EYÜP SULTAN TÜRBESİ
Hz. Eyyub E1-Ensari
Eyüp Sultan Camii'nin yanındadır. Hz. Muhammed'in ordusunda sancaktar olup, İstanbul'un muhasarası sırasında şehit olan Hz. Eyyub E1-Ensari'nin mezarıdır. Mezar fetihten sonra bulunmuş ve üzerindeki türbe 1459 yılında cami ile birlikte inşa edilmiştir.
Dışı çinilerle süslü türbe özellikle Cuma, kandil ve bayram günleri ziyaretçilerle dolup taşar. İşleri ters gidenler, kısmetini açtırmak isteyen kızlar, yeni evlenenler, sünnet olanlar ve çeşitli dilekleri olanlar türbenin önünde dua eder ve çevresini üç defa dolaşırlar. Türbenin ayak ucunda bulunan suyun kalp hastalığına şifa olduğuna inanılır. Eyüp Sultan'da dilek tutanlar çeşitli adaklar adarlar (yiyecek dagıtmak, kurban kesmek vs.) ve dilekleri gerçekleşenler bu adaklan fakir insanlara dağıtırlar.
Türbe, Eyüp Sultan Camii adıyla bilinen ünlü ve kutsal camiin kuzey tarafında ve iç avlusunun hemen önündedir. İstanbul’da yapılan ilk eser budur. Büyük Türk hükümdarı Fatih Sultan Mehmet tarafından, 1454-55 tarihlerinde yapyırılmıştır. Türbede medfun bulunan Hz. Halid Bin zeyd Ebu Eyyub el-Ensari Medineli’dir. Hazraç kabilesinin önemli kollarından Neccar-Zade Hanedanı’nın reisidir. Babasının adı Zeyd, annesinin adıHind’dir. Künyesi Eba Eyyüb’dür. Hicretten iki yıl önce Mekke’ye gelerek Hz.Muhammed S.S. ile görüşmüş ve İslam’ı kabul etmiştir.
Hicretin 48. veya49. (M. 668-69) senelerinde İslam Ordusu kumandanı Süfyan bin Avf’ın idaresindeki ordu,İstanbul’a gelmişti. Şehir muhasara edilmiş ve kuşatmanın devam ettiği bir sırada Halid bin Zeyd ve Süfyan bin Avf vefat etmişlerdi. Yaşının hayli ilerlemiş olması ve çok uzak yollar katetmesi sıhhatini bozmuş ve bir rivayete göre ishal, bir rivayete göre de astım hastalığından yatağa düşmüştü . Vefatında türbesinin bulunduğu yere defnedildi . Büyük hükümdar Fatih İstanbul’u muhasara ettiği sırada muhteşem oyağını, Topkapı karşısında, Maltepe Kışlası’nın bulunduğu yere kurmuştu. Muhasara sırasında da Hz.Halid’in mübarek kabrinin bulunmasını, kuşatmaya iştirak eden devrin kutbu, Akşemseddin Hazretleri’nden istemişti. Kuşatmanın başlarından İstanbul’un fethine kadar Cuma namazları topluca, Eyüp Sultan Camii’nin bulunduğu yerde kılınmıştır.
Türbe sekiz köşeli olup tek kubbelidir. Kesme taştan yapılmıştır. Kubbe cephe yüzlerine oturtulmuştur. Kasnağı yoktur. Cephe köşelerine kabartma sütunlar yapılmıştır. Pencere söveleri mermerdir. Kapısını bulunduğu cephe hariç,diğerlerinde alt üst iki pencere bulunmaktadır. Alt pencerelerin pirinçten dökme kapakları mevcuttur . Kemerli yapısı alternatifli olup mermerdir. Üzerine Allah ve Muhammed isimleri ve bunun altına da kelime-i tevhid hak edilmiştir. Türbenin içi, alt pencerelerin üst silmesine kadar bütün duvarlar mavi ve beyaz rengin hakim olduğu desenli çinilerle kaplıdır. Bu çinilerin üst tarafında türbeyi fırdolayı kuşatan,lacivert zemin üzerine beyaz celi yazılar ile donatılmış bir çini kuşağı yer almıştır. Buraya Besmele-i Şerif ve Tevbe Suresi’nin ayetleri yazılmıştır.
Üst pencerelerin hizasından kubbe kilit noktasına kadar kalem işlemeleri ile süslenmiştir.kubbe ortasına güzel bir istif ile Âl-i imran Suresi’nin 193.ayet-i kerimesi yazılıdır. Muhtemelen bu yazı Fatih devrine aittir. Pirinçten dökme ve döğme bezemeli alt pencere kapakları ise Sultan III. Selim tarafından yaptırılmıştır.
Türbenin ortasında etrafı gümüş şebekeli bir parmaklık içinde Hz.Zeyd’in sandukası bulunmaktadır. Üzerine siyah atlastan yapılmış ve sarı simle işlenmiş güzel bir yazı ile “Kisve-i Şerif” örtülmüştür. Bu kisveyi Sultan II. Mahmud yaptırmış olup üzerindeki yazıların büyük bir kısmı devrin meşhur hattatı Mustafa Rakım Efendi’ye aittir. Siyah atlas Kisve-i Şerife’yi bağlayan sırma kuşak üzerindekiceli hatlar Sultan II. Mahmud’a aittir. Sandukanın etrafındaki gümüş şebekeyi ilk defa Sultan I. Ahmed gümüş telden yaptırmıştır. Büyük bir ihtimalle 1020(1611) tarihinde hacet penceresi duvarı yaptırılırken konmuştur. Daha sonra Sadrazam İbrahim paşa himmetiyle bu gümüş tel şebeke onarılmış ve son olarak da Sultan III. Selim barok stilde ve gümüşten dökme olarak şimdi ki şebekeyi yaptırmıştır. Şebeke maden işçiliği bakımından şaheserdir. Arka cephesinde 1207(1792) tarihinde yapıldığına dair tarih vardır. Şebekenin ön kısmında, yukarıdan aşağıya doğru,Hz. Halid’in alemdarlığına işaret olmak üzere sembolik bir sancağı şerif muhafazası,önünde istiridye kabuğu şeklinde tuğravari bir süs ve onun ortasında da güzel yazı yazmanın önemine işaret eden bir hadis-i şerif görülmeltedir. Az aşağıda ise,gümüş oyma olarak bir Besmele-i Şerife bulunmaktadır. Şebekenin ön cephesinde ve ortaya yakın simetrik ve oyma olarak Hz.Halid’in isimleri görülmektedir. Gümüş şebekenin sağ ve sol taraflarında daire içinde Besmele-i Şerif ve onun etrafında Fatiha suresi oyma olarak işlenmiştir. Şebekenin ayak ucunda ise,yine oyma olarak, bir beyit yazılmıştır. Bu beyiti Şair Münib Efendi yazmıştır.
Şebekenin üst kısmını meydana getiren inişli çıkışlı çerçevenin üzerinde döğme halinde ve sağdan sola Bakara Suresi’nin ayetleri ile Âl-i İmran Suresi’nin ayetleri yer almıştır. Bu şebekenin arka kısmında kalan yerde Osmanlı padişahları kılıç kuşanma merasimleri yapmakta idiler. Büyük değer taşıyan bu gümüş şebeke,II. Dünya Savaşı’nda diğer kıymetli müze eşyasıyla birlikte Niğde’ye götürülmüş ve savaş bittikten sonra getirilerek tekrar yerine konmuştur. Türbenin içinde ve sandukanın ayak ucuna rastlayan duvarın kenarında bir kuyu vardır. Bu kuyunun mermer bilezik taşı,türbe duvarı özel olarak bir miktar oyulmak suretiyle yerleştirilmiştir. Halen üzerinde ağaçtan çıkrığı ve bakır kovası görülmekte ve üzerinde yer alan kitabeden bu kuyunun Sultan I. Ahmed tarafından ihya edildiği anlaşılmaktadır.
Kuyu bilezik taşından itibaren iki metre derinlikte,kuzey tarafa bir dehlize açılmakta ve burada ikinci bir bilezik taşı daha görülmektedir. Bu ikinci bilezik taşının biraz aşağısında da kuyunun suyu kolayca farkedilmektedir. Bu kuyu ve dehlizi türbenin Haliç tarafı ve Silahdarağa Caddesi tarafından tahminen iki metre derinlikte kuşatan ikinci dehliz ile alakalı olmalıdır. Bu dehliz üzeri eyvan şeklindedir ve zemini mermer döşelidir. Yüksekliği takriben 1.25 metredir. Genişliği ise,iki ile beş metre arasında değişmektedir. Bu dehlize, türbe kapısının sağ tarafındaki Sultan I . Ahmed Sebili’nin içindeki altı basamaklı merdivenli bir yoldan girilmektedir. Dehlizin içine girildiğinde tam orta yerden bir ucu Bostan İskelesi’nde denize ulaşan bir kanalın ağzı görülmektedir. Toprak altı sularının artması ile kuyunun dehliz içindeki bilezik taşından taşan suların akması için bu kanalın açıldığı muhakkaktır. Çünkü,kuyu ve türbenin mevkii, İdris Köşkü Tepesinin hemen eteğindedir.
Türbenin pencerelerine ait siyah atlas perdeler, aslında Hz. Peygamber’in Türbesi Ravza-i Mutahhara için hazırlanmış, ancak I. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine götürülüp konamamıştı. Üzerine kendi renginden Tevhid ve Şahadet kelimelerinin işlendiği görülmektedir. Ortada sandukanın üzerindeki dairevi kandillikte yer alan 36 adet buhurdan ve zemzemiyye Sultan III. Ahmed’in hediyesidir. Bunların bir kısmı altın bir kısmı ise gümüştür.
Türbe girişindeki büyük kristal avize,Sultan III.Selim veya Sultan II. Mahmud tarafından türbeye konulmuştur. Sandukanın dört köşesine konan dört büyük şamdan ise emniyet düşüncesi ile Topkapı Sarayı Müzesi’ne kaldırılmıştır. Bu gümüş şamdanları Sultan İbrahim hediye etmiştir. Türbenin duvarlarını Sultan I. Ahmed’in, Sultan III.Mustafa’nın, Sultan III. Selim’in, Sultan II. Mahmud’un, Sultan Abdülaziz’in,Hattat Osman Efendi’nin, Hattat Ahmed Razi Efendi’nin, Hattat Yesarizade Mustafa İzzet Efendi’nin,Mahmud Celaleddin Efendi’nin ve Hattat Rıza Efendi’nin yazıları süslemektedir. Sultan III. Selim tarafından söylenip Yesarizade Mustafa İzzet tarafından yazılan şu levha da bir şaheserdir:
Alemdar-ı kerim şah-ı iklim risaletsin Muinim ol benim daim bi Hakk-ı Hz. Bari Selim-i ilhamı her den yüz sürer bu ravza-i pake Şefaatle kerem kıl Ya Eba Eyyüb Ensari
Sancak-ı şerif 1730 tarihine kadar türbede muhafaza ediliyordu. Bu tarihte zuhur eden Patrona isyanında asiler sancak-ı şerifi almak için harekete geçince derhal Topkapı Sarayı’na kaldırılmıştır. Bugün türbede yalnız iki sancak-ı şerif kılıfı vardır. Fatih Sultan Mehmed, türbenin kapısını tahtadan yaptırmıştı. Sultan I. Abdülhamid bunları kaldırarak yerine bugünkü tunç kapıları koydurup pencereleri de yeniledi. Türbe kapısının yenilenmesine söylenen bu şiir padişah emri ile kapı üzerine yazılmıştır:
Şefa’at kast ider İhlasla ol bab’da Hakk’a Bu c’ay-i pake Han Abdülhamid yapdı der-i vala
Sultan II. Abdulhamid bu tunç kapı önüne bizzat kendi eliyle sedef kakmalı,parmaklıklı bir kapı yapıp koymuştur. Türbenin önünde medhal dediğimiz bir kısım vardır. Fatih devrinde türbenin kapısı önünde bir revak vardı. Burası, sütunlar üzerine oturtulmuş bir kubbecikten ibaretti. Yanları açıktı. 1022(1613) tarihinde, Sultan I. Ahmed,bugün gördüğümüz hacet penceresinin de üzerinde bulunduğu çini kaplı duvarı,sebil ile beraber inşa ettirerek eski medhal kısmını tamamen değiştirmiştir. Bu giriş kısmının tavanı klasik Türk tezyinatına ait kalem işleri ile süslüdür. Duvarları ise çinilerle kaplıdır.
Medhale açılan kapının sağ tarafında Fatih ve Sultan Beyazid devri nişancılarından Ahmed Çelebi Paşa’nın kabri vardır. Lahit şeklindeki bu mezarın arkasında ve türbenin sağ tarafında ise Kadınlar Mescidi vardır. 3*3 boyutlarında küçük bir odadır. Sultan II. Mahmud’un kızı, Âdile Sultan her sene ramazan süresince burada itikafa çekilmeyi adet edinmişti. Hz.Halid için yazdığı, çok duygulu kasideyi, bu küçük mescitte yazdığı söylenir. İç avludan türbe medhaline açılan hacet penceresi üzerindeki bronz şebeke Sultan I. Ahmed tarafından yaptırılmış olup orijinaldir. Pencerenin, cami avlusuna bakan yüzünde ve üstte şu kitabe vardır:
Müyesser eyledi bu meşhed-i envar-ı pür feyz ü vefa Resulullah-ı mihman iden yar-ı vefakarı Türab-ı merkad pak-ı mücella eyler Ensari Mücahid fi sebililah Ebi Eyyub El-Ensari
Hacet penceresinin iç kısmına ise hadis-i şerif yazılmıştır. Anlamı şudur: ”Devemi kendi haline bırakınız. Zira o kendine düşen görevi yapmaya memur edilmiştir. O da gitti, Ebu Eyyub’ün kapısı önüne çöktü.” Methalin sol tarafında uzunca bir koridor vardır. Dış avluya açıldığı yerde, sağlı sollu iki cüzhane yer alır. Sağ taraftakini Kanuni devrindeki sadrazamlardan Semiz Ali Paşa, sol taraftakini ise Genç Osman’ın annesi Mahfiruz Hatice Sultan yaptırmıştır. Koridorun iki yan duvarı muhtelif renk ve desende nadide çinilerle kaplanmıştır.
İç avluda bulunan ve türbe medhaline açılan kemerli yapının üzerinde “Tac’ül-tevarih “ yazarı, Hoca Sa’düddin Efendi’nin oğlu ve 26. Şeyhülislam Mehmed Es’ad Efendi’nin Hz.Halid hakkında yazdığı 36 mısralı Arapça bir kitabesi bulunmaktadır. Es’ad Efendi 1034(1625) tarihinde vefat etmiştir. Kabri, Eyüp’te Saçlı Abdulkadir Efendi Camii Haziresinde,babasının yanındadır.
31 Mart 2016 Perşembe
EYÜP SULTAN TÜRBESİ
Labels:
EYÜP SULTAN TÜRBESİ
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
30 Mart 2016 Çarşamba
Eybek baba Türbesi
Eybek BABA Türbesi
Hikâyesi Olmayan Dağ
Bin Pınarlı Kazdağları’nın her köşesi ayrı bir gizem ayrı bir anlam içermektedir. Bunlardan bir tanesi Kazdağları’nın doğu zirvesindeki Eybek Dağı’nda bulunan Eybek Baba Türbesi’dir.
Bilinen bir hikâyesi olmamasına rağmen bölgede yaşayan Türkmenlerin Sarıkız’dan sonra kutsal saydığı Eybek Baba Türbesi, Troas Bölgesi’nde doğa sporları ile ilgilenenlerin de en uğrak yerlerinden biri. Deniz seviyesinden 1.249 metre yüksekliğe sahip Eybek Dağı’nda bulunan türbeye gelen ziyaretçiler yaktıkları mumlar ve bağladıkları çaputlar ile dileklerini dilemektedirler. Türbede bulunan uğur böcekleri ve Edremit Körfezi manzarası türbeye gelen ziyaretçilere görsel yönden bir şölen sunmaktadır.
Eybek Türbesi’ne ulaşmak için birden fazla alternatif mevcuttur. Çanakkale’nin Yenice İlçesi ile Balıkesir’in Edremit İlçesi arasında bulunan bölgede kalan Eybek Dağı’na ulaşmanın en kolay yolu Eybek Yangın Kulesi’nin olduğu alana araç ile çıktıktan sonra kısa bir yürüyüş gerçekleştirmektir.
Dünyada sadece Kazdağları’na özel Kazdağı Göknarlarının yemyeşil bitki örtüsüne sahip olduğu oksijeni bol ortamda yürüyüş yaparak Eybek Dağı’na ulaşabilirsiniz. Bunun için Hanlar Mevkii’nde bulunan Çınarlı Han mesire yerinden başlamak üzere gerçekleştireceğiniz yürüyüşte kendinizi doğanın mükemmelliği karşısında büyülenmiş olarak görebilirsiniz.
Mevsim koşullarına göre kardelenler, her renkten çiçeklerin size yol boyunca eşlik ettiği bu keyifli yürüyüşte Ayı Gediği, Tuzlu Gedik gibi bölgenin önemli noktalarını geçtikten sonra Eybek Dağı’na ulaşabilirsiniz.
Ayrıca bereketli akarsularına HES yapılmak istenen Kazdağları’na şimdi de Rüzgâr Enerji Santrali (RES) yapılmak isteniyor. Geçtiğimiz aylarda Eybek Dağı’na rüzgâr ölçüm direklerinin dikildiği yapılacak değerlendirmelerden sonra RES için ilk adımın atılacağı bölge halkını endişeli bir bekleyişe sevk etmiştir.
Yazı ve fotoğraflar: Fehmi Şenyiğit
TEŞEKKKÜRLER..
Labels:
Eybek baba Türbesi
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
Kâşgarlı Mahmud'un Türbesi
Kâşgarlı Mahmud’un mezarı bugün türbe hâline getirilmiştir. Opal köyünün 4 kilometre kuzeybatısındaki türbenin tam yeri, 39 derece 18 dakika 51.11 saniye Kuzey enleminde, 75 derece 30 dakika 36.03 saniye Doğu boylamındadır. Bir bahçe içerisindeki türbe bakımlıdır. Uygur Türklerinden Yasin Kari, ailesinden kalma türbedarlık geleneğini sürdürmekte ve Kâşgarlı Mahmud’un mezarıyla, türbesiyle yakından ilgilenmektedir.
Bahçenin girişine Kâşgarlı Mahmud’un yaklaşık 4 metre yüksekliğinde bir heykeli dikilmiştir. Külliye şeklindeki türbede hacet yeri, halvet yeri, çilehane, tilavethane yer almaktadır. Bahçede bugün müze hâline getirilmiş bir bölüm ve bir mescit bulunmaktadır. Türbenin 1829 ve 1897 yıllarında iki kez onarım gördüğü kitabelerde kayıtlıdır. Yakın zamanda da binaların onarımdan geçirildiği anlaşılmaktadır. Bu onarımlarla türbenin ve külliyenin asıl biçiminin zaman içinde değişikliğe uğradığını söylemek mümkündür. Türbeye giden yolda Kâşgarlı Mahmud’un diktiğine inanılan büyük bir ağaç vardır. UygurlarınHayhay Terek diye adlandırdığı bu büyük ağacın hemen yakınında da bir su kaynağı bulunmaktadır. Ağacın dalları, dileklerinin olması için insanların bağladığı bez parçalarıyla bezenmiştir. Ağacın hemen yakınındaki merdiven, ziyaretçileri Kâşgarlı Mahmud türbesine ulaştırmaktadır. Bahçe içerisindeki bütün merdivenlerin toplam basamak sayısı doksan yedidir. Basamakların bu sayıda olması, Kâşgarlı Mahmud’un yaşadığı yıl sayısını göstermek içindir. Etrafı duvarla çevrili türbe avlusunun girişinde taçkapı bulunmaktadır. Taçkapının içindeki Kâşgarlı Mahmud’un temsili resmi, ziyarete gelenleri karşılamaktadır. Türbe, avlunun batısındadır. Üç odadan oluşan türbenin girişinde sağdaki odada Kâşgarlı Mahmud’un sandukası yer alır. Kâşgarlı Mahmud’un asıl mezarının ise türbenin hemen güneyindeki mezarlıkta olduğu ifade edilmektedir. Türbedar Yasin Kari, yaklaşık yirmi metre uzaklıkta, türbeye bakan mezarın Kâşgarlı Mahmud’un asıl mezarı olduğunu belirtmektedir. Bu mezar, Kâşgarlı Mahmud’un kurduğuna inanılan Mahmudiye Medresesi’ne ait kalıntıların hemen batısındadır. Türbedeki ikinci odada Divanü Lugati’t-Türk basımlarından oluşan bir sergi yer almaktadır. Üçüncü oda ise ziyaretçilerin namaz kılabilecekleri biçimde düzenlenmiştir. Bu odada türbenin damına çıkan bir de merdiven bulunmaktadır. Kâşgarlı Mahmud türbesi, yalnızca Kâşgar’dan değil çevre illerden hatta Çin’in çeşitli bölgelerinden gelen Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Türk topluluklarından ziyaretçiler tarafından hemen her gün ziyaret edilmektedir. |
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
MADRAN BABA ..aydın
MADRAN BABA ..AYDIN BOZDOGAN
Bozdoğan ilçesindeki Madran Baba Dağı ismini, zirvesinde bulunan Madran Baba yatırından alır. Dağ oldukça yüksek bir rakıma sahip olduğundan buraya ulaşım stabilize orman yollarıyla sağlanır. Madran Baba'nın kim olduğu, nereden geldiği ve hangi dönemde yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, Türklerin Anadolu'ya geldiği devirlerde bölgeye yerleşmiş bir veli, bir gazi derviş olduğu hakkında yaygın bir kanaat varır. Madran Baba'yı, Evliya Çelebi ziyaret etmiştir. Seyahatname'sinde önemli dini ziyaret mekanları arasında sayar.
Mardan Baba, Aydın ve çevre illerde yaşayanlar için oldukça popüler bir ziyaret yeridir. Bilhassa yaz aylarında on binlerce kişi buraya gelir. Özellikle o civardaki Alamut köyü Alevilerinin dini hayatında Madran Baba'nın ayrı bir yeri vardır. Küçük büyük hemen her Alamutlu yılda en az bir kere Madran Baba'yı ziyaret eder, ona dua eder. Orada kurbanlar kesilir. Madran Baba sadece Alevilerin değil, bütün Müslüman kesimlerin ortaklaşa ziyaret ettikleri ve saygı duydukları bir yatırdır.
Bozdoğan ilçesindeki Madran Baba Dağı ismini, zirvesinde bulunan Madran Baba yatırından alır. Dağ oldukça yüksek bir rakıma sahip olduğundan buraya ulaşım stabilize orman yollarıyla sağlanır. Madran Baba'nın kim olduğu, nereden geldiği ve hangi dönemde yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, Türklerin Anadolu'ya geldiği devirlerde bölgeye yerleşmiş bir veli, bir gazi derviş olduğu hakkında yaygın bir kanaat varır. Madran Baba'yı, Evliya Çelebi ziyaret etmiştir. Seyahatname'sinde önemli dini ziyaret mekanları arasında sayar.
Mardan Baba, Aydın ve çevre illerde yaşayanlar için oldukça popüler bir ziyaret yeridir. Bilhassa yaz aylarında on binlerce kişi buraya gelir. Özellikle o civardaki Alamut köyü Alevilerinin dini hayatında Madran Baba'nın ayrı bir yeri vardır. Küçük büyük hemen her Alamutlu yılda en az bir kere Madran Baba'yı ziyaret eder, ona dua eder. Orada kurbanlar kesilir. Madran Baba sadece Alevilerin değil, bütün Müslüman kesimlerin ortaklaşa ziyaret ettikleri ve saygı duydukları bir yatırdır.
Labels:
MADRAN BABA ..AYDIN BOZDOGAN
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
GÜL BABA TÜRBESİ ..KAYSERİ .GÜLVEREN KÖYÜ
GÜL BABA TÜRBESİ ..KAYSERİ .GÜLVEREN KÖYÜ
Gülveren Köyümüzde Gül Baba türbesi vardır. Aslında Gül Baba adını taşıyan yurdumuzun dört bir yanında hatta Macaristan'da dahi türbeler var. Köydeki Gül Baba türbesi çok yakın zamanlarda inşa edilmiştir. Yani türbenin tarihi bir yönü yok. Ancak, türbe yapılmazdan evvel köy sakinleri bu tepeye "Evliya" adını veriyordu. 20-25 yıl öncesine kadar köyden birileri çıkıp da bu tepeye neden evliya diyorlar, bu işin hikmeti nedir dememiş. Hatta burada bazı aileler hayvan gübresini serip kışlıklarını türbenin olduğu yerde hazırlıyorlarmış. Bir gün türbenin yakınında oturan bir kişiye bir rüya malum olmuş. Bu rüyada türbede yatan zat, malum olduğu kişiye, bu hayvan gübresinin buradan alınmasını istemiş. Köy halkına bu rüya anlatıldığında adama evliyanın yattığı yeri sormuş köylüler. Adam da eliyle koymuş gibi, işte evliya şurada yatıyor demiş. Orayı açmışlar ki, bozulmamış bir erkek cesedi var. Yanında bir başka ceset daha varmış ama onun iskelet halinde durduğunu söylüyor köylüler.
Maraş Tahrir Defterinde köyün adı Güllü Viran şeklinde geçiyor. Bugünkü Gülveren adı, bu ismin zamanla değiştirilmiş biçimi. Peki ama Güllü Baba ya da Gül Baba adı nereden geliyor? Köyden nakledilen rivayet şöyledir: Köy halkı buraya bir türbe yaptırmaya karar verdiklerinde ustalar türbede çalışmaya başlamışlar. Ustalar, zaman zaman mola verdiklerinde çay içerlermiş ve bardaklarını da türbenin içinde bırakır, bir gün sonra yeniden gelir, çalışırlarmış. Bir gün ustalar gelmişler ki türbenin içindeki bardaklar gül biçiminde kırılmış. Buna köylüler de şahit olmuşlar ve evliyanın adının Gül Baba olduğuna karar vermişler. Bazı köylüler ise, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatına katılan bazı askerlerin Gülveren köyüne gelerek bu yatırın Kıbrıs'ta harp ederek kendilerine yardım ettiğini ve kendilerini kurtardığını ve onu orda gördüklerini ve "Baba, sen kimsin" diye sorduklarında bu zatın, Ben Gül Baba'yım, benim mezarım Tomarza'nın Gülveren köyündedir" şeklinde ifade ettiklerini söylüyorlar. Köy halkı, onun türbesini yaptırarak üzerlerine düşen görev yerine getirmiştir
http://wowturkey.com/forum
Gülveren Köyümüzde Gül Baba türbesi vardır. Aslında Gül Baba adını taşıyan yurdumuzun dört bir yanında hatta Macaristan'da dahi türbeler var. Köydeki Gül Baba türbesi çok yakın zamanlarda inşa edilmiştir. Yani türbenin tarihi bir yönü yok. Ancak, türbe yapılmazdan evvel köy sakinleri bu tepeye "Evliya" adını veriyordu. 20-25 yıl öncesine kadar köyden birileri çıkıp da bu tepeye neden evliya diyorlar, bu işin hikmeti nedir dememiş. Hatta burada bazı aileler hayvan gübresini serip kışlıklarını türbenin olduğu yerde hazırlıyorlarmış. Bir gün türbenin yakınında oturan bir kişiye bir rüya malum olmuş. Bu rüyada türbede yatan zat, malum olduğu kişiye, bu hayvan gübresinin buradan alınmasını istemiş. Köy halkına bu rüya anlatıldığında adama evliyanın yattığı yeri sormuş köylüler. Adam da eliyle koymuş gibi, işte evliya şurada yatıyor demiş. Orayı açmışlar ki, bozulmamış bir erkek cesedi var. Yanında bir başka ceset daha varmış ama onun iskelet halinde durduğunu söylüyor köylüler.
Maraş Tahrir Defterinde köyün adı Güllü Viran şeklinde geçiyor. Bugünkü Gülveren adı, bu ismin zamanla değiştirilmiş biçimi. Peki ama Güllü Baba ya da Gül Baba adı nereden geliyor? Köyden nakledilen rivayet şöyledir: Köy halkı buraya bir türbe yaptırmaya karar verdiklerinde ustalar türbede çalışmaya başlamışlar. Ustalar, zaman zaman mola verdiklerinde çay içerlermiş ve bardaklarını da türbenin içinde bırakır, bir gün sonra yeniden gelir, çalışırlarmış. Bir gün ustalar gelmişler ki türbenin içindeki bardaklar gül biçiminde kırılmış. Buna köylüler de şahit olmuşlar ve evliyanın adının Gül Baba olduğuna karar vermişler. Bazı köylüler ise, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatına katılan bazı askerlerin Gülveren köyüne gelerek bu yatırın Kıbrıs'ta harp ederek kendilerine yardım ettiğini ve kendilerini kurtardığını ve onu orda gördüklerini ve "Baba, sen kimsin" diye sorduklarında bu zatın, Ben Gül Baba'yım, benim mezarım Tomarza'nın Gülveren köyündedir" şeklinde ifade ettiklerini söylüyorlar. Köy halkı, onun türbesini yaptırarak üzerlerine düşen görev yerine getirmiştir
http://wowturkey.com/forum
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
28 Mart 2016 Pazartesi
YER SARSAN BABA TÜRBESİ
GİZLİCE EVLİYA TÜRBESİ
ve YER SARSAN BABA TÜRBESİ
Türbe, Açıktürbe Yokuşu üzerinde ve Üsküdar Postanesi'nin arka tarafındadır. Bu açık türbenin hemen yanında, Yer Sarsan Baba adıyla anılan ve bugün mevcut olmayan bir açık türbe daha vardı.
Türbe, Açıktürbe Yokuşu üzerinde ve Üsküdar Postanesi'nin arka tarafındadır. Bu açık türbenin hemen yanında, Yer Sarsan Baba adıyla anılan ve bugün mevcut olmayan bir açık türbe daha vardı. Türbenin gerisinde ise, yeri hâlâ arsa halinde olan ve ismini türbeden alan, Gizlice Evliya Celvetî Tekkesi bulunuyordu. Gizlice Evliya'nın kimliği belli değildir.(Daha geniş bilgi için bu isimle bilinen tekkesi bahsine bakınız.) Vakıf kayıtlarında Şıh Hüseyin Efendi kabri diye kayıtlıdır.
Tapu sicilinde de yeri 395 ada, 4-5 parsel diye yazılıdır. Gizlice Evliya Türbesi günümüze kadar gelebilmiş ve 1967 tarihlerinde şimdiki şekli ile onarılmıştır. Türbenin eskiden sebile benzeyen bir durumu vardı. Yol seviyesinden yüksek olduğundan, sol tarafındaki bir merdivenden türbenin avlusuna çıkılırdı. Merdiven ve türbenin yan duvarları kesme taştan yapılmış olup, etrafı bir demir parmaklık ile çevrilmişti. Her tarafını ağaçlar ve sarmaşıklar kaplamıştı. Türbede, Gizlice Baba'ya ait olduğu söylenen kitâbesiz, yuvarlak bir taş ile etrafındaki mezarlı ktan getirilip konulan bir kaç şâhide vardı.
Bu iki türbenin ve tekkenin etrafını saran, Ağa Camii ve Devatîzâde Mehmet Talib Efendi Camii Mezarlığı, bugünkü şehir plânına göre Ahmediye Meydanı, Halk Caddesi, Türbe Kapısı Sokağı ve Açık Türbe Sokağı ile çevrili oldukça geniş bir alanı kaplıyordu. 1928 tarihlerinde kaldırılarak yerine Belediye Tahsil Şubesi ve PTT binaları yapılmıştır.
Mezarlığın kaldırılması sırasında türbenin yan tarafında bulunan türbedar meşrutası da yok olmuştur. Buradaki şâhideler arasında en eski tarihlisi 1192 (1778) rakkamlısı olup ayrıca 13 dilimli Celvetî sikkeleri de vardır. Yalnız, PTT binasının yerinde, Göztepe Semti'nin kurucusu ve cami sahibi serduhani (baştütüncü) Mehmet Efendi'nin büyük bir hanı vardı.
Labels:
YER SARSAN BABA TÜRBESİ
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
HIDIR BABA..edirne
HIDIR BABA..edirne
Edirne – Hıdırlık tabyalarının bulunduğu yüksekçe bir manzara tepesindedir.
Hıdır Baba’nın Fatih Sultan Mehmed Han’ın kumandanlarından olduğu söylendiği gibi I. Murad’ın Edirne’yi almasından evvel gelen horasan erenlerinden olduğu da söylenmektedir.
Osmanlı’nın Edirne’yi almasından sonra Çelebi sultan zamanında yaşayan Şahmelek paşa buraya bir zaviye yaptırmıştır. Sultan İbrahim zamanında Koca Mustafa Paşa tarafından yanlış ibadet yapılıyor diye Edirnelilerin isteği ile harap edilmiş sonra Avcı Mehmed buraya köşk yaptırınca tekke tekrar açılmıştır.
Türbe , Söğütlü dereli Sedat Bayram tarafından 2006 yılında şimdiki halini almıştır. ( Allah ondan razı olsun.)
Osmanlı’nın Edirne’yi almasından sonra Çelebi sultan zamanında yaşayan Şahmelek paşa buraya bir zaviye yaptırmıştır. Sultan İbrahim zamanında Koca Mustafa Paşa tarafından yanlış ibadet yapılıyor diye Edirnelilerin isteği ile harap edilmiş sonra Avcı Mehmed buraya köşk yaptırınca tekke tekrar açılmıştır.
Türbe , Söğütlü dereli Sedat Bayram tarafından 2006 yılında şimdiki halini almıştır. ( Allah ondan razı olsun.)
Saltukname de ise şu bilgiler vardır ;
Bir önceki yazımız olan Fahreddin Acemi (k.s.) başlıklı makalemizde Edirne evliyaları, evliya ve Evliyalar hakkında bilgiler verilmektedir.
