KARIŞIK

4 Nisan 2016 Pazartesi

Bostancı Dede.. denizli..tavas

Bostancı Dede..


denizli..tavas


BOSTANCI BABA / BOSTANCI DEDE /
KARAKESİCİ ŞEMSETTİN SULTAN TÜRBESİ /TAVAS
1. BULUNDUĞU YER:
Tavas İlçesine bağlı Bahçe köyü mezarlığı içindedir.
2. BİNA YAPISI:
Bakımlı, ahşap çatılı, çatısı kiremitle örtülü, tek gözlü, dört köşe taş yapılı, sergili bir yapı niteliğindedir. Mimari ve teknik her hangi bir özelliği bulunmayan yapının duvarları toprak sıvalı, süsleme sanatı olmayan binanın içinde iki adet kabir yan yana görülmektedir. İki metre uzunluktaki kabirlerin birinin Bostancı dedeye, diğerinin de ikinci eşine ait olduğu söylene gelen anlatımların mahsulüdür. Türbe yanında ve yine mezarlık içinde hayır işlerinin yapılmasına mahsus eve eski yıllarda mezarlık bekçilerinin kaldığı bir yapı daha vardır. Tek gözlü türbe binasında kitabeye rastlanılamamıştır.
3. HAKKINDA BİLGİLER:
Asıl adı Şemsettin Sultan olan ve Bostan yetiştirmesi nedeniyle “Bostancı Baba” olarak anılan Denizli ve Aydın Bölgelerinde eşkıyalık, Ege Deniz’ inde korsanlık yapması nedeniyle de “Karakesici” adı ile bilinen Bostancı Baba, Ahmet Yesevi soyundan olup, Hacıbektaş’ı veli’nin verdiği köseviyi (Ense yarısı yanmış odun parçası) bostan ekip yeşertmesi ile tanınır. Torunlarından Av. İsmail Metin ‘in yayınladığı “Çamşık Tarihi ve Hüseyin Abdal” adlı eserinde Bostancı Baba ile ilgili geniş bilgi ve tarihsel gelişimler yer almaktadır. Bu esere göre “Aydın – Denizli Bölgesinin en meşhur eşkıyalarından biriydi. Kütülüklerle mücadele ettiği, yoksulluk, mazlumun, haklının yanında yer aldığı için yöre insanları ona “kütülerin kesicisi, karaları kesici” anlamında “kara kesici” adını koydular. Zamanla kendisi gibi, zalimlerden mazlumların öcünü almak isteyen kişilerin de yanına katılması ile eşkıya gurubu kurdu. Dağlarda yaşadı. Çevresinde yaşayanlar bir haksızlık olduğu zaman Karakesici’ nin yanına gelirler, o da ezilenin hakkını ezenden alır, ona geri verirdi. Ege denizinde korsanlıkta yapan Karakesici eşkıyalık döneminde çok canlar yakmış, daha sonra Allah’tan günahlarının arınması için nasıl hareket edeceğini,ne yapması gerektiğini sormak,Allah yoluna girmek için Hacıbektaş-ı Veli ile görüşmek üzere o zaman ki adı ile Suluca Karahöyük’e gitti. Hacı Bektaş-ı Veli ile görüşmesinde; Aydın-Denizli elinden geldiğini, adının Karakesici olduğunu, Hoca Ahmet Yesevi soyundan, Avşar boyundan olduğunu, eşkıyalık yaptığını,dedesinin,babasının Ege denizinde korsanlık yaptığını, kötülere karşı savaştığını, halkı koruduğunu,yoksulun güçsüzün öcünü aldığını, tam doksan dokuz kişiyi öldürdüğünü anlatarak artık tövbe ettiğini, bir daha adam öldürmeyeceğini, eşkıyalığı ve dağları bıraktığını bildirmiştir. Bunun üzerine Hacı Bektaş-ı Veli “Bu yanmış çam kösevisi. Sen insanlara kötülük için adam öldürmedin. İnsanlara iyilik için insan öldürdün. Bu köseviyi al götür, yedi yolun üstüne bir bostan kur. Köseviyi bostana dik. Gelene gidene iyilik et. Ne zaman yaptığın sevaplar günahlarından fazla gelirse bu kösevi yeşerir. Bu kösevi yeşerdiği zaman bil ki senin de günahların af olacak” dedi. Karakesici Hacı Bektaş-ı Veli’den izin aldıktan sonra bir elinde teberi (silah), bir elinde yanmış çam kösevisi yola düşerek tekrar Aydın-Denizli toprağında yolların birleştiği ve eşkıyalık yaptığı bu günkü Bahçeköy’e geldi. Bahçeköy de günlerce çalıştı, bostan ekti,gözedeki suyu bostana taşıdı,kendisinin kalacağı bir kulübe yaptı,yanmış çam kösevisini de bostanın bir kenarına dikti. Hem bostanı hem de köseliyi sulamayı ihmal etmedi. Yoldan geçenlere ve yanına gelenlere devamlı bostan yediriyor, iyilik yapıyor, halk onu, o halkı çok seviyordu. Yıllar geçmesine rağmen kösevi hala yeşermemişti. Günün birinde; işinin çok acele olduğunu, köyden şehre gideceğini söyleyen, önemli bir işinin olduğunda ısrar eden, Bostancı babanın