KARIŞIK

29 Şubat 2016 Pazartesi

SİVAS’TA YATIRLAR

SİVAS’TA YATIRLAR 


Doğan KAYA Manevî üstünlüklere sahip bu kişilere ait yatırlar Anadolu'nun dört bir tarafına yayılmış durumdadır. Sivas da yatırların fazla olduğu yörelerimizden biridir. Yüzölçümü itibariyle Türkiye’nin ikinci büyük ili olan Sivas’ın ilçe ve köylerinde araştırılmayı bekleyen onlarca türbe ve makam bulunmaktadır. doğudan batıya, kuzeyden güneye uzanan istikametlerin güzergâhında bulunmasından, buna bağlı olarak, üzerinde tarih boyu birçok hadise ve faaliyetlerin yer almasından dolayı bu sonucu tabii karşılamamız gerekir. Bugünkü tespitlerimize göre, sadece Sivas merkez ilçedeki yatır sayısı 35’tir. Bunlardan bazıları hakkında bildiklerimiz efsane şeklindedir. Bazılarını ise tarihi bilgilerle ortaya koyabiliyoruz. İnsanlar, yatırları yalnız hacet ve dileklerinin Allah tarafından kabul edilmesi için değil, aynı zamanda çeşitli hastalıklardan kurtulmak maksadıyla da ziyaret ederler. Türbede yatan zatın özelliğini kerametleri, yaşayışı, yaşadığı devir, tarikati belirtmekle beraber halkın ziyaret amacı da onun diğer ulu kişilerden farklı yönünü ortaya koyar. Biz de Sivas’taki yatırları bu çerçevede gruplandırmaya çalışacağız. Tespit ettiğimiz yatırların başlıcaları şunlardır: 1. Abdülvahhab Gazi Kimliği : VIII. yüzyılda yaşamıştır. Asıl adı Abdülvehhab bin Buht-üs-Sünevî olan Arap’tır. Peygamberimizin sancaktarı ve Battal Gazi’nin silah arkadaşıdır. Ahmet Turan Gazi ile birlikte şehit olduğu, akarsuyun cesetini şimdiki mevkie getirdiği, bir rüya sonrası yerinin tespit edildiği anlatılır. Türbesi Yukarıtekke mevkiindedir. Sivas’tan başka İznik, Elazığ’ın Kale köyü, Bayburt, Akşehir gibi beldelerde kabir veya makamları vardır. Kerametleri : 1939 Erzincan depreminde türbesinden çıkıp gökyüzündeki kırmızı bulutları eliyle uzaklaştırarak, Sivas’ı zelzeleden korur. 93 Harbinde (1877/1878) diğer erenlerle birlikte uzun cübbesi ve yeşil sarığıyla, Anadolu’nun içlerine doğru ilerleyen Rusların karşısına çıkarak onları durdurur. Cami imamının rüyasına girerek, camiden eşya çalan hırsızı ihbar eder ve yakalanmasını sağlar. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Her türlü dileği olanlar, ev sahibi olmak isteyenler, sünnet olacak çocuklar. 2. Ahi Emir Ahmet Kimliği : XIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Ailesi, Horasan’dan gelip Bayburt’a yerleşmiştir. Sivas’ta Ahi teşkilatının en önemli temsilcilerindendir. Mevlevî’dir. Türbesi Paşabey Mahallesindedir. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : İşlerinin iyi gitmesini isteyen esnaf, çeşitli dileği olanlar, hasta ve huysuz çocuğunu yedi tekke dolaştıranlar. 2 3. Ahmet Turan Gazi Kimliği : Asıl adı Ahmeri Terran’dır. Kabri, Soğuk Çermik’in tepesindedir. Bir çarpışma sırasında bu mevkide şehit olduğu için, buraya defnedilmiştir. Battal Gazi’ye yenilince, Müslüman olmuş ve onun silah arkadaşlığını yapmıştır. Kerametleri: Çarpışma sırasında atı, karşıki tepeden yaklaşık 350-400 metrelik mesafeye sıçrar ve nal izleri hâlâ durmaktadır. Şehit düşerken kayalardan sular fışkırır ve bugünkü ılıca suyu ortaya çıkar. Ilıca suyunun şifalı oluşunun sebebi bundandır. Yukarıdaki tepeden aşağıdaki çermiğe (ılıcaya) kolunu uzatarak abdest alır. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Çocuğu olmayanlar veya olup da yaşamayanlar (Çocuk olursa adı Ahmet Turan / Ahmet Duran konulur.), ev sahibi olmak isteyenler. 4. Akarcullah Baba Kimliği : Ne zaman yaşadığı ve hayatı hakkında kesin bilgi yoktur. Mezarı Sabahattin Öztürk Spor Salonunun kuzey batısında idi. Şimdi arazi düzenlemesi sebebiyle ortadan kaldırılmıştır. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Akarcası (sulu yarası) veya kapanmayan yarası olan hastalar. 5. Ali Baba Kimliği : XVI. yüzyılda yaşamıştır. Mezarı, Ali Baba Mahallesindeki kendi adıyla bilinen camidedir. Soyca, Horasan erenlerinden olduğu söylenir. Ali Baba-i Kebir olarak bilinir. Kerametleri : Padişahın “Dünyanın en iyi üç nesnesi nedir ?” sorusuna Ali Baba; “Yemek, içmek, yellenmek” der. Öfkelenen padişah önce onu hapse attırır ancak ilerleyen birkaç gün içinde ona haklı bulur ve birkaç köyü kendisine bağışlar. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Başı ağrıyanlar, ağzı çarpılanlar, korkanlar, yedi tekke dolaşanlar. 6. Arap Evliyası /Uyku Evliyası Kimliği : Türbesi Ece mahallesindedir. Hayatı hakkında bilgi yoktur. Bağdatlı olduğu, Abdülkadir Geylanî’nin soyundan olduğu söylenir. Kerametleri : Cesetinin toprak altında kaldığı yer, zamanla çöplük olarak kullanılmış, mahalleli bir miralayın rüyasına girerek kendisini oradan çıkarttırmıştır. Türbesinden çıkarak zaman zaman mahalle sakinlerinin gözüne görünüp hayır dualar etmiştir. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Uyuyamayanlar, ağlaması durmayan çocuklar, yedi tekke gezenler, 7. Arap Evliyası Kimliği : Hakkında bilinenler azdır. Bir savaş sırasında şehit düştüğü, Sivas’taki diğer Arap Evliyası ile akraba olduğu söylenir. Türbesi, Gürsel Paşa Caddesindedir. Kerametleri : Dilek dilemeye gelenler, mezarın yanında yeni pişmiş ekmek bulur. 3 Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Çeşitli dileği olanlar. 8. Arap Şeyhi Kimliği : Mezarı Paşabey Mahallesindedir. Asıl adı Şeyh Abdullah el-Haşimî elMekkî’dir. Hz. Muhammed soyundan olup rifaî şeyhidir. Sivas Kongresine katılmıştır. 1922’de öldüğünde 100 yaşından fazladır. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Aile geçimsizliği olanlar, felçliler, diğer hastalar ve yedi tekke gezenler. 9. Aziz Baba Kimliği : Geçemini çubukçulukla sürdürdüğü için çevrede; “Çubukçu Aziz Baba” olarak tanınmıştır. Evlenmemiştir. 1944’te ölmüştür. Mezarı Halifelik Mezarlığındadır. Kerametleri : Hazine bulunduğu yere gidenler, orada Aziz Baba’nın bastonunun ucuyla altınları tek tek çıkarttığını görür. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :- 10. Bun Baba Kimliği : Türbesi Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinin bahçesindedir. Mezarın baş ve ayak kısmında XIII-XIV. yüzyıla ait iki şahide bulunmaktadır. Kim olduğu hakkında bilgimiz yoktur. Halk, Bun Baba söyleyişinin yanında Mum Baba, Bum Baba Bön Baba ve Dön Baba da demektedir. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sıkıntısı ve dilekleri olanlar. 11. Çeltek Baba’nın Kardeşi Kimliği : Türbesi Eski Paşa Hamamının yanındadır. Halkın ifadesine göre Çeltek köyündeki Çeltek babanın ağabeyidir. Burada şehit düşmüştür. Kerametleri : Komşuların rüyasına girerek, türbenin temiz tutulmasını istemiştir. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Felç ve sara hasatları, başı ağrıyanlar. 12. Fettah Dede Kimliği : Akdeğirmen Mahallesinde yatmaktadır. Yanında dört mezar daha vardır ve bunlara “Fettahlar” denilmektedir. Nakşibendî tarikatinin önde gelenlerindendir. 1863’te vefat etmiştir. Sabırlı ve sakin yaradılışlıdır. Silsilename adlı bir manzum eseri vardır. Kerametleri : Şeyh İsmail Hakkı Toprak’ın rüyasına girerek, oldukça hor kullanılan türbesini mezbelelikten kurtarmasını istemiştir. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :Sivas’tan Hacc’a gidenler. 13. Göz Evliyası Kimliği : Hakkında bilgi yoktur. Mezarı, Küçükminare Mahallesindeyken ev yapımı sırasında kaldırılmıştır. Şimdi yeri belli değildir. Kerametleri : - 4 Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Göz hastaları. 14. Güdük Minare Kimliği : Türbe Küçükminare Mahallesindedir. İçinde, genç yaşta ölen Eratna Devletinin kurucusu Alaaddin Eratna’nın oğlu Hasan Bey yatmaktadır (XIV. yüzyıl). Hasan Bey zeki ve yakışıklı biridir. Sivas Valiliği yapmıştır. Mardin Artuklu beyi Melik salih Şemseddin’in kızı ile evleneceği sıra Dabaz (Ürtiker / kaşıntı) hastalığından ölmüştür. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Vücudunda ürtiker / kaşıntı / dabaz olan kimseler. 15. İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Kimliği : Nakşibendi şeyhidir. 1881-1969 yıllarında yaşamıştır. Mezarı Ulucami avlusundadır. Yare Yadıgâr adlı bir mevlit kitabı vardır. Kerametleri : Sivas’ta iken Tokat-Amasya yolunda olan trafik kazasını bilmiştir. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :- 16. İncili Hanım Kimliği : Türbesi Atatürk Sağlık Meslek Lisesi içindedir. XVII.-XVIII. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. söylentiye göre Sokullu Mehmet Paşa’nın kızıdır. Sivas’a Sarıhatipler (Sarısözen)’e gelin gelirken, cehizinde inci ile işlenmiş yorgan da getirdiği için İncili Hanım olarak anılmıştır. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri. 17. I. İzzettin Keykavus Kimliği : Sultan I. Gıyaseddin Keyhusrev’in büyük oğludur. 1219’da akciğer vereminden vefat etmiştir. Türbesi Sivas Darüşşifası içindedir. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri. 18. Kadı Burhaneddin Kimliği : Kadı burhaneddin devletinin kurucusudur. 1345-1398 yıllarında yaşamıştır. On iki yaşındayken sarf, nahiv, lügat, mantık, hesap, aruz ve hat dersleri almış, bu alanlarda önemli mesafeler katetmiştir. Bunların dışında ok atma, kılıç kullanma ve ata binmede hünerini sergilemiştir. On dokuz yaşında Hacc’a gitmiş, yirmi bir yaşında kadı olmuştur. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar, dilek sahipleri, geçimsiz eşler 19. Karakaş Baba Kimliği : Gülyurt Mahallesindedir. Yanında dört mezar daha bulunmaktadır. Hakkında bilgi yoktur. “Uyku Tekkesi” veya “Çat Baba” adıyla da bilinir. Kerametleri : - 5 Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sinir hastaları, dilek sahipleri, korkan çocuklar. 20. Kılavuz Baba Kimliği : Mezarı Kılavuz Camii girişinde soldadır. Yanında birkaç mezar daha vardır. Abdülvahhabi Gazi’nin yanında yer aldığı, birliklere kılavuzluk ettiği, yapılan savaşta şehit düştüğü söylenir. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri. 21. Kırkkızlar Kimliği : Türbe, Abdülvahhabi Gazi türbesinin güney batısındadır. XVIII. yüzyılda inşa edilmiştir. Türbede yatanın kim olduğu hakkında bilgi yoktur. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Evde kalmış kızlar, çeşitli dilekleri olanlar 22. Kırklar Kimliği : Eskiden Çayırağzı Mahallesinde olduğu söylenir. İnanca göre, “kırk papaz”ın burada bataklığa gömülüp ölmüş yahut “kırk kız”ın burada taş kesilmiştir. Kırklar adı da buradan gelmektedir. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Başında yedi cin dolaşan gelinler. 23. Mur Ali Baba Kimliği : 1805-1882 yılları arasında yaşamıştır. Asıl Adı Mehmet’tir ve Kerkük’te doğmuştur. Kadirî şeyhlerinden Şeyh Halis’in yanında yetişmiştir. Çalışkanlığından dolayı “Mur” (karınca) lakabıyla anılmıştır. Bu söz halk arasında “Mor” olarak telaffuz edilir. Şeyhinin emri üzerine Sivas’a gelmiş ve buraya yerleşmiştir, burada vefat etmiştir. Türbesi Kızılırmak Sağlık Ocağının karşısındadır. Tenbihü’sSalikin adlı bir eseri olan Mur Ali Baba aynı zamanda şairdir. Kerametleri : Hastalığına şifa bulamayan Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa’ya mektup gönderir ve mektup eline geçince iyileşeğini yazar ve dediği gerçekleşir. Türbedeki ona ait tesbihi çalanın eli-kolu tutulmuş, tesbih kendiliğinden tekrar tekkede görülmüş. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri. 24. Numan Sabit Kimliği : 1692’de Sivas’ta doğmuş, 1764 yılında yine burada vefat etmiştir. Uluanak Mahallesindeki aile kabrinde yatmaktadır. Şeyh Ahmet Efendi’nin oğludur. Müderrislik yapan Numan Sabit aynı zamanda âlim ve şairdir. Bir divanı vardır.. Buraya “Yılancık Evliyası” da denir. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Yılancık hastalığına tutulanlar. 25. Nur Baba 6 Kimliği : Mezarı Selçuk İlköğretim Okulu bahçesindedir. Divane derviş olduğu,pişmiş ekmeğe rağbet etmeyip karnını fırınlardan aldığı hamurlarla doyurduğu söylenir. Hakkın bilgi bulunmamaktadır. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri. 26. Sarılık Tekkesi (Emir Arif) Kimliği : Pulur mahallesindedir. Türbede Ahi Emir Arif yatmaktadır. Bir savaş sırasında sarılık hastalığına yakalanan Emir Arif ölürken; “Sarılık olanlar mezarımı ziyaret etsin.” diye vasiyette bulunmuştur. Söylentiye göre Emir Ahmed’in kardeşiymiş. Kerametleri : Eskiden evin yanında bulunan evdeki tandırdan her sabah sıcak ekmek çıkarmış ve bu ekmek gelenlere verilirmiş. Birgün hizmetçinin, ekmeklerin o evden çıktığını söylemesi üzerine, tandır artık ekmek vermez olmuştur. Tekkeyi ortadan kaldırmak isteyen kişi hemen oracıkta ölmüştür. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sarılık hastaları. 27. Sıtma Tekkesi Kimliği : Tekke, Çayyurt Mahallesindedir. Halk burada yatanı Şahap Dede olarak bilir. Mevlevî şeyhi olduğu söylenir. Ne zaman yaşadığı bilinmemektedir. Mezarının yerini kendisi tayin etmiştir. Kerametleri : Beddua etmesi üzerine Pepe Ahmet adındaki bir çocuğu sıtma tutmuştur, fakat Şahap Dede’nin okuması üzerine çocuk tekrar sağlığına kavuşmuştur. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sıtma hastaları. 28. Süt Evliyası Kimliği : Demircilerardı Mahallesindedir. Türbede toplam dört sanduka vardır. Velinin kimliği hakkında bilgimiz yoktur. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Doğum sonrası göğsüne süt gelmeyen hanımlar. 29. Şah Hüseyin Kimliği : Mezar, Atatürk İlköğretim Okulunun bahçesindeyken yol yapımı dolayısıyla ortadan kaldırılmıştır. Aslında evin sahibi olan kişi, ölünce evinin bahçesine defnedilmek istemiş. Zamanla halk orada yatan kişiyi erenlerden biri olarak nitelemiş, mezar yatır haline gelmiştir. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar ve dilek sahipleri. 30. Şehitler Kimliği : Şehitler Camiinin karşısında beş mezar olarak bulunmaktadırlar. Eskiden on mezar olduğu söylenir. Bir rivayete göre, Timur zamanında burada şehit düşmüşlerdir. 7 Kerametleri : Kabirlerin bulunduğu yere dükkân yapmak isteyen adam, rüyasında kendisine defalarca ikaz edilmesine rağmen isteğinden vazgeçmeyince, çalışırken düşüp ölmüştür. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri. 31. Şemseddin Sivasî Kimliği : 1520’de Zile’de doğmuş, 1597’de Sivas’ta vefat etmiştir. Asıl adı Ebü’s-Sena Şeyh Şemseddin Ahmed Es-Sivasî’dir. Sivas’ta “Karaşems” olarak bilinir. Babası Ebulbereket Mehmet Efendi, Halvetî tarikatindendir. Kendisi de Halvetiye tarikatinin Şemsiye kolunu kurmuştur. Sivasî, Amasya, Tokat ve İstanbul’da ilim ve tarikat yolunda mesafeler almış, müderrisliğe kadar yükselmiştir. Manzum ve mensur 30 eseri vardır.Meydan Camii avlusundaki bugünkü türbe 1600’de yapılmıştır. Türbede diğer aile fertlerine ait yirmi sanduka bulunmaktadır. Sivas’ta yakın zamana kadar, Hacc’a gidenler Şemseddin Sivasî’nin türbesi önünden uğurlanırdı. Kerametleri : - Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hasta çocuklar, dilek sahipleri. 32. Şeyh Akbaş Baba Kimliği : Türbesi Demircilerardı Mahallesindedir. Türbenin XVIII. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Hakkında bilgi yok denecek kadar azdır. Halkın inancına göre Akbaş Baba , Peygamberimizin sancaktarıdır. Sivas’ta şehit olunca sancağı elinden Abdülvahhabi Gazi almıştır. Akbaş Baba’ya “Küt Evliyası” da denilir. Türbede kendisinin haricinde Akbaş Baba’nın yakınlarına ait olduğu tahmin edilen dört mezar daha vardır. Kerametleri : Türbenin yanındaki çeşmeden abdest alıp tekrar türbeye girermiş. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Üç-dört yaşına geldiği halde yürüyemeyen çocuklar. 33. Şeyh Çoban Kimliği : Türbesi Şeyh Çoban Mahallesindedir. Türbede Şeyh Çoban’ın sandukasının haricinde bir sanduka daha vardır. XII. yüzyılda yaşadığı sanılan Şeyh Çoban’ın asıl adı Şeyh Hüseyin Raî’dir. Babasının çok sayıdaki sığırını güttüğü için raî “çoban” olarak tanınmıştır. Büyük mutasavvıf Ebü’l-Vefa’nın yedinci halifesidir. İslâmı yaymak ve gönüller fethetmek için Horasan’dan Sivas’a gelen bir Alperen olduğu söylenir. Kerametleri : Mezarının başında bulunan tokmak, bir savaş çıktığından ortadan kayboluyormuş. Bu tokmak Gökmedrese’ye götürülmüş daha sonra tamamen kaybolmuştur. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar, çocuğu olmayanlar, felçliler, işinde bereket umanlar. 34. Şeyh Erzurumî Kimliği : Sivas Otogarının doğusunda bulunan türbenin XIII. yüzyılın sonlarında inşa edildiği sanılmaktadır. Erzurumî, halkın ifadesine göre, din uğruna çarpışan cengaver bir yiğittir. Türbenin yanında bulunan kuyu, bugün kapanmıştır. 8 Kerametleri : Erzurumî’nin 40-50 adamı muhtelif zamanlarda türbenin etrafına çadır kurar ve onu yalnız bırakmazlarmış. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Gözü şaşı çocuklar, dilek sahipleri. 35. Yüğrük Şah Kimliği : Türbe şimdiki PTT Başmüdürlüğünün bulunduğu yerde iken bugün yoktur. Hakkında bilgi yoktur. Kerametleri : Birgün hanımına helva yaptırıp bir anda, o sırada Hac’da bulunan efendisine ulaştırır. Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Yürümesi geciken çocuklar. Bu zatların halkın gönlüne taht kurmalarında, onların hayattayken gösterdikleri birtakım olağanüstülüklerin yani kerametlerin rolü büyüktür. Ne var ki hepsinin keramet sahibi olduğunu söylememiz mümkün değildir. Nitekim yukarıda işaret ettiğimiz gibi, Sivas’ta yatmakta olan zatlar sadece bir din adamı, bir mutasavvıf değil bunların dışında bey, paşa, kadı, âlim, şair yahut sıradan insanlar da olabilmektedir. VII. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar muhtelif yüzyılllarda yaşamış olan bu kişilerin şöhreti, insani yaşayışı veya talihsiz hayatı onların sevilmelerinde önemli rol oynamıştır. Bir kısmı hakkında bilgi bulunmamakla beraber halk onun yattığı yeri kutsal, içinde yatanı aziz ve mübarek bilmiş, hakkında menkabeler vücuda getirmiştir. Tekkelerin ziyaret edilmeleri, onların vasıtasıyla Allah’tan şifa ummaları geleneği Anadolu’da yüzylıllardır sürdürülen bir gelenektir. Ancak önceki yüzyıllara oranlar günümüzde, tekkelerde yapılan bu ameliyeler pek azalmıştır. Buna rağmen yatırların toplum üzerindeki etkileri hâlâ sürmektedir. Halk, gerek şehir merkezinde gerekse - pekçok beldede olduğu gibi- yüksekçe bir tepede mekan tutmuş olan mübarek şahısların o beldenin koruyucuları olduğuna, inancı tamdır. 

