KARIŞIK

24 Temmuz 2016 Pazar

TOPRAK BABA TÜRBESİ..ÇANKIRI



Toprak Baba Türbesi ; Çankırı – Merkez’de Karataş mahallesinde

Toprak Babanın kim olduğu, doğum ve vefat tarihleri hakkında bilgi yoktur. Anlatılanlara göre Çankırı Fatihi Emir Karatekin’in damadıdır. Çankırı’nın fethi sırasında kumandanlık yapmıstır. 4.29×2.21 boyutunda ve 1.99 m yüksekliğinde olan türbe üç bölümden oluşan
basit bir yapıdır.
Rivayete göre ; Tekke ve zaviyelerin kapatıldığı yıllarda, belediye türbenin olduğu yerde yol geçirme çalışmasına başlamis, yol yapımı sırasında işçilerin başına türlü
kazalar gelince yol yapımı durdurulmuş. Başka bir anlatıda da türbe yıkılmış ve bir hayırsever tarafından onarılmış. İşin sonuna doğru gelindiğinde hayır sahibi maddi sıkıntıya girmiş. Bütün parasını harcamış inşaat malzemesi alamayacak duruma düşmüş. Türbeyi yapan usta alçıya ihtiyacı olduğunu söylemiş. Bunun üzerine ne yapacağım şaşıran hayırsever türbenin başına giderek ”Ya mübarek alçıyı da mı bulamıyorsun, ben bu kadar yapabildim” diyerek serzenişte bulunmuş ve türbeden ayrılmış. Yolda alçı taşıyan bir araba île karşılaşmış. Arabacı ” Sana alçı gönderdiler, gel yardım ette beraber indirelim” demiş. Hayırsever merakla alçıyı kimin gönderdiğini sormuş. Arabacının verdiği isimi bütün aramaları rağmen bulamamis.

Mevlana Yusuf Çerhi..türbesi..tacikistan






Yusuf Çerhi hazretlerinin kabri ; Tacikistan – Duşanbe şehir merkezinin 20 km dışarısındaki Vahdat bölgesindeki Chirtok yerleşimindeki kabristanda.

Huçek Baba Türbesi / AMASYA –Merzifon –Gazi Mahbub Mahallesi


Huçek Baba Türbesi

 Huçek Baba Türbesi, Amasya İli Merzifon İlçesi merkezinde bulunan Gazi Mahbub Mahallesi Çukur Sokaktadır.
Kadiri Tarikatından olması muhtemel Huçek Dede veya Hu Çek Babagörev yaptığı mescidi tekke olarak da kullanmakta ve burada müritleriyle beraber zikir törenleri düzenlemekteymiş. Hakkında başka bir bilgi yoktur.

TTürbe bir binanın kenarındadır. Üstü açık olan türbede ağaçlar bulunmaktadır.

Ziyaret Nedeni: Türbe değişik dilekler ve hayır duası için ziyaret edilmektedir.

Menkıbeler: 1-) Huçek Baba’nın adının nereden geldiği değerli araştırmacı Abdülhalim Durma’nın “Evliyalar Şehri Amasya” kitabından aynen aktarıyorum:
Buralarda irşad görevi yapan şeyhin kırk tane dervişi vardır. Onlara devamlı olarak riyazet yaptıran, zikir çektiren dede hiç keramet göstermezmiş. Devamlı zikir ve riyazetten bıkan dervişler, bir keramet de göremeyince, teker teker bu mübareği terk etmeye başlarlar. Sonuncu dervişi de gittiğinde yapayalnız kalan bu şeyh yine de hiç kimse gitmemiş gibi yalnız başına zikirle meşgul olur. Fakat kısa zamanda halk, dedenin gittiği yolun yanlışlığından, batıl olduğundan söz etmeye başlayınca, dede bir çömlekçiye giderek kırk tane toprak testi alır. Bunları tekkede aynen dervişlerinin dizildiği şekilde dizerek bir zikir halkası oluşturur. Başlar "HU" lafzını zikretmeye. Onunla birlikte testilerde de bir kıpırdanma olur. ‘Bütün kainat, canlı cansız bütün her şey Allah'ı (cc) zikreder’, hadisi mucibince dervişane bir şekilde, bir sağa bir sola sallanarak yanında bulunan testilere vura vura zikretmeye başlarlar. Bu gürültüleri duyan halk tekkenin pencerelerine üst üste yığılarak bu olağanüstü olayı kendinden geçmiş bir vaziyette seyretmeye başlarlar. Onları fark eden dede hemen susar. Onunla birlikte testiler de zikri bırakırlar. Halk bu olayın vecdi içinde gözyaşlarına boğularak: "Hu çek dede, Hu çek !..", derler.
O da, tekrar zikre başlar. Testilerde görünmez bir işaret almışçasına ona iştirak ederler. Olayı takip eden dervişler büyük bir utanç içinde halkaya katılırlar. İşte o gün bu gün, şeyhin adı Huçek Dede kalmıştır.

