KARIŞIK

BALKANLARDAKİ BEKTAŞİ TEKKELERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BALKANLARDAKİ BEKTAŞİ TEKKELERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Şubat 2016 Cuma

Harabati Baba Tekkesi ve Makedonya

Harabati Baba Tekkesi ve Makedonya



Tetovalı (Kalkandelen) hamiyetperver, misafirperver Cumali abimiz; 19 yaşlarında Sırbistan-Kosova muharebesinde mücahede etmiş, daha sonraları Makedonya’da ortaya çıkan iç savaşta Makedonlara karşı mücadelelerde bulunmuş ve hâl-i hazırda ecdaddan yâdigar bir vakfın, Harabati Baba Tekkesi’nin, meşgalesine hâdim bir mücahiddir. Kendisi, bizleri babacan bir tavırla kapıda selamlıyor ve tekkenin tarihi çardaklarından birinde ağırlayarak naif ve sevimli bir Türkçe ile anlatmaya başlıyor:

Harabati Baba Tekkesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk eşi olan Mahidevran Hanım’ın ağabeyi Server Ali Paşa tarafından 1538 yılında kurulmuştur. Sersem Ali Baba diye de anılan bu zât, aynı zamanda ricâl-i devlettendir. Rivayet olunur ki, birgün Ali Baba gördüğü bir rüya üzerine devlet işlerini bırakıp Hacı Bektâş-ı Velî dergâhında inzivâya çekilmek için padişahtan izin ister. Bu duruma şaşıran Sultan Süleyman, “Sen sersem mi oldun? Vezîrlik bırakılır da orada Dervîşlik mi yapılır” deyince “Kabûlümdür Sultânım, varsın bana Sersem Alî desinler. Fakir müsaadenizi ricâ ederim”, diye cevap vermiş ve padişah da izin vermiştir. Daha sonra çeşitli sebeplerden ötürü Hacı Bektaş Veli dergâhından uzaklaştırıldığı ve Kalkandelen'e geldiği düşünülür.

Kalkandelen’deki tekke asıl adını Sersem Ali Baba’nın ölümünden sonra yerine geçen, Cumali abinin dediği üzere Mehmet Bey’den, yani nâm-ı müsteâr Harabati Baba’dan almıştır. 16. yüzyılda Malatya’dan Kalkandelen’e gelen Harabati Baba, tekkeyi dergâha çevirmiş, 1799 yılında Kosova Valisi Recep Paşa'nın kuruculuğunda bir vakıf, dergâhın içinde oluşturulmuş ve 50 hektarlık arazi vakfedilmiştir.

Aradan yıllar geçer, Osmanlı hakimiyeti bölgeden izmihlâl eder, zalim bir Yugoslav rejimi gelir ve dergâhı kapatır. Dergâh 1948 yılında eşkiyalar tarafından yakılıp yıkılır, Komünist rejim tarafından turistik bir mekan haline getirilir; içerisinde gazinolar, diskolar açılır ve bu durum Yugoslavya dağıldıktan sonra da devam eder. 







2001 yılında gelindiğinde ise Makedonya’da bir iç savaş yaşanır, haklarını arayan Müslümanlar ile Makedon askerler çarpışır. Cumali abimiz de bu savaşta yer alır, ve bir grup mücahid ile birlikte Harabati Baba Tekkesi’ni kuşatırlar. Komutanlarının emri ile birlikte “Allah u Ekber” nidalarıyla tekkeye girerler ve Makedon askerler silahlarını öylece bırakıp arkalarına bakmadan kaçıp giderler.

O gün bu gündür, Cumali abi ve hayatta kalan arkadaşları tekkenin bir nevi muhafızlarıdırlar. Makedonya Devleti tekkeye tapu vermemesine rağmen, tekke faal bir vaziyettedir ve hükümet tekkeyi tekrar kapatmaya cesaret edememektedir. Arnavut asıllı Üsküp’te yaşayan şoförümüz Orhan abinin tekkeden ayrıldıktan sonra laf arasında vermiş olduğu, Cumali abi ve arkadaşlarının iç savaştan kalma silahlarının tekkede gömülü olduğu ve herhangi bir karışıklık halinde müdafaya hazır oldukları, brifingleri de bu mücahidlerin hâlâ teyakkuzda olduğunu göstermektedir. 




Yine Cumali abinin sohbet esnasında belirttiği şu ufak detay ilginçtir; tekkede bulunanan ve Alevi-Bektaşi olduğu iddia edilen bir dede vardır. Namaz kılmaz, oruç tutmaz, devamlı içki içermiş. Orhan abinin dediğine göre birçok hasta ziyaretçisi olurmuş ve bu dede onlara üflermiş. Ayrıca meclisinde güya Hz. Ali ve Hz. Muhammed’in fotoğrafları olduklarını iddia ettikleri tablolar duvarlara asılıymış. İşin en garip yanı ise, Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün merkezi bir yerinde devasa büyüklükte olan bir Amerikan elçiliği aracılığıyla Amerikalıların, Harabati Baba Tekkesi’nde bulunun bu Alevi-Bektaşi dedeyi aşırı derecede desteklemesidir ve, belki de bu sebepten ötürü, tekkede Amerikan bayrağının dalgalanmasıdır.



Son olarak, yine bu abilerimizin ifadelerine göre; Makedonya’da bulunan Müslüman siyasi partilerin bir birlik oluşturamadıklarından dolayı hükümeti baskın bir şekilde Hristiyan Makedonlar oluşturuyor. Halbuki, Müslüman siyasi partiler arasında bir birliktelik olsa, neredeyse %50’lik siyasi bir gücü elde edebilmeleri söz konusu. Ancak bu ittihad sağlanamadığı için bazı sosyal, siyasal ve dini haklardan da mahrum kalıyorlar. Şöyle ki; 2001 yılında yaşanan iç savaşa kadar kayda değer bir çoğunlukta olan Müslüman Arnavutlar kendi dillerinin tahsilini yapamıyorlardı. Bunun yanında, hâlâ Müslümanların devlet kadrolarında yer alma şansları Hristiyan Makedonlara göre çok daha düşük ve ayrıca devlet kilise ve manastırlara muttasıl yardımlarda bulunurken camiiler için aynı durum söz konusu değil. Dolayısıyla, büyük bir çifte standart yaşanıyor. 

Makedonya’da, özellikle Üsküp’te bulunan ecdaddan miras cami ve vakıfların restorasyon çalışmaları ve faaliyetlerinin sağlanması adına Türkiye’nin TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) aracılığıyla ciddi yardımları bulunuyor. Bu yüzden, Türkiye’ye müthiş bir teveccühleri var ve özellikle Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorlar. Üsküp sokaklarında Türk bayraklarının yanında Erdoğan posterleri ve Ak Parti afişleri görmek mümkün. Sokakta, kahvede, camide konuştuğum insanlar hatta çocuklar Türkiye’yi ve Erdoğan’ı çok sevdiklerini Türkiye'den geldiğimi öğrenir öğrenmez ilk fırsatta belirtiyorlar. Türkiye’nin kendilerine çok desteklerde bulunduklarını söylüyorlar. Ve şunu da not etmek gerekir; Cumali abinin bizleri yolcu ederken söylemiş olduğu “Erdoğan bizim Halifemiz” sözü, Türkiye’nin ve Erdoğan’ın bu insanlar için ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir.

Evet, bizler her ne kadar bu durumu yaşadığımız coğrafyalardan idrak edemesekte, yurt dışını açıldığımız zaman veya oralarda yaşayan insanlar ile tanışıp görüştüğümüz zaman gerçekten çok iyi anlayabiliriz. Balkanlardan Ortadoğu’ya, Afrika’dan Uzakdoğu’ya kadar; o şanlı Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye’nin yâdigarı Türkiye’ye bel bağlayanların refîki olmak, kan ağlayan ümmetin/mazlumların sesi olmak, eskisi gibi dünyaya adalet yaymak bizlerin görevidir. Bu bilinçle hareket edip gündelik, basit siyasetleri terk etmeliyiz. Ufkumuzu geniş, hedeflerimizi yüksek tutmalıyız. Bu kutsal vazifeyi yerine getirebilmek için öncelikle sağa sola bakmadan biz önden koşmalıyız. Başaramazsak eğer bizlerle aynı mefkureyi paylaşan hemhallerimizin peşinden gitmeliyiz. 

Cumali abiler... emsalleri... tankla, tüfekle cihad ettiler. Bizler ise, "Âlimin mürekkebi şehidin kanından üstündür." itikadıyla el'an kalemimizi kılıç yapıp savaşacağız. Ümmet için/insanlık için, yeri geldiğinde Cumali abiler gibi olacağız, lakin her dem Âlim olma yolunda da geri kalmayacağız!

Belki hayal, belki saçma, belki mücerret şu anki hissiyatımdan dolayı bu düşüncelerim... Ancak; o toprakların yetiştirdiği, Üsküplü ünlü şairin de dediği gibi, “İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.

Vesselâm...

12 Ocak 2016 Salı

BALKANLARDAKİ BEKTAŞİ TEKKELERİ

T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BALKANLARDAKİ BEKTAŞİ TEKKELERİNİN ENERJİ VERİMLİLİĞİ
AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ :
HARABATİ BABA DERGÂHI ÖRNEĞİ
Tuba HATİPLER ÇİBİK
Yüksek Lisans Tezi
MİMARLIK ANABİLİM DALI
Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Filiz UMAROĞULLARI
EDİRNE-2014
BALKANLARDAKİ BEKTAŞİ TEKKELERİNİN ENERJİ VERİMLİLİĞİ
AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HARABATİ BABA DERGÂHI ÖRNEĞİ
Tuba HATİPLER ÇİBİK




