KARIŞIK

Hacı Küreyş Türbesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hacı Küreyş Türbesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2016 Cumartesi

Hacı Küreyş Türbesi

Hacı Küreyş Türbesi 



Mayıs Ayının 3.Pazar günü , binlerce insanın ziyaret akınına uğradı
Bu ziyaretimizde çok önemli bir zatın türbesine gidiyoruz. İmkanlar dahilinde , Çepni Toplumu adaklarını adıyor , dualarını ediyor , taşlarını yapıştırıp , mumlarını yakarak sevgi ve saygılarını sunuyorlar..
Bölgede yine her aile , kendi doru ağacının altında oturuyor.. Öylesine bir kalabalık var ki , koskoca arazide var olan binlerce ağaç , hemen hemen dolmuş gibiydi.
Yavuzeli Belediyesinin İtfaiye aracını bu sefer görebiliyoruz.. Ziyaretgaha gelen misafirlerin ve göçerlerin , Adına hürmeten yaptırdıkları Tuvalet ve sondaj sonrası çıkarılan su insanlar arasında büyük bir memnuniyetle karşılanmış.
Yine her yerde olanca hızı ile süren ikramlar davetler. Temiz havayı lütfeden rüzgarlar , yaz mevsimlerinde etkisini gösteren sıcaklara müsaade etmiyorlar..
Kapısı ve eşiği öpülerek giriliyor Türbeye.. Yaşlı kadınların birbirleri ile yarıştıkları kumaş kesme işinde , kimisi ağaçlara asmak , kimisi başına dolamak amacı ile insanlar arasında da kumaş parçalarından alma yarışı sürüyor..
Fizik kurallarını alt üst eden duvara yapıştırılmış taşların büyüklükleri göze çarpıyor hemen.. Sanırım büyük dileklerde bulunmuşlar demeden edemiyoruz..
Gaziantep Çepnileri Derneğinin gönüllüleri adeta her yerdeler. Her ağacın altında büyük bir hevesle , birlik ve beraberlik duyguları pekiştirilmeye çalışılıyor , İnsanlar birbirlerine kaynaştırılıyor , Kültürün toplumun olmaz ise olmaz olduğunun vurgusu yapılıyor ağaçların altında içilen çayların kokusunda..
Yaşlı insanların gözlerinde ki mutluluk görülmeye değer.. Çocukluklarını , Gençliklerini , kısaca tüm hayatlarını , bu ziyaretgahın çevresinde geçirilen onlarca yılı aynı anda yaşıyorlar.. Hüzün artık yerini tatlı bir anımsamaya bırakmış..
Doru ağaçlarına asılan kurban etleri tüm görkemi ile misafirlerini bekliyor..
Yalın ayak , başı kabak bölgede dolaşanlar , kerametin büyüklüğünü haykırıyor bizlere.. Önce ki senede ettikleri duaları gerçekleşenler, dualarının gerçekleşmesinin ardından ettikleri ahtleri ( sözlerini ) yerine getiriyorlar , yalın ayak yürüyerek, saçlarını sıfıra vurdurarak...



Tarihte ilk defa hicretin 150. Senesinde Medine tanzim edilen secerelerden öğrendiğimiz Hacı Küreyş , 7.İmam Musa-i Kazım soyundan gelmektedir. Hacı Kureyş kesin tarihi bilinmemek ile birlikte 1150 li yıllarda Erdebil bölgesinden , Anadolu ya geliyor , O zaman Hınsı Mansur adı ile bilinen bugün ki Adıyaman Gaziantep yöresine yerleşiyor. Günümüzde türbesi Gaziantep Yavuzeli ilçesinin Kayabaşi köyündedir. 1200 li yılların başında baba ocağından ayrılan oğlu Seyyid Mahmudi kebir o dönemde Elazığ Palu ya bağlı Mazgirt in Çile Keş Köyüne gidip yerleşmiştir.

Hacı Bektaş’ın amcasının oğlu olan Seyyid Mahmut Hayrani’nin soyundan olan Baba Kureyş’tir. Halk arasındaki rivayete göre Haca gittiği için Hacı Kureyş olarak anılıyor. Ama yaygın olarak da Baba olarak da kulmanılıyor. Baba Kureyş’in evlatları olsa da fazla yaşamayıp ölüyorlarmış. O yüzden bir daha evlenmiş. Ondan bu dedeler çoğalıyor. Dedeler kollara ayrılıyor: Mevaliler, Hüseyniler, Derviş Musalar gibi kollara ayrılır. Baba Kureyş’ın oğlu Düzgün Baba ise anası da dede kızı olan bir erendir. Muş, Varto, Hınıs, Erzurun, Tekman, Bingöl, Sivas, Zara, İmran’lıya kadar Baba Kureyş evlatları dağılıyorlar.

'' Hacı Kureyş; rivayete yöreye geldiği zaman sadece bir öküzü varmış. Alaettin Keykubat zamanında insanlar arkasına toplanınca, Elazığ’dan vali haber yolluyor, diyor ki sen toplumu kandırıyormuşsun. O da yok, diyor. Onu getirmek istiyorlar. O da evladım, ben yaşlıyım, diyor. O da benden valiye selam söyleyin, ben dervişim, yaşlıyım, diyor. Gelme imkanım yoktur, diyor. Kış ayında elini sürüyor, kavun karpuz oluyor, şu meyveleri iletin diyor. O zatın mucuzileri görenler meyvaları alıp valiye iletiyorlar. Vali de diyor ki, bu adam sihirbaz mıdır, nedir? Yanındakiler valiyi etkiliyorlar diyorlarki o sihirbazdır, o tutuklayıp alıp getirin, diyorlar. Onu Elazığ’a iletiyorlar. Vali, Baba Kureyş’e kendini ispat etmeye hazır mısın, diyor? O da her şeyimle, velayetimle hazırım, diyor? Fırın yakıyorlar içine atacaklar, o da yanında Derviş Gevr (Derviş Beyaz) ve inanmayan birisiyle fırına giriyorlar. Bir müddet sonra kapıyı açıyorlar. Bakıyorlar ki, Derviş Gevr’in üstü başı toprak olmuş beyaza bürünmüş, Baba Kureyş’in de saçı sakalı buzlanmış, inanmayan da eli elindeymiş, cesedi yokmuş. Soruyorlar Derviş Gevr’e, ne gördün? Kartal geldi öyle bir hava savurdu ki biz dokduk, diyor. Pirim de bir bağdaş kurmuştu zikir halindeydi. Baba Kureyş’in eli elinde olan ise, elini verdi gönlünü (kalbini) vermedi. Kalbini (ikrar verseydi) o da yanmazdı, diyor.