KARIŞIK

28 Mart 2019 Perşembe

Kusem İbn Abbas türbesi. özbekistan semerkand


Kusem İbn Abbas türbesi.özbekistan semerkand









Özbekistan – Semerkand’da Büyük Şehir kabristanın içinde

‘ Şah-ı Zinda ”Özbekler Hz. Kusem İbn Abbas ‘ni Şah-ı Zinda (Yaşayan Sultan) olarak adlandırırlar . Bunun Sebebi ise ; Kusem hz.’i 7. yy da İslamı yaymak için geldiği Semerkand’da Çilehanesinde ibadet ederken Zerdüştler tarafından kafası kesilerek şehit edilmiştir. Çilehanesinde bulunan kuyuya düşen Kusem hz’i ; Özbeklere göre ölmemiş hep o kuyuda ibadet etmekte ve Özbekleri korumaktadır.
Hz. Peygamber (asv)’in amcası Hz. Abbas’ın oğludur. Annesi Ümmü’l-Fazl Lübâbe bint Haris el-Hilâliyye, Hz. Hatice (r.anha)’den sonra Müslüman olan ilk kadın olup Resûl-i Ekrem (asv)’in hanımlarından Meymûne (r.anha)’nin kız kardeşidir. Resûlullah (asv) kendisine benzetilen Kusem’i arkadaşlarıyla oynarken görmüş ve bineğinin arkasına bindirmişti.
Kusem, Hz. Peygamber (asv)’in cenazesi yıkanırken hazır bulunmuş, cesedi sağa sola çevirmiş, Resûlullah (asv)’ı kabrine yerleştirmiş ve kabirden en son o çıkmıştı. Bu sebeple Resûl-i Ekrem (asv)’e en son dokunan kişi olarak tanınır.
Kusem, Hz. Hüseyin (ra)’in süt kardeşiydi. Hz. Peygamber (asv)’den ve babasından, ayrıca kardeşi Fazl ve Talha b. Ubeydullah’tan hadis rivayet etmiş, kendisinden Hânî b. Hânî, Abdülmelik b. Muhammed b. Amr ve Ebû İshak es-Sebîî rivayette bulunmuştur.
Hz. Ali (ra)’in hilâfeti döneminde Mekke valiliğine tayin edilen Kusem, onun ölümüne kadar bu görevini sürdürdü. Kusem’in Medine valiliği yaptığı da söylenmiştir. Mekke’deki idarî görevleri yanında hac emirliği yaptı (38/658) ve fetvalar verdi.
Hz. Muâviye (ra)’in 39 (659) yılında Yezîd b. Şecre er-Ruhâvî’yi hac emîri olarak tayin etmesine karşı çıktı. Bunun üzerine Yezîd b. Muâviye kumandasında 3000 kişilik bir ordu Mekke’ye doğru hareket etti. Kusem, ordunun Mekke’ye girmesini engellemek için halka çağrıda bulunduysa da gerekli destek ve yardımı sağlayamadı. Yezîd herhangi bir mukavemetle karşılaşmadan Mekke’ye girdi. Kusem, hac emirliğine Yezîd b. Şecre er-Ruhâvî dışında birinin getirilmesi isteğini tekrarladı. Ebû Saîd el-Hudri’nin görüşü doğrultusunda hac idaresine Şeybe b. Osman getirildi.
Kusem, Muâviye döneminde Horasan Valisi Saîd b. Osman b. Affân’ın kumandasında Horasan civarındaki fetihlere katıldı. Savaşta gösterdiği kahramanlık karşılığında ganimetten bin hisse ayrılması teklif edildiyse de ganimetlerin beşe taksim edilip diğer kişilerin hakları verildikten sonra kendisine pay ayrılması gerektiğini belirtti. Fazilet ve takva sahibi olan Kusem, Saîd b. Osman’la birlikte Semerkant seferine katıldı (56/675) ve Semerkant’ta şehid oldu. Merv’de vefat ettiği de belirtilmiştir. Mezarı zamanla ziyaretgâh haline gelmiş, etrafına cami ve medrese yapılmıştır.
Semerkantlılar arasında “şâh-ı zend” (yaşayan sultan) olarak anılan Kusem’in mezarına Bâbür devrinde Mezarşah adı verilmiştir. (bk. TDV. İslam Ansiklopedisi, Kusem b. Abbas md.)