Beynul Haremeyn Türbesi


Beynul Haremeyn Türbesi 

1. İslam Peygamberi Hz.Muhammed(sav)'in kızının ve amcasının oğlu Hz.Ali'nin evlatlarından Hz.Hüseyin'in Kerbela şehrinde bulunan türbesi her yıl milyonlarca insanı ağırlıyor.


İslam Peygamberi Hz.Muhammed(sav)'in kızının ve amcasının oğlu Hz.Ali'nin evlatlarından Hz.Hüseyin'in Kerbela şehrinde bulunan türbesi her yıl milyonlarca insanı ağırlıyor.

2. İslam Peygamberi'nin torunu Hz.Hüseyin ve Emevi Hükümeti'nin hükümdarı 1.Yezid'in ordularının savaşması, Hüseyin ve beraberindeki erkeklerin şehit olması ile sonuçlanan savaşın ardından Hz.Hüseyin'in şehit olduğu yerde yapılan türbenin ismi Beyn'ul Haremeyn'dir.


İslam Peygamberi'nin torunu Hz.Hüseyin ve Emevi Hükümeti'nin hükümdarı 1.Yezid'in ordularının savaşması, Hüseyin ve beraberindeki erkeklerin şehit olması ile sonuçlanan savaşın ardından Hz.Hüseyin'in şehit olduğu yerde yapılan türbenin ismi Beyn'ul Haremeyn'dir.
Arapça'da iki türbe anlamına gelmektedir.İkinci türbe Hüseyin'in kardeşi Abbas Bin Ali'ye aittir.

3. Daha sonra yapılan ilk mezarlar yine Emevi Hanedanlığı tarafından yıkılıp tahrip edilir.


Daha sonra yapılan ilk mezarlar yine Emevi Hanedanlığı tarafından yıkılıp tahrip edilir.
Birkaç zaman sonra bölge halkı ve Müslümanlar tarafından tekrar tek bir bina üzerine kubbeli şekilde türbesi yapılır.

4. Yine Emeviler tarafından tahrip ve yıkıma uğrayan türbe inatla sevenleri tarafından tekrar yapılmıştır.


Yine Emeviler tarafından tahrip ve yıkıma uğrayan türbe inatla sevenleri tarafından tekrar yapılmıştır.
Yeni yapılan türbeye birde minare eklenmiştir. Türbenin etrafı çitlerle çevrilip türbenin içine süslemeler yapılmıştır.

