KARIŞIK

23 Ocak 2018 Salı

Hz. Fatima el Zehra as’ın kabri 


Gökyüzü katmanlarını ve yıldızlarını düzenleyen, rüzgarları kontrol eden, tan yerinin ağarmasına sebep olan, Hakimiyeti yöneten, Hükümranlık Sahibi Allah’a hamd olsun. Elhamdulillah. O’nun dehşet verici gazabından cennet ve ehli titrer, yeryüzü ve onun sakini sarsılır, okyanuslar ve onun sularında duran ve yüzen herşey, heyecan ve o hengame içinde beraber akar.
Ya Rab, Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et. Onlar derin girdaplarda yüzen (hidayet ve irfan) gemileridirler; o gemilere binen kurtulur, binmeyen ise boğulur. Onlardan öne geçen (hidayet çizgisinden) dışarıya çıkar; onlardan geriye kalanın (amelleri) yok olur. Onlardan ayrılmayan ise, onlara kavuşur.
“Bu, indirdiğimiz, hükümlerini belli ve kesin kıldığımız bir sûredir. Düşünesiniz diye onun içinde apaçık âyetler gönderdik.” ﴾Nur:1﴿
Şii mezhebi’nden olduğunu iddia eden, bir grup göstermelik alimden, İmam Mehdi as’ın Ansarlarının gazetesinde önceden de bahsettiğim şekilde, usule uygun bir mucize talebi ile öne çıkmalarını istedim. Ancak, hiç kimse böyle bir talep ile öne çıkmadı. Babam İmam Mehdi Muhammed ibn Hasan Askeri a.s’ın, poziyonumun bir kısmını göstermem için; ki bu da, ondan taraf nerede durduğumdur; emretmesinin nedeni de budur. Bu da, benim onun halifesi ve oğullarından ilk hükmeden ve Peygamber efendimiz saas’in önceden haber verdiği gibi, cennet bahçelerinden bir bahçe olduğumdur.
Müslümanlara ve toplu olarak tüm insanlar açığa çıkartacağım ilk mucize, Hz. Muhammed saas’in kızı, Hz. Fatima, benden bir parçadır dediği, Fatima as’ın kabrinin yerini bildiğim olacaktır.
Tüm Müslümanlar, oy birliği ile, Hz. Fatima as’ın kabrinin saklı olduğunu ve yerinin Hz. Mehdi as haricinde başka kimse tarafından bilinmediğini kabul ederler. İmam Mehdi a.s, annem Hz. Fatima a.s’ın kabir yeri ile beni bilgilendirmiştir. Hz. Fatima a.s’ın kabri, İmam Hasan a.s’ın kabrinin yanındadır ve çok yakınındadır ki, sanki müçteba İmam Hasan a.s, Fatima a.s’ın sinesinde gömülüdür. Söylediğim için yemin etmeye hazırım ve Allah svt şahidim olduğu üzere, O’nun Elçisi Hz. Muhammed saas ve Fatima a.s’ı gömen Ali a.s de şahidimdir ki, söylediğim doğrudur. Allah’a, sadece O’na, hamd olsun.
Her kim, İmam Mehdi a.s ile temas halinde olduğunu iddia ediyor, küçük ya da büyük meselelerde bana başvurmuyorsa, yalancıdır, Allah’a ve O’nun Elçi’sine göre sahtekardır. Hiçbir güç ve kudret, Yüce Allah haricinde başka bir şeyden gelmez ve Allah’a, sadece O’na hamd olsun.
“Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için neredeyse sana dünyayı dar etmişlerdi. Ama senden sonra kendileri de fazla kalamayacaklar! Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun da budur. Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın.” [Isra: 76-77]
Not: Bu bildiriyi okuyan her Müslüman’ın, 12 kopyasını dağıtması gerekmektedir. Ve eğer çeviri yapabiliyorsa da, herhangi bir dile çevirmesi gerekmektedir.
Ehlibeyt as’ın Mirası,
Gerçek sığınak, Ahmed el Hasan,
Tüm insanlığa gönderilmiş, İmam Mehdi as’ın Elçi ve Halifesi’dir.
Cebrail ile kuvvetlendirilmiş, Mikail ile savunulmuş ve İsrafil ile desteklenmiştir.
“Onlar, birbiri ardınca bir zürriyyettirler (hep tevhid dininden). Allah duyan ve bilendir.” ﴾Ali Imran:34﴿

Çamlı Evliya Türbesi   / AMASYA –Taşova –Elmakırı Köyü



Elmakırı Köyüne 2km uzaklıktaki bir tepenin yamacındadır.


Çamlı Evliya ismini türbe etrafında bulunan iki çam ve ardıç ağaçlarından almaktadır. Çamlı Evliya’nın Horasan’dan gelen erenlerden biri olduğu, bölgede Türklüğün ve İslâm’ın yayılması için mücadele ettiği söylenmektedir.  

Mezarın üzeri eskiden açıkmış. Köylüler tarafından betonarmeden yeni türbe ile üzeri kapanmıştır. Türbede iki adet mezar bulunmaktadır. Mezarın boyutu 5mt’dir. 

 Elmakırı Köyünün manevi lideri olarak kabul edilen Çamlı Evliya özellikle dini günlerde yoğun olmak üzere, her zaman ziyaret edilmektedir. Nisan ayının ilk haftasında yağmur duası için ziyaret edilir. Huysuzluk yapan çocuklar, kulak rahatsızlığı olanlar türbeye getirilir. Elbiselerinden bir parça türbeye bağlanır. Genellikle namaz ve oruç adağında bulunulur. İsteyen kurbanlık da adar. Derdi çözülen adağını adar ve çaputunu geri söker.     

Menkıbeler: 1-) Çamlı Evliya türbesinin etrafındaki ağaçlar kutsal kabul edilir ve kesilmesi halinde kesenlerin başlarına değişik belalar açıldığına dair söylenceler anlatılmaktadır.

Kaynakça: Abdühalim Durma –Evliyalar Şehri Amasya -2003 / Rahime Özdoğan –Amasya’da Adak Yerleri İle İlgili Halk Anlatıları -2006

6 Ocak 2018 Cumartesi




Börtlüce Türbeleri / MANİSA / KULA 



  
 







Börtlüce Türbeleri, Manisa İli, Kula İlçesi, Börtlüce Mahallesinin yakınındaki Doma ve Kuşaklı tepe üzerindedir.

Börtlüce Köyü üç kardeş tarafından kurulmuştur. En büyüğü Börkül Mustafa, diğerleri ise Börkül Ece ve Yaman Ece’dir. Börkül Mustafa veya Börklüce Mustafaköyün batısında bulunan Doma Tepesinin üstünde medfundur. Diğer kardeşlerin türbeleri ise köyün doğusunda bulunan Kuşaklı Tepenin üzerindedir.

