KARIŞIK

9 Ocak 2016 Cumartesi

Üç Kuzular

Zamanın büyük evliyalarından olan Üç Kuzuların hikayeleri aşağıdaki gibidir.
Emir Sultan Hazretleri Medine’ye vardıklarında, Seyyitler için ayrılan odalardan birine yerleşir.Az bir  zaman sonra bu odanın sahipleri gelir ve aralarında kısa bir münakaşadan sonra anlaşırlar.Emir Sultan Hazretleri Beytullah’a selam verir ve cevap alarak Seyyitliğini ispat etmiştir.Odada kalanlar da selam verirler ama cevap alamazlar, bunun üzerine Emir Sultan Hazretlerinden özür dileyerek odada kalırlar.Emir Sultan Hazretleri bu odada kalırken gördüğü bir rüya üzerine Peygamber Efendimizin (sav) emri üzere Bursa’ya hareket eder.Bu olay gece olduğu için kendilerinin Seyyit olduklarını söyleyen bu üç kardeşler sabah yatağında Emir Sultan Hazretleri göremezler ve bunun üzerine onu aramaya koyulurlar.
Aradan 2 ay geçer ve birisi, aradığınız zat’ı Kudüs yolunda gördüm diyerek, Üç Kardeşler, Kudüse giderler ve ordan Bursa’ya kadar gelirler.Bursa’da Emir Sultan Hazretlerini bularak ellerine yüz sürerler.Emir Sultan Hazretlerine aylardan beri onu aradıklarını beyan ederler, Emir Sultan Hazretleride sakalını sıvazlayarak, Haydi ben Emr-i Peygamber ile geldim, siz Medine’de kalaydınız, ordan neden ayrıldınız A Kuzularım der ve bundan sonra bu Üç Kardeşin ismi Üç Kuzular olarak kalır.
Herkes bu Üç KardeşiÜç Kuzular olarak çağırır.Bu Üç Kuzular ömürlerini Bursa’da tamamlarlar veÜç Kuzular Mahallesi adıyla anılan yerde Üç Kuzular Türbesi ve Üç Kuzular Cami olarak yatmaktadırlar.
Üç Kuzular Türbesi, fotoğraflarda görüleceği üzere mermer bir kabristandır, Üç Kuzuların bulunduğu yerde Yediler adıyla bir Türbe daha vardır ve burada Üç Kuzular‘ın soyundan gelenler yatmaktadır.Halk arasında Üç Kuzular Türbesi yada Üç Kozlar Türbesi ve Yediler Türbesi diye geçmektedir.






Şehabeddin Sivasi Türbesi – ( Selçuk )





Şehabeddin Sivasi Türbesi – ( Selçuk )


Selçuk ilçe merkezindeki türbe, Zeyniyye tarikatı şeyhlerinden Şehabeddin Sivasi daha çok Uyunu’t-Tefasir isimli eseriyle tanınır. Gençlik yıllarını Sivas’ta geçirdiğinden Sivasi nisbesiyle anılır. Daha sonra İzmir’in Ayasuluk ilçesinde yaşadığı için Ayasulugi diye de bilinir. Küçük yaşlarda köle olarak Sivas’a getirildiği, tahsile burada başladığı, Zeyniyye tarikatının kurucusu Zeynüddin el Hafi’nin (v.1434) halifesi Ayasuluklu Şeyh Mehmed Efendi vasıtasıyla tasavvufa yöneldiği ve onunla birlikte Aydınoğullarına bağlı bir merkez olan Ayasuluk’a giderek hayatının sonuna kadar burada yaşadığı bilinmektedir. Sîvâsî’nin Ayasuluğ’daki hayatı, tamamen tedris ve irşatla geçmiş ve böylece şöhreti çevreye yayılmıştır. Aydın Sancak Beyi olan Halil Yahşi Bey’den gördüğü yakın ilgi
Ayasuluğ’a yerleşmiş ve burada Zeyniye tarikatının gelişmesi için çaba sarf etmiş olan Şehabeddin Sivasi, 1456 yılında vefat etmiştir. Tabibzade, Şeyh Mehmed Efendi’nin yegane halifesi olarak Şehabeddin Sivasi’yi gösterir. Silsilesi devam etmediğine göre Sivasi’nin bir mürşid sıfatıyla faaliyet göstermediği veya etkili olamadığı söylenebilir.
Şehabeddin Sivasi, genelde Zemahşeri ve Beyzavi tefsirlerinin özetlendiği, bunların üzerine talik, şerh, haşiye yazıldığı bir dönemde Kuran’ı Kerim’in tamamını tefsir eden nadir müfessirlerden biridir.
Şemseddin Sivasi tefsir, hadis ve tasavvuf alanlarında müstakil eserler vermiştir. Tefsiri dışında Sure-i Kehf Tefsiri, Risaletü’n Necat min şerr’i-sıfat, Cezzabü’l kulüb ila tarikı’l-mahbub, Riyazü’l ezhar fi cila’il ebsar, Şerh ale’l feraizi’s-Siraciyye, Şerhu’l Misbah isimli eserleri vardır. Halen medfun olduğu Selçuk ilçesinde halk arasında, “Şihâbuddîn Dede” diye anılmaktadır.
Moloz taş ve tuğla malzemenin karışık düzende kullanımıyla inşa edilmiş bir yapı olan Şehabeddin Dede türbesi, iki bölümden ibarettir. Türbe, dışarıdan yüksek bir kasnak olarak görülen basık bir kubbe ile örtülmüş asıl mekan ve daha sonra eklenmiş olduğu izlenimi veren, girişin sağlandığı daha alçak, düz örtülü bir mekandan meydana gelmiştir. Günümüz seviyesinden daha alçakta bulunan türbede, girişin solunda yenilenmiş mermer mezar, sağda ise mihrap nişi de bulunan kubbeli mekan yer alır. Ana mekan örtüsü, dört sütunun tuğla örgü kemerlerle birbirine bağlanmasıyla ve üç tarafı perde duvarla örülen gövde üzerine oturmuş, köşeler pahlanarak sekizgen bir kasnak görünümü verilmiştir. İki mekanın arasındaki yükseklik farkının oluştuğu yerde ise kemer içi boş bırakılarak yapılan pencere, diğer pencerelerle beraber mekanın daha da aydınlatılmasını sağlamıştır.