ÖZET


Gelişen teknoloji ve artan enerji ihtiyacı ile ters orantılı olarak azalan enerji
kaynakları göz önünde bulundurulduğunda yapılarda sağlanacak enerji verimliliği elde
edilmesi her geçen gün önem kazanmaktadır. Sürdürülebilirlik bağlamında insan
hayatının devamlılığının vazgeçilmez bir unsuru olan çevreye karşı daha duyarlı
olabilmek ve en az enerji tüketimi yapan yapılar elde edebilmek için enerji
verimliliğinin yapılarda temel tasarım girdisi kabul edilmiş olması gerekmektedir.
Tarihî yapıların da bu kapsamda değerlendirilmesi ve elde edilen verilerin geleceğe
taşınması, bu alanda bir farkındalık oluşturacaktır.
Hacı Bektaş Veli ile başlayarak onun yön verdiği dervişler eliyle Anadolu’dan
çıkmış ve Balkanlara hatta Balkan coğrafyasının en ücra noktalarına ulaşmış olan
Bektaşilik, bu coğrafyada yaşayan toplumların hayat çizgileri üzerinde belirleyici bir
etki bırakmıştır. Bu tasavvufi hareketten günümüze kalan tarikat yapıları olarak kabul
edebileceğimiz Bektaşi tekkeleri, Balkan coğrafyasının birçok noktasında varlığını
sürdürmüş ve insanların gündelik hayatlarının da içinde yer alan yapılar hâline
gelmişlerdir.
Bu çalışmada Balkanlardaki Bektaşi tekkeleri tespit edilerek seçilen bir tekkenin
enerji verimliliği bağlamında değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmanın giriş bölümünde
araştırmanın amacı, kapsam ve yönteminden bahsedilerek kısa bir literatür özetine yer
verilmiştir.
2. bölümde, ulusal ve uluslararası birçok kaynaktan tarama yapılarak Balkan
coğrafyasında var olan, Bektaşi tekkeleri ulaşılabilen bilgi ve fotoğraflara yer verilerek
anlatılmıştır.
ii
3. bölümde, değerlendirme çalışmasına ışık tutması amacıyla farklı tez ve
makalelerden, alanında yapılmış yayınlardan faydalanarak enerji verimliliği ve enerji
verimliliği kriterleri açıklanmıştır.
4. bölümde, alan çalışması kapsamında Harabâti Baba Dergâhı enerji verimliliği
kriterleri içinde analiz edilmektedir. Dergâhın tarihsel geçmişine değinildikten sonra
dergâh yapıları fotoğraf ve çizimlerle desteklenen analiz tabloları içinde tek tek ele
alınmaktadır. Çalışma, Sonuç ve Öneriler bölümüyle tamamlanmıştır.
Yıl: 2014
Sayfa sayısı: 97
Anahtar kelimeler: Bektaşilik, Tekke, Enerji Verimliliği, İklim, Farkındalık.
iii
Master’s Thesis
Evaluation of Bektashi Dervish Lodges in Balkans in Terms of Energy Efficiency
-Harabati Baba Lodge Example -
T.Ü. Institute of Science
Department of Architecture
ABSTRACT
Starting with Hacı Bektaş Veli, Bektashism, which came from Anatolia in the
hands of Dervishes, who were oriented by him, has reached Balkans and even to the
most remote points of the Balkan region and has left a decisive influence on the life of
the communities living in this region. Bektashi lodges which can be regarded as
surviving sect structures of this Sufism movement has existed in many places in the
Balkans and have become structures which involved in the daily lives of people.
Considering the emerging technologies and increasing energy needs inversely
proportional to the reduced energy sources, achieving energy efficiency in buildings
become more important every day. In regard to sustainability, to be more sensitive to
the environment, which is an indispensable element of continuity of human life and to
obtain structures with the lowest energy consumption, energy efficiency must be
adopted as the basic design entries of the structures. Evaluation of the historic structures
in this context and the transfer of the data obtained to the future will create awareness in
this area.
In this study Bektashi lodges in the Balkans have been identified and a selected
lodge has been evaluated in the context of the energy efficiency.
In the introduction to the study, the aim, scope and method of the study are
mentioned and a brief summary of the literature is given.
Section 2 is described by including information and photos about the Bektashi
dervish lodges existing in the Balkans and are accessible, through searching many
national and international from sources.
iv
In the Section 3, also in order to shed light on the evaluation studies, energy
efficiency and energy efficiency criteria are described by taking the advantages of
different theses, articles and publications in this field.
In Section 4 Harabati Baba Lodge is discussed within the scope of application
studies. In this section, firstly the history of the Harabati of Baba Lodge is explained,
then supported by detailed photographs and drawings, the lodge structure was evaluated
in terms of energy efficiency. The study was completed with the Conclusions and
Recommendations section.
Year: 2014
Number of Pages: 97
Keywords: Bektashism, Lodge, Energy Efficiency, Climate, Awareness.
v
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans eğitiminin başından itibaren danışman hocam olan ve tez
danışmanlığı sayesinde mesleki ve akademik olarak oldukça eğitici ve bir o kadar da
keyifli bir süreç geçirmemin yegâne sebebi olan Yrd. Doç. Dr. Filiz Umaroğulları’na bu
süreçte benden esirgemediği hoşgörüsü, bilgi ve tecrübesi için sonsuz teşekkürlerimi
sunarım. Yine bu süreçte beraber çalışma şansına eriştiğim hocalarım Yrd. Doç. Dr.
Esma Mıhlayanlar ve Yrd. Doç. Dr. Semiha Kartal başta olmak üzere yüksek lisans
eğitimi sırasında bilgilerinden yaralandığım hocalarım Yrd. Doç. Dr. Pınar Kısa Ovalı
ve Yrd. Doç. Dr. Sennur Akansel’e teşekkür ederim.
Hayatımın her anında ve bu çalışma sırasında yardımı, bilgisi ve sonsuz
sevgisiyle hep yanımda olan babam Yrd. Doç. Dr. Mustafa Hatipler’e, bu süreçte küçük
kızımın her türlü bakım ve ihtiyaçlarını büyük bir özveri ve sabırla karşılayan çok
değerli annem Canan Hatipler’e, sadece varlığı için kardeşim Tarık Hatipler’e ve bu tez
çalışmasının en önemli ayağı olan Harabâti Baba Tekkesi ziyaretinde bana eşlik eden ve
yardımcı olan sevgili geniş aileme teşekkürü bir borç bilirim.
Bu süreçte mesleki tecrübelerini ve özellikle alan çalışmasında yardımlarını
benden esirgemeyerek bu yoğun dönemde bana sonsuz bir anlayış gösteren, her konuda
bana destek olan kıymetli eşim Mimar Osman Çibik’e ve bensiz geçirdiği zamanlardaki
sabrı için kızıma ayrıca teşekkür ederim.
Çalışmamın son aşamasında engin bilgi ve tecrübesiyle çalışmamı titiz bir
şekilde redakte eden Uzm. Edebiyat Öğretmeni Arzu Ulaşdır’a teşekkürlerimi sunarım.
Yüksek lisans eğitiminin bir sonucu olan ve akademik hayatımın bir başlangıcı
olmasını umduğum bu tez çalışmasını tam da bu süreçte hayatıma dâhil olan en kıymetli
varlığım kızım Elif Mihrimah’a ithaf ederim.
Mimar Tuba HATİPLER ÇİBİK
vi
İÇİNDEKİLER
ÖZET _____________________________________________________ i
ABSTRACT _______________________________________________ iii
TEŞEKKÜR _______________________________________________ v
ŞEKİLLER DİZİNİ ________________________________________ ix
TABLOLAR DİZİNİ ________________________________________ x
BÖLÜM 1:GİRİŞ ___________________________________________ 1
1.1.Araştırmanın Amacı ____________________________________________________ 2
1.2.Araştırmanın Önemi ____________________________________________________ 3
1.3.Araştırmanın Kapsam ve Yöntemi _________________________________________ 3
1.4.Literatür Taraması _____________________________________________________ 4
BÖLÜM 2: BALKANLARDA BEKTAŞİLİK VE BEKTAŞİ
TEKKELERİ _______________________________________________ 7
2.1.Bektaşilik _____________________________________________________________ 7
2.2.Balkanlarda Bektaşilik __________________________________________________ 8
2.3.Bektaşi Tekkeleri ve Özellikleri __________________________________________ 10
2.3.1.Tekkelerin Genel Özellikleri ___________________________________________________ 11
2.3.2.Tekkelerin İşlevi ve İşleyişi ____________________________________________________ 11
2.3.3.Tekkelerin Ana Mimari Öğeleri_________________________________________________ 12
2.3.3.1.Tevhidhane _____________________________________________________________ 12
2.3.3.2.Meşruthane _____________________________________________________________ 13
2.3.3.3.Türbe __________________________________________________________________ 13
2.3.3.4.Tekkelerin Diğer Mimari Öğeleri____________________________________________ 13
2.4.Balkanlarda Bektaşi Tekkeleri ___________________________________________ 13
2.4.1.Arnavutluk’ta Bektaşi Tekkeleri ________________________________________________ 15
2.4.1.1.Berat (Arnavud Belgradı) Baba Aliço Tekkesi _________________________________ 16
2.4.1.2.Berat Glava Bölgesi İsmail Baba Tekkesi _____________________________________ 16
2.4.1.3.Berat (Arnavud Belgradı) Prista Köyü Bektaşi Tekkesi __________________________ 16
2.4.1.4.Elbasan (İlbasan) Cefâî Baba Tekkesi ________________________________________ 17
2.4.1.5.Elbasan (İlbasan) Bölgesi Martanes Bektaşi Tekkesi ____________________________ 17
2.4.1.6.Frasırî Nasîbi Tâhir Baba Tekkesi ___________________________________________ 17
2.4.1.7.Gjirokaster (Ergiri) Âsım Baba Bektaşi Tekkesi ________________________________ 17
2.4.1.8.Gjirokaster (Ergiri) Baba Musa Bektaşi Tekkesi ________________________________ 17
2.4.1.9.Korça (Göriçe) Melçan Bektaşi Tekkesi (Büyük Tekke) _________________________ 18
2.4.1.10.Kolonya’nın Kesandre Köyü Hacı Baba Horasânî Tekkesi ______________________ 18
2.4.1.11.Korça (Göriçe) Turan Bektaşi Tekkesi ______________________________________ 18
vii
2.4.1.12.Kruya (Akçahisar) Hacı Yahya Baba Tekkesi _________________________________ 19
2.4.1.13.Leskovik Baba Âbidin Tekkesi ____________________________________________ 20
2.4.1.14. Saru Saltuk Tekkesi (Dergâhı) ____________________________________________ 20
2.4.1.15.Semberdheny Bektaşi Tekkesi _____________________________________________ 20
2.4.1.16.Tiran Bektaşi Tekkesi ____________________________________________________ 20
2.4.2.Bosna-Hersek’te Bektaşi Tekkeleri ______________________________________________ 21
2.4.2.1.Blagay Bektaşi Tekkesi ___________________________________________________ 21
2.4.2.2.Bosna Hersek’te Bulunan Diğer Tekkeler _____________________________________ 22
2.4.3.Bulgaristan’da Bektaşi Tekkeleri _______________________________________________ 23
2.4.3.1.Akyazılı Sultan Bektaşi Tekkesi ____________________________________________ 23
2.4.3.2.Demir Baba Tekkesi ______________________________________________________ 24
2.4.3.3.Hasköy (Haskova) Otman Baba Tekkesi ______________________________________ 25
2.4.3.4.Kıdemli Baba Tekkesi ____________________________________________________ 26
2.4.3.5.Kızana Tekkesi __________________________________________________________ 27
2.4.3.6.Niğbolu Ali Koç Baba Tekkesi _____________________________________________ 27
2.4.3.7.Şumnu (Şumen) Musa Baba Tekkesi ________________________________________ 28
2.4.3.8.Voden Hüseyin Baba Tekkesi ______________________________________________ 28
2.4.4.Kosova’da Bektaşi Tekkeleri ___________________________________________________ 28
2.4.5.Macaristan’da Bektaşi Tekkeleri ________________________________________________ 30
2.4.5.1.Gül Baba Tekkesi ________________________________________________________ 30
2.4.6.Makedonya’da Bektaşi Tekkeleri _______________________________________________ 32
2.4.6.1.Hâce Baba Bektaşi Tekkesi ________________________________________________ 32
2.4.6.2.Hamza Baba Bektaşi Tekkesi _______________________________________________ 33
2.4.6.3.Harabâti Baba Dergâhı ____________________________________________________ 33
2.4.6.4.Hüseyin Baba Tekkesi ____________________________________________________ 35
2.4.6.5.Üsküp Bektaşi Tekkeleri ve Diğer Bektaşi Tekkeleri ____________________________ 35
2.4.7.Romanya’da Bektaşi Tekkeleri _________________________________________________ 35
2.4.7.1.Babadağ Sarı Saltuk Türbesi ve Tekkesi ______________________________________ 36
2.4.8.Sırbistan’da Bektaşi Tekkeleri __________________________________________________ 36
2.4.9.Yunanistan’da Bektaşi Tekkeleri ________________________________________________ 37
2.4.9.1.Alasonya (Salih Baba) Bektaşi Tekkesi _______________________________________ 37
2.4.9.2.Dimetoka Mürsel Baba Tekkesi _____________________________________________ 37
2.4.9.3.Hasan Baba Tekkesi ______________________________________________________ 37
2.4.9.4.Horasanizade Mevlana Derviş Ali Bektaşi Tekkesi (Dergâhı) _____________________ 38
2.4.9.5.İskeçe Bektaşi Tekkesi ____________________________________________________ 38
2.4.9.6.Katarin Bektaşi Tekkesi ___________________________________________________ 39
2.4.9.7.Kesriye Bektaşi Tekkesi ___________________________________________________ 39
2.4.9.8.Reni Bektaşi Tekkesi _____________________________________________________ 40
2.4.9.9.Sarıgöl (Kozana) Bektaşi Tekkeleri _________________________________________ 40
2.4.9.10.Selanik Bektaşi Tekkesi __________________________________________________ 40
2.4.9.11.Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli Sultan ) Tekkesi ________________________________ 41
2.4.9.12.Vudurina Köyü Tekkesi __________________________________________________ 42
2.4.9.13.Yunanistan’da Diğer Bektaşi Tekkeleri ______________________________________ 42
viii
BÖLÜM 3: BİNALARDA ENERJİ VERİMLİLİĞİ ETKENLERİ _ 45
3.1.Enerji Verimliliği ______________________________________________________ 45
3.2.Binalarda Enerji Verimliliği İlkeleri ______________________________________ 46
3.2.1.Çevresel Veriler _____________________________________________________________ 46
3.2.1.1.İklimsel Veriler __________________________________________________________ 46
3.2.1.2.Topoğrafik Veriler _______________________________________________________ 52
3.2.2.Binalara İlişkin Veriler _______________________________________________________ 53
3.2.2.1.Binanın Konumu _________________________________________________________ 53
3.2.2.2.Binanın Yönlendirilişi ____________________________________________________ 54
3.2.2.3.Binanın Geometrisi _______________________________________________________ 55
3.2.2.4.Binada Malzeme Seçimi ___________________________________________________ 56
3.2.2.5.Binada Doğal Aydınlatma ve Havalandırma ___________________________________ 57
BÖLÜM 4: UYGULAMA ÇALIŞMASI: HARABÂTİ BABA
DERGÂHI ________________________________________________ 60
4.1.Harabâti Baba Dergâhı’nın Tarihçesi _____________________________________ 61
4.2.Harabâti Baba Dergahı’nin İklimsel Özellikleri _____________________________ 63
4.3.Harabâti Baba Dergâhı’nın Mekânsal Kurgusu ve Yapısal Özellikleri __________ 66
4.4.Harabâti Baba Dergâhının Mimari Yapılarının Enerji Verimliliği Açısından Analizi
________________________________________________________________________ 83
BÖLÜM 5: SONUÇ VE ÖNERİLER __________________________ 87
EK _______________________________________________________ 89
KAYNAKLAR ____________________________________________ 91
ÖZGEÇMİŞ ______________________________________________ 97
ix
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2. 1.Balkanlarda Bektaşi Tekkeleri ___________________________________ 15
Şekil 2. 2.Korça (Göriçe) Melçan Bektaşi tekkesi (Büyük Tekke) [39] ____________ 18
Şekil 2. 3.Korça (Göriçe) Turan Bektaşi Tekkesi [40]. ________________________ 19
Şekil 2. 4.Kruya Hacı Yahya Baba Tekkesi [40] _____________________________ 19
Şekil 2. 5.Blagay Bektaşi Tekkesi [43] ____________________________________ 22
Şekil 2. 6.Akyazılı Sultan Bektaşi Tekkesi [40] ______________________________ 24
Şekil 2. 7.Demir Baba Tekkesi [40] _______________________________________ 24
Şekil 2. 8.Demir Baba Tekkesi [40] _______________________________________ 25
Şekil 2. 9.Hasköy (Haskova) Otman Baba Tekkesi [40]. _______________________ 26
Şekil 2. 10.Kıdemli Baba Tekkesi [48]. ____________________________________ 26
Şekil 2. 11.Niğbolu Ali Koç Baba Tekkesi [40]. _____________________________ 27
Şekil 2. 13.Yakova Tekkesi [55]. _________________________________________ 29
Şekil 2. 14. İdris Baba Türbesi [57] _______________________________________ 30
Şekil 2. 15. Gül Baba Tekkesi [58] ________________________________________ 31
Şekil 2. 16. Gül Baba Tekkesi [59] ________________________________________ 32
Şekil 2. 17. Harabâti Baba Dergâhı _______________________________________ 33
Şekil 2. 18. Harabâti Baba Dergâhı _______________________________________ 34
Şekil 2. 19. Harabâti Baba Dergâhı _______________________________________ 34
Şekil 2. 20. Babadağ Sarı Saltuk Makamı [64] _______________________________ 36
Şekil 2. 21. Hasan Baba Tekkesi [66] ______________________________________ 38
Şekil 2. 22. İskeçe Bektaşi Tekkesi [67] ____________________________________ 39
Şekil 2. 23. Katarin Bektaşi Tekkesi [67]. __________________________________ 39
Şekil 2. 24. Seyyid Ali Sultan Tekkesi [40] _________________________________ 41
Şekil 3. 1. İklim Sistemlerinin Temel Elementleri [68]. ________________________ 47
Şekil 3. 2. Yapı Kabuğuna Etki Eden Çevresel Etkenler [71]. ___________________ 49
Şekil 3. 3. Güneş Işınımı ________________________________________________ 50
Şekil 3. 4. Farklı topoğrafik yerleşimlerinden kaynaklanan ısı kayıpları ve sıcaklık
değişiklikleri [78]. _____________________________________________________ 53
Şekil 3. 5. İklim Özelliklerine Uygun Topoğrafik Konumlar [9]. ________________ 54
Şekil 3. 6. İklim Bölgelerine Göre Optimum Bina Formları [77]. ________________ 56
Şekil 3. 7. Yapılarda Doğal Havalandırma [82]. _____________________________ 59
Şekil 4. 1. Kalkandelen Hava Fotoğrafı ____________________________________ 61
Şekil 4. 2. Kalkandelen’in Topoğrafik Haritası [88].__________________________ 63
Şekil 4. 3. Kalkandelen Yıllık Ortalama Sıcaklık Grafiği [89]. __________________ 64
Şekil 4. 4. Kalkandelen Güneş Hareketleri [90]. _____________________________ 64
Şekil 4. 5. Kalkandelen Güneş Yörünge Diyagramı [90]. ______________________ 65
Şekil 4. 6. Kalkandelen Yüzey Meteorolojisi [90]. ___________________________ 65
Şekil 4. 7. Kalkandelen (Tetovo) Yıllık Rüzgâr Yönü Dağılımı[91]. _____________ 66
x
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 3. 1. İç mekân için önerilen sıcaklık değeri [69]. ________________________ 48
Tablo 4. 1. Askerihane Analiz Tablosu ____________________________________ 68
Tablo 4. 2. Ahır Analiz Tablosu __________________________________________ 70
Tablo 4. 3. Aşevi Analiz Tablosu _________________________________________ 71
Tablo 4. 4. Kışevi Analiz Tablosu ________________________________________ 73
Tablo 4. 5. Türbeler Analiz Tablosu _______________________________________ 75
Tablo 4. 6. Fatmaevi Analiz Tablosu ______________________________________ 76
Tablo 4. 7. Meydanevi Analiz Tablosu _____________________________________ 78
Tablo 4. 8. Ambarevi (Konak) Analiz Tablosu_______________________________ 80
Tablo 4. 9. Şadırvan Analiz Tablosu ______________________________________ 82
.
1
BÖLÜM 1
GİRİŞ
Tasavvufun her toplumda, özellikle de Müslüman toplumlarda, hayatı ve yaşamı
çok büyük önemde etkilediği bilinmektedir. Tasavvufun bu etkileme gücü, dinsel güç
sadece inanışı değil onunla beraber yaşamın gereksinimlerini de, yaşam gücünü de,
yaşamın kolaylaştırıcı enstrümanlarını da etkilemektedir. Bu etkileme gücü bir yanıyla
dinî bir yaklaşım içeriyorsa da diğer yanıyla ekonomik, sosyo-ekonomik bir yaklaşım
içermektedir. Başka bir ifadeyle tasavvufi hareketler, insanların yaşam şeklini topyekün
olarak değiştirmekte ve insanların evrilmesini sağlamaktadır. Bunun en çarpıcı
örneklerinden biri olarak Ahi Evran'ı ve onun vasıtasıyla kentlerde ortaya çıkan tabaklık
mesleğini göstermek mümkündür.
Bektaşilik de sahip olduğu bu tasavvufi güçle birlikte, var olduğu her yerde yaşam
ve yaşam tarzını etkilemiştir. Bu etkilenmenin ilk noktasında Bektaşiliğe ait yapılar yani
tarikat yapıları yer almaktadır. Bektaşiliğin temel mekânları olarak da ifade
edebileceğimiz bu mekânlar, fiziki mekânlar olmakla beraber simgesel yapılar olma
özelliğine de sahiptir. Fiziksel ve simgesel olan bu tür yapıların ortak yönü, yaşam
şeklinin günlük ihtiyaçlarına cevap vermek durumunda olmalarıdır. Eğer bu yapılar bir
derbentte ise güvenlik, büyük bir yerleşim bölgesinde ise genişlik, yol üstü bir geçiş
noktasında ise konaklama işlevi ön plana çıkmıştır.
Balkanları etkisi altına alan bir tasavvufi hareket olarak Bektaşiliğin, bölgenin en
işlek yerinden en ücra yerine kadar, dağ başından su kaynaklarının başına kadar her
noktada bir yapı veya yapılar grubu kurmuş olduğu görülmektedir. Günün yirmi dört
saatinin, farklı insanlar marifetiyle bazen de aynı insanlar tarafından geçirildiği bu
mekânların iç mekan konforu ile ilişkili olarak enerji verimliliği ile doğrudan bir
temasının olmaması mümkün değildir. Bu temas da yön, güneş ışınımı ve rüzgâr alma
durumu gibi parametreler ve yapıya ilişkin değişkenler çerçevesinde şekillenmektedir.
2
Bu çalışmada hem Balkanlardaki Bektaşi tekkelerinin varlığı ele alınmış hem de
enerji verimliliği kriterleri üzerinde durulmuştur. Çalışmanın ana problemi olarak büyük
bir Bektaşi dergâhı olan Kalkandelen Harabâti Baba Dergâhı, hem kaynaklarda
taranarak incelenmiş hem de yerinde gözlem çalışması yapılmıştır. Bu bağlamda tekke
yapıları enerji verimliliği açısından tek tek değerlendirilmiştir.
1.1. Araştırmanın Amacı
Tasavvufi hareketler, insan hayatı üzerindeki yadsınamaz etkisiyle beraber
içerisinde günün yirmi dört saatinin de yaşamsal faaliyetlerle geçtiği tarikat yapılarının
yapısal arşivimizde yer almasını sağlamıştır. Belirli bir coğrafyadaki hayatı, yaşama
biçimini, insanların dünya görüşünü dahi etkileyen Bektaşilik hareketi; Balkanlardaki
somut mekânlarıyla hâlâ etkisini sürdürmeye devam etmektedir. Bu etkinin somut
yapılarını tespit etmek ve sıralamak, yakın tarihe dair bir kayıt oluşturmak adına
oldukça önemlidir.
Azalan kaynaklar sebebiyle her geçen gün önemi artan enerji verimliliğinin aslında
yeni bir buluş olmadığını, doğal malzeme ve çevresel faktörlerin belirleyici olduğu
tasarımlarda enerji verimliliği elde etmenin zor olmadığını söylemek mümkündür. Bu
savı kanıtlamak için 400 yıl önce inşa edilen bir yapı seçilerek bu farkındalığın gelişen
teknolojinin bize getirdiği bir durum olmadığı ortaya konmuştur. Harabâti Baba Dergâhı
uygulama örneği seçilmiş ve enerji verimliliği bağlamında değerlendirilmiştir.
Çalışmanın literatür tarama sürecinde bu alanda çok fazla çalışma yapılmadığına
tanık olmak, çalışmanın amacını daha da önemli hale getirmiştir. Bu amaç üzerinden
tarih boyunca Bektaşi tekkelerinin belirli bir coğrafya üzerinde sahip olduğu etkinin
fotoğrafını çıkarmak ve o fotoğrafta ortaya çıkan gizli gerçekleri dünden bugüne
taşımak mümkün olmuştur. Konumu ve yapısal özellikleri ile bölge için önem taşıyan
Harabâti Baba Tekkesi’nin enerji verimliliği kriterleri bağlamında durumunu kayıt