5. Yıllar sonra türbenin kubbesi başka renk yapılmıştır ve büyütme çalışmaları başlamıştır.


Yıllar sonra türbenin kubbesi başka renk yapılmıştır ve büyütme çalışmaları başlamıştır.
İnsanlar enselerindeki Emevi baskısına rağmen bu yapıya karşı ilgilerini kaybetmiyordu. Belki de Peygamberlerinin torununa yapılan bu zalim saldırıya susmuş olmalarının verdiği vicdan azabını bu şekilde hafifletiyorlardı.

6. Üzerinden pek zaman geçmemesine rağmen şehir gelişmiş, şehrin etrafına surlar eklenmiş ve ilk kez Hz.Hüseyin'in türbesinin karşısına erkek kardeşi Hz.Abbas'ın türbesi yapılmıştır.


Üzerinden pek zaman geçmemesine rağmen şehir gelişmiş, şehrin etrafına surlar eklenmiş ve ilk kez Hz.Hüseyin'in türbesinin karşısına erkek kardeşi Hz.Abbas'ın türbesi yapılmıştır.

7. Bu fotoğraf 1915-20'li yıllara ait. Solda görünen Hz.Abbas'ın sağdaki ise Hz.Hüseyin'in türbesidir.


Bu fotoğraf 1915-20'li yıllara ait. Solda görünen Hz.Abbas'ın sağdaki ise Hz.Hüseyin'in türbesidir.

8. Türbeler Saddam Hüseyin zamanında sürekli olarak deforme edilmiştir.


Türbeler Saddam Hüseyin zamanında sürekli olarak deforme edilmiştir.
Yok edilme çabalarının en belirgin örneği fotoğraftakidir. Böylesine kutsal bir mekan ve içindeki şehitlere saygısızlığın yanı sıra böylesine güzel bir mimari eseri yok etme çabası nedendir hiç bilinmez.

9. Gelelim mimarisine. Türbelerin kubbe, minare ve kapıları saf altındandır. İki türbe birbirine çapraz bir şekilde bakmaktadır.


Gelelim mimarisine. Türbelerin kubbe, minare ve kapıları saf altındandır. İki türbe birbirine çapraz bir şekilde bakmaktadır.
Hz.Hüseyin'in türbesinin iki minaresinin arasından bakıldığında Abbas'ın türbesinin kubbesi gözükmektedir.

10. Her yıl onlarca anma törenine, Kur'an okuma merasimlerine ev sahipliği yapan türbe yılın her dönemi ihtişamlı ve inanılmaz görüntüleri bizlere sunuyor.


Her yıl onlarca anma törenine, Kur'an okuma merasimlerine ev sahipliği yapan türbe yılın her dönemi ihtişamlı ve inanılmaz görüntüleri bizlere sunuyor.

11. Hz.Hüseyin'in mezarının bulunduğu yer burası. Altın kubbenin altı.


Hz.Hüseyin'in mezarının bulunduğu yer burası. Altın kubbenin altı.
Gümüş ve altın kaplı olan mezar kısmının bulunduğu bölüme Zerih-i Şerif denilmektedir. Dünya üzerinde Kur'an-ı Kerim'in bütün ayetlerinin üzerinde bulunduğu tek yapı Hz.Hüseyin'in Kerbela'daki mezarıdır.

12. Bu bölüme Sahn-ı Şerif denilmektedir.


Bu bölüme Sahn-ı Şerif denilmektedir.
Ziyarete gelenler bu avluda namaz kılarlar, Kur'an okurlar ve ibadet ederler.

13. Hz.Hüseyin'in türbesinin minareleri, kubbesi ve kapısı tamamı altındır.


Hz.Hüseyin'in türbesinin minareleri, kubbesi ve kapısı tamamı altındır.
Fakat resimde görmüş olduğunuz Hz.Abbas'ın türbesinin kubbesinin yarısı altındır. Minaresinde motifler vardır. Kapısı da altındandır.

14. Her yıl Muharrem ayının 10.gününde Hz.Hüseyin'in şehit olduğu günde Kerbela'ya akın ediyor.


Her yıl Muharrem ayının 10.gününde Hz.Hüseyin'in şehit olduğu günde Kerbela'ya akın ediyor.
Sayımlara göre geçen yıl Aşura Günü (10 Muharrem) Kerbela'ya gelenlerin sayısı 25 milyon kişiyi geçmiştir.

15. Türbelerde sürekli olarak kırmızı ve yeşil ışıklandırmalar kullanılıyor.


Türbelerde sürekli olarak kırmızı ve yeşil ışıklandırmalar kullanılıyor.
Büyük bir titizlikle türbeler her sabah kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Eşşiz maneviyat ve gözyaşları eşliğinde ziyaretçilerin naklettiğine göre Hz.Hüseyin "Hoş geldiniz" diyormuş.

16. İnanılmaz derecede büyük bir hissiyatı olan türbelerde Hindistan'dan Kanada'ya Nijerya'dan İtalya'ya kadar her renkten ve dinden insanlar ibadetlerini yapabiliyor.


İnanılmaz derecede büyük bir hissiyatı olan türbelerde Hindistan'dan Kanada'ya Nijerya'dan İtalya'ya kadar her renkten ve dinden insanlar ibadetlerini yapabiliyor.
Özellikle bölge Hristiyanları sıkça gelip gözyaşları eşliğinde Müslümanlar ile birlikte İmam Hz.Hüseyin ve beraberinde şehit olanları anıyor.

17. Her ne kadar Irak gönüllü orduları türbeleri ve çevresini korusa da bölgedeki İşid tehlikesi geçerse ve yolunuz Irak taraflarına düşerse bu eşsiz tecrübeyi tatmanızı tavsiye ederiz.


Her ne kadar Irak gönüllü orduları türbeleri ve çevresini korusa da bölgedeki İşid tehlikesi geçerse ve yolunuz Irak taraflarına düşerse bu eşsiz tecrübeyi tatmanızı tavsiye ederiz.
Adana ve Çevresinde İnsana Bağlanan Umudun Yatırlar ve
Ziyaretler Boyutu

Yrd. Doç. Dr. Zekiye Çağımlar
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi.
 
Kişi ve toplumlar kimliklerini, geçmişten aldıkları değerler, geleceğe aktaracağı bilgilerle oluşturur. Geçmişten günümüze kalan manevî değerler, gelenek-görenek ve inançlardır. İnançların ve geleneklerin birlikte uygulandığı "ziyarete gitme" olayı da Adana yöresinin geçmişten günümüze devam ettirdiği manevî kültür değerlerindendir. Ziyaret denilen yerlerde, yatırların doğaüstü gücü bulunduğuna ve isterse insanlara yaşarken yaptıkları gibi, ölümlerinden sonra da yardım edeceğine inanılır.1

Yatır, türbe ve ziyaretler Türk geleneğinin içinde yüzlerce yıldır varlığını sürdürmektedir. İslamiyet öncesi inanç sistemlerinde yer alan "atalar kültü", İslamiyet'in kabulü ile birlikte "veli" kavramı içinde varlığını sürdürmüştür. Anadolu'nun bütününde kendini gösteren yatırlara mistik bir saygı gösterme ve yatırlardan çare bekleme ya da dinî ibadet kabul edip yatırları ziyaret etme Adana'da da varlığını canlı bir şekilde korumaktadır.

