KARIŞIK

3 Ekim 2016 Pazartesi

Seyyid Ahmed-i Kebir Er-Rifai Hazretleri türbesi samsun

Seyyid Ahmed-i Kebir Er-Rifai Hazretleri türbesi
samsun


 


Lâdik Bugün Samsun'un Bir İlçesidir. 
Evliya Çelebi Seyahatnâmesinin Cilt:2, Sayfa 202-205 arası Lâdik'le ilgili olan bölümünde "Osmanlı ülkesinde üç Lâdik şehri vardır. Birincisi Konya Lâdik'idir ki büyük bir şehir iken celâli ve paşalar zulmünden dolayı hala bir kasabacık halinde kalmıştır. İkincisi Van vilayetindeki "Kör Lâdik" sancağıdır. Üçüncüsü de bu Amasya Lâdik'idir. Burası Allah'a vakfolmakla harap olmamıştır." 

"Türk kültür ve medeniyeti incelendiği zaman, kasabaların tarihlerinde dervişlerin önemli rolleri olduğu görülmektedir. Şehirleşmeler ve iskân sahaları hep büyük zatlar etrafında vücut bulmuş, gelişmiştir. Aynı zamanda bir ekol kurmuşlar; isimleri ve efsaneleri asırlardan beri kulaktan kulağa birazda değişerek günümüze ulaşmıştır. 

Bunları derlemek ve gelecek nesillere bozulmadan, tahrif etmeden ve ulaştırmak bir Türk olarak hepimizin aslî görevlerinden biridir. Ancak bunları derlerken birazda ayıklamak, doğruları bulmak, okuyucuyu yanlış yollara sevk etmemek gerekir. Tarihe sadık olarak yorumu okuyucuya bırakmakta ayrı bir prensiptir."(Sadi BAYRAM) 


 


Seyyid Ahmed-i Kebir Er-Rifai Hazretleri Kimdir? 
Seyyid Ahmed-i Kebir Er-Rifai Hazretleri, 1118 senesinde Basra şehrinde dünyaya gelmiş olup babası Seyyid Ali bin Yahya'dır. Seyyid Ahmed-i Kebir yedi yaşında iken babası vefat etmiştir. Dayısı Mensur Betaihi, Seyyid Ahmed'i büyük bir ihtimamla büyüterek, meşhur hocalardan ders aldırmış, iyi bir ilim tahsil ettirmiştir. Beni Rufae kabilesine mensup olduğu için Rıfaî diye anılmıştır. 

Yedi yaşında Kuran-ı Kerim'i ezberleyen Seyyid Ahmed' e hocası Abdülmelik Harnuti şu vasiyetini bildirdi: 

"Ya Ahmed! Başkalarına iltifat edip gezen, hedefine varamaz ve hakikate kavuşamaz. Şüpheden kurtulamayanın, dünyevi düşüncesinin, nefsi arzularının peşinde olanın; felâha, hidayete kavuşması düşünülemez. Bir kimse, kendi kusurunu, noksanını bilmiyorsa, onun bütün zamanı da noksan geçer." 

Bunları hemen ezberleyen ve bir yıl bu usullere riayet eden Seyyid Ahmed, bir yıl sonra hocasını ziyarete gidip, nasihatleri istediğinde hocası: 

"Hakiki âlimleri, evliyayı tanıyamamak çok kötüdür. Tabibin hasta olması ne fena, akıllı kimsenin cahil kalması ne kötüdür" demiştir. 

Ladik'te bulunan türbesi kapısı üzerindeki I. Abdülhâmid Devrindeki yenilenen kitâbesine göre Irak'ta bulunan Seyyid Ahmed'in oğlu, Seyyid Ahmed Geylâni'nin neslinden olduğu anlaşılmaktadır. 



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.