altına almak ve sunulan çözüm ve öneriler ile tarihî yapıya ve kültüre katkı sağlamak da
bu çalışmanın oldukça önemli amaçları arasındadır.
3
1.2. Araştırmanın Önemi
Balkan coğrafyasının sosyo-politik durumu ele alındığında bu coğrafyadaki tarihsel
gelişim süreci üzerinde Bektaşiliğin ve Bektaşi tekkelerinin bıraktığı etki,
azımsanamayacak kadar önemlidir. Balkanlardaki dinî ve kültürel birikim, Bektaşilik
hareketi üzerinden okunabilir ve tekkelerin hâlen varlığını devam ettirmeleri bu dini
içerikli etkinin derinliğine bir gösterge olarak kabul edilebilir.
İnsanın yaşamsal faaliyetleri için vazgeçilmez bir unsur olan enerjinin verimli
kullanılması, gelecek toplumlara aktarılacak yaşam kalitesi açısından oldukça
önemlidir. Bu verimliliği elde edebileceğimiz kriterleri tespit etmek, bu kriterler
doğrultusunda tasarımlar yapmak günümüz insanının geleceğe aktarabileceği en önemli
olgudur.
Uzun yıllar öncesinde inşa edilmiş ve varlığını hâlen sürdüren Harabâti Baba
Tekkesi, enerji verimliliği açısından bir farkındalık oluşturarak sürdürülebilirlik
bağlamında dünü bugüne, bugünü de yarına taşıyacaktır.
1.3. Araştırmanın Kapsam ve Yöntemi
Araştırmanın kapsamı çerçevesinde konu genelden özele gidecek şekilde yani
tasavvufi hareketlerin tamamı değil de sadece Bektaşilik, tüm İslam coğrafyasındaki
gelişme ve yapısı değil de sadece Balkanlarda ele alınmıştır. Bu yapılar içinden de
Harabâti Baba Tekkesi incelenmiştir. Araştırmada yerinde tespit, deneysel yöntem takip
edilmiş aynı zamanda gözlem yöntemine başvurulmuştur.
Uygulama çalışmasında konu olan Harabâti Baba Tekkesi hakkında kaynaklar
tarandığında bu kaynakların yetersiz olması ve mimari açıdan hiçbir belge içermemesi
sebebiyle Mayıs 2014 tarihinde Harabâti Baba Tekkesi'ne teknik bir gezi
gerçekleştirilmiştir. Böylelikle yapıyla ilgili gereken ölçü ve fotoğraflar elde edilmiştir.
Bu teknik gezide tekke birimlerine ait plan şemaları ve krokiler çıkartılarak tekke
yetkililerinden önemli bilgiler alınmıştır. Bu veriler, bilimsel bir süzgeçten geçirilerek
tez çalışmasının 4. bölümünde sunulmuştur.
4
1.4. Literatür Taraması
Ayverdi [1], 3 cilt hâlinde hazırladığı kitabında Balkan coğrafyasında yer alan
Osmanlı İmparatorluğu’na ait eserleri kayıt altına almıştır. Bu eserleri kayda geçerken
ilk önce Balkan topraklarını – o günkü – siyasi sınırlara göre tasnif etmiştir. Daha
sonrasında her ülkeye ait eserleri sıralamış, eserler hakkında çeşitli fotoğraf ve
çizimlerle desteklenen bilgilere yer vermiştir. Bu eserleri sıralarken tekkelere de yer
vermiş ve tekkelerin hangi tarikatın yapısı olduğunu da belirtmiştir.
Hasluck [2], Bektaşilik üzerine yaptığı incelemelerde Balkanlarda bulunan Bektaşi
tekkelerini sıralarken aynı zamanda İstanbul, Irak ve Mısır’ı da incelemesine dahil
etmiştir. Bir doğu bilimcisi kabul edilen Hasluck, Bektaşiliğe dair bu incelemeyi
yaparken ele aldığı topraklar üzerindeki toplumların sosyo-politik yapılarına dair de
ipuçları elde etmeye çalışmış ve bu inanç sistemine ait değer ve ritüeller üzerinde de
durmuştur. Çalışma, harita ve görsellerle güçlendirilmiştir.
Melikoff [3], geniş bir literatür taraması ve saha araştırmalarıyla zenginleştirdiği
kitabında, Bektaşiliğin kökeni olarak Yeseviliğe işaret etmiş ve Hacı Bektaş’ın Hoca
Ahmet Yesevi’den el aldığını belirtmiştir. Melikoff kitabında, Bektaşiliği İslam dini
çerçevesi için bir daire olarak görmemekte, adeta ayrı bir din olarak görmekte ve
göstermektedir.
Kısa Ovalı [4], çalışmasında enerji verimliliği kriterlerini oldukça detaylı
açıklayarak bu alanda tasarım yapmak isteyen tasarımcılara ışık tutacak bir rehber
sunmuştur. İlk olarak ekolojik mimarlık ve tasarım kavramlarına açıklık getiren Kısa
Ovalı, iklim ve mimarlık arasındaki ilişkiyi konfor koşullarını göz önünde bulundurarak
düzenlemiş ve enerji verimliliği sağlayan yapılar için Türkiye özelinde bir tasarım
sistematiği oluşturmuştur. Bu sistematiği ortaya koyarken enerji verimliliği kriterlerini
ilk önce fiziksel çevre etmenleri ve yapılı çevreye ilişkin tasarım ölçütleri olarak
ayırmıştır. Daha sonra bu başlıkları alt başlıklar altında inceleyerek topoğrafik ve
iklimsel etmenleri açıklamıştır. Yapılı çevreye ilişkin tasarım ölçütleri başlığı altında ise
binaya ilişkin verilecek kararların iklim ve topoğrafya bağlamında nasıl olması
gerektiğine açıklık getirmiştir. Enerji kazancına da değinilen çalışmada pasif, aktif ve
karma yöntemler ısıtma ve soğutma koşuları için ele alınmış ve konu alt başlıklar
hâlinde açıklanmıştır.
5
Yılmaz [5], çalışmasında enerji etkin akıllı binalarda tasarım kriterlerinin payını ele
alarak güneş enerjisinin etkin kullanımı için bu kriterlerin doğru değerlerinin
belirlenmesinde izlenmesi gereken yöntemlere değinmiştir. Ülkemizde yer alan akıllı
binalardan biri olan İş Kuleleri'nin enerji verimliliğine dair yapılmış bir çalışmanın
sonuçlarından örneklerle konuyu açıklamıştır.
Gazioğlu [6], çalışmasında enerji etkin bina tasarımı ve tasarım değişkenlerini
açıklayarak enerji etkin bina tasarımında iyileştirmenin önemine değinmiştir. Konuyla
ilgili ulusal ve uluslararası alanda yapılan çalışmalardan, yasal düzenlemelerden ve
gönüllü yeşil bina değerlendirme sistemlerinden bahsetmiştir. Uygulama bölümünde
yönetmeliğe uygun tasarlanmış bir bina incelenerek bina üzerinde uygulanan iyileştirme
alternatiflerinin sonuçları oluşturulan bir puan sistemi ile ortaya konmuş ve sayısal
veriler elde edilmesi sağlanmıştır.
Tekin [7], çalışmasında sürekli gelişmekte olan yapı üretiminde tükenen enerji
kaynaklarını daha verimli kullanırken bununla beraber yenilenebilir enerji kaynağına
sahip yapılarda kullanılan geleneksel ya da gelişmiş teknoloji ürünü olan malzemeleri
örneklerle açıklamıştır. Çalışmanın sonucunda enerji etkin malzemenin kullanıldığı
yapılara sağladığı faydalara yer vermiştir.
Kartal [8], Trombe duvar, kış bahçesi ve saydam yalıtım uygulamalarının enerji
kazancına olan etkilerini irdelediği çalışmasında bu uygulamaları açıklamakla birlikte
bina kabuğunu oluşturan opak ve saydam yüzeylerin optik ve termofiziksel özellikleri
ile güneş enerjisinden edilgen anlamda kazanç sağlamadaki etkilerinden söz etmiştir.
Türkiye’deki farklı derece gün bölgelerinden pilot iller seçilerek bu illerin iklimsel
özellikleri açıklanmış ve güneş mimarisi elemanlarıyla yapılan uygulamalar sonucunda
bu uygulamaların enerji kazancına olan katkısı irdelenmiştir.
Demirtaş [9], çalışmasında iklim ve iklimle uyumlu bina tasarımı hakkında bilgilere
yer vermiştir. Türkiye’de bulunan 5 iklim bölgesinden 5 il seçilerek bu illerin iklimsel
özellikleri açıklanmıştır. Bu pilot illerde inşa edilecek yapılara yönelik yıllık ısıtma ve
soğutma yükü elde edilecek yöntem için kullanılan yaklaşım açıklanmıştır. Bu verilerin
elde edilebilmesi için kullanılan simülasyon ve program tanıtılmıştır. Çalışma, elde
edilen verilerin değerlendirilmesiyle tamamlanmıştır.
Soysal [10]; çalışmasında ekoloji, ekolojik tasarım kavramlarına değinerek bunların
tarihsel sürecinden bahsetmiştir. Enerji verimliliği elde edilebilecek tasarım stratejilerini
6
3 alt başlıkta sunan Soysal; bu etmenleri doğal ve yapma çevreyle uyum, yapıya ait
değişkenler, ısıtma düzeni ve kullanıcı etkisi ve ısıtma enerjisini etkileyen diğer
faktörler olarak sınıflamıştır. Uygulama bölümünün de yer aldığı çalışmada seçilen
binalar enerji etkin tasarım stratejileri bağlamında değerlendirilmiştir.
.
7
BÖLÜM 2
BALKANLARDA BEKTAŞİLİK VE BEKTAŞİ TEKKELERİ
Bektaşilik, Balkanların Müslümanlaşmasında son derece önemli bir yere sahip
tasavvufî harekettir. Bilinen yalın gerçek, Osmanlı Devleti’nin coğrafi olarak Balkanlar
adı verilen topraklarda Bektaşi dergâhları ve tekkeleri aracılığıyla o topraklarda yaşayan
gayrimüslim halkı etkilediği ve bir anlamda silahlı güç olarak Osmanlı ordusunun
fethinden önce gönülleri fethettiğidir. Şüphesiz Bektaşi zaviye şeyhlerinin ortaya
koyduğu hoşgörülü tutum ve davranışlar, Hıristiyan olan tebanın Müslümanlaşmasını
kolaylaştırmıştır. Bektaşiler her zaman serbest görüşlü ve kural dış insanlar olarak
tanınmışlardır [3].
1826 yılı, Yeniçeri Ordusu’nun kaldırılması ile Bektaşiliğin dönüm noktası
olmuştur. Bu noktada bir yandan gelişme dururken diğer yandan birçok Bektaşi tekkesi
tahribata maruz kalmıştır. 1826 sonrası yoğun baskı ve yıkımlara rağmen
Yunanistan’dan Macaristan’a, Bulgaristan’dan Arnavutluk ve Makedonya’ya kadar
bütün Balkan coğrafyasında pek çok Bektaşi tekkesi günümüze kadar ulaşmıştır.
2.1. Bektaşilik
Hacı Bektaş Veli, İbrahim Sani ve Hatem Hatun'un oğlu Bektaş olarak Horasan
bölgesinde Nişabur şehrinde 1209’da doğmuştur. Küçük yaşlarında Hoca Ahmed
Yesevi’nin müridi Lokman Perende’nin öğrencisi olmuştur. Soyağacı, Hz. Muhammed
kızı Fatıma ve İmam Ali oğlu İmam Hüseyin oğlu, Zeynelabidin oğlu Muhammed Bakır
oğlu Cafer Sadık oğlu Musa Kazım oğlu Seyyid İbrahim el Mucab oğlu Musa Sani oğlu
İbrahim Sani oğlu Hacı Bektaş Veli şeklindedir.
Hacı Bektaş Veli, Horasan'dan gelip Anadolu’ya yerleşmiş ve İslam'ı Türklere
sevdirmiş büyük bir mutasavvıftır. Bektaşi tarikatının kurucusudur. Onun öğretileriyle
Anadolu aydınlanmış ve oradan çıkan ışık, Mısır’a ve Balkan coğrafyasına yayılmıştır.
8
Hacı Bektaş Veli’nin ve dolayısıyla Bektaşiliğin ana felsefesi, “edeb ve güzel
ahlak”tır. Bektaşilikte, erdemli ve kâmil insan olmak esas alınmış ve bunun için de edeb
elbisesinin ölünceye kadar çıkartılmaması tavsiye edilmiştir. Bunun yanında Hacı
Bektaş Veli; masivadan, dünyadan vazgeçmek ve gönül yoluna girmek gerektiğini
söylerken erdemli olmak için ısrarla eline, beline, diline sahip olunması gerektiğinin
altını çizmiştir.
Hacı Bektaş Veli’ye göre herkesin tefekkürü gönlünde gizlidir, sözle hakikat
beyan olmaz. Gönülde gizli olanı tek Allah bilir. Sevgiyle yoğrulmuş ve içimize
kudretle kutsal ruhtan üfürülmüş olduğu için gerçek oralarda bir yerlerde değil, bizde
yani içimizde ve etrafımızdadır. O bunu, “Hararet nârdadır, sacda değil / Keramet
sendedir, tâc'da değil / Her ne arar isen kendinde ara, / Kudüs'te, Mekke'de, Hâc'da
değil” dizeleriyle dile getirmiştir [11].
2.2. Balkanlarda Bektaşilik
Bektaşilik, Balkanlarda özellikle XVIII. ve XIX. yüzyılda oldukça etkili bir
tasavvuf akımı olmuştur. Balkan coğrafyası, Bektaşilik açısından birinci derecede önem
taşımıştır. Bektaşilik, dün olduğu gibi bugün de Balkanlarda yaşayan halkların kültürel,
sosyal ve siyâsal yaşantısında özel bir konuma sahiptir. Özellikle Balkanlardaki
Müslümanlar arasında en fazla nüfusa sahip olan Arnavutlar üzerinde Bektaşiliğin etkisi
büyük olmuştur.
Bektaşilik, Balkanlara iki şekilde yerleşmiştir. Birincisi, XIII. yüzyılın
başlarında Osmanlı Devleti bu bölgelere henüz gelmeden gezici dervişler eliyle
olmuştur. Bu yerleşmede boş ve tenhâ araziler tercih edilmiş, oralara tekke ve zâviyeler
kurulmuştur. Bu yerleşmenin gerçek kahramanı Sarı Saltuk’tur. Onun gerçek bir
şahsiyet olmayıp bölgede iki asır boyunca faaliyet göstermiş bütün sûfilerin
tecrübelerinin toplamı olduğu söylense de Kaleshi [12] ve Kiel [13] onun Balkan
coğrafyasında varlığının ve faaliyetlerinin olduğunu ifade etmektedir.
Balkanlarda Bektaşilik her ne kadar Osmanlı’nın Rumeli’ye geçişi ile başlıyor
olsa da bunun öncesinde Anadolu Selçuklu Devleti’nin son dönemlerinde de önemli
adımlar atılmıştır. Bu adımlar, Hacı Bektaş Veli’nin emri üzerine Sarı Saltuk tarafından
gerçekleştirilmiştir. Konuyla ilgili farklı kaynaklarda farklı bilgiler olmakla beraber
Hamzaoğlu [14] bu olayı şu şekilde ortaya koymaktadır: “Osmanlı’dan önceki dönemde
9
Balkan Yarımadası’nın İslamlaşmasında Sarı Saltuk’un da rolü çok büyüktür. Sarı
Saltuk, 1261 yılında Anadolu’dan 10 bin aileyi kapsayan 40 Türkmen kabilesi ile
Dobruca’ya iskân etmiştir. Bu yıllardan itibaren Dobruca her şeyi ile tamamen
Müslüman bir bölge olmuştur.” Sarı Saltuk, Balkan Yarımadası’nda İslam’ı yayan bir
misyoner olarak gösterilmektedir. Sarı Saltuk’un Osmanlı Devleti’nin kurulduğu
yıllarda dini faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir.
Bektaşiliğin Balkanlarda yayılmasındaki ikinci şekil ise Osmanlı Devleti’nin
fetih ve iskan politikalarıyla ilgilidir. İkinci yerleşme, fetihlerden sonra buralara gelen
Bektaşi babalarının aracılığıyla gerçekleşmiştir. Şüphe yok ki ikinci şekilde olan
yerleşmenin en önemli ismi, Seyyid Ali Sultan’dır. Seyyid Ali Sultan; Doğu
Yunanistan, Doğu Bulgaristan ve Güney Romanya’da vaaz ederek insanlara İslam’ı ve
Bektaşiliği anlatmıştır.
Seyyid Ali Sultan, Yunanistan’ın Dimetoka şehrine yerleşmiş olan ilk
kolonizatör Türk dervişlerindendir. Bugün Didymoteithon veya Dimetoka adıyla
anılmakta olup Türkiye sınırına yakın, Edirne’nin 40 km güneyinde ve Uzunköprü’nün
20 km batısında bulunan Dimetoka; Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki önemli
merkezlerinden biridir. Osmanlı Dönemi Dimetoka’sında kurulan ilk sosyal ve dinî
kurum, Abdal Cüneyd Zâviyesi ve Dimetoka’nın 32 km batısında Bektaşiliğin ikinci
Pîri olan Balım Sulltan’ın yetiştiği tekke olarak bilinen Seyyid Ali Sulltan (Kızıl Deli)
Tekkesi’dir [15].
Birge’ye [15] göre Kızıl Deli adıyla da bilinen Seyyid Ali Sultan
(Vilâyetnâme’de), kendilerine rüyâlarında Hz. Muhammed tarafından kılıç
kuşandıracak olan Hacı Bektâş Veli’ye gitmeleri söylenen “Kırk Kahraman”dan biridir.
Seyyid Ali Sulltan’ın Dimetoka’da kurmuş olduğu tekkede daha sonraki zaman içinde
Bektaşiliği bütün Balkanlara yayan Balım Sultan, Vahdetî Dede, Sadık Abdullah Baba
gibi Bektaşi büyükleri yetişmiştir.
Bektaşiliğin Balkan topraklarında ikinci yön olarak yayılmasında bir diğer etken
de yeniçerî-Bektaşi birlikteliği olmuştur. Bu birliktelikten dolayı yeniçerilerin gittiği her
yere Bektaşilik de gitmiş ve buralarda faaliyet göstermiştir.
Bektaşilik, Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinde de etkili bir tasavvufi akım
olmuştur. Hacı Bektaş Veli, bir kısım halifelerini belli bir plan ve stratejiye göre
Rumeli’ye göndermiştir [16]. Bu etkinlik, Osmanlı fetihlerinin Balkanlarda hızlı
10
yayılmasında da devam etmiştir [17]. Öte yandan Balkanlar da Bektaşiliğin yeniden
yapılanmasında önemli olmuştur. Öyle ki Bektaşiliğin Hacı Bektaş Veli’den sonra gelen
ismi olan ve Bektaşiliği 1501 yılında yeniden düzenleyen Balım Sultan, Rumeli’dendir.
Balım Sultan; Edirne yakınlarında, Dimetoka’da, XVI. yüzyılda Seyyid Ali Sultan
tarafından kurulmuş olan ve 1826 yılına kadar faaliyet gösteren ve bugün de ayakta
duran Kızıl Deli Tekkesi’ne mensuptur [18].
Bektaşilik, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu aşamasında, özellikle Balkanlara
yayılışında etkili olmuş ve 1826 yılına kadar bu etkinlik devam etmiştir. Bu zaman
içinde Balkan coğrafyasının hemen hemen her yerinde Bektaşi tekke ve zaviyeleri
kurulmuştur.
Bu çalışmada hem Seyyid Ali Sultan ile hem de yeniçerilerle başlayan yerleşim
faaliyetleri esas olarak ele alınmıştır. Çünkü Balkanlarda bugün, Sarı Saltuk
hareketinden geriye sadece makamlar ve türbeler kalmıştır.
2.3. Bektaşi Tekkeleri ve Özellikleri
Öz itibariyle Sünnî bir yapıya sahip olan Bektaşi geleneği, Bektaşiliğin Hacı
Bektaş Veli’den sonra gelen ismi olan Balım Sultan’ın Dimetoka’dan Kırşehir’e
geçmesiyle bu yapıdan ayrılmıştır. 1826 yılına kadar süren bu yeni yapı ve form,
özellikle Yeniçeri Ocağı’nın sorun hâline gelmesiyle II. Mahmut tarafından adına
“Vaka-yi Hayriyye” denilmek suretiyle kapatılmak kaderini yaşamıştır. Bu karardan
sonra kuruluşta gayret ve desteği görülen bu yapının Anadolu’da ve Balkanlardaki
varlıklarının eritilmesi süreci başlamıştır [19]. Bu sürece rağmen Bektaşi tekkeleri,
özellikle Balkanlarda, günümüze kadar faaliyetlerini devam ettirmeyi başarmıştır.
Tekke kelimesi, Farsça "tekye" kelimesinden gelmektedir. Tekyenin anlamı
dayanma, dayanacak yer, bir tasavvufi akım (tarikat)a bağlı kişiler (dervişler)in oturup
kalktıkları, ibadet ettikleri yer demektir. Bu bağlamda; Tekke bir tarikat hareketinin
devamlılığı için gerekli olan barınma, ibadet, eğitim gibi fonksiyonların bulunduğu yapı
ya da yapılar topluluğunu ifade eder.
İslam tarihinde ilk tekke; Remle'de Hâce Abdullah Ensarî tarafından
kurulmuştur [20]. Akdağ [21], tekkelerin Anadolu'nun ve Balkanların
Müslümanlaştırılmasında büyük rolü olduğunu ifade etmektedir.
11
2.3.1. Tekkelerin Genel Özellikleri
Genel olarak dervişlerin bir şeyhin önderliğinde ve toplu olarak zikir, ayin,
ibadet ve nefis terbiyesi eğitimi gördükleri mekânlara “tekke” denir. Tekkeler; tasavvuf
düşüncesinin uygulamalı olarak anlatıldığı, yaşandığı ve yaşatıldığı mekânlardır.
Tekkeler amaçlarına, büyüklüklerine, konumlarına ve özelliklerine göre farklı
isimlendirilirler. Bu isimleri şöyle sıralayabiliriz: hankah, dergâh, asitane, zaviye, ribat.
Çok ayırıcı olmasa da tekke, ribat, zâviye, hankah, âsitane ve dergâh arasında yapısal
bazı farklılıklar vardır. Ribatlar, serhat boylarında kurulmuş olan hem güvenlik hem de
dinî faaliyet gösteren kale tipi yapılardır. Zaviyeler; şehir ve kasabaların daha çok kenar
bölgelerinde ve yol kenarlarında kurulan, tekkeden biraz daha küçük olan yapılardır.
Zaviyelerin daha çok geçiş yolu üzerinde kurulmasının nedeni; gelip geçenlerin,
tüccarların dinlenmesini sağlamaktır. Zaviyeler, misafirlerin konaklama yapabildiği
yerlerdir [22]. Hankah; dervişlerin sohbet ve zikir için toplandıkları, bir süre ikamet
ettikleri, bazen inzivaya çekildikleri mekânlardır. Hanikah olarak da isimlendirilir.
Dergâhlar, içinde tarikat şeyhinin ikâmetgâhı olan yapılardır. Bu bakımdan dergâhlar;
tekke, ribat ve zaviyelerden daha büyük ve kapsamlıdır. Bu tez çalışmasında uygulama
olarak ele alınan Harabâti Baba Dergâhı halk dilinde Harabâti Baba Tekkesi olarak
geçmekte ancak yapısal özellikleri açısından dergâh niteliğini taşımaktadır. Asitaneler
ise dergâhtan daha büyük ve daha fonksiyonlu yapılardır. Bazı farklılıklar taşısa da yapı
itibariyle bu mekânların hepsi aynı işlevi görmek içindir. Arşiv vesikalarında, aralarında
hemen hemen hiçbir ayrım gözetilmeksizin "tekye, zaviye, hankâh ve dergâh"
birbirlerinin yerine kullanılmaktadır [23, 24].
2.3.2. Tekkelerin İşlevi ve İşleyişi
Balkanlarda ulaşım bakımından ve ticâret için müsâit verimli arâzîlerde kurulan
tekkelerin çevresinde aileler ve aşîretler yerleştirilmiş, yeni köylerle şehirler
oluşturulmuştur. Tekkelerde din, renk, düşünce, ırk ayırımı yapılmaksızın tüm insanlara
sevgiyle yaklaşılmış; bu durum yayılmanın itici gücü olmuştur.
Osmanlı Devleti, Balkan coğrafyasında şehir yapılaşmasını hem sivil toplum
örgütü olarak tekkelerle hem de devlet idaresinin yerleşmesiyle kurulan diğer dinî ve
dünyevî yapılarla; mescitlerle, câmilerle, hamamlarla, imâret ve bezistanlarla
gerçekleştirmiştir. Tekkeler, bulundukları yerlerde sosyal, ticari, dinî, askerî ve sportif
12
fonksiyonlar icra etmiştir. Ayrıca yolculuk ve ulaşım için sorunlu olan yerlere kurularak
bir nevi karakol görevi de taşımıştır. Bir kültür ve sanat merkezi olarak da faaliyet
gösteren tekkeler, aynı zamanda ruh ve sinir hastalıkları için tedavi merkezi olarak da
görev yapmıştır.
Tekkelerin gelirleri genellikle vakıflar tarafından sağlanmıştır. Bunun yanında
kendilerine bağlı vakıf arazilerinden gelir elde eden tekkeler de bulunmaktadır.
Tekkeler, halka açık yönüyle anlam ifade ettikleri gibi içe dönük olarak da
hizmet vermiştir. Bir yandan dervişlerin devamlı olarak ikamet ettikleri bir mekân olma
özelliğine sahip iken diğer yandan tarikata intisâb edenlerin, zikir ve merasimi toplu
olarak yaptıkları yerler olmuşlardır.
Tekkeler; tevhidhanelerinde zikrin yapıldığı, gerektiğinde vakit namazı kılındığı,
meşruthanelerinde şeyh ve ailesinin günlük yaşamını sürdürdüğü, selamlık kısımlarında
şeyh başta olmak üzere diğer tekke görevlilerinin ayrı odalarının bulunduğu, türbe ve
hazirelerinde ölen şeyh ve yakınlarının gömülü olduğu, ibadetin yanı sıra eğitim,
barınma, temizlenme, iaşe gibi sosyal ihtiyaçların giderildiği, musiki meşki yapıldığı,
sohbetlerin edildiği, gerektiğinde fakir çevre halkının doyurulduğu bir imaret gibi
hizmet veren ve uzaktan gelen konukların da konaklandırıldığı, bu hizmetleri
verebilmek için birçok değişik mimari bölümlerden meydana gelen ve bu mimari
bölümlerin birbirleriyle olan ilişkisini sağlayan bir mimari programı içeren yapı ya da
yapılar bütünüdür [25].
2.3.3. Tekkelerin Ana Mimari Öğeleri
Birçok farklı fonksiyonu bir arada bulunduran veya belli konularda özelleşmiş
olan tekkelerin mimarisi hizmet ettikleri amaçlara göre şekillenmiştir. Genel
fonksiyonlara ayrılmış birimlerin dışında özelleşmiş alanların da bulunduğu tekkeler
farklı mimari programlara sahiptir.
2.3.3.1. Tevhidhane
Tarikat ayinlerinin yapıldığı, eğitim faaliyetlerinin gerçekleştiği, namaz kılınan,
çeşitli cemiyetlerin yapıldığı, Bektaşilikte meydan, Mevlevîlikte semahane olan, diğer
farklı tarikat hareketlerinde ise tevhidhane olarak adlandırılmış, bir tekkenin ibadet-ayin
birimi diyebileceğimiz en geniş mekânıdır.
13
2.3.3.2. Meşruthane
Haremlik ve selamlık olarak adlandırılan iki bölümden oluşan, tekke şeyhinin
ailesi ile yaşadığı ancak tekkeden bağımsız olmadığı için sıradan bir evden farklı
bölümler içeren evdir.
2.3.3.3. Türbe
Tekkelerin mimari öğelerinden biri olan türbelerde şeyhler ve aileleri
gömülüdür. Türbe kimi örneklerde bağımsız bir yapı, kimi örneklerde tevhidhaneden
görülebilecek şekilde ve tevhidhane ile bütünleşik bir yapı iken bazılarında
tevhidhanenin içinde bir bölümde bulunur.
2.3.3.4.Tekkelerin Diğer Mimari Öğeleri
Genel olarak tekkelerin mimari yapısında var olan unsurları; mescid, semâhane,
çilehane, türbe, derviş odaları, selâmlık, harem, şeyh evi, kütüphane, mutfak ve kiler,
kahve ocağı, avlu, ahır, mezarlık olarak saymak mümkündür [26]. Tekkelerde farklı
ihtiyaçlar için ortaya çıkmış diğer öğeleri de kısaca sayarsak:
Çilehane: Tekkelerde dervişlerin çile doldurdukları ve derecelerini artırdıkları yerdir.
Matrab: Mevlevi tekkelerinde kudüm çalınan ve naat okunan yüksekçe bölüme denir.
Halvet: Tekkelerde ibadet amacıyla kullanılan tek kişilik odalardır.
Hücre: Tekke ve medreselerdeki küçük odalara denir.
Kafes: Tekkelerde kadınlar için ayrılmış, çevresi kafesle çevrilmiş olan alana denir.
Su Yapıları: Tekkelerde bulunan su yapılarını şu şekilde sıralayabiliriz: sebiller,
çeşmeler, şadırvanlar, abdest ve şerbet tekneleri, kuyular, sarnıçlar, havuzlar ve
akarcalar [27].
2.4. Balkanlarda Bektaşi Tekkeleri
Anadolu'nun ve Balkanların Türk vatanı hâline gelmesinde Türkistan'dan gelen
Ahmet Yesevî dervişlerinin büyük bir payı ve gayreti olmuştur. Önce Anadolu'ya gelen
Ahmet Yesevî dervişleri; kimseye el açmayan, elinin emeği ile geçinen, toprağa, vatana,
devlete ve dine bağlı, prensipli, disiplinli ve örnek insanlar olarak kısa zamanda
14
sevilmişlerdir. Bu insanlar, çok kısa süre içinde Anadolu’dan Balkanlara geçmişler ve
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda aktif görev almışlardır [28].
Osmanlı Devleti’nin kurulmasında ve gelişmesinde Gaziyânı Rum (Anadolu
