Trakya ve BALKANLARDAKİ YATIR, TÜRBE, TEKKE VE
ZAVİYELERİMİZ[1]
Refik Engin
Her toplum bir yerden
bir yere göç ederken, sadece oralara yerleşmekle kalmamış, kendi kültürünü ve
inancını da beraberinde taşımıştır. Bu Balkanlarda halklar arasında ortak
kültür olmuş ve toplumları birbirine yaklaştırmıştır. Sanılmasın ki Balkanlar
sadece silah zoru ile alındı Balkanların fetheden ve onu TÜRK Yurdu haline
getirenler isimsiz kefensiz kahramanlardır. Bu kahramanlar ve kültüre hizmeti
geçmiş tekke zaviyeleri yazılı ve sözlü kaynaklardan derleyebildiğimiz
kadarıyla yazmaya çalıştık. Bu yazdıklarımız belki de %1 yoktur. O kadar türbe,
tekke, zaviye, dergâh yok edilmiş ki aynı yere yeniden tekrar tekrar başka
adlar ile kurulmuşlardır. İnsanlığın kuruluşundan beri bazı yerler kutsal kabul
edilmiştir. Öyle ki halen bazıları günümüzde de yaşamaktadırlar.
Bizde elimizden
geldiğince bu Alp Erenleri ve onların mekânlarını tespit etmek tanıtmak
istedik. Bazı kişilerin karaladığı mekânlarını yakmak ve onları yok etmek
istedikleri bu kutsal yerleri inancı ne olursa olsun ayırt etmeden bir konu
altında derlemeye çalıştık. İnsan
bilmediğinin düşmanı olurmuş biz de bilmediğimizi öğrenmeye çalışarak
onları anmak yâd etmek istedik.
Her devirde inanlar
toplumlar inançları için acılar çekmiş, onu ne yokluklar ile günümüze
getirmişlerdir. Bazıları ise günümüze kadar ulaşamamıştır. Bazılarının
isimlerini ilk defa duyacaksınız. Artık onların inancını ne uygulayan ne de
devam ettiren vardır. Bu Alp erenlere bir kefen pek çoğuna nasip kısmet olmadığı
gibi günümüzde bir metre karelik bir yatacak yeri de çıkar uğruna ve mal uğruna
çok görmüşüz. Yokluklarla vatan yapanları rahat bırakmamışız.
Ne diyelim elimizden
sadece onları tespit etmek geldi. Kimseyi suçlamak istemiyoruz. Belki de yok
edildikleri zaman olsa idik biz de yok edenlerden de olabilirdik. Şimdi ise var
olmalarının çabası içindeyiz.
Ne mutlu ki onlara
bize bu yurdu ve toprakları vatan yaptılar. Belki günümüzde onlara layık
olamadık. Onların bıraktıklarını koruyup kollayamadık.
Öyle zamanlar gelmiş
ki bu ilim ve irfan yuvaları Orta çağ katranlığından daha korkunç katliamlara
maruz kalmışlar. Din adına yapılan gösteriler dinsizliğe hizmet etmişler. Dini
kullanarak bazı dış mihraklara hizmet etmişlerdir. Buna devletin en üst
seviyesi de katılınca yağmalar devlet eliyle desteklenmiştir. Her devir de
TÜRKMENLER ve TÜRKMEN KOCALARI devlet tarafından baskı ve işkence ölümlere
varan denetimlerden geçirilmişlerdir. Hâlbuki bu toplumlar ve önder kişileri
sadece din ve devlet adına Gazi ve Şehit olmadılar mı? Bazıları saltanatını
köşklerini bırakıp bu inançlara hizmet ettiklerini göreceksiniz. Bu erenlerin
pek çoğu savaşlarda yararlık gösterdiklerinden dolayı bir yurtluk ile
ödüllendirilmişler. O çevrenin sorumlusu olmuşlar. Bazıları ise Türk Yurdu
yaptıkları yere ayak basar basmaz Hakk’a yürümüşlerdir. Saydığımız bu olumsuzluklara rağmen
inandıklarına hizmet için çalışmışlardır.
Hak onlardan razı
olsun.
Aşağıdaki tekke yatır
türbe ve zaviye sayıları halen devam etmekte olan çalışmamdaki son verilerdir.
Toplam 600 sayfayı aşan bu çalışmamın Balkanlar kısmı 420 Trakya kısmı da 200
sayfa civarlarındadır.
Balkanlarda ki
yatırlar
|
Toplam yatır
|
Arnavutluk yatır
sayısı
|
281
|
Avusturya
|
1
|
Bosna Hersek
|
87
|
Bulgaristan yatır
sayısı
|
489
|
Fransa
|
1
|
Kosova yatır sayısı
|
216
|
Macaristan
|
25
|
Makedonya yatır
sayısı
|
230
|
Romanya yatır sayısı
|
31
|
Sırbistan
|
72
|
Yunanistan yatır
sayısı
|
715
|
Balkanlar Toplam
|
2148
|
Trakya’daki iller
|
Toplam
|
Çanakkale yatır sayısı
|
152 adet
|
Edirne yatır sayısı
|
432 adet
|
Kırklareli yatır sayısı
|
118 adet
|
Tekirdağ yatır sayısı
|
174 adet
|
Genel toplam
|
876 adet
|
Toplam
|
|
Balkanlar
|
2148
|
Trakya
|
876
|
3024
|
TRAKYA’DA
YATIR, TÜRBE, ZAVİYE ve TEKKELERİMİZ
1071 Tarihinde Türklerin Malazgirt Savaşı
ile Anadolu’ya girmeleri daha sonraları
Trakya ve Balkanlara dağılmaları sürecinde beraberlerinde mallarını eşyalarını
ve canlarını da getirdiler. Bununla beraber her millet gibi kültür ve
inançlarını da yeni yerleşimlerine taşıdılar.
Biz Trakya ve Balkanlarda yatır, türbe,
tekke ve zaviye kayıtlarını ve adlarını tespit ederken onlarla ilgili
bulabildiğimiz kayda değer, tüm bilgileri vermeye çalışacağız. Ayrıca yatır
olarak halkın benimsediği yerleri inançlarını ve tarikatları ne olursa olsun
hepsini yazmaya çalışacağız.
Tekkelerin küçüğüne zaviye adı verilmiştir. Kayıtlarda bazen bir yerin
tekke, zaviye hatta dergâh olarak ta adlandırıldığı görülmektedir.
İlk kurulan zaviyeden günümüze tarihsel
dönemleri.
Rum Abdalları denilen savaşçı şeyh ve
dervişlere karşı ilk Osmanlı Hükümdarları çok müsamahakâr davranıyorlardı.
