KARIŞIK

30 Nisan 2016 Cumartesi

BABA CAFER ..İSATNBUL..ZİNDAN HAN

BABA CAFER ..İSATNBUL..ZİNDAN HAN
Bir zamanlar İstanbul’un en meşhur ziyaretgâhlarından biri idi. Halen uzak yakın demeden bu mekanda medfun olan mübarek zatları ziyarete gelenler var. Kaynaklarda “Baba Cafer, Seyyîd Baba Cafer,  Cafer-i Ensârî,  Cafer-i Sâdık” gibi isimlerle anılmıştır. Baba Cafer hakkındaki rivayetlerin kaynağı Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sidir. İmam-ı Hüseyin(r.a.) soyundan olup Abbasi halifelerindenHarunü’r-Reşid döneminde (786-809) Şeyh Maksud ile birlikte elçilik vazifesiyle Bizans’a gönderilmiştir. Baba Cafer ve Şeyh Maksud, Bizans İmparatoru I.Nikeforos tarafından kabul edilmişlerdir. O sırada Bizanslılarla Müslümanlar arasında bir çatışma çıkmış, çok sayıda Müslüman öldürülmüş ve cesetleri de meydanda bırakılmıştı. İmparatorla görüşme sırasında bunun hesabını sormak isteyen Seyyid Baba Cafer, bugün mezarının bulunduğu yerin yanındaki zindana hapsedilir ve daha sonra da zehirlenerek şehid edilir.Zindan Han, Baba Ali kabri
Önce şâhid, sonra şehid
Burada medfun olanlardan bir diğeri de Muhtedi Alî Efendi, Baba Alî, Çoban Alî Dede, Zindancı Alî Baba isimleri ile yad edilen bir zattır. Baba Ali, zindanda bulunduğu sırada Baba Cafer’in kerametlerine şahid olmuş ve akabinde Müslüman olarak Ali ismini almıştır. Vaziyete sinirlenen Bizans İmparatoru, Baba Cafer ile birlikte Ali Baba’yı da öldürtmüş ve aynı yere defnettirmiştir. Evliya Çelebi’nin rivayetlerini bazı bilgiler ekleyerek Mecmuâ-i Tevârih adlı eserinde tekrar eden Hafız Hüseyin Ayvansarayi,Hayri adlı bir şairin Baba Cafer menakıbını manzum bir hale getirdiğini belirterek yirmi sekiz beyitten oluşan manzumeyi de kaydetmiştir.
Kara Zindan
Eski İstanbul Ticaret Odası ile Galata köprüsü arasındaki Ha­liç kıyısında yüksekce bina... Evet burası “Baba Cafer Zindanı”.  Baba Cafer'in türbesinin üst kısmında bulunan hapishaneye bu ad verilmiş. Vaktiyle bu­raya sivil ve bazen de asker, özellikle yeniçeri zümresinden katil, hırsız, borç ve zina hükümlüleri gibi âdi suçlular hapsedilirmiş.
Türbedar Abdurrauf Samedani
Zindan  Han’ı biraz geçtikten sonra, Ahi Çelebi Cami’nin hemen yanında küçücük bir türbe göze çarpmaktadır. Sonradan inşa edilen türbede Şeyh Seyyid Abdurrauf Samedani medfundur. Rivayete göre Hazret-i Peygamberin (s.a.v.) soyundan, Seyyid Baba Cafer’in evladlarındandır. Dedesi Seyyid Baba Cafer’in Zindan Kapısı dahilinde defnedilmiş olduğunu bildiği için Fatih Sultan Mehmed Han ile Edirne’den üçbin müridi ile gelip aman vermeyerek zindan içinde medfun bulunan dedesi Baba Cafer’in kabrini ziyaret etmiştir. Kendi yeşil tacını Baba Cafer Hazretlerinin mübarek başı yerine koymuştur. İstanbul şehrinin fethinden sonra da yetmiş sene kadar Baba Cafer türbesinde türbedarlık vazifesini ifa etmiştir. Şeyh Abdurrauf Samedani Hazretleri vefat ettiği zaman Fatih Sultan Mehmed Han’ın oğlu Sultan Bayezid-i Veli onun ruhu için bütün zindanda olanları serbest bıraktırdı. Şeyhin cenazesine bizzat padişah Sultan II.Bayezid da katılmıştır. Türbede, Abdurrauf Samedani’nin yanı sıra Bekri Mustafa’nın da  kabri bulunmaktadır.

