MUSTAFA BABA TÜRBESİ,
TAVAS İLÇESİ, TEKKEKÖY MUSTAFA BABA MEZARLIĞI
Mustafa Baba Türbesi; Tavas ilçesi, Tekkeköyü’de kendi adı ile müsemma Mustafa Baba Mezarlığı içindedir. Kim olduğu ve ne zaman yaşadığı konusunda kaynaklara yansımış bir bilgi yoktur. Alevi – Bektâşî geleneğinden olduğu ve bu toprakların Türkler tarafından iskânı sırasında mücadele eden gazi dervişlerden biri olduğu söylenmektedir.
Türbe; 5 x 5 metre ölçülerinde kare planlı, beton kubbe yapılı, üstü teneke levha örtülü, taş yapılı, iç ve dış duvarları sıvalı, tek odalı, sergili, süslemesi olmayan, önemli bir mimari özelliği de olmayan basit, bakımlı ve temiz bir yapıdır. İçeride, Mustafa Baba’ya ait olduğu söylenen, doğu-batı doğrultusunda bir sanduka bulunmaktadır. Türbede, eski tarihlere ait büyük bir geyik boynuzu asılı olduğu görülmektedir. Geyik, Türk inanışlarında kutsal hayvanlardan olduğu, koruyucu özelliğine inanıldığı için türbe duvarında büyük bir geyik boynuzu asılıdır. Bahçesinde hayır yemekleri için gerekli olan mutfak eşyalarının depolandığı bir hizmet binası yapılmıştır. Günümüzde türbedarlığını Cafer Sadık Allın yapmaktadır.
Türbenin ön tarafında 800 yıllık olduğu söylen çınar ağaçları bulunmaktadır. Yöre halkı bu çınar ağaçlarını Mustafa Baba’nın koruduğuna ve onların kutsal ağaçlar olduğuna inanmaktadırlar. Mustafa Baba’nın sağlığında, bir keramet göstermek amacıyla elindeki kuru asayı yere dikmesi ve diktiği asanın yeşermesi neticesinde oluştuğu söylenmektedir. Diğer bir rivayete göre Sarı İsmail Sultan’ın Sulucakakahöyük’ten (Hacıbektaş) atarak Tavas’ta bir kilisenin damına düşen asasının buraya dikilmesi sonucu yeşeren çınar ağacı olduğu söylenmektedir. Bu yüzden bu çınar kutsal sayılmaktadır. Eski zamanlarda bu tarihi çınar ağacının Tekkeköy tarafına bakan dallardan birisi kırılıp yere düşerse o köyden bir kişi; Akyar köyü tarafından bir dal kırılıp yere düşerse Akyar köyünden birisinin öldüğü iddia edilmektedir
Rivayet odur ki; Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu (1925) gereğince Tavas kazasındaki yetkili memur gelmiş, dönemin türbedarı Şerif Ali Dede ile görüşmüş ve türbenin yıkılmasını istemiştir. Türbedar Şerif Ali Dede “Oğlum, bırak türbeyi yıkmayı, üzerinden bir taş düşse, bu kocamış halimle o taşı yerine koymaya gücüm yetse, onu yerine koymaya çalışırım” diye karşılık vermiş. Köy halkının da galeyana gelmesinden çekinen yetkili, yıkamayacağını anlamış, kapısını mühürlemiş ve türbeye giriş çıkışı yasaklamış. Atına binmiş ama atın huysuzluk yapmasından yere düşmüş. Tekrar binmiş, yine düşmüş. Bu birkaç defa tekrarlanmış. Bu arada da türbenin mührü ve kilidi de açılmış. Duruma sinirlenen yetkili, atına kamçı yapmak için, türbenin bahçesinde bulunan kutsal çınar ağacından bir dal koparmış. Ağacın dalını kopardığını gören Şerif Ali Dede “Sen bu ağacın dalını taşıyamazsın, sana ağır gelir, oğul!” diye seslenmiş. Yetkili memur, Şerif Ali Dede’nin sözüne aldırış etmeden yoluna devam etmiş. Ama 300 metre kadar sonra at, ağaç dalının ağırlığından yürüyemez hale gelmiş. Duruma bir anlam veremeyen yetkili geri dönmüş, kopardığı dalı ağacın dibine bırakmış ancak o şekilde Tavas’a gidebilmiştir. Dairesine geldiğinde attan inememiş, ancak arkadaşlarının yardımıyla inebilmiştir. Bu olaydan hemen sonra hastalanmış ve uzunca bir süre koma halinde hastanede yatmıştır. Kendine geldiğinde türbeye geri gelmiş, Mustafa Baba’ın huzurunda dua etmiş, Şerif Ali Dede’den özür dilemiş, türbede bir adak kesmiştir. Daha sonraki yıllarda da türbenin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda da maddi yardımlarda bulunmuştur.
Mustafa Baba’nın biraz asabi olduğuna ve kendisini rahatsız edenleri cezalandırdığına inanılmaktadır. Bu konu ile ilgili de şu örneği vermektedirler: 1965’li yıllarda, doğu illerimizden buradaki maden ocağında çalışmak için gelen işçiler Mustafa Baba’nın türbesinin olduğu yere gelip yerleşmişler. Köy halkı onları buradan başka bir yere gitmeleri konusunda uyarmışlar ama onlar bunu dikkate almamışlar. Bu insanlar geceleri çıkıp etrafı kirletiyorlarmış. Bir gece, işçilerden birisi türbenin olduğu yere yakın bir yere çiş yaparken türbe tarafından heybetli bir boğa, bağırarak gelmiş ve adamı oradan uzaklaştırmış. Bunun üzerine işçiler o gece hemen orayı terk etmişlerdir.
https://www.facebook.com/ibrahim.afatoglu?locale=tr_TR
çok teşekkürler..ibrahim afatoğlu hocam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.