Labels:
HIDIR BABA..edirne
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
27 Mart 2016 Pazar
YUNUS EMRE DİVANI
DÎVÂN-I YÛNUS EMRE Dr. Mustafa Tatcı ELİF Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Sensüz yola girürisem çârem yok adım atmağa Gevdemde kuvvetüm sensin başum götürüp gitmeğe 2 Gönlüm canum 'aklum bilüm senün ile karâr ider Pervâz ururlar dem-be-dem uçuban dosta gitmeğe 3 Kendüliginden geçeni togan ider ma'şûk anı Ördek ü kekliğe salar sürü idüben tutmağa 4 'Âşık mı diyem ben ana Tanrı'nun uçmağın seve Uçmak dahi tuzagımış mü'min cânların tutmağa 5 Ganî Cebbâr 'ışk erine bin Hamza'ca kuvvet virür Tagları yirinden ırar yol eyler dosta gitmeğe 6 Yüz bin Ferhâd külüng almış kazar taglar bünyâdını Kayalar kesüp yol eyler Âb-ı Hayât akıtmağa 7 Âb-ı Hayât'un çeşmesi 'âşıklarun visâlidür Kadehi tolu yüridür susamışları yakmağa 8 'Âşık kişi miskin olur yol içinde teslim olur Kim n'iderse boyun bura çâre yok gönül yıkmağa 9 Yidi veyil Tamu'sını kül eyler 'âşıklar âhı Kasd ider sekiz uçmağı nûr ide nûra katmağa 1 Bildük gelenler geçdiler gördük konanlar göçdiler 'Işk şarâbın içen cânlar uymaz göçmeğe konmağa 1 1 Tutulmadı Yûnus cânı geçdi Tamu' dan Uçmak' dan Yola düşüp dosta gider gine aslın ulaşmağa 4 Yûnus Emre Dîvânı F. 55b, T. lb, K. 95a, RY. 70a, YE. 83a, NO. 188a, Rt. 1, M. 21, Ç. 67b. 2 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün müstef ilün 1 'Işk da'vîsin kılan kişi hiç anmaya hırs u hevâ 'Işk evine girenlere ayruk ne meyi ü ne vefâ 2 Girçek 'âşık olan kişi anmaya dünyâ- âhiret 'Âşık degüldür ol kişi yüriye 'izzeti kova 3 Her kim 'izzetden geçmedi 'âşıklık bühtândur ana Hergiz girdügi yok durur 'ışkıla 'izzet bir eve 4 Diliyile 'ışk diyenler bilmediler 'ışk neydügin Benüm cevâbum sen eyit 'ışka 'izzet midür bahâ 5 İzzet ü erkân kamusı bunlardur dünyâ sevgüsi 'Işkdan haber eyitmesün kim dünyâ 'izzetin seve 6 Dünyâ vü 'izzet 'ışkıla bunlar sâz-kâr olmadı Vallah nükte benüm degül 'ışk hâzırdur görmez revâ 7 Her kimde kim 'ışk varışa ayruk ne sigar ol yire Dost döşeğine geçemez at u katır yâhûd deve 8 Bu cümle 'âşık olanlar 'ışkıla geldiler bile Müşâhadeye gark olan düşmeyiserdür ol eve 9 Yûnus'ı 'âşık diyüben zinhâr özenüp gelmenüz Çok bezirgân ziyân ider varıcagız ırak çava F. 56b, T. 2a, K. 1 15a, RY. 38a, YE. 22b, A. 2, Ç. 3a. Dr. Mustafa Tatcı 5 3 1 Bir kez yüzün gören senün 'ömrince hîç unutmaya Tesbîhi sensin dilinde ayruk nesne eyitmeye 2 Tâ'atuna turan zâhid nazaruna irerise Teşbihini unıdup ol ayruk secde de itmeye 3 Ağzına şekker aluban gözleri sana tuş olan Unıda şekkerini ayruk çeyneyüben yutmaya 4 Görse yüzün nûrınun balkıdugını gelüp Ayun on dördi gicesi senden sebak itmeye 5 Ben seni sevdügüm içün eger bahâ dirlerise İki cihân milkin virem dahi bahâsı yitmeye 6 İki cihân toptolu bâg u bostân olunsa Senün kokundan eyü gül bostân içinde bitmeye 7 Gül ü reyhânun kokusı 'âşıkıla ma'şûkadur 'Âşık olanun ma'şûkı hergiz öginden gitmeye 8 İsrâfıl sûrın urıcak mahlûkât turugelicek Senün ününden artuk hîç kulagum işitmeye 9 Zühre yire inübeni sazın nüvaht eylerise 'Âşıkun 'işreti sensüz gözi ol yana gitmeye 10 N'ider 'âşık hânumânı sensüz cihânı yâ cânı İki cihân fıdâ sana kimsene gümân dutmaya 1 1 Sekiz Uçmagun Hûrîsi eger bezenüp geleler Senün sevgünden özgeyi gönlüm hîç kabûl itmeye 12 Bu dünyede ne ola kim âhiretde ol olmaya Hûrıla Gılmân gelicek 'âşık elin uzatmaya 6 Yûnus Emre Dîvânı 13 Yûnus seni seveliden beşâret oldı cânına Her dem yeni dirlikdedür hergiz 'ömrin eskitmeye F. 57a, T. 2a, K. 69b, 159a, RY. 53a, YE. 80a, 86a. 4 Müstefı'lün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İki cihân zindânısa gerek bana bostân ola Ayruk bana ne gam gussa çün 'inâyet dostdan ola 2 Varam ol dosta kul olam her dem açılam gül olam Hem söyleyem bülbül olam turagum gülistân ola 3 Ol dost yüzin gördi gözüm erenlere toprak yüzüm Söz bilene iş bu sözüm gerek şekeristân ola 4 Sensüz iki cihân benüm zindân görinür gözüme Senün 'ışkunla bilişen gerek hâssü'l-hâsdan ola 5 Her da'vîden geçen kişi Hak'dan yana uçan kişi 'Işk şarâbın içen kişi geh esrük geh mestân ola 6 Kördür münâfıkun gözi yarın kara koyar yüzi Halkun bana acı sözi gerek şekeristân ola 7 Her dem yüzüm yire uram Allah'uma şükür kılam Ben benligüm dosta virem ne da'vî yâ destân ola 8 'Işka döyemedi özüm gensüzin açıldı râzum Yûnus senün iş bu sözün 'âlemlere destân ola F. 58a, T. 3a, RY. 10a, YE. 85a, NO. 184a, Rt. 25 5 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Dr. Mustafa Tatcı 7 1 'Işk eteğin tutmak gerek 'âkıbet zevâl olmaya 'Işkdan bir elif okıyan kimseden su' âl olmaya 2 'Işk didügün bilürisen 'ışka gönül virürisen 'Işk yolına mâl ne olur cân dahi muhâl olmaya 3 Asil-zâdeler nişânın eger bilmek dilerisen Her sözinün ma'nîsi var sözi sebük sal olmaya 4 'Ariflerden nişân budur her gönülde hâzır ola Kendüyi teslim eyleye sözde kil ü kâl olmaya 5 Görmez misin sen aruyı her bir çiçekden bal ider Sinegile pervânenün yuvasında bal olmaya 6 Eger güher isterisen hıdmet eyle 'âriflere Câhil bin söz söylerise ma'nîde miskâl olmaya 7 Miskin Yûnus zehr-i kâtil 'ışk elinden tiryâk olur 'îlm ü 'amel zühd ü tâ' at pes 'ışksuz helâl olmaya F. 58b, T. 3a, YE. 79b, NO. 194a. 6 1 Anmaz mısın sen şol güni gözün nesne görmez ola Düşe sûretün toprağa dilün haber virmez ola 2 Çün 'Azrail'i ne tuta assı kılmaz ana ata Kimse döymez o heybete halkdan meded irmez ola 3 Gele sana cân alıcı dahi cân alur kılıcı ' Aklunı başdan alıcı bir dem âmân virmez ola 4 Evvel gele şol yuyucı ardınca şol su koyucı İledüp kefen sancı bunlar hâlün bilmez ola 8 Yûnus Emre Dîvânı 5 Oğlan gider dânışmâna saladur dosta düşmâna Sonra gelmek peşimâna sana assı kılmaz ola 6 Agaç ata bindüreler sinden yana göndereler Yir altına indüreler kimse ayruk görmez ola 7 Üç güne dek oturalar hep işüni bitüreler Ol dem dile getüreler ayruk kimse anmaz ola 8 Yûnus miskin bu ögüdi sen sana virsen yig idi Bu şimdiki mahlûkâta öğüt assı kılmaz ola F. 175a, T. 3b, T. 70b, A. 1, RY (Mecmûa) 6a. 7 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 îy 'âşıkan iy 'âşıkan 'ışk mezhebi dîndür bana Gördi gözüm dost yüzüni yas kamu düğündür bana 2 Ayruk bize yas eylemez gönlümüzi pâs eylemez Hak'dan gelen görklü âvâz andan gelen ündür bana 3 Ayruk bana ben dimeyem kimesneye sen dimeyem Ya kul ya sultân dimeyem kalsun işidenler tana 4 Senden sana varur yolum senden seni söyler dilüm Allah sana irmez elüm bu hikmete kaldum tana 5 Ben 'ışkundan ırılmayam dergâhundan sürülmeyeni Bundan dahi giderisem senün ile varam sana 6 Ol dost bizi viribidi var dünyayı bir gör didi Geldüm gördüm bir ârâyiş seni seven kalmaz ana 7 Kullarına va'deyledi yarınki gün görnem didi Ol dostlarun sevindügi yarınum bugündür bana Dr. Mustafa Tatcı 9 8 Dost 'ışka ulaşalıdan dünyâ âhiret bir oldı Ezel-ebed sorarısan dün ile bugündür bana 9 Yûnus seni dîn idindi dîn nedür îman idindi 'Işka bugün yarın n'olur işi nedür öndin sona F. 56b, T. 3b, K. 148a, YE. 23a. RY. 4a, NO. 186a, HB. 14b. 8 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün müstef ilün 1 İy pâdişâh iy pâdişâh uş ben beni virdüm sana Gene ü hazînem kamusı sensün benüm önden sona 2 Evvel dahi bu 'akl u cân seninleyidi asl-ı kân Âhir girü sensün mekân anda varam senden yana 3 Bu âhıla bu zârıla bu hikmeti kim ne bile Bilse dahi gelmez dile tutdum yüzüm senden yana 4 Dursam senünle dururam baksam senünle bakaram Her kancanı kim yürürem gönlüm yöni senden yana 5 Sensün bana cân u cihân sensün bana genc-i nihân Senün durur assı-ziyân ne iş gele benden bana 6 Yûnus sana tutdı yüzin unıtdı cümle kendözin Cümle sana söyler sözin sensün söz söyleden bana F. 56b, T. 3b. 9 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Yûnus Emre Dîvânı 1 Anma mısın sen şol güni cümle 'âlem hayrân ola N'idesini bilimeye bî-hod u ser-gerdân ola 2 İsrâfıl sûrını ura cümle mahlûk tun gele Dirilüben haşre vara anda kâzî Sübhân ola 3 Zebânîler çeke tuta götüre Tamu'ya ata Deri yana sünük düte dün-gün işi efgân ola 4 Mâlik çağıra Tamu'ya çek anı meydâna getür Hak korkısından Tamu' da ditreyüben figân ola 5 Mâlik eydür hey hey Tamu korkubanı ditrer kamu Tanrı buyrugın tutmayan anda bişe biryân ola 6 Taglar yirinden ırıla heybetinden gök yarıla Yılduzlar bağı kınla düşe yire perrân ola 7 Yazuklarumuz tartıla anca perdeler yırtıla Bilmedügün günâhlarun anda sana 'ıyân ola 8 Yûnus eydür iş bu sözi dergâhına dutgıl yüzi Diler Hak'ı göre gözi hem 'inâyet andan ola F. 60b, T. 4b, K. 136a, YE. 82b, RY. 50a, HB. 16b, M. 39. 10 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 'Aceb 'aceb ne nesnedür bu derdile fırâk bana Cânumı serhoş eyledi 'ışk agusı tiryâk bana 2 Kimün ki renci varışa derdine dermân istesün Kesdi benüm bu rencümi dermân oldı bu derd bana 3 'Işk odına yan dirisen gönüllere gir dirisen Karanular aydın ola ne kandil ü çerâk bana Dr. Mustafa Tatcı 11 4 Gökden inen dört kitâbı günde bin kez okurısan Erenlere münkirisen dîdâr ırak senden yana 5 Miskin Yûnus erenlere tekebbür olma toprak ol Toprakda biter küllisi gülistânı toprak bana RY. 64a, K. 198a, M. 71. 11 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ol kişinün yokdur yâri iş bu cihân zindân ana Dimesün kim ben şâdıyam ya şâdılık kandan ana 2 Şeddâd yapdı Uçmağını girmedin aldı cânını Bir dem âmân virdürmedi yidi iklim dutan ana 3 Dimesün kim müselmânam Çalap emrine fermânam Dutmazısa Hak sözini fâyide yok dînden ana 4 Eyitmesün çogaç togar etüm-tenüm üşütmeye Çün vücûdun delük degül şu'le irmez günden ana 5 Er tonını giyübeni togru yola gelmezise Çıkarsun ol tonı yohsa noksân irer tondan ana 6 Ol kişi kim sağır durur söyleme Hak sözin ana Ger dirisen zâyi' olur nasîb yokdur sözden ana 7 Ol kişi kim yol eridür garîb gönüller yâridür Bir söz diyem tutarısa yigdür şeker baldan ana 8 Yûnus senün kulun durur bellü bilürsin sen anı Ko söyleyenler söylesin ne yapışur dilden ana K. 190a. RY. 59a, YE. 22b, M. 67. 12 Yûnus Emre Dîvânı 12 1 Benem ol 'ışk bahrîsi denizler hayrân bana Deryâ benüm katremdür zerreler 'umman bana 2 Kâf Tagı zerrem degül ay u güneş bana kul Aslum Hak' dur şek degül mürşiddür Kur'ân bana 3 Çün dosta gider yolum mülk-i ezeldür ilüm Hak'dan söyler bu dilüm ne kul ne sultân bana 4 Yogıdı bu bârigâh varidi ol pâdişâh Âh bu 'ışk elinden âh derd oldı dermân bana 5 Âdem yaradılmadın cân kalıba girmedin Şeytân la'net olmadın ' Arşıdı sayvân bana 6 Diledi göre yüzin işide kendü sözin Nazar kıldı bir kezin anda cân virdi bana 7 Yaradıldı Mustafâ yüzi nûr gönli safâ Ol kıldı Hakk'a vefâ andandur ihsân bana 8 Togdı ol dîn metâ'sı andan oldı kamusı Âdem Halîl ü Mûsâ hüccet ü bürhân bana 9 'Âşık dilin bilmeyen yâ delüdür yâ dehrî Ben kuş dilin bilürem söyler Süleymân bana 10 Yûnus Emrem bu yolda eksükligin bildürür Mest oluban çagırur dervişlik bühtân bana NO. 189b, B. 14b, Ç. 2b, YE. 23a. 13 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Dr. Mustafa Tatcı 13 1 Her kim bana agyârısa Hak Tanrı yâr olsun ana Her kancanı varurısa bâg u bahâr olsun ana 2 Bana agu sunan kişi şehd ü şeker olsun aşı Gelsün kolay cümle işi eli irer olsun ana 3 Önümce kuyı kazanı Hak tahtın agdursun anı Ardumca taşlar atanı güller nisâr olsun ana 4 Acı dirligüm isteyen tatlu dirilsin dünyede Kim ölümüm isterise bin yıl 'ömür virsün ana 5 Her kim diler ben hâr olam düşmen elinde zâr olam Dostları şâd u düşmânı dost u agyâr olsun ana 6 Her kim diler ise benüm o dostumdan ayrıldugum Gözlerinden hicâb gitsin dîdâr ıyân olsun ana 7 Miskin Yûnusun dünyede güldügini işitmeyin Agladugum isteyene gözüm bınar olsun ana YE. 23b. 14 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İy pâdişâh-ı Lem-yezel kıldum yönüm senden yana İş bu yüzüm karasıyla vasi isterem senden yana 2 Sensin bu gözümde gören sensin dilümde söyleyen Sensin beni var eyleyen sensin hemin öndin sona 3 Sen kim didün yâ Rab bana ben yakmam senden sana Çün yakınsın benden bana görklü yüzün göster bana 4 Niçe yakınsın bana sen müştâk u hasret sana ben Dün-gün seni gözleyüben göremezem kaldum tana Yûnus Emre Dîvânı Her gelen oldur giden ol görinen oldur gören ol Ulvî vü süfli cümleten oldur ger bana görine Yûnus bu sır Hak durur bu dilile gelmek yok durur Bilmesi bunun zevk durur 'aklıla fehm irmez ana YE. 23b. BE 15 ' Aceb bu benüm cânum âzâd ola mı yâ Rab Yohsa yidi Tamu' da yana kala mı yâ Rab 'Aceb bu benüm hâlüm yir altında ahvâlüm Varup yatıcak yirüm akreb dola mı yâ Rab Allah olıcak kâzî bizden ola mı râzî Görüp Habîb'i bizi şefi' ola mı yâ Rab Cân hulkuma geldükde ' Azrâîl'i gördükde Yâ cânumı aldukda âsân ola mı yâ Rab Yûnus kabre vardukda Münker-Nekir geldükde Bana su'âl sordukda dilüm döne mi yâ Rab Ç. 3b, DAY. 43. PE 16 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Ulu ulu günâhlarum yüz komadı bana Çalap Hiç kimse çâre kılmadı döndüm yine sana Çalap Dr. Mustafa Tatcı 15 2 'Âlimlere sordum nedür dermân günâhlu derdüme Anlar dahi eyitdiler dermân ana yine Çalap 3 Va'de yitüp ölicegez ol sinleye varıcagaz Zebânîler gelicegez sen 'inâyet eyle Çalap 4 Zebânîler çün geleler beni yalımız bulalar Bilmedügüm dil soralar sen yardım eylegil Çalap 5 Gürde soralar bu sözi esirgemez anlar bizi Biz de sana tutduk yüzi sen esirge bizi Çalap 6 Sensün bu benüm sultânum bu cânlar içinde cânum Çokdur benüm günâhlarum sen meded eylegil Çalap 7 Uçmakdagı Hûrîleri geymiş anlar nûr tonları Ne bahtılu mü'minleri bize nasîb eyle Çalap 8 Turmayup söylerem sözüm günâhuma göyner özüm Günâhlu Yûnus'un sözin sen kabûl eylegil Çalap RY. 20a, K. 205b, M. 75. TE 17 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Dîn ü millet sorarısan 'âşıklara dîn ne hâcet 'Âşık kişi harâb olur âşık bilmez dîn diyânet 2 'Âşıklarun gönli gözi ma'şûkın isteyü gider Ayruk sûretde ne kalur kim kılısar zühd ü tâ'at 3 Tâ'at kılan uçmagıçün dîn tutmayan Tamu içün Ol ikiden fârig olur neye benzer bu işâret 1 6 Yûnus Emre Dîvânı 4 Her kim dostı severise dostdan yana gitmek gerek İşi güci dost olıcak cümle işden olur âzât 5 Anun gibi ma'şûkanun haberini kim getürür Cebrâîl-i mürsel sığmaz anda olıcak münâcât 6 Son hisâb olmayısar dünyâ âhiret koyana Münker ü Nekir ne sorar terk olıcak cümle murâd 7 Havf ü recâ nice gelür varlık yokluk bıragana îlm ü 'amel sığmaz anda ne terâzû ne hod sırat 8 Ol kıyâmet bâzârında her bir kula baş kayısı Yûnus sen 'âşıklarda hiç görmeyesin kıyâmet F. 64b, T. 6b, NO. 184b, YE. 24a, K. 77b, Rt. 35, A. 3, M. 12. 18 1 Sen bu cihân mülkini Kâf dan Kâf a dutdun tut Yâ bu 'âlem mâlını oynayuban ütdün tut 2 Sen Süleymân köşkinde taht kurup oturdun bil Dîv ü periye düp-düz hükümler eyledün tut 3 Sen Ferîdûn haznesin Nûşirevân gencile Kârûn mâlını dahi sen mâluna katdun tut 4 Bu dünyâ bir lokmadur agızdadur çeynenmiş Çeynenmişi ne dutmak hâ sen anı yutdun tut 5 'Ömrün delim bir okdur yay içinde toptolu Tolmış oka ne turmak hâ sen anı atdun tut 6 îş bu cihân mülkinden ansuzın ün iderler Ansuzını şimdi bil yaraklanup gitdün tut Dr. Mustafa Tatcı 17 7 Çün denize gark oldun bogazuna geldi su Delü bigi talbınma iy bî-çâre batdun tut 8 Her gâh ki nefes gelür ol kîsenden eksilür Çün kîse ortalandı sen anı düketdün tut 9 İş bu ecel şerbetini elbet dadısarsın Dadışuna şek yokdur şimdi anı datdun tut 10 Âhir bir gün ölürsin ölüm vardur bilürsin Kamulardan ayrılup varup sinde yatdun tut 1 1 Yüz yıllar hoşlugıla 'ömrün olursa Yûnus Sonucı bir nefesdür geç andan da ötdün tut F. 62a, T. 5a, K. 118b, RY. 42a, YE. 25a, NO. 188a, HB. 13b, A. 3, Ç. 4a. 19 1 Niteligüm soran işit hikâyet Su vü toprak od u yil oldı sûret 2 Dört muhâlif nesneden dört dîvânın Sâzikâr eyledi virdi kerâmet 3 Yil ile toprağı kıldı müallak Su içinde odı dutdı selâmet 4 Rızk-ı 'ömri tamâm eyledi henüz Şeş cihet olmadın tutdugı kisvet 5 Rûhumdan kimsene haber viremez Emrdür kâdırlıgı virür hareket 6 Bâkî tertîblerümi şerh ideyüm 'İnâyet mevcûdı sem' ü basâret 1 8 Yûnus Emre Dîvânı 7 ' Aklumun haberi bugünki degül Anı er dirisen evvelki âyet 8 Su'âl cevâb kelecisi buna degindür Bundan böyle cihânum bî-nihâyet 9 Yûnus'ıla buna denlü nasîbüm Gönül dost turagı dilüm şehâdet F. 62b, T. 5b. 20 1 'Işk îmâmdur bize gönül cemâ'at Kıblemüz dost yüzi dâimdür salât 2 Cân dost mihrâbına secdeye vardı Yüz yire uruban ider münâcât 3 Biş vakt tertîbümüz bir vakte geldi Biş bölük oluban kim kıla tâ'at 4 Şerî'at eydür bize şartı bırakma Şart ol kişiyedür ider hıyânet 5 Dost yüzin göricek şirk yagmâlandı Anunçün kapuda kaldı şerî'at 6 Münâcât gibi vakt olmaz arada Kim ola dostıla bu demde halvet 7 Kimsene dînine hilâf dimezüz Dîn tamâm olıcak togar mahabbet 8 Erenler nefesidür devletümüz Anunçün fitneden olduk selâmet Dr. Mustafa Tatcı 19 9 Kâlû belî didük evvelki demde Dahi bugündür ol dem ü bu sâ'at 1 Togrılık bekleyen dost kapusında Gümânsuz ol bulur İlâhî devlet 1 1 Yûnus öyle esîrdür ol kapuda Diler ki olmaya ebedî râhat F. 63b, T. 6a, NO. 189b, YE. 24b, K. 123a, RY. 44b, A. 3. ÇE 21 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Gideridüm ben yol sıra yavlak uzamış bir agaç Böyle latîf böyle şîrîn gönlüm ey dür bir kaç sır aç 2 Böyl' uzamak ne ma'nîdür çünki bu dünyâ fânîdür Bu fuzûllık nişânıdur gel beri miskinliğe geç 3 Böyle latîf bezenüben böyle şîrîn düzünüben Gönül Hakka uzanuban dilek nedür neye muhtâc 4 Agaç karır devrân döner kuş budağa bir kez konar Dahi sana kuş konmamış ne gügercin ne hod duraç 5 Bir gün sana zevâl ire yüce kaddün ine yire Budaklanın oda gire kaynaya kazan kıza saç 6 Er sırrıdur sırrun senün er yiridür yirün senün Ne yirdedür yirün senün sana soraram iy agaç 7 Yûnus Emre sen bir niçe eksükligün yüz bin anca Kur'agaca yol sorunca teferrüclen yoluna geç F. 61b, T. 5a, Ç. 4b. 20 Yûnus Emre Dîvânı RA 22 1 Gâfıl olma aç gözüni hâlüne bak öleni gör Kürelik itme dünyede yazuklarun dileni gör 2 Niçe yatur düşübeni ilan çıyan üşübeni Sünükleri çagşabanı çüriyüben ulanı gör 3 Kimi âh idüp kılur zârı günehdür elinde varı Göçmiş yatur kara yiri miskinleri güleni gör 4 Sorma hâlin kimisine varma Irahman'suzına Kim isine gövdesine ulşup yeni yolanı gör 5 Kanı Muhammed Mustafâ hüküm itdi Kâf dan Kâf a Dünye kime kıldı vefâ aldanuban kalanı gör 6 Aldanma mâla davara kulluk eyle Hakk'a yara Seviyile bile vara bâkî yoldaş olanı gör 7 Yûnus bu sözleri çatar halka ma'ârifet satar Kendüsi ne kadar dutar söyledügi yalanı gör Georg Yz. 23 1 Dün gider gündüz gelür gör niçesi uz gelür Emr-i Hakk'un ser-be-ser cihâna düp-düz gelür 2 Karanulık sürilür 'âlem münevver olur Karanulık yirine nûrıla gündüz gelür 3 'İbrete kalmaz mısın ya hod anlamaz mısın Dinle kuşlar ünini niçe dürlü sâz gelür Dr. Mustafa Tatcı 21 4 Kuş hod yumurtayıdı yuva hod perdeyidi Ün hod kudret ünidür bilmeyene kaz gelür 5 Dinle sözüm ma'nîsin anlayayum dirisen 'Ariftin kulağına kudret üni tiz gelür 6 Bir bakgıl saga sola tagılma değme yola Kudret bâgından sana gör niçe âvâz gelür 7 Söz issi sözin alur sûret toprakda kalur Her kim bu hâli bilür kendözinden vaz gelür 8 ' Aklum bu yola gitdi beni benden iletdi Yûnus'un yüki yitdi bilmeyene az gelür F. 65b, T. 7a, YE. 26, NO. 189a, K. 68b, M. 9, Ç. 13b. 24 Müstef ilün müstef ilün müstef ilün müstef ilün 1 'Işkıla biliş cânlara ezel, ebed olmayısar Güm-râh olup bu cihânda kimse bâkî kalmayısar 2 Bir tona kan bulaşıcak yumayınca mismil olmaz Gönül pâsı yunmayınca namâz edâ olmayısar 3 Gönül pâsın yudunısa kibr ü kini kodunısa İkrâr bütün olmayınca erden nazar olmayısar 4 Bu murdârı divşürenler bu su ile yunur sanur Erden himmet olmayınca 'ömür geçer yunmayısar 5 Yûnus imdi sen Hakka ir dün ü gün gönlün Hakka vir Gönül gözi görmeyince bu baş gözi görmeyiser F. 67a, T. 8a, YE. 35a. 22 Yûnus Emre Dîvânı 25 1 'Işk makâmı 'âlîdür 'ışk kadîm ezelidür 'Işk sözini söyleyen cümle kudret dilidür 2 Dinleyen ol işiden ol gören ol gösteren ol Her sözi söyleyen ol sûret cân menzilidür 3 Sûret söz kanda buldı kanda sözi iş oldı Sûrete kendü geldi dil hikmetün yolıdur 4 Sûretler ün diyemez söz kendüsüz söylenmez İşler hicâbsuz olmaz risâlet hâsılıdur 5 Bu bizüm 'işretümüz oldur bu lezzetümüz îçüp esridügümüz 'ışk şerbeti gülidür 6 Anı ana dirsin anun söyleyen ol söz anun Ol bizümdür biz anun gayri teşbih dilidür 7 Yûnus sözin tak kılan görmedi münkir olan 'Ömrin zulmete salan ma'rifet yohsulıdur F. 67b, YE. 36a, A. 7. 26 1 İy beni 'ayıblayan gel beni 'ışkdan kurtar Ger elünden gelmezse söyleme fâsid haber 2 'Âşıklarun ahvâli ma'şûk katında biter Sözün var ana söyle benüm elümde ne var 3 Dost yüzinden nikâbı her kim giderdiyise Hicâb kalmadı ana ayruk ne hayr u ne şer 4 Hiç kimesne kendüden hâlden hâle gelmedi 'Âşıklarun cânına ma'şûka urur minkâr Dr. Mustafa Tatcı 23 5 Kim ki 'ışk kadehinden bir zerre içdiyise Ana ne 'akl u ne us ne esrük ü ne humâr 6 Tek ben degilem 'âşık ol ma'şûk nazarında 'Işk yolına cân fıdî benüm gibi sâd-hezâr 7 'Âşıklarun hâlini 'âşık olanlar bilür 'Işk bir gizlü haznedür gizlü gerekdür esrâr 8 Korkaram söylemeğe şerî'at edebinden Yohsa eydeydüm sana dahi ayruksı haber 9 Kim vire bu dilile ol ma'şûkadan haber Meğer ol kimseler kim cân içinde cânı var 10 Yûnus ölürse ne gam 'ışk içinde kardaşlar 'Işk yolına uyagan ma'şûk burcında togar F. 66a, T. 7b, YE. 32b, NO. 191b, RY. 62b, K. 96a, A. 7, Ç. 16b. 27 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bir kişiden sorgıl haber kim ma'nîden haberi var Bir kişiye virgil gönül cânında 'ışk eseri var 2 Şunun ki taşı hoş durur bilün kim içi boş durur Dün-gün öter baykuş durur sanman bütün dîvân var 3 Bir devlengeç yuva yapar yürür ilden yavru kapar Togan deyinden sapar zir'elinde murdârı var 4 Yokdur toganla birliği ya Hakka lâyık dirliği Bir kişiden um erliği anun safâ-nazarı var 24 Yûnus Emre Dîvânı 5 Sûretile çokdur âdem değmesinde yokdur kadem Evvel-âhir ol pîş kadem bir Muhammed serveri var 6 İven yolı durur mîşe mîşe kolaydur kolmaşa Mîşe olan yirde paşa hârâmî çok anterî var 7 Şeyh ü dânişmend ü velî cümlesi birdür er yolı Yûnus'dur dervişler kulı Tapduk gibi serveri var F. 68a, T. 8b, NO. 191b, YE. 28a, Rt. 4, Ç. 56. 28 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 îy 'ışk eri aç gözüni yir yüzine kılgıl nazar Gör bu latif çiçekleri bezenüben Hakka gider 2 Bunlar yazın bezenüben dostdan yana uzanuban Bir sor ahi bunlara sen kancarudur 'azm-i sefer 3 Her bir çiçek bin nâzıla öger Hakkı niyâzıla Her murgı hoş âvâzıla ol pâdişâhı zikreder 4 Öger anun Kâdırlıgın her bir işe hâzırlıgın İllâ 'ömür kâsırlıgın anıcagız rengi döner 5 Rengi döner günden güne toprağa dökilür gine 'İbret durur anlayana bu 'ibreti 'ârif tuyar 6 Bu sırrı ger tuyayıdun ya bu gamı yiyeyidün Yiründe eriyeyidün gideydi senden kâr u bâr 7 Ne gelmegün gelmek durur ne bilmegün bilmek durur Son menzilün ölmek durur tuymadun 'ışkdan bir eser 8 Bildük gelen geçerimiş konan girü göçerimiş 'Işk şerbetin içerimiş her kim bu ma'nîden tuyar Dr. Mustafa Tatcı 25 9 Yûnus bu sözleri kogıl kendözünden elün yugıl Senden ne gele bir digil çün Hak'dan ola hayr u şer F. 68b,T. 9a, YE. 36a, RY. 24b, K. 155a, HB. 12a, A. 8. 29 1 Söylememek harcısı söylemegün hâsıdur Söylemeklik harcısı gönüllerim pâsıdur 2 Bu gönüller pâsını yuyuban gidermeğe Şol sözi söylegil kim sözün hülâsasıdur 3 Sözi togrı diyene Kuli'l-Hak didi Çalap Bunda yalan söyleyen yarın utanasıdur 4 Yitmiş iki millete birligile bakmayan Şer'ile evliyâsa hakîkatde 'âsîdür 5 Şer'ile hakîkatün vasfını eydem sana Şerî'at bir gemidür hakikat deryâsıdur 6 Niçe ki muhkemise tahtaları geminün Mevc urıcagaz deniz anı uşanasıdur 7 Şûrîde olanlarun bî-nihâyet dünyâda ' Akl u gönül fehm ü cân fikir anun nesidür 8 Biz tâliblerüz her dem 'ışk sebakın okuruz Tanrı virür sebakı 'ışk hod müderrisidür 9 Bundan içerü haber işit eydeyin iy yâr Hakîkatün kâfiri şer'ün evliyâsıdur 1 Geyiklü Baba bize bir kez nazar kılaldan Hâsıl oldı Yûnus'a her ne ki vâyesidür 26 A. 9. Yûnus Emre Dîvânı F. 69b, T. 9b, NO. 188a, RY. 46b, YE. 30b, K. 127a, Rt. 33, 30 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 1 Bu yoklık yolına bugün bize yoldaş olan kimdür İlümüze gönilelüm sorun kardaş olan kimdür 2 Ne kalduk işbu iklimde agrr yüklenin allında Bu yükleri bu yaplarr döküp hâldaş olan kimdür 3 Seni bunda viribidi teferrüc eylegil didi Sen ev yaparsın iy hâce evi tarâş olan kimdür 4 Bu Ferş'i gördük aldanduk henüz 'Arş'a iremedük Bu 'Arş'a Ferş'e iy hâce gör e ferrâş olan kimdür 5 Gelünüz gidelüm gelün ki Yûnus geçdi gönildi Ayaklara düşer Yûnus bu yola baş olan kimdür F. 70b, T. 10a. 31 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Benem sâhib-kırân devrân benümdür Benem key pehlevân meydân benümdür 2 Harâmîden benüm korkum kayum yok Bu zûr u bu kuvvet Hak'dan benümdür 3 Ebu Bekr ü 'Ömer ol dîn ulusı 'Aliyy-i Murtaza 'Osmân benümdür 4 Topı kim alısar çevgânumuzdan Bu çevgân topıla meydân benümdür Dr. Mustafa Tatcı 27 5 Bana gelsün yohsul olan bay ola Bu mâl u ser-mâye dükkân benümdür 6 Hasan'dur cismüm içre nûr-ı îmân Hüseyn-i sâhibü'l-'irfân benümdür 7 Yûnus'am ben Yûnus iş bu cihânda Benem sultân kulı sultân benümdür F. 71a, T. 10b, YE. 35a, NO. 193b, Rt. 4, Ç. İla. 32 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Nisâr ol 'âşık cânına ki dostıla visâli var Cânı birdür ma'şûkıla dahi ne dürlü hâli var 2 Cân u gönül 'akl u fehim nisâr olsun ma'şûkaya Pes 'âşıkun andan ayru dahi ne mülk ü mâlı var 3 Bu yir ü gök ü 'Arş u Ferş 'ışk dadıyıla kâyımdur Bünyâdı 'ışkdur 'âşıka her bir arada eli var 4 'Âşıklarun ne kim varı tecrîd gerekdür arada Her nesneye ol hükm ider her yol içinde yolı var 5 Bâkî dirlik seven kişi gerek tuta 'ışk eteğin 'Işkdan artuk her nesnenün degşirilür zevâli var 6 'Âşıklara iş bu sûret meselâ bir gönlek gibi Yüz bin gönlek eskidürse 'âşıklarun muhâli var 7 Niçeler ey dür Yûnus'a çün kocaldun 'ışkı kogıl Rûzigâr uğramaz 'ışka 'ışkun ne ay u yılı var F. 71b, T. 10b, YE. 36b. 28 Yûnus Emre Dîvânı 33 1 Ko ölmek endîşesin 'âşık ölmez bâkîdür Ölmek senün nen ola çün cânun İlâhîdür 2 Ölümden ne korkarsın korkma ebedî varsın Çün kim işe yararsın bu söz fâsid da'vîdür 3 Nazar kıl bu gevhere ya bu bir gizlü nûra Nûr kaçan yavı vara çün Hak nazar-gâhıdur 4 Kâlû belâ dinmedin kadîmden bileyidük Key anlagıl neydügin bilişün kandagıdur 5 Şükr eylegil Hâlik'a ol durur Hayyü'l-Bekâ Ana varursın mutlaka bâri şükrle varı dur 6 Ezelî bilişidük birliğe yitmiş idük Sen bu sûrete bakma vücûd cân vi'âsıdur 7 Bu ezelî birliği yâ bu cihân dirliği Yâ bu gönül birliği bil kudret budagıdur 8 Yadlık yokdur bilene dirlik tuta gelene Bilelik söyleyene vuslat yolı kavîdür 9 Hükm-i revân mülkine ol işi kendü bile Çün iş geldi hâsıla bu mülk varlık evidür 10 Yûnus beşâret sana gel dirler dostdan yana Külli şey 'in yerci 'ilâ aslih söz aslıdur F. 76b, T. 13b, NO. 182a, YE. 27a, K. 77a, Ç. 7a, M. 12. 34 1 Cân bir ulu kimsedür beden anun âletidür Her ne lokma yirisen bedenün kuvvetidür Dr. Mustafa Tatcı 29 2 Ne denlü yirisen çok ol denlü yürisen tok Câna hîç assı yok hep sûret maslahatıdur 3 Bu cân ni'meti kanı gelün bulalum anı Asâyiş kılan cânı evliyâ sohbetidür 4 Sohbet cânı semirdür hem 'âşıkun 'ömridür Hak Çalab'un emrile erenün himmetidür 5 Erenün yüzi suyı himmeti ' Arş'dan ulı Kimi görsen bu hûlı eren 'inâyetidür 6 'İnâyet anun işi anlamaz değme kişi Bilgil bu hümâ kuşı 'âşıklar devletidür 7 Yûnus'un yanar içi kamudan gönli kiçi Soya sayılmamak suçı erenün himmetidür F. 73a., T. 11b, DTCF. 11b. 35 1 Hak'dan yığar ol seni nen varışa vir gider Ne beslersin bu teni sinde kurd kuş yir gider 2 Ölene bak gözün aç dökülür sakal u saç ilan çıyan gelür aç yiyüp içüp sir gider 3 Bize bizden ulular inen eyü hûlular Ol eyü 'amellüler haber böyle dir gider 4 Kesgil harâmdan elün kesgil gaybetden dilün ' Azrâîl el'irmedin bu dükkânı dir gider 5 Ecel irer kurur baş tiz dükenür uzun yaş Düp düz olur tag utaş gök dürilür yir gider 30 Yûnus Emre Dîvânı 6 Çün cân ağdı Hazret'e yarak it âhirete Tanla turan tâ'ate Tanr' evine ir gider 7 îy Yûnus sen ölicek sinün nûrla tolıcak îmân yoldaş olıcak âhirete şîr gider F. 74b, T. 12b, YE. 26a, K. 60a, M. 5. 36 1 Cânını 'ışk yolına virmeyen 'âşık mıdur Cehd eyleyüp ol dosta irmeyen 'âşık mıdur 2 'Işk kadehinden içüp nefs dileğinden geçüp Hak yolına er gibi turmayan 'âşık mıdur 3 Dost sevgüsin gönülde cânıla berkitmeyen Tûl-ı emel defterin dürmeyen 'âşık mıdur 4 Dâyim riyâzât çeküp halvetlerde diz çöküp Hak dîdârı eserin görmeyen 'âşık mıdur 5 'Işka tanışık sığmaz değme cân göğe ağmaz Pervâne gibi oda yanmayan 'âşık mıdur 6 Kişi dertlü olıcak dermân istegen olur Kendü derdi dermânın sormayan 'âşık mıdur 7 İy Yûnus sen dostunun cefâsına katlangıl Yüreğine 'ışk okın urmayan 'âşık mıdur F. 74b, T. 12a, YE. 34b, RY. 39b, K. 185a, A. 10, M. 65. 37 1 Ger vuslata irdünise bu derdile fırâk nedür Dostı yakın gördünise bu bakdugun ırak nedür Dr. Mustafa Tatcı 31 2 Vuslat eri olan kişi gerek varlıkdan mahv ola İş bu yola girmeklige bir görelüm yarak nedür 3 Vuslat eri oldunısa göz hicâbın bildünise Dostı 'ıyân gördünise bu varlığı bırak nedür 4 'İlim hod göz hicâbıdur dünyâ âhret hisâbıdur Kitâb hod 'ışk kitâbıdur bu okunan varak nedür 5 Zinhâr gözüni açagör nefs duzagını seçegör Dost mahfiline geçegör andan yigrek turak nedür 6 Eydürsin kim gözüm görür da'vîyi ma'nîye irür Gündüz güneş şû'le virür gice yanan çerâk nedür 7 Yûnus dir eşkere nihân Hak toludur iki cihân Gelsün berü dosta giden Hür u Kusûr Burâk nedür F. 77b, T. 14a, NO. 182a, YE. 27b, K. 81b, Ç. 8b, A. 8. 38 1 Hakîkatün ma'nîsin şerh ile bilmediler Erenler bu dirliği riyâ dirilmediler 2 Hakikat bir denizdür şerî'atdur gemisi Çoklar gemiden çıkup denize talmadılar 3 Bular geldi tapuya şerî'at tutdı turur İçerü girübeni ne varın bilmediler 4 Şerî'at oğlanları bahis da'vî kılurlar Hakikat erenleri da'vîye kalmadılar 5 Dört kitâbı şerh iden 'âsîdür hakîkatde Zirâ tefsir okuyup ma'nîsin bilmediler 32 Yûnus Emre Dîvânı 6 Yûnus adun sâdıkdur bu yola geldünise Adın degşürmeyenler bu yola gelmediler F. 78a, T. 14b, NO. 182a, K. 87b, B. 48a, YE. 31b, Rt. 6, A. 8, Ç. 13b. 39 1 Koyup gel nakş u nigâr nakşa yol virme zinhâr Nakşıla yola giren 'âkıbet dünyâ sever 2 Dünyâyı bırak elden dünyâ hicâb bu yolda Biz velîden nebiden eyle işitdük haber 3 Yâ sevgil dünyâ dutgıl yâ gelgil yol iletgil İki da'vî bir ma'nî bu yolda sığmaz dirler 4 Geç mahlûk tâ'atından göz ırma dost katından Aldanma fâni nakşa fâni nakşı n'iderler 5 Kalma bu değme renge yüz bin yıllık fersenge İki cihân bir adım şaşurmadın adarlar 6 Bu devrândan ötegör kervân gitdi yitegör Korku var sağda solda kayıkmadın giderler 7 Yaban yolın gözetme yol evde taşra gitme Cân yolı cân içinde cân râzını cân tuyar 8 Cân râzını cân bile cân râzın virmez dile Girçek 'âşık dostıla yalanı kaçan söyler 9 Evvel kadîmden berü vahdet evine gelen Ref i gider içerü Yûnus taşra bî-haber F. 78b, T. 15a, NO. 183a, YE. 32a, K. 87b, Ç. 16b, M. 17. Dr. Mustafa Tatcı 33 40 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Merdân-ı Hak bu dünyâda maksûdlara kalmadılar Mülk-i bekâ bulmış iken meyl-i fenâ kılmadılar 2 Ma'lûmdur ahî yol eri Mevlâ'yıçün n'itdükleri Mihnet içinde her biri miskin olup gülmediler 3 Müştâklarun oldur işi müdâm akar gözi yaşı Mutlak Hak'ı seven kişi mâla câna kalmadılar 4 Meşhûr olup geldi yola Mansûr olan derdi bile Mecnûn misâl oldı dile ma'şûkdan ayrılmadılar 5 Mahkûmısan sen bu işe münkir gibi dime n'işe Müşkili yok başdan başa mü'min olan ölmediler 6 Mahlûk bilüsinden geçen Mi'râc dapa oldur uçan Ma'nî şarâbını içen mestlikden ayılmadılar 7 Menzil bu 'ışkdur Yûnus'a minnet şükür yüz bin Hak'a Menzil bulan buldı mülke medhile ırılmadılar B. İla, DAY. 58. 41 1 İy bana eyü diyen benem kamudan kemter Şöyle mücrimem yolda mücrimler benden server 2 Benüm gibi mücrim kul gel iste bir dahi bul Dilümde 'ilm ü usûl gönlüm de dünyâ sever 3 Zâhirüm eyü adda gönlüm fâsid tâ'atda Bulunmaya Bagdâd'da bencileyin bir 'ayyâr 34 Yûnus Emre Dîvânı 4 Taşum biliş içüm yâd dilüm hoş gönlüm mürted Yavuz işe eyü ad böyle fitne kanda var 5 Taşum göyner içüm ham dirligüm budur müdâm Yol varmadum bir kadem ' Arş'dan virürem haber 6 Hırkam suçuma perde endîşem fâsid yirde Gönlüm ayruk bâzârda dilümde sözüm esrâr 7 Kime kim öğüt virdüm ol Hakk'a irdi gördüm Bana benüm öğüdüm hiç eylemedi eser 8 Dakındum şeyhlik adın kodum ma'şûk tâ' atın Virdüm nefsün murâdın kanı Hakk'ıla bâzâr 9 Yayıldı Yûnus adı suç dur cümle tâ 'atı Çalab'um 'inâyeti suçın geçüre meğer F. 75a, T. 13a, YE. 31a, K. 63b, B. 10a, Rt. 5, M. 6, Ç. 16a. 42 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İy sözlerim aslın bilen gel di bu söz kandan gelür Söz aslını anlamayan sanur bu söz benden gelür 2 Söz var kılur gönüli şâd söz var kılur bilişi yad Eger horluk eger 'izzet her kişiye sözden gelür 3 Söz karadan akdan degül yazup okımakdan degül Bu yüriyen halkdan degül Hâlik âvâzından gelür 4 Ne elif okıdum ne cim ne varlıkdandur kelecim Bilmeye yüz bin müneccim tâli'üm ne ılduzdan gelür 5 Şüle bize aydan degül 'ışk eri bu soydan degül Rızkumuz bu evden degül deryâ-yı 'ummândan gelür Dr. Mustafa Tatcı 35 6 Evvel gönül levhinde Hak yazmışıdı çün bir varak Bu şimdi okınan sebak ezel-i âzâldan gelür 7 Evvel hitâb kılur câna cânı andan gelür tene Biz âletüz bahâne ayruk ne elümüzden gelür 8 'Aklumuz ol levhe bakar gizli marazlarımı açar Söz gelür gönlüme akar söz dile ansuzın gelür 9 Biz bir bahâne arada ayruk di elden ne gele Hak çün emir eyler câna bu keleci andan gelür 10 Yûnus bu derd ile âh it kahr evinde neyler râhat Bu derde dermân keferet bir âh ile sûzdan gelür F. 72B, T. 1 İB, NO. 188a, YE. 37a, A. 3. 