Gür-i Emir türbesi

 Gür-i Emir türbesi...Özbekistan

Özbekistan’ın incisi olan Gür-i Emir türbesi

Özbekistan’ın incisi olan Gür-i Emir türbesi 500 yıllık küsür tarihi, mistik efsaneler ve eski rivayetlere bürünmüş. 


Semerkant’ın tarihi kesiminde Gür-i Emir türbesinin mavi kubbesi artık 500 küsür yıl yükselmekte. Türbe, Timurlu hanedanının kurucusu Amir Timur’un mezarıdır.
Amir Timur, Orta Asya topraklarında en güçlü imparatorluklardan birini meydana getirdi. Semerkant’a saldıran Moğol Hanına hizmete girdikten sonra o, çok geçmeden illerden birinin hükümdarı oldu, patronunun ölümünden sonra “büyük emir” seçildi. Timurlu imparatorluğunun ticari, kültürel ve manevi hayatının merkezi olan Semerkant’ı devletinin başkenti ilan etti.
Büyük Timur’un gücü sonsuzdu. Yenilgi nedir hiç bilmezdi. Rakiplerin ordularını kolay kırıyor ve imparatorluktaki ayaklanmaları hiç güçlük çekmeden bastırıyordu. Mülkiyetini genişletmek arzusuyla İran’a daldı, Ermenistan, Gürcistan, Hindistan, Suriye ve Türkiye’ye vardı. Doğrusunu söylemek gerekirse, muharebelerden birini o kazanamadı. Çin seferi sırasında Otrar kentinde (şimdiki Kazakistan topraklarında) hastalıktan gözlerini hayata yumdu. Başbuğ, torun ve oğlunun artık gömülmüş oldukları türbede, memleketinde toprağa verildi. Bu muhteşem yapıyı kurmaya Timur 1403’te başladı. O zaman, daha sonraları, gök mavisi kubbeyle sonuçlanan sekizgen prizmanın temeli atılmıştı. Birkaç yıl sonra Emirin kendi mirasçısı için kurmakta olduğu türbede kendisi de toprağa verildi. Başbuğun kişiliğine eşlik eden sayıca çok efsanelerden birinde Gür-i Emir türbesinde onunla birlikte savaş ruhunun da toprağa verildiği söyleniyor. Timur’un tozunu rahatsız etmeye çalışan kimsenin bu savaş ruhunu ortaya çıkaracağı iddia ediliyor. Davet edilmeyen konuklar için uyarı, türbe taşında yızılı. Arapça uzmanı Ahmedhan Abdulatipov anlatıyor.
Yazıda şöyle denir:” Hepimiz faniyiz. Zaman gelir biz de gideriz. Bizden önce büyükler olmuş, bizden sonra da olacaklar. Kimileriyse gururlanarak bir başkası üzerinde yükselirse veya ataların tozunu rahatsız ederse, kendisini en korkunç ceza bulsun”.
Timur’un lanetine rağmen, belki de sayesinde, türbeye sızmak istiyenlerin sayısı az değildi. Gür-i Emir ile bağlı sayısız efsanelerden birinde, NadirŞah’ın emir türbesinden yeşim taşını almasından sonra 18.yüzyılda İran’ı yıkan korkunç depremden söz ediliyor. Haziran 1941’de yer alan son misyon ise bu miti daha da sağlamlaştırdı. O zaman Sovyet bilim adamları, mezarı açar açmaz, Sovyetler Birliğine faşist Almanya’nın saldırısına ilişkin radyodan haber aldı.
Halihazırda yeraltı makberesi ziyaretçiler için kapalı. Hükümdarın anısına saygı göstermek ve emirin sırrına Hindistan’daki Taj Mahal mozolesinin prototipi olduğu söylenen mozolesinde dokunmak olasıdır.
Tamamını oku: http://tr.sputniknews.com/turkish.ruvr.ru/2014_03_26/Ozbekistanin-indjesi-Gur-Emir/

