KARIŞIK

11 Şubat 2016 Perşembe

Şeyh Muhlis Baba

Şeyh Muhlis Baba 


Bilecik – Orhangazi camii yanındaki Şeyh Edebali türbesi içerisinde


Osman Gazi döneminin tanınmış şeyhlerinden biridir Hak aşığı Muhlis Baba. Karamanoğullarının diyarını yurt tutmuş, Osman Gazi’nin fetihlerine katılmıştır.
Duası kabul gören , ehli sülük , büyük kerametler ve yüce makamlar sahibi bir hişiliktir. Yüce Allah azizi sırrını mukaddes kılsın.

ÜÇPINARLI HAYRETTİN HOCA TÜRBESİ

ÜÇPINARLI HAYRETTİN HOCA TÜRBESİ

      Üçpınarlı hayrettin efendi Balıkesir velilerindendir mübarek kabir Balıkesir Kayabey mahallesinde kayebey camisinin bahçesindedir.Fatih sultan Mehmet ile oğlu Sultan Beyazıt döneminde yaşamış alimlerdendir Kutbül Arifindir.


Üçpıarlı Hayrettin efendi

Üçpınarlı Hayrettin efendi

KIZ DEDESİ

KIZ DEDESİ

Yatır Muharrem Hasbi Koray lisesi karşısında bulunmaktadır.Bu mezar Sultan Beyazıt'a hocalık yapmış değerli bir alim olan Hoca Sinan efendiye aittir.1930 lu yıllarında burası garipler mezarlığıydı yakınlarının ziyarete gelen okuma yazması olmayan bir kişi bu türbenin kapısının üzerinde bir ad olmadığını görüp gelişi güzel seçtiği bir mezar taşını bu türbenin üstüne koyar. Bu mezar taşı bir bayana ait olduğu için daha sonraki yıllarda türbe Kız dedesi olarak anılmaya devam eder.

Kız dedesi

BARDAK KIRAN DEDE..balıkesir

BARDAK KIRAN DEDE


  Balıkesir Dinkçiler mahallesinde bulunmaktadır kimliğiyle ilgili bilgi yoktur. sadece savaşlarda askerlere su dağıtan birisi olduğu rivayet edilmektedir.

  Halk özellikle hıdrellez günleri ziyaret eder dilek ve dualarda bulunurlar. Dileklerini bazıları kağıtlara yazar kabir üzerine bırakırlar bazıları ise çaput şeklinde etrafında ki ağaçlara asarlar. 1 yıl sonra ise bu duaları kabul olanlar testi ve bardakları kabir üzerinde kırarak adaklarını yerine getirirler.

     Her zaman ziyaret edilen bu yatır 5 mayıs'ı 6 mayısa bağlayan gece büyük ziyaretci akınına uğramaktadır. Etrafında hayırseverler tarafından lokmalar dökülmekte, topraktan yapılmış testi ve bardak satıcıları gelmektedir. Ziyaretler isesabahın ilk ışıklarına kadar devam etmektedir.













İBRAHİM DEDE balıkesir..

İBRAHİM DEDE 
balıkesir..
Halk tarafından Allah(CC) kabul edilen İbrahim Dedenin kabri  Sındırgı Hisaralan köyünde bulunmaktadır.


İbrahim dedeyle ilgili köylüler tarafından anlatılan Menkibesi: Vaktiyle hizmetini yaptığı zengin bir  Ağa, hacca gitti ve orada bir gün canı helva istedi  Onun bu arzusu İbrahim Dede’ye malum olunca koştu ağanın hanımına. 
- Bir sahan helva yapar mısın? 
- Olur, ama ne yapacaksın? 
- Birine göndereceğim. 
O esnada Ağa, Mekke’de, çadırında namaz kılıyordu. Selam verince, bir sahan helva gördü yanında.Yeni pişmiş, sıcacık. 
“Biri bırakmıştır” diye düşündü. Afiyetle yiyip dua etti gönderene. 
Ancak sahan yabancı gelmedi ona.“Bu, bizim sahana ne kadar da benziyor” diye geçirdi içinden. Ve hacdan döndü... 
Hanımı, eşyaları arasında helva sahanını görünce şaşırdı. 
Ve sordu hayretle: 
- Bu sahan evdeydi. Sende ne arıyor? 
- Evde miydi? 
- Evet, ben bununla helva yapıp, İbrahim Dede’ye vermiştim. O günden beri bu sahanı arıyorum. 
Ağa da olanları anlatınca bilmece çözüldü.
( İbrahim dedeye hürmeten köyde davul çalınmaz ve köylüleri tarafından yılda iki defa adına hayırlar yapılır)