43 1 İşidün iy ulu kiçi size benüm haberüm var Zihî devlet benüm bugün kim senün gibi yârüm var 2 Yürürisem önümdesin söylerisem dilümdesin Oturursam yanumdasın ayrukda ne bâzârum var 3 Ne yüriyem ne hod ârâm ne ırak sefere varam Çünki dostı bunda buldum ayruk neye seferüm var 4 Irak yola bâzirgânlar assı itmeğe giderler Çün gevher elümde durur di ayruk ne bâzârum var 5 Miskin Yûnus'un bu cânı şol dosta ulaşalıdan Dem-be-dem arturur 'ışkı ulu yirden tîmârum var F. 72a, T. İla, RY. 6b, YE. 37a, NO. 189b, K. 151b, Rt. 6, M. 46, Ç. 5a. 36 Yûnus Emre Dîvânı 44 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İsteyelüm iş ıssını bulı görelüm kandadur Cân kulagıla dinlersen iş bu sözüm turvandadur 2 Alıgörün turvandadan 'ışk eridür anı tadan Bunda boyun buran âdem Hak katında dermândedür 3 Kişi gerek bile anı hem uyanık ola cânı Bilürsin dünyâ seveni baykuş gibi vîrândadur 4 Baykuş çagırur vîrânda kimse murâd almaz anda Eyü 'amel ide görün ol Hak terâzû andadur 5 Varıcagız terâzûya Hak kendü bakar yazuya Göricek taglar eriye ol zebânîler andadur 6 Biti sumla elüne itdügün gele yoluna Tanuklar bile bulına dostun düşmenün andadur 7 Terk idesin taht u tâcı bilesin itdügün göçi Muhammed Hak yalvarıcı şefâ'atçimüz andadur 8 İy Yûnus sen 'âşıkısan îmân biligin berk kuşan Varlıgun degşür yokluğa cümle eksüklük sendedür F. 76a, T. 13b, YE. 27a, NO. 189b, K. 72b, Rt. 34, Ç. 6b. 45 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Muştulanuz 'âşıklara bu 'ışk ulu devlet olur 'Işk kime kim irdiyise cânında bil 'işret olur Dr. Mustafa Tatcı 37 2 Her sevdügi terkin ura kayıkmaya değme yana Her dem anun seyrân-gehi hem zât u hem sıfât olur 3 Seyri içinde çâbük-bâz fikri dâim nâz u niyâz Çün sa'âdet oldı hem-râz hezârân münâcât olur 4 Müşâhade kapar anı hem bî-karâr olur cânı Her dem da'vîsüzdür ma'nî bi-dirîg u râhat olur 5 Ol bî-nişândur cihândan ne diyelüm dilmüz andan Ol 'âlim ü deyyân zât her zât içinde zât olur 6 Buhl u tama' sığmaz ana 'izzet de kaldı bir yana Yol bulımaz hırs u hevâ kimde ki bu devlet olur 7 Ol işlere eli iren Hak 'ışkına gönül viren Dostını yüze yüz gören cümle varlıkdan mât olur 8 Kime indiyse ol nüzûl ana gelür cümle usûl Ta'ziyete varurısa ol ölüye rahmet olur 9 Yûnus erdür nihâyetsüz 'ışk andan dahi gâyetsüz Ne gâyet var ne nihâyet kamusı bir Hazret olur F. 88a, T. 20a YE. 39a, RY. 56a, K. 154a, M. 48, A. 6. 46 1 Bu vücûdum şehrine bir dem giresüm gelür İçindeki sultânun yüzin göresüm gelür 2 İşidürem sözini göremezem yüzini Yüzini görmeklige cânum viresüm gelür 3 Ma'şûka halvetinün yidi kapusı vardur Ol kapudan içerü seyrân kılasum gelür 3 8 Yûnus Emre Dîvânı 4 Her kapuda bir kişi yüz bin çerisi vardur 'Işk kılıcın kuşanup cümle kırasum gelür 5 Erenlerim sohbeti arturur ma'rifeti Bî-derdleri sohbetden her dem süresüm gelür 6 Leylî-i Mecnûn benem şeydâ-yı Rahmân benem Leylî yüzin görmeğe Mecnûn olasum gelür 7 Dost oldı bize mihmân bunca yıl bunca zamân Gerçek îsmâîl gibi kurbân olasum gelür 8 Erenlerim nazarı toprağı gevher eyler Erenler kademinde toprak olasum gelür 9 Yârimden elçi gelür cânumdan ulak diler Merkebden inübeni yayan varasum gelür 10 Miskin Yûnus 'un nefsi dört tabî' at içinde 'Işkıla cân sırrına pinhân varasum gelür F. 83b, T. 18a, YE. 40b, NO. 189a, Rt. 36, A. 7. 47 1 Yandı yüregüm dutuşdı bagrum cigerüm kebâb durur 'Âşıklarun şerbetleri bu derdüme sebeb durur 2 Bir niçeleri 'ışk düzer bir niçeleri 'ışk bozar Bir niçeler esrük gezer eyle kim var harâb durur 3 'Işkıla çalındı kalem 'ışka yesir durur âlem 'Âşıklar arasında Cebrâîl dahi hicâb durur 4 Medreseler müderrisi okumadılar bu dersi Şöyle kaldılar 'âciz bilmediler ne bâb durur Dr. Mustafa Tatcı 39 5 ' Azâzîl da'vî kıldı da'vîsi yalan oldı Yalan da'vî kılanlarım pes cezâsı 'azâb durur 6 Ölmez bu 'ışk bilişleri esrük meclis serhoşları Dâ'im bunlarun işleri ceng ü şeşte rebâb durur 7 Yûnus imdi miskin olgıl hem miskinlere kul olgıl Zira miskin olanları arzûlayan Çalap durur F. 84b, T. 18b, DTCF. 18b. 48 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Senündür pâdişâhlık kudretün var Yaratdun yiri gögi heybetün var 2 Nişânsuzın nişânun kimse bilmez Egerçi bî-nihâyet âyetün var 3 Niçe ey de bile dil niteligün Dile getirmeğe bin-bir adun var 4 Ne oran u kıyâs ne nakş u nişân Ne miyân u kenâr nihâyetün var 5 Ne reng ü şekl ü hem ne cism ne hod resm Ne kadd ü kâmetün ne sûretün var 6 Bu cümle ins ü cinne rahmetlinden 'İnâyet veçhile hoş himmetün var 7 Ne dünyâ âhiret ne Kâf u ne Kâf Bular katre deryâ melekûtun var 8 Ne hod var intihâ ne had mekân hem Ne bir eniyetün keyfıyetün var 40 Yûnus Emre Dîvânı 9 'Akıllar mât olur niteligünden Ki bir zerrede bin bin 'ibretün var 1 Ser-â-ser toptolu yir ü gök üzre Yürür bu kudretün hoş milketün var 1 1 Senündür 'Arş u Kürsî Levh ü Kalem Döner çarh yer tutur hoş hikmetün var 12 Bu yüz yigirmi dört bin nebilerle Bile Mi'râc u Tür münâcâtun var 1 3 Musahhardur kamu emrün içinde Cem'î kullanana mürüvvetün var 14 Dört yüz kırk dört tabakât evliyâya Virilmiş anlara kerâmetün var 15 Altı bin altı yüz altmış altı Okınur halk üzere âyetün var 16 Degül Yûnus'a bes yâ Rahmeti çok Kamu günâhlulara rahmetün var F. 85a, T. 18b, NO. 181b, K. 56a, M. 3, DTCF. 18b. 49 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Hak bir gönül virdi bana hâ dimedin hayrân olur Bir dem gelür şâdî olur bir dem gelür giryân olur 2 Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmış gibi Bir dem beşâretden togar hoş bâgıla bostân olur Dr. Mustafa Tatcı 41 3 Bir dem gelür söyleyemez bir sözi şerh eyleyemez Bir dem dilinden dür döker dertlülere dermân olur 4 Bir dem çıkar 'Arş üzere bir dem iner tahte's-serâ Bir dem sanasın katredür bir dem taşar 'umman olur 5 Bir dem cehâletde kalur hiç nesneyi bilmez olur Bir dem talar hikmetlere Câlinûs u Lokmân olur 6 Bir dem dîv olur ya peri vîrâneler olur yiri Bir dem uçar Belkîs'ıla sultân-ı ins ü cân olur 7 Bir dem görür olmış gedâ yalın tene geymiş 'abâ Bir dem ganî himmet ile Fagfûr u hem Hakân olur 8 Bir dem gelür 'âsî olur Hak zihnini yavı kılur Bir dem gelür kim yoldaşı hem zühd ü hem îmân olur 9 Bir dem günâhın fıkr ider tos-togru Tamu'ya gider Bir dem görür Hak rahmetin Uçmaklar'a Rıdvân olur 10 Bir dem varur mescidlere yüzin sürer anda yire Bir dem varur deyre girer İncîl okur ruhbân olur 1 1 Bir dem gelür Mûsâ olur yüz bin münâcâtlar kılur Bir dem girer kibr evine Firavn'ıla Hâmân olur 12 Bir dem gelür 'îsâ gibi ölmişleri diri kılur Bir dem gelür güm-râhleyin yolında ser-gerdân olur 13 Bir dem döner Cebrâîl'e rahmet saçar her mahfile Bir dem gelür güm-râh olur miskin Yûnus Hayrân olur RY. 31a, Rt. 7, Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442, s. 97). 50 Mefâ'îlün Mefa'ilün Fe'ûlün 42 Yûnus Emre Dîvânı 1 Benüm gönlüm gözüm 'ışkdan toludur Dilüm söyler yari yüzüm suludur 2 Öd ağacı bigi yanar vücûdum Dütünüm göklere seher yilidür 3 Çokal-cevşen bu 'ışk odına döymez Okı câna batar katı yalıdur 4 Senün 'ışkun deniz ben bir balıcak Balık sudan çıka hemen ölidür 5 Okuram şâhumı kendü dilümce Şâhum eydür bana her dem geli dur 6 Seni sevenlerim ola mı 'aklı Bir dem usluyısa her dem delidür 7 Yûnus sen Tapduk'a kılgıl du'âlar 'Âşıklar meydânı ' Arş'dan uludur F. 86a, T. 19a, RY. 9b. 51 1 İy dost seni severem cân içre yirün vardur Dün-gün uyumaz oldum 'acâyib hâlüm vardur 2 Sen güli görür iken dikene sunma elün Düşmândan ne korkarsın çün togrı yârün vardur 3 Düşmânlar eydür bana söz dimek kandan sana Bana söz dimek kandan benüm üstâdum vardur 4 Ele getürdügüni miskinlere harceyle Niçe çok yaşarısan sonucı ölüm vardur Dr. Mustafa Tatcı 43 5 Bunda kendözin gören ol durur yolda kalan Benüm bir karıncaya va'llâh isnâdum vardur 6 Tanla turıgelicek bülbülleyin söylerem Gönülde ma'nî biter dertlü cigerüm vardur 7 Yûnus Emre kendözün toprağa urgıl yüzün Ma'şûkaya yaraşur bir miskînligüm vardur F. 86b, T. 19b, RY. 43b, YE. 40b, 34b, K. 122a. A. 4. 52 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Sensin benüm cânum cânı sensüz karârum yok durur Uçmak' da sen olmazısan va'llâh nazarum yok durur 2 Baksam seni görür gözüm söylerisem sensin sözüm Seni gözetmekden dahi yigrek şikârum yok durur 3 Söylerisem dilümdesin ger tek tursam gönlümdesin Gönlüm gözüm seni sever ayruk nigârum yok durur 4 Çün ben beni unutmışam şöyle ki sana gitmişem Ne kâlde ne hâldeyisem bir dem karârum yok durur 5 Eger beni Cercîs'leyin yitmiş kez öldürürisen Dönem girü sana varam zîrâ ki 'ârum yok durur 6 Seni gördüm güneş gibi Cennet bana zindân gibi Cennet'üne zâhidün ko Uçmak' da arzûm yok durur 7 Yûnus dahi 'âşık sana göster dîdârunı ana Yârüm dahi sensin benüm ayruk dîdârum yok durur F. 87b, T. 20a, YE. 40a, A. 6. 44 Yûnus Emre Dîvânı 53 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Eydivirem ne kıldugın benümile ol dil-pezîr Her dem yini şîveyile beni yini kılur esîr 2 Her kancanı bakarısam oldur gözüme görinen Ol serverün lutfı bizi bu veçhile kıldı basîr 3 'Ömrüm niçe olunsa âzâdlıgum muhâl durur Sayyâd elinden kim alur duzaga düşicek nahcîr 4 'Âkilisen gelüp bana niteliğin sorma anun Niçe nişân eydibilem misli yog anun bî-nazîr 5 Va'de olundı kamuya kim göreler yarın anı Benüm yârüm bunda durur bunda göründi ol Kadir 6 Yûnus teveccüh ideli Ka'be-i 'ışka cânilen Oldı mugaylân dikeni ayağı altında harîr F. 89b, T. 21a, K. 64b, Ç. 16b, DTCF. 21a. 54 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İy dün ü gün Hak isteyen bilmez misin Hak kandadur Her kandasam anda hâzır kanda bakarsam andadur 2 İstemegil Hak'ı ırak gönüldedür Hakka turak Sen senligün elden bırak tenden içerü cândadur 3 Gir gönüle bulasın Tür sen-ben dimek defterin dür Key güher er gönlindedür sanma ki ol 'ummândadur Dr. Mustafa Tatcı 45 4 01 'ummânda yüz bin güher bir katreye benzer tamâm 01 câna yok zamân-zevâl zevâlli cân hayvândadur 5 Her kanda ki gözin baka Çalap hâzırdur mutlaka Şol cân ki tapmadı Hak'a assısı yok ziyândadur 6 Eyle sûretüni vîrân cân sırrıdur ana iren Bâtın gözidür dost gören zâhir gözi yabandadur 7 Çün sûretün vîrân ola gönlün bâgı cinân ola Cânun genci vîrân ola çünki bu gene vîrândadur 8 Her kim gaflet içre geçer cânı zevâl suyın içer Derviş sırrı 'Arş'dan uçar gerçeği yir yüzindedür 9 Miskin Yûnus gözün aç bak iki cihân toptolu Hak Sıdk odına gümânı yak ol eşkere pinhândadur F. 92b, T. 23a, NO. 190a, YE. 38a, Rt. 7, A. 5. 55 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 1 Firâkun bagrumı taglar ne bilsün kadrimi sağlar Seni görmeyeli dostum bu gözüm kanlı yaş ağlar 2 Akar yaşum sele benzer 'ömür geçer yile benzer Güler yüzün güle benzer ne bilsün geçe bu çağlar 3 Gülün bülbül olur yâri anuniçün kılur zârı Gülistândur anun yiri makâm olmaz ana bâglar 4 Balı yağı n'ider bülbül din ana karşu gülsün gül 'Âşık yükini şöyle bil ki çekmedi yüce taglar 5 'Âşık 'ışkun yükin çeker yücelerden yüce çıkar Görür dost yüzine bakar gönül ma'şûkına bağlar 46 Yûnus Emre Dîvânı 6 Derviş Yûnus hönı geldi teveccüh ma'şûka kaldı Gönülde sevdügin buldı anunla gönlüni bağlar NO. 194b. 56 1 Eger gerçek 'âşıkısan boynundagı menşûr nedür Hak yolına sâdıkısan yanlış sanu tezvir nedür 2 Sımak gerek gönlün bûtın fâsiddür cümle tâ'atün Geçmeyince 'ibâdetim Hak'dan sana ma'zûr nedür 3 Çün kim adın oldı fülân hep dirligün oldı yalan Disün bize ma'nî bilen hakîkatde mestûr nedür 4 Terk eylegil ten tertibin gider senden benlik adın İçün 'imâret olmadın taşundagı ma'mûr nedür 5 Eydürsin kim gözüm görür da'vîyi ma'nîye irür Gündüz güneş şû'le virür gice yanan ol nûr nedür 6 Günde birün gide turur konşun sefer ide turur Ecel bir bir yuda turur bu dünyâya mağrur nedür 7 Küfr ile tutdun dinüni vir yagmâya gümânunı Getür görelüm burhânun belki haber takrir nedür 8 Hiç yogıken oldun diri aç gözüni yolca yüri Anlayasın sen bu sırrı bellü haber manzûr nedür 9 Dahi yakın haber diyem anlayasın bellü beyân Nefs dileğin terk eyleyen ol ezelî mağfur nedür 1 Mü'minisen gelgil berü Cebbâr ola burç u bârû Fahr idelüm mürşidile ma'lûm ola münkir nedür Dr. Mustafa Tatcı 47 1 1 Bunda "Belî" diyen kişi anda tamâm olur işi Bizden nişân isteyene ol Hallâc-ı Mansûr nedür 12 Yûnus imdi söyle Hakk'ı Allah oldı sana sâkî Gider gönüldeki şeki elündeki menkûr nedür F. 90a, T. 21b, NO. 182b, YE. 26a, K. 59b, A. 4, Ç. 1 lb. 57 1 'Arifler ortasında sofîlik satmayalar İhlâsıla bu 'ışka riyâyı katmayalar 2 Ya bildügüni eyit ya bir bilürden işit Teslîmlik ucını tut sözi uzatmayalar 3 Kur'ân kelâmum didi gönüle evüm didi Gönül ev ıssın bilmez âdemden tutmayalar 4 Gönül sındı buludı hem Hakka yakınıdı Yine dikerem diyü bütüni yırtmayalar 5 Mumlu baldur şerî'at tortusuz yagdur tarikat Dost içün balı yağa pes niçün katmayalar 6 'Ârif cân virür tuymaz yalancı mâla kıymaz Yalanda gerçeği berâber tutmayalar 7 Kıymetin tuyarısan neye değer iş bu dem Erenlerim ma'nîsin almaza satmayalar 8 Miskin Âdem yanıldı Uçmak' da buğday yidi İşi Hak' dan bilenler şeytândan tutmayalar 9 Şîrîn hulklar eylegil tatlu sözler söylegil Sohbetlerde Yûnus'ı hergiz unutmayalar F.91a,T.22a,YE.33b,RY.23a,NO. 183a, K. 103a,B. 10a,Rt.3,A6. 48 Yûnus Emre Dîvânı 58 1 Bu semâ 'a girmeyen sonına peşmân olur İrişür bizümile ser-te-ser düşmân olur 2 Dostdur bizi okıyan üstümüze şakıyan Şimd'üç buçuk okıyan derin dânışmân olur 3 Dânışmânun câhili onamaz dervişleri Dervîşile dânışmân yavlak arışgan olur 4 Bir niçenün gönline şeytânlar tolup durur Erenler semâ'ına bunlar gülüşgen olur 5 Dânışmân oldı geldi okıdugında buldı Ehl-i derd dervişlere cânı karışgan olur 6 îy bî-çâre dânışmân eyit derviş dervîşân Dervişlere irişen işine peşmân olur 7 Yûnus eydür Mevlânâ epsem otur yiründe Bu sohbete döymeyen sonra savaşgan olur F. 88b, NO. 184a, YE. 25a, RY. 51b, K. 107b, B. 11b, A. 8. 59 1 'Işk erinün gönli tolu pâdişâhun haznesidür 'Işksuz âdem ne anlasun şerî'atun ma'nîsidür 2 'Işkdur 'âşıklar dermânı 'ışkdan hâsıldur murâdı 'Âşık kişinün sohbeti 'ışksuz kişiye belâdur 3 Kimi 'avret oğlan sever kimi mülk-hânumân sever Kim ser-mâye dükkân sever bu dünye hâlden hâledür 4 'Âşık bu dünyâyı n'ider 'âkıbet bir gün terk ider 'Işk eteğin dutmış gider her kim gelürse saladur Dr. Mustafa Tatcı 49 5 Bezm-i ezel' de pâdişâh elüme sundı bir kadeh îçeliden kıluram âh bilmezem ki ne belâdur 6 Çün ezelden Yûnus senün 'ışkıla esridi cânun Dergâhına her dem anun vâlih ü hayrân kala dur F. 92a, T. 22b, NO. 194a, RY. 22a, K. 101a, YE. 33a, M. 24, Ç. 8b. 60 1 İşidün iy ulular âhir zamân olısar Sag müsülmân seyrekdür ol da gümân olısar 2 Dânişmend okur dutmaz derviş yolın gözetmez Bu halk öğüt işitmez ne sarp zamân olısar 3 Gitdi begler mürveti binmişler birer atı Yidügi yohsul eti içdügi kan olısar 4 Ya'ni er gelmiş erden elini çekmiş şerden Deccâl kopısar yirden âhir zamân olısar 5 Aceb mahlûk irişdi göz yumuban dürişdi Helâl harâm karışdı assı-ziyân olısar 6 Birbirne yavuz sanur itdügin kala sanur Yarın mahşer güninde işi beyân olısar 7 İy Yûnus imdi senün 'ışkıla geçsün günün Sevdügün kişi senün cânuna cân olısar F. 91b, T. 22a, K. 35a, YE. 31a, RY. 49b, HB. 15a, B. 52b, M. 38. 50 Yûnus Emre Dîvânı 61 1 îy dost bunca kıyl u kâl ne maksûd hod bir haber durur Yâ bunca cüst ü cû nedür görene bir nazar durur 2 Taglar aşup berye söküp ırak yire emek döküp İstedügün bundayiken bu ne 'aceb sefer durur 3 Hiç ırak isteme anı cânından içerü cânı Senünle biledür anı görmemek bî-basar durur 4 Hiç varmagıl ırak sefer 'ömrün geçer ecel irer Dost bundadur halvet sever ne galaba haşar durur 5 Cânundan ol dahi yakın key edeb bekle key sakın Bilürisen dostlık hakin dâyim sana ol yâr durur 6 Dilün eydür Çalap hâzır pes kulagun niçün sağır Senün sözüne sen münkir va'llâh bu iş hatar durur 7 Sen uyursın ol uyanık eksügüni bilgil bayık Dahi niçe bulam tanık yoldaş u hem râz-dâr durur 8 Mescîd ü medrese sende sen yürürsin perâkende Irak kaldun bu erkânda katı bu iş düşvâr durur 9 Bu tevhîd tonını geyen varlığını yoga sayan İş bu yola kâyım turan mutlak bilün ol er durur 10 Ol işler tamâm olıcak ol düzenlik dirilicek Gözün hicâbın silicek yir-gök tolu dîdâr durur 1 1 Yûnus derdile girüben 'ışkun yolında dem-be-dem Varlığın yoga sayuban ma'şûka intizâr durur F. 93b, T. 23b, K. 119b, RY. 42a, YE. 30a, Rt. 5, M. 31, Ç. 11b. Dr. Mustafa Tatcı 51 62 Fe'ûlün Fe'ûlün Fe'ûlün Fe'ûlün 1 Ne bilsün bu 'ışkı usanlar-uyalar Ne döysün bu yola azıksuz yayalar 2 Gelün biz varalum Yûsuf ı görelüm Cemâli honından bin açlar toyalar 3 O vahdet ilinde diken yok gülinde Şeker çok dilinde yüzinde hayâlar 4 'Âşıklar tagında ma'şûklar bâgında Budak sürimişler duduksuz yayalar 5 Harâbâtîlerden göründi çün kim 'ışk N'iderler bu 'ân bu rengi yuyalar 6 N'olaydı ben anı göreydüm bu gözle Ne döysün bu gözler döyemez kabâlar 7 Bizi biz koyalum anlar biz olalum Birliği tuy anlar ikilik koyalar 8 Yûnus sen bir olgıl gönülde sır olgıl Ki derviş olanlar bu sırdan tuyalar RY. 17a, B. 16a. 63 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bu dünyâya gönül viren sonucı pişmân olısar Dünyâ benüm didükleri hep ana düşmân olısar 52 Yûnus Emre Dîvânı 2 îy dostını düşmân dutan gaybet yalan söz söyleme Bunda gammâzlık eyleyen anda yiri tar olısar 3 Çünki olısar yiri tar kazançlu kazancı kadar Mü'minlere geldi haber 'âşıklar dîdâr göriser 4 Maksûdumuz dîdârıdı şeyhümüz girçek er idi Evvel dahi ol varidi âhir dahi var olısar 5 Oldur âhir oldur ebed hem dillerde Küfven ahad Evliyâ geçdi dünyâdan bir sâ'at kime kalısar 6 Alun evliyânun elin togrı varun Hakk'un yolın Ma'nî budur bellü bilün bildüm diyen bilmeyiser 7 Yûnus imdi bildüm dime miskinliğe elden koma Kimde miskinlik varışa Hak dîdârın ol göriser YE. 28b, K. 179a, RY. 67a, M. 61. 64 1 Evliyâ'ya münkirler Hak yolına 'âsîdür Ol yola 'âsî olan gönüllerim pâsıdur 2 Tartduk bu 'ışk cefâsın tâ irince ma'şûka Zirâ ki ol dost benüm derdümün devâsıdur 3 Henüz bu yir olmadın gökler yaradılmadın Evliyâlar vatanı pâdişâh kal'asıdur 4 Mevlânâ Hudâvendgâr bize nazar kılalı Anun görklü nazarı gönlümüz aynâsıdur 5 Miskin ol yâre miskin gide senden kibr ü kin Rûzigâr gelür geçer pes kime kalasıdur Dr. Mustafa Tatcı 53 6 Geyiklü'nün ol Hasan söz eyitmiş kendüden Kudret dilidür söyler kendünün söz nesidür 7 Okıyuban yazmadın yanıluban azmadın Yûnus bu 'ışk sözini kim bildi bilesidür RY. 58b, K. 189b, YE. 23b, M. 67. 65 1 Bilür misüz iy yârenler girçek erenler kandadur Kanda baksam anda hâzır kanda istesem andadur 2 Kim ki dostı sevdi ise hânûmânı terk iylesün Değmeler dostı sevemez dostun sevgüsi cândadur 3 'Işksuzlara benüm sözüm benzer kaya yankusına Bir zerre 'ışkı olmayan bellü bilün yabandadur 4 Yalancılık eylemegil 'ışka yalandur dimegil Bunda yalan söyleyenün anda yiri zindândadur 5 İy kendözini bilmeyen söz ma'nîsin anlamayan Hak varlığın isterisen uş 'ilm ile Kur'ân'dadur 6 Allah benüm didügine virmişdür 'ışk varlığını Kime bir zerre 'ışk vire Çalap varlığı andadur 7 Niçeler eydür Yûnus'a kim kocaldun 'ışkı kogıl 'Işk bize yinile değdi henüz dahi turvandadur Rt. 17b, RY. 58b, YE. 24a, A. 5b, NO. 182b. 66 1 îşidün iy yârenler 'ışk bir güneşe benzer 'Işkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer 54 Yûnus Emre Dîvânı 2 Taş gönülde ne biter dilinde agu düter Niçe yumşak söylese sözi savaşa benzer 3 'Işkı var gönül yanar yumşanur muma döner Taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer 4 01 sultân kapusında ol Hazret tapusında 'Âşıklarun ılduzı her dem çavuşa benzer 5 'Aynı hırs ol olmışdur nefsine ol kalmışdur Kendüye düşmân olmış yavuz yoldaşa benzer 6 'Işkdur kudret körügi kaynadur 'âşıkları Niçe kapdan geçürür andan gümüşe benzer 7 'Âşık gönli dölenmez ma'şûkın bulmayınca Karârı yok dünyâda pervâzı kuşa benzer 8 Münkir sözini bilmez sözi ileri varmaz Neye teşbih idersin anlanmaz düşe benzer 9 Geç Yûnus endîşeden ne gerek bu pîşeden Ere 'ışk gerek önden andan dervişe benzer RY. 25b, YE. 29a, K. 156b, M. 49, Ç. 12a. 67 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Nâ-gehân cânân ilinden irdi bu câna haber Bu harâbât ikliminde eğlenme yüri kıl sefer 2 Bu harâbât iklimi anun melâmetdür tonı Dökilür kanlar saçılur sad-hezarân başı yiter 3 Bu yirün külhânları gülşenleridür 'âşıkun Anda bülbüller yakarlar 'ışk odına bâl u per Dr. Mustafa Tatcı 55 4 Yidi deniz gördüm anda birisi oddanıdı Bu harâbât ehlinün dirler yolı andan geçer 5 Gördüm anda takılur cân boynına zülfeyn-i dost Bir kıl ile sad-hezarân Mansûr'ı ber-dâr ider 6 Sordum anda var mıdur 'uşşâka bu bendden halâs Didiler kim yok durur urgan ucın dilber tutar 7 Şâh u sultân sohbetinde sürilür nûrdan kadeh Sâkiler çagrışup eydür dost elinden kim içer 8 Varlığın yagmâya virdi irdi ma'nâ-yı Resûl Ol kapudan gir içerü yüri var kıl a hazer 9 Yûnus'a sorarısan bu sözleri kandan alur Meğer ol dîvân-ı 'ışkun defterinden yâd ider Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442) s. 71 . 68 1 Dürlü dürlü cefânun adını 'ışk virmişler Bu cefâya katlanan dosta halvet irmişler 2 Her kim 'ışka irişe 'ışk anunla barışa Kim 'ışka müşteriyse cânına od urmışlar 3 Her kim 'ışka sataşdı ol dem kaynadı taşdı Kim delü dir kim uslu dört yanında turmışlar 4 'Işk durur âfet belâ döndürür hâlden hâle Dost elinden piyâle hoş melâmet olmışlar 5 'Işkdur Yûnus'un cânı başında ser-encâmı 'Işka münkir âdemi bu meydândan sürmişler 56 Yûnus Emre Dîvânı YE. 40a, RY. 65b, K. 177a. Rt. 8, M. 60. 69 1 Bu dünyânun meseli bir ulu şâra benzer Velî bizüm ömrümüz bir tiz bâzâra benzer 2 Her kim bu şâra geldi bir lahza karâr kıldı Girü dönüp gitmeği gelmez sefere benzer 3 Bu şârun evvel dadı şehd ü şekerden şîrîn Ahir acısını gör şu zehr-i mâra benzer 4 Evvel gönül almağı hûblara nisbet ider Âhir yüz döndürmeği 'acûz mekkâra benzer 5 Bu şârun hayâlleri dürlü dürlü hâlleri Aldamış gâfilleri câzû 'ayyâra benzer 6 Bu şârda hayâllerim haddi vü şumârı yok Bu hayâle aldanan otlar tavara benzer 7 Bu şârdan üç yol çıkar biri cennet biri nâr Birisinün arzûsı maksûd dîdâra benzer 8 Bu şârun sultânı var cümleye ihsânı var Sultânda bilişen yog iken vara benzer 9 Kendü mikdârın bilen bildi kendü hâlini Velî dahi 'ışkıla evvel bahâra benzer 10 Bî-çâre Yûnus'ı gör derdile hayrân olmış Anun her bir nefesi şehd ü şekere benzer YE. 38b, DAY. 48, Dîvân-ı Kaygusuz Abdâl, Berlin Nu: 4044) vr. 332a. Dr. Mustafa Tatcı 57 70 1 Dost senün 'ışkun okı key katı taşdan geçer 'Işkıma düşen 'âşık cânıla başdan geçer 2 'Işkıma düşenlerim yüreği yanar olur Kendüyi sana viren dükeli işden geçer 3 Dün ü güni zâr olur 'ışkunıla yâr olur Endîşesi sen olan cümle teşvîşden geçer 4 'Ariflere bu dünyâ hayâl ü düş gibidür Kendüyi sana viren hayâl ü düşden geçer 5 Dünyânun mahabbeti agulu aşa benzer Âhirin sanan kişi agulu aşdan geçer 6 Başında aklı olan âhrete 'amel itmez Hûrîlere aldanmaz gözile kaşdan geçer 7 Girçek âşık ol ola cân virmege ol ive Dostıla bâzâr içün niçe bin başdan geçer 8 Yûnus'un gönli gözi toludur Hak sevgüsi Sohbet ihtiyâr iden yâd u bilişden geçer NO. 190b, K. 186a, RY. 56b. 71 Mef ûlü Mefâ'îlün 1 Allah diyelüm dâim Allah görelüm n' eyler Yolda turalum kâ'im Allah görelüm n' eyler 2 Allah diyü kıl zârı Oldur kamunun varı 58 Yûnus Emre Dîvânı Andan umalum yarı Allah görelüm n' eyler 3 Çıkarmayanım dilden Ayrılmayanım yârdan Irılmayalum yoldan Allah görelüm n' eyler 4 Açlık sonı toklıkdur Toklık sonı yoklıkdur Bu yollar korkulıkdur Allah görelüm n' eyler 5 Sen sanmadugun yirde Nâgâh açıla perde Dermân irişe derde Allah görelüm n' eyler 6 Gündüz olalum sâ'im Gice olalum kâ'im Allah diyelüm dâim Allah görelüm n' eyler 7 Adı sanı dillerde Sevgüsi gönüllerde Şol korkulu yollarda Allah görelüm n' eyler 8 Adı sanı uşatdum Küfrünü suya atdum Miskinliğe el katdum Allah görelüm n' eyler 9 Her dem talalum bahre Aldanmayalum dehre Sabreyleyelüm kahra Allah görelüm n' eyler Dr. Mustafa Tatcı 59 10 'Âr-nâmusı bırakdum Külümi suya atdum Dervişliğe el katdum Allah görelüm n' eyler 1 1 Mecnûn gibi âvâre 'Âşık oluban yâre Di Yûnus sen bî-çâre Allah görelüm n' eyler 12 Yûnus sen anı sanma Bu 'ışk sana sendendür Cân kamuya andandur Allah görelüm n' eyler 13 N'itdi bu Yûnus n'itdi Bir togrı yola gitdi Pirler eteğin tutdı Allah görelüm n' eyler B. 13a, Rt. 3. 72 1 îy pâdişâh iy pâdişâh her dem işin düze durur Dünyâ anun bostânıdur sevdügini üze durur 2 Yavuzlık eyleme sakın ecel sana senden yakın Nicelerim aslın kökin yord eyleyüp boza durur 3 Sen anda varursın anda çok yarag eylegil bunda Cânlar bâkî degül tende di bir kaç gün geze durur 4 Sorucı gelür yir yırtup sorar Tanrı'n kimdür diyü îş bu cânum anı tuyup sünüklerüm sıza durur 5 İy Tanrı'yı bir bilenler cân Hakka kurbân kılanlar Ölü degüldür bu cânlar 'ışk gölinde yüze durur 60 Yûnus Emre Dîvânı 6 Ben gördüm erenler uçdı 'ışk kadehin tolu içdi Hak katında nâzı geçdi şöyle yüzi yire durur 7 Erenlerim kulıyısan ölümün ana tur Yûnus Niç'erenler geldi geçdi nevbet şimdi bize durur YE. 33b. 73 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Niteki bu gönlüm evi 'ışk elinden taşa gelür Niçe yüksek yürürisem 'ışk başumdan aşa gelür 2 Niçe ki eydürem râzum söylemeyem kimseneye Gider bu sabr u karârum dost ögüme düşe gelür 3 Ben bilürem ahvâlümi bencileyin er ne bile Benüm görene sevdügüm ne sevmekdür hoşa gelür 4 Hey niçe sabreyleyiser dost yüzini gören kişi Ol hakikat gördüm diyen kendözinden şaşa gelür 5 Ma'şûkanun tecellîsi dürlü dürlü renkler olur Bir şivede yüz bin gönül uş hemîşe cûşa gelür 6 Anun gibi pâdişâha kimün gözi duş olursa Sultân-ı vakt oldıyısa 'aklından ol şaşa gelür 7 Ol dostıla benüm işüm bulıdıla güneşleyin Bir dem hicâbı sürilür bir dem nikâb başa gelür 8 Eger bana sorarısan cânı yokdur şol kişinün Ma'şûka sevmekden artuk gönline endîşe gelür Dr. Mustafa Tatcı 61 9 'Aceb yine miskîn Yûnus 'ışkdan artuk sevdi meğer Zîrâ ki bu 'ışkdan yigrek hiç yok durur başa gelür YE. 38a, A. 5. 74 1 Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur Her biri bî-çâre olup 'ömrin yavı kılmış yatur 2 Vardum bunlarun katına bakdum ecel heybetine Niçe yiğit murâdına irememiş ölmiş yatur 3 Yimiş kurd kuş bunı keler nicelerim bağrın deler Şol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur 4 Toprağa düşmiş tenleri Hakk'a ulaşmış cânları Görmez misin sen bunları nevbet bize gelmiş yatur 5 Esilmiş incü dişleri dökilmiş saru saçları Bitmiş kamu teşvişleri Hak varlığın almış yatur 6 Gitmiş gözünün karası hiç işi yokdur turası Kefen bizinün pâresi sünüge sarılmış yatur 7 Yûnus 'âkilisen bunda mülke sûret bezemegil Mülke sûret bezeyenler kara toprak olmış yatur RY. 16b, YE. 39a, B. 54a, A. 4. 75 1 'Işkun odı yüregümde neler eyler neler eyler Bugün bir 'âşıkı gördüm bu derdümden haber söyler 2 Gelün hey dertlüler gelün bu derdümden siz de alun Dertlü bilür dertlü hâlin ya dertsüzler bunda n' eyler 62 Yûnus Emre Dîvânı 3 Kimisi dost yüzin gördi kimi dahi görem dirdi 'Âşık ma'şûkına irdi uş yine bayram eyler 4 Bugün Mansûr olup n'idem şeyhümün yüzini görem Maksûdum buyıdı irem 'âşık yine derdin söyler 5 Yûnus eydür 'âşık oldum ma'şûkun derdinden öldüm Teveccüh ma'şûka kıldum anunıla gönlin eğler NO. 187b, DAY. 54. 76 1 Miskin âdem oğlanı nefse zebûn olmışdur Hayvân cânâvâr gibi otlamağa kalmışdur 2 Hergiz ölümin sanmaz ölesi günin anmaz Bu dünyâdan usanmaz gaflet ögin almışdur 3 Oğlanlar öğüt almaz yiğitler tevbe kılmaz Kocalar tâ'at kılmaz sarp rûzigâr olmışdur 4 Begler azdı yolından bilmez yoksul hâlinden Çıkdı rahmet gölinden nefs göline talmışdur 5 Yûnus sözi 'âlimden zinhâr olman zâlimden Korka durun ölümden cümle togan ölmişdür NO. 187b. 77 1 Bu dem yüzüm süre turam her dem ayum yini togar Her dem bayram durur bana yayum kışum yini bahâr 2 Bulut gölge kılmayısar benüm ayum ışığına Hem gedilmez tolulugı nûrı gökden yire doğar Dr. Mustafa Tatcı 63 3 Anun nûrı karanuyı sürer gönül hücresinden Pes karanulık nûrıla bir hücreye nite sigar 4 Evvel ay niçe dogdıysa ayruk dolanmadı hergiz Eksilmedi 'ömri anun her kime kim kıldı nazar 5 Ben ayumı yirde gördüm ne is terem gök yüzinde Benüm yüzüm yirde gerek bana rahmet yirden yağar 6 Sözüm ay gün içün degül sevenlere bir söz yiter Sevdügüm söylemezisem sevmek derdi beni boğar 7 Anun vasfın eydürisem halk ma'şûkın öger sanur Hâcet degül ögmek ana kendü nûrın kendi öger 8 N'ola Yûnus sevdiyise çokdur Hakk'ı seviciler Sevenleri gördiyidi anun içün boynın eger YE. 30a, 37b, K. 1 14a, RY. 37a, A. 5, 7. 78 Mestef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Tanrı'yiçün cânum cânı cefâyısa tapdur yiter Senün fırâkundan beter 'azâb dahi var mı beter 2 'Işkun odı yüregümde yandugına 'âlem tanuk Kanda bir od yanarısa nişânı var dütün tüter 3 'Işkun çeri saldı benüm gönlüm evi iklimine Cânumı esir eyledün n'ider bana yağı Tatar 4 Ecel salam iklimlere vasyet kılam 'âşıklara Ma'şûkadan diyem sakın oynar 'âşık gönlin atar 5 ' Aceb bu benüm derdüme neyiçün dermân bulınmaz Kim bulısar dermân ana kişiyi kim beri dutar 64 Yûnus Emre Dîvânı 6 Resmi durur sultânlarun kullar günâh ey ley ic ek Yâ edebler ol kulını yâ mezâda virür satar 7 Yûnus şikâyet eyleme yârdan cefâ gördüm diyü Cümle 'âşıklar hâceti ma'şûkı katında biter YE. 28b, RY. 151a. 79 1 Yâr yüregüm yâr gör ki neler var Bu halk içinde bize güler var 2 Ko gülen gülsün hak bizüm olsun Gâfıl ne bilür Hakkı sever var 3 Bu yol uzakdur menzili çokdur Geçidi yokdur derin sular var 4 Girdük bu yola 'ışkıla bile Gurbetlik ile bizi salar var 5 Her kim merdâne gelsün meydâna Kalmasun câna kimde hüner var 6 Gözleri giryân ciğeri püryân Olmışlar hayrân dîvâneler var 7 Yûnus sen bunda meydân isteme Meydân içinde merdâneler var Rt. 5, DAY. 73. 80 1 'Işkıla gelen erenler içer aguyı nûş ider Topuğa çıkmayan çaylar deniz ile savaş ider Dr. Mustafa Tatcı 65 2 Biz bu yoldan üşenmedük erenlerden usanmaduk Kimseyi yavuz sanmaduk her ne ider kolmaş ider 3 Kolmaşa virdük sözini söz ile dögdük yüzini Yaban cânâvârı gibi bilinler andan şeş eder 4 Bu sohbete gelmeyenler Hak nefesi almayanlar Sürün anı bundan gitsün tururısa çok iş ider 5 Câhildür ma'nîden almaz oturur karârı gelmez Öleceğini hiç sanmaz yüz bin yıllık teşviş ider 6 Tag ne kadar yüksegise yol anun üstinden aşar Yûnus Emrem yolsuzlara yol gösterür vü hoş ider NO. 195a, RY. 72a, K. 182b, B. 52a, M. 63. 81 1 Ol 'âlem fahri Muhammed nebiler serveridür Vir salâvât 'ışkıla ol günâhlar eridür 2 Hak anı ögdi yaratdı sevdi Habîb'üm didi Yir yüzinde cümle çiçek Mustafâ'nun teridür 3 Cebrâîl da'vet kılınca Mi'râc'a Muhammedi Mi'râc'ında diledügi ümmetinün varıdur 4 Sen ana ümmet olıgör o seni mahrûm komaz Her kim anun ümmetidür sekiz Cennet yiridür 5 Her kim anun sünnet ile farzını kâ'im tutar Ne diyem ki 'âkıbet sorı-hisâbdan beridür 6 Suçlu suçsuz günahkâr şefâ'at andan umar Ol Cehennem' de yananlar münkirim inkârıdur 66 Yûnus Emre Dîvânı 7 Yûnus Emrem iş bu sözi cân içinde söyledi Söyleyen bî-çâre Yûnus Tapduk Emrem sırrıdur B. 27b. 82 1 Yir yüzinde gezeridüm ugradum milketler yatur Kimi ulu kimi kiçi key kuşağı berkler yatur 2 Kimi yiğit kimi koca kimi vezir kimi hoca Gündüzleri olmış gice ancılayın çoklar yatur 3 Togru varurdı yolları kalem tutardı elleri Bülbüle benzer dilleri dânışmân yiğitler yatur 4 Ulu-kiçi ağlamışlar server yiğitler konuşlar Baş ucında yay sımışlar kırıluban oklar yatur 5 Atlarımın izi tozlu önleri tabıl-bazılu İle güne hükmi yazlu şu muhteşem begler yatur 6 Gice gündüz oglancuklar söyleriken bülbül gibi Ayrılmışlar anaları sinlerini bekler yatur 7 Elleridür kınalu hem karavaşları tapulu Kargu gibi uzun boylu gül yüzlü hatunlar yatur 8 El baglamışdur kamusı Hak Çalap'dandur umusı Nökerlü kızdur kimisi alınmaduk çoklar yatur 9 Yûnus bilmez kendü hâlin Hak Çalap söyledür dilin Bir niçesi yini gelin ak teleme yüzler yatur NO. 188a, YE. 34a, K. 138b, RY. 39a, M. 40, Ç. 15b. Dr. Mustafa Tatcı 67 83 1 Ne bakarsın taş kapuda gir içerü neler gezer Tama' oturmış dâimâ saf bağlanmış fitne düzer 2 Gel imdi gel kanâ'ata gâfıl olma tiz bin ata Olmaya kim ecel yite fâsid ola satu-bâzâr 3 Sen kandasan teslim ile kamulardan aşaga dur Uşan olma bu sözümden gör müfsidi nice kızar 4 Ana durur buhl u hased key mübâriz durur gâyet Kökini kaz yabana at fârig otur iy gam-güzâr 5 Kogıl bu yoklık bâbını öğren dostluk edebini Eydürsin sor iste beni bana gelen kâlden bezer 6 Kibr ü menidür subaşı delim kişidür yoldaşı Sen olmagıl anun eşi buna uyan yoldan azar 7 Riyâ çökük yirde durur key sakın oda buyurur İhlâs gelüp cümlesin yur Yûnus yolı yavlak sezer F. 82a, T. 17a, YE. 29b, RY. 36b, K. 112b, M. 29. 84 1 Bu dervişlik turagı bir 'acâyib turakdur Derviş olan kişiye evvel dirlik gerekdür 2 Çün anda dirlik ola Hakk'ıla birlik ola Varlığı elden koyup ere kullık gerekdür 3 Kullık eyle erene şarkdan garbı görene Senden haber sorana key miskinlik gerekdür 4 Miskin olugör bâri benlikden ırak yüri Gönünde benlik olan dervîşlikden ırakdur 68 Yûnus Emre Dîvânı 5 Hak ere benüm didi varlığın erde kodı Erenlerim himmeti yirden göğe direkdür 6 Bu dervişlik berâtın okımadı müftîler Kim ne biliser bunı bir 'acâyib varakdur 7 İy Yûnus 'ârifısen anladum bildüm dime Tut miskinlik eteğin âhir sana gerekdür F. 81a, T. 16a, NO. 186a, YE. 33a, RY. 28b, 16a, K. 99b, 169a, M. 55,23. 85 1 İşidün iy yâranlar dem evliyâ demidür Gelsün 'ömür sürenler dem evliyâ demidür 2 Ezelî bünyâd urdı altı günde dünyâ toldı İsrafil'e buyurdı dem evliyâ demidür 3 Kırk bin kırk dört tabakât meşâyıh evliyâlar Dört kapudur kırk makâm dem evliyâ demidür 4 Yüz bin yigirmi dört bin güzide peygamberler Ümmetine buyurmış dem evliyâ demidür 5 Yûnus Emre 'âşıksun 'ışka key döydünise Da'vet it 'âşıklara dem evliyâ demidür K. 183a, RY. 72b, M. 63. 