Özellikle Osman (1300–1326) ve Orhan(1326–1360)Beyler, İslam ilahiyatının ince
meselelerini kavrayacak ilmi seviyede olmayan sade ve basit yaşayışlı Türkmen
reisleri olduklarından bu müsamahayı da biraz da tabi görmek lazımdır. Bunun
yanında yeni kurulan devletin muhtaç olduğu sağlam bir halk kitlesinin
teşekkülünde bu dervişlerinin oynadığı rolün önemini dikkate almak şarttır.
Kısaca bu dervişlerle ilk sultanlar bir çeşit karşılıklı dayanışma söz
konusuydu. Dervişler hizmetlerine
karşılık onlarda kendilerine zaviyeler açıp köyler bağışlıyorlardı.
Kendiside bir Ahi Şeyhi olan 1.Murat ise
en fazla Ahiliğe önem vermiş görünmektedir.
Hükümdarların şeyhlere ve dervişlere
bunca imtiyaz tanımalarına rağmen, gerektiğinde onların faaliyetlerini takip ve
kontrol edilmekten geri durulmuyordu.
İlk Osmanlı hükümdarlarının takip
ettikleri bu siyaset, gerçekten dervişler ve şeyhler aracılıyla halkın
birliğini sağladığı gibi, diğer beyliklerden kazanılan topraklardaki Müslüman ahalinin
yeni fethedilen arazide iskân meselesinin çözümüne büyük çapta yardımcı
olmuştur.
Zaviyelerle ilgili bu siyaset şu iki
temel noktada toplamak mümkündür.
1. Yeni fethedilen topraklarda yerleşen
şeyhlere vakıf tahsis edip zaviyeler açmak veya vakfı olanların vakfını
genişletmek,
2. Selçuklularda ve Beyliklerden geçen
zaviyelerin vakıf ve imtiyazlarını olduğu gibi bırakmak, gerekirse yeni
vakıflarla takviye etmek. Fakat 15. Ci yüzyıldan itibaren, yani devlet
otoritesinin tam anlamıyla merkezleştiği ve kuvvetlendiği yükselme devrinde,
zaviyelere tanınan ilk devirdeki imtiyazların(vergi muafiyeti vs.) yavaş
kısıtlanmaya başlandığı müşahede olunuyor.
15.ci yüz yılın ikinci yarısında Fatih
devrinde, bazı zaviyelerin evkafına el konulmuştur. Bu arada Zaviye teriminin
bu gelişmelerle birlikte özel bir anlam daha kazandığı görülmektedir. Bilhassa
16.cı yüz yıl arşiv belgelerinde zaviye terimim, şehir kasaba ve köydeki küçük
tekkeler hakkında kullanılmakla beraber, ticaret ve seyahat yolları üzerindeki
misafirhaneleri de ifade eder olmuştur. Geçitlerde ve derbentlerde kurulmuş
bulunan bu müesseselerin dini bir hüviyet taşımadıkları noktası daha ağır
basmaktadır.
Arşiv belgelerine bakılırsa 16.cı yüz
yılda bu tip zaviyelerin gerekli olan yerlerde hızla kurulup sayılarının
arttırılması konusunda kesin kararlar alındığı anlaşılıyor.
Yavuz Sultan Selim zamanında (1512–1520)
Anadolu’da Kızılbaşlarla yapılan mücadeleler esnasında(Kızılbaş fetretti) birçok zaviyenin harap olup ortadan kalktığı
veya terk edildiği biliniyor. Kanuni Sultan Süleyman devrinde (1520–1566) bu
tip zaviyelerin yeniden eski hallerine getirilmeleri için büyük çabalar
harcanmış olduğu görülüyor.
Bu ihya faaliyetinde ek olarak yeni
zaviyelerin yapımına izin hız verilmiştir.
16.cı ve özellikle 17.ci yüzyıllar dini
hüviyeti olan zaviyelerde bir takım bozuklukları ortaya çıkardığı devreler
olarak dikkati çekmektedir. Belgeler incelendiği zaman bu bozukların değişik
biçimlerde aldığı müşahede olunuyor. Mesela bazı şeyhler zaviye evkafını kötüye
kullanmakta olduklarından bir süre sonra zaviyenin istenilen biçimde
çalışmamasına sebebiyet vermektedirler. Bu yüzden sık azil ve tayinler
yapılmakta, yeni şeyh ile eskisi arasında çıkan n anlaşmazlık ve rekabet
zaviyenin harap olup gitmesine yol açmaktadır.
Bir kısım şeyhlerinde vakit vakit vakfa ait mallardan yolsuz gelir
etmeye kalkıştıkları, vakıf arazi üzerinde yaşayan köylüleri hayatlarından
bezdirerek yerlerini terk edecek duruma soktukları görülüyor. Devlet artık ardı
ardası kesilmez bu yolsuzlukların önüne geçinmeyecek duruma gelmiş olup zaviye
şeyhlerine rast gele kimselerin tayin edildiği göze çarpmaktadır. Görülüyor ki
artık zaviyeler eski parlaklıklarını kaybetmeye başlamışlar ve çoğu defa bir
geçim aracı durumuna düşmüşlerdir.[2]
Tekke ve zaviyelerden vergi alınmamasına
örnek
Tarih: 14/Za/1271 (Hicrî) Dosya No:1
Gömlek No:7 Fon Kodu: Y..PRK.AZJ.
Tekke, zaviye ve vakıflardan vergi alınmaması
Tarih: 26/S /1278 (Hicrî) Dosya No:131 Gömlek No:66
Fon Kodu: A.}MKT.MVL.
Bazı evliya zaviyelerine bağlı olup
mütevelli ve zaviyedarları taraflarından idare ve taşir edilen karye ve
arazilerin öşrünün mültezimlere ihale olunmayıp zaviyedarları yoluyla icra
edilmesi ve ahali hakkında zulüm vukua gelmemesi için daima dikkat
gösterilmesi..[3]
Zaviyelerin pek çoğu boş toprak bulmak ve
kendilerine yer ve yurt edinmek için gelip yeni açılan, Rum memleketlerine
yerleşen muhacirler tarafından kurulmaktadır. Yeni açılan boş topraklar
üzerinde zaviyelerin tesiri oralarını şenlendirmek imar ve iskân etmek
hususunda büyük bir rol olmaktadır. Boş toprak aramak dağdan ve bayırdan toprak
açmak iskân edilemeyecek bir halde ıssız ü tenha ve vahşi bir tabiat ortasında
hırsız yatağı yerler de yerleşmek gibi işlerin ise ancak Azimkâr insanlar ve
hayatiyeti yüksek bir millet tarafından yapılacağı aşikârdır. Zaviyelerin
ekseriya devlet tarafından bilhassa seyahat ve mübadele işleri için tehlikeli
ad delin yerler de tesisi teşvik edilmektedir ve bu bakımdan dağlarda korkunç
boğazlarda tesis edilen melcelere jandarma karakollarına benzemektedir. [4]
İlk tekke Remle de Hace Abdullah Ensari
tarafından kurulmuştur.