Kaynakça: Abdülhalim Durma –Evliyalar Şehri Amasya -2003

Hükkaşe Sultan Türbesi / AMASYA –Merzifon –Hırka Köyü



Hükkaşe Sultan Türbesi
Hükkaşe Sultan Türbesi
Hükkaşe Sultan Türbesi

Ukkaşe veya Hukkaşe Sultan olarak da anılan zat Sahabe’dendir ve peygamberimiz Hz. Muhammed’in sırtında bulunan Peygamberlik Mührünü görmüş, öpmüş ve onun vücuduna yüzünü sürmüştür. (Bu konudaki kıssayı Hırka Köyü resmi sitesinde ve Sayın Abdülhalim Durma’nın eseri Evliyalar Şehri Amasya’dan detaylı okuyabilirsiniz.)
Daha sonra Hz. Muhammed Hükkaşe Sultan’ı görevlendirmiş ve ona hırkasını vermiştir. O da İslam ordularıyla beraber önce Kayseri’ye gelmiş, daha sonra savaşarak Merzifon’a kadar gelir ve buradaki Hırka Köyünde 681 yılında şehit düşer. Gerçek adı Ukkaşe bin Mihsen’dir. 


Hükkaşe Sultan Türbesi, Amasya İli Merzifon ilçesi Hırka Köyü mezarlığındadır.

Türbe mezarlığın içindedir ve 1968 yılında yenilemesi yapılan bir türbedir. Hayırseverler tarafından etrafı düzenlenmiş, türbe yanına bir aşevi yapılmıştır. Ukkaşe Hazretlerinin yaşadığı dönemde etrafta bolca geyik ve ayı bulunurmuş. Geyikler gelip hazretin ellerinden su içerlermiş. Türbe içindeki geyik boynuzlarının varlığı böyle açıklanmaktadır.

Hırka Köyü neredeyse kurulduğundan beri değişmemiştir. Bunu peygamberimizin hırkasına borçludur. Bu köye ve türbeye yedi kez gelenin Hac vazifesi kadar kadar kutsal bir görevi ifa etmiş sayılmaktadır. Bu ziyaretin temelinde de Hz. Muhammed’in “Hacca gidecekler önce senin yanına gelsin” veya “Benim mezarıma gelenler önce senin mezarına gelsin” sözlerinden kaynaklandığı söylenmektedir.

Kaynakça: Abdülhalim Durma –Evliyalar Şehri Amasya -2003 / www.hirkakoyu.org /www.hirkakoyu.s5.com
Selman-ı Faris türbesi..filistin..kudüs






Filistin Kudüs’te ; Zeytin dağı’nda bulunan Selman-ı Farisi camii’nin içersinde.

Selman-ı Farisi, İsfahan’da çok zengin Mecusi  bir tüccarın oğluyken, hakkı arama uğruna giriştiği mücadele sonrasında, başında geçen bir talihsizlik sonucu, köle olarak Medine’ye gelir. Peygamber efendimizin Medine’ye gelmesi üzerine iman eden Selman; bizatihi Hazreti Muhammet tarafından satın alınarak özgürlüğüne kavuşturulur.Efendimiz(s.a.v.) , onun için; ” Selman Bendendir , Ehli Beytimdendir ” buyurmuştur. Kuşatıcı vasfıyla öne çıkan ve pek çok tasavvuf ehli tarafından ( özelikle Nakşibendiyye Tarikatı)pir kabul edilen , zühdü ve takvasıyla meşhur bu sahabe efendimizin makamı, bugün Kudüs’te zeytin Dağ’ında aynı adla anılan caminin içerisinde olup, aynı muhitte oturan bir müslüman aile tarafından bakım ve hizmeti görülmektedir. Caminin hemen yan tarafında bir müslüman Mezarlığı bulunmaktadır.
Selman-ı Farisi hz.’nin , Hz. Osman döneminde Kudüs’e geldiği ve bir müddet burada kaldığı kesindir. İhtimal burası da Müslümanların, büyük zatların bir süre yaşadığı yerlere hatıralarına hürmeten inşa ettikleri Makamlardandır.
Selman-ı Farisi hz’nin kabri şerifi kuvvetli rivayetle Medine’nin 450 km güneyinde bulunan Median da dır.
Tekke Köyü Türbe ve Mezarlığı - (Zeytindağı –Bergama )