İbrahim dede türbesi
İbrahim dedenin türbedarı

İbrahim dedenin kabri


ARAP KILCI DEDESİ ..balıkesir

ARAP KILCI DEDESİ ..balıkesir

Aygören mahallesinde eskiedremit yolu ile yenisi arasında emin ağa caminin hemen altında çıkmaz arada bulunmaktadır.
Osmanlı devletinde konar göçer yörükler vergiye tabi unsurlardır. Yörüklerin arasında karakeçili yörükleri Osman beyin aşiretinden olduğu için ayrıcalıklı görülen her zaman farklı tutulan aşirettir. Yörüklerin vergilendirilmeleri mal,hizmet yada para olarak alınmaktadır. Bu vergiler yörükhan zabitleri denilen kişiler tarafından toplanır ve devlete iletilirdi.Karakeçili yörüklerinin vergilerinin  önemli bir kısmı mekke ve Medine gibi kutsal yerler için harcanırdı.Bunun için Karekeçili yörüklerine Harmeyin, Muhteremeyn aşiretide denilirdi.
     Balıkesir çevresindeki Karekeçili yörükleri devlete vergi olarak "Kıl" verilirdi her yıl belli aralıklarla Balıkesir abahanesine merasimle bu kıllar teslim edilir ve burada imal edilen abalar osmanlı ordusuyeniçeri ve sipahi askerleri için kullanılırdı.  Karekeçili yörüklerine Balıkesir seriyye sicillerinde "kıl donlu cemaat" de denilirdi.Vergi düzeni içerisinde kılların toplanması abahaneye satılması elde edilen paranın götürülüp mekke ve Medine gibi kutsal  yerlerde harcanması için bir görevli bulundurulurdu.Genellikle seyyid ve şerif olan bu görevlilere Hacı yada Nakib-ül eşraf denilirdi.Bu zatlar Hz.Peygamberin soyundan gelen seyyit ve şerif olanların hizmetiyle görevli oldukları için halk arasında büyük hürmet görürlerdi.
 Burada yatan zat "kıl" vergisinin yönetimiyle görevli olan muhtemelen Hz Pygamberin soyundan gelen kişidir.Kılcı arap hacı olarak anılan bu kişi zamanla Arap Kılcı dedesi olarak bilinmeye başlamıştır.  

ARAP KILCI DEDESİ
ARAP KILCI  DEDESİ

KABAKLI BABA TÜRBESİ:balıkesir

KABAKLI BABA TÜRBESİ:balıkesir

   Balıkesir merkeze 15 km uzaklıkta kabaklı köyünde bulunmaktadır.  Rivayetlere göre hacca giden tarla sahibi hizmetçisine buğday ekmesini söyler ancak bu yerlere kabak eken kişi hac dönüşü buğday ek dediği yerlerde kabak görünce kızar ve kabağa sopayla vurur.kabak kırılır içinden ise buğday çıkar.diğer kabaklardan da çıkınca tarla sahibi bu zatın ermiş olduğunu kabul eder. Bu ermiş zat ölünce mezarıda buraya yapılır.köyün adıda kabaklı köyü olarak kalır.
      Bu kişinin 5-6 yüzyıl önce Arabistandan gelme biri olduğuda söylenmektedir.Bundan dolayı Arap dedesi de denmektedir.
KABAKLI BABA

KABAKLI BABA

AYAK DEDESİ.balıkesir

AYAK DEDESİ.balıkesir

(Şemsettin Efendi) 2. Murat döneminde yaşamış hadis alimi olan bir zatın kabridir.Balıkesir'liler ilk yürümeye başlayan çoculklarınıburaya getirerek ziyarette bulunurlar.Bu kabiryolun ortasında ne arıyor derseniz Atatürk parkı Osmanlı döneminde şehir mezarlığıydı(ilyaslar Mezarlığı) 1942 yılında park haline getirildi. 

AYAK DEDESİ

BALLICA SULTAN .....BALIKESİR

BALLICA SULTAN .....BALIKESİR

Bu türbeden yatan zat evliyaullahtan Geyikli baba ve hanımı balım sultanır.Bu kişiler  Sultan Orhan zamanın da yaşamış Bursa'nın fethinde bulunmuş ve hocasının işaretiyle Balıkesir'e Şimdikiyerine yerleşmiştir.
BALLICA SULTAN

BALLICA SULTAN


PAŞA SULTAN ..BALIKESİR

PAŞA SULTAN ..BALIKESİR

Karesi beyliğinin kuruluş döneminde 1300'lü yıllarda yaşamış Karesi beyinde de hocalığını yaptığı rivayet edilen ilimizin ilk önemli manevi sultanlarındandır. Kabri Aygören Mahallesinde Karaoğlan camisinin yanınındadır


