KARIŞIK

16 Şubat 2016 Salı

ÜÇPINARLI HAYRETTİN HOCA TÜRBESİ BALIKESİR

ÜÇPINARLI HAYRETTİN HOCA TÜRBESİ

BALIKESİR

      Üçpınarlı hayrettin efendi Balıkesir velilerindendir mübarek kabir Balıkesir Kayabey mahallesinde kayebey camisinin bahçesindedir.Fatih sultan Mehmet ile oğlu Sultan Beyazıt döneminde yaşamış alimlerdendir Kutbül Arifindir.

KIZ DEDESİ..BALIKESİR

KIZ DEDESİ..BALIKESİR

Yatır Muharrem Hasbi Koray lisesi karşısında bulunmaktadır.Bu mezar Sultan Beyazıt'a hocalık yapmış değerli bir alim olan Hoca Sinan efendiye aittir.1930 lu yıllarında burası garipler mezarlığıydı yakınlarının ziyarete gelen okuma yazması olmayan bir kişi bu türbenin kapısının üzerinde bir ad olmadığını görüp gelişi güzel seçtiği bir mezar taşını bu türbenin üstüne koyar. Bu mezar taşı bir bayana ait olduğu için daha sonraki yıllarda türbe Kız dedesi olarak anılmaya devam eder.

Kız dedesi

BARDAK KIRAN DEDE Balıkesir

BARDAK KIRAN DEDE  Balıkesir 

Dinkçiler mahallesinde bulunmaktadır kimliğiyle ilgili bilgi yoktur. sadece savaşlarda askerlere su dağıtan birisi olduğu rivayet edilmektedir.

  Halk özellikle hıdrellez günleri ziyaret eder dilek ve dualarda bulunurlar. Dileklerini bazıları kağıtlara yazar kabir üzerine bırakırlar bazıları ise çaput şeklinde etrafında ki ağaçlara asarlar. 1 yıl sonra ise bu duaları kabul olanlar testi ve bardakları kabir üzerinde kırarak adaklarını yerine getirirler.

     Her zaman ziyaret edilen bu yatır 5 mayıs'ı 6 mayısa bağlayan gece büyük ziyaretci akınına uğramaktadır. Etrafında hayırseverler tarafından lokmalar dökülmekte, topraktan yapılmış testi ve bardak satıcıları gelmektedir. Ziyaretler isesabahın ilk ışıklarına kadar devam etmektedir.




ARAP KILCI DEDESİ ..BALIKESİR..

ARAP KILCI DEDESİ ..BALIKESİR..

Aygören mahallesinde eskiedremit yolu ile yenisi arasında emin ağa caminin hemen altında çıkmaz arada bulunmaktadır.
Osmanlı devletinde konar göçer yörükler vergiye tabi unsurlardır. Yörüklerin arasında karakeçili yörükleri Osman beyin aşiretinden olduğu için ayrıcalıklı görülen her zaman farklı tutulan aşirettir. Yörüklerin vergilendirilmeleri mal,hizmet yada para olarak alınmaktadır. Bu vergiler yörükhan zabitleri denilen kişiler tarafından toplanır ve devlete iletilirdi.Karakeçili yörüklerinin vergilerinin  önemli bir kısmı mekke ve Medine gibi kutsal yerler için harcanırdı.Bunun için Karekeçili yörüklerine Harmeyin, Muhteremeyn aşiretide denilirdi.
     Balıkesir çevresindeki Karekeçili yörükleri devlete vergi olarak "Kıl" verilirdi her yıl belli aralıklarla Balıkesir abahanesine merasimle bu kıllar teslim edilir ve burada imal edilen abalar osmanlı ordusu yeniçeri ve sipahi askerleri için kullanılırdı.  Karekeçili yörüklerine Balıkesir seriyye sicillerinde "kıl donlu cemaat" de denilirdi.Vergi düzeni içerisinde kılların toplanması abahaneye satılması elde edilen paranın götürülüp mekke ve Medine gibi kutsal  yerlerde harcanması için bir görevli bulundurulurdu.Genellikle seyyid ve şerif olan bu görevlilere Hacı yada Nakib-ül eşraf denilirdi.Bu zatlar Hz.Peygamberin soyundan gelen seyyit ve şerif olanların hizmetiyle görevli oldukları için halk arasında büyük hürmet görürlerdi.
 Burada yatan zat "kıl" vergisinin yönetimiyle görevli olan muhtemelen Hz Pygamberin soyundan gelen kişidir.Kılcı arap hacı olarak anılan bu kişi zamanla Arap Kılcı dedesi olarak bilinmeye başlamıştır.  