86 1 'Işksuz âdem dünyede bellü bilün yok durur Her biri bir nesneye sevgüsi var "âşıkdur 2 Çalab'un dünyâsında yüz bin dürlü sevgü var Kabûl it kendözüne gör kangısı lâyıkdur Dr. Mustafa Tatcı 69 3 Biri Rahmâni'r-rahîm biri Şeytâni'r-racîm Anun yazugı müzdi sevgüsne ta'allukdur 4 Dünyâda Peygamber'ün başına geldi bu 'ışk Tercemânı Cebrâîl ma'şûkası Hâlik'dur 5 'Ömer ü 'Osmân 'Alî Mustafâ yârenleri Bu dördinün ulusı Ebu Bekr-i Sıddîk'dur 6 'Âlem fahri Muhammed Mi'râc'a agdugında Çalap'dan diledügi ümmetine azıkdur 7 Yûnus senün 'aybunı gözlegil ayrugı ko Kimsenün 'ayıbına sen bakmagıl y azıkdur F. 79b, T. 15b, YE. 32a, K. 89a, RY. 72b, M. 18, Ç. 7a. 87 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Gelün sorun bu cânlara sûretleri n'oldı gider Dün-gün senünven diriken ne bahâne buldı gider 2 'Aceb degül giderise sûreti terk iderise Yanlış yalan gaybet degül dostdan haber geldi gider 3 Kanı anun mülk ü mâlı terk eylemiş cümlesini Ol pâdişâh dergâhına hulk-ı 'amel aldı gider 4 Eyle ki dost olmış iken niçe iş düzülmiş iken Bellü bilün cân sûretün sakalına güldi gider 5 Eyler idi satu-bâzâr bir pûl içün girü bozar Olmış bu dünyâdan bizâr yensüz gönlek geydi gider 6 Bin uyagur bin bir togar buyruk ile gelmiş meğer Kimdür bu dünyâya toyar peymânesi toldı gider 70 Yûnus Emre Dîvânı 7 Gaflete virme özüni dünyâ-perestlik eyleyüp Görme misin bu dünyâya eyü yavuz geldi gider 8 Kamu 'âlem ümid tutar âhiretde görem diye Yûnus eydür derviş olan bunda Hak'ı buldı gider F. 80a, T. 16a, NO. 195a, YE. 32b/35a, RY. 8b/31b, HB. 11b, K. 90b/208bM. 19/76. 88 Müstef ilün Müstef ilün 1 İşit sözümi iy gâfil Tanla seher vaktinde tur Eyle buyurmış ol kâmil Tanla seher vaktinde tur 2 İşit ne dir horusunuz Tanla virilür rûzunuz Dost dergâhına dutgıl yüz Tanla seher vaktinde tur 3 İşit sözümi ya sağır Tâ terezün gele ağır Yalvar Çalab'una çağır Tanla seher vaktinde tur 4 Yatanlarun yatlu hâli Hiç nesneye irmez eli Seher eser rahmet yili Tanla seher vaktinde tur 5 Kuşlarda turgıl bile Kıl namâzı imâm ile Yalvar günâhun gel dile Tanla seher vaktinde tur Dr. Mustafa Tatcı 71 6 Okına Kur'ân u Yâ-sîn Kulak urup dinleyesin Tagca günâhun yuyasın Tanla seher vaktinde tur 7 Okına hadîs ü kelâm Diyeler 'Aleyhi's-selâm 'Âşıkısan bellü bilem Tanla seher vaktinde tur 8 Helâl ola sana Uçmak Uçmak' da Hûrîler kuçmak Kevser şarâbını içmek Tanla seher vaktinde tur 9 Miskin Yûnus aç gözüni Uyar gafletten özüni Tâ bilesin kendözüni Tanla seher vaktinde tur F. 83a, T. 17b, K. 134b, YE. 30b, RY. 49a. 89 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedür Çün 'aybı yok görklü yüzün üzerinde nikâb nedür 2 Sen eyitdün iy pâdişâh Yehdi'l-lâhu limenyeşâ Şerîkün yok senin i şâh suçlu kimdür 'azâb nedür 3 Levh üzere kimdür yazan azduran kimdür yâ azan Bu işleri kimdür düzen bu su'âle cevâb nedür 4 Rahim durur senün adun Rahîm'lıgun bize didün Mürşidlerün muştıladı Lâ taknetu hitâb nedür 72 Yûnus Emre Dîvânı 5 Bu işleri sen bilürsin sen virürsin sen alursın Ne kim dilersen kılursın yâ bu soru hisâb nedür 6 Biz umanız mürvetünden cümle iş senün katundan Senün o çok rahmetlinden bu bir avuç türâb nedür 7 Kün'i bir kezin söyledün her nesneyi var eyledün Yine âhir bir söz ile anı kılmak harâb nedür 8 Kanı bu mülkün sultânı pes ten isen kanı cânı Bu göz görmek diler anı bu merci' ü me'âb nedür 9 Yûnus bu göz anı görmez görenler hod haber virmez Bu menzile 'akıl irmez bu kodugun serâb nedür F. 81b, T. 16b, RY. 50a, NO. 181a, YE. 29b, K. 110a, HB. 15a, A. 8, Ç. 10b. 90 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Hakikat her vücûdun cânı 'ışkdur Ne cân kim cân içinde cânı 'ışkdur 2 Bu cân cismümi kâyim tutar ancak O cân kim zâhir ü pinhân-ı 'ışkdur 3 Bu 'ışk elinde 'âciz cümle eşyâ Ne sır kim kamu ser-gerdân-ı 'ışkdur 4 Bu 'ışk kandalıgın bilmez kimesne Bilürler haddini pâyân-ı 'ışkdur 5 Gehî Leylî olur Mecnûn gözinden Geh olur Leylî'nün hayrân-ı 'ışkdur Dr. Mustafa Tatcı 73 6 Gehî kan yaş akar Ya'kûb gözinden Gen olur Yûsuf-ı Ken'ân-ı 'ışkdur 7 Dirildür ölüyi 'îsâ deminde Geh olur Mûsî-i 'Ümrân-ı 'ışkdur 8 Ene'l-Hak çagırur Mansûr dilinden Cüneyd'de cübbe vü 'irfân-ı 'ışkdur 9 Bu 'ışkun dürlü dürlü rengi çokdur Kimi giryân kimi handân-ı 'ışkdur 10 Fidî bu 'ışka cânum dînüm olsun Bana hem dîn ü hem îmân-ı 'ışkdur 11 Ne Yûnus anda yüz bin cân-ı Yûnus Kabûl itsün ne kim kurbân-ı 'ışkdur 12 Vücûdun cübbesin 'ışkıla çâk it Talagör ana kim 'ummân-ı 'ışkdur NO. 190b, YE. 39b, K. 176a, B. 51b, RY. 65b, M. 59. 91 1 'îlim 'ilim bilmekdür 'ilim kendin bilmekdür Sen kendüni bilmezsin yâ niçe okumakdur 2 Okumakdan ma'nî ne kişi Hakkı bilmekdür Çün okudun bilmezsin hâ bir kurı emekdür 3 Okıdum bildüm dime çok tâ 'at kıldum dime Eri Hak bilmezisen 'abes yire yilmekdür 4 Dört kitâbun ma'nîsi bellüdür bir elifde Sen elif dirsün hoca ma'nîsi ne dimekdür 74 Yûnus Emre Dîvânı 5 Yûnus Emre dir hoca gerekse var bin hacca Hepisinden eyüce bir gönüle girmekdür Rt. 15 a. 92 1 İy dost senün 'ışkun odı cigerüm pâre baş kılur 'Işkımdan yanar yüregüm yandugum bana hoş gelür 2 'Işkun odına yandugum ağlamak oldı güldüğüm Dost sana zâri kıldugum münkirlere savaş gelür 3 Söylerisem sözüm savaş söylemezsem cigerüm baş Cihân tolu durur kallâş her birinden bir taş gelür 4 Gör niçe taşlar atılur dost içün başlar tutılur Gelür gönüle batılur hâlünüze hâldaş gelür 5 Bizüm hâlümüzden bilen kimdür 'ışka münkir olan Bizüm sevdügümüz Hak' dur bu halka göz ü kaş gelür 6 Niçe selâtînler zebûn olur bu 'ışkun elinden Her kim bu yola düşerse ol bu yola yavaş gelür 7 Erenler buna kalmadı vardı yolına turmadı Hakkı girçek sevenlere cümle 'âlem kardaş gelür 8 Miskin Yûnus bil sözüni dosta açup şol gözüni Kangı burcdan bakarısan ol sultâna güneş gelür B. 15. 93 1 Hocam 'âşık olanlarun işi âhıla zâr olur Hasretinden ol ma'şûkun gözi yaşı bınar olur Dr. Mustafa Tatcı 75 2 Düni güni kılur zâri ya'ni görmek diler yâri İşitmezler bu haberi 'ışksuzlar bî-haber olur 3 'Âşıkısan dîdârına koma bugüni yarına Girenler 'ışk bâzârına kendözinden bîzâr olur 4 Terk eylegil sen senligün anun 'ışkını bul anun Bu 'ışk içinde ölenün kan bahâsı dîdâr olur 5 'Âşıklar lâ-mekân olur cihânun terkini urur Cân u cihân ne nesnedür çün dostıla bâzâr olur 6 'Işka yoldaş olıcagız cümle işler olur geniz Maksûd ele giricegiz dost iline sefer olur 7 Kanı girçek 'âşık kanı gelün isteyelim anı Bî-çâre Yûnus'un cânı dost yolına îsâr olur B. 14a, DAY. 55. 94 1 Gelmeyen gelmedi sapdı secde eyledi tapdı Bu 'imâreti kim yapdı bu mülke Süleymân nedür 2 Eğriliği yaydan eğri togrulugu okdan togru Bu şehir içinde uğru hem kâzî hem sultân nedür 3 Sendedür senden yat degül bellüdür mu'cizât degül Bu kelâmdur hüccet degül deryâ içinde 'umman nedür 4 Çig bişüp kazan taşmadın rûh cisime ulaşmadın Ana rahmine düşmedin ol togmadın ölen nedür 5 îy Yûnus Emre tıfl iken hiç nesneyi fehm itmedin Cümle 'ulûmı keşf idüp bildürüp ögrenden nedür B. 28a. 76 Yûnus Emre Dîvânı 95 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Anca zâr eyler kim şol bülbül eyler Anı ol eylemez illâ gül eyler 2 Kaçan gülde görür dostun cemâlin Çagırur kim beni deli şol eyler 3 Ne görür gülde yâ bî-çâre bülbül Ki gülistâna karşu gulgul eyler 4 Ne gördi Leylâ'nun yüzinde Mecnûn Akıdup göz yaşın âb u sel eyler 5 Ne göründi şu Ferhâd'un gözine Kayalar kesüben dosta yol eyler 6 Ne göründi Şeh İbrâhîm gözine Tâcını tahtını târumâr eyler 7 Kimin kâfir idüp kimin müselmân Anı kimse itmez illâ ol eyler 8 Kimine derd virür asla inletmez Kiminün dünyâda derdin bol eyler 9 Kimi baydur kimi yoksul dime kim Eger baydur eger yoksul ol eyler 10 Kimine bir 'abâ virmez kim giye Kiminün atına atlas çûl eyler 1 1 Kimini dünyâda hay vân yaratur Kimini kendine muhlis kul eyler Dr. Mustafa Tatcı 11 12 Kimin elin alur 'Arş'a çıkarur Kimin yire çalar kara kül eyler 13 Bî-çâre Yûnus 'un altûn sözini Câhile söylemen kızıl pûl eyler Ç. 13a, A. 4, DAY. 69. 96 1 Derviş olan kişiler deli olağan olur 'Işk neydügin bilmeyen ana gülegen olur 2 Gülme sakın sen ana eyü degildür sana Kişi neyi gülerse başa geleğen olur 3 Âh bu 'ışkun eseri her kime ugrarısa Derdine sabretmeyen yolda kalagan olur 4 Bir kişi 'âşık olsa 'ışk deryâsına talsa O deryânun içinde gevher bulagan olur 5 'Âşık lâ-mekân olur dünyâ terkini urur Dünyâ terkin uranlar dîdâr göregen olur 6 Derviş Yûnus sen dahi incitme dervişleri Dervişlerim du'âsı kabûl olağan olur Ç. 17b. 97 1 Dervişliğe kadem uran her ma'nîde sultân olur Derviş niçe miskin ise anun gönli mekân olur 2 Derviş olan bil baglaya tolaplayın çok ağlaya Her kanda tolap varışa anda bâg u bostân olur 78 Yûnus Emre Dîvânı 3 Dervîş oldur itden kaçar it besleyen kanlar içer Kogıl hem it beslemeği it besleyen sekbân olur 4 Dünyâ seven dervîş degül dervişliği olmaz kabûl Dervîşlikden kaçanlarun hemân şeyhi şeytân olur 5 Yûnus eger dervîşisen terk eyle külli dünyâyı Dünyâ eger Uçmagısa dervişlere zindân olur A. 5a. 98 1 Yine seyreyledi gönlüm Dostun cemâlin arzûlar Hicre katlanımaz gönül Dostun cemâlin arzûlar 2 Her kim uğrarsa bu derde Bulur o himmeti erde Açılıviricek perde Dostun cemâlin arzûlar 3 Kim ki gerçek mürîd ola Bil baglayup gelsün yola Şol yürekde ki dert ola Dostun cemâlin arzûlar 4 Dostum beni delü kıldı 'Aklumı filmimi aldı Hayâli gözümde kaldı Dostun cemâlin arzûlar 5 Evvel dirdi gönlüm bana Atlar tonlar gerek bana Mevlâ'm bir dert virdi bana Dostun cemâlin arzûlar Dr. Mustafa Tatcı 79 6 Yûnus'un sözi yirince İniler cânın virince Tâ ölüp sine girince Dostun cemâlin arzûlar B. 54a. 99 1 Erenlerden etek tutan menzil alup Hakk'a yiten Muhammed nûrına batan ol dünyâya kalmayandur 2 Kimdür bunda palâs giyen oldur anda hülle giyen Dilde ağızda söylenen ol kimseye gülmeyendür 3 Bunda şeytâna yâr olan varup anda âvâr olan Hazret' de yüzi kar'olan erden nazar olmayandur 4 Dünyâ için gussalanan mescid göricek tutman Anda îmânsuz bulman Allâh'ı bir bilmeyendür 5 Gönünde ikilik tutan ol metâ'ı bunda satan Yarın Cehennem' de yatan bunda namâz kılmayandur 6 Hûrîlerle bile yatan Uçmak kokuşma batan Anda bülbül olup öten bunda zinâ kılmayandur 7 Hûrîlerle sırdaş olan Muhammed ile eş olan 01 îmânı yoldaş olan bunda yol yanılmayandur 8 Yûnus miskin gözler yolı divşür özün behey deli Bu gülistânun bülbüli kimse gülin dirmeyendür B. 46b. 100 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 80 Yûnus Emre Dîvânı 1 Yirün göğün safâsı Mustafâ'dur Kamu 'ahdün vefâsı Mustafâ'dur 2 Ayun bedr ü hilâl alnı vü kaşı Günün nün ziyâsı Mustafâ'dur 3 Çalap ' Arş'ı ayağında olur Ferş Cihânun müntehâsı Mustafâ'dur 4 Yarın mahşer Şefi' odur Şefi' ol Sekiz Uçmak sakâsı Mustafâ'dur 5 Bî-çâre 'âsî kullara yarın ol Şefâ'at eyleyesi Mustafâ'dur 6 Yarın peygamberler 'âciz olısar Girü elin alası Mustafâ'dur 7 Yûnus yalvar getür Hakka salâvât Hak'un dostı Habîb'i Mustafâ'dur Ç. 9a, Dîvân, Statsbibliothek, Ms. Or. Ort: 2869, vr. 39a. ZA 101 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Bize dîdâr gerek dünyâ gerekmez Bize ma'nî gerek da'vâ gerekmez 2 Bize Kadîr Gicesi'dür bu gice Ko irte olmasun seher gerekmez 3 Bize 'ışk şerbetinden sun i sâkî Bize Uçmak'da kevser gerekmez Dr. Mustafa Tatcı 8 1 4 Badyalar tolu tolu içelüm biz Biz esrük olmazuz humâr gerekmez 5 Eger bu derdile hasta düşersem Safâlık virmesün tîmâr gerekmez 6 Gerekmez yâr gerekmez cân gerekmez Bize dîdâr gerek deyyâr gerekmez 7 Yûnus esriyüben düşdi susakda Çagırur Tapdug'ına 'âr gerekmez F. 94a, T. 24a, YE. 42b, A. 10. 102 1 Keleci bilen kişinün yüzini ag ide bir söz Sözi bişürüp diyenün işini sag ide bir söz 2 Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı Söz ola agulu aşı balıla yag ide bir söz 3 Kelecilerim bişürgil yaramazunı şeşürgil Sözün usıla düşürgil dimegil çag ide bir söz 4 Gel ahi iy şehriyâri sözümüzi dinle bâri Hezâr gevher ü dînârı kara toprag ide bir söz 5 Kişi bile söz demini dimeye sözün kemini Bu cihân Cehennem'ini sekiz uçmag ide bir söz 6 Yüri yüri yolumla gâfıl olma bilünile Key sakın key dilünile cânına dâg ide bir söz 7 Yûnus imdi söz yatından söyle sözi gâyetinden Key sakın o şeh katından seni ırag ide bir söz 82 Yûnus Emre Dîvânı F. 94b, T. 24a, YE. 42b, DAY. 75 103 1 Hak cihâna toludur kimsene Hakk'ı bilmez Anı sen senden iste o senden aynı olmaz 2 Dünyâyı inanursın rızka benümdür dirsin Niçün yalan söylersin çün hiç didügün olmaz 3 Âhret yavlak ırakdur togrulık key yarakdur Aynılık sarp fırâkdur hiç giden girü gelmez 4 Dünyâya gelen göçer bir bir şerbetin içer Bu bir köpridür geçer câhiller anı bilmez 5 Gelün tanşuk idelüm işi kolay tutalum Sevelüm sevilelüm dünyâ kimseye kalmaz 6 Yûnus sözin anlarsan söz ma'nîsin dinlersen Sana bir 'amel gerek bunda kimsene kalmaz F. 95b, T. 24b, NO. 192b, A. 9. 104 1 N'idem ben bu gönülde benümile bile turmaz Ma'şûk yüzin gördi meğer ögütleyüp ögin dirmez 2 Tanrı'yiçün iy uslular gönlüm bana alıvirün Vardı bilişdi dostıla girü bana boyun virmez 3 Bunun gibi gönülde niçe dirlik idebilem Bırakdı yabana beni bir gün gelüp hâlüm sormaz 4 Gönlüm bana yoldaş iken zühd ü tâ' at kılurıdum Yıkıldı bu tertîblerüm gönülsüzem elüm irmez Dr. Mustafa Tatcı 83 5 Gönül içerü dostıla ben kapuda feryâd u zâr Bin yıl zârı kılurısam hâlün nedür diyü sormaz 6 Eydürisem eyâ gönül kanı farîza yâ sünnet Eydür ki yok teşviş yime bu sevüye 'amel irmez 7 İnileyin eydürisem gel boynunda borç kalmasun Kakır söger buşar bana eydür ki iy Hakkı görmez 8 Ağız ağızdan kutludur ola ki sözünüz duta Ben yüz bin kez söylerisem sözüm kulağına girmez 9 Gönlüm dahi cânum dahi el bir itdi şol ikisi Yüz bin Yûnus'dan ferâgat dost yüzinden gözin ırmaz F. 96b, T. 25a, NO. 187b, YE. 41a, 44b, RY. 14b 105 1 Niçeler bu dünyede günâhını yuyamaz 'Ömri geçer yok yire iy dirîga tuyamaz 2 Bir niçe kişilerim gaflet gözün bağlamış Hak yolına dirisen bir yufkaya kıyamaz 3 Bu dünyâ bir gelindür yeşil kızıl donanmış Kişi yeni geline bakubanı toyamaz 4 İy niçe arslanları alur akdarur ölüm ' Azrâîl pençesine bir yoksulca döyemez 5 Var imdi miskin Yûnus 'uryân olup gir yola Yüz çokallu gelürse yalıncağı soyamaz F.98a, T. 26a. 84 Yûnus Emre Dîvânı 106 1 îy bana eyü diyen benem kamudan yavuz Alnumı ay bilürem bu gözlerümi yılduz 2 Bu vücûdum şehrinde buçuk pûlluk uçuk yok ' Amelüm mahalleri ser-te-ser kalmış ıssuz 3 Hücrede vü bucakda Hakka lâyık olmadum Kiminde derd ü fırâk kiminde eserlü söz 4 Halk hep ayağın turur ben segirdüm oturdum Geçdüm sadır yirine kalın döşek yirüm düz 5 Bunun gibi sâlûslık çün kim elüme girdi Ayruk n'işüme yarar derd ü fırâk âh u süz 6 Olmaz sözi dimezem ben ma'rifet ehline Zîrâ disem inanmaz agaçda bitdi karpuz 7 Ben bir kitâb okıdum kalem anı yazmadı Mürekkeb eylerisem yitmeye yidi deniz 8 Ben oruç-namâz içün süçi içdüm esridüm Tesbîh-seccâde içün dinlerem şeşte-kopuz 9 Yûnus'un bu sözinden sen ma'nî anlaman Konya menâresini göresin bir çuvalduz F. 97a, T. 25b, NO. 182b, RY. 33b, K. 111b, YE. 44a, 45b, M. 28a. 107 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Senünle birligüm senden ırılmaz Hayât senünledür sensüz dirilmez Dr. Mustafa Tatcı 85 2 Gözüm içinde sensin bile bakan Eger sen bakmasan yolum görinmez 3 Benüm münâcâtum senden yanadur Sana varur yolum sensüz varılmaz 4 Ben beni senden ayru kanda bulam Ki sensüz Hak nefes 'ömrüm sürümez 5 Varlıgum sendendür ben bir âletven Sun' ıssı sunmasa âlet kurılmaz 6 Âlet ü hareket kamu senündür Anunçün işüne kimse karılmaz 7 Sefer kılsam bana yoldaş olursın Karâr itsem yine sensüz turılmaz 8 Birligünden öte hiç şerîkün yok Kim noksân irgüre hükmün yoyılmaz 9 'Âlem halkı zebûn emrün içinde Kimdür ki kullıga boynı burılmaz 10 Bu ben ben didügüm eger ben isem Bu benligüm bana niçün virilmez 1 1 Yârânlar saladur kapı açukdur Bu kapuya gelen mahrum sürümez 12 Yûnus bu tevhide gark oldı gitdi Girü gelmeklige 'aklı dirilmez RY. 46a, NO. 181a, K. 126a, YE. 43b, Rt. 9, M. 33, A. 10. 86 Yûnus Emre Dîvânı 108 1 Sana her işde iy Kâdir bildük tercemân gerekmez Sen olmadugun gönülde dînile îmân gerekmez 2 Yudum şöyle meyyitümi miskînem aran yetîmi Öldürem nefsüm itini gelmesün koman gerekmez 3 Her kim nefsine kalursa müselmân degül ölürse Hayr itsün benden bilürse eğlenmen zamân gerekmez 4 Çün kara sakal ağardı ak çıkdı karayı örtdi Anı kim Çalap uyardı ol göze tuman gerekmez 5 Yûnus derdiyilen tüter gönünden Hak 'ışkı biter Erenler eteğin tutar ölürse yuman gerekmez YE. 43a, K. 93b, RY. 32b. M. 21. 109 1 Rızık içün gussa yime kimse rızkın kimse yimez Rızık içün gussa yime pâdişâh eksük eylemez 2 Benden öğüt isterisen eydivirem bildigümden Budur Çalab'un buyrugı tutun oruç kılun namâz 3 Namâz kıluram diyüben münkir gelmen dervişlere Eger bin yıl kılurısan kendü du'ân yarlıgamaz 4 Namâz kılan âdemîler tehî kalası degüldür 01 pâdişâh dergâhından kimseyi mahrum eylemez 5 Bir kişinün yatlu sözin varuban kimseye dime Biz uludan işitmişüz hınzırdan girüdür gammâz 6 Yûnus çagıruban eydür ben kulıyam dervişlerim Kim ola kim bu dünyâda sultâna kullık eylemez Dr. Mustafa Tatcı 87 K. 204b, RY. 19b, A. 9. 110 1 Bu bir 'acâyib hâldür bu hâle kimse irmez 'Alimler da'vî kılur velî değme göz görmez 2 'îlmile hikmetile kimse irmez bu sırra Bu bir 'acâyib sırdur 'ilme kitâba sığmaz 3 'Âlem 'ilmin okıyan dört mezheb sırrın tuyan 'Âciz kaldı bu yolda bu 'ışka el uramaz 4 Bu 'ışkun sırrı 'aceb bu 'ışkı eyle taleb Meğer ki vire Çalab anı değme göz görmez 5 Anı ol kişi görür kim ecelsüzin ölür Bu nasibi ol alur anlar ki câna kalmaz 6 Her kim kaldı cânına irmeyiser hânına Vardı düşdi haşırda dahi bir câna kalmaz 7 Hadîs'dür Mustafâ'dan 'ışkıla ikrâr didi Binde bir 'ârif bunı bakup okıyubilmez 8 Yûnus cânunı berk it bildüklerüni terk it Fenâ olmayan sûret şâhına vâsıl olmaz K. 193a, RY. 60b, M. 69. 111 1 Ben dervîşem diyen kişi iş bu yola 'âr gerekmez Derviş olan kişilerim gönli gendür tar gerekmez 2 Derviş gönülsüz gerekdür sögene dilsüz gerekdür Dögene elsüz gerekdür halka berâber gerekmez 88 Yûnus Emre Dîvânı 3 Halka benzetmeye işin süre gönünden teşvişin Yüz bini birdür dervîşün arada agyâr gerekmez 4 Eger derviş isen derviş cümle 'âlem sana biliş Fuzûllıgı hulka değiş arada agyâr gerekmez 5 Derviş olan kişilerim miskînlikdür ser-mâyesi Miskînlikden özge bize mâl u mülk ü şâr gerekmez 6 Er elini aldunısa ere gönül virdünise İkrârıla geldünise pes ere inkâr gerekmez 7 Yûnus sen gördüğün eri arturma gördüğün biri Şudur budur diyübeni derviş târumâr gerekmez YE. 42a. 112 1 Eger dilüm bendeyise kimse bana nesne dimez Gönlüm ger revendeyise 'âlemde karâr eylemez 2 Eger gözüm bakarısa bakdugına akarısa Gördügin benüm dirise oda düşer 'âr eylemez 3 Eger 'akıl başdayısa gönülde ol tuşdayısa İkisi bir işdeyise düşman bana kâr eylemez 4 Düşman benüm nefsüm durur tama' ila hırsum durur Tama' ila hırsa uyan gönüllerde yir eylemez 5 Gönülleri hep düzen ol dürlü nakışlar yazan ol Cân gevdeden ayrılıcak bu diller niçün söylemez 6 Gönüllerde yir eylemek Muhammed'e gelmiş durur Mustafâ'ya ümmet olan Tamu' da karâr eylemez Dr. Mustafa Tatcı 89 7 Öldüren ol dirgüren ol Yûnus imdi Hakk'ıla ol Hak'dan artuk hiç kimesne yok nesneyi var eylemez K. 209b, RY. 9a, YE. 41b, Ç. 19b. 113 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Bu ne dertdür 'aceb dermân belürmez Ya bu ne yaradur zahmı belürmez 2 Benüm gönlüm 'aceb 'ışkdan usanmaz Varur 'ışka düşer hiç bana tanmaz 3 Döner gönlüm bana öğüt virür hoş 'Âşık olan gönül 'ışkdan usanmaz 4 'Âşık ki câna kaldı 'âşık olmaz Cânın terk itmeyen ma'şûkı bulmaz 5 'Işk bâzârıdur bu cânlar satılur Sataram cânumı hiç kimse almaz 6 'Âşık bir kişidür bu dünyâ mâlın Âhiret korkusın bir çöpe saymaz 7 Bu dünyâdan ahiretden içerü 'Âşıkun yiri var kimsene bilmez 8 'Âşık öldi diyü sala virürler Ölen hayvân durur 'âşıklar ölmez 9 'Âşıklar meydânı ' Arş'dan yücedür Çalarlar çevgânı topı belürmez 10 Begüm 'ârifısen yüri yolunca Bunda başlar yiter kanlar sorulmaz 90 Yûnus Emre Dîvânı 1 1 Erenler kapusı Hazret kapusı Bu tapuya gelen mahrum gönülmez 12 Yûnus bu deryâya gark oldı gitdi Girü gelmeklige 'aklı dirilmez YE. 41a, RY. 62b, K. 196a, HB. 14a, Ç. 20a. 114 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Hîç bir kişi bilmez bizi biz ne işün içindeyüz Ne hırsumuz baydur bizüm ne nefsümüz içindeyüz 2 Bir kimsenün devletine ta'n idüben biz gelmezüz Ne münkirüz 'âlimlere ne tersenün hâçındayuz 3 Biz bunun neligin bildük dünyenün nesine kalduk Arzûmuz nefs içün degül dünyâ teferrücindeyüz 4 Yûnus eydür hey sultânum özge şânum vardur benüm Ko dünyâ altûn gümişin ne bakır u tuncındayuz F. 95b, T. 24b. 115 1 Binde biri bu halkun Rahmân yolına girmez Gel bir kişi göster kim şeytân yolına girmez 2 Uzatdı bu halk işi ger erkek ü ger dişi Müsülmân olan kişi 'isyân yolına girmez 3 Hep gafletile gâfil gafleti n'ider 'âkil Bin söylesen key câhil 'irfân yolına girmez Dr. Mustafa Tatcı 91 4 Gönül tolu zulmetdür işledügi bid'atdür Bu niçesi ümmetdür Kur'ân yolına girmez 5 Gel sen Yûnus iste bul Allah'a yarar bir kul Kul kaçan ola makbûl sultân yolına girmez RY. 39b, K. 184b, M. 64. 116 1 Gayrıdur bu milletden bu bizüm milletümüz Hiç dînde bulunmadı dîn ü diyânetümüz 2 Bu dîn ü diyânetde dünyâ vü âhiretde Yitmiş iki milletde ayrudur âyâtumuz 3 Zâhir suya banmadın el ayak deprenmedin Baş sücûda inmedin kılınur tâ'atümüz 4 Ne Ka'be vü ne mescid ne rükû' u ne sücûd Hakk'ıla dâim becid olur münâcâtumuz 5 Ne Ka'be'ye varalum ger mescide girelüm Gerek suya yunalum biledür 'illetümüz 6 Su ne kadar arıda çün yavuz hûyun bile Meğer bizi pâk ide Hak' dan 'inâyetümüz 7 Kimün sırrın kim bile çün irilmez bu hâle Yarın anda bell'ola müslümân mürtedümüz 8 Yûnus cânun yinile ki dostluğun anıla 'Işkıla dinlerisen bilesin kudretümüz NO. 194b, YE. 43b, K. 112a, RY. 34a, Rt. 8, Ç. 19a, A. 10. 92 Yûnus Emre Dîvânı 117 1 Sûfîyem halk içinde teşbih elümden gitmez Dilüm ma'rifet söyler gönlüm hiç kabûl itmez 2 Boynumda 'icâzetüm riyâyıla tâ'atüm Endîşem ayruk yirde gözüm yolı gözetmez 3 Söylerem ma'rifeti sâlûslanuram katı Miskinliğe dönmeğe gönlümden kibir gitmez 4 Hoş dervîşem sabrum yok dilümde inkârum çok Kulagumdan gireni hergiz içüm işitmez 5 'Âlem çırâkdur sadır gönlüm bunı gözedür N'ideyüm Hak korkusı hergiz içümden gitmez 6 Görenler elüm öper tâc u hırkama bakar Şöyle sanurlar beni zerrece günâh itmez 7 Taşumda 'ibâdettim sohbetüm hoş tâ'atüm İç bâzâra gelicek bin yıllık 'ayyâr itmez 8 Görenler velî sanur selâm virür utanur Anca iş koyarıdum el irüben güç yitmez 9 Taşum derviş içüm boş dilüm tatlu sözüm hoş İllâ ben itdügümi dînin degşüren itmez 10 Yûnus eksükligüni Allah'una 'arz eyle Anun keremi çokdur sen itdügün ol itmez YE. 42a, NO. 183b, B. 10b, Rt. 9, Ç. 19a. 118 1 Yine geldi 'ışk elçisi yine toldı meydânumuz Yine teferrüc-gâh oldı sağdan sola dört yanumuz Dr. Mustafa Tatcı 93 2 Yine mahfiller düzüldi yine badyalar kuruldı Yine kadehler sunuldı esrük oldı cânlarumuz 3 Ev içi 'ışkıla toldı ulu kiçi 'âşık oldı Cânlarumuz hayrân oldı tagıldı perîşânumuz 4 Bir niçemüz Hak' dan aldı bir niçemüz Hak' dan toldı Bir niçe Süleymân oldı 'ışk tahtına binenümüz 5 Bir niçemüz Leylî oldı bir niçemüz Mecnûn oldı Bir niçemüz Ferhâd oldı 'ışkdan haber tuyanumuz 6 Meydânumuz meydân oldı cânlarumuz hayrân oldı Her dem 'Arş'a seyrân oldı Hazret oldı dîvânumuz 7 Düşmiş idük ol kaldurdı birliğin bize bildürdi İçümüze 'ışk toldurdı dürüst oldı imânumuz 8 Sorarısan dost kandadur kanda istersen andadur Hem gönülde hem cândadur hiç kalmadı gümânumuz 9 Yûnus 'ışkun vasfın söyler girçeklere haber eyler Mahrûmlarun cânı göyner eşker'oldı pinhânumuz YE. 43a, NO. 187b, RY. 66a, K. 177b, M. 60. SİN 119 1 'Işk erine dünyâda çi harîr ü çi palâs Zîrâ kim gönli anun tutmadı kibrile pâs 2 'Işk 'amelile biter lâyık olursa yiter Gerekse 'uryân yüri gerekse geygil libâs 3 Dilersen kim iresin ferâgat menziline Var kanâ'at dârında nefsün boğazından as 94 Yûnus Emre Dîvânı 4 Nefsünün varlığını 'akl-ı külle ulaşdur Varlıgun yoga degşür cevher ol olma muhâs 5 Bu kamu günâhlarun yuyan miskînligimiş Var Yûnus sen miskîn ol gel tama'un yayın yas F. 98b, T. 26b, YE. 44b, NO. 182a, K. 82b, RY., M. 14, A. 10, Ç. 22b. ŞIN 120 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bilenlere sormak gerek bu tendeki cân neyimiş Cân hod Hak'un kudretidür tamardagı kan neyimiş 2 Fikir yumış oglanıdur endîşe kaygu kânıdur Bu âh u vâh 'ışk tonıdur taht'oturan han neyimiş 3 Şükür anun birliğine yog iken uş var eyledi Çünki asıldan biz yoğuz mülk ü hânumân neyimiş 4 Çalap viribidi bizi var dünyeyi görün diyü Bu dünye hod bâkî degül mülke Süleymân neyimiş 5 Sorun Tapduklu Yûnus'a bu dünyeden ne anladı Bu dünyenün karârı yok sen neyimiş ben neyimiş F. 99b. 121 1 'Âşık cânına 'ışk koyan ol bir yüce Sübhân'ımış Cânum içinde bulmışam cânlara dahi cânımış Dr. Mustafa Tatcı 95 2 Sevdük yâridür Mustafâ andan ola meyi ü vefâ Sıdkı bütün gönli safâ hem bize ol îmânımış 3 Halk içindür bu dil sözi gönüldedür dostun râzı Gönül dosta söyledügi ne dir ise Kur'ân'ımış 4 Bir dem gönüle kayıkdum ol gizlü varaka bakdum Uş sırrumı halka çakdum bir pâyânsuz 'ummânımış 5 Gelün 'ummâna talalum isteyüp gevher bulalum Satalum sarrâf olalum zîrâ dükenmez kânımış 6 Eger bizden almazsanuz siz satunuz biz alalum Zîrâ bizüm bu gönlümüz ser-mâyeli dükkân imiş 7 Ol dükkân açılmadugı kokusı saçılmadugı Sırrımın açılmadugı kilidi kibr ü kin imiş 8 Çün kibrim boynını ezdün hırs evini bile bozdun Dükkânı âreste düzdün alan alsın ma' den imiş 9 Yûnus dahi uyanmadın kendü ölümin sanmadın Bu togrı yola gelmedin her işleri gümânımış NO. 193b, A. 11. 122 1 Hak'dan haber geldi yine kullar yarag itsün dimiş Dirilüben evliyâdan bir el-etek dutsun dimiş 2 Yakındur işümün ucı azupdur müftî vü hâcı Göreyin diyen Mi'râc'ı miskinliğin dutsun dimiş 3 Fâni dünyeden geçeniz bâkî mülkine göçerüz Armağan gerekdür dosta yüklü yükin dutsun dimiş 96 Yûnus Emre Dîvânı 4 Bâkî degüldür bu sarây evvel-âhir anda varur Bunda yarak itmeyenler ol evi unutsun dimiş 5 Ben severin şol kulunu yoksul ola sabreyleye Benden ana yol eyledüm Mi'râc'uma gitsün dimiş 6 Şol kahırla kazananlar güle güle yidürenler Götürdüm perdelerini dîdâruma baksun dimiş 7 Her bir kişi dosta vara armağanın dosta vire Anda bizi anmayanlar bunda da unutsun dimiş 8 Ne bir acını toyurdum ne bir gönülek giyürdüm Ne bir gönüle girdüm yâ bana niçe itsün dimiş 9 Eyidün Yûnus'a tursun yüzini toprağa sürsün Ögüdin kendüye virsün okudugın dutsun dimiş F. 99a, T. 26b, K. 183b, RY. 72b, M. 63. 123 1 Hakkı bulmak isteyenler eylesün nefsini derviş Çalap bize mürşid virmiş derviş olubilsem derviş 2 Nefs yolından geçemezin 'ışk şarâbın içemezin Gönlüm kara açamazın derviş olubilsem derviş 3 Hakka yakın olam mı ki rahmetine talam mı ki İremedin ölem mi ki derviş olubilsem derviş 4 Bu 'acâyib sevdâ düşdi gönlüm karâr kılmaz benüm Bildüm işüm cümle hatâ derviş olubilsem derviş 5 Dosta bilişene irsem dostun yolına yürisem 'Ânla nâmûsı koşam derviş olubilsem derviş Dr. Mustafa Tatcı 97 6 Bir gün işüm tamâm ola hep itdügüm gümân ola Meğer Hak' dan emân ola dervîş olubilsem dervîş 7 Eger virürlerse emân kulluğum olmadı tamâm İy bî-çâre Yûnus hemân dervîş olubilsem dervîş B. 50a. 124 1 Erenlerim yolları inceden inceyimiş Süleymân'a yol kesen şol bir karıncayımış 2 Ol karınca söyledi Süleymân'a yol didi Ol karınca söyledügi cevâb alıncayımış 3 Götürmedi kimsene kimsenenün güçini Güç götürdüm diyenler eli irinceyimiş 4 Kim kime ne dirise eger hayr u eger şer Allah virür cezâsın gele yol inceyimiş 5 Gönlüm bana eydürdi seni severem dirdi Gönlüm seni sevdügi dosta irinceyimiş 6 Gönlüm eydür varayın sana girü geleyin Gönlüm uydugı bana dostı bulıncayımış 7 Yârenlerimi eydürler 'âşık melâmet gerek Geldi benüm başuma ol söz yirinceyimiş 8 'Âşıkun gözi yaşı dün-gün dökülür durmaz 'Âşık kan agladugı ma'şûk sorıncayımış 9 Dört kitâbun ma'nîsin okıdum tahsil kıldım 'Işka gelicek gördüm bir ulu heceyimiş 98 Yûnus Emre Dîvânı 10 Ben dervîşem diyenler harâmı yimeyenler Harâmun yinmedügi ele girinceyimiş 1 1 Eydürler fülân öldi mülkile mâlı kaldı 01 mâlun irkildigi ıssı ölinceyimiş 12 İki kişi söyleşür Yûnus'ı görsem diyü Biri ey dür ben gördüm bir 'âşık kocayımış F. 100a, T. 27a, K. 163b, RY. 53a, YE. 45a, NO. 189b, HB. 10b, Rt. 10, Ç. 21a. 125 1 Ben derdile âh iderdüm derdüm bana dermânımış İsteridüm hasretile dost yanumda pinhânımış 2 Kandayıdum fıkr iderdüm göğe bakup şükr iderdüm İsteridüm hasretile dost yanumda pinhânımış 3 Sanurdum kendüm ayrıyam dost gayrıdur ben gayrıyam Beni bu hayâle salan bu sıfât-ı insânımış 4 İnşân sıfatı kendü Hak insandadur Hak togrı bak Bu insânun sıfatına cümle 'âlem hayrânımış 5 Her kim ol inşânı bile hayvânısa inşân ola Cümle yaradılmış kula inşân tolu sultânımış 6 Tevhîd imiş cümle 'âlem tevhidi bilendür Âdem Bu tevhidi inkâr iden öz cânına düşmânımış 7 İnşân olan buldı Hakkı meclis anun oldur sâkî Hemân bu bî-çâre Yûnus 'ışkıla âşinâyımış Ç. 22a. Dr. Mustafa Tatcı 99 GAYIN 126 1 Ben sevdügüm nigârı n'idem ol benden fârig Ne virüp hoş görüneni iki cihânda fârig 2 Kimden kime varayın ahvâlüm söylemeğe Sözüm kime diyeyin sözden lisândan fârig 3 Cihânda kim giriser bu işün arasına Yâ kim hükm idebile sultân u hândan fârig 4 Gerek müsülmân olam bin yıl 'ibâdet kılam Gerekse kâfir olam küfr ü îmândan fârig 5 Gerekse ehl-i millet farizasın bekleyem Gerekse şöhret kovam şöhret ü dînden fârig 6 Gerekse ilm-i dînde yüz bin kez minber depem Gerekse şirk besleyem şirk ü gümândan fârig 7 Nice ticâret ile mekseb gösterem ana Şöyle tüvângerdür ol assı-ziyândan fârig 8 Niçesi kullıgıla sevibilem ben ana Hâs u 'âm anı sever cümle sevenden fârig 9 Anun gibi ma'şûka kim gönül virdiyise Bî-'aded tertîb gerek ol andan bundan fârig 10 Yûnus sen severisen hakikat ma'şûkayı Dervîşligile kül ol kevn ü mekândan fârig F. 101a, T. 27b, YE. 46a, K. 124a, RY. 45b, M. 32, A. 11. 1 00 Yûnus Emre Dîvânı KÂF 127 1 Yanar içüm göyner özüm ben ölü(mi)anıcak Ölüm endîşesi ne hoş ululara danı(şı)cak 2 Öliserüz bellü beyân gizlü içümüz olur 'ıyân Teneşür üstine konup halk öninde yuvunıcak 3 Hiç bilmezem ben niçe idem kangı yana sefer idem Yakasuz don geyem gidem başsuz ata bini(şi)cek 4 Gele bana kavum kardaş ola sine değin yoldaş Kim olusar bana hâldaş ben sinümde kalışıcak 5 Kalam ben âmâlumıla her niçesi hâlumıla Gide kavum güle güle evden yana dönişicek 6 Sana eydürem ey paşa neler geliserdür başa Kimi isiden bağrı pişe kim şarâba kanışıcak 7 Yarın siyâset kurıla cümle halâyık dirile Kimi emir savan birle kimi isiden yanışıcak 8 A'mâl vire anda cevâb a'mâlsüze olur 'itâb Şol kişiye olmaz 'azâb bunda âzâd olışıcak 9 Yûnus imdi sen kıl yarak utanmayasın dogrı bak Cümle halâyık dirile adlu adıyla saylıcak Georg Yazması. 128 1 Şükür Hakka kim dost bize eyitdi dost yüzine bak Açdum ben de gönlüm gözin sultânumı gördüm mutlak Dr. Mustafa Tatcı 101 2 Çünki gördüm ben Hakk'umı Hakk'ıla olmışam biliş Her kancanı bakdumısa hep görinendür cümle Hak 3 Açuk duvacuk kapusı dostları içün ol Hakk'un Dostı olmak dilerisen dostlardan okı bir sebak 4 Hicâbdasın bugün seni göstermezler belli sana Hicâb didügümi anla dünyelikdür gözden ırak 5 Sen seni bilimeyince ere nazar kılmayınca Senliği bu ara yirden gidermezsen oldı duzak 6 Yidi deniz ü dört ırmak seni mismil eylemeye Çünki işün o Hakk'ıla olmadısa kaldun ırak 7 Evliyâdur Hak kapusı Yûnus durur kapucısı 'Işkıla geldi bu yola 'ışkı idindi hem turak F. 102a, YE. 48a, NO. 193b, A. 11. 129 1 Gel iy gözüm ağla gülmezem ayruk Cânum dosta gider gelmezem ayruk 2 Ne gam bu dünyede bir kez ölürsem Anda ölüm olmaz ölmezem ayruk 3 Varlıgum yokluğa degşürmişem ben Bugün câna başa kalmazam ayruk 4 Mahabbet bahrinün gavvâsı oldum Gerekmez Ceyhûn'a talmazam ayruk 5 Yanmışam 'ışkuna tâ kül olınca Boyandum rengüne solmazam ayruk 1 02 Yûnus Emre Dîvânı 6 Ko beni yatayın dost işiginde Yiter bir el dahi almazam ayruk 7 Yansun cânum yansun 'ışkun odına Aksun yaşum aksun silmezem ayruk 8 Ko beni yanayın göynüklerümle Kaçan 'âşık olsam ölmezem ayruk 9 Dilerem fazlundan ayurmayasın Hocam senden özge sevmezem ayruk 10 Yûnus 'âşık durur ma'şûkın ister Dahi hiç nesne istemezem ayruk B. 7b, DAY. 84. 130 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İy çok kitâblar okıyan sen kim dutarsın bana dak Tâ bilesin sırrı 'ıyân gel 'ışkdan okı bir varak 2 Okımagıl 'ilmün yüzin ilme 'amel eyle güzin Aç gönülden bâtın gözin 'âşık-ma'şûk hâline bak 3 Gör ma'şûkun ne işdedür 'âşık dahi ol işdedür İkisi bir sır işdedür iki sanup kalma ırak 4 İkilikden geçemedün hâli kâlden seçemedün Hak'dan yana uçamadun fakîlık oldı sana fak 5 Cübbe vü hırka taht u tâc bular virürler 'ışka bâc Dört yüz mürîd ü elli hac terk eyledi ' Abdü'r-rezzâk 6 Anun gibi dîn ulusı hâç öpdi çaldı nâkûsı Sen dahi bırak nâmûsı nefsün itini oda yak Dr. Mustafa Tatcı 103 7 Ger sen sana geldünise sıfat nedür bildünise Hakk'a mutî' oldunısa ne kim dirisen bana hak 8 Bilmeyesin bed-nâm u nâm bir ola sana hâs u 'âm Bildünise 'ilmi tamâm gel imdi okı bir varak 9 Yirde vü gökde 'ışkıla 'ışkdan gelür her söz dile Bî-çâre Yûnus ne bile ne kara okıdı ne ak F. 102b, T. 28b, RY. 43a, K. 121b, YE. 46b, NO. 189a, Rt. 10, Ç. 23a, M. 31. 131 1 Biz neye 'âşıksavuz âlemler ana âşık Kime degül diyelüm her biri sıdka hâzık 2 Ma'şûkanı kim sevse lâzımdur anı sevmek Dostumuzun dostına yad endîşe ne lâyık 3 Sen gerçek 'âşıkısan dostun dostına dost ol Ger böyle olmazısan dostun dimegil bayık 4 Kime az bakarısa aslı yüce yirdedür Az görme çok gör anı böyle gelmişdür tarîk 5 Yitmiş iki millete kurbân ol 'âşıkısan Tâ âşıklar safında tamâm olasın sâdık 6 Sen Hakk'a 'âşıkısan Hak sana kapu açar Ko seni beğenmeği varlıgun evini yık 7 Hâs u 'âm mutî' 'âsî dost kulıdur cümlesi Kime eydibilesin gel evünden taşra çık 8 Yûnus'un bu dânişi genc-i nihân sözidür Dosta 'âşık olanlar iki cihândan fârik 104 Yûnus Emre Dîvânı F. 103b, T. 29a, K. 93b, YE. 47b, RY. 33a, A. 11, M. 20, Ç. 23b. 132 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Kerem ile bir berü bak nikâbı yüzünden bırak Ayun on dördi misün balk urur yüz ü yanak 2 Şol bal ağızdan keleci yüz bin şekerden tatludur Söyler olursa bu dilün deprenür olsa ol tudak 3 Otuz iki incü bitmiş mercân içinde i cânum Kıymeti a'lâ incüden aklığı da incüden ak 4 Yüzüne karşu bu güneş bir dem gelüben turamaz Gelüp kaşundan kiçi ay her dem okıyalı sebak 5 Gören seni pervâne tek niçesi oda düşmesin İki yanadın çün turur ol iki şû'leli çerâk 6 'Işkun selâsilinde zencîre kim ki düşse Âzâdlık istemez ol olsa vücûdı toprak 7 Dil niçe vasf itsün hüsnünde hulkunı kim Hüsnüni Hak eylesün yavuz gözlerden ırak 8 îşitdüm boyun senün serviden a'lâyımış Dahi gözüm görmedin boyum sevdi kulak 9 Yûnus Hak tecellîsin senün yüzünde gördi Çâre yok ayrılmağa çün sende görindi Hak F. 104a, T. 29b, YE. 47a, K. 86b, Ç. 22b. Dr. Mustafa Tatcı 105 133 1 Ma'nî bahrine talduk vücûd sırrını bulduk İki cihân ser-te-ser cümle vücûdda bulduk 2 Bu çizginen gökleri tahte's-serâ yirleri Yitmiş bin hicâbları cümle vücûdda bulduk 3 Yidi gök yidi yiri tagları denizleri Uçmagıla Tamu'yı cümle vücûdda bulduk 4 Gice ile gündüzi gökde yidi yılduzı Levhde yazılan sözi cümle vücûdda bulduk 5 Mûsâ'nun agdugı Tûr'ı yohsa Beytü'l-Ma'mûr'ı Isrâfîl çaldugı Sûrı cümle vücûdda bulduk 6 Tevrât'ıla İncil'i Zebûr'ıla Furkân'ı Bunlardagı beyânı cümle vücûdda bulduk 7 Bir ile iki üçi dördile biş ü altı Yidi sekiz tokuzı cümle vücûdda bulduk 8 Yûnus'un sözleri Hak cümle didügi saddâk Ne gördüysen kamu Hak cümle vücûdda bulduk YE. 48b, NO. 185b, K. 167b, B. 51a, M. 54, A. 11. 