Börkül Mustafa’nın Börklüce Mustafa olması ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Bilindiği üzere Börklüce Mustafa Simavna Kadısı Şeyh Bedreddin’in müridi olup Torlak Kemal ile birlikte Fetret Döneminde Osmanlı’ya karşı Karaburun Yarımadasında isyan etmiştir. Mezarının Karaburun’da olduğu söylenmektedir. Dolayısıyla Türklerin Dağ inancına uygun olarak tepelere yapılan bu mezarın, Börklüce Mustafa’nın makamı olduğu düşünülebilir… 
Türbeler üzeri açık, etrafı taşla çevrili mezarlardır. Börkül Ece mezarının bulunduğu tepede geç dönem bir Türk Mezarlığı da bulunmaktadır.


Börtlüce Köyü Yörük/Türkmen boylarındandır. İnançlarına uygun olarak özellikle hayır duası için bu türbeler ziyaret edilmektedir.

Kaynak: www.facebook.com (Börtlüce Köyü Sayfasından Sayın Muammer Güler’in bilgilerinden faydalanılmıştır. Kendisini teşekkür ederim.)

4 Ocak 2018 Perşembe

Nasip Baba Türbesi / MANİSA / KULA – Erenbağı Mahallesi



Nasip Baba Türbesi, Manisa İli, Kula İlçesi, Erenbağı Mahallesinin mezarlığındadır.

Nasip Baba Kimdir: Bölgeye gelip tekke açan bir velidir. Köyün eski ismi Tekke köyüdür. Yörük/Türkmen adetlerini yaşatan bir köyümüzdür. Nasip Baba ismi türbeye gelenlerin dileklerinin yerine gelmesiyle takıldığını düşünmekteyiz.


Mimari bir özelliği olmayan üstü kapalı betonarme bir türbedir. Türbe içinde betonarme iki sanduka bulunmaktadır.
Bölgede gözlemlenen ziyaretlerin bu köyde de uygulandığını düşünmekteyiz.

Kaynak: Abdulhalim Durma – Evliyalar Şehri Manisa – Yenigün Matbaası -2013 / www.kula.bel.tr (Fotoğraf Kula Bld. Bşk. Hüseyin Tosun’un köyü ve türbeyi ziyaretinde 2017 yılında çekilmiştir.)

Börtlüce Türbeleri / MANİSA / KULA 


Börtül Ece Mezarı
  
 
Türk Mezarlığı

Türk Mezarlığındaki Kitabe

Türk Mezarlığındaki Kitabe

Börtlüce Türbeleri, Manisa İli, Kula İlçesi, Börtlüce Mahallesinin yakınındaki Doma ve Kuşaklı tepe üzerindedir.


Börtlüce Köyü üç kardeş tarafından kurulmuştur. En büyüğü Börkül Mustafa, diğerleri ise Börkül Ece ve Yaman Ece’dir. Börkül Mustafa veya Börklüce Mustafaköyün batısında bulunan Doma Tepesinin üstünde medfundur. Diğer kardeşlerin türbeleri ise köyün doğusunda bulunan Kuşaklı Tepenin üzerindedir.

Börkül Mustafa’nın Börklüce Mustafa olması ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Bilindiği üzere Börklüce Mustafa Simavna Kadısı Şeyh Bedreddin’in müridi olup Torlak Kemal ile birlikte Fetret Döneminde Osmanlı’ya karşı Karaburun Yarımadasında isyan etmiştir. Mezarının Karaburun’da olduğu söylenmektedir. Dolayısıyla Türklerin Dağ inancına uygun olarak tepelere yapılan bu mezarın, Börklüce Mustafa’nın makamı olduğu düşünülebilir… 
Türbeler üzeri açık, etrafı taşla çevrili mezarlardır. Börkül Ece mezarının bulunduğu tepede geç dönem bir Türk Mezarlığı da bulunmaktadır.


Börtlüce Köyü Yörük/Türkmen boylarındandır. İnançlarına uygun olarak özellikle hayır duası için bu türbeler ziyaret edilmektedir.

Kaynak: www.facebook.com (Börtlüce Köyü Sayfasından Sayın Muammer Güler’in bilgilerinden faydalanılmıştır. Kendisini teşekkür ederim.)

Rumi Hoca Türbesi / AMASYA –Merzifon 


Rumi Hoca Türbesi
Rumi Hoca Sandukası Rumi Hoca Türbesi, Amasya İli Merzifon İlçesi Diphacı Köyü Çamiçi Mevkiindedir

 Rumi Hoca Horasan Erenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bölgeye gelip yerleşmiş ve burada İslam’ı yaymıştır. Türbe kitabesine göre Rumi Hoca’nın ölüm tarihi 1794 yılıdır. Sanduka kitabesinde Hoca Rumi kutb-ül-arifin / Budur ol evliya-yı vasılîn / Sene 1208(1794) yazmaktadır. Sonradan ilave edildiği düşünülen satır da ise Şeyh-zade Seyyid Mehmed ibaresi yazmaktadır. Türbe 2004 yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından ANIT olara tescillenmiştir.      

 Türbe düzgün keskin taştan inşa edilmiştir. Türbe çatısı önceleri ahşaptan iken, günümüzde betondan yapılarak yenilenmiştir. Duvarlarında kalem işleri vardır. Türbe kare planlıdır, sanduka ise ahşaptan yapılmıştır. Türbe haricinde müştemilat da bulunmaktadır.

Türbeye özellikle fıtık olan çocuklar ve felçli hastalıklar getirilerek şifa aranmaktadır. 

Kaynakça: www.kurumsal.kulturturizm.gov.tr / Muzaffer Doğanbaş –Rumi Hoca Türbesi ( www.hbvdergisi.gazi.edu.tr ) / www.diphacikoycom.tr.gg

16 Aralık 2017 Cumartesi

Hasan Dede Türbesi..kırıkkale

Hasan Dede Türbesi
Hasan Dede Türbesi, aslen Horasanlı olan Karaman Usluca Dergahı'nın Piri olan Şeyh Yakup Fakihi'nin oğlu olan Hasan Dede'nin Türbesidir. Hasan Dede'nin babası Hz. Muhammed (SAV) soyundan gelmektedir. Hasan Dede şu anda türbesinin bulunduğu Kırıkkale'ye yerleşmesinden sonra bağ ve bahçe işleriyle uğraşmış Padişah tarafından vergiden muaf tutulmuştur. Hasan Dede türbesinde bulunan taşın Mekke'den geldiği düşünülmekte ve türbeyi ziyaret edenler tarafından bu taşa dokunulup yüz sürülür.

