KARIŞIK

5 Mart 2016 Cumartesi

Kal ferhat Türbesi

              Kal ferhat Türbesi

Kavalcık köyünün kurucusu olarak kabul edilen KAL FERHAT'ın oglu KAL MEM ve soyu Dersim vilayetinde yaşam sürmekteydiler . 1514 yılında 1. Selim ordusu ile anadoludaki alevi köylere yaptıgı baskınlarda bütün köyler işkal altında kalmıstır çoğu alevi köyü tamamen yakılarak yok edilmiştir . Bu baskınlar ve zorbalıklardan kaçabilen köylüler dağlara sığınmıştır . Kal MEM ve soyuda bu zülüm ve yağmadan kaçabilenler arasındadırlar . Kal FERHAT Dersimde kalıp mücadeleye devam etmiştir Kal MEM ise 1520 yılında kendiyle beraber küçük bi grupla Bingöle doğru yola çıkar . Yolculuk çok çetin geçmektedir hayvancılıkla geçimini sağladıgı için koyun sürüsü ile yolculuk etmektedirler . 1525 ile 1530 yılları arasında ilk defa bir köyde yerleşik hayata geçmişlerdir .Köyün şekli itibari ile bir büyük dereye benzediği için ve tek tarım kaynakları buğday ve arpa olduğundan dolayı köyün ismi ARPADERESİ olmuştur fakat coğrafi bölgenin konuştuğu lehçe ile anıldıgında telafuzu ARPESİ olmuştur . Kal MEM 1550 yılında ölmüştür . Kal MEM'in 3 oğlu vardır bunlar sırasıyla Kahraman , Genç ali ve Pal (Palık ) tır . Daha sonra bu köye göç eden başka topluluklarda yerleşmiştir . Bunlardan bilinenler Koçlar şu anki ismi ile Bazlama (Karsini) ,Hesikler şu anki ismi ile Sarıbaşak (zelder) ve ayrıca bazı belli olmayan baska topluluklarda gelmiştir bunların içinden bilinene isimler Qimanlar , Hamıkler .Ağcaniler ve EHL-İ BEYT soyundan da gelenler olmuştur . Köyün varlıgı resmi kayıtlara 1915 Ermeni olayları sırasında kayıtlara geçmiştir . Köyün yakınlarında bir çok ermeni köyü yaşam sürmüştür günümüzde bile halen ermenilere ait yapılar bulunmaktadır .Ayrıca köyün sınırları içerisinde yer alan göçebe ve ticaret yoluda bulunmaktadır bu yol bazı kişilerce Ruslar tarafından ordaki Ermenilere yardım getirmek için yapıldığı söylenmektedir bazi kişilerce ise Atatürkün doğu gezisi için yapıldıgı söylenmektedir . köyün ismi 1960 yılında Kavalcık olarak değiştirilmiştir .

Elazığa 131 Km Karakoçana 29 Km yol uzaklık mesafededir.

tr.wikipedia.org

Pir Baba İlyas Çar-erkan Ocağı


Pir Baba İlyas Çar-erkan Ocağı




Hosgeldiniz Canlar - Bir Olalım - Diri Olalım - Hakikat Denizine 
  Akalım              
       
                              
Beni bilen bilir
                         gözleri humar
Hergün aşkın ruhunda
                                       yatar
Ateşleri beni ruhumda
                                      dağlar
Yol benim kapımdan
                                   geçer


Bilmeyenler bir - bir öğrensinler
                                                      bilenler gelsinler
Kırk dağı aşıp
                       göz yaşlarıyla yıkansınlar
Hıçkırıklarını halı gibi
                                    ayağımın altına sersinler
Bulutların göbeğinden
                                      sesimi his edip çıksınlar 

Fakiri-Fukara

Çar-erkan Ocağın Sancağı


Harzem Şahların siyah Sancağı .


Bir Hadiste
Bedir muharebesinde kulandığı Sancak Resulû Ekrem Hz. Ali'ye siyah renkli iki Sancaktan birisini vermişti.

Ebâ Müslim Horasani, Emevilleri tarihin çöplüğüne gönderirken gene siyah renkli bir Sancak'la yok etmişti ve Abbasilerin devri başlamıştı.

Harzemşah'ların Sancağı'da siyah'dı ve Pir Baba İlyas'da bu Sancağa sahib çıkmıştır.

Bizde Ehlibeytin, Oniki İmamların, Hoca Ahmet Yesevinin, Lokman Perendenin, Pir Baba İlyas'ın ve Pir Haçı Bektaşi Veli 'nin, Harzem Şah'ların Siyah Sancağın altında Hak yolunu ve Müslimanlığı  yaydıkları Sancağı yere düşürmiyeceğiz.