Tufan Dede Türbesi - Yukarı Kızılca - ( Kemalpaşa )

Tufan Dede Türbesi - Yukarı Kızılca - ( Kemalpaşa )

İzmir ili, Kemalpaşa ilçesi, Yukarı Kızılca dağ eteğindedir. Geniş bir alana yayılı olan Türbe , yoğun ve eski ağaçların olduğu ayrıca mesire yeridir. Aşevi ve Kurban kesim yeri, misafirhanesi ile geniş bir alanda ağaçların altında oturacak yerleri ile çok güzel bir mekandır.

Türbeye giriş merdivenlerden olmaktadır. Türbe dörtgen profilli çatı kısmı sivri konik olup yalıtım malzemesi ile kaplanmışdır.Giriş kapısı üzerine uzunca bir saçak yapılmıştır.Giriş kitabesinde ayet vardır. Yapım yılı ile ilgili bir bilgi yoktur.Tufan Dede Bektaşi erenlerindendir Hakkında kapsamlı bilgi edinemedik. Geleneksel Bektaşi türbelerinde olduğu gibi. Türbe içi Tufan Dedenin kabrinden başka Hazreti Ali ve diğer Şii imamların resimleri ile her Bektaşi türbesinde olduğu gibi Atatürk ün resimleri vardır. Türbe girişindeki adak ağacı ve yanındaki mumluk alanda antik taşların bulunması da dikkat çekicidir.

Türbe etrafında ve yakınında yine Bektaşi Dedelerin ileri gelenlerinin mezarları bulunmaktadır












Hamza Baba Türbesi - ( Kemalpaşa )

Hamza Baba Türbesi - ( Kemalpaşa )


Hamza baba Türbesi, İzmir’in Kemalpaşa ilçesine 30 km. uzaklıktaki Eski Hamza baba köyünde bulunmaktadır. Köy 25 haneli ve 250 nüfuslu küçük bir orman köyüdür. 

Türbenin bakımını Hamza baba soyundan geldiği söylenilen, bu konuda elinde Hilafet Fermanı bulunan Postnişin yürütür.Çevre halkının anlattıklarına ve Postnişin Ali İhsan Özerin elindeki ferman ve diğer vesikalardan anlaşıldığına göre, Hamza baba 1530 yıllarında 90.000. askeri ile Horasanın Balkayıp bölgesinden Anadoluya gelmiştir. Ahmet Yesevi dervişlerinden olduğu rivayet edilmektedir. Şu anda türbenin bulunduğu yerleri fetheder ve yerleşir. 