Hasan Dede Türbesi ulaşım: Hasandede Türbesi Kırıkkale İli'nin merkeze bağlı Hasandede Köyü'nde yer almaktadır. Hasan Dede Türbesi'ne Ankara yönünden gelirken şehrin hemen girişinde rastlanabileceği gibi Kırıkkale Otogarı'ndan minübüsle de ulaşılabilir.

Hasan Dede Türbesi Ziyareti: Hasan Dede türbesi türbeye bitişik Hasan Dede Camii yanında yer almaktadır. Sabah namazı ile yatsı namazı arasında ziyarete açıktır, ziyaret ücretsizdir. Hasan Dede Türbesi ziyareti sırasında kadın ve erkek ziyaretçilerin İslami kıyafet kurallarına uyması beklenmektedir.

Hasan Dede Türbesindeki Taş: Hasan Dede türbesinde bulunan ve Mekke'den geldiğine inanılan yaklaşık 15 x 25 cm.


ölçülerindeki parlak taş hakkında ilginç bir hikaye vardır. Söylenceye göre Hasan Dede'nin yaşadığı köyün ileri gelenlerinden Ömer Ağa Hacca gitmeden önce Hasan Dede'ye uğrayıp helallik ister. Hasan Dede'de bunun üzerine Mekke Şerifi'ne verilmek üzere bir beze sarılı hediye emanet eder. Ömer Ağa yolsa hediyeyi merak edip bezi açar. İçinde iki adet karpuz çekirdeği ve bir parça kömür olduğunu görür. Bunları Mekke Şerifi'ne vermeye layık görmez ve vermekten vazgeçer. Fakat Hac vazifesi sonrası dönüşe hazırlanırken Mekke Şerifi'nin tellal çıkartarak Anadolu'dan kendisine bir hediye geleceğini, hediyeyi getirenin kendisine ulaştırmasını isteyince Mekke Şerifinin huzuruna çıkarak hediyeyi takdim eder. Mekke Şerifi bezi açar açmaz iki karpuz çekirdeği iki büyük karpuza, kömür tanesi ise siyah bir koça dönüşür. Mekke Şerifi'de aynı beze bir şey sararak Ömer Ağa'ya verir. Ömer ağa köye yaklaşırken yine merak edip bezi açar. Bezin içerisinde bir taş vardır fakat taş aniden beyaz bir güvercine dönüşür ve uçarak Hasan Dede Camii'nde bir türlü taş tutmayan bir oyuğa konar ve orada tekrar taşa dönüşür. Bu taş bugün Mekke'den geldiğine inanılan taştır.
KARAAĞAÇ BABA TÜRBESİ: acıpayam


Acıpayam İlçesi'nin Kumavşarı Kasabası içinde, Ortaokul mevkiindeki sokak içindedir. Hiçbir bina özelliği olmayan çok basit bir yapıdır. Bakım ve onarımı ile Osman UĞUR'un ilgilendiği ifade edilen Türbe, briketle çevrili, sıvasız, oldukça bakımsız, dört köşeli, ahşap çatılı, kiremit örtülüdür. Türbe içindeki kabir briketle çevrilmiş, çukur içinde adeta harabe durumundadır. Daha önceleri kubbeli, mimari özelliğe sahip bir türbe iken bakımsızlıktan yıkılarak şimdiki durumuna getirilmiştir. Kitabesi yoktur. Sonradan Kumavşarı Belediyesi'nce yeniden yaptırılmıştır.
Acıpayam İlçesine adını veren(Garbi Karaağaç) Karaağaç baba, Avşar Oymağı'na mensup olup, zamanında Germiyanoğulları ile birçok defalar savaşmış, Avşar Oymağı'nın buraya konan ilk uç beyidir. Acıpayam Ovası'ndaki köylerin oluşmasına ve Türkleşmesine sebep olmuştur.
Ölümü H. 728/M. 1327 tarihidir. Karahöyükavşarı köyünde medfun Süleyman Sarızeybek ile Yeşilyuva Kasabası, Elmadağı'nda medfun Işık Süleyman'la yakın akrabadırlar. Bugün dillerden düşmeyen ve kendi dalında Türkiye de tek düzenle çalınan "Avşar Beyleri" türküsü Karaağaç Baba'nın Germiyanoğulları ile yaptığı savaşlarda yaratılan kahramanlıkları dile getirir.
Adını sevdiğim Avşar Beyleri,
Size de vezirlik yakışıp duru,
Topla dizgini, tanı kendini,
Karşıda Germiyanlar bakışıp duru.
Rivayetler: "Ak sakallı, sarıklı, sırtında cübbe ile" aşikar ve rüyalarda köy halkından bazı kişilere göründüğü, "sana cenneti göstereyim mi" dediği, "Göster" denilmesi üzerine "Gözlerini yum" dediği, hayli yol aldıktan sonra "Aç gözlerini" deyip de gözlerini açan kişinin her tarafın yemyeşil, güllük, bahçelik, çok güzel bir yer olduğunu gördüğü, türbesine girerken kapısında görüldüğü, mezarın başına su dolu bir testi konulduğu, bu suyun bir iki gün içinde boşaldığı, bu nedenle devamlı testilerde su bulundurulduğu rivayet edilmektedir.
GARİP DEDE TÜRBESİ..sultan çiftliği


Türbe, Sultançiftliği Köyü'ndedir. Dudullu- Alemdağ Yolu'ndan ayrılan bir yol, bir km. sonra bizi köyün meydanındaki açık türbenin önüne getirir. Yokuş olan bu yolun sol tarafında ve köşede Alemdağ Orman Bölge Şeşiği binası bulunmaktadır. Köy yolunda mevcut olan ve vaktiyle Sultançişiği Şeker Suyu'nun aktığı dört çeşme de bugün kurudur. Ulu bir ağacın gölgesinde bulunan açık türbenin etrafı alçak bir duvar ve demir parmaklık ile çevrilmiştir. Şâhidesi yoktur. Toprak makberesinin üzerine dört mısralı şu mermer kitâÜsküdar Köy ileri gelenlerinin beyanına göre Garip Dede, çok eski bir mücahittir. Bunlar yedi kardeş olup yedisi de bu civarda medfundur. Bunlardan biri Alemdağı'nda bir kale inşa edip sonradan şehid olan Alemdar Baba'dır. Diğer biri de Samandra Köyü'nde medfundur. Diğer ikisinin kabri ise bugün de mevcut olup Said Halim Paşa Çiftliği hudutları içinde, Sultan Murat veya Sultan Aziz Kasrı civarındadır. Diğer üçünün kabirleri meçhuldür. Bu ifade doğru ise Garip Dede, Tur-Hasan Bey'in kardeşidir ve burada şehit olmuştur.( Alemdar Baba Türbesi bahsine bakınız.) Türbenin karşısında kuru bir çeşme ve köyün camii bulunmaktadır. Çeşmenin ayna taşından daha evvelki bir tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır. Şimdiki çeşme 1955 tarihlerinde yapılmıştır. Cami ise yığma taştan inşa edilmiş olup ahşap çatılıdır. Hiç bir yerinde kitâbesi yoktur. Mihrabı duvar içine gömülüdür. Minberi ahşaptır. Abdest musluklarından Şeker Suyu akmaktadır. Sağdaki minaresi taştandır.
GİZLİCE EVLİYA TÜRBESİ ve YER SARSAN BABA TÜRBESİ..üsküdar