ARAP KILCI DEDESİ
ARAP KILCI  DEDESİ
7- İBRAHİM DEDE Halk tarafından Allah(CC) kabul edilen İbrahim Dedenin kabri  Sındırgı Hisaralan köyünde bulunmaktadır.


İbrahim dedeyle ilgili köylüler tarafından anlatılan Menkibesi: Vaktiyle hizmetini yaptığı zengin bir  Ağa, hacca gitti ve orada bir gün canı helva istedi  Onun bu arzusu İbrahim Dede’ye malum olunca koştu ağanın hanımına. 
- Bir sahan helva yapar mısın? 
- Olur, ama ne yapacaksın? 
- Birine göndereceğim. 
O esnada Ağa, Mekke’de, çadırında namaz kılıyordu. Selam verince, bir sahan helva gördü yanında.Yeni pişmiş, sıcacık. 
“Biri bırakmıştır” diye düşündü. Afiyetle yiyip dua etti gönderene. 
Ancak sahan yabancı gelmedi ona.“Bu, bizim sahana ne kadar da benziyor” diye geçirdi içinden. Ve hacdan döndü... 
Hanımı, eşyaları arasında helva sahanını görünce şaşırdı. 
Ve sordu hayretle: 
- Bu sahan evdeydi. Sende ne arıyor? 
- Evde miydi? 
- Evet, ben bununla helva yapıp, İbrahim Dede’ye vermiştim. O günden beri bu sahanı arıyorum. 
Ağa da olanları anlatınca bilmece çözüldü.
( İbrahim dedeye hürmeten köyde davul çalınmaz ve köylüleri tarafından yılda iki defa adına hayırlar yapılır)

İbrahim dede türbesi
İbrahim dedenin türbedarı

İbrahim dedenin kabri

ARAP KILCI DEDESİ ..BALIKESİR

ARAP KILCI DEDESİ ..BALIKESİR

Aygören mahallesinde eskiedremit yolu ile yenisi arasında emin ağa caminin hemen altında çıkmaz arada bulunmaktadır.
Osmanlı devletinde konar göçer yörükler vergiye tabi unsurlardır. Yörüklerin arasında karakeçili yörükleri Osman beyin aşiretinden olduğu için ayrıcalıklı görülen her zaman farklı tutulan aşirettir. Yörüklerin vergilendirilmeleri mal,hizmet yada para olarak alınmaktadır. Bu vergiler yörükhan zabitleri denilen kişiler tarafından toplanır ve devlete iletilirdi.Karakeçili yörüklerinin vergilerinin  önemli bir kısmı mekke ve Medine gibi kutsal yerler için harcanırdı.Bunun için Karekeçili yörüklerine Harmeyin, Muhteremeyn aşiretide denilirdi.
     Balıkesir çevresindeki Karekeçili yörükleri devlete vergi olarak "Kıl" verilirdi her yıl belli aralıklarla Balıkesir abahanesine merasimle bu kıllar teslim edilir ve burada imal edilen abalar osmanlı ordusu yeniçeri ve sipahi askerleri için kullanılırdı.  Karekeçili yörüklerine Balıkesir seriyye sicillerinde "kıl donlu cemaat" de denilirdi.Vergi düzeni içerisinde kılların toplanması abahaneye satılması elde edilen paranın götürülüp mekke ve Medine gibi kutsal  yerlerde harcanması için bir görevli bulundurulurdu.Genellikle seyyid ve şerif olan bu görevlilere Hacı yada Nakib-ül eşraf denilirdi.Bu zatlar Hz.Peygamberin soyundan gelen seyyit ve şerif olanların hizmetiyle görevli oldukları için halk arasında büyük hürmet görürlerdi.
 Burada yatan zat "kıl" vergisinin yönetimiyle görevli olan muhtemelen Hz Pygamberin soyundan gelen kişidir.Kılcı arap hacı olarak anılan bu kişi zamanla Arap Kılcı dedesi olarak bilinmeye başlamıştır.  