Ehlibeytin ve Velilerin izbıraktığı yerler


Değerli Canlar, birliğimiz ve gücümüz hak yolunda nasib bulsun, dirençimiz Ehlibeyt ve 12 İmam’lar kadar İnayetli olsun.
Hacı Bektaşı Veli’den Makalât Kitabından Sayfa 53’te, örnek aldığımız güzel bir kaç örnek veriyor biz, sadece iki örnek verebiliriz ve şöyle anlatıyor bize;

 Örnek:   

İman                            Mürşid                                           Şeytan

Koyun                          Çoban                                             Kurt

Çoban gidi kurt, koyunu ne iti?



Bizim burda açıkça bir doğru bir önderlikten Hacı Bektaşi Veli bahıs etmektedir ve bu önderlik Ehlibeyt’e bağlı olan bir Mürşid Postun’da oturan bir önderlikten, bizlere anlatıyor.


Mürşidi kâmil olan bir Veliyulullah'dan nasıl bir Hakikat önderliği bekleriz?
Mürşid Makamı ‘ Peygamber vekili ‘ demektir, bu Makama sadeçe Evladı Resulullah’ın soyundan gelen Seyyitler’den ançak Mürşit makamına vekil olabilir. Çerağ ele alırsak: Fitili Muhammed’i, mumu Kuran’ı Kerim , ışığı Ehlibeyt’i temsil eder. Mürşid makamı İnsan’a, Aile’ye, Devlete ve Dünüya’ya yön veren ve yolunu adınlatan’dır. Mürşid hem Fitil görevini görür, hemde ışığ görevini görür ve Kuran’ı Kerim'i korur ve Insanlara hayat ibadetin’de kuranı uygulatmaya çalışır. 
Mürşidin makamı Sırrı Hakikat’dır, alan değil - veren’dir, Hakikat’ı anlatmak’la öğretmekle ve göstermekle yükümlüdür. Mürşid Onsekizbin Alem ile birdir, bu dünüya’da ne varsa onun bilinçinde 
demek’tir, onun için’dirki Mürşid hakkı dışta ve içte (zahirde ve batında) anne ve baba hakkın’dan ileridir. Önce bir anna’dan doğduktan sonra bir de Mürşid’den yeni bir aleme doğulur, iki kere doğmayan zaten gönül alemine ulaşamaz, ulaşması çok zordur çünkü yaşayan Kuran varken, kimden ümit bekleyeçeksin ve Allaha giden yolu nasıl bulaçaksın ançak ve ançak Mürşidine bağlanarak, bekaa vadisin’de kevser suyun’dan içmek için Mürşidin ve Ehlibeytin yolun’dan arılmamak lazım’dır. 
Mürşid demek uyarıçıdır ve zamanın şartlarına göre insanlara ve devletlere Hakka giden yolun ve adaletin nasıl uygulandığını gösterir yanısıra hatalarıda yok etmek için insanların nefislerine karşı müçadele vermesinde yanlarında olur. Tarikat kapısı


Şeytanın çemberinde koyunlar
Uçtum, uçuyorum semaların üstünden
Gözlerim kamaştı bu dünüyanın güzelliklerden
Huzurluyum beni nereden görersen
Gözlerimi kapatım içimden semah sesini dinlerken

Uçtum, uçuyorum hayatın gerçeğin üstünden
Ya Allah, ya Muhammed, ya Ali sizinle beraber derinden
Kalbimde bir ses bir tokmak gibi vuruyor sevinçden
Gözlerimi açtım semah sesi biterken

Dünyanın etrafında kirli bir duman
Zavalı koyunlar ormanlar yanar iken
Kurtlar bakar yeşilikler birer, birer yanariken
Kimse ses çıkarmaz kurtlar saldırırken

Şeytanın çoçukları hakim zaneder kendi gerçeğinden
Unutmasın nasıl altınçı ejdaranın kelesi gitiğinden
Yedinçi ejdaranın keleside gidicektir bizim gerçeğimizden
Söyler Peygamberler kitabında hakikat yoluna girerken

Benim sesimi duyarsan şeriat kapısına gireriken
Çok mücadele vardır kendi nefsine yenilmeziken
Al siyah sancağı al eline kardeşler birliğinden
Huzur içinde akşamları yatariken

Allahın huzurunu yaratın kendi içinizden
Kurtlar durmaz senin etrafından geçeriken
Yen o semahdan eyyy pir sakalı Çoban
Sen o Hakikat çağını Allahın yardımı ile sunarken
Seyyit Fakiri Fukara