134 1 Muhammed'e bir gice Çalap'dan indi Burâk Cebrâîl eydür hâcem Mi'râc'a kıgurdı Hak 2 Aç kendüne cinânun behişt ü dîdâr senün Seni okur Sübhân'un ne yatursın kıl yarak 3 Turdı Mi'râc kasdına yüridi âbdestine Secde kıldı dostına dimedi yakın ırak 1 06 Yûnus Emre Dîvânı 4 Gitdi Cibrîl Hazret'i getürdi Burak atı Nûrdanıdı hil'ati gözi gevher yüzi ak 5 Kadem bir taşa basdı taş kopdı bile vardı Kak yâ mübârek didi şöyle kaldı mu' allak 6 Taş eydür gelesini bir kadem basasını Resûl eydür gelürem buyuruma ol Hak 7 Göklere haber oldı yir-gök şâdılık toldı Eydürler Ahmed geldi bezendi sekiz Uçmak 8 Gör Muhammed n' eyledi gökleri seyreyledi Ümmetini toyladı 'Arş'a henüz varıcak 9 Çün geçdi felekleri ün geldi kim gel beri Kaldurdum perdeleri hemân cemâlüme bak 10 Dîdârum sana 'ıyân gösterem bellü-beyân İn Burâk'dan ol yayan 'Arş'uma bas bir ayak 1 1 Ferişteler geldiler Burâk'dan indürdiler Na'lini döndürdiler ol dem yüridi yayak 12 Üveys yirinden turdı 'Arş'da na'lin döndürdi Muhammed anı gördi visâle döndi fırâk 1 3 Çün dost dosta kavuşdı yüz bin kelâm danışdı Ümmetiyçün çalışdı oldur Resûl-ı Mutlak 14 Mi'râc'dan döndi yine girü geldi evine Geldi gördi henüz kim döşecigi ısıcak 15 Niçe bin yıllık yola bir demde vara gele Yûnus eydür kim ola Muhammed'dür o mutlak Dr. Mustafa Tatcı 107 1 6 Ümmete ümmet diyen ümmet kaydını yiyen Eger ümmeti isen di îslâm dînine hak B. lb. KEF 135 1 Dost yüzine bakmağa key safâ nazar gerek Dostıla bilişmeğe cân gözi bîdâr gerek 2 'İzz ü nâzdan geçüben tertîbler terk idüben Varlıklar dükedüben yüz bin ol kadar gerek 3 Varlıkdur hicâb katı kim yıka bu hicâbı Dost yüzinden nikâbı götürmeğe er gerek 4 Sen hicâb oldun sana ne bakarsın dört yana Kaykımaz öne sona kime ki dîdâr gerek 5 Gel imdi hicâbun yık hırs evinden taşra çık Hak bağışlaya tevfik kasdıla hüner gerek 6 'Âşıka 'izzet ü 'âr va'llâh bedi' bu haber 'Âşıkısan cânsuz gel ne ser ü destâr gerek 7 Sen seni elden bırak dost yüzine sensüz bak Mansûr'layın Ene'l-Hak dahi sebûk-bâr gerek 8 Kim dostıla bilişe lâ-cerem derde düşe 'Âşık cânı hemîşe ser-mest ü humâr gerek 9 Sen seni aradan al cism ü sûret cânsuz kal Anda bulasın visâl ayruk ne bâzâr gerek 1 Dostıla bilişen cân oldur kendüye kıyan Varlık leşkerin siyan dahi çâpük-ter gerek 108 Yûnus Emre Dîvânı 1 1 Terk eyle kıyl u kâli dosta virgil mecâli Yoklıkdadur visâli kamudan güzer gerek 12 Bu göz gördügi degül bu 'akl irdügi degül Dil vasf virdügi degül bî-lisân basar gerek 13 İşit işit key işit dost katına sensüz git Dosta gidene öndin kendüsüz sefer gerek 14 Az bakmagıl sen çoğa çün dost içünden doga Varlıgun saygıl yoga bunca ne haber gerek 1 5 Unıt unıt kamusın söylegil sözün hâsın Dilersen dost göresin bundan gayrı ser gerek 16 Dünyâ vü âhiretden niçe dürlü ni'metden Dost yüzini görmeğe kamudan geçer gerek 17 Dünyâ âhret ahvâli zen ü ferzend vebâli Dilersen dost visâli varlıkdan hazer gerek 1 8 Boncuk degül sır sözi gel gidelüm ko sözi Dostı görmez baş gözi ayruksı basar gerek 19 Yûnus imdi yavı var bulmayasun il ü şâr Kim Hak disün kim bâtıl derviş burç u bâr gerek F. 105a, T. 30a, NO. 192b, K. 76a, YE. 48b, Rt. 10, M. 11, A. 12, Ç. 25b. 136 1 Müsülmânam diyen kişi şartı nedür bilse gerek Tanrı'nun buyrugın tutup biş vakt namâz kılsa gerek 2 Tanla turup başun kaldur ellerimi suya daldur Hem şeytânun boynını ur hem nefs dahi ölse gerek Dr. Mustafa Tatcı 109 3 Kılurısan tan namâzın Hak'la ola hem niyâzın Âhiretde 'izz ü nâzun varup anda bulsa gerek 4 Öyle namâzın kılasın her ne dilersen bulasın Tamu'dan âzâd olasın kullar âzâd olsa gerek 5 Ol ikindiyi kılanlar arı dirlik dirilenler Olardur Hakka irenler her dem anlar irse gerek 6 Ahşam durur üç fariza tagca günâhun arıda Eyü 'amellerim sinde şem ü çerâg olsa gerek 7 Yatsu namâzına ol hâzır hâzırları sever Kâdir îmânun eksügin bitür îmân pîş-rev olsa gerek 8 Her kim bu sözden almadı biş vakt namâzı kılmadı Bilün müsülmân olmadı ol Tamu'ya girse gerek 9 Bildünise cemâ'ati hâzır olanlar Cennet'i Ger kâhillik kılurısan münâfıkdan olsa gerek 10 Görmez misin Mustafâ'yı niçe bekledi vefâyı Ümmetiçün ol safâyı ümmet ana irse gerek 1 1 Beklerisen dîn gayretin virmegil nefse murâdın Yûnus Nebî salâvâtın 'ışkıla degürse gerek F. 108a, T. 31b, YE. 51b, B. 10b. Rt. 11 137 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Dünyeye gelen kişiler yola bile gelmek gerek Ölümini anubanı dün ü gün ağlamak gerek 110 Yûnus Emre Dîvânı 2 Bu dünye kahır evidür hem bâkî degül fânîdür Aldanuban kalma buna tîz tevbeye gelmek gerek 3 Ne durur dünye çoklıgı eşkere durur yoklıgı Varlık sarâyın hakikat âhireti bilmek gerek 4 Gel imdi tur bu fâniden mahrûm kalmadın bâkîden Tâ' at kılup bu dünyeden kullar nasîb almak gerek 5 Korkarısan sen Tamu' dan (gel) alçak olgıl kamudan Ol güni ince köpriden (bil) kamular geçmek gerek 6 Geçüp gitmek dilerisen yâ düşmeyeyin dirisen Şol kazandugun mâlunı Tanrı'yıçün virmek gerek 7 Kazandugunı virüben yoksulları hoş görüben Hak hazretine varuban oddan o kurtulmak gerek 8 Kur'ân eydür ki vattakû gine eydür ki tezra'û Kâhil olup oturmagıl tîz tevbeye gelmek gerek 9 Yûnus 'un sözi şi'irden ammâ aslı(dur) kitâbdan Hadîsile dinene key (bilgil) sâdık olmak gerek F. 109b, T. 32b. 138 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Evvel bize vâcib budur hoş hulkıla 'amel gerek İslâm adı okınıcak yoldaşumuz îmân gerek 2 îsrâfîl sûrın urıcak cümle mahlûk uyanıcak Son hisâb sorılıcak 'Arab dili lisân gerek 3 Gök perdelerin açalar eyü yavuzdan seçeler Ol dem kancanı kaçalar baş kurtarası yir gerek Dr. Mustafa Tatcı 111 4 Çerge kurup oturalar ser-mâyemüz getüreler Ol siyâset meydânında bu tertîbleri bil gerek 5 Çagrışalar ata ana kardaş kardaşdan usana Yalvaralar ol Sübhân'a niyâz kılası er gerek 6 Dükelinden bu 'ışk yakın Yûnus hatâ kılma sakın 'Işkdan su'âl sorılıcak cevâb viresi hâl gerek F. 110b, T. 33a, YE. 51a. 139 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bu dünyeye gelen kişi âhir yine gitse gerek Müsâfırdür vatanına birgün sefer itse gerek 2 Va'de kılduk ol dostıla biz bu cihâna gelmedin Pes ne kadar eglenevüz ol va'demüz yitse gerek 3 Biz de varavuz ol ile kaçan ki va'demüz gele Kişi varacağı yire gönlini berkitse gerek 4 Gönül niçe berkitmeye dost iline giden yola 'Âşık kişiler cânına bu yola hare itse gerek 5 Cân neye ulaşıma 'akıl da ana hare olur Gönül neyi severise dil anı şerh itse gerek 6 'Aceb midür 'âşık kişi ma'şûkını zikr iderse 'Işk başından aşıcagaz gönlini zâr itse gerek 7 Yûnus imdi sever isen andan haber virgil bize 'Âşıkun oldur nişânı maşûkın eyitse gerek YE. 50b. 112 Yûnus Emre Dîvânı 140 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Gel iy dervişlik isteyen eydem sana n'itmek gerek Şerbetleri elden koyup aguyı nûş itmek gerek 2 Gelmek gerek terbiyete kamu bildüklerin koya Mürebbîsi ne dirise pes ol anı dutmak gerek 3 Çeke sabr u kanâ'atı tâze-kârlık ide katı Bu yola vireler iti bu yola yüz tutmak gerek 4 Dünyâdan gönlini çeke eli ile arpa eke Unına yarı kül kata güneşde kurutmak gerek 5 'Aceb anı niçe yiye nefsi dilerse yiyleye Kaçan kim iftâr eyleye üç günde bir itmek gerek 6 Oldur erenler dirliği bular bilmez 'ayyârlıgı Anunla bulur erliği kahrı dahi yutmak gerek 7 Bakma bu dünyâ yüzine aldanma halkun sözine Dönüp dîdâr arzûsına ol Hakka yüz tutmak gerek 8 Yûnus bunı kime diye kim kasd ide bir uluya Şâyed birimüz işleye 'âşıklara itmek gerek YE. 50b, K. 167a, RY. 8a, N0.191b, Rt. 12, Ç. 26b, M. 54. 141 1 N'idelüm bu dünyâyı n'eyleyüp n'itmek gerek Dâimâ 'ışk eteğin komayup tutmak gerek 2 Çalab'um bu dünyâyı kahır içün yaratmış Gerçeğin gelenlerim kahrını yutmak gerek Dr. Mustafa Tatcı 1 1 3 3 01 yarınki yollara anda yoldaş isteyen Bu dünyâda dostını kılavuz dutmak gerek 4 Uçmak Uçmak didügün kullanın yiltedügün Uçmagun ser-mâyesi bir gönül itmek gerek 5 Erenlerim âhına tag-taş katlanımadı Kalkanı demir ise okları atmak gerek 6 Yûnus er nazarında tâze güller açılmış Sen gerçek bülbülisen nazarda ötmek gerek YE. 51a, M. 76, K. 207b, RY. 21a. 142 1 Derviş olan kişinün dirliği arı gerek Yol içinde hem anun nâmûsı arı gerek 2 Geç benlik da'vâsından söyle sözün hâsından 01 Allah korkusından benzi anun sarı gerek 3 Gitmeye bağrı başı dinmeye gözi yaşı Her dem dervîşün işi âhıla zârı gerek 4 Kimseye hor bakmagıl hergiz gönül yıkmagıl Yitmiş iki milletde dervişlik yarı gerek 5 Korkmaya Tamu'sından ummaya Hûrîsinden Dâim anun maksûdı Hakk'un dîdârı gerek 6 Toprak eyle yüzüni miskinlere iy Yûnus Cümlesinden ziyâde erün ikrârı gerek Ç. 27a. 114 Yûnus Emre Dîvânı 143 1 N'iderüz dirlik suyın biz cânı yagmâya virdük Cevherleri sarraflara ma'deni yagmâya virdük 2 Bizüm il bâzirgânı hiç assı gözetmedi Çün assı bizüm degül ziyânı yagmâya virdük 3 Bu yolun 'ârifleri geçürmezler meta'ı Biz hod 'uryân gideniz dükkânı yagmâya virdük 4 Bizüm bâzârumuzda yokluk alur müşteri Çün iş böyle harîdâr varını yagmâya virdük 5 Dîn ü millet bâzârın yagmâladı sen ü ben Çıkduk iki aradan sen-beni yagmâya virdük 6 Küfrile îmân sözi hicâb oldı bu yolda Safâlaşduk küfrile îmânı yagmâya virdük 7 Zühdile çok istedük hîç müyesser olmadı Terk idüben küllisin gümânı yagmâya virdük 8 Yüz bin yıllık 'ömr olsa bir kuşlıkça degüldür Geçdük bitmez sagışdan zamânı yagmâya virdük 9 Pâyânlu devr-i zamân çok eğledi Yûnus'ı Pâyânsuz devre irdi devrânı yagmâya virdük F. 107a, T. 31b, YE. 49b, RY. 54a, 61b, K. 128a, 161a, Rt. 11, M. 34, 52. 144 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ne söz keleci dirisem dilüm seni söyleyicek Kanda yürürsem yürürem senden yana kaçar dilek Dr. Mustafa Tatcı 115 2 Hakdur seni sevmezlere cânsuz sûretdür dirisem Anuniçün cânlulara senün gibi ma'şûk gerek 3 Söyledün cümle 'âleme henüz nikâb içindesin Bir dem perdesüz yürisen iki cihân olur helâk 4 Dîv ü peri ins ü melek sever seni her mahlûkât Hayrân olup ileyünde turmış durur hür u melek 5 Nûşdur senün elünile zehr-i kâtil içerisem Bilmezem ne ma'nîsi var ol olur cânuma tiryâk 6 Ger şehd ü şeker yirisem sensüz agudur cânuma Çün cânumun sensin dadı kanda bulam senden yigrek 7 Yüz bin eger cevr ü cefâ ugrarısa sûretüme Hiç eksilmez şâdılıgum cümle diler seni sevmek 8 Ne var eger Yûnus dahi 'ışk içinde zerreyise 'Işk odıyla kâyım durur yirile gök çarh-ı felek F. 108b, T. 32a, K. 210b, RY. 12a. 145 1 Çalap nûrdan yaratmış cânını Muhammed'ün 'Âleme rahmet saçmış adını Muhammed'ün 2 Dostum dimiş yaratmış hem anun kaydın yimiş Ümmetden yana korniş yönini Muhammed'ün 3 Muhammed bir denizdür 'âlemi tutup durur Yitmiş bin peygamberler gölinde Muhammed'ün 4 Dünyâ mâlın dutmamış hiç emânet artmamış Derzi biçüp dikmemiş tonını Muhammed'ün 116 Yûnus Emre Dîvânı 5 Tanrı Arslanı 'Alî sağında Muhammed'ün Hasan'ıla Hüseyin solunda Muhammed'ün 6 Yılda yitmiş bin hâcı her biri niyyet ider Varur ziyâret ider nûrını Muhammed'ün 7 Yûnus Emrem 'ışkludur eksiklüdür miskîndür Her kim yimez mahrûmdur honını Muhammed'ün K. 174b, RY. 64b, M. 59, Ç. 25b. 146 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Nişânı bu benzi saru gözleri yaşdur 'âşıkun 'Işk odına yanar cânı ciğeri başdur 'âşıkun 2 Dün-gün yürür hayrân olur 'ışk odına yanar erür Döşeği toprag u kabir yasdugı taşdur 'âşıkun 3 Kimse bilmez âşık hâlin gönlünde nedür ahvâlin Süpürmege dostun yolın yüzi ferâşdur 'âşıkun 4 Miskin olur 'âşık kişi durmaz akar gözi yaşı Mâlı mülki cân u başı 'ışka tarâşdur 'âşıkun 5 'Âşık kılar dün-gün âhı vurur Hak'a dogrı râhı Her dem gönül seyrengehi gönli Mi'râc'dur 'âşıkun 6 Her bir kişi bir iş dutar ol dosta yakın olmağa Gice gündüz nefsiyile her dem savaşdur 'âşıkun 7 Yûnus eydür ol melâmet şeyhliği 'âşıklığa sat 'Âşık da n'ister eyü ad bed-nâmı hoşdur 'âşıkun Dr. Mustafa Tatcı NO. 188a. 117 147 1 İy su kandan gelürsin vatanun kanda senün Kanda çukur bulursan yatagun anda senün 2 Sen yüceden çıkarsın alçak yire akarsın Gönül Hakka dutarsın alçak gönlün var senün 3 Seni bulut götürür 'âlemlere yitürür Dürlü çiçek bitürür hoş üstâdun var senün 4 Ağaçlara varursın köklerinden girürsin Dunı sıra yürürsin uzun elün var senün 5 Kandayısa yaş-kurı hiç sensüz olmaz biri Ne ölüsin ne diri hiç tenün yokdur senün 6 Kimün denize gider kimün tütüni tüter İsmün disen ne durur hoş bâzârun var senün 7 Akup deniz olursın tagılup toz olursm Göllerde sâz olursın yapılan evler senün 8 Dünyede cânlu cânsuz olımayalar sensüz Câna cânsın gümânsuz hiç menendün yok senün 9 Şimdi Yûnus susadı diler ki senden içe Bir içim bin kızıla nice bahân yok senün K. 143a, HB. 11b, M. 42. 148 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ger uluya irdünise sûret nakşı nendür senün Mâ'nîye yol buldumsa iş bu dünyâ nendür senün 118 Yûnus Emre Dîvânı 2 Görgeç yolundan kamusın terk it bu dünyâ da'vîsin Kogıl bu 'âlem sevisin aşıklıcak nendür senün 3 Sen dünyânun terkin urgıl gelüp 'ışk evine girgil İlerki menzile irgil girü kalmak nendür senün 4 Bu vücûdun ser-mâyesi od u su toprag u yildür Her biri aslına gider gâfıl olmak nendür senün 5 Dün ü gün kaygular yirsin n'ideyin yohsulın dirsin Ol cömerddür rızkun virür kaygu yimek nendür senün 6 Büt-hâne vü şarâb-hâne mescid oldı gerçek câna Bir pûlun varmaz ziyâna yalancılık nendür senün 7 Çün âhirete kavisin ko bu yalancı da'vîsin Bu mâl u hazne sevisin 'âşıkısan nendür senün 8 Yigil yidürgil bî-çâre eksilürse Tanrı'n vire Bir gün tenün yire gire girü kalan nendür senün 9 Benüm diyüben dirersin hakikat da'vî idersin Pâdişâh suçuna kalmaz güm-râh olmak nendür senün 10 Yûnus ol 'ışk badyasından sen inen esrük olmışsın Bî-hod iken irdün Hakka ayuk olmak nendür senün F. 106b, T. 31a, K. 79b, YE. 49a, Rt. 11, M. 13. 149 1 Dervişler gönli safâ hükm ider Kâf dan Kâf a îy niçe selâtînler zebûnı dervişlerim 2 Dervişlerim hâlleri Hak'a gider yolları Arş'da na'lin dönderdi Üveys'i dervişlerim Dr. Mustafa Tatcı 1 1 9 3 Resûl ağdı Mi'râc'a nazar eyledi hoca Görün görün kim niçe vasfını dervişlerim 4 'Arş'dan döndi Mustafâ anda ashâb-ı safâ Dinledi sözlerini sır sözi dervişlerim 5 Resûl indi tapuya elin urdı kapuya Didiler kimsin ana miskini dervişlerim 6 Resûl girdi içerü yârenler turdı örü 'Âşıklar dîdâr gördi visâlin dervişlerim 7 Resûl ey dür iy Kayyûm bunlar 'acâyib kavim Sır denizi kılmışsın gönlini dervişlerim 8 Bunlara benüm didüm bunlara benin didüm Unıtdurdum mâlını gencini dervişlerim 9 Dervişlik bir pîşedür hırkacugı mîşedür Çok cânavârlar yörür tonında dervişlerim 10 Miskin Yûnus n'eylesün niçe bir şerh eylesün 'Âşıkdur kul söylesün vasfını dervişlerim K. 200a, RY. 36b, M. 72. 150 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Dost diridüm istegüm dermânıdur 'âşıklarun Câm-ı 'ışkı koma kim peymânıdur 'âşıklarun 2 'Âşık ol 'ışk odına pervâne gibi yana gör Oda yanan kimseler pes cânıdur âşıklarun 3 Her gice cevlân ider Hakk'un cemâlin görmeğe 'Arş-ı 'azîm dem-be-dem seyrânıdur 'âşıklarun 120 Yûnus Emre Dîvânı 4 Zâhidün zühdiyile Cennet makâmı olur Mâsivânun küllisi zindânıdur âşıklarım 5 Hor bakma sen 'azîzüm 'ışk erine zinhâr Sırr-ı Mevlâ'sıyıla pinhânıdur âşıklarım 6 Şeyh-i kâmil hizmetinden fârig olma iy Yûnus Kulluk itmek pirine erkânıdur âşıklarun B. 26b. LAM 151 1 Kul pâdişâhsuz olmaz pâdişâh kulsuz degül Pâdişâhı kim bileydi kul itmese yort savul 2 Sultân hemîşe sultân kul hemîşe kulıdı 01 kadîm pâdişâydı usûl içinde usûl 3 Tanrı kadîm kul kadîm ayrılmadum bir adım Gör kul kim Tanrı kimdür anla iy sâhib-kabûl 4 Bize birlik sarâyın togru beşâret ayın Geç ikilik fikrinden kogıl benliği yâ kul 5 Gör imdi gizlü seyri seyir içinde sırrı Kul bilmez bu tedbîri kime değdi bu nüzûl 6 Eyid eyid kamusın ne kân u ne ma' densin Sûret-i pür-ma'nîsin pâdişâhı sende bul 7 Gel imdi hicâbun aç senden ayrıl sana kaç Sende bulasın Mi'râc sana gelür cümle yol Dr. Mustafa Tatcı 121 8 Kanca vardun iy 'âkil bir ağızdan cümle dil Cüz'iyyât-ı müselsel haber virür 'akl-ı kül 9 Yûnus bak neredesin ne yirde ne gökdesin Bekle edeb perdesin gel imdi gel tapu kıl F. 111b, T. 34a. 152 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ata belinden bir zamân anasına düşdi gönül Hak'dan bize destûr oldı hazîneye düşdi gönül 2 Anda beni cân eyledi et ü sünük kan eyledi Dört on güni diyicegez degirtmege düşdi gönül 3 Yürüridüm anda pinhân Hak buyrugı virmez âmân Vatanumdan ayırdılar bu dünyeye düşdi gönül 4 Beni beşiğe urdılar elüm ayagum sardılar Öndin acısın virdiler tuz içine düşdi gönül 5 Günde iki kez çözerler başına akça dizerler Agzuma emcek virdiler nefs kabzına düşdi gönül 6 Bu nesneyi terk eyledüm yürimege 'azm eyledüm On'iki sünügüm yazarlar elden ele düşdi gönül 7 Oğlan iken sultân kopar kim elin kim yüzin öper 'Akıl bana yoldaş oldı sultânlıga düşdi gönül 8 Bu çagıla sakal biter görenün gülregi dutar Güzeller katında biter sev-sevüye düşdi gönül 9 Hayırdan şerri çok sever işlemeğe becid iver Nefsinün dileğin kovar nefs evine düşdi gönül 122 Yûnus Emre Dîvânı 10 Kırk beşinde sûret döner kara sakala ak iner Bakup şeybetin göricek yoldurmağa düşdi gönül 1 1 Yola gider başaramaz yiğitliğe eli varmaz Bu nesneleri koyuban yavunmaga düşdi gönül 12 Ogl ey dür bunadı ölmez kız ey dür yirinden durmaz Hiç kendü hâlinden bilmez hâlden hâle düşdi gönül 13 Ölicegez şükr ideler sinden yana dedeler Allah adın zikr ideler çok şüküre düşdi gönül 14 Su getüreler yumağa kefen saralar komaga Agaç ata bindüreler teneşire düşdi gönül 15 Eger varışa 'amelün gin olısar sinün senün Eger yogısa 'amelün oddan şarâb içdi gönül 1 6 Yûnus anlayuvar hâlün şuna ugrayısar yolun Bunda elün ireriken hayr işlere düşdi gönül F. 113b, T. 35a. 153 1 Yavlak 'aceb geldi bana dünyâ içinde işbu hâl Gice konuk olan kişi gine sabâh göçer fi'l-hâl 2 Eger girçek konugısan aç gözün uyanugısan Sen bu söze tanugısan girü kalur mülkile mâl 3 Mâlunı özge kişi yir sen var anda hisâbın vir Sinün hemân bir adım yir gel gör âhir nedür bu fâl 4 Gözün görürken yi-yidür eylemegil bunca 'özür Bu dünyede hâsıl nedür hayreyle bâzârı vir al Dr. Mustafa Tatcı 123 5 Ben diyeyin sözün hakkın işit unutma key sakın Uş kıyâmet geldi yakın gönlünden geçmesün hayâl 6 Andan İsrâfîl Sûr ura ölenler yirinden tura Mizân terâzû kurıla hükmini ide zü'l-Celâl 7 Sultân u kullar bir ola anda heybet katı ola Dahi ayruksı hâl ola kurtulmaklık anda muhâl 8 Bunda korkmazısan Yûnus anda korkudurlar seni Eger dirligün hakkısa Sırât'ı geçesin sehel F. 112b, YE. 53a, K. 86a, M. 17, Ç. 29a. 154 1 Gerekmez dünyeyi bize çünki bâkî bünyâd degül Bir kul bin de yaşansa ölicek bir sâ'at degül 2 Bu dünye kahır evidür niçe 'ömürler eridür Uçmak' da hûy satan kişi yalan yanlış gaybet degül 3 Şol senün mü'min kullanın dünyâ zindânı anlarun Bu dünyâda mü'min olan hurrem oluban şâd degül 4 Bunda zâlimlik eyleyen nefsi harâmla toylayan Yüzleri kara kopısar öz cânları râhat degül 5 Kim durur kim ire ana dün-gün tâ' at kılan ana Virülür uçmak anlara zîrâ bilişdür yâd degül 6 Yûnus miskin mestânesin sen seni gör ko bunları Dünyâda riyâlu dirlik kişiye eyü ad degül F.115a, T. 36a. 155 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 124 Yûnus Emre Dîvânı 1 Kogıl bu dünyâ bezeğin bu dünyâ yil durur hayâl Ne vefâ krhsar bize çün pusuda durur zevâl 2 İnanma fâni 'ömre kim bâkî degüldür sevgüsi Görür iken sultânlarr koyup giderler mülk ü mâl 3 Kes gider 'izzet baş un terk eyle sen fuzûlhgr Kesmezisen başm anun 'rşkrla dirligün muhâl 4 Bunca uzun endîşeler yoldaşrmuzrdr bizüm Dost fîkretinden artugr bilün ki külli kryl u kâl 5 Algrl kendü elünile girü kendü hisâbunr Yohsa serhengler elinde katr yaramaz olur hâl 6 Zevk u riyâ didükleri boynmr urmaymca ben Şâh-r Kerîm'e srdkrla kanda buhsaram visâl 7 Öldür nefsün dileğini ilet teneşir üstine Yohsa gensüz ölicegez sana fermân olur gassâl 8 Her kim sana sorarrsa i'tikâdun nedür Hakk'a Öpgil anun ayagmr budur ana cevâb su'âl 9 Yûnus sana farîzadur işbu Srrât-r müstakim İleyünde haşre -neşre Hakke'l-yakîn gerek visâl F. 116b, T. 37a, YE. 52b, K. 74a, Ç. 28b. 156 1 Dervişlik makâmr hâl içinde hâl Ferâgathk makâmr derviş olana muhâl 2 Derviş ayrrhmaz evvelki demden Hiç fürkat olmadr nasîbdür visâl Dr. Mustafa Tatcı 125 3 Derviş fitne kabın bunda uşatdı Hareket itdi bunda olmadı battâl 4 Dervîşlik dirliği Sırât üzredür Hisâbı itdiler zerre-i miskâl 5 Derviş Ene'l-Hak derse n'ola 'aceb mi Hep varlık Hakk'undur 'alâ külli hâl 6 Derviş ırma gözün evvelki demden Yûnus görüp durur hem âhir hem evvel F. 116a, T. 36b. 157 1 'Işksuzlara virme öğüt öğüdünden alur degül 'Işksuz âdem hayvân olur hayvân öğüt bilür degül 2 Eksük olman ehillerden kaça görün câhillerden Tanrı bîzâr bahillerden bahil dîdâr görür degül 3 Kara taşa su koyarsan elli yıl ısladurısan Hemân taş gine bayağı hünerlü taş olur degül 4 Taşdan çıkar dürlü sular ayağından biter neler Câhil gönli taşdan beter câhil gelmez gelür degül 5 Boz yapalak devlingece emek yime irte-gice Anun işi gözsepekdür salup ördek alur degül 6 Şah balabân şâhin togan zihî ögmiş anı öğen Togan za'îf olunsa toganlıkdan kalur degül 7 01 iki cihân güneşi zâhir dünyâsın degşürdi Câhil anı öldi sanur ol hod ölmez ölür degül 126 Yûnus Emre Dîvânı 8 Yûnus olma câhillerden ırak olma ehillerden Câhil ne var mü'minise câhillikden kalur degül F. 115b, T. 36a, YE. 52a. 158 1 Ma'nî eri bu yolda melûl olası degül Ma'nî tuyan gönüller hergiz ölesi degül 2 Ten fânîdür cân ölmez çün gitdi girü gelmez Ölürise ten ölür cânlar ölesi degül 3 Gevhersüz gönüllere yüz bin söz eydürisen Hak'dan nasîb olmasa nasîb olası degül 4 Sakıngıl yârün gönlin sırçadur sımayasın Sırça sındukdan girü bütün olası degül 5 Çeşmelerden bardagun toldurmadın konsan Bin yıl anda turursa kendü tolası degül 6 Şol Hızır'da İlyâs Ab-ı Hayât içdiler Bu bir kaç yıl içinde bunlar ölesi degül 7 Yaratdı Hak dünyâyı Peygamber dostlıgına Dünyâya gelen gider bâkî kalası degül 8 Yûnus gözün görürken yaragun eyleyigör Gelmedi anda varan girü gelesi degül F. 1 İla, T. 33b, YE. 54a, NO. 187b, K. 164a, RY. 53b, 57a, Rt. 12, B. 46b, Ç. 30a, M. 53. 159 1 Eyâ gâfıl aç gözüni gönlün yavlak uzatmagıl Bakgıl kendü dirligüne kimse 'aybın gözetmegil Dr. Mustafa Tatcı 127 2 Şöyle dirilgil hulkıla ölicegiz söyleşeler Bâkî dirlik budur cânum yavuz adıla gitmegil 3 Bir gün ola bu dünyâyı âhirete degşüresin Dün ü güni kılgıl tâ' at ayak uzadup yatmagıl 4 Gördün ki bir derviş gelür yüz vur anun kademine Senden şey'ullah idicek kaşun karagun çatmagıl 5 Nefse uyup biş parmagun bir kezden iltme agzuna Kes birisin vir miskine gerek olur unutmagıl 6 Söyledügün keleciyi işitdügün gibi söyle Kendözünden zîreklenüp bir kaç söz dahi katmagıl 7 Dünyâ çerb ü şîrîn durur âdem gerekdür yiyesi Kem nesneye tama' idüp kesüp kemürüp yutmagıl 8 Yûnus kim öldürür seni viren alur yine cânı Yarın göresin sen anı er nazarından gitmegil YE. 53a, RY. 7b, K. 166b, NO. 186a, HB. 14a, Rt. 13, M. 54, Ç. 30a. 160 Müstef ilün Müstef ilün 1 Yoldaş olalum ikimüz Gel dosta gidelüm gönül Hâldaş olalum ikimüz Gel dosta gidelüm gönül 2 Gel gidelüm cân turmadın Sûret terkini urmadın Araya düşmân girmedin Gel dosta gidelüm gönül 128 Yûnus Emre Dîvânı 3 Gel gidelüm kalma ırak Dost içün kılalum yarak Şeyhüm katındadur turak Gel dosta gidelüm gönül 4 Terk idelüm il ü şârı Dost içün kılalum zârı Ele getürelüm yâri Gel dosta gidelüm gönül 5 Bu dünyâya kalmayalum Fânîdür aldanmayalum Bir iken ayrılmayanım Gel dosta gidelüm gönül 6 Biz bu cihândan göçelüm 01 dost iline uçalum Arzû hevâdan geçelüm Gel dosta gidelüm gönül 7 Kulaguz olgıl sen bana Gönilelüm dostdan yana Bakmayalum öne-sona Gel dosta gidelüm gönül 8 Bu dünyâ olmaz pâyidâr Aç gözüni cânun uyar Olgıl bana yoldaş u yâr Gel dosta gidelüm gönül 9 Ölüm haberi gelmedin Ecel yakamuz almadın ' Azrâîl hamle kılmadın Gel dosta gidelüm gönül 10 Girçek erene varalum Hakk'un haberin soralum Yûnus Emre'yi alalum Dr. Mustafa Tatcı 129 Gel dosta gidelüm gönül YE. 53b, NO. 187b, RY. (Mecmûa). 161 1 N'ola gelsen şimden girü fesâdı terk itsen gönül Gâh aglasan günâhuna gâh kanâ'at itsen gönül 2 İşün gücün fesâdıla yakdı beni hırs odıla İltsen yârı bir uğurdan yanar oda atsan gönül 3 Niçe bir ben sana uyam özümi belâya koyam N'ola gelsen sen de benüm ögüdümi dutsan gönül 4 Dünyâ halkun düşmânıdur maksûd ol cânlar cânıdur Bilün ki dünyâ fânîdür dünyâyı terk itsen gönül 5 Yûnus miskin kalmaz câna virür cânını kurbâna Gelsen sıgınsan Sübhân'a togru yola gitsen gönül B. 4a. 162 1 Dervişlik didükleri hırkayıla tâc degül Gönlin derviş eyleyen hırkaya muhtâc degül 2 Hırkanun ne suçı var sen yolına varmazsan Vargıl yolınca yüri er yolı kalmaç degül 3 Dirsin şeyhüm 'ışkıla yalın ayak baş açuk Er var dirlik dirilmiş yalın ayak aç degül 4 Turmış ma'rifet söyler erene Yûnus Emrem Yol eriyle yoldadur yolsuza yoldaş degül YE. 54a, Dîvân, Staatsbibliothek/Marburg, Ms., Or. Ort. 2869, Vr. 21a. 130 Yûnus Emre Dîvânı 163 1 Senün ben dimekligün ma'nîde usûl degül Bir kapu kullarına şaşı bakmak yol degül 2 Sen sana yararısan bu sözden tuyarısan Kancanı bakarısan dimegil sen ol degül 3 Yitmiş iki milletün hem ma'şûkı ol durur 'Âşıkı ma'şûkından ayırmaklık fâl degül 4 Küfrini atar iken îmânun urma sakın Hırs bizümle düşmândur bilişlüdür il degül 5 İş bu sözden bir haber muhtasârdur muhtasâr İt bir eri ihtiyâr kahıtlıkdan bol degül 6 Paşa bu kuş dilidür bunı Süleymân bilür Sana direm iy hâce bu dil tehî dil degül 7 Saga sola bakmadın hoş söyler Tapduk Yûnus Ol gerçeğe 'âşıklar külli sagdur sol degül Muahhar Bazı Mecmûalarda var. 164 1 Müşkili hâlleylemek degmenün işi degül Bir kişiye vir gönli bu yolda taşı degül 2 Bu kelâmun ma'nîsi evliyânun hânıdur Yidürmegil câhile sükkerümüz aşı degül 3 Evliyânun gönünden şey'li'l-lâhun kesmegil Sana himmet eyleyen gözile kaşı degül 4 Er oldur ki menzilin her dem gösteri tura Değme 'ârif bu düşi yoramaz işi degül Dr. Mustafa Tatcı 131 5 İşde bir yâr bulasın cânun fidî kılasın İnkârıla gelenler erün yoldaşı degül 6 Hak tecellî kılmağa cân aslını bulmağa Gönülden sür sivâyı nazarı taşı degül 7 Biz ol 'ışk bidesini ol dost elinden içdük Bize ol kadeh sunan dünyâ dervişi degül 8 Yûnus bir toganıdı kondı Tapduk kolına Ava şikâre geldi bu yuva kuşı degül HB. 1 lb. A. 13, Muahhar Bazı Mecmûalar. 165 1 Cânlar fıdâ yoluna bu cân kayusı degül Sen cânı gerek bana cihân kayusı degül 2 Cânlar içinde cânum sensin genc-i pinhânum Çün 'ıyân gördüm seni pinhân kayusı degül 3 Cânlar içinde cânsın sen bir Âb-ı Hayvânsın Bize dîn ü îmânsın îmân kayusı degül 4 Yudum yaramı sildüm yaram kimdedür bildüm Bana yârüm kayusı yaram kayusı degül 5 'Işkun beni fâş itdi saklayam dirdüm velî Çün seni 'ıyân gördüm pinhân kayusı degül 6 Dermân ola mı bana derdüm benüm kim ona Derdlü varayın sana dermân kayusı degül 7 Gelün 'âşık olalum 'ışka cevlân kılalum Esrük olup yatmışam cevlân kayusı degül 132 Yûnus Emre Dîvânı 8 'Işkun okı demreni dokınur yüregüme 'Işk içün ben öleyin demren kayusı degül 9 Cân u gönüli n'itdüm 'ışkun odına atdum Sıdkı dahi unutdum gümân kayusı degül 1 'Işkun burcından uçdum cevlân uruban geçdüm Ben dostıla buluşdum cevlân kayusı degül 1 1 Bahr 'ummâna talmışam anda sadef bulmışam Gevher alup gelmişem 'ummân kayusı degül 12 Turdugum yir Tür ola bakdugum dîdâr ola Ne hâcet Mûsâ bana sen-ben kayusı degül 13 Yûnus'ı öğütlerler kalk kervân göçdi dirler Ben menzile irişdüm kervân kayusı degül NO. 192a, RY. 63b, YE. 52a, K. 197b, Ç. 29b. 166 1 Bir kez gönül yıkdunısa bu kıldugun namâz degül Yitmiş iki millet dahi elin yüzin yumaz degül 2 Erenler gelüp geçdiler dünyâyı koyup göçdiler Havâya agup uçdılar bular hümâdur kaz degül 3 Cân odur kim Hak'a ire ayak odur yola gire Er oldur alçakda tura yüksekden bakan göz degül 4 Münkir ile müdde'îyi sayma buçuğa koyanı Git ahûra tak buları her kim (ki) 'âşık-bâz degül 5 Togrı yola gitdünise er eteğin tutdunısa Bir hayır da itdünise birine bindür az degül Dr. Mustafa Tatcı 133 6 Yûnus bu sözleri çatar sanki balı yağa katar Halka metâ'ların satar yüki güherdüz tuz degül YE. 54a, A. 12. 167 1 Tehî görmen kimseyi hiç kimesne boş degül Eksükligile nazar erenlere hoş degül 2 Gönlüni derviş eyle dostıla biliş eyle 'Işk eri şol ma'nîde derviş içi boş degül 3 Derviş bilür dervişi Hak yolına turmışı Dervişler hümâ kuşı çaylak u baykuş degül 4 Dervişlik aslı cândan geçdi iki cihândan Haber virür sultândan bellüdür yad kuş degül 5 îy Yûnus Hakkı bilen söylemez hergiz yalan İkilik ile gelen togrı yol bulmış degül A. 13. MİM 168 1 İy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum Dinlersenüz eydivirem ezelî vatandayıdum 2 Ezelîden dilümde uş Tanrı birdür Hak' dur Resûl Bunı böyle bilmeziken bir 'aceb makâmdayıdum 3 Kalû belâ söylenmedin tertîb düzen eylenmedin Hak'dan ayru degülidüm ol ulu dîvândayıdum 4 Yire bünyâd urulmadın Âdem dünyâya gelmedin Öküz balık eylenmedin ben ezelî andayıdum 134 Yûnus Emre Dîvânı 5 Eyyûb'ıla derde esîr iniledüm çekdüm cezâ Belkîs'ıla taht üzere mühr-i Süleymân'dayıdum 6 Yûnus'ıla balık beni çekdi deme yutdı bile Zekeriyyâ'yıla kaçdum Nûh'ıla tûfândayıdum 7 ' Asâyıla Mûsâ'yıla kaçdum çıkdum Tûr Tagı'na İbrâhîm'ile Mekke'ye bünyâd bıragandayıdum 8 İsmâ'île çaldum bıçak bıçak ana kâr itmedi Hak beni âzâd eyledi koçıla kurbândayıdum 9 Yûsuf ila ben kuyıda yatdum bile çekdüm cezâ Ya'kûb'ıla çok agladum bulınca fıgândayıdum 10 Mi'râc gicesi Ahmed'ün dönderdüm 'Arş'da na'linin Üveys'ile urdum tâcı Mansûr'ıla urgandayıdum 1 1 'Alî'yile urdum kılıç Ömer'de 'adi eyledüm On sekiz yıl Kâf Tagında Hamza'yla meydândayıdum 12 Yûnus senün 'âşık cânun ezelî 'âşıklarda Ol Allah'un dergâhında seyrân u cevlândayıdum F. 117b, T. 37a, YE. 61a, NO. 185b, K. 65b, B. 5a, HB. 106, A. 15. 