Müslüman Türklerin Develi’deki ilk tarihi zenginlikleri Selçuklular dönemine rastlar.Bugün Dev Ali, Seyit Şerif, Hızır İlyas Türbeleri ile Siva Sitti Hatun Camii (1282) ve Hz.Ali’nin atı “Düldül’ün kaya üzerindeki Hz.Ali’nin atı “Düldül’ün ayak izi bugün ayakta kalan somut kültür hazinelerimizdir.
1071’lerde bu bölgeye gelip yerleşen Develi Obası Oğuz Boylarının Üçok kolunun Kınık boyundan olup, Deniz Han'ın soyundandır.Hiç bir belgeye dayanmayan fakat “Develi” ile özdeşleştirilen “Dev Ali “ arasındaki ilişki bize göre en önemli tarihi bir hatadır. Neden? Çünkü “Develi “24 Oğuz boyları”ndan Kınık boyuna mensup bir obadır.Dev Ali ise türbesinin okunabilen kitabesi: “Besmele, Kelime-i tevhid v’ el kabrü’l methale es-seyyidi es- Seyyid… Ali el merhum…”şeklindedir ve tarih yoktur veya silinmiştir.Ancak isim olarak Seyitler seyidi Ali olarak anılmaktadır.Kaldı ki bu okunuş bile kitabenin çok silik olması dolayısıyla tam olmadığını da belirtelim.
Hele bir de Dev Ali’nin Selçuklu Sultanı Melikşah’ın oğlu gibi gösteren şecere düzenlemelerinden artık vazgeçilmelidir.Bu resmen Türk tarihinin tahrifidir ve büyük bir vebaldir.Hele bu bilgiler doğru mudur, demeden bir bilgi analizinden geçirilmeden doğru bir bilgi kabullenip üzerine balıklama atlayıp yazılarına malzeme yapanlar da taşıyıcı olarak daha büyük bir vebal altındadırlar.Geçmişini aramak çok güzeldir ama biraz da kaynak eserleri okuyarak doğru bilgilenmek de kalem sahiplerinin üzerine düşen en büyük görev değil midir ?
Bu konuda haftalar öncesi, aynı sütunda “Bazı hataları düzeltmek” başlığıyla bir yazı yazmış ve yanlış bilgilerde ısrarcı olmanın Türk tarihine haksızlık yapılması noktasında yanlışlıklarını belirtmiştik Umulur ki bu bilgi kirliliğinden vaz geçilir!
Geçen günlerde Yunanistan’daki develi Rumları üzerinde internette gezinirken, Dimetoka’da bir Bektaşi babası dikkatimi çekti: Develi Dede
Kimdir bu Develi Dede?
Elimde alevi-bektaşi dünyamız üzerinde bir hayli temel kaynak olmasına rağmen, hayatı hakkında bir bilgi edinemedik.
Bu konuda elde ettiğimiz bilgiler şunlardır ki bu bilgileri Yunanistan'da Selânik'de bulunan Makedonya Enstitüsii’ ndeki bilgilerden çıkardık.Bu konuda arşivimizdeki bilgiler ile Makedonya Enstitüsü’nden elde ettiğimiz bilgileri harmanladığımızda şu bilgiler demetini sunmak mümkün olacaktır.
Daha önce de belirtmiştik. Develi üç büyük sürgünle karşılaşmıştır. Bunlardan birinci Kadı Burhaneddin (XIV.Asır sonları), ikincisi ise 1474'de Develi yöresini Osmanlı topraklarına katan Şehzâde Mustafa ve Gedik Ahmet Paşa zamanında.Bunlardan üçüncüsü de 1915 yılındaki Everekli Ermenilerin tehciridir.
Bu sürgünlerin sosyolojik sonuçları üzerinde bugüne kadar, yöremizle ilgili bir kalem oynatılmamıştır.Bu da bilgi eksikliğine sebep olmaktadır.
Ancak çok iyi biliyoruz ki ilk iki sürgün sonucu Anadolu'nun bazı yerlerinde on bir adet Develi adlarıyla köylerin bulunması bu zorunlu göçlerin neticesidir. Bu bakımdan ilk dönemlerine dair Develi hakkında bilgiler dikkatli takip edilmelidir. Sadece Anadolu içerisine değil,bir kısmı da Rumeli’ye göçürülmüştür.
İşte Develi Dede de çok muhtemeldir ki bu sürgün sebebiyle buraya göçürülen Develilerden biridir.
Bu tezimizi kuvvetlendirecek bir bilgi kırıntısı da şöyledir. Dimetoka kayıtları üzerine yapılan bir çalışmada şu bilgiler yer almaktadır:An-karye-i mezbûr Develi bin Hâce 'Ali ve Durduhan bin Muhammed ve 'Ali bin Nebî adları geçmektedir.Anlamı şudur:Adı geçen köyde Hoca Ali oğlu Develi, Muhammed oğlu Durduhan ve Nebi oğlu Ali.
