18 Nisan 2016 Pazartesi
ALEVİLİK BEKTAŞİLİK HAKKA YÜRÜME ERKANI
Hakk’a Yürüme Erkânı
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu
inanç Kurulu
Resminin açıklaması:
Bu resim madeni pullarla islenmis kutsal bir deve resmidir. Burada iki Hz. Ali vardır.
Deveyi çekende, tabutun içindeki de Hz. Ali’dir.
Bu resimde önde görülen Hz. Ali ayaklı bir mezar tasına benzer, üzerinde çifte Ali yazıları,
altında da çifte çizgi ile doldurulmus peygamberin bir sözü bulunur:
“Ben ilmin medinesiyim, Ali de onun kapısıdır”
Devenin sırtındaki tabutta ise, “Mutu kabl entemutu” yani “ölmeden önce ölmeyi” ifade
eder.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 3
ÖNSÖZ ..................................................................................................................5
1. GENEL BiLGİLER ..........................................................................................6
2. HASTA VE HASTALARI ZİYARET .............................................................8
3. HAKK’A YÜRÜME / RUHUN TESLİM EDĐLMESİ .................................9
3.1. Su Vermek.........................................................................................................9
3.1. Vedalasmak / Helâllasmak ............................................................................10
4. BĐR CAN HAKK’A YÜRÜDÜĞÜNDE YAPILACAK İLK İSLEMLER................................12
5. HAKK’A YÜRÜDÜKTEN SONRA YAPILACAK ĐSLER.........................14
5.1. Hakk’a yürümenin duyurulması ..................................................................14
5.2. Hakk’a yürüyen canın yıkamaya götürülmesi ............................................14
5.3. Hakk’a yürüyen canın bedeninin yıkanması................................................15
5.4. Hakk’a yürüyen canın bedeninin kefenlenmesi...........................................16
6. HELÂLLIK ALINMASI ..................................................................................18
7. HAKK’A YÜRÜME ERKÂNININ YAPILMASI ..........................................22
8. HAKK’A YÜRÜYEN CANA MEZARDA VERĐLECEK DUA...................26
8.1. ÇOCUKLAR ĐÇĐN YIKANMADAN ÖNCE VERĐLECEK DUA..........27
8.2. ÇOCUKLAR ĐÇĐN MEZARDA VERĐLECEK DUA ..............................28
8.3. ÇOCUKLARIN DEFNĐNDEN SONRA OKUNACAK DUA.....................28
9. BAS SAĞLIĞI DĐLEMEK (TAZĐYE) ...........................................................29
10. DARDAN ĐNDĐRME ......................................................................................30
11. DÂR'DAN ĐNDĐRME ERKÂNI / KIRK ERKÂNI.......................................31
11.1. KIRK ERKÂNINDA OKUNACAK GÜLBENK..........................................32
11.2. SOFRA GÜLBENGĐ .....................................................................................35
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 4
Geldi geçti ömrüm benim sol yel esip geçmis gibi
Hele bana söyle geldi bir göz açıp yummus gibi
Đs bu söze Hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide kafesten kus uçmus gibi
Miskin adem oğlanını benzetmisler ekinciğe
Kimi biter kimi yiter yere tohum saçmıs gibi
Bu dünyada bir nesneye yanar içim, göynür özüm
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmis gibi
Bir hastaya vardın ise bir içim su verdin ise
Yarın anda karsı gele Hak sarabın içmis gibi
Bir miskin gördün ise, bir eskice verdin ise
Yarın anda karsı gele hülle donun biçmis gibi
Yunus Emre bu dünyada iki kisi kalır derler
Meğer Hızır Đlyas ola ab-ı hayat içmis gibi
Yunus Emre
ÖNSÖZ
AABF İnanç Kurulu, kendisine bağlı Alevi Kurumları’nın güncel ivedi gereksinimlerinin çözümünü çalısmalarının
basına koymustur; Hakk’a yürüyen bir canın bekletilmeden sırlanması tüm islerin önünde gelir.
Zamanını kendinizin ayarlayamayacağı bir durumdur “Hakk’a yürümek”.
Yüzyıllardır kendi kökeninden uzaklastırılmaya çalısılan Alevilik, kendini yeniden üretemediği ve zenginlestiremediği
gibi, bu mirasın tamamını da elde tutamamıstır. Zaman içersinde kendi değerlerinden hep kaybederek
günümüze gelen Alevi inancında en çok “tahribat” cenaze konusunda ortaya çıkmıstır. 17.
yüzyılda baslayan sistemli ve sürekli kontrol Alevileri kendi gelenekleri ve inançları dısında bir cenaze
törenine zorlamıstır.
Dağa tasa, kurda kusa, börtü böceğe kendine özgü inanç değerleriyle yaklasan Alevilik,
cenaze konusunda bu değerlerini, ne yazık ki, bazı istisnalar dısında koruyamamıstır. Đnancına
ve felsefesine içerik olarak ters bir uygulamayla sırlamağa baslamıstır Hakk’a yürüyen
canlarını.
Anadolu’nun ücra köselerinde kalmıs bazı köylerin ve Tahtacıların dısında neredeyse tüm Aleviler kendi
özgün cenaze sırlamalarını unutmuslardır. Son yüzyılda sehirlesmeyle birlikte de, çevreye uyum sağlamak
adına baska bir geleneğin tutsağı olmuslardır. Alevilerin asimile olmasında en büyük etkenlerin basına
geçmistir “cenaze meselesi”; inançlarında hiç yeri olmadığı halde pesinden mevlit okutmak böyle bir
uyumun getirisidir. Kısacası, Aleviler kendi inanç anlayısına özgü ve özgür biçimde cenazelerini
kaldırabilmekten uzakta idiler su ana kadar.
Avrupa’da Alevi Kültür Merkezleri’nin çoğalması, cemevlerinin yapılması yüzyıllardır “çile” haline gelmis
cenaze konusunu yeniden gündeme getirdi. Bu sorunu çözmek üzere AABF gecikerek de olsa kendi
“Cenaze Kollektifi” ni kurdu. Almanya’da ve ya istek üzerine Türkiye’ye naklederek Alevi Erkânı’na göre
Hakk’a yürüyen canları sırlamaya basladı. AABF Đnanç Kurulu ve ona bağlı Dede ve Analarımız bu hizmeti
“yol gereği” üstlendiler.
Ancak, yüzyıllardır unutulmus ya da kısmen akılda kalmıs cenaze erkânı her bölgeye ve Dede/Ana ya göre
ayrıcalıklar gösteriyor. Ayrıca, daha çok köy geleneğinin ağırlıklı olduğu bu uygulamalar, günümüz kosulları
gereği, yeniden yasanılan ortama uygun duruma getirilmek zorunda; inanç özünü saptırmaksızın, günümüze
uygun düsmeyen bazı geleneklerin yeniden gözden geçirilerek buradaki yasam kosullarına uygun
duruma getirilmesi gerekiyordu.
Türkiye’de bazı yazılmıs cenaze erkânları olmasına rağmen, AABF’nin ve Avrupa’nın kendi kosullarına uygun
bu yeni erkân elbetteki “yasa” değil ve eksiklikleri bulunmakta. Ancak, asimilasyonu durdurma ve kendi
inanç değerleriyle yeniden bulusma yönünde atılan en önemli adımdır. Bugün gerek Türkiye’de
olsun, gerekse Avrupa’da Alevi inancında olan canların cenazeleri artık cemevlerinden ve kendilerine özge
aala sırlanmaktadır. Alevi inancı gereği ölüm “don değistirmektir” ve asl olan özle yeniden
bulusmadır; yok olma değildir. Bu yüzden cansız beden, bu inancın gereği olarak, ona uygun
sırlanmak durumundadır. Elinizde bulunan bu Cenaze Erkânı’nın asıl amacı budur.
Đnanç kuruluna bağlı Dede ve Analarımızla bazı yazarlarımızın hazırladıkları erkânlardan da yararlanarak
hazırladığımız bu Erkânname, simdiki Dedelerimize ve Analarımıza yardımcı kılavuz görevini yerine
getireceği gibi, yeni yetisecek Ana ve Dedelerimize de bu önemli islevin aktarımını sağlayacak yapıt
olacaktır. Zaman içerisinde gereken düzeltmelere ve tamamlamalara da açık olacaktır. Baz olarak
Cemevinden yapılacak bir sırlama düsünülmüstür. Bundan böyle tüm Aleviler canlarını Cemevlerinde
sırlamaya özen göstermelidirler; her inancın yolcuları kendi inanç merkezlerinden yolcu edilir ve Alevilerin
inanç merkezi cemevidir.
Bu yapıtın hazırlanmasında emeği geçen herkesin hizmeti kabul, yardımcısı Hızır olsun!
Köln, 30 Mart 2009
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 6
1. GENEL BİLGİLER
Bir can Hakk’a yürüdüğünde yerine getirilecek hizmetlerin tümüne “Hakk’a Yürüme
Erkânı” diyoruz. Burada “yolcu” olan can, yeni mekâna uğurlanır. Yolcu olan “can’ın”
temsilcisi ve sözcüsü Dede veya Anadır. Bu sözcü üzerinden Hakk’a yürüyen “can’la”
kalanlar son olarak “helâllesir”; bu yüzden Hakk’a Yürüme Erkânı bir “Helâllasma
Erkânı” dır.
Bu son ikrarlasma üzerinden kalan canlara da günlük yasamdaki sorumlulukları yeniden
hatırlatılır ve yasam süresi içersinde birbirleriyle iyi geçinmeleri öğütlenir. Alevilik
inancında ulasılması gereken son nokta kâmil insan olmaktır. Hakk’a Yürüme Erkânı, yani
son helâllesme de bu bütünün bir parçası olduğuna göre, Hakk’a Yürüme Erkânı bir
baska anlatımla; “kâmil insan” olma kosullarının kalanlara yeniden anımsatılması
erkânıdır.
Yol yükümlülüğü gereği Hakk’a yürüyen canın “hal diliyle” bize seslenmesini dinleme ve
söylediklerini yapma konusunda “ikrar verme” erkânıdır.
Alevi öğretisinde “canın bedeni terk etmesine” Hakk’a yürüme denilir.
ALEVİLİKTE HAKK’A YÜRÜME
Alevi inancında “ölüm” kavramı kabul edilmez; aslına (öze) dönüs vardır. Hakk’a
yürüme’nin, Alevilikte iki yorumu vardır.
Birinci ölüm “Nasip” (ikrar) törenindeki ölüm’dür. Bu ölüm, Alevilerce “ölmeden önce
ölmek” terimleri ile ifade edilmektedir. Đkrar törenindeki ölmek, iradi bir ölümdür ve bu
asama Alevi eğitiminin belki de en çarpıcı ve en zorlu asaması olarak kabul edilmektedir.
Onun için ikrar veren Alevilere “can” denir.
Alevilikte benimsenmis olan Bâtıni yorumda iradi olarak ölen, yani ikrarını alan can,
dünyaya yeniden gelmis gibidir. Yani, insanların yasamları boyunca yaptıkları pek çok
seye, ölümle karsılastıklarında pismanlık duyacak olmaları ve “bir daha dünyaya
gelsem böyle yapmazdım” düsüncesine varmaları “ikrar töreni” ile canlara
anlatılmaktadır, öğretilmektedir. Böylece insanın son veda anındaki hesaplasmasını
önceden ikrar töreni ile yasayan Aleviler, kendilerini yeniden doğmus olarak kabul ederler
ve bu olayı da “ikinci doğum” anlamına gelen “don değistirmek” olarak adlandırırlar.
Yola girmenin ön kosulu olan “ölmeden önce ölmek” (iradi olarak ölmek), Sah Hatayi
tarafından söyle dile getirilmistir:
Dört kapı selâmın verip aldılar,
Pirin huzuruna çekip yettiler;
El ele, el Hakk’a olsun dediler,
Henüz mâsum olup cihana geldim
Nefeslerde de belirtilen, Alevilikte yapılan ikrar töreninden sonra, yola girenlerin
kendilerini yeniden doğmus gibi hissetmeleridir.
Alevilikte yola giren kisi, kendisini tüm kötülüklerden, istenmeyen davranıslardan
arındırmıs sayılır. Bundan sonra geride kalan yasamı boyunca pismanlık duyacağı seyleri
yapmamaya çalısır, yani arındırılmıs halde kalabilmek için çaba gösterir.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 7
İkinci ölüm ise “biyolojik” ölüm’dür; Biyolojik ölüm, “beden dinlendirmek”, “Hakk’a
yürümek”, “don değistirmek”, “mekân değistirmek” ve “canın tenden ayrılması” gibi
terimlerle dile getirilmektedir.
Bu terimlerden “bedeni dinlendirmek”, “Hakk’a yürümek” ve “don değistirmek” yeni bir
durumun baslangıcı olduğu inanısından kaynaklanmaktadır.
(Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil. Yunus Emre).
Bedeni terk eden ruh (can), Hakk’dan (asl olandan) gelmistir, Hakk’a (aslına) dönecektir.
Bu nedenle, Hakk’a ulasmak üzere can bedeni terk ederek “Hakk’a yürür“ denilmektedir.
Yani ölüm/ölme, Hakk’a ulasmak, öze yeniden kavusmak, mevcut olduğun, geldiğin
noktaya yeniden dönmektir:
Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca sönmez ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın
(Asık Veysel)
Alevilikte biyolojik ölümün “Hakk’a yeniden kavusmak” olarak kabul görmesinin ana
nedeni evrendeki bütün varlıkların aynı özden varolduğuna, yoktan var olamıyacağına,
varken de yok olamıyacağına inanılmasındandır.
Alevi tasavvuf yapısındaki bu öğretiye göre, Đnsan-Evren-Hakk bir bütündür (vahdet-i
vücûd veya vahdeti mevcut). Bundan dolayı evrendeki nesneler ve düsünceler Hakk’ın
varlığından kaynaklanmaktadır ve bu durum (ölüm), varlığın (insanın) öze dönüsümü
olmaktadır.
Hakk’a yürüyen “can’ın” aslında ölmediğine, öze (Hakk’a) geri döndüğü inanısına Alevi
menkıbelerinde, deyislerinde sıkça rastlanır. Bu tür siirlere “devriye” denir.
“Aliyel Murteza’nın vasiyeti üzerine, cenazesini, evden almak üzere gelen
kisiye verilir. Sah-ı Merdan’ın cenazesini sanduka (tabut) içinde devenin
üzerine yükleyip, oradan uzaklasan yüzü örtülü yabancıyı, oğulları gizlice
takip ederler. Bir ara yüzündeki örtünün açılmasıyla, cenazeyi alıp götürenin
de babaları olduğunu görürler”.
Yani bu düsünce de ölüm, aslında bir yok olus değil, bir dönüsümdür. Bu söylence, birçok
Alevi deyisine ve söylencesine de kaynaklık etmektedir.
Hatayi’nin, bu olayla ilgili dörtlüğü ise söyledir:
Ali’dir cesetin kendisi yuyan
Yuyup kefeniyle tabuta koyan
Ali’dir devesin kendisi yeden
Hakk ile Hakk olan Arslan Ali’dir.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 8
2. HASTA VE HASTALARI ZİYARET
Alevi inancında yer alan “canlar”, “can” kavramı ile tanımlanan tanıdıkları, sevdikleri kisinin iyi gününde
yanında oldukları gibi, zor günlerinde de yanında olmaya çalısırlar. Bir “can” hasta olup sağlığını yitirdiği
günlerde, onu teselli eden ve yalnız bırakmayanlar, diğer “canlar” dır.
Hastalık döneminde kisinin yasam anlayısı da değismistir ve kendisini ziyaret edecek dostlarını ve
akrabalarını beklemektedir. Çünkü bu dönemde acısını paylasacak, kendisine moral verecek tatlı sözler,
hasta için önem tasır. Bu nedenle sağlığı bozulan “can’ı”, mümkün olduğunca topluluk üyeleri yalnız
bırakmamaya çalısırlar.
Hastanın akrabaları, dostları, komsuları ve diğer yakınları, hastanın maddi ve manevi durumu göz önünde
bulundurularak yardım yapar. Hasta ziyaretine gidenler, bir seye ihtiyacı olup olmadığını sık sık sorarlar.
Hasta ve müskül durumda olan cana veya aile bireylerine yardım ve dayanısma teklifini yaparken çok
dikkatli davranılmalıdır. Onurlarını incitip, onları bireysel olarak üzecek veya toplumun diğer fertleri
karsısında yardıma muhtaç olduklarını gösterecek davranıslardan sakınmalıyız. Bunlar yapıldıktan sonra
hasta yanından ayrılırlar.
Burada asıl amacın insanlar arasında inançsal ve kültürel bağların kopmadan gelecek nesillerimize
aktarmak, dolayısıylada hasta olan canımıza hem moral hem de manevi katkı sunmaktır.
Gülbenk, (Dua)
Bismisah Allah Allah,
Hakk-Muhammed-Ali, Pirimiz üstâdımız Hünkâr Hacı Bektasi Veli dertlerimize
derman, hastalarımıza sifa, borçlarımıza eda, gönüllerimize nur ve iman
eyleye!
Hanelerimizde yürek ferahlığı, gönüllerimizde dost sıcaklığı eksik olmaya!
Acısı olanın acısı dine, mutluluğu sevinci olanın sevgisi bin ola! Fatımâ
Anamızın sefaatına nail ola!
Yarabbi, bu canın ızdırabını giderip vücûduna sağlık sifa ver, acı ve kederlerini
yok eyle!
Dâr olduk, didar gördük. Teslimi rıza kıldık. Birbirimize yâr olduk.
Nur-u Nebi, keremi Ali, gülbengi Hünkar Hacı Bektasi Veli
Gerçek erenler demine Hüü Mümüne ya Ali.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 9
3. HAKK’A YÜRÜME / RUHUN TESLİM EDİLMESİ
HAKK DÖSEĞİNDEKİ CANA KARSI GÖREVLER
3.1. Su Vermek
Ruhunu teslim etmek üzere olan cana, ölüme ait belirtilerin (örneğin, nefes almada asırı güçlükler, belleğin
yitirilmesi, hareketlerdeki ani ve kontrolsüz değisiklikler vb.) görülmesi durumunda, ağzına az miktarda su
verilir. Zaten Hakk döseğindeki cana, sürekli olarak belirli aralıklarla su verilir ya da su içemeyecek
durumda ise, dudakları bir bez ile ıslatılır.
Alevi inanısında ruhunu teslim etmek üzere olan canın, yatarken herhangi bir yöne doğru çevrileceğine ya
da belli bir biçimde yatırılacağına iliskin hiçbir yazılı veya sözlü kayıt bulunmamaktadır.
Hakk’a yürümek üzere olan can’ın yanında, dinsel bilgi sahibi (Dede, Ana, Baba, Mürsid, Rehber vb. gibi)
kisi tarafından, üç kez salâvat getirilir veya Tevhid okunur.
Ruhunu teslim etmek üzere olan canın bunu tekrar etmesi için kesinlikle ısrar edilmez. Hastanın durumu
bunları söylemeye uygun değilse, yalnızca “Hakk” sözü telkin edilir. Ayrıca, ruhunu teslim etmek üzere olan
canın yanında çok hafif sesle “düvazimam” okunabilmektedir. Çoğunlukla ruhunu teslim etmek üzere olan
canın yanına aile bireyleri ve onun en çok sevdiği arkadasları alınmaktadır.
Dede/Ana veya bu görevi yapan kisi, Hakk’a yürümek üzere olan canın yanında bildiği gülbenkleri sessizce
okur.
“Hakk la ilahe İllallah, Hakk birsin Muhammed’e Resulullah, Aliyyun
Veliyullah, Ehlibeyti Keremullah, mürsid-i Kâmilullah, sefaat kıl ya
Resullullah”
Bismi Sah Allah Allah,
Yüce yaradan bütün Evliyaların ve Embiyaların aziz hatırı için, yüzü sana dönük,
darda olan canlardan himmetini esirgemeyesin.
Sen keremkanisin, kerem ve lütfunu sana sığınan kullarından esirgemeyesin.
Kusur ve eksiklerimizi derğahında kabul eyleyesin. Cümle canları azap
ıstıraptan uzak eyleyesin.
Dil bizden nefes Hz. Pirden ola
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 10
3.1. Vedalasmak / Helâllasmak
Durumu ağırlasan hastanın hısım, akrabaları ve müsahibinin yanı basında bulunmaları ve helâllesmeleri
uygundur.
Pervaneyi ask oduna yandıran
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
Dalga vurup deryaları costuran
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
Mansur’u berdar eyleyip astıran
Çekip Zülfükâr’ı tası kestiren
Miraçta Habib’e nisan gösteren
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
Fani imis su dünyanın ötesi
Söylerim sözümü varmı hatası
Sah Hasanla Hüseyinin atası
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
Zindanda Zeynel’in baçını veren
Muhammet Bakır’ın gönlüne giren
Mahrum kalmaz dergâhına yüz süren
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
Caferi Sadık’sın Musa Rıza’sın
Mümüne ikrar münafıka cezasın
Sahibil evliya sefri hüdasın
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
Taki Naki her dertlere devasın
Đmam Hasan Asker Serif ligasın
Muhammet Mehdi’sin Sah evliyasın
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
Sah Hatayim ziyan etmez kârından
Her kula bir sevda vermis serinden
Sırattan mizandan mahser yerinden
Mürvet Sah-ı Merdan sana sığındım
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 11
Dünü günü hata etmek isimiz
Tövbe günahımıza estağfurullah
Muhammed Ali´ye bağlı basımız
Tövbe günahımıza estağfurullah
Hasan Hüseyin’im balkın nur ise
Đmam Zeynel sır içinde sır ise
Özümüzde benlik kibir var ise
Tövbe günahımıza estağfurullah
Muhammed Bakır’ın izinde olmak
Yükünü Cafer’in ilminden tutmak
Layık mıdır hatır gönüller yıkmak
Tövbe günahımıza estağfurullah
Musa Kazım Rıza katınca maya
Taki Naki emeğimizi vermesin zaya
Dünü günü yaptığımız suçlara
Tövbe günahımıza estağfurullah
Hasan al Asker’in güllerin bite
Mehdi gönlümüzün gamını ata
Leyli nahar yaptığımız koy gıybete
Tövbe günahımıza estağfurullah
Sah Hatayim eder Bağdat’la basra
Biz kaldık simdi böyle bir asra
Sen kerem kanisin kalma kusura
Tövbe günahımıza estağfurullah
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 12
4. BİR CAN HAKK’A YÜRÜDÜĞÜNDE YAPILACAK İLK İSLEMLER
Hasta kisi “Hakk’a yürüdüğünde”, Dede/Ana veya görevi üstlenmis bir er/bacı tarafından ruhunu teslim
eden kisinin gözleri açıksa “Hakk-Muhammed-Ali sefaatinden Mahrum eyleme” der ve salâvat
getirerek kapatılır. Ağzı açıksa, çenesine enli bir bez, mendil ya da tülbent çekilip ağzı kapatılarak basından
bağlanır.
