TOTOPÇU
BABA VE GELENEKSEL  KURBANI.
topçu baba türbesi..
 
Trakya’da  tarikat 
kökenli  kabilelerin günümüze
kadar  süregelmiş  geleneksel 
kurbanları  vardır.Bazıları
halk  arasında  93 
harbi  diye  bilinen 
Osmanlı -Rus savaşı sonrası yaşanan 
dağınıklık  ortamında unutulmuş,bazıları
halen yapılmıya çalışılıyor.Bu gün sadece Amuca Kabilesinin iki,Ali  Koçluların bir,Seyyit Ali Sultana  bağlı Kızıldeli Bektaşilerince  de iki geleneksel kurban yapılmak- tadır.Daha
evvel halk  arasında ki adıyla Yağmur
Baba, kayıtlardaki  adıyla Otman
Baba  kurbanı anlatmıya  çalıştığımız 
şekli  ile  Malkoçlar köyümüzde yapılmakta imiş.Bu
gün  sadece  Malkoçlar 
köyünde adına kurban  kesilip
muhabbet  açılmaktadır.Yapılan  kurban 
geleneklerimize  tarikat
ehlilerin  yanı  sıra sünni vatandaşlarımızda katılmaktadır.Bu
durum  Trakya  insanın hoş görüsünü yansıtmaktadır.TOPÇU
BABA kurbanı  Kırklarelinin Kofçaz
ilçesinin Topçular  köyünde  yapılmaktadır.Kurban  günü adaklar kesilmekte ,çerağlar  uyarılmakta,dilekler dilenmekte, niyazlar  edilmekte, ve bütün gün Kur’anı Kerim
okunmaktadır. Topçu Baba geleneksel 
kurbanlar  içinde en çok  ziyaretçi 
gelen  ve bilinenidir.Öyleki  aynı 
günde  bazı  yıllar 
yüze yakın  kurbanın  kesildiği 
olur. Bu geleneksel kurbanımız 
haziran  ayının belirlenen  bir Pazartesi 
günü yapılmaktadır. Tüm 
tarikat  kökenli  köylere 
telefon  ve mektupla  haber verilmekte,  bunu da 
yapılan  köyün  muhtarlığı 
organize edilmektedir. Sabahın 
erken  saatlerinden  itibaren 
adağı olanlar ,ziyarete 
gelenler  burayı doldur- maktadır.  Geleneklerimizde boş elle  gidilmez inancıyla herkes  kurban götürmiye çalışır.Kurban
kesemiyecek  durumda  olan bir 
horoz götürür.
 