Hintli Baba Türbesi

Hintli Baba Türbesi..diyarbakır


1316/1898 tarihli Salnâme-i Diyarbekir’de, Diyarekir'de kabri bulunan peygamber, sahâbe ve evliyâya ait türbelerin anlatıldığı kısımda eizze-i kirâmdan Hindî Baba Hazretlerinin Aynızülal mevkiinde medfûn olduğu belirtilmektedir. Hintlî Baba’nın medfûn olduğu Aynızülal mevkii, bugün Sur İlçesi İnönü Caddesi’nde, Çift Kapı ile Tek Kapı arasında, Postane binasının karşısına tekabül etmektedir. 
Ermiş bir zat olduğu kabul edilen Hindî Baba’nın Hindistan’dan geldiği, Diyarbekir'e yerleşip uzun süre ayakkabı tamirciliği yaptığı ve ölümünden sonra da Çift Kapı yakınındaki bugünkü yerine defnedildiği aktarılmaktadır. Günümüzde Hintli Baba’nın kabri demir parmaklıklarla çevrilidir.

Hazırlayan: Selim Kaplan   http://www.facebook.com/D.Bekirim

29 Nisan 2016 Cuma

Fatma Bacı Türbesi

Fatma Bacı Türbesi 

ANKARA / SİNCAN / Bacı Mahallesi

Türbenin Yeri: Fatma Bacı Türbesi, Ankara İli, Sincan İlçesi, Temelli Kasabası Bacı (Köyü) Mahallesinde bulunan Fatma Bacı Camisine bitişiktir.
Fatma Bacı Cami ve Türbesi
Türbe Kitabesi
Türbe Sandukaları
Fatma Bacı Kimdir: Bacı Köyü ve çevresi Antik Dönemlerden kalmış birçok yerleşime sahiptir. Bacı Köyü bölgede Türklerin ilk iskân yerlerinden biridir.
Bacım Sultan olarak da anılan Fatma Bacı Polatlı İlçesi Gedikli Köyünde medfun olan Hacı Tuğrul Baba’nın torunudur. Bacıyan-ı Rum olan Ahi Liderlerinin kadın olanındandır. 1310 yılında Bacı Köyünde vefat etmiştir. Ahi Fatma Bacı, Tımar Sahibi, Fütüvvet Ehli ve Ahi bir Veliyye’dir.
Başka bir rivayete göre Fatma Bacı, Taptuk Emre’nin kızıdır.
1530 yılı Osmanlı Kayıtlarında Fatma Bacı Köyü, Ahi Fatma Bacı Köyü olarak anılan köydeFatma Bacı Zaviyesi’ne ait birçok kayıt bulunmaktadır.

Türbenin Durumu: Türbenin yaklaşık 700 yıl önce Yunus Emre tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Bu tamamen rivayettir. Türbe duvarındaki kitabede “Vaktin neseb yönüyle dost ve yüce insanı Fatıma Bacı. 20 Muharrem sene 710 H./1310” yazmaktadır.
Türbe içinde Fatma Bacı, Eşi, İki çocuğu ve bir hizmetlisi medfundur.
Türbe yakın zamanda Vakıflar tarafından restore edilmiştir, çevre düzenlenmesi ise Belediye tarafından yapılmıştır.  

Ziyaret Nedeni: Fatma Bacı, özellikle hayır duası ve değişik dilekler için ziyaret edilmektedir.


Taylan Köken

Şeyh Mehmed Abdal Türbesi

Şeyh Mehmed Abdal Türbesi

 AMASYA –Taşova –Şeyhli Köyü


Şeyh Mehmed Abdal Türbesi

 Şeyh Mehmed Abdal Türbesi, Amasya İli Taşova İlçesi Şeyhli Köyündedir.

Şeyh Mehmed Abdal Kimdir: Şeyh Mehmed Abdal türbesindeki yazıya göre bölgeye Horasan’dan gelmiş ve Mevlevidir. Bu tabelaya rağmen Alpaslan Kasabasında medfun bulunanSeyyid Nureddin Alparslan er Rufai’nin kardeşi olduğu da söylenmektedir. Zaman için ayrı mezheplere intisap etmiş olabilirler.

Türbe mimari özelliği olmayan üstü kapalı, basit bir türbedir.