Paşa sultan türbesi


PAŞA SULTAN

HASAN BABA TÜRBESİ

HASAN BABA TÜRBESİ: 

 Bursa’da metfun bulunan Büyük veli Emir Sultan'ın halifesi olan Hasan Baba dindar ve alim birisidir.O, şimdi kabrinin bulunduğu ve o zamanlar Arap Hanı'nın bir odası olan yerde yaşadığı için "Öldüğüm zaman beni buraya gömersiniz" diye va­siyet etmiş, öldükten sonra da bu vasiyeti yerine ge­tirilmiştir. Hasan Baba'nın halife olmadan önce Zağ­nos Paşa Camii'nin helalarını temizlediği de söylen­mektedir. Münzevi bir hayat sürmesine rağmen son derece alim bir zat olduğu, ilimizde Ayak Dedesi adıyla bilinen yatırın sahibi Şeyh Semseddin Efen­di'nin müridi olduğu da bilinmektedir. 
HASAN BABA TÜRBESİ

Muhammed Zühdi, Uşşaki Nazilli

MUHAMMED ZÜHDİ






Uşâkî yolu büyüklerinden olup Selahaddîn-i Uşâkî hazretlerinin halîfesidir. Hocası tarafından İstanbul'dan Nazilli'ye, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğretmek üzere gönderildi. 1806 yılında vefât etti. Vefâtından sekiz yıl sonra Nazilli Mülkî Âmiri Halil Bey tarafından türbesi yaptırıldı. Türbe, renginin yeşil olması sebebiyle bölge halkı tarafından sâhibinin isminden çok, Yeşil Türbe diye tanındı. Muhammed Zühdi Efendiden başka âilesi ve torunlarının da medfun olduğu türbenin yanındaki mescid, Yunanlılar tarafından 1922'de yakıldığı için günümüze ulaşmamıştır.

KURTBOĞAN EVLİYÂSI



KURTBOĞAN EVLİYÂSI



Asıl ismi Hamza olup, Fatih Sultan Mehmed'in hocası Akşemseddin hazretlerinin babasıdır. Büyük velîlerden Pîr İlyâs hazretlerinin halîfelerinden olan Hamza Efendinin türbesi İstasyon Mahallesindedir.

Hamza Efendiye Kurtboğan lakabının takılması şöyle anlatılır:

Hamza Efendinin vefât edip defnedildiği günün gecesi bir kurt gelip kabrini açtı. Bu kurt o beldeye musallat olmuştu. Yeni mezarları bulur ve ölüyü kabirden çıkarıp parçalardı. Bu kurt Şeyh Hamza'yı da parçalamak ve yemek istedi. Şeyh Hamza Mübârek elini uzattı, kurdu boğazından tutup öldürdü. Ertesi sabah ziyârete gelen halk kurdu ölü vaziyette, Şeyh Hamza'nın elini de mezardan dışarıda buldular. Orada hâl sâhibi bir zât vardı. O; "Kurt değdiği için şeyhin elinin yıkanması lâzımdır." dedi. Elini yıkadılar, el hemen kabirden içeri çekildi. O günden beri Hamza Efendi Kurtboğan lakabı ile meşhur oldu.

10 Şubat 2016 Çarşamba

LEFKOŞA KIRKLAR TEKKESİ KİTABESİ

LEFKOŞA KIRKLAR TEKKESİ KİTABESİ

Lefkoşa'nın doğusunda, Ercan Havaalanı'nın hemen güneyinde Kırklar köyü 

yakınlarında geniş bir arazinin tam ortasında bulunmaktadır. 1963 öncesi karma 

vaziyette Türkler kadar Rumlar tarafından da kutsal sayılırmış. Çevredeki Türk 


köyleri burada yağmur duasına çıkarlarmış. Harabe haline gelmişken T.C. Yardım 

Heyeti tarafından tamir ettirilmiş ve çevre düzenlemesi yapılmıştır. Kapıdan 

girdikten sonra bir mihraplı mescit halindedir. Arka tarafında alçak tavanlı yerlerde 

sayıları kırk olduğuna inanılan kabirler mevcut. Burada yatanların kimliği hakkında 

kesin malumat olmamakla birlikte, Arap akınlarında şehit düşenler, üçler, yediler, 

kırklar diye genellenen evliyaların yattığına dair spekülasyonlar yapılmaktadır. En 

doğrusu galiba buraların birer makam mezarı olduğuna inanmak.


BU KİTABE GÜNÜMÜZDE MEVCUT DEĞİLDİR. FOTOĞRAFINDAN KOPYASININ YAPILMASI VE YERİNE ASILMASI GEREKMEKTEDİR.