Hamza Baba ile Şehzade II. Murat arasındaki ilişki bir süre sonra dostluğa dönüşür. Bu dostluk ve muhabbetin altında her ikisinin de Hacı Bektaş Veli’ye karşı olan sevgi ve saygılarından kaynaklandığı söylenir. Hamza Baba, Manisa’ya yaptığı ziyaretlerden birisinde ölür. Manisalılar Hamza Baba’ya sahip çıkarak onu Manisa’da yapılacak bir türbeye gömmeyi isterler. Hamza Baba’nın erleri ise onu Hamza baba köyüne götürmek isterler. Sonuçta Hamza Baba şu an türbesi olan yere gömülür














SİVAS’TA YATIRLAR Doğan KAYA


SİVAS’TA YATIRLAR
Doğan KAYA
Manevî üstünlüklere sahip bu kişilere ait yatırlar Anadolu'nun dört bir tarafına
yayılmış durumdadır. Sivas da yatırların fazla olduğu yörelerimizden biridir. Yüzölçümü
itibariyle Türkiye’nin ikinci büyük ili olan Sivas’ın ilçe ve köylerinde araştırılmayı
bekleyen onlarca türbe ve makam bulunmaktadır. doğudan batıya, kuzeyden güneye
uzanan istikametlerin güzergâhında bulunmasından, buna bağlı olarak, üzerinde tarih
boyu birçok hadise ve faaliyetlerin yer almasından dolayı bu sonucu tabii karşılamamız
gerekir.
Bugünkü tespitlerimize göre, sadece Sivas merkez ilçedeki yatır sayısı 35’tir.
Bunlardan bazıları hakkında bildiklerimiz efsane şeklindedir. Bazılarını ise tarihi
bilgilerle ortaya koyabiliyoruz.
İnsanlar, yatırları yalnız hacet ve dileklerinin Allah tarafından kabul edilmesi için
değil, aynı zamanda çeşitli hastalıklardan kurtulmak maksadıyla da ziyaret ederler.
Türbede yatan zatın özelliğini kerametleri, yaşayışı, yaşadığı devir, tarikati
belirtmekle beraber halkın ziyaret amacı da onun diğer ulu kişilerden farklı yönünü
ortaya koyar. Biz de Sivas’taki yatırları bu çerçevede gruplandırmaya çalışacağız.
Tespit ettiğimiz yatırların başlıcaları şunlardır:
1. Abdülvahhab Gazi
Kimliği : VIII. yüzyılda yaşamıştır. Asıl adı Abdülvehhab bin Buht-üs-Sünevî
olan Arap’tır. Peygamberimizin sancaktarı ve Battal Gazi’nin silah arkadaşıdır. Ahmet
Turan Gazi ile birlikte şehit olduğu, akarsuyun cesetini şimdiki mevkie getirdiği, bir rüya
sonrası yerinin tespit edildiği anlatılır. Türbesi Yukarıtekke mevkiindedir. Sivas’tan
başka İznik, Elazığ’ın Kale köyü, Bayburt, Akşehir gibi beldelerde kabir veya makamları
vardır.
Kerametleri : 1939 Erzincan depreminde türbesinden çıkıp gökyüzündeki kırmızı
bulutları eliyle uzaklaştırarak, Sivas’ı zelzeleden korur.
93 Harbinde (1877/1878) diğer erenlerle birlikte uzun cübbesi ve yeşil sarığıyla,
Anadolu’nun içlerine doğru ilerleyen Rusların karşısına çıkarak onları durdurur.
Cami imamının rüyasına girerek, camiden eşya çalan hırsızı ihbar eder ve
yakalanmasını sağlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Her türlü dileği olanlar, ev sahibi olmak
isteyenler, sünnet olacak çocuklar.
2. Ahi Emir Ahmet
Kimliği : XIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır.
Ailesi, Horasan’dan gelip Bayburt’a yerleşmiştir. Sivas’ta Ahi teşkilatının en önemli
temsilcilerindendir. Mevlevî’dir. Türbesi Paşabey Mahallesindedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : İşlerinin iyi gitmesini isteyen esnaf, çeşitli
dileği olanlar, hasta ve huysuz çocuğunu yedi tekke dolaştıranlar.
2
3. Ahmet Turan Gazi
Kimliği : Asıl adı Ahmeri Terran’dır. Kabri, Soğuk Çermik’in tepesindedir. Bir
çarpışma sırasında bu mevkide şehit olduğu için, buraya defnedilmiştir. Battal Gazi’ye
yenilince, Müslüman olmuş ve onun silah arkadaşlığını yapmıştır.
Kerametleri: Çarpışma sırasında atı, karşıki tepeden yaklaşık 350-400 metrelik
mesafeye sıçrar ve nal izleri hâlâ durmaktadır.
Şehit düşerken kayalardan sular fışkırır ve bugünkü ılıca suyu ortaya çıkar. Ilıca
suyunun şifalı oluşunun sebebi bundandır.