 Şeyhli Köyü halkı tarafından ziyaret edilen Şeyh Mehmed Abdal Türbesi etrafında ilginç uygulamalar görülmektedir. Mezarlıkta kadın ve erkekler ayrı yerlere gömülmektedir. Mayıs ayında Hıdrellez günü türbe ziyaret edilir, iki rekat namz kılan ziyaretçiler, türbede adaklarını keserek toplu olarak yerler. Türbe etrafında tavuk beslenmez, kadınlar yüksek sesle konuşmaz, davul zurna çalınmaz, eğlence tertip edilmez. Ufak tefek her türlü istek için ziyaret edilen türbede adaklar 6 Mayıs Hıdrellez günü gerçekleştirilir. Adağın illa türbede kesilmesi gerekmez. Yalnız kesilen adak eti kesen tarafından alınmadan tamamen fakirlere dağıtılır.

Menkıbeler: 1-) Köyde Şeyh Mehmed Abdal’ın vasiyetine rağmen bir düğünde türbe yanında eğlence tertip edilmiş. Düğünden sonra düğün sahiplerin evlerine koca taşlar yürümüş. Köylülerde bir daha bunu yapmamaya tövbe etmişler.
2-) Köyün yakınından geçen Zaptiye komutanı ve askerlerini, onların atlarını azıcık yemek ve samanla doyurmayı kerametiyle becermiştir.

Kaynakça: Abdülhalim Durma –Evliyalar Şehri Amasya -2003 / Rahime Özdoğan –Amasya’da Adak Yerleri İle İlgili Halk Anlatıları -2006 / www.tasova.gov.tr

Veysel Karani'nin Türbesi suriye..rakka

Veysel Karani'nin Türbesi

suriye..rakka
















Suriye'nin Rakka şehrinde bulunan Veysel Karani (ra) türbesi.

Efendimiz'i görmek için günlerce yol yürüyen ve O'nun Tebük Seferi'nde olduğunu öğrenip Resulullah'ı göremeden Karen'e tekrar dönen Veysel Karani'ye Efendimiz hırkasını bırakmış; Hz. Ali ile Hz. Ömer de vasiyet gereği Hırka-i Şerif'i Veysel Karani'ye teslim etmişlerdir. Efendimiz'in "Benim ümmetimden Üveys adında bir kişi vardır. Kıyamet gününde Rebia ve Mudar kabilelerinin koyunları tüyü sayısınca günahlı kişilere şefaat edecektir." buyurmuştur.

HZ.PEYGAMBERİMİZ İN ANNESİ HZ.AMİNE NİN KABRİ

HZ.PEYGAMBERİMİZ İN ANNESİ 
HZ.AMİNE NİN KABRİ



Hz. Muhammed'in (a.s.) annesi Hz. Amine'nin Suudi Arabistan'ın Ebva Bölgesi'ndeki kabri, Malatya'nın Darende ilçesinden giden bir grup hacı tarafından bulundu ve taşlarla etrafı çevrilerek belirgin hale getirildi. Umre ziyareti için bölgede bulunan Türkler kaybolmak üzere olan mezarı yeniden yaptı.

Umre ziyareti için 2003 yılında Suudi Arabistan'ın Medine kentinde bulunan Türk grup, Bedir kasabasına giderek buradan da Ebva'ya, Hz. Amine'nin mezarının bulunduğu alana ulaştı. Yolu bulunmayan mezarın bulunduğu yere yaklaşık 2 kilometrelik bir yürüyüşle ulaşan Türk umreciler, mezarın yer aldığı tepe üzerine çıktıklarında İslam Peygamberi'nin annesine yapılan saygısızlığı görerek hayrete düştü. Darende Somuncubaba Vakfı arşivinde bulunan bu fotoğraflar gün yüzüne çıkarıldı.

Hz. Muhammed'in, annesiyle birlikte 577 yılında, Medine'de Neccaroğulları'ndan olan dayılarını ve babası Abdullah'ın mezarını ziyaretten Mekke'ye dönerken Hz. Amine, Ebva bölgesinde hastalanarak vefat etmiş ve o bölgeye defnedilmişti. Osmanlı devrinde kabir bir türbe içine alınmış, 2 ucuna mezar taşları dikilmişti.

Hz. Amine'nin Mekke ile Medine şehirleri arasında bulunan Ebva'daki mezarının kim tarafından ve ne zaman dağıtıldığı tam olarak bilinmiyor.