Gazileri, Alperenler), Abdalanı Rum (Anadolu Abdalları, Horasan Erenleri), Ahiyanı
Rum (Anadolu Ahileri) ve Baciyanı Rum (Anadolu Bacıları) olarak örgütlenen bu
insanlar, Balkan coğrafyasına yerleştirilmiş ve burada hem yeni topraklar fethetmiş hem
de köylere, boş ve tenha yerlere yerleşip ziraat ve hayvancılıkla uğraşmışlar, toplumsal
hayatın her aşamasında etkin rol oynamışlardır. Bu uğraşı esnasında Balkan
coğrafyasında tekkeler kurmuşlardır. Tekkeler, Balkan coğrafyasında özellikle ilim,
kültür, sanat, edebiyat, musiki, mimari, süsleme, askerî, ziraat, toplumsal dayanışma
gibi pek çok alanda hizmetler yapmış kurumlardır. Bu durumu Ömer Lütfi Barkan [29];
Kolonizatör Türk Dervişleri adlı eserinde şu şekilde ortaya koymaktadır: “Bittabi (doğal
olarak) Osmanlı İmparatorluğu teşekkül edeceği devirlerde Anadolu’ya doğru yapılmış
olduğunu gördüğümüz bu derviş akını ve bu dervişlerin köylerde yerleşerek toprak işleri
ve din propagandası ile meşgul olmaları hareketi ve zamanın beylerinin bu gibi
kolonizatör dervişlere birtakım muâfiyetler, haklar ve topraklar bahşetmek suretiyle
onların kendi memleketlerine yerleşmelerini temine çalışmaları, Anadolu istilâ ve
iskânları kadar eskidir ve bu istilâların mütenasib bir şekilde (orantılı olarak) kuvvet ve
ehemmiyet kazanmakta bulunmuştur...”
Balkan topraklarında tasavvufi çalışmalar Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun
öncesine dayanmaktadır. Bir misyon uğruna Balkan coğrafyasının çeşitli bölgelerine
gönüllü olarak giden dervişler; gittikleri bölgelerde sayısız tekke, ribat, zaviye, hankâh
ve dergâh açmışlardır. Barkan [30]; bu yapıların daha çok su kaynakları kenarında
kurulduğunu, yanlarında da değirmenlerin açıldığından bahisle bu şekilde bölge
insanına ulaşıldığını yazmaktadır. Bu yaklaşımla Balkanlardaki askerî ilerlemeye
paralel olarak tekkelerin de sayısı çoğalmıştır. Balkan coğrafyasında Mevlevi ve Halveti
tarikatına ait tekkeler çoğalmış olsa da özellikle Bektaşi tekkelerinin sayısı çok daha
fazla olmuştur. Malkara, Gelibolu ve Dimetoka'da kurulan zaviyeler, Yenice Zağra’da
kurulmuş olan Kılıç Baba Zaviyesi, Çirmen'de kurulmuş olan Musa Baba Zaviyesi,
Dimetoka'da kurulmuş olan Kızıl Sultan (Kızıl Delü) Zaviyesi, Şumnu'da kurulmuş olan
Hüseyin Dede Zaviyesi, Hoca Ahmet Yesevi’den icazet alıp 370 kadar fukara ile Diyarı
Rum'a gelen, Hacı Bektaş'tan izin alıp Varna'ya ait olan Kaligra Kalesi ve çevresine
15
yerleşen Sarı Saltuk Baba Tekke ve Zaviyesi bu kuruluşlara örnek olarak gösterilebilir
[31].
Şekil 2. 1.Balkanlarda Bektaşi Tekkeleri
Osmanlı Devleti’nin fetih ve iskân politikalarıyla ilişkili olarak fetihlerden sonra
Balkanlara gelen Bektaşi babalarının aracılığıyla Balkanlarda yayılan bu tasavvufi
hareketin bir sonucu olarak Balkan coğrafyasında bugün tamamı ayakta olmasa da
oldukça fazla sayıda Bektaşi tekkesinin varlığı ve etkisi devam etmektedir. Şekil. 2.1’de
Balkanlardaki Bektaşi tekkelerinin dağılımı görülmektedir.
2.4.1. Arnavutluk’ta Bektaşi Tekkeleri
Arnavutluk topraklarında Bektaşiliğin oldukça karmaşık bir geçmişi vardır.
Özellikle XIX. yüzyılda, Arnavut milliyetçileri Bektaşi tekkelerinin etrafında
toplanmışlardır. Bu toplanma; Yanya Vâlisi Tepedelenli Mehmet Ali Paşa’nın (Ö.1822)
Osmanlı Devleti’ne karşı bağımsız “Paşalığı”nı ilan etmesine kadar etkili olmuştur. Bu
derin yapının altında 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, Bektaşi tekkelerinin
kapatılması ve birçok Bektaşi babasının Arnavutluk’a yerleşmesi yatmaktadır [32].
16
Bektaşiliğin Arnavutluk’ta yaygın olmasının bir diğer nedeni olarak Bektaşiliğin
Arnavutların daha önceki din anlayışlarından çok uzak olmayan bir yapıya sahip olması
iddia edilmiş olsa da asıl nedeninin siyasal olduğu ortadadır. Kaldı ki son yıllarda
Arnavutluk’ta Bektaşiliğin %15’lerde olması, bunun en keskin ifadesidir [33].
Evliyâ [34] Arnavutluk’ta Bektaşi tekkelerinin, Pogradets ve Elbasan’da
olduğunu söyler. Arnavutluk’ta Bektaşiliğin kalıcı yapılanması 1790-1822 yılları
arasında olmuştur. O yıllarda daha çok Güney Arnavutluk’ta Tepedelenli Mehmet Ali
Paşa’nın yönetimi bu yapılanmaya zemin hazırlamıştır. Tepedelenli Mehmet Ali Paşa
da Bektaşi’dir. Bu dönemde Bektaşilik, özellikle Güney Arnavutluk’ta genişlemiştir.
Özellikle yeni Müslüman olmuş birçok Himara köylerinde Bektaşi tekkeleri açılmıştır
[35]. İşkodra bölgesinde ise Busatlı Mustafa Paşa, kendi bölgesindeki Bektaşileri
Tepedelenli Mehmet Ali Paşa için çalıştıklarından dolayı sürdürmüşse de hareketin
genişlemesine engel olamamıştır [36]. Bütün bu karışık duruma rağmen Arnavutluk’ta
gelişen Bektaşiliğin XVIII. yüzyıl sonları ile XIX. yüzyılda faâliyet gösterdiği Bektaşi
tekkelerini şu şekilde saymak mümkündür:
2.4.1.1. Berat (Arnavud Belgradı) Baba Aliço Tekkesi
Berat’ta bulunan Bektaşi Tekkesi, 1826 yılında Baba Aliço tarafından
kurulmuştur. Tekke, günümüzde ayaktadır ve Baba Aliço’nun türbesi, tekkenin
hazîresindedir [37].
2.4.1.2. Berat Glava Bölgesi İsmail Baba Tekkesi
İsmail Baba Tekkesi, Berat Glava bölgesinde 1883 yılında İsmail Baba
tarafından kurulmuştur.
2.4.1.3. Berat (Arnavud Belgradı) Prista Köyü Bektaşi Tekkesi
Berat (Arnavud Belgradı) Prista Köyü Bektaşi Tekkesi, 1810 yılında Baba Tâhir
tarafından kurulmuştur [2].
17
2.4.1.4. Elbasan (İlbasan) Cefâî Baba Tekkesi
Elbasan Cefai Baba Tekkesi, İbrâhim Semîmi Baba’nın müridi olan Cefaî Baba
tarafından 1800 yılında kurulmuştur.
2.4.1.5. Elbasan (İlbasan) Bölgesi Martanes Bektaşi Tekkesi
Elbasan Bölgesinde bulunan Martanes Bektaşi Tekkesi, 1898 yılında Hüseyin
Baba tarafından kurulmuştur. Tekkenin son babası Baba Faya Martanesi, II. Dünyâ
Savaşı sıralarında Enver Hoca yönetimindeki Komünist Parti’ye katılmış bir isimdir
[37].
2.4.1.6. Frasırî Nasîbi Tâhir Baba Tekkesi
Frasıri Nasibi Baba Tekkesi, 1825 yılında Frasır'da Nasîbi Tâhir Baba tarafından
kurulmuştur. Şemseddin Sami, Kâmusu’l-Alâm’da [38], Nasîbi Tâhir Baba hakkında
şöyle demektedir: “Nâsîbi Tahir Baba şuârâdan ve Tarîkat-ı Bektaşiyye dedegânından
olup Arnavutluk’ta muharrir-i fakîrin meskat-ı re’si olan Frasır karyelidir. Arnavud
lisânında birçok es’ârı olduktan başka Türkçe ve Fârisî dahi bir hayli gazeliyâtı vardır.
Vatanına avdeti esnâsında Leskovik kasabasına uğradığında ora mesâyihi kendisini
imtihana çekmek istediklerinde bir kasîde söylemiştir.”
2.4.1.7. Gjirokaster (Ergiri) Âsım Baba Bektaşi Tekkesi
Gjirokaster (Ergiri) Asım Baba Tekkesi, 1780 yılında Anadolu’dan,
Sulucakarahöyük’ten Arnavutluk’un Gjirokastra (Ergiri) kasabasına gelen Üsküdarlı
Muhammed Âsım Baba tarafından kurulmuştur. Âsım Baba, 1796 yılında Ergiri’de
vefat etmiştir. Türbesi, tekkesinin haziresindedir [37].
Ergiri’de Asım Baba tekkesinden başka XIX. yüzyılda bir tekke daha
kurulmuştur. Tekkenin kurucusu Haydariyye isminde Baba Haydar Plaku’dur [33].
2.4.1.8. Gjirokaster (Ergiri) Baba Musa Bektaşi Tekkesi
Ergiri’nin Maricaj köyünde de Baba Mûsâ tarafından 1880 yılında bir Bektaşi
tekkesi kurulmuştur. Tekke, Güney Arnavutluk’un Yunanlılar tarafından işgalinde
18
yıkılmış ve kurucusu olan Baba Musa öldürülmüştür. Tekke, 1900’lü yıllarda yeniden
inşâ edilmiştir [2].
2.4.1.9. Korça (Göriçe) Melçan Bektaşi Tekkesi (Büyük Tekke)
1815 yılında Baba Hüseyin tarafından kurulan, Korça (Göriçe) Melçan Bektaşi
Tekkesi, aynı zamanda Büyük Tekke olarak da bilinir. Tekke, “Teqeja e Madhe”
ismiyle anılmaktadır.
Şekil 2. 2.Korça (Göriçe) Melçan Bektaşi tekkesi (Büyük Tekke) [39]
2.4.1.10. Kolonya’nın Kesandre Köyü Hacı Baba Horasânî Tekkesi
Kolonya’nın Kesandre köyünde Hacı Baba Horasânî Tekkesi,1850 yılında hâlen
türbesi tekkenin avlusunda bulunan Baba Horasânî tarafından kurulmuştur [37].
2.4.1.11. Korça (Göriçe) Turan Bektaşi Tekkesi
Korça (Göriçe) Turan Bektaşi Tekkesi, 1827 yılında İlbasanlı Sâlih Baba
tarafından kurulmuştur [37]. Tekke hakkında başka veriye rastlanmamıştır.
19
Şekil 2. 3.Korça (Göriçe) Turan Bektaşi Tekkesi [40].
2.4.1.12. Kruya (Akçahisar) Hacı Yahya Baba Tekkesi
Bugün Akçahisar, Arnavutluk’un orta ve batısında yer alan bir yerleşim olan
Kruya’daki Bektaşi Tekkesi, XIX. yüzyılın sonlarında Hacı Yahyâ Baba tarafından
kurulmuştur. Kruya’da daha önceden de bir Bektaşi tekkesi olduğu, bunun ispatı olarak
da 1717-1718 ve 1728-1729 yıllarına ait Bektaşi sembolleri ile süslü mezar taşlarının
gösterildiği bilinmektedir [32].
Şekil 2. 4.Kruya Hacı Yahya Baba Tekkesi [40]
20
Semîmî Baba, Makedonya’nın Köprülü (Veles) Bektaşi dergâhında yetişmiş;
daha sonra Kruya (Akçahisâr)’ya gelmiş ve burada bir tekke kurmuştur. Semîmî Baba,
Arnavutluk’ta Bektaşiliğin yaygınlaşmasında en çok emeği geçen isimlerden biridir.
Semîmî Baba daha sonra Arnavutluk’ta, Korça (Göriçe)’nın Melçan köyünde,
Elbasan (İlbasan)’ da ve Tepedelen’in Kostan köyünde birer Bektaşi tekkesi kurmuştur.
2.4.1.13. Leskovik Baba Âbidin Tekkesi
Leskovik Baba Abidin Tekkesi, XIX. yüzyılın ünlü Arnavut şâirlerinden olan
Baba Âbidin tarafından 1887 yılında kurulmuştur.
2.4.1.14. Saru Saltuk Tekkesi (Dergâhı)
Arnavutluk Kruja’da bulunmaktadır. Ayrıca sadece Müslüman Kruja halkı değil
Hıristiyanlar ve diğer Bektaşiler de Sarı Saltuk’a hürmet ederler [36].
2.4.1.15. Semberdheny Bektaşi Tekkesi
Semberdheny Bektaşi Tekkesi, 1863 yılında Baba Mustafa tarafından
kurulmuştur. Tekkenin en faal babalarından biri, Baba Melek Semberdhenyi’dir. Baba
Melek, Kahire Kaygusuz Abdal Tekkesi’nden Semberdheny Tekkesi’ne gelmiş ancak
kısa bir süre sonra 1900’lü yıllarda yeniden Kahire’ye iâde edilmiştir. Baba Melek’in
şiir ve nefesleri, Arnavut Bektaşileri tarafından bugün dahi okunmaktadır [37].
2.4.1.16. Tiran Bektaşi Tekkesi
Arnavutluk’un başkenti Tiran’dadır. Bektaşiliğin merkezi sayılır. Tekkenin son
postnişini Salih Niyazi Dedebaba’dır. Ondan sonra Mücerred Ali Rıza Baba, 1942
yılında Tiran Dergâhı’ndaki posta oturmuştur [18]. 1929 yılından itibaren ruhani
özerklik kazanan Bektaşiler, Arnavutluk Müslümanlarının lideri konumuna
gelmişlerdir. Tarikatın teşkilatı, merkezi Tiran şehrinde bulunan “Büyük Dede”de ve
bunun altında bulunan merkezleri Gjirokaster, Fracheri, Priehte, Korça ve Elbasan’da
bulunan beş dededen ve çeşitli tekkelerin babalarından, dervişlerden, muhiblerden ve
aşıklardan meydana gelmektedir [41].
21
2.4.2. Bosna-Hersek’te Bektaşi Tekkeleri
Bektaşiliğin Bosna-Hersek’e ne zaman girdiği konusunda kesin bir bilgi yoktur.
Evliyâ Çelebi, 1660 yılında Bosna’yı ziyâretinde sâdece Çayniçe şehrinde bir Bektaşi
tekkesine rastladığını yazmaktadır [42].
Evliyâ Çelebi [42], bu ziyaret ve tekke ile ilgili olarak şunları kaydeder: “Şehrin
kıblesinde Taşlıca’dan gelirken Çayniçe’ye yarım saat yol üzerinde Sinan Paşa
çeşmesinden tâ Çayniçe’ye gelinceye kadar caddenin sağ ve solu yüksek kiraz ağaçları
ile süslüdür. Caddenin ötesinde kıble tarafına bin adım yakın Gâzi Murad Baba mesîresi
ve Bektaşi âsitânesi vardır. Bütün Çayniçe şehri buradan görünür. Yüksek ağaçları
güneşin ışığını geçirmez. Binlerce hoş sesli kuşların sesleri ruhlara can verir. Birçok
akarsu üzerinde kebap dolapları döner…”
Evliyâ Çelebi’nin anlattığı bu tekke, Bayram Ağa’nın oğlu Sinan Bey’in
Çayniçe’de (Cemâziyel-evvel 990) Haziran 1582 târihinde yazdırdığı Vakfiye’de de
zikredilmiştir. Vakfiye’ye göre Bayram Ağa’nın oğlu Sinan Bey, Çayniçe kasabasında
yolculara konak, sakat ve fakirlere imâret olarak hizmet etsin diye bir zâviye inşâ
etmiştir. Zâviyenin iki matbahı, ahırı, imâreti, kileri, fırını, ambarı, semâhânesi ve
mescidi vardır. Tekkede her gün çorba pişirilir, her gece de pirinç pilavı ile çorba
dağıtılır. Öğle yemeğine yetişemeyen yolculara ikindide bal dağıtıldığı ifade edilmiştir.
Çayniçe’de bulunan bu tekke, I. Dünya Savaşı sıralarında yıkılmıştır. Savaştan
sonra bir hanım tarafından yeniden yaptırılmış, II. Dünya Savaşı sırasında yeniden
yıkılmıştır. İlk dönemde Bektaşi tekkesi olarak faaliyet gösteren bu tekke, XIX.
yüzyılda Nakşibendî tekkesi olarak da hizmet vermiştir.
Saraybosna’da bulunan bir başka Bektaşi tekkesi de Golobrda Mahallesi’nde
Milyacka üzerindeki Kömür Köprü’nün yanında bulunmaktadır.
2.4.2.1. Blagay Bektaşi Tekkesi
Evliya Çelebi’nin Seyahatname ’sinde de yer alan tekke, Bosna-Hersek’in
Blagay kasabasında yer almaktadır. Buna Nehri’nin kaynadığı noktada inşa edilmiş olan
tekke, zaman içerisinde çeşitli tamiratlar görmüş olsa da günümüzde hâlen ayaktadır.
Balkanların birçok yerinde etkisi yoğun olarak hissedilen Sarı Saltuk isimli evliya,
Blagay Tekkesi’nin kuruluşunda da karşımıza çıkmaktadır. Rivayet odur ki paşanın
kızını kurtaran Sarı Saltuk’a dervişleriyle ibadet edip Bektaşiliğe hizmet etmesi için
22
dönemin paşası tarafından buraya tekkesini kurma izni verilir. Tekke, kârgir zemin kat
ile ahşap birinci kattan ve araziden dolayı kendiliğinden ortaya çıkan bir bodrum kattan
mürekkeptir [1]. Tekkenin her katında 4 oda, bir hela, bir hamam ve sobalar vardır.
Ayrıca ilk katta içerisinde 2 adet sanduka olan türbe yer almaktadır [1]. Blagay Tekkesi,
Bektaşi tekkesi olarak da Halveti tekkesi olarak da bilinir. Sarı Saltuk'la
ilişkilendirildiğinde Bektaşi tekkesi olma ihtimali daha yüksektir.
Şekil 2. 5.Blagay Bektaşi Tekkesi [43]
2.4.2.2. Bosna Hersek’te Bulunan Diğer Tekkeler
Bosna Hersek’te bulunan ancak hakkında detaylı bilgiye ulaşılamamış diğer
Bektaşi tekkelerini şu şekilde saymak mümkündür:
• Gradiška Bektaşi Tekkesi: Gradiška,
• İzvornik Bektaşi Tekkesi: İzvornik,
• Konjiç Bektaşi Tekkesi: Konjiç (Konyiç),
• Saraybosna Bektaşi Tekkesi: Sarajevo (Saraybosna),
• Tuzla Bektaşi Tekkesi: Tuzla [44].
23
2.4.3. Bulgaristan’da Bektaşi Tekkeleri
Bulgaristan’da Bektaşi tekkeleri bakımından oldukça zengin bir yapı vardır.
Burada bulunan tekkeleri şu başlıklar altında ele almak mümkündür:
2.4.3.1. Akyazılı Sultan Bektaşi Tekkesi
Bulgaristan’daki en önemli Bektaşi tekkelerinden biridir. Balçık-Varna
arasındadır. Tekke içinde Hafız Halil Baba olarak da bilinen Akyazılı Sultan Baba’nın
türbesi vardır. Bu türbe Hıristiyanlar tarafından Aya Atanaş olarak da kabul
edilmektedir [45]. Akyazılı Sultan Tekkesi, Tekkeköy (Obroçişte)’de XVI.yüzyılda
Akyazılı Sultan tarafından kurulmuştur.
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, Akyazılı Sultan’ın şahsı ve Akyazılı Sultan
Tekkesi hakkında açıklamalar yapmakta ve Akyazılı Sultan’ın Hoca Ahmed Yesevi’nin
halifelerinden olduğunu söylemektedir [46]. Çelebi, Akyazılı Sultan Tekkesi ve
tekkenin bugün meydanevi olarak bilinen bölümü ile ilgili ayrıntılı açıklamalar yaparak
yedi köşeli bu yapının mimarî açıdan bir şaheser olan yüksek kubbesinden, süslemeli iç
tavanından, tavana asılı devasa büyüklükteki avizesinden, meydanevinin görülmemiş
büyüklükteki ocağından, meydanın ortasındaki şadırvandan, meydandaki şamdanlardan
ve meydanın çevresinde, tekkede kesilen kurbanların postlarının serili olduğundan söz
etmekte; ayrıca birçok dervişin yaşadığı, her gün yüzlerce mihmanın (misafir)
ağırlandığı Akyazılı Sultan Tekkesi’nin büyüklüğünde bir tekke daha görmediğini
aktarmaktadır [46]. Bugün için Akyazılı Sultan Tekkesi’nde ayakta kalan bölüm, sadece
Akyazılı Sultan Türbesi’dir. Akyazılı Sultan Türbesi, yedi köşeli bir yapı olup iki
bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm olan giriş kısmından bir kapı ile ayrılan ana mekânda
Akyazılı Sultan’ın kabri bulunmaktadır.
24
Şekil 2. 6.Akyazılı Sultan Bektaşi Tekkesi [40]
2.4.3.2. Demir Baba Tekkesi
Hasan Demir Baba Tekkesi, Deli Orman Bektaşi Tekkesi, Timur Baba Tekkesi,
Pehlivan Baba Tekkesi olarak da anılan Demir Baba Tekkesi; Razgrad ili Kemaller
(İsperih) kasabasının 6 km batısında Mumcular köyü yakınlarında, XVI. yüzyılda
Demir Baba tarafından kurulmuştur [47].
Şekil 2. 7.Demir Baba Tekkesi [40]
Demir Baba Tekkesi, derin bir vadi içinde yer almaktadır. Tekke ve hazirede yer
alan Demir Baba Türbesi, yüksek bir kaya kütlesinin önündedir. Tekke çevresinde su,
25
taş ve ağaç kültü ile ilgili unsurlar mevcuttur. Türbenin bulunduğu avlu kapının ön
tarafında “Beşparmak Kaynağı” olarak adlandırılan ve kutsal kabul edilen bir su
kaynağı vardır.
Şekil 2. 8.Demir Baba Tekkesi [40]
Bugün, sadece türbe ve türbenin bulunduğu avluda türbedar evi olarak bilinen
ahşap bir yapı mevcuttur. Daha önceleri tekkede meydanevi, aşevi, kurban kesim
yerleri, mihman evleri ve ahırların bulunduğu; 1970’lerden sonra bu yapıların yıkıldığı
bilinmektedir.
2.4.3.3. Hasköy (Haskova) Otman Baba Tekkesi
Otman Baba Tekkesi, Hasköy merkeze bağlı Tekkeköyü’nde Otman Baba
tarafından XV. yüzyılda kurulmuştur. Bugün tekke içinde yedi köşeli Otman Baba
türbesinin yanı sıra meydanevi, misafirhane, aşevi ve kurban kesimevi gibi yapı
unsurları da bulunmaktadır.
XV. yüzyılda yaşamış olan Otman Baba’nın biri Bulgaristan’ın güneyindeki
Haskova’da diğeri de Varna’da bulunan iki tekkesi vardır. Otman Baba, Anadolu ve
Balkanlarda etkin zümre olan Babailer ile ilişkiler kurmuş ve aynı çevrelerde etkin bir
rol oynamıştır [18].
26
Şekil 2. 9.Hasköy (Haskova) Otman Baba Tekkesi [40].
2.4.3.4. Kıdemli Baba Tekkesi
Kıdemli Baba Tekkesi de XVI. yüzyıl Bektaşi dervişlerinden olan Kıdemli Baba
tarafından Sliven (İslimiye) ilinin Nova Zagora (Yeni Zağra) ilçesine bağlı Grafitovo
köyünde kurulmuştur. Bugün tekke haziresinde medfun1 olan Kıdemli Baba’nın yedi
köşeli 2türbesi ayaktadır.
Şekil 2. 10.Kıdemli Baba Tekkesi [48].
1 Medfun: Defnedilmiş, gömülmüş.
2 Türbelerin yedi köşeli olarak inşa edilmesini, türbede yatan erenin soyunun on iki imamdan yedinci
imam olan İmam Musa Kayın’a çıkmasına bağlayanlar vardır. Bulgaristan’da bulunan Otman Baba,
Akyazılı Sultan, Demir Baba’nın da türbeleri yedi köşelidir. Ayrıca yedi rakamı Hurufilikle de
bağlantılıdır. Hurufilikte yedi rakamı öğretinin temel noktası olarak bilinir. Hurufiler yedi sayısı
üzerinden insan ve kozmik âlem ile ilgili çıkarımlarda bulunur. Harf ve sayılara sembolik anlamlar
yükleyerek buradan birtakım ezoterik sonuçlar çıkaran Hurufiliğin tarihte Balkanlarda güçlü şekilde
örgütlendiği bilinmektedir[32].
27
2.4.3.5. Kızana Tekkesi
Kızana Tekkesi, XVI. yüzyılda Kızana isimli bir Bektaşi şeyhi tarafından
Eskicuma (Tırgovişte) şehrinin Kızana (Momino) köyünde kurulmuştur [47]. Bugün
içinde sadece türbesi bulunan mekân, hâlen önemli bir adak merkezi konumundadır. Bu
yapısıyla tekke, farklı yapı birimlerinden oluşmaktadır. Bu birimleri kurban kesimevi,
lokma pişirme ocakları ve erzak depoları olarak saymak mümkündür.
2.4.3.6. Niğbolu Ali Koç Baba Tekkesi
Niğbolu Ali Koç Baba Tekkesi, XIV. yüzyılda Yıldırım Bayezid döneminde
bölgede faaliyet gösteren Ali Koç Baba tarafından Niğbolu’da kurulmuştur. Ali Koç
Baba’nın türbesi de tekkenin haziresindedir. Bugün sadece türbe ayakta kalmıştır. Ali
Koç Baba, Balkan Bektaşilik tarihinde önemli bir eren olarak kabul edilir [49].
Şekil 2. 11.Niğbolu Ali Koç Baba Tekkesi [40].
Ali Koç Baba Türbesi’nin dış beden duvarında Ali Koç Baba’nın, Niğbolu’nun
büyük evliyası olduğunu; Koyun Baba’nın müridi kabul edildiğini ve Hacı Bektaş
Veli’nin torunu olduğunu belirten bir levha asılıdır. Altı köşeli bir yapı olan türbenin
içerisine girildiğinde merkadın başındaki bir mezar taşı dikkati çekmektedir. Bu mezar
taşında “Ali Koç Baba Rumeli fatihi Ali Resul Hacı Bektaş torunu Rumeli fatihi Seyyid
Ali oğlu Ali Koç Baba Paşa” yazılıdır.
28
2.4.3.7. Şumnu (Şumen) Musa Baba Tekkesi
Şumnu (Şumen) Musa Baba Tekkesi, Musa Baba tarafından XVI. yüzyılda
Şumnu ilinin Yenipazar ilçesinin Tekkekozluca (İzbul) mevkiinde kurulmuştur. Bugün
sadece tekkenin haziresinde olan Musa Baba Türbesi mevcuttur.
2.4.3.8. Voden Hüseyin Baba Tekkesi
XVI. yüzyılda kurulmuş olan Voden Hüseyin Baba Tekkesi, Deliorman Adaköy
(Ostrovo)’ün yakınında Voden Park’ın içindedir. Türbesinde Hüseyin Baba medfundur.
Hüseyin Baba da Bulgaristan Bektaşiliğinin önemli isimlerinden biridir [50].
Bu tekkelerin dışında Bulgaristan’daki Bektaşi tekkeleri bölgeleriyle beraber şu
şekildedir: Abdullah Dede Tekkesi, Ali Koca Baba Zaviyesi, Melek Baba Tekkesi,
Hakir Ali Baba Zaviyesi, Kamber Baba Tekkesi, Horasani Ali Baba Zaviyesi: Rusçuk,
Genç Baba Tekkesi: Miralar köyü yakınlarında, Haydar Baba, Hekim Ali Baba Tekkesi:
Tutrakan (Denziler köyü), Hüsam Dede Tekkesi: Sofya/Dobeşince, Hüseyin Baba
Tekkesi: Duraç köyü yakınlarında, Koca Doğan Zaviyesi, Hüseyin Baba Zaviyesi,
Timur Baba Zaviyesi: Silistre, Mustafa Baba Tekkesi: Silistre ve Rusçuk arasında, Kurt
Baba Tekkesi: Belören (Belveren), Musa Baba Zaviyesi: Kozluca, Mustafa Baba
Tekkesi: Hasköy/Filibe, Bali Tekkesi: Razgrad yakınlarında, Üç Gaziler: Hloi
(Hebilköy) yakınlarında [44], Aziz İsmail Baba Tekke ve Türbesi: İstrumnitsa’da,
Tırnova Bektaşi Tekkesi: Tırnova’da, Koşukavak Evhad Baba Tekkesi: Koşukavak
ilçesinin kuzeyinde [45].
2.4.4.Kosova’da Bektaşi Tekkeleri
Kosova’da Bektaşilik ve Bektaşi tekkeleri hakkında en eski kaynak XVII.
yüzyılda Kosova’yı ziyâret eden Evliya Çelebi’dir. Çelebi [51]; Mitroviçe, Dubniça ve
Kaçanik’te Bektaşi tekkelerinin mevcut olduğunu belirtmiştir. Evliya Çelebi’nin
belirttiği bu tekkelerin hiçbiri bugün mevcut değildir. Aynı kaynak; Mitroviçe’de
Mustafa Baba Tekkesi’nin bulunduğunu, tekke haziresinde yer alan Mustafa Baba
Türbesi’nin çok ziyâret edildiğini yazmaktadır [51].
29
Kaçanik şehrinde de bir Bektaşi tekkesi olduğunu yazan Çelebi, buradaki tekke
hakkında fazla bilgi vermemiş; Dubniça şehrinde ise mevcut iki tekkeden birinin
Bektaşi tekkesi olduğunu ifade etmiştir [52].
Bunlardan başka XVIII. yüzyılın sonlarında Priştine’de Baba Recep isimli bir
Bektaşi babası tarafından Priştine Pîri Nâzır Câmii’nin avlusunda bir Bektaşi tekkesi
yaptırılmıştır. Tekke, XIX. yüzyılda hem tekke hem medrese olarak çalışmış; XX.
yüzyıldan itibaren ise sadece cami olarak çalışmaktadır [53].
Hafız [54]; Kosova’nın Prizren şehrinde de 1890 yılında Hacı Adem Vechi Baba
isimli bir Bektaşi önderi tarafından bir Bektaşi tekkesi kurulduğunu, Hacı Adem Vechi
Baba 1927 yılında Yakova’da vefat edince tekkenin faaliyetine son verilip dervişlerin
Yakova Bektaşi Tekkesi’ne gittiğini yazmaktadır. Günümüzde tekke binâsı mevcuttur
ve özel ev olarak kullanılmaktadır.
Kosova’da hâlen aktif olan Bektaşi tekkesi, Yakova Bektaşi Tekkesi’dir. Tekke,
XIX. yüzyılın ortalarında aslen Yakovalı Şeyh Semsettin Baba (Ö.1884) tarafından
kurulmuştur. Yakova Tekkesi; semâhâne, derviş ve şeyh odası, kahve ocağı, kütüphâne
ve misâfirhâne olarak kullanılan bölümlerden oluşmaktadır. 1945-1960 yılları arasında
Dünya Bektaşilerinin liderliğini üstlenen Baba Kâzım Bakali’nin türbesi de tekkenin
avlusunda bulunmaktadır.
Şekil 2. 12.Yakova Tekkesi [55].
30
Kosova’da yukarıda sayılanlar dışında Vulçitrin Mehmet Baba, İstimliye Hasan
Baba, Zveçan Haydar Baba Tekkelerinden söz edilse de elde kaynak bulunmamaktadır
[56].
2.4.5. Macaristan’da Bektaşi Tekkeleri
Macaristan, Budin Beylerbeyiliği olarak yüz elli yıldan fazla Osmanlı hâkimiyeti
yaşamıştır. Dolayısıyla orada da Osmanlı tekke ve zaviyelerinin olması
muhtemeldir. Ancak bu konuda bilgi ve belge hususunda derin sıkıntılar mevcuttur.