169 1 îy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum 'Işk denizine taluban deryâ-yı 'ummândayıdum 2 Yire bünyâd urulmadın yir-gök melâik tolmadın Levh ü kalem çalınmadın mülk-i yaradandayıdum 3 Ol kim beni bekleridi her kandasam saklandı 'Işk urganı ucındagı kandîldagı cândayıdum Dr. Mustafa Tatcı 135 4 Kaygu eli irmezidi gussa gözi görmezidi Endîşe şehrinden taşra bir ulu mekândayıdum 5 Bu işlerde olan kişi terk itsün cümle teşvişi İçerüden içerü bir key latif nihândayıdum 6 Benüm gibi bu cihâna yüz bin gelürse az ola Benüm gelişüm şimdidür üstâdda Kur'ân'dayıdum 7 Dört kitâbı okumadın ayırup seçmek olmadın Ezberledüm sebakumı bu 'ışkı hânendeyidüm 8 Pâdişâhdan destûr oldı bizi bunda mülke saldı İki cihân Uçmak oldı Uçmak'da Rıdvân'dayıdum 9 Yılduzıdum bunca zamân gökde melâik arzûmân Cebbâr-ı 'âlem hükm ider ben ol zamân andayıdum 10 Toksan bin Hak kelâmını söyleşicek Habîb'ile Otuz bini sırr olıcak ben ol sır olandayıdum 11 Ben bu sûretden ilerü adum Yûnus degül iken Ben olıdum ol ben idüm bu 'ışkı sunandayıdum F. 131b, RY. 7b, YE. 55a, 67a, Rt. 17, K. 57a. 170 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ben bende buldum çün Hak'ı şekk ü gümân nemdür benüm Ol dost yüzin görmez isem bu gözlerimi nemdür benüm 2 Gelsün münâcât eyleyen toksan bin hâcât söyleyen Taşra 'ibâdet eyleyen görsün ki dost nemdür benüm 136 Yûnus Emre Dîvânı 3 Mûsî olup Tûr'a çıkam nûr oluban gözden bakam Söz oluban dilden çıkam sûr u nagam nemdür benüm 4 Mûsî varur Tûr'a çıkar anda varur nûra bakar Dostdan gayrı zerre kadar bu gözlerimi görmez benüm 5 Uş ben beni cem' eyledüm ol dosta îmân eyledüm Birliğine kıldum kâmet riyâ tâ' at nemdür benüm 6 Ol dost bana ümmî dimiş hem adumı Yûnus korniş Dilüm şeker gevdem kamış bu söyleyen nemdür benüm 7 Ümmî benem Yûnus benem dokuz atam dörtdür anam 'Işk odına düşüp yanam sûk u bâzâr nemdür benüm RY. (Mecmûa) 8a, Ç. 42b. 171 1 Ben bunda garîb geldüm ben bu ilden bîzâram Bu tutsaklık tuzağın demi geldi üzerem 2 Ben bu 'ışk kitâbını okıdum tahsil kıldum Hâcet degüldür bana aga kara yazaram 3 Dört kitâbun ma'nîsi tamâmdur bir elifde Bâ didürmen siz bana bâ diyicek azaram 4 Bir elif tahsil iden münezzehdür 'âlemden Endîşe ikliminde niçün durup gezerem 5 Yitmiş iki millete suçum budur Hak didüm Korkı hıyânetedür yâ ben niçün kızaram 6 Bir çeşmeden akan su acı tatlu olmaya Edebdür bana yirmek bir lüleden sızaram Dr. Mustafa Tatcı 137 7 Şerî'at oğlanları niçe yol ey de bana Hakîkat deryâsında bahrî oldum yüzerem 8 Çünki ben bunda geldüm ben anı bunda buldum Mansûr'am dâra geldüm kül oluban tozaram 9 Karanu dünler olsa yollar hîç anlanmasa Kulavuzum er olsa ben neyiçün azaram 10 Dost bana gelsün dimiş benüm kaydumı yimiş İş bu yüzüm karasın teberrükler düzerem 1 1 Çün varam dost Hazret'e el kavşurup hıdmete Benden 'amel sorarsa bu 'amelden bezerem 12 Yûnus bu kuş dilidür bunı süleymân bilür Gerçek eren bu yolda ne didügin sezerem F. 118b, T. 38a, NO. 185a, K. 58b, YE. 55b, Rt. 18, A. 15, Ç. 35b. 172 1 Ben bu cihâna gelmedin sultân-ı cihândayıdum Sözi girçek hükmi revân ol hükm-i sultândayıdum 2 Halâyık bunda gelmedin gökler melâik tolmadın Bu mülke bünyâd olmadın mülk-i yaradandayıdum 3 Yüz yigirmi dört bin hâsı dört yüz kırk dört tabakası Devlet makâmında ol gün ulu hânedândayıdum 4 Gussa beni görmezidi kaygu eli irmezidi Endîşe şehrinden taşra bir yüce mekândayıdum 5 Yûnus bu cümle varlıgun dost katında zerre degül Güftile kelâmdayıdum hem bunda hem andayıdum 138 Yûnus Emre Dîvânı F. 119b, T. 38b, YE. 61b, YE. 62a. 173 1 Uş gine geldüm ben bunda sır sözin 'ıyân eyleyeni Bir söz ile yiri gögi cümlesin hayrân eyleyeni 2 Dilerisem ten eyleyeni dilerisem cân eyleyeni Gönlümi Tûr cânum Mûsâ 'ışkı Süleymân eyleyeni 3 Dirlik bana karşu gele ben dirligün boynın uram Ölüm eger vâcib ola cânumı kurbân eyleyem 4 'îsâ ki Meryem'e varur şöyle varam ben ol Hakka Fazlı yolında ol Hakk'un 'âlemi handân eyleyem 5 Azrâîl ne kişi durur kasd idebile cânuma Ben anun kasdını gine kendüye zindân eyleyem 6 Yâ Cebrâîl kim ola kim hükm ide benüm âhuma Yüz bin Cebrâîl gibiyi bir demde perrân eyleyem 7 Bu bizden öndin gelenler ma'nîyi pinhân didiler Ben anadan togmış gibi geldüm ki 'uryân eyleyem 8 Yûnus senün gönlün evi Hak varlığı toptoludur Uş geldüm ki 'âşıklara varlıkdan ihsân eyleyem F. 119b, T. 38b, YE. 60b, Rt. 34, Ç. 46a. 174 1 Cümle 'âlem terkin urup ben dost terkin urımazam Andan ayru buçuk sâ'at ben ansuzın durımazam 2 Andan ayru diriligüm dirlik degül durur benüm Kadîm odur görür beni ben ölüyem görimezem Dr. Mustafa Tatcı 139 3 Hûrî gelüp eydürise gönül bana virgü diyü Dostdan artuk kimseneye ben gönlümi virimezem 4 Dost diyü geçdi bu 'ömrüm başarmadum dost kullıgın Koyam başara ol beni ben hiç iş başarımazam 5 Bir kezden ol oldum ahi benden ümîd yokdur bana Ben olısam pes ol kanı ben bu sırra irimezem 6 Dostlar öğüt virür bana gitgil anun yakınından Daha yakın varam meğer andan ayruk varımazam 7 Değmeler eydür Yûnus'a katlan bugün-yarın diyü Cehd ideyim bugünümi yarına irgürimezem RY. (Mecmûa) 16a, Dîvân, Staatsbibliothek/Marburg, Ms., Ort.; 2869. Vr. 66b. 175 1 Ben bir 'aceb ile geldüm kimse hâlüm bilmez benüm Ben söylerem ben dinlerem kimse dilüm bilmez benüm 2 Benüm dilüm kuş dilidür benüm ilüm dost ilidür Ben bülbülem dost gülümdür bilün gülüm solmaz benüm 3 Ol dost bana gelsün dimiş sundum kadeh alsun dimiş Aldum kadeh içdüm şarâb ayruk gönlüm ölmez benüm 4 Ne turum var ne turagum hiç yirde yokdur karârum Hakka münâcât itmeğe bellü yirüm olmaz benüm 5 Sor turdugum yiri bana gelürsen gösterem sana Bir zerrece Hak' dan ayru gözüm nesne görmez benüm 6 Tür Tagı'nda bir tecellî gör Mûsâ'ya neler kıldı Yûnus eydür Hak katında sözüm girü kalmaz benüm 140 Yûnus Emre Dîvânı RY. (Mecmûa) 16a; Dîvân, Staatsbibliothek/Marburg, Ms., Ort.;2869. Vr. 31b. 176 1 Kaçan kim ben beni bildüm yakîn bil kim Hakk'ı buldum Korkum anı bulıncaydı şimdi korkudan kurtuldum 2 Hiç ayrukdan ben korkmazam ya bir zerre kayurmazam Ben şimdi kimden korkayın korkdugumıla yâr oldum 3 'Azrâîl gelmez cânuma sorucı gelmez sinüme Bular benden ne sorısar anı sorduran ben oldum 4 Yâ ben onca kaçan olam anun buyrugın buyuram Ol geldi gönlüme toldı ben ana bir dükkân oldum 5 Dükkân ıssı dükkânından hâli degüldür evinden Ol bu eve geleliden ben bu halka bir kân oldum 6 Cânlular benden el alur cânsuzlar eri ne bilür Hem virürler hem alurlar ben bir ulu dîvân oldum 7 Yûnus Hakka kıldı tapu Hak Yûnus'a açdı kapu Bâkî devlet benüm imiş ben kul iken sultân oldum F. 120b, T. 39a, K. 132a, RY. 73a, YE. 59a, 66b, Rt. 18. 177 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Haber eylen 'âşıklara 'ışka gönül viren benem 'Işka bahâ kim yitüre 'ışk ma' denin bulan benem 2 Yir gök tolu bu 'ışk durur 'ışksuz hîç nesne yok durur 'Işk bahrisi olubanı denizlere talan benem Dr. Mustafa Tatcı 141 3 Deniz yüzinden su alup suni virürem göklere Bulutlayın seyrân idüp ' Arş'a yakın varan benem 4 Yıldırım olup şakıyan gökde melâik tokıyan Bulutlara hüküm sürüp yağmur olup yağan benem 5 Gördüm göğün meleklerin her biri bir cünbişdedür Hak Çalab'un zikrin ider İncil ü hem Kur'ân benem 6 Gördüm diyen degül gören bildüm diyen degül bilen Bilen oldur gösteren ol 'ışka esir olan benem 7 Sekiz Uçmak 'âşıklara köşk ü sarâydur anlara Mûsî'leyin hayrân olup Tür Tag'ında kalan benem 8 Kalem çalınıcak görgil haber böyle durur bilgil Kâlû belâ kelecisin bunda haber viren benem 9 Delü oldum adum Yûnus 'ışk oldı bana kulavuz Hazret'e değin yalunuz yüz süriye varan benem F. 121a, T. 39b, K. 168a, YE. 62a, B. 27b. 178 1 Ezelî bu 'ışkı ben bu mülke sürüp geldüm Biridüm anda şeksüz uş yine bire geldüm 2 Ol birün nün bana göründi er yüzünden Cân gözile ol nün ben bunda sora geldüm 3 Ol nün göreliden unıtdum kendözümi Sanasın Mûsâ benem hâcete Tûr'a geldüm 4 Tûr-ı münâcât bana turdugum yirde olur Benem bugün Bâyezîd uş gizlü sırra geldüm 142 Yûnus Emre Dîvânı 5 Ezel benüm ilümdür Elest benüm yolumdur Ezelile Elest'i ben bunda göre geldüm 6 Ben ezelden varıdum ma'şûkıla yârıdum Hak beni viribidi âlemi göre geldüm 7 Çün gökden yire yagdum yirden göğe çok agdum Âdem tonın tonandum devrânum süre geldüm 8 Et ü deri büründüm geldüm size göründüm Adumı âdem kodum andan zuhûra geldüm 9 'Işk esritdi cânumı uş Ene'l-Hak didürür Korku gitdi gönlümden Mansûr'am dâra geldüm 1 'Işkdan dertlü olana dermânum vardur benüm 'Işk sayrusı olana erkândur sora geldüm 1 1 Mecnûn kadehin aldum Leylî gönline taldum Çün Hakkı 'ıyân bildüm andan sınura geldüm 12 Bundan böylesi bilgil pâdişâh iklîmidür Dört yanum dîdâr oldı gör ne hûb yire geldüm 13 Bana bu 'ışk tolalı adum Yûnus olalı 'Iyân oldı pâdişâh kulam şükrâne geldüm NO. 181b, HB. 17a,B.30a,K. 133a, RY. 73a, 3a, Ç. 32b, M 37, A 15,7. 179 1 Benüm bunda karârum yok ben bunda gitmeğe geldüm Bezirgânam metâ'um çok alana satmağa geldüm 2 Ben gelmedüm da'vîyiçün benüm işüm seviyiçün Dostun evi gönüllerdür gönüller yapmağa geldüm Dr. Mustafa Tatcı 143 3 Dost esriği deliligüm 'âşıklar bilür neligüm Degşürüben ikiligüm birliğe yitmeğe geldüm 4 Ol hâcemdür ben kulıyam dost bâgçesi bülbüliyem Ol hâcemün bâgçesinde şâd olup ötmege geldüm 5 Bunda bilişmeyen cânlar anda bilişimez anlar Bunda bilişüp dostıla hâlüm 'arz itmeğe geldüm 6 Yûnus Emre 'âşık olmış ma'şûka derdinden ölmiş Girçek erün kapusında hâlüm 'arz itmeğe geldüm F. 125b, T. 42a, NO. 189b. 180 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ne dirisem hükmüm yürür elümde fermân tutaram Ne dirisem hükmüm revân çün hükm-i sultân tutaram 2 İns ile bu cinn ü peri dîvler benüm hükmümdedür Tahtum benüm yil götürür mühr-i Süleymân tutaram 3 îblîs ü âdem kim olur kim azdura yâhûd aza Bu cümlesi eyü yavuz kamusın andan tutaram 4 Dünyâ benüm mülküm durur kavmi benüm kavmüm durur Her dem benüm yargum yürür yargumı handân tutaram 5 Senün gibi cân var iken Âb-ı Hayât isteyeni Karanulıga gireni ben anı hayvân tutaram 6 Ansuz olursam ölürem anunla diri oluram Siz sanmanuz ki dirliği hemîşe cândan tutaram 7 Dînüm îmânum ol durur ansuz olursam dünyede Ne pûta-hâça taparam ne dîn ü imân tutaram 144 Yûnus Emre Dîvânı 8 Yûnus eydür hîç şek degül ol benven ü ben olvanun Ben ne dirisem dost tutar dost didügin ben tutaram F. 122a, T. 40a, YE. 61a, NO. 187b, K. 160b, RY. 68b, B. 50b, A 13, M. 51. 181 1 Cânum ben andan bunda ezelî 'âşık geldüm 'Işkı kılavuz tutdum 'ışka ulaşup geldüm 2 Degülem kâl ü kîlde yâ yitmiş iki dilde Yad yok bana bu ilde anda bilişüp geldüm 3 Geçdüm hod-bîn ilinden el çekdüm dükelinden Ol ikilik bâbından birliğe bitüp geldüm 4 Dört kişidür yoldaşum vefâ-dârum râz-daşum Üçile hoşdur başum birine buşup geldüm 5 Ol dördün birisi cân biri dîn biri îmân Biri nefsümdür düşmân anda savaşup geldüm 6 Bir kılı kırk yardılar birin yol gösterdiler Bu mülke gönderdiler o yola düşüp geldüm 7 'Işk şerbetinden içdüm on iki ırmak geçdüm Denizler bendin deşdüm 'ummândan taşup geldüm 8 Ben andan geldüm bunda yine varuram anda Ben anda varasumı anda tanışup geldüm 9 ' Azrâîl ne kişidür kasd idesi cânuma Ben emânet ıssıyla anda bitrişüp geldüm 1 Aradum çıkdum bir uca eglendüm teferrüce Eren soyın soylayup ol soya düşüp geldüm Dr. Mustafa Tatcı 145 1 1 Yûnus Emre'ye ne gam 'âşık melâmet bed-nâm Küfrüm îmâna şol dem anda degişüp geldüm F. 123b, T. 40b, YE. 62b, K. 71b, HB. 15a, RY. 54b, NO. 192b, Rt. 36, M. 9, Ç. 31a. 182 1 Dost elinden ölürisem güle güle girü gelem Ganîmet görem bu demi cân şükrâne virü gelem 2 Cânın dirîg tutan kişi dost katından ırak düşer Fidî kılam yüz bin cânı ıraklıkdan berü gelem 3 Cercîs'leyin ol dost beni yitmiş kez öldürürise Bin kez dahi ölürisem yüz bin kez ilerü gelem 4 Yüz bin kez togam uyagam dost burcında cevlân kılam Hem bunda olam hem anda bunda anda varu gelem 5 Dost burcında togmış iken niçün ırak varmak bana Ol mahabbet feleğinde her sabâh çevürü gelem 6 Yavı kılındum ne çâre yürürem dün-gün âvâre Soranlara cevâb budur isteyüben soru gelem 7 Bin yıl toprakda yatursam hiç komayam Ene'l-Hakk'ı Ne vakt gerek olunsa 'ışk nefesin uru gelem 8 İnanmayan gel sinüme dost adını eyit kıgır Kefen tonın pâre kılup topragumdan turu gelem 9 Dost yolından gider isem gelmekligüm geniz ola Dost varlığı benümile her dem nişân virü gelem 10 Bundan böyle n'olasını değme 'akıl şerh itmeye 'Âşıklara miskin Yûnus hoş haber degürü gelem 146 Yûnus Emre Dîvânı F. 127a, T. 42b, K. 131a, NO. 193a, RY. 486, Rt. 18, Ç. 39a. 183 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bin yıl eger vasfın diyem bir zerresin düketmeyem Bir katrede yüz bin deniz bir noktasın şerh itmeyem 2 Ne mesel baglasam olur ne hod gönül karâr kılur Kim benzedür misi ü misâl hâşâ anı benzetmeyem 3 Kim ide bir nakş u sûret nakş u sûretden ol âzâd Cümle 'akıllar sende mât niçe 'özür gözetmeyem 4 Çün 'akıl fenâya vara delü ola ne başara Delülere sensin çâre delü oldum pes n'itmeyem 5 Öğret imdi dil ne disün şart oldur seni söylesün Tevfik yari kılurısa gayrı dile söyletmeyem 6 Ne dirisen sen di bana koma beni benden yana Benüm hâcetüm bu sana bana beni istetmeyem 7 Çün pâdişâh güçlü ola pes kul fuzûl işlü ola Ben senünem bana ne gam ger suç idem ger itmeyem 8 Çün kim girdüm bu denize ne kenâr var ne cezire Çün dört yanumdan mevc ura teknem kavi hiç batmayam 9 Benüm degül bu keleci varlık senün Yûnus neci Çün dilüme sensin kadir sensüz lisân depretmeyem F. 122b, T. 40a, RY. 67b, K. 138a, YE. 54b, Rt. 17, M. 50. Dr. Mustafa Tatcı 147 184 1 Sensin Kerîm sensin Rahim Allâh sana sundum elüm Senden artuk yokdur umum Allâh sana sundum elüm 2 Ecel irdi va'de yitdi Bu 'ömrüm kadehi toldı Kimdür ki içmedin kaldı Allâh sana sundum elüm 3 Dilüm tetiği bozuldı Cânum gevdemden üzüldi Uşda gözlerimi süzüldi Allâh sana sundum elüm 4 Urdılar suyum ılıdı Kavum kardaş cümle geldi Esen kalsun kavum kardaş Allâh sana sundum elüm 5 Uş dikdiler kefen tonum Hazret'e gönüldi yolum Bunda kalan nemdür benüm Allâh sana sundum elüm 6 Geldi salacam sarılur Dört yana sala virilür İl namâzuma dirilür Allâh sana sundum elüm 7 Salacamı götürdiler Musallâya yitürdiler Görklü tekbîr getürdiler Allâh sana sundum elüm 148 Yûnus Emre Dîvânı 8 Götürdiler bunda üşüp İndürdiler anda şeşüp Topragum örterler eşüp Allâh sana sundum elüm 9 Toprağa çün düşürdiler El toprağa üşürdiler Taşlarda basdurdılar Allâh sana sundum elüm 10 Uşda beni götürdiler Makbereme getürdiler Halka olup oturdılar Allâh sana sundum elüm 1 1 Çün cenâzeden şeşdiler Üstüme toprak eşdiler Hep koyubanı kaçddar Allâh sana sundum elüm 1 2 Kaldum bir karanluk yirde Ayruk varımaz ol yirde Sataşdum bir 'aceb derde Allâh sana sundum elüm 13 Ölmedi meşhed tolduhça Gündüzümüz oldı gice Bilmeyüz hâlümüz niçe Allâh sana sundum elüm 14 Geldi Münker ile Nekir Her birisi sordı bir dil îlâhî sen cevâb virgil Allâh sana sundum elüm 15 Aldı beni ince yola İltdi Sırât köprüsine 'Amelüme yok mededüm Dr. Mustafa Tatcı 149 Allâh sana sundum elüm 16 Yidi Tamu sekiz Uçmak Her birinün vardur yolı Her bir yolda yüz bin çârsû Allâh sana sundum elüm 17 Halâyıklar melâikler Ger esrükler ger ayuklar Sahha size uyanıklar Allâh sana sundum elüm 18 Görün 'aceb oldı zamân Gönülden eylenüz figân Ölür çün anadan togan Allâh sana sundum elüm 1 9 Yûnus tap uzat bu sözi Allâh'una dutgıl yüzi Dîdârdan ayırma bizi Allâh sana sundum elüm F. 124b, T. 41b, RY. 31a, K. 174a, NO. 193b, YE. 63a, M. 58, Ç. 38a. 185 1 Muhammed ile bile Mi'râc'a çıkan benem Ashâb-ı Suffa'yıla yalıncak olan benem 2 Sabrıla kanâ'atı virübidüm bunlara Kırkını bir gönlege kanâ'at kılan benem 3 Ol kırkdan birisine çaldumıdı neşteri Kırkından kan akıdup 'ibret gösteren benem 4 Âdem Peygamber ile Havvâ yaradılmadın Uçmak' dan sürülüben ol müflis olan benem 150 Yûnus Emre Dîvânı 5 Mûsâ Peygamber ile bin bir kelime kıldum 'îsâ Peygamber ile göklere çıkan benem 6 İbrâhîm Edhem vakti terk itdi tâc u tahtı Allâh 'ışkına bakdı ol sırrı tuyan benem 7 Abdü'r-rezzâk ol derviş yoldaş idindi beni Hallâc-ı Mansûr'ıla dâra asılan benem 8 'Ömer-i Hattâb'ıla çok 'adi ü dâd işledüm Oglıla fısk içinde hadde basılan benem 9 Adumı Yûnus dakdum sırrum 'âleme çakdum Levh ü kalemden öndin dilde söylenen benem F. 126a, YE. 58a, RY. 52a, NO. 187b, K. 108b, HB. 10b. Rt. 14, M. 27, Ç. 44b, A. 14. 186 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Hak Çalab'um Hak Çalab'um sencileyin yok Çalab'um Günâhluyam yarlıgagıl iy rahmeti çok Çalab'um 2 Kullar senün sen kullanın günâhları çok bunlarun Uçmaguna sal bunları binsünler Burâk Çalab'um 3 Ben eydürem kim iy Ganî nedür bu derdün dermânı Zinhâr esirgeme beni 'ışk odına yak Çalab'um 4 Ne yohsul u ne baydasın ne köşk ü saraylardasın Girdün miskinler gönline idindün turak Çalab'um 5 Kogıl beni hoş yanayın kül oluban uşanayın Ol sevdügün Muhammed'e olayın çerâk Çalab'un Dr. Mustafa Tatcı 151 6 Ne 'ilmüm var ne tâ'atüm ne gücüm var ne tâkatüm Meğer kıla 'inâyetün yüzümüzi ak Çalab'um 7 Yûnus'ı sen yarlıgagıl bu günâhlu kullarıla Eger yarlıgamazısan key katı fırâk Çalab'um F. 127b, T. 43a, HB. 11b, B. 5b, YE. 58a, RY. 37b, K. 114b,Rt. 16, M. 29 Ç. 30b. 187 1 Benüm cânum uyanukdur dost yüzine bakan benem Hem denize karışmağa ırmak olup akan benem 2 Irmak gibi ben çaglaram gâh gülerem gâh aglaram Nefsüm ciğerin taglaram kibr ü kini yıkan benem 3 Kırdum bu nefsün çerisin bir itdüm burç u bârûsın Pâk eyledüm içenisin mülketini yuyan benem 4 Ben Hazret'e tutdum yüzüm ol 'ışk eri açdı gözüm Gösterdi bana kendözüm âyet-i küll dinen benem 5 Şâh dîdârın gördüm 'ıyân gümânsuzın bellü beyân Kâfir ola inanmayan ol dîdâra bakan benem 6 Benüm durur bu cümle iş hikmetile bu yaz u kış Ben bilürem yad u biliş ırılmasuz duran benem 7 Bu cümle cânda oynayan tamarlarında kaynayan Külli lisânda söyleyen külli dili diyen benem 8 Nemrûd odın îbrâhîm'e ben bâg u bostân eyledüm Küfür yüzinden toguban gine odı yakan benem 9 Ol Hallâc-ı Mansûr'ıla söyleridüm Ene'l-Hakk'ı Hem yine anun boynına dâr urganun dakan benem 152 Yûnus Emre Dîvânı 1 01 Hak Habîb'i Mustafâ Mi'râc'a idicek sefer 01 dem cânum fıkr eyledüm ol sırrını duyan benem 1 1 Şimdi adum Yûnus durur ol demde îsmâ'îl idi 01 dost içün 'Arafât'a kurbân olup çıkan benem 12 Bu çarh benüm hükmümdedür her kanda ben oturmışam Mülk benümdür hükm iderüm yapan benem yıkan benem 13 Sa'd benem sa'îd benem Yûnus dahi benümledür 'İlm-i ledündür üstâdum ol esrârı tuyan benem F. 128a, T. 43b, NO. 192a. 188 1 Aldı benüm gönlümi n'oldugum bilimezem Yavı kıldum ben beni isteyüp bulımazam 2 Gönülsüz girdüm yola hâlüm hoş gelmez dile Bir dem derdüm dimege bir dertlü bulımazam 3 Şâkirem derdümile sataşdum güle güle Dertlüler bulıcagız ben beni bulımazam 4 Eydürlerise bana senün gönlün kim aldı Niçe haber vireyin aglarum eydimezem 5 Bu benüm gönlüm alan toludur cümle 'âlem Kancanı bakarısam ansuz yir görimezem 6 Ayık olup oturma ayıksuzlar getürme Severem 'ışk esrügin ben ayık olımazam 7 Yûnus'a kadeh sunan Ene'l-Hak demin uran Erenler cur'asından içdüm ayılamazam Dr. Mustafa Tatcı 153 F. 129b, T. 44a, YE. 65b, NO. 190a, Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442, 96). 189 1 'Işkun şarâbın içeli kandalıgum bilimezem Şöyle yavı kılam beni isteyüben bulımazam 2 Deryâ-yı 'ummân olmışam güherlere kân olmışam Şöyleki hayrân olmışam kendözüme gelimezem 3 Yoluna basaldan kadem varlıgumı kıldum 'adem Gözden tolanma dem-be-dem kim sensüz ben olımazam 4 Tolalı hüsnün illere hayrân kamu gönüllere Niçe tolusın dillere senden nişân alımazam 5 'Işkunıla mest olalı derdüni her dem bulalı Visâl nişânın alalı Cennet'lere kalımazam 6 Benüm dürüp bünyâdumı Yûnus ezelden adumı Kesdüm kamudan dadumı 'ışkundan ayrılımazam YE. 64b. 190 1 ' Aceb degül senün içün ger cân fîdî kılurısam Senün varlıgun cân yiter hoşdur cânsuz kalurısam 2 Senün yüzün göricegiz cânum sana gitdiyidi Senün sevgün bana yiter her kanda kim olurısam 3 Senün dadun almayana sözüm 'aceb kelecidür Ne cânum var ne diriyem bir dem sensüz olurısam 4 Bâkî suyın içmiş iken belürmez ölüm çeşnisi Niçe zevâl ire bana sevmegile varurısam 154 Yûnus Emre Dîvânı 5 Niçe ki ben seni sevem ecel eli irmeyiser Kaçan sunar 'Azrâîl el ben seni cânlanurısam 6 Ger sûretüm düşerise niçe noksân ire bana Kadîmi zerrenem senün niçe düşüp tururısam 7 Dahi Elest belürmedin 'âşıkıdum sen ma'şûka Gözüm şaşı bakmaz benüm yüz bin kaba girürisem 8 Dahi cihâna gelmedin cânum seni sevmişidi Minnet degüldür Yûnus'a niçe tapu kılurısam F. 131a, T. 45a, NO. 194a, K 197a, YE. 63a, RY. 63a. 191 1 Tehî görmen siz beni dost yüzin görüp geldüm Bâkî devrân-rûzigâr dostıla sürüp geldüm 2 Ne var söylenen dilde varlık Hakk'undur kulda Varlıgum hep ol ilde ben bunda garîb geldüm 3 Bezirgânam meta'm çok dest-gîrüm üstâdum Hak Ben ziyânum assıya anda degişüp geldüm 4 Yir ü gök yaradıldı 'ışkıla bünyâd oldı Toprağa nazar kıldı aksurdı durup geldüm 5 Gördüm yidi Tamu'sın sekiz Uçmak kamusın Korkıdan günâhumı andan sızurup geldüm 6 Âdem olup turmadın nefsüm boynın burmadın Yanıldum buğday yidüm Uçmak' dan sürlüp geldüm 7 Nûh oldum Tûfân içün çok dürişdim dîn içün Dînüme dönmeyeni suya gark idüp geldüm Dr. Mustafa Tatcı 155 8 Yalan degüldür sözüm bak yüzüme aç gözün Dah'örtülmedi izüm uş yoldan urup geldüm 9 Eyyûb oldum tenüme cefâ kıldum cânuma Çagurdum Sübhân'uma kurtlar toyurup geldüm 10 Zekeryâ oldum kaçdum irdüm ağaca geçdüm Kanum dört yana saçdum depem deldürüp geldüm 1 1 Mûsâ'yla Tûr'a çıkdum bin bir kelime kıldum Bu halâyık bilsünler anda bulınup geldüm 12 'îsâ oldum kudretden bahâne bir avretden İnâyet oldı Hak' dan ölü dirgürüp geldüm 13 Cercîs olup basıldum Mansûr oldum asıldum Hallâc panbugı gibi bunda atılup geldüm 14 Muhammed'i bir gice Hak okıdı Mi'râc'a Ser-te-ser uçdan uca bile yüz sürüp geldüm 15 Yalunuz Sübhân'ıdı peygamberler cânıdı Yûnus hod pinhânıdı sûret degşürüp geldüm F. 132b, T. 46a, NO. 192a, YE. 56a, K. 75a, Rt. 15, Mecmûa (Millî Ktp. FB. 204, s. 151). 192 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İy yârânlar tınman bana ben yine n'oldum bilmezem 'îlm ü 'amel sorman bana dîvâne oldum bilmezem 2 Ayruksı nesne tatmışam bildüklerüm unutmışam Cânumı 'ışka atmışam anda ne buldum bilmezem 156 Yûnus Emre Dîvânı 3 ' Aklum yavı vardı besi tagıldı fıkrüm kamusı Boşaldum uş toldum velî neyile toldum bilmezem 4 'Işkun beni yakup durur gönlüm dosta akup durur Divşürimezem ben beni dem-beste kaldum bilmezem 5 Ben 'ışksuzın olımazam 'ışk olıcak ben ölmezem 'Işkdur hayâtum hâsılı 'ışkdan gayrısın bilmezem 6 Bu 'ışk ile bulanugam ne esrügem ne ayıgam Ne uyuram ne uyanugam hayrân u mestüm bilmezem 7 Sen beni şeyh oldı diyü benden nasihat isteme Ben sanuram key bilürem uş şimdi bildüm bilmezem 8 'Âşık Yûnus sen cânunı Hak yolına eyle fıdâ Bu şeyhıla buldum Hak'ı ben gayrı nesne bilmezem K. 194a, NO. 190a, RY. 61b, HB. 17a, M. 70. 193 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Evvel benem âhir benem cânlara cân olan benem Azup yolda kalanlara hâzır meded iden benem 2 Bir karâra tutdum karâr benüm sırrumı kim tuyar Câhil beni kanda görür gönüllere giren benem 3 Kün deminde nazar iden bir nazarda dünyâ düzen Kudretinden han döşeyüp 'ışka bünyâd uran benem 4 Düz döşedüm bu yirleri çöksü urdum bu tagları Sayvân eyledüm gökleri girü tutup duran benem 5 Dahi 'aceb 'âşıklara ikrâr u dîn îmân oldum Halkun dahi gönlindeki küfr ü İslâm gümân benem Dr. Mustafa Tatcı 157 6 Bir niçeye virdüm emir devlet ile sürdi 'ömür Yanan kömür kızan demür örse çeküç salan benem 7 Kar yagduran buz tonduran hay vânlara rızkın viren Şöyle bilün ol mahlûka ol Rahim ü Rahmân benem 8 Halk içinde dirlik düzen dört kitâbı togru yazan Ag üstine kara dizen ol yazılan Kur'ân benem 9 Dostıla birliğe yiten buyrugı neyise dutan Mülk bezeyüp dünyâ düzen ol bâgçevân hemân benem 10 Dünyâda ben ol Rüstem'em dünyâ içinde bostânam Karşumdagı sensin benüm seni sende gören benem 1 1 Benem Hakkım kudret eli benem beli 'ışk bülbüli Söyleyüp her dürlü dili halka haber viren benem 12 Diller damaklar şeşüren 'ışk kazanını taşuran Hamza'yı Kâf dan aşuran ol agulu yılan benem 13 Yağmur olup yire yağan bulud olup göğe agan Gözsüzlerim gözündeki boz pusaruk tuman benem 14 Yûnus degül bunı diyen kendüligidür söyleyen Kâfir olur inanmayan evvel-âhir hemen benem F. 130a, T. 44b, NO. 180b, RY. 34b, 109a, YE. 60a, 64a, Rt. 13, M. 27, Ç. 43b. 194 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ka'be vü büt-îmân benem çarh uruban dönen benem Bulut olup göğe agan yağmur olup yağan benem 158 Yûnus Emre Dîvânı 2 Yaz yaradup yir tonadan gönlümüz evi hânedân Hoşnud ata vü anadan kullık kadrin bilen benem 3 Yıldırım olup şakıyan kakıyup nefsin dokıyan Yirün ka'rında berkiyen şol agılu ilan benem 4 Hamza'yı Kâf dan aşuran elin ayağın şeşüren Çokları tahtdan düşüren hikmet ıssı sultân benem 5 Et ü deri sünük çatan cism eyleyüp diri tutan Hikmet beşiğinde yatan kudret südin emen benem 6 Gerçek 'âşık gelsün berü göstere lüm togru yolı Makâm durur gönül şan ırılmayup turan benem 7 Yiri gögi benüm diyen magrıb maşrık benüm diyen Denizlere gel kıgıran adum Yûnus 'umman benem F. 140b, T. 50b, K. 102b, YE. 59b, RY. 22b, NO. 180b, Rt. 13, M. 25 195 1 Evvel kadîm önden sona zevâli yok sultân benem Yidi iklime hükm idüp yiri gögi dutan benem 2 Ben bu yiri yaradıcak yir üstine gök turıcak Ulu deniz mevc urıcak Nûh'a tûfân viren benem 3 Kün didüm bu yire turdı gökler dahi karâr kıldı Yüz bin dürlü âdem geldi getürüp gideren benem 4 Yûsuf ile çâha inen terâzûya altûn vuran Keffesine basaduran Mısır ıssı sultân benem 5 Sofiyılan sofi olan sûfiyile sâfi olan Bel baglayup tâ'at kılan o Kerîm ü Rahmân benem Dr. Mustafa Tatcı 159 6 Kâf dan Kâf a hükm eyleyen dîvleri hükmine koyan Yile binüp seyrân kılan bu mülke Süleymân benem 7 Et ü deri endâm çatan 'âlemlere gönül katan Âdem tonın tonanuban mülke kadem basan benem 8 Sekiz Uçmak 'âşıklara köşk ü sarâydur anlara Mûsâ'layın Tür Tagı'nda hayrân olup kalan benem 9 Ben 'âbidem ben ma'bûdam kamu yirlerde hâzıram Zâlimlerden dâd alıcı miskinleri dutan benem 10 Tapduk diyem cümle dile inanmışam değme kula Yûnus dahi hod kim ola bu sözleri diyen benem F. 134b, T. 47a, YE. 64b, K. 99a, NO. 180b, RY. 7a, 59a, M. 23, A. 14. 196 1 Andan berü gönildüm dostıla bile geldüm Bu 'âleme çıkıcak bir 'aceb hâle geldim 2 Ol dost açdı gözümi gösterdi kendözümi Gönlümdeki râzumı söyledüm dile geldüm 3 Gör ne yuvadan uçdum râzumı halka açdum 'Işk duzagına düşdüm tutıldum ele geldüm 4 Tuzağa düşen gülmez 'âşıklar râhat olmaz Söylerem dilüm bilmez bir 'aceb ile geldüm 5 Ben bunda geldüm ise ilüme girü gidem Sanma ki bunda beni altûna mâla geldüm 6 Degülem kâl ü kilde bu yitmiş iki dilde Hâlüm ahvâlüm nedür bu mülke sora geldüm 1 60 Yûnus Emre Dîvânı I Ne hâldeyüm ne bilem duzakdayum ne gülem Bir garîbçe bülbülem ötmege güle geldüm 8 Gül Muhammed deridür bülbül anun yâridür 01 gülile ezelî cihâna bile geldüm 9 Mescidde medresede çok 'ibâdet eyledüm 'Işk odına yanuban andan hâsıla geldüm 10 Kudret sûret yapmadın feriştehler tapmadın 'Âlemi halk dutmadın ilerü yola geldüm I I Yine Yûnus'a sordum eydür Hak nûrın gördüm İlk yaz güneşi gibi mevc urup toga geldüm F. 135a, T. 47b, YE. 57b, K. 105a, RY. 24a, 50b, NO. 195b, Ç. 34a. 197 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Erenlerim himmetini ben bana yoldaş eyleyem Her kancanı varurısam cümle işüm hoş eyleyem 2 Koyam bu dünyâyı gidem çün âhrete sefer idem Ol Uçmak' da Hûrîleri ben bana yoldaş eyleyem 3 Tene yumışak geymeyem cümlesinden fârig olam Döşegümi toprak idüp yasdugumı taş eyleyem 4 Uram yıkam nefs evini oda yana hırs u hevâ El götürem şimden girü nefsile savaş eyleyem 5 Tenüm dahi cânum dahi hiç bilmedi Ene'l-Hak'ı Şimdiye dek bilmedise şimden girü tuş eyleyem Dr. Mustafa Tatcı 161 6 Bugün gülen kişi bunda yarın aglayısar anda Revân döküp göz yaşını yasdugumı yaş eyleyeni 7 Miskin Yûnus dir çagırur 'âşıkıyam miskinlerim Derviş degülise taşum içümi derviş eyleyem F. 134a, T. 47a, YE. 56b, K. 79a, HB. 11b, M. 13, Ç. 45b. 198 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Hiç bilmezem kezek kimün aramuzda gezer ölüm 'Alemi bostân eylemiş râyihanın keser ölüm 2 Alur yiğidi çağında bülbüli ötmez bâgında Kimse komaz ocağında yiğitleri alur ölüm 3 Bir niçenün bilin büker bir niçenün mülkin yıkar Bir niçenün yaşın döker var güçini üzer ölüm 4 Birinün alur kardaşın revân döker gözi yaşın Hiç onarmaz bağrı başın hayır işden bezer ölüm 5 Yiğidi koca kılınca komaz kendüyi bilince Birini koyup gelince gözlerini süzer ölüm 6 Alur yiğidi kocayı yakar ananun içini kızlarun sarı saçını teneşirde çözer ölüm 7 Alur yigidün âlâsın dîvâne ider anasın Gelinlerim el kınasın topraklara karar ölüm 8 Alur yigidün hâsını döker gözlerin yaşını Mecnûn ider anasını yüreklerin yakar ölüm 9 Kanı anun sevdük yari kıl tâ'atun arı yüri Miskin Yûnus ey dür bunı ejderhâlar yudar ölüm 162 Yûnus Emre Dîvânı F. 136a, T. 48a, YE. 60a, Cönk (Ankara Millî Ktp. Nu.l, s. 6). 199 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 îy kamu derd ehli gelün derd benem ü dermân benem Kâfirdeki küfr-i nihân mü'mindeki îmân benem 2 'Âlemde fitneyi kodum Mansûr'ı kül itdi odum Dilinde Ene'l-Hak didüm boynındagı urgan benem 3 Yûsuf daki hüsn ü cemâl Ya'kûb'daki hüzn ü melâl Gâh bedr olam gâhî hilâl gökde mâh-ı tâbân benem 4 Nemrûd'daki sûret kılan îbrâhîm'i oda atan Bir kılını yandurmayan od u kül ü reyhân benem 5 Yûnus bu cismüm adıdur cisim anun bünyâdıdur Adum eger sorarısan bilgil câna cânân benem B. 30a. 200 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 İy gönül bize kerem kıl bile seyrân idelüm Cân u tenden geçüben gel 'azm-i cânân idelüm 2 Ten nedür dostun yolında ben anı terk itmeyem Dost cemâlin görmeğe gel cânı kurbân idelüm 3 Bu fenâ-ender-fenâyı terk idelüm dost içün Öz bekâ-ender-bekâ milkinde cevlân idelüm Dr. Mustafa Tatcı 163 4 Âsitân-ı mürşidün gel kıble-i cân kılalum 01 şeh-i şâhlar şâhın gel biz de mihmân idelüm 5 Gel beri tagılmayalum katre-i bârân gibi Cem' olup deryâlayın gel kasd-ı 'ummân idelüm 6 Ben anun 'ışkı şarâbın içmişem her dem-be-dem Dost cemâlin görmeğe gel 'Arş-ı Rahmân idelüm 7 Bu za'îf Yûnus'a çünki bile yoldaş olmadun İy gönül ol şâhı gel taht-ı Süleymân idelüm B. 30b, Dîvân, Staatsbiblitohek/Marburg, Ort. 2869. Vr. 32a. 201 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Bu fenâ mülkinde ben niçe niçe hayrân olam Niçe bir handân olan yâ niçe bir giryân olam 2 Geh feleklerde meleklerden dilekler eyleyem Gâhı 'Arş' u şems ile gerdün olam gerdân olam 3 Adımum atdum yidi dört on sekiz binden öte Tokuzı yolda koyup şâh emrine fermân olam 4 Dost ferâh kıldı terâhdan ben teberrâ eyledüm Sûretâ inşân olam hem cân u hem cânân olam 5 Gâh bir müftî müderris gâh mümeyyiz gâh temiz Gâh müdebbir nâkıs u geh naksıla noksân olam 6 Gah batn-ı Hût içinde Yûnus'ıla söyleşem Geh çıkam 'Arş üzere bir cân olam Selmân olam 1 64 Yûnus Emre Dîvânı 7 Gâh inem esfellere şeytânıla şerler düzem Geh çıkam 'Arş üstine seyrân olam cevlân olam 8 Geh varup bir sır olam hem işidem hem söyleyem Bir cüvân olup gehi inşân olam nisyân olam 9 Gâh ma'kûlât u meşrû'ât u takrir ü beyân Gâhi maksûrât olam gâh sâhib-i keyvân olam 10 Niçe bir sûretde inşân ü sıfatda cânavâr Niçe bir dilkü olam yâ kurd u yâ arslan olam 1 1 Niçe bir tecrîd ü tefrîd ü mücerred-münferid Niçe bir cinnî vü insi yâ niçe şeytân olam 12 Niçe bir 'ışk meydânında nefs atın segirtdürem Yâ niçe bir başumı top eyleyüp çevgân olam 13 Birligile bir olam birlik benümle bir ola Geh dönem deryâ olam katre olam 'ummân olam 14 Gâh duzahda yanam Firavn'ıla Hâmân'ıla Gâh Cennet'de varam Gılmân'ıla Rıdvân olam 15 Gâh bir gâzî olam Efreng'ile ceng eyleyem Geh dönem Efreng olam nisyânıla isyân olam 1 6 Gâh bir mechûl olam merdûd olam Nemrûd olam Geh varam Ca'fer olam Tayyâr olam perrân olam 17 Gâh bir nâmî olam 'ilmile kâm ıssı olam Cehlile geh yüriyem nâ-kâm olam nâdân olam 1 8 Geh yıkam gâhi yakam yir yüzini perrân idem Geh varam ' Arş'a çıkam hem şâh olam sultân olam 19 Değmeler bu sırra irmezler ledünnîdür 'aziz Hızr'ı koyup yolda ben kerrûbıla gerdân olam Dr. Mustafa Tatcı 165 20 Niçe bir derdler ile odlara yanam yakılam Niçe bir şâkir olam zâkir olam mihmân olam 21 Yâ niçe bir dostıla ol ben olam ben ol olam Yâ niçe ırak düşem mahzûn olam ahzân olam 22 Terk idem nârıla hâki bâdı nârı aslına Şeş cihetde ben çıkam bî-ten olam bî-cân olam 23 Niçe bir Cercîs ü Bercîs olam u Mirrîh olam Niçe bir Câlinûs u Bukrât olam Lokmân olam 24 Bu tokuz arslan u yidi evren ü dört ejdehâ Bunlarunla ceng idem Rüstem olam destân olam 25 Bir demi âsûde bir dem gafletile hurd u hâm Bir demi âşüfte olam Mecnûn olam hayrân olam 26 Gönlümün gencine rencler irmedin bir yol bulam Yâ Hû deryâya girem bî-reng ü bî-elvân olam 27 Cânile 'ârif olup senlik ü benlik terk idem Geh varup dilsüz olam ögsüz olam hayvân olam 28 Çün di dirler n'ideyin dimezse yanar cân u ten Ben dahi dürler dökem dosta hezâr destân olam 29 Kâr olam bî-kâr olam 'âriflere esrâr olam Geh dönem gerdân olam güftâr olam Nu'mân olam 30 Geh varam balçık olam geh dönüben gird-i hâk Geh varam gevher olam yâkût olam mercân olam 3 1 Ademîlikden çıkam uçam melekler mülkine Levn olam bî-levn olam geh kevn olam bî-kân olam 1 66 Yûnus Emre Dîvânı 32 Geh mutî' olam Hudâ'nun emrine bin cân ile Geh dönem 'âsî olam Mûsî olam 'îmrân olam 33 Geh varam Dâvud olam çıkam Süleymân tahtına Geh gine güm-râh olup vaslı koyup hicrân olam 34 Gâh zindândan çıkam âzâd olam âbâd olam Geh gine derbân olam mahbûs olam zindân olam 35 Dâr olam girdâr olam ber-dâr olam Mansûr olam Cân olam hem ten olam hem în olam hem ân olam 36 Geh beyâbân (u) harâb u geh serâb u geh türâb Geh gine ma'mûr olam geh çetr ü geh sayvân olam 37 Gâh 'izzetle varup mü'mîn olam devle tlü ben Geh varam rükkân olam rehber olam ruhbân olam 38 Geh dönem hâmûş olam geh cûş idem geh hûş olam Geh dönüp pür-rengilen hem bâg u hem bostân olam 39 Gâh varam bir sâz olam bir söz olam pür-sûz olam Geh varam imkân olam îmân olam ihsân olam 40 Dem olam Âdem olam 'âlem olam 'âlemde ben Dem olam bî-dem olam hem nâm olam hem nân olam 41 Yûnus'a Tapdug u Saltug u Barak'dandur nasîb Çün gönülden cûş kıldı ben niçe pinhân alam 42 Yûnus imdi bu sözi sen 'âşıka di 'âşıka Kim sana ben sıdk olam hem derd ü hem dermân olam 43 Gâh hâlis ü gâh muhlis olam uş Furkân'ıla Gâh Rahmâni'r-Rahîm yâ Hayy u yâ Mennân olam 44 Geh dönem bir şems olam zerremde yüz bin 'Arş ola Geh yine tugyân olam 'âlemlere tûfân olam Dr. Mustafa Tatcı 167 45 Evveli Hû âhiri Hû yâ Hû illâ Hû olam Evvel âhir ol kala vü men aleyhâ fân olam F. 136b, T. 48b, K. 52b, NO. 184a, YE. 59a M. 1, Ç. 39b. 202 1 Ben seni sevdügümi işitsünler hâs u 'âm Söyleşenler söyleşsün sensüz dirligüm harâm 2 Kim senün lezzetünden cânı dad almazısa Yürür bir cânsuz sûret 'âlem halinden bî-gam 3 Ben bu dem seni gördüm niçesi sabr eyleyem Seni bir dem görmeğe müştâkdur cümle 'âlem 4 Seni seven kişiye ne hâcet Hûr u Kusûr Seni sevmeyen câna Tamu'dur cümle makâm 5 İki cihân varlığı ger benüm olunsa Sensüz bana gerekmez iş senünledür tamâm 6 Bin yıl 'ömrüm varışa hare idem bu kapuda Gerçek ben 'âşıkısam gerek bu yolda ölem 7 Bana sen geregisen n'iderem kendözümi Ger ben sen oldumısa ben beni yavu kılam 8 'Âlemlerim arzûsı seni bulmagiçündür Ben seni bulmışiken sensüzin nite olam 9 Çok sorarlar Yûnus'a niçe 'ışk esrükligi N'itsün ezel bezminde öyle çalındı kalem F. 141a, YE. 58b, K. 125a, NO. 188a, RY. 45b, M. 33. 168 Yûnus Emre Dîvânı 203 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Beni anmaklıga benden farigvam N'iderem anuban bes ne lâyıkvam 2 Benüm yoldaşlığımı edebe sığmaz Edebsüz kişiye niçün refîkvam 3 Cihâna düşmişem elsüz ayaksuz Mekândan katı bu hâle ırakvam 4 Bu cümle eğleyen döküldi kaldı Ne esrük ne humâr ne hod ayıkvam 5 Ne sabr u meskenet ne hod becid iş Ne adım adaram ne hod tarîkvam 6 Bugün cihâna geldüm uş giderem Sanasın bir eve kondum konakvam 7 Kanı Yûnus kanı cünbiş harekât Ne ser-mâyem ola ne var ne yokvam F. 141b, T. 51a, K. 80b, M. 14, Ç. 57b. 204 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Her kancanı dönerisem 'ışkıladur işüm benüm Oldur gönülde teşvîşüm hem 'ışkdur yoldaşum benüm 2 'Işksuzlara göynür özüm anunçün fâş olur râzum Göricegiz 'âşıkları kaynar içüm taşum benüm Dr. Mustafa Tatcı 169 3 Bu 'ışk bize Rahmânîdür hem cânumuzun cânıdur Anun içün şeytânıla her dem bu savaşum benüm 4 Benüm cânum bir kuş durur gevdem anun kafesidür Dostdan haber gelicegiz bir gün uçar kuşum benüm 5 Geldüm dünyâyı seyr itdüm ya bugün ya yarın gitdüm Ben bunda eglenimezem bunda bitmez işüm benüm 6 Yûnus eydür ben 'âşıkam hem 'âşıkam hem sâdıkam Bu ayruk 'âşıklar gibi yokdur arâyişüm benüm YE. 61b, RY. 7a, 64a, K. 152a. 205 1 Ben ol yârı sevdügümi niçe bir gizleyübilem Gönlüme sığmaz n'ideyin meğer râzum ile diyem 2 Dil tutuban yüridügüm yadlıguma delil imiş Yakam yadlık perdesini hicâbumı ben giderem 3 Anunıla ahvâlümi 'âlemlere bildüreyin Çagıruban muştulayam 'âlemi üstüme direm 4 'Âşıklarun gönli gözi ma'şûkaya açık olur Ben gönlümi kul eyleyem bâşed ki ma'şûka irem 5 Cânum kurbân kılam ana ger cân kabûl kılurısa Kaçanısa ölesiyem niçe bunda diri turam 6 Şükrâne cânum üstine ben dost içün ölürisem Ölmek lâzımdur kamuya ben ölmedin kanca varam 7 Ol dostıla benüm işüm ölmegile bitmeyiser ' Amelümdür bile varur topraguma tuta girem 1 70 Yûnus Emre Dîvânı 8 Kamularım 'amelidür Münker-Nekir olup gelen Benüm 'amelüm dostıdı 'amelümi tuta varam 9 'İlm ü 'amel sözi degül Yûnus dili söyledügi Dil ne bilür dost haberin ben dostıla niçe birem F. 141a, T. 51b, YE. 58b, K. 125a, NO. 188a, RY. 44a, M. 32. 