Adana'da yatır, türbe, ziyaret diye isimlendirilen yerlerin büyük bir çoğunluğunun başlangıç tarihi bilinmemektedir. Bir din büyüğünün ya da din büyüğü olduğu sanılan kişilerin ya yattığı yerin kesin bilin-mesiyle ya da din büyüğü olduğu düşünülen kişinin rüyada yattığı yerin görülmesiyle ziyaret yeri oluşturulmuştur. Kişi adına oluşturulan ziyaret yerleri kadar ağaç ya da benzeri doğa yerlerinin de ziyaret yeri olarak kabul edilmesi de oldukça yaygındır. Buraların bu kutsallığa büründürülmeleri de çoğu zaman rüyada o yerde kutsal kişinin yattığının veya orayı ziyaret ettiğinin görülmesiyle olmaktadır. Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı Adana'da ziyaret yerlerinin sayısı çok fazladır. Bunda Adana'nın daha çok Anadolu'nun doğusundan sürekli göç almasının da etkisi büyüktür. Tarım ve sanayi şehri olan Adana'nın her yıl nüfusu dış göçle hızlı bir artış göstermektedir. Her göç beraberinde nüfus kadar gelen insanlarla birlikte gelinen yörenin geleneksel yapısını da beraberinde getirmektedir. Anadolu ortak geleneksel yapı gösterse de bölgeler kendi içinde gösterdikleri ayrıntılarla Anadolu'nun geleneksel zenginliğini oluşturmaktadır. Adana da farklı şehirlerin buluştuğu bir nokta olduğundan geleneksel yaşam tarzı canlılığını ve zenginliğini korumaya devam etmektedir. Adana'da semtler oturanların geldikleri yörelere göre farklılık göstermektedir. Genellikle Dağlı-oğlu, Yenibey, Anadolu, 19 Mayıs Mahalleleri Güney Doğu' dan gelen Dervişler, Yenidoğan, Yavuzlar Mahallelerinde Adana'nm ilçelerinden gelenler oturmaktadır. Bu nedenle de semtlere göre de geleneklerin uygulanışında farklılıklar görülmektedir. Ziyaretlere gitme nedenleri, ziyarete gidiş biçimleri ve ziyarette uygulanan pratikler açısından Adana çeşitlilik göstermektedir.

Adana'da Mıdık, Hadırlı, Seyhan Mahalleleri ve Karataş İlçesinde ziyarete gidiş törensel bir niteliktedir. Özellikle kadınların gittiği ziyaretler için kadınlar bir hafta öncesinden niyet ederler. Bu niyet ediş bir ziyaret için değil aynı gün içinde gidilebilecek en fazla ziyaret içindir, mümkün olursa bir gün içinde yedi ziyarete gidilmeye çalışılır. Niyet edilen günden itibaren temizlik yapılmaya başlanır. Kadınlar önce gusül abdesti alır. Ardından yattığı yatağı, yorganı, çarşafı, yastık yüzlerini yıkar. Sonra yeniden banyo yapıp gusül abdesti alınarak ziyarete giderler. Her ziyaretin de kendine göre gidilecek günü vardır. Kimi ziyarete Salı günü, kimi ziyarete Perşembe günü gidildiği gibi tatil olması nedeniyle günümüzde Pazar günü tercih edilmekle birlikte eğer ibadet amaçlı bir ziyarete gidiş değil de bir dileğin gerçekleşmesi için gidiliyorsa ziyaretin kendine özgü gününde gidilmesi tercih edilmektedir. Ziyarete gidecek kadın lohusaysa ya da lohusa ziyaretine gitmişse, temizlenme işlemi daha da detaylı hale gelmektedir. Lohusa, 40 gün geçmeden ziyarete gidememektedir. Ancak, kırkı çıkartıldıktan sonra ziyarete gidebilmektedir. Doğumdan sonraki kırkıncı gün kadın banyo yapıp gusül abdesti almaktadır. Ardından evdeki temiz ya da kirli ayrımı yapmadan bütün yatak, yorgan, yastık yüzü, ardından evdeki bütün tencere, tabak, bardak, çatal, kaşık kısaca bütün evdeki yıkanmaya uygun eşyalar yıkanır. Bundan sonra kadın yeniden gusül abdesti alır. Böylece kırkı çıkmış olur. Lohusa kadının, kırkı çıkmadan ziyarete gelen başka kadınlar da lohusanm kırk çıkardığı gün, kendileri de evlerinde kırk çıkarırlar. Yoksa onlar da yatırları ziyaret edemezler. Bahsedilen semtlerde oturan kadınlar inekleri, atları yavruladıktan sonraki kırk gün içerisinde de yatırları ziyarete gitmezler. Hayvanın yavrulamasının üzerinden kırk gün geçince doğum olayını kendileri gerçekleştirmiş gibi kırk çıkarma işlemini aynen yaparlar. Bu işlemler yapılmazsa kendilerini murdar saydıkları için ziyaretlere gidilmemektedir.

Adı geçen semtlerde ziyarete gidişte vücut temizliği kadar, giyilen kıyafetler de önem taşımaktadır. Ziyaretlere eski bir kıyafetle gidilmemektedir. Kıyafet ya beyaz ya da beyaza yakın bir renk olmaktadır. Yalnızca etek-bluz veya elbise tercih edilmektedir. Bu giysiler alabildiğine bol, hiçbir şekilde vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde olmaktadır. Bu nedenle yakadan robalı elbiseler tercih edilmektedir. Hiçbir zaman pantolonla ziyaretlere gidilmemektedir. Giyilen kıyafetin altına uzun beyaz paçalı don denilen iç çamaşırından başka, iç çamaşırı giyilmemektedir. Başta ise beyaz, genellikle oyasız örtü bulunmaktadır. Kadınların ziyarete giderken gösterdikleri bu özen orta yaşlı ve yaşlılarda büyük bir dikkatle korunmaktadır. Yeni kuşak genç kadınlar ise bazı noktalarda biraz daha esnek davranmaktadırlar. Örneğin beyazın dışında, pastel renklerde giysi ile ya da evde tümden çamaşır yıkamadan yalnızca gusül abdesti alarak ziyarete gidilebilmektedir.

Bu semtlerdeki ziyaretlerde ya da bu semtlerde oturanların gittikleri ziyaretlerde, ziyarette mum yakmak yerine "bahur" denilen günlük ağacından yapılma tütsüler yakılmaktadır. Bu ziyaretlerde mevlit okutma âdeti de diğerlerinden farklı bir şekilde uygulanmaktadır. Durumu iyi olan aileler yılda bir defa ve hep aynı tarihte yemekli mevlit okutmaktadır. Büyük baş hayvanların kesilerek yemek yapıldığı görkemli şölenlere dönüştürüldüğü yemek, mevlite katılan sadece erkeklerin kıldığı namazla sona ermektedir. Yemekli dinsel tören semtlerdeki ziyaretlerden bahçesi en geniş olanda yapılmaktadır. Kayışlı Köyündeki Bilal-i Habeş, Mıdık Kö-yü'ndeki Hz. Hıdır ziyaretleri mevlit yapmak için tercih edilen ziyaretlerdendir. Bu ziyaretlerin bir özelliği de büyük bir çoğunluğunun makam olmasıdır. Cesedin bulunduğu ya da olduğu varsayıldığı ziyaretler çok azdır. Nurun indiğini ya rüyada ya da normal zamanda gören kişi, nur inen yere türbe yapılması gerektiğine inanmaktadır. Çevresindeki kişileri de bu inanca ortak edince nur indiğine inanılan yere türbe yapılmaktadır. Rüyayı gören kişi rüyasında inen nurun hangi veliye ait olduğunu görmezse, bunun Hz. Hıdır olduğuna inanılıp ziyarete de Hıdır Ziyareti denmektedir. Bu nedenle Adana'da sayısız Hz. Hıdır Ziyareti bulunmaktadır. Nurun indiği zamanlarda, nur indiğini gören ya da nurun indiğini bilen kişi, rüyasında inen nurun kim olduğunu görürse, bu ziyarete onun adı verilmektedir. Nurun türbesini yapmasını isteyen kişiye ışık halinde görüldüğüne inanılmaktadır. Bilal-i Habeş, Halil İbrahim, Nebi Nuh, Cafer-i Tayyar bu inançla yapılmış ziyaretlerdir.