Hac ve umre için giden vatandaşların geçmesine izin verilmeyen, yalnızca kraliyetin izni ile girilebilen bölgeye yabancı kimse geçemediği için olayın duyulmadığı sanılıyor.

Türk grup tarafından, yanlarında bulunan eski bir resim ile karşılaştırılan mezar alanının tamamen düzeltilerek yok edilmeye çalışıldığı tespit edildi.

Tepe üzerinde etrafı taşlık ve kayalık bölge içerisinde yaklaşık 3 metrekarelik sarımtırak topraktan oluşan mezar yeri, Türk umreciler tarafından taşlarla çevrilerek yeniden düzenlendi.

Ayrıca 88 yaşındaki bir Suud alimi Mescid-i Nebevi'nin genişletme çalışmaları yapıldığı sırada Hz. Muhammed'in babası Hz. Abdullah'ın mezarının da yok edilerek üzerinin kapatıldığı ve makberin Cennet-ül Baki yakınlarında mescidin sınırları içerisindeki alanın altında kaldığını belirtti.

Es Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Palakoğlu, Hz. Amine'nin kabrinin ihya edilip inanan insanların ziyaretine açılması gerektiğini söyledi.

Umre kafilesi içerisinde bulunan Palakoğlu, Hz.Amine'nin mezar yerinin taşlarla belirgin hale getirilmesinin küçücük bir adım olduğunu belirterek, devamının gelmesini dilediklerini kaydetti.

Palakoğlu, hicretinin altıncı yılında annesinin kabrini ziyaret eden Hz Peygamber'in, onun şefkatini hatırlayarak gözlerinin yaşardığını hatırlatarak, inanan insanların böyle bir validenin kabrini ziyaret edip imar ve ihyası için gayret göstermeleri gerektiğini söyledi.

2003 yılına ait bu görüntüler ve fotoğrafların Vakıf yetkililerince arşiv raflarından indirildiğini ve İslam dünyasının istifadesine sunulduğunu belirten Palakoğlu, "Miladi 577 tarihinde ve çok genç yaşta vefat eden annemizin mezarının son durumu ise içler acısı." dedi.

28 Nisan 2016 Perşembe

Hz. Ali Tabli türbesi..istanbul

Hz. Ali Tabli






Nasıl Gidilir ; İstanbul – Fatih’de Şehzade camiinin avlusunda

Sahabe-i Kiramdan olduğu rivayet edilir. Eyyüp Sultan (r.a.) hz ile beraber gelen orduda askerleri gayrete getirmek için tabl çalarken şehid düşen sahabelerdendir. İsmi de zannediyoruz buradan geliyor.
Kabr-i şerifi ;Şehzadebaşı camii avlusunda sol tarafta büyük bir çınar2ın gölgesindedir. Önceleri kabrinin üzerinde sahabden Hz. Ali Tabli diye bir levha vardı; Ancak daha sonradan bu levha kaldırılmıştır.
Kaynaklar ;
İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplığı
İstanbul Evliyaları ve Fetih Şehidleri , Şevket Gürel ,1988
İstanbul ve Anadolu Evliyaları ; Pamuk yay.

Hz. Hasan ve Hüseyin Kardeşler

Hz. Hasan ve Hüseyin Kardeşler

    istanbul ..eyüp



Eyüp de Hasan-Hüseyin yokuşu üzerinde kabirleri bulunan Hasan ve Hüseyin hz leri;bir rivayete göre Eyüp Sultan hz’lerine imamlık etmiş iki kardeştir.Bu konuda Ayvansaraylı Hüseyin Efendi Hadikatü’l Cevami isimli eserinde şunları bildiriyor;” Bir çok arkadaşları ile birlikte İstanbul’a gelmişller ve şehrin içine girmeye muvaffak olarak daha sonra şehit düşmüşlerdir.Hazret-i Halid’inhadimlerinden olmak üzer ma’ruflar(bilinmişler) ve cümlesi ziyaretgah-ı ehl-i hulus olmak üzere mevsuflardır(bilinmişllerdir).”
Her iki zat hakkında söylenen şu kıt!a meşhurdur
Es’ad, berae fey dal oldu, çıktı, tarihhasan ve huseyin kardesler 4
Oldu Hasan Hüseyin meşhedleri meşid.
1250(1834)
Ayrıca her iki zat ile ilgli şu beyitte vardır;
Sultanhamamı’nda kabreyn
İmam-ı halid olan ahaveyn
tabiinden Hasan Hüseyin
Şefaate ir görün bizi

Üç Hanım Kızlar Türbesi

Üç Hanım Kızlar Türbesi

   bursa...





