KARIŞIK

21 Ağustos 2019 Çarşamba

İMAM HÜSEYİN TÜRBESİ --KERBELA







Tam İsmiHüseyin bin Ali (a.s)
KonumuŞiilerin üçüncü imamı, Ehli Aba (Kisa)
İsmiHüseyin
KünyesiEbu Abdullah
Ebu’ş Şüheda (şehitler babası)
Ebu’l Ehrar (özgürler babası)
Ebu’l Mücahidin (Allah yolunda savaşan mücahitlerin babası)
LakaplarıSeyyid-i Şüheda
Seyyid
Tayyip
Zeki
Vafi
Mübarek
Doğum Tarihih. 4, 3 Şaban
Doğum YeriMedine
Ölüm TarihiH. 61, 10 Muharrem (Aşura), Kerbela
Baba AdıHz. İmam Ali (a.s)
Anne AdıHz. Fatıma Zehra (s.a)
Ömrü57 yıl
TürbesiKerbela
EşleriRubab
Şehribanu
Ümmü İshak
Leyla
Çocuklarıİmam Seccad
Ali Ekber
Ali Asker
Cafer
Muhammed
Fatıma
Rukayye
Sukeyne
Muhsin
Zeynep

İMAM HÜSEYİN TÜRBESİ --KERBELA


İmam Hüseyin'in (a.s) Türbesi veya Hairi Hüseyni; Ehlibeytin üçüncü imamı İmam Hüseyin’in (a.s) toprağa verildiği Kerbela bölgesidir. Hadislerde türbe sınırları için zikredilen en az fasıla 20 – 25 zira’dır [Not 7]. Buna göre İmam’ın (a.s) türbesinin çapını 22 metre olarak saymışlardır.[211] İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin üzerine bina inşası, şehadetinin ilk yıllarına dayanmaktadır. Üzerinin (tavanın) kapatılması ve kabrinin üzerinde küçük bir yapıtın bulunması hakkında Hicri 65. yıla kadar bilgiler bulunmaktadır. Muhtemelen İmam Hüseyin’in (a.s) kabri üstüne ilk kubbeyi yapan Muhtar b. Ebu Ubeyd Sakafi dir (öldürülme tarihi Hicri 67). Muhtar kıyamında zafere ulaştıktan sonra Hicri 66. yılda bu kubbeyi inşa etmiştir.[212] İmam Sadık’tan (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) türbesinin adab ve ziyaret keyfiyetine dair hadislerin nakledilmesi[213] bu kubbenin İmam Sadık (a.s) zamanına kadar baki kaldığının göstergesidir.[214]
Daha sonraki dönemlerde şahıs veya hükümetler İmam Hüseyin’in (a.s) türbesinin restore edilmesi için çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır.[215] Buveyh oğulları, Celayiriler, Safeviler ve Kaçarlılar hükümeti zamanında İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini süsleme ve genişletme noktasında esaslı ve kapsamlı faaliyetler yapılmıştır.[216]

İmam Hüseyin'in (a.s) Kabrinin Tahrip Edilmesi
 İmam Hüseyin’in (a.s) Türbesinin Tahribi
Harun Reşit ve Mütevekkil gibi bazı Abbasi halifeleri, defalarca İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip ettiler. Mütevekkil, İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin izini yok etmek ve halkın ziyaretini engellemek için İmam’ın (a.s) türbesinin bulunduğu bölgenin ekilmesini ve su verilmesini emretmiştir.[217] İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip etme girişiminin en kötüsü son zamanlarda; yani Vahhabilerin 1216 yılında Kerbela’ya saldırmasıyla vuku bulmuştur. Cani vahhabiler bu saldırı da İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip etmiş ve türbeye ait zerih ve kıymetli eşyaları yağmalamışlardır.[218] Ayrıca 1991 yılında Irak Baas hükümeti güçleri, İmam Hüseyin’in (a.s) haremine saldırarak türbeyi hedef almışlardır.[219]

