KARIŞIK

17 Mart 2016 Perşembe

HZ.ALİ..ailesi

HZ.ALİ..ailesi
Hz Ali, hicretten 20 yıl önce dünyaya gelmiştir. Allah Resulü'nün amcası Ebu Talib'in en küçük oğludur. Annesi Fatima binti Esed b.haişam'dır. Kureyş kabilesinin haşimi koluna mensuptur. Asıl adı; Ali b.Ebi Talib b.Abdi'l Muttalib b.Haşim b.Abdi Menaf b.Kusayy b.Kilab b.Mürre b.Ka'b b.Lüey el-Kureşi el. Haşimidir. Künyesi Ebu Hasan veya Ebu Türab'tır.Bazılarına göre de Mürteza  ve Esedullahi'ı-Galib diye adlandırılır. Müeteza, Allah'ın razı olduğu kişi mânâsına kullanılan bir lâkaptır. Esedullahil-Galib ise Hz. Ali'nin bir şecaat ve cesaret kahramanı olarak gerek Bedir'de, gerekse Hendek'te mübarezeye çıkması ve katılmış olduğu bütün savaşlarda göstermiş olduğu performanstan dolayı verilmiştir. Ebu Türab'a gelince; Medine döneminde Nebiler Serveri bir defasında damadı'nın evine gitmişti Kızı Hz.Fatıma, kocası ile arasında hafif bir tartışma geçtiğini ve evden ayrıldığını söyledi.Bunun üzerine Hz. Ali'yi aramaya koyulan Allah Rasülü onu mescidde uyurken buldu. Mübarek ayakları ile Hz. Ali'yi dürterek "Kum ya Ebu Türab"dedi. Mânâsı "Kalk ey toprağın babası" demekti.Allah Resulü'nün söylediği bir lâkap olması sebebiyle Hz.Ali,böyle anılmayı çok severdi. Hz. Ali cennetle müjdelenen on sahibiden dördüncüsü ve Ehl-i beytin birincisidir.
Hz. Ali'nin babası Ebu Talib'in, geliri az, ailesi kalabalıktı. O sıralarda Mekke'de bir kıtlık hüküm sürdüğünden peygamber efendimiz amcası Abbas'a "Ey amca,kardeşinin çoluk çoçuğu çok olmakla masrafı da çoktur. Buna mukabil geliri azdır. Ona yardımcı olmak lâzımdır. Aile geçimindeki yükünü hafifletelim. Her birimiz bir oğlunu alalım," teklifinde bulundu. Bu teklifin, amcası Ebû Talib tarafından kabulü ile Hz.Ali beş yaşından itibaren Resûlullah ile yaşamış, Resûl-i Ekrem'in tâlim ve terbiyesinde yetişmiştir.
Hz.Ali dokuz veya on yaşında Müslüman olmuştu. Hz. Hatice'den sonra ilk Müslüman olan kişi Hz. Alidir. Rivayetlere göre Hz.Ali'nin Müslümanlığı şöyle gerçekleşiyor; Bir gün Hz. Ali, Allah resulü ile Hz. Hatice'yi namaz kılarken görür ve "Bu nedir?" diye sorar. Nebiler Serveri "Bu Allah'ın kendisi için seçtiği ve onun için peygamberler gönderdiği dinidir."der ve "Seni ortağı olmayan bir tek Allah'a iman etmeye, Lât ve Uzza putlarını reddetmeye çağırıyorum."diyerek onu İslâm'a davet eder. Hz.Ali "Bu benim, daha önceden hiç duymadığım bir şey Babama sormadan hiç bir şeye karar veremem". Cevabını verir. Fakat Hz. peygamber o günlerde dini açıktan anlatmaya başlamadığı için  bunun duyulmasını istemez ve Hz. Ali'ye "Ey Ali! Müslüman olmasan bile,bunu gizli tut. Kimseye söyleme"  der. O gece Hz. Ali derin düşünceler içine dolar. Ertesi gün Allah Resulü'ne giderek Kelime-i şahadet getirir ve Müslüman olur.
Hz. Ali ortaya yakın kısa boylu, koyu esmer tenli,iri siyah gözlü olup, sakallı sık ve genişti. Hz. Ali çok fedakar bir insandır. Onun Resül-i Ekrem uğrunda gösterdiği fedakarlık ve o'nu kendine tercih etmesi her türlü takdirlerin üstünüdür. Hz.Ali Medine-i Münevvere'de, Mescid-i Nebevinin inşasında çok çalışmış, bizzat sırtında taş ve toprak taşımıştır. Başta Bedir,Uhud ve Hendek harpleri olmak üzere, Resülullah bütün gazvelerinde bulunarak, fevkalâde gayret ve kahramanlıklar göstermiştir.
Bedir Savaşı     =>       Hz.Ali birçok azılı müşriki öldürmüştür.Savaşa katıldığında 25 yaşında idi.
Uhud savaşı     =>       On altı kılıç darbesi almıştır.
Hendek savaşı  =>       Müşriklerin en azılıları ile savaşmıştır.
Tebük seferi     =>       Ali seferde bulunmamıştır.
Hayber'in fethi=>         Ali kalenin kapısını koparıp,kalkan olarak kullanılmıştır.
Yemen savaşı   =>       Ordu başkomutanlığı yapmıştır.
Hz. Ali şecaat ve kahramanlığı ile tanınmasına rağmen, düşmanlarıyla dövüşürken onlara acır ve haddi tecavüz etmezdi. Çok cesurdu, her yaptığı işi,insanlığın iyiliğini düşünerek yapardı.Ayrıca çok şevkatli ve merhametliydi. Hz. Ali, servet sahibi değildi. Buna rağmen çok cömert, çok kerimdi. Son derece mütevâzı,alçak gönüllü idi. Bu yüzden peygamber efendimiz, Aliyyü'l-Murtaza'yıp ek çok severdi. Sevgili kerimesi Hz. Fatima'yı, o'nunla evlendirmişti. Hz. Fatima'dan Hasan, Hüseyin, Zeynep ve Ümmü Gülsüm isimlerinde 4 evladı olmuştur. Hz. Ali, Hz. Fatima hayatta iken ikinci bir kadınla evlilik yapmamıştır. Fakat onun vefatından sonra başka hatunlar alıp ve cariyeler tutup onlardan diğer evlatları olmuştur. Şunlardır;
Erkekler           => Muhammed ül-ekber, Abbas, Osman, Cafer, Abdullah, Muhammed ül-evsat, Yahya, Avn, Ömer-ül-ekber, Muhammed_ül_asgar, Ubeydullah, Ebu Bekr.