Bizim Dev Ali, türbesindeki kitabeye bakarsak “seyyidler seyidi” olarak anılmaktadır. Bir yönüyle O Develi Obası’nın reisi, kitabesinde de belirtildiği gibi aynı zamanda bir de dini liderdir. Kolonizatör Türk dervişlerini hatırlayalım. Hoca Ahmet Yesevi öğretilerinden nasiplenmiş ve Anadolu’yu Müslümanlaştırmak için bir misyon almış bu alp-erenlerin Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük rolleri olmuştur.Öyle görülüyor ki bizim Dev Ali de bu görevi yüklenmiş ve eski adı Gabadonya olan bu bölgenin hem obanın adı olan Develi adının verilmesi ve hem de bölgesinin Müslümanlaşmasında önemli rol oynamış bir alp-erendir.
Rumeli bölgesine Develilerin göçüsü Fatih zamanında olmalıdır ki bu da tarihi bir hakikattir. Zira Kadı Burhanettin zamanında Türkler Rumeli’ye geçememişlerdi. Bu itibarla dediğimiz gibi bu göçüş Anadolu’dan göçürülen Türkler buralara yerleştirilmişlerdir.
İşte ele aldığımız Develi Baba tahminimize göre Develi’den buraya yerleştirilen Türklerdendir.Nitekim bizce Develili olmasını kanıtlayan bir nokta da Dev Ali şuurunu bütün yönleriyle kabul etmesi ve ad olarak almasıdır.Acaba babasının adı Ali olmasın?Zira değişik mezar taşlarında Ali, Muhammed,Ebubekir,İsmail ve Nebi adları Develi tarihinin erken dönemlerinde sıkça rastlanan isimlerdir.
Bu bölgede Yeniçerilerin Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’yi pir olarak kabul ettikleri düşünülürse Bektaşilik bu bölgede erken dönemde yerleşmiş bir düşünce sistemidir.
Trakya da bulunan tüm Ehli Beyt’e bağlı ocakların kökenleri hala sınırlarımız dışında Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya, Romanya, ve Bulgaristan da bulunmaktadır.
İşte Develi Baba da bu bölgelerdeki Bektaşi ocakları etkisiyle Bektaşi olmuş ve Dedegan kolunda ilerleyerek dede olmuştur.
Bektaşilik sisteminin düşünce sistemi Hünkar Hacı Bektaş-i Veli’dir ama bu düşünce sistemini esaslı kurallara bağlayan Balım Sultan (?-1518)dır.
Ama Dimetoka bölgesi Bektaşileri çok önceden olmalıdır.Nitekim Rumeli ve Trakya bölgesi bektaşiliği şöyle özetlenir:Balım sultan evveli Bektaşi erkanı uygulayan Trakya’da ki Ehl-i Beyt tarikatları şunlardır:
1.Seyyid Ali Sultan erkanı uygulayan Kızıl Deli Bektaşileri
2.Seyyid Ali Sultan erkanı uygulayan evladiye kolu olan Ali Koç Baba Bektaşileri.
Ama Dimetoka bölgesi Bektaşileri çok önceden olmalıdır.Nitekim Rumeli ve Trakya bölgesi bektaşiliği şöyle özetlenir:Balım sultan evveli Bektaşi erkanı uygulayan Trakya’da ki Ehl-i Beyt tarikatları şunlardır:
1.Seyyid Ali Sultan erkanı uygulayan Kızıl Deli Bektaşileri
2.Seyyid Ali Sultan erkanı uygulayan evladiye kolu olan Ali Koç Baba Bektaşileri.
3.Otman Baba’ya bağlı olan Bektaşiler Babailer olarak bilinmektedirler. Hasköy ve Deliorman bölgesinden gelenler. musahipli ve müsahipsiz olarak bilinirler.
Öyle zannediyorum ki Develi Baba da bu ocaklardan Seyyid Ali Sultan erkanı uygulayan evladiye kolu olan Ali Koç Baba Bektaşilerindendir.
Bu köy ve civarları 1826 yılında 2. Mahmut’un Bektaşiliği yasaklaması sonrası bu civar tekkelerinin zorla Rufai ve Halveti tarikatlarına girdirildiğini orada bizzat araştırma yapan Kenan Oflaz tespit etmiştir
Sultan 2.Mahmut Bektaşi Ocaklarını kapattığı sırada Dimetoka’da şu dedeler ve zaviyeleri vardı:Develi Dede yanında Abdal Dede,Ahi Dede,Çakmak Dede,Demir Dede, Hasan Dede, Karagöz Dede, ,Nasuh Dede, Timurtaş Dede, Yağmur Dede;
Demirhan Baba, Mürsel Baba, Şahin Sufi Sultan, Şeyh Dede Sultan, Şeyh Sultan Baba,Timur Baba, manevi liderler olarak görev yapıyorlardı.
Görüldüğü gibi Develi insanlarından tarihe intikal eden şahsiyetler üzerinde durulurken bu göçlerin sonuçlarını ve yetişen bu insanlarımızın hayatlarını arşiv kayıtlarına bakarak çıkarmak da bir sorumluluktur diye düşünüyorum. Sakın bazıları “Bektaşi imiş diyerek, müstehzi bir hal almasınlar. Unutmayalım bunlar tarihi bir gerçektir.Develi Dede’nin yaşadığı dönemde Havadan Köyü’ndeki Ağaç Erili Şeyh İbrahim ve Sindelhöyük’ teki Nebi Sultan da birer Bektaşi dedeleridir. Bunların hepsi de bizim insanlarımızdır ve bu toprakları bize emanet eden mana erleridir.
Çağdaş Develi Gazetesi; 23.02.2012