Mıdık, Hadırlı, Seyhan semtleri ile Karataş ilçesindeki ziyaretlerde gidiş ya da türbenin yapılışm-daki farklılık kadar, türbenin içinde uygulanan ibadet pratiklerinde de farklılıklar görülmektedir. Ziyaretlerde yatan veya yattığı düşünülen kişiler canlıymış gibi kabul edilmektedir. Bu nedenle saygısızlık yapmamak amacıyla ziyarette sandukanın bulunduğu odada uyunmamaktadır. Uyuyan kişi yarı ölü olur yaptığını bilmez inancı, bilmeden bile olsa kişinin uyurken yapacağı saygısızlığı baştan önlemiş olmaktadır. Hatta uyuyan kişileri Mıdık Köyü'ndeki Hz. Hıdır Ziyareti'nde olduğu gibi ziyarette yatan velinin kovacağına inanılmaktadır. Bu ziyaretlerde gelenlerin geceyi geçirmesi ya da gündüz de olsa uyumaları için hazırlanmış bir başka oda bulunmaktadır. Gelen ziyaretçiler burada uyumaktadırlar. Bu yerlerin dışında kalan ziyaretlerde ise ziyarette uyuyan kişinin gelecekle ilgili veya kurtulmak istedikleri sorunlarla ilgili rüya göreceğine inanılmaktadır. Bu nedenle de sandukanın bulunduğu odada yatak yorgan yastık bulundurulmaktadır.

Adana'nın yukarıda sayılan yerlerinin dışındaki ziyaretlere gidiş biçimleri, günleri ve ziyarette uygulanan pratikler çok fazla ayrıntı içermemektedir. Ziyarete giderken kişilerin bedenen ve kıyafet olarak temiz olmaları yeterli olmakta, kıyafet seçiminde bayanların dekolte, çok parlak renkli giymemeleri tercih edilmektedir. Ziyaretlerde de Kur'an okunmakta, mevlit okutulmakta, kurban kesilmekte veya kişinin bütçesine göre şeker, lokum dağıtılmakta ve mum yakılmaktadır.

Adana ziyaret sayısı açısından oldukça zengin bir şehirdir. Bu ziyaretler de etraflarında oluşturulan efsanelerle de isimlerini çoğu zaman bulundukları yerlerin dışına taşırmışlardır. Adana'da bizim tespit edebildiğimiz 30 ziyaret hakkında yüzden fazla efsane derledik. Bu efsanelerde yatır ve ziyaretlerdeki evliyaların birçok kerametler gösterdiği anlatılmıştır. Örneğin; Çoban Dede ve Abdurrezzak Dede türbelerinin yıkımını engellemiştir. Halil İbrahim Ziyareti'nde yürüyemeyen felçli bir çocuk uyandığında vücudu Arap harfleriyle yazılı olarak ve yürüyerek ziyaretten ayrılmıştır. Cabbar Dede, kış günü yağmurda kendisini ziyarete gelen kişiler yolda kalınca onların arabalarını çalıştırmalarına yardımcı olmuştur. Hz. Hıdır Ziyareti'nde bulunan ağaçlar Kadir Ge-cesi'nde sabaha kadar secdeye yatarak namaz kılmışlardır. Bütün bu efsaneler halkın ziyaretlere kuvvetle inanmalarındandır.

Ziyaretler bu inançlar doğrultusunda her türlü sıkıntıda başvurulan yerler olmaktadır. İşsizlik, aile içi geçimsizlik, kumar, içki, gece hayatı gibi bağımlılıklarından yakınlarının kurtulmasını isteyen kişiler, evlenmek isteyenler, gittikleri doktorlardan rahatsızlarına çare bulamayanlar veya çocuk sahibi olamayanlar ziyaretlerde umut aramaktadırlar. İslâm inancında din büyüklerine gösterilen saygının sevap olması nedeniyle ziyaretlerde ibadet edip sevap kazanmak amacıyla hemen bütün ziyaretlere gidilebilmektedir. Bunun yanında bazı ziyaretlerin özel olarak bazı sorunlara çare bulduğuna inanıldığından, o ziyaretlere yaşanılan sıkıntının veya gerçekleşmesi beklenen dileğin niteliğine göre gidilmektedir. Örneğin Ethem Dede halk arasında yaygın olarak bilinen ismiyle Zilli Dede Ziyaretine daha çok çocuğu olmayan bayanlar gitmekte ve dilekleri yerine geldiğinde adak olarak belirlenen sayıda göbek atmayı adamaktadırlar. Yedi Kardeşler Ziyareti'ne doktorların dertlerine çare bulamadığı hastalar gitmektedir. Bu ziyarette yatan velinin doktor olduğuna inanıldığından hasta gidenleri tedavi ettiği, bu nedenle de tedavinin tam sonuç vermesi için üç hafta üst üstte ziyarette birer gece yatılması gerektiğine inanılmaktadır. Boğa Dede Ziyareti'ne ise kurak geçen dönemlerde yağmur yağması için dua edip, boğa kesmek için gidilmektedir.

Adana ziyaretleri geleneksel inancın içindeki varlığını anlatılan efsanelerle de pekiştirmektedir. İnanç anlatılara kaynak oluştururken, anlatılar inancın sürekliliğini ve yaygınlığını sağlamaktadır. Mıdık Ma-hallesi'ndeki Yedi Kardeşler Ziyareti ile ilgili anlatılan bir efsaneye göre, ailesi ile birlikte yaşayan bir gurbetçi kadın kanser olmuş. Almanya'daki doktorları dahil kendisini kimse tedavi edememiş ve kısa bir ömrü kaldığı düşünülerek memleketi olan Ada-na'ya gönderilmiş. Kadını yakınları son çare olarak hasta olan kişilerin iyileşmek için geldiği Yedi Kardeşler Ziyaretine getirmişler. Üç hafta üst üste gelerek geceyi ziyarette geçirmişler. Üçüncü hafta gece uyurken kadının rüyasına veli gelmiş ve "Seni ameliyat edip sağlığına kavuşturacağım. Fakat buna çevrendeki kişilerin de inanması için ameliyat ipini üzerinde bırakacağım" demiş. Sabah kalktığında kadın yattığı yatağın kan içinde olduğunu görüp hemen bluzunu açıp göğsüne bakmış. Kadının göğsünde taze bir ameliyat izi varmış. Doktora götürülen kadının tedavi olduğu ve artık rahatsızlığının kalmadığı tespit edilmiş. O zamandan sonra kadın ve eşi her yıl Adana'ya geldiklerinde iki kurban birden kesiyorlarmış. Ki). Karataş yolu üzerindeki Yedi Kardeşler Ziyareti ile ilgili olarak anlatılan yaygın bir efsaneye göre de Kıbrıs Barış Harekâtı'nın başladığı gece, yedi tane olan mezarlardan yeşil sarıklı yedi kişinin Kıbrıs yönüne uçtuğu görülmüş. Savaşın devam ettiği günlerde de yedi yeşil sarıklı kişinin, çarpışmaların en ateşli yerlerinde savaştığı görülmüş.2 Bulunduğu mahalleye de adını veren Ali Dede ile ilgili olayı, yaşadığına inanan kişinin anlattığı efsaneye göre Ali Dede, her sabah kadını uyandırıp birlikte abdest alırlarmış, ardından Ali Dede önde kadın arkada namaz kılarlarmış. Ekonomik durumu çok kötü olan kadının eşi ziyaretin yanma taşındıktan kısa bir süre sonra iyi bir iş bulup çalışmaya başlamış ve ev satın almışlar.3

Sadık Sultan Ziyareti ile ilgili anlatılan efsaneye göre de, bir gece iki hırsız ziyaretin halılarını ve ziyarete gelen kişilerin bakımında kullanılsın diye para attıkları kasayı soymak için ziyarete gelmişler. Değerli ne varsa aldıktan sonra ziyarette çıkacaklar kapıyı bulamamışlar. Sabaha kadar türbenin içinden çıkmak için kapıyı aramışlar ama hangi yöne gitseler duvarla karşılaşmışlar, çaldıkları eşyaları yerlerine koyduktan sonra kapının kendiliğinden açıldığını görüp koşarak ziyaretten çıkmışlar (K2). Şeyh Abdur-rezzak Dede (Bulamaç Dede) Ziyareti ile ilgili anlatılan efsane ise ziyaretin türbesini yıktırmaması ile ilgilidir. 1980 yılında Adana Çimento Fabrikasının yakındaki Çalı Dağı'nda bulunan türbenin, fabrikaya gerekli olan toprağın dağdan alınması sonucunda yerinin değiştirilmesine karar verilmiş. Türbenin de hemen yakındaki İsmailiye Köyü'nde daha görkemli yeni bir türbe yapılmış. Nakil edileceği zaman türbeyi yıkıp, sandukayı çıkarmaya geldiklerinde yıkım için çalışan her araç bozulmuş. Eğer araç sahibi ısrar ederse bu defa aracı sürenin başına kötü şeyler gelmeye başlamış. Araçlar devrilmiş, bozulmuş, araç sürücüleri kaza geçirip yaralanmış. Bu olaylar sonunda velinin yerinin değiştirilmesine karşı çıktığına inanılmış. Çalışma bir süre ertelenmiş. O sıralar fabrikaya yeni bir müdür atanmış. Yeni müdür olayı öğrenince Adana'nın sayılan sevilen hocalarını toplamış yedi tane de kurbanlık koyun alarak ziyarete gitmiş. Hocalar Kur'an okumuşlar, kurbanlar kesilmiş. Bundan sonra sanduka açılmış ve Abdurrezzak Dede'nin yüzyıllarca önce gömülen cesedinin hiç bozulmamış olduğu görülmüş. Ziyaret de yeni yapılan türbesine nakledilmiş.