Ayrıca  yanlarında 
kurufasulye,pirinç,hoşaflık ahlat,erik gibi şeylerle  birlikte 
bir miktarda  toz şeker getirirler.
Bunu  getirecek  diye 
kimseye  bir kaide  yoktur. Çünkü kurbanlar  piştiğinde(Tığlandığında) her  gelen 
misafire Kurufasulye, pilav, hoşav ve helva  verilir.Benim de  çorbada 
tuzum  olsun  misali 
getirilir.Gelen  misafirlere  bu yapılanlar 
verilir. Hiç  bir  misafir 
yerinden  kalkmadan
getirecekleri  bekler,bir  kargaşalık 
olmasın  diye misafirlerin olduğu
yerde  beklemeleri  istenir.Herkese yetecek  kadar kap kacakTopçular ,Ahmetler, ve
Tatlıpınar köylerinden, köylerin iş birliği 
ile  toplanır.Gelenlere  hizmetide bu üç  köyün halkı 
yapmaktadır.Bu üç  köyümüzün  fedakar 
insanı  bu geleneğimizi yüz  yıllardır 
sürdürmiye çalışmaktadır.Kadını erkeği sabahın  gün 
doğumu  ile hizmet  etmek 
için gelirler. Aslında 
Ahmetler  köyünden  ayrılan 
kişiler, Topçular köyünü ; 1700 yıllarına doğru  Topçulardan 
ayrılanların Tatlıpınar köyünü 
kurduğu  bilinmektedir. Bu üç  köyümüzde AMUCA  KABİLESİ nin 
mensubudur.Kazanlar  dolusu  kurbanlar pişirilir.Belli miktar  harici 
çiğ  olarak  dağıtılır.Bu üç köyün kurbancıları
kurbanları  keser,bunlara diğer köylerden
gelen  kurbancılarımızda yardımcı  olmaktadır.Topçu Baba, Topçular  köyünün 
yakınında bir  tepe
üzerindedir.Topçu Baba’nın  üzerinde
ki  yapının  ne zaman yapıldığı  bilinmemektedir.Sevenleri  ona  yeni 
bir bina yapmak 
istemelerinden  sonra  rüyasında 
bazı kişilere  türbesinde  ki binanın yıkılmamasını  istediği 
söylenmektedir.Topçu Baba’nın  bu
günkü  türbesinin  ne zaman 
yapıldığı bilinmemektedir.Türbenin üzerindeki  binanın 
yapılışını yöre halkı ve Amuca kabilesi 
mensupları  anlatmaktadır. Topçu
Baba  bu günkü  türbenin olduğu  yerde 
üzerinde herhangi bir  bina  yapılmadığı 
zamanda  önce  Tatlı pınarda bir kişiye üzerine bina
yapması  için  göründüğü söylenmektedir.Bu kişi ile  Topçular köyünden bir kişiye de aynı
zamanda  göründüğü söylenmektedir.Bir
başka  anlatıma göre ise ilk önce
göründüğü  kişi  bunu  o
zamanın şartlarına göre yapamıyacağından pek önemsememiş.Aradan biraz  zaman geçince 
yeniden  görünce ilk bina  yani 
bu günkü  türbe yapılıyor.Bu  yapının 
ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.En azından  bir 
300 veya 400 yıllık olduğuda söylenmektedir.Topçu Baba  rüyasında 
üç kişiye  aynı anda  göründüğü ve 
yine  bu kişilere  üç 
kişinin  adlarını söylediği
anlatılmaktadır.Bu üç  kişinin  bazı 
kişilerce iki kişi olarakta 
anlatıldığı  görülmektedir.Biz  akla 
en yakın olanı anlatmıya çalışacağız.:
 
Topçu
Baba erenler,  rüyasında
Ahmetler,Topçular ve Tatlıpınar  köyünden
üç kişiye birbirlerinin de  adlarını
vererek  “Siz benim  türbemi yapacaksınız.Biriniz
keresteyi,biriniz  duvar  ustalığını yani inşatımı yapacaksınız
,diğerinede sen de  kerpicimi keseceksin”  diyor.Bu üç kişi rüyadaki  emir 
üzerine birbirlerini  bulmak  için 
yola çıkıyorlar. Bu üç  köyümüzde
biribirlerine  yakın  oluşu 
nedeni buluşmaları da yine  Topçu
Baba yatırı  yanında oluyor.Tesadüf mü,
erenlerin  hikmeti mi bilinmez .Bu üç
kişi selam sabahtan sonra aradıkları diğer kişileri bulmak için yola
çıktıklarını anlatınca  esas mesele
ortaya çıkıyor. Erenlerin dileğine aşk ile bağlanarak yapıyı yapıyorlar .Hala o
kişilerin yaptığı bina  ayaktadır.
 
Bina  yapı 
olarak  kerpiçten  yapılmıştır.Çatısı  yapıldığı 
zamanın  yapı  tekniğine 
göre  hiç  çivisiz 
ağaç  kamalar  ile yapılmıştır.Dış görünüşü  ile iç 
görünşü  çok farklıdır.  Çatısının 
üzerinde  ağaçların  bir 
tekinde  dahi  çürüme
 