Türbe, Açıktürbe Yokuşu üzerinde ve Üsküdar Postanesi'nin arka tarafındadır. Bu açık türbenin hemen yanında, Yer Sarsan Baba adıyla anılan ve bugün mevcut olmayan bir açık türbe daha vardı. Türbenin gerisinde ise, yeri hâlâ arsa halinde olan ve ismini türbeden alan, Gizlice Evliya Celvetî Tekkesi bulunuyordu. Gizlice Evliya'nın kimliği belli değildir.(Daha geniş bilgi için bu isimle bilinen tekkesi bahsine bakınız.) Vakıf kayıtlarında Şıh Hüseyin Efendi kabri diye kayıtlıdır. Tapu sicilinde de yeri 395 ada, 4-5 parsel diye yazılıdır. Gizlice Evliya Türbesi günümüze kadar gelebilmiş ve 1967 tarihlerinde şimdiki şekli ile onarılmıştır. Türbenin eskiden sebile benzeyen bir durumu vardı. Yol seviyesinden yüksek olduğundan, sol tarafındaki bir merdivenden türbenin avlusuna çıkılırdı. Merdiven ve türbenin yan duvarları kesme taştan yapılmış olup, etrafı bir demir parmaklık ile çevrilmişti. Her tarafını ağaçlar ve sarmaşıklar kaplamıştı. Türbede, Gizlice Baba'ya ait olduğu söylenen kitâbesiz, yuvarlak bir taş ile etrafındaki mezarlı ktan getirilip konulan bir kaç şâhide vardı. Bu iki türbenin ve tekkenin etrafını saran, Ağa Camii ve Devatîzâde Mehmet Talib Efendi Camii Mezarlığı, bugünkü şehir plânına göre Ahmediye Meydanı, Halk Caddesi, Türbe Kapısı Sokağı ve Açık Türbe Sokağı ile çevrili oldukça geniş bir alanı kaplıyordu. 1928 tarihlerinde kaldırılarak yerine Belediye Tahsil Şubesi ve PTT binaları yapılmıştır. Mezarlığın kaldırılması sırasında türbenin yan tarafında bulunan türbedar meşrutası da yok olmuştur. Buradaki şâhideler arasında en eski tarihlisi 1192 (1778) rakkamlısı olup ayrıca 13 dilimli Celvetî sikkeleri de vardır. Yalnız, PTT binasının yerinde, Göztepe Semti'nin kurucusu ve cami sahibi serduhani (baştütüncü) Mehmet Efendi'nin büyük bir hanı vardı.
ALEMDAR BABA TÜRBESİ..üsküdar


İsmini verdiği Alemdağı üzerinde ve bu dağın köye bakan yamaçlarında ve oldukça yüksek bir mevkidedir. Alemdağı-Şile Yolu'nun sol tarafında bulunan bu açık türbe, bugün askeri bölge içinde kalmış bulunduğundan çok bakımlıdır. Türbeye, Kışla Otobüs Durağı'nda indikten sonra, önünüze çıkan asfalt yoldan gidilir. Yolun iki başında birer bakkal dükkânı vardır. Takriben kırk dakika yüründükten sonra varılır. Diğer bir yol da, Alemdağı Köyü içinden geçmektedir. Alemdağı merkezinde otobüsten indikten sonra soldaki yola sapılır. Biraz ileride ve solda 1972 tarihinde yapılan yeni cami vardır. Daha sonra da dört yol ağzı mevkiindeki eski köy meydanına varılır. Burada set üzerinde bir kahve, Ermeni Kilisesi iken sonradan cami haline getirilen ve yeni cami yapıldıktan sonra terk edilen mabetle birlikte onun yan tarafında ve yol üzerinde de kitâbesiz bir çeşme vardır. Çeşmenin önündeki yoldan 40 dakika kadar yüründükten sonra türbenin önüne varılır. Etrafını alçak bir duvarın çevirdiği Alemdar Baba kabrinde kitâbeli bir taş yoktur. Üzerinde her zaman iki Türk Bayrağı dalgalanmaktadır.
Alemdar Baba Kimdir?
Türklerin Anadolu'ya yerleşmesinde büyük emeği geçen Alemdar Baba, ünlü bir Türk kumandanı olup asıl adı Tur-Hasan Bey'dir. Bundan bozma olarak Turasan veya Torasan isimleriyle de anılır. Battal Gazi Destanı'nın bir devamı olan Danişmendname'ye göre, merkezi Malatya'da bulunan Danişmendliler emaretinin kurucusu ve Sultan Melik Şah'ın (1072-1092) ümerası Emir Danişmend Ahmed Gazi (öl. 1104 Niksar) "Hazreti Peygamber'in bir işareti ile Rum (Anadolu) gazasına memur olur." Cihada başlamak için Bağdat'a Halife'ye adam gönderip izin ister, Halife de Danişmend Gazi'ye ve Turasan Bey'e ferman yazar, onlara hil'at ve sancak ile, Battal Gazi (öl. 740 Seyitgazi) ve Ebu Müslim'in (öl. 755) bayraklarını da gönderir.
Güzelce Ali Paşa Türbesi.. beşiktaş

İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında Beşiktaş, Çırağan Caddesine cepheli olan Yahya Efendi Dergahı Külliyesi’nin içinde 551. ada, 39. parselde yer almaktadır. Güzelce Ali Paşa on yedinci asır devlet adamlarındandır. Sultan II. Osman devri Sadrazamlarındandır. İstanköy’de 1575 senesinde dünyaya geldi. Babası İstanköy’lü Ahmet Paşa’dır. Anne tarafından, Seyyit’ler dendir. Çocukluğu ve gençliği denizlerde geçti. 1597-1602 yılları arasında beş sene Dimyat Beylerbeyi ve 1602 yılında Yemen Beylerbeyi oldu. On dört yıl boyunca Tunus, Mora ve Kıbrıs Beylerbeyi görevlerinde bulunduktan sonra, Kubbe Veziri oldu. 1617 yılında Kaptan-ı Derya oldu. Ali Paşa, Sultan I. Mustafa’nın padişah olması üzerine görevinden alındı ve yerine Kara Davut Paşa tayin edildi. Ancak kırk gün sonra Davut Paşa azledildi ve Ali Paşa ikinci defa Kaptan-ı Derya oldu. Sultan II. Osman zamanında üç deniz seferine çıktı. Ali Paşa, Sultan II. Osman’a Sadrazam olduğu takdirde devlete yeni gelir kaynakları bulacağını taahhüt etti. Bunun üzerine, Öküz Mehmet Paşa Sadrazamlıktan azledildi ve Ali Paşa 1619 Sadrazam oldu. İlk icraat olarak varlıklı, devlet adamlarının ve tüccarların mallarına el koydu. Hazineye gelir kaynakları bulmakta büyük başarı göstererek, her hafta başında Sultan II. Osman’a elde ettiği gelirleri, hediyelerle takdim ederdi. Hiç umulmadık yerlerden hazineye gelir sağlardı. Buna şu olayı örnek verebiliriz; Uzun zamanda beri Yeniçeri Ocağı’nın et ihtiyacını karşılayan Rum Skarlati’den bir gün, o zamana kadar kestiği bütün koyunların derilerinin hesabını sordurdu ve kendisine muazzam bir meblağ ödemeye mahkum ettirdi. Ali Paşa, Sultan II. Osman’ı, Lehistan Seferi’ne teşvik etti. Ancak kendisi bu sefere katılamadı ve 8 Mart 1620 tarihinde vefat etti. Yüzünün güzel olmasından dolayı “Güzelce”lakabı takılmıştır. Devlete gelir temin etmek için pek çok işleri planlaması ve düşmanlarına karşı güler yüzlü muamele etmesiyle tanınmıştır. Sakız Adası, Boğaziçi, ve Yeniköy’de birer cami yaptırmıştır. Ancak Yeniköy’deki cami, Paşa’nın ölümünden sonra yanmış ve yeniden inşa edilmiştir. Ayrıca, Kasımpaşa da bir çeşme yaptırmıştır.
Güzelce Ali Paşa Türbesi, Yahya Efendi Dergâhı’nın yanında bulunmaktadır. 1620-21 yıllarında yapılmıştır. Kare planlı, kagir bir yapı olup, kubbe ile örtülmüştür. Duvarları taş-tuğla sırasıyla örülmüştür. Türbenin bir cephesi deniz tarafına doğru bakmaktadır.  Sadece bir cephesinde iki katlı pencereler açılmıştır. Giriş cephesi ve diğer duvarlar bitişiğindeki yapıya bağlıdır. Türbe çok sade olup, süslemesi yoktur. Türbenin içinde Güzelce Ali Paşa’nın hayatını içeren bir levha bulunmaktadır. Bu levhanın Türkçesi yazılarak bu türbeye 1997 yılında konulmuştur. Türbedeki sandukalar mermer lahit şeklinde yapılmıştır. Üzerleri, cehennemi temsil eden; hançer ve kıvrık dal motifleri ve cenneti temsil eden; vazoların içindeki çiçek motifleri ile işlenmiştir.
Türbede; Güzelce Ali Paşa, İbrahim Bey ki Damat İbrahim Paşa’nın oğlu olan Genç Mehmet Paşa’nın oğludur. 1818 yılında vefat etmiştir. Hüseyin Bey ki Güzelce Ali Paşa’nın oğlu olan Mehmet Bey’in oğludur. Yirmi dört yaşında vefat etmiştir. Güzelce Ali Paşa’nın akrabası olan kimlikleri bilinmeyen üç kişiye ait olmak üzere toplam altı sanduka vardır. Türbe ziyarete açıktır. Türbeleri Koruma ve Yaşatma Derneği tarafından onarılarak, 1997 yılında halkımızın ziyaretine açılmıştır.

http://www.tas-istanbul.com/portfolio-view/besiktas-guzelce-ali-pasa-turbesi/ alıntıdır.

20 Kasım 2017 Pazartesi

BOLCA NİNE  TÜRBESİ ..BABAESKİ





Nine, Babaeski ilçesinin Mutlu köyünde bulunmaktadır. Yatır, Kırklareli ilinde veli kültü çevresinde gerçekleĢtirilen ritüellerin en canlı Ģekliyle uygulandığı merkezlerin baĢında gelmektedir. Yatırın çevresi köy muhtarlığı ve hayırsever vatandaĢların katkılarıyla donatılmıĢtır. Yatırın çevresinde adak hayvanlarının kesilmesi için kapalı kesim yeri, hayvanların yüzülmesi için üç ayaklı askılar, tuvaletler, çeĢmeler ve sabit masalı oturma yerleri bulunmaktadır. Mutlu Köyü Muhtarlığı tarafından yazılan tarihçeye göre Bolca Nine‟nin hikâyesi Ģöyledir: “Rivayet olunur ki 15. yüzyıl içinde Fatih Sultan Mehmet Edirne‟ye giderken askerleriyle birlikte burada konaklamıĢ. Bu konaklama esnasında bu kabirde yatan hatun kiĢinin bir kazandan o kadar çok kiĢiyi doyurmayı baĢarması askerleri hayrete düĢürmüĢ. Askerler yemeğin yetmeyeceğini söylemesi üzerine hatun kiĢi, „Yiyin evlatlarım, bolca yiyin.‟ demiĢ ve yemek hepsine yetmiĢ de artmıĢ. Bu hikmetli olay padiĢaha anlatılınca Fatih Sultan Mehmet yaĢlı kadının elini öper ve der ki, „Senin adın Bolca Nine olsun.‟ O zamandan beri bu hatun kiĢinin adı Bolca Nine olarak kalmıĢ.” Diğer bir rivayete göre, bu yaĢlı kadın padiĢaha Ģöyle der: “Atlarınızın kazıkları mola yerinde kalsın.” Bu isteği kabul edilir. Sabah olup kalktıklarında kazıkların yeĢerdiği fark edilince Bolca Nine‟nin ermiĢ olduğuna hükmederler. Bir mesire yerine dönüĢen bu ziyaret yeri her yıl hıdrellezden sonraki cuma günü ziyaret edilmeye baĢlar, ziyaret bütün yıl boyunca devam eder. (K.4, K43)
PİR ALİ BABA..ERZURUM