Yukarıdaki tepeden aşağıdaki çermiğe (ılıcaya) kolunu uzatarak abdest alır.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Çocuğu olmayanlar veya olup da
yaşamayanlar (Çocuk olursa adı Ahmet Turan / Ahmet Duran konulur.), ev sahibi olmak
isteyenler.
4. Akarcullah Baba
Kimliği : Ne zaman yaşadığı ve hayatı hakkında kesin bilgi yoktur. Mezarı
Sabahattin Öztürk Spor Salonunun kuzey batısında idi. Şimdi arazi düzenlemesi
sebebiyle ortadan kaldırılmıştır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Akarcası (sulu yarası) veya kapanmayan
yarası olan hastalar.
5. Ali Baba
Kimliği : XVI. yüzyılda yaşamıştır. Mezarı, Ali Baba Mahallesindeki kendi
adıyla bilinen camidedir. Soyca, Horasan erenlerinden olduğu söylenir. Ali Baba-i Kebir
olarak bilinir.
Kerametleri : Padişahın “Dünyanın en iyi üç nesnesi nedir ?” sorusuna Ali Baba;
“Yemek, içmek, yellenmek” der. Öfkelenen padişah önce onu hapse attırır ancak ilerleyen
birkaç gün içinde ona haklı bulur ve birkaç köyü kendisine bağışlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Başı ağrıyanlar, ağzı çarpılanlar, korkanlar,
yedi tekke dolaşanlar.
6. Arap Evliyası /Uyku Evliyası
Kimliği : Türbesi Ece mahallesindedir. Hayatı hakkında bilgi yoktur. Bağdatlı
olduğu, Abdülkadir Geylanî’nin soyundan olduğu söylenir.
Kerametleri : Cesetinin toprak altında kaldığı yer, zamanla çöplük olarak
kullanılmış, mahalleli bir miralayın rüyasına girerek kendisini oradan çıkarttırmıştır.
Türbesinden çıkarak zaman zaman mahalle sakinlerinin gözüne görünüp hayır dualar
etmiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Uyuyamayanlar, ağlaması durmayan
çocuklar, yedi tekke gezenler,
7. Arap Evliyası
Kimliği : Hakkında bilinenler azdır. Bir savaş sırasında şehit düştüğü, Sivas’taki
diğer Arap Evliyası ile akraba olduğu söylenir. Türbesi, Gürsel Paşa Caddesindedir.
Kerametleri : Dilek dilemeye gelenler, mezarın yanında yeni pişmiş ekmek bulur.
3
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Çeşitli dileği olanlar.
8. Arap Şeyhi
Kimliği : Mezarı Paşabey Mahallesindedir. Asıl adı Şeyh Abdullah el-Haşimî el-
Mekkî’dir. Hz. Muhammed soyundan olup rifaî şeyhidir. Sivas Kongresine katılmıştır.
1922’de öldüğünde 100 yaşından fazladır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Aile geçimsizliği olanlar, felçliler, diğer
hastalar ve yedi tekke gezenler.
9. Aziz Baba
Kimliği : Geçemini çubukçulukla sürdürdüğü için çevrede; “Çubukçu Aziz
Baba” olarak tanınmıştır. Evlenmemiştir. 1944’te ölmüştür. Mezarı Halifelik
Mezarlığındadır.
Kerametleri : Hazine bulunduğu yere gidenler, orada Aziz Baba’nın bastonunun
ucuyla altınları tek tek çıkarttığını görür.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :-
10. Bun Baba
Kimliği : Türbesi Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinin bahçesindedir. Mezarın
baş ve ayak kısmında XIII-XIV. yüzyıla ait iki şahide bulunmaktadır. Kim olduğu
hakkında bilgimiz yoktur. Halk, Bun Baba söyleyişinin yanında Mum Baba, Bum Baba
Bön Baba ve Dön Baba da demektedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sıkıntısı ve dilekleri olanlar.
11. Çeltek Baba’nın Kardeşi
Kimliği : Türbesi Eski Paşa Hamamının yanındadır. Halkın ifadesine göre Çeltek
köyündeki Çeltek babanın ağabeyidir. Burada şehit düşmüştür.
Kerametleri : Komşuların rüyasına girerek, türbenin temiz tutulmasını istemiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Felç ve sara hasatları, başı ağrıyanlar.
12. Fettah Dede
Kimliği : Akdeğirmen Mahallesinde yatmaktadır. Yanında dört mezar daha vardır
ve bunlara “Fettahlar” denilmektedir. Nakşibendî tarikatinin önde gelenlerindendir.
1863’te vefat etmiştir. Sabırlı ve sakin yaradılışlıdır. Silsilename adlı bir manzum eseri
vardır.