Bir can “Hakk’a yürüdüğünde” üzerinden elbiseleri (yalnızca iç çamasırları üzerinde bırakılarak) çıkartılarak
bir çarsafa konur ve bir tarafa kaldırılır. Bu giysiler bazı yörelerde kabire konur veya giydirilir bazı yörelerde
de fakirlere verilir. Mefta yere uzatılır yani “Rahat Döseğe/Hak Döseği” ne bırakılır ve elleri göğsünde
birlestirilir ya da elleri düzgün bir sekilde yanlarına uzatılır. Sonra her iki ayak bas parmakları bir bezle
birbirine bağlanır. Bedenin “dar” durusu alması sağlanır!
Bu islemlerden sonra Hakk’a yürüyen canın üzeri boylu boyunca temiz bir çarsaf ya da örtüyle örtülür.
Basucunda üç adet mum yakılır. Yaslı ve olgun insanlar cenazenin olduğu evde kalırlar ve ev halkına
yardım ederler.
Alevilikte bu islem sırasında Dede/Ana/er/bacı çağrılır. Çağrılan kisi Hakk’a yürüyen canın göğüs hizasında
veya basucunda durarak Hakk’a yürüyen canın ruhuna gülbeng okur. Asağıdaki gülbenklerden birini
okuyabilirsiniz.
Gülbenk 1
Bismisah Allah Allah
<<.....>> Hatun bacı ile <<.....>> Kardesimizin oğulları/kızları sevgili <<.....>> can.
Sen <<.....>> gün önce aramızdan ayrılıp Hakk’a yürüdün... Hepimizi ağır acılara gark eyledin!.. Ve
cemaline.. bizi hasret bıraktın... Hakk`ın rahmetine ulastın...
Hakk’ın yarattığı her can akibet bir gün tekrar Hakk’a dönecektir...
Simdi sen Hakk divanına vardın.
Ey <<.....>> Can, sen, Hakk-Muammed-Ali Yolu’nun bendesisin...
Gerçek velilerin, evliyaların, embiyaların, erenlerin Dâr-ı Divanı’nda yüzün ak, özün pâk ola...
Mürsidine, Pirine, Rehberine hüsn-i rızan ile olan ikrar ve itikadın sana Hakk katında yardımcı ola...
Aliy-el Murtaza Divanı’nda ikrar ile imanın makbul ola, kabul göre...
Bedenin bizden ayrılsa bile “ruhun bizlerle birlikte”
Özümüzde Ask-ı Niyaz’la seni gönül sevgimizle hatıralarda anacağız...
Bar-i Hûda Ask-ı Niyazı’yla temennamız.. Ehli Beyt Katarı’ndan.. Didarı’ndan mahrum
olmayasın...
Hizmet bizden, sefaat Sah-ı Merdan Ali’den ola!
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 13
Gülbenk (Dua) 2
Bismisah Allah Allah,
Bu Evreni yaratan Yüce Hakk Đnsani kendi nurundan yarattın.
Hakk’dan gelip yine Hakk’a döneceksiniz emrini yerine getiren bu canımızın ruhunu sad, mekânını nur
eyle ya rabbim.
Muhammed Mustafa ve Ehlibeyti’nin, Sah-ı Velayet Ali yel Mürteza’nın hakkı için rahmetini ve marifetini
günden güne artır, Yarabbi…
Adem-i Safiullah, Nuh-u Nebiullah, Đbrahim-i Halilullah, Đsmail-i Teslimullah, Musa-i Keremullah, Đsa-i
Ruhullah, Muhammed-i Habibullah, Aliyyun Veliyullah yüzü suyu hürmetine Hakk’a göçen bu canın
suçlarını bağısla, kabrini nur, ruhunu sad eyle! Đsmini saydığımız ve sayamadığımız velilerin, erenlerin,
evliyaların yüzü suyu hürmetine, bilerek veya bilmeyerek yaptığı günahlarını sen bağıslayasın ya rabbi!
Üçler’in, Besler’in, Yediler’in, On iki Đmamlar’ın, On dört Masum-u Paklar’ın, On Yedi Kemerbestler’in,
Kırklar’ın hayır himmetlerini üzerinden eksik etme ya Rabbi! Hakk-Muhammed-Ali diyen canları Hatice-i
Kibriya, Fatımat-ül Zehra yüzü suyu hürmetine, kabir azabına uğratma ya Rabbi!
Geride kalan ev halkına akraba ve yakınlarına uzun ömürler tükenmez sabırlar ihsan eyle ya Rabbi!
Gerçeğe Hüü, mümine ya Ali…
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 14
5. HAKK’A YÜRÜDÜKTEN SONRA YAPILACAK İSLER
5.1. Hakk’a yürümenin duyurulması
Hakk’a yürüme olayının ardından ev sahiplerine yardım amacıyla ve cenazenin çabuk kaldırılması için ve de
cenaze ibadetinin kalabalık bir topluluk tarafından yapılmasını sağlamak amacıyla Hakk’a Yürüme haberi,
Hakk’a yürüyenin sevenlerine ve Alevi Kültür Merkezine hemen duyurulur. Alevi Kültür Merkezlerimiz Aileyle
irtibata geçip gelen misafirleri Cem evlerinde ağırlamalı, Hakk’a Yürüme Erkânı Cem Evinden yapılmalı.
5.2. Hakk’a yürüyen canın yıkamaya götürülmesi
Mefta, Hakk Döseğinden alınarak “tenesir” denilen ve yüksekliği 60-70 cm kadar olan bir yere yatırılır.
Hakk’a yürüyen tenesire götürülürken Dede, Ana veya bu konuda görevli olan kisi bildiği bir Gülbenk yada
su duayı okur:
Ve Dede, Ana veya bu konuda görevli olan olan kisi söyle devam eder:
Hakk’a yürüyen canın bedeninin yıkanacağı yer kapalı veya örtülü olmalı. Tenesirin etrafı güzel kokulu bir
nesne ile tütsülenir. Hakk’a göçen can yıkanırken fazla kimsenin bulunmasına izin verilmez. Hakk’a göçen
canın göbeğinden (kadınlarda göğsünden) dizlerine kadar “edeb” yeri iki kat ya da kalın bir örtü ile
örtülülerek, elbiseleri tamamen çıkarılır. Bu bezin kalın ya da iki kat örtülmesinin sebebi vücûdun “edeb”
yerlerini göstermemesi amaçlıdır. Yardımcı yıkayıcılardan biri su döker, diğeri sağa, sola çevirmek için
yardım eder, görevli olan da yıkar.
Bu hazırlıktan sonra yıkayıcı “Bismi Sah” deyip, yıkama için niyet eder ve su sözleri söyler:
“Simdi dünya günlerin sonunda ahiret günlerinin basında yönünü Hakk’a çevirdin.
Hakk’ın hükmü yürüdü. Hakk seni ulu bir menzile erdirsin. Hakk erenlerin katarına,
darına, didarına nail eylesin.
Gerçeğe hü… mümine ya Ali.”
“Ber Cemal-i Muhammed, kemali Đmam Hasan Đmam Hüseyin, Ali’yi Pir bilene verelim
Candan salâvat. ”
Allahümme salli ala seyyidine Muhammed ve ala Ali seyyidina Muhammed.
Hakk’la ilahe illallah, Hakk birsin
Muhammed’en resulullah, Aliyün
Veliyüllah, Ehli Beyt’i Keremullah, Mürsidi Kâmilullah sefaat kıl ya Resullah.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 15
Yıkama bitinceye kadar
diye, Hakk’a yürüyen canın hatalarının affı için dua edilir, “Hakk-Muhammed-Ali” ve “Oniki
Đmamlar”’ın isimleri anılır.
5.3. Hakk’a yürüyen canın bedeninin yıkanması
Hakk’a yürüyen can kadınsa kadın, erkekse erkek yıkar; orada hazır ise kendi mürsidi, yoksa piri, yoksa
rehberi, bunlar yoksa cemevinin Dede/Anası veya görevlisi bu isi üstlenir. Cenaze yıkayan kisi
bulunmuyorsa, esler biribirini, kız annesini, oğlan babasını, veya anne kızını, baba oğlunu yıkayabilir.
Yıkayıcının yanında, Hakk’a yürüyen can erkek ise erkek müsahibi, kadın ise bayan müsahibi su dökmek ve
sağa sola çevirmek için yardımcı olmalıdırlar. Hakk’a yürüyen canın müsahibi yoksa ya da o anda orada
bulunmuyorsa, bilen birileri yardımcı olmalıdırlar.
Yıkayan kisi, yıkamaya baslamadan önce, evvela yukarıda belirtiğimiz niyeti söyler. Sonra, Hakk’a yürüyen
canın bedeni üzerine atılan örtü alınır, iki kat ya da kalın bir “stil bezi” ile, erkekse göbekten diz kapağına
kadar, kadınsa göğsünden diz kapağına kadar örtülür.
Yıkayıcı yanında dört çift eldiven ve dört tane sünger bulundurur. Bismisah çekerek evvela edep yerlerini
yıkar. Sayet herhangi bir akıntı var ise bir pamuk ya da bezle tıkar. Yardımcılarının yardımıyla, Hakk’a
yürüyen canın bedenin üst gövdesini oturur duruma getirilir. Karnını sıvazlıyarak içindeki havanın çıkmasını
sağlar. Tekrar uzatılır ve edep yerlerinin son temizliği tamamlanır. Yıkama esnasında akıntı olmamasına
karsı tedbir olarak öncelikle bu islem yapılmalıdır.
Eldiven ve sünger (temizlik bezi) değistirilerek, evvela bası, yüzü yıkanır. Sonra vücûdunun üst kısmından
baslayarak, belden yukarı bedeni sağdan, sola olmak üzere kolları, elleri üçer defa itina ile yıkanır. Her su
dökülürken “Hakk-Muhammed-Ali, On Đki Đmamların ve Erenlerin” isimleri zikredilir.
Eldiven ve sünger (temizlik bezi) değistirilerek, belden asağı bacakları ve ayakları üçer defa itina ile yıkanır.
“Ey esirgeyen, bağıslayan Allahım! Yargılamanı dilerim”
“Hakk’tan geldik, yine Hakk’a döneceğiz.”
NİYET GÜLBENGİ
Yarabbi, su an yönünü sana çevirmis Hakk’a yürüyen bu canın bedenini rızan için
dünya kirlerinden yıkayıp temizlemeye niyet ettim. Eksiğim, noksanım olursa sen af
edicisin, af eyle!
“Hakk‘tan geldik, Hakk‘a gidiyoruz. Mürsidimiz Muhammed, Pirimiz Đmam Ali, Ehl-i
beyt‘in yüzü suyu hürmetine sana dönen bu candan sefatini esirgemiyesin
Dualarımızı kabul eyleyesin.
Gerceğe Hüü.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 16
Eldiven ve sünger (temizlik bezi) değistirilerek, yenileri ile evvela ağzına, Hakk-Muhammed-Ali askına,
üçer defa ıslatılmıs sünger ile su verilir. Sonra sağ eline, sonra sol eline, dirsekten asağı üç defa su dökülür.
Sağ ve sol ayağına, diz kapağından asağı, üç defa su dökülerek Hakk’a yürüyen canın yıkama islemi
tamamlanır.
Hakk’a yürüyen canın bedenini yıkıyan can ellerini kaldırarak su duayı okur:
Bu asamadan sonra ailenin müsahibi varsa öncelikle müsahibinden baslamak üzere en yakın akraba, dost,
arkadas, komsular sırası ile meftayı ziyaret eder , helâllık suyu dökerler. Helâllik suyu dökerken “Hakk-
Muhammed-Ali” diyerek basından baslar, ayaklarına doğru dökerler.
Böylece Hakk’a yürüyen canın bedeninin yıkanması tamamlanmıs olur.
Yıkama bittikten sonra, Hakk’a yürüyen canın bedeni iki temiz büyük havlu ile, biri göbekten yukarı, biri
göbekten asağı, bası da ayrı bir küçük havlu ile, itina ile kurutulmalıdır.
Özellikle çok sis olan, el vurulamayacak durumda olan cenazeler yıkanmaz, sadece vücûduna su dökülür.
Tarafik kazalarında, yangınlarda ölenlerin naasları, çürümüs ve yıkamadan dolayı dağılabilecek cesetler ile
bedeninin çoğu mevcut olmayanlar yıkanmadan kefene sarılır ve toprağa verilir.
5.4. Hakk’a yürüyen canın bedeninin kefenlenmesi
Erkek kefeni üç parçadır. Ahiret gömleği, eteklik ve sargıdan olusur. Kadın kefeni ise 5 parçadır. Gömlek,
eteklik, sargıya ilaveten bas bezi ve göğüs bezi bulunur.
Cenazenin sarılacağı yere, önceden hazırlanan 15 cm eninde 150 cm uzunluğunda kefenin açılmaması için
üç adet bağlama bezi (ayaklarına‚ beline ve boynuna gelecek sekilde) önceden yerlestirilir. Eğer tabut var
ise, bu bezler tabut içerisine de açılabilir. Hakk’a yürüyen canın bedeni kefenlendikten sonra, kesilen bu
bağlardan biri omuzlarından, biri kalçasından, biri de ayaklarından bağlanır ki, tasımada kolaylık olsun.
Hakk’a yürüyen canın bedeni mezara indirildikten sonra bu bağlar çözülür.
Bu bağlama bezlerinin (bağlar) üzerine sargı denilen (en uzun bez) kefen serilir. Sargı Hakk’a yürüyen
canın bedenin boyundan 60-70 cm uzun kesilmelidir ki meftanın bas ve ayak uçlarına düğüm vurulabilsin.
Sargının üzerine de eteklik serilir ve sonra Ahiret gömleği (yakasız gömlek) islemine geçilir. Eteklik,
Hak’ka yürüyen canın bedeninin boyu uzunluğunda ayak uçlarını kapatacak sekilde kesilmelidir.
Bütün vucûd bastan ayağa kadar örtülmelidir. Ahiret gömleğin uzunluğu, cenazenin boynundan diz
kapaklarını geçecek sekilde, iki katlı olarak kesilir. Kesilen parçanın ortasında, cenazenin bası rahat
geçeçeği sekilde açılır. Açılan kısım bas tarafa gelecek sekilde etekliğin üzerine serilir. Bir katı bas ucunda
Ya Rabbi, Hakk’a yürüyen canın bedenini yıkadık. Senin rahmet deryandan Hakk’a
yürümüs cana lütufta bulun, kendisini temiz kabul et. Günahlarını af eyle. Eksiğimizi
bağısla yarabbi.
Bizim yıkama sevabımızı da, hem Hakk’a yürüyen canın hanesine kabul eyle; hem de
daha önce Hakk’a kavusmus canlarımızın ruhunu nur eyle.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 17
toplanır, bir katı ise cenazenin altına serilir. Hak’ka yürüyen canın bedeni Ahiret gömleğinin içine
yerlestirildikten sonra, bası açılan bölüme denk gelecek sekilde, basından geçirilir ve cenazenin üzerine
örtülür. Ondan sonra Hak’ka yürüyen canın bedenine eteklik sarılır.
Son olarak sargı bezi yani uzun kefen her iki taraftan vücûdu iyice saracak , bas ve ayaklar görünmeyecek
sekilde sarılır. Bas ve ayak uçlarından ve belinden bağlanır. Tasımak için kesilen bağlar düğümü rahat
açılacak sekilde düğümlenlenir ve bu bağlar mevta kabire konulduğunda çözülür. Hakk’a yürüyen can kadın
olursa, kefen bezinden bir bas bir de göğüs bezi kesilir. Sargının bas ve ayak uçları düğümlenmeden önce,
biri basına sarılır, biri de göğsünün üstüne atılır. Böylece kefenlenmesi tamamlanan cenaze tabuta konur,
helâllığın alınacağı yere götürülerek Hakk’a Yürüme Erkânı yapılır.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 18
6. HELÂLLIK ALINMASI
Helâllık evinin önünde alındığı gibi cenaze ibadetinin yapıldığı yerde de alınabilinir. Yakında bir cemevi
varsa bu cemevinde yapılmalıdır. Helâllık alınacak alana “Helâllık Meydanı” da denir. Bu, yakınlarının ve
komsularının rızasını almak demektir. Alevi inancında her ibadette rızalık alınması gerekmektedir.
Hakk’a yürüyen bir can için de ibadete katılan canlardan rızalık alınır. Rızalık alırken diğer canlar cemlerde
olduğu gibi yarım ay biçiminde saf olurlar, “dar durusuna” geçerler. [Saygın bir sekilde eller yanda da
durulabilir-saygı durusu].
Hakk’a yürüyen can erkânda, dar meydanında canlarla dedenin arasında bulunmalıdır.
Dede-Ana /Baba ya da bu konuda görevli olan kisi, cemali canlara dönük, topluma bir konusma yapar
[ölümle ilgili bir hatırlatmada bulunur].
Genc Abdal’dan:
Fırsat elde iken bir amel kazan
Gül cemalin bir gün solsa gerektir.
Zevkine aldanma tapma dünyaya
Dünya malı burda kalsa gerektir
Yarın Hakk’ın divanına varılır
Rüz-u mahser günü sual sorulur
Günahın tartarlar mizan kurulur
Anda haklı hakkın alsa gerektir
Genç Abdal´ım Hakk´a yakın olana
Đtikatı bütün sadık olana
Hakikatta Hakk´a asık olana
Divanda sefaat olsa gerektir
Cahil bildiğinden hiç geri kalmaz
Bin nasihat etsen bir pula almaz
Kisinin ettiği yanına kalmaz
Herkes ettiğini bulsa gerektir
Bana böyle geldi mevlâdan hitap
Dil tutulur ol dem verilmez cevap
Kimine lütf olur kimine azab
Cennet tamı haktır dolsa gerektir
Dünya benim diye gögsünü germe
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 19
Canlar,
<<.....>> oğlu / kızı <<.....>> canımız bugün aramızdan ayrılıp beseri dünyadan Hakk dünyaya yürüyen
kervana katılmıs, aramızdan ayrılıyor.
Hakk’a yürüyen canımız doğdu, yedi içti, ağlayıp güldü, ekti biçti, dünya üzerinde bir çok seylerle karsılastı.
Bu canımız hal diliyle bizlerden dilediği tek sey, onun huzurunda kendisine vereceğimiz gönül rızalığıdır.
Đste burada kendisi hal diliyle bizlere söyle sesleniyor:
Tenim tenesirde, canım Hakk yolunda. Bu dünyada, beseriyet aleminde ömür sürdük, yedikiçtik,
konduk-göçtük. Emir Hakk’tan geldi. Bir içim suyun, bir lokmanın, yedi adım yolun hakkı
var.
Dili dönmeyen bu canımız cümle sevenlerinin ve dostlarının huzurundadır.
Canlar!
Bu canımız dönüsü olmayan bir yolculuğa çıkıyor, ama yakınları aramızda!
Hakkını vermeye, döktüğünü doldurmaya, yıktığını kaldırmaya, dost gönlünü hos kılmaya
hazırlar. Hakkı olan, ağrınmıs, incinmis, gücenmis kimseler varsa, dile gelsin, hakkını istesin!
Canlar!
Đnsanların hayatı sadece bir bakıstan ibaretmis gibi geçip gidiyor. Hakk’tan geldik yine Hakk’a
döneceğiz. Hakk’tan ve hakikattan baska sığınılacak yer yoktur.
Hakk’a sığınma umudu sadece darda ve zorda olmamalıdır. Đnsanoğlu her an ve her yerde,
inandığı varı vareden varlığı kabul ederek gönlünde, özünde, benliğinde yasatmalıdır.
Fırsat elden gitmeden, gaflet perdesi açılmadan, zamanı fırsat bilmeli.
En önemli olan sey doğmak ve ölmek arasındaki zaman diliminde yolunu, edebini, erkânını,
ikrarını, itikat ve inancını insanca ve özgürce yasamasını bilmek ve böylece üzerinde
yasadığımız bu fani dünyadan göçtükten sonra bu kubbede hos bir seda ve insanlığa yararlı
bir eser bırakarak, Hakk’ın huzuruna alın akı ile çıkmaktır.
Pirimiz Hünkar Hacı Bektas Veli buyurur ki:
Canlar, bacılar, dostlar,
Hakk-Muhammed-Ali’ye talip olanlar, ermek isteyen safaya, salâvat versin Muhammed
Mustafa’ya. Allahümme salli ala seyyidine Muhammed ve ala Ali seyyidina Muhammed.
Hakk’la ilahe illallah, Hakk birsin Muhammed’e resulullah. Aliyün Veliyüllah, Ehli Beyt’i
Keremullah, mürsidi Kâmilullah, sefaat kıl ya Resulullah
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 20
Canlar!
Aramızdan ayrılıp ebedi mekânı olan Hakk’ın huzuruna giden bu canımız bizlerin dualarına ve gönül
rızalığına, hakikat meydanına geldiğinde hayırlı amellere ihtiyaç duyar.
Canlar!