Bursa – Osmangazi’de Kaplıca caddesi üzerindeki Koca naip Kur’an Kursunun hemen önünde. 
14. yüzyıl yapısı olduğu tahmin edilmekte olup, yaptıranı ve içinde bulunan dört sandukanın kimlere ait olduğu bilinmemektedir. daha çok ”Üç Hanım Kızlar Türbesi ” olarak anılmakta olan yapı halk arasında ” Yılanlı Türbe ” olarak da bilinmektedir.
Kare planlı türbenin üzerindeki kubbe kurşun kaplıdır. Türbenin içinde dört adet sanduka bulunmaktadır. Türbenin bahçesinde ise çok sayıda eski mezar taşı vardır.

Kadıncık Ana Türbesi


Kadıncık Ana Türbesi



    afyon merkez..



 Afyon Merkez’de Mevlevi camii’nin bir arka sokağı olan Tabakhane sokağı üzerinde.


Afyon Mevlevihanesinin batı tarafında bulunana Kadınana türbesinde Melek Peyker ile Naime Gevher Hanım2lar medfundur. Binası taş duvarlı, ahşap tavanlı olup çatısı kiremitle örtülüdür. Türbe içersinde beş kişiye ait mezarlardan büyük olanı Melek Peyker, yanındaki sanduka ise Naime Gevher hanıma aittir. Arka bölümde bulunan üç küçük sandukanın ise kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
Selçuklu hükümdarlarından III. Alaaddin Keykubat’ın kızları olan Kadınanalar, anlatılanlara göre Anadolu Valisi Emir Çobanoğlu Demirtaş (Timurtaş) Beyin zulmünden kaçarak Afyonkarahisar’da Sahipataoğullarına sığınırlar.
Tüm mal varlıklarını şehrin gelişmesinde ve hayır işlerinde kullanan kardeşlerden Melek Peyker, Orta Kalacık’taki kaynaktan açıkta gelen suyu, kapalı ark haline getirir. Naime Gevher Hatun, şehrin ortasından geçen dere üzerine köprüler inşa ettirir. Asiye Sultan ise (Kadınana İlköğretim okulu yanında Türbesi var) bu günkü Saraçlar içi, Kadınana türbesi, Müftülük, Afyon Lisesi ve Ordu Bulvarı başlangıcına kadar olan bölgede yaklaşık bin kişilik mezar yaptırır. Bu üç kız kardeşe Afyonkarahisarlılar tarafından kadirşinaslık eseri olarak ‘Kadınana’ lakabı verilir. 1330’da Nusreddin Ahmed tarafından yaptırılan ve şehrin en eski mahallesine isim veren Kubbeli Mescid, tek kanatlı kapısıyla Selçuklu mimari tarzında olup, yıldızlı, geometrik ve bitki motifli oymalı bir sanat eseridir.

27 Nisan 2016 Çarşamba

Menteş Dede Türbesi

Menteş Dede Türbesi 

AFYONKARAHİSAR -Sandıklı -Menteş B.

Menteş Dede Türbesi

 Afyonkarahisar İli Sandıklı İlçesine 25km uzaklıktaki Menteş Kasabasında türbesi vardır.

 Mevlana Celalettin Rumi’nin arkadaşlarından olduğu ve Horasan’dan göç ettiği rivayet edilmektedir.
Bedri Noyan’a göre ise Bektaşi evliyasıdır.


Kasaba mezarlığında sade devşirme malzemelerden türbesi mevcuttur. Üstü bir çatı ile örtülmüş türbede, Menteş Dede’ye ait olan asalar bulunmaktadır.