Kerametleri : Şeyh İsmail Hakkı Toprak’ın rüyasına girerek, oldukça hor
kullanılan türbesini mezbelelikten kurtarmasını istemiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :Sivas’tan Hacc’a gidenler.
13. Göz Evliyası
Kimliği : Hakkında bilgi yoktur. Mezarı, Küçükminare Mahallesindeyken ev
yapımı sırasında kaldırılmıştır. Şimdi yeri belli değildir.
Kerametleri : -
4
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Göz hastaları.
14. Güdük Minare
Kimliği : Türbe Küçükminare Mahallesindedir. İçinde, genç yaşta ölen Eratna
Devletinin kurucusu Alaaddin Eratna’nın oğlu Hasan Bey yatmaktadır (XIV. yüzyıl).
Hasan Bey zeki ve yakışıklı biridir. Sivas Valiliği yapmıştır. Mardin Artuklu beyi Melik
salih Şemseddin’in kızı ile evleneceği sıra Dabaz (Ürtiker / kaşıntı) hastalığından
ölmüştür.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Vücudunda ürtiker / kaşıntı / dabaz olan
kimseler.
15. İhramcızade İsmail Hakkı Toprak
Kimliği : Nakşibendi şeyhidir. 1881-1969 yıllarında yaşamıştır. Mezarı Ulucami
avlusundadır. Yare Yadıgâr adlı bir mevlit kitabı vardır.
Kerametleri : Sivas’ta iken Tokat-Amasya yolunda olan trafik kazasını bilmiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :-
16. İncili Hanım
Kimliği : Türbesi Atatürk Sağlık Meslek Lisesi içindedir. XVII.-XVIII. yüzyılda
yaşadığı tahmin edilmektedir. söylentiye göre Sokullu Mehmet Paşa’nın kızıdır. Sivas’a
Sarıhatipler (Sarısözen)’e gelin gelirken, cehizinde inci ile işlenmiş yorgan da getirdiği
için İncili Hanım olarak anılmıştır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
17. I. İzzettin Keykavus
Kimliği : Sultan I. Gıyaseddin Keyhusrev’in büyük oğludur. 1219’da akciğer
vereminden vefat etmiştir. Türbesi Sivas Darüşşifası içindedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
18. Kadı Burhaneddin
Kimliği : Kadı burhaneddin devletinin kurucusudur. 1345-1398 yıllarında
yaşamıştır. On iki yaşındayken sarf, nahiv, lügat, mantık, hesap, aruz ve hat dersleri
almış, bu alanlarda önemli mesafeler katetmiştir. Bunların dışında ok atma, kılıç
kullanma ve ata binmede hünerini sergilemiştir. On dokuz yaşında Hacc’a gitmiş, yirmi
bir yaşında kadı olmuştur.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar, dilek sahipleri, geçimsiz eşler
19. Karakaş Baba
Kimliği : Gülyurt Mahallesindedir. Yanında dört mezar daha bulunmaktadır.
Hakkında bilgi yoktur. “Uyku Tekkesi” veya “Çat Baba” adıyla da bilinir.
Kerametleri : -
5
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sinir hastaları, dilek sahipleri, korkan
çocuklar.
20. Kılavuz Baba
Kimliği : Mezarı Kılavuz Camii girişinde soldadır. Yanında birkaç mezar daha
vardır. Abdülvahhabi Gazi’nin yanında yer aldığı, birliklere kılavuzluk ettiği, yapılan
savaşta şehit düştüğü söylenir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
21. Kırkkızlar
Kimliği : Türbe, Abdülvahhabi Gazi türbesinin güney batısındadır. XVIII.
yüzyılda inşa edilmiştir. Türbede yatanın kim olduğu hakkında bilgi yoktur.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Evde kalmış kızlar, çeşitli dilekleri olanlar
22. Kırklar
Kimliği : Eskiden Çayırağzı Mahallesinde olduğu söylenir. İnanca göre, “kırk
papaz”ın burada bataklığa gömülüp ölmüş yahut “kırk kız”ın burada taş kesilmiştir.
Kırklar adı da buradan gelmektedir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Başında yedi cin dolaşan gelinler.
23. Mur Ali Baba
Kimliği : 1805-1882 yılları arasında yaşamıştır. Asıl Adı Mehmet’tir ve
Kerkük’te doğmuştur. Kadirî şeyhlerinden Şeyh Halis’in yanında yetişmiştir.
Çalışkanlığından dolayı “Mur” (karınca) lakabıyla anılmıştır. Bu söz halk arasında
“Mor” olarak telaffuz edilir. Şeyhinin emri üzerine Sivas’a gelmiş ve buraya yerleşmiştir,