Hakk’a yürüyen bu candan ağrınmıs, incinmis, gücenmis, dargın, kırgın, alacaklı, verecekli her kim varsa
dile gelsin, hakkı olan Hakk askına hakkını talep etsin.
Teni türab ruhu azad olacak, Darül faniden darül bakiye Hakk’ın huzuruna gidecek bu canımız üzerinde
hakkınız varsa hakkınızı helâl ediyor musunuz?
Canlar!
Hakk’ı hakikatı özünde gören, En-el Hakk diyen ve simdi Hakk’a yürüyen bu yol eri (kadınsa bacısı) sizin
içinizde yedi-içti, kondu-göçtü, sizler ile beraber yasadı. O simdi Hakk Dünya’ya göçüyor, biz nahak
dünyadayız, bu canın üzerinde maddi veya manevi bir hakkınız varsa helâl ediyor musunuz ?
3 KEZ TEKRAR EDİLİR!
Helâl olsun diyen dillerden Hak-Muhammed-Ali razı olsun!”.
der, su gülbengi verir:
“Benim üç iyi dostum vardır.
Ben ölünce birisi evde kalır, birisi yolda kalır, birisi benimle birlikte gelir.
Evde kalan malımdır, yolda kalan ailem ve yakınlarımdır. Benimle birlikte gelen ise,
iyiliklerimdir”.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 21
Not: Eğer Cenaze ibadeti yapılacaksa , niyet edilerek cenaze ibadetine devam edilir. Yıkanmıs ise
Türkiye’ye gönderilecek ise, sadece helâllık alınır.
“Bismisah Allah Allah,
Hakk’a kavusmus bu canımızı, gelmis geçmis erenlerin, evliyaların yüzü suyu hürmetine,
dünya kirlerinden arındır ya Rabbim.
Yüce Allah’ım, Rahman ve Rahim olan ismin hakkı için, yönünü sana çevirmis bu canı
Muhammed Mustafa’nın sefâatine nail eyle! Ehli Beyt’in Dârından, katarından, didârından
ayırma!
Ali’yel Mürteza’nın yüzü suyu hürmetine, Hakk’a yürüyen bu canın Ruhunu sad, toprağını bol
eyle ya Rabbim!
Ey bütün alemlerin yücesi olan Allah’ım,
Hatice-tül Kibriya, Fatimat-ül Zöhre hakkı için, bilerek, bilmeyerek yaptığı kusurlarını af
eylesin!
İmam Hasan, Đmam Hüseyin hakkı için, menzilini mübarek, ruhunu sad eyleyesin!
İmam Zeynel hakkı için, Ruhunu ilahi nurunla nurlandır, sefâatınla mükâfatlandir
İmam Bakır hakkı için, kötülüklerini iyiliğe tebdil et!
İmam Cafer’in ilmi hakkı için, sana karsı yaptığı her hangi bir isyanı varsa, sen af eyle!
İmam Musa-ı Kazım hakkı için, büyüğüne, küçüğüne karsı, bilerek bilmiyerek, bir haksızlık
yapmıs ise, sen bağıslayıcısın bağısla ya Rabbim!
İmam Rıza, Muhammed Taki, Ali’yel el Naki yüzü suyu hürmetine, kapısına, komsusuna bir
kötülüğü dokunmus ise, sen af eyle ya Rabbim.
İmam Hasan al Askeri, Mehti sahibi zaman yüzü suyu hürmetine, tekrar inanmıs iman sahibi,
Ehli Beyt bendesi olarak Ruh’una hayat ver ya Rabbim.
Hünkâr Hacı Bektas Veli’nin hürmetine, ona ihsanını artır.
Bütün Evrene hüküm eden yüce Allahım, okuduğumuz bu gülbenkleri insanlık uğruna
canlarını feda eden bütün sehitlerimizin, Erenlerin, Evliyaların, Asıkların, Sadık’ların,
Dervis’lerin ruhlarına bağıslıyoruz, sen huzuru makamında kabul eyle.
Bütün bu saydığımız veya sayamadığımız, Veli’lerin, Nebi’lerin, Erenlerin, Evliyaların yüzü
suyu hürmetine, verdiğimiz gülbenkleri kabul eyle, emeklerimizi bosa verme ya Rabbim.
Ya Hakk, burada bulunan bütün canların geçmislerine rahmet eyle. Hepimiz bu halle
hallendiğimizde; Rabbim Allah, Peygamberim Hazret-i Muhammed, rehberim Aliyyel Mürteza
diyerek ömrümüzü tamamlamayı nasip eyle!
Hakk’ın huzurunda, Ulu divanda, sorgu gününde erenler yardımcımız ola!
Dem-i Ali, sırr-ı Nebi, Pirimiz ustâdımız Hünkar Hacı Bektas Veli, Kerem-i evliya, gerçekler
demine hü mü’mine Ya Ali...
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 22
7. HAKK’A YÜRÜME ERKÂNININ YAPILMASI
“Ölüm, ne babayı bırakır ve ne de evladı alıkor.
O öyle bir geçittir ki, herkes oradan geçmeye mecburdur”.
Hz. Ali
Hakk’a yürüyen her “can” için (kadın-erkek-çocuk) toprağa verilmeden önce Hakk’a Yürüme Erkânı yapılır.
Hakk’a Yürüme Erkânı ayakta, Allah rızası için ve dört bölümde yapılır:
1. Tehvit; Hakk’ın birliği
2. Gelmis geçmis bütün peygamberlere, ahır zaman peygamberi Muhammed Musatafa’ya
inanma
3. Ehli Beyte ve On Đki imamlar askına Salâvat
4. Meyit için gülbenk, selâmlama olmak üzere 4 bölümden olusur
Cenazenin erkek, kadın veya çocuk olusuna göre “niyet” yapılır ve eller bağlanır.
Yapılması gereken davranısları Dede/Ana veya bu konuda görevli olan ve cemaatin önünde yer alan kisi
sesli dile getirir, cemaat sessiz kalır. Kefene sarılmıs, tabutlanmıs cenazenin bası kıble tarafına gelecek
sekilde konulur. Canlar cenazenin etrafında yarım ay biçiminde toplanırlar. Dede cenazenin öbür tarafında,
canları karsısına alacak sekilde durur.
Dede veya bu konuda görevli olan kisi:
“Ey Canlar, Meydan olalım.
Hakk’a Yürüme Erkânı’mız dört bölümde ve ayakta yapılır.
Canlar,
Niyet ettik Hakk için Salat‘a,
Muhammed Mustafa ve Ehl-i Beyt için salâvata,
Hakk’a yürüyen can için duaya,
Durduk divana,
Uyduk On iki imama.. ”
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 23
1. Tehvit: Allahın birliği.(Allahım Büyüksün)
“Hakk birdir, Muhammed Mustafa Hakk’ın elçisidir ve Aliyyel - Mürteza Hakk’ın Velisi’dir”.
Ey yüce Allahım, senin kudretin sonsuzdur. Sen mürvetkânisin, sayısız alemleri yaratan
sensin. Cümle canlar nihayetinde sana döneceklerdir, sefâatkani olan sensin. Erler, Evliyalar,
Enbiyalar yüzü suyu hürmetine,yönünü sana dönmüs, sana gelen bu canın kusurlarını bağısla
ruhunu sad eyle Yarabbim!
2. Gelmis geçmis bütün peygamberlere ve ahir zaman peygamberi Muhammed Musatafa’ya
inanmak
Allahım Büyüksün
“Hakk birdir, Muhammed Mustafa Hakk’ın elçisidir ve Aliyyel - Mürteza Hakk’ın Velisi’dir.”
Bütün Nebiler Hakkı için, Hz Adem-den Muhammed Mustafa’ya kadar gelmis geçmis 124 bin
Nebi, 4 Kitâbın yüzü suyu hürmetine her iki cihanda mekânlarımızı nurlandır!
3. Ya Ehli Beyt, Ya Oniki Đmamlar
Allahım Büyüksün
Yüce Allahım, senin mübarek kıldığın Ehli Beyt’ine salat ve selâm olsun. Onların nurunu
ilahi nurunla nurlandır.
Dualarımızı Ehli Beyt’in yüzü suyu hürmetine dergahı izzetinde kabul eyle. Bizleri Ehli Beyt’in
katarından didarından ayırma.
On iki imamlar hakkı için, Kırklar hakkı için, Ehli Beyte ikrar verenler için sana dönen bu
canımızın kusur ve eksiklerini sen bağısla yarabbi.. ”
4. Ey Can..
Allahım Büyüksün
“Hakk birdir, Muhammed Mustafa Hakk’ın elçisidir ve Aliyyel - Mürteza Hakk’ın Velisi’dir.
Đnsanların akibeti Hakk’a yürümektir. Sana bu yolculuğunda Hakk’ı zikreden dervisler için,
Hakk’a gönül veren asıklar için, Hakk-Muhammed-Ali isminin geçtiği gülbenkler için, evliyalar
ve enbiyalar için..
Hakk’ı dilinden düsürmeyen bütün canların için.. Hakk-Muhammed-Ali yardımcın.. toprağın
bol olsun..
Ya Hakk, süphe yokki sen Rahman ve Rahimsin, ”
der, sağ tarafına selâm verir:
“Selâm olsun Hakk´ın birliğine varanlara”
bu esnada sağ el asağıya sarkıtılır.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 24
Sonra sol tarafına selâm verir:
“Selâm olsun Hakk´ı, hakikati özünde görenlere”
der ve sol el de asağıya sarkıtılır.
DEDE/ANA:
“Ber-cemal-i Muhammed, Kemal-i Đmam Hasan Sah Hüseyin, Ali’yi pir bilene verelim candan
salâvat”
der, tüm cemaat salâvat getirir.
‘Allahümme salli ala seyyidina Muhammet ve ala Ali seyyidina Muhammed. La ilahe illallah, Hakk
birsin Muhammeden Resulullah, Aliyyül Veliyüllah, Mürsid-i Kâmilullah, sefaat kıl ya Resulullah!
Cenaze niyazımızı, gülbengimizi Ulu Dergah’ta kabulü ve Hakk’a yürüyen bu canımızın ruhu için,
Rıza-i Hakk için ellerimizi havaya gönlümüzü Hakk’a açıyoruz..”el fatiha.
Kulhimmet’in Fatihası
Bismillah nurhul hakkı için
Kalma günahlara eleman mürvet
Elhamdülillah didarı hakkı için
Kalma günahlara eleman mürvet
Rabbil alemin Aliyel Mürteza
Rahman rahim çektirme ceza
Hasan Sah Hüseyin lütfeyle bize
Kalma günahlara eleman mürvet
Maliki yevmiddin de ilmini buldum
Đmam Zeynel Abidin’den bir hikmet aldım
Bakır’a Cafer’e tecelli kıldım
Kalma günahlara eleman mürvet
Đyyake nebudu Musa-ı Kazım
Đyyake nestayin benim niyazım
Đmam Rıza’ya doğrudur özüm
Kalma günahlara eleman mürvet
Đhtinas sırat müstakim Taki
Sırat ellezine Aliyel Naki
Yerin gögün arsın kürsün direği
Kalma günahlara eleman mürvet
En amte aleyin geçmeden yetis
Ecel serbetin içmeden yetis
Askeri kan kustu basmadan yetis
Kalma günahlara eleman mürvet
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 25
Gayril mağdubu Aleyin bir ismi Saha
Veladdin amin ver Mehdi maha
Bizde varınca ulu dergaha
Kalma günahlara eleman mürvet
14 masum'u pak 12 nazır
3 ler 5 ler 40 lar 7 ler hazır
Kul Himmet derki bizdedir özür
Kalma günahlara eleman mürvet
Fatiha süresi
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
Hamd, alemlerin Rabbi Allah’adır
Rahmand’dır, Rahim’dir
Din gününün Malik’i, sultanıdır o
Yanlız sana ibadet ederiz ve yanlız senden yardım dileriz
Dosdoğru giden yola ilet bizi.
Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine
Gazap dökülmemislerin, karanlık ve saskınlığa saplanmamısların yoluna ilet bizi
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 26
8. HAKK’A YÜRÜYEN CANA MEZARDA VERİLECEK DUA
Alevilerde cenaze toprağa verildiği zaman, tabut toprağın üzerine konur.
Dede veya hizmet ehli “GERÇEĞE HÜÜ“ der ve yüksek sesle dua verir. Bu sırada On İki imamların adı
geçen yazılmıs Duvaz-ı İmamlar okunabilir.
Biz dünyadan gider olduk Yine havalandı gönlümün kusu
Kalanlara selam olsun Olayınca bu can Pirden ayrılmaz
Bizim için hayır dua Ezrail gögsüm üstünde olmayınca
Kılanlara selam olsun Bu can Pirden ayrılmaz
Ecel büke belimizi Yine dumanlandı dağların bası
Söyletmiye dilimizi Didemden akıttım kan ile yası
Hasta iken halimizi Cenazem altında musallatası
Soranlara selam olsun Kılmayınca bu can Pirden ayrılmaz
Tenim ortaya açıla Erenler dilinde varmıdır hata
Yakasız gömlek biçile Pirim allar giymis yakısır zata
Bizi bir asan vechile Mezarım üztünde gög otlar bite
Yuyanlara selam olsun Solmayınca bu can Pirden ayrılmaz
Selam verin kastımıza Dülgiler oturmus taputum çatar
Gider olduk dostumuza Ağaçtan gemlenmis geziyor atlar
Namaz için üstümüze Terziler oturmus kefenim biçer
Duranlara selam olsun Sarmayınca bu can Pirden ayrılmaz
Eceli gelenler gider Abdal Pirsultanım özüm rızada
Hepsi gelmez yola gider Pirim binmis düldüle gelir kazada
Bizim halimizden haber Hüsnü rızalıktan bir dolu bize
Soranlara selam olsun içmeyincebu can Pirden ayrılmaz
Dervis Yunus söyler sözün
Yas doldurur iki gözün
Bizi bilmiyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 27
Dede veya bu konuda görevli olan kisi:
Der ele niyaz verilir ve mefta mezara indirilir.
Yakınları mezara helallık toprağı veya çicek atarlar dede/ana daha sonra telkin verir.
8.1. ÇOCUKLAR İÇİN YIKANMADAN ÖNCE VERİLECEK DUA
Ey yücelerin yücesi, bağıslayanların bağıslayıcısı ya Hakk, yönünü sana çevirmis Hakk’tan gelmis Hakk’a
giden bu Masum'u pakı Muhammed Mustafa ve onun Ehli Beytinin didârına nail eyle.
Üçlerin, Beslerin, Yedilerin, On Đki Đmamların, On Dört Masum’u Pakların, On Yedi Kemerbestlerin, Kırkların
katarından ayırma. Nur-u Nebi, Kerem-i Ali, gülbengi Hünkâr Bektas-i Veli, dil bizden sefaat Muhammed
Mustafa’dan olsun.
“Bismi Sah Allah Allah,
Okuduğumuz gülbenkleri, duaları Nebilere, Velilere, Hakk-Muhammed-Ali askına
Hakk’a yürüyen canımıza bağısladık, sen katında kabul eyle ya Rabbim.
Kerbela‘da canını verenlerin ruhlarına bağısladık, On Đki Đmama, Ehl-i Beyt‘e, Hakk-
Muhammed-Ali yolunda can verenlerin, askına bağısladık.
Đnsanlığa ısık tutanların, Hallac-ı Mansurların, Seyyit Nesimilerin, Pir Sultanların ve
insanlık yolunda, hak yolunda, can veren sehitIerin ruhuna bağısladık, kabul eyle ya
Rabbim.
Hakk‘a yürüyen, sana doğru göçen, sana doğru yolladığımız Can‘ın aziz ruhuna
bağısladık, kabul eyle ya Rabbim.
Üçlerin, Beslerin, Yedilerin, On Đki Đmam’ların, On Dört Masum’u pakların, On Yedi
Kemerbestlerin, Kırkların yüzü suyu hürmetine, iyiliklerini kabul eyle, kötülüklerini
bağısla. Gelmis geçmis bütün Peygamberlerine salat ve selâm olsun. Onların yüzü
suyu hürmetine, kabrini nur, toprağını bol eyle ya Rabbim.
Ey sonsuz ihsanı ve rahmeti bol yüce Hakk. Divanına geldik, darına durduk.
Gülbenklerimizi, dualarımızı Muhammed Mustafa askına, Aliyyel Murteza askına, On iki
imamlar askına kabul eyle .
Kusurlarımıza bakma, gönlümüze kin, kibir, gammazlık, garezlik, hasetlik sokma. Kalbimizi
yara, yüzümüzü kara etme. Hastalarımıza sifa, dertlerimize deva eyle ya Rabbim.
Görünür, görünmez kazadan, beladan, serden, münkirden, nursuzdan, pirsizden, yolsuzdan
bizleri koru.
Dil bizden Sefâat Muhammed Mustafa’dan olsun.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 28
8.2. ÇOCUKLAR İÇİN MEZARDA VERİLECEK DUA
Ey yeri göğü yaratan, bu evrene hükmeden yüce Hakk! Nurundan halk ettin yine nuruna nail eyle. Hakktan
gelip yine Hakk’a dönülecek emrini yerine getiren (Anne Baba ismi) Masum'u Pakın askına Rahman ve
Rahim olan ismin hakkı için bizleri de bağısla. Muhammed Mustafa’nın sefaatından mahrum etme, Ehli
Beytin yüzü suyu hürmetine kabir azabına uğratma ya Hakk...
Üçlerin, Beslerin, Yedilerin, On Đki Đmamların, On Dört Masum'u Pakların, On Yedi Kemerbestlerin, Kırkların
yüzü suyu hürmetine mekânını nur eyle! Gelmis geçmis bütün Peygamberlerine salat ve selâm olsun!
Evliyalar ve Enbiyalarımızın yüzü gözü hürmetine mekânını nur eyle, bizleri de bu masum'u pakın hakkı
askına bağısla! Dil bizden, sefâat Muhammed Mustafa’dan ola .
8.3. ÇOCUKLARIN DEFNİNDEN SONRA OKUNACAK DUA
Bismisah Allah Allah,
Ey (Anne ve Baba adı kızı veya oğlu) doğma (Hakk’a yürüyenin adı) dünya menzili fani, ahiret menzili
bakidir. Yüce Hakkın hükmü yürüdü.
Dünyadaki kısa yasamının sonunda ahiret yasamının basındasın. Hakk’ın katında sana sual sorarlar.
De ki: ‘ben Masum'u pakım, tertemiz fani dünyadan geldim ve tertemiz baki dünyaya gidiyorum. Hakk’a
hamdolsun, Ehli Beyt’e ve soyuna salat ve selâm olsun’. (3 defa tekrarlanacak)
salâvat
Allahümme salli ala seyyidine Muhammed ve ala Ali seyyidina Muhammed. Hakk la
ilahe illallah, Hakk birsin Muhammed’en Resulullah, Aliyün Veliyüllah, Ehli Beyt’i
Keremullah, sefaat kıl ya Resulullah.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 29
9. BAS SAĞLIĞI DİLEMEK (TAZİYE)
Hakk’a yürüme insanoğlu için dayanılması en zor acılardan biri olarak, Hakk’a yürüyen canın yakınlarına çok
büyük acı verir. Onların bu acısı etrafındaki canlar tarafından paylasılır ve teselli edilir. Böyle anlarda
insanın teselliye, maddi ve manevi yardımlara en çok ihtiyaç duyduğu dönem olduğunu kabul eden topluluk
üyeleri, Hakk’a yürüyen canın ailesine ve yakınlarına taziyede bulunurlar. Taziye, yakınlarını ziyaret edip
acılarını hafifletici söz ve davranıslarda bulunmak, onların acılarını paylasmaktır.
Teselli ve taziyede en büyük görev, mürsid ve dedelere düser.
Hakk’a yürüyen canın yakınları, yapmaları gereken en önemli isleri dahi bu dönemde yapamazlar. Evinin
islerinde yardımcı olmak için herkes seferber olur ve vefat edenin ailesine yemek yapıp götürülür. Bu
yardım ve davranıslar da bir çesit taziyedir. Taziye çoğunlukla ilk üç günde yapılır. Đlk taziye toprağa
verildikten sonra, mezarlıktan ayrılırken yapılır. Daha sonra aileler Hakk’a yürüyen canın yakınlarına ve
ailesine ziyarette bulunurlar.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 30
10. DARDAN İNDİRME
Bu tören sonrasında uygun olan bir zamanda cenaze evinin büyüğü bir dedenin veya babanın önderliğinde
Hakk‘a yürüyen canın hane halkı, yakın akrabalarını, es-dostunu toplar ve cem düzenler. Bu cemdeki
maksat sudur: Hakk´a yürüyen canın vasiyeti var mıdır? Borcu var mıdır? Var ise cem erenlerinin
huzurunda açıklanır. Borcu varsa ödeme sekli kararlastırılır. Rızalık alınır. Cenazesine katılamayıp helâllık
veremeyenler bu Erkânda helâllıklarını verebilirler. Cem törenine katılanlara lokma verilir.
Hakk‘a yürüyen canın mezarı belli zamanlarda ziyaret edilir. Lokma ve gülbenk verilir. Gücü olan belli bir
müddet sonra mezarını yaptırır. Yemek vermek isteyenler istedikleri zaman, bir güne bağlı kalmadan bu
hayır islerini yapabilirler. Hakk‘a yürüyen canın mal varlığı var ise, gücüne ve isteğe bağlı olmak üzere
yetim ve okuyan cocuklara ve fakirlere yardımcı olmaları, okul, hastane, cemevi, kültür evi, kütüphane
yaptırmaları uygundur.
