KARIŞIK

25 Ekim 2018 Perşembe


PİRİ HALİFE SULTAN TÜRBESİ..EGRİDİR







Adı Muhammed olup, seyyiddir.

Soyu, yirmi ikinci batından Zeynel Abidin Hazretleri'nden Hazreti Hüseyin'e ulaşmaktadır.

Pîri Halife, İran'ın Hoş şehrinde Isparta'nın Eğridir ilçesinde vefat etti.

Rüyasında Şeyhülislam Berdei Hazretleri ile birlikte Anadolu'ya hicret etti.

Kabri, Isparta Eğridir Yazla'da , cami yanındaki türbededir.

Anadolu'ya gelmesi şöyle olmuştur :

Hoy şehrinde iken bir gece rüyasında Peeygamber Efendimiz (Sallahu aleyhi vesellem)'i gördü.

Peygamber Efendimiz (sav) ona rüyasında :

"Benim yolumda ve benim evladımdan, kamil şeyh ve mükemmel mürşid, yetişmiş ve yetiştirebilen rehber Şeyhülislam Berdei gelmek üzeredir.

Gafil olma, Rum diyarına, Anadolu'ya sen de git" diye emir buyurdular.

Bu rüya üzerine işaret edilen zatın gelmesini bekleeye başladı.

Ona rüyasında işaret edilen zat , meşhur velilerden büyük rehber Şeyhülislam Berdeî Hazretleri olup, bir osmanlı valisinin daveti üzerine Anadolu'ya göçüyordu.

Hac ibadetini yapmak üzere Mekke'ye gitmişti.

Orada Kâbe'yi tavaf ederken Osmanlı valilerinden o zamanki adıyla Hamidli ( Isparta ) valisi ile tanıştı.

Bu, vali Hızır Bey idi.

Alim ve velileri çok sever, hürmet ederdi.

Şeyhülislam Berdeî Hazretleri'ni tavaf sırasında görüp, onun büyük bir alim ve mürşid olduğunu anladı.

Ona :

"Ben Anadolu'da Himidli ( Isparta ) diye tanınan Isparta valisiyim.

O diyarın havası hoş suyu tatlı, beldeleri, köyleri bağlı bahçeliktir.

Fakat halkına İslam Dini'nianlatacak bir kamil mürşid yoktur.

Acaba irşad için oraya gelmeyi istermisiniz ? Eğer bu arzumuzu kabul buyurursanız, ben köleniz, siz sultanım için, Eğridir kasabası civarında, havası ve suyu güzel bir yerde sizin için bir yer, bir dergah yapıp, hayır duanızı almak istiyorum" dedi.

Bu davet üzerine Şeyhülislam Berdeî Hazretleri : 

"İstihare edelim" buyurdu.

Bir kaç gün sonra Vali Hızır Bey'e : 

"İstiharemde Rum tarafına, Anadolu'ya davetinizi kabul etmem işaret olundu. İnşaallah bu yıl memleketimize gidelim.

Gelecek bir zamanda inşaallahRum diyarına, Aadolu'ya gelelim buyurdu.

Vali Hızır Bey çok sevinip, o yıl hacdan döner dönmez, Eğridir gölünün kıyısında Mezar-ı Şerif denilen yerde güzel bir dergah yaptırıp, gelmesini beklemeye başladı.

Berdeî Hazretleri, söz verdiği zaman gelince, on altı oğlu ve kırk talebesi ile Anadolu'ya göçmek üzere yola çıktı.

İran'ın Hoy şehrine geldiklerinde, Muhammed Çelebi Sultan'ın babası Pîri Halife Sultan da rüyasında Peygamber Efendimiz (s.a.v)'i görmüş ve Berdeî Hazretleri'yle Anadolu'ya gitmesi için işaret almış bulunuyordu.

Berdeî Hazretleri, onun bulunduğu beldeye uğrayıp, kendisiyle görüşerek :

"Oğlum Pir Muhammed! Emre itaat eder misin ?" geçip gitmiş ve şehir dışında bir yerde konaklamıştı.

