MUSA BABA TÜRBESİ..SELANİK YUNANİSTAN
MUSA BABA?
Türkçe ve Yunanca kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Musa Baba ve Türbe hakkında şunları söyleyebilirim; Selanik’te eski Türk mahallesinde bugünkü adıyla Terpsitheas Meydanında bulunan yapı 16. yy. da şehrin tanınmış kişilerinden olan Bektaşi Musa Baba’ya ait. Yapının Sultan İkinci Bayezit döneminde 1481-1512 yılları arasında bir tarihte inşa edildiği düşünülüyor. Yapı Yunanca kaynaklarda da 16. yüzyıldan kalma bir Osmanlı mezarı (yani türbe) olarak anılıyor. Türbenin sekizgen bir yapısı olduğu ve Türbenin yanında daha önceden bir Bektaşi Tekkesi bulunduğuna yer veriliyor. Türkler mübadele sonrası şehri terk ettiğinde türbe uzun süre sahipsiz kalmış. Muhtemeldir ki Tekke ve Tekkeye bağlı yapılar bu arada yıkılmış ve yok edilmiş. Fakat Türbe kutsal bir mekan olduğu için olsa gerek yıkılmamış. Bakkal, spor kulübü ve benzer amaçlar için bir süre kullanılmış. Bu mahalleye bir süre sonra Anadoludan gelen Rumlar yerleştirilmiş. Anadolu Rumlarının ve bölge sakinlerinin bir dönem buraya Meryem Ana ve Hristiyan Azizlerinin resimlerini yerleştirdikleri, sonrasında da yapıyı kutsal bir mekan olarak kullanmaya devam ettikleri biliniyor. Yapı 2011 yılında restore edilmiş ve bugünkü görüntüsüne kavuşmuş.
Türkçe ve Yunanca kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Musa Baba ve Türbe hakkında şunları söyleyebilirim; Selanik’te eski Türk mahallesinde bugünkü adıyla Terpsitheas Meydanında bulunan yapı 16. yy. da şehrin tanınmış kişilerinden olan Bektaşi Musa Baba’ya ait. Yapının Sultan İkinci Bayezit döneminde 1481-1512 yılları arasında bir tarihte inşa edildiği düşünülüyor. Yapı Yunanca kaynaklarda da 16. yüzyıldan kalma bir Osmanlı mezarı (yani türbe) olarak anılıyor. Türbenin sekizgen bir yapısı olduğu ve Türbenin yanında daha önceden bir Bektaşi Tekkesi bulunduğuna yer veriliyor. Türkler mübadele sonrası şehri terk ettiğinde türbe uzun süre sahipsiz kalmış. Muhtemeldir ki Tekke ve Tekkeye bağlı yapılar bu arada yıkılmış ve yok edilmiş. Fakat Türbe kutsal bir mekan olduğu için olsa gerek yıkılmamış. Bakkal, spor kulübü ve benzer amaçlar için bir süre kullanılmış. Bu mahalleye bir süre sonra Anadoludan gelen Rumlar yerleştirilmiş. Anadolu Rumlarının ve bölge sakinlerinin bir dönem buraya Meryem Ana ve Hristiyan Azizlerinin resimlerini yerleştirdikleri, sonrasında da yapıyı kutsal bir mekan olarak kullanmaya devam ettikleri biliniyor. Yapı 2011 yılında restore edilmiş ve bugünkü görüntüsüne kavuşmuş.
TANIDIK BİR EFSANE
Anadolu ve Rumeli’de gerçekleştirdiğim seyahatlerde birbirinin tekrarı olan birçok efsane ile karşılaştım. Özellikle Alevi – Bektaşi inancına sahip halkların bu efsaneleri ulaştıkları bütün coğrafyalara taşıdıklarına şahit oldum. Gördüğüm kadarı ile isim ve mekanlar değişsede söylencenin özü ve mesajı her zaman aynı oluyor. Selanik’te türbesini ziyaret ettiğimiz Musa Baba hakkında Rumların anlattığı efsanenin Anadolu’da bulunan Hünkar Hacı Bektaş-i Veli hakkında anlatılan efsane ile aynı olması da bu benzerliklere en güzel örneklerden biri. Rumların Türkler’den öğrendiği ve hala anlattıkları efsane şöyle:
“Derviş Musa Baba bir ağa evinde hizmet ediyormuş. Ağa Hac görevini yerine getirmek için Mekke’ye gitmeye karar vermiş. Hac sırasında canı helva çekmiş ve Musa babaya bu durum ayan olmuş. Musa Baba ağanın eşinden biraz helva ayırmasını istemiş ve ağanın canının helva çektiğini söylemiş. Ağanın hanımı bu duruma inanmasada “Musa Baba’nın canı helva çekti herhalde” diyerek biraz helva ayırmış. Musa Baba aynı anda sıcak helvayı Mekke’ye götürüp ağanın göreceği bir yere bırakmış. Ağa eve döndüğünde eşine Mekke’de bahçede bulduğu sıcak helvayı ve bu mucizeye ne kadar sevindiğini anlatmış. Bunun üzerine Musa Baba’nın keramet sahibi bir ermiş olduğu ortaya çıkmış.”
“Derviş Musa Baba bir ağa evinde hizmet ediyormuş. Ağa Hac görevini yerine getirmek için Mekke’ye gitmeye karar vermiş. Hac sırasında canı helva çekmiş ve Musa babaya bu durum ayan olmuş. Musa Baba ağanın eşinden biraz helva ayırmasını istemiş ve ağanın canının helva çektiğini söylemiş. Ağanın hanımı bu duruma inanmasada “Musa Baba’nın canı helva çekti herhalde” diyerek biraz helva ayırmış. Musa Baba aynı anda sıcak helvayı Mekke’ye götürüp ağanın göreceği bir yere bırakmış. Ağa eve döndüğünde eşine Mekke’de bahçede bulduğu sıcak helvayı ve bu mucizeye ne kadar sevindiğini anlatmış. Bunun üzerine Musa Baba’nın keramet sahibi bir ermiş olduğu ortaya çıkmış.”