Cenazede ve cemde mümkün olduğu kadar halkın anladığı dilden dualar ve gülbenklere özen
gösterilmelidir. Cenaze hizmetini gören sahsın mefta üzerinde gördüğü her hangi bir durumu sır etmesi,
halka anlatmaması gereklidir.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 31
11. DÂR'DAN ĐNDİRME ERKÂNI / KIRK ERKÂNI
Alevi-Bektasi Toplumu, inanç ve itikadi düsturuna uygun yapılan bu Dâr’dan Đndirme Erkânı kutsal bir
hizmettir; asli amacı toplumdan Rızalık istemektir. Bu Kırk Lokması Erkânı bir anlamda, Kırk gün önce
Hakk’a yürümüs ve toprağa teslim olmus Dâr-ı Beka'ya1 göç eden can için rızalık istenen ve razılık
verilen bir Hakk Meydanıdır. Pir Divanı’nda kurulan bu Erkânda, hak-hukuk dengesi "Mizan Terazi"sinde
tartılırki kul hakkı kalmasın; Hakk kuldan razı olsun. Biz Aleviler kimi diğer inançlarda olduğu gibi, öte
dünyaya borçlu gidip hesap vermeyiz! Đnanç ve itikadımıza uygun bu “Lokma Erkânı”nı, gönül rızalığı almak
için Ulu-Dâvâ’mızı kendimiz görür, hemhâl oluruz ve aynı zamanda irsâd olacağımızı umud ederiz.
Bu Lokma; varsa musahibi, yoksa yakın akrabaları tarafından verilmelidir.
Hakk Meydanı'nda yapılan bu Kırk Lokması Erkân'ı kendi basına
ayrı bir uygulama olduğu için, gereken çalısma derlenecek ve
hazırlandıktan sonra ek kitapçık olarak, daha sonra Ana ve
Dedelere sunulacaktır.
Ancak Kırk Lokması Erkânı hazırlanana kadar, Analar ve Dedeler asağıdaki bilgileri dikkate almalı ve ekteki
duayı okumalı.
• Kırk Erkânı, Sofra-Lokma Temennası (Duası) okunurken sükûneti bozacak hiç bir davranıs ve
hareket yapılmamalıdır.
• Erkân baslamadan önce ön masalar doldurulmalı; geç gelenlere giriste oturacakları bos yerler
sükûnetle bırakılmalıdır.
• Hiç kimse gürültü etmeden sakin ve saygılı olmaya davet edilmelidir.
• Sükûneti bozacak herhangi bir davranıs olduğu taktirde son cümle tekrarlanmalıdır.
• Hakk’a yürüyen canın geçmisi ve vasıfları hakkında topluma örnek olacak özellikleri, hatıra ve
eserleri anımsanarak ebediyen yasatılacak fikir ve düsünceleri/vasiyetleri varsa, bilenler
tarafından anlatılmalıdır.
• Rızalık (helâllık) isteme mecliste hazır bulunan canlardan istenmelidir; çevreden uzak (örneğin
Türkiye’de) yasamıs olup Hakk’a göçenler ve çocuklar için Rızalık istenmeyebilinir!
• Hakk'a yürüyen can'ın bir resmi ve üç tane delil bir masaya konularak Hakk-Muhammed-Ali
Yolu’na bağlı bu “Kırk Erkânı” yürütülmelidir.
1 ruhlar alemi
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 32
11.1. KIRK ERKÂNINDA OKUNACAK GÜLBENK
Bismi Sah Allah Allah,
Rahman ve Rahim olan Allah’ın ismiyle, Muhammed Mustafa’nın ve onun Ehli Beyit’inin himmetiyle!
Allahümme salli ala seyyidine Muhammed ve ala Ali seyyidina Muhammed evladı Muhammed.
Hakk’la ilahe illallah, Hakk birsin Muhammed’en Resulullah, Aliyün Veliyüllah, Ehli Beyt’i
Keremullah, Mürsidi Kâmilullah, sefaat kıl ya Resulullah.
Ya Rabbi !
Özümüz, aslımız ve yüzümüz sana dönüktür.
Burada, dile getireceğimiz her türlü essiz hamd ve sena, ancak sana mahsustur.
Bütün salat’ü selâmlar, rahmet ve selâmetlikler, iki cihan günesi Muhammed Mustafa ve onun Ehl Beyt’ine
olsun!
Bilinen, bilinmeyen, görünen ve görünmeyen, sayısız âlemleri yaratan yüce Allahım, biz huzura geldik,
gülbenk için ellerimizi sana açtık. Senin rahim, gafur olduğunu biliyoruz. Rahmet ve rahim ismi serifinle
tecelli eyle, ellerimizi bos döndürme, ya Rabbim!
Alemlere rahmet olarak gönderdiğin sevgili Peygamber hürmeti ile Hakk’a yürüyen ……….canımızın
günahlarını af, mekânını nur eyle Ya Rabbim.
Ya Rabbi, okuyacağımız bu gülbengi dergahı izzetinde kabul eyle, Hakk’a göçen canımızın ruhunu sad
nurunu bol eyle!
Ey bağıslaması ve ihsanı sonsuz olan Allah’ım,
sana dönen canlarımızın ayıplarını ört, kalplerini pak, günahlarını af, topraklarını bol eyle!
Ey yeri ve göğü yaratan, gizli ve açık her seyi hakkıyla bilen ve bütün varlıkların yücesi Allah’ım, Muhammet
Mustafa hakkı için, Ali’yel Murtaza hakkı için, ol Sah-ı Kerbela’daki Hüseyin’in hakkı için, Hakk’a yürüyen
canımızdan sefâatını esirgeme!
Ya Rabbi,
Her seye kadir, gönüllere sifa veren sensin, Hakk’a yürüyen……… canımız için ellerimizi sana açmısız,
bilerek veya bilmiyerek isledikleri bütün günahlarını bağısla, rahmetini ondan esirgeme!
Ya Rabbim,
Kemlik bizden kerem senden.
Tur’da Musa hakkı için,
Çarmıhta Đsa hakkı için,
Miraçtaki Muhammed Mustafa hakkı için
Nuh Nebi hakkı için, senin yüce ismini zikreden canların dualarını ve lokmalarını kabul eyle!
Yüce yaradan sana sığınıyoruz.
Evliyalar askı için,
Erenlerin ,Ermislerin, dervislerin askına,
Üçler, Besler, Yediler askına,
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 33
Hakk’a yürüyen canımızdan rahmetini esirgeme!
Canların akibeti, Hakk’a yürümektir.
On Đki Đmam hakkı için,
On Dört Masum'u pak hakkı için,
On Yedi Kemerbestler’in hakkı için,
Kırkların hakkı için, Ehlibeyt hakkı için onlara sefaat kıl ya Resululllah.
Bütün Mümünlerin ask-ı için,
“En-el Hak” diyen Mansur hakkı için,
Derisi yüzülen Nesimi hakkı için,
Kuyuya atılan Yusuf Peygamber hakkı için,
Eyüp Peygamber’in sabrı hakkı için, Hakk’a yürüyen canımızı, Ulu Divanında mahçup ve mahrum etme ya
Rabbi!
Ya Rabbim,
Hazreti Pirin askı için,
Mürsid’i kâmil askı için,
Evrahı Paklar hakkı için,
Hakk’a yürüyen canımızın ruhunu sad eyle!
Ya Allah, Ya Muhammet, Ya Ali size sığınıyoruz,
Sanınız yücedir sizin
Sen, yalnız sen Âlimsin, her seyi en iyi sekilde bilirsin.
Hakimsin, herseyin bütün hikmetlerine sahipsin,
Okunan gülbenklerimizi verilen lokmalarımızı kabul eyle, Ya Muhammet Ya Ali.
Herseye kadir olan Hakk,
Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
Doğru giden yoldan ayırma bizi.
Herseyi çok iyi duyarsın, tövbemizi gülbenklerimizi ve lokmalarımızı kabul eyle Ya Rabbi.
Ya Rabbi! Darına duranlardan himmet ve hidayetini esirgeme. Yönünü sana çeviren canları sefaatinden
mahrum eyleme.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 34
Hakk’tan baska ilah yok, her yerde var olan O’dur.
O sürekli diridir, kayyum’dur, O kudretin kaynağıdır.
Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız Onundur.
Bizi sefâatından mahrum bırakma Ya Muhammet Ya Ali.
Dinledik boyun eğdik affet bizi Ya Rabbim.
Dönüs yalnız sanadır,
Bizleri ve Hakkın rahmetine kavusan tüm canları, On Đki Đmamların askı saadetleri için, kusurlarını bağısla,
günahlarını af eyle Ya Rabbim.
Ey mülkün Malik’i sahibi olan Allahım.
Ey Rabbimiz, Muhammet Mustafa, Ali’yyel Murtaza hakkı için, hakkın rahmetine kavusmus bütün canların
günahlarını bağısla, ruhlarını sad, topraklarını bol eyle Ya Rabbim.
Ya Rabbim sana gönül veren canların girdiği yere doğruluk, dürüstlük, çıkacağımız yerden doğruluk ve
dürüstlükle çıkar. Katında bize yardımcı ol, güç ver. Bizi yalnız basımıza bırakma, sana sığınmısız Ya Sah-ı
Merdan.
Hakk-Muhammed-Ali cümlemizin yardımcısı ola. On iki Đmamlar’ın, On Dört Masum'u Paklar’ın On Yedi
Kemerbestler’in himmetleri üstümüzde hazır ola. Üçlerin, Beslerin, Yedilerin, Kırkların, Ricali Gaip Erenlerin
hayır himmetleri, saf nazarları üstümüzde hazır ve nazır ola.
Dertlerimize derman, kalplerimize iman, hastalarımıza sifa, borçlarımıza edalar ihsan eyle. Zümre-yi
Naci’den, Güruh-u salih’den eyle. Gülbenklerimiz kabul, muratlarımız hasıl ola! Çağırdığımız cümle
Erenlerin, Evliyaların, Enbiyaların hayır himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola.
Pirimiz Hünkar Hacı Bektas Veli’nin yüzü suyu hürmetine bütün canlarımıza ciğer acısı vermeyesin ya
rabbim, dualarımızı ve lokmalarımızı sana sunduk sen kabul eyle ya rabbim.
Yönünü Hakk’a çevirmis canımız, nahak dünyanın sonunda hakk dünyanın basındasın; Hakk’dan geldin
Hakk’a gidiyorsun; Hakk Erenlerin katarına didârına nail olasın. Hüküm Rabbil aleminden olsun, kabrin nur,
toprağın bol olsun.
Hakk’a yürüyen bu canımızın, geride kalan Anesine, Babasına, kardeslerine, esine, evlatlarına, yakın dost
ve akrabalarına uzun ömürler, tükenmez sabırlar ihsan eyle ya Rabbim.
Dil bizden, yardım Pir’den, Sefaat Muhammed Mustafa’dan olsun.
Lokma hakkına, Sofra hürmetine, Erenler keremine, Cömertlerin demine.
Hakk’a yürüyen ………………….canımız ve aramızdan ayrılıp hakkın rahmetine kavusmus olan bütün
canlarımız ruhlarına salâvat:
Allahumme salli alla seyyidine Muhammed ve ala Ali Seyyidine Muhammed.
Hakk laa ilahe ilallah. Hakk birsin Muhammed’en Resul’lullah, Ali’yun Veli’yullah. Ehli Beyt’i Kerem’ullah,
Mürsüd’ü kâmil’ullah. Sefaat kıl ya Resul’lullah
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 35
11.2. SOFRA GÜLBENGİ
Bismi Sah Allah Allah,
Birlik-Demi’miz hayır ola.. hayırlar feth ola.. serler def ola... Hakk Erenler bizleri birlik, beraberlik ve dostluk
yolundan ayırmaya...
Yüce Hakk; Üçlerin, Beslerin, Yedilerin, On Đki Đmamların, On Dört Masumu Pakların, Onyedi
Kemerbestlerin, Kırkların katarına.. didâr-ına hepimizi nail eyleye...
Hakk, gökten hayırlı rahmetler ihsan eyleye.. Yerden bereketli kısmetler nasib eyleye...
Hakk Sofrası’na gelen arta.. eksilmeye.. yeri Halil Đbrahim Bereketi ile dola...
Bu Serdiğimiz Can Lokması’nı hakkiyle kazananların.. hazırlayıp getirenlerin burada hizmet edip sunanların
emekleri zayi olmaya...
Yüce Hakk Katında makbul, Muhammed-Ali’nin Didârında kabul ola...
Bu Rızalık Lokması aramızdan göçen canların ruhu esenlikleri için Hakk nezdinde makbul ve kabul göre...
Bu erkânda hizmet gören.. ikram eden canlarımıza.. ve yiyip içen can-dostlarımıza.. Hakk Lokması kuvvetkudret
ve esenlik kaynağı ola... Erkân Lokması cümlemize delil ve Rehber ola...
Ulu Yaratan, yolumuzu yol bilmeze düsürmeye... Kimseyi, zalime, haine, cahile ve namerdin tuzağına
düsürmeye... Uğrumuzu karanlığa yol bilmeze uğratmaya... Kimseyi inkâra, münküre karsı güçsüz
bırakmaya.. yolumuz kaim.. birliğimiz ve menzilimiz daim ola...
Pir’imiz sırdasımız ola.. Hızır yoldasımız ola... Hakk hizmetlerinizi kabul eyleye...
Ulu Tanrı.. kimseyi açlıkla, sefaletle ıslah etmeye...
Kimseyi ilimden, bilimden uzak.. cehaletle terbiye etmeye!...
Hanemize, soframıza ve nimetimize nâ-hâkk lokma karısmaya...
Pir Divanında yüzünüz ak.. özünüz pâk.. aile efradınızla.. cümle âlemde Pir-i kemâl olasınız...
Ağır acılar görmeden.. dileklerimiz, dua’larımız kabul ve makbul ola...
Ulu Yol’dan kimse ayrı kalmaya.. birliğimiz, beraberliğimiz daim ve kaim ola...
Dârı Mansur’da Pirler Meydanı’nda, yüzümüz ak ve özümüz pak ola
Sah-ı Sehid’i Dest-i Kerbela Serdarı Đmam Hüseyin’in Dâvası cümlemizin dâvası sayıla...
Dil bizden.. himmet Pirden.. hikmet Hakk-Muhammed-Aliden ola...
Nur-u Nebi.. Kerem-i Ali askı ile Rıza Lokması hakkına...Nimeti Kudret ile Sofra hürmetine,
hazır ve gaib gerçek erenler dem-i erkânına... Hüü Ya Ali..
.
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 36
KİM BİLİR
Katra idim ummanlara karıstım
Kaç bulandım, kaç duruldum kim bilir
Devr edip alemleri dolastım
Bir sanata kaç sarıldım kim bilir
Bulut olup ağdığımı bilirim
Boran ile yağdığımı bilirim
Altı anadan doğduğumu bilirim
Kaç ebeden kaç dürüldüm kim bilir
Kaç kez gani oldum, kaç kere fakir
Kaç kez altın oldum, kaç kere bakır
Bilmem ki katip ismimi okur
Kaç defterde kaç dürüldüm kim bilir
Bazı nebat oldum toprakta sürdüm
Bilmem kaç atanın sulbünde durdum
Kaç defa cenneti alaya girdim
Cehenneme kaç sürüldüm kim bilir
Kaç kez alet oldum elde bakıldım
Semadan kaç kere indim, çekildim
Balçık olup kerpiç kerpiç döküldüm
Kaç bozuldum, kaç kuruldum kim bilir
Dünyayı dolastım hep kara batak
Görmedim bir karar, bilmedim durak
Üstümü kaç örttü bu kara toprak
Kaç serildim, kaç dirildim kim bilir
Gufrani’yim tarikatım bos değil
Đyi bil ki kara bağrım tas değil
Felek ile hiç hatırım hosdeğil
Kaç barıstım kaç darıldım kim bilir
© AABF İnanç Kurulu Hakk’a Yürüme Erkânı 37
AABF Cenaze
Kolektifi
KAYNAKLAR
- Mehmet Yaman Alevilikte cenaze hizmetleri
- Dervis Tur Erkanname
- Malik Aksel
- Ali Aktas
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
Cem ERDEM
Gönül gel seninle bir iş edelim
Cümle işler gerü kalsun o demde
Özümüz dervîş-i derd-mend edelim
Erenler erkânı âyin-i cemde
M. Hilmi Dedebaba
Özet
Erkân-nâmeler, tarikatler bünyesinde bir yol ulusu tarafından vücuda getirilen ve tarikat
mensuplarının uyması gereken kuralları anlatan metinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
metinler içerisinde yol ehlinin uyması gereken kurallar ve tarikat ritüelleri belli bir düzen içerisinde
sistemleştirilerek aktarılır. Daha çok sözlü gelenek çevresinde yayılma olanağı bulan
tarikat ritüelleri erkân-nâme türündeki yazılı kaynakların varlığı ile daha somut bir biçimde
aktarılma imkânı bulur. Bu çalışmada 1842-1907 yılları arasında yaşamış Bektaşi Tarikati
Babagân Kolu 23. Postnişin Muhammet Ali Hilmi Dedebaba’ya ait erkân-nâme ele alınmıştır.
Eski yazı olan metin Latin harflerine aktarılmış, ardından Arapça metinli bölümler günümüz
Türkçesine çevrilmiştir. Eser içinde yer alan ve tarikat içindeki ritüelleri ortaya koyan
çeşitli terimler incelenmiştir. Bu terimlerin gelenek içindeki karşılıkları kaynaklar ışığında
ifade edilmiştir. Erkân-nâme’nin muhtevasında Bektaşi tarikatına ait meydan evi içerisinde
ve dışarısında icra edilmesi uygun görülen ritüeller ve bu ritüellerin bünyesinde ifade bulan
dualar sıralanmıştır. Erkân-nâmede yer alan dualarda Hz. Muhammet, Hz. Ali, 12 İmam ve
Ehlibeyt sevgisinin belirgin bir biçimde işlendiği, onları tespih etmenin gereği ve her türlü
ibadette bu isimleri anmanın esas olduğu bildirilmiştir. Erkân-nâmede yer alan dualarda Hz.
Hüseyin’in sevgisinin vurgulu bir biçimde ele alındığını belirtebiliriz. Balım Sultan Erkânnâmesi
ile tarikat ritüellerinin yazılı bir biçime dönüştürülmesi, erkân-nâmelerin belirli değişimlerle
günümüze kadar aktarılması ve bu değişimlerin tespiti noktasında M. Ali Hilmi
Dedebaba erkân-nâmesinin önemli olduğu ifade edebiliriz. Erkân-nâmenin yakın dönemde
yaşayan bir Bektaşi dedebabasına ait olması günümüz Aleviliğini anlamada ve anlatmada da
önemli bir yere sahiptir.
Anahtar Kelimeler: Erkân-nâme, Bektaşi Geleneği, M. Ali Hilmi Dedebaba, Tercüman.
* Yüksek Lisans Öğrencisi, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği
Cem ERDEM
246 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
MUHAMMET ALI HILMI DEDEBABA’S ERKAN-NAME
Abstract
Erkân-nâmes are the texts originally documented by the leaders of the sect, and a set of rules
and regulations practiced by the followers. The rules and rituals, first spread in oral custom,
are transferred into systematic practices in these erkân-nâmes. Thus, erkân-nâmes can be
considered as written narratives of religious sect rituals in oral tradition. This study is about
one of those prominent erkân-nâmes which belongs to Muhammet Ali Hilmi Dedebaba
(1842-1907), head of the Bektashi Sect 23rd Babagan Branch. The old version of the erkânnâme
is first translated into Latin alphabet, and the Arabic parts of the text into modern Turkish.
Then the terminology related to rites and rituals of the sect are closely evaluated. The
common terms used in Bektashi tradition are found out through the analysis of other sources
(erkân-nâmes). The rituals and prays that regulate practices in and out of Cem-House in this
erkân-nâme are ranked in order. It becomes clear that it is necessary for the prayers to reflect
their love of Prophet Muhammad, Hz. Ali, twelve Imams and Ehlibeyt, and mention their
names in the praying, as dictated in the erkân-nâme. Love of Hossein is also stated and even
stressed in these rituals. Muhammet Ali Hilmi Dedebaba’s erkân-nâme plays an important
role in transferring the rites and rituals of the sect (and the slight changes in advance) to
future generations, and it has a significant place among other erkân-nâmes since the first one
written by Balım Sultan. Since this is one of the recent written erkân-nâmes, it also carries
importance in understanding Bektashism and Alevism today.
Key words: Erkân-nâme, Bektashi Tradition, M. Ali Hilmi Dedebaba, Prayer
Giriş
Erkân tarikatın sahip olduğu kuralları, temel ilkeler ve törenler bütününü ihtiva eder.
Tasavvuf ıstılahında ‘sûfilerin uydukları ve uyguladıkları kurallara “âdâb-ı sofiyye”,tarikat ehlinin
gözettiği ve dikkate aldığı kurallara “âdâb-ı tarikat” veya “âdâb ve erkân” denir (Uludağ,
1995: 18). Bu genel kaideleri anlatan esere ise erkân-nâme adı verilir. Bektaşi tarikati günümüzde
Balım Sultan Erkân-nâmesi ölçüt alınmak üzere sistemleştirilmiştir. Erkân-nâmenin
içeriğinde yer alan şekil ve uygulamaların hiçbiri amaçsız değildir. Bu ayinler sırasında yapılan
her davranışın, kullanılan her sembolün simgelediği bir mânâ vardır. Belirli bir duruş
biçimiyle ya da birkaç şeklin bir arada sergilendiği bir davranış kalıbıyla ortaya konulan anlatım,
gerçekte sayfalarca bilgi içerdiği hâlde, tek bir şekil ya da davranışa sığdırılmış olabilir
(Temren,1995: 109).
Genel anlamda erkân-nâmelerde tarikat ehlinin sosyal yaşamını düzenleyen kurallar
bütünü ortaya konulur. Tarikat üyeleri hem yaşamını hem de tarikat içindeki sorumluluklarını
erkân-nâmelerin içerdiği tarikat adabı usulünce şekillendirirler. Bu usüller içerisinde
tac takınmadan ikrar törenlerine, ayin-i cemden ziyaret adabına ve babagân kolu dâhilinde
mertebeler arasında gerçekleştirilmesi zaruri olan bir dizi ayin de yer almaktadır. Nitekim
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 247
son dönem babagân Bektaşi dedebası Ali Haydar Ercan Dedebaba da bugünkü Bektaşiliğin
nasip, dervişlik, babalık, halifebabalık, dedebabalık törenleri, baş okutma, doğum, ölüm, sünnet,
evlilik ayrıca bütün dinî açıdan özel günlerde yapılacak işler, okunacak aşure, gülbank
ve tercümanlar ile can’ların davranışlarına yön verilmesinde, yine erkân-nâme ye uyulmakta
olduğunu ifade etmektedir (Ercan, 2010: 406).