Pir Ali Baba 472 yıldır Şehrimizde devam etmekte olan Binbir Hatim geleneğini başlatan büyük zattır. Pir Ali Baba’yla ilgili bilgileri, Yunus Emre Mahallesinde bulunan Cemaliye Caminin emekli imamlarından Sayın İsmail Hakkı Çetres Hocaefendiden dinledik.“Pir Ali Baba’nın Dutçu Köyünde (Tuzcu Mahallesi) yaşamıştır. (1500-1600) Helveti, Rufai, Kadiri, ve Nakşibendi tarikatlarında şeyhlik makamına yükselmiştir. Dergahında yüzlerce müritler bulunmuş ve bu dergahtan nice alimler yetişmiştir. O tarihlerde Erzurum’da büyük depremler ve afetler yaşanmaktaymış. Şehrin ileri gelenleri dergâha giderek, Pir Ali Baba’dan felaketlerin bitmesi için dua etmesini istemişler. O gece dergâhta sabahlara kadar felaketlerin dinmesi ve daha beterlerinden Erzurum’un korunması için gözyaşlarıyla topluca dualar edilmiş. Sonrası gece, Pir Ali Baba rüyasında Peygamber Efendimiz (S.A.S.) görmüş. Rüyada Efendimiz Binbir Hatimlerin okunmasını tavsiye ediyormuş. Pir Ali Baba rüyasını ve Peygamberimizin tavsiyesini müritlerine anlatmış ve o günden itibaren de Dergâhta hafızlar tarafından hatimler okunmaya başlanmış.O dönemin Padişahları Dutçuyla Yarımca köyleri arasındaki ovayı Pir Ali Baba’nın Dergâhına bağışlamışlar.Pir Ali Baba tarafından başlatılan Binbir Hatim geleneği 1920 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. 1920 – 1950 yıları arası kesintiye uğramış. 1950’den sonra Erzurum Müftülerinden Solakzade Sadık Efendi tarafından tekrar başlatılmıştır. 1957 yılına kadar Binbir Hatimleri okuyan Hafızlara Erzurum Tüccarlarından toplanan bir miktar para hediye olarak verilirmiş. 1957’den sonra, Camilerimizde gönüllü imamlar ve vatandaşlar tarafından okunmaktadır.

https://www.erzurum.bel.tr/AltIcerikDetay/1045/I/1030.html..ALINTIDIR

ABBAS MEHDİ TÜRBESİ..ERZURUM

Erzurum'un Mehdî Abbas Mahallesine ismini veren bu mübârek zâtın Saltukoğulları devrinde yaşadığı tahmin edilmektedir. Türbenin yakınında Abbas Mehdî'nin yaptırdığı bir de mescid bulunmakta olup son yıllarda tamir görmüştür. Türbedeki dört kabirden yalnız birinin kitâbesi vardır. Bu mezarda Kağızmani medresesini yaptıran Hacı Mehmed'in torunu ve aynı zamanda medresenin ikinci vâkıfı Ahmed Ağa yatmaktadır. Vefâtı 1845 (H.1262)'dir. Medrese ise günümüze ulaşmamıştır.

24 Ekim 2017 Salı

Seyid Cemal Sultan Türbesi
Dergahı ve Dervişleri
Fincan Burnu-Çakırlar Mevkii-Döğer Kasabası-İhaniye ilçesi-Afyonkarahisar










Seyyid Cemal Sultan Kimdir: Hacı Bektaşi Veli’nin halifelerindendir. 1280 senesinde doğmuş, 1365 senesinde vefat etmiştir. Türbede bulunan yazıtta Peygamberimizin 16. torunu ve Musa-i Sani’nin çocuğu olduğu belirtilmektedir. 
Seyyid Cemal Sultan’ın Afyon, Kütahya ve Eskişehir’de Kemal Sultan olarak  anılmakta ve bilinmektedir. Derviş Cemal Ocağı’nın kurucusudur.  

Türbenin Durumu: Türbe 2011 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyonu tamamlanmış ve halkın ziyaretine açılmıştır. Türbe kesme taştan yapılma olup 700 yıllık bir geçmişe sahiptir. Türbe iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde Mehmet ve Ahmet adındaki iki kişinin mezarı bulunmaktadır. İkinci bölümde ise Seyyid Cemal Sultan’ın mezarı bulunmaktadır. Türbenin bahçesinde sekiz tane üstü açık mezar bulunmaktadır ve bunlardan biri Gözcü Bal’a aittir.

5 Ekim 2017 Perşembe


ABDAL BABA TÜRBESİ..ŞARKIŞLA..SİVAS






Abdal Baba Kabri Abdallı Köyü’nün girişindeki mezarlığın içindedir. Halk tarafından veli olarak kabul edilen Abdal Babanın hayatı hakkında kesin bilgi yoktur. Çevresi biriketle çevrili ve üstü açık olan kabri, dikdörtgen biçimindedir. Batı tarafında demirden bir kapı, kapının yan tarafında yardım amacıyla konulmuş bir yardım sandığı bulunmaktadır. Mezar, 2 metre yüksekliğinde, 2,5 metre boyunda ve 1,5 metre enindedir. Mezarın içerisinde bir çam bir de kuşburnu olmak üzere iki tane ağaç vardır. Ziyarete gelenlerin özellikle kuşburnu ağacına çaput ve bez bağladıkları göze çarpmaktadır.12 Abdal Baba, Abdallı köyünün dışında Yapracık, Arıklar, Akören, ve Kazancık köyleri ile Akçakışla beldesinden ve diğer ilçelerden gelen insanlar tarafından ziyaret edilmektedir. Abdal Baba’nın dört kardeş oldukları ve bunların farklı yerlerde yattıkları söylenmektedir. Bunlar, Akdağmadeni civarında Gül Ali Baba, Şarkışla’ya bağlı Sultan köyünde Ziraat Baba ve Yunusören köyünde Kara Baba’dır.13 Abdal Baba’yı daha çok felçli olanlar, yüz felci geçirenler, bayılanlar, sinir hastaları, korkudan dili tutulup konuşamayanlar, içki içmek gibi bazı kötü alışkınlıklarını bırakmak isteyenler, aklî dengesini kaybedenler ve çocuğu olmayan bayanların ziyaret ettiği belirtilmektedir. Burayı ziyarete gelenler, Abdal Baba’nın ortası delik “çırakman” adı verilen bakır tasından su içip kalan suyu üzerlerine dökerek bunun kendilerine şifa olacağına inanırlar. Anlatıldığına göre, Abdal Baba’ ya ait olan bu tas, birkaç defa çalınmış; fakat her defasında yerine geri gelmiştir. Eğer hasta olan kişi türbeye gelemeyecek durumda ise, hastanın elbisesini getirirler ve sandukanın üzerine sererler. Ziyaretçiler ayrıca etrafı çevrili olan yerden bir miktar toprak alıp kendileri hasta ise kendileri yer, hasta başkası ise topraktan götürerek ona yedirirler. Daha sonra dileklerinin kabul olması inancıyla orada bulunan kuşburnu ağacına bez bağlayıp, mezarın kapısının önündeki yardım sandığına para atarak oradan ayrılırlar.14
EMİR ŞEYH YAKUP  TÜRBESİ ..REŞADİYE ..TOKAT


Emir Şeyh Yakup Tekkesi. Tokat ili Reşadiye ilçesinde bulunmaktadır. Tekke yer olarak. Reşadiye ilçe merkezi ile Muday ve Soğukpınar köyleri arasındaki bir bölgede yer almaktadır
SULTAN YALINCAK TÜRBESİ..sivas .hafik





1700–1800 li yıllarda Tunceli ili Pertek ilçesi Aşağıgülbahçe (eski adı: Aşağıkurmeş) köyünden 5 hane göç ederek köyün şu anki bulunduğu yere yerleşip köyü kurmuşlardırZamanla büyüyen köy 40 haneye ulaşmıştır. Fakat 1980’li yılardan itibaren ekonomik ve sosyal yetersizlikler nedeniyle köyün büyük çoğunluğu başta İstanbul olmak üzere metropol illere göç etmişlerdir. Halen köyde 11 hanede ikamet etmektedir.


