KARIŞIK

14 Mart 2016 Pazartesi

HORASAN BABA

HORASAN BABA..erzurum


Horasan Baba’nın türbesi Erzurum ilimizin Horasan ilçesi Cami Kebir mahallesi Türbe sokakta, çevresi taş ve çamur harçla örülü aile kabristanı içindedir. Şeyh İsmail Kemaleddin yani Horasan Baba’nın torunlarından olduğunu ifade eden emekli öğretmen arkadaşım Hurrem Horasanlı Bey’le Horasan Baba hakkında sohbet ettik .
Mezarlıktaki mezarların rus harbinde tahrip edildiği “ Rus komutan türbedeki sandukayı dağıtmış, duvarda asılı bulunan şecere ve vakıfname nushalarını yırtmış.”sonra 1960 yılların Horasan Belediye başkanı çevre düzenlemesi adı altında değişiklikler yapmış, şu durumda sadece Horasan Baba ve altı müridinin mezarı orijinal halini korumaktadır. Hepsi Türkistan usulü şami-i mezardır.
Hurrem Bey’in amcası İhsan Bey Horasan ‘nın ilk belediye başkanıymış. O’nun anlatımına göre Horasan’ dan gelen bu Alp Erenler Anadolu’nun  fethinin zeminini hazırlamakla görevliymişler. Gayeleri sadece ve sadece islama hizmet için fisebilillah gaza imiş.
Öyle ya “Şüphesiz iman edenler ve Allah yolunda muhacir olupta cihat edenler, muhakkak bunlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayandır çok merhamet edendir.” (Bakara suresi Ayet 218)
            “Ey iman edenler !  İçinizden kim dininden dönerse Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki  Allah onları sever onlar Allahı’ severler. Müminlere karşı alçak gönüllü kafirlere karşı başları yukarda ; Allah yolunda cihat ederler, dil uzatanın kınanmasından korkmazlar. İşte o Allah’ın  lütfudur, onu dilediğine verir ve Allah vasidir, her şeyi bilendir.” (Maide suresi ayet 54 )
Bu vesile ile Anadolu dağlarına  cihat yazan Şeyh İsmail Kemalettin ‘e çevresinin ve oymağının  hürmet ve bağlılık duygularından dolayı eski adı Üskühat köyü olan bu beldeye b Horasan ismini vermişler o tarihten beri bu isimle anılmaktadır. 962 yıl evvelinden beri bu ismi taşımaktadır.
Kıymetli hemşerimiz Abdurrahim  Şerif Beygu “ Yağan Paşa’nın arkadaşı olan Horasan Baba, Horasan’dan Pasinler’e muhacir olan Türk sofilerinden birisidir. Halk bunu evliya derecesine yükseltmiş, o zamanın nüfuslu bir adamıdır. Bunun vakfiyesi kaybolmuş.  Söylendiğine göre Horasan’dan Köprüköyü’ne kadar olan arazi vakıf namesi hudutu içindedir. Horasan Baba’nın türbesi büyük harpte yıkılmış mezarı tahrip edilmiştir. Yine bu köy yakınında Hasan Baba adında eski bir Türk’ün mezarı bulunmakla beraber  suni bir tepe olan Tandır Tepe civarında kümbet de varmış. Köylüler bu tepeye Kümbetler demektedir.” (1) Horasan Baba’nın Yağan Paşa vakfiyesinde imzası olduğuna bakılırsa bununda H. 440  M. 1048 tarihinde Pasinler’e geldiği anlaşılır.”
Bu veriler ışığında Horasan Baba’nın bugünkü tarihten 962 yıl önce hayatta olduğu ve daha önceki  tarihlerde buralara gelip yerleştiği anlaşılıyor. 
1978 – 1980 Yılları arasında Horasan Lisesi’nde öğretmenlik yaptığım dönemlerde halktan dinlediğim bir rivayete göre Horasan Baba ile  Hasan Dede birlikte Horasan ‘dan gelmiş buraya yerleşmek istemişler. Aras Nehri’ni geçerken Horasan Baba elindeki asasını okuyarak nehire vurmuş, nehir ikiye ayrılmış. Horasan baba önden Hasan Dede peşinden yürüyerek nehri geçmişler. Ayaklarına baktıklarında Horasan Baba’nın ayakları ıslak, Hasan Dede’nin ayakları ıslanmamış. Bunun üzerine Horasan Baba Hasan Dede’ye hitaben ruhlarımızı teslim ettiğimizde seni yukarı beni aşağı bir yere defin etsinler demiş.
Ölümlerinde Hasan Dede        ( devrin dervişlerinden) Cami-i Kebir mahallesindeki tepe üstüne Horasan Baba da Mahallenin içine defin edilmiş.
“ Ceyhun Nehri bentleri her yandan açıldı ve Horasan’ı istila maksadıyla Maveraü’n-Nehir den halk gelmeye başladı.” (2 ) Maveraü’n-Nehir’den Horasan’a , oradan Azerbaycan yolu ile buralara gelip Türk ve İslam alemi için çok çok önemli olan Sultan Alparslan’ı en büyük İslam gazi ve Fatihleri payesine yükselten, Malazgirt Meydan Muharebesi’nin kazanılmasına vesile olan hayatları cihatla geçen şeyhimiz Alp Erenimiz Horasan Baba , Hasan Dede ve arkadaşlarının ruhu şad makamları cennet olsun. 

       Kaynakça: (1) Erzurum Tarihi anıtları Kitabeleri S.237. A.Ş.BEYGU
                           (2) Prof. Osman Turan ( Selçuklular ve İslamiyet s. 35)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.