M. Hilmi Dedebaba 19. ve 20. yy. da Bektaşi tarikatının ruhani liderliğini yapmış
önemli bir isimdir. Gerek yaşamı gerekse Bektaşi Tarikatı içerisindeki duruşu yurtiçi ve yurtdışında
değerlendirilmekte olan bir isimdir.
Aynı zamanda bir Bektaşî şairi de olan Hilmi Dedebaba, Sultan Ahmed civarında
Güngörmez Camii imamı Nuri Efendi ile Emine Bacı’nın oğludur. Anne ve babası Merdiven
Köyü’nde Şahkulu Sultan Tekkesi post-nişini Hasan Baba’dan, kendisi de Aşçı Baba’dan
el almıştır. M. Hilmi dedebaba ise 1856 yılında henüz 15 yaşında iken Şahkulu Dergâhı
Postnişini Hacı Hasan Baba Erenler ‘den nasip almış, rehberliklerini Aşçı Ali Baba Erenler
yapmıştır. 1907’de vefatına kadar bu görevini sürdürmüştür. Mezarı tekkenin haziresindedir
(Noyan,1998: 333).
M. Ali Hilmi dedebaba Hacı Bektaş Veli Dergâhı 23. postnişin ve türbedarı ve
babagân Bektaşi yol’unun 23. mücerret dedebabasıdır. Elimizdeki erkân-nâme de M. Hilmi
dedebaba’nın isminin zikrediliyor olması son dönem yani 19. yy sonlarına ait bir erkân-nâme
olduğu göstermektedir. Erkân-nâme içerisinde meratibe uyularak M. Ali Hilmi Dedebaba’dan
M. Ali Hilmi dedebabanın nasib aldığı Şahkulu Dergâhı postnişini Hacı Hasan Baba ve dedebabanın
rehberliğini yapan Aşçı Ali Baba’nın isimleri de yer yer zikredilmiştir.
Erkân-nâmede Geçen Bazı İsim ve Kavramlar
Bel Bağlamak: Teslim olmak, hizmete koşulmak.
Çerağ: Fitilli mum veya kandil. Işık, aydınlık anlamlarına da gelir. Tasavvufta mürşit
ve yol gösterici anlamındadır. Özellikle Bektaşilikte çerağın önemi vardır (Pala, 2004: 100-
101). Tanrı’nın ışık biçiminde görünüşe taşınması, Hz. Muhammed’in Tanrı’dan gelen ilk
ışık olması, Hz. Ali ve soyunun bu ışığın sürekli taşıyıcısı durumunda olması anısına, ruhun
aydınlanmasının sembolü olarak algılanan ve cem törenlerinde kullanılan kandil, lamba,
mum ya da çıra (Korkmaz, 2005).
Gülbeng: Bülbül sesi demektir, Alevi toplantılarında cem ayinlerinde Pirin yüksek
sesle yaptığı uzun duadır. Pîr gülbank çekerek, secdede bekleyen canlar, durak başlarında
(cümle sonlarında) “Allah Allah” der. Gülbank sırasında tüm cemaat secde halindedir ve duanın
bitiminde niyaz edilerek normal oturuşa geçerilir. Gülbankların sonu “Gerçeğe Hû” ya da
“Hû” diye biter. Peygamberimizin ve yüce soyuna (seyyidler) özgü duadır (Korkmaz, 2005).
İkrar Vermek: Tarikata girmek için söz vermek; tarikata girdikten sonra yolun bütün
kurallarına uyacağını üstlenmek (Korkmaz, 1994: 180).
Tercüman (Terceman): İnsandan Tanrıya çeviri, dilek ve duaların iletilmesi, bu
Cem ERDEM
248 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
amaçla şiir ya da mensur şekilde okunan övgü ve dualar; kurban; bir hizmete başlanırken,
hizmet sahibinin okuduğu nesir ya da manzum duadır. Manzum ve düz yazı biçiminde okunan
küçük dualardır ve gülbanklarda imamların adları geçer (Erdem ve Demir, 2010: 451).
Tığlamak: Bir hayvanı, kurbanı kesmek (Korkmaz, 2005).
Tîğ-ı Bend: İkrar ayininde, mürşit tarafından üç düğüm atılarak nasip alan canın beline
yöntemine uygun bicimde bağlanan, o gün tığlanan kurbanın yününden örülmüş kuşak.
Nasib alan her canın bir tığbendi vardır. Tığbend o gün tığlanan kurbanın yününden yapılan
ve On İki İmamı simgeleyen on iki ip kullanılarak özel bir biçimde örülmüş, 2-2,5m. Boyunda
bir kuşaktır. Üzerindeki üç düşüm Allah- Muhammet- Ali adlarını birlemeyi ve eline,
beline, diline sahip olmayı simgeler. İkrar ayininde nasib alacak can, rehberi tarafından meydana,
mürşid huzuruna; Hallac-ı Mansur’un dara çekilirken boynuna geçirilen ipin anısını
yaşatmak için tığbendi boynuna bağlanarak alınır. (Korkmaz, 1994: 358).
Savm: Oruç. İkinci fecirden başlayarak güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten
ve cinsi mukarenetten nefsi men’etmek suretiyle yapılan ibâdet.
Salâti’l-Fecr: Sabah namazı.
Kaygusuz Abdal: Kaygusuz Abdal XV. yüzyıl Dini- Tasavvufi Halk edebiyatının
önde gelen şahsiyetlerindendir. Asıl adı Alaaddin Gaybî’dir. XIV. yüzyıl ile XV. yüzyılın ilk
yarısında yaşamıştır. Teke-Alâiye sancağı beyinin oğludur. Abdal Musa’ya bağlanarak tasavvufa
gönül vermiştir (Güzel, 1981:79).
Hasan Baba: Merdiven Köy Şahkulu Sultan Tekkesi postnişinidir. M. Ali Hilmi Dedebaba
Hasan Babadan el alarak Bektaşi tarikatına dâhil olmuştur (Solmaz, 2008:40).
Ali Baba: M. Hilmi Dedebaba’nın Bektaşi olduğu dönemde rehberliğini yapmış Bektaşi
Babasıdır (Solmaz, 2008:40)
M. Ali Hilmi Dedebaba Erkân-nâmesi Hakkında1
Bektaşiliğin ilk yazılı erkân-nâme si ‘’Balım Sultan Erkân-nâmesi’’ olarak adlandırılan
ve orjinal adı ‘’Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan’’ olan eserdir. Günümüzde
bu erkân-nâme den tespit edilmiş üç nüsha olup bir tanesi Bedri Noyan Dedebaba’da, ikincisi
Turgut Koca Halifebaba’da, üçüncüsü de Vatikan Kütüphanesi MS4105 no ile kayıtlı bulunmaktadır
(Koca, 2005: 21).
Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan dünyanın her yerindeki Bektaşi
derviş, baba, halifebabalar tarafından 1826 sonrasına kadar kesintisiz uygulanmıştır. Erkânnâme-
i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan üzerinde ilk değişiklik yapan Mehmet Sait
Efendi adında bir Nakşibendî şeyhidir. İkinci Mahmud’un yeniçeri ocağını dağıtmasıyla birlikte
Bektaşilik de yasaklanmıştır. Seyit Nebi Dedebaba zamanında Hacı Bektaş Dergâhına
Mehmet Sait Efendi isminde bir zât görevlendirilmiştir. Bu şahıs dergâhı ve Bektaşileri
Nakşîleştirmek için görevlendirilmiştir. Ne var ki bu Nakşî şeyh, Bektaşiliği tanıyarak BekMUHAMMET
ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 249
taşileşmiştir. Tarihte ilk defa Balım Sultan Erkân-nâmesini değiştirme girişimi işte bu şahısla
başlamıştır. Mehmet Sait Efendi Bektaşiliğin ayin ve ritüellerini düzenleyen, tanımlayan
geleneksel Balım Sultan Erkân-nâmesine, Nakşibendîlikten alınma bazı kaideler eklemiştir.
Erkânnâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyân üzerinde ikinci değişiklik ihtiyacı
Muhammed Ali Hilmi Dedebaba döneminde hissedilmiştir ki çalışmamızda ele aldığımız
nüsha, bu dönemin ürünüdür. 1873’te Sultan Abdülmecit zamanında Şahkulu Dergâhı ile
beraber diğer Bektaşi tekkeleri açılmaya başlanmış ve böylece o güne kadar kendilerini tam
anlamıyla aşikâr etmeyen Bektaşiler de yeniden gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan’ın orijinalinde Yeniçeri Teşkilat
esasları ve Bektaşi kanunları iç içedir. Yeniçeriliğin kaldırılmasına rağmen erkân-nâme de yeniçeri
gülbankları yer almaya devam etmiştir. Bu durum Bektaşilerin başına da zaman zaman
iş açmıştır. Balım Sultan erkân-nâme sinin eski hükümlerinin saray yönetimini rahatsız etmesi
üzerine, Muhammed Ali Hilmi Dedebaba 1876 yılında Osmanlı saray mabeyninde görevli
dervişlerinden Derviş Sıtkı İstanbulî’ye günün koşullarına uygun yeni bir erkân-nâme
hazırlamasını söyler. Derviş Sıtkı İstanbulî Şahkulu Sultan Dergâhında hizmet eden, İngilizce,
Fransızca bilen, siyasilerle ilişkisi olan ve dönemin şartlarından haberdar olan biridir.
O dönemin şartlarına uygun bir erkân-nâme hazırlığı içersine girer ve ilk yaptığı iş Yeniçeri
gülbanklarını erkân-nâme den çıkarmak olur. Hâlbuki o güne kadar kullanılan erkân-nâme
nin adı bile Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan’dır.
Muhammed Ali Hilmi Dedebaba erenlerin Hakk’a yürümesinin üzerinden bir zaman
geçtikten sonra Şahkulu Sultan Dergâhına postnişin olan Mücerred Hacı Ahmed Burhaneddin
Halifebaba Derviş Sıtkı İstanbulî’nin bu çalışmasının üzerinde birtakım değişiklikler yapmıştır.
Yapılan bu değişiklikler dışında da erkân-nâme üzerinde değişiklik yapılması fikrini
savunan Bektaşi mürşidleri olmuştur. Mesela Isparta Yalvaçlı Topal Tevfik Halifebaba da
böyle bir erkân-nâme hazırlamış. Bir diğer erkân-nâme taslağı çalışmasını da Ali Nihad Tarlan
Baba yapmıştır. Arnavutlukta dedebaba olduğunu ifade eden Reşad Bardi’nin mürşidi
Ahmet Ahmetay da böyle bir çalışma yürütmüştür.
1960 yılında dedebaba seçilen Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba da erkân-nâme de
yer alan birtakım tercüman ve gülbankları günümüz Türkçesine çevirme ihtiyacı duymuş ve
bunu konuyu o dönemki halifesi olan mücerred Cafer Sadık Bektaş Halifebaba’ya açmıştır.
Onun da desteklemesi üzerine Türkçeleştirme işine girişmiştir. Bu bağlamda Bektaşi erkânnâme
leri üzerinde değişiklik çalışmalarının yapılageldiğini ifade edebiliriz.
Mehmed Ali Hilmi Baba Erkân-nâmesi olarak bilinen bu çalışma bir taslak niteliğindedir.
Bu erkân-nâme taslağında alperen geleneği ile fütüvvete ilişkin gülbank ve tercümanlar
çıkarılmıştır. Bugün Bektaşilerce uygulanan erkân-nâme, Derviş Sıtkı İstanbulî’nin hazırladığı
taslak değildir.
İncelememize konu olan bu erkân-nâme nüshası, Derviş Sıtkı İstanbulî’nin kendi
yazdığı erkân-nâme taslağı mıdır yoksa Mücerred Hacı Ahmed Burhaneddin Halifebaba’nın
yeniden yapılandırdığı mıdır noktasında bir tespitte bulunamadık.
Cem ERDEM
250 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
METİN
Münâcât
Bismillahi’r-rahmâni’r-rahîm
Allahümme ente’l-evvelü feleyse kableke şey’ün ve ente’l-âhirü feleyse ba‘deke şey’ün
ve ente e’z-zâhirü feleyse fevkake şey’ün ve ente’l-bâtinü feleyse dûneke şey’ün yâ kâ’inen
kable külle şey’in ve yâ bâkiyen ba‘de külle şey’in yâ men hüve akrabü ileyhi min habli’l-verîdi
yâ men hüve fegâkün limâ yürîdü yâ men yehûlü beyne’l-mer’i ve kalbihi2
yâ men hüve bi’l-menzari’l-a‘lâ ve hüve bi’l-üfüvvi’l-mübîni yâ men leyse kemislihi
şey’ün ve hüve’s-semi‘ü’l-besîrü yâ men hüve ‘alâ külli şey’in kadîrün ikzâ el-hâcât bi-hakki
Muhammedin ve âlihi’t-tâhirîne salavâti şerîfe3
Bismillahi’r-rahmâni’r-rahîm
Allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ ve seyyidi’l-enbiyâ’i
Muhammedin Mustafâ allahümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ ve seyidi’levliyâ’i’l-
imâmü ‘aliyyi’l-mürtezâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidetinâ
ve seyyidetü’n-nisâ’i’l-‘âlemîne Fâtımete’z-Zehrâ ve ‘alâ ümmühâ ve ümmü’l-mü’minîne
Hadicete’l-Kübrâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü
Hasanü’l-Müctebâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü
Hüseyni’ş-Şehîd bâ razi Kerbelâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyyidinâ
el-imâmü Zeyne’l-‘Âbidîn4
allahümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü Muhammedü’l-Bâkır
allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü Ca‘ferü’s-Sâdık allahümme
salli ve sellim ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâm Musa el-Kâzım allahümme salli ve
sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâm Alî Musa er-Rızâ allahümme salli ve sellim
vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü’t-Tâkî allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ
nûri seyyidinâ el-imâmü’n-Nafî allahümme salli ve sellim vezid ve bârik‘alâ nûri seyyidinâ
el-imâm Hasanü’l-‘Askerî allahümme salli ve sellim vezid ve bârik5
alâ nûri seyyidinâ el-imâm Muhammedü’l-Mehdî salavâtü’llahi ve selâmühü aleyhim
ecma‘îne allahümme inne hâ’ülâ’i e’immetünâ ve sâdâtünâ ve küberâ’ünâ ve şüfe‘â’ünâ bihim
netevâ’ir ve min a‘dâ’ihim neteberre’ü fi’d-dünyâ ve’l-âhireti allahümme ve âli men vâlâhüm
ve ‘âdi men ‘âdâhüm vensur men basarahüm vehzül men hazalehüm ve’l-‘an men zalemehü
vensur şî‘atehüm ve‘kub ‘alâ men cehedehüm6
vehlük ‘adüvvehüm mine’l-insi ve’l-cinni ecma‘în mine’l-evvelîne ve’l-âhirîne ilâ
yevmi’d-dîni allahümme zidnâ muhabbetehüm verzüknâ şefâ‘atehüm vehşürnâ ma‘ahüm
ve fî zümretihim tahte livâ’ihim be-fazlike vecûdike ve keremike ve rahmetike yâ erhame’rrahimîne
ve sallallahü ‘alâ nûri seyyidinâ Muhammedin ve âlihi’t-tâhirîne7
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 251
Nâd-ı ‘Alî
Bism-i Şâhın nâd-ı ‘Aliyyen mazhari’l-‘acâyib tecidhu8 ‘avnen leke fi’n-nevâ’ibi ilâllahi
hâceten ed‘ûke küllü hemmin ve gammin bi-nûri ‘azametike yâ Allahü yâ Allahü yâ Allahü
ve bi-nûri nübüvvetike yâ Muhammed yâ Muhammed yâ Muhammed ve bi-sırri vilâyetike
yâ ‘Alî yâ ‘Alî yâ ‘Alî edriknî edriknî edriknî yâ sâhibe’l-cemâli ve’l-kemâli yâ ze’l-heybeti ve’lcelâl
allahümme bi-hakki’l-Hüseyni ve ceddihi ve ebîhi ve ümmihi ve ehîhi ve benîhi neccinâ
min külli hemmin ve gammin bi-rahmetike yâ erhame’r-râhimîne yâ mükallibe’l-kulûbi ve’lebsâr9
kallib kulûbenâ ve basarinâ bi-hakki rızâ’ike ve rü’yeti’l-müştâkîne’l-ahyâr lâ fetâ illâ
‘Alî lâ seyfe illâ Zülfikâr hû dost10
Tercümân-ı Dâr (Dâr Duâsı)
Bism-i Şâhın reyyenâ zalemnâ enfüsenâ ve in lem teğfirlenâ ve terhamnâ lenekûnenne
mine’l-hâsırîn11 Allah Allah yüzüm pîrde özüm dârda erenler meydanında Hak Muhammed
‘Alî yolunda canım kurban tenim tercümân bu fakirden ağrınmış (gücenmiş) incinmiş
karındâş var ise dile gelsün bile gelsün Allah eyvallah
Tercümân-ı Tâc
Allah Allah erenler aşkına kemter kemine yüzüm hâk eyledim rûy-ı zemîne giyüben
Kaygusuzdan tâc-ı ‘izzet hû diyelim erenler demine ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan
ve Hüseyin ve ‘Alî-i bülende-râ salavât erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Tercümân-ı Vudû (Abdest Duâsı)
Etevezzeülî istibâhati’s-salâvat li-vücûbihî kurbeten ilâllahi te‘âlâ hû12
Tercümân-ı Niyet-i Gusül (Boy Abdestine Niyet Duâsı)
Neveytü en yeğsule li-def ‘i’ş-şerî‘ati li’s-salâvat li-vücûbihi kurbeten ilallâhi te‘âlâ dost13
Tercümân-ı İkrâr (İkrâr Duâsı)
hamdullah kim men oldum bende-i hâsı Hüdâ14 cânu dilden aşkıla hem çâker-i âli
‘abâ râh-ı zulmetden (zulüm yolundan) çıkup doğrı yola basdım kadem, hâb-ı gafletten (gaflet
uykusu) uyandım, cân gözün kıldım, güşâ On iki İmâm bendesiyim men gürûh-ı nâciden
yetmiş iki firkadden oldum berî dahi cüdâ mezhebim Hak Ca‘feridir işitbâhım (şüphem) yok
menim pîrim üstadım Hacı Bektâş kutb-i evliyâ Hak deyüp bel bağladım ikrâr virüp erenlere
mürşidim oldu Muhammed rehberimdir. mürtezâ ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve
Hüseyin ‘Alî-râ bülend-i salavât
Şerh-i Ziyâretnâme ( Ziyaretname Açıklaması)
Bu ziyâret-nâme muharremü’l-harâmın onuncu günü sabah namazı vakti gün doğmadan
yüz on def ‘a kırâ’at oluna.