KKTC MİLLİ ARŞİV ve ARAŞTIRMA DAİRESİ
VAKIF DOSYALARI 91-1937-1-6 NUMARALI BELGEDEN ALINMIŞTIR

KIRKLAR TEKKESİ KİTABESİ

Vali-i Kıbrıs o zât-ı nüktedân-ı pür-himem
Nâm-ı sâmîsi Mehemmed mahlas-ı pâki Emîn

Belde-i Kıbrıs’da Kırklar ile şöhret-yâb olan
Hâb-gâh-ı evliyâ olmuşidi pür-gerd ü hazîn

Buk’a ve merkadlerin tecdîd ü ta’mîr eyleyüp
Eyledi ervâh-ı ehlullaha i’zâz-ı mübîn

Hakk Te’âlâ eyleye himmetleriyle feyz-yâb
Böyle hayrâta muvaffak ide Rabbü’l-Alemîn

Bir geçip Rûhü’l-Kuds târîhini sebt eyledi
Oldu ma’mûr u mutahhar Bâr-gâh-ı Erba’în

Fî sene 1228 gurre-i Zi (Zilkade veya Zilhicce)
Ketebehu es-Seyyid Feyzullah Şeyh-i Mevlevihane-i Lefkoşa


KIRKLAR TEKKESİ KİTABESİNİN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE ANLAMI

Kıbrıs vâlîsi olan himmet sahibi o zarif kişinin
Yüce ismi Mehemmed, ikinci tertemiz ismi ise Emin'dir.
***
Kıbrıs beldesinde "Kırklar" ismi ile tanınmış bulunan,
Evliyalar barınağı toz toprak içinde hüzünlü bir halde iken.
***
Vali Mehmed Emin Paşa binalarını ve kabirlerini, sandukalarını yenileyip tamir ederek
Allah dostlarının ruhlarına apaçık bir ikramda bulundu.
***
Yüce Allah onun gayretlerini bereketlendirerek
Böyle hayır işlerinde onu daima başarılı kılsın
***
Ruhü’l-Kuds bir eksilterek tarihini tespit etti.
Kırklar makamı bakımlı ve tertemiz oldu.

1813 senesinde
Lefkoşa Mevlevîhânesi Şeyhi es-Seyyid Feyzullah Efendi tarafından yazılmıştır.








OĞLUM VE KIZIM YAZILI MEZARTAŞLARI

OĞLUM VE KIZIM YAZILI MEZARTAŞLARI

Eski devirlerde bulaşıcı hastalıklar bir yere girdiğinde zengin, fakir, sultan, şehzade demeden önüne gelenin vadesini dolduruyordu. Saray hareminde bile bunun önüne geçilemiyordu. Salgınlardaki can kayıplarının miktarı hakkında çeşitli rakamlar dolaşıyor. Spekülatif rakamlar olsa da bazen bir şehrin yarıya yakın nüfusu yok olabiliyordu. Küçük yerleşim birimlerinden köy ve mezraalar ise nüfuslarını tamamen kaybedebiliyordu.
Kabataş'ta Mehmed Emin Ağa Sebil ve Haziresi vardır. Burada yan yana yatan iki çocuk mezarı beni çok hüzünlendirdi. Muhtemelen yine bir salgında Mehmed Emin Ağa'nın torunlarından Adile ve Mehmed Refi'i vefat ederek yan yana defnedilmişler. 1170 Aralık-1171-Ocak ayına tekabül eden 1184 Ramazan ayında İstanbul'da ne salgını oldu acaba? Mehmed Emin Ağa'nın Hüseyin ve Sadık isminde iki oğlu olmuş. Bunlardan birinin çocukları ama tespit edemedim. O devirde kitabelerde pek kullanılmayan oğlum ve kızım kelimeleri burada rahatlıkla kullanılmış. "Kızım Adile Hanım" ve "Oğlum Mehmed Refi'i Bey" yazılı iki mezarın fotoğraflarını nazarlarınıza tevdi ediyorum.



HİNDİLER TEKKESİ

HİNDİLER TEKKESİ

İstanbul Aksaray’da Horhor denilen semtin bugünkü sakinleri her ne kadar buraya Hindular Tekkesi deseler de Hindîler Tekkesi olarak söylenmelidir. “Nisbet Yâ’sı” denilen “Y” harfi bir ismin sonuna geldiğinde o kelimeyi mefhumuna mensup eder. Burada da “Hint ülkesine mensup” mânâsına Hindî denilmiştir. Türkî, Azerî, Kırımî ve benzeri kelimeler gibi. Hani halk böyle adlandırıyor diyelim, neyse de burayı restore edeceğine inanan kurum ve şahıslardan da bu hatanın sadır olmasını nereye bağlayacağız. Yoksa onlar gerçekten bu mekânı İstanbul’un eski Hindu "gurularının" sakin olduğu bir yer olarak mı biliyorlar?