1. Tekkeler özellikle kuruluş yıllarında
kendi şeyhleri tarafından seçilen yerlere kuruluyorlardı. Bundan dolayı onlar,
etrafındaki insanların manevi ihtiyaçlarını temin ederek bölgelerinin
insanlarına sahip çıkıyorlardı. Böylece Kur’an’ ın tavsiye ettiği bir metot
olan hikmet ve güzel öğüde insanları dine ve hakikate çağırıyorlardı.
2. Tekke ve zaviyelerin bir kısmı devlet
tarafından bilhassa yolculuk için tehlikeli olan yerlere tesis
ediliyorlardı. Bu bakımdan dağlara
korkunç boğaz ve geçitler de tesis edilen tekkeler, askeri sevk ve idareyi
kolaylaştırmak, ticarete engel olabilecek eşkıya vs. gibi kimseler mani olmak
için birer jandarma karakolu vazifesi de görüyorlardı. Böylece tekkeler kar ve
yağmurlu günlerde de ticari sevkıyatta bulunanlara bir sığınak oluyorlardı.
3. Çok geniş topraklara sahip olan
Osmanlı devletinin, devlete uzaklıkları dolayısıyla otoritenin zaaf gösterdiği
yerlerde bazı isyanların çıkması normaldi.
Devlet böyle yerlere (üstelik maaş vermek suretiyle ) daimi zabıta kuvveti yerleştireceğine, orada
bir zaviyenin kurulmasını daha uygun ve netice itibariyle daha faydalı görüyordu.
Bu vasıta ile devletin bu neviden dert sıkıntıları tekkenin terbiye edici
eliyle ortadan kaldırıyordu.
4. Oturma merkezlerinde (meskûn
mahallerde) kurulan dergâhların gördüğü önemli hizmetlerden biri de temel inanç
ve kültürünün, halk arasındaki birlik sıhhatli bir haberleşmenin sağlanması
idi. Günümüz yayın organlarının yaptığı
o dönemlerde cami ve tekkeler yapıyordu.
5. Nihayet tekke ve zaviyelerin zaman
zaman ruh ve sinir hastalıkları için tedavi merkezi olarak kullanıldığını
biliyoruz. Daha çok telkin ve irşat yolu ile hizmetlerini sürdüren bu şifa
yurtları, çoğu zaman bir şeyhin önderliğinde toplumun bu sahadaki yaralarını
çareler arıyordu.
Görüldüğü gibi çeşitli yönleri ile
insanlara hizmete bulunan tekkeler tamamıyla vakıflara bağlıydılar. Devlet
çeşitli yollara bunlara yardımda bulunmaktan çekinmiyordu. Bununla beraber bu
yardımların en yaygın şekli özellikle kendisine bağlı bulunan vakıf arazileri
olan tekkelerden vergi almamaktı.
Tekkeler insanlara sundukları hizmetleri
yanı sıra dervişlerin devamlı olarak ikamet ettikleri ve tarikata intisap
edenlerin, zikir ve merasimi toplu olarak yaptıkları yerlerdir. Bu sebeple
tekkeler mimari yapı olarak aşağıdaki kısımlardan teşekkül ederdi. Semahane,
türbe, çile hane, derviş odaları, selamlık, harem, mutfak ve kiler, kahve
ocağı.[5]
18.ci yüzyılda tekke ve zaviyelerde
genellikle şu personel barındıkları görülmektedir.
Dini görevlikler. Şeyh, Dervişler, Virt
okuyanlar, Zakir, Kelime-i tevhit han, hatip han, Aşır han, imam,
müezzinler.Hizmetliler. Aşçı, helvacı, vekilharç, bevvap, bakıcı, hizmetçi ve
çerağcı.[6]
KÖYLERDE ZAVİYE NASIL KURULUR.
Umumiyetle bizim şehirlerde gördüğümüz
türbe ve mezarlar, sahiplerinin ölümünden sonraki hayatlarının temini için, bir
takım hayır işleri ve umumi hizmetlere tahsis edilen gelirlerle
vakıflandırılmıştır. Bu surette ayende ve revendenin yani gelenin geçenin
çeşmesinden su içip hayır sahibi için dua ettiği türbeler olduğu gibi vakit,
vakit fukaraya yiyecek ve içecek dağıtmak, yolcu ve misafirlere yiyecek yatacak
yer temin etmek için vakıfları olan türbeler vardır. Bu hususta en müteammim
olan usullerden birisi de bırakılan vakıf para ile türbeyi bekleyen kimselerin
ölünün istirahat-i ruhi için gece gündüz ibadete yahut Kur’an okumaya memur
edilmeleridir.
Zaviyeler içtimai ve dini mühim
cereyanlarının doğurduğu mühim propaganda ve kültür müesseseleri, yeni açılan
memleketlerde yerleşen Türk Muhacirlerinin yerleşme ve teşkilatlanma
merkezleridir. Mevzu bahis zaviyelerin müessesleri veyahut namına kurdukları
şeyhler dervişler de umumiyetle o köylere yerleşen muhacirlerin o mıntıkada
öncüleri ve kafile şefleri veya büyük babalarıdırlar.[7]
Zaviye kurmak için vesile ittihaz edilen
sebep ne olursa olsun, o zamanki iktisadi ve içtimai bünyenin neticesi olarak
her tarafta zaviyeler kurmak ve hayatı bu zaviyeler etrafında manalandırmak ve
teşkilatlandırmak büyük bir ihtiyaç halinde hissedilmektedir. Devrin hususi
şartları içinde zaviyelerin tebarüz ettirmeğe değer bir mana vazifesi olduğu
şüphe götürmez bir hakikattır. Bu
dikkate şayan kudret tezahürlerine, dini ve tasavvufi cereyanların kendi
organlarını yaratma faaliyetine bilhassa köylerde tesadüf edilmesi ise; o
devirde köy hayatının bu günkü olduğu gibi şehirlerin tabii artık ve ek bir
mevcudiyeti yaşatmaktan ibaret olmaktan ziyade; kendilerine mahsus bir âlemi ve
hayatiyeti bol bir uzviyet teşkil ettiklerini bütün hayat prensiplerini kendi
içlerinde bulduklarını, kuvvetli bir şekilde köklerinin kendi toprakları içinde
olduğunu göstermektedir.[8]
Bektaşi Dergâhları ilk kez 2.c. Mahmut
zamanında 1825/1826 da Bektaşilerin Yeniçerilerle birlikte başkaldırdığı savı
ile kapatılmıştı.