KUREYŞAN OCAĞI



KUREYŞAN OCAĞI

kureyş baba türbesi






Bu ocak kesinlikle seyyit lerdendir evladı Resül lerdir!
Bu ocak aleviliğin yayılmasında örğütlenmesinde büyük görevler almışdır her tarihde, bundan ötürüde çok talip kitlesine sahip dır ve Türkiyenin her bölgesine yayılmışdır, son dönemlerde, siyasi, politik, geçim, sebeblerinden dolayı bir çok ülkede kureyşan ocağı evlatları bulunur.
Tarihler boyunca yağmalandığından, 1924 lerde Tekke kapatma kanunu, dökümanların yakılıp yok edildiği kalanlarında el konulup gizli arşivlerde ortaya çıkarılmadığından dolayı, ocakların babadan oğula vasıflı olan seçilmiş evlatların kesintisiz isimli soy secerelerini bulmak çok zor, ama önemli olan kilit noktaları bulup açıklığa çıkarmaktır.
Sonuç da seyyidi saadet evladı Resül ocak zadeler toplumu günümüze taşımışlardır, toplum da, talipler de, onları kabullenmiş beraber yol sürmüşlerdir.İnşallah bu zorlu dönemide atlatır tekrar tam anlamıyla pir talip ilişkileri yeniden düzenli bir şekilde oluşturulur.
( Her birey kendine sormalıdır önce, acaba bizim atalarımız bunu niye böyle yaptılar neden pir lik taliplik ilşkileri oluşturuldu? Kısaca Alevilik manevi ve maddi açıdan kendi bağımsızlığını oluşturmuşdur o zaman için. )
Kureyşan ocağı kendi payına düşeni yapmışdır, son dönem de yaşanan kopukluklar Allah’ın izni ile tekrar sorumluluk alan seyyitler canlar sayesinde ğiderilecekdir.
Bundan eminimki böylede olacakdır ve tüm ocaklar talipleri ile beraber Mürşidini de bulacaklardır.
Kureyşan ocağı kalabalık bir talip kitlesine sahip olmasının nedeni, verdiği mücadele ve hizmetlerinden dolayıdır’ Alevilik de pir ve talip ilişkilerini engüzel şekilde günümüze kadar taşıyabilmişlerdir.
Bazı canlarımızın bu ocağın imam Musa-i kazım’dan ayrıldığını söylüyorlar, İmam Musa-i Kazım döneminde ( M. 745-799 ) Anadoluya ğöç yok tu. Seyyit Mahmut Hayrani ve Hacı Bektaşı Veli ile akrabalık bağı, asırlardır anlatılan bu iki zatın amca çocukları olukları, İmam Taki üzerindendir. 

Nişabur Dergahı Piri Seyyit musa nın üç oğlu:
Seyyit Ali, Seyyit İbrahhim Sani, Seyyit Haydar Gazi
Seyyit Haydar gazi Kureyş dir ocak bu koldan imam Taki ye bağlanır. Halen Dersim ve diyer bölgelerde de kureyşan ocağının Gazi ler kolu vardır.
Kureyş baba (Haydar Gazi) gelen Moğol tehlikesinden dolayı, nişaburdan ayrılıp günümüzdeki iran topraklarında olan Hoy kentine yerleşiyor, kardeşleri ile S.Ali ve S.İbrahim Sani ile beraber bir süre orda kalıyorlar bu zatlar.
Seyyit Hayadar Gazi oğullarıyla beraber anadoluya geçiyor mekan tuttukları yerler, malatya,palu,dersim bölgeleri bir kaçıdır.
Kureyş kelime anlamı farsçada yazılışı KHORAZAN yani günümüz türkçe sinde HORASAN dediğimiz bölğenin adıdır anlamı <<güneşin doğduğu yer>> dir. Halk arasında farzi dilinden ayrılma, zazaca diliyle bu ocağa ( Quresan ) denilir, bu da tesadüf bir rastlantı deyildir O, bölgeden geldikleri için ocağın evlatları bu ismi kullanmışlardır zamanla farklı lehçe ile farklılaşmış dır.
Ğünümüze kadar gelen ocakların çoğu deyişik isimlerle anılmaktadır, ortalama 200 ocak vardır, Araştırmacı yazar Ali Yaman nın yazdıklarına göre.
Oysaki bazı ocakların evlatları yola verdikleri hizmetlerinden mücadelelerinden dolayı ve aldıkları destür lerden gösterdikleri kerametlerinden ötürü bu pirler dergahlarını kurup mürid yetiştirmişlerdir,günümüzede ayrı ocaklar mış gibi aktarılmışlardır. Ve önemli bir noktada dönemin şartlarına tehlike lerine görede bazen izlerini kaybettirip başka yerlerde başka isimle mücadelelerini sürdürmüşlerdir, sonuçda çoğu akrabadırlar. İşte kureyşan ocağıda bunlardan bir ocak dır.
Dostlar keramet olayı bazı yazar arkadaşlar tarafından bilinçsizce,
basitleştiriliyor, anlamsızlaştırılıyor, oysaki bu bizim felsefede kutsallık kavramıdır. Asırlardır süregelen bu ilahi olaylar günümüzde bizlere çok ipuçları veriyor,bu erenlerin arasındaki bağlılığı ilişkilerinin de ıspatıdır. Erenlerin farklı yerlerde gösterdikleri kerametlerin benzerlikleri O’ zatların aynı kişiler olduğunuda kanıtlayabiliyor. Ana konusu bozulmadan, destan şeklinde günümüze kadar anlatılmış bu olaylar asırlardır beynimizden sildirilmeyen tarihimizdir, o anlatımların içinde çok şeyler sırlar gizlenmişdir.
Burda hepsini yazmamız şu anda imkansız kısaltıyorum.

