KARIŞIK

19 Nisan 2017 Çarşamba

SEYYIT BABA SULTAN Türbesi (Eğirdir)



“Bektaşi tarikatının Çelebiler kolunun savlarına göre Baba Sultan Hacı Bektaş Veli’nin torunudur. Adı Mürsel’dir. Babası Hızır Lale Sultan’dır. O devirde din ulularının soyundan gelenlere Sultan denildiği için Mürsel’e de, Mürsel Sultan denilmiştir. Mürsel Sultan büyüdükçe Bektaşi tarikatının gerektirdiği bilgi ve töreleri kazanınca Baba ünvanını almıştır. Sonradan adı kullanılmamış, Baba Sultan olarak anılmıştır. Bektaşi tarikatında Baba sözcüğü liderlik ifade eden bir ünvandır. Baba Sultan Bektaşi tarikatının dördüncü halifesidir. 1357-1369 yılları arasında Bektaşi postunda oturmuştur. Halife bulunduğu sıralarda tarikatın ileri gelen ve güvenilir adamlarından Ebu Musa oğlu Şeyh İsa Deduki’yi Eğirdir’e gönderip bir zaviye yaptırmış ve kendi adını vermiştir.
Baba Sultan yaşlandığı vakit kendi adına yaptırdığı zaviyesine gelmiş, bir müddet sonra ölmüş, vasiyeti üzerine şimdiki türbesinin bulunduğu yere defnedilmiştir. Türbe sonradan yaptırılmıştır. İslamda kabirlere tarih ve isim yazılması yasak olduğundan ölüm tarihi ve isim yazılmamıştır. Tahminen ölümü 1370-1380 yılları arasındadır.
Baba Sultan’ın bir askeri mücahit olduğunu söyleyenler varsa da bu sözün dayanağı yoktur. Bu iddia vaktiyle türbede kılıç kalkan gibi bazı silahların bulunmasındandır. Bilindiği gibi Osmanlı ordusunun piyade askerleri yeniçerilerden oluşmuştu. Yeniçeriler çoğunlukla Bektaşi tarikatına kayıtlı oldukları için Bektaşi Babaları onların manevi lideri idi. Savaş zamanların askerlere maneviyat vermek için padişahlar Bektaşi Babalarını savaşa davet ederlerdi. İşte türbede görülen silahların sebebi budur. Cemal Tosun’un önemle vurguladığı nokta Baba Sultan türbesi yanında bulunan kitabe türbeye ait değildir, zaviyeye aittir.
Böcüzade Süleyman Sami 1900 lerdeki Baba Sultan’ı anlatırken “Türbenin etrafında şeyhlere ve türbedarlara mahsus evler, misafir hücreleri, mutfak bulunmaktadır.” der.
Zorti Baba’nın türbesi de Baba Sultan türbesinin göl tarafında idi. 1926 da kapanıncaya kadar burada vakıf paralarıyla yoksullara yemek verilirdi. Bu konuda akrabam 1916 doğumlu Hasan Güngör’den duyduğum, ibret verici bir hikayeyi buraya eklemek istiyorum.
“Baba Sultan’da yoksullara yemek verilirmiş. Ordaki bir kadın çıkrıkta ip eğirirken Barla’ya gitmek isteyen bir Rum soğuktan orada kalmak, karnını doyurmak istemiş. İp eğiren kadın “gavur” diye Rum'u kovmuş, içeri almamış. Rum biraz uzaklaşınca Erenler kadının çıkrığını aldığı gibi göle atmış. Kadın kusurunu anlamış. Ardından koşup yalvar yakar Rum'u almış gelmiş. Yemeğini yedirip, hizmet etmiş. İş bittikten sonra bir de bakmış çıkrığı yerine konmuş.
BABA SULTAN KÜPLERİ