yoktur.  Türbenin 
temizliğini  Topçular  köyünden 
bir kadın yapmakta imiş. Türbeye 
bırakılan eşyalar  belli bir
düzeye gelince köy  halkı  kızlarına 
eşit  miktarda dağıtılmakta  imiş.Bu gün türbenin  100.m. ilerisinde  doğu kısmında yere,  yer kiremitliklere  raslanılması 
Topçu Baba tekkesininde daha 
evvel burada olduğunu 
göstermektedir.Köy halkı  bu
iddamızı doğrulamaktadır. Topçular  köyü
halkı  tarafından  yapılan 
kurban tığlama yerleri ,kesim 
yerleri, halkın  tuvalet
ihtiyacını karşılayacak yerler ,çeşmeler yapılmıştır.Bir kurban geleneğine
İstanbuldan  katılan  Kamber Karagöz  burada bir kalb  krizi sonucu ölmüştür. Onun anısına yakınları
ona vefat ettiği yerde  bir nazarlama
yapmışlar. Burada  kesilen kurbanların
derileri açık arttırma usulü  ile  satılmaktadır.  Geliri 
ile  gelecek  yıl yapılacak 
kurbana  harcanmak  için ayrılmaktadır. Bir  çok 
yatırımızın  yanı başında  veya 
yakınında  su  kaynağı 
veya  çeşme mutlaka  bulunmaktadır. Topçu  Babanın 
yatırının  alt yanında  bir kaynak bulunmak- tadır. Bu su
Topçular  köyüne  içme 
suyu  olarak  alınmış tır.Kurban  zamanı 
halkın  ihtiyacını  karşılıyacak 
şekilde  yatırdan 300 m.
aşağıdaki  çeşmeye   ve tuvaletlere  verilmiştir. 
Bu  suyun  çıkış 
hikayesi  şu  şekilde 
anlatılmaktadır: Kesin 
zamanı  bilinmiyen bir  dönem de,Topçu Baba’nın tekkesi civarına  bir 
gurup  asker  gelip 
konaklamışlar.Bu civardaki köylerimiz 
o zamanın  önemli  askeri 
yollar üzerinde  imiş.Sınıra  yakın 
olması  ve  askeri 
açıdan  önemli  görülmesi 
nedeni  ile  bu günde 
önemini  korumaktadır.Bu
yöremiz  kara   ikliminin etkisinde  olduğundan yazları  çok 
sıcak olmaktadır. Gelen askerlerin böyle bir  zamanda 
buraya  uğraması  nedeni ile  susuzluktan insanı-hayvanı kırılmakta imiş. O
zaman TOPÇU BABA  bu günkü pınarın  olduğu 
yere  gelip  taşa dirseği 
ile   vurarak su çıkarıyor.Bu
günde bu taşın dibinden su çıkmaktadır.Tüm 
askerler  ve hayvanlar  bu 
sudan kana  kana  içmişler.
 
Topçu
Baba’nın  adı  ile 
anılan korusu  ise  yatırın 
hemen  dibindedir. Bu  koru-dan 
sadece  ona  kesilen 
kurban veya yapılan 
muhabbetlerde  pişirilecek  kur- banlara ve  gerektiğinde 
köyün  ortak bir  ihtiyacı 
dışında  odun  kesilmez. 
Çünkü  bunu  deneyenlerin 
başına  gelmiyen kalmamış bazıları
hayatları  ile  ödemiştir.
 