Bektaşi düşmanı güçler, onu yok etmek
amacıyla tekkelerin kapatmak için buyruk çıkartmışlardı. Bu buyruk üzerine
(özellikle Balkanlarda) Hıristiyanlarla birleşen ağzı kara Müslümanlar da
dergâhları yok etmişlerdi. Bektaşi dergâhlarının kapatılmasına karar veren,
Topkapı Sarayı’ndaki Ağalar Camii’nde diğer yolların (Tarikatların) şeyhleri
ile toplanarak bu kararı almışlardı. 1826 da dergâhlar yeniden açıldı. Birçok
dergâh ise Nakşî tekkesi görüntüsü altında çalışmalarını sürdürdü. Fakat
buralarda Bektaşi ayini yapıldı. 1826’da yeniçeri ocağı kanlı şehir savaşı ile
kaldırılınca, Bektaşilik de ilgal edildi. Bu tarihten 60 yıl önceden beri açık
bulunan eski dergâhlar (Yani 1767 den önce kurulmuş olanlar) kapatılmadı, fakat
başka tariklere devredilmiştir. 2.ci Mahmut’tan sonra 23 Nisan 1823 te doğmuş
Abdülmecit geçmiştir. Abdülmecit’in tahta geçiş tarihi 3 Temmuz 1839 dur.
Sultanın annesi Bezmi Âlem Sultan Bektaşi idi. Padişah annesini çok severdi.
Annesinin ricasını kıramayan Abdülmecit Bektaşi tekkelerini açılmasına karar
verdi Tekke ve Zaviyeler, bu arda Bektaşi tekkeleri 25 Kasım 1925 Cuma günü 677
sayılı yasa ile ikinci kez kapatılmıştır. Bektaşi dergâhları hukuksal açıdan
kapanmış ama faaliyetleri devam etmiştir. [9]
1826 yılında Trakya ve Balkanlarda sadece
Bektaşiler değil aynı zamanda Osmanlının bir türlü hazmedemediği Şeyh
Bedreddin’ilerde dağıtılmış liderleri çeşitli işkencelere maruz kalmışlardır.
Bulgaristan içinde yeni yerleşimlerin bu devirde yapıldığını tahmin ediyoruz.
Hala Anadolu Trakya ve Balkanlarda pek
çok tarikat yaşam savaşı vermektedir. Nakşî Şeyhlerinin atanması sonucu hala
kimliklerin korumaya çalışan Nakşibendî Bektaşileri Trakya ve Balkanlarda
Bektaşilik araştırmamızda geniş şekilde sunulacaktır.
Yatır: Halk arasında ermişliğine inanılan
keramet sahibi kişilere verilen unvandır. Trakya’da yatırlara olan inanç ve
sevgi büyüktür. Yatırları saygı ile anar ve ziyaret ederler. Bu konuda bir
ayrım söz konusu değildir. Her kez inancında serbest ilkesi geçerlidir. Bilindiği
gibi her kabile veya toplumların kabir ve yatır ziyaretlerinde bazı
değişikliler vardır. Ortak yönleri veya benzerlikleri çoktur. Günümüzde yatır
ziyaretleri. Muntazam bir şekilde inanç
ve itikatla yapılmaktadır. Kurban adaklarında "Kaz kes ama tez kez " düşüncesi hâkimdir. Burada bir şeyi açıklamak
istiyoruz.
Biz Ehli Beyt inananları olarak,
adaklarımızı ve dileklerimizi aşağıda açıkladığımız ayete göre yapıyoruz.
Aslında bu uygulama ve yapıla gelen bazı inançlarımızın İslâmiyet evveli Türk
dini inanışlarından olan ŞAMANİZİM’in uzantısıdır. Bazı art niyetli kişiler
"Allah varken ölülerden mi medet istiyorsunuz " diye söylentiler yayıyorlar. Bunu
niçin böyle yapıyorsunuz diye bir tarikat ehline sorma zahmetine katlanmışlar
mı? Bu konu da ne bilmektedirler? Bu tür iddiaları ortaya atarak halkı bölmek
istiyorlar. Kurban adaklarımız elbette Allah adına kesilmektedir. O yatırda
kesilmesi o Ermiş Evliyanın”Yüzü suyu hürmetinedir ”. Dilekler dilenmesi ise şu
ayete göre yapıla gelmiştir.
"Her ümmete bir kurban kesecek yer
yaptık ki, ulu Çalab’ın azık diye size verdiği dört ayaklı davarlar orada
tığladır, sizin tapacağınız tek tanrıdır, hepiniz ona teslim olun ona boyun
veriniz. Der. Hacca suresi 34. ayet.
Aynı eserin 6 nolu dip notunda şu
açıklama bulunmaktadır.
Kurban yaşayan ya da geçmişte kalan
birçok dinde vardır. İslâm öncesi dinlerin birçoğu, ilâhların öfkesini
yatıştırmak veya işlenen suçların yükünden kurtulmak amacıyla kurban tığlardı.
İslâm da ise kuran tığlamak, işi dış
yüzüdür. Kurban tığlayan insan gerçek bildiği yolda bütün yarar ve isteklerini,
malını canını fedaya hazır olduğunu anlatmaktadır. Bektaşilerde de, diğer
mistik kuruluşlarda da nasip almak, yola girmek kurban tığlamakla başlar ve
burada asıl kurban, yola giren kişidir. Bu nedenle “ filan gün kurban olduk”
denir. Kurban olmak demek, bir amaca inançla bağlanıp teslim olmak ve her şeyi
bu yolda feda kılmaktır. Ayetin devamında tek Tanrı’ya bağlanmak (Vahdâniyyet)
konusu vadır ki, amaç budur. Tek Tanrı’ya bağlanmak sonunda Hak ile Hak olmak.
Miraç a erip Hak Cemaline kavuşmaktır.(aynı eserin 744 sayfasındaki 6 nolu
açıklamadan) [10]
Kur'an-ı Kerim, Mutu kabile ence mutu,
yani ölmeden evvel ölünüz demektedir. Bu gün bu tür insanlara, Allah yolunda
ölenlere, yaşarken dünyada nefsini öldürenlere Evliya veya ermiş denilmektedir.
Kerametleri ile tüm Anadolu ve Rum elinin fethine yardımcı olmuşlardır. Bu gibi
kişilere sırf kuru inatları yüzünden dil uzatanlara ne demeli.
Belli zamanlar yatır ziyaretleri hayli
kalabalık olur. Bunlar tatil günleri, düğün zamanları ve o yatırın senenin
belli günlerinde hayli kalabalaşır.
Gelenler inancına ve itikadına göre çer ağlar uyarır, dilekler dilenir,
Kurbanlar kesilir, Kur 'anı Kerim okunur. Niyazlar kılınır. Bazı yatırlarımızda
kesilen kurbanları tığlara yerleri bulunmaktadır. Bu gibi yerleri olan
yatırlarımızda tığlanan kurbanlar yatıra ziyarete gelenlere dağıtılır.