İmam Hüseyin’in (a.s) Ziyaret Adabı

Ana Madde: İmam Hüseyin’in (a.s) Ziyaret Adabı
İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmenin kendine özgü adap ve amelleri vardır; onlardan bazıları şunlardır:
  • Yola çıkmadan önce üç gün oruç tutmak.
  • Lezzetli ve çok çeşitli yemeklerden sakınma ve sade yemeklerle yetinmek.
  • Gamlı ve hüzünlü bir halde ziyaret etmek.
  • Koku ve esans kullanmaktan sakınmak.
  • Matemde olan ve musibet görmüş kimse gibi, solgun çehre ve elbiselerle ziyaret etme.[220]
  • Ziyaretten önce Fırat suyuyla gusül alma.
  • Yalın ayak ziyarete gitme.[221]
Özel Ziyaret Günleri
Ziyaretnameler
Camiu’z Ziyaratı Masumin (a.s) kitabında İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek için, yirmi altıncısı her zamanda ve otuz üçüncüsü ise belli ve özel vakitlerde okunan ziyaretler bir araya getirilmiştir. Ziyaret-i AşuraZiyaret-i Varis ve Ziyaret-i Nahiye-yi Mukaddese en bilinen ziyaretnamelerdendir.



ARSLAN BABA TÜRBESİ..KAZAKİSTAN
  Arslan Baba Türbesi'nin genel görünüşü

İnanışa göre Hoca Ahmet Yesevî’nin türbesini ziyaret etmeden önce onun hocası Arslan Baba’nın makamını ziyaret etmek gerekiyor imiş; bu hassasiyet, menkıbelerle nakledilen sözlü rivayetlerin halk bilincinde nasıl yer edip kök saldığının somut bir örneğidir. Bu hassas davranışın gerekçesini yansıtan rivayet, Arslan Baba’nın türbesinin yapımını da Hoca Ahmet Yesevî’nin şu kerâmetine dayandırır: “Emîr Timur, manevî yönden saygı duyduğu Ahmed Yesevî’nin makâmı üzerinde şanına lâyık bir türbe yaptırmaya niyet eder. Yesi’deki Ahmed Yesevi kabri odak alınarak yapılmağa başlanan türbenin temelleri üzerinde duvarları yükseltilmeğe başlandığında garîb bir durum ortaya çıkar. Duvar ustaları temeller üzerine ördüğü tuğla duvarlar her gece yerle bir olmaktadır. Bu yüzden ertesi gün duvar yapımına yeniden sıfırdan başlanması gerekmektedir. Bu durumun türbe inşaatını olumsuz etkileyeceğini ve tamamlanmasının gecikmesi nedeni ile Emîr Timur’un gazabına uğrayacaklarından korkan ustalar çaresiz kalınca geceleri duvarların nasıl yıkıldığını anlamak için bir gece pusuya yatarlar. Gece karanlığı çökünce iri bir beyaz bir öküzün aniden belirerek boynuz darbeleri ile yükseltilen duvarları yere indirdiğini görerek şaşırırlar. Bunun sebebinin ne olacağını danıştıkları bir velî,  Arslan Baba kabri imar edilmeden kendi kabri üzerinde türbe inşa edilmesine Hazret Sultan Yesevî’nin râzı olmadığını söyler. Bu sırada Emîr Timur da bir gece rüyasında Ahmed Yesevî’ye türbe yaptırmasından önce mürşîdi Arslan Baba’nın türbesini inşa ettirmesi ve daha sonra Yesevî külliyesi inşaatının sürdürülmesi gerektiği bildirilir. Bu durum üzerine Emîr Timur önce Arslan Baba türbe yapılmasını ve sonrasında Ahmed Yesevî külliyesi inşaatına devam edilmesi emrini verir.”