Ocakların senbolik olmuş kerametleri:

Hacı Bektaş Veli nin su, helva, duvar dır. Baba Mansur un duvar dır.
Munzur Baba nın helva dır. Kureyş in ateş dir. Abdal Musanın ateş dir. 
S. Mahmut Hayrani nin aslan ve yılan dır. Karaca Ahmet in aslan ve yılandır.
Ağu içen ( S.Temiz ) in zehirdir. Sarı Saltuk un tabut tur.
Hiç fazla düşünmeden karşılaştırma yaptığımızda bile benzerlik ortadadır yaşanmış olaylar eşit tarihlerde olmuşdur,günümüze kadar gelen bu anlatımlar bizlere birer KOD dur ŞİFRE dir.rastlandıdan ibaret deyildir bu benzerlikler bu zatların aynı kişiler olduğunu gösterir.
Bunu çözmemiz bize bir görevdir ki geleçek neslimize bunu aktara bilelim ki anlatılıp gidilsin, bu şifreler devam etsin kaynaklar yok edilirse dahi beyinlerden silinmez hale gelir.
Günümüzdeki Aleviliğin önemli faktörleriden biride, kendi içimizdeki Aleviliği bulamazsak, Mürşid' siz Pir' siz Aleviliği geleçek nesillere aktarmak yolu taşımak zorlaşır, asimileleşir. 1000 seneden beridir ocaklar bu mücadeleyi bu yolu taşımışlardır. 
Bu dönem zorlu bir dönemdir çünkü Alevi toplumu daha Mürşidini bulamamışdır,1980 lerde yapılan dernekleşmeler federasyonlar, derin Aleviliği ledün ilmini taşıyamazlar geleçek nesillere.
Bu günümüzdeki yaptığımız Alevilik ( deyim yerindeyse ) 1000 sene önceki Aleviliğin tırnağı bile deyildir.
Neyse konumuzdan uzaklaşmayalım, şimdi keramet anlatımlarından iki örnek yazıyorum karşılaştırma yapmak için, ve arada sadece isim farklılığı olduğunu göreçeksiniz. 
Bu noktalar bana göre çok önemlidir işte SİLİNMEYEN tarihimiz budur. araştırmacı dostlarımızın dikatini bu konularada yönlendirmelerini arz ederim.

Salutuknameden örnek:
ACEM DE BİR KİŞİ VARDI ADINA ,KARACA AHMET DERLERDİ,GÜRBÜZ BİR KİŞİ İDİ
DUYDU Kİ: BEKTAŞ RUM’A GELMİŞ, ‘’ GİDİP GÖRELİM NASIL BİR ER İMİŞ’’ DEDİ BİR ASLANA BİNİP YILANIDA KAMÇI YAPIP ELİNE ALDI. DERVİŞLERİNİ YANINA KATIP YÜRÜDÜ. BEKTAŞ DUYDUKİ AHMET BİR ASLANA BİNMİŞ GELİYOR, TEKKE SİNİN BİR DUVARINI YARIP O, DUVARA BİNDİ, AHMET’E KARŞI YÜRÜDÜ.
AHMET BU DURUMU GÖRÜNCE, BEKTAŞA HAYRAN KALDI. 
BU KARACA AHMET Kİ, TÜM CİN LERE HÜKÜM EDERDİ ÇÜNKÜ SULTAN SÜLEYMANIN SECCADESİNDE OTURUYORDU. BÜTÜN CİNLER ONU SEVERDİ.
BEKTAŞ İSE HZ. İBRAHİM İN SECCADESİNDE OTURUYORDU MELEKLER ONA BAĞLIYDI. KARACA AHMET HATASINI ANLAYIP ASLAN DAN İNDİ YILANIDA YERE ATTI. BEKTAŞIN ELİNİ ÖPTÜ BEKTAŞ DA ONUN GÖZLERİNİ ÖPTÜ. AHMET BİR KAC GÜN MİSAFİR KALDIKTAN SONRA İZİN ALIP GİTTİ.