TOPÇU
BABA’nın kesin  olarak burayı  ne zaman 
yurt  edindiği  bilinme- mektedir. Trakya ya gelen  ilk 
öncü  Dervişlerinden  olduğu 
sanılıyor.Horasan 
Erenlerinden  imiş.  Adından anlaşılacağı gibi Osmanlı ordusunda
Topçu  subayı  olduğu 
söylenmektedir.Adı  yakın zamana  kadar bilinmemekte  imiş. 
İkinci  dünya  savaşı sırasında  Keramettin Paşa  isimli 
bir  Türk  Subayının 
rüyasına  giriyor.O zaman  tekkenin 
kapısı  kilitli  imiş.Ziyaret 
etmek  istiyenler  engelleniyormuş. Keramettin  Paşa ya adının ŞEYH MAHMUT olduğunu, kapısı-
nın  kilitli olduğundan “ gelenim  gidenim 
yok  kilidi aç da gelenim gidenim  olsun” 
diyor. Paşa  gelip  açtırıyor.O günden  beri kapısına 
kilit  vurulmamıştır. Topçu
Babanın karşısında  MERCAN BABA vardır.
Bu evliyanın  türbesi yakın zamanda
yeni  den yapılmıştır.  Topçu Baba ya 
gelenler mutlaka burayıda ziyaret ederler.TOPÇU BABA’dan  Çöke’deki Muhittin Abdal’a belli zamanlarda
bir ateş topunun  gittiği
söylenmektedir.Halk  arasında Mercan’ın
da Ateş topu anlamına geldiği söylenmektedir. Böyle  bir 
anı gören  ve hala 1998
yılında  sağ olan  Devletliağaç köyümüzden Ali Ergül
istediğimiz  üzerine torunu(Kızının)
Hüseyin Çakır ‘a şu  şekilde
anlatmıştır.Şunu burada  hemen
düzelmek  istiyoruz.Biz  bu yazımızı 
Nefes  dergisinde yayımlarken  bu 
olayın Topçu Baba ile Mercan Baba 
arasında  geçtiğini yazmıştık.  Kendisi ile Kılavuzlu köyünde görüştüğümde,
torununun bu olayı yazarken  olayı
yanlış  not tutuğunu, aslının  bu yazımızdaki şekli ile olduğunu söylemişti.
Bu hatayı da bu vesile  ile düzeltmiş
oluyoruz.Olayı  düzelterek doğru  olarak 
yazıyoruz.
 
Devletliağaç  köyünden ,Topçular  köyüne samanlık  yapmak 
için ağaç  almıya  gitmiştik. Yatsı  ezanı 
vakti idi.uğultu  ile
gürültüile  şimşek  çakmasına 
benzer  bir  ışık topunun 
TOPÇU BABA dan Muhittin Abdal’a 
doğru  gittiğini  gördük. Çok 
korkmuştuk, eve 
kaçtık.Evdeki  ihtiyarlara  bunu 
anlatınca “Korkmayın  bunlar  böyle 
alış  veriş  yapıyorlar “ dediler. Bu ihtiyarların  biri de 
Poslu dede  diye  anılan kişi 
idi.Yanımda benimle  beraber  ahiretliğim 
Şakir Ahmet vardı.
 
Bu
anlatılana  benzer  pek 
çok  olaya  köy 
sakinleride  şahit olmuşlar.Mercan
Babanın  hemen  yanında 
kayalardan  yapılmış bir  bir kenarında da delikten  geçme 
yapılmış  bir  kayalar kütlesi  bulunmaktadır.Bunun  resmini 
Kırklareli
 
araştırmacırından  Nazif 
Karaçam’a gösterince eski 
mezar  yapılarından Dolmen- lerden  olabilir 
demişti.  Her  yıl 
yapılan  geleneksel  TOPÇU BABA kurbanı nedeni bilinmiyen  sebepten 
dolayı  1973  yılında yapılamamıştır.Bazı söylentilere  göre 
bir  takım  kişilerin “ Biz  buna 
niye  kurban  kesiyoruz” 
diye  söylenildiği de bazı  köylerde 
anlatmıya  çalışacağımız  olaydan 
sonra  yayılmıştır. Genelde  beklenmiyen bu tür  olaylardan 
sonra  inancı  zayıf 
kişilerin  ortaya  attığı hikayeler  olur.Bu olay sonrası laf  olsun 
diye  karalamak için  çıkarıldığını 
sanıyoruz.Her yıl  haziran  ayında 
yapılan  geleneksel  Topçu Baba 
kurbanı yapılmıyor.Çok 
geçmeden  30 mayıs 1973  günü Topçular 
ile Tatlıpınar  arasında  bir 
kamyon  kazası  oluyor.Topçular   köyünden 17,Tatlıpınar  köyünden 11 kişi  vefat ediyor. Kamyonda kurtulanlar  arasında 
Deveçatağı  köyünden adı  Çetin olan Emin ağa lakablı  kişi ile Kapaklı  köyünden Nail 
Sürer varmış.Bu kişiler hala 1998 yılı başında sağdır.Bu gün  hala o 
kazanın olmasına o yıl Topçu baba kurbanın yapılmaması  neden 
oldu diye inanılır.Bu o yöre inanalarının ortak görüşüdür.Ayrıca
sayıları  az da olsa şoför  hatasına bağlı-
 
yanlar
vardır.  Kazanın  olduğu 
yer keskin  virajlı bir
yerdir.Topçular yöresine  gidildiğinde
Topçu baba  ile  anlatılan 
bir  olayı duyarsınız.Bunlardan  birini 
ilginç  bulduğumuz  için 
yazıyoruz.
 