Cem ERDEM
252 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
Du‘â’-i Ziyâretnâme (Ziyâretnâme Duâsı)
Allahümme’l-‘an evvele zâlimin zaleme hakki Muhammedin ve âhiri tâbi‘in lehü
‘alâ zâlike allahümme’l-‘ani’l-‘usâyete’lletî câhedeti’l-Hüseyin ve şâye‘at ve tâbe‘at ‘alâ katlihi
allahümme’l-‘anhüm cemî‘an e’s-selâmü ‘aleyke yâ ebâ ‘abdullah ve ‘ale’l-ervâhi’lletî hallet
bi-fenâ’ike ‘aleyke minnî selâmullahi ebeden mâ bakiyet ve bakiyye’l-leyl ve’n-nehâra ve
tec‘alehüllahü âhire’l-‘ahdi minnî li-ziyâretike’s-selâmü ‘ale’l-Hüseyin ve ‘Alîyyi ibni’l-Hüseyin
ve ‘alâ ashâbi’l-Hüseyin15
Tercümân-ı Vedâ’ (Cem’den Ayrılış Duâsı)
Allah Allah kadri ve sâlik ‘îd-i sa‘âdet Mâh-ı cemâlik rûz-ı kıyâmet dem âhir oldu hem
zâhir oldu gelmek irâdet gitmek icâzet ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve Hüseyin
‘Alî bülend-râ salavât
Tercümân-ı Eşik (Eşik Duâsı)
Eşiğine koymışam men cân ile ser tâ vücudum sâf ola. Çözer eşiğinde budur hâcâtım
menim kılasın hem bu fakire bir nazar ber-cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve Hüseyin
‘Alî bülend-râ salavât
Tercümân-ı Çamaşur
Bism-i Şâh ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehüm tebdîlen ber-cemâl-i Muhammed kemâl-i
Hasan ve Hüseyin ‘Alî bülende-râ salavât16
Tercümân-ı Post (Post Duâsı)
Bism-i Şâh. Sırr-ı cemâl-i dost vech-i âdem hutûti hefti mihrâb elesti çârkûşe-i post
‘ayîn-i cem erenlerine hû dost ber cemâl-i Muhammmed kemâl-i Hasan ve Hüseyin ‘Alî
bülend-râ salavât
Tercümân-ı Meydân (Meydân Duâsı)
Allah dost hâzır gâ’ib zâhir bâtın ‘ayin-i cem erenlerinin gül cemâllerine ‘aşk olsun
Tercümân-ı Teslîm (Teslim Duâsı)
Erenler erkânı oldu imânım kalmadı gönlümde şekk-i gümânım takup ben teslimi
Hakka oldum teslîm erenler yolunda fedadır canım ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan
ve Hüseyin ‘Alî bülend-râ salavât
Tercümân-ı Niyâz (Niyâz Duâsı)
ve lillahi’l-meşrikı ve’l-magribi fe eynemâ tüvvelü fesemme vechullâhi17
Tercümân-ı Tiğ-bend (Tığ-bend Duâsı)
Hidmet-i merdâne dil-bendinî güşvâre kılmışuz biz pendinî rehber ile pîre itdik iktidâ
takdı selmân boynuma tîğ-bendini ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve Hüseyin-râ bülend
salavât erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 253
Tercümân-ı Ziyâreti Türbe (Türbe Ziyâreti Duâsı)
Es-selâmü ‘aleyküm hey erenler bu dünyâ varlığını terk idenler teveffenî müslimen
ve’l-hıknâ bi’s-sâlihîne18 ber-cemâl-i Muhammmed kemâl-i Hasan Hüseyin-râ bülend salavât
Tercümân-ı Hatâgerden (Hata ve Günahlarını İtiraf Edip Allah’tan Af Dileme
Duâsı)
Hatâ itdim suçum ‘afv eyle ey şâh bi-hakki Mustafâ ve hem ‘Alî şâh şehid-i Kerbelânın
sırrı hakkîçün zalemnâ Rabbenâ estağfirullah19 ber-cemâl-i Muhammmed kemâl-i Hasan ve
Hüseyin-râ bülend salavât erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Tercümân-ı Sû (Su Duâsı)
selâmullahi ‘ale’l-Hüseyin lağnetullahi ‘alâ kâtili’l-Hüseyin20
Tercümân-ı Lokma (Lokma Duâsı)
Allah Allah bu gitdi ganisi gele hak erenler berekâtın vere keremi pîr gerçekler demine
Ahşam yaturken (Okunacak duâ)
Allah Allah ahşamlar hayr ola hayırlar feth ola şerler def ‘ ola münkir münafık mât ola
Oniki imâm on dört ma‘sûm-i pâk efendilerimizin mürüvvetleri üzerime hâzır nâzır
ola ve pirimiz Hünkâr Hacı Bektâş Velî kaddese sırruhu’l-‘âlî efendimizin keremi ‘inâyetleri
üzerimize sâyebân ola ve hazreti Şâhkulu Sultan ve Mansûr Baba ve Muhammed ‘Ali Dedebaba
ve ‘Ali Baba ve Hasan Baba gözcüm ve bekcim ola fütihât-ı kerem-i ‘inâyet eyleye birlikden
dirlikden ayırmaya Rabbenâ tekabbel minnâ bi-hakki21
Ahmedin ve Haydarin hû dost
Tercümân-ı Çerâğ
Bismillah Allah Allah rûşen oldu çûn çerâğ-ı evliyâ ehl-i fakra oldu bürhân hem delili
rah-nümâ virelim candan salavât an-derûnı pîriyâ ber-revânı Ahmed Mürsel ‘Aliyyi’l-Mürtezâ
erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Tercümân-ı Hak Hayırlı
Bism-i Şâh Allah Allah kabul it hidmeti ey şehinşâh (Allah’ımız) bi-hakki Mürtezâyı
‘Alî dergâh erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Niyet-i Salâti’l-Fecr (Sabah Namazının Niyeti)
usalliye ferzü’s-sübhi rik‘ateyni li-vücûbihi kurbeten ilâ Allahi te‘âlâ22
Niyet-i Zuhr(Öğle [Namazının] Niyeti)
usalliye ferzü’z-zühri erba‘atü rik‘atin li-vücûbihi kurbeten ilâ Allahi te‘âlâ23
Niyet-i ‘Asır (İkindi [Namazının] Niyeti)
usalliye ferzü’l-‘asri erba‘atü rik‘atin li-vücûhi kurbeten illâ Allahi te ‘âlâ 24
Cem ERDEM
254 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
Niyet-i Mağrib (Akşam [Namazının]) Niyeti)
usalliye ferzü’l-magribi selâsetü rik‘atin li-vücûbihi kurbeten illâ Allahi te‘âlâ25
Niyet-i ‘İşâ (Yatsı [Namazının] Niyeti)
usalliye ferzü’l-‘işâ li-vücûbihi kurbeten ilâ Allahi te‘âlâ26
Niyyet-i Savm (Oruç Niyeti)
Bism-i Şâh Necefî? vilâyet bismillah Allah Allah erenlerin himmetine er hak Muhammed
‘Alinin ‘aşkına hazreti imâmı Şâh Hüseyin efendimizin niyet-i savm-ı ‘atşânına (susuzluğuna)
ve Kerbelâda şehîd olanların ervâh-ı tayyibelerine ve niyet-i savm-ı mâtem Hazret-i
Fâtımetü’z-Zehrânın şefâ‘atine düvâzdeh-i imâmân (on iki imam) ve çârdeh-i ma‘sûm-ı pâkân
(On dört Masumu Pâk) efendilerimizin şevkine ve on yedi
Kemer-beste-i kârân hazretlerinin hürmetine ve hâzır gâ’ib erenlerinin himmeti
‘âlileri üstümüze hâzır ve nâzır ola kerem-i pîr gerçeklerin demi devrânlarına hû dost yûf
münkire lağnet Yezid Mervâna rahmet mü’mine
Türbe ziyaretine girdikde okuya
Bism-i Şâh Allah Allah es-selâm ey mihr-bârı bâr-gâh-ı kibriyâ es-selâm ey cân fedâ şâh-ı
Tarik-i evliyâ es-selâm ey ehl-i şerî‘at ‘ahdi mezîdi dâ’imâ es-selâm ey tâbi‘i şer‘i Muhammed
Mustafâ ber-cemâl-i Muhammed kemâl-i imâmı Hasan imâmı Hüseyin ‘Alî-râ bülend
salavât allahümme salli ‘alâ-seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âl-i Muhammed
Türbe ziyâret idecek vakit okuya
Bism-i Şâh Allah Allah cemâlindir senin nûr-ı ilâhi yüzündür ‘âlemin mihriyle mâhî
ayağın toprağı ey mazharı hak erenler
başımın tâcı külâhı nisâr olsun sana dünya ve ‘ukbâ ki sensin dîni dünyâ padişâhı bercemâl-
i Muhammed kemâl-i İmâm Hasan İmâm Hüseyin ‘Alî-râ bülend salavât allahümme
salli ‘alâ-seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âl-i Muhammed27
Gülbeng-i Sabâh (Sabah Duâsı)
sabahlar hayr ola hayırlar feth ola şerler def ‘ ola münkir münafık mât ola sözümüz
üstün ola nefesimiz cân bula kılıncımız
keskin ola Allah Hak erenler Oniki İmâm Ondört Ma‘sûm pâk efendilerimizin
şefâ‘atinden ayırmaya doksan altı bin Horasan erleri elli yedi bin Rum sâdıkları dünyada ahiretde
yardımcımız ola Bâlım Sultan Seyyid ‘Alî Sultan Abdâl Musa Sultân Kaygusız Sultân
pîrim üstadım Hünkâr Hacı Bektâş Velî kaddese sırruhu’l-‘âlî efendilerimiz dünyada
ahirette gözcümüz ola Allah erenler namerde değil merde dahî muhtâc eylemeye
kimseye varup boyun bükdürüp hâlim şudur dedirmeye Allah Hak erenler ikrârlarımızda
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 255
sâbit kadem eyleye nûr-ı nebî sırr-ı ‘Alî pîrim üstadım Hacı Bektâş Velî üçler yediler kırklar
hâzirân gâ’ibân mühibb-i ‘âşıkân sâdıkân dem-i Kaygusız Sultân efendimizin El-hâc Muhammed
‘Alî Hilmi Dedebaba efendimizin demine hû Allah eyvallah hû dost
Sonuç
İncelediğimiz erkân-nâme Bektaşi geleneğinin bir parçasıdır; ayrıca bu eser Bektaşi
geleneğinin 19. ve 20. yy.da da canlı bir şekilde devam ettiğini göstermesi bakımından
önemlidir. Sözlü gelenekten aktarılan bu bilgiler Bektaşi inanışının derinlemesine ifade
bulması noktasında dikkate değerdir. Erkân-nâmede geçen kavramlar ve bunların gelenekteki
yeri ile anlamı üzerinde yapılacak araştırmalar, hem Türk kültürü hem de Bektaşi geleneği
hakkında daha fazla bilgi edinilmesini sağlayacaktır.
Sonnotlar
1 Bu bölümün oluşturulmasında Şevki Koca’nın “Bektaşilik ve Bektaşi Dergahları” isimli eserinden yararlanılmıştır.
2 Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla. Ey Allah’ım! Sen’sin Evvel, yoktur Sen’den Evvel bir şey. Sen’sin Âhir
(Son), yoktur Sen’den sonra bir şey. Sen’sin Zâhir (Âşikâr), yoktur Sen’den Âşikar olan şey. Sen’sin Bâtın (Gizli),
yoktur Sen’den Gizli olan şey. Ey her şeyden önce Var olan! Ey her şeyden sonra Bâki kalacak olan! Ey kişiye şah
damarından daha yakın olan! Ey dilediğini dilediği şekilde gerçekleştiren! Ey insanın kendisi ile kalbi arasına giren
(kalplere nüfuz eden, sırlara vâkıf olan)!
3 Ey en yücelerde olan ve ufukta en açık olan (görünen)! Ey hiçbir şey kendisi gibi olmayan! -ki, O her şeyi duyan ve
her şeyi görendir- Ey her şeye gücü yeten! İhtiyaç duyulanları (hâcâtı), tertemiz kılınmış Muhammed ve Âli’nin (Âl-i
Muhammed’in) hürmetine yerine getir. Salavâtı Şerife
Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla. Ey Allah’ım! Peygamberlerin efendisi ve bizim de efendimiz olan
Muhammed Mustafâ’nın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir. Ey Allah’ım! Efendimiz’in ve
Evliyânın efendisi İmam Ali el-Murtazâ’nın Nûruna salât, selam eyle (onu) bereketli kıl.
4 Ey Allâh’ım! Hanımefendimiz ve âlemlerin kadınlarının hanımefendisi Fâtımatü’z Zehrâ’nın ve O’nun anası ve
müminlerin anası olan Haticetü’l Kübrâ’nın Nûruna salât ve selam eyle (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allâh’ım! Efendimiz İmam Hasan Müctebâ’nın Nûruna salat ve selam eyle (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Kerbelâ toprağında şehit düşen İmam Hüseyin efendimizin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır
ve bereketlendir. Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Zeyne’l-Âbidîn’in Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve
bereketlendir.
5 Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Muhammed Bâkır’ın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Cafer Sâdık’ın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Mûsâ Kâzım’ın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Ali Musâ Rızâ’nın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Takî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Nakî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
6 Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Hasan Askerî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir. Ey
Allah’ım! Efendimiz İmam Muhammed Mehdî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir. Allâh’ın
salavât ve selamı hepsinin üzerine olsun. Ey Allah’ım! İşte bunlar bizim İmamlarımızdır, Efendilerimiz-Sâdâtımız’dır,
Büyüklerimizdir, Şefaatçilerimizdir. Onları velî (tevellâ) edinir, onların düşmanlarından dünyada ve âhirette uzak
(teberrâ) dururuz. Ey Allâh’ım! Onları Velî-Dost edinene Sen de Velî-Dost ol, onlara düşman olana Sen de düşman
Cem ERDEM
256 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
ol. Onlara yardım edene Sen de yardımcı ol, onları terk eyleyeni Sen de kendi haline terk eyle. Onlara zulmedene
lanet eyle, onların taraftarlarına yardım eyle, zafer ihsan eyle. Onları inkâr edenlerin ayıplarını ortaya dök.
7 Onların insanlardan ve cinlerden olan düşmanlarının başlangıçtan kıyâmet gününün son ânına kadarkilerinin
tümünü helak eyle. Ey Merhametlilerin Merhametlisi olan Allah’ım! Fazl-ı keremin, cömertliğin ve rahmetin ile
bizlerde (var olan) onların sevgisini arttır, şefaatleri ile bizleri rızıklandır, bizleri onlarla ve onların taraftarları ile
sancakları altında haşreyle. Allah’ın salâtı efendimiz Muhammed’in ve Mutahhar Âli’nin Nûrunun üzerine olsun.
8 Şâh’ın adıyla. İnceliklerin sahibi olan Ali’yi çağır, sıkıntıda olduğunda onu sana yardımcı olarak bulursun
9 Allah’tan bir dileğim var. Her gam ve keder ey Allah’ım senin büyüklüğünle ve ey Allah’ın Resûlü yâ Muhammed
yâ Muhammed yâ Muhammed senin peygamberliğinin nûruyla ve yâ Ali yâ Ali yâ Ali senin velâyetinin sırrıyla
giderilecektir. Himmet eyle, Himmet eyle, himmet eyle ey güzelliğin ve kemâlin Sâhibi! Ey celâl ve heybeti olan!
Ey Merhametlilerin Merhametlisi olan Allah’ım! Rahmetinle bizleri; (İmam) Hüseyin’in, ceddinin, babasının,
anasının, kardeşinin ve oğullarının hürmetine her türlü dertten, gam-kederden kurtar. Ey kalpleri ve görüşleri
döndüren (Allah’ım)!
10 Görüşlerimizi; rızan olana ve sana yönelmiş hayırlıların görüşlerine döndür. Yoktur Ali’den güçlü yiğit, Züfikar’dan
keskin kılıç! O’dur (Allah’tır) Dost olan. Hû Dost…
11 Bism-i Şâh. [Şâh’ın (Allâh’ın) adıyla. “Ey Rabbimiz! Bizler nefsimize zulmettik. Eğer bizleri bağışlamaz bizlere
merhamet eylemezsen hüsrana düşenlerden oluruz.” [A’râf (7): 23]
12 Salâta (namaza) girişin gerçekleşmesi için vacip olan abdesti Yüce Allah’a yakınlık amacıyla (Kurbeten ilallâh)
alıyorum. Hû.
13 Niyet ettim Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallâh) ve şeriatın gidermemi istediklerini üstümden gidermek
üzere, salâta giriş için vacip olan boy abdestini almaya. Hû Dost.
14 Hamdolsun ki ben Allah’ın has kölesi oldun.
15 Ey Allâh’ım! Muhammed’in hakkına zulmeden ilk zâlime ve bu hal üzere en sonuncusuna kadar ona tâbî olana
lanet eyle. Ey Allah’ım! Hüseyin ile savaşmak üzere toplanmış, onu katletmek üzere birbirleriyle yardımlaşmış
ve kenetlenmişlere de lanet eyle. Ey Allâh’ım! Onların hepsine lanet eyle. Selam sana ey Ebâ Abdillâh! (İmam
Hüseyin’in Lakabı) ve bu ahdi söz vermeyi-gece gündüz durdukça selam yollama ahdini benden sana bir ziyaret
olarak (kabul eylesin) Allah sona erdirmesin. Benden sana Allah’ın selamı olsun, (her şey) durdukça, gece ve gündüz
sürdükçe, ebediyen. Selam olsun Hüseyin’e, Hüseyin oğlu Ali’ye (Zeyne’l-Âbidîn’e) ve Hüseyin’in ashâbına.
16 “... Dilediğimiz zaman da yerlerine benzerlerini getiririz.” [İnsan (76): 28].
17 “Doğu da batı da Allah’ındır. Nereye yönelirseniz yönelin Allah’ın vechi (rızası) oradadır…” [Bakara (2): 115]
18 “… Beni Müslüman olarak vefat ettir ve sâlihlerin arasına kat.” [Yusuf (12): 101]
19 Ey Rabbimiz (biz nefsimize) zulmettik, Allah’tan bağışlanma diliyoruz.
20 Allah’ın selamı Hüseyin’e, Allah’ın laneti de Hüseyin’in katilleri üzerine olsun.
21 Ey Rabbimiz! (dualarımızı) bizden kabul eyle
22 Sabah namazının (üzerimize) vâcip (farz) olan iki rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Allah rızasına ulaşmak-
Kurbeten ilallah) üzere kılıyorum (kılmaya niyet ediyorum).
23 Öğlenin (üzerimize) vâcip (farz) olan dört rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
24 İkindinin (üzerimize) vâcip (farz) olan dört rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
25 Akşamın (üzerimize) vâcip (farz) olan üç rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
26 Yatsının (üzerimize) vâcip (farz) olan (dört rekâtlık) farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 257
27 Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed ve Âl-i Muhammed’e (Muhammed’in Soyuna-Ehli Beyt’ine- 12 İmamlara)
salât olsun
28 Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed ve Âl-i Muhammed’e (Muhammed’in Soyuna-Ehli Beyt’ine 12 İmamlara)
salât olsun.
Kaynakça
Ercan, H. (2010); Günümüzde Bektaşiliği Yaşamak, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma
Dergisi, Ankara.
Erdem, C. ve Demir T. (2010); Bektaşilik Öğretisinde Terim ve Kavramlar, Türk Kültürü ve Hacı
Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Ankara.
Ergun, S. N. (1956); Bektâşi Şairleri, Ondokuzuncu Asırdanberi Bektâşi-Kızılbaş Alevî Şairleri ve
Nefesleri / İbnü’l-emin, Son Asır Türk Şairleri, İstanbul: İstanbul Maarif Kütüphanesi.
Güzel, A. (1981); Kaygusuz Abdal, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Koca, Ş. (2005); Bektaşilik ve Bektaşi Dergâhları, İstanbul: Cem Yayınları.
Mihr, İmam İ. A. (2004); Kur’an-ı Kerim Meali, İzmir: Mihr Yayınları
Noyan, B. (1998); Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik, 1.Cilt, Ankara: Ardıç Yayınları.
Solmaz, S. (2008); Bir Bektaşi Şairi Mehmed Ali Hilmi Dedebaba ve Divanı, Türk Kültürü ve Hacı
Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Ankara.
Temren, B. (1995); Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu, Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları.
Topuzkanamış, E. (2010); Bir Bektaşî Erkânnâmesi, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma
Dergisi / 2010 / 55.
Uludağ, S. (1995); Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları.
TÜRK, Doç. Dr. Hüseyin (2010); Anadolu’nun Gizli İnancı Nusayrilik, İnanç Sistemleri ve Kültürel
Özellikleri. İstanbul, 2. Basım, Kknüs Yayınları.
Teşekkür
Muhammet Ali Hilmi Dedebaba Erkân-nâmesi’ne ulaşmamızda ve makalenin oluşturulmasında
yardımlarını bizden esirgemeyen Alaaddin DEDE ve tercümanların günümüz Türkçesine aktarılması
aşamasında bize destek olan Kemal KILIÇ’a teşekkürü bir borç biliriz.
Cem ERDEM
258 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
Resim: Muhammet Ali Hilmi Dedebaba’ya ait bir fotoğraf.
Cem ERDEM
Gönül gel seninle bir iş edelim
Cümle işler gerü kalsun o demde
Özümüz dervîş-i derd-mend edelim
Erenler erkânı âyin-i cemde
M. Hilmi Dedebaba
Özet
Erkân-nâmeler, tarikatler bünyesinde bir yol ulusu tarafından vücuda getirilen ve tarikat
mensuplarının uyması gereken kuralları anlatan metinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
metinler içerisinde yol ehlinin uyması gereken kurallar ve tarikat ritüelleri belli bir düzen içerisinde
sistemleştirilerek aktarılır. Daha çok sözlü gelenek çevresinde yayılma olanağı bulan
tarikat ritüelleri erkân-nâme türündeki yazılı kaynakların varlığı ile daha somut bir biçimde
aktarılma imkânı bulur. Bu çalışmada 1842-1907 yılları arasında yaşamış Bektaşi Tarikati
Babagân Kolu 23. Postnişin Muhammet Ali Hilmi Dedebaba’ya ait erkân-nâme ele alınmıştır.
Eski yazı olan metin Latin harflerine aktarılmış, ardından Arapça metinli bölümler günümüz
Türkçesine çevrilmiştir. Eser içinde yer alan ve tarikat içindeki ritüelleri ortaya koyan
çeşitli terimler incelenmiştir. Bu terimlerin gelenek içindeki karşılıkları kaynaklar ışığında
ifade edilmiştir. Erkân-nâme’nin muhtevasında Bektaşi tarikatına ait meydan evi içerisinde
ve dışarısında icra edilmesi uygun görülen ritüeller ve bu ritüellerin bünyesinde ifade bulan
dualar sıralanmıştır. Erkân-nâmede yer alan dualarda Hz. Muhammet, Hz. Ali, 12 İmam ve
Ehlibeyt sevgisinin belirgin bir biçimde işlendiği, onları tespih etmenin gereği ve her türlü
ibadette bu isimleri anmanın esas olduğu bildirilmiştir. Erkân-nâmede yer alan dualarda Hz.
Hüseyin’in sevgisinin vurgulu bir biçimde ele alındığını belirtebiliriz. Balım Sultan Erkânnâmesi
ile tarikat ritüellerinin yazılı bir biçime dönüştürülmesi, erkân-nâmelerin belirli değişimlerle
günümüze kadar aktarılması ve bu değişimlerin tespiti noktasında M. Ali Hilmi
Dedebaba erkân-nâmesinin önemli olduğu ifade edebiliriz. Erkân-nâmenin yakın dönemde
yaşayan bir Bektaşi dedebabasına ait olması günümüz Aleviliğini anlamada ve anlatmada da
önemli bir yere sahiptir.
Anahtar Kelimeler: Erkân-nâme, Bektaşi Geleneği, M. Ali Hilmi Dedebaba, Tercüman.
* Yüksek Lisans Öğrencisi, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği
Cem ERDEM
246 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
MUHAMMET ALI HILMI DEDEBABA’S ERKAN-NAME
Abstract
Erkân-nâmes are the texts originally documented by the leaders of the sect, and a set of rules
and regulations practiced by the followers. The rules and rituals, first spread in oral custom,
are transferred into systematic practices in these erkân-nâmes. Thus, erkân-nâmes can be
considered as written narratives of religious sect rituals in oral tradition. This study is about
one of those prominent erkân-nâmes which belongs to Muhammet Ali Hilmi Dedebaba
(1842-1907), head of the Bektashi Sect 23rd Babagan Branch. The old version of the erkânnâme
is first translated into Latin alphabet, and the Arabic parts of the text into modern Turkish.