Adana'da ziyarete gitme semtten semte değiştiği gibi, yaşa cinsiyete ve eğitim durumuna göre de değişmektedir. Şehrin bazı mahallelerinde ya da bazı ilçelerde ziyarete gitmek ibadet pratiklerinin vazgeçilmezlerinden biri olarak kabul edilmekle birlikte, bazı semtlerde bu derece etkili olarak uygulanmamaktadır. Adana'da ziyarete gitme nedenlerinin başında sağlık sorunu gelmektedir. Bunu ekonomik sorunlarla, aile sorunları izlemektedir. Ziyarete gitme oram günden güne azalmaktadır. Eğitim görmüş insan oranının yükselmesi, iletişim ve yayın organlarının neredeyse her eve girmesi insanları batıl alandan bilimsel alana yöneltmektedir bu da ziyarete giden insan oranını azaltmaktadır. Ziyarete giden insanlar içinde de çoğunluğu orta yaş üstü kadınlar oluşturmaktadır.

Adana yatır-ziyaretlerinde yapılan işlemlerde eski inanç izlerini görmek mümkündür. Ziyaretin yakınındaki ağaçların kutsal kabul edilip bez (çaput) bağlanması, günlük yakılıp dumanıyla ziyaretin ve ziyaretçinin tütsülenmesi, ziyarette yatılıp gelecekle ilgili rüya görme düşüncesi eski inançların günümüz inançları içinde hala süren uzantılarıdır. Bu eski inanç izleri taşıyan uygulamalara kurban kesmeyi de ekleyebiliriz. Kurban ziyarette adağın gerçekleşmesi durumunda ya da sevap kazanarak insanın üzerindeki kötülüklerin gitmesi amacıyla kesilmektedir. Kurban kesilmesi, günümüzde İslâmiyetin gereği gibi uygulansa da kökeni ilkel inançlardaki tanrılara kurban sunma olayına kadar dayanmaktadır. Ziyaretlerde kesilen kurbanlar kişinin ekonomik durumuna göre değişiklik göstermektedir. Kurban büyük baş hayvan, koyun, keçi, tavuk da olabilmektedir.

Adana ziyaretlerinde, ziyarete gidiş günleri de değişiklik göstermektedir. Mıdık, Hadırlı, Seyhan Mahallerinde bazı ziyaretlerin özel gidiş günleri vardır. Bilâl-ı Habeş Ziyareti'ne Sah günü, Cafer-el Tayyar Ziyareti'ne Perşembe günü, Nebi Nuh Ziyareti'ne Çarşamba günü, Halil İbrahim Ziyareti'ne özellikle Cuma günü gidilmektedir. Diğer ziyaretlere gitmek için Perşembe ya da Cuma günü tercih edilmekte, ibadet amaçlı ise tatil günü olan Cumartesi- Pazar da tercih edilmektedir. Çoban Dede gibi mesire özelliği de varsa ziyaret günü daha çok Pazar günü olmaktadır. Ziyaretlerin bakım ve onarım durumu şehir merkezinde ya da şehirden uzakta olmasıyla değil üzerine oluşturulan efsane sayısının çokluğu ziyarette yatan ya da yattığına inanılan kişinin geniş kitlelerce bilinen bir isim olmasına ve ziyaretin bulunduğu yerin ziyaret ve yatırlara gösterdikleri önemle orantılı olmaktadır. Adana'daki ziyaretlerin kimisinin ünü bulunduğu yerin ötesine taşıp mahallî veli tipi olmaktan çıkarken (Çoban Dede, Cabbar Dede, Ethem Dede) kimisinin ünü de bulunduğu yerle sınırlı kalıp mahallî veli olarak kalmıştır. (Bulut Dede, Arpacı Dede, Gaffur Baba)

Adana'daki ziyaretleri, ziyarete gidiş amaçlarına göre dört başlıkta toplayabiliriz:
A) Sağlık sorunları nedeniyle gidilen ziyaretler,
B) Çocuğu olmayan ailelerin, çocuk isteğiyle gittikleri ziyaretler,
C) Çeşitli sıkıntılardan kurtulmak için gidilen ziyaretler,
D) Diğer ziyaretler. - '

A) SAĞLIK SORUNLARI NEDENİYLE GİDİLEN ZİYARETLER
1. Cabbar Dede Ziyareti
Hakkında sözlü kaynaklar dışında bilgi bulunmayan Cabbar Dede adına yapılan türbe Adana'nm Ceyhan İlçesi'ne bağlı Misis Bucağı'nm 20 km. güneyinde Kütüklü Köyü yakınındadır. Aynı adı taşıyan camî ile bitişik olan türbenin kapısında dilek taşı bulunmaktadır. Ziyaretçiler gözlerini kapatarak dilek taşının üzerine çıkarak dua okumaktadır. Ziyaretçi gözlerini açtığında saat yönünde döndüğünü görürse dileğinin olacağına inanılmaktadır. Ziyaretçiler türbede adak olarak mum yakmakta, Kur'an okumakta ya da okutmakta, mevlit okutmakta, kurban kestirmektedirler (K2).

2. Bilal-i Habeş Ziyareti
Adana'ya 40 km. uzaklıkta Kayışlı Köyü'nde bulunan ziyaret, Bilal-i Habeş adına yaptırılan makamdır. Ziyarette adak olarak kurban kesilmekte, günlük yakılmaktadır. Ziyaretin bakım onarım ihtiyacı olan yerleri de ziyaretçilerce yaptırılmaktadır.

3. Yedi Kardeşler Ziyareti I.
Ziyaret Adana'nm Mıdık Mahallesi'nde Akkapı Mezarlığı'nın yanındadır. Ziyarete ismini veren yedi kardeşin mezarı türbenin bahçesinde bulunmaktadır. Türbenin içinde iki tane sanduka vardır. Bu sandukalardan birinde, eskiden hekimlik yapan birinin yattığına inanılmaktadır. Ziyarette adak olarak kurban kesilmekte, günlük yakılmakta, ziyaretin içinde bulunan kasaya ziyaretçilerin gönüllerinden kopan miktarlarda para atılmaktadır.

4. Hz. Hıdır Ziyareti I
Hz. Hıdır adına yapılan makamlardan biri Ada-na'ya 20 km. uzaklıkta Mıdık Mahallesindedir. Büyük ve görkemli bir yapıda olan ziyarette adak olarak kurban kesilmekte, günlük yakılmaktadır.

5. Nebi Nuh Ziyareti
Adana'nm Akkapı Mahallesi'nde bulunan ziyaret Saydam Caddesi'nin sonundadır. Ziyarette adak olarak günlük yakılmakta, kurban kesilmekte ve mahallede mevlit okutmak isteyenlerin mevlitleri burada okutulmaktadır.

6. Halil İbrahim Ziyareti
Akkapı Mahallesi'nde olan ziyarette adak olarak kurban kesilip yemekli mevlit okutulmakta ve günlük yakılmaktadır.

7. Süleyman Efendi Ziyareti
Ziyaret Adana'nm Karataş İlçesi çıkışmdadır. Ziyaret ismini halen içinde oturan kişiden almaktadır. Evin içinden su kaynayınca burayı ziyaret haline dönüştüren Süleyman Efendi adak olarak ailesine para yardımını kabul etmektedir.