Tekke Köyü Türbesi Bergama İlçesinin Zeytindağı mevkiinde bulunmaktadır. İzmir – Bergama karayolunun Bergama’ya doğru giderken Zeytindağ Çandarlı kavşağını 2-3 km. geçtikten sonra yoldan sağa doğru 1 km. kadar içerde bir tepenin üzerindedir. Türbenin kime veya kimlere ait olduğu bilinmemektedir. Tekke köyüne ait bir mezarlığın içinde bulunmaktadır. Mezarlık günümüzde de Tekke Köylüleri tarafından halen kullanılmaktadır.
Türbenin giriş bölümü yuvarlak kemerli blok taşlarla yapılmış olup, türbenin içi iki bölümden oluşmaktadır. Malzeme düzgün taş arasına tuğla dizileri ile oluşmuştur. Kapının sağında olan pencere dikdörtgen formlu olup, söveleri taş bloktur. Üstünde dikdörtgen taş üzerinde yuvarlak form içinde çiçek rozeti yer almaktadır. Girişin sağında ve solunda yan cephede birer pencere bulunmaktadır. Giriş kapısında kemer içi genişliğinde ve diğer kısımlarda mezarlar yer almaktadır. Mezarlık alanı içinde eski mezar taşları ve yerlerde yoğun seramik görülmüştür. Bu alanda ve çevrede arkeolojik çalışmaların yapılması gerekmekte ve türbenin de koruma altına alınması gerekmektedir.
Türbenin kitabesi yoktur. Giriş kapısının sağında ve solunda birer, kapının tam karşısında 3 adet, giriş kapısının sağ tarafında ayrı bir bölmede 3 adet daha mezar bulunmaktadır. Mezarların kimlere ait olduğu hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
Yalnız bu türbe hakkında şu anlatılır. Karasi Bey Bizans'tan Bergama'yı alır. Kozak'a çekilen Bizans ordusu ile Mehmet'ül-İns Kumandasındaki Karasi Bey ordusu Güneşli Yaylasında çatışmaya girerler. Bu çatışmada hayatını kaybeden komutanın türbesi ve askerlerin mezarları burada bulunmaktadır. Güneşli’nin eski Adı Tekke, bu olayla ilgili olarak konulmuştur. Fakat halk kendi yaşantısı içinde bir Tekkedere söylencesi üreterek bu mezarı Çoban Dede diye birine mal eder. Anlatılır ki, Kozak’ta asıl yayla burasıdır.
“Ağacı az, otlağı çok, yeri yüksek, kışı sert, yağışı karlı, yazın pınarları buzludur. Yörükler yayla obası olarak buraya geldiklerinde otlak, sulak diye bildikleri bu yer zamanla kurak, çorak oluverir. Kışın karı eksik mi düştü, yazın sıcağı baskın mı çıktı neyse, sıkıntı baş gösterir. İnsanlar düşünüp taşınmaya başlarlar. Hastalık yayılmaya, susuzluktan hayvanlar bayılmaya, ölenler sayılmaya başlayınca Çoban Dedeyi arayıp bulurlar, el aman deyip ayağına kapanırlar. Çoban Dede üç gün bekler, kulağını yere koyar, akşamüzeri güneşi arkasına alıp değneğini savurup atar. Değneğin düştüğü yere koşan Yörükler gürül gürül akan bir suyun kaynadığını görünce bayram yaparlar. Dönüp dedeye teşekkür için geldiklerinde onu ölmüş görünce yasa bürünürler.”
Bugün dedenin mezarı olduğu yer türbedir. Sarı Dede ismiyle de anılan Tekke Dede ilçeye 25 km. mesafedeki Zeytindağı beldesine iki km. mesafede bulunan bir tepededir. İki kubbeli sağlam bir yapı olup duvar ve kubbeleri gibi pencerelerin de demir parmaklıkları iyi bir işçilikle yapılmıştır. Türbede üç mezar bulunmaktadır. İlkbaharda özellikle dağ köylerinden ziyarete gelen halk burada kurban keser.
Kaynak: Eyüp Eriş. Bergama Söylenceleri. Bergama Belleten-17 Sh. 122
SARI ANA TÜRBESİ...muğla.marmaris