Bayram arifelerinde, kandil günleri civar köylüler tarafından da ziyaret edilmektedir. Ziyaretçiler dua etmekte ve adak olarak kurban kesmektedirler. Türbe içindeki baston olarak anılan ağaç dallarına bez bağlanmaktadır.
Ayrıca askere gidecek gençler türbede iki rekât namaz kılıp, yanlarına türbe toprağından alırlar.
Çocuğu olmayan kadınlar da türbeyi ziyaret eder, türbede salıncak ve beşik kurarlar.
Menteş Dede türbesinden alınan toprağın koruyucu etkisi olduğuna inanılmaktadır. Askere giden gençler, okula gidenler, uzak yola gidenler türbeden toprak alırlar ve sağsalim geri döneceğine inanmaktadırlar.
Ayrıca türbede bulunan ardıç ağacından sopa hastalara, inmeli, felçli hastalara sürülmek suretiyle şifa aranmaktadır.  

Menkıbeler: 1-) Menteş Dede’nin Kurtuluş Savaşında ve Kıbrıs Barış Harekâtında cepheye ateş topu gönderdiğine inanılmaktadır. 

Kaynakça: Nihat Aytürk – Bayram Altan – Türkiye’de Dini Ziyaret Yerleri- Altanoğlu – 1992 / Abdulhalim Durma – Evliyalar Şehri Afyonkarahisar – 2009 / Tuğrul Balaban – Sandıklı Halk İnanışları ve Uygulamaları – 2006 / www.panoramio.com 

Taylan Köken

Sarı Dede Türbesi

Sarı Dede Türbesi

AFYONKARAHİSAR -Sandıklı -Bekteş Köyü


Sarı Ahmet Dede Türbesi
Afyonkarahisar İli, Sandıklı İlçesi Bekteş Köyünde türbesi vardır.

 Sarı Dede köylüler tarafından bilinen, ziyaret edilen ve yine bu köyde yaşadığı söylenen bir alperendir. Gerçek adı Sarı Ahmet Dede’dir.  

Taştan yapılma üstü açık, sade bir türbedir. Türbede Sarı Dede’nin haricinde başka biri daha medfundur. Türbe daha önceleri cami avlusunda iken, cami tadilata alınınca türbe yol kenarına taşınmıştır.      

Köylüler genellikle hayır duası almak için ziyaret ederler. Önemli günlerde ziyaret edilir ve zaman zaman çeşitli dilekler için adak adanmaktadır. Çocuğu olmayanlar ziyaret eder ve kurban adağında bulunurlar. Çocuk erkek olursa adını Ahmet koymaktadırlar.

Menkıbeler: 1-) Çanakkale Savaşında Bekteş köyünden bir kişi çarpışmalar sırasında vurulur. Nereden geldiği bilinmeyen bir kişi gelerek vurulan askeri kurşun yağmuru altında olmasına rağmen gelip kucaklar ve uygun bir mevziye yatırır. Asker aralarında sohbet ederken yardım eden kişinin her Cuma namaz sonrası gidip türbesine dua ettiği Sarı Dede olduğunu anlar. Anlar anlamaz da Dede yok olur. Savaş sonrası köye dönünce Sarı Dede olayını anlatır ve saygıda kusur edilmemesini tembih eder.

Kaynakça: Ali Osman Karakuş –Sandıklı Türbeleri-2 –Sandıklı Belediyesi -2013

Şaşaf Dede Türbesi

Şaşaf Dede Türbesi

ANKARA / BEYPAZARI / Kırbaşı Beldesi


Şaşaf Dede TürbesiŞaşaf Dede Türbesi, Ankara İli Beypazarı İlçesi Kırbaşı Kasabası Vele’nın Ovasındadır.
       Şaşaf Dede’nin kim olduğu konusunda herhangi bir bilgi yoktur.
       Yığma taşlardan üstü örtülü bir türbedir. Harap durumdaki türbenin yeniden düzenlenmesi         söz konusudur.

          Değişik dilekler ve şifa bulmak amacıyla ziyaret edilmektedir.

Kaynakça: www.yeniyildizgazetesi.com / www.facebook.com

Taylan Köken

Fakran Ana Türbesi

Fakran Ana Türbesi

ANKARA / ÇAMLIDERE / Gümele Köyü


İncik Sultan Türbesi Fakran Ana Türbesi, Ankara İli Çamlıdere İlçesi Gümele Köyündedir.
Fakran Ana veya Fakran Ebe olarak anılan kadın erenimiz fakir kişilere iyilik yaparmış. Bu yüzden “Fakirlerin Anası” anlamında Fakran Ana ismi verilmiştir. İncik Sultan ile birlikte aynı devirde yaşamıştır.
İncik Sultan Türbesi ve Fakran Ana Türbesi Çamlıdere Bayındır Barajı yapılamadan önce Yediören (Kurt) Köyündedir. Bu köyde bulunan İncik Sultan türbesi ile birlikte Gümele Köyüne taşınır. 