Şimdi Seyyit Mahmut Hayrani ve Hacı Bektaşi Veli arasındaki keramet gösterme olayını okuyalım.

Velayetnameden: saltuknameden: her canın Dedenin bildiği olay:

AKYANOS ( AKŞEHİR ) DA SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ADINDA BİRİ VARDI ASLANIN ÜZERİNE BİNEREK KAMCI OLARAKDA ELİNE YILANI ALARAK YANINDA 300 DERVİŞİYLE HACI BEKTAŞI ZİYARETE GELİR. HEBERİ ALAN HACI BEKTAŞ
‘’ ERENLER CANLIYA BİNMİŞ GELİR BİZDE CANSIZ A BİNELİM’’ DER. KIZILCA HELVAT YAKININDA ,BİR KAYAYA BİNER HÜ DEYİP KAYAYI YÜRÜTÜR. S.MAHMUT HAYRANİ Yİ KARŞILAMAYA GİDER, BUNU GÖRÜNCE S.MAHMUT HAYRANİ ASLANDAN İNER HÜNKARLA ĞÖRÜŞÜRLER ELİNİ ÖPER. DİYER DERVİŞ LERDE GÖRÜŞÜRLER TEKKEYE ( DERGAH ) A TOPLANIRLAR BAĞDAŞLANIP CEM OLURLAR, BİR HAFTA SÜRER BU.
Aradaki fark sadece isim deyişikliğidir, karaca Ahmet hakkında fazla bilği yoktur kim olduğu bilinmiyor bir çok yerde türbeleri vardır,Manisa, Afyon, Isparta,Üsküdar,Kadı köy. Bazı kaynaklarda Hacı Bektaşın çağdaşıdır
Gözçü postu Karaca Ahmet postudur Rum elini ( Anadoluyu ) gözetleyen kontroleden pir dir, diyer adı Mahmut Hayranidir. Bize göre.

Not: yani günümüze göre şöyle sıralama yapabiliriz

1. Cumhurbaşkanı ( Hacı Bektaşı Veli )
2. Başbakan ( Karaca Ahmet= S. Mahmut Hayrani )
3. Gizliservis ( Boz atlı Seyyit.Muhlis Paşa Horasani )
4. Dış işleri Bakanı ( Sarı Saltuk )

Doç.Dr Bedri Noyan a göre Hacı Bektaşı Veli Karaca Ahmedi istanbula gönderir,türk topraklarına katılmaları için. Oda gider Dergahını kadı köy de kurar.
S.Mahmut Hayrani ve Karaca Ahmet netleşmiş noktalardır.
Bize göre Seyyit Mahmut Hayrani ve Kraca Ahmet aynı kişilerdir,ve bu günkü istanbul kadı köy adını S. Mahmut Hayrani nin istanbul kadısı olan torunu, Seyyit Hıdır (Hızır) ( M.1407-1459) dan almışdır.
Hacı Bektaş Veli,Karaca Ahmet, ve S. Mahmut Hayrani aralarındaki keramet kilit noktadır:
Bu eren farklı bölgelerde verdiği mücadelede, gelen tehlikelere karşı isim deyikşikliği yapmışdır. Bazı canlar sanki erenler kaldıkları bölgelerden hiç çıkmamış ve orda vefat etmiş ve kimse kimseyle ğörüşmemiş gibi yazılarlada karşılaşmak şaşırtıçı.
Öyle olsaydı örğütleme nasıl olaçaktı ilişkiler nasıl oluşacaktı?
Bu sadece S.Mahmut Hayrani için gecerli deyildir başka pirlerde bunu yapmışdır, ama konumuz şu anda bu olduğundan burdan devam edelim.