Yatırlara boş elle gidilmemektedir. Kurban kesemeyen kişi hiç olmasa bir iki
horoz götürüp kesmektedir. Çer ağlar bırakılır. Bunlar bakıcıları tarafından
yatıra belli geceler yakılır. Ayrıca yatırlarımıza genç kızlarımız ve
kadınlarımızca el işi işlemeler bırakılmaktadır. Bunlar yatırın duvarlarına
asılmaktadır. Ayrıca dilek dileyenler yatırın üzerine, havlu, çember, Krep gibi
bazı eşyalar bırakılmaktadır. Bunlar
yatırın görevlisi tarafından belli zamanda toplanıp köy kızlarının çeyizlerine
koyması için dağıtılıyormuş. Yatırların bazı dertlere dileklere çare olduğuna
inanılır. Adaklar kesilmesi
halinde, kurban kanı adak sahibinin
alnına sürüldüğü görülmektedir. Bazı yatırların üzerindeki toprağına eli ile
karıştırıp eline geçen nesneye göre yorumlar yapılmaktadır. Bazı yatırlarda ise
yatırın yanında küçük kiremitçikler ile üst üste dizerek dilekler tutul
maktadır. Her yatırın halk arasında anlatıla gelen bazı kerametleri vardır. Bir
evliyanın birden fazla yerde nazarlaşası bulunmaktadır. Evliyaların yattıkları yerde değil
anıldıkları inanıldıkları yerde yaşar inancı ile var olmaktadır.
Trakya’da belli zamanlarda en çok ziyaret
edilen kurbanlar kesilen yatırlarımız şunlardır. Kırklareli ili Kofcağız
ilçesine Bağlı Topçular Köyünde MAHMUT TOPÇU Baba, yine aynı ilçenin Ahmetler
köyünde GÜL BABA Nazarlaması, yine Kırklareli ilinin Babaeski ilçesine bağlı
Mutlu köydeki BOLCA ANA, Tekirdağ’ın Muratlı ilçesine bağlı Aydın köyünde GÖZCÜ
ALİ BABA Kurbanı, YAYLA şenlikleri Edirne’nin Yeni köy de yapılmaktadır. Yayla
şenliklerinde asıl tekkesi ve yatırı Yunanistan’ın Dimetoka da bulunan Seyit
Ali Sultan’a ve bazı yatırlar adına
kurbanlar kesilmektedir.[11]
Trakya da tespit edebildiğimiz yatırlarımız.
Tüm yatırların tamamında erenler Baba sıfatı ile anılmaktadır. Dede lakabı ile
anılan çok azdır.
Bektaşiliğe ve Bektaşilere en büyük
zararı dokunan 2.ci Mahmut fermanı incelendiğinde o gün şartlarında ve bu gün
de bazı kişilerin zihniyetlerinin hala değişmediği görülecektir.
2.Ci
Mahmut’un 1826 Yılında Bektaşi Tekke ve zaviyelerinin kapatmak, Bektaşilerin
mal, arazi ve vakıflarına el koymak ve Bektaşileri idamla cezalandırmak için
Tekirdağ naibine gönderdiği buyruk(çeşitli bölgelere gönderilen örnek)
Rumeli’de adı geçen tekke ve zaviyelerin
bulundukları yörede üst görevler değiştirilerek tarafımdan Ali Bey,
şeyhülislamca da müderris Seyit Ali Zemteri yardımcı ve müftüleriyle birlikte
atanmışlardır. Uzun zamandan beri kimi Rafiziler ve tanrıtanımazlar Hacı
Bektaşi Veli’ye bağlılıkla ortaya çıkarak; şeriata karşı çıkmışlar, namaz
kılmamakla ve oruç tutmamaktadırlar. Halifelere küfür etmektedirler. Saf
inançlı olan insanları kandırarak yanlarına çekmekte ve İslam dan dan
uzaklaştırmaktadırlar. Bu durum İslam’i çevreleri derinden yaralamış ve katıma
şikâyet edilmişlerdir.
Mevlevi, Nakşibendî, Celveti, Sadi
Kadiri, v.s. Sünni tarikatların şeyhlerinden oluşan bir kurulda bulunan durum
ve tutumları görüşülerek değerlendirilmiştir. Bunların Rafizi, dinsiz ve dinden
çıkmış oldukları, tümüyle şer, at dışı hareket ettikleri anlaşılmıştır. Bunlar
bulundukları bölgelerdeki, kadı, müftü ve ulemaca cezalandırılacak ve idam
edileceklerdir. Başkentteki Bektaşilerse küfür ve yanlışlığa saptıkları için
cezalandırılacak ve idam edileceklerdir. Şeriatın gereği olarak bütün Bektaşi
tekkeleri yıkılacak ve yok edilecektir.
Yüce soyum önceden beri Hacı Bektaşi
Veli’ye ibadet için yaptıkları tekke ve zaviyelerin üzerinde yer aldığı arazi
ve meraları temlik olarak bağışlamıştır. Son dönemlerde görülmüştür ki, Bektaşi
güruhu yeniçerilere dayanarak bu arazileri sahiplenmiş ve buralarda fisku fücur
gibi uygunsuz hareketler yapmaktadır. Yeniçerilerle birleşerek tarafıma ve
devlete düşmanlık etmekteler. Devlete karşı düşmanlık yapanlar ve karşı olanlar
için yasalar (şeriat) neyi gerekli görüyorsa; bu Rafiziliğe ve Tanrıtanımazlığa
sapmış kesimler için de o cezalar uygulanacaktır. Elindeki tekke ve zaviyeler
için verilen arazileri de amacı dışında kullanmışlardır.
Alevi ve Rafıziler bunlara verilen
arazileri tek tek saptanacak, amacı dışında kullanıldığı için önceden verilen
arazi vakıfları iptal dilecek, bu arazi vakıflar devlete (Beytülmal) döndürülecektir.
Bunun için, kadı, müftü ve ulema
kesiminin ortak bir kararı olarak Mevlana Muhammed Tahir’den 2 tane fetva
alınmıştır.
Temlik edilen tarlalar, vakıflar ve vakıf
ürünlerinin toplandığı bir zaviyede şeyh olanlar, o zaviyenin odalarında
oturanlar bu gelirleri kullanırken ölüp veya oraya gömülenler ve o zaviyede
şeyhlik eden ve yaşayanlar zalimlik edip içki içip günah işleseler, arsızlık
etseler, İslam padişahının bunların tümünü başka yerlere göndermesi uygun olur
mu?
Yanıt: Olur.
Yine geçmişten beri arazinin Amir’e
temlik edilmesi Amir’in temlik ettiği bu vakıf ve evlerin bir zaviyede şeyh
olanlar ve o zaviyenin ölenler, hâlâ zaviyede şeyh olanlar ve oralarda
yaşayanlar günah işlemeleri ve yanlışlıkla yapmaları durumunda İslam
padişahının bunların tümünü başka yerlere gönderilmesi caiz olur mu?
Yanıt Olur.