XVIII. yüzyılda Macaristan Budin’de 7, Eger’de 7, Pécs’te 6, Székesfehérvár’da
5 tekkeden söz edilmekle birlikte bunların ne kadarının Bektaşi tekkesi olduğu
bilinmemektedir. Özellikle Budin Gül Baba Tekkesi bu ayırımın dışındadır. Ondan
başka Budin’de Hızır Baba Tekkesi, Baba Miftah Tekkesi, Gazi Gürz İlyas Tekkesi,
Muhtar Baba Tekkesi, Hindi Baba Tekkesi, Eger (Eğri)’de, Dede Sultan Tekkesi (ki
tekke içinde Dede Sultan kabri vardır), Yağmur Baba Tekkesi, Pécs (İbrahim Peçevi'nin
şehridir)’de İdris Baba Tekkesi, Macaristan’daki Bektaşi tekkeleri arasında sayılabilir.
Şekil 2. 13. İdris Baba Türbesi [57]
2.4.5.1. Gül Baba Tekkesi
Macaristan Gül Baba Tekkesi, Gül Baba tarafından kendisinin 1531 yılında
Sultan Süleyman'ın daveti üzerine Budin'e gelmesiyle Budin (Budapeşte)’de
kurulmuştur. Budapeşte’nin Budin tarafında Veli Bey Kaplıcası’nın güneydoğusunda
31
yer alır. Tekke, 1686 yılında yıkılmış; Gül Baba'nın sekizgen formundaki türbesi, 1543-
1548 yılları arasında Budin Beylerbeyi olan Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Şekil 2. 14. Gül Baba Tekkesi [58]
Osmanlı'nın elinden çıkan topraklar arasına katıldıktan sonra bir süre şapel
(küçük kilise) olarak kullanılan türbe, daha sonra Sultan Abdülaziz'in 1867 yılındaki
Avrupa ziyaretinden sonra tekrar eski formuna kavuşturulmuştur. Türbe, 1885 yılında
Mimar Lajos Grill tarafından onarılmış ve türbeye dönüştürülmüştür. II. Dünya Savaşı
sırasında ağır hasara uğrayan türbe, 1963'te Macar hükûmeti tarafından eski durumuna
getirilmiştir.
32
Şekil 2. 15. Gül Baba Tekkesi [59]
2.4.6.Makedonya’da Bektaşi Tekkeleri
Makedonya’da Bektaşilik XVII. yüzyıldan, özellikle de 1750’lerden, sonra
büyük bir yayılma göstermiştir. Bu nedenle Bektaşi tekkelerinin kuruluşu, daha çok
XVII. yüzyılın ikinci yarısından sonraya rastlamaktadır. Özellikle XVIII. ve XIX.
yüzyılda Arnavutluk ve Makedonya’da görev yapan birçok paşanın Bektaşi tarîkatına
mensup olması, Bektaşilerin bu bölgelerde rahatça faaliyet göstermelerine neden
olurken paşaların desteğiyle tekkeler ve zâviyeler de inşa edilmiştir [32].
Bu bölgede Bektaşi tekkelerinin çoğalmasının bir diğer nedeni de XVIII. yüzyıl
sonlarında zayıflayan devlet otoritesi ve buna bağlı olarak yeniçerilerin bu tekkeleri
isyan etmek gibi amaçları uğruna kullanma istekleridir. Bunun en çarpıcı örneği
Kalkandelen Harabâti Baba Dergâhı’dır. Tekke, Kalkandelen Paşası Recep Paşa’nın
başlattığı isyan hareketinde üs olarak kullanılmıştır. Bu durum, Abdurrahman Paşa
(Ö.1838) zamanında da devam etmiştir [32].
Makedonya’daki en büyük Bektaşi dergâhı olan Kalkandelen’deki Harabâti
Baba Bektaşi Dergâhı, çalışmanın diğer bölümlerinde detaylı olarak anlatılacaktır.
2.4.6.1. Hâce Baba Bektaşi Tekkesi
Köprülü’de Hâce Baba Bektaşi Tekkesi, XIX. yüzyılın başlarında kurulmuştur.
Köprülü çevresinde ayrıca Kırçova’da Muharrem Baba Bektaşi Tekkesi, Makedonski
Brod’da Hıdır Baba Bektaşi Tekkesi, Debre’de Ali Paşa Bektaşi Tekkesi vardır. Ayrıca
33
Pirlepe’nin Kanatlar köyünde, XIX. yüzyılda Dikmen Baba tarafından kurulmuş olan
Dikmen Baba Bektaşi Tekkesi bulunmaktadır.
2.4.6.2. Hamza Baba Bektaşi Tekkesi
İştip’te Hamza Baba Tekkesi, XIX. yüzyılın sonlarında kurulmuştur ve “Kır
Tekke”, “Yusuf Baba” adlarıyla anılmaktadır. Tekke, 1929-30 yıllarında yıkılmıştır
[37].
2.4.6.3. Harabâti Baba Dergâhı
Kalkandelen (Tetova) Harabâti Baba Dergâhı, vezirlik makamında iken Sultan
Süleyman’dan izin isteyerek dergâha çekileceğini bildiren, bunun üzerine Padişah’ın
kendisine, “Sen sersem mi oldun? Vezirlik bırakılır da orada dervîşlik mi yapılır?”
demesi üzerine “Kabûlümdür Sultânım, varsın bundan sonra bana Sersem Alî desinler.”
deyip vezirliği bırakarak Şar Dağları’nın eteklerine gelen Sersem Ali Baba tarafından
kurulmuştur. Daha sonraki yüzyıllarda Recep Paşa ve oğlu Abdurrahman Paşa, bu
şekilde kurulan Kalkandelen (Tetova) Harabâti Baba Dergâhı’na, Harabâti Baba
tarafından inşa edilen Sersem Ali Baba Türbesi’nin etrafında bir külliye yaptırmıştır. Bu
külliye içinde türbeler, mescit, semâhâne gibi dinî yapılar ve misâfirhâne, şadırvan,
çeşme, derviş evi, fatmaevi, aşevi barındırmaktadır.
Şekil 2. 16. Harabâti Baba Dergâhı Genel Görünümü
34
Şekil 2. 17. Harabâti Baba Dergâhı Yapıları
Harabâti Baba Dergâhı, aynı zamanda Sersem Ali Baba Dergâhı olarak da
bilinmektedir. Makedonya’nın en önemli ve merkezî Bektaşi dergâhıdır.
İmparatorluğun diğer bölgelerindeki Bektaşi tekkeleri ile Harabatî Baba Dergâhı
da kapatılmış ve 40-50 yıl kapalı kalmıştır. 1870 yılında Dimetoka Seyyid Ali Sultan
Tekkesi postnişini Yusuf Baba, İstip ve Köprülü’ye gelmiş; tekkenin eski aşçısı Emin
Baba’yı Harabâti Baba Dergâhı’nın postnişinliğine tâyin ederek dergâhı aktif hâle
dönüştürmüştür.
Şekil 2. 18. Harabâti Baba Dergâhı
Harabâti Baba türbesinin duvarında Hz. Hüseyin hakkında yazılmış bir nefes ve
mescidin girişinde kapının üstünde bulunan bir kitâbe mevcuttur.
35
Makedonya’da Bektaşilerin merkezi olan Harabâti Baba Dergâhı, 1912 yılında
kapatılmış ve kısa aralar hâriç tutulursa 80 yıl kapalı kalmıştır [60].
Kalkandelen’de Harabâti Baba Dergâhı’ndan başka Poroy köyünde Yaver Baba
ve Sipkovitsa köyünde de Koyun Baba isimli iki Bektaşi tekkesi daha faaliyet
göstermiştir [61].
2.4.6.4. Hüseyin Baba Tekkesi
Kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmeyen Manastır (Bitola) Hüseyin
Baba Tekkesi, II. Dünya Savaşı’na kadar faaliyet göstermiştir. Günümüzde faal değildir.
2.4.6.5. Üsküp Bektaşi Tekkeleri ve Diğer Bektaşi Tekkeleri
Üsküp’te iki Bektaşi tekkesi vardır. Bunlardan ilki olan Mustafa Baba Tekkesi,
XIX. yüzyılın başlarında Mustafa Baba tarafından kurulmuştur. Tekke içinde halen
Mustafa Baba’nın türbesi mevcuttur.
Diğeri ise Süleyman Baba Tekkesi’dir. Tekke, 1850 yılında Süleyman Baba
tarafından kurulmuştur. Süleyman Baba Tekkesi’nin önünde yer alan türbede Üsküplü
bir asker olan Süleyman Baba medfun iken türbe II. Dünya Savaşı esnasında yıkılmıştır
[54]. Hakkında yeterli bilgiye rastlanamayan Makedonya’daki diğer Bektaşi tekkelerini
şu şekilde sıralamak mümkündür:
 Ali Baba Tekkesi: Debar (Debre)
 Hıdır Baba Tekkesi: Kicevo (Kırcova)
 Kanatlar Tekkesi: Kanatlar (Kırçova yakınlarında),
 Karaca Ahmet Tekkesi,
 Mustafa Baba Tekkesi,
 Kumanovo (KaracaAhmet) Bektaşi Tekkesi: Kumanova,
 İsmail Baba Tekkesi: Usturumca [62].
2.4.7.Romanya’da Bektaşi Tekkeleri
Romanya’nın bugünkü sınırları içerisinde sayıca fazla miktarda Bektaşi
tekkesinden söz etmek mümkün değildir. Kaynak olarak da Evliya Çelebi’den başka
kaynak yoktur. Sadece üç Bektaşi tekkesinden söz edilebilir ki bunlar da bugün ayakta
36
değildir. Romanya’daki Bektaşi tekkelerini; Baba-dağ’da Sarı Saltuk’un mezarının
bulunduğu Bektaşi tekkesi, Kilyakara (Kaligra) Karadeniz sahilinde bulunan Bektaşi
tekkesi ve Balçık yakınında türbesinde Hafız Halil Baba isimli şeyhin medfun olduğu
Balkanların en büyük tekkelerinden biri olan Büyük Bektaşi Tekkesi [51] şeklinde
saymak mümkündür.
2.4.7.1. Babadağ Sarı Saltuk Türbesi ve Tekkesi
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde: “Tekiyye-i Kaligra Sultan olarak yazılmış
olan Sarı Saltuk Tekkesi ve Türbesi Romanya’nın Dobruca bölgesinde Babadağ’da
bulunmaktadır. Sarı Saltuk hakkında çok şey söylenmekte ve Balkanların pek çok
şehrinde Sarı Saltuk adıyla ziyaretgâh bulunmaktadır. Arnavutluk, Makedonya,
Hersek’te dahi türbeleri bulunmaktadır [63]. Sarı Saltuk’un bir diğer adı da Kaligra
Sultan’dır. Rivayete göre kendisi Hacı Bektaşi Veli’nin arkadaşlarından birisidir.
Şekil 2. 19. Babadağ Sarı Saltuk Makamı [64]
2.4.8. Sırbistan’da Bektaşi Tekkeleri
Sırbistan’da Bektaşilik, diğer tarîkatlar kadar yaygınlaşmamıştır. Bununla
beraber yok denecek kadar da az değildir.
Sırbistan’daki ilk Bektaşi tekkesi, Belgrad’tadır ve XVI. yüzyılda Mehmet Paşa
Yahyapasiç tarafından kurulmuştur [65]. Belgrad’ın güneydoğu bölümünde bulunan bu
tekke, Evliyâ Çelebi tarafından da zikredilmiştir. Mehmet Paşa Yahyapasiç Tekkesi,
1863 yılında çizilen Belgrad şehir planında da gösterilmiştir [51].
37
Sırbistan’da Belgrad’dan başka Niş şehrinde de Köprübaşı Tekkesi isimli bir
Bektaşi tekkesi bulunmaktadır. Çelebi [51], bu tekkenin haziresinde Sefer Baba isimli
bir zatın türbesinin olduğunu zikretmektedir.
2.4.9.Yunanistan’da Bektaşi Tekkeleri
Hasluck[2]’a göre Yunanistan’daki en eski Bektaşi tekkelerinden biri olarak
Yunanistan’ın Thesalia (Farsalla) bölgesinde kalan Durballı (Türbe-i Ali) Tekkesi’ni
saymak mümkündür. Tekke, özellikle Arnavut Bektaşilerinin çok önem verdiği ve
XIX. yüzyılda Arnavutluk’ta faaliyet gösteren birçok baba ve dervişin yetiştiği bir
tekkedir. Durballı Tekkesi’ni Seyyid Ali Sultan’ın müritlerinden olan Durballı Sultan,
1480 yılında kurmuştur [2].
Yunanistan’da bulunan tekkelerin hemen hemen tamamı Bektaşi tekkesidir.
Bununla beraber bu tekkeleri şu başlıklar altında ele almak mümkündür:
2.4.9.1. Alasonya (Salih Baba) Bektaşi Tekkesi
Tekke, Alasonya’da şehrin dış kenarında Serfiçe yolunun bir tarafındadır. Salih
Baba’nın kabri haziresindedir. XVIII. yüzyılda yapıldığı söylenmektedir.
2.4.9.2. Dimetoka Mürsel Baba Tekkesi
Seyyid Ali Sultan’la aynı tarihlerde Balım Sultan’ın babası Mürsel Baba
tarafından Dimetoka’da kurulmuştur. Bugün eser yoktur.
2.4.9.3. Hasan Baba Tekkesi
Teselya’da Yenişehir ile Ampelaika arasında Tempe (Tempi) Vadisi’nde,
Yenişehir’in 20 km kadar uzağında bulunmaktadır. XV. yüzyılda Hasan Baba tarafından
kurulmuş olan bir Bektaşi tekkesidir.
Hasan Baba Tekkesi ile Türbe aynı yapıdır. Eski resimlerinde görüldüğü gibi bir
düzlükte kurulan yapılar; kubbeli, 5.90m x 5.80m ölçülerinde, kubbeyle örtülü türbe ile
ona bitişik, dikdörtgen planlı tekke binasından oluşmaktadır.
38
Şekil 2. 20. Hasan Baba Tekkesi [66]
2.4.9.4. Horasanizade Mevlana Derviş Ali Bektaşi Tekkesi (Dergâhı)
Yunanistan’da Girit’tedir. Tekke, Horasanizade Mevlana Derviş Ali
komutasında Bektaşilerin Girit Savaşı’na katılarak büyük bir fayda sağlamış
olmalarından dolayı Serdar Gazi Deli Hüseyin Paşa hayratı olarak İnadiye Kalesi
eteklerinde 1650’li yıllarda yapılmıştır. 1811 yılında Horasan’dan gelen aynı ismi
taşıyan Derviş Ali Baba, burayı tamir etmiştir. Müslümanların Girit’i mecburen terk
etmelerinden sonra bu yapının yıkıldığı bilinmektedir [43].
2.4.9.5. İskeçe Bektaşi Tekkesi
İskeçe Bektaşi Tekkesi, Hacı Hasip Baba Tekkesi olarak da bilinmektedir. Hacı
Hasip Baba ve İbrahim Baba tarafından 1800’lü yılların sonlarında kurulmuştur.
Tekkenin giriş kapısının üzerinde bir kitabesi mevcuttur.
39
Şekil 2. 21. İskeçe Bektaşi Tekkesi [67]
2.4.9.6. Katarin Bektaşi Tekkesi
Katarin’de şehrin girişinde olan Bektaşi tekkesi hakkında bugün herhangi bir
bilgi bulunmamaktadır.
Şekil 2. 22. Katarin Bektaşi Tekkesi [67].
2.4.9.7. Kesriye Bektaşi Tekkesi
Kesriye Bektaşi Tekkesi, Kesriye şehrinin girişinde ve Florina yolu üzerinde
bulunmaktadır. Bugün hâlen ayaktadır. Ne zaman kurulduğu bilinmemekle beraber
40
1826 yılında zarar görmüştür. Haziresinde medfun olan Aziz Kasım Baba’ya istinaden
ilk dönem tekkeleri arasında sayılabilir.
Kesriye’de ayrıca Topluca’da (Kışlalar yanında) ikinci bir tekke daha vardır. Bu
tekkenin haziresinde Sancaktar Ali Baba’nın türbe ve mezarı kalmıştır. Kesriye’deki
diğer tekke de kenar mahallelerde kalan Aydın Baba Tekkesi’dir.
2.4.9.8. Reni Bektaşi Tekkesi
Reni Bektaşi Tekkesi, Teselya bölgesinde kalmış olan tek Bektaşi tekkesidir.
Velestin ile Fersala arasında bulunan Reni’dedir. İlk dönem tekkeleri içinde sayılabilir.
Haziresinde hepsi Türk fetihleri devrinin ünlü alperenlerinden olan Torbalı Sultan Cafer
ve Mustafa Babalar medfundur. Latin Manastırı üzerine bina edildiği söylenmektedir.
Türbelerin mimarisi XVII. yüzyıl mimarisidir ve mimari açısından dikkat çekicidir.
Bölgede şu an mevcut olmayan ancak daha önce faal olan diğer Bektaşi tekkeleri
şunlardır: Tatar yakınlarında Ballı Baba Tekkesi, Köpekli köyü civarında Şahin Baba
Tekkesi, Tempe Boğazı girişinde Hasan Baba Tekkesi, Tırhâlâ Tırıkkale’de Ali Baba
Tekkesi, Yenişehir Larissa’da Kırk Azizler Tekkesi ve Kupekli Şahin Baba Tekkesi.
2.4.9.9. Sarıgöl (Kozana) Bektaşi Tekkeleri
Sarıgöl’de dört Bektaşi tekkesi vardır. Birincisi Cuma Bektaşi Tekkesi, Bağçe-
Topçular Bektaşi Tekkesi, Bucak-Köşeler ile Sofiler köyleri arasında bulunan Memi
Bey Sultan Tekkesi ve Sarıgöl ile Kayalar arasında yer alan, içinde şeyhi Gazi Baba’nın
da medfun olduğu Aynalı’da Gazi Baba Tekkesi’dir.
2.4.9.10. Selanik Bektaşi Tekkesi
Makedonya bölgesi Bektaşi tekkelerinden olan ve Selânik’in batı yakasında
bulunan Bektaşi Tekkesi, Balkan Savaşı’nda tahrip edilmiştir. Tekke hakkında bilgi
yoktur.
41
2.4.9.11. Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli Sultan ) Tekkesi
Yunanistan’daki önemli bir Bektaşi tekkesi de Osmanlı Devleti’nin
Balkanlardaki ilk tekkesi olan Seyyid Ali Sultan Bektaşi Tekkesi’dir. Tanrıdağ Bektaşi
Tekkesi olarak da bilinen Kızıl Deli Sultan Dergâhı, Yunanistan’ın Dimetoka şehrinde
bulunmaktadır. Tekke, Edirne’nin fethini müteakip 1397 yılında Seyyid Deli Sultan
tarafından kurulmuştur.
Seyyid Ali Sultan Tekkesi, Bektaşilikte bir halifelik makamıdır ve Bektaşiliğin
sayılı dergâhları arasında yer almaktadır. Dimetoka’da Ruşenler ve Babalar köyü
arasındadır. Burası hem Balkanlardaki ilk tekke hem de Balkanlardaki ilk toprak sahibi
kılınmış tekke olma özelliğine sahiptir. Günümüzde tekke ve türbe ayaktadır. Seyyid
Ali Sultan Tekkesi, Bektaşiliğin ikinci piri sayılan Balım Sultan’ın yetiştiği tekkedir.
Kızıl Deli Sultan Dergâhı 1826 yılında II. Mahmud tarafından başlatılan Yeniçeri-
Bektaşi katliamlarından dolayı zarar görmüştür. Dergâhta son postnişin olan Cefai Baba
hayatını kaybetmiştir [18].
Şekil 2. 23. Seyyid Ali Sultan Tekkesi [40]
Tekke bugün türbe, misafirhane, salhane, üç aşhane, üç çeşmelik, bir
abdesthane, mescid ve mezarlığıyla ayaktadır. Hâlen bölgede Hıdrellez şenlikleri
tekkede kutlanmaktadır.
42
2.4.9.12. Vudurina Köyü Tekkesi
Vudurina Bektaşi Tekkesi (Emine Baba Tekkesi), Kesriye’nin ve Anakilitsa
panayır yerinin batısında Vudurina köyü içindeki evlerden biridir. Hâlen faaldir ve
haziresinde şeyhlerinin mezarı bulunmaktadır.
2.4.9.13. Yunanistan’da Diğer Bektaşi Tekkeleri
Yunanistan’da ayrıca Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli Sultan) Dergâhı ve
Horasanizade Mevlana Derviş Ali Bektaşi Dergâhı dışında Yanya Bektaşi Dergâhı,
Mağaralı Köy Bektaşi Dergâhı, İbrahim Baba Dergâhı, Resmo Bektaşi Tekkesi,
Abdullah Paşa Bektaşi Tekkesi, İneova Tekkesi, Hasan Baba Dergâhı, Salih Dede
Bektaşi Dergâhı, İstanköy Adası Dergâhı adında pek çok Bektaşi dergâh ve tekkesi
bulunduğu bilinmektedir [18]. Yunanistan’da bulunan Bektaşi tekkelerini bölgeleriyle
beraber şu şekilde saymak mümkündür:
a) Batı Trakya Evros Bölgesindeki Tekkeler:
Bu bölgede Dimetoka ve Ferecik önemli Bektaşi merkezleri olarak sayılabilir.
Dimetoka’da faaliyet göstermiş diğer Bektaşi Tekkeleri şunlardır: Gazi Ferhat Baba,
Öksüz Baba, Abdal Cüneyd, Ahi Denek, Çakmak Dede, Develi Dede, Karagöz Bey,
Yağmur Baba, Nasuh Bey, Timurhan Şeyh, Hasan Baba, Şahin Baba–Şahin Sufi Sultan,
Şeyh Musluhiddin Baba, Timur Baba, Demirhan Baba, Şeyh Dede Baba Bektaşi
Tekkesi.
Bölgede Bektaşiliğin yoğun olduğu ikinci nokta Ferecik’tir. Ferecik’in yukarı
bölgesinde İbrahim Baba Tekkesi vardır. Tekke bugün yıkıntı hâlindedir ve haziresinde
beş dervişin mezarı vardır. Yine Ferecik’e 5 mil uzaklıkta da Nefes Baba Tekkesi ve
türbesi vardır. Ferecik’e 6-7 mil uzaklıkta Rüstem Baba Tekkesi vardır. Rüstem
Baba’nın mezarı hâlâ bu tekke yıkıntısının bahçesindedir. Ferecik’te diğer Bektaşi
tekkeleri şunlardır: Ahi Horasan, Ahi Baba, Ahi Turan Şah, Cuyi Dede, Veli Dede,
Şeyh Siyah Taccüddin, Göbekli Saraç Baba, Ferecik Tekkesi, Gaziler Tekkesi.
Bölgede faaliyet göstermiş diğer Bektaşi tekkeleri şunlardır: Ali Baba Zaviyesi,
Binbiroklu Ahmet Baba Zaviyesi, Elmalı Baba Zaviyesi, Eski Baba Zaviyesi, Mümin
43
Baba Zaviyesi, Timur Baba Zaviyesi, Yaran Baba Zaviyesi, Mürsel Baba Zaviyesi:
Tsermen (Çirmen), Aşağı Tekke: Mikroderio (Küçük Derbent) köyü, Gazi Hasan Baba:
Sidiro (Demirören) köyü, Çilingir Baba: Haldini (Ilanlı/Yılanlı), Işıklar Nefes Baba:
Loutros (Ilıca) köyü, Sancaktar Baba, Hızır Baba Tekkesi: Makri (Miri) köyü.
Bu tekkelerin Balkanlara ilk Türk fatihleriyle gelmiş olan dervişler tarafından
kurulduğu söylenir. Nefes Baba’nın Fas Meliki’nin oğlu olduğu rivayeti de vardır.
b) Rodopi İdare Bölümündeki Bektaşi Tekkeleri:
Bu bölgedeki Bektaşi tekkeleri şunlardır: Kara Ahmed, Pospos (Puşpuş),
Süpüren Mahmut Dede: Komotini (Gümülcüne), Ak Baba, Taşlık: Petrota (Taşlık)
köyü, Kamber Baba: Anokambi (Yukarı Kamberler) ve Kato Kambi (Aşağı Kamberler)
köyü. Ayrıca Raşiye: Mega Evmiro (Büyük Mursalı), Ahmet oğlu Ahmet Baba: Genisia
(Yenice Karasu) köyü tekkesini saymak gerekir.
c) Epir Bölgesi Bektaşi Tekkeleri:
Epir bölgesi de Yunanistan topraklarındaki Bektaşiliğin en önemli
merkezlerinden biridir. Yanya ile Miçova arasındaki yol üzerinde bir tekke hâlâ
ayaktadır. Bu bölgedeki Bektaşi tekkeleri yoğun olarak Ergiri’dedir. Burada Hacı
Süleyman Baba Tekkesi vardır. Ayrıca Tepedelen ve civarında Düka, Turan’da (Aziz
Ali Baba), Veli köyde ve Nevaliya’da Bektaşi tekkeleri faaliyet göstermişlerdir. Ayrıca
Lîk (Leak) Tepedelen Nehri’ni geçen Tre-buşik Tepesi’nin yamaçları üzerinde de bir
Bektaşi tekkesi vardır [45].
d) Girit Bölgesi Bektaşi Tekkeleri:
Girit’te Bektaşi tekkeleri, Girit’in Kandiye, Resmo ve Hanya şehirlerindedir.
Horasanlı Ali Dede Tekkesi, Kandiye’de; Hasan Baba Tekkesi, Resmo’dadır.
e) Makedonya Bölgesi Bektaşi Tekkeleri:
Bu bölge Bektaşi tekkeleri bakımından oldukça zengindir. Bölgedeki tekkeler
şunlardır: Gazi Baba Türbesi: İneli, Kesriye Topluca Bektaşi Tekkesi: Kışlalar
44
yanındadır (bahçesinde Sancaktar Ali Baba’nın türbe ve mezarı vardır), Kesriye Aydın
Baba Tekke ve Türbesi: Kesriye’nin kenar mahallelerindedir (içinde Aydın Baba’nın
türbesi vardır.) Odra Bektaşi Tekkesi: Kesriye’nin batısında, Anakilitsa panayır yerinin
batısında Pindos Sıradağları’ndan birinin yamacı üzerinde.
Bakırcı ve Türkan [44] ayrıca Alikulu Tekkesi: Aydınlı/Agia, Kesrin Dergâhı,
Katerini Bektaşi Tekkesi: Katerini, Kasım Baba Tekkesi ve Sancaktar Ali Baba Türbesi:
Kastoria’yı Yunanistan’daki Bektaşi tekkeleri arasında saymıştır.
Bektaşi tekkelerinin Balkanlardaki varlığı, bu coğrafyaya ait dini ve kültürel
birikimin kodlarını elde edebileceğimiz en önemli unsurlardan biridir. Balkanlardaki
Bektaşi tekkelerinin tespitinden sonra enerji verimliliği kriterleri sunularak bu tarikat
yapılarından merkezi ve kapsamlı bir yapı grubundan oluşması sebebiyle Harabâti Baba
Dergâhı uygulama alanı olarak seçilmiş ve enerji verimliliği kriterleri bağlamında analiz
edilmiştir.
45
BÖLÜM 3
BİNALARDA ENERJİ VERİMLİLİĞİ ETKENLERİ
3.1. Enerji Verimliliği
Hayatımızı her yönüyle etkileyen enerji; ısınma, aydınlanma, üretim, sanayi,
endüstri gibi insan yaşamının söz konusu olduğu hemen her alanda doğrudan veya
dolaylı olarak etkindir ve vazgeçilmezdir. Yenilenemeyen enerji kaynaklarının sonlu
olduğunu ve bilinçsiz tüketimin çevreye geri dönülemez zararlar vereceği
düşünüldüğünde enerji verimliliğinin insan hayatı ve doğa için büyük önem arz ettiği
görülecektir.
Enerji verimliliği, enerji tüketiminin insanın ihtiyacı olan konfor koşullarından
taviz vermeden en aza indirilmesidir. Tüketimi en aza indirirken enerji kayıplarını
azaltmak önemli hedeflerden biridir. Mevcut enerji kaybını mümkün olan en az
seviyede tutarak tüketilen enerjinin sürdürülebilir hâle getirilmesi durumunda faydalı bir
enerji verimliliğinden söz edilebilir. Hayat kalitesinden belli bir oranda ödün vermek
enerji tasarrufu iken kaliteden ödün vermeden minimum enerjiyle maksimum fayda
sağlamak enerji verimliliğidir.
İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için şüphesiz doğaya ve çevreye muhtaçtır.
Yaşanabilir doğa koşulları için çevreye duyarlı olmak zorundadır. Binalarda mevcut
verilerden yararlanarak ve ekolojik tasarımlar yaparak çevreye karşı duyarlı
davranabiliriz. Enerji, yaşamımızın her alanında bize lazım olan, yenilenebilir
kaynaklardan elde edilmezse tükenen ve tükenirken de çevreye zarar veren bir
sistemdir. İnsan için maksimum faydayı minimum girdilerle elde edersek enerji
verimliliği sağlamış oluruz. Böylece daha az enerji harcayıp uzun vadede daha çok
kazanç sağlarız. Enerji verimliliği sağlanan binalarda yaşamak sadece birinci dereceden
46
yaşayanlara fayda sağlamakla kalmaz. Daha temiz su kaynakları, daha temiz bir hava,
korunmuş yeşil alanlar ile gelecek nesillere de kazanç sağlamış oluruz.
3.2. Binalarda Enerji Verimliliği İlkeleri
Günümüzde tasarruf, verimlilik ve performans kavramlarının önemi anlaşılmış
ve yönetmeliklerle birlikte sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Binalarda enerji verimliliği,
konfor şartlarının daha az enerji tüketerek, daha az çevre kirliliği oluşturarak ve daha
düşük maliyetle sağlanmasıdır.
Binalarda enerji verimliliğini sağlamak için birtakım verilere ihtiyaç duyarız.
Bunları genel başlık olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan ilki, doğanın bize
sunduğu ve müdahale şansımızın olmadığı çevresel verilerdir. İkincisi ise tasarım ve
inşa aşamasında vereceğimiz karar ve yaklaşımların belirlediği binaya ilişkin birtakım
yapısal verilerdir.
3.2.1. Çevresel Veriler
Çevresel veriler, bizim müdahale şansımızın olmadığı birtakım verilerdir. Biz
tasarım veya inşa aşamasında bu verileri dikkate alarak ve onlardan faydalanarak enerji
verimliliği sağlayabiliriz. Bir binada sağlanan enerji verimliliği binanın bulunduğu
topografyaya, o yere hâkim olan rüzgârın yönüne ve şiddetine, iklimsel sıcaklıklara,
güneşlenme süresine, yeşil bitki örtüsü gibi çevresel verilere bağlıdır. Bundan dolayı
çevresel veriler yapıların çevreyle uyumunu ve enerji davranışlarını belirlemektedir [4].
3.2.1.1. İklimsel Veriler
İklim, uzun bir zaman zarfında günlük olarak gerçekleşen hava olaylarının
ortalaması ve toplamıdır. İklim, geniş bölgelerde ve çok uzun zaman için aynı kalan
ortalama hava şartlarıdır ve bir bölgenin hava olayları bakımından karakterini tayin
eder.
Genel özellikleri bakımından sınıflandırıldığında yeryüzünde hâkim olan başlıca
iklim tipleri üçe ayrılır. Bunları sıcak iklimler, ılıman iklimler ve soğuk iklimler olarak
sıralamak mümkündür. Bu iklimler, kendi içlerinde yağış miktarı ve rejimi, kış ılıklığı,
yıllık sıcaklık ortalamaları gibi özellikler de dikkate alınarak alt iklim tiplerine ayrılır.
İklimi oluşturan koşulları sıcaklık, nem etkisi, güneş ışınımı, yağış miktarı ve
rüzgâr yönü ve hızı olarak sıralayabiliriz. Binalarda enerji verimliliğini sağlarken
binanın dış ortamını oluşturan bu iklimsel verileri yok sayamayız. Güneş ışınımı,
47
rüzgârlar, havadaki nem, dış ortam sıcaklığı olarak sayabileceğimiz bu parametreler bir
binadaki enerji verimliliğini etkileyen iklimsel verilerdir.
Şekil 3. 1. İklim Sistemlerinin Temel Elementleri [68].