206 1 Niteki ol ma'şûkıla ben râzumı bir eyleyem Gark olam müşâhâdeye hakdur kim nefir eyleyem 2 Kimdür ki anı görüben gizlenübile ahvâli Göster bana ol kişiyi ben dahi el-bir eyleyem 3 Bu halâyık eydür bana sakla anı cân içinde Bir zerresi yüz-bin cihân eyit niçe sırreyleyem 4 Gör Mûsî'ye Tûr içinde bir tecellî neler kılur Yir gök tolu tecellîdür yâ ben niçe sabr eyleyem 5 Şunun gibi çâpük-nazar bir Mûsî'den yüz bin Mûsî Ser-mest ü hayrân kamusı ben niçe tedbîr eyleyem 6 Hâcet degül 'âşıklara Tûr'da münâcât eylemek Ben kandasam dost andadur her bir yiri Tûr eyleyem 7 Benümile dostdan artuk hîç bir nesne bâkî degül Günümi ol harca sayam dünümi şeb-gîr eyleyem 8 Hidâyet irdi kamuya hevâsından geçmezlere Tevfîk yüzin yire urup 'ışkumı şîr-gîr eyleyem 9 Muhakkikler göre durur Yûnus gözile gördügin Düşüm degül söyledügüm necm ile ta'bîr eyleyem Dr. Mustafa Tatcı 171 F. 143a, T. 52a, YE. 59b, Ç. 45a. 207 1 Teferrüc eyleyü vardum sabâhın sinleri gördüm Karışmış kara toprağa şu nâzük tenleri gördüm 2 Çürimiş toprak içre ten sin içinde yatur pinhân Boşanmış tamar akmış kan batmış kefenleri gördüm 3 Yıkılmış sinleri tolmış hep evleri harâb olmış Kamu endîşeden kalmış ne düşvâr hâlleri gördüm 4 Yaylalar yaylamaz olmış kışlalar kışlamaz olmış Bar dutmış söylemez olmış ağızda dilleri gördüm 5 Kimisi zevk ü 'işretde kimi sâz u beşâretde Kimi belâ vü mihnetde dün olmış günleri gördüm 6 Sogulmış şol kara gözler belürsüz olmış ay yüzler Kara topragun altında gül diren elleri gördüm 7 Kimi boyun burup yatmış tenini toprağa katmış Anasına küsüp gitmiş boyun buranları gördüm 8 Kimi zâri kılup ağlar zebânîler cânın taglar Dutuşmış sinleri oda çıkan dütünleri gördüm 9 Yûnus imdi bunı gördi anı bize haber virdi ' Aklum şaşdı ögüm dirdi nitekim bunları gördüm F. 143b, T. 52b, NO. 192a. 208 1 Hak'dan nazar oldı bana Hak kapusın açar oldum Girdüm Hakk'un haznesine dürr ü gevher saçar oldum 1 72 Yûnus Emre Dîvânı 2 Devlet tâcı başa kondı 'ışk kadehin bana sundı Susadugumca ben dahi her dem anı içer oldum 3 Esritdi 'ışka düşürdi ben hamıdum 'ışk bişürdi ' Aklum başuma divşürdi hayrı şerden seçer oldum 4 Hayra döndi benüm işüm endîşeden âzâd başum Nefsüm başını kesüben şer işlerden kaçar oldum 5 Kesildi nefs başı öldi fısk u fesâd işler kaldı Hak'dan bana nazar oldı kanatlandum uçar oldum 6 Uçdum bir hoş yire kondum bu dünyâyı bâkî sandum İy yârânlar ben usandum kondum gine göçer oldum 7 Göçenler menzile yitdi vardı anda karâr itdi Geçdi 'ömür kavil yitdi varlıgumdan nâ-çâr oldum 8 Cânum nâ-çârıdı bunda kalmışıdum bu zindânda Gel didiler vardum anda varlıgumdan geçer oldum 9 Yûnus Hakk'a bilişeli cân u gönül virişeli Şol Tapdug'a irişeli gizlü râzum açar oldum F. 144b, T. 53a, RY. 20b, YE. 66a, K. 206b, M. 75. 209 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Kanı bana sabr u karâr senün sözüni dinleyem Kanı bana 'akl u bili tuy durmadın seni sevem 2 Kanı bana ol havsala kim hâlümi bilmeyeler Kanı bana zûr u kuvvet kim senün 'ışkuna döyem 3 Cânum seni seveliden benüm hâlüm hâle döner Kanı bana usûl-i dîn 'ilmün edebin ögrenem Dr. Mustafa Tatcı 173 4 'İzzet ü erkân eyü ad 'ışk yolına noksân durur Ben n'iderem eyü adı çün terbiyet 'ışkdan yirem 5 Gerçek sana 'âşıkısam 'ârlanmaklık nemdür benüm Şükrâne cânumı virem ger melâmet tonın geyem 6 Zühd ü tâ' at usûl-i din 'ışk haddinden taşra durur Nisbet degüldür ana hem secde vü rükû' u kıyâm 7 Dost sûreti gözgü durur bakan kendü yüzin görür Gelsün o kendüsüz gelen ben râzumı ana direm 8 Cân gözile bakan görür Yûnus gözile gördügin Yohsa yaban gözi ile kimseneye ne söyleyeni YE. 67a, RY. 29a, K. 170b, M. 56, Ç. 48b. 210 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Dostdan bana haber geldi turayım andan varayım Kurbânlıga bu cânumı vireyim andan varayım 2 Şol bir iki arşın bizün ne yini var ne yakası Kaftân idüben egnüme sarayım andan varayım 3 Cân alıcı hod geliser emâneti vir diyiser Ben emâneti ıssına vireyim andan varayım 4 Gitdi cânum kaldum eyle nâ-çâr olup girdüm yola Dostlar şâd oldugın bile göreyim andan varayım 5 Münker ü Nekir geliser yir ü gök ünle tolısar Ben bunlara cevâbını vireyim andan varayım 1 74 Yûnus Emre Dîvânı 6 Yazugum çok günâh öküş yürür idüm dünyâda hoş îtdüklerümün hisâbın vireyim andan varayım 7 Besledügüm nâzük teni terk itmeyem dirdüm anı Kara toprağa ben anı koyayum andan varayım 8 Ben bu 'ömür hırmenini dögdüm getürdüm uş yine Yûnus eydür bu dükkânı direyim andan varayım RY. 15b, YE. 77b, K. 199a, RY. (Mecmûa) 5b. 211 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ol Kâdir-i Kün feyekûn lutf idici Sübhân benem Kesmedin rızkını viren cümlelere sultân benem 2 Nutfeden Âdem yaradan yumurdadan kuş düreden Kudret dilini söyleyen zikr eyleyen Sübhân benem 3 Kimini zâhid eyleyen kimini fâsık eyleyen ' Ayıblarını örtüci delîlile burhân benem 4 Bir kulına atlar virüp 'avret ü mâl çoklar virüp Hem birinün yok bir pûlı rahm idici Rahmân benem 5 Benem ebed benem bekâ ol Kâdir ü Hay mutlaka Hızır ola yarın saka anı kılan Gufrân benem 6 Dört dürlü nesneden hâsıl bilün benem uşda delil Odıla su toprag u yil bünyâd kılan Yezdân benem 7 Ete deri sünük çatan ten perdelerini dutan Kudret işüm çokdur benüm hem zâhir ü 'ıyân benem 8 Hem bâtınam hem zâhirem hem evvelem hem âhirem Bu cümlesini yaradup hem tertibi kılan benem Dr. Mustafa Tatcı 175 9 Yokdur arada tercemân andagı iş bana 'ıyân Oldur bana viren lisân ol denize 'umman benem 10 Bu yiri gögi yaradan bu 'Arş'ı Kürs'i durudan Bin bir adı vardur Yûnus ol sâhib-i Kur'ân benem NO. 180a, K. 140a, RY. 67b, B. 25b, M. 41. 212 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bu cümle erkânı koyup birlik yolun tutan benem Hırs u tama' bende ırak hem arduma atan benem 2 Bakan benem gören benem alan benem viren benem Ne Cebrâîl ne Mikâîl İsrafil'i kılan benem 3 Yidinci kat yirlerde (ben) sekizinci at göklerde (ben) Bu söylenen dillerde (ben) hükmi tamâm kılan benem 4 Emrile bulut oynadan yirde bereket kaynadan Elümde kudret şiniği halka rızkın viren benem 5 Bir karâra tutdum karâr benüm sırruma kim irer Câhil beni kanda görür gönüllere giren benem 6 Çagram himmet leşkerine dirile dost işigine 'Arş önünde 'aklumıla hıdmet kılup turan benem 7 Gök yüzinde ferişteler Yûnus ne kasd ider bular Dek turmazsa ferişteler ' Arş'a çomak uran benem 8 Delü oldumıdı Yûnus 'ışk oldı bana kulavuz Hazret'e değin yalunuz yüzi süri viren benem NO. 180b. 1 76 Yûnus Emre Dîvânı 213 1 îy dost 'ışkun denizine girem gark olam yüriyem İki cihân meydân ola devrânum sürem yüriyem 2 Girem denize gark olam ne elif ü mim dal olam Dost bâgında bülbül olam gülleri direm yüriyem 3 Bülbül olubanı ötem gönül olam cânlar ütem Başumı elümde tutam yoluna varam yüriyem 4 Bülbül olubanı gidem iy niçe gönüller güdem Yüzüm 'ışkıla dem-be-dem toprağa sürem yüriyem 5 Şükür gördüm dîdârunı aşdum visâlün yarını Bu benlik senlik şârını terkini uram yüriyem 6 Yûnus'dur 'ışk âvâresi bî-çâreler bî-çâresi Sendedür derdüm çâresi dermânum soram yüriyem YE. 68a, RY. (Mecmûa) 10a. 214 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ger râzumı söylerisem kimse dilüm bilmez benüm Eger sabır eylerisem gönlüm karâr kılmaz benüm 2 İy uslular iy uslular siz eyidün ben n'ideyüm 01 dost yüzin göreliden 'aklum başa gelmez benüm 3 Bunun gibi tertîbile işüm niçe başa vara Elümden iş kaldıyısa cânumdan iş kalmaz benüm 4 Ne usluyam ne delüyem neye benzer işüm benüm 'Işk denizine gark olup gönlüm gözüm toymaz benüm Dr. Mustafa Tatcı 177 5 Bu mahabbet odı benüm yüregümde yana durur Denize gark olurısam söynüp hatâ kılmaz benüm 6 Yıl on iki ay 'ışk odı içümde uş yanup durur Yandugunca artar kokum devrüm geçüp solmaz benüm 7 Cümle Hak'a yol vardılar sabrıla Hakk'a irdiler 'Işkun aslı oddan durur sabrumıla olmaz benüm 8 Niçe eyitdüm gönlüme var sabır eyle dek otur Şol dem dahi bed-ter olur ögüdümi almaz benüm 9 Bu Yûnus'un çün sûreti ölüp toprak olunsa Bâtınumdan 'ışk sevgüsi bilün ki hiç gitmez benüm YE. 56b, K. 188a, RY. 57b, NO. 195a, Rt. 13, M. 66, Ç. 43a. 215 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Senden gelür cevr ü cefâ ben âh u vâh itmeyeyüm Düşmişem 'ışkun odına yanup niçe dütmiyeyüm 2 Uş yürüyem yana yana top cigerüm döndi kana 'Işkundan oldum dîvâne niçe zârı kılmayayum 3 Senün 'ışkun denizine düşübeni gark olayum Kimsenem yok elüm ala koma beni batmayayum 4 Sekiz Uçmagun Hûrîsi gelürise bir araya Sana ümmet olmayanı ben anlara katmayayum 5 Yûnus Emre sen bu sözi yüz bin dirisen az-ola İşidenler 'âşık ola inende uzatmayayum YE. 68a, B. 29b. 178 Yûnus Emre Dîvânı 216 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 îy ehl olan eydün bana ben niçesi döleneyim Ne dürlü tedbîr ideyüm ya niçe sagınç sanayım 2 Cânumda ol büt bitüpdür gönülümi ol tutupdur Hey beni ol avutupdur ayruk neye bağlanayım 3 Öyle idüpdür ol beni seçemezem dünden güni Alsun teni utsun cânı kon ben ana aldanayım 4 Ben gevheriyem kânum ol ben bir kulam sultânum ol ' Aklum u cânum gönlüm ol andan niçün usanayım 5 Ansuzlıgum bana harâm andan durur nakdüm tamâm Buncılayın lutf u kerem kanda bulup dinleyeyüm 6 Oldur bana Yûnus diyen oldur benüm bagrum delen Oldur beni bensüz koyan hem ben olam bu ben neyim NO. 190b. 217 1 Dost bakalı yüzüme ben şehi görüp geldüm Ol yüce yücesine bî-gümân irüp geldüm 2 Esrikligüme bakma adum delüye takma Esrikligüm ezelden 'işreti sürüp geldüm 3 Ezelden bileyidüm Elest'dc Belâ didüm Ol kadîmi denizden sil olup akup geldüm 4 'İşretüne irmişem sala diyü durmışam Cânı dîn ü îmânı şükrâne virüp geldüm Dr. Mustafa Tatcı 179 5 Nûr bana 'îsâ oldı erenler du'â kıldı Niçe kezin toprakdan ben öri turup geldüm 6 Mansûr eydür Ene'l-Hak dir sûretün oda yak Dinüz dâra gelsünler ben dârı kurup geldüm 7 Sorman Yûnus'dan haber dost kandaşa anda var Haberi gören virür ben anı görüp geldüm YE. 68a, NO. 188a. 218 Mefâ'îlün Mefâ'îlün 1 Zamân geçdi devir döndi Salâdur kudse gidelüm Bu cihâna gelen gitdi Salâdur kudse gidelüm 2 Sâlihler kalmadı gitdi Bu cihânı fesâd tutdı Bu cihânun işi bitdi Salâdur kudse gidelüm 3 Şeyâtîn fırsatın buldı Gönül kararuban öldi Eyi dirlik kesâd oldı Salâdur kudse gidelüm 4 'Âlimler okıyup tutmaz Halkı görüben gözetmez Gönüllerde safâ bitmez Salâdur kudse gidelüm 5 Emr-i ma'rûf bu dem kaldı Bid'at gelüp sünnet öldi Nasîbli nasibin aldı Yûnus Emre Dîvânı Salâdur kudse gidelüm İ Yûnus sen sözün bilgil Öz hâlüne nazar kılgıl Ölüm gelmezdin ön ölgil Salâdur kudse gidelüm B. 28a. 219 Müstef ilün Müstef ilün Yüz bin cefâ kılsan bana Senden yüzüm döndürmezem Cânum dahi alurısan Senden yüzüm döndürmezem Seni severem cânıla Kul olmışam fermânıla And içerem Kur'ân'ıla Senden yüzüm döndürmezem Kiliseye dirsen girem Nakûs dahi dirsen çalam 'Âşıklara yokdur kalem Senden yüzüm döndürmezem 'îsâ mısın Mûsâ mısın Yâ Yûsuf-ı Ken'ân mısın Va'llâh ki cânlar cânısın Senden yüzüm döndürmezem Yûnus gerçek 'âşıkısam Hak yolına sâdıkısam Hıdmetlere lâyıkısam Senden yüzüm döndürmezem Dr. Mustafa Tatcı 181 Ç. 37b, DAY. 104. 220 1 Ben bu yurtlu degülem bunda durup n'iderem Niçe niçe tutsaklu tuzak üzdüm gidereni 2 Ben ol kimseyem ki fertişteh baş indürür Allâh ile 'ahdüm var ol 'ahdümi güderem 3 Ol 'ahdümi ondum uş kimündür benüm işüm Niçe bir dahi ben bunda nefs eynini iderem 4 Pâdişâh olan kişiye sekbân olmak olmaya Çün n'ideyüm ben dahi mihnet dadın dadaram 5 Atamı yidi dirler anamı dört bilürem Atam anam birimiş niçün gussa yudaram 6 Yidiyile ikiden on sekizden on dörtden On ikiden on birden öte adım ataram 7 Ben niçe sag işleri yolda koyup gitmişem 01 agacun budağın budar oldum budaram 8 Yidi zindân kapusın Yûnus soynuban çıkdı Kalmaya sensüz dahi ben gussadan yadaram A. 15. 221 1 îlk adum Yûnus'ıdı adumı 'âşık dakdum Terk itdüm ud u edeb şöyle haber bırakdum 2 'İzzete kalmış iken 'âşıklık nemdür benüm Ben kendü elümile yüzüme kara yakdum 1 82 Yûnus Emre Dîvânı 3 Ne bucak var elümde tekye kılam ben ana 'Âşıklar hânmânını buşla boynuma dakdum 4 Benüm gibi bâzirgân kim sagıncıla bayır Bir pûla gücüm yitmez Mısır metâ'ın çatdum 5 'İsi yarım iğneyle yol bulmadı Hazret'e Benüm bunca dilekle ya kanda sigar rahtum 6 'Âşıklar mezhebinde şermisâr oldı Yûnus 'Âşık ma'şûka irdi ben dünyâya kayıkdum YE. 59a, RY. 72a, K. 132a, M. 36. 222 1 Girdüm 'ışkun denizine bahrileyin yüzer oldum Geşt idüben denizleri Hızır'layın gezer oldum 2 Cemâlüni gördüm düşde çok aradum yayda kışda Bulımadum tagda taşda denizleri süzer oldum 3 Sordum deniz balığına ırak degül salığına Girdüm gönül sınugına gönülleri düzer oldum 4 Gönlümüz oldı ulu şâr o şâr gibi yâ kanda var Haznesinden aldum gevher dükkân yüzin bezer oldum 5 Ben ol dükkândâr kulıyam cevherler ile tolıyam Dost bâgınun bülbüliyem budakdan gül düzer oldum 6 01 budakda biter îmân îmân bitse gider gümân Dün-gün işüm budur hemân nefsüme bir Tatar oldum 7 Cânum bu tene gireli nazarum yokdur altûna Düşdüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum Dr. Mustafa Tatcı 183 8 Tenüm toprak tozar yolca nefsüm iltür beni önce Gördüm nefsün burcı yüce kazma aldum kazar oldum 9 Kaza kaza indüm yire gör bu nefsi yüzi kara Hürmeti yok Peygamber'e bendlerini bozar oldum 10 Bu nefsile dünya fâni pes dünyâya gelen kanı Aldadun iy dünyâ beni işlerimden bîzâr oldum 1 1 Yûnus turdı girdi yola kamu gurbetleri bile Kendü cigerüm kamla vasf-ı hâlüm yazar oldum K. 180b, YE. 66b, RY. 71a, B. 25b, M. 61. 223 1 Bu cihâna gelmedin ma'şûkıla bir idüm Kul huva'llâh sıfatlu bir bî-nişân nûr idüm 2 Ol dem ki dirligidi Hakk'ıla birligidi Ol pâyânsuz devirde ne Mûsî ne Tür idüm 3 Bile idüm Hazret' de ol bî-kıyâs kudretde Ne şerîküm varidi ne kimseyle yâr idüm 4 Yir gök yaradılmadın Kâlû Belâ dinmedin Levh-kalem çalınmadın Mi'râc'a kâdir idüm 5 Niçe kez geldüm gitdüm delim sûret yaratdum Bu şimdiki devrede Yûnus'a aldar idüm NO. 181a, B. 29b. A. 14. 224 1 Beni bunda viribiyen bilür ben ne işe geldüm Karârum yok bu dünyâda giderem yumışa geldüm 184 Yûnus Emre Dîvânı 2 Dünyâya çok gelüp gitdüm erenler eteğin tutdum Kudret ünini işitdüm kaynayuban cûşa geldüm 3 Serd söz ile gönül yıkdum od oldum cânları yakdum Sırrumı 'âleme çakdum bu halka temâşâ geldüm 4 Ben oldum İdrîs-i derzi Şît oldum tokıdum bizi Dâvûd'un görklü âvâzı âh idüp nâlişe geldüm 5 'Âşık oldum şol ay yüze nisâr oldum bal agıza Nazar kıldum kara göze siyâh olup kaşa geldüm 6 Mûsâ oldum Tûr'a vardum koç olup kurbâna geldüm 'Âli olup kılıç saldum meydâna güreşe geldüm 7 Deniz kenârında ova kuyuda işleyen koga 'îsâ agzındagı du'â oluban ben işe geldüm 8 Ay oldum 'âleme togdum bulut oldum göğe agdum Yağmur olup yire yagdum nûr olup güneşe geldüm 9 Kâl ü kilden geçenlere yolda gözin açanlara Anlayuban seçenlere vak'a olup düşe geldüm 10 Benem dertlüler dermânı benem ol ma'rifet kânı Benem Mûsî-i îmrânî Tür Tagı'ndan aşa geldüm 1 1 Yolum sana oldı turak sabahın söyleyendür Hak Yûnus Emre dilinde Hak olup dile düşe geldüm NO. 180b, YE. 64a, K. 155b, RY. 25a, Rt. 15, A. 13, M. 48, Ç. 33a. 225 1 îy derviş diyen bana nem durur derviş benüm Dervişlik yaylasında hareketüm kış benüm Dr. Mustafa Tatcı 185 2 Kendözümi görürem sallanuban yürürem Bugz u kibr ü 'adâvet gönlümi almış benüm 3 Derviş adın idindüm dervîş tonın tonandum Yola bakdum utandum hep işüm yanlış benüm 4 Şeyhüm kamudan ulu yolda uludan ulu Gönlüm idi kaygulu nefsüm âsâyiş benüm 5 Hırkam tâcum gözlerem fâsid işler işlerem Her yanumdan gizlerem bin bir fâsid iş benüm 6 Yoldan haber sorarlar eydürem inanurlar Kalbüm sâfî sanurlar vay ne düşvâr iş benüm 7 İçerüme bakarsan buçuk pulluk nesne yok Taşramun gavgâsından 'âlemler tolmış benüm 8 Sûretüm güler halka kanı ya kullık Hakka Bu dirligüme baka hep işüm yanlış benüm 9 Yûnus eydür yârenler iy gerçegüm erenler Bu yolda olan hâller Allâh'a kalmış benüm YE. 65a, NO. 183b. 226 1 Denizler olsa bir kadeh susalıgum kanmaz benüm İnildümi yenemezem gözüm yaşı dinmez benüm 2 Uş yine Mansûr kadehin ma'şûka sundı elüme Dört yanumdan od urdılar kimse hâlüm bilmez benüm 3 Yana yana kül oluban sen ma'şûkanun yolına Günde bin kez yanarısam dostdan yüzüm dönmez benüm 1 86 Yûnus Emre Dîvânı 4 Cânum 'ışkun külüngine Ferhâd olup dutdum başum Dâim taşları keserem Şîrînüm hîç sormaz benüm 5 Gel varalum bizüm ile tâ giresin bâgçelere Ma'mûr olmış bostânlarum agyâr gülüm dirmez benüm 6 Bizüm ilün bâgçeleri turmaz öter bülbülleri Açılmış tâze gülleri gülistânum solmaz benüm 7 Yûnus eydür iy sultânum 'ışk odına yandı cânum Virsen eger dermânını ayruk cânum ölmez benüm YE. 57b, 69a, HB. 17b, Rt. 14, Ç. 42b. 227 1 Eyle sanman siz beni kendözümden gelmişem Yâ kendü gönlüm ile bu kafese girmişem 2 Uşadam bu kafesi yıkam hırs u hevesi Za'îf kılam bu nefsi tâ asluma ulaşam 3 Bilmezem aslum nedür ata hod bahânedür Ezel ana karnında kan yiyüp dirilmişem 4 Kan degül benüm aşum hırs u hevâ yoldaşum Hazret'e uçar kuşum meğer tene girmişem 5 Gâh mü'minem tâ'atde dem-be-dem münâcâtda Gâh rindem harâbâtda ben bir 'aceb kolmaşam 6 Hikmet ile bak bana tâ 'ıyân olam sana Zirâ ben bu sûretde yüz bin dürlü gelmişem 7 Yûnus Emre sen kanda kalmayasın zindânda Zindân kanda ben kanda kimün mâlın yimişem NO. 190b, YE. 63b, 69a. Dr. Mustafa Tatcı 187 228 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Eyyûb'am dil mübtelâyam derde dermân isterem 'Âşıkam dil-hastayam câna cânân isterem 2 Ya'kûb'am agladum Yûsuf içün çekdüm fırâk Yûsuf am zindân içinde fazl-ı Rahmân isterem 3 Mûsâ'nun Tûr'ına vardum dost cemâlin görmeyi Gitdi 'aklum nâgeh ol dem sırr-ı Sübhân isterem 4 Bir mekâna varmışam ki ol benüm yurdum degül Hızr'ıla zulmete irdüm Ab-ı Hayvân isterem 5 Defter-i 'amâlümi yüklendüm itdüm 'azm-i râh Menzil-i maksûda Hak' dan emr ü fermân isterem 6 Yûnus Emrem kimseler hiç bilmedi hâlüm benüm Hâlümi 'arz itmeğe bir merd-i 'irfân isterem Ç. 36a, DAY. 118. NUN 229 1 Kullukdan ırag olma sultân göresin birgün Göstere cemâlini hayrân olasın birgün 2 Gel beri kulum diyüp kalbüne nazar salup Câm-ı ebedî sunup hayrân olasın birgün 3 Tâlib meseli ırmak mürşid meseli deryâ Seyr ü seferi hoş gör 'umman bulasın birgün 188 Yûnus Emre Dîvânı 4 Kıldıysa tenün kısmet cânun bulısar vahdet Derdün varışa n'oldun dermân bulasın birgün 5 Bî-çâre za'îf Yûnus neye hased idersün Kamu esbâbunı döküp 'uryân olasın birgün B. 9a. 230 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 1 Bugün sohbet bizüm oldı bize bizüm diyen gelsün İçürdi 'ışk bize şehdin nûş eyleyüp yudan gelsün 2 Kanâ'at hırkası içre selâmet başını çekdüm Melâmet gönlegin biçdüm 'ârif olup geyen gelsün 3 Bu 'ışk meydânı içinde çagurdum bir âvâz itdüm Müezzinlik bizüm oldı imâm oldum uyan gelsün 4 Bu 'ummânda delim dürlü güher vardur ele girmez Bahâsuz inci bulunmaz câna başa kıyan gelsün 5 Sûret nakşın gidermekle gönül mülki temiz olmaz Akar rahmet suyı çağlar gönül kirin yuyan gelsün 6 î dostlar işidün sözüm dün itmişem bu gündüzüm Ben yavı kıldum kendözüm bu Hak yola giren gelsün 7 Yûnus miskin anı görmiş eline hem dîvân almış 'Âlimler okıyamamış bu ma'nîden tuyan gelsün K. 180b, RY. 70b, Ç. 58b, A. 18, Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 204, s. 155). 231 1 Biz dünyâdan gider olduk kalanlara selâm olsun Bizüm içün hayır-du'â kılanlara selâm olsun Dr. Mustafa Tatcı 189 2 Ecel büke bilümüzi söyletmeye dilümüzi Hasta iken hâlümüzi soranlara selâm olsun 3 Tenüm ortaya açıla yakasız gönlek biçile Bizi bir arı veçhile yuyanlara selâm olsun 4 ' Azrâîl alur cânumuz kurur tamarda kanumuz Yayıcagız kefenümüz saranlara selâm olsun 5 Gider olduk dostumuza iremedük kasdumuza Namâz içün üstümüze duranlara selâm olsun 6 Sözdür söylenür araya kimse döymez bu yaraya İltüp bizi makbereye koyanlara selâm olsun 7 Bunda hep gelenler gider hergiz gelmez yola gider Bizüm hâlümüzden haber soranlara selâm olsun 8 'Âşık oldur Hakkı seve Hak derdine kıla devâ Bizüm içün hayır-du'â kılanlara selâm olsun 9 Miskin Yûnus söyler sözi kan yaşıla toldı gözi Bilmeyen ne bilsün bizi bilenlere selâm olsun B. 46b. 232 Mef ûlü Mefâ'îlün Mef ûlü Mefâ'îlün 1 Ol göz ki seni gördi ol niye nazar itsün Şol cân ki seni tuydı tende ne karâr itsün 2 Işkuna düşen 'âşık derdüne yanar her dem Vaslundur ana dermân hekim ne tîmâr itsün 1 90 Yûnus Emre Dîvânı 3 'Işkun ezelî şâhum yoklukda korniş varı Bu remzi duyan 'âşık yoklugı şikâr itsün 4 Sen bir ganî sultânsun bî-hadd ü bî-pâyânsun Vasfun kaleme sığmaz dil niçe şümâr itsün 5 Bu çeşniyi tadana bu gevheri yudana Derdüne düşen câna hekîm ne tîmâr itsün 6 Gerçek sana kul olan gönlini sana viren Kendüde seni bulan kancanı sefer itsün 7 Bu sırrı duyan kanı key 'ârifise cânı Açıldı güher kânı alana haber itsün 8 Bu yolda muhkem durduk nefsin boyunın urduk Sen şâha gönül virdük düşmân ne zafer itsün 9 îmdi key Yûnus kalmış hazretde yüzi kara Çün nesnesi yok müflis neyile bâzâr itsün 10 N'itsün bu Yûnus n'itsün bu yola niçe gitsün Gönlini sana virüp gözlerin humâr itsün RY. 33b, RY. (Mecmûa) 5a, Mecmûa (Ankara Millî Nu: 442, s. 75), Ç. 58a. 233 1 Evvel kadîmden geldüm yir gök yaradılmazdan ' Arş-kürsî levh ü kalem hîç dahi anılmazdan 2 Dostıla sohbetdeydüm içerü halvetdeydüm Âdem niçe nesnedür hîç dahi anılmazdan 3 Yüz bin yigirmi dört bin cânlar cânum içinde Gizlü Muhammed cânı dahi içerü bizden Dr. Mustafa Tatcı 191 4 Hem cânlar ana perde ol nûr içinde nûrda 'Işk anda kadîm durur cânlara ayrılmazdan 5 'Işkdur Hakk'un varlığı yir ü gök ma'mûrlıgı 'Işk bizi pertev itdi her biri birimüzden 6 Evvel Âdem yaratdı sonra peygamberleri Ahir Muhammed nûrı balkıdı içümüzden 7 Âdem atadan berü velî evliyâ Nebî Hak müşerref eyledi Ahmed'i kamu yüzden 8 Yitmiş bin yıl öndinden yaratdı Muhammed'i Hak kendü âşık oldı bahâne bir yılduzdan 9 Ol yılduz ki varidi kandaydı Âdem cânı Ya bunca peygamberler anılmadın ağızdan 10 Âlimler bunı bilmez değme 'akl ana irmez Hidâyetdür Yûnus'a keşf oldı hacemüzden YE. 73a, K. 139b, RY. lb-39a, Ç. 52a, M. 41. 234 1 Gözüm seni görmegiçün elüm sana irmegiçün Bugün cânum yolda koyam yarın seni bulmag içün 2 Bugün cânum yolda koyam yarın 'ıvâzın viresün 'Arz eyleme Uçmagunı hîç arzûm yok Uçmagiçün 3 Bana Uçmak neme gerek hergiz gönlüm ana bakmaz îş bu benüm zârılıgum degül ahî bir bâgiçün 4 Uçmak Uçmagum didügün mü'minleri yeltedigün Bir evile bir kaç Hûrî hevesüm yok kuçmagiçün 1 92 Yûnus Emre Dîvânı 5 Bunda dahi virdün bize oğul u kız çift ü helâl Andan dahi geçdi arzûm benüm âhum dîdâriçün 6 Sofilere vir sen anı bana seni gerek seni Ben niçe terk idem seni şol bir ev ü çardagiçün 7 Yûnus hasret durur sana hasretlini göster ana İşün zulüm degülise dâd eylegil varmagiçün F. 145a, T. 53a, NO. 181b, RY. 14b, YE. 70b, Rt. 22, A. 17. 235 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 1 Niçün sen nefs-i emmârı bu gafletden uyarmazsın Muhammed şer'î gülini senün yüzüne urmazsın 2 Hezârân dürlü hikmetler katunda söylenürise Şekâvet penbesin hergiz kulagundan çıkarmazsın 3 Günâhun çoğu şûmından îmânun gülleri soldı 'İnâyet suyıla her dem niçün anı suvarmazsın 4 Senün ol çok günâhlarun seni uş sayru eyledi Bî-çâre varuban niçün bu derde çâre sormazsın 5 Yârânlarundan utanup günâhı gizlü işlersin Yaradan Hâlik'un hâzır niçün ondan utanmazsın 6 Utanmazsın Habîb'ünden o derdüne tabîbünden Ne kim dilersen işlersin meğer Hak' dan utanmazsın 7 Girü senden olanları elünle sinleye koydun Şunı şöyle görür iken ölümün n'işe sanmazsın 8 İşitdün Mustafâ'yı kim bu yir yüzinde kalmadı Şunı şöyle bilüriken yaragun n'işe kılmazsın Dr. Mustafa Tatcı 193 9 Yûnus sözün kime dirsin yâ kimün kaygusın yirsin Nasîhat halka eylersin yâ özün neye tutmazsın K. 145a, M. 43. 236 1 Dîn ü milletden geçer 'ışk eserini tuyan Mezheb ü dîn mi seçer kendüyi yoga sayan 2 'Işk kime kim irerse kendüden gayrı komaz 'Işkdan zerre ayrılmaz kendüliginden tuyan 3 Uçmak' dan umusı yok Tamu' dan korkusı yok Kendözin yavı kılup hayr u şer elden koyan 4 Ol benem dirse revâ benliğin bilen hatâ Terk eyleyüben rızâ 'akl koyup 'ışka uyan 5 'Âşıkları sorarsan bî-mezheb ü bî-millet Yolda kalupdur sakın gice vü gündüz sayan 6 Küfr ü îmân ol yolda assı-ziyâna geçmez Assı ziyândan fârig varlığı levhin yuyan 7 Yûnus sen beni gider her ne ider dost ider 'Aczüni bil ebsem ol var 'ışk rengine boyan NO. 182b, YE. 76b, Rt. 20. 237 1 Bu dervişlik yolına 'ışkıla gelen gelsün Ya dervişlik neydügin bir zerre tuyan gelsün 2 Hele biz iş bu yola gelmedük riyâyıla Bu melâmetlik tonın bizümle geyen gelsün 1 94 Yûnus Emre Dîvânı 3 Göziyle gördügini örte etegiyile Bu yol key ince yoldur yüreği döyen gelsün 4 Ulu kiçi erenler dimiş bizi sevenler Kayıkmasun girüye Allah'ı seven gelsün 5 İş bu sözi eydenden bize nişân gerekdür Söz muhtasârı budur cânına kıyan gelsün 6 Yûnus söz ile kimse kabilyete geçmedi Budur vücûd der-miyân ortaya koyan gelsün NO. 182b, YE. 76b, Rt. 20. 238 1 N'eylerler fâni dünyâyı Allah sevgüsi var iken Yâ dahi kanda giderler Ol dost sevgüsi var iken 2 Allah ile olan kişi İhsân olur anun işi N'eylerler gayrı teşvişi Allah sevgüsi var iken 3 Görün bi'llâhi şu halkı İstemezler güzel Hakkı Yâ n'eylerler mâlı mülki Allah sevgüsi var iken 4 Dinlen 'âşıklar bu sözi Behremend eyleye sizi Yâ n' eylersin oglı kızı Allah sevgüsi var iken 5 Yûnus sen kendüni görme 'İbâdet kıl mahrum kalma Dr. Mustafa Tatcı 195 Gayrısına gönül virme Allah sevgüsi var iken B. 3b. 239 1 Dervişlerim yolına sıdkıla gelen gelsün Hak'dan özge nesneyi gönünden süren gelsün 2 Dervişler didükleri bir dükenmez kân olur Hâs u 'âm kul u sultân bu kândan alan gelsün 3 Derviş tolınur togar her nefes göğe agar Ben diyeyin togrıyı cânına kıyan gelsün 4 Dervişlik bir lokmadur yirile gökden ulu Bu 'azâmet lokmayı yudup sinüren gelsün 5 Dervîşün gözi açuk düni güni uyanık Bu söze Tanrı'm tanuk bakmadın gören gelsün 6 Dervîşün kulağı sak Hak'dan işidür sebak Deprenmedin dil-dudak sözi işiden gelsün 7 Dervîşün eli uzun çıkarur münkir gözin Şarka garba düp-düzin sunmadın iren gelsün 8 Dervişler Hakk'un dostı cânlarıdur Hak mesti 'Işk şem'ini yakdılar pervâne olan gelsün 9 Bu miskin Yûnus'ı gör dervişlik ide geldi Nefsindendür şikâyet nefsin öldüren gelsün YE. 74b. 1 96 Yûnus Emre Dîvânı 240 1 Şükür şükür ol Çalab'a maksûduma irdüm bugün Müştâkıdum bunca zamân pîrüm yüzin gördüm bugün 2 Kaygu beni almışıdı cânum zebûn olmışıdı Gördüm pîrümün yüzinİ ol kayguyı sürdüm bugün 3 Gelsün yardan ayru düşen gurbetile bağrı bişen Dost bâgçesi içindeki 'ışk bezmine girdüm bugün 4 Görün görün bu devleti bu 'ışkıla beşâreti Dost bâgınun içinde ben 'ışk çadırın kurdum bugün 5 Eydür Yûnus yâr kulıyam dost bâgçesi bülbüliyem Söyleyeyüm şimden girü gülzâruma irdüm bugün F. 146a, YE. 75b, Rt. 21, Ç. 57b. 241 1 îy yârânlar iy kardaşlar ecel ire ölem birgün İşlerüme pişmân olup kendözüme gelem birgün 2 Yanlaruma kona elüm söz söylemez ola dilüm Karşuma gele 'amelüm n'itdümise görem birgün 3 Oğlan gider dânışmâna saladur dosta düşmâna Şol dört tekbîr namâzıla (vaktum) tamâm kılam birgün 4 Beş karış bez durur tonum ılan-çıyan yiye tenüm Yıl geçe obrıla sinüm unıdılup kalam birgün 5 Başuma dikeler hece ne irte bilem ne gice 'Âlemler ümidi hâce sana fermân olam birgün 6 Yûnus Emre sen bu sözi dahi tamâm itmemişsin Tek yüriyeyin n'eyleyem üstâduma gelem birgün Dr. Mustafa Tatcı 197 F. 146b, T. 54a. 242 1 Sûretden gel sıfata yolda safâ bulasın Hayâllerde kalmagıl yoldan mahrum kalasın 2 Bu yolda 'acâib çok sen 'acâib anlama 'Acâib anda ola dost yüzini göresin 3 'Işk kuşağın kuşangıl dostun yolını vargıl Mücâhede çekersen müşâhade idesin 4 Bundan 'ışkun şehrine üç yüz deniz geçerler Üç yüz deniz geçüben yidi Tamu bulasın 5 Yidi Tamu' da yangıl her birinde kül olgıl Vücûdun anda kogıl ayruk vücûd bulasın 6 Hakîkatdür Hak şârı yididür kapuları Dergâhında yüz dürlü gerek kudret göresin 7 Evvelki kapusında bir kişi durur anda Sana eydür teslim ol gel miskinlik bulasın 8 İkinci kapusında iki arslan vardur anda Niçeleri korkutmış olmasın kim korkasın 9 Üçüncü kapusında üç evren vardur anda Sana hamle iderler olmasun kim dönesin 10 Dördünci kapusında dört pirler vardur anda Bu söz sana rumuzdur gör kim delil bulasın 1 1 Beşinci kapusında biş ruhbân vardur anda Dürlü metâ'lar satar olmasun kim alasın 198 Yûnus Emre Dîvânı 12 Altıncı kapusında bir Hûr oturur anda Sana eydür gel berü olmasun kim varasm 13 Çün kim anda varasın ol Hûrîyi alasın Bir vâyeden ötürü yoldan mahrum kalasın 14 Yidinci kapusında yidiler otrur anda Sana kurtuldun dirler gir dost yüzin göresin 15 Çün içerü giresin dost yüzini göresin Ene'l-Hak şerbetini dost elinden içesin 16 Şu didügüm keleci vücûddan taşra degül Tefekkür kılurısan cümle sende bulasın 17 Yûnus işbu sözleri Hak varlığından eydür îsterisen kânını miskinlerde bulasın F. 147a, T. 54a, K. 78b, YE. 70a, NO. 183b, B.15a, Ç. 54a, İ. Hakkı Şerhi. 243 1 Çarh-ı felek yogıdı cânlarumuz var iken Biz ol vaktin dost idük 'Azrâîl agyâr iken 2 Niçe yıllar biz anda cem' idük cân kânında Hakikat 'âleminde ma'rifet söyler iken 3 Çalap 'ışkı cândaydı bu bilişlik andaydı Âdem-Havvâ kandaydı biz anunla yâr iken 4 Dün geldi sâfi Âdem dünyâya basdı kadem îblîs aldadı ol dem Uçmak' da gezer iken 5 Ol vaktin biz uçarduk cevlân urup göçerdük Nûrdan şarâb içerdük Hak bizi toylar iken Dr. Mustafa Tatcı 199 6 Cânlar anda bilişdi ol dem gönül alışdı 'Alem halkı karışdı denizler kaynar iken 7 Şükür bu deme geldük dostları bunda bulduk Tuz-ekmek bile yidük 'ışk demin oynar iken 8 Ne oğul vardı ne kız vâhid idük anda biz Konşıyıduk cümlemüz nûr tagın yaylar iken 9 Ne gök varidi ne yir ne zeber vardı ne zîr Yûnus dostdan haber vir 'ışkıla göyner iken F. 148b, T. 55a, NO. 192a, RY. 31b, K. 90b, HB. 14b, Rt. 21, Ç. 57b, M. 18. 244 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Giderem 'aklum başumdan şaşuban Yanaram 'ışkun odına düşüben 2 Od bırakdun cânuma dün-gün yanar Yanaram yalap yalap tutuşuban 3 'Işkdan ne var eger sındumısa 'Işkıla kim sınmadı ugraşuban 4 'Âşık olgıl ma'şûkın dîdârına Ma'şûk olgıl 'ışkıla sarmaşuban 5 Yûnus cânun 'ışka vir şükrâneye Kimseler bulmaz yârin isteşüben Rt. 22, Ç. 51b. 200 Yûnus Emre Dîvânı 245 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Gönül hayrân olupdur 'ışk elinden Ciğer biryân olupdur 'ışk elinden 2 Niçeler tâc u tahtı mâl u mülki Koyup 'uryân olupdur 'ışk elinden 3 Özümün kalmadı sabr u karârı Gözüm giryân olupdur 'ışk elinden 4 Eridi karlı taglar zerre zerre Deniz 'ummân olupdur 'ışk elinden 5 Koyup İbrâhîm Edhem tâc u tahtı Yiri külhân olupdur 'ışk elinden 6 Zihî Mansûr ki ma'şûk yolında Başı ber-dâr olupdur 'ışk elinden 7 Ne gördi Leylî'nün yüzinde Mecnûn Ki ser-gerdân olupdur 'ışk elinden 8 Ne gördi Züleyhâ Yûsuf yüzinde İşi efgân olupdur 'ışk elinden 9 Mahabbet derdine düşeli bülbül Dili handân olupdur 'ışk elinden 1 Yûnus Emrem bu hasrete bu zâra 'Aceb mihmân olupdur 'ışk elinden B. 12b, DAY. 133. Dr. Mustafa Tatcı 201 246 1 Zinhâr virmegil gönül dünyâ pâyına birgün Dünyâya gönül viren düşe tayına birgün 2 Bu dünyâ bir evrendür âdemleri yuducı Bize dahi gelüben yuda toyuna birgün 3 Görmez misin toprağı hâsları kuçmış yatur Bizi dahi anun tek ala koynına birgün 4 Ol kuşun kim yuvası togan elinde ola Ol anda kaçan tura gide yayına birgün 5 Miskin bî-çâre Yûnus tutgıl eren eteğin Tâ seni Hakka ilte düşgil soyına birgün F. 149a, T. 55b, RY. 69b, YE. 72a, NO. 187b, K. 94b, M. 21, Ç. 58a. 247 1 Andan yigrek ne vardur kişi bile kendözin Kendözin bilen kişi kamulardan ol güzin 2 Kişi gerek çok bile ol gerek öğüt ala Menzile irsem diyen bilürsin hazin hazin 3 Bu yol yavlak uzakdur dünyâ ana duzakdur Bu duzaga uğrayan komaya kılavuzın 4 Ben emin olsam diyen yâ emînlik isteyen Geçsün bu kâl ü kilden toprağa ursun yüzin 5 Kim ere kullık ide ol 'azâbdan kurtıla Mutlak ol yarlıganur kim görürse er yüzin 202 Yûnus Emre Dîvânı 6 Yûnus bir haber virür işidenler şâd olur Gence ugrasam diyen izlesün eren izin F. 150b. 248 1 Lâ-şerîkden okursın sonra şerik katarsın Bire iki dimegi kimden fetvâ dutarsın 2 Dîn ü îmân bünyâdı togrulıkla gerçeklik Ol tamâm olmayıcak neyile dîn çatarsın 3 Çün Kur 'ân gökden indi anı Allâh buyurdı Andan haber virsene hâ kitâbdan ötersin 4 Okursın tasnif kitâb niçe binâ vü i'râb Havf ü recâ sende yok eyle ki bir Tatar'sın 5 'îlm okımak bilmeklik kendözini bilmekdür Pes kendözün bilmezsen bir hayvândan betersin 6 'İlm okımak ma'nîsi 'ibret anlamagiçün Çün 'ibretden degülsin görmedin taş atarsın 7 On iki bin hadîsi cem' eyledi Mustafâ Anı işitdün meğer şerh ile söz satarsın 8 Kılursın riyâ namâz yazugun çok hayrun az Dinle neye varur söz Cehennem' de yatarsın 9 Halkı fetvâ virürsin yâ sen niçün dutmazsın 'İlmün var 'amelün yok hâ günâha batarsın 10 Sen fakîhsün ben fakîr sana tanumuz yokdur İhlâsıla gelürsen bizden nesne ütersin Dr. Mustafa Tatcı 203 1 Bu düzilen tertîbi ayruksıdı mı dirsin Başaramazsın hâce endîşeden yitersin 12 Yûnus miskin bu sözi 'ışk 'âleminden söyler Dime bilmedin ana kendözünden katarsın F. 149b, T. 56a, HB. 9b, NO. 186a, K. 106a, RY. 50b, YE. 74a, Rt. 31, A. 19. 