1914
yılında Topçu Baba’nın  türbesinin  yakınına 
bir gurup asker  gelip  konak-lıyor. Atlarını da yatırın  yakınına 
çekiyorlar.Köy  halkı  gelenlere 
korkularından  bir  şey 
diyemiyor.  Sadece  köy 
halkından Uçan  Dede  adında bir zat bu  duruma dayanamayıp  eline 
bastonunu  alıp  varıyor  
tekkenin  olduğu yere.Köy  ile 
Topçu Baba  arası  fazla uzak 
değildir.Askerlere  bir  şey 
demiyor,Beni ku- mandanınıza  
götürün diyor.Kumandanı 
görür  görmez  “Bu ne rezillik,bu ne  kepazelik burası  yüce 
bir  zatın  yattığı 
yerdir.Burasını  nasıl at
pislikleri  ile batırırsınız,
atlarınızı  buradan çekin, burayı
batırmayın  “ diye  bağırıyor. Kumandan bu gibi şeylere  inanmadığını  
o topçu  subayı  ise bende 
Osmanlı subayıyım  diye
hakeret  edici  laflar 
söylüyor. Dede  üzülmekle  beraber 
bakıyor ki  dinleyen  yok 
“Günah  benden  gitti 
sizi  uyarmak  istedim,ama 
siz  anlanmak  istemediniz 
,deyip  evine dönüyor. Aradan  fazla 
bir zaman  geçmi-yor ki  korkunç 
bir  fırtına çıkıyor.Her  taraf tozduman  oluyor.Göz 
gözü  gör-müyor. Tüm  atlar 
kazıklarından  boşanıp  her bir yere dağılıyor. Öyleki  rüz-garın dinmesinden  sonra 
atların  çok  uzak 
köylere  kadar  dağıldığını söyle-niyor.  Atıp tutan; Osmanlı  subayıyım 
diye  övünen  paşanın ayak ları suya  eri-yor, yaptığı  hatayı 
düzeltmek  için başlıyor köyde
dedeyi  arayıp  ne 
yapacağını sormaya. Bu sefer atları tekkeden  çok 
uzaklara bağlıyorlar.
 
Yazımızın
başında TOPÇU BABA’nın  kurbanının
pazartesi  yapıldığını  belirt-miştik.Bu kurbanı  haftanın başka  bir 
gününe  almak  isteyen kişiyi yıldırım   çarptığı söyleniyor.Topçular  köyü halkı 
Topçu Baba’nın  tekkesinin yanına
mezarlıklarını  kurmuşlar. Topçu
Baba’nın  yaşadığı  yıllarda 
yürüyerek  iki  defa Hac ‘a gittiği  söylenmektedir.Oradan  Mısırdaki 
bir Bektaşi  halife babasından   icazet 
alarak  Mürşit (Baba)
olmuş.Topçular  köyü yöresinde  gelip 
irşata  başla-mış. Mısır’ da  4 adet Kaygusuz Abdal adına  dergah 
kurulmuş.Bunlardan birinden, icazet almış olabilir.Bir  harpte 
yaralandıktan sonra  Topçular köyü  üzerindeki 
tepeye yerleşmiş.Vefatından  sonra
tekkesinin  yanına  defnedilmiş. Pınarhisara  bağlı 
Erenler  köyünde  eski 
adı ile  Tekke  köyündeki 
Binbiroklu  Ahmet Baba  ile kardeş olduğu  söylenmektedir.Trakyadaki  yatırların 
bir  çoğunun  bir kardeşi veya bir kaç  kardeşi olduğu söyle nir.Bunların
birbirlerini  ziyaret ettikleri  anlatılır.Bu tür olayın Tekirdağ’ın
Kırkepenekli köyündeki  Murtaza baba’nın
kardeşi  olduğu söylenen  Kayı köyü yanındaki Çoban babaya ziyarete
geldiğini  yakın zamanda bir  kamyoncu bizzat  şahit olarak anlattığı  söylenmektedir.Topçu Baba’nın
Bulgaristan’ının Alvanar köyünde bir nazarlaması  bulunduğu 
söyleniyor.Bunu 1989  yılında
gelen Ali Koç’lu  tarikatı  mensupları söylemektedirler.Bu köy  halen Ali Koç Babanın  müritlerinin 
köyüdür.Topçu Babanın  sağlığında
ud çaldığı  ,Bektaşi  Babalığı 
yaptığı söyleniyor.
 