Muğla'nın Marmaris ilçesinde bulunan Sarı Ana Türbesi yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. 

Ziyaretçilerinin hiç eksik olmadığı Marmaris'in manevi mimarlarından Sarı Ana, yüzyıllardır halkın kalbinde sevgi ve saygı ile yaşayan tarihi bir simge halinde. 

Bir adı da Yörük Fatma olan Sarı Ana'nın hikayesi Marmaris Müftülüğü'nce şöyle anlatılıyor: "1522 yılında Rodos'u fethetmek için Marmaris'e gelen Kanuni Sultan Süleyman onu ziyaret ederek, fetih hakkında tavsiyelerini sorar. O da 'Armutalan semtinde konaklayan askerlerden, halkın meyvesini izinsiz olarak alan askerleri bu sefere götürmediğin takdirde başarılı olacaksın' der. Buna uyan Kanuni Rodos'u fethetmiştir. Rodos'tan dönen Kanuni teşekkür etmek için uğradığı Sarı Ana'nın vefatını öğrenir ve üzülür. Kabri üzerine bir türbe yapılmasını ve önündeki dereye de halkın ziyareti için köprü inşaedilmesini emreder. 16. yüzyılda yaşayan Sarı Ana'nın türbesi kendi adını taşıyan semtte Marmaris merkezine ve koyuna bakan yamaçta bulunmaktadır." 

Sarıana'nın günümüzde olduğu gibi yaşadığı devirde de manevi kimliği ve kerametlerinin ünü memleketin her tarafına yayılmıştır. Sarı Ana'nın bir inekten Kanuni'nin birliklerine yetecek kadar süt sağması, hayırlı işlerde halka yol göstermesi ve çeşitli kerametleri hala anlatılmaktadır. - MUĞLA
SARI ANA TÜRBESİ...muğla.marmaris
 Sarı Ana
Bir adı da ‘Yörük Fatma’ olan Sarı Ana, iyiliğiyle, hoşgörüsüyle, çevresindekilerin sevgisini kazanmış kadın evliyalardandır. Rivayetlere göre, Kanuni Sultan Süleyman 1522 yılında Osmanlı ordusu ve donanması ile birlikte Rodos’u denizden kuşatmak için yürüyerek 40 günde İstanbul’dan Marmaris’e gelir. Marmaris’te geçici konaklama yapan Kanuni, askerlerinin kadırgalara binişi ve diğer hazırlıkların yapılışı sırasında, ‘Kentin Ulu’su kimdir kimin duasını talep edelim’ diye sorar. Padişah’a hemen Sarı Ana’yı söylerler. Kanuni, Sarı Ana’yı ziyaret eder ve elini öper.
Armut hikayesi...
Sarı Ana, elinde olan tek ineğini sağarak orduya süt verir. Kocaman ordu karnını bu ineğin sütüyle doyurur. Bunu gören Kanuni, Sarı Ana’nın ermiş olduğunu anlar. Kanuni, Sarı Ana’ya  “Sarı anam deyiver Rodos’u alacak mıyız” der. Sarı Ana’nın yanıtı şöyle olur; “Ordunda kimsenin yanında haram nesne yoksa zafer senindir.”  Kanuni meraklanır; “Bunu nasıl anlayacağız, Sarı Anam, bize bildir” diye sorar. Sarı Ana da “Şimdi armut mevsimidir. Askerlerin torbasına bak. Armut varsa bu, Marmaris bahçelerinden toplanmış haram nesnedir. Ancak benim de bir dileğim var. Torbasından haram çıkana bir şey yapmayacaksın. Onu gazadan alıkoy. Bu ona en büyük cezadır” der. Kanuni torbaları aratır. Birkaçından armut çıkar. Bu askerleri gazadan beri kılar ve sefere çıkar. Ve Rodos’u kuşatarak savaşı kazanır.
Denizcilerin koruyucusu...
Rodos’tan zaferle dönen Kanuni, teşekkür etmek ve hayır duasını almak için Marmaris’e Sarı Ana’nın yanına uğrar. Ancak Sarı Ana’nın vefat ettiğini öğrenir ve üzülür. Hemen Sarı Ana’nın kabri üzerine bir türbe yapılmasını ve önündeki dereye de halkın ziyareti için bir köprü inşa edilmesini emreder. Yöre halkının inancına göre, Sarı Ana balıkçıların ve denizcilerin koruyucusudur. Denizde zor durumda kalanlar ondan medet umarlar, oda yardımlarına koşar.