ARAP KILCI DEDESİ
ARAP KILCI  DEDESİ

KABAKLI BABA TÜRBESİ..BALIKESİR

KABAKLI BABA TÜRBESİ

  Balıkesir merkeze 15 km uzaklıkta kabaklı köyünde bulunmaktadır.  Rivayetlere göre hacca giden tarla sahibi hizmetçisine buğday ekmesini söyler ancak bu yerlere kabak eken kişi hac dönüşü buğday ek dediği yerlerde kabak görünce kızar ve kabağa sopayla vurur.kabak kırılır içinden ise buğday çıkar.diğer kabaklardan da çıkınca tarla sahibi bu zatın ermiş olduğunu kabul eder. Bu ermiş zat ölünce mezarıda buraya yapılır.köyün adıda kabaklı köyü olarak kalır.
      Bu kişinin 5-6 yüzyıl önce Arabistandan gelme biri olduğuda söylenmektedir.Bundan dolayı Arap dedesi de denmektedir.
KABAKLI BABA

KABAKLI BABA

BALIKESİR TÜRBELERİ

TÜRBELERİ

1-PAŞA SULTAN Karesi beyliğinin kuruluş döneminde 1300'lü yıllarda yaşamış Karesi beyinde de hocalığını yaptığı rivayet edilen ilimizin ilk önemli manevi sultanlarındandır. Kabri Aygören Mahallesinde Karaoğlan camisinin yanınındadır


Paşa sultan türbesi


PAŞA SULTAN

-BALLICA SULTAN Bu türbeden yatan zat evliyaullahtan Geyikli baba ve hanımı balım sultanır.Bu kişiler  Sultan Orhan zamanın da yaşamış Bursa'nın fethinde bulunmuş ve hocasının işaretiyle Balıkesir'e Şimdikiyerine yerleşmiştir.
BALLICA SULTAN

BALLICA SULTAN


BALLICA SULTAN

HASAN BABA TÜRBESİ: 
 Bursa’da metfun bulunan Büyük veli Emir Sultan'ın halifesi olan Hasan Baba dindar ve alim birisidir.O, şimdi kabrinin bulunduğu ve o zamanlar Arap Hanı'nın bir odası olan yerde yaşadığı için "Öldüğüm zaman beni buraya gömersiniz" diye va­siyet etmiş, öldükten sonra da bu vasiyeti yerine ge­tirilmiştir. Hasan Baba'nın halife olmadan önce Zağ­nos Paşa Camii'nin helalarını temizlediği de söylen­mektedir. Münzevi bir hayat sürmesine rağmen son derece alim bir zat olduğu, ilimizde Ayak Dedesi adıyla bilinen yatırın sahibi Şeyh Semseddin Efen­di'nin müridi olduğu da bilinmektedir. 
HASAN BABA TÜRBESİ

KUŞADASI TÜRBELER

KUŞADASI TÜRBELER
Kuşadası Osmanlı döneminde önemli bir ticaret merkezi idi ve sığla sancağının merkezi konumundaydı.   Halkın çoğunluğu teşkil eden Müslüman-Türk nüfusunun eğitildiği ve irşad edildiği medreselerde eğitim veren din alimleri kadar, çeşitli tarikatlara mensup tekke ve dergahların postnişinleri yani tekke şeyhleri de vardı. Halkın sevip ve saydığı bu alimler vefat edince türbeleri yapıldı ve halk bu türbeleri çeşitli vesilelerle ziyaret ederek hem saygı gösterdi hem de dertlerine şifa aradı. 17. Yüzyıldan itibaren Kuşadası merkez ve çevresinde türbelerin sayısı çoğalmaya başlamıştır. Medrese alimleri genellikle şehrin ana mezarlıklarına ve cami hazirelerine gömülmüş ve türbeleri buralara yapılmıştır. Tekke ve dergah şeyhleri ise vakıf arazileri olan dergahların bahçelerine defnedilmişlerdir.  Ne yazık ki İtalyan işgali ve bilhassa Yunan işgali sırasında bu türbelerin çoğunun talan edildiği, tahrip edildiği ve ortadan kaldırıldığını biliyoruz. Düşman tahribatından kurtulan türbelerimizde Kuşadası turizminin gelişmesi ile adeta yok edilmişlerdir. Bugün Kuşadası merkez ve civarında  günümüze ulaşan çok az sayıda türbe vardır.

