Munzur Ocağı’nın talipleri Erzincan, Kemah ve Tunceli’nin çeşitli yerlerindedirler. Erzincan eski Valilerinden Ali Kemali’nin Erzincan 1931 adlı eserinde verdiği bilgilere göre Sultan Munzur evlâdı; Tunceli Ovacık kazasının Ziyaret, Erzincan’ın Kiştim Köyü ve Başköynahiyesinde bugünkü Tunceli / Ovacık ilçesiKoyungölü (Kedek veya Çedage) Köyü civarında yaşayan bir ağa ve ağanın koyunlari gütmek için yanına aldığı Munzur isminde bir çoban varmış. Munzur'un ağası Hac zamanı hacca gitmiş. Ağa hacda iken Munzur bir gün ağasının hanımının yanına gelir ve,
- Hatun, ağamın canı sıcak helva ister. Helvayı yaparsan ben kendisine götürürüm, der.
Ağanın hanımı önce şaşırır, sonra ’’Herhalde zavallı çobanın canı sıcak helva istiyor, doğrudan söylemeye dili varmıyor, utanıyordur. Ağasını da bahane ediyor.Kendisine bir helva yapayım da yesin’’ der. Helvayı pişirir bir bohçanın içine bağlar ve Munzur'a:
-Al evladım götür, der.
O sırada ağa hacda zikir yapmaktadır. Zikir sırasında sağa selam verirken bir de bakar ki sağ yanında elinde bir bohça ile Munzur dikilmiş duruyor. Zikirini bitirip Munzur'a:
- Hatun, ağamın canı sıcak helva ister. Helvayı yaparsan ben kendisine götürürüm, der.
Ağanın hanımı önce şaşırır, sonra ’’Herhalde zavallı çobanın canı sıcak helva istiyor, doğrudan söylemeye dili varmıyor, utanıyordur. Ağasını da bahane ediyor.Kendisine bir helva yapayım da yesin’’ der. Helvayı pişirir bir bohçanın içine bağlar ve Munzur'a:
-Al evladım götür, der.
O sırada ağa hacda zikir yapmaktadır. Zikir sırasında sağa selam verirken bir de bakar ki sağ yanında elinde bir bohça ile Munzur dikilmiş duruyor. Zikirini bitirip Munzur'a:
--Hoş geldin evladım, burada ne arıyorsun nedir o elindeki? Diye sorar.
Munzur da: -Ağam canın sıcak helva istemişti onu sana getirdim, der.
Munzur, elindeki bohçayı ağasına uzatır. Ağası bohçayı açar ve bakar ki içinde sıcacık helva paketlenmiş duruyor. Hayretler içinde Munzur'a bir şeyler söylemek için başını çevirdiğinde bir de bakar ki Munzur yanında yok. Hac vazifesini tamamlayıp köyünedöndüğünde komşuları herkes elinde bir hediye ile hacıyı karşılamaya giderler. Munzur da, götürecek başka hediyesi olmadığından, bir çanağın içerisine koyunlarından bir miktar süt sağar ve bununla ağasını karşılamaya gider. Ağa Munzur'u görünce yanındakilere:
-Asıl hacı Munzur'dur. Öpülecek el varsa Munzur'un elidir. Önce ben öpecegim, der ve Munzur'a doğru koşar.