Çokgen planlı türbe yerinden taşındığı için yenidir. Türbede üç sanduka bulunmaktadır. Bu mezarlardan birinin Fakran Ana’ya ait olduğunu düşünmekteyiz.

Değişik dilekler için ziyaret edilen türbede bulunan geyik boynuzlarıyla “efsunlama” yöntemiyle şifa arandığını düşünmekteyiz.
  

Sarı Ana Türbesi

Sarı Ana Türbesi

marmaris







Ziyaretçilerinin hiç eksik olmadığı Marmaris'in manevi mimarlarından Sarı Ana, yüzyıllardır halkın kalbinde sevgi ve saygı ile yaşayan tarihi bir simge halinde. Bir adı da Yörük Fatma olan Sarı Ana'nın hikâyesi Marmaris Müftülüğü'nce şöyle anlatılıyor:"1522 yılında Rodos'u fethetmek için Marmaris'e gelen Kanuni Sultan Süleyman onu ziyaret ederek, fetih hakkında tavsiyelerini sorar. O da 'Armutalan semtinde konaklayan askerlerden, halkın meyvesini izinsiz olarak alan askerleri bu sefere götürmediğin takdirde başarılı olacaksın' der. Buna uyan Kanuni Rodos'u fethetmiştir. Rodos'tan dönen Kanuni teşekkür etmek için uğradığı Sarı Ana'nın vefatını öğrenir ve üzülür. Kabri üzerine bir türbe yapılmasını ve önündeki dereye de halkın ziyareti için köprü inşaedilmesini emreder. 16. yüzyılda yaşayan Sarı Ana'nın türbesi kendi adını taşıyan semtte Marmaris merkezine ve koyuna bakan yamaçta bulunmaktadır." Sarıana’nın günümüzde olduğu gibi yaşadığı devirde de manevi kimliği ve kerametlerinin ünü memleketin her tarafına yayılmıştır. Sarı Ana'nın bir inekten Kanuni'nin birliklerine yetecek kadar süt sağması, hayırlı işlerde halka yol göstermesi ve çeşitli kerametleri hala anlatılmaktadır.

Sofu Dede Türbesi

Sofu Dede Türbesi

Karaisalı...
Sofu Dede Türbesi’nin Bakımını Karaisalı Belediyesi Üstlendi
  •  
  •  
  • Sofu Dede Türbesi’nin Bakımını Karaisalı Belediyesi Üstlendi




SOFU DEDE KİMDİR?
350 yıl önce Horosan’dan hicret edip Anadolu’ya gelen sofilerden olup Anadolu’nun manevi mimarlarındandır.
 Sofu Dede, Çoban Dede, Cabbar Dede, Bulamaç Dede, Erkeş Dede, Arpaç Dede, Koyun Dede adındaki yedi sofi Osmanlı Sultanı 4.Mehmet döneminde yıllarında ErzurumBölgesinden, oradan Elazığ, Malatya üzerinden Çukurova’ya geldiler. Bu sofiler İslamiyet’i ehlisünnete göre anlatmak için bu bölgelerde hizmet ettiler. Sofu Dede, bu bölgede kalan manevi bekçilerdendir
.

DONA BABA

DONA BABA.. DENİZLİ




türbe denizli acıpayam alattin mahallesinde bulunmaktadır..anadolu selçuklu devleti uç beylerindendir.
asıl adı dona baba dır.eski türkçede dona elbise anlamına gelmektedir.

OĞUZ BABA TÜRBESİ

OĞUZ BABA TÜRBESİ..acıpayam



Oğuz Baba bu bölgeyi fetheden ve bize miras bırakan atalarımızdan biridir. 1000’li yıllarda Yesevi Ocağı’nda yetişen, Anadolu’yu feth edilmek üzere gönderilen Ahmet Yesevi’nin öğrencilerinden birisidir. Karaağaç Baba ile bu bölgede gelmiştir. Oğuz mahallesinde bulunmaktadır.