 
1. ADALIZADE TÜRBESİ

Adı :                                   Adalızade Mezarlığı ve Türbesi
Tescil tarihi:                 
 06.11.1191                 
Sayı :                               
  2238               
Pafta No :                      
 19 J-II pafta, 639 ada, 4-5  parsel              
Tescil eden kurum:   
 İzmir II nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu (1)

İlçemizin en eski ve tek mezarlığı özelliğini uzun yıllardır korumakta olan  bu mezarlık Kuşadası Türkmen mahallesi sınırları içeresindedir.  İçinde uzun servi ağaçlarının  bulunduğu ve  insana huzur veren  bir  ortamın olduğu bu mezarlık şehrin merkezini ikiye bölmektedir. 
Mustafa bin Hamza adında  “ Adalızade “ lakabı ile tanınan 17. Yüzyıl önemli Osmanlı bilgini ve evliyasına padişah tarafından ihsan edilen  korulukta bulunan medrese ile başlamış ancak bu bilginin 1677 yılında vefat etmesi ve bu koruluğun tam ortasına yapılan türbe etrafında oluşmuştur.  Kuşadası halkı tarafından evliya kabul edilen bu zatın türbesi etrafına definler başlamış ve zaman içerisinde geniş bir mezarlık haline gelmiştir. Bir zamanlar çok geniş bir alanı kaplayan Adalızade mezarlığı yoğun göçle gelen defin işlemleri ile tamamen dolmuş durumdadır ve  artık defin işlemleri durdurulmuştur. Kuşadası Adalızade mezarlığı ,  Kuşadası Belediyesinin ve Aydın Müze müdürlüğünün ve  Aydın Anıtlar Bölge kurulunun gözetimi ve denetimi altındadır


 2. SAKIZ DEDE TÜRBESİ

Adı :                                   Sakız Dede Türbesi
Tescil tarihi:                  21.11.2001                 
Sayı :                                 10227                        
Pafta No :                       19 J-II pafta, 1594 ada, 3 parsel                
Tescil eden kurum:    Türkiye Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu (2)

Hacı Feyzullah Mahallesinde bulunan Sakız Dede türbesi Kuşadası’nın önemli  türbelerinden biridir. Türbenin kitabesi veya bilgilendirici herhangi bir kaydı bulunmamaktadır. Kubbe ile örtülü olduğu ve kubbeden kare plana geçişin pandantiflerle sağlandığı düşünülerek restitüsyon projesi hazırlanmıştır. Bu tip türbe planları Anadolu Selçuklular zamanında başlamış ve Osmanlılar zamanında da devam etmiştir. Bu yüzden Sakız Dede türbesi 16.yüzyıl ile 19.yüzyıl arası bir tarihte yapılmış olmalıdır. Giriş kısmı yapının kuzey batı köşesinde yer alır. Yapı ile sokak arasında kot farkı olduğundan yapıya üç basamaklı bir merdivenle ulaşılır. Sakız Dede’nin sandukası türbenin ortasında yer alır. Mumyalık katı olmadığı için sanduka doğrudan mezarın üzerine gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Sanduka tabut şeklindedir ve harçla yapılmıştır. Yapının doğu ve batı duvarlarındaki sıva tabakası bu bölümlerde eskiden birer pencere olduğunu göstermektedir. Aydın Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun 20.09.2007 gün ve 1109 sayılı kararı ile  türbenin röleve projesi onaylanmıştır. Aydın Müze Müdürlüğü denetiminde temel araştırma kazısının yapılmasını takiben restitüsyon ve restorasyon projeleri yine Aydın Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun 20.03.2008 ve 1412 sayılı kararı ile uygun bulunmuştur. Yapının restore edilmesi için çalışmalar devam etmektedir.  Sakız Dede namı ile ilçemizde türbesi bulunan kişinin kim olduğu ve kimin için yapıldığı hakkında bir bilgi ne yazık ki bulunmamaktadır. Çeşitli kaynaklarda  tarihimizde Fetret Devri diye bilinen ve Çelebi Mehmet tarafından sona erdirilen dönemde devlete isyan eden Simavna kadısı  Şeyh Bedrettin’in müritlerinden Börklüce Mustafa olduğunu ileri süren çeşitli kaynaklar vardır. İsyanı kanlı bir şekilde sona erdirilen Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal ile birlikte binlerce müridi idam edilmişlerdir. Sakız Dede’nin Börklüce Mustafa olduğu iddiası Tire’nin  Gökçen köyünde idam edilmesi ve naaşının sonradan gizlice kaçırılarak Kuşadası’na gömülmesidir. İddiaya göre Sakız Dede türbesi etrafında Bektaşi Cevraki mezarlığının varlığı, türbe yakınlarında bir Alevi-Bektaşi cem evinin bulunması, iki oluklu mahallesinde yüzyıllardır aşure geleneğinin devam etmesi ve türbenin mumyalık kısmının olmaması, vb. tezler ileri sürülmektedir.(3)