Sıcaklık: Dış hava sıcaklığı güneş ışınlarının geliş açısına ve atmosfer
koşullarına bağlıdır. Dış hava sıcaklığı ve iç hava sıcaklığı yapı kabuğu ile etkileşim
hâlindedir. Güneş geliş açısı aynı olan yerleşim alanlarında sıcaklık ortalamaları
farklılık gösterir. Bu farklılık; zemin özellikleri, ışınım şiddeti, rüzgârlar ve deniz
akıntılarının yön ve şiddeti gibi parametrelerden dolayı ortaya çıkar. Dış hava sıcaklığı
24 saatlik periyotlarla değişmektedir. Gün boyu sıcaklık değişimi bir sinüs eğrisi ile
tarif edilebilir. Meteoroloji istasyonlarında dış hava sıcaklığı, kuru termometre ile birer
saatlik aralıklar ile ölçülmektedir. Mimarlık çalışmalarında 10 yıllık ortalama dış hava
sıcaklığı değerleri ele alınmaktadır. İç hava sıcaklığı ise kullanıcı konfor
gereksinimlerine, mekân fonksiyonlarına bağlı olarak değişmektedir. Mekân
fonksiyonlarına göre değişen, konfor koşullarını sağlayabilecek iç hava sıcaklığı için
önerilen değerler Tablo 3.1. de gösterilmiştir [69].
48
Tablo 3. 1. İç mekân için önerilen sıcaklık değeri [69].
Mekân
adı
İç Ortam
Havası
OC
Bağıl Nem
%
Hava Hareketi
En fazla m/s
İç Yüzey Sıcaklığı
OC
Yaz Kış Yaz Kış Yaz Kış Yaz Kış
Yaşama 22-25 19-22
40-60
arası
40-50
arası
0.2-0.4
arası
< 0.2
Hava
sıcaklığının
2-3 OC
altında
Hava
sıcaklığının
2-3 OC
altında
Yatma 19-22 17-20
Mutfak 20-22 18-20
Banyo 22-25 20-23
Wc 19-22 17-20
Koridor 19-22 17-20
Merdiven 18-20 16-18
Çalışma
odası
22-24 19-22
Nem Etkisi: Nem, havanın içinde buhar olarak bulunan suyun günlük hayattaki
karşılığıdır. Nem üç safhada bulunur: gaz (buhar), sıvı ve katı (buz). Nem geçişi
boyunca buharlaşma, yoğuşma, donma ve çözülme aşamaları gerçekleşmektedir [70].
Hava her sıcaklıkta belli bir miktar suyu buhar olarak bünyesinde tutabilir.
Havadaki nem oranı doğada ortalama %50-75 arasındadır. Günümüzdeki yapılarda ise
özellikle kış aylarında bina ısıtıldığında bu oran %15-30 arasına kadar düşer. İnsanlar
için konfor şartlarını sağlayan nem oranı %50’dir. Dolayısıyla iç mekânlarda %40-70
arasındaki nem insanlar için idealdir.
Nem oranının yüksek olduğu bölgelerde güneş ışınımının su buharı ve bulutlar
tarafından yutulması ve dağılması nedeniyle ışınım şiddeti azalmaktadır. Nem oranının
düşük olduğu bölgelerde kuru hava sıcak günlere ve soğuk gecelere neden
olmaktadır[4]. Havadaki nem oranına karşı tedbir almak insanın sağlığı açısından
önemli olduğu kadar binaların sağlığı açısından da önemlidir. Yapı biyolojisi açısından
neme karşı alınması gerekli olan önlemler alınmazsa nem binaların hastalanmasına
sebep olabilir.
49
Nemin duvar bünyesine girmesi 5 işlem ile açıklanabilir [70]:
 İlk inşa nemi
 Buhar difüzyonu
 Sıvı difüzyonu
 Su sızıntısı
 Yapı kabuğu boyunca (soğuk iklimlerde daha önemli olan) iç ve dış nemli hava
sızıntıları
Şekil 3. 2. Yapı Kabuğuna Etki Eden Çevresel Etkenler [71].
Nem; güneş ve rüzgâr etkenlerinin değişimine bağlı olarak farklılık gösterir.
Ayrıca yeryüzü bitki örtüsüne, su yüzeylerine, topoğrafik duruma bağlı değişimler
göstermektedir. Meteoroloji istasyonlarında saatlik bağıl nem ölçümleri yapılmaktadır.
Yapı elemanlarında pratik nem (sürekli nem) ve yapı nemi (özgül nemlilik) olmak üzere
iki tür nem bulunmaktadır. Yapı elemanındaki pratik nem, elemanın içinde bulunduğu
çevre koşulları olan; hava sıcaklığı, coğrafi yön, bağıl nem gibi etkenlerden
kaynaklanan ve bünyesinde sürekli barındırdığı nemdir. Yapı nemi ise uygulama
aşamasında beton, harç gibi malzemelerin bünye suyu ve ıslatılmalarından kaynaklanan
ilk inşa nemi olarak adlandırılan geçici nemidir [72].
50
Güneş ışınımı: Yapı kabuğunun opak yüzeylerini etkileyen güneş enerjisi
fiziksel olarak radyan enerjidir. Radyan enerji kendisini yutan bir yüzeye çarptığı zaman
ısı enerjisine dönüşebilen elektromanyetik dalgalardır. Farklı dalga boylarında ve farklı
şiddettedir. Üç ayrı ışınım olarak binaların üzerinde etkili olmaktadır. Bir yapı yüzeyini
etkileyen güneş ışınımı; doğrudan, yaygın ve yansıyan ışınım olmak üzere üç ayrı
bileşenden oluşmaktadır [4].
Güneş ışınlarının aracısız olarak bina yüzeyine gelmesi, doğrudan ışınım veya
direkt radyasyon olarak tanımlanmaktadır. Güneş ışınlarının her açıdan bina yüzeyine
ulaştığı güneş ışınımı ise yaygın ışınım veya dağılmış radyasyondur. Yansıyan ışınım
ise güneşten gelen ışınların yansıtıcı yüzeyler sayesinde yansıyarak binalara
ulaşmasıdır. Yansıyan ışınımın şiddeti yüzeyin yansıtma derecesine göre değişim
gösterir. Bu bağlamda binalarda enerji verimliliği elde ederken güneşten mümkün
olduğunca faydalanabilmek önemlidir. Bu bağlamda binanın yer aldığı iklim kuşağı ve
buna bağlı olan güneşlenme süresi, güneş ışınlarının aldığı eğim ve açısı önem
kazanmaktadır. Bir bina yüzeyine gelen ışınımın şiddeti;
 atmosfer koşulları,
 bulunulan yerin denizden yüksekliği,
 güneşin yükseliş açısı,
Şekil 3. 3. Güneş Işınımı
51
 güneşin azimut açısı
gibi etkenlere bağlı olarak değişmektedir [4].
Güneş ışınımı binaları iki şekilde etkilemektedir. Kısa dalga boyunda olan güneş
ışınımı binalardaki saydam yüzeylerden iç mekânlara girer ve bina içindeki yüzeyler
tarafından yutularak uzun dalga boyunda olan ısıl ışınıma dönüşür. Binaların opak
yüzeyine gelen güneş ışınımının bir kısmı masif kütlede yutularak depolanmadan evvel
bir kısmı yansıtılır. Yansıma sonrası masif kütlede depolanmış olan enerji; taşınım,
iletim ve ışınım ile iç ortama aktarılır. Yapı kabuğunun güneş ışınımına ilişkin
yutuculuk, yansıtıcılık, geçirgenlik gibi optik, toplam ısı geçirgenlik katsayısı, ısı
depolama kapasitesi, ısı yayınım katsayısı, faz kayması ve sönüm oranı gibi
termofiziksel özellikleri güneş enerjisi kazancında belirleyici etkenlerdir [8].
Yağış Miktarı: Yağışlar; rüzgârın da etkisiyle yapı bileşenlerinin yüzeyine
çarparak fiziksel aşınmaya, ıslatarak da kimyasal aşınmaya neden olmaktadır. Yapı
bileşenlerinin bünyesine giren sular, taşıdıkları tuzların kristalleşmesi sonucu
malzemede parçalanmalara yol açmaktadır. Yağış miktarı yapı kabuğunda su etkisi
olarak görülmektedir. Kabuğu oluşturan malzemelerin su geçirgenlik, kılcal emicilik
özellikleri oranında kabuğu etkilemektedir [73].
Rüzgâr Yönü ve Hızı: Rüzgâr, yeryüzündeki sıcaklık ve basınç
farklılıklarından oluşan hava akımlarıdır. Bu hava hareketlerinin yeryüzüne yaklaştıkça
zamana bağlı olarak hızı ve yönü değişim göstermektedir. Rüzgârı oluşturan bu basınç
farklarına hava kütleleri arasındaki yoğunluk farkları, yoğunluk farklarına ise sıcaklık
farkları yol açmaktadır. Hava akımlarının yönünü basınç bölgelerinin yeri, hızını ise
basınç farkı miktarları belirlemektedir [74].
Enerji verimliliği bağlamında mevsimlere göre değişim gösteren rüzgârın yönü
ve hızı önemli bir veridir. Rüzgâr yönü ve hızı, yapı kabuğunda meydana gelen ısı
iletimini ve buhar basıncını etkilemektedir. Tasarımda yapı ve yerleşme ölçeğinde
hâkim rüzgârın hızı ve esme sayısı gibi nicelikler ele alınmaktadır. Rüzgâr kontrol
edilmesi zor olan bir tasarım girdisi olsa da dikkate alınıp bir tasarım girdisi olarak
kullanıldığı takdirde iç ortam sıcaklığının serinletilmesi ve nemin azaltılması açısından
faydalıdır.
52
Soğuk iklim bölgelerinde rüzgârdan korunmak için yapının kısa kenarı hâkim
rüzgâr yönüne yönlendirilip ısı kayıpları azaltılırken sıcak iklim bölgelerinde rüzgârın
serinletici etkisinden yararlanmak için yapılar hâkim rüzgâr yönünde ve birbirlerinin
rüzgârını kesmeyecek şekilde konumlandırılır [9]. Meteoroloji istasyonlarında esme
yönü, esme sayısı ve hızı anemograflarla 2-10 m yükseklikte ölçülür ve kaydedilir. Bu
değerler kullanılarak aylara göre rüzgârgülleri çizilir [75].
3.2.1.2. Topoğrafik Veriler
Binalarda enerji verimliliği sağlanırken binanın bulunduğu bölgenin topoğrafik
özellikleri, tasarım açısından verilecek kararlarda belirleyici en temel unsurlardan
biridir. İklimsel etkiler açısından her yamaç için yamacın en ılımlı özelliklerine sahip
parçası termal kuşak şeklinde tanımlanmaktadır [76].
Bölgenin jeomorfolojik durumu ile beraber bulunduğu iklim kuşağının tipik
özellikleri enerji verimliliği ile ilgili alınacak kararların şekillendirilmesinde önemlidir.
Eğimli bir arazide güneş ışınımı ve geliş açısı eğim olmayan daha düz bir satıha göre
farklı olacağından bu arazideki bir yapıda gün ışığından faydalanılma şiddeti ve süresi
veya rüzgâr şiddetiyle beraber sıcaklığın derecesi veya doğal havalandırma olanakları
değişiklik gösterecektir. Tüm bunların bir sonucu olarak da yapılarda sağlanacak enerji
verimliliğinin farklı olması kaçınılmazdır. Yerleşilecek arazi eğimli ise yazın kazanılan
güneş ışınım enerjisi azalır ve kışın kazanılacak güneş ışınım enerjisi çoğalır. Arazinin
eğilimi, gelen güneş ışınımı miktarı ve arazinin enlemi bu konuda önemli etkenlerdendir
[77].
Topoğrafik yapının bina üzerindeki dolaylı etkileri sonucu olarak binalardaki ısı
kayıp ve kazançları da değişmektedir. Vadilerde oluşacak soğuk hava birikmesi
sebebiyle vadi tabanına yerleşen binalar daha çok ısı enerjisi kaybedecek ve enerji
verimliliği açısından olumsuz bir durum ortaya çıkacaktır. Güney yamaçlarda yer alan
binalar güneş ışınımlarından daha fazla yararlanıp kuzey yönünden gelecek rüzgârlara
daha az maruz kalacaktır. Böylelikle bu binalarda daha az ısı kaybı yaşanır ve bu durum
enerji verimliliği açısından artı bir değer sayılır. Batı yamaçları ise öğleden sonraki
zaman süresince daha yüksek ortalamadaki hava sıcaklığının ve güneş ışınımının
etkilemesi sonucu doğu yamacından daha ılık olmaktadır [10]. Farklı topoğrafik
yerleşimlerden kaynaklanan ısı kayıpları ve ortaya çıkan sıcaklık farklılıkları şekil
3.4.’te gösterilmiştir [78]
53
Şekil 3. 4. Farklı topoğrafik yerleşimlerinden kaynaklanan ısı kayıpları ve sıcaklık
değişiklikleri [78].
3.2.2. Binalara İlişkin Veriler
Kullanıcının ihtiyaç duyduğu konfor koşullarını en az enerjiyle sağlayan, ısı
kayıplarının olmadığı, yenilenebilir kaynaklardan beslenebilen binalar enerji
verimliliğinin sağlandığı binalardır. Bir binanın konumu, yerleşimi, geometrisi, mekân
kurgusu, doğal aydınlatma ve havalandırma sistemi; binanın tasarım aşamasında karar
verilen, kullanım aşamasında enerji verimliliğinin sağlanabilmesi için oldukça önemli
olan kriterlerdir. Binaların bu kriterler ışığında doğru kararlar ile tasarlanmaları dış
iklim koşullarının iç mekân konforu üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırarak
binalarda enerji verimliliği elde etmemizi sağlamaktadır.
3.2.2.1. Binanın Konumu
Dış iklim koşulları bağlamında binaların konumu hava kirliliğinin önlenmesinde,
enerji verimliliği sağlanmasında ve iklim şartlarının kontrolünde etkilidir. Binaların
konumu değerlendirirken yerey parçasının baktığı yön, yerey parçasının eğimi, yerey
parçasının konumu ve yerey parçasının örtüsü (veya güneş ışınımı yansıtma özelliği)
gibi kriterler dikkate alınır. Bina yüzeyini etkileyen ortalama güneş ışınım miktarı ve
süresi binanın konumuna dair önemli bir veridir. Bu değerin en az sıcak devrede
artırılması ısıtma, en sıcak dönemde azaltılması soğutma enerji maliyetlerini
azaltmaktadır [4]. Enerji maliyetlerinin azaltılması ise binalarda enerji verimliliği
sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
54
İklimsel verilerden olan rüzgâr etkisi de binaların konumunu belirlerken dikkate
alınan önemli bir faktördür. İlk olarak rüzgârın bina için yararlanılacak bir etmen mi
yoksa korunulacak bir etmen mi olduğuna karar verildikten sonra binayı buna uygun bir
konuma yerleştirmek; enerji korunumu sağlayarak binada enerji verimliliği elde
edilmesini sağlar. Örneğin rüzgârdan yararlanmak istiyorsak tepelere, rüzgârdan
korunmayı amaçlıyorsak ise yamaçların altlarına yerleşmek daha doğru bir karar
olacaktır.
Şekil 3. 5. İklim Özelliklerine Uygun Topoğrafik Konumlar [9].
Yapıların kendi konumu kadar birbirlerine göre olan konumu da güneş
ışınımından ve rüzgârın faydalı etkilerinden yararlanabilmeleri, bu sayede de enerji
verimliliğinin sağlanabilmesi açısından önemlidir. Binayı etkileyen güneş ışınımı ve
rüzgâr hızı; çevre binaların ve diğer engellerin söz konusu yapıdan uzaklığına,
yüksekliğine ve bu binaya göre konumlandırılış durumuna göre değişkenlik gösterir.
Eğer hedef güneş ışınımından fayda sağlamak ise bina aralıkları yakın çevredeki
binaların en uzun gölge boyuna eşit veya ondan uzun olmalıdır [79]. İklimsel özelliklere
göre değişim gösteren bu optimum bina aralıklarının ılıman iklim kuşağında yer alan
binalar için güneş ışınımı açısından 2H – 3H, rüzgâra göre ise H – 5H değerleri arasında
olması gerekir [80].
3.2.2.2. Binanın Yönlendirilişi
Dış iklim elemanlarından olan rüzgâr ve güneş ışınımının binaların üzerindeki
etkisi yöne bağlı olarak değişiklik gösterir. Güneş ışınımının bina kabuğu üzerindeki
55
ısıtıcı etkisi, rüzgârın serinletici etkisi binanın yönlendirilişine göre değişir ve doğru
bina yönlenmesi sayesinde istenen optimum fayda sağlanabilir.
Rüzgârın serinletici etkisinin daha öncelikli olduğu iklim bölgelerinde, hâkim
rüzgâr yönü binanın yönlendiriliş durumu için temel alınır. Bu da genellikle binanın
uzun cephesinin bu yöne bakacak şekilde konumlandırılmasını gerektirmektedir[6].
Bina için ihtiyaç duyulan serinletici etkinin bu şekilde sağlanması bina için fazladan bir
enerji yükü getirmeyerek enerji verimliliğine katkı sağlar. Rüzgârdan faydalanırken
şayet binanın güneş ışınımından korunması gerekiyorsa bu durumun güneşi kıran
elemanlarla engellenmesi mümkündür.
Bina yüzeyi üzerinde etkili olan güneş ışınım miktarı; enlem, eğim, yön ve
mevsimler gibi birtakım değişkenlere bağlı olarak farklılık göstermektedir. Böylece
bina kabuğunun sıcaklığı değişmekte, bu da iç mekân sıcaklığını etkilemektedir.
Rüzgârın serinletici etkisinden enerji korunumu bağlamında faydalanıldığı gibi güneş
ışınımından da bu şekilde yararlanmak binalarda konfor sıcaklığını en az enerji
tüketimiyle sağlayabilmek adına binanın yönlendirilişini önemli bir etmen yapar.
3.2.2.3. Binanın Geometrisi
Bina geometrisi ya da formu;
 Binanın çatısının türü,
 Binanın çatı eğimi,
 Bina yüksekliği,
 Biçim faktörü,
 Cephe eğimi gibi parametrelerle tanımlanabilir.
Binaların geometrisi, diğer fiziki etmenler gibi binanın dış iklim koşullarından
faydalanma ya da korunma seviyesini etkilediği için binaların enerji verimliliği
tespitinde önemli bir veridir. Bina formu, geometrik şekil, hacim yüzey alanı ilişkisi ve
hacimlerin yan yana gelme şekillerine bağlı olarak ısı kayıp ve kazançlarında etkili
olmaktadır [4].
56
Şekil 3. 6. İklim Bölgelerine Göre Optimum Bina Formları [77].
İklimsel özellikleri farklı olan yerlerde enerji kayıplarını en aza indirmek ve
enerji verimliliği elde etmek için farklı formlar seçilmelidir. Soğuk iklim bölgelerinde
enerji kaybeden yüzeyleri en aza indirmek için kompakt formlar tercih edilirken sıcak
kuru iklim bölgelerinde ise serinletici etkiyi artırıp ısı kazançlarını düşürmek için
kompakt ve avlulu formlar tercih edilir. Sıcak nemli iklim bölgelerinde uzun cephesi
hâkim rüzgâr doğrultusunda yönlendirilmiş ince uzun formlar daha doğru bir tercih
olurken ılımlı iklim bölgelerinde daha çok soğuk iklim bölgelerine nispeten daha esnek
olan kompakt formlar enerji verimliliği açısından doğru tercihler olacaktır [5].
3.2.2.4. Binada Malzeme Seçimi
Binaların üretimindeki kilit taşlardan en önemlisi malzemedir. Binalarda
kullanılan malzemeler, içinde yaşayanlara gereken konfor koşullarını sağlarken bir
yandan da çevreye duyarlı, sürdürülebilir malzemeler olmak zorundadır. Gelişen
teknoloji ile birlikte binalarda kullanılan malzemeler de gelişmektedir. Binalarda bazen
57
ileri teknoloji ürünü olan ancak yüksek enerji harcayan malzemeler tercih edilirken
bazen de az enerji harcayan yerel kaynaklı malzemeler tercih edilebilir. Yerel kaynaklı
malzemelere daha çok geleneksel yapılarda rastlamak mümkündür. Enerji etkin binalar
elde etmeyi amaçladığımızda malzeme seçiminde iki temel etkenle karşılaşmaktayız.
Birinci etken, yapının bulunduğu topoğrafyanın ekolojik yapısı içerisinde yer alması ve
çevresine yabancı bir nesne değil, yerine ait olmasıdır. Yerinin malzemesiyle oluşan
yapı ömrünü tamamladığında aynı yerde toprağa dönebilmeli ve bir çöp olmamalıdır.
İkinci etken de yapı biyolojisi açısından yapının içinde barındırdığı insanın sağlığına
olumsuz etki etmemesidir [7].
Binalarda kullanılan malzemenin enerji verimliliği açısından artı bir değer
sağlaması için kendi yaşam döngüsünde de enerji etkin olması, enerjiyi verimli
kullanması ve az enerji tüketmesi gerekmektedir. Binada kullanılan bir malzemenin
hammaddesinin elde edilmesinden yok ediliş aşamasına geçen süre zarfında enerji etkin
olan bir malzeme olması binadaki enerji verimliliğini artırmaktadır.
İlerleyen teknoloji ile beraber insanoğlunun kullanabileceği kaynakların
azalması, çevresel kirliliğin artması, çevre kaynaklı sağlık sorunlarının ortaya çıkması
gibi faktörler sebebiyle binalarda kullanılan yerel ve geleneksel malzemeye ilgi
artmıştır. Yerel malzemelerin daha ekonomik olması, sağlık açısından sorun
oluşturmaması, az enerji tüketerek ısıl performansının yüksek oluşu, çevreye duyarlı
olması gibi sebepler bu tercihin doğru olduğunun en basit kanıtlarıdır.
Ekolojik yaklaşımlar ile üretilen yapılar incelendiğinde yerel malzeme olarak
genellikle geleneksel malzemelerden kerpiç, alker, ahşap, taş, kireç sıva, cam ve bitkisel
kökenli (saman, saz kamışı) malzemelerin kullanıldığı görülmektedir [7].
3.2.2.5. Binada Doğal Aydınlatma ve Havalandırma
Binalarda enerji verimliliğini sağlamak için enerji tüketimini en aza indirmek,
yapılabilecek en önemli eylemdir. Binalarda her türlü konfordan tasarruf etsek dahi bir
yapının ışıksız ve havasız olma durumu düşünülemez ve kabul edilemez. Gün ışığı
mevcut iken bir yapının yenilenebilir bir enerji kaynağı olan gün ışığından doğru açıyla
ve yeterli derecede yararlanması, gün ışığı varken yapıda ek bir enerji tüketimi olmasına
engel olacaktır. Gün ışığından doğru şekilde yararlanabilmek için yapının pencere
açıklıklarının boyutu, yerden yüksekliği ve yönü oldukça önemlidir. Ancak yapı
yüzeyine gelen veya saydam yüzeylerden iç mekâna geçen doğrudan ve yaygın güneş
58
ışınımı, yapının –özellikle sıcak dönemde- fazladan ısınmasına sebep olacaktır. İç
mekân konforu açısından istenmeyen bir durum olan böyle bir durumda binada
kullanılacak gölgeleme araçlarıyla güneş ışınları kontrol altına alınabilir ve iç mekânın
ısınmadan aydınlık olması sağlanabilir.
Sıcak dönemde ısınan yapıların soğutulması sadece mekanik çözümler
uygulandığı takdirde yapıya oldukça fazla bir enerji tüketim yükü getirecektir. Mekanik
çözümden çok yapıyı doğal havalandırma yöntemleri ile soğutmak enerji tüketimini
düşürerek yapıda enerji verimliliği elde edilmesini sağlayacaktır. Yapılarda doğal
havalandırma; pencere, kapı gibi yapıda bulunan açıklıklardan iç mekâna giren rüzgâr
veya basınç farkı nedeni ile oluşur. Doğal havalandırmada açıklıkların hâkim rüzgâr
doğrultusunda olup olmamaları, konumları ve boyutları iç mekânda oluşturulacak
havalandırma potansiyelini belirlemektedir [4]. Yapılarda doğal havalandırma
uygulamaları yaparken birtakım asgari şartlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şartları
aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür [81]:
• Yerleşim düzeni ve yapı formu tasarımında hafif yaz rüzgârlarının
avantajlarından yararlanmak.
• Yapıların yazın hâkim rüzgâr yönünden maksimum faydayı sağlayacak uygun
yönlenmesini yapmak.
• Yapılar arasından hava geçişini kolaylaştırmak için hâkim rüzgâr yönü boyunca
nispeten dar bir plan formu tasarlamak.
• Yapı kabuğundaki açıklıkları, yapı içinden hava geçişini kolaylaştıracak şekilde
yapmak.
• Serinlik hissi oluşturmak için yapı içerisinde veya yakınında suyun
özelliklerinden yararlanmak.
• Islak yüzeylerden gelen havayı geçirerek sıcak kuru iklimlerde pasif evaporatif
soğutma yöntemlerini kullanmak.
• Havalandırmayı ve serin hava girişini arttırmak için dış rüzgâr yönünü modifiye
etmede bitki örtüsü kullanmak.
59
• İklimlendirme cihazlarını kullanma ihtiyacını minimize etmek için tavan fanları
kullanmak.
Yapıda etkin doğal havalandırma, yapının dış çevresinde ona etki eden uygun
nitelikteki hava deviniminden yararlanılarak ya da yapının içerisinde veya çevresinde
oluşan ısı etkisi ile hava devinimi oluşturularak gerçekleşebilir. Yapıda elde
edilebilecek bu doğal havalandırma aşağıdaki şekilde gösterilmiştir [82].
Şekil 3. 7. Yapılarda Doğal Havalandırma [82].
Çalışmanın 4. Bölümünde 2. bölümde açıklanan, yapılarda enerji verimliliği
sağlayan kriterler bağlamında Balkanlardaki en önemli Bektaşi yapılarından biri olan
Harâbati Baba Dergâhı detaylı olarak incelenmiş ve dergâhın enerji verimliliği
açısından analizi yapılmıştır.
60
BÖLÜM 4
UYGULAMA ÇALIŞMASI: HARABÂTİ BABA DERGÂHI
Bu tez çalışmasında Balkan coğrafyasında yer alan Bektaşi tekkeleri tespit
edilerek ulaşılabilen ve ayakta kalan tekke yapıları ile ilgili genel bilgilere yer
verilmiştir. Bu tekkeler arasında günümüzde hâlen varlığını devam ettirmesi,
Balkanlarda yer alan tekkelere nispeten oldukça büyük olması ve birçok farklı
fonksiyona sahip yapıyı bir arada bulundurarak kompleks bir özellik taşıması nedeniyle
Harabâti Baba Dergâhı uygulama alanı olarak ele alınmıştır. Bu bölümde Harabâti Baba
Dergâhı’nın tarihçesi, mekânsal kurgusu ve yapısal özellikleri tanımlanarak, dergâhı
oluşturan yapılar ayrı ayrı analiz edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda yapılar
enerji verimliliği bağlamında değerlendirilmiştir.
Harabâti Dergâhı, Makedonya’nın Kalkandelen (Tetovo) şehrinde
bulunmaktadır. Dergâhın kurucusu Sersem Ali Baba’dır. İstanbul’a çağrıldığı için
Kalkandelen’de fazla bulunamamıştır. Dergâh, Sersem Ali Baba’dan daha sonraki
yıllarda şeyhlik yapan Harabâti Baba adıyla bilinmektedir [63].
Dergâh, hem Harabâti Baba Tekkesi (Arabati Baba Tekija) hem de Sersem Ali
Baba Tekkesi olarak isim yapmıştır. Ancak genel özellikleri bakımından yapı tekke
değil dergâhtır. Sersem Ali Baba, dergâhın ilk banisi; Harabâti Baba da ikinci banisi
olarak kabul edilmektedir.
61
4.1. Harabâti Baba Dergâhı’nın Tarihçesi
Harabâti Baba Dergâhı, Rumeli'de Bektaşiliğin en önemli merkezlerinden birisi
olarak bilinmektedir. Günümüzde hâlâ ayakta ve aktif olan dergâh; Makedonya sınırları
içinde Kalkandelen (Tetovo) şehrinde, şehrin güneybatısında yer alan Tekke
Mahallesi’ndedir.
Şekil 4. 1. Kalkandelen Hava Fotoğrafı
Dergâhın kuruluş tarihi ile ilgili olarak farklı görüşler olmakla beraber 1538
(bazı rivayetler 1551) yılında Sersem Ali Baba veya Server Ali Baba adlarıyla anılan
Bektaşi babası tarafından kurulmuş olduğu, 1799 yılında Vali Recep Paşa'nın
kuruculuğunda vakıf hâline dönüştürüldüğü, Recep Paşa’nın dergâha büyük hizmetleri
olduğu ve tekkenin Kalkandelen'den başka İstanbul, Tiran, Elbasan ve Selanik'te zengin
vakıfları olduğu bilinmektedir [83].
Dergâhın kurucusu olan Server Ali Baba, Kalkandelen'e gelmeden önce
Bektaşilik'te “dedebabalık” makamını kuran ve 1520'de ilk dedebaba olarak