Korusu
çok  iyi 
korunduğu  için  (Topçu Baba 
tarafından) ulu  büyük  ağaçlarla 
doludur. Ziyarete  gidenler  yakmak 
için gelenlere  kalan  odunları 
istifliyerek  bırakmışlar.
Bunları  almak  isteyen 
Çinegene  vatandaşlarımız  bunları 
kimsenin  olmadığı  bir 
zamanda  almışlar.Bu  odunları 
arabalarından  aldıkları  yere 
bırakıncaya  kadar  başlarına 
gelmedik kalmamış. Atları 
kendilerine  hücum  etmiş.Odunları bıraktıklarında ise  hiç bir şey olmamışçasına  yola koyulmuşlar.Topçu  Baba’nın 
baltası  ile  ağaçlara 
çentik  attığı  (Balta ile 
işaret yapması) bunlarında 
hala  durduğu söylenmektedir.
 
O
gün  etraf  köylerden 
kurbana  gelemiyenler  aralarında 
para toplar  kurban  tığlarlar.Topçu Baba ya  yazılmış 
iki  adet nefes’e  rasladık.Tekirdağ’ının  Kıla-vuzlu Köyü Abdal   Ahmet Baba 
dergahı ilk  postnişi  Halife Cafer Tuncay baba  tarafından yazılan nefes ile Topçular  köyünden 
Şerif Bodur’un  nefeslerini
yazıyoruz. Topçu Baba kurbanı  gecesi
bu  nefesler muhabbetlerde söylenmek-
tedir.Her iki  nefes te  hece 
vezini  ile  yazılmıştır.Evliyaların  Türklerin 
haklı  davalarına  katıldığı 
zaman  zaman meydana  gelen 
olaylar  ile  görülmüştür. Gül Baba ile  Topçu Baba 1918 yılında  Çanakkale 
harbine  katılmak  için 
giderken Tatlıpınar da bir kadına 
görünüyor.  Hatta Gül baba ile
Topçu Baba kendi  ara-larında Ahmetlerden
gelin gitme bir kadının  gelinine
gözüktüklerinde, “Bizim Hanife’nin 
gelini” diyorlar.Ardından annesinin 
evde olup  olmadığını soruyor-lar.
Evde hoş geldiniz  deyip  buyur 
evde diyor.O an biz diyorlar Gül Baba ile Topçu Babayız  Çanankkale harbine  gidiyoruz 
diyorlar.O an gelin  bahçede  bir şeyler sulamakta  imiş. 
Annem çok ihtiyar  bunları  ağarlıyamaz gidip yardım edeyim
diyor.Eve  gidince  olanları 
kaynansına bir bir anlatıyor.Kaynanası kimsenin gelmediğini  söylüyor.Köy içine  bakıyorlar gelinden başka  onları gören 
olmamış.Topçu Baba   ve Gül Baba
nın  geline  göründüğü 
yer Tatlı pınar  ile Topçular
arasına bir  bahçe  imiş.
 
