin Öztürk Spor Salonunun kuzey batısında idi. Şimdi arazi düzenlemesi
sebebiyle ortadan kaldırılmıştır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Akarcası (sulu yarası) veya kapanmayan
yarası olan hastalar.
5. Ali Baba
Kimliği : XVI. yüzyılda yaşamıştır. Mezarı, Ali Baba Mahallesindeki kendi
adıyla bilinen camidedir. Soyca, Horasan erenlerinden olduğu söylenir. Ali Baba-i Kebir
olarak bilinir.
Kerametleri : Padişahın “Dünyanın en iyi üç nesnesi nedir ?” sorusuna Ali Baba;
“Yemek, içmek, yellenmek” der. Öfkelenen padişah önce onu hapse attırır ancak ilerleyen
birkaç gün içinde ona haklı bulur ve birkaç köyü kendisine bağışlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Başı ağrıyanlar, ağzı çarpılanlar, korkanlar,
yedi tekke dolaşanlar.
6. Arap Evliyası /Uyku Evliyası
Kimliği : Türbesi Ece mahallesindedir. Hayatı hakkında bilgi yoktur. Bağdatlı
olduğu, Abdülkadir Geylanî’nin soyundan olduğu söylenir.
Kerametleri : Cesetinin toprak altında kaldığı yer, zamanla çöplük olarak
kullanılmış, mahalleli bir miralayın rüyasına girerek kendisini oradan çıkarttırmıştır.
Türbesinden çıkarak zaman zaman mahalle sakinlerinin gözüne görünüp hayır dualar
etmiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Uyuyamayanlar, ağlaması durmayan
çocuklar, yedi tekke gezenler,
7. Arap Evliyası
Kimliği : Hakkında bilinenler azdır. Bir savaş sırasında şehit düştüğü, Sivas’taki
diğer Arap Evliyası ile akraba olduğu söylenir. Türbesi, Gürsel Paşa Caddesindedir.
Kerametleri : Dilek dilemeye gelenler, mezarın yanında yeni pişmiş ekmek bulur.
3
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Çeşitli dileği olanlar.
8. Arap Şeyhi
Kimliği : Mezarı Paşabey Mahallesindedir. Asıl adı Şeyh Abdullah el-Haşimî el-
Mekkî’dir. Hz. Muhammed soyundan olup rifaî şeyhidir. Sivas Kongresine katılmıştır.
1922’de öldüğünde 100 yaşından fazladır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Aile geçimsizliği olanlar, felçliler, diğer
hastalar ve yedi tekke gezenler.
9. Aziz Baba
Kimliği : Geçemini çubukçulukla sürdürdüğü için çevrede; “Çubukçu Aziz
Baba” olarak tanınmıştır. Evlenmemiştir. 1944’te ölmüştür. Mezarı Halifelik
Mezarlığındadır.
Kerametleri : Hazine bulunduğu yere gidenler, orada Aziz Baba’nın bastonunun
ucuyla altınları tek tek çıkarttığını görür.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :-
10. Bun Baba
Kimliği : Türbesi Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinin bahçesindedir. Mezarın
baş ve ayak kısmında XIII-XIV. yüzyıla ait iki şahide bulunmaktadır. Kim olduğu
hakkında bilgimiz yoktur. Halk, Bun Baba söyleyişinin yanında Mum Baba, Bum Baba
Bön Baba ve Dön Baba da demektedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sıkıntısı ve dilekleri olanlar.
11. Çeltek Baba’nın Kardeşi
Kimliği : Türbesi Eski Paşa Hamamının yanındadır. Halkın ifadesine göre Çeltek
köyündeki Çeltek babanın ağabeyidir. Burada şehit düşmüştür.
Kerametleri : Komşuların rüyasına girerek, türbenin temiz tutulmasını istemiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Felç ve sara hasatları, başı ağrıyanlar.
12. Fettah Dede
Kimliği : Akdeğirmen Mahallesinde yatmaktadır. Yanında dört mezar daha vardır
ve bunlara “Fettahlar” denilmektedir. Nakşibendî tarikatinin önde gelenlerindendir.
1863’te vefat etmiştir. Sabırlı ve sakin yaradılışlıdır. Silsilename adlı bir manzum eseri
vardır.
Kerametleri : Şeyh İsmail Hakkı Toprak’ın rüyasına girerek, oldukça hor
kullanılan türbesini mezbelelikten kurtarmasını istemiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :Sivas’tan Hacc’a gidenler.
13. Göz Evliyası
Kimliği : Hakkında bilgi yoktur. Mezarı, Küçükminare Mahallesindeyken ev
yapımı sırasında kaldırılmıştır. Şimdi yeri belli değildir.