Emir Timur tarafından inşa ettirildikten sonra tabii etkilerle yıpranan Arslan Baba Türbesi, Kazak hanları tarafından tamir ettirilmiştir: “Uzun, yatık dikdörtgen biçimli ön cephenin köşelerinde birer minare, tam ortasında yüksek eyvan kemeri bulunur. Eyvanın sol tarafında görülen yüksek nispetli iki kubbenin bulunduğu bölüm türbedir. Diğer tarafta mescit kısmı yer alır. Ön cephe binanın ana kütlesinden daha yüksek yapılmıştır. Cepheyi dikdörtgen kartuşlar ve kabartma çerçevelerle meydana gelen bant kuşatır. Köşe minarelerinin kubbeli şerefe kısımları, bu bandın üzerinden yükselir. Soldaki minarenin kemerli şerefe açıklıkları tuğla ile örüldüğünden kule görünümündedir. Derin giriş eyvanı, iki yanındaki çıkıntılı duvarların üzerindeki küçük kuleciklerle ve alınlık anlayışında kemer ile süslenir. Planda ve cephede kütleyi ikiye ayıran eyvan, toplanma ve dağılma alanı olarak düzenlenmiştir. Türbeye ve mescite eyvanın iki yan duvarındaki kapılardan ulaşılır. Türbe iki mekânlıdır; arka odada Arslan Baba’nın çok büyük lahdi bulunur (Orta Asya’da Emîr Timur’un lahdi bile insan boyundan kısa olduğu halde bu lahit 4 metredir.) Duvarlar modüler kemerlerle ayrılmış olup başkaca tezyini yoktur. Türbe i şerifte Arslan Baba’nın ayak ucunda yatan üç dervişin isimleri ise; Şir Mambet, Karılgaç Bab, Laçın Bab yani sırasıyla Arslan Muhammed , Kırlangıç Baba , Şahin Baba.” 

KARAŞAŞ ANA TÜRBESİ .KAZAKİSTAN 




           Hoca Ahmet Yesevî’nin annesi Ayşe Hanım için inşa edilen türbe (XIII.-XIV. yüzyıllar) halk arasında “Karaşaş Ana” olarak bilinir. Karaşaş Ana , Hoca Ahmet Yesevî 1-2 yaşlarında iken vefat etmişti. Türbesi yan yana iki cephesinin taç kapı anlayışıyla yükseltilmesiyle, diğer yapılardan farklılaşır. Türbeyi örten yüksek kubbe, alttaki sekizgen , üstteki silindirik formlu iki kasnakla yükseltilmiştir. Türbe bugün şehrin orta yerinde, trafiğin ve keşmekeşin içinde kalmış görünüyor.
İBRAHİM ATA TÜRBESİ- KAZAKİSTAN



Hoca Ahmet Yesevî’nin babası Şeyh İbrahim Ata’nın türbesinin giriş çevresi ve duvarla çevrili türbe alanına giriş kapısı ve Şeyh İbrahim Ata’nın mezarı

Hoca Ahmet Yesevî’nin babası Şeyh İbrahim Ata, hizmetleri, menkıbeleri ve kerametleriyle halk arasında tanınan, herkesin kendisine sevgi ve saygı duyduğu bir kişi idi. Hoca Ahmet Yesevî dünyaya geldikten birkaç sene sonra annesi vefat etmiş olduğundan, onun çocukluk dönemindeki eğitimi ve öğretimiyle babası Şeyh İbrahim Ata meşgul olmuştu. Ahmet Yesevî altı yaşında iken de Şeyh İbrahim Ata vefat etmiştir.
Şeyh İbrahim Ata, vefat etmeden evvel oğlunu ablası Gevher Şehnaz Hatun’a emanet eder ve vefatında birkaç gün önce de kızına şu nasihatte ve vasiyette bulunmuştur: “Kızcağızım… Gönlümüze gelen o hoşluktur ki Allah’ın bize bu dünyada bağışladığı ömrün son günlerindeyiz. Kardeşin Ahmed’e sahip çıkasın, onu yalnız bırakmayasın… Bilesin ki Allah ona velayet makamından büyük bir ikram verecek. Ümidim odur ki Ahmet kendi zamanının en büyük velilerinden olacak. Dergâhımda bağlı duran bir sofra bulunur. Ahmet o sofrayı açtığında, anla ki Ahmed’in meydana çıkma günü gelmiştir. Bu sözlerim sana vasiyetim ve nasihatimdir.”