YALINCAK SULTAN OCAĞI VE YALINCAK SULTAN

Yalıncak Sultan’ın Türbesi Sivas ili Hafik ilçesinin Yalıncak köyünde bulunmaktadır. 

Köyde Yalıncak Sultan soyundan Mahmut Yalıncakoğlu yaşamaktadır. Tekkenin postnişini de odur. Köyde sonradan göçler yoluyla Ağu içen ocağı dedeleri yerleşmişlerdir. İlk önce Ağuiçen Dedelerinden Mustafa ağa isminde birisi buraya yerleşmiştir. Köyde Tek Yalıncak sülalesi olan Yalıncakoğlu ailesi Türkçe konuşmaktadır. Köy içinde kurmancı ile Türkçe birlikte konuşulmaktadır. 

Yalıncak Sultan Talipleri; Ordu (Merkez) - Aydın- Ankara-İstanbul- Çorum-Kırıkkale-Yozgat (Yerköy) - Sivas (Divriği,Hafik,İmranlı) da bulunmaktadırlar. 

Yalıncak Sultan Dedeleri ; Hafik – Tepeköy (Hamza Dedenin torunları) , Akpınar (Aziz Bayram Dede), Karayapak Köyü (Temurlar) Divriği Aydoğan (Örenik) de bulunmaktadırlar. 

Yalıncakoğullarından Mamut Efendi Dede bir talip kızıyla evleniyor. Bu sebeple düşkün olup Hacı Bektaş’ a gönderiliyor. Evlendiği kızda musahibinde emanet olarak kalıyor. Orada yedi yıl felçli bir kadına hizmet ediyor. Bir gün hortum çıkıyor ve kadının felç hali geçiyor. O zamanlar Hacı Bektaş Postunda Velayettin Hürrem Çelebi varmış. Git köyüne bir aş evi, at evi ve mihman evi yap diyor Muhmet Efendi’ ye. Bunun üzerine 1905 yılında Mahmut Efendi Aşevini, Atevini, Mihmanevini yapıyor. 

Türbe en son olarak 1907 yılında Sarı İsmail oğlu Mahmut Efendi tarafından Ermeni Ustalarına 580 Osmanlı Lirasına yaptırılmıştır. Türbenin taşları Aylioğlundaki taşlı tepeden diğer taşlar ise Horasan kaymatması olarak Zara (Cimrti) den getiriliyor. 

Mahmut Efendi Dede 1917 yılında hakka yürüyor. 

1917 yılında Posta Kara Veyis oturuyor. Kara Veyis Yalıncak Sultan soyundan Divriğiye taşınan Eyüp ağa soyundan gelmektedir. Mahmut Efendi Dede ile amca çocuklarıdır. 

1924-26 yıllarına kadar gönüllü dervişler geliyor. Yalıncak Sultan köyünde bulunan arazileri ise sonradan köye gelenler üzerlerine geçiriyorlar. 

1926 yılında Mahmut Efendi Dede ‘ nin oğlu Hamza Dede Divriği Mahkemelerine dava açarak Yalıncak Sultan sülalesinden olduğunu ispat ediyor. Davayı kazanıyor. Durumu tescil ettirip Köyde bulunan bazı arazileri geri alıyor ve de Posta oturuyor. Türbenin tamir ve bakımını yaptırıyor. 

Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kanunu ile birlikte burası da kapatılıyor. Bu dönemde kurbanlar Yalıncak soyundan bir kızın evlendiği Tepeköy’ e gidiyor. Yalıncak Sultan niyetine Talipler kurbanlarını buraya kesiyorlar. 

1937 yılında Tekke ve Zaviyelerin kapatıldığı dönemde köydeki çekememezlikler yüzünden Tekke şikayet ediliyor ve Devlet tarafından Türbe yıkılıyor. (Yalıncak köyünde bulunanlara yıktırılıyor) 

1942 yılında Tekke tekrar faliyete başlıyor. O tarihte Postta Hamza Dede oturuyor. 1951 yılında Hamza Dede hakka yürüyor. 1951 ile 1978 yılları arasında Tekkenin postunda Oğlu Mehmet Efendi Dede oturuyor. 

1978-1993 yılları arasında Babo diye tanınan Mehmet Efendi oğlu Hüseyin Fevzi Dede postnişinlik yapıyor. 

1993 yılından bu tarafa da halen de Yalıncak Sultan sülalesindenHüseyin Fevzi Dedenin oğlu Mahmut YALINCAKOĞLU Tekkenin postnişinliğini yapmaktadır. 

Mahmut Yalıncakoğlu Dede Yalıncak Sultanın büyük bir kahraman olduğunu isyanlarda başarılarından dolayı kendisine “Tabanı büyük er Mustafa “ lakabının verildiğini anlatmaktadır. Ayrıca Yalıncak Sultan'ın Hacı Bektaş’ ın halifelerinden olduğı ve Vilayetnamede anlatılan Pir Eba Sultan'ın oğlu olduğu da anlatılmaktadır. 

Yalıcak Sultan Türbesi ve Yalıncak Cem Evi...Turabi ÇAM'a Teşekkürler
Aşağıda Mahmut Dede nin Yalıncak Sultan’ la ilgili anlattıkları yer almaktadır. 

Esseyid Muhammet Nuri Hacı Bektaş Veli’ nin 5. Halifesi olan Pirep Sultan Ulu cemlerde çerağcısı idi. O tarihte Konya’da Molla Saadettin isminde medrese hocası vardı. Bir gün Hz. Hünkar Hacı Bektaş-i Veli’ye bir nağme yazarak ya peygamber evladı bize pir gönder ki, bize Muhammed Ali yolunu izah ede ve Hacı Bektaş Veli çerağcısı Pirep Sultan’a Molla Saadettin’in bizden istediği kişi sensin var hazırlar. 

