KARIŞIK

22 Mayıs 2016 Pazar

MÂLİK–İ EJDER (ECDER) TÜRBESİ (MERKEZ SUR İLÇESİ)

MÂLİK–İ EJDER (ECDER) TÜRBESİ 

(MERKEZ SUR İLÇESİ)

Merkez Sur İlçesi, Balıkçılarbaşı Semti Aşefçiler Sokağında, Diyarbakır’ın fethine katılan sahâbelerden Mâlik b. el-Haris el-Eşter’in[1]medfûn olduğu söylenen bir türbe bulunmaktadır.
Mâlik el-Eşter (r.a.), Diyarbakır’ın fethine katılan sahâbelerdendir. İyâz b. Ganm (r.a.), onu, Diyarbakır’a öncü kuvvet olarak göndermiş sonra kendisi arkasından Diyarbakır’ın fethine katılmıştır. Fakat Mâlik b. el-Eşter’in (r.a.) fetih sırasında şehid olmadığı, aksine fetihten sonra Diyarbakır’dan ayrıldığı bilinmektedir. Ayrıca Mâlik b. el-Eşter (r.a.)’ın, Hz. Ali (r.a.) tarafından 36/657 yılında Cezire ve Diyarbakır valiliğine tayin edildiği daha sonra Mısır’a gönderildiği ve oraya ulaşamadan Mısır yolu üzerindeki Kulzum’da 38/658 vefat ettiği rivayeti[2] göz önünde bulundurulduğunda burada bulunan türbe “Mâlik” isimli başka bir kişiye veya Mâlik b. el-Eşter (r.a.)’in neslinden birine ait olabilir. Bu konuda,  Ebubekir Feyzi, Hülasa-i Ahvali’l-Buldan fi memâlik -i Devlet-i Al-i Osman adlı eserinde burada medfûn sahabenin ismini Mâlik Azur olarak vermektedir.[3] 1316/1898 tarihli Salnâme-i Diyarbekir’de ise bu türbede medfûn kişinin ismi, “Mâlik -i Ecder” olarak zikredilmektedir.[4] Günümüzde kullanıldığı şekliyle “Mâlik -i Ejder” isminin, “Mâlik -i Ecder” isminin, telaffuz kolaylığı nedeniyle bozulmuş hali olduğu anlaşılmaktadır.
Mâlik -i Ecder Türbesi’ni Nakip Efendi'nin yaptırdığı bilinmektedir. Türbe 3x3 m. ebadında küp şeklinde olup siyah taştan yapılmıştır.[5] Fakat günümüzde dış duvarlar son dönem çinileri ile kaplandığı için tarihi özelliği kaybolmuştur. Türbe, Vakıflar Genel Müdürlüğü veritabanında “Melik Eşter Türbesi” adı ve 21.00.01/063 envanter numarası ile “Türkiye Kültür Mirasları” arasında kayıtlıdır.[6] 
                
[1]     Mâlik b. el-Haris Yermük savaşında (13/634)  bir gözünü kaybettiği için kendisine “göz kapağı ters çevrilmiş” anlamına gelen “el-Eşter” denilmeye başlanmış ve zamanla bu lakapla meşhur olmuştur. Abdülkerim Özaydın, “Eşter”, DİA, XI, İstanbul 1995,  486.
[2]     Diyarbakır Salnâmeleri, IV, 77; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri İle Diyarbakır Tarihi, I, 162; Azimli, “İlk İslam Fetihleri Bağlamında Diyarbakır’ın Fethine Katılan Sahâbelerle İlgili Bazı Mülahazalar”, s. 819–834.
[3]     Üçler Bulduk, “Hülasa-i Ahvali’l-Buldan’a Göre 19. Yüzyılda Diyarbakır Şehri”, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Diyarbakır, I, 191.
[4]     Diyarbakır Salnâmeleri, IV, 209371.
[5]     Yaşar Kalafat, “Diyarbakır’da Ulu Kabirler: Diyanet İşleri Başkanlığı Arşiv Kayıtlarına Göre, I.Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu Bildiriler, Diyarbakır 2004,  s. 814.


alıntıdır..

http://diyarbakirmuftulugu.gov.tr/sahabeKabirTurbeleriDetay.asp?id=1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.