19 Mart 2019 Salı

HOCA İSHAK İSMAİL ATA TÜRBESİ..KAZAKİSTAN


HOCA İSHAK İSMAİL ATA TÜRBESİ


Kazakistan – Güney Kazakistan – Turbat kasabası

XIV. yüzyılda Taşkent ile Sayram arasındaki İspicab’da halkı irşad ile meşgul olmuştur. XIV. Yüzyılın ortalarında yazılmış olan “Hadikatu’l-Arifin”, hem genel anlamda tasavvuf, hem de ilk Yesevi şeyhlerinin düşüncelerini günümüze aktaran en eski eserlerden biridir. Kabri İspicab’ın (isficab) Hüziyan nahiyesinin Türbet diye anılan kasabasındadır. Bu kasaba bugün Kazakistan’ın güneyinde, Çimkent ile Taşkent arasındaki Kazıgurt ilçesinin doğusunda olup Turbat diye anılmaktadır. Emir Timur, mezarının üzerine bir imaret inşa ettirmiştir. Hadikatü’l-Arifî’ne göre silsile geriye doğru şöyle gider: İsmail Ata, İbrahîm Ata, Süksük Ata, Süfi Muhammed Danişmend, Hakim Ata, Ahmed Yesevî. Günümüzde mezarı. Güney Kazakistan Bölgesi’nde Lenin merkezinin Turbat köyünde yer almaktadır.

BABACI HATUN TÜRBESİ ...TARAZ KAZAKİSTAN

BABACI HATUN TÜRBESİ ...TARAZ ...KAZAKİSTAN





Türklerin Orta Asya’da İslamiyeti kabul etmeden önce mezar geleneği İslamın kabulünden sonra kısmen de olsa aynı geleneği devam etmiştir. Kabir üstüne anıt-mezar yapmak düşüncesi İslami inançlarla örtüşmemesine rağmen, 9. yüzyıldan itibaren mezar anıtları inşa edilmiştir. İslam dünyasında bilinen ilk türbe, Abbasiler döneminde (9. yüzyılın sonu) Halife Muntasır adına yaptırıldığı kabul edilen Kubbetü’s-Süleybiye’dir (Yetkin 1984: 71). Karahanlılar Devleti’nin kurucusu (960 – 1211) Satuk Buğra Han’ın ilk olarak İslamiyeti kabul ettiği bilinmektedir. Satuk Buğra Kağan’ın oğlu Harun Buğra Han 960 yılında İslam dinini devletin resmi dini olarak ilan etmiştir (Barthold 1963: 315-316-318). 10. yüzyıldan itibaren Müslümanlığın Türkler arasında yaygınlaşarak güçlenmesine rağmen mezar geleneği değişmekle birlikte ölen önemli kişilerin mezarlarını anıtlaştırma düşüncesi devam etmiştir. Bu anlayışla birlikte yeni inançlar ve âdetler bölge şartlarına göre farklı biçimde mezar türleri ortaya çıkmıştır. Basit tipteki mezarlarla birlikte ünlü kişilerin mezarlarını anıtsallaştırma yoluna gidilmiştir. Bu mezar geleneğinin Karahanlı, Gazneliler ve Büyük Selçuklularda da devam ettiği görülmektedir. Horasan ve Türkistan coğrafyasında, 10. yüzyıldan itibaren türbe veya mezar yapı örneklerine rastlanmaktadır. Türbe mimarisi esas olarak 11. ve 12. yüzyılda Gazneliler, Karahanlılar ve Büyük Selçuklular dönemlerinde günümüzdeki Azerbaycan, İran, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan topraklarında yaygınlaşmıştır. Bu dönemlerde Buhara (Özbekistan) şehrinde Samanilere ait en erken tarihli kübik gövdesi kubbeyle örtülü, tuğla malzemeli İsmail Samani (907) türbesidir (Tuncer 1986: 13, Cezar 1977: 112-115).