Pirep Sultan Hz. Hünkara dönerek sizce malum değilmiki ömrümün son dönemlerinde beni cemalinizden mahrum eylemeyin. 

İlahi çerağcı atılan ok geri dönermi? Var git hizmetine bak ne hikmet göreceksin? Bunun üzerine Pirep Sultan aile etrafını yanına alarak Konya’ya varır. Molla Saadettin Pirep Sultan’a burda bir konak verir, hizmetini burda gör dedi. Epey bir zaman o medresede, muhiplere yol yordam öğretti. Hz. Hünkar’ın isteğeini (emrini) yerine getirir. Bu arada Konya’da bir salgın hastalık baş gösterir. Bu hastalıktan bütün Konya halkı etkilenir Pirep Sultan’ın üç oğlu da bu hastalığa yakalanır.Hastalık yüzünden iki oğlunu kaybeder.Geriye çocuk yaşta ki oğlu “Seyit Muhammed Nuri” namı diyar YALINCAK SULTAN kalır. Fakat Yalıncak Sultan da bu hastalıktan kurtulamamıştır henüz. Bu durumu gören Hatem Ana, Pirep Sultan’a dönerek Haz. Hünkar’a bu kadar hizmetin var niyaz etki Allah aşkına oğlumuzu bize bağışlasın. Pirep Sultan hanımına dönerek ilahi kadın sabır eyle benim Hünkar’a olan hizmetimi boşamı çıkaracaksın? Bu arada çocuğun iyice ağırlaşmaya başlar. Pirep Sultan’ın talebeleri de bu durum üzerine cenaze hazırlıklarına başlarlar. Bu durumu gören Hatem Ana çırpınır, dövünür, feryada başlar. Çocuk bu arada Hakk’ın rahmetine kavuşur.Pirep Sultan Hatem Ana’nın feryadını görünce cenaze hazırlıklarını bitiren cemaate dönerek, “ ey cemaat bu çocuğun cenaze namazını ölü niyetine mi kılalım? Yoksa diri niyetine mi? Cemaat Pirep Sultan’a dönerek diri niyetine pirim, diri niyetine”. Bunun üzerine Pirep Sultan cenazeye yaklaşarak çocuğun sağ elini tutup Allah aşkına, Hünkar aşkına kalk der ve çocuk dirilir. Birkaç yıl geçer, Yalıncak Sultan büyümüş ilim, irfan öğrenmeye başlamıştır. Bu arada HATEM ANA Hakkın rahmetine kavuşur. 

Günlerden birgün Pirep Sultan oğlu Yalıncak Sultan’ı yanına çağırarak ya Nurim benimde ölümüm yakındır. Oturduğumuz evi Molla Sadettine verip cenaze namazımı kıldırdıktan sonra var git Hz. Hünkar’a senin kısmetin ondadır. Yalıncak Sultan babasının vasiyetini yerine getirir ve yola çıkar. Hz. Hünkar Hace Bektaş Veli bir sabah namaz kılarken halifelerinden Sarı İsmail ve Emircem Sultan’ı yanına çağırarak bize Konya tarafından bir ‘YALINCAK “ gelir varın onu huzuruma getirin. Emircem Sultanla Sarı İsmail bir müddet yol aldıktan sonra sarışın bir delikanlıyla karşılaşırlar. Selamlaşıp görüşürken Emircem Sultan Sarı İsmail’e dönerek Hz. Hünkar’a hamd olsun ki, ben bu delikanlıdan Pirep Sultan’ımın kokusunu hissederim der. Acaba ne hikmet ola? Bu söz üzerine Yalınca Sultan doğru söylersin ben Pirep Sultan’ın oğluyum. Beraber Hz. Hünkar’ın huzuruna gelirler. 

Hz. Hünkar, bu delikanlıyı yıkayıp giydirin huzuruma getirin. Huzura getirilen delikanlıya Hüseyni tacı (Yeniçerilerin giydiği taç) giydirilir. Dergaha yalın ayak geldiği için “YALINCAK SULTAN” lakabını alır. Hünkar Yalıncak Sultan’a dönerek var gör huzurumuzda hizmet ver, gün ola ki sana hizmet vereceğiz. 

Bu arada Sivas’ın Karabel bölgesinden geçen İpek Yolu bugünkü Yalıncak Sultan dergahından geçmektedir. Bu ormanlık bölgedeki bazı gruplaşan çeteler ipek yolundan geçen kervanları soyuyorlardı. Bu durun çok ciddi bir hal alınca kervan sahipleri Sivas’ın sancak beyi Rüknettin Paşa’ya durum bildirilir. Paşa o bölgeye asker gönderir. Fakat bir gece baskınıyla askerler çeteler tarafından öldürülür ve talan devam eder. Padişah Alattin Keyhüsrev bu durum üzerine Osmanlıya savaşlarda yardım eden Hünkar Hacı Bektaş Veli’ye bir nağme yazarak “ey peygamber evladı bize bir çare der. Hünkar bunun üzerine dergahındaki çeşitli savaşlarda büyük başarılara ulaşan komutan rütbesine yükselen Yalıncak Sultan’ı yanına çağırarak ya Nuri m sana bir görev vereceğiz var git kısmetini gör. Toprağın kefaretin olsun. Arayan seni orda bulsun.” Yalıncak Sultan yanına dergahtaki gönüllü askerleri alarak Karabel bölgesine gelir. Ve savaş başlar büyük kayıplar verilir. Öyleki artık Yalıncak Sultan’ın o büyük kahramanın takatı kalmamıştır artık. Bu durumdan yararlanan çeteler o mübarek insanı orda şehit ederler. Fakat Allah’ın izniyle Yalıncak Sultan Hünkar’ımın emri yerde kalmasın kellesini koltuğuna alarak savaşmaya, çarpışmaya devam eder. Bu durumu gören çete içindeki bir kadın bu kişi tekin er değildir. Silahlarınızı bırakın yoksa hepimiz helek olacağız. Savaş kazanılır ve Seyit Muhammed Nuri şehit düşer. 

Notlar: 

Yukarıdaki bilgiler Yalıncak Köylülerinden ve Yalıncak Sultan Postnişini Mahmut YALINCAKOĞLU’ n dan alınmıştır. 

Yalıncak evlatları Yalıncak Sultan’ ın türbesini yaptırmak ve Yalıncak Sultan’ ı tanıtmak ve kültürünü yaşatmak için bir dernek kurma çalışmaları yapmaktadırlar.

Yalıncak Sultan' ın Hubyar Sultan' ın kayın Babası olduğu söylenmektedir. 

ALİ KENANOĞLU ------------------
Yalıncak'lı Turabi ÇAM