Then the terminology related to rites and rituals of the sect are closely evaluated. The
common terms used in Bektashi tradition are found out through the analysis of other sources
(erkân-nâmes). The rituals and prays that regulate practices in and out of Cem-House in this
erkân-nâme are ranked in order. It becomes clear that it is necessary for the prayers to reflect
their love of Prophet Muhammad, Hz. Ali, twelve Imams and Ehlibeyt, and mention their
names in the praying, as dictated in the erkân-nâme. Love of Hossein is also stated and even
stressed in these rituals. Muhammet Ali Hilmi Dedebaba’s erkân-nâme plays an important
role in transferring the rites and rituals of the sect (and the slight changes in advance) to
future generations, and it has a significant place among other erkân-nâmes since the first one
written by Balım Sultan. Since this is one of the recent written erkân-nâmes, it also carries
importance in understanding Bektashism and Alevism today.
Key words: Erkân-nâme, Bektashi Tradition, M. Ali Hilmi Dedebaba, Prayer
Giriş
Erkân tarikatın sahip olduğu kuralları, temel ilkeler ve törenler bütününü ihtiva eder.
Tasavvuf ıstılahında ‘sûfilerin uydukları ve uyguladıkları kurallara “âdâb-ı sofiyye”,tarikat ehlinin
gözettiği ve dikkate aldığı kurallara “âdâb-ı tarikat” veya “âdâb ve erkân” denir (Uludağ,
1995: 18). Bu genel kaideleri anlatan esere ise erkân-nâme adı verilir. Bektaşi tarikati günümüzde
Balım Sultan Erkân-nâmesi ölçüt alınmak üzere sistemleştirilmiştir. Erkân-nâmenin
içeriğinde yer alan şekil ve uygulamaların hiçbiri amaçsız değildir. Bu ayinler sırasında yapılan
her davranışın, kullanılan her sembolün simgelediği bir mânâ vardır. Belirli bir duruş
biçimiyle ya da birkaç şeklin bir arada sergilendiği bir davranış kalıbıyla ortaya konulan anlatım,
gerçekte sayfalarca bilgi içerdiği hâlde, tek bir şekil ya da davranışa sığdırılmış olabilir
(Temren,1995: 109).
Genel anlamda erkân-nâmelerde tarikat ehlinin sosyal yaşamını düzenleyen kurallar
bütünü ortaya konulur. Tarikat üyeleri hem yaşamını hem de tarikat içindeki sorumluluklarını
erkân-nâmelerin içerdiği tarikat adabı usulünce şekillendirirler. Bu usüller içerisinde
tac takınmadan ikrar törenlerine, ayin-i cemden ziyaret adabına ve babagân kolu dâhilinde
mertebeler arasında gerçekleştirilmesi zaruri olan bir dizi ayin de yer almaktadır. Nitekim
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 247
son dönem babagân Bektaşi dedebası Ali Haydar Ercan Dedebaba da bugünkü Bektaşiliğin
nasip, dervişlik, babalık, halifebabalık, dedebabalık törenleri, baş okutma, doğum, ölüm, sünnet,
evlilik ayrıca bütün dinî açıdan özel günlerde yapılacak işler, okunacak aşure, gülbank
ve tercümanlar ile can’ların davranışlarına yön verilmesinde, yine erkân-nâme ye uyulmakta
olduğunu ifade etmektedir (Ercan, 2010: 406).
M. Hilmi Dedebaba 19. ve 20. yy. da Bektaşi tarikatının ruhani liderliğini yapmış
önemli bir isimdir. Gerek yaşamı gerekse Bektaşi Tarikatı içerisindeki duruşu yurtiçi ve yurtdışında
değerlendirilmekte olan bir isimdir.
Aynı zamanda bir Bektaşî şairi de olan Hilmi Dedebaba, Sultan Ahmed civarında
Güngörmez Camii imamı Nuri Efendi ile Emine Bacı’nın oğludur. Anne ve babası Merdiven
Köyü’nde Şahkulu Sultan Tekkesi post-nişini Hasan Baba’dan, kendisi de Aşçı Baba’dan
el almıştır. M. Hilmi dedebaba ise 1856 yılında henüz 15 yaşında iken Şahkulu Dergâhı
Postnişini Hacı Hasan Baba Erenler ‘den nasip almış, rehberliklerini Aşçı Ali Baba Erenler
yapmıştır. 1907’de vefatına kadar bu görevini sürdürmüştür. Mezarı tekkenin haziresindedir
(Noyan,1998: 333).
M. Ali Hilmi dedebaba Hacı Bektaş Veli Dergâhı 23. postnişin ve türbedarı ve
babagân Bektaşi yol’unun 23. mücerret dedebabasıdır. Elimizdeki erkân-nâme de M. Hilmi
dedebaba’nın isminin zikrediliyor olması son dönem yani 19. yy sonlarına ait bir erkân-nâme
olduğu göstermektedir. Erkân-nâme içerisinde meratibe uyularak M. Ali Hilmi Dedebaba’dan
M. Ali Hilmi dedebabanın nasib aldığı Şahkulu Dergâhı postnişini Hacı Hasan Baba ve dedebabanın
rehberliğini yapan Aşçı Ali Baba’nın isimleri de yer yer zikredilmiştir.
Erkân-nâmede Geçen Bazı İsim ve Kavramlar
Bel Bağlamak: Teslim olmak, hizmete koşulmak.
Çerağ: Fitilli mum veya kandil. Işık, aydınlık anlamlarına da gelir. Tasavvufta mürşit
ve yol gösterici anlamındadır. Özellikle Bektaşilikte çerağın önemi vardır (Pala, 2004: 100-
101). Tanrı’nın ışık biçiminde görünüşe taşınması, Hz. Muhammed’in Tanrı’dan gelen ilk
ışık olması, Hz. Ali ve soyunun bu ışığın sürekli taşıyıcısı durumunda olması anısına, ruhun
aydınlanmasının sembolü olarak algılanan ve cem törenlerinde kullanılan kandil, lamba,
mum ya da çıra (Korkmaz, 2005).
Gülbeng: Bülbül sesi demektir, Alevi toplantılarında cem ayinlerinde Pirin yüksek
sesle yaptığı uzun duadır. Pîr gülbank çekerek, secdede bekleyen canlar, durak başlarında
(cümle sonlarında) “Allah Allah” der. Gülbank sırasında tüm cemaat secde halindedir ve duanın
bitiminde niyaz edilerek normal oturuşa geçerilir. Gülbankların sonu “Gerçeğe Hû” ya da
“Hû” diye biter. Peygamberimizin ve yüce soyuna (seyyidler) özgü duadır (Korkmaz, 2005).
İkrar Vermek: Tarikata girmek için söz vermek; tarikata girdikten sonra yolun bütün
kurallarına uyacağını üstlenmek (Korkmaz, 1994: 180).
Tercüman (Terceman): İnsandan Tanrıya çeviri, dilek ve duaların iletilmesi, bu
Cem ERDEM
248 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
amaçla şiir ya da mensur şekilde okunan övgü ve dualar; kurban; bir hizmete başlanırken,
hizmet sahibinin okuduğu nesir ya da manzum duadır. Manzum ve düz yazı biçiminde okunan
küçük dualardır ve gülbanklarda imamların adları geçer (Erdem ve Demir, 2010: 451).
Tığlamak: Bir hayvanı, kurbanı kesmek (Korkmaz, 2005).
Tîğ-ı Bend: İkrar ayininde, mürşit tarafından üç düğüm atılarak nasip alan canın beline
yöntemine uygun bicimde bağlanan, o gün tığlanan kurbanın yününden örülmüş kuşak.
Nasib alan her canın bir tığbendi vardır. Tığbend o gün tığlanan kurbanın yününden yapılan
ve On İki İmamı simgeleyen on iki ip kullanılarak özel bir biçimde örülmüş, 2-2,5m. Boyunda
bir kuşaktır. Üzerindeki üç düşüm Allah- Muhammet- Ali adlarını birlemeyi ve eline,
beline, diline sahip olmayı simgeler. İkrar ayininde nasib alacak can, rehberi tarafından meydana,
mürşid huzuruna; Hallac-ı Mansur’un dara çekilirken boynuna geçirilen ipin anısını
yaşatmak için tığbendi boynuna bağlanarak alınır. (Korkmaz, 1994: 358).
Savm: Oruç. İkinci fecirden başlayarak güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten
ve cinsi mukarenetten nefsi men’etmek suretiyle yapılan ibâdet.
Salâti’l-Fecr: Sabah namazı.
Kaygusuz Abdal: Kaygusuz Abdal XV. yüzyıl Dini- Tasavvufi Halk edebiyatının
önde gelen şahsiyetlerindendir. Asıl adı Alaaddin Gaybî’dir. XIV. yüzyıl ile XV. yüzyılın ilk
yarısında yaşamıştır. Teke-Alâiye sancağı beyinin oğludur. Abdal Musa’ya bağlanarak tasavvufa
gönül vermiştir (Güzel, 1981:79).
Hasan Baba: Merdiven Köy Şahkulu Sultan Tekkesi postnişinidir. M. Ali Hilmi Dedebaba
Hasan Babadan el alarak Bektaşi tarikatına dâhil olmuştur (Solmaz, 2008:40).
Ali Baba: M. Hilmi Dedebaba’nın Bektaşi olduğu dönemde rehberliğini yapmış Bektaşi
Babasıdır (Solmaz, 2008:40)
M. Ali Hilmi Dedebaba Erkân-nâmesi Hakkında1
Bektaşiliğin ilk yazılı erkân-nâme si ‘’Balım Sultan Erkân-nâmesi’’ olarak adlandırılan
ve orjinal adı ‘’Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan’’ olan eserdir. Günümüzde
bu erkân-nâme den tespit edilmiş üç nüsha olup bir tanesi Bedri Noyan Dedebaba’da, ikincisi
Turgut Koca Halifebaba’da, üçüncüsü de Vatikan Kütüphanesi MS4105 no ile kayıtlı bulunmaktadır
(Koca, 2005: 21).
Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan dünyanın her yerindeki Bektaşi
derviş, baba, halifebabalar tarafından 1826 sonrasına kadar kesintisiz uygulanmıştır. Erkânnâme-
i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan üzerinde ilk değişiklik yapan Mehmet Sait
Efendi adında bir Nakşibendî şeyhidir. İkinci Mahmud’un yeniçeri ocağını dağıtmasıyla birlikte
Bektaşilik de yasaklanmıştır. Seyit Nebi Dedebaba zamanında Hacı Bektaş Dergâhına
Mehmet Sait Efendi isminde bir zât görevlendirilmiştir. Bu şahıs dergâhı ve Bektaşileri
Nakşîleştirmek için görevlendirilmiştir. Ne var ki bu Nakşî şeyh, Bektaşiliği tanıyarak BekMUHAMMET
ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 249
taşileşmiştir. Tarihte ilk defa Balım Sultan Erkân-nâmesini değiştirme girişimi işte bu şahısla
başlamıştır. Mehmet Sait Efendi Bektaşiliğin ayin ve ritüellerini düzenleyen, tanımlayan
geleneksel Balım Sultan Erkân-nâmesine, Nakşibendîlikten alınma bazı kaideler eklemiştir.
Erkânnâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyân üzerinde ikinci değişiklik ihtiyacı
Muhammed Ali Hilmi Dedebaba döneminde hissedilmiştir ki çalışmamızda ele aldığımız
nüsha, bu dönemin ürünüdür. 1873’te Sultan Abdülmecit zamanında Şahkulu Dergâhı ile
beraber diğer Bektaşi tekkeleri açılmaya başlanmış ve böylece o güne kadar kendilerini tam
anlamıyla aşikâr etmeyen Bektaşiler de yeniden gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan’ın orijinalinde Yeniçeri Teşkilat
esasları ve Bektaşi kanunları iç içedir. Yeniçeriliğin kaldırılmasına rağmen erkân-nâme de yeniçeri
gülbankları yer almaya devam etmiştir. Bu durum Bektaşilerin başına da zaman zaman
iş açmıştır. Balım Sultan erkân-nâme sinin eski hükümlerinin saray yönetimini rahatsız etmesi
üzerine, Muhammed Ali Hilmi Dedebaba 1876 yılında Osmanlı saray mabeyninde görevli
dervişlerinden Derviş Sıtkı İstanbulî’ye günün koşullarına uygun yeni bir erkân-nâme
hazırlamasını söyler. Derviş Sıtkı İstanbulî Şahkulu Sultan Dergâhında hizmet eden, İngilizce,
Fransızca bilen, siyasilerle ilişkisi olan ve dönemin şartlarından haberdar olan biridir.
O dönemin şartlarına uygun bir erkân-nâme hazırlığı içersine girer ve ilk yaptığı iş Yeniçeri
gülbanklarını erkân-nâme den çıkarmak olur. Hâlbuki o güne kadar kullanılan erkân-nâme
nin adı bile Erkân-nâme-i Bektaşiyan ve Kavanin-i Yeniçeriyan’dır.
Muhammed Ali Hilmi Dedebaba erenlerin Hakk’a yürümesinin üzerinden bir zaman
geçtikten sonra Şahkulu Sultan Dergâhına postnişin olan Mücerred Hacı Ahmed Burhaneddin
Halifebaba Derviş Sıtkı İstanbulî’nin bu çalışmasının üzerinde birtakım değişiklikler yapmıştır.
Yapılan bu değişiklikler dışında da erkân-nâme üzerinde değişiklik yapılması fikrini
savunan Bektaşi mürşidleri olmuştur. Mesela Isparta Yalvaçlı Topal Tevfik Halifebaba da
böyle bir erkân-nâme hazırlamış. Bir diğer erkân-nâme taslağı çalışmasını da Ali Nihad Tarlan
Baba yapmıştır. Arnavutlukta dedebaba olduğunu ifade eden Reşad Bardi’nin mürşidi
Ahmet Ahmetay da böyle bir çalışma yürütmüştür.
1960 yılında dedebaba seçilen Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba da erkân-nâme de
yer alan birtakım tercüman ve gülbankları günümüz Türkçesine çevirme ihtiyacı duymuş ve
bunu konuyu o dönemki halifesi olan mücerred Cafer Sadık Bektaş Halifebaba’ya açmıştır.
Onun da desteklemesi üzerine Türkçeleştirme işine girişmiştir. Bu bağlamda Bektaşi erkânnâme
leri üzerinde değişiklik çalışmalarının yapılageldiğini ifade edebiliriz.
Mehmed Ali Hilmi Baba Erkân-nâmesi olarak bilinen bu çalışma bir taslak niteliğindedir.
Bu erkân-nâme taslağında alperen geleneği ile fütüvvete ilişkin gülbank ve tercümanlar
çıkarılmıştır. Bugün Bektaşilerce uygulanan erkân-nâme, Derviş Sıtkı İstanbulî’nin hazırladığı
taslak değildir.
İncelememize konu olan bu erkân-nâme nüshası, Derviş Sıtkı İstanbulî’nin kendi
yazdığı erkân-nâme taslağı mıdır yoksa Mücerred Hacı Ahmed Burhaneddin Halifebaba’nın
yeniden yapılandırdığı mıdır noktasında bir tespitte bulunamadık.
Cem ERDEM
250 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
METİN
Münâcât
Bismillahi’r-rahmâni’r-rahîm
Allahümme ente’l-evvelü feleyse kableke şey’ün ve ente’l-âhirü feleyse ba‘deke şey’ün
ve ente e’z-zâhirü feleyse fevkake şey’ün ve ente’l-bâtinü feleyse dûneke şey’ün yâ kâ’inen
kable külle şey’in ve yâ bâkiyen ba‘de külle şey’in yâ men hüve akrabü ileyhi min habli’l-verîdi
yâ men hüve fegâkün limâ yürîdü yâ men yehûlü beyne’l-mer’i ve kalbihi2
yâ men hüve bi’l-menzari’l-a‘lâ ve hüve bi’l-üfüvvi’l-mübîni yâ men leyse kemislihi
şey’ün ve hüve’s-semi‘ü’l-besîrü yâ men hüve ‘alâ külli şey’in kadîrün ikzâ el-hâcât bi-hakki
Muhammedin ve âlihi’t-tâhirîne salavâti şerîfe3
Bismillahi’r-rahmâni’r-rahîm
Allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ ve seyyidi’l-enbiyâ’i
Muhammedin Mustafâ allahümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ ve seyidi’levliyâ’i’l-
imâmü ‘aliyyi’l-mürtezâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidetinâ
ve seyyidetü’n-nisâ’i’l-‘âlemîne Fâtımete’z-Zehrâ ve ‘alâ ümmühâ ve ümmü’l-mü’minîne
Hadicete’l-Kübrâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü
Hasanü’l-Müctebâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü
Hüseyni’ş-Şehîd bâ razi Kerbelâ allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyyidinâ
el-imâmü Zeyne’l-‘Âbidîn4
allahümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü Muhammedü’l-Bâkır
allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü Ca‘ferü’s-Sâdık allahümme
salli ve sellim ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâm Musa el-Kâzım allahümme salli ve
sellim vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâm Alî Musa er-Rızâ allahümme salli ve sellim
vezid ve bârik ‘alâ nûri seyyidinâ el-imâmü’t-Tâkî allahümme salli ve sellim vezid ve bârik ‘alâ
nûri seyyidinâ el-imâmü’n-Nafî allahümme salli ve sellim vezid ve bârik‘alâ nûri seyyidinâ
el-imâm Hasanü’l-‘Askerî allahümme salli ve sellim vezid ve bârik5
alâ nûri seyyidinâ el-imâm Muhammedü’l-Mehdî salavâtü’llahi ve selâmühü aleyhim
ecma‘îne allahümme inne hâ’ülâ’i e’immetünâ ve sâdâtünâ ve küberâ’ünâ ve şüfe‘â’ünâ bihim
netevâ’ir ve min a‘dâ’ihim neteberre’ü fi’d-dünyâ ve’l-âhireti allahümme ve âli men vâlâhüm
ve ‘âdi men ‘âdâhüm vensur men basarahüm vehzül men hazalehüm ve’l-‘an men zalemehü
vensur şî‘atehüm ve‘kub ‘alâ men cehedehüm6
vehlük ‘adüvvehüm mine’l-insi ve’l-cinni ecma‘în mine’l-evvelîne ve’l-âhirîne ilâ
yevmi’d-dîni allahümme zidnâ muhabbetehüm verzüknâ şefâ‘atehüm vehşürnâ ma‘ahüm
ve fî zümretihim tahte livâ’ihim be-fazlike vecûdike ve keremike ve rahmetike yâ erhame’rrahimîne
ve sallallahü ‘alâ nûri seyyidinâ Muhammedin ve âlihi’t-tâhirîne7
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 251
Nâd-ı ‘Alî
Bism-i Şâhın nâd-ı ‘Aliyyen mazhari’l-‘acâyib tecidhu8 ‘avnen leke fi’n-nevâ’ibi ilâllahi
hâceten ed‘ûke küllü hemmin ve gammin bi-nûri ‘azametike yâ Allahü yâ Allahü yâ Allahü
ve bi-nûri nübüvvetike yâ Muhammed yâ Muhammed yâ Muhammed ve bi-sırri vilâyetike
yâ ‘Alî yâ ‘Alî yâ ‘Alî edriknî edriknî edriknî yâ sâhibe’l-cemâli ve’l-kemâli yâ ze’l-heybeti ve’lcelâl
allahümme bi-hakki’l-Hüseyni ve ceddihi ve ebîhi ve ümmihi ve ehîhi ve benîhi neccinâ
min külli hemmin ve gammin bi-rahmetike yâ erhame’r-râhimîne yâ mükallibe’l-kulûbi ve’lebsâr9
kallib kulûbenâ ve basarinâ bi-hakki rızâ’ike ve rü’yeti’l-müştâkîne’l-ahyâr lâ fetâ illâ
‘Alî lâ seyfe illâ Zülfikâr hû dost10
Tercümân-ı Dâr (Dâr Duâsı)
Bism-i Şâhın reyyenâ zalemnâ enfüsenâ ve in lem teğfirlenâ ve terhamnâ lenekûnenne
mine’l-hâsırîn11 Allah Allah yüzüm pîrde özüm dârda erenler meydanında Hak Muhammed
‘Alî yolunda canım kurban tenim tercümân bu fakirden ağrınmış (gücenmiş) incinmiş
karındâş var ise dile gelsün bile gelsün Allah eyvallah
Tercümân-ı Tâc
Allah Allah erenler aşkına kemter kemine yüzüm hâk eyledim rûy-ı zemîne giyüben
Kaygusuzdan tâc-ı ‘izzet hû diyelim erenler demine ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan
ve Hüseyin ve ‘Alî-i bülende-râ salavât erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Tercümân-ı Vudû (Abdest Duâsı)
Etevezzeülî istibâhati’s-salâvat li-vücûbihî kurbeten ilâllahi te‘âlâ hû12
Tercümân-ı Niyet-i Gusül (Boy Abdestine Niyet Duâsı)
Neveytü en yeğsule li-def ‘i’ş-şerî‘ati li’s-salâvat li-vücûbihi kurbeten ilallâhi te‘âlâ dost13
Tercümân-ı İkrâr (İkrâr Duâsı)
hamdullah kim men oldum bende-i hâsı Hüdâ14 cânu dilden aşkıla hem çâker-i âli
‘abâ râh-ı zulmetden (zulüm yolundan) çıkup doğrı yola basdım kadem, hâb-ı gafletten (gaflet
uykusu) uyandım, cân gözün kıldım, güşâ On iki İmâm bendesiyim men gürûh-ı nâciden
yetmiş iki firkadden oldum berî dahi cüdâ mezhebim Hak Ca‘feridir işitbâhım (şüphem) yok
menim pîrim üstadım Hacı Bektâş kutb-i evliyâ Hak deyüp bel bağladım ikrâr virüp erenlere
mürşidim oldu Muhammed rehberimdir. mürtezâ ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve
Hüseyin ‘Alî-râ bülend-i salavât
Şerh-i Ziyâretnâme ( Ziyaretname Açıklaması)
Bu ziyâret-nâme muharremü’l-harâmın onuncu günü sabah namazı vakti gün doğmadan
yüz on def ‘a kırâ’at oluna.