 
3. SOĞUCAK  KÖYÜ  TÜRBESİ

Soğucak köyü türbesi  eski mezarlık mevkiinde bulunan ve günümüzde harap halde bulunan kübik gövdeli bir eserdir. Eğilimli bir alan üzerine taş ve tuğla ile imal edilen türbenin üst örgüsü ve duvarların büyük bir bölümü yıkılmıştır. Kalan kısımlarda duvarlarında kasetleme tekniğinin uygulanmaya çalışıldığı görülmektedir. İzlerden üst örgüsünün kubbe olduğu ve kubbe yuvarlağına pandantiflerle geçiş yapıldığı anlaşılmaktadır. Girişi doğu cephesinde yer alan türbenin iç mekanında sarık şeklinde başlığa sahip mezar taşı mevcuttur. Yapının çevresindeki mezarlıkta bulunan mezar taşlarının bazılarının üzerinde hicri 1131 Miladi 1718 ve hicri 1191 Miladi 1777 tarihleri okunmaktadır. Yöre sakinleri türbenin güneyinde bir cami bulunduğunu, uzun yıllar önce yıkıldığını ifade etmektedirler. Kitabesi bulunmayan türbeyi, kübik gövdesi, kubbe örtüsü ve duvar işçiliği bakımından diğer örneklerle karşılaştırarak 14. veya 15. Yüzyıla tarihleyebiliriz. Soğucak köyünün tarihi çok eskidir ve Anya ismiyle Soğucak yerleşiminin Bizans döneminde kadar uzandığı bilinmektedir. Anya karyesi (köyü) ile ilgili ilk Osmanlı bilgileri I. Murat’ın tahta çıkmasından sonra düzenlenen 1421-1438 tarihleri arasında kayıtları tutulan “ mufassal tahrir defterlerinde “ yer almaktadır. (4)

4. SİNAN DEDE TÜRBESİ

Sinan Dede türbesi Kuşadası’na 10 km uzaklıktaki Kirazlı köyündedir. Köy camisinin yanı başında küçük evlerin arasında kalmış, köyün, küçücük kalan ilk mezarlığının bir köşesinde, 15–20  metrekarelik bir odacık içinde ebedi istirahatını sonsuza kadar sürdürecek olan merhum Sinan Dede yatıyor. 0 küçük baraka içindeki Sinan Dede'nin mezarının üzerine Arap harfleriyle yazılı, yeşil bir örtü örtülmüş, normal mezardan oldukça büyük, tahta kapısının çengeli geçirilmiş, sanki ziyaretçilerini bekler gibi upuzun  yatıyor. Halk arasındaki inanışa göre özellikle çocuğu olmayan" kadınların burayı ziyaret  ettikten sonra, çocukları olduğu inancı  yaygındır. Selvi ağaçları arasında kalmış olan o, eski muhteşem mezarlığın köşesinde anıt bir  mezar gibi duran Sinan Dede türbesini,  Türkiye’nin birçok yerinden ziyaretçileri ziyaretine gelerek dua edeler, adakta  bulunurlar, mum yakarlar. (5)

 5. YAREN DEDE MEZARI

Kirazlı’dan Kuşadası yönüne giden yolun üçüncü kilometresinde, Dere boğazı mevkiinden sağa kıvrılan toprak yoldan gidilir. Ortalama iki buçuk km. kavun, karpuz, tütün, susam tarlalarının yanından geçerek, toprak yolun solunda. Aslanlı Mağarasının hemen beş yüz metre berisinde, bir ağacın yanı başında ebedi istirahatını sürdüren Yaren Dede’yi görüyoruz. Mezar taşının üstünde şu yazıt var. ‘’Allah baki Yaren Dedesi ruhuna Fatiha ". Ağaç dallarının üstüne bez ve ip parçaları bağlanmış, niyetler tutulmuş, istekler birbiri ardına sıralanmış, ulu insan merhum Yaren Dede’ye yüzlerce dualar edilmiş. Yaren, dilimize Farsçadan geçmiş bir kelime olup, arkadaş, dost anlamına gelmektedir. 0, Allah'ın sevgili kulu olmuş, yaşamında Allah yolundan ayrılmamış, insanlara arkadaş olmuş; dost olmuş, sıkıntıda olan insanlara yardım için Allah'a yalvarmış, yakarmış, sonra da ermiş erenlerden olmuş. Bugün Yaren Mağarasına da adını veren Yaren Dede halen insanlara "yarenlik" ediyor. Yaren Dede dostça kal. Allah’ın selamı üzerine olsun. Bundan sonra da hiç yalnız kalmayacaksın. (6)
 6. BAYRAKLI DEDE