8. Durhasan Dede Ziyareti
Adana'nın Ceyhan İlçesi'nde kendi adıyla anılan köyde bulunan ziyaretten iyileşmek için sandukanın ayak ucunda bulunan bulunan açıklıktan toprak alınıp suya karıştırılarak içilmektedir. Adak olarak da kurban kesilmekte, mum yakılmakta ve mevlit okutulmaktadır.

B) ÇOCUĞU OLMAYAN AİLELERİN ÇOCUK İSTEĞİ İLE GİTTİKLERİ ZİYARETLER
1. Çoban Dede Ziyareti
Ziyaret Adana'da Adnan Menderes Bulvarı'nın sonunda bir tepe üzerindedir. Avlusundaki ağaçlara bez bağlanan ziyarette adak olarak ziyaretin bakım onarımı yapıldığı gibi, kurban kesilmekte, şeker, lokum dağıtılmakta ve mevlit okutulmaktadır.

2. Derviş Hoca Ziyareti
Adana'nın Seyhan Mahallesi'nde Kanara yakınında set üzerinde bulunan ziyarette adak olarak kurban kesilmekte ve adak sonucu doğan bebeğin patiği ve kesilen saçı asılmaktadır.

3. Şeyh Abdurrezzak Dede (Bulamaç Dede)
Yörede Bulamaç Dede olarak bilinen Şeyh Abdurrezzak Dede'nin ziyareti Adana'nın Ceyhan Ilçesi'ne bağlı İsmailiye Köyü'ndedir. Ziyarette adak olarak kurban kesilip günlük yakıldığı gibi mum da yakılmaktadır.

4. Hasan-Nuh Dede Ziyareti
Hasan-Nuh Dede kardeşlerin ziyareti Adana'nın Dağlıoğlu Mahallesi'de Bahçelievler Caddesi üzerindedir. Ziyaretin bahçesinde 300-400 yıllık olduğu söylenen görkemli bir ağaç bulunmaktadır. Bu ağacın üzerinde baht açmak için kilitler, kesik saçlar, beşik ve patikler çakılıdır. Ziyarette adak olarak kurban kesilmekte, günlük ve mum yakılmaktadır.

5. Hurmalı Dede Ziyareti
Ziyaret Adana'nın Eskibey Mahallesi'nde görkemli bir hurma ağacının altındadır. Penceresine beşik ve patikler asılı olan ziyarette adak olarak kurban kesilmektedir.

6. Mutlu Dede Ziyareti
Adana'nın Karataş İlçesi'nde bulunan ziyaretin türbe duvarlarının tamamı kesilip asılmış çocuk saçlarıyla kaplıdır. Adak olarak ise kurban kesilmektedir.

7. Sait Dede Ziyareti
Ziyaret Adana'nın İsmailiye Köyü'nde mezarlığın arkasındadır. Adak olarak daha çok köylüden durumu iyi olmayanlara yiyecek ve giyecek dağıtılmaktadır.

C) ÇEŞİTLİ SIKINTILARDAN KURTULMAK İÇiN GİDİLEN ZİYARETLER
1. Yedi Kardeşler Ziyareti II
Adana'nın Karataş İlçesi'ne bağlı Küçükkarataş Köyü'nde bulunan ziyarette adak olarak günlük ve mum yakılmaktadır.

2. Hz. Hıdır Ziyareti II
Seyhan Mahallesi'nde bulunan ziyaret günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur; yerini bilenler sadece mahalle sakinleridir. Adak olarak günlük yakılmaktadır.

3. Hz. Hıdır Ziyareti III
Birinci yılında rüyada görülmesi sonucu yaptırılan türbe Adana'nm Seyhan Mahallesi'ndedir. Ziyaretçiler adak olarak günlük yakmaktadırlar.

4. Cafer-el Tayyar Ziyareti
Ziyaret Adana'ya 25 km. uzaklıktaki Kayışlı Köyü ile Karayusuflu Köyü arasındaki yol üzerindedir. Ziyaretçiler, türbenin bakım onarım ihtiyacına göre adaklarını gerçekleştirmektedirler.

5. Ağca Baba Ziyareti
Adana'nm Kozan İlçesi'nin Hacıuşağı Mahallesi'ndedir. Ziyarette adak olarak mum yakılıp kurban kesilmektedir.

6. Gaffur Baba Ziyareti
Ziyaret, Adana'nm Karataş İlçesi yolu üzerinde, Doğankent Nahiyesi'nin çıkışındadır. Ziyarette adak olarak "Aşure Ayı" döneminde aşure pişirilerek türbede mevlit okutulup dağıtılmaktadır.

7. Sadık Sultan Ziyareti
Adana'nm Karataş İlçesi yolunda Solaklı Köyü'ne 2 km. uzaklıktadır. Adak olarak türbeye bebek patikleri, bebek saçları asılmakta, mum ve günlük yakılmaktadır.

8. Zilli Dede Ziyareti
Adana'nm Cemalpaşa Mahallesi'nde Çevre Yolu girişindedir. Ziyaretin penceresine adak olarak bebek saçı, patiği asıldığı gibi en önemli adak olarak adanan sayısınca göbek atılmaktadır.

9. Ali Dede Ziyareti
Ziyaret, Adana'nm ziyaretin adını taşıyan semtinde, aynı isimli caminin içinde yer almaktadır. Adak olarak mum yakılmaktadır.

10. Karataş Dede Ziyareti
Adana'nm Ceyhan İlçesi'ne bağlı Havraniye Bu-cağı'nda, Havraniye Camisi'nin içinde yer alan ziyarette adak olarak horoz kesip fakirlere dağıtılmaktadır.

11. Boğa Dede Ziyareti
Adana'nm Ceyhan İlçesi'ne bağlı Misis Kasaba-sı'nın Dedeler Köyü'de bulunan ziyarette ziyaretçiler kuraklık dönemlerinde yağmur yağması için gitmektedirler. Adak olarak boğa kesilmektedir.

D) DİĞER ZİYARETLER
1. Şeyhmus Dede Ziyareti
Ziyaret, Adana'nm Tepebağ Mahallesi'ndedir. Günümüzde unutulmuş olan ziyaretlerden biridir. Çok az sayıda gelen ziyaretçiler adak olarak mum yakmaktadırlar.

2. Bulut Dede Ziyareti
Ziyaret, Adana'nm Ali Dede Mahallesi'nde Ayakkabıcılar Çarşısmdadır. Mahalle sakinlerinin dışında bilenin pek olmadığı ziyarette adak olarak mum yakılmaktadır.

3. Arpacı Dede Ziyareti
Ziyaret, Adana'nm Ali Dede Mahallesi'nde Ayakkabıcılar Çarşısı arkasındadır. Çok az ziyaretçisi olan ziyarette adak olarak mum yakılmaktadır.

4. Sultan Habibin Nacar Ziyareti
Adana'nm Yeşilyuva Mahallesi'nde Doğumevi'nin batı duvarında bulunan ziyaretin türbe ya da mezarı yoktur. Ziyaret olarak duvarın üzerine oyulan kısımlar kullanılmakta ve buraya adanan mumlar yakılmaktadır.

KAYNAK KİŞİLER
Ki- Refika Şenyürek, Yaş: 60, Eğitim durumu: Okumuşluk yok, Doğum yeri: Adana, Medeni durumu: dul, Bilgileri öğrendiği kişi: kendisi şahit olmuş.
K2- Atiye Çeken, Yaş: 74, Eğitim Durumu: okumuşluk yok, Doğum yeri: Elazığ, Medeni durumu: Dul, Bilgileri öğrendiği kişi: olayı yaşayan kişilerden duymuş (Atiye Çeken bilgiler derlendikten sonra vefat etmiştir).
NOTLAR
1 Büyük Larousse, "Yatır Maddesi", Interpress Basım ve Yayımcılık A.Ş, istanbul, 1986, C. 24, s. 12455.
2 Abdülkadir Kaçar, Çukurova Evliyaları, Ufuk Yayıncılık, Adana, 1989, s. 47.
3 Kaçar, a.g.e., s. 10.