Kerametleri : -
4
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Göz hastaları.
14. Güdük Minare
Kimliği : Türbe Küçükminare Mahallesindedir. İçinde, genç yaşta ölen Eratna
Devletinin kurucusu Alaaddin Eratna’nın oğlu Hasan Bey yatmaktadır (XIV. yüzyıl).
Hasan Bey zeki ve yakışıklı biridir. Sivas Valiliği yapmıştır. Mardin Artuklu beyi Melik
salih Şemseddin’in kızı ile evleneceği sıra Dabaz (Ürtiker / kaşıntı) hastalığından
ölmüştür.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Vücudunda ürtiker / kaşıntı / dabaz olan
kimseler.
15. İhramcızade İsmail Hakkı Toprak
Kimliği : Nakşibendi şeyhidir. 1881-1969 yıllarında yaşamıştır. Mezarı Ulucami
avlusundadır. Yare Yadıgâr adlı bir mevlit kitabı vardır.
Kerametleri : Sivas’ta iken Tokat-Amasya yolunda olan trafik kazasını bilmiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :-
16. İncili Hanım
Kimliği : Türbesi Atatürk Sağlık Meslek Lisesi içindedir. XVII.-XVIII. yüzyılda
yaşadığı tahmin edilmektedir. söylentiye göre Sokullu Mehmet Paşa’nın kızıdır. Sivas’a
Sarıhatipler (Sarısözen)’e gelin gelirken, cehizinde inci ile işlenmiş yorgan da getirdiği
için İncili Hanım olarak anılmıştır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
17. I. İzzettin Keykavus
Kimliği : Sultan I. Gıyaseddin Keyhusrev’in büyük oğludur. 1219’da akciğer
vereminden vefat etmiştir. Türbesi Sivas Darüşşifası içindedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
18. Kadı Burhaneddin
Kimliği : Kadı burhaneddin devletinin kurucusudur. 1345-1398 yıllarında
yaşamıştır. On iki yaşındayken sarf, nahiv, lügat, mantık, hesap, aruz ve hat dersleri
almış, bu alanlarda önemli mesafeler katetmiştir. Bunların dışında ok atma, kılıç
kullanma ve ata binmede hünerini sergilemiştir. On dokuz yaşında Hacc’a gitmiş, yirmi
bir yaşında kadı olmuştur.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar, dilek sahipleri, geçimsiz eşler
19. Karakaş Baba
Kimliği : Gülyurt Mahallesindedir. Yanında dört mezar daha bulunmaktadır.
Hakkında bilgi yoktur. “Uyku Tekkesi” veya “Çat Baba” adıyla da bilinir.
Kerametleri : -
5
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sinir hastaları, dilek sahipleri, korkan
çocuklar.
20. Kılavuz Baba
Kimliği : Mezarı Kılavuz Camii girişinde soldadır. Yanında birkaç mezar daha
vardır. Abdülvahhabi Gazi’nin yanında yer aldığı, birliklere kılavuzluk ettiği, yapılan
savaşta şehit düştüğü söylenir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
21. Kırkkızlar
Kimliği : Türbe, Abdülvahhabi Gazi türbesinin güney batısındadır. XVIII.
yüzyılda inşa edilmiştir. Türbede yatanın kim olduğu hakkında bilgi yoktur.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Evde kalmış kızlar, çeşitli dilekleri olanlar
22. Kırklar
Kimliği : Eskiden Çayırağzı Mahallesinde olduğu söylenir. İnanca göre, “kırk
papaz”ın burada bataklığa gömülüp ölmüş yahut “kırk kız”ın burada taş kesilmiştir.
Kırklar adı da buradan gelmektedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Başında yedi cin dolaşan gelinler.
23. Mur Ali Baba
Kimliği : 1805-1882 yılları arasında yaşamıştır. Asıl Adı Mehmet’tir ve
Kerkük’te doğmuştur. Kadirî şeyhlerinden Şeyh Halis’in yanında yetişmiştir.
Çalışkanlığından dolayı “Mur” (karınca) lakabıyla anılmıştır. Bu söz halk arasında
“Mor” olarak telaffuz edilir. Şeyhinin emri üzerine Sivas’a gelmiş ve buraya yerleşmiştir,
burada vefat etmiştir. Türbesi Kızılırmak Sağlık Ocağının karşısındadır. Tenbihü’s-
Salikin adlı bir eseri olan Mur Ali Baba aynı zamanda şairdir.