Cem ERDEM
252 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
Du‘â’-i Ziyâretnâme (Ziyâretnâme Duâsı)
Allahümme’l-‘an evvele zâlimin zaleme hakki Muhammedin ve âhiri tâbi‘in lehü
‘alâ zâlike allahümme’l-‘ani’l-‘usâyete’lletî câhedeti’l-Hüseyin ve şâye‘at ve tâbe‘at ‘alâ katlihi
allahümme’l-‘anhüm cemî‘an e’s-selâmü ‘aleyke yâ ebâ ‘abdullah ve ‘ale’l-ervâhi’lletî hallet
bi-fenâ’ike ‘aleyke minnî selâmullahi ebeden mâ bakiyet ve bakiyye’l-leyl ve’n-nehâra ve
tec‘alehüllahü âhire’l-‘ahdi minnî li-ziyâretike’s-selâmü ‘ale’l-Hüseyin ve ‘Alîyyi ibni’l-Hüseyin
ve ‘alâ ashâbi’l-Hüseyin15
Tercümân-ı Vedâ’ (Cem’den Ayrılış Duâsı)
Allah Allah kadri ve sâlik ‘îd-i sa‘âdet Mâh-ı cemâlik rûz-ı kıyâmet dem âhir oldu hem
zâhir oldu gelmek irâdet gitmek icâzet ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve Hüseyin
‘Alî bülend-râ salavât
Tercümân-ı Eşik (Eşik Duâsı)
Eşiğine koymışam men cân ile ser tâ vücudum sâf ola. Çözer eşiğinde budur hâcâtım
menim kılasın hem bu fakire bir nazar ber-cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve Hüseyin
‘Alî bülend-râ salavât
Tercümân-ı Çamaşur
Bism-i Şâh ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehüm tebdîlen ber-cemâl-i Muhammed kemâl-i
Hasan ve Hüseyin ‘Alî bülende-râ salavât16
Tercümân-ı Post (Post Duâsı)
Bism-i Şâh. Sırr-ı cemâl-i dost vech-i âdem hutûti hefti mihrâb elesti çârkûşe-i post
‘ayîn-i cem erenlerine hû dost ber cemâl-i Muhammmed kemâl-i Hasan ve Hüseyin ‘Alî
bülend-râ salavât
Tercümân-ı Meydân (Meydân Duâsı)
Allah dost hâzır gâ’ib zâhir bâtın ‘ayin-i cem erenlerinin gül cemâllerine ‘aşk olsun
Tercümân-ı Teslîm (Teslim Duâsı)
Erenler erkânı oldu imânım kalmadı gönlümde şekk-i gümânım takup ben teslimi
Hakka oldum teslîm erenler yolunda fedadır canım ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan
ve Hüseyin ‘Alî bülend-râ salavât
Tercümân-ı Niyâz (Niyâz Duâsı)
ve lillahi’l-meşrikı ve’l-magribi fe eynemâ tüvvelü fesemme vechullâhi17
Tercümân-ı Tiğ-bend (Tığ-bend Duâsı)
Hidmet-i merdâne dil-bendinî güşvâre kılmışuz biz pendinî rehber ile pîre itdik iktidâ
takdı selmân boynuma tîğ-bendini ber cemâl-i Muhammed kemâl-i Hasan ve Hüseyin-râ bülend
salavât erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 253
Tercümân-ı Ziyâreti Türbe (Türbe Ziyâreti Duâsı)
Es-selâmü ‘aleyküm hey erenler bu dünyâ varlığını terk idenler teveffenî müslimen
ve’l-hıknâ bi’s-sâlihîne18 ber-cemâl-i Muhammmed kemâl-i Hasan Hüseyin-râ bülend salavât
Tercümân-ı Hatâgerden (Hata ve Günahlarını İtiraf Edip Allah’tan Af Dileme
Duâsı)
Hatâ itdim suçum ‘afv eyle ey şâh bi-hakki Mustafâ ve hem ‘Alî şâh şehid-i Kerbelânın
sırrı hakkîçün zalemnâ Rabbenâ estağfirullah19 ber-cemâl-i Muhammmed kemâl-i Hasan ve
Hüseyin-râ bülend salavât erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Tercümân-ı Sû (Su Duâsı)
selâmullahi ‘ale’l-Hüseyin lağnetullahi ‘alâ kâtili’l-Hüseyin20
Tercümân-ı Lokma (Lokma Duâsı)
Allah Allah bu gitdi ganisi gele hak erenler berekâtın vere keremi pîr gerçekler demine
Ahşam yaturken (Okunacak duâ)
Allah Allah ahşamlar hayr ola hayırlar feth ola şerler def ‘ ola münkir münafık mât ola
Oniki imâm on dört ma‘sûm-i pâk efendilerimizin mürüvvetleri üzerime hâzır nâzır
ola ve pirimiz Hünkâr Hacı Bektâş Velî kaddese sırruhu’l-‘âlî efendimizin keremi ‘inâyetleri
üzerimize sâyebân ola ve hazreti Şâhkulu Sultan ve Mansûr Baba ve Muhammed ‘Ali Dedebaba
ve ‘Ali Baba ve Hasan Baba gözcüm ve bekcim ola fütihât-ı kerem-i ‘inâyet eyleye birlikden
dirlikden ayırmaya Rabbenâ tekabbel minnâ bi-hakki21
Ahmedin ve Haydarin hû dost
Tercümân-ı Çerâğ
Bismillah Allah Allah rûşen oldu çûn çerâğ-ı evliyâ ehl-i fakra oldu bürhân hem delili
rah-nümâ virelim candan salavât an-derûnı pîriyâ ber-revânı Ahmed Mürsel ‘Aliyyi’l-Mürtezâ
erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Tercümân-ı Hak Hayırlı
Bism-i Şâh Allah Allah kabul it hidmeti ey şehinşâh (Allah’ımız) bi-hakki Mürtezâyı
‘Alî dergâh erenlerden haklı hayırlı himmet şey’en lillah Allah eyvallah
Niyet-i Salâti’l-Fecr (Sabah Namazının Niyeti)
usalliye ferzü’s-sübhi rik‘ateyni li-vücûbihi kurbeten ilâ Allahi te‘âlâ22
Niyet-i Zuhr(Öğle [Namazının] Niyeti)
usalliye ferzü’z-zühri erba‘atü rik‘atin li-vücûbihi kurbeten ilâ Allahi te‘âlâ23
Niyet-i ‘Asır (İkindi [Namazının] Niyeti)
usalliye ferzü’l-‘asri erba‘atü rik‘atin li-vücûhi kurbeten illâ Allahi te ‘âlâ 24
Cem ERDEM
254 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
Niyet-i Mağrib (Akşam [Namazının]) Niyeti)
usalliye ferzü’l-magribi selâsetü rik‘atin li-vücûbihi kurbeten illâ Allahi te‘âlâ25
Niyet-i ‘İşâ (Yatsı [Namazının] Niyeti)
usalliye ferzü’l-‘işâ li-vücûbihi kurbeten ilâ Allahi te‘âlâ26
Niyyet-i Savm (Oruç Niyeti)
Bism-i Şâh Necefî? vilâyet bismillah Allah Allah erenlerin himmetine er hak Muhammed
‘Alinin ‘aşkına hazreti imâmı Şâh Hüseyin efendimizin niyet-i savm-ı ‘atşânına (susuzluğuna)
ve Kerbelâda şehîd olanların ervâh-ı tayyibelerine ve niyet-i savm-ı mâtem Hazret-i
Fâtımetü’z-Zehrânın şefâ‘atine düvâzdeh-i imâmân (on iki imam) ve çârdeh-i ma‘sûm-ı pâkân
(On dört Masumu Pâk) efendilerimizin şevkine ve on yedi
Kemer-beste-i kârân hazretlerinin hürmetine ve hâzır gâ’ib erenlerinin himmeti
‘âlileri üstümüze hâzır ve nâzır ola kerem-i pîr gerçeklerin demi devrânlarına hû dost yûf
münkire lağnet Yezid Mervâna rahmet mü’mine
Türbe ziyaretine girdikde okuya
Bism-i Şâh Allah Allah es-selâm ey mihr-bârı bâr-gâh-ı kibriyâ es-selâm ey cân fedâ şâh-ı
Tarik-i evliyâ es-selâm ey ehl-i şerî‘at ‘ahdi mezîdi dâ’imâ es-selâm ey tâbi‘i şer‘i Muhammed
Mustafâ ber-cemâl-i Muhammed kemâl-i imâmı Hasan imâmı Hüseyin ‘Alî-râ bülend
salavât allahümme salli ‘alâ-seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âl-i Muhammed
Türbe ziyâret idecek vakit okuya
Bism-i Şâh Allah Allah cemâlindir senin nûr-ı ilâhi yüzündür ‘âlemin mihriyle mâhî
ayağın toprağı ey mazharı hak erenler
başımın tâcı külâhı nisâr olsun sana dünya ve ‘ukbâ ki sensin dîni dünyâ padişâhı bercemâl-
i Muhammed kemâl-i İmâm Hasan İmâm Hüseyin ‘Alî-râ bülend salavât allahümme
salli ‘alâ-seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âl-i Muhammed27
Gülbeng-i Sabâh (Sabah Duâsı)
sabahlar hayr ola hayırlar feth ola şerler def ‘ ola münkir münafık mât ola sözümüz
üstün ola nefesimiz cân bula kılıncımız
keskin ola Allah Hak erenler Oniki İmâm Ondört Ma‘sûm pâk efendilerimizin
şefâ‘atinden ayırmaya doksan altı bin Horasan erleri elli yedi bin Rum sâdıkları dünyada ahiretde
yardımcımız ola Bâlım Sultan Seyyid ‘Alî Sultan Abdâl Musa Sultân Kaygusız Sultân
pîrim üstadım Hünkâr Hacı Bektâş Velî kaddese sırruhu’l-‘âlî efendilerimiz dünyada
ahirette gözcümüz ola Allah erenler namerde değil merde dahî muhtâc eylemeye
kimseye varup boyun bükdürüp hâlim şudur dedirmeye Allah Hak erenler ikrârlarımızda
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 255
sâbit kadem eyleye nûr-ı nebî sırr-ı ‘Alî pîrim üstadım Hacı Bektâş Velî üçler yediler kırklar
hâzirân gâ’ibân mühibb-i ‘âşıkân sâdıkân dem-i Kaygusız Sultân efendimizin El-hâc Muhammed
‘Alî Hilmi Dedebaba efendimizin demine hû Allah eyvallah hû dost
Sonuç
İncelediğimiz erkân-nâme Bektaşi geleneğinin bir parçasıdır; ayrıca bu eser Bektaşi
geleneğinin 19. ve 20. yy.da da canlı bir şekilde devam ettiğini göstermesi bakımından
önemlidir. Sözlü gelenekten aktarılan bu bilgiler Bektaşi inanışının derinlemesine ifade
bulması noktasında dikkate değerdir. Erkân-nâmede geçen kavramlar ve bunların gelenekteki
yeri ile anlamı üzerinde yapılacak araştırmalar, hem Türk kültürü hem de Bektaşi geleneği
hakkında daha fazla bilgi edinilmesini sağlayacaktır.
Sonnotlar
1 Bu bölümün oluşturulmasında Şevki Koca’nın “Bektaşilik ve Bektaşi Dergahları” isimli eserinden yararlanılmıştır.
2 Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla. Ey Allah’ım! Sen’sin Evvel, yoktur Sen’den Evvel bir şey. Sen’sin Âhir
(Son), yoktur Sen’den sonra bir şey. Sen’sin Zâhir (Âşikâr), yoktur Sen’den Âşikar olan şey. Sen’sin Bâtın (Gizli),
yoktur Sen’den Gizli olan şey. Ey her şeyden önce Var olan! Ey her şeyden sonra Bâki kalacak olan! Ey kişiye şah
damarından daha yakın olan! Ey dilediğini dilediği şekilde gerçekleştiren! Ey insanın kendisi ile kalbi arasına giren
(kalplere nüfuz eden, sırlara vâkıf olan)!
3 Ey en yücelerde olan ve ufukta en açık olan (görünen)! Ey hiçbir şey kendisi gibi olmayan! -ki, O her şeyi duyan ve
her şeyi görendir- Ey her şeye gücü yeten! İhtiyaç duyulanları (hâcâtı), tertemiz kılınmış Muhammed ve Âli’nin (Âl-i
Muhammed’in) hürmetine yerine getir. Salavâtı Şerife
Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla. Ey Allah’ım! Peygamberlerin efendisi ve bizim de efendimiz olan
Muhammed Mustafâ’nın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir. Ey Allah’ım! Efendimiz’in ve
Evliyânın efendisi İmam Ali el-Murtazâ’nın Nûruna salât, selam eyle (onu) bereketli kıl.
4 Ey Allâh’ım! Hanımefendimiz ve âlemlerin kadınlarının hanımefendisi Fâtımatü’z Zehrâ’nın ve O’nun anası ve
müminlerin anası olan Haticetü’l Kübrâ’nın Nûruna salât ve selam eyle (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allâh’ım! Efendimiz İmam Hasan Müctebâ’nın Nûruna salat ve selam eyle (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Kerbelâ toprağında şehit düşen İmam Hüseyin efendimizin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır
ve bereketlendir. Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Zeyne’l-Âbidîn’in Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve
bereketlendir.
5 Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Muhammed Bâkır’ın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Cafer Sâdık’ın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Mûsâ Kâzım’ın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Ali Musâ Rızâ’nın Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Takî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Nakî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir.
6 Ey Allah’ım! Efendimiz İmam Hasan Askerî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir. Ey
Allah’ım! Efendimiz İmam Muhammed Mehdî’nin Nûruna salât ve selam eyle, (onu) arttır ve bereketlendir. Allâh’ın
salavât ve selamı hepsinin üzerine olsun. Ey Allah’ım! İşte bunlar bizim İmamlarımızdır, Efendilerimiz-Sâdâtımız’dır,
Büyüklerimizdir, Şefaatçilerimizdir. Onları velî (tevellâ) edinir, onların düşmanlarından dünyada ve âhirette uzak
(teberrâ) dururuz. Ey Allâh’ım! Onları Velî-Dost edinene Sen de Velî-Dost ol, onlara düşman olana Sen de düşman
Cem ERDEM
256 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
ol. Onlara yardım edene Sen de yardımcı ol, onları terk eyleyeni Sen de kendi haline terk eyle. Onlara zulmedene
lanet eyle, onların taraftarlarına yardım eyle, zafer ihsan eyle. Onları inkâr edenlerin ayıplarını ortaya dök.
7 Onların insanlardan ve cinlerden olan düşmanlarının başlangıçtan kıyâmet gününün son ânına kadarkilerinin
tümünü helak eyle. Ey Merhametlilerin Merhametlisi olan Allah’ım! Fazl-ı keremin, cömertliğin ve rahmetin ile
bizlerde (var olan) onların sevgisini arttır, şefaatleri ile bizleri rızıklandır, bizleri onlarla ve onların taraftarları ile
sancakları altında haşreyle. Allah’ın salâtı efendimiz Muhammed’in ve Mutahhar Âli’nin Nûrunun üzerine olsun.
8 Şâh’ın adıyla. İnceliklerin sahibi olan Ali’yi çağır, sıkıntıda olduğunda onu sana yardımcı olarak bulursun
9 Allah’tan bir dileğim var. Her gam ve keder ey Allah’ım senin büyüklüğünle ve ey Allah’ın Resûlü yâ Muhammed
yâ Muhammed yâ Muhammed senin peygamberliğinin nûruyla ve yâ Ali yâ Ali yâ Ali senin velâyetinin sırrıyla
giderilecektir. Himmet eyle, Himmet eyle, himmet eyle ey güzelliğin ve kemâlin Sâhibi! Ey celâl ve heybeti olan!
Ey Merhametlilerin Merhametlisi olan Allah’ım! Rahmetinle bizleri; (İmam) Hüseyin’in, ceddinin, babasının,
anasının, kardeşinin ve oğullarının hürmetine her türlü dertten, gam-kederden kurtar. Ey kalpleri ve görüşleri
döndüren (Allah’ım)!
10 Görüşlerimizi; rızan olana ve sana yönelmiş hayırlıların görüşlerine döndür. Yoktur Ali’den güçlü yiğit, Züfikar’dan
keskin kılıç! O’dur (Allah’tır) Dost olan. Hû Dost…
11 Bism-i Şâh. [Şâh’ın (Allâh’ın) adıyla. “Ey Rabbimiz! Bizler nefsimize zulmettik. Eğer bizleri bağışlamaz bizlere
merhamet eylemezsen hüsrana düşenlerden oluruz.” [A’râf (7): 23]
12 Salâta (namaza) girişin gerçekleşmesi için vacip olan abdesti Yüce Allah’a yakınlık amacıyla (Kurbeten ilallâh)
alıyorum. Hû.
13 Niyet ettim Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallâh) ve şeriatın gidermemi istediklerini üstümden gidermek
üzere, salâta giriş için vacip olan boy abdestini almaya. Hû Dost.
14 Hamdolsun ki ben Allah’ın has kölesi oldun.
15 Ey Allâh’ım! Muhammed’in hakkına zulmeden ilk zâlime ve bu hal üzere en sonuncusuna kadar ona tâbî olana
lanet eyle. Ey Allah’ım! Hüseyin ile savaşmak üzere toplanmış, onu katletmek üzere birbirleriyle yardımlaşmış
ve kenetlenmişlere de lanet eyle. Ey Allâh’ım! Onların hepsine lanet eyle. Selam sana ey Ebâ Abdillâh! (İmam
Hüseyin’in Lakabı) ve bu ahdi söz vermeyi-gece gündüz durdukça selam yollama ahdini benden sana bir ziyaret
olarak (kabul eylesin) Allah sona erdirmesin. Benden sana Allah’ın selamı olsun, (her şey) durdukça, gece ve gündüz
sürdükçe, ebediyen. Selam olsun Hüseyin’e, Hüseyin oğlu Ali’ye (Zeyne’l-Âbidîn’e) ve Hüseyin’in ashâbına.
16 “... Dilediğimiz zaman da yerlerine benzerlerini getiririz.” [İnsan (76): 28].
17 “Doğu da batı da Allah’ındır. Nereye yönelirseniz yönelin Allah’ın vechi (rızası) oradadır…” [Bakara (2): 115]
18 “… Beni Müslüman olarak vefat ettir ve sâlihlerin arasına kat.” [Yusuf (12): 101]
19 Ey Rabbimiz (biz nefsimize) zulmettik, Allah’tan bağışlanma diliyoruz.
20 Allah’ın selamı Hüseyin’e, Allah’ın laneti de Hüseyin’in katilleri üzerine olsun.
21 Ey Rabbimiz! (dualarımızı) bizden kabul eyle
22 Sabah namazının (üzerimize) vâcip (farz) olan iki rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Allah rızasına ulaşmak-
Kurbeten ilallah) üzere kılıyorum (kılmaya niyet ediyorum).
23 Öğlenin (üzerimize) vâcip (farz) olan dört rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
24 İkindinin (üzerimize) vâcip (farz) olan dört rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
25 Akşamın (üzerimize) vâcip (farz) olan üç rekâtlık farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
26 Yatsının (üzerimize) vâcip (farz) olan (dört rekâtlık) farzını Yüce Allah’a yakınlaşmak (Kurbeten ilallah) üzere
kılıyorum.
MUHAMMET ALİ HİLMİ DEDEBABA ERKÂN-NÂMESİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57 257
27 Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed ve Âl-i Muhammed’e (Muhammed’in Soyuna-Ehli Beyt’ine- 12 İmamlara)
salât olsun
28 Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed ve Âl-i Muhammed’e (Muhammed’in Soyuna-Ehli Beyt’ine 12 İmamlara)
salât olsun.
Kaynakça
Ercan, H. (2010); Günümüzde Bektaşiliği Yaşamak, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma
Dergisi, Ankara.
Erdem, C. ve Demir T. (2010); Bektaşilik Öğretisinde Terim ve Kavramlar, Türk Kültürü ve Hacı
Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Ankara.
Ergun, S. N. (1956); Bektâşi Şairleri, Ondokuzuncu Asırdanberi Bektâşi-Kızılbaş Alevî Şairleri ve
Nefesleri / İbnü’l-emin, Son Asır Türk Şairleri, İstanbul: İstanbul Maarif Kütüphanesi.
Güzel, A. (1981); Kaygusuz Abdal, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Koca, Ş. (2005); Bektaşilik ve Bektaşi Dergâhları, İstanbul: Cem Yayınları.
Mihr, İmam İ. A. (2004); Kur’an-ı Kerim Meali, İzmir: Mihr Yayınları
Noyan, B. (1998); Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik, 1.Cilt, Ankara: Ardıç Yayınları.
Solmaz, S. (2008); Bir Bektaşi Şairi Mehmed Ali Hilmi Dedebaba ve Divanı, Türk Kültürü ve Hacı
Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Ankara.
Temren, B. (1995); Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu, Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları.
Topuzkanamış, E. (2010); Bir Bektaşî Erkânnâmesi, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma
Dergisi / 2010 / 55.
Uludağ, S. (1995); Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları.
TÜRK, Doç. Dr. Hüseyin (2010); Anadolu’nun Gizli İnancı Nusayrilik, İnanç Sistemleri ve Kültürel
Özellikleri. İstanbul, 2. Basım, Kknüs Yayınları.
Teşekkür
Muhammet Ali Hilmi Dedebaba Erkân-nâmesi’ne ulaşmamızda ve makalenin oluşturulmasında
yardımlarını bizden esirgemeyen Alaaddin DEDE ve tercümanların günümüz Türkçesine aktarılması
aşamasında bize destek olan Kemal KILIÇ’a teşekkürü bir borç biliriz.
Cem ERDEM
258 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2011 / 57
Resim: Muhammet Ali Hilmi Dedebaba’ya ait bir fotoğraf.
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)