Hacıbektaş'taki dergâhta bu posta oturan kişidir. Server Ali Baba, Hacı Bektaş
Dergâhı’na yerleşmeden önce devlet kademesinde beylerbeyi ve vezir seviyesine kadar
yükselmiştir.
“Sersem” lakabını alışı ile ilgili olarak gördüğü bir rüya üzerine devlet işlerini
bırakıp Hacı Bektaş Veli dergâhında dinî hayata geçmek için padişahtan izin istediği, bu
kararına şaşıran Sultan Süleyman’ın kendisine: “Sen sersem mi oldun? Vezirlik bırakılır
da orada dervişlik mi yapılır?” demesi üzerine: “Kabulümdür Sultânım, varsın bana
sersem desinler.” Dediği ve bunun üzerine sultanın Server Ali’ye izin verdiği rivayet
edilmektedir [84]. Sadettin Nüzhet Ergun, Server Ali Baba’nın 1551 yılında Hacı
62
Bektaş Dergâhı babası olduğunu ve 1569 yılında muhtemelen Kalkandelen'de vefat
ettiğini yazmaktadır [85].
Dergâhın ikinci banisi olarak gösterilen, dergâha ismini veren ve 1780 yılında
vefat etmiş olan Harabâti Baba’nın dört arkadaşı ile Bektaşiliği yaymak için Rumeli'ye
gelmiş olduğu, aslen Malatyalı olduğu, Kalkandelen'e geldiğinde dergâhta yanan bir
kandil gördüğü, bunun Server Ali Baba'nın ruhu olduğunu söyleyerek buraya onun için
bir türbe yaptırdığı rivayet edilmektedir [86].
Tekkenin kuruluşu ile ilgili olarak farklı görüşler de bulunmaktadır. Hasluck,
Server Ali Baba'nın kabrinin Muharrem Baba tarafından keşfedildiğini ve onun
tavsiyesiyle 1832 yılında Rıza Paşa tarafından yaptırıldığını söylerken Krum Tomovski
ve Galaba Palikruâeva gibi araştırmacılar ise dergâhın 1799'da yaptırıldığı
görüşündedir.
Ekrem Hakkı Ayverdi, dergâhın XVI. yüzyılın sonlarına doğru yaptırılmış
olduğundan bahisle Harabâti Baba döneminde Recep Paşa tarafından da genişletilerek
büyütüldüğünü yazmaktadır. Dönemin Kosova valisi olan Recep Paşa, dergâha 50
hektarlık arazi vakfedip yeniden yaptıran kişidir. Mezarı, dergâhın bahçesindedir [87].
Dergâhın 1815 tarihli vakfiyesine göre dergâhta Harabâti Baba'dan sonra on bir
şeyh görev yapmıştır. Kalkandelen ve çevresinde Bektaşiliğin yayılmasında büyük
etkisi olan dergâh, uzun zaman bölgede önemli bir Bektaşi merkezi olarak faaliyet
göstermiştir.
1912 yılına kadar aktif olarak faaliyetlerini sürdüren dergâh, bu tarihten sonra
uzun bir süre terk edilmiş ve tekkenin büyük bir kısmı yıkılmıştır. 1945 yılında
kapatılan tekke, 1946 yılında eşkıyalar tarafından yakılmıştır. Harabâti Baba Tekkesi,
1967 yılında restore edilmiş ve uzun müddet gerçek amacından uzak, turistik tesis
olarak kullanılmıştır. 1992'de dergâhın Kışevi ve Meydanevi gibi bazı bölümleri
yeniden açılmıştır. 2001'deki Ohri Çerçeve Antlaşması'ndan sonra turistik tesis olarak
kullanılan bölümler kapatılmıştır [87].
63
4.2. Harabâti Baba Dergahı’nin İklimsel Özellikleri
Harabâti Baba Dergâhı Makedonya’nın Kalkandelen (Tetovo) şehrinde
bulunmaktadır. Kalkandelen Makedonya’nın Porog bölgesinde, 42°00' K - 21.745275 D
enlem ve boylamda yer almaktadır.
Topoğrafya olarak Harabâti Baba Dergâhı; batısında Şar Dağları’nın uzandığı,
büyük kot farklılıkları olmayan düz bir satıhta kurulmuştur.
Şekil 4. 2. Kalkandelen’in Topoğrafik Haritası [88].
Makedonya, kurulduğu engebeli arazi ve onu çevreleyen dağların etkisi sonucu
değişen Akdeniz iklimine ve karasal iklime sahiptir. Daha çok nehir kenarlarında ve
Yunanistan sınırına yakın bölgelerde Akdeniz iklimi görülürken, ülkenin geniş bir
kısmında karasal iklim özellikleri görülmektedir. Soğuk dönemin soğuk ve yağışlı
geçerken, sıcak dönemin sıcak ve kuru geçtiği görülmektedir. Ayrıca dağlık bölgelerde
dağ iklimi özelliklerine rastlanmakta, bu bölgelerde soğuk dönemler orta derecede
nemli ve kar yağışlı, sıcak dönemler ise kısa ve soğuk geçmektedir.
Şar dağlarının çevrelediği bir ovada yer alan Harabâti Baba Dergâhı,
Makedonya’nın Kalkandelen şehrinde yer almakta ve bölgede hakim olan iklim
koşulları karasal iklim özellikleri ile örtüşmektedir. Bölgede sıcak dönemler nemli ve
sıcak; soğuk dönemler soğuk ve kar yağışlıdır. İlkbahar ve sonbaharda sık sık yağışlar
görülür. En yüksek sıcaklık Temmuz ve Ağustos aylarında 28/29C, en düşük sıcaklık
ise Ocak ayında -2/-3C olarak elde edilmektedir (Şekil 4.4).
64
Şekil 4. 3. Kalkandelen Yıllık Ortalama Sıcaklık Grafiği [89].
Şekil 4.5. te Kalkandelen’e ait 24 saatlik periyotlarda aylara göre değişen güneş
hareketleri ifade edilmiştir. Grafiğe göre Kalkandelen’de Temmuz ve Ağustos aylarında
güneşlenme süresi 16 saatlere ulaşırken kış periyodunda 9 saate kadar düşmektedir.
Şekil 4. 4. Kalkandelen Güneş Hareketleri [90].
Şekil 4.5. de Kalkandelen’e ait güneş yörünge diyagramı görülmektedir.
Güneşin açısını, yüksekliğine karşı gösteren diyagram, güneşin pozisyonunu yılın belli
günlerinde bir zaman fonksiyonu gibi göstermektedir [90].
65
Şekil 4. 5. Kalkandelen Güneş Yörünge Diyagramı [90].
Şekil 4.6. da Kalkandelen’e ait yıllık güneşlenme, sıcaklık, rüzgar hızı değerleri
ve yağış miktarı ve yağışlı geçen gün sayısı görülmektedir. Güneşlenme süresinin en
yüksek Temmuz ayında görülmektedir. En sıcak ayın Ağustos ayı olduğu, rüzgâr
hızının en yüksek hıza Şubat ayında ulaştığı görülmektedir. Yağış miktarı en fazla
Kasım ayında düşerken, yıl içerisinde yağışlı gün sayısı ise en fazla Mayıs ayındadır.
Şekil 4. 6. Kalkandelen Yüzey Meteorolojisi [90].
Bölgede hâkim rüzgâr yönü kuzeybatı rüzgârı olan karayeldir. Gündüzleri dağ
dorukları, vadi ve ovalardan daha çabuk ısınır. Bu sebeple gündüzleri rüzgâr Harabâti
Baba Dergâhı’ndan Şar Dağları’na doğru eser. Gece olduğuna ise bu durum tam tersidir.
Vadi ve ovalar henüz sıcak ve nemli iken dağların dorukları daha çabuk soğur ve
rüzgârlar dağlardan ovalara doğru eser.
66
Şekil 4. 7. Kalkandelen (Tetovo) Yıllık Rüzgâr Yönü Dağılımı[91].
4.3. Harabâti Baba Dergâhı’nın Mekânsal Kurgusu ve Yapısal Özellikleri
Harabâti Baba Dergâhı, 26.700 m²’lik bir alana kurulmuş olan ve çevresi 3 metre
yüksekliğinde moloz taşlardan örülmüş, dört tarafında birer kapı olan, mazgallı
duvarlarla çevrili büyük bir Bektaşi Dergâhıdır. Bir anlamda Bektaşi külliyesi olarak da
kabul edilebilir. Bektaşi tekkelerinin genel olarak şehir dışında yapılması geleneğine
uygun olarak Kalkandelen’in şehir merkezine uzak bir semtinde kurulmuştur [90].
Dergâh farklı fonksiyonlara sahip birçok yapının bir araya gelmesiyle
oluşmuştur. Binalar farklı yıllarda pek çok kez tadilat geçirmiştir. İbrahim Hakkı
Ayverdi[1] dergâh yapılarının Recep ve Abdurrahman Paşalar döneminde (1800-
1820ler) tadilat geçirdiğini; son dönemlerinde de camekânlar, sundurmalar ilave
edildiğini ve aslında ilk hâlinin tabiatla çok daha fazla iç içe olduğunu yazmıştır.
Harabâti Baba Dergâhı’na bu tez çalışması için yapılan ziyarette de pek çok açık
sundurmanın camekânlarla kapatıldığı, ilave katların yapıldığı tespit edilmiş ve
fotoğraflanmıştır.
Dergâh içindeki bütün birimlerin konumları aşağıdaki vaziyet planında renkli lejant
ile belirtilmiştir. Harabâti Baba Dergâhı’nı oluşturan yapılar içinde temel fonksiyonlara
hizmet eden yapıların dışında yeşil doku, çeşme, türbe yapıları ve tekkeye hizmet
edenlerin defnedildiği mezarlar da bulunmaktadır.
Bu çalışma kapsamında enerji verimliliği açısından yapılan değerlendirmeye tekkeyi
oluşturan birimlerden içinde yaşamsal döngünün olduğu, bina olma özelliğini devam
ettiren;
67
 Askerihane (Misafirhane)
 Ahır (Atevi)
 Aşevi
 Kışevi
 Fatmaevi
 Meydanevi
 Ambarevi (Konak) birimleri dahil edilmiştir.
Dergâh yapılarından türbeler için ayrılmış olan yapılar içerisinde yaşamsal bir
döngü olmaması, şadırvan yapısının ise sadece sıcak dönemde kullanılması sebebiyle
çalışma kapsamında söz konusu yapılar enerji verimliliği açısından değerlendirme dışı
bırakılmıştır.
Şekil 4. 9. Harabâti Baba Dergâhı Vaziyet Planı
Harabâti Baba Dergâhı’nı oluşturan bu yapılar, fotoğraf ve plan şemalarıyla aşağıda
daha detaylı anlatılmıştır. Birçok farklı dönemde tadilat ve değişikliğe uğramış olan
yapılardan mümkün olduğu kadar kesin bilgi edinebilmek adına yerinde yapılan
incelemelerde elde edilen çizim, kroki ve fotoğraflar yapılara ait analiz tabloları ile
aşağıda yer almaktadır.
68
Tablo 4. 1. Askerihane Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil a. Kuzey Cephesi
Harabâti Baba Dergâhı’nin günümüzde ana giriş kapısı olarak kullanılan büyük kapının
hemen solunda yer alan yapı, askerihane – misafirhane olarak kullanılmıştır. Tekke ilk
inşa edildiğinde tek katlı olan yapıya farklı otoriteler tarafından kullanıldığı dönemlerde
ilave kat yapılmış ve bu katlar farklı amaçlarla kullanılmıştır. Mevcut durumda kapalı
olan yapının üst katlarının da oldukça yıkılmış durumda olduğu görülmektedir.
Şekil b. Batı Cephesi
Şekil c. Doğu Cephesi
Dergâh yapılarından ilk olarak ele alınan bu yapı, şematik olarak kuzeydoğu-güneybatı
yönünde dikdörtgen planlı olup 14.37 m x 22.60 m ölçülerindedir. Orijinalinde tek katlı
olan yapının giriş katında batı cephesi (Şekil.b) boyunca saçak yüksekliği 310 cm olan,
297 cm aralıklarla sıralanan dikmelerle sınırlandırılmış bir sundurma mevcuttur.
Günümüzde bu mekân, camekânlarla kapatılmıştır. Bu cephede dışarı açılan ancak
mevcut durumda iç açıklık gibi davranan 230 cm genişliğinde tonoz pencereler
bulunmaktadır. Yapının kuzey cephesinde (Şekil.a) ise 80 cm x 110 cm boyutlarında 3
adet pencere mevcuttur. Ayrıca bu cepheye bitişik olarak büyük kapının gözetleme
alanına çıkışı sağlayan ahşap bir merdiven vardır. Yapının daha sonra ilave edilen ikinci
69
ve üçüncü katlarında da orijinaline benzer pencereler kullanılmıştır.
Kuzey cephesinde giriş katıyla aynı pencereler tekrar etmektedir. Batı cephesinde
(Şekil.b) ise cephenin yarısına kadar daha sonra camekânla kapatıldığı düşünülen bir
sundurma ve cephenin devamında 80 cm x 110 cm boyutlarında her katta 4’er pencere
mevcuttur. Camekânın arkasında üst kata çıkışı sağlayan ahşap bir merdiven olduğu
görülmektedir.
Askerihane binasının tekkenin dış duvarlarına dayalı olan doğu cephesinde bina ile
duvar arasında bir döşeme oluşturarak yaklaşık 150 cm’lik bir teras elde edilmiş ve
buraya açılan kapılar yapılmıştır. Bu kapıların ölçüleri 140 cm x 210 cm’dir. Kat
yüksekliğinin 205 cm olduğu yapıda, yüksekliği 200 cm olan bir çatı arası piyesi elde
edilmiştir. Sonradan ilave olarak yapılan katlarda duvar malzemesi olarak tuğla
kullanılmıştır.
Şekil d. İç mekan
Şekil e. Kuzey cephesi
.
70
Tablo 4. 2. Ahır Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil.a. Kuzey Cephesi
Harabâti Baba Dergâhı’nın önemli yapılarından biri olan ahır yapısı, dergâhta ikamet
eden dervişlerin veya erenlerin binek hayvanları için yapılmış bir birimdir. Ahır
yapısının kuzey cephesindeki geniş kapılardan giriş-çıkış organize edilmiştir. Ahır
yapısının kuzey cephesine dik olarak konumlanan sundurma ise tekkeye geçici olarak
gelenlerin binekleri için ayrılan bir bölümdür.
Şekil.b. Perspektif Şekil.c. İç Mekan
Ahır yapısı, 20.22 m x 9.00 m ölçülerinde kuzeybatı-güneydoğu yönünde dikdörtgen
planlıdır. Yapının duvarları 30 cm genişliğinde taş duvardır. Yapının su basman
yüksekliği 48 cm’dir ve mevcut döşemesi 40 cmx40 cm traverten karodan oluşmaktadır.
Yapının çatısı, kırma ahşap çatı ve kiremit örtüdür. Yapının kuzey cephesinde (Şekil
4.6.a), yüksekliği 2.60 m ve genişliği 1.70 m olan 7 adet kapı vardır. Kuzey cephesi
boyunca 22.20 m x 3.32 m ölçülerinde yerden 48 cm yüksek bir sundurma
bulunmaktadır. Bu mekânın tavan yüksekliği 3.47 m ve tavanı ahşaptır. Ahır yapısının
tekkenin bir diğer birimi olan aşevi ile arasındaki mesafe, yaklaşık olarak 43m’dir.
71
Tablo 4. 3. Aşevi Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil.a. Kuzeydoğu Cephesi
Dergâh yapılarından aşevi olarak hizmet veren bu yapı tekkede sürdürülen yaşam
döngüsü içerisinde önemli bir yere sahiptir. İç içe konumlanan, biri büyük diğeri küçük
iki mutfak ve önünde dikmelerle çevrelenmiş saçak altı bir mekândan oluşur. Mutfakta
pişirilen yemekler, mutfak duvarında bulunan camlardan servis edilerek bu sundurmada
yenmektedir. Aynı zamanda bu yapı içerisinde aşevindeki işleyişten sorumlu olan aşevi
babasının kaldığı bir oda bulunmaktadır.
Şekil.b. Güneybatı Cephesi
72
Şekil.c. Güneydoğu Cephesi
Şekil.d. İç mekan
Yapı toplamda 16.85 m x 30.70 m ölçülerinde dikdörtgen planlıdır. Bu yapı 3 ayrı birim
ve mutfak birimlerinin güneybatı (Şekil.b) ve güneydoğu (Şekil.c) cephesinde
dikmelerle (20cmx20cm) sınırlanmış ve ahşap saçak ile örtülü bir sundurma
bulunmaktadır. Mevcut durumda ise mutfak birimlerini çevreleyen açık sundurma
dikmelerden 110 cm içeride kalacak şekilde camla kapatılmıştır. Aşevinin mutfağını
oluşturan birimlerden kuzeydoğu (Şekil.a) cephesinde yer alan birimin ölçüleri 7.60 m
x 11.75 m olup tavan yüksekliği 3.15 cm’dir. Aşevinin su basman seviyesi 68 cm’dir.
Aşevinin duvar kalınlıkları yaklaşık 75 cm ve duvar malzemesi kerpiçtir. Tekke
yapılarından aşevi olarak hizmet veren bu birim, 7.25 m mahya yüksekliğine sahip
kırma beşik çatı ve kiremit ile örtülüdür.
Mutfağın güneydoğu cephesinde 3 adet pencere ve 1 kapı bulunmaktadır. Bu
pencerelerin boyutları, 66 cm x 95 cm ve 105 cm x 170 cm’dir. Kapı ise 130 cm x 225
cm ölçülerindedir. Bu mekânın kuzeydoğu (Şekil.a) cephesinde ise farklı boyutlarda 3
pencere bulunmaktadır. Bu pencerelerin boyutları 90 cm x 130 cm, 256 cm x 140 cm,
98 cm x 130 cm’dir. Güney cephesinde 100 cm x 200 cm boyutlarında bir kapı
bulunmaktadır. Mutfaktan iç duvarla ayrılan 1035 cm x1685 cm boyutlarında küçük bir
oda bulunmaktadır. Aşevi babasının kaldığı düşünülen bir diğer oda ise 585 cm x 720
cm boyutlarındadır ve 100 cm x 170 cm ölçülerinde bir kapı ve 80 cm x 135 cm
boyutlarında bir penceresi bulunmaktadır (Şekil.b). Cephelerde yer alan bu kapı ve
pencereler şu anki mevcut durumda iç kapı ve pencere olsa da orijinalinde dışarıya
açılan açıklıklardır.
Aşevinin dergâhın bir diğer birimi olan kışevi ile arasındaki mesafe yaklaşık olarak 11
m’dir.
Şekil.e. İç mekan
Şekil.f. İç mekan
Şekil.g. İç mekan
73
Tablo 4. 4. Kışevi Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil.a.Güneybatı Cephesi
Dergâhta yaşayan veya hizmet eden dervişlerin kış aylarında kaldığı ve ibadet ettiği bir
birim olan kışevi, şu an oldukça yıkık durumdadır. Sadece dış duvarlarının ayakta
kaldığı gözlenen yapıda iç duvarlar büyük bir çoğunlukla yıkılmıştır ve içeri girilmez
hâldedir. Ekrem Hakkı Ayverdi[1], kitabında bu yapının bir dönem müze olarak
kullanıldığını belirtmiştir.
Şekil.b.Güneydoğu Cephesi
Şekil.c. Perspektif
Şekil.d. Güneybatı Cephesi
74
Kışevinin güneybatı cephesinde (Şekil a.) 90 cm x 160 cm boyutlarında 6 adet ve 40 cm
x 120 cm boyutunda 1 adet pencere bulunmaktadır. Yapının yıkıntı hâlinde olan iç
duvarlarında kalınlık yaklaşık 30 cm olarak ölçülmüş, mevcut dış duvar kalınlıkları ise
18 cm olarak tespit edilmiştir. Genel olarak tekkenin bütün yapılarında tespit edilen
duvar kalınlıkları göz önünde bulundurulduğunda bu yapıdaki duvar kalınlıklarının
geçirdiği tamiratlar sonrasında değiştiği düşünülmektedir. Yapının yüksekliği ise 3.50
m’dir.
Yapının girişinin olduğu güneydoğu cephesinde (Şekil b.) 3.27 m genişliğinde, 15cm x
15cm’lik kolonlarla çevrili olan tabi zeminden yaklaşık 40 cm yükseklikte terası
bulunmaktadır. Kışevine bitişik olan hazirede tekkeye hizmet etmiş ve ismini vermiş
olan Harabâti Baba medfun bulunmaktadır. Yapının terasa açılan 90 cm x 160 cm
boyutlarında 3 penceresi ve 110 cm x 180 cm ölçülerinde 1 kapısı bulunmaktadır.
Şekil.e. İç mekan
Şekil.f. Çatı strüktürü
Şekil.g. Perspektif
.
75
Tablo 4. 5. Türbeler Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil a. Server Ali Baba türbesi
Dergâhta kalmış, görev yapmış, çeşitli hizmetlerde bulunmuş olan dervişlerin
mezarlarının yer aldığı türbeler yapısı kışevinin yanında yer almaktadır.
Şekil b. Derviş kabirleri
Şekil c. Harabati Baba türbesi
Dergâhın asıl kurucusu olan Server Ali Baba’nın türbesi (Şekil a.) 12 köşeli bir
gövdenin üzerine 12 dilimli kubbe ile örtülüdür[1]. Bu yapının önünde de 2.95 m x
8.45 m boyutlarında, 2.85 m yüksekliğe sahip, saçak altında kalan, yerden yüksekliği
40 cm olan bir sundurma bulunmaktadır. Server Ali Baba’nın türbesinin arka tarafında
kalan dikdörtgen planlı yapı içerisinde Recep Paşa da dahil olmak üzere 11 zatın kabri
vardır (Şekil b.). Tekke yapılarından kışevine bitişik olarak bulunan, demir
parmaklıklarla çevrili türbe ise tekkeye bugünkü ismini veren Harabâti Baba’ya aittir
(Şekil c.).
76
Tablo 4. 6. Fatmaevi Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil a. Güneybatı cephesi
Dergâha şehir kapısından girildiğinde sağ tarafta kalan, tekkeyi yaptıran Recep Paşa’nı
hasta kızı Fatma için yaptırdığı, yüksek, küçük bir konaktır. Bu yapı, Hakkı Ayverdi’nin
kitabında Abdurrahman Paşa’nın harem dairesi olarak kayıtlara geçmiştir[1]. Tekkenin
dervişleri tarafından Fatmaevi olarak adlandırılan yapı, daha sonra kadınların
meydanevine geçişini sağlayarak farklı bir fonksiyon kazanmıştır.
Şekil b. Kuzeydoğu ve güneydoğu
cephesi
Şekil c. Kuzeybatı cephesi
Fatmaevi; dergâh yapılarından daha yüksek, alt katında yaşam odalarının üst katında ise
bir seyir salonunun bulunduğu yapıdır. Plan olarak 7.00 m x 7.00 m ölçülerinde kare
planlıdır. İki katlı olan yapının dışarıdan işleyen ahşap bir merdiveni mevcuttur
(Şekil.b).
Yapının kuzeybatı cephesi (Şekil.c.) tamamen sağır bir cephe özelliğindeyken diğer üç
77
cephe boyunca pencereler bulunmaktadır (Şekil.a ve Şekil.b). Bu pencereler, ahşap
panjurlarla örtülerek yapının sıcak dönemde aşırı ısınması engellenmiştir.
Pencere açıklıklarının olduğu bu üç cephede ayrıca saçak altında elips sabit camlar
bulunmaktadır.
Yapının alt kat ile bağlantısını sağlayan ahşap merdiven ve üst katın kapısı kuzeydoğu
cephesinde (Şekil.b) iken alt katın giriş kapısı güneydoğu cephesinde yer almaktadır.
Yerinde yapılan incelemede yapının alt katına girilemediği için alt katı
fotoğraflanamamıştır.
Tavanlarının oldukça süslemeli olduğu görülen yapının üst katında tavan yüksekliği
2.45 m’dir. Yapının çatı strüktürü ve tipi, ahşap kırma çatıdır; üst örtüsü kiremittir.
Yapının alt katındaki duvar kalınlığı yaklaşık 50cm, üst katında ise yaklaşık 25 cm’dir.
Şekil d. İç mekan
Şekil e. Perspektif
Şekil f. Panjurlar
78
Tablo 4. 7. Meydanevi Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil a. Kuzeybatı cephesi
Dergâhın şehir kapısından girildiğinde karşımıza çıkan aksın üzerindeki bu yapı,
Bektaşilik eğitiminin ve ibadetlerinin yerine getirildiği, nasip alma ritüellerinin
gerçekleştirildiği birimdir. Ekrem Hakkı Ayverdi’ye göre arka tarafında daha önceleri
yine dervişlere hizmet veren kubbeli bir matbah bulunmaktadır [1]. Ancak şu anki
mevcut durumda burası bina olarak ayakta değildir. Binanın yalnızca doğu cephe duvarı
ayakta kalmıştır. Meydanevi, günümüzde mescit olarak hizmet vermektedir.
Şekil b. Meydanevi tavan
Şekil c. Güneydoğu cephesi
Dergâh yapılarından meydanevi olarak adlandırılan bu yapı, 15.33 m x 10.00 m
boyutlarında dikdörtgen planlı bir yapıdır. Kuzeybatı cephesinde (Şekil a.) 5.33 m
genişliğinde 20 cm x 20 cm kolonlarla çevrili bir sundurma bulunmaktadır. Şu anki
mevcut durumda bu mekân, camekânlarla kapatılmıştır.
İç mekânın üstü içeride 12 köşeli bir kubbe etkisi yapan bir tavan süslemesiyle örtülü
79
iken dışı kiremitle kaplıdır (Şekil b.).
Kuzeydoğu cephesinde 93 cm x 132 cm ölçülerinde 3 adet, güneydoğu cephesinde
(Şekil c.) 93 cm x 132 cm ölçülerinde 2 adet pencere bulunmaktadır. Yapının duvar
kalınlığı 83 cm olarak ölçülmüştür.
Şekil d. Sundurma
Şekil e. Pencere
Şekil f. Giriş kapısı
80
Tablo 4. 8. Ambarevi (Konak) Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Zemin Kat Plan Krokisi
Şekil a. Batı Cephesi
Şekil b. Güney Cephesi
1. Kat Plan Krokisi
Şekil c. Kuzey Cephesi
Dergâh yapılarından bir diğeri olan bu yapı, yerinde yapılan araştırma gezisinde dergâh
yetkililerinden alınan bilgiye göre ambarevi ve yönetimevi olarak kullanılmış olan bir
yapıdır. Ekrem Hakkı Ayverdi’ye göre ise Abdurrahman Paşa Konağı olarak kayıtlara
geçmiştir[1].
81
Şekil d. Doğu Cephesi
Şekil e. Perspektif
Şekil f. Perspektif
Kuzey–güney doğrultusunda uzanan yapının batı cephesinde (Şekil a) 1.55 m
genişliğinde, yerden yüksekliği 2.70 m olan bir balkon ve buraya sirkülasyonu sağlayan
açık bir merdiven bulunmaktadır. Üst katın büyük bir bölümü camekânlarla kapatılmış
olduğundan ilk inşa edildiğinde buranın teras olma ihtimali oldukça yüksektir.
Geleneksel bir mimariye sahip olan bu yapıda doğal malzemelerin ön planda olduğu
görülmektedir. Sadece batı cephesinde (Şekil e) sıva bulunan yapı ahşap hatıllar (17 cm)
arası yığma taş tekniği ile yapılmıştır (Şekil g).
Binanın giriş katında batı cephesinde (Şekil a) 102 cm x 168 cm ölçülerinde 2 adet
pencere, kuzey cephesinde (Şekil c) ise 65cm x 90 cm ölçülerinde 2 adet pencere
bulunmakta ve diğer cepheler sağır duvarlardan oluşmaktadır. Üst katta ise batı ve
güney cephesi (Şekil a ve Şekil b) boyunca uzanan balkon, doğu cephesinde (Şekil d)
102 cm x 168 cm ölçülerinde 6 adet pencere, kuzey cephesinde (Şekil c) ise 86 cm x
120 cm ölçülerinde 4 adet pencere bulunmaktadır. Zeminden üst kat pencere altı hizası
2.50 m olarak, saçak altı ise 6.00 m olarak ölçülmüştür.
Çatı örtüsü olarak kiremit, strüktürel olarak da ahşap kullanıldığı görülmektedir. Yapıya
bitişik olarak ambarla alakalı olarak birtakım eklentiler mevcuttur.
Şekil e. Batı cephesi
Şekil f.
Balkon
Şekil g. Duvar tekniği
82
Tablo 4. 9. Şadırvan Analiz Tablosu
Vaziyet Planı
Plan Krokisi
Şekil.a. Kuzeydoğu Cephesi
Dergâhın büyük kapısından girildiğinde karşımıza çıkan bu yapı, üstü kapalı bir
şadırvandır. Yeşil alanın ortasında konumlanmış olan yapı, sıcak mevsimlerde yazlık
köşk olarak kullanılmıştır.
Şekil.b. Perspektif Şekil.c. Şadırvan kapısı
Sıcak mevsimlerde yazlık köşk olarak da kullanılan şadırvan, 6.83 m x 14.00 m
ölçülerinde dikdörtgen planlı olup iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım, 6.87 m x 6.83
m ölçülerindedir. Bu kısmın ortasında su yapısı ve onu çevreleyen yaklaşık 90 cm
yüksekliğinde taş üstüne ahşap kaplı sekiler mevcuttur. İkinci kısım 7.13 m x 6.83 m
ölçülerindedir ve zemini taştır. İki bölüm arasında oldukça süslemeli ahşap bir kapı
mevcuttur.
Şadırvan yapısı 15 cm x 15 cm boyutlarında dikmelerle çevrilmiştir ve tavan süslemesi
oldukça detaylı olan ahşap bir kırma çatı ile örtülüdür. Çatı örtüsü diğer yapılarda
olduğu gibi şadırvanda da kiremittir. Şadırvan yapısının su basman seviyesi ortalama
109 cm civarındadır.
83
4.4. Harabâti Baba Dergâhının Mimari Yapılarının Enerji Verimliliği Açısından
Analizi
Harabâti Baba Dergâhı Makedonya’nın en önemli ve merkezî Bektaşi dergâhı
olma özelliğinden dolayı çalışma konusu olarak ele alınmıştır. Farklı fonksiyonları olan
yapıların bir araya gelmesi ile kompleks bir yapı sayılabilecek
Harabâti Baba Dergâhı’nin bulunduğu bölgenin iklimsel özellikleri dolayısıyla
Harabâti Baba Dergâhı’nda en çok enerji kaybının ısınmak için harcandığı
düşünülebilir.
Vaziyet planındaki yaklaşıma bakıldığında dergâh yapılarının güneyde seyrek