Devlet tarafından buralara yetkili
görevliler gönderilecek. İncelemeler yapılacak. Bektaşi topluluğunun durumu
incelenecek ve ellerine geçmiş, bütün tekke, zaviye, arazi ve vakıf devlet
adına kaydolunacak. Rafizi ve Tanrıtanımaz bu topluluklar için şeriat yasaları
uygulanacaktır.[12]
Bektaşiliği ve Bektaşilik kurumlarını
kaldırmak için dönemin sadrazamının padişah 2.ci Mahmut’a yapacağı şeyler
hakkında sunduğu rapor(Dönemin Sadrazamı Selim Mehmet Paşa’ dır dır )
Bektaşi tekkeleri ve Bektaşilerin kıyımlarını
anlatan bir şiir.
Kavim-i Yezit Yezitliğini bildirdi
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali
Sürgün edip her dervişi öldürdüler
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali
Eridi fakirin, yüreği yağı
Arttı münkirlerin, kalb-i ferağı
Yanmaz oldu türbelerin çırağı
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali
Türbelerin yıkıldığını gördüler
Yezidi’ler ferah edip güldüler
Her dervişi bir diyara sürdüler
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali
Dalgalandı gönül durmaz oldu
Gitti giden talip, görünmez oldu
Rehber mürşit, sorulmaz oldu
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali
Sene bin iki yüz kırk iki aman(1826)
Dünyada fesat olmuştur iyan
Şimdiden sonra, sürülmez oldu erkân
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali
HAKKI’YA çağırırı, Yaradan Gani
Dertlilerin, dertlerinin dermanı
Bundan sonra, çok süreriz devranı
Yetiş Allah ya Muhammed ya Ali.[13]
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna kadar
tekke ve zaviyelerle ilgili alınan bazı kararlar.[14]
Tarih: 07/Ca/1214
(Hicrî) Dosya No:36 Gömlek No:1829/A Fon Kodu: HAT
Edirne'deki
tekkelere muhassas pirincin aynen itaası hakkında Edirne Kadısı Hafız Hasan
tarafından ilam
Tarih: 29/Z /1241 (Hicrî) Dosya No:289
Gömlek No:17345 Fon Kodu: HAT
Yeniçerilerin ilga edildiği ve yerli
neferat hakkında ne suretle muamele edileceği ve Asakir-i Mansurenin tertibine
başlandığı Bektaşi tekkelerinin kapatıldığı hakkında Kandiye Muhafızı Lütfullah
ve Resmo Muhafızı Sehrab Paşa'lardan bildirilmekle, Kandiye muhafızlığına İzmir
Gümrükcüsü Süleyman Ağa'nın vezaretle tayin edildiği ve yerli neferatla
tekkelerin yerleri hakkında ve yeni tertib olunan Asakir-i Mansure hakkında
Süleyman Paşa ile gönderilecek talimat mucibince hareketi lüzumunun mahaline
yazıldığına dair. a.g.y.tt
Tarih: 29/Z/1241 (Hicrî)M.1825 Dosya No:290
Gömlek No:17386 Fon Kodu: HAT
Bektaşi tekkelreinin tahkiki ahvalleriyle
muhaddes tekkelerin hedmedilmekden ise, cami ve mescide tahvili münasib
görülerek Anadolu ve Rumeli cehitlerine yazılan tahriratların müsveddesinin
arz-ı atebe olunduğuna dair.
Tarih: 1241 (Hicrî) M.1825
Dosya No:293
Gömlek No:17453 Fon Kodu: HAT
Yeniçerilerin ilgası üzerine yıkdırılan
tekye yerlerinin Vakıf olanları Bayezid Evkafı'ndan mülklerin varislerine ve
mahlul olanların miriden zabtına ve türbelerin de verilecek fetvaya göre
muâmele yapılmasına dair.
M.1825 Tarih: 22/Za/1241 (Hicrî) Dosya
no:294 Gömlek No:17490 Fon
Kodu: HAT
İdare tahtinda bulunan mahallerden Rumeli
ve Anadolu'daki Bektaşi tekkelerini kapatmak üzere tayin olunan dört memurun
fermanlarının yazılması hakkında.
Tarih: 19/S /1258 (Hicrî)M.1812 Dosya
No:35 Gömlek No:632Fon Kodu: İ..MVL
Hüdavendigar eyaleti dahilinde bulunan
tekke ve zaviyelere meşrut olan arazi hakkında.
Tarih: 28/B /1258 (Hicrî Dosya No:43
Gömlek No:804 Fon Kodu: İ..MVL
Tanzimat dahilinde bulunan mahallerdeki
tekke ve zaviyelere mahsus köy ve mezraaların idareleri.
Tarih: 14/Za/1271 (Hicrî) Dosya No:1
Gömlek No:7 Fon Kodu: Y..PRK.AZJ.
Tekke, zaviye ve
vakıflardan vergi alınmaması.
Tarih: 16/Za/1276 Hicrî)M.1860 Dosya No:432 Gömlek No:19043 Fon Kodu: İ..MVL
Tekkelerde bulunan dervişlerin giriş ve
çıkış kayıtlarının İstanbul Mahkemesi tarafından talebe katibi marifetiyle
yapılmasına ve katibin maaşına dair
Tarih : 26/L /1321 (Hicrî) M.1903.Dosya No:33 Gömlek No:88 Fon Kodu:
Y..PRK.ZB..
Fakir ve tekke dervişlerine kurban ve
yi”yecek ihsanı dağıtılması.
Tarih: 07/C /1324 (Hicrî)M.1906 Dosya
No:113 gömlek No:160
Fon Kodu: MV
Tekke ve zaviye taamiyelerine vergi
tahsis edilmemesi
Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluş yılları ve tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar
alınan bazı karalar. [15]
Tarih: 27/8/1922 Sayı: Dosya: Fon Kodu:
51..0.0.0 Yer No: 7.64..23.
Ordunun muharebeye başlaması sebebiyle
cami, medrese ve tekkelerde kuran-ı kerim okunup dua edilmesi.
Tarih: 22/3/1923 Sayı
: Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 3.26..11.
Zaviyedarların senelik ücret ve
masraflarının bir cetvel halinde gönderilmesi.
Tarih: 26/2/1923 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 3.26..8.
Camilerde, hayrat-ı şerifelerde ve
tekkelerde bulunan eşya ve eski eserlerin nevi ve miktarını bildiren bir
defterin tanzimi gerektiği.
Tarih: 20/9/1923 Sayı:
Dosya: 2295 Fon Kodu:
30..10.0.0 Yer No: 192.313..5.
Tekkelere önceden yapılan yardımın 1924
yılı bütçesinde de devam ettiği
Tarih: 25/5/1924 Sayı:
Dosya : Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 3.20..4.
İmamet, hitabet, müezzinlik ve kayyımlık
gibi tevcihlerin Müftülükçe Diyanet'e tevliyet ve zaviyedarlık gibi tevcihlerin
de Evkaf Müdüriyetince Evkaf Umum Müdürlüğü'ne gönderileceği.