Bu küplerin bulunduğu yere Sakakhane de denirdi. Türbenin dağ tarafında, dağın kıyısında barakalar içinde 10 – 15 kadar küp vardı. Bu büyük küpleri Baba Sultan Türbesiyle ilgilenenler, hayırseverler sabahın erken saatlerinde gölden doldururlardı. Bu küplerdeki sular daima soğuk olurdu. Sebebi buradaki fay yarıklarından soğuk havanın gelmesidir. Uzun bir süre bu fay yarıklarına kanalizasyon akıntısı verilmiştir.
BABA SULTAN ZAVİYESİ
Bektaşi tarikatı kurulduktan sonra tarikatın ileri gelenleri Anadolu'nun çeşitli yerlerinde tarikatlarını yaymak için zaviyeler açmışlardır. Buralarda yoksulları doyurmuşlar, hem amaçları doğrultusunda eğitim vermişlerdir. O çağda Eğirdir bilim merkezlerinden biri olduğu için Baba Sultan’ın gözde adamlarından Ebu Musa oğlu Şeyh İsa Deduki’ye Eğirdir’de bir zaviye açma görevi verilmiştir. Deduk, Hazar denizinin kıyı şehirlerinden biridir. Şeyh İsa Deduki Eğirdir’e gelmiş, Hamidoğlu II.İlyas Beyle görüşüp 1357 yılında zaviyeyi tamamlamıştır. Zaviyeye de tarikatın başı Baba Sultan’ın adı verilmiştir. İlyas Bey zaviyenin yerini ve katranlık bölgesini bağışlamıştır. Timur’dan sonra bu yöreler Karamanoğullarının eline geçince Karamanoğlu Ali Bey 1407 yılında zaviyeye hayli arazi vakfetmiştir. 1413 tarihinde Eğirdir tekrar Osmanlıların eline geçince bir komutan olan Pir Hüseyin Bey de 1420 yılında büyük çapta bir arazi vakfetmiştir. Şimdi burada bir kitabe vardır. Zaviyeye ait olup türbede yatana ait olmayan bu kitabenin türkçesi Cemal Tosun’un okuyuşuna göre şöyledir;
“Alemlerin rabbı olan Ulu Tanrıya ve sena ve onun resulü peygamberimiz Muhammed ve onun sülalesi ve temiz adamları ve sahabelerine salat ve selamdan sonra beyan eylerim ki bu Buk’a Hamidoğullarından büyük ve güçlü emir Hüsamettin İlyas Bey zamanında ve onun büyük yardımlarıyla 759 hicret senesinde Allah'ın merhametine muhtaç fakir kulu Ebu Musa Oğlu İsa Deduki tarafından yaptırılmıştır. Büyük Emirin yardımlarını Allah mübarek eylesin.”
Baba Sultan zaviyesi yeniçeri ocaklarının dağıtılmasıyla bütün yurtta olduğu gibi burda da kaldırılmıştır. Tanzimat fermanından sonra tekrar faaliyete geçirilmişse de Cumhuriyet devrinde kanunla tekkeler kapatılınca burası da kapanmıştır.
Şimdi olmayan Baba Sultan zaviyesi hakkında Cemal Tosun bu bilgileri verir.
1407 de tanzim edilmiş bir vakfiyeye göre Şeyh Dediği adındaki bir zatın bir zaviyesi olduğu İsmail Hakkı Konyalı'nın Beyşehir Tarihi kitabında yazılıdır.
1476 yılında Fatih Sultan Mehmet'in yazdırdığı İlyazıcı defterinde, aynı kitapta Doğanhisar-Tekke köyünde Dadiği Sultan adında bir zaviye olduğu kayıtlıdır. Torunlarından Toruncan Çelebi Konya'da bir zaviye yaptırmıştır. Bu kişi İsa Deduki midir ? Hemşerisi midir ? Araştırılması gerekir.
1357 Baba Sultan zaviyesinin yapılma tarihidir. Aynı adla 1407 de tanzim edilen vakfiyeye göre, yöre yakınlığı da düşünülerek değerlendirmek yararlı olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.