KARIŞIK

KOYUNBABA HAZRETLERİ TÜRBESİ..FATİH İSTANBUL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KOYUNBABA HAZRETLERİ TÜRBESİ..FATİH İSTANBUL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Şubat 2016 Pazartesi

KOYUNBABA HAZRETLERİ TÜRBESİ

KOYUNBABA VE SABİRE SULTAN TÜRBESİ..
FATİH İSTANBUL





          Koyunbaba adı etrafında oluşan efsanelerden öğrendiğimize göre, kendisi Horasan’da dünyaya gelmiştir. Asıl adı, Seyyid Ali olup, Hz. Ali efradından ve sekizinci İmam Rıza’nın (Âli) on ikinci oğlu olarak kabul edilmektedir. Koyunbaba’yı Horasan erenlerinden Hacı Bektaş’ın çağdaşı ve öğrencisi olarak kabul edenler de vardır.
    Hz. Ali’nin evlatlarından olduğu iddia edilen  Koyunbaba, Kâbe’yi ziyaret ettikten sonra, çeşitli yerleri de gezerek Anadolu’ya gelmiş, Anadolu’da bir müddet dolaşmış ve nihayet Kızılırmak vadisinde Osmancık denilen bir geçit noktasında yerleşmeye karar vermiştir. Evliya Çelebi,  Koyunbaba dervişlerini anlatırken şunları söylüyor :        “Bu Koyunbaba dervişleri koyun ve kuzu gibi meler, halim, selim, iyi huylu, bekar, Allah’ı bilir, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaattan namazlarını kılar, dindar kimselerdir.”[7]  
 Koyunbaba Adının Verilme Sebebi :        Bir rivayete göre Koyunbaba tâ Horasan’dan Anadolu’ya gelinceye kadar yirmi dört saatte bir kere melermiş ki, bu hareket her gün aynı saatte olur hiç değişmezmiş. Bundan dolayı kendisine bu isim verilmiş. Yine başka bir rivayete göre, okuyucularımızın da menâkıbnâmede görecekleri gibi Koyunbaba, Osmancık’ta Adatepe denilen bir yerde koyunlarını otlatırmış. Bir gün sürüden bir koyun kaçmış. Koyun önde Koyunbaba arkada epeyce bir koşuşturmuşlar. Sonunda ikisinin de yorgunluktan   tâkatleri kesilmiş. Baba  Hazretleri , “Yâ mübarek hayvan sen yoruldun beni de Eyüp (A.S.) sabrına nail ettin” diyerek, koyunu kucaklar ve gözlerinden öper. Bu olay, asıl adı Seyyid Ali olan Koyunbaba’nın bu isimle anılmasına sebep olmuştur.       
Efsaneye göre, -menâkıbnâmede de geçtiği gibi- Koyunbaba Osmancık’a Allah’ın emri ve Peygamberin tavsiyeleri üzerine gelmiş ve o zamanın şartlarına göre stratejik  bir özelliğe sahip olan bu yere yerleşmiştir.        Koyunbaba, Osmancık’a geldiğinde burada kırk evliya vardı. Bunların başı ise, Mantıkbaba  denilen bir pir-i fânî idi. Bu veliler her gün bir evde toplanırlar Allah’ı zikrederlerdi. Her gelen veli elinde bir mum ile gelir, mumu diker otururdu. Koyunbaba bu topraklara ayak bastığı gün bu toplantıda yanan mumular söndü. Çok çaba gösterilmesine rağmen mumlar bir türlü yakılamadı. Veliler bu hâli Mantıkbaba’ya sordular. O da :        “Erenler, bu diyara Allah dostu ve tasarruf sahibi biri geldi. Bu diyar artık onun himmeti altındadır. Mumların sönüşü onun gelişine delalet etmektedir.”  dedi.       Koyunbaba’nın daha sonra yetiştirdiği talebelerini de aynı şekilde başka diyarlara gönderdiğini görmekteyiz.  Tuna Nehri boylarına gönderdiği Erişli Koca Ali bunlardan sadece birisidir.   Koyunbaba, İslamiyet’in sadece Anadolu’ya değil Avrupa içlerine de tarikatlar yoluyla gönülleri fethederek yayılıp yerleşmesinde aktif bir rol oynamış diyebiliriz. Araştırma Merkezimizin Balkanlarda yaptığı saha araştırmasına göre, Romanya’da da bir Koyunbaba türbesi bulunmaktadır. Bu da bize göstermektedir ki, Koyunbaba ile ilgili inanç unsurları  sadece Anadolu’da değil, Balkanlarda da geniş bir alana yayılmıştır. Araştırmacı-yazar Cornelia Calin Bodea Romanya folklüründe Osmanlı imajı üzerine yaptığı doktora tezinde de Koyunbaba türbesi ve Koyunbaba ile ilgili  rivayetlere yer vermektedir:        “Koyunbaba adlı efsanevî kahramanın varlığı Dobruca’daki Romen folkloründe yaygın bir unsurdur. Koyunbaba’nın şahsiyeti Babadağı kasabasını tesis eden ve gerçek bir tarih şahseyeti olan Sarı Saltuk isimli kişiye bağlı idi. Ama, Koyunbaba’nın hususi sıfatları vardır. O, doğaüstü ve basiretli bir insandır. O, Sarı Saltuk’un mezarını keşfetmiştir. Bundan dolayı o, aziz olmuştur. Romen halk geleneğine göre, bir tarih şahsiyetinin defnedildiği yer kutsal değildir. Ama, o yeri keşfeden kişi kutsal sayılır. Çünkü bu insan, yerel ahali tarafından verilen olağanüstü sıfatlar ve kutsallık ile temasa girmesi dolayısıyla özel sıfatlar elde etmiştir. Bu yüzden Koyunbaba aziz olmuş, mezarı da kutsal sayılmıştır.”   Koyunbaba hiç evlenmemiştir. Ancak Koyunbaba’nın başından geçtiği rivayet olunan ve sonu ayrılıkla biten bir aşk hikâyesinin olduğu bazı kaynaklarda yazılıdır.       Koyunbaba’nın hayatındaki önemli olaylardan biri de Fatih Sultan Mehmet ile görüşmesidir. Daha  sonra da Fatih onu ziyaret etmiştir.  Fatih, Koyunbaba’dan kendisinden bir istekte bulunmasını ve hemen yerine getireceğini söylemiş,  Koyunbaba da Kızılırmak üzerine bir köprü yaptırmasını istemiş, o da hemen köprünün yapılmasını ferman buyurmuş. Ancak Fatih’in köprüyü bitirmeye ömrü vefa etmemiştir. Köprüyü Bayazıt Han bitirmiştir. Koyunbaba’nın Menâkıbnâmesi onun hayatı hakkında bizlere önemli fikirler vermektedir. Aslında ciddi ve esaslı bir tarihi tenkide tâbî tutulduğunda, menâkıba dair eserler tarih ve edebiyata kaynak teşkil edebilmektedirler. Fakat bu menâkıbnâmelerin destânî özellikleri yanı sıra soyut tefekküre dayanan bir nevi düşünce ve ahlak sistemi de vardır. Tarikatların ve velilerin dayandıkları tasavvuf, insanla Allah, insanla kainat ve insanla insan arasındaki münasebetleri kapsamlı bir şekilde tespit eden bir dînî felsefe sistemidir. İşte veliler bu sistemin temsilcileridir.