Kızlar               => Rukiye, Ümmülhasan, Remle-tül-kübra, Ümmü hani, Meymune, Zeyneb suğra, Ümmü gülsüm suğra, Fatime, ümmülkiram, Ümmü saleme, Ümmü cafer, Cemane, İmame ve nefise'dir
Hz. Muhammed'in ölümünden sonra, onun yerini alacak halifenin seçimi Müslümanlar arsında büyük bir sorun oldu. Bazıları Hz. Muhammed'in bu görevi Hz.Ali'ye verdiğini ve halifeliğin onun hakkı olduğunu savundular. Ama Hz.Ali'nin de bulunduğu 6 kişilik bir kurul uzun tartışmalar sonunda Hz. Ebubekir'i halife seçti. Başlangıçta bu seçimi onaylamadığı halde Müslümanlar arasında karışıklık çıkmaması için sonuca razı olan Hz.Ali, kendisinden önceki ilk üç halife (Ebubekir,Ömer ve Osman) döneminde yalnızca din işleriyle uğraştı. Ama Hz. Osman'ı öldüren ayaklanmacıların isteği üzerine 656'da halifeliği kabul etmek zorunda kaldı.
Hz. Muhammed'in eşi Hz. Ayşe,ilk Müslümanlar'dan Talha ve Zübeyr ile Suriye valisi Muaviye Hz. Ali'nin halifeliğine karşı çıktılar. Basra'ya geçerek, Hz. Osman'a karşı olanlardan çoğunu öldürdüler. Irak'ın ikinci büyük kenti Kûfe'den sağladığı destekle Basra'ya giden Hz. Ali önce Talha ve Zûbeyr ile uzlaşmayı denedi ama sonuç olmadı. Hz.Ayşe'nin bindiği deve nedeniyle "Cemel (Deve) vakası" olarak bilinen bu ayaklanma, iki Müslüman ordu arasındaki savaşı Hz. Ali'nin kazanmasıyla bastırıldı.
Hz. Ayşe ile yandaşları Talha ve Zübeyr'i yendikten sonra Hz. Ali bir elçi göndererek Suriye Valisi Muaviye'den kendisini halife olarak tanımasını istedi. Hz. Osman'ın öcünü almaya kararlı olan Muaviye bu isteği geri çevirince. 657'de iki taraf arasında savaş başladı. "Sıffın Savaşı"  olarak adlandırılan bu çarpışmalarda Hz. Ali'nin ordusu üstün durumdayken, Muaviye'yi destekleyen eski Mısır valisi Amr bin As'ın önerisiyle askerler mızraklarının ucuna Kuran sayfaları taktılar. Hz.Ali'nin askerleri de Kuran'a uygun olarak çözülmesi kararlaştırıldı ne var ki Muaviye'nin hakemi Amr bin As, Hz. Ali'nin hakemi Ebu Musa'yı etkiledi ve sonuçta Hz. Ali halifelikten alınarak yerine Muaviye seçildi.
Hz. Ali'nin askerlerinden bir grup bu hakimliği ve Muaviye'nin halifeliğini Kuran'a aykırı bularak ordudan ayrıldı. Hariciler denen bu toplulukla savaştıktan sonra Kûfe'ye çekilen Hz. Ali bu kentte bir harici tarafından zehirli bir kılıçla vurularak öldürüldü.(661) 
Hz. Ali hakkında söylenmiş hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;
*"Allahü tealâ bana dört kişiyi sevmemi emretti. Ben de onları seviyorum "Bunlar kimlerdir? denildikçe," Ali onlardandır. Ali onlardandır ve Ebûzer, Mikdad ve Selmân'dır."
*"Ali, dünya da, âhirette de benim kardeşimdir."
*"Ali, cennette sabah yıldızı gibi parlar."
*"Ben ilmin şehriyim, o şehrin kapısı Ali'dir."
*"Ali bendendir,bende ondanım,onu bütün mü'minler sever."
*"Ali'ye bakmak ibâdettir.Ali'yi inciten beni incitmiş gibidir."
* Münafıkların kalbinde dört kimsenin muhabbeti toplanmaz; Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (r.a)."
*"İmanın alametleri vardır: Birinci alâmeti Ali'yi sevmektir Ali iyilerin rehberidir. Ona yardım edene yardım edilir. Ona sıkıntı vermeye uğraşanın kendisi perişan olur. Cennet üç kimseye âşıktır; Ali'ye, Selman'a ve Ammâr'a."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.