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ

Pir Baba İlyas ve üç oğlunun asılmasından sonra ( Yahya,Mahmut,Halis ) dördüncü oğlu S.Muhlis küçük olduğundan mürşidlik postuna oturamadığından en yakın akrabaları Hacı Bektaş Veli ve S.Mahmut Hayrani idi, birisinin mürşidlik postuna oturması lazımdı. Çünkü mürşidlik postu aynı soydan olan ve maneviyatı ilede en uygun olan evlada verilir, Allah’ın taktiriyle.
İşte bu keramet olayı bundan ibarettir canlar,mürüdler ve pirler, Hacı Bektaşı Veli ve S.Mahmut Hayrani güzel bir ‘’düello’’ ‘’yarışma’’ya diyelim artık giriyorlarlar. ikiside ermiş, hakikat kapısında lar, keramet sahibidirler, o keramet anında karşılaşmada, Allah Hacı Bektaş Veli yi mürşidliğe seçmişdir ve S.Mahmut Hayrani de bunu kabuletmişdir, beraberindeki 300 Dervişi ve orda bulunan erenler de Hacı Bektaşı kabullenip ve mürşid seçmişlerdir. Beraber bağdaşlanıp cem yapmışlardır görevler belirlenip verilmişdir.
1240 larda baba İshak alevi türkmen isyanlarında selçuklular inanılmaz alevi katliamları yapmışlardır. Hacı Bektaşı Veli, Sarı Saluk, Mahmut Hayrani, Ağu İçen (S. Temiz ) ve daha nice erenler Dersim bölgelerinde saklanmışlardır.
Selçuklular 1243 de Moğollara yenik düşmüşlerdir. Ve tekrar Pirler falietlerine başlamışlardır.
Bu zat ların heb bir arada olmaları tesadüf deyildir yakın akrabadırlar amaçları aynıdır yol aynıdır.
Seyyit Mahmut Hayrani Kureyşan ocağının önemli evlatlarındandır,S.Hayadar gazi soyundandır. Ehli-Beyt yolunda çok mücadeleler vermişdir, Hacı Bektaş Veli ile kuzendirler ve sürekli yakın ilişkide bulunmuşdur, farklı bölgelerde farklı isimlerlede çıkmışdır.


                        KUREYŞAN OCAĞI SOY SEÇERESİ









BAĞIN KERAMETİ (SEYYİT KUREYŞ )

Şelçuklu padişahı Aleddin Keykubat (1192-1237 ) sefere çıkar Bağayen kalesine varır, bu kalenin komutanı ‘’ Nehrin karşı yakasında bulunan köyde bir Seyyit vardır Kureyş adında halk arasında bu adamın kerameti vardır deniliyor, bana göre bu zat bir büyüçüdür’’ der şikayette bulunur padişaha,
Aleddin keykubat Seyyit Kureyşle ğörüşmek ister:
Büyüden hoşlanmayan, Seyyitlere son derece sayğılı olan padişah,
Askerlerini gönderir Kureyşi getirtir, padişahın huzuruna çıkarırlar, padişah büyüçülükle uğraşıyormuşsun? der ve bir şeyler göstermesini ister Kureyş padişahın isteğini reddeder. Ve kerametimiz ceddimizin himmeti, yüce Allah’ın inayetiyle gerçekleşmektedir der.
Padişahda: ‘’madem kerametin varsa fırına girde ıspatla’’der. askerler fırına odun atarak kızgın ateş halini aldıktan sonra padişah emir verir Kureyşi fırına atmaları için, Kureyş padişahın en yakını olan naib in bileğinden yakalayıp beraber fırına sürükler,
Aradan belli bir süre sonra fırının kapısını açarlar ve hayrete düşerler
İkiside yaşıyordu ve naib buz tutmuşdu, askerler beyaz beyaz diye bağırırlar bir süre sonra padişah Kureyşe sorar bu olayı nasıl yaptığını?
Seyyit Kureyş adamına sor der, naib kendine geldikden sonra anlatır olayı
‘’ padişahım biz fırına girince bir kaç sanniye içinde eririz zannettim, o kadar ki sıcakdı fırının içi, birden gaibden bir kuş peyda oldu ve her kanat çıpmasıyla fırının içi serinliyordu sonra üşüdüğümü donmak üzere olduğumu hissettim ondan sonrasını hatırlamıyorum’’
Aleddin keykubat palu bölgesini kureyşe vermek ister ondan özür diler, Kureyş bunu kabuletmez maddiyatta gözümüz yoktur der reddeder, padişah bölgeden ayrılmadan naib artık padişahdan ayrılmak kureyşin hizmetine girmek ister, padişah naibin isteğini kabul eder ve bölgeden ayrılır.
Elvan çelebinin seyatnamesinden: Palu kalesinde bağayen namında irem bağı gibi bir köy vardır meşhur bir gezinti yeridir. Palu beylerin hassıdır.
Çellağaş köyü, Palu bu günkü Elazığ Karakoçan bölgeleridir ve bölgedekilere palolular denir halen.