Kuşadası ilçesi Bayraklı Dede mahallesi Derici Mustafa Gürbüz Anadolu Lisesi yakınlarında bulunan bu türbe ve içindeki mezar hakkında yeterli bilgi yoktur. Halk arasında Bayraklı Dede olarak bilinen bir pir hakkındaki bilgiler muhtelif rivayetlerden ibarettir. Kimliği bilinmeyen kişiler tarafından bir ara kapısına “ Şehitler Türbesi “ levhası asılan ve Sivil Toplum Kuruluşları tarafından verilen sert tepkiler üzerine tekrar  kapısına Bayraklı Dede türbesi levhası asılan bu türbe ve içindeki mübareğin kim olduğu bir an önce araştırılmalı ve halkımız bu konuda bilgilendirilmelidir. (7)















İbrahim-i Sânî ..ıslahiye

İbrahim-i Sânî ..ıslahiye


Anadolu Aleviliği içerisinde yer alan Tahtacıların dedelerinin bağlı olduğu iki ocaktan birisi, İbrahim-i Sânî Baba hazretlerine aittir. İbrahim-i Sânî, İbrahim Baba veya Bölükbaşı diye halk arasında anılıyor. Ona "Bölükbaşı" dnmesi, asker olmasından kaynaklanıyor. Islahiye'nin 3 km. batısında Çerçili Köyü'nde Ziyaret mevkiinde İbrahim-i Sânî'nin türbesi bulunuyor. Köyü halkı, Sünni olup, türbenin bakımı, onarımı, ziyarete açık tutulma işini İbrahim Gürocak'ın çocukları Ali ve Mustafa yapıyor.

ibrahim-baba-t-rbesi.jpg

Şeyh Necmeddin Türbesi ..ahlat

Şeyh Necmeddin Türbesi ..ahlat
Ahlat, Ergezen Mahallesinde Erzen Hatun mezarlığında Erzen Hatun Kümbeti yanındaki Şeyh Necmeddin Kümbeti, portal kitabesinden öğrenildiğine göre Üzeri kare biçimde yükselen piramidal külahla örtülüdür. Bu bakımdan da benzerleri arasında tek örnektir. Diğer kümbetler hep silindirik biçimde, konik külahlıdırlar. Şeyh Necmeddin tarafından 1222 ‘de yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzeride iki kitabe bulunmakta olup bunlardan birisi vakfiye,diğeri de kümbetin yapım kitabesidir. 

Bu kümbet dört köşe oluşu ile diğer kümbetlerden ayrılıktadır. Kümbetin 5.17 X 5.18 m. ölçüsünde küçük kare bir kaidesi vardır.Alt kattaki mumyalığın kuzey cephesinden yedi basamaklı bir merdivenle aşağıya inilmekte,buradaki yay kemerli bir kapıdan mumyalığa girilmektedir. Üzeri sivri beşik tonozla örülü mumyalığın batı ve doğu kenarında iki mazgal penceresi bulunmaktandır. 

Üst kat kare planlı olup kesme taştan yapılmıştır. Doğu cephesindeki iki taraflı dört basamaklı bir merdiven ile çıkılan giriş kapısı kümbetin en gösterişli ve en süslü bölümüdür. Giriş kordon şeklinde yuvarlak hatlı dikdörtgen çerçeveler içerisine alınmıştır.Dar ve uzun olan buradaki kapının iki köşesine sütuncukların bulunduğu uzun kenarlı sivri kemerli kapı nişi yerleştirilmiştir. Giriş kapısının üzerinde kündetin vakfiyesi yerleştirilmiş, bunu mukarnaslar tamamlamıştır. Bunun üzerine de kümbetin diğer kitabesi konulmuştur. 

Kümbetin beden duvarları sivri kemerlerle bölünmüş ve rozetlerle bezenmiştir. İç kısım son derece sade olup kıble duvarı ortasına dikdörtgen mihrap nişi bulunmaktadır. Türbenin batı ve kuzey yüzlerindeki pencereler Bursa kemerli nişler içerisine açılmıştır. Kümbet bir süre mescit olarak kullanılmıştır.Vakıflar Genel Müdürlüğü kümbeti l966-1967 yıllarında restore etmiştir.