16 Mart 2019 Cumartesi

Alihan Baba Türbesi.. İzmir – Tire

 Alihan Baba Türbesi.. İzmir – Tire









Alihan Baba Türbesi.. İzmir – Tire İlçesinde Yeni camiinin güneyinde Alihan sokak’da
Aydınoğulları ile Horasandan gelen Alihan Babaya aittir. Evliya Çelebiye göre Alihan Baba Tire ve çevresinde bazı yapılar ile vakıflar yapmıştır.
Alihan Zaviyesi, her ne kadar vakıf kayıtlarında ve sicillerde Beylik Döneminin erken isimlerinden olan Alihan Baba Sultan üzerine kayıtlı ise de büyük olasılıkla daha önceye uzanmaktadır. Zira, Alihan’ın babası Ahi Mehmet’in de bir zaviyesi vardır. Ve bu zaviye oğlu Alihan’a kalmıştır. Bu zaviye, Beylikler Devrinden günümüze ulaşmış en önemli ve en eski zaviyedir. İki katlı bir yapı olup Alihan Sokak’ta bulunan zaviyenin alt katı türbedir. Zaviye girişi güney cephedendir. Alt kat güney batı köşesine yerleştirilen beş basamaklı merdiven oldukça dardır. Merdivenden sonra ana mekan öncesi tonoz yapılı bir girişe ulaşılmaktadır. Girişin kuzey yönünde mihrabi görüntülü bir ocaklık vardır. Batı duvarında önceleri pencere olma olasılığı bulunan bir niş yer almaktadır. Giriş bölümünün doğusunda bir kemer vardır. Kemerin kuzey ve güney cephelerinde derinlikli, oldukça uzun ve dar birer ışıklık bulunmaktadır. Zaviye kare plana yakın bir şemaya sahiptir. Kuzey ve doğu cephesi evlerle çevrili olan zaviyenin batı ve güneyinden yol geçmektedir. Türbede Alihan’ın oğlu Hoca Hasan yatmakta, ancak halk bu türbeye Alihan Türbesi demektedir. Türbe kare planlı olmakla birlikte zaviyenin batıdan sokulmasıyla planı dikdörtgensel bir görüntüye dönüşmektedir. Türbe kapısı doğu yönündendir. Güney ve doğuda mazgal tipi birer pencere yer almaktadır. Bina, dış cepheden farkedilemeyen konut tipi bir görüntü içermektedir. Türbede 1330 yılında ölen Hoca Hasan’ın dışında kitabesiz bir mezar daha vardır ki, muhtemelen Hoca Hasan’ın eşine aittir. Alihan’ın Tire halkı içinde hala yaşayan inançlara kaynaklık ettiği söylenebilir. Mesela, eşyalarını kaybedenler,
Ali Dede, veli dede
Üç kulhüvallahi bir elham adağım olsun Kayıbımı buluver Alhan Dede
.”
diyerek, Alihan Dede’den yardım isterlerdi. Hatta, Tireliler, 1916 yangınının tüm Tire’yi yok etmesini onun önlediğine inanırlar.
Alihan’ın Tire’deki merkez zaviyesi dışında, Orta Medrese ile Kırtepe ve Yeğenli zaviyeleri de vardır. Şehri ikiye ayıran Tabakhane Deresinin önemli sayıdaki köprüleri Alihan adına 1334 tarihini taşımaktadır. Evliya Çelebiye göre Aydınoğulları ile Horasan’dan gelen Alihan Baba Sultan Tire ve Aydın’da birçok eser yaptırır. Aydın’daki külliye Alihan Camii, Alihan Medresesi ve oğlu İsmail için inşa ettirdiği türbeden oluşur. Aydın’da da Tire’de olduğu gibi Alihan Türbesi olarak bilinen yapıda diğer oğlu Şeyh İsmail yatmaktadır. 1391 tarihli kitabeye sahip olan bu türbe Alihan sokakta yer almaktadır.

9 Mart 2019 Cumartesi

Kırklar Makamı (İsmail Efendi)

Kırklar Makamı (İsmail Efendi)



Erzincan Merkeze bağlı Çağlayan Beldesi'nde Kırklar Makamı (İsmail Efendi) Hz. Türbesi, Girlevik Şelalesi’nin güneydoğusundadır. Munzur Dağı’nın eteklerindeki bu mekân, gözlerden uzaktır. Aşağıdan bakıldığında görülmesi oldukça güçtür ancak ziyaretgâh, hâkim bir noktadadır.

Hasan Emmi (baba) türbesi -Nevşehir

Hasan Emmi (baba) türbesi -Nevşehir



Yazları kış, kışları yaz meyvesi getirdiği rivayet edilir.
Hasan Emmi türbesi
Nevsehir - Göreme yolu üzerinde bir türbe vardi. Nevsehir Belediyesi, sehrin çikisindaki yolu genisletme gayesiyle, bazi tadilâtlar yapti. Bu arada yolun genisletilmesi ve gidis - gelisli bir yolun yapilmasina da karar verilmisti.
Yol yapimi türbenin bulundugu yeri de' içine aliyor ve türbenin yikilmasi icab ediyordu. Fakat bir gün Belediye Baskanina bir sikâyet geldi.
azi isçiler ellerinde kazma oldugu halde türbeyi yikmak istiyorlar, fakat yikamiyorlardi.
Bu hâdise üzerine halk ve belediye baskani türbenin bulundugu mevkie geldiler ve elleriyle türbeyi yikmak istediler.
Fakat Allah Teâlâ, onun yikilmasina müsaade etmedigi takdirde nasil yikacaklardi.
Türbeyi yikmak için kazmayi alip da elini kaldiran isçilerin elleri, halkin bakislari arasinda havadan inmiyor ve adam yikmaktan vazgeçip geri çekildigi zaman ise, hiçbir sey yokmus gibi eski haline avdet ediyordu.
Bu durum karsisinda, Belediye türbeyi yikmaktan vazgeçti ve gidis - gelisli yol türbenin sagindan ve solundan verilerek türbe iki yolun ortasinda kaldi.
Hasan Emmi türbesi olarak bilinen bu türbe yikilamayan türbelerin içinden sadece bir tanesidir. Bunun gibi birçok türbe yol yapimlarinda olsun, bazi tasfiye hareketlerinde olsun, oldugu yerleri muhafaza etmisler ve yikimlarina müsaade etmemislerdir. Bunlardan birisi de Balikesir'deki Hasan Baba türbesidir.
Hasan Baba Türbesi de, Hasan Baba Çarsisinin yapimi zamaninda, bir türlü yikilamamis ve oldugu yerde çarsinin ortasinda kalmistir.