Kerametleri : Hastalığına şifa bulamayan Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa’ya
mektup gönderir ve mektup eline geçince iyileşeğini yazar ve dediği gerçekleşir.
Türbedeki ona ait tesbihi çalanın eli-kolu tutulmuş, tesbih kendiliğinden tekrar
tekkede görülmüş.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
24. Numan Sabit
Kimliği : 1692’de Sivas’ta doğmuş, 1764 yılında yine burada vefat etmiştir.
Uluanak Mahallesindeki aile kabrinde yatmaktadır. Şeyh Ahmet Efendi’nin oğludur.
Müderrislik yapan Numan Sabit aynı zamanda âlim ve şairdir. Bir divanı vardır.. Buraya
“Yılancık Evliyası” da denir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Yılancık hastalığına tutulanlar.
25. Nur Baba
6
Kimliği : Mezarı Selçuk İlköğretim Okulu bahçesindedir. Divane derviş
olduğu,pişmiş ekmeğe rağbet etmeyip karnını fırınlardan aldığı hamurlarla doyurduğu
söylenir. Hakkın bilgi bulunmamaktadır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
26. Sarılık Tekkesi (Emir Arif)
Kimliği : Pulur mahallesindedir. Türbede Ahi Emir Arif yatmaktadır. Bir savaş
sırasında sarılık hastalığına yakalanan Emir Arif ölürken; “Sarılık olanlar mezarımı
ziyaret etsin.” diye vasiyette bulunmuştur. Söylentiye göre Emir Ahmed’in kardeşiymiş.
Kerametleri : Eskiden evin yanında bulunan evdeki tandırdan her sabah sıcak
ekmek çıkarmış ve bu ekmek gelenlere verilirmiş. Birgün hizmetçinin, ekmeklerin o
evden çıktığını söylemesi üzerine, tandır artık ekmek vermez olmuştur.
Tekkeyi ortadan kaldırmak isteyen kişi hemen oracıkta ölmüştür.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sarılık hastaları.
27. Sıtma Tekkesi
Kimliği : Tekke, Çayyurt Mahallesindedir. Halk burada yatanı Şahap Dede olarak
bilir. Mevlevî şeyhi olduğu söylenir. Ne zaman yaşadığı bilinmemektedir. Mezarının
yerini kendisi tayin etmiştir.
Kerametleri : Beddua etmesi üzerine Pepe Ahmet adındaki bir çocuğu sıtma
tutmuştur, fakat Şahap Dede’nin okuması üzerine çocuk tekrar sağlığına kavuşmuştur.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sıtma hastaları.
28. Süt Evliyası
Kimliği : Demircilerardı Mahallesindedir. Türbede toplam dört sanduka vardır.
Velinin kimliği hakkında bilgimiz yoktur.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Doğum sonrası göğsüne süt gelmeyen
hanımlar.
29. Şah Hüseyin
Kimliği : Mezar, Atatürk İlköğretim Okulunun bahçesindeyken yol yapımı
dolayısıyla ortadan kaldırılmıştır. Aslında evin sahibi olan kişi, ölünce evinin bahçesine
defnedilmek istemiş. Zamanla halk orada yatan kişiyi erenlerden biri olarak nitelemiş,
mezar yatır haline gelmiştir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar ve dilek sahipleri.
30. Şehitler
Kimliği : Şehitler Camiinin karşısında beş mezar olarak bulunmaktadırlar.
Eskiden on mezar olduğu söylenir. Bir rivayete göre, Timur zamanında burada şehit
düşmüşlerdir.
7
Kerametleri : Kabirlerin bulunduğu yere dükkân yapmak isteyen adam, rüyasında
kendisine defalarca ikaz edilmesine rağmen isteğinden vazgeçmeyince, çalışırken düşüp
ölmüştür.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
31. Şemseddin Sivasî
Kimliği : 1520’de Zile’de doğmuş, 1597’de Sivas’ta vefat etmiştir. Asıl adı
Ebü’s-Sena Şeyh Şemseddin Ahmed Es-Sivasî’dir. Sivas’ta “Karaşems” olarak bilinir.
Babası Ebulbereket Mehmet Efendi, Halvetî tarikatindendir. Kendisi de Halvetiye
tarikatinin Şemsiye kolunu kurmuştur. Sivasî, Amasya, Tokat ve İstanbul’da ilim ve
tarikat yolunda mesafeler almış, müderrisliğe kadar yükselmiştir. Manzum ve mensur 30
eseri vardır.Meydan Camii avlusundaki bugünkü türbe 1600’de yapılmıştır. Türbede
diğer aile fertlerine ait yirmi sanduka bulunmaktadır. Sivas’ta yakın zamana kadar,
Hacc’a gidenler Şemseddin Sivasî’nin türbesi önünden uğurlanırdı.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hasta çocuklar, dilek sahipleri.