burada vefat etmiştir. Türbesi Kızılırmak Sağlık Ocağının karşısındadır. Tenbihü’s-
Salikin adlı bir eseri olan Mur Ali Baba aynı zamanda şairdir.
Kerametleri : Hastalığına şifa bulamayan Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa’ya
mektup gönderir ve mektup eline geçince iyileşeğini yazar ve dediği gerçekleşir.
Türbedeki ona ait tesbihi çalanın eli-kolu tutulmuş, tesbih kendiliğinden tekrar
tekkede görülmüş.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
24. Numan Sabit
Kimliği : 1692’de Sivas’ta doğmuş, 1764 yılında yine burada vefat etmiştir.
Uluanak Mahallesindeki aile kabrinde yatmaktadır. Şeyh Ahmet Efendi’nin oğludur.
Müderrislik yapan Numan Sabit aynı zamanda âlim ve şairdir. Bir divanı vardır.. Buraya
“Yılancık Evliyası” da denir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Yılancık hastalığına tutulanlar.
25. Nur Baba
6
Kimliği : Mezarı Selçuk İlköğretim Okulu bahçesindedir. Divane derviş
olduğu,pişmiş ekmeğe rağbet etmeyip karnını fırınlardan aldığı hamurlarla doyurduğu
söylenir. Hakkın bilgi bulunmamaktadır.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
26. Sarılık Tekkesi (Emir Arif)
Kimliği : Pulur mahallesindedir. Türbede Ahi Emir Arif yatmaktadır. Bir savaş
sırasında sarılık hastalığına yakalanan Emir Arif ölürken; “Sarılık olanlar mezarımı
ziyaret etsin.” diye vasiyette bulunmuştur. Söylentiye göre Emir Ahmed’in kardeşiymiş.
Kerametleri : Eskiden evin yanında bulunan evdeki tandırdan her sabah sıcak
ekmek çıkarmış ve bu ekmek gelenlere verilirmiş. Birgün hizmetçinin, ekmeklerin o
evden çıktığını söylemesi üzerine, tandır artık ekmek vermez olmuştur.
Tekkeyi ortadan kaldırmak isteyen kişi hemen oracıkta ölmüştür.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sarılık hastaları.
27. Sıtma Tekkesi
Kimliği : Tekke, Çayyurt Mahallesindedir. Halk burada yatanı Şahap Dede olarak
bilir. Mevlevî şeyhi olduğu söylenir. Ne zaman yaşadığı bilinmemektedir. Mezarının
yerini kendisi tayin etmiştir.
Kerametleri : Beddua etmesi üzerine Pepe Ahmet adındaki bir çocuğu sıtma
tutmuştur, fakat Şahap Dede’nin okuması üzerine çocuk tekrar sağlığına kavuşmuştur.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sıtma hastaları.
28. Süt Evliyası
Kimliği : Demircilerardı Mahallesindedir. Türbede toplam dört sanduka vardır.
Velinin kimliği hakkında bilgimiz yoktur.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Doğum sonrası göğsüne süt gelmeyen
hanımlar.
29. Şah Hüseyin
Kimliği : Mezar, Atatürk İlköğretim Okulunun bahçesindeyken yol yapımı
dolayısıyla ortadan kaldırılmıştır. Aslında evin sahibi olan kişi, ölünce evinin bahçesine
defnedilmek istemiş. Zamanla halk orada yatan kişiyi erenlerden biri olarak nitelemiş,
mezar yatır haline gelmiştir.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar ve dilek sahipleri.
30. Şehitler
Kimliği : Şehitler Camiinin karşısında beş mezar olarak bulunmaktadırlar.
Eskiden on mezar olduğu söylenir. Bir rivayete göre, Timur zamanında burada şehit
düşmüşlerdir.
7
Kerametleri : Kabirlerin bulunduğu yere dükkân yapmak isteyen adam, rüyasında
kendisine defalarca ikaz edilmesine rağmen isteğinden vazgeçmeyince, çalışırken düşüp
ölmüştür.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Dilek sahipleri.
31. Şemseddin Sivasî
Kimliği : 1520’de Zile’de doğmuş, 1597’de Sivas’ta vefat etmiştir. Asıl adı
Ebü’s-Sena Şeyh Şemseddin Ahmed Es-Sivasî’dir. Sivas’ta “Karaşems” olarak bilinir.
Babası Ebulbereket Mehmet Efendi, Halvetî tarikatindendir. Kendisi de Halvetiye
tarikatinin Şemsiye kolunu kurmuştur. Sivasî, Amasya, Tokat ve İstanbul’da ilim ve
tarikat yolunda mesafeler almış, müderrisliğe kadar yükselmiştir. Manzum ve mensur 30