Muğla'nın Marmaris ilçesinde bulunan Sarı Ana Türbesi yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. 

Ziyaretçilerinin hiç eksik olmadığı Marmaris'in manevi mimarlarından Sarı Ana, yüzyıllardır halkın kalbinde sevgi ve saygı ile yaşayan tarihi bir simge halinde. 

Bir adı da Yörük Fatma olan Sarı Ana'nın hikayesi Marmaris Müftülüğü'nce şöyle anlatılıyor: "1522 yılında Rodos'u fethetmek için Marmaris'e gelen Kanuni Sultan Süleyman onu ziyaret ederek, fetih hakkında tavsiyelerini sorar. O da 'Armutalan semtinde konaklayan askerlerden, halkın meyvesini izinsiz olarak alan askerleri bu sefere götürmediğin takdirde başarılı olacaksın' der. Buna uyan Kanuni Rodos'u fethetmiştir. Rodos'tan dönen Kanuni teşekkür etmek için uğradığı Sarı Ana'nın vefatını öğrenir ve üzülür. Kabri üzerine bir türbe yapılmasını ve önündeki dereye de halkın ziyareti için köprü inşaedilmesini emreder. 16. yüzyılda yaşayan Sarı Ana'nın türbesi kendi adını taşıyan semtte Marmaris merkezine ve koyuna bakan yamaçta bulunmaktadır." 

Sarıana'nın günümüzde olduğu gibi yaşadığı devirde de manevi kimliği ve kerametlerinin ünü memleketin her tarafına yayılmıştır. Sarı Ana'nın bir inekten Kanuni'nin birliklerine yetecek kadar süt sağması, hayırlı işlerde halka yol göstermesi ve çeşitli kerametleri hala anlatılmaktadır. - MUĞLA
SARI ANA TÜRBESİ...muğla.marmaris



Muğla'nın Marmaris ilçesinde bulunan Sarı Ana Türbesi yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. 

Ziyaretçilerinin hiç eksik olmadığı Marmaris'in manevi mimarlarından Sarı Ana, yüzyıllardır halkın kalbinde sevgi ve saygı ile yaşayan tarihi bir simge halinde. 

Bir adı da Yörük Fatma olan Sarı Ana'nın hikayesi Marmaris Müftülüğü'nce şöyle anlatılıyor: "1522 yılında Rodos'u fethetmek için Marmaris'e gelen Kanuni Sultan Süleyman onu ziyaret ederek, fetih hakkında tavsiyelerini sorar. O da 'Armutalan semtinde konaklayan askerlerden, halkın meyvesini izinsiz olarak alan askerleri bu sefere götürmediğin takdirde başarılı olacaksın' der. Buna uyan Kanuni Rodos'u fethetmiştir. Rodos'tan dönen Kanuni teşekkür etmek için uğradığı Sarı Ana'nın vefatını öğrenir ve üzülür. Kabri üzerine bir türbe yapılmasını ve önündeki dereye de halkın ziyareti için köprü inşaedilmesini emreder. 16. yüzyılda yaşayan Sarı Ana'nın türbesi kendi adını taşıyan semtte Marmaris merkezine ve koyuna bakan yamaçta bulunmaktadır." 

Sarıana'nın günümüzde olduğu gibi yaşadığı devirde de manevi kimliği ve kerametlerinin ünü memleketin her tarafına yayılmıştır. Sarı Ana'nın bir inekten Kanuni'nin birliklerine yetecek kadar süt sağması, hayırlı işlerde halka yol göstermesi ve çeşitli kerametleri hala anlatılmaktadır. - MUĞLA