olarak konumlandığı, kuzeyde ise birbirine daha yakın aralıklarla yapıldığı ve hâkim
olan rüzgâr yönü doğrultusunda bir duvar etkisi oluşturduğu görülmektedir.
Harabâti Baba Dergâhı’nın yapılarından enerji verimliliği kriterlerine göre
değerlendirilen Askerihane (Misafirhane) yapısı, arazinin batı cephesine paralel ve
dikdörtgen planlı olup arazinin güneyinde konumlanmıştır. Aynı zamanda bir giriş
yapısı olarak da hizmet veren bu yapı, diğer yapılardan oldukça uzak bir konumdadır ve
diğer yapılara göre hâkim rüzgârlardan kısmen daha az etkilenmektedir. Bu durum,
yapının Şar Dağları’ndan esen soğuk rüzgârlardan daha az etkilenmesini sağlasa da
yapının pencere açıklıklarının ve girişinin batı cephesinde olması, enerji verimliliği
açısından olumsuz bir durum teşkil etmektedir. Aynı zamanda yapının batı cephesinde
kısmen de olsa bu durumu nötralize edebilecek camekânlar bulunmaktadır. Yapının
kuzey cephesinde daha küçük ve az sayıda pencere bulunması da enerji korunumu
açısından olumlu bir yaklaşımdır.
Yapının batı cephesinde yer alan sundurmaların sıcak dönemde güneşin yapı
üzerindeki ısıtıcı etkisinden korunmak amacıyla yapıldığı düşünülmektedir. Yapıda
malzeme olarak yerel bir malzeme olan doğal taş malzemesi kullanılmıştır. Yapı
yüzeyinde herhangi bir yalıtım uygulamasına rastlanmamıştır.
Dergâh yapılarından bir diğeri olan ahır yapısı, arazinin batı köşesinde yer
almaktadır. Şar Dağları’ndan gelecek olan soğuk rüzgârlara karşı yapının batı cephesi
sağır olarak inşa edilmiştir. Hâkim rüzgâr yönüne paralel olarak konumlandırılan
yapının rüzgârlardan daha az etkilenmesi sağlanmıştır. Kuzey cephesinde fonksiyonu
itibariyle büyük kapılar bulunması, enerji korunumu açısından olumsuz bir durumdur.
84
Yapının kuzeydoğu cephesinde bulunan sundurmanın gölgeleme elemanı olarak
davrandığı ve sıcak dönemde aşırı ısınmayı önlediği düşünülmektedir.
Ahır yapısının ona en yakın birim olan aşevi ile arasındaki mesafenin güneş
ışınımı açısından (kuzey-güney doğrultusunda) en az mesafenin 6.30 m ila 9.45 m
arasında olması gerekirken 43 m olması bu bağlamda güneş ışınımından
faydalanabilmesi için yararlı bir uzaklıktır. Böylece aşevi, ahır yapısının soğuk
dönemde güneşten yeteri derece yararlanmasına engel teşkil etmeyerek enerji
korunumuna katkı sağlayacaktır.
Dergâh yapılarından bir diğeri olan aşevi yapısı, arazinin kuzeybatı yönünde yer
almaktadır. Şar Dağları’ndan gelecek olan soğuk rüzgârlara karşı yapının batı cephesi
sağırdır. Konumu itibarıyla yapı hâkim rüzgâr yönüne paraleldir ve bu sayede
rüzgârlardan daha az etkilenmektedir. Aşevi orijinalinde üç kapalı mekândan ve güney
cephesi boyunca uzanan bir sundurmadan oluşmaktadır. Enerji verimliliği açısından
değerlendirme yapılırken orijinal plana göre hareket edilmiş ve günümüzde iç pencere
olarak kalan açıklıkların dışarıya açıldığı varsayılmıştır. Bu noktadan hareketle yapı
girişinin ve 3 adet pencerenin güneydoğu cephesinde yer alması enerji korunumu
açısından avantaj sağlamaktadır. Yapıda diğer pencere açıklıkları kuzey ve doğu
cephesinde bulunmaktadır. Kuzey cephesinin büyük oranda sağır olması ve sadece 3
adet pencere açıklığı bulunması enerji verimliliği açısından bir denge sağlamaktadır.
Yapının güney cephesinde bulunan sundurmalar güneşin ısıtıcı etkisine karşı bir
gölgeleme elemanı olarak davranmaktadır. Günümüzde ise bu sundurmaların cam ile
kapatılmış olması yapıya doğal ışığın içeri girebildiği bir mekân kazandırmıştır. Duvar
malzemesi olarak doğal taş tercih edilmiştir. Kuzey cephesindeki duvar kalınlığı 75
cm’dir ve bu durum, enerji verimliliği bağlamında olumlu bir yaklaşımdır.
Aşevinin güneş ışınımından fayda sağlayabilmesi için yakın çevresinde yer alan
kışevi yapısıyla arasındaki mesafenin yaklaşık 7.00 m ila 10.50 m arasında olması
gerekmektedir. Bu yapıların arasındaki mesafe 11.00 m’dir ve bu durum, enerji
korunumundan olumlu sonuçlar elde etmemizi sağlar.
Dergâh yapılarından bir diğeri olan kışevi, arazinin kuzeybatı yönünde yer
almaktadır. Hâkim rüzgâr yönü açısından değerlendirildiğinde olumlu bir konumda
olduğu düşünülmüştür. Mevcut durumda güney cepheleri ayakta kalmıştır. İç duvarları
85
ile diğer cepheleri yıkıktır ve içeri girilmez bir hâldedir. Eldeki verilerle sağlıklı bir
değerlendirme yapmak mümkün değildir.
Dergâh yapılarından bir diğeri olan Fatmaevi yapısı, arazinin kuzey yönünde yer
almaktadır. Dergâh yapıları arasında en yüksek yapı Fatmaevi’dir. İki kattan oluşan
yapının her iki katında da hâkim rüzgâr yönünde bulunan cepheleri sağırdır. Zemin
katta, kuzey cephesinde yalnız 1 adet pencere olması, giriş kapısının güneydoğu
cephesinde yer alması ve alt kata ait diğer pencerenin ise güney cephesinde olması
enerji korunumu açısından oldukça önemli ve faydalıdır. Yapının üst katında ise
kuzeybatı cephesi hariç diğer üç cephe boyunca pencere açıklıkları olduğu
görülmektedir. Bu durum, ısı geçişi açısından olumsuz bir durum oluştururken güneş
ışınımlarından faydalanmak açısından olumlu bir yaklaşımdır. Sıcak dönemde ise şeffaf
yüzeylerin opak yüzeylere oranla fazlalığının enerji korunumu açısından yaratacağı
olumsuz etki pencerelerde kullanılan ahşap gölgeleme (panjur) elemanlarıyla
dengelenmeye çalışılmıştır.
Dergâh yapılarından bir diğeri olan meydanevi yapısı, arazinin doğu yönünde
yer almaktadır. Hâkim rüzgâr yönü doğrultusunda konumlanan yapı, Şar Dağları’ndan
gelen soğuk rüzgârlardan hem konumu hem de diğer yapıların varlığı sayesinde daha az
etkilenmektedir. Diğer yandan da meydanevinin yakın çevresinde bulunan Fatmaevi ve
türbe yapıları ile olan uzaklığı soğuk devrede güneş ışınımından yeterli derecede
faydalanmasına olanak sağlamaktadır. Yapının pencere açıklıkları güney ve doğu
cephesinde yer almaktadır ve bu durum enerji korunumu açısından olumlu bir sonuç
teşkil etmektedir. Kuzeybatı cephesinde bulunan sundurma, soğuk devrede güneş
ışınımından faydalanmak için bir engel teşkil etmezken aynı zamanda bu sundurma
günümüzde camekânla kapatılmıştır ve bu sayede yapı üzerinde kış bahçesi
uygulamasına benzer bir etki yaratmaktadır. Yapının 83 cm’lik taş duvarları enerji
verimliliğine katkı sağlamaktadır.
Dergâh yapılarından bir diğeri olan ambarevi (konak) yapısı, arazinin
güneydoğu yönünde yer almaktadır. Yapı konumu itibariyle Şar Dağları’ndan esen
soğuk rüzgârlara cephe vermektedir. Bu durum, enerji korunumu açısından olumsuz bir
durumdur. Yapının yakın çevresinde soğuk dönemde faydalı olabilecek güneş ışınımına
engel teşkil edecek başka bir yapı mevcut değildir. Yapının ilk katında pencere
açıklıklarının batı ve kuzey cephesinde olması, enerji korunumu açısından elverişsiz bir
86
durumdur. Üst katta ise pencereler doğu cephesinde daha fazla olmak kaydıyla kuzey
cephede de bulunmaktadır. Yapının üst katında batı cephesinde bulunan camekânlı
mekânın sonradan ilave edildiği ve buranın orijinalinde açık bir teras olduğu
düşünüldüğünde bu durum enerji korunumu açısından olumsuz bir uygulama olmuştur.
Günümüzde eklenen camekânlarla ise burası yapı üzerinde bir kış bahçesi etkisine
sahiptir ve enerji verimliliği açısından bu eklenti faydalı olmuştur.
87
BÖLÜM 5
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bireysel bir tasavvufi hareket olmaktan çıkıp belli bir coğrafyayı etkisi altına
alan Bektaşilik, Balkanlar’da çeşitli faktörlerin de yardımıyla derin etkiler bırakarak
insanların yaşamını şekillendirmiştir. Bu tasavvufi hareket içerisinde ki insanların
ihtiyaçlarına yönelik bir takım yapılar inşa edilmiştir. Bu yapıların bir kısmı çeşitli
sebeplerle yıkılmış, tahrip edilmiş, bir kısmı onarımlar ve ilaveler yapılarak günümüze
kadar ulaşmıştır. Bir kısım yapı sadece ziyaret amaçlı olarak ayakta kalırken bir kısmı
da hala insanların içinden gelip geçtiği, günlük yaşam çerçevesinde uğrak yerler haline
gelen yapılar olmaya devam etmiştir.
İnsanların günümüzde ki yaşam konforlarını devam ettirebilmeleri için ihtiyaç
duydukları enerjinin de devamlılığının sürmesi gerekmektedir. Bu bağlamda enerjinin
verimli olarak kullanılması, sürdürülebilir kaynaklardan daha fazla yararlanılması, sahip
olduğumuz doğal çevrenin gelecek nesillere aktarılabilmesi insanlar için en önemli
amaçlardan biri haline gelmiştir.
Bu bağlamda incelenen Harabati Baba Dergâhı örneğinde; enerji verimliliği
kriterlerinden hâkim rüzgâr yönü açısından alınan önlemlerin ön planda olduğu,
bölgenin iklimsel özellikleri sonucunda, soğuk dönemden korunma önlemi olarak duvar
kalınlıklarının arttırıldığı, şeffaf yüzey alanlarının sınırlandırıldığı görülmektedir.
Ayrıca yapının orijinalindeki sundurmalar yaz konforu açısından olumlu etkiler
sağlarken, sonradan eklenen camekânlarla kış konforuna da katkı sağlanmıştır.
Bina yönlendirilişi açısından bakıldığında, hâkim rüzgâr yönü ve güneş yönünün
dikkate alındığı, bina aralıklarının güneşlenmeye izin verecek uzaklıkta olduğu tespit
edilmiştir.
Bina geometrisi açısından bakıldığında, dergâh yapıları genelde dikdörtgen
planlı kompakt formda olup, hâkim rüzgârdan korunmaya yönelik planlanmıştır. Tüm
yapılar beşik çatı biçiminde, yüksek eğime sahiptir. Bu yaklaşım da iklimsel verilerin
88
etkili olduğu ve kar yüküne karşı önlem alındığını göstermektedir. Aynı zamanda
çatıdan ısı korunumu sağlanması açısından olumlu görülmektedir.
Binada malzeme seçimi açısından bakıldığında, dergâh yapıları yerel malzeme
olan doğal taş ile yığma tekniğinde yapılmıştır. Enerji korunumu açısından önlem
olarak duvar kalınlıklarının yeterli kalınlıkta yapıldığı izlenmiştir. Ayrıca bu yaklaşım
yeniden gündeme gelen yerel malzeme kullanımı ile üretim ve nakliye nedeni ile ortaya
çıkabilecek enerji sarfiyatını önleme açısından da önemlidir.
Binalarda doğal aydınlatma ve havalandırma açısından bakıldığında, her bir
yapının ve bu yapılara ait mekânların doğal ışığı içine aldığı ve gün ışığından yeterli
seviyede yararlandığı tespit edilmiştir. Doğal havalandırma açısından da dergâh
yapılarının hâkim rüzgâr yönünde açıklıklarının yeterli sayıda ve boyutta olduğu
gözlenmiştir.
Sonuç olarak Harabati Baba Dergâhı, konumu itibariyle en önemli iklimsel veri
olan hâkim rüzgar etkisine karşı önlemlerin alındığı, ısı kayıplarının engellenmeye
çalışıldığı, doğal aydınlatma ve havalandırmadan yararlanarak yapıya yük olacak ek bir
enerji tüketiminin olmadığı bir yapı olarak varlığını devam ettirmektedir.
Enerji verimliliğinin dikkat çekici bir konu olarak karşımıza çıktığı günümüzde,
geçmişten gelen bir yapıda bu önlemlere rastlamak bu alanda farkındalık oluşturabilmek
adına kıymetli ve önemli bir durumdur. Böylelikle enerji verimliliği kavramının
günümüzün bir icadı olmadığı, aslında en başından beri yapısal arşivimizde ve gündelik
hayatımızda yer aldığı, yer alması gerektiği, söylenebilir.
Bilimsel veriler ışığında kültürümüzün birer parçası olan geçmişten günümüze
varlığını sürdüren yapılarda bu tür çalışmaların yapılması hem günümüzün önemli
yaklaşımlarından biri olan enerji verimliliğine katkıda bulunmak hem de kültürel
mirasımızın sürekliliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu tür çalışmalar
desteklenmeli ve özellikle yapılacak onarım çalışmalarında dikkate alınmalıdır.
89
EK
EK : Harabâti Baba Dergâhı Yapıları Analiz Tablosu.
90
91
KAYNAKLAR
[1] Ekrem Hakkı AYVERDİ, Avrupa'da Osmanlı Mîmârî Eserleri, Yugoslavya III,
(A. Yüksel, G. Ertürk, İ. Numan ile),İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul 1981.
[2] F. W. HASLUCK, Christianity And İslam Under The Sultans, Oxford, 1976.
[3] Irêne MÊLİKOFF, Uyur İdik Uyardılar,(çev. Turan Alptekin), Demos Yayınları,
İstanbul,2009.
[4] Pınar KISA OVALI, Türkiye İklim Bölgeleri Bağlamında Ekolojik Tasarım
Ölçütleri Sistematiğinin Oluşturulması “Kayaköy Yerleşmesinde Örneklenmesi”,
Trakya Ünivesitesi, Doktora Tezi, Edirne, 2009.
[5] Zerrin YILMAZ, Akıllı Binalar ve Yenilenebilir Enerji, Tesisat Mühendisliği
Dergisi, Sayı 91, 2006.
[6] Ayça GAZİOĞLU, Enerji Etkin Bina Tasarımında Isıtma Enerjisi Harcamalarını
Azaltmaya Yönelik Bir İyileştirme Çalışması, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul, 2012.
[7] Çiğdem TEKİN, Enerji Etkin Yapılarda Malzeme Kullanımı, TTMD Dergisi,
Mayıs- Haziran 2012.
[8] Semiha KARTAL, Güneş Mimarisi Elemanlarının Isıl Verimlerinin Türkiye İklim
Şartları ve Yapı Konstrüksiyonları İçin Hesaplanması, Trakya Ünivesitesi,
Doktora Tezi, Edirne, 2009.
[9] Ayşe DEMİRTAŞ, Farklı İklim Bölgelerinde Otel Yapılarının Isıtma ve Soğutma
Yükleri Açısından Karşılaştırılması, Yıldız Teknik Üniversitesi, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, 2011.
[10] Seval SOYSAL, Konut Binalarında Tasarım Parametreleri ile Enerji Tüketimi
İlişkisi, Gazi Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008.
[11] Kevser YEŞİLTAŞ, Işık Eri Hacı Bektaş Veli, Sınırötesi Yayınları, İstanbul, 2011.
[12] Hasan KALESHİ, “Legjendat Shqiptare Per Sari Salltukun, Perparımı, Reviste
Kulturore e Shkencore”, Prishtine, (1967).
[13] Michael KİEL, “Sarı Saltık ve Erken Bektâşilik Üzerine Notlar”, Türk Dünyası
Araştırmaları Dergisi, yıl 2, II, 19, (1980).
[14] Yusuf HAMZAOĞLU, Balkan Türklüğü, c.1, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, s.
466, Ankara, 2000.
92
[15] John Kingsley BİRGE, Bektaşilik Tarihi, (çev. Reha Çamuroğlu), Ant Yayınevi,
İstanbul, 1991.
[16] Kadir ÖZKÖSE, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında Tasavvufi Akım
ve Zümrelerin Rolü, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C.VII.,
Sivas, 2003.
[17] Mehmed Fuad KÖPRÜLÜ, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Akçağ
Yayınları, Ankara, 2004.
[18] Cemal CANPOLAT, Osmanlı’nın Manevi Temelini Oluşturan Gerçek, Markiz
Yayınları, İstanbul, 2012.
[19] Zeki TEKİN, Kapatılan Bazı Bektaşi Tekkelerinin Mal Varlıkları Üzerine Bir
Değerlendirme, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, C. I, No: 2, s. 74-75,
Karabük, 2012.
[20] Süleyman ATEŞ, Sülemî ve Tasavvufî Tefsiri, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1969.
[21] Mustafa AKDAĞ, Türkiye'nin İktisadî ve İctimaî Tarihi, Cem Yayınevi, İstanbul,
1977.
[22] Zafer ERGİNLİ, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, C. 9, s. 111-112, Ankara, 2002.
[23] Mehmet Zeki PAKALIN, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,
C.3,Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 2004.
[24] Ahmet Yaşar OCAK, Zaviyeler, Vakıflar Dergisi, C. XII, s. 247-265, Ankara,
1978.
[25] Esin Demirel İŞLİ, İstanbul Tekkeleri Mimari Eklentileri ve Restorasyonu,
Doktora Tezi, YTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1998.
[26] Celal ES’AD, Türk Sanatı, Akşam Matbaası, İstanbul, 1928.
[27] Pınar AKSOY, Çamlıcalı Mehmed Efendi Tekkesi ve Restorasyon Projesi,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007.
[28] Nejat BİRDOĞAN, Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşkesi Ocaklar Dedeler
Soyağaçları, Mozaik Yayınları, İstanbul, 1995.
[29] Ömer Lütfi BARKAN, Kolonizatör Türk Dervişleri, İstanbul, 1995.
[30] Ömer Lütfi BARKAN, İstila Devri Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler,
Vakıflar Dergisi, sayı: II, sayfa: 279-304,1942.
[31] Ömer Lütfi BARKAN, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir İskân ve Kolonizasyon
Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler, Vakıflar Dergisi, sayı:II, 1974.
93
[32] John Kingsley BİRGE, The Bektashi Order of Dervishes, London, 1965.
[33] Fatmire MUSAJ, “Organizmi Institucıonal I Sektit Bektashian Ne Shqiperi ne
vıtet 1920-1939, Feja, Kultura Dhe Tradita İslame Nder Shqiptaret, (Uluslararası
Sempozyum Bildirileri) Pristine, 1995.
[34] Evliya ÇELEBİ, Seyâhatnâme, Zuhuri Danışman, I-XV, İstanbul, (1969-1971).
[35] Baba Ali TURABİU, Turabiu, Historia e Pergjıthshme e Bektashınjevet, Tirane,
(1929).
[36] Peter BARTL, Millî Bağımsızlık Hareketleri Esnâsında Arnavutluk
Müslümanları (1878-1912),(çev. Ali Taner), İstanbul, (1998).
[37] REXHEPİ BABA, Mistiçizma İslame dhe Bektashizma, Tirana, (1995).
[38] Sami ŞEMSEDDDİN, Kamûsu’l-Âlâm, VI,4580.
[39] www.culture.gouv.fr (Erişim Tarihi:27/04/2013)
[40] www.cemvakfi.com.tr (Erişim Tarihi:27/04/2013)
[41] Aleksandre POPOVİÇ, Balkanlarda İslam, İnsan Yayınları, İstanbul, 1995.
[42] Evliya ÇELEBİ, Seyâhatnâme, (haz. Y. Yoldaş DEMİRCANOĞLU), İstanbul,
1989.
[43] http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Vrelo_Bune_i_tekija.jpg (Erişim Tarihi:
31/08/2014).
[44] Nedim BAKIRCI, Hüseyin KÜRŞAT TÜRKAN, Tekke ve Zaviyelerin
Balkanlardaki Rolü ve Önemi, Türk Dili Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları
Dergisi, Yıl:1, Sayı: 1, s. 145-160, 2013.
[45] Nurcan ŞENUÇAK, Sevim KARABELA, Bektaşilik Araştırmaları II, Gazi
Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırmaları Dergisi, sayı 6, s. 127-
140, 1998
[46] Mümin ÇEVİK, Evliya Çelebi Tam Metin Seyahatname, C: 2/3, Üçdal Neşriyat,
İstanbul, 1996.
[47] Bedri NOYAN, Demir Baba Vilâyetnamesi, Can Yayınları, İstanbul, 1976.
[48] www.panoramio.com/photo/41277638. (Erişim Tarihi:27/04/2013)
[49] Yusuf Ziya YÖRÜKAN, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, T.C. Kültür
Bakanlığı, Ankara, 1998.
94
[50] Ahmet HEZARFEN, “Reşit Paşa’nın Deliorman Köylülerine Zulmü!” Cem
Dergisi, Sayı: 85. İstanbul, (1998).
[51] Evliya ÇELEBİ, Putopis, Odlomci o Jugoslovenskim zemljama, (haz. Hazim
Şabanoviç) Sarajevo, (1984).
[52] Evliya ÇELEBİ, Seyâhatnâme, (1938), I-X, İstanbul 1314 (1896).
[53] Macida BEÇİRBEGOVİÇ,“Prosvetni objekti islâmske arhitekture na Kosovu”
Starine Kosova, VI-VII, Prishtina, (1972-73).
[54] Nimetulah HAFIZ, “Yugoslavya’da Bektaşi Tekkeleri”, Prishtina, (1996).
[55] www.islamicpluralism.org (Erişim Tarihi:21/04/2013).
[56] Hasan KALESHİ, Albanska alamiado knjizevnost, Prilozi za orijentalnu
filologiju, XVI-XVII, Sarajevo, (1970).
[57] www.commons.wikimedia.org/wiki/File:IdriszBaba (Erişim Tarihi:27/04/2013).
[58] www.commons.wikimedia.org/wiki/File:Gul_Baba (Erişim Tarihi:14/05/2013).
[59] www.budapesteturu.com/gul-baba-turbesi (Erişim Tarihi:22/05/2013).
[60] Metin İZETİ, Makedonya’da Bektaşilik, (basılmamış yüksek lisasn tezi), İzmir,
(1998).
[61] Ali VİSHKO, Harabâti Teqe e Tetoves Dhe Veprimtaria Ne Te Ne Perıudhen e
Kaluar, Tetove, (1997).
[62] Ali Duran GÜLÇİÇEK, Anadolu ve Balkanlardaki Alevi Bektaşi Dergâhları
(Tekke, Zaviye ve Türbeler), Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Dergisi, Sayı 16,
Sf:212-217, Ankara, 2000
[63] Altan ARASLI, Avrupa’da Türk İzleri, Akçağ Yayınları, 3. Baskı, Ankara, 2009.
[64] http://ercaninal.blogspot.com.tr (Erişim Tarihi:01/07/2014).
[65] Radmila TRİÇKOVİÇ,Promene u varosi poslije 1740 godine, İstorija Beograda,
(1940).
[66] www.mfa.gov.tr/dafault.tr.mfa (Erişim Tarihi:01/03/2013).
[67] www.wowturkey.com/forum (Erişim Tarihi:07/04/2013).
[68] http://www.solcomhouse.com/climatechange.htm (Erişim Tarihi:21/06/2014).
95
[69] Turan GÖKSAL, K. ÜLGEN, Ülgen, K., 'Güneş ve Mimari Bağlamında Enerji
Korunumlu Cephe Kuruluşlarında Isıl Davranışların Deneysel Araştırılması',
Araştırma Projesi, Proje No: 980 207, Anadolu Üniversitesi Araştırma Fonu, 2000
Eskişehir.
[70] A. KARAGİOZİS, M. SALONVAARA, Hygrothermal system-performance of a
whole building, Building and Environment, no:36, s. 779–787, 2001.
[71] H.M. KÜNZEL, A. HOLM, D. ZİRKELBACH, A.N. KARAGİOZİS, Simulation
of indoor temperature and humidity conditions including hygrothermal
interactions with the building envelope , Solar Energy no:78, p.554–561, 2005.
[72] Erkan AVLAR, Yapılarda Su ve Nem Korunumu, Yıldız Teknik Üniversitesi
Yayınları, İstanbul, 2005.
[73] Filiz UMAROĞULLARI, Betonarme düşey yapı kabuğunda yalıtımın yerinin ve
kalınlığının, nem denetimi açısından deneysel ve sayısal değerlendirmesi, Trakya
Ünivesitesi, Doktora Tezi, Edirne, 2011.
[74] A.B. KARAGÖZLÜ, Konutlarda Enerji Giderlerinin Azaltılmasına Yönelik Bir
Çalışma, İTÜ Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2006.
[75] Gülay ZORER GEDİK, Binalarda Yapı Fiziği Etkenleri, Yıldız Teknik
Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Ders Notları,
İstanbul, 2005.
[76] E. BERKÖZ, ve diğerleri, Enerji Etkin Konut ve Yerleşme Tasarımı, Araştırma
Projesi, TÜBİTAK, 1995.
[77] Victor Olgyay, Design With Climate-Bioclimatic Approch To Architectural
Regionalism, Princeton University Press, New Jersey 1969.
[78] H. Dörter, 1994, “Konutlarda Isıtma Enerjisi Korunumu Amaçlı Mimari
Tasarıma Yön Verici İlkelerin ve Çözümlerin Belirlenmesinde Bir Yaklaşım
Araştırması”, İTÜ Fen Bil. Enst., Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, s: 31-38.
[79] Gülten MANİOĞLU, Enerji Etkin Tasarım ve Yenileme Çalışmalarının
Örneklerle Değerlendirilmesi, Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı 126 -
Kasım/Aralık 2011
[80] İ ORHON, M. Ş KÜÇÜKDOĞU, Vildan OK, Doğal İklimlendirme, Toplu Konut
İşletmesi Proje Planlama Tasarım El Kitabı, TUBİTAK YAE, Ankara 1988.
[81] R. AYNSLEY, “Natural Ventilation in Passive Design”, BEDP Environment
Design Guide, Mayıs 2007.
[82] Polat DARÇIN, Ayşe BALANLI, Yapılarda Doğal Havalandırmanın
Sağlanmasına Yönelik İlkeler, Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı 128, 2012.
96
[83] SummaryDžemal ĆEHAJİĆ, Social, Political, Religious, Literary And Other
Aspects Of The Dervish Orders İn Yugoslav Lands, Contributions to Oriental
Philology / Revue de Philologie Orientale, Sarajevo 2000.
[84] Yaşar KALAFAT, Bedri Noyan Dedebaba ve Balkanlarda Bektaşilik, Türk
Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, Sayı 6, 1998.
[85] Muhammed ARUÇİ, Harabâti Baba Tekkesi, Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm
Ansiklopedisi, Cilt:16, s:69-71, 1997.
[86] Devrim SEVİMAY, Merhaba Rumeli Yazı Dizisi 4, Milliyet Gazetesi, 24.09.2009.
[87] Övgün Ahmet ERCAN, Kalkandelen ile Bektaşi Dergâhından Çıkarılan Ders,
http://www.ahmetercan.net,20.11.2010. (Erişim Tarihi:22/08/2014).
[88] http://www.weather-forecast.com/locations/Tetovo (Erişim Tarihi:21/05/2014).
[89] http://www.weather-and-climate.com/average-monthly-Rainfall-Temperature-
Sunshine,tetovo,Macedonia (Erişim Tarihi:21/05/2014).
[90] http://www.gaisma.com/en/location/tetovo.html (Erişim Tarihi:21/05/2014).
[91] http://www.windfinder.com/windstatistics/tetovo (Erişim Tarihi:28/08/2014).
97
ÖZGEÇMİŞ
Tuba Hatipler Çibik, 1984 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Edirne’de,
lise öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 2011 yılında Beykent Üniversitesi Mühendislik
– Mimarlık Fakültesi / Mimarlık bölümünden mezun oldu. 2011 yılı Mart ayında
Edirne’de Atlas Mimarlık Bürosunu kurarak serbest mimarlık yapmaya başladı. Halen
serbest mimarlığa devam etmektedir.
25-26 Nisan 2013 tarihlerinde düzenlenen 8.Uluslararası Sinan Sempozyumu’na sayın
Yrd. Doç. Dr. Esma Mıhlayanlar, sayın Yrd. Doç. Dr. Tülay. Canıtez ve sayın Yrd.
Doç. Dr. Seyhan Yardımlı ile beraber sundukları “Edirne Saray Hamamının Isı
Kayıpları Problemlerinin Ve Duvarlarda Yüzey Sertliğinin İncelenmesi” başlıklı bildiri
ile katılmıştır.