eseri vardır.Meydan Camii avlusundaki bugünkü türbe 1600’de yapılmıştır. Türbede
diğer aile fertlerine ait yirmi sanduka bulunmaktadır. Sivas’ta yakın zamana kadar,
Hacc’a gidenler Şemseddin Sivasî’nin türbesi önünden uğurlanırdı.
Kerametleri : -
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hasta çocuklar, dilek sahipleri.
32. Şeyh Akbaş Baba
Kimliği : Türbesi Demircilerardı Mahallesindedir. Türbenin XVIII. yüzyılda
yapıldığı tahmin edilmektedir. Hakkında bilgi yok denecek kadar azdır. Halkın inancına
göre Akbaş Baba , Peygamberimizin sancaktarıdır. Sivas’ta şehit olunca sancağı elinden
Abdülvahhabi Gazi almıştır. Akbaş Baba’ya “Küt Evliyası” da denilir. Türbede
kendisinin haricinde Akbaş Baba’nın yakınlarına ait olduğu tahmin edilen dört mezar
daha vardır.
Kerametleri : Türbenin yanındaki çeşmeden abdest alıp tekrar türbeye girermiş.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Üç-dört yaşına geldiği halde yürüyemeyen
çocuklar.
33. Şeyh Çoban
Kimliği : Türbesi Şeyh Çoban Mahallesindedir. Türbede Şeyh Çoban’ın
sandukasının haricinde bir sanduka daha vardır. XII. yüzyılda yaşadığı sanılan Şeyh
Çoban’ın asıl adı Şeyh Hüseyin Raî’dir. Babasının çok sayıdaki sığırını güttüğü için raî
“çoban” olarak tanınmıştır. Büyük mutasavvıf Ebü’l-Vefa’nın yedinci halifesidir. İslâmı
yaymak ve gönüller fethetmek için Horasan’dan Sivas’a gelen bir Alperen olduğu
söylenir.
Kerametleri : Mezarının başında bulunan tokmak, bir savaş çıktığından ortadan
kayboluyormuş. Bu tokmak Gökmedrese’ye götürülmüş daha sonra tamamen
kaybolmuştur.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar, çocuğu olmayanlar, felçliler,
işinde bereket umanlar.
34. Şeyh Erzurumî
Kimliği : Sivas Otogarının doğusunda bulunan türbenin XIII. yüzyılın sonlarında
inşa edildiği sanılmaktadır. Erzurumî, halkın ifadesine göre, din uğruna çarpışan cengaver
bir yiğittir. Türbenin yanında bulunan kuyu, bugün kapanmıştır.
8
Kerametleri : Erzurumî’nin 40-50 adamı muhtelif zamanlarda türbenin etrafına
çadır kurar ve onu yalnız bırakmazlarmış.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Gözü şaşı çocuklar, dilek sahipleri.
35. Yüğrük Şah
Kimliği : Türbe şimdiki PTT Başmüdürlüğünün bulunduğu yerde iken bugün
yoktur. Hakkında bilgi yoktur.
Kerametleri : Birgün hanımına helva yaptırıp bir anda, o sırada Hac’da bulunan
efendisine ulaştırır.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Yürümesi geciken çocuklar.
Bu zatların halkın gönlüne taht kurmalarında, onların hayattayken gösterdikleri
birtakım olağanüstülüklerin yani kerametlerin rolü büyüktür. Ne var ki hepsinin keramet
sahibi olduğunu söylememiz mümkün değildir. Nitekim yukarıda işaret ettiğimiz gibi,
Sivas’ta yatmakta olan zatlar sadece bir din adamı, bir mutasavvıf değil bunların dışında
bey, paşa, kadı, âlim, şair yahut sıradan insanlar da olabilmektedir. VII. yüzyıldan XX.
yüzyıla kadar muhtelif yüzyılllarda yaşamış olan bu kişilerin şöhreti, insani yaşayışı veya
talihsiz hayatı onların sevilmelerinde önemli rol oynamıştır. Bir kısmı hakkında bilgi
bulunmamakla beraber halk onun yattığı yeri kutsal, içinde yatanı aziz ve mübarek
bilmiş, hakkında menkabeler vücuda getirmiştir.
Tekkelerin ziyaret edilmeleri, onların vasıtasıyla Allah’tan şifa ummaları geleneği
Anadolu’da yüzylıllardır sürdürülen bir gelenektir. Ancak önceki yüzyıllara oranlar
günümüzde, tekkelerde yapılan bu ameliyeler pek azalmıştır. Buna rağmen yatırların
toplum üzerindeki etkileri hâlâ sürmektedir. Halk, gerek şehir merkezinde gerekse -
pekçok beldede olduğu gibi- yüksekçe bir tepede mekan tutmuş olan mübarek şahısların
o beldenin koruyucuları olduğuna, inancı tamdır.