Tarih: 5/6/1924 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 12.104..8.
Camiler, mescitler, tekkeler, zaviyeler
ve sair dini müesseselerin tamir işlerinin öncelikle Vakıflar Genel
müdürlüğü'ne yazılması
Tarih: 7/6/1924 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 13.109..6.
Yazışmalarda her konunun ayrı ayrı açık
olarak yazılması ve cami, tekke ve zaviyelerin tamiri için öncelikle vakıflar
idaresiyle temas edilmesi.
Tarih: 9/6/1924 Dosya:
Sayı: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No:
2.4..13.
Hayrat-ı şerife hademe vazifeleri ile
tekkelerin taamiyelerinin mal sandıklarından ödeneceği.
Tarih: 27/7/1924 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer
No: 2.12..29.
Hayrat-ı Şerife hademe vazifeleri, tekke
taamiyeleri ve mefruşatı mal sandıklarından ödeneceğinden müfredatlı bir
defterin düzenlenerek gönderildiği.
Tarih: 17/12/1924 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.5..8.
Boşalan tekke ve zaviye
postnişinliklerine o tarikattan ehil kimseler bulunduğu müddetçe başka
tarikattan bir kimsenin seçilmemesi.
Tarih: 10/3/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.5..16.
Bilumum tekke ve zaviyelerdeki cami ve
mescitlerin boş kadrolarına görevli seçimi yapacak komisyonda postnişinler
varsa öncelikle onların seçilmesi.
Tarih: 31/5/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 3.15..11.
Hangi tarikata mensup olursa olsun tekke
şeyhlerinin üzerinde memuriyet, meclis azalığı vb. görev bulunup bulunmadığının
bildirilmesi.
Tarih: 3/6/1926 Dosya: 2025
Fon Kodu: 30..10.0.0 Yer No:
26.150..5.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması üzerine
tahsisatları kesilen meşayıhdan ilim ehli olanlara maaş bağlanması.
Tarih: 15/6/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 12.104..16.
Vakıf müesseselerinden olan tekke,
zaviye, cami ve mescitlerdeki antika ve teberrukat eşyalarının muhafazasına
itina gösterilmesi.
Tarih: 29/6/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 13.110..16.
Vakıf tekke, zaviye, cami ve
mescitlerdeki antika eşyaların korunmalarına itina gösterilmesi
Tarih: 24/8/1925 Sayı: 2413
Fon Kodu: 30..18.1.1 Yer No:
15.54..7.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile
bütün devlet memurlarının kıyafetlerine dair karar.
Tarih: 2/9/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yr No: 5.43..18.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması, İlmiye
sınıfı ve ilmiye kisvesi ve bilumum devlet memurlarının kıyafetleri hakkında
kararnameler.
Tarih: 3/9/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 13.114..53.
Dergah tekke ve zaviyeler ilga edildiği
için halkın buralara yardım yapmaması konusunda aydınlatılması
Tarih: 7/9/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.6..4.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile
ilgili heyet-i vekile kararı ve buralardaki eşyaların devir-teslimi.
Tarih: 8/9/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 4.28..4.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması, ilmiye
sınıfı ile kisvesi ve bütün devlet memurlarının kıyafetleri hakkındaki
kararname.
Tarih: 9/9/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.13..9.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması;ilmiye
sınıfının kisvesi ve bütün devlet memurlarının kıyafetleri hakkındaki
kararnamenin gönderildiği ve devir-teslimi yapılan eşyanın listesinin
gönderilmesi gerektiği.
Tarih: 10/9/1925 Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 5.43..21.
Tekke ve Zaviyelerin kapatılması, ilmiye
sınıfı ve kisvesi ve bilumum devlet memurlarının kıyafetlerine dair
kararnamelerin tatbikiyle ilgili dairelerce yapılması gereken işlemler.
Tarih: 12/9/1925 Sayı:
Dosya: 232112 Fon Kodu:
30..10.0.0 Yer No: 194.330..13
Darülfünun Fen Fakültesi Başkanlığı'nın
türbe ve tekkelerin kapatılmasından duyduğu mutluluğu belirten telgrafı
Tarih: 13/9/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer
No: 12.99..4.
1341(1925) yılı içinde mevcut tekke ve
zaviyelere ait gönderilen havaleler için tanzim edilen çizelge.
Tarih: 16/9/1925 Sayı: 2509
Dosya: 259-4 Fon Kodu:
30..18.1.1 Yer No: 15.59..5.
Tekkelerle türbelerdeki san'at ve tarihi
kıymeti haiz eserlerin müzeyenakli.
Tarih: 4/10/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 13.114..55.
Müftünün, tekke, türbe ve zaviyelerin
eşyalarının toplanması ve tesbiti için kurulan komisyona katılması
Tarih: 7/10/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.13..14.
Tekke ve zaviyelere gönderilen
havalelerden, kapatılanlarına ait 1342 bütçesinden çıkarılacak meblağı gösteren
ayrıntılı bir cetvel hazırlanarak gönderilmesi
Tarih: 11/10/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.6..7.
Tekke, zaviye, cami ve mescidlerdeki
sanat eserleri ile eşyaların koruma altına alınması.
Tarih: 11/10/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.13..17.
Tekke ve türbelerdeki sanat ve tarihi
değeri bulunan taşınabilir eşyaların tesbit edilerek müzelere teslimi.
Tarih: 11/10/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 13.110..24.
Tekke ve türbelerdeki taşınabilir tarihi
eserlerin,Müzeler Müdüriyeti'ne devir edilmesine dair kararname sureti
Tarih: 17/10/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 5.44..1.
Türbe, tekke ve zaviyelerin ilgasına dair
İcra Vekilleri Heyeti'nin kararı sureti.
Tarih: 13/12/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 12.104..21.
Tekke ve zaviyelerden okul olmaya
elverişli olanların okul olarak kullanılması, diğerlerininde özel idarelere
devredilmesi
Tarih: 31/12/1925 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.6..9.
Tekke ve zaviyeler, ilmiye sınıfı ve
ilmiye kisvesi ile bütün devlet memurlarının kıyafetleri hakkındaki kararname
suretleri.
Tarih: 3/6/1926 Sayı:
Dosya: 2025 Fon Kodu:
30..10.0.0 Yer No: 26.150..5.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması üzerine
tahsisatları kesilen meşayıhdan ilim ehli olanlara maaş bağlanması.
Tarih: 5/11/1927 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 4.28..34.
1927 senesi bütçesinde müstehakkikin-i
ilmiye tertibine, kapatılan tekke ve zaviye mensuplarına maaş bağlamak için bir
fasıl açıldığından, maaş bağlanacak ilmiye mensuplarında aranması gereken
şartlar
Tarih: 10/11/1927 Sayı:
Dosya: 9016 Fon Kodu: 30..10.0.0 Yer No: 102.667..17.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile
ilgili kanun üzerine bunların tespiti için Kastamonu'da oluşturulan komisyonun
görevlerini kötüye kullandıklarından haklarındaki soruşturmanın devam ettiği.