bostanından ısrarlarına rağmen yemeyen üstelik onu kolundan tutup iterek yere yuvarlayan ve köye gelip giden alim ve evliya bilinen kişileri devlet adamlarına ispiyon eden kişinin halinden iyi birisi olmadığını anlayınca “Doksan dokuz oldu, senide öldüreyim yüz olsun” diyerek öldürdü. Bu son öldürdüğü kişi ile pişmanlık duyarak sağa sola perişan halde koşan, ağlayıp sızlayan Bostancı bir de bakar ki kösevi diktiği yerde yeşermiş,dal,yaprak vermiş. Bu sevinçle köseviyi yerinden söküp, bostanı bıraktı. Bir eline yeşil köseviyi, bir eline teberiyi alarak tekrar Hacı Bektaş-ı Veli’ye geldi. Hacı Bektaş-ı Veli “Dile benden, gönül erenlerden ola, gittiğin yol Ali yolu ola. Sen artık erenlerden birisin sende bu yolun göstericisisin. Bu köseviyi atıyorum, Bunu ara bul, gittiğin yere mekanı kur, hak yardımcın ola.” Dedikten sonra tekrar Aydın – Denizli toprağına gelerek bostanının olduğu yere gelerek mekanını kurdu. Dergahını açtı. Hacıbektaş yolunda halka hizmet etti. Doğru olmayı öğretti. Burada kökleşti, dal budak saldı. Bostanının olduğu yere köylülerle beraber bir yaptılar. Aş kaynattılar. Yoksullara yemek dağıttılar. Bostancı Babanın dergahı o civarda uğrak yeri oldu. “
Asıl adı Şemsettin Sultan olan bostancı babanın yaşadığı dönem XIV. Y. Yıl sonları ile XV. Y. Yılın ortalarıdır. Ölümünden sonra soyundan gelenlere Çamşehler, Çamşehliler, Çamşehlioğulları denilir. Seceresi: Bostancı Baba – Şemsettin Sultan – Karakesici oğlu Kara Halil Baba ölümü : 1632 – oğlu Hüseyin Abdal, - oğlu Ali (Budala Ali Baba) – oğlu Süleyman (oğlu Hüseyin), Mehmet, Kamber, Mahmut (Göğ Mahmut), kızı Elif, oğlu İbrahim, - oğlu çakır, Esef (oğulları Mehmet, Mahmut, Hasan Ali, Balo), Haydar – oğlu Hasan (Kara Ali Ağa), M. Ali Ağa, Hacı Ağa (oğlu Hasan, Ali Ağa), Mahmut Ağa, Haydar Ağa (oğlu Ali Ağa), Ali oğlu Mahmut Ağa, Kasım Ağa’ dır.
Bostancı Baba Hakka yürüdükten sonra, yerine çocukları geçti. Orada soyu devam etti. Aradan yıllar, Yüzyıllar geçti. Evlatları Aydın - Denizli bölgesinde egemen oldular. Alevi toplumu üzerinde büyük bir nüfuza sahip oldular. Orada halkın önderi oldular.
Bostancı Baba ile ilgili yazılan hayat hikayesinin anlatıldığı bir şiir aşağıda yer verilmiştir.
Bir Zaman dünyaya eşkıya geldim
Yolsuz olanların boynunu vurdum
Gövertim köseviyi kereme erdim
         Aslım Karakesici Hüseyin Abdal
         Aslım Karakesici Şemsettin Sultan
Denizli’den gelir bizim aslımız
Bektaşı Veli’ye çıkar neslimiz
Dördüncü Makamdır bizim postumuz.
         Aslım Karakesici Hüseyin Abdal
         Aslım Karakesici Şemsettin Sultan
Denizli’ den geldim Tekke Köyüne
Talip Mürşit İrşat olup sevine
Evlatlarım Hırka giyip övüne
         Aslım Karakesici Hüseyin Abdal
         Aslım Karakesici Şemsettin Sultan
Tekkem gayet ulu Erkaf aldırdım
Yemedi Bostandan Münkir öldürdüm
Doksan dokuz oldu yüz olsun dedim
         Aslım Karakesici Hüseyin Abdal
         Aslım Karakesici Şemsettin Sultan
Abdal oldum hırka giydim dalıma
Kemerbest bağladım ince belime
Gece gündüz yalvarırım pirime
         Aslım Karakesici Hüseyin Abdal
         Aslım Karakesici Şemsettin Sultan
Haydar Hüseyin’im içtim bir dolu
Pirini sevenler sürsün bu yolu
Pirim Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli
         Aslım Karakesici Hüseyin Abdal
         Aslım Karakesici Şemsettin Sultan
4. ZİYARET AMAÇLARI
Geceleri ışık yakılan türbesinde metfun bulunan “Bostancı Baba – Şemsettin Sultan” yakın çevre halkı tarafından:
- “Çocuğu olmayan ailelerce mutluluk aramak,
- Dilekler dilemek,
- Dua ve niyazlarda bulunmak,
- Hayır ve hasenat işlerini ifa etmek.
- Adanılan adakları yerine getirmek,
- Namaz kılmak,
- İbadet etmek” gibi nedenlerle ziyaret edilir.
Şükrü Tekin KAPTAN
Araştırmacı Yazar
Gönül Sultanları Denizli’de (Türbeler ve Yatırlar) Kitabından alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.