Uzun Ali Dede










İzmir – Urla’da Üçdeğirmenler mevkiinde , eski süt pınarının hemen yanında bir duvar dibindedir.
İzmir’in Urla ilçesinde Üçdeğirmenler mevkiinde , eski süt pınarının hemen yanında bir duvar dibindedir.
Uzunali Dede kimliği hakkında bilgi yoktur. Bazı insanların Süt dede diye de andığı dedenin dilekleri yerine getirdiği inancıyla kabir başına mum dikip, adak adadığı görülmektedir.

Alihan Baba Türbesi ; İzmir – Tire









Alihan Baba Türbesi ; İzmir – Tire İlçesinde Yeni camiinin güneyinde Alihan sokak’da
Aydınoğulları ile Horasandan gelen Alihan Babaya aittir. Evliya Çelebiye göre Alihan Baba Tire ve çevresinde bazı yapılar ile vakıflar yapmıştır.
Alihan Zaviyesi, her ne kadar vakıf kayıtlarında ve sicillerde Beylik Döneminin erken isimlerinden olan Alihan Baba Sultan üzerine kayıtlı ise de büyük olasılıkla daha önceye uzanmaktadır. Zira, Alihan’ın babası Ahi Mehmet’in de bir zaviyesi vardır. Ve bu zaviye oğlu Alihan’a kalmıştır. Bu zaviye, Beylikler Devrinden günümüze ulaşmış en önemli ve en eski zaviyedir. İki katlı bir yapı olup Alihan Sokak’ta bulunan zaviyenin alt katı türbedir. Zaviye girişi güney cephedendir. Alt kat güney batı köşesine yerleştirilen beş basamaklı merdiven oldukça dardır. Merdivenden sonra ana mekan öncesi tonoz yapılı bir girişe ulaşılmaktadır. Girişin kuzey yönünde mihrabi görüntülü bir ocaklık vardır. Batı duvarında önceleri pencere olma olasılığı bulunan bir niş yer almaktadır. Giriş bölümünün doğusunda bir kemer vardır. Kemerin kuzey ve güney cephelerinde derinlikli, oldukça uzun ve dar birer ışıklık bulunmaktadır. Zaviye kare plana yakın bir şemaya sahiptir. Kuzey ve doğu cephesi evlerle çevrili olan zaviyenin batı ve güneyinden yol geçmektedir. Türbede Alihan’ın oğlu Hoca Hasan yatmakta, ancak halk bu türbeye Alihan Türbesi demektedir. Türbe kare planlı olmakla birlikte zaviyenin batıdan sokulmasıyla planı dikdörtgensel bir görüntüye dönüşmektedir. Türbe kapısı doğu yönündendir. Güney ve doğuda mazgal tipi birer pencere yer almaktadır. Bina, dış cepheden farkedilemeyen konut tipi bir görüntü içermektedir. Türbede 1330 yılında ölen Hoca Hasan’ın dışında kitabesiz bir mezar daha vardır ki, muhtemelen Hoca Hasan’ın eşine aittir. Alihan’ın Tire halkı içinde hala yaşayan inançlara kaynaklık ettiği söylenebilir. Mesela, eşyalarını kaybedenler,
Ali Dede, veli dede
Üç kulhüvallahi bir elham adağım olsun Kayıbımı buluver Alhan Dede
.”

diyerek, Alihan Dede’den yardım isterlerdi. Hatta, Tireliler, 1916 yangınının tüm Tire’yi yok etmesini onun önlediğine inanırlar.
Alihan’ın Tire’deki merkez zaviyesi dışında, Orta Medrese ile Kırtepe ve Yeğenli zaviyeleri de vardır. Şehri ikiye ayıran Tabakhane Deresinin önemli sayıdaki köprüleri Alihan adına 1334 tarihini taşımaktadır. Evliya Çelebiye göre Aydınoğulları ile Horasan’dan gelen Alihan Baba Sultan Tire ve Aydın’da birçok eser yaptırır. Aydın’daki külliye Alihan Camii, Alihan Medresesi ve oğlu İsmail için inşa ettirdiği türbeden oluşur. Aydın’da da Tire’de olduğu gibi Alihan Türbesi olarak bilinen yapıda diğer oğlu Şeyh İsmail yatmaktadır. 1391 tarihli kitabeye sahip olan bu türbe Alihan sokakta yer almaktadır.

7 Ocak 2016 Perşembe

Yalınayak Dede – Çandarlı- ( Dikili )

Yalınayak Dede – Çandarlı- ( Dikili )
İzmir ilinin Dikili ilçesinin Çandarlı–Dikili asfaltından doğu istikametinde yaklaşık 4 km. sinde Yalınayak Dede Türbesi tabelasını görürsünüz . Tabeladan bir km. içeride toprak yoldan türbeye ulaşırsınız.. Dede hakkında somut bilgi bulamadık. Yalınayak Dede türbesi geçirdiği yangından sonra Çandarlı belediyesi tarafından onarılmıştır. Asırlık ağaçlar dikkat çekmektedir.