DÜZGÜN BABA
Kışın şubat ayında keçilerinin besili olduğunu fark eden Kureyş
‘’acaba benim oğlan kışın ortasında bu hayvanlara ne yediriyor ki, hayvanlar bu kadar güzel besleniyorlar’’ diye merak eder bir gün gizlice oğlunu takip eder ve hayvanların bulunduğu yere gider. Birde bakar ki oğlu elinde ki çubuğu ile hanği ağaça vuruyorsa, ağaç yeşeriyor ve keçilerde bundan besleniyor. Kureyş durumu gördük ten sonra gitmek ister, O anda arka arkaya hapşıran keçiye oğlu ‘’ne oldu kureyş imi gördün de böyle yapıyorsun’’- Der, O anda babasını hisseder, arkasını döndüğünde babasını görür ve utancından dağa doğru kaçar.
Belli bir zaman süre sonra Kureyş mürüdlerinden bir kaçını gönderir oğlunun durumunu öğrenmek için. Müridler Kureyş in oğluna varırlar hal durumunun iyi düzgün olduğunu görürler
Döndüklerinde bunu aynı şekilde söylerler ve zamanla ismi Haydar olan bu Seyyit artık DÜZGÜN BABA diye hitap edilir. Bu dağda sırr olur gider.

Bu seyyit erenlerin nereye ğittiği belli deyil dir izleri inşallah bir ğün karşımıza çıkar!


1.

İMAM TAKİ’ DEN AYRILMA KARDEŞ OCAKLAR

ABDAL MUSA OCAĞI,
BABA MANSUR OCAĞI,
HÜNKAR HACI BEKTAŞI VELİ Dergah,
HÜSEYİN ABDAL OCAĞI,
HASAN DEDE OCAĞI,
HIDIR ABDAL OCAĞI,
HACIM SULTAN RECEP SEYYİT OCAĞI,
KIZIL DELİ SEYYİT ALİ SULTAN OCAĞI,
KARACA AHMET OCAĞI,
KUREYŞAN OCAĞI,
PİR BABA İLYAS ÇAR-ERKAN Dergah- MESUDİYE DERGAH'IN DEVAMI.




KUREYŞAN OCAĞININ DERSİM VE BÖLGESİNDE ÇOĞALDIĞI EVLATLAR

1.SEYYİT HÜSEYİN
2.SEYYİT MEVALİ
3.SEYYİT ALİ
4.SEYYİT GÜLABİ
5.SEYYİT GAZİ




KUREYŞAN OCAĞINA BAĞLI AŞİRETLER VE TALİPLER

1. ARE-İ AŞİRETİ
2. ALAN AŞİRETİ
3. ARAP TAHİR ( ÇAKIR TAHİR? ) AŞİRETİ
4. BAHTİYAR AŞİRETİ
5. BERİTAN ( RUTAN ) AŞİRETİ
6. BADILAN AŞİRETİ
7. BABA MANSUR OCAĞI ( KUREYŞAN OCAĞIDA ONLARA BAĞLIDIR )
BİR BİRİ LERİNİN PİRİ DİRLER AYNI ZAMANDA KARDEŞ OCAKLARDIR BU KONUDA AÇIKLAMALARIMIZ OLAÇAKDIR!
8. ÇAR-ER-KAN ÇAREKAN OCAĞI PİR BABA İLYAS HORASANİ, KUREYŞAN OCAĞIYLA KARDEŞTİRLER AYNI ZAMANDA. PİR BABA İLYAS HORASANİ VE KUREYŞ SOY SECERESİNE BAKINIZ.
9. ÇALFAR AŞİRETİ
10. DEMAN AŞİRETİ
11. DADA ( DEDO ) AŞİRETİ
12. HIRAN (HARRAN ) AŞİRETİ
13. HURMEKAN AŞİRETİ
14. HAYDARAN AŞİRETİ
15. İZOL AŞİRETİ
16. KOLAN AŞİRETİ
17. LOLAN AŞİRETİ
18. KARSAN ( KARSANO ) AŞİRETİ
19. MARDİNİ ( MEDİN ) AŞİRETİ
20. MASIK AŞİRETİ
21. MİLAN ( MİLLET ) AŞİRETİ
22. SÜR AŞİRETİ
23. SAD AŞİRETİ
24. ZUDOLYAN AŞİRETİ