Munzur bu konuşmaları duyduğunda:
-Aman ağam Allah aşkına. Böyle bir şey olmaz. Ben yıllarca senin ekmeğinle, aşınla büyüdüm. Sen nasıl benim elimi öpersin. Ben sana elimi öptürmem, der ve kaçmaya başlar. Munzur önde, ağa ve yanındakiler arkasında bir koşturmaca başlar. Şimdiki Munzur ırmağının kenarında bir yere geldikleri zaman Munzur'un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz, duru birsu fışkırır. Bundan sonra Munzur kırk adım daha atar. Attığı her adımda bir kaynak fışkırır. Ve fışkıran bu sulardan bir ırmak meydana gelir. Munzur Baba Gözeleri (Çımê Munzur Bavayi), Yeşilyazı köyünün hemen bitişiği olan Ziyaret (Jiare) köyünün bitim noktasındalar. Şimdi göze sayısı azalan bu alanda bir zamanlar 40 kadar gözenin var olduğuna inanılır. Munzur'un arkasından koşanlar bu ırmaktan öteye geçmezler. Munzur'da bu dağlarda kaybolur gider. Dersim’deki inanışa göre, Munzur Baba’nın su gözeleri de kutsaldır. Dersim halkının inandığı Munzur ile, Tanrının varlıklı ve sözü geçen kişiler yanında bir çobanın da keramet sahibi olabileceğini, çoban olsa bile Tanrının sevgisine mazhar olabilecek temiz yürekli, imanlı insan olabileceği belirtilmekte, Munzur'u bu inançla tanımaktadır. Bu inanç (201) dışında Munzur ile ilgili fazla bir bilgi bilinmemektedir. Ancak Munzur dağları ve ırmağının Dersim’de korkunç bir doğa güzelliği yarattığını, vahşi coğrafyanın sarp ve engebeli dağlarından kucak kucak buz gibi soğuk suların fışkırdığını, bu coğrafyanın sadece kendisine özgü bir doğa zenginliğine sahip olduğunu belirtmekte yarar olmalı.
Her yıl binlerce kişi tarafından, ziyaret edilen su gözeleri, Munzur Baba şahsında kutsal kabul edildiğinden eskiden, aşiretler arasındaki anlaşmazlıklar, bu pınarın başında yemin (and) edilerek, eğer bir konuda anlaşma sağlanır ise topluca Munzur nehrine küçük taş atılarak sağlanır, anlaşmazlık barışla sonlanır, kurbanlar kesilerek kutlanırmış. Bugün de kimilerince de piknik amaçlı ziyaret edilen gözelerin yan taraflarında örülmüş duvarlar, yakılmış mum akıntıları Munzur Baba inancının halk üzerinde bıraktığı etkiyi yansıtan öğelerdir.
Munzur da: -Ağam canın sıcak helva istemişti onu sana getirdim, der.
Munzur, elindeki bohçayı ağasına uzatır. Ağası bohçayı açar ve bakar ki içinde sıcacık helva paketlenmiş duruyor. Hayretler içinde Munzur'a bir şeyler söylemek için başını çevirdiğinde bir de bakar ki Munzur yanında yok. Hac vazifesini tamamlayıp köyünedöndüğünde komşuları herkes elinde bir hediye ile hacıyı karşılamaya giderler. Munzur da, götürecek başka hediyesi olmadığından, bir çanağın içerisine koyunlarından bir miktar süt sağar ve bununla ağasını karşılamaya gider. Ağa Munzur'u görünce yanındakilere:
-Asıl hacı Munzur'dur. Öpülecek el varsa Munzur'un elidir. Önce ben öpecegim, der ve Munzur'a doğru koşar.