PirîHalife Sultan, hemen gitmek üzere evinden ayrılmıştır.

Yakınları bu yolculuğa engel olmak istemişler ve kendisine olanca işkence yapmışlarsa da Pirî Halife Sultan, boğazında zincir, ayağında lale Berdeî Hazretleri'nin yanına vardı.

Kendisini geri döndürmek isteyen yakınlarını ikna edip, kendisiyle birlikte Anadolu'ya geçmesinisağladı.

Pirî Halife Sultan Hazretleri, tekke yapmakta usta idi.

O sıralarda Tekkesi eskiyen HacıBayram-ı Veli Hazretleri'ne mürüdleri takkesini yenilemek istediklerini söylediler.

O da takkecinin yakında geleceğini, o zaman takkesini yenilemek istediğini söyledi.

Böylece Pirî Halife Sultan'ın yanına geleceğini müjdelemiş oldu.

Şeyhülislam Berdeî Pirî Halife Muhammed ve yanlarında bulunanlar altı ayda Ankara'ya ulaştılar.

Yaklaştıkları Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'ne malum olup : 

"Takkeci geliyor, karşılayalım" buyurarak talebeleriyle birlikte karşılamaya çıktılar.

Şeyhülislam Berdeî Hazretleri'yle buluşup, birlikte Hacı Bayram Dergahı'na geldiler.

Günlerce bu dergahta misafir edildiler.

Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin takkesi yapıldı ve başına giydirildi.

Daha sonra Isparta'ya ulaşmak üzere Ankara'dan ayrıldılar.

Onları heyecanla bekleyen Vali Hızır Bey karşılayıp hazırladığı dergaha götürdü.

Böylece Anadolu büyük bir veliyi ağrına basmış bulunuyordu.

Şeyhülislam Berdeî Hazretleri, yanında getirdiği birinci halife, Pirî Halife Muhammed Sultan ile kızını evlendirdi.

Bu evlilikten geleceğin büyük velisi Muhammed Çelebi Sultan doğdu.

Piri Halife Sultan Hazretleri'nin Ali Fakih adında bir talebesi vardı.

Bu zat bir gece rüyasında Akşemseddin Hazretleri'ni gördü.

Bir müddet sonra Pirî Halife bu talebesini İstanbul'a gönderdi.

Ayasofya camiinde vaaz etmekte olan Akşemseddin Hazretleri'ni dinledi.

Cemaatle musafaha sırasında Akşemseddin Hazretleri Ali Fakih'le görüşürken :

"Dost kokusunu aldım" dedi.

Cemaat dağılınca onu alıp, odasına götürdü.

Pirî Halife Sultan Hazretleri'nin hal ve hatırını sorup, Ali Fakih'ten istediği bilgileri aldı.

Ali Fakih, bu buluşmada Akşemseddin Hazretleri'nin ne derece kamil bir zat olduğunu anladı.

Ona olan ilgi ve saygısı bir kat daha arttı.

Pirî Halife Sultan Hazretleri'nin kıymetli oğlu ve meşhur veli Muhammed Çelebi Sultan, gençliğinde kimya ilmini öğrenmeye heveslenmişti.

Bir gün ona : 

"Oğul, kimya ilmini tahsil ettin mi ?" diye sordu.

O da : 

"Baba biraz daha zaman ver" diye karşılık verdi.

Evde bulunan boş bir sandık vardı.

O sandığı gösterip :

"Oğul şu sandığı kilitle ve bir müddet ona bak ve devamlı Kelime-i Tevhid söyle, sonra aç.

Allah Teala'nın kudretini gör" dedi.

Bu sözleri üzerine boş sandığı kilitledi.

Başında oturup devamlı olarak "Lâ ilâhe illallâh" dedi.

Sonra da sandığı açtı.

Sandığın altınla dolu olduğunu gördü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.