KUREYŞAN OCAĞI NIN TUNCELİ DE YERLEŞİM YERLERİ

1.AĞAŞENLİĞİ- PÜLÜMÜR 2.AKTAŞ –OVACIK 3.AMBAR- MERKEZ
4.AŞAĞI DOLUCA-NAZIMİYE 5.GÜNEYÇİK-NAZIMİYE 6.BALLICA-NAZIMİYE
7.SARIBUDAK-PÜLÜMÜR 8.BAŞKALEÇİK-PÜLÜMÜR 9.ÇAĞLAYAN-PÜLÜMÜR
10.ILLISU-NAZIMİYE 11.AŞAĞI ÇANAKCI-MAZĞİT 12.ÇALKIRAN MERKEZ
13.ÇULUR-MERKEZ 14.PINAR-MERKEZ 15.BÜYÜK YURT-NAZIMİYE
16.ELMALI-PÜLÜMÜR 17.TURNAYOLU-NAZIMİYE 18.BÜYÜK YURT-NAZIMİYE
19.HALİT PINAR-OVACIK 20.GÜZEL PINAR-NAZIMİYE 21.BABA OCAĞI-MERKEZ
22.YAZGELDİ-NAZIMİYE 23.YAKAÇIK-NAZIMİYE 24.KOPUZLAR-MERKEZ
25.DALLIBABA-NAZIMİYE 26.KÖKLÜCE-MAZĞİRT 27.GÜNLÜÇE-NAZIMİYE
28.KENYALI-PERTEK 29.KIKLAR-? 30.ÜÇDAM-MERKEZ 31.BATMAN-MERKEZ
32.ASLAN YURDU-MERKEZ 33.ÜNVEN-PÜLÜMÜR 34.KANGALI-PÜLÜMÜR
35.NÜŞÜT-MERKEZ 36.UZUNTARLA-MERKEZ 37.YUKARI ÇANAKÇI-MAZĞİRT
38.YERİZİK-PÜLÜMÜR 39.EFE AĞILI-PÜLÜMÜR 40.KARŞILAR-MERKEZ
41.BAYLIK-MERKEZ 42.AKTULUK-MERKEZ 43.ŞAHVERDİ-OVACIK
44.ALAÇIK-MERKEZ 45.SUMAK-PERTEK 46.SENEK-PÜLÜMÜR
47.ÇEVREÇİK-NAZIMİYE 48.ALACIK-MERKEZ 49.GÖMEMİŞ-MERKEZ
50.BOSTANLI-NAZIMİYE 51.UZUNTARLA-MERKEZ 52. KOZULÇA-HOZAT
53.BOYDAŞ-HOZAT
AYNI ZAMANDA TÜM İLÇE VE İL MERKEZLERİ


Özet:
Bu araştırılmamış S.Haydar gazi kolu onun evlatları bize ğöre kureyş ocağının asıl anadoluya geliş soyudur.
Bu noktada daha geniş çaplı araştırmalar yapılması için, araştırmacı yazar, tarihçi dostlar için biz bu başlangıçı yaptık ve bizde bu araştırmayı sürdürüyoruz.
Eminimki ilğiç bağlantılar sonuçlar ortayaçıkacakdır.

1. S.Haydar Gazi Kureyş Baba kendisidir!
2. Bu ocak İmam Musa kazım’dan deyil, İmam Taki’den gelmedir!
3. Pir Baba İlyas,Hacı Bektaşi Veli,S.Mahmut Hayrani kuzendirler!

Sonuçda hanği İmamdan olursa olsun gelen ocak zadeler seyyit dirler evladı Resüldürler.
Şeytana, ( decalla ) haksızlığa karşı taviz vermeyen 12 imamlar danız.
Allah’ın yolunda Ehli-Beyt in yoluna canımızı koyduk giydik ateşden gömleği
Yol bir inşallah sürekde artık binbir deyil, BİR OLUR.
KUREYŞAN İCAZETNAMESİNDEN
Sizsiniz tüm ikram ve cömertliklerin sahibi
Çünkü sizin dedeniz büyük resüldü
Sizsiniz kavmin en değerli bineklere binenleri
Çünkü anneniz o tertemiz betüldü
Kur’an gerçekten de size indi
Bu ne büyük bir övünç ve şerefti
Siz kavmin en övgüye layıklarıydınız bilindi
Çünkü dedeniz Cebraille görüşmek şerefine erişti
Ey defnedilenlerin en hayırlısı
Senin defnedilmenle toprak güzelliklere belendi
Canım feda olsun bu kabrin sahibine
O kabirde cömertlik var, avf var isteyene
Yazan:Seyyit Kureyş