32. Şeyh Akbaş Baba
Kimliği : Türbesi Demircilerardı Mahallesindedir. Türbenin XVIII. yüzyılda
yapıldığı tahmin edilmektedir. Hakkında bilgi yok denecek kadar azdır. Halkın inancına
göre Akbaş Baba , Peygamberimizin sancaktarıdır. Sivas’ta şehit olunca sancağı elinden
Abdülvahhabi Gazi almıştır. Akbaş Baba’ya “Küt Evliyası” da denilir. Türbede
kendisinin haricinde Akbaş Baba’nın yakınlarına ait olduğu tahmin edilen dört mezar
daha vardır.
Kerametleri : Türbenin yanındaki çeşmeden abdest alıp tekrar türbeye girermiş.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Üç-dört yaşına geldiği halde yürüyemeyen
çocuklar.
33. Şeyh Çoban
Kimliği : Türbesi Şeyh Çoban Mahallesindedir. Türbede Şeyh Çoban’ın
sandukasının haricinde bir sanduka daha vardır. XII. yüzyılda yaşadığı sanılan Şeyh
Çoban’ın asıl adı Şeyh Hüseyin Raî’dir. Babasının çok sayıdaki sığırını güttüğü için raî
“çoban” olarak tanınmıştır. Büyük mutasavvıf Ebü’l-Vefa’nın yedinci halifesidir. İslâmı
yaymak ve gönüller fethetmek için Horasan’dan Sivas’a gelen bir Alperen olduğu
söylenir.
Kerametleri : Mezarının başında bulunan tokmak, bir savaş çıktığından ortadan
kayboluyormuş. Bu tokmak Gökmedrese’ye götürülmüş daha sonra tamamen
kaybolmuştur.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar, çocuğu olmayanlar, felçliler,
işinde bereket umanlar.
34. Şeyh Erzurumî
Kimliği : Sivas Otogarının doğusunda bulunan türbenin XIII. yüzyılın sonlarında
inşa edildiği sanılmaktadır. Erzurumî, halkın ifadesine göre, din uğruna çarpışan cengaver
bir yiğittir. Türbenin yanında bulunan kuyu, bugün kapanmıştır.
8
Kerametleri : Erzurumî’nin 40-50 adamı muhtelif zamanlarda türbenin etrafına
çadır kurar ve onu yalnız bırakmazlarmış.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Gözü şaşı çocuklar, dilek sahipleri.
35. Yüğrük Şah
Kimliği : Türbe şimdiki PTT Başmüdürlüğünün bulunduğu yerde iken bugün
yoktur. Hakkında bilgi yoktur.
Kerametleri : Birgün hanımına helva yaptırıp bir anda, o sırada Hac’da bulunan
efendisine ulaştırır.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Yürümesi geciken çocuklar.
Bu zatların halkın gönlüne taht kurmalarında, onların hayattayken gösterdikleri
birtakım olağanüstülüklerin yani kerametlerin rolü büyüktür. Ne var ki hepsinin keramet
sahibi olduğunu söylememiz mümkün değildir. Nitekim yukarıda işaret ettiğimiz gibi,
Sivas’ta yatmakta olan zatlar sadece bir din adamı, bir mutasavvıf değil bunların dışında
bey, paşa, kadı, âlim, şair yahut sıradan insanlar da olabilmektedir. VII. yüzyıldan XX.
yüzyıla kadar muhtelif yüzyılllarda yaşamış olan bu kişilerin şöhreti, insani yaşayışı veya
talihsiz hayatı onların sevilmelerinde önemli rol oynamıştır. Bir kısmı hakkında bilgi
bulunmamakla beraber halk onun yattığı yeri kutsal, içinde yatanı aziz ve mübarek
bilmiş, hakkında menkabeler vücuda getirmiştir.
Tekkelerin ziyaret edilmeleri, onların vasıtasıyla Allah’tan şifa ummaları geleneği
Anadolu’da yüzylıllardır sürdürülen bir gelenektir. Ancak önceki yüzyıllara oranlar
günümüzde, tekkelerde yapılan bu ameliyeler pek azalmıştır. Buna rağmen yatırların
toplum üzerindeki etkileri hâlâ sürmektedir. Halk, gerek şehir merkezinde gerekse -
pekçok beldede olduğu gibi- yüksekçe bir tepede mekan tutmuş olan mübarek şahısların
o beldenin koruyucuları olduğuna, inancı tamdır.