Ziyaret  eyledim 
TOPÇU BABA’yı
 
Gördüm  aşikarı   
TOPÇU BABA’yı
 
Türbesinin   al 
yeşil  sancağı
 
Gördüm  aşikarı  
TOPÇU BABA’yı
 
Seyrangah  yeridir 
canlar  gelirler
 
Kurbanlar
tığlanıp özür  dilerler
 
Birlik  olup 
hep  bir  dilden 
öterler
 
Gördüm
aşikarı     TOPÇU BABA’yı
 
Topçular  köyünde 
şahın  makamı
 
Anda  zuhur 
olur  Şahın  nişanı
 
Canı  dilden 
sev  oniki İmamı
 
Gördüm  aşikarı 
TOPÇU BABA’yı
 
Hastalar  gelir 
derman  bulurlar
 
Şad  olur 
gönüller  iman  bulurlar
 
CAFER
BABA’ derki dolu  olurular
 
Gördüm  aşikarı 
TOPÇU BABA’yı.
 
Al
yeşil  sancağı  almış 
eline
 
Vardır  nişanesşi 
TOPÇU BABA’nın
 
Rum’a
geçtiğini halka  duyurmuş
 
Topçular
köyünde  dergahını  kurmuş
 
Rum’a
geçtiğini  halka  duyurmuş
 
Topçular
köyünde  dergahını  kurmuş
 
Kazanlar  kaynatıp 
canlar doyurmuş
 
Vardır  nişanesi 
Topçu Babanın
 
Makamı  bilinir 
ezelden  beri
 
Bu
belde de yatar  kırklardan beri
 
Aslını  sorarsan Horasan eri
 
Vardır  nişanesi 
Topçu Babanın
 
Erenler  yolunda halk ile Hak olan
 
Diline  getirmez 
zerrece yalan
 
Bir
elinde Kur’an  göğsünde iman
 
Vardır  nişanesi 
Topçu Babanın
 
K.eramet  hırkası 
giymiş ezeli
 
Bir
yudum su ile eylemiş  belli
 
derde  derman 
etmiş  dilleri
 
Vardır  nişanesi topçu Babanın
 
Çevresi
gülüşten bağ  olur  gider
 
Erirde
yürekler yağ  olur gider
 
Hastalar  gelir sağ 
olur  gider
 
Vardır  nişanesi Topçu Babanın
 
Ey
ŞERİF bu hale şaşanlar  çoktur
 
Yalan  gıybet üzre 
koşanlar  çoktur
 
Aşkın
ocağında pişirenler  çoktur
 
Vardır  nişanesi Topçu Babanın.
 
Bu
nefes Nazif Karaçam’ın   arşivinden
alınarak  yazılmıştır.
 
Devletin  bu tür 
geleneklere yapıcı  bir  tutum 
ile yaklaşarak  yardım  elini 
uzatmasını  bekliyoruz.
 
Kaynak
kişi.Şerif bodur.Kırklareeli/Topçular.1932. İlkokul.
 
Ali
Vural.Kırklareli/Topçular.1935.İlkokul.*
 
Ali
Ergül.Kırklareli/.Devletliağaç.1917. İlkokul.
 
Ahmet
Uçan.Tekirdağ Kılavuzlu.  1963.İlkokul.
 
Hüseyin
Çakır.Devletliağaç.1954.İlkokul.
 
Zekeriya
Kurtulmuş.Kırklareli Folklor 
araştırmacısı  ile Ahmetler
köyünde  yapılan  derlemelerden alıntı yapılmıştır.
 
Habib
Özkaynak.1929.Kırklareli/Deveçatağı,İlkokul.
 
Muzaffer
Sevgili 1929.Kırklareli/Deveçatağı.İlkokul.
 
Bu
yazımız  Nefes dergisinin 1996 yılında 30
.cu sayısında  yayımlanmıştı. Yeni bazı
ilaveler özüne sadık kalınarak derlenmiştir.
 
.0pt'>Habib Özkaynak.1929.Kırklareli/Deveçatağı,İlkokul.
Muzaffer Sevgili
1929.Kırklareli/Deveçatağı.İlkokul.
Bu yazımız  Nefes dergisinin 1996 yılında 30 .cu
sayısında  yayımlanmıştı. Yeni bazı
ilaveler özüne sadık kalınarak derlenmiştir.