249 Hak bir gevher yaratdı kendünün kudretinden Nazar kıldı gevhere eridi heybetinden Yidi kat yir yaratdı ol gevherim nûrından Yidi kat gök yaratdı ol gevherim bugından Yidi deniz yaratdı ol gevher tatulasından Tagları muhkem kıldı ol deniz köpüginden Muhammed'i yaratdı mahlûkat şefkatinden Hem 'Alî'yi yaratdı mü'minlere fazlından Gâyıb işin kim bilür meğer Kur' ân 'ilminden Yûnus içdi esridi ol gevher denizinden F. 151b, T. 57a. 250 Egriligün koyasın togrı yola gelesin Kibr ü kîni çıkargıl erden nasîb alasın Ne virsen elünile şol varur senünile Ben disem inanmazsın varıcagaz göresin Gönülde pas oturur anda seni yitürür İçerü şâh oturur girimezsin göresin 204 Yûnus Emre Dîvânı 4 On ikidür hücresi yidi dervâzesi vardur Anda iki dilber var bilmezsin ki sorasın 5 Var kardaşunı öldür dahi 'avretim boşa Anana kâbin kıy dur Hakk'ı 'ıyân göresin 6 Bî-çâre miskin Yûnus 'ışkdan da'vî kılursın Dostdan haber gelicek yüz süriyi varasın F. 153b, T. 58a. 251 1 Gelün bugün yanalum yarın yanmamagıçün Ölelüm ölmeziken yine ölmemegiçün 2 Tartalum günâhumuz artduralum âhumuz İdelüm hisâbumuz hisâb olmamagiçün 3 Erenlere gidelüm eteklerin tutalum Bugün eyle idelüm yolda kalmamagiçün 4 Bak göresin dünyeye geldügüni bil neye İş bu fâni dünyeye mağrur olmamagiçün 5 Yûnus yok dünyâ tadı çün kim fânîymiş adı Muhammed zindân didi biz şâd olmamagiçün K. 146a, RY. 3a, M. 44. 252 1 'Işk ilinün haberin disem işide misin Yoldaş olup bu yola sen bile gide misin 2 Ol ilün bâgı olur şerbeti agu olur Kadeh dutmaz ol agu nûş idüp yuda mısın Dr. Mustafa Tatcı 205 3 01 ilün zavadası cefâ duta gidesi Şeker ayruga sunup sen agu tada mısın 4 01 ilde ay-gün olmaz ay gedilüp tolunmaz Tertîbler terk idüben şumâr unıda mısın 5 Senlik-benlik terk idüp yoklık evine girüp 'Işkdan içüp esriyüp varlık terk ide misin 6 îş bu tenün tertibi od u toprak yil u su Yûnus sen gör özüni suda toprakda mısın F. 156a, T. 59b, K. 101b, RY. 22a, YE. 72a, 76a, Rt. 12, M. 25, Ç. 55b. 253 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Talayın 'ışkun bahrine gavvâs olayın bir zamân İsteyeyin dâyim seni seyyâh olayın bir zamân 2 Varayın her bir mahfile sırrum dimeyem her dile Sırdan haber diyenlere mihmân olayın bir zamân 3 Yolunda Mansûr olayın Ene'l-Hak demin urayın Asılup vaslun dârına ber-dâr olayın bir zamân 4 'Işkun odına yanayın derdün suyına kanayın Gördüğüm seni sanayin hayrân olayın bir zamân 5 Akıdayım kanlu yaşum arturayım bagrum başın Ta ki bulınca nakkâşum seyrân ideyin bir zamân 6 Leylî ile Mecnûn olup Ferhâd ile taşlar yonup 'Abdü'r-rezzâk gibi yanup giryân olayın bir zamân 206 Yûnus Emre Dîvânı 7 Benligüm benden koyayın senün kohunı duyayın Bunca zamân ben kul iken sultân olayın bir zamân 8 Ol dost bana benden yakın hikmet bilen bulur Hakkın Okuyup hikmet 'ilmini Lokmân olayın bir zamân 9 Miskin Yûnus aç gözüni Hazret'e urgıl yüzüni Mürşid-i kâmil yolına kurbân olayın bir zamân Ç. 50b, Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442, s. 73). 254 1 'Âşıklara ne diyem 'ışk haberinden şîrîn 'Işkıla dinleyene ey deyin birin birin 2 Hayf durur 'ışksuzlara 'ışkdan haber söylemek Kim gerçek 'âşıkısa ben râzum ana dirin 3 Evvel yir-gök yogıdı varidi 'ışk bünyâdı 'Işk ezelden kadîmdür 'ışk getürdi ne varın 4 Evvel ezel bezminde kim dost yüzin gördiyse Anun cânıdur 'âşık sor andan 'ışk haberin 5 'Işkı hîç bir nesneye mesel baglasam olmaz Dünyâ vü âhiretde ne dutısar 'ışk yirin 6 Emânetdür sakıngıl 'ışk haberini zinhâr Oturup değme yirde söyleme 'ışkun sözin 7 Cevherîler katında kâ'ide böyle durur Kadrini bilmezlere göstermedi gevherin 8 Yûnus 'un havsalası 'ışk tolmışdur sinesi Derdin gizleyemedi gensüz söyler 'ışk dilin A 19. Dr. Mustafa Tatcı 207 F. 157a, T. 60a, NO. 187b, YE. 74a, RY. 18a, K. 201b,Rt35, 255 1 Sen cânundan geçmedin cânân arzû kılursın Bilden zünnâr kesmedin îmân arzû kılursın 2 Men 'arafe nefsehu dirsin illâ degülsin Melâikden yukarı seyrân arzû kılursın 3 Tıfl-ı nev-reste gibi eteğin at idinüp Ele çevgân almadın meydân arzû kılursın 4 Bilimedün sen seni sadefde ne gevhersin Mısır'da sultân iken Ken'ân arzû kılursın 5 01 ezel 'âleminde ebedi gözlemedin Per ü bâlün bitmedin cevlân arzû kılursın 6 Yitmiş yidi perde var dostum arzûlama Yidisinden geçmedin yakîn arzû kılursın 7 Otuzı gözde durur otuzı gönüldedür Onun dahi bilmedin görmek arzû kılursın 8 Sen bunda işe geldün uş yine varısarsın Henüz sen kul olmadın sultân arzû kılursın 9 Yûnus düşdün bu derde Eyyûb'layın sabreyle Derde katlanımazsın dermân arzû kılursın F. 158b, T. 61a, NO. 193a, K. 178b, HB. 13a, RY. 60a, 66b, A. 17, Ç. 53a. 256 1 'İlmünde gark oluban ben beni bilimezin Dilile söyleyüben sıfatun irimezin 208 Yûnus Emre Dîvânı 2 Sıfatun gelmez dile kandalıgun kim bile Sun'unı dimeklige ben lâyık olamazın 3 Hem evvelsin hem âhir kamu yirlerde zâhir Hiç makâm yokdur sensüz ben niçün göremezin 4 Görmedin delü oldum yanıldum günâh kıldum Ussum 'aklum aldurdum esridüm ayılmazın 5 Çünki beni esritdün cân u gönül iletdün Ayırma beni senden bulışdum yad olmazın 6 Bana cânı sen virdün ' Azrâîl'e bildürdün Senden artuk kimseye emânet viremezin 7 îy Yûnus'ı yaradan hicâb götür aradan Sâdıkam yolunda ben yalan da'vî kılmazın F. 156a, K. 92b, NO. 186a, RY. 32b, YE. 74a. 257 1 Bunca gönüller alan cihâna sultân mısın Hükmün cânlar içinde cân içinde cân mısın 2 Nazarun bin cân alur derdün yürekde kalur Gören kendüden varur 'âşıka kıyan mısın 3 Uçan kuşlar uçunur esen yil görse turur Dîvler hükmüne girür Belkîs-Süleymân mısın 4 Yüzünden gün tutılur ay togmaya utanur Gören heybete kalur Yûsuf-ı Ken'ân mısın 5 Ölü görse dirilür kalıbına cân gelür Toprakdan âvâz gelür 'îsâ bin Meryem misin Dr. Mustafa Tatcı 209 6 'Işkun dîne şûr eyler arslana zencîr eyler Katı taşı mûm eyler Ferhâd-ı zamân mısın 7 'Işkun Hakk'a irgürür cân gözi dîdâr görür Görenler baş indürür İbrâhîm Edhem misin 8 Yüzün dîdâr nündür saçun Mi'râc dünidür Gören cânın umdur Fahr-ı 'âlem sen misin 9 Yûnus sevdügün gözle Hak yolını key izle Râzun gönülde gizle sen söze beyân mısın F. 157b, K. 68b, B. 53a. YE. 69b, M. 8, A. 18. 258 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Bu 'ömrüm yok yire hare itmişem ben Cânumı gör ne oda atmışam ben 2 Kimesne kimseye itmemiş ola Anı kim kendüme ben itmişem ben 3 ' Amelüm rahtını dirdüm götürdüm Kamu assum ziyâna satmışam ben 4 Cihânda bir sınuk saksıdan ötrü Güherlerüm ziyâna satmışam ben 5 'Amelüm ne ki varsa hep riyâdur ' Acebdür ihlâsı unutmışam ben 6 Giceye iresini kimse bilmez Tûl-ı emel başın uzatmışam ben 7 Dükeli 'ömrini harcına sürdi Ziyândan bellüdür ne ütmişem ben 210 Yûnus Emre Dîvânı 8 Aguya bal diyü baraıak uzatdum Aşuma zehr-i kâtil katmışam ben 9 Bî-çâre Yûnus'un çokdur günâhı Anun dergâhına yüz tutmışam ben RY. 19a, K. 204a. 259 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Dost yüzini göricegez niçe karâr kılsun bu cân Yagmâya virür ol demde yüz bin zâhid dîn ü îmân 2 Ta'na urman 'âşıklara her ne hâle dönerise Fermân olımaz kendüye müşâhadeye gark olan 3 Cân u gönül fehm ü 'akıl 'ışk mevcine gark olıcak Pes niçe ansun ol kişi yazug u müzd assı-ziyân 4 Cânında gözi yok kişi görmeyiser dost yüzini Gözsüz niçe fehm eylesün ne renkdedür işbu cihân 5 Yüz bin melik ü selâtîn dost yüzini göricegiz Terk eyleye tahtını vü 'izzet ü leşker hânumân 6 'Âşık niçe harâbısa velâyeti arta durur Anuniçün ki dâimâ vîrândadur genc-i nihân 7 ' Ayne'l-yakîn gören kişi ırmaz gözin dost yüzinden Niçe görebilsün anı bu sevüden taşra turan 8 Yûnus'a bu 'ışk kızgını komaz dilini tutmağa 'Âşıkla ma'şûk râzını dürüst diyemeye lisân Dr. Mustafa Tatcı 2 1 1 F. 159a, T. 61a, RY. 41a, K. 118a, YE. 71a, NO. 186a, Rt. 23, Ç. 49b, A. 20. 260 Mef ûlü Mefâ'îlün Mef ûlü Mefâ'îlün 1 01 dürr-i yetîmem ki görmedi beni 'ummân Bir katreyem illâ ki 'ummâna benem 'ummân 2 Gel mevc-i 'acâib gör deryâ-yı nihân gözle Zî-bahr-i nihâyetsüz katrede olur pinhân 3 Dem urmazıdı Mansûr tevhîd-i Ene'l-Hak'dan 'Işk dârına dost zülfı asmışdı beni 'uryân 4 Bu 'âlem-i kesretde sen Yûsuf u ben Ya'kûb Ol 'âlem-i vahdetde ne Yûsuf u ne Ken'ân 5 Bunda dimeden Mecnûn Leylâ adını Mevzûn Ne Leylâ idüm anda ne Mecnûn-ı ser-gerdân 6 Yi-nûn-sîn ulaşmadın cân kuyuya düşmedin 'Işk dadıla mest geldük hem mest giderüz bundan 7 Bu cismüm belâsıdur adum Yûnus oldugı Zâtum sorar olursan sultâna benem sultân F. 159b, T. 62a, K. 194b, RY. 62a, YE. 73b, NO. 188a, Rt. 20, Ç. 50a. 261 1 Ol cân kaçan öliser sen ana cân olasın Ölmiş gönül dirile anda ki sen olasın 2 Ölmeklik dirlik ola ölümsüz dirlik bula Başlu gönül onula merhemi sen olasın 212 Yûnus Emre Dîvânı 3 Sen olduğun gönüller her dem cânın yiniler Bunlardur ölmeyenler hâkimi sen olasın 4 Sen olduğun makâmda ehl-i dâd olur anda Güç olmaz ol dîvânda sultânı sen olasın 5 Cân bedenden uçıcak menzilinden göçicek 01 cihâna geçicek göze 'iyân olasın 6 Tozını yil almaya bir zerre ırılmaya 'Âşık cânı ölmeye ma'şûkı sen olasın 7 Yûnus sen 'âşıkısan 'ışka muvafıkısan Korkma ulaşıgısan ne olursan olasın F. 160a, T. 62a, K. 130a, RY. 48b, YE. 71b, M. 35, A. 18. 262 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 'Aceb oldı hâlüm bu 'ışk elinden Göremezem yolum bu 'ışk elinden 2 Bu cümle 'âlemün tâcı iken uş Ayaklarda gubâram 'ışk elinden 3 Garîb bülbülleyin zâri kıluram Akar çeşmüm yaşı bu 'ışk elinden 4 Gazel yapraklayın benzüm sarardı Kararuban düşdüm bu 'ışk elinden 5 Yarın mahşerde ben yırtam yakamı Niçe feryâd idem bu 'ışk elinden 6 Tag u taşlar erür bu 'ışk elinden Denizler cûşa geldi 'ışk elinden Dr. Mustafa Tatcı 213 7 Niçe bin enbiyâ 'ışka giriftâr Yir ü gök toptolu bu 'ışk elinden 8 Çagurup ey deler gel güç görenler Benüm çilem nedür bu 'ışk elinden 9 N'iderem ben yarün yaslından ayruk Büküldi kad-bâlâm bu 'ışk elinden 10 Yûnus sen Tapdug'una kıl du'âyı îçersün zehr-i kâtil 'ışk elinden NO. 187b, YE. 69b. 263 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Gönül usanmadun sen bu seferden Çalab'um saklasun seni hatardan 2 Kişi kim kişinün kahrın çekince Gidüp görünmemek yigdür nazardan 3 Togaldan bagrumı togradı gurbet Sızar tamar ciğer kanı tamardan 4 Vatan oldı diken gurbet gülistân Agu içmek yig oldı ney-şekerden 5 Güher didükleri 'ilm-i hünerdür Hüner-mende hüner yigdür güherden 6 Yûnus göğüs açup dosta giderken Çalab'um saklasun seni hatardan RY. 71b, K. 181b, B. 25b, M. 62, Ç. 51b. 214 Yûnus Emre Dîvânı 264 1 Dîn ü millet kodurdı ol benüm gönlüm alan Anı gören kişiye ne gönül kalur ne cân 2 Tuymayanlar hâlümi dînin kodı dir bana Neyile dîn beslesin cânsuz gönülsüz kalan 3 Sûretümde varlıgum cânıla gönülidi Kodurdı kamus ını bana 'ışk bağışlayan 4 'Işkun serhengi beni komaz hîç bir nesneye Ne İslâm'da ne dînde anılmaz küfr ü imân 5 Şart u farz olmaz anda cânı 'ışkda kalanda Cevâb sözi dil söyler niçe bilsün bu lisân 6 'Işka mesel bağlanmaz 'ışk işi hisâb olmaz Dostlık ticâretinde anılmaz assı-ziyân 7 Beni benlikden kodı varlık defterin yudı Havf u recâ göstermez hayr u şer elden koyan 8 Elden iş bırakdurdı niteliksüz bakdurdı Bizüm ahvâlümüzde anılmaz nâmla nişân 9 Sorman Yûnus'dan haber dost kandaşa anda var Yüz bin gevherden fârig 'ışk denizine talan K. 118a, RY. 41b, NO. 182b, YE. 71b, Rt. 19, Ç. 49a, A. 20. 265 1 Erenlere muhib iken yâ münkir olduğun neden Key sakıngıl datlu cânun okları çıkmadın yaydan Dr. Mustafa Tatcı 215 2 Kahır erenler atıdur gayret dahi hil'atıdur Erenler yayı katıdur okları geçer kayadan 3 Bize muhib olanları Hak'dan dileniz anları Dönüp münkir olanları tiz çıkarurlar aradan 4 Bunda el-ayak öpilür görenün cânı kapılur Garîb müsâfır yapılur zavye vü mescid-hâneden 5 Agu içerse nûş olsun süçi içerse hoş olsun Yûnus ile yoldaş olsun gelsün Allâh'ına giden Rt. 21. 266 1 Ol dost bize gelmezise ben dosta girü varayın Çeküben cevr ü cefâyı dostumun yüzin göreyin 2 Ser-mâyemüz bir cânıdı anı dahi aldı bu 'ışk Ne ser-mâye var ne dükkân bâzâra neye varayın 3 Kurulmış dükkân u bâzâr dost içine girmiş gezer Günâhum çok gönlüm sizer ben dosta çok yalvarayın 4 Gönlüm eydür dost benümdür gözüm eydür dost benümdür Gönlüm eydür göze sabr it bir dem haberin vireyin 5 Hak nazar kıldugı câna bir göz ile bakmak gerek Ana ki Hak nazar kıldı ben anı niçe yireyin 6 Tapduk eydür bu Yûnus'a bu 'ışk Hakka irse gerek Kamulardan ol yücedür ben ana niçe ireyin F. 151a, YE. 70b, K. 116a, 203b, RY. 18b, 40b, A. 16. 216 Yûnus Emre Dîvânı 267 1 İy gönül bir dem bir vakit dünyâdan usanmaz mısın Bunca fâsid işlerde yüzünden utanmaz mısın 2 Sen seni hoş tutgıl arı istigfâr eyle yârı îmân bilüne baglanup dîn tonın tonanmaz mısın 3 İy metâ'ın kalba satan güherine pûllar katan Assıyı ziyâna satan assıya uzanmaz mısın 4 Gayret içinde mübtelâ günâhlar içinde kodı Dîn yolında gönül sayrı ciddile tayanmaz mısın 5 Ölmez vuslat meyin içen ma'siyyet denizin geçen Meyhâneden 'azim idüp mescidlere kanmaz mısın 6 Yiri gögi seyrân kılan 'Arş u Kürsi cevlân uran Yûnus katında iy gönül bir dem eğlenmez misin YE. 75a, A. 17. 268 1 Şöyle hayrân eyle beni 'ışkun odına yanayın Her kancanı bakarısam gördüğüm seni sanayin 2 Beni okıdı sultânum uş gönüldi gider cânum Elden bırakdı benliği bunda niçe egleneyin 3 Senün kokun tuydı cânum terkin urdum bu cihânun ' Aceb kandadur mekânun ya ben kanda isteyeyin 4 Dört mezhebün 'âşıkıyam yidi mezheb geçdi cânum Kogıl beni söyletmegil bu yollarda uyanayın 5 Yidi Tamu didükleri katlanmaya bir âhuma Sekiz uçmak eğlemeye bunda niye egleneyin Dr. Mustafa Tatcı 217 6 Sekiz Uçmak 'arz olursa yitmiş bin Hûrî gelürse Aldamaya bu cânumı bunda nite aldanayın 7 Dilde söylenür haberün hergiz bulunmaz eserim Götür yüzünden perdeyi dîdâruna göyüneyin 8 'İlm-i hikmet okıyanlar 'ışkdan fakir durur bunlar Mansûr oldum asun beni hep dillerde söyleneyin 9 Yûnus dimedi bu sözi câna toldı dost âvâzı Kördür münâfıkun gözi ya ben niçe göstereyin F. 152a, T. 57b, K. 208b, NO. 190b, RY. 8b, HB. 12b, YE. 75b, M. 77, A. 13. 269 1 İlâhî bir 'ışk vir bana ben benligüm bilmeyeyin Yavu kılayın ben beni isteyüben bulmayayın 2 Şöyle hayrân eyle beni bilmeyeyin dün ü güni İsteyeyin dâim seni ayruk nakşa kalmayayın 3 Al gider benden benliği toldur içüme senliği Bundayiken öldür beni varup anda ölmeyeyin 4 Söylerisem gelmez dile kim söge bana kim güle Bâri yanayın derdile hâlüm dile gelmeyeyin 5 Uş yürüyem yana yana cigerüm gark oldı kana 'Işkun bir ok urdı câna niçe zâri kılmayayın 6 Ko ben yanayın tüteyin dost bahçesinde yiteyin Bir gül olayın biteyin açıluban solmayayın 7 Mansûr'layın dâra beni şöyle 'ıyân göster seni Kurbân kılayın bu cânı 'ışka münkir olmayayın 218 Yûnus Emre Dîvânı 8 'Işkdur bu derdün dermânı 'ışk yolına virdüm cânı Miskîn Yûnus dir yâ Ganî bir dem 'ışksuz kalmayayın HB. 12b, YE. 73a, Rt. 23 Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442, s. 73.) 270 1 Taşdun yine deli gönül sular gibi çağlar mısın Akdun yine kanlu yaşum yollarumı bağlar mısın 2 N'idem elüm irmez yâre bulınmaz derdüme çâre Oldum ilümden âvâre beni bunda eğler misin 3 Yavu kıldım ben yoldaşı onulmaz bagrumun başı Gözlemimin kanlu yaşı ırmag olup çağlar mısın 4 Ben toprak oldum yoluna sen aşuru gözedürsin Şu karşuma göğüs gerüp taş bagırlu taglar mısın 5 Harâmî gibi yoluma arkurı inen karlu tag Ben yârümden ayru düşdüm sen yolumı bağlar mısın 6 Karlu taglarun başında salkım salkım olan bulut Saçun çözüp benüm içün yaşın yaşın ağlar mısın 7 Esridi Yûnus'un cânı yoldayım illerüm kanı Yûnus düşde gördi seni sayru mısın sağlar mısın RY. (Mecmûa) 46a. 271 1 Cânlar cânını buldum bu cânum yagmâ olsun Assı ziyândan geçdüm dükkânum yagmâ olsun 2 Ben benligümden geçdüm gözüm hicâbın açdum Dost vaslına ulaşdum gümânum yagmâ olsun Dr. Mustafa Tatcı 219 3 Benden benligüm gitdi hep mülkümi dost tutdı Lâ-mekân kavmi oldum mekânum yagmâ olsun 4 İkilikden usandum 'ışk tonını tonandum Derdi hânına kandum dermânum yagmâ olsun 5 Varlık çün sefer kıldı andan dost bize geldi Vîrân gönül nûr toldı cihânum yagmâ olsun 6 Geçdüm bitmez sagınçdan usandum yaz u kışdan Bostânlar başın buldum bostânum yagmâ olsun 7 Ta'allukdan üzüşdüm ol dostdan yana uçdum 'Işk dîvânına düşdüm dîvânum yagmâ olsun 8 Yûnus ne hoş dimişsin bal u şeker yimişsin Ballar balını buldum kovanum yagmâ olsun F. 154b, T. 58b, NO. 191a, YE. 73b, HB. 13a, A. 18. 272 1 Anup kıyâmet günini Aglaşalum ol gün içün Ol gün melâmet günidür Aglaşalum ol gün içün 2 Ol günde yirler yarıla Cümle ölenler dirile Cümle günâhlar sonla Aglaşalum ol gün içün 3 Ol günde gök çatlayısar însân niçe katlanısar Ol günde kim korkmayısar Aglaşalum ol gün içün 220 Yûnus Emre Dîvânı 4 Âh ol günün korkuları Koca kılur ma'sûmları Niçe olur mücrimleri Aglaşalum ol gün içün 5 Ol gün katı efgân ola İrkek dişi 'uryân ola Cümle ciğer biryân ola Aglaşalum ol gün içün 6 İy Yûnus Emre gir yola Hâl bilmez kardaş ne ola Meğer dermân Hak' dan ola Aglaşalum ol gün içün B. 17a. 273 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Sübhân bizi uyarısar niçe zamân yatmış iken Cânlar teni isteyiser terk idüben gitmiş iken 2 Gör Hâlik'ün 'inâyetin deryâ-yı bî-nihâyetin Bize dîdâr gösteriser bunca günâh itmiş iken 3 Hakk'un 'inâyeti çokdur irer kullarına dâim Allah Halil'i sakladı Nemrûd oda atmış iken 4 'İnâyeti kime irse ol kul iken sultân olur İşitmedün mi Yûsuf ı bâzirgâna satmış iken 5 'Işkıla gelsen yola Yûnus'layın olsan n'ola Tâ' atini terk itmedi balık anı yutmış iken 6 'Ahdüni eylegil vefâ gönlüni eylegil safâ Kanı Muhammed Mustafâ 'Arş'a Mi'râc itmiş iken Dr. Mustafa Tatcı 221 7 Kan'enbiyâ vü evliyâ geldi geçdi cümle velî Kanı Dâvud u Süleymân Kâf dan Kâf a dutmış iken 8 Ne kadar çok ise mâlun ecel sana sunar elin Ne assı eyledi Kârûn bu dünyâya batmış iken 9 Kulak urgıl benden yana haberüm var diyem sana La'net kıldı 'Azâzîl'i 'Arş'da mekân tutmış iken 10 Dostdan belâ gelicegiz Eyyûb'layın sabreylegil Niçe sıhhât buldı teni bunca belâ çekmiş iken 1 1 Anıcaguz şol bir güni ditrer mi Yûnus'un cânı Imân-Kur'ân yoldaş ile son menzile yitmiş iken Ç. 56a, A. 19, DAY. 160. 274 1 Hey yârânlar hey kardaşlar nic'edeyin n'ideyin ben Sen benüm kulum degülsin dir olursa n'ideyin ben 2 Zelil magbûn kala başum anda hiç dinmeye yaşum Mahşer güni içüm taşum nâr olursa n'ideyin ben 3 Suç anıcak göyner özüm kan yaşıla tolar gözüm Yarın Hak katında yüzüm kar'olursa n'ideyin ben 4 Fesâdıla tolu içüm hey hoca bağışla suçum Key Cehennem benüm içün yir olursa n'ideyin ben 5 Ben fesâd içinde kaldum Yûnus eydür artdı derdüm Sine varıcagız kabrüm dar olursa n'ideyin ben B. 11b. Yûnus Emre Dîvânı 275 Yokdur bende 'amel tâ' at Ben n'ideyüm n'eyleyeyin Kopıcak rûz-ı kıyâmet Ben n'ideyüm n'eyleyeyin Dost bana su' âl idicek ' Aklum başumdan gidicek Hicâb derdi gark idicek Ben n'ideyin n'eyleyeyin Helâline ola hisâb Harâmına ola 'azâb 'îsyânıla yüzüm kara Ben n'ideyin n'eyleyeyin Yitmiş bin zebânî yide Tamu'yı haşrda ilede Mücrimlere heybet ide Ben n'ideyin n'eyleyeyin Bir kez Cehennem silkine 'Asîlere ide kine Yâ Rab iricek ol güne Ben n'ideyin n'eyleyeyin 'Âşıklar maksûda ire 'Arifler dost yüzin göre Şöyle mücrim yüzi kara Ben n'ideyin n'eyleyeyin Yûnus Emrem derdün katı Hayra geçmez bir tâ 'atı Olmazsa Hak 'inâyeti Ben n'ideyin n'eyleyeyin Dr. Mustafa Tatcı 223 B. 11b. 276 1 İy benüm 'ömrüm kuşı kanda varasın birgün Ecel avlayup yudar ele giresin birgün 2 Gelüp göğsüne kona dutuşup cânun yana Bir kadeh şerbet suna içüp kanasın birgün 3 Görmeğe gelenleri hâtırun soranları Sevgili yârânları görmez olasın birgün 4 Yârânlarun geleler seni ta'cilleyeler Soyalar tonlarımı 'uryân olasın birgün 5 Binüp agaç atına yanulup Hızr'a tana Şol kara yir altına gire yatasın birgün 6 Tap tîmâr eyle tene yarak eyle bu câna Şol yılana çıyana nasîb olasın birgün 7 Münker ü Nekir gele hâllerim düşvâr ola Dilünce su'âl sora cevâb viresün birgün 8 Yûnus Emrem n'idesin kaçup kanda gidesin Erenler sohbetine gelmez olasın birgün B. 13b, Ç. 59a. 277 1 ' Aceb şu yirde var m'ola Şöyle garîb bencileyin Bağrı başlu gözi yaşlu Şöyle garîb bencileyin 2 Gezdüm Urum'ıla Şam'ı Yukaru illeri kamu Çok istedüm bulımadum Yûnus Emre Dîvânı Şöyle garîb bencileyin Kimseler garîb olmasın Hasret odına yanmasun Hocam kimseler olmasun Şöyle garîb bencileyin Söyler dilüm ağlar gözüm Garîblere göynür özüm Meğer ki gökde yılduzum Şöyle garîb bencileyin Niçe bu derdile yanam Ecel ire birgün ölem Meğer ki sinümde bulam Şöyle garîb bencileyin Bir garîb ölmiş diyeler Üç günden sonra tuyalar Sovuk suyıla yuyalar Şöyle garîb bencileyin Hey Emrem Yûnus bî-çâre Bulunmaz derdüne çâre Var imdi gez şârdan şâra Şöyle garîb bencileyin Şiir Muahhar Mecmûalarda bulunmaktadır. 278 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Kanda bulam isteyüben iy gönül seni kandasın Kanda vîrâne varışa va'llâhi gönül andasın İy gönül sana uyaldan kalmadı yüzümün suyı Rahmet gele ta ki sana kandayısan dîvândasın Dr. Mustafa Tatcı 225 3 Bir lahza olursın rûşen bir dem yürürsin perîşân 'Âlemlere nâm u nişân derde esir dermândesin 4 Bir dem 'âbid bir dem zâhid bir dem 'âsî bir idem muti' Bir dem gelür ki iy gönül ne dînde ne îmândasın 5 'Işk başumdan aşıcaguz mevc uruban taşıcaguz Bir dem gelür ki iy gönül mescidile Kur'ân'dasın 6 Kayseri Tebriz ü Sivas Nahcuvân u Maraş Şirâz Gönül sana Bagdâd yakın 'âlemlerde dîvândasın 7 Yûnus imdi tap dur hemin akıtma gözünün nemin Eger bugün eger yarın çün Hakk'içün kurbândasın YE. 78a. 279 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Eger 'ışkı seversen cân olasın Gönüller tahtına sultân olasın 2 Seversen dünyeyi mihnet bulasın Niçe bir eskiye hasretlenesin 3 Cihân köhne-sarâydur sen begisin Niçe bir eskiye hasretlenesin 4 Agudur bal degül dünyâ murâdı Niçe bir aguya parmak banasın 5 Kanadsuz kuşlayın kaldun yabanda Kanadlu kuşlara kanda iresin 226 Yûnus Emre Dîvânı 6 Diken olma gül ol eren yolında Diken olurısan oda yanaşın 7 Niyâz içün buyurdı Hak namâzı Niyâzdan vay sana gâfıl olasın 8 Sana erden 'asâ gerek bu yolda Tayanursan 'asâya tayanasın 9 Erenler nefesin 'asâ idin sen Eger nefsüne uyarsan fenâsın 1 'İbâdetler başıdur terk-i dünyâ Eger mü'minsen ana inanasm 1 1 Atan anan hak'ı yitürdünise Yeşil tonlar geyesin tonanasın 12 Eger konşı hak'ı boynundayısa Cehennem' de yarın bâkî kalasın 13 Yûnus bu sözleri erenden aldı Sana dahi geregise alasın 14 Gönüle gireni gönendi dirler Gönüle sen de gir kim gönenesin F. 155a, T. 59a, YE. 78a. 280 1 İy dost seni sevelden 'aklum gitdi kaldum ben Bınarları terk idüp denizlere taldum ben 2 Bir zerre 'ışkun odı kaynadur denizleri Düşdüm 'ışkun odına tutuşuban yandum ben Dr. Mustafa Tatcı 227 3 01 cânda ki 'ışk ola anda gussa olmaya Bu 'ışk bana gelelden gussam gitdi güldüm ben 4 Bülbül de 'âşık olmış kızıl gülün yüzine Gördüm erenler yüzin hezâr destân oldum ben 5 Bu 'ışkı bana virdün ben n'iderem kendözüm İçüm taşum nûr doldı dosta 'âşık oldum ben 6 Sırnaşan bûtın nefsün 'abes kamu tâ'atün Anı sımağa çâre hele şimdi buldum ben 7 Dünyâ cefâsın almak sonucı vefâyımış Cefâyı virübenin seni satın aldum ben 8 Bir kurı agacıdum yol üzre düşmişidüm Bir bana nazar kıldı tâze cüvân oldum ben 9 Yûnus sen 'âşıkısan adunı miskin kogıl Cümlesinden ihtiyâr miskînlikde buldum ben F. 153a, T. 58a, K. 158b, YE. 75b, RY. 53a, B. 5b, Rt. 22. 281 1 01 vaktin bir olasın ayrulıkdan kalasın Cânsuz gel bu kapuya bâkî dirlik bulasın 2 Cân tuta gelürisen cânum vardur dirisen Cân şumâr iderisen külli sagıncılasın 3 Bunda ne sagınç şumâr yâ bunda kim kalur var Çün böyle düşdi sefer gerek yolda olasın 4 Derdile gelmeyince dermâna irmeyesin Bir cân yolda konsan yüz bin cânı bulasın 228 Yûnus Emre Dîvânı 5 Kalma fânî sağınca kasd eyle bâkî gence Yüz bin cihânda bâtın hazînesin bulasın 6 Dadarsan 'ışk dadından geçesin zâhir dînden Ayrulıgun odından ol vakit kurtulasm 7 Yavı vargıl bu yolda her bir dürlü menzilde Cümle söylenen dilde gerek unıdulasın 8 îy Yûnus kanı 'aklun gensüzin söyler dilün Pâyânı yok bu yolun sen kanda tolanasın NO. 181b, YE. 75a, K. 164b, RY. 31a, B. 51a, Rt. 19, M. 53, Ç. 54a. 282 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 İlâhî derdümün dermânı sensin Günâhkâr kullanın gufrânı sensin 2 Senün emrün ile döner felekler Hem ayun güneşün devrânı sensin 3 Halîl'ün hüllesi Ya'kûb'un âhı Yûsuf un bend ile-zindânı sensin 4 Mûsâ'nun münâcâtı Tûr Tagı'nda 'îsâ'nun göklerde seyrânı sensin 5 Gözümün nûrı vü gevdem hayâtı Gönüller tahtınun sultânı sensin 6 Yûnus Emrem sebakı senden okur Elinde defteri dîvânı sensin B. 27b. Dr. Mustafa Tatcı 229 283 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 İy gönlümün eğlencesi eyit bana n'eyleyeyin 'Işkımdan oldum âvâre derdüm kime söyleyeyin 2 Mülk-i fenâdan geçeyin ol dost iline uçayın Talayın 'ışk 'ummânına denizlerin kaynadayın 3 'Işkun od urdı cânuma gelsün 'âşıklar yanuma Dökeyin 'ışkun hânını 'âşıkları toylayayın 4 Çü girdüm 'ışkun bâgına bakdum soluma saguma Dürlü yemişlerim yiyüp güllerini yıylayayın 5 Dün-gün kılayın âh u zâr 'âşık olayın il ü şâr Dökeyin kanlu yaşumı zârılıklar eyleyeyin 6 'Âşık olayın şol güle tolsun cihâna gulgule Hezâr destân olubanı dost bâgını yaylayayın 7 Miskin Yûnus 'âşıklarun dirliğini dirilmedün Bâri gücüm yitdügince soylarını soylayayın NO. 189a, HB. 17a, B. 13a, RY. (Mecmûa) 17b, A. 200. 284 1 Ayurma beni senden yaradan Düşüp ölürüm ben bu yaradan 2 Öldüğüm içün gussa mı yirem Ala cânumı yine yaradan 3 Öldi diyeler kaydum yiyeler Bir kuş oluban çıkam aradan 230 Yûnus Emre Dîvânı 4 Ağlama direm şol gözlerüme Kan yaş akıdur ag u karadan 5 Yirler mi kodum göl eylemedük Şiiler akıtdum her bir dereden 6 Ben bir kulıdum sen sultânıdun Düşdüm araya bilmem nereden 7 Varam kul olam şeyh işigine ' Abâ dikinem yüz bin pâreden 8 Emrem Yûnus'un murâdı budur İre yârine çıka aradan Ç. 52a, NO. 186a, Millî Ktp. Mecmua Nu: 442, 75a. VÂV 285 1 İy yârânlar iy kardaşlar korkaram ben ölem diyü Öldügümi kayurmazam itdügümi bulam diyü 2 Bir gün görinür gözüme 'aybum urulur yüzüme Endîşeden del'olmışam n'idem ben ne kılam diyü 3 Eger gerçek kulımışsam ana kullık kılayıdum Aglayadum bu dünyede yarın anda gülem diyü 4 Hemin geldüm bu dünyâya nefsüme kullık itmeğe Eyü 'amel işlemedüm 'azâbdan kurtulam diyü 5 îy bî-çâre miskin Yûnus günâhun çok neyleyesin Sıgındum ol Allâh'uma didi hem 'afv kılam diyü YE. 79a, K. 187b, RY. 57a, M. 65. Dr. Mustafa Tatcı 231 286 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Dost gönlümi yagmâladı n'olsa gerek şimden girü Derdi bırakdı cânumı yansa gerek şimden girü 2 Derdünile cânum yanar 'ömür geçer devrân döner Gün geldükçe benzün solar solsa gerek şimden girü 3 Bu ne 'acâyib ser-güzeş çıkardı bagrumuzda baş Gözlerümden kamla yaş aksa gerek şimden girü 4 Evliyâdur Hakk'un sırrı alnındaki Allah nün Anı seven âh u zârı kılsa gerek şimden girü 5 Sen hocasın ben bir kulam ebedî kullukda kalam Bu sözümi cümle 'âlem bilse gerek şimden girü 6 Fenâ sarâyından göçüp bekâ sarâyına geçüp 'Işkun şarâbından içüp kansa gerek şimden girü 7 Görün ki Yûnus n'itdi varuban hazrete gitdi Katredür 'ummâna yitdi tolsa gerek şimden girü NO. 187b, Mecmûa, Millî Ktp. Nu: 442, s. 71. 287 1 Mansûr-vâr oldum bugün ber-dâr iden gelsün berü İnni ene'l-lâh okudum inkâr iden gelsün berü 2 Kul küllün min İndi'l-lâh ansuz degülem v'allah Ben Hak'ıla Hak olmışam agyâr iden gelsün berü 3 Levh ü kalemde yazılan tertîb-i tevhîd okuram 'İlm-i ledün seyr ü sülük güftâr iden gelsün berü 232 Yûnus Emre Dîvânı 4 Bir Tanrı'nun Peygamber'i ben andan aldum haberi Bir Tanrı vü Peygamber'e ikrâr iden gelsün berü 5 Men 'arefe nefsehu fekad 'arefe Rabbehu Bildüm bunı buldum anı inkâr iden gelsün benü 6 Münkir-münâfıklar beni öldürelüm dirlerimiş Beni yaradan öldürür yok-var iden gelsün berü 7 Gelsün beni ol öldüren külümi göğe savuran Ben Küntü kenz'em mahfî'yem izhâr iden gelsün berü 8 Gâzî benem şehîd benem ölüben öldüren benem irte gice ol dostıla bâzâr iden gelsün berü 9 Cümle cihân Gufrân'ıdur kamu 'âlem hayrânıdur Yûnus anun hayrânıdur tekrâr iden gelsün berü RY. 73b, YE. 78b, K. 137b, M. 39. 288 1 îy bizümle yâr olup dosta giden gelsün berü Yok eyleyüp kendözin cân terk iden gelsün berü 2 Terk idelüm kâl ü kıylı isteyelüm togrı yolı Hem bulalum gevher kânın cevher alan gelsün berü 3 Gevher bu cân maksûdıdur cân maksûdun Mansûr'ıdur Maksûd içün Mansûr'layın ber-dâr olan gelsün berü 4 İrmek dilersen maksûda çok hizmet eyle her işde Sen senligünden usan nûr-ı dîdâr olan gelsün berü 5 Pinhân idenler kendözin anlar görürler Hak yüzin Görmek dilersen Hak yüzin ikrâr iden gelsün berü Dr. Mustafa Tatcı 233 6 Yûnus gel anlat hâlüni bildür nedür ahvâlüni Derde bırakdı cânını dermân iden gelsün berü YE. 79b, NO. 190a 289 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Benem zârî kılan şol yâre karşu Gönülden cân viren dildâre karşu 2 Giceler subha dek hayrân u mestem Oluban muntazır dîdâre karşu 3 Seher-gâhın turup zârî kıluram S anasın bülbülem gül-zâre karşu 4 Alaldan cânumı 'ışk-ı İlâhî Benem Mecnûn gibi âvâre karşu 5 Cemâlün şem'ine pervâne gibi Yakaram per ü bâli nâra karşu 6 Anun 'ışkı şarâbın nûş idelden îrişür yüregüme yâre karşu 7 Bugün Mansûr benem 'ışkun yolında Yüriyüp çarh uram şol dâre karşu 8 Bî-çâre bülbülem dost bahçesinde Varam virem haber şol yâre karşu 9 'Âşık Yûnus bugün gurbetde kaldı Ki 'ışkı söyledür dildâre karşu K. 184a, RY. 73a, RY. (Mecmûa) 5a, M. 64, Ç. 60a. 234 Yûnus Emre Dîvânı 290 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Severem ben seni cândan içerü Yolum ötmez bu erkândan içerü 2 Nere varurısam gönlüm tolusın Seni kanda koyam bundan içerü 3 Beni sorman bana bende degülem Sûretüm boş gezer tondan içerü 4 Beni benden alana irmez elüm Kadem kim basa sultândan içerü 5 Tecellîden nasîb irdi kimine Kiminün maksûdı bundan içerü 6 Kime dokundısa ol dost nazarı Anun şu'lesi var günden içerü 7 Senün 'ışkun beni bende alupdur Ne şîrîn derd bu dermândan içerü 8 Şerî'at-Tarîkat yoldur varana Hakîkat-Ma'rifet andan içerü 9 Süleymân kuş dili bilür didiler Süleymân var Süleymân'dan içerü 10 Sülük seyir iden 'ışkun erine Niçe mezheb olur dînden içerü 1 1 Dînin terk idenün küfürdür işi Bu ne küfürdür îmândan içerü Dr. Mustafa Tatcı 235 12 O bir dilber durur hîç yok nişânı Nişân olur mı nişândan içerü 13 Meğer Yûnus gözi tuş oldı dosta Ki kaldı kapuda andan içerü YE. 78b, NO. 193a, K. 66b, Rt. 35, M. 7. 291 1 Düşd'ögüme hubbü'l-vatan gidem hey dost diyü diyü Anda varan kalur hemân kalam hey dost diyü diyü 2 Gele şol ' Azrâîl duta assı kılmaz ana ata Binem şol agaçdan ata gidem hey dost diyü diyü 3 Halvetlerde meşgûl olam dâim açılam gül olam Dost bâgında bülbül olam ötem hey dost diyü diyü 4 Şol bir biş-on arşın bizi kefen ideler egnüme Dikem şol dünye tonların geyem hey dost diyü diyü 5 Mecnûn oluban yüriyem yüce tagları büriyem Mûm olubanı eriyem yanam hey dost diyü diyü 6 Günler geçe yıl çevrile üstüme sinlem obrıla Ten çüriye toprak ola tozam hey dost diyü diyü 7 Yûnus Emre var yolına münkirler girmez yolına Bahrî olup dost göline talam hey dost diyü diyü RY. 40b. HE 292 1 Hak'dan gelen şerbeti içdük el-hamdüli'llâh Şol kudret denizini geçdük el-hamdüli'llâh Yûnus Emre Dîvânı Şol karşugı tagları mîşeleri bâgları Sağlık safâlık ile aşduk el-hamdüli'llâh Kurıyıduk yaş olduk ayagıduk baş olduk Kanatlanduk kuş olduk uçduk el-hamdüli'llâh Vardugumuz illere şol safâ gönüllere Baba Tapduk ma'nîsin saçduk el-hamdüli'llâh Beri gel barışalum yadısan bilişelüm Atumuz eyerlendi eşdük el-hamdüli'llâh İndük Rûm'ı kışladuk çok hayr u şer işledük Uş bahâr geldi girü göçdük el-hamdüli'llâh Dirildük bınar olduk irkildük ırmag olduk Akduk denize tolduk taşduk el-hamdüli'llâh Tapdug'un tapusında kul olduk kapusında Yûnus miskin çigidük bişdük el-hamdüli'llâh F. 160b, T. 62b, YE. 81b. 293 Zinhâr gönül evinde tutma yavuz endîşe Biregüyçün kuyı kazan 'âkıbet kendü düşe Nefsün beğenmeyeni ayruklara sanmagıl Ayruklara sanursan bilgil kim işün şaşa Kendüye yaramazı biregüye sanan ol Adı müsülmân anun kendü benzer keşişe Komadugun nesneyi sunuban götürmegil Komadugun götürmek düşüre yatlu işe Dr. Mustafa Tatcı 237 5 Bu dünyede üç kişi Hak dîdârın görmeye Bir dikçi bir kovcı biri gammâzdur beşe 6 Yûnus bu nasihati tutan yatlu olmaya Bir niçe öğüt durur dinlesen başdan başa F. 161b, T. 63a, NO. 181a, K. 136b, B. 9b, YE. 82b, RY. 38b, A. 24, Ç. 67a. 294 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Hoşdur eger yürürisem 'ışk odına yana yana Pes yanmadın nite olam çün 'ışk odı düşdi câna 2 Cânum 'ışkun külhânıdur tartınmadın ur odını Kamış suyı şeker olur od bıragıcak külhâna 3 Her nesne ki çig olıcak od olmayınca bişmez ol Benüm dirligüm çiğidi 'ışk odı oldı bahâne 4 Bu işler tamâm olıcak halvet olur ma'şûkıla Ma'şûk yüzin gören kişi gerek yana vü dükene 5 Devlet durur ol kişiye yanarısa 'ışk odına Acı tütüni çıkıcak aydın olısar bu hâne 6 Ol dostıla bâzârumuz fülân vaktdan berü degül Severidük ma'şûkayı henüz gelmedin cihâna 7 Râzîyam ol oda ben günde bin kez yanarısam Gör niçe cân fıdâ kılur şem'i öninde pervâne 8 'Işka neçe yanarısam dahi şîrîn gelür bana Cânum fıdî olsun beni bu 'ışk odına atana 238 Yûnus Emre Dîvânı 9 'Işk sultânı Tapduk durur Yûnus gedâ bu kapuda Gedâlara lutf eylemek hem kâ'idedür sultâna F. 162a, T. 63a, K. 102a, NO. 181a, RY. 22b, YE. 83b, Rt. 26, Ç. 71a, M. 25. 295 1 Vücûd bir binâ durur sırr-ı hikmet içinde Gönül bir bünyâd durur nakd ol bünyâd içinde 2 Gönül sultân hâkim cân cümle iş ana kurbân Dil dahi bir tercemân yürür kudret içinde 3 Gönül oturur tahta hükm ider Kâf dan Kâf a Nefis durmış ırakda meyli 'işret içinde 4 01 nefs kim câna uyar ma'nîden sanma duyar Her dem ana uymayan bil 'inâyet içinde 5 Evvel kapu şerî'at geçse andan tarikat Gönül evi ma'rifet 'ışk hakikat içinde 6 Şerî'at şîrîn olur işidene hoş gelür Ne kim dilerse kılur ol şerî'at içinde 7 Tarikat cân yoldaşı cân ile olur işi Tarîka giren kişi dün-gün 'ibret içinde 8 Ma'rifet gönül ile dün ü gün zârıyıla Söylesem gelmez dile sırr-ı sıfat içinde 9 Hakikat 'ışkdur 'ıyân görsün ol şebih beyân Hakikat donın geyen ağır hil'at içinde 10 Şerî'at sûret evi tâ'ate girer kavî 'Âleme çıkdı çavı 'ubûdiyyet içinde Dr. Mustafa Tatcı 239 1 1 Tarîkat câna gelür tâ 'atına cân kılur Girmeyen ziyân kılur iş bu devlet içinde 12 Hakikate irenler hakikati bulanlar Ne bahtludur cânları hep mahabbet içinde 1 3 Her kim şerî' at bile