Tarih12/12/1927 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 4.28..37.
Aranan şartlara haiz olmayanlara tekke ve
zaviyeler tertibinden maaş bağlanamayacağı
Tarih: 10/1/1928 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 8.68..16.
1927 senesi bütçesinin müstahıkkin-i
ilmiye tertibine, mülga tekkeler ve zaviyeler mensupları adıyla açılan fasıldan
maaş verilecek kişilerin taşıması gereken şartlar
Tarih: 10/1/1928 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 4.29..2.
Vakıflardan devredilen ve müftülüğe ait
olan kadrolarda, mülga tekke ve zaviye mensupları hakkında verilmesi gereken
bilgilerin biran önce gönderilmesi.
Tarih: 16/6/1928 Sayı:
Dosya: Fon Kodu: 51..0.0.0 Yer No: 2.7..2.
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla
ilgili kanun gereğince mütevellilikleri şeyh ve zaviyedar olan bazı vakıfların
kaldırıldığı.
Tarih: 17/6/1928 Sayı:
Dosya: Fon Kodu:
51..0.0.0 Yer No: 3.18..1.
Kapatılan tekkelerin şeyhlik ve
zaviyedarlıklarının ilgasıyla bunlara şartlı olarak verilen bazı vakıf
mütevelliliklerinin de kaldırıldığı.
Tarih: 23/1/1932 Sayı:
Dosya: 22947 Fon Kodu:
30..10.0.0 Yer No: 192.315..8.
Tekke, Zaviye ve Türbeler Kanunu ile
maaşı kesilen Süleyman Şah Türbesinin imamlık maaşının Haziran 1931 yılından
itibaren Evkaf Umum Müdürlüğü bütçesine nakledildiği.
Tarih: 22/2/1936 Sayı: 2/4096 Dosya: 229-98 Fon Kodu: 30..18.1.2 Yer No: 62.15..1.
Tarihi kıymeti haiz olmayan bazı tekke ve
mescitlerle, vakfa ait arsaların satılması.
Tarih: 20/4/1936 Sayı: 2/4426 Dosya: 229-102 Fon Kodu: 30..18.1.2 Yer No: 64.31..11.
Bazı cami, mescid ve tekkelere ait
arsaların satılmaları.
Tarih: 29/7/1936 Sayı: 2/5095 Dosya: 229-105 Fon Kodu: 30..18.1.2 Yer No: 67.64..19.
Vakıflar Umum Müdürlüğü'ne ait çeşitli
cami, mescit ve tekke binası ile arsalarının Vakıflar Kanunu'na göre
satılmasına izin verilmesi.
Tarih: 9/11/1946 Sayı: 3/4893
Dosya: 68-20 Fon Kodu:
30..18.1.2 Yer No: 112.70..1.
Vakfa ait mescit, cami, türbe, tekke ve
medrese arsalarının satılmaları
Tarih: 25/6/1947 Sayı: 3/6040 Dosya: 68-22 Fon Kodu: 30..18.1.2 Yer No: 114.43..20.
Vakfa ait bir cami ve mescit, sebil,
cami, tekke ve musalla arsalarının satılmaları
Tarih: 12/12/1947 Sayı: 3/6683
Dosya: 68-25 Fon Kodu: 30..18.1.2
Yer No: 115.76..2.
Vakfa ait cami, mescit, tekke ve ziyaret
arsalarının satışı.
Tarih: 8/1/1948 Sayı: 3/6811
Dosya: 68-26 Fon Kodu:
30..18.1.2 Yer No: 115.82..4.
Vakfa ait bazı tekke, mescit ve camii
arsalarının satılması
Tarih: 9/5/1949 Sayı: 3/9199
Dosya: 71-1347 Fon Kodu: 30..18.1.2 Yer No: 119.34..20.
677 sayılı Tekkeler Kanunu'na bir fıkra
eklenmesi hakkında kanun tasarısı.
Tarih: 12/1/1950 Sayı: 3/10409 Dosya: 71-1510 Fon Kodu: 30..18.1.2 Yer No: 121.95..8.
Tekke, Zaviye ve türbelerin seddire ve
türbedarlıklarla birtakım unvanların men ve kaldırılmasına ait olan 677 sayılı
kanunun birinci maddesine bir fıkra eklenmesi hakkında kanun tasarısı
[1] Bu yazımız Kırklareli ili
Lüleburgaz ilçemizde basılan AŞK OLSUN dergisinde yayımlanmıştır.
[2]
Ahmet Yaşar Ocak. Zaviyeler. Vakıflar dergisi. Sayı. 12. S.256.2576.258259
alıntılar.
[3]
http//www.devletarsivleri.gov.tr./katolog/osmani/arsiv.
[4]
Ömer Lütfi Barkan. Kolonizatör Türk dervişleri. S.41
[5]
Dr. Ziya Kazıcı. İslam’i ve sosyal açıdan Vakıflar. S. 115
[6]
Ahmet Yaşar Ocak. Zaviyeler. Vakıflar dergisi. Sayı. 12. S.265.
[7]
Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan. Osmanlı İmparatorluğunda bir iskân metodu olarak
Vakıflar ve temlikler. İstila devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri.
S.295.Vakıflar dergisi. 1942. Ankara. 2.Ci cilt.
[8]Prof.
Dr. Ömer Lütfi Barkan. Osmanlı İmparatorluğunda bir iskân metodu olarak
Vakıflar ve temlikler. İstila devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri.
S.295.Vakıflar dergisi. 1942. Ankara. 2.Ci cilt.(24 no lu dip nottan alıntı)
[9]
Doç. Dr Bedri. Noyan. Bütün yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik. C.5.S 1.2.3.4
alıntılar.
[10]Bedri
Noyan. Kur’anı Kerim.(Türkçe-Şiir) S.402 ve 744
[11]
Bu konu da geniş bilgi Refik Engin. Amuca Kabilesinde ve Trakya da kurban geleneğ.i Can yayınları 2004
[12]
Baki Öz.Alevilikle ilgili Osmanlı Belgeleri.S.87,88,89. Belge.74. İstanbul.1995
.
[13]
İ.Hakkı Soyyanmaz. Destan-ı Edirne Destan tarzı Edirne halk tarihi..S.61
Edirne 2003 .
[14]
http//www.devletarsivleri.gov.tr./katolog/osmani/arsiv. Tüm bu konu belgeleri
aynı kaynaktan alıntı yapılmıştır
[15] http//www.devletarsivleri.gov.tr./katolog/osmani/arsiv.
Tüm bu konu belgeleri aynı kaynaktan alıntı yapılmıştır.