Munzur bu konuşmaları duyduğunda:
-Aman ağam Allah aşkına. Böyle bir şey olmaz. Ben yıllarca senin ekmeğinle, aşınla büyüdüm. Sen nasıl benim elimi öpersin. Ben sana elimi öptürmem, der ve kaçmaya başlar. Munzur önde, ağa ve yanındakiler arkasında bir koşturmaca başlar. Şimdiki Munzur ırmağının kenarında bir yere geldikleri zaman Munzur'un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz, duru birsu fışkırır. Bundan sonra Munzur kırk adım daha atar. Attığı her adımda bir kaynak fışkırır. Ve fışkıran bu sulardan bir ırmak meydana gelir. Munzur Baba Gözeleri (Çımê Munzur Bavayi), Yeşilyazı köyünün hemen bitişiği olan Ziyaret (Jiare) köyünün bitim noktasındalar. Şimdi göze sayısı azalan bu alanda bir zamanlar 40 kadar gözenin var olduğuna inanılır. Munzur'un arkasından koşanlar bu ırmaktan öteye geçmezler. Munzur'da bu dağlarda kaybolur gider. Dersim’deki inanışa göre, Munzur Baba’nın su gözeleri de kutsaldır. Dersim halkının inandığı Munzur ile, Tanrının varlıklı ve sözü geçen kişiler yanında bir çobanın da keramet sahibi olabileceğini, çoban olsa bile Tanrının sevgisine mazhar olabilecek temiz yürekli, imanlı insan olabileceği belirtilmekte, Munzur'u bu inançla tanımaktadır. Bu inanç (201) dışında Munzur ile ilgili fazla bir bilgi bilinmemektedir. Ancak Munzur dağları ve ırmağının Dersim’de korkunç bir doğa güzelliği yarattığını, vahşi coğrafyanın sarp ve engebeli dağlarından kucak kucak buz gibi soğuk suların fışkırdığını, bu coğrafyanın sadece kendisine özgü bir doğa zenginliğine sahip olduğunu belirtmekte yarar olmalı.
Her yıl binlerce kişi tarafından, ziyaret edilen su gözeleri, Munzur Baba şahsında kutsal kabul edildiğinden eskiden, aşiretler arasındaki anlaşmazlıklar, bu pınarın başında yemin (and) edilerek, eğer bir konuda anlaşma sağlanır ise topluca Munzur nehrine küçük taş atılarak sağlanır, anlaşmazlık barışla sonlanır, kurbanlar kesilerek kutlanırmış. Bugün de kimilerince de piknik amaçlı ziyaret edilen gözelerin yan taraflarında örülmüş duvarlar, yakılmış mum akıntıları Munzur Baba inancının halk üzerinde bıraktığı etkiyi yansıtan öğelerdir.
Munzur Baba dağından Mercan Vadisine kadar uzanan, ve dağı kısmen de sarmalayan bir birine çok yakın olan Ovacık köyleri,Yeşilyazı’dan başlayarak Karayonca , yeni adı ilePardiye (Pardi), Kızıge (Kızık), Burnağe (Burnak), Deva Pile (Büyükköy),Topuze (Topuzlu), Birdu (Çalbaşı), Hanu (Hanuşağı),Viyalıke (Söğütlü), Merğu (Cevizlidere), Çêrpazine (Arslandoğmuş), Tetu(Tatuşağı), Hulkü (Hüllükuşağı), Semku (Kuşluca) ve Bilgês (Bilgeç) köyü ve çevresindeki tüm köyler, gözelerin bulunduğu Ziyaret(Jiare) köyü mıntıkasında ki Munzur Baba’ya ve onun gözelerine kudsiyetle bakarlar.
Diğer (202) bir söylenceye göre Munzur Sultan Baba, Seyyid Nur-u Derviş Cemal'in torularından olup aynı ismi taşıyan Seyyid Derviş Cemal'in kardeşidir. Tunceli / Hozat’ta, 15 ve 16. Yüzyıl arasında, DervişCemal mezrasında yaşamıştır. Derviş Cemal’in aksineMunzur Sultan Baba bir divanedir. Yani Hakk budalasıdır (Budalaye Hakk). Başka bir deyimle Seyyitler de çok görülen bir özellik olan ve Halk tabiri ile Divane’dir. Söylencede Dersim’de diğer bir Evliya olan Düzgün Baba ile ilgili söylencelerin benzeri Munzur Baba (Munzur Sultan) için de geçerlidir (203). Bundan dolayı da Munzur Sultan Baba kendi yaşadığı mezrayı terk edip, Ziyaret köyü civarına göçer ve daha sonra orada kaybolur. Başka bir deyimle orada dağa çıkar ve bir daha kendisinden haber gelmez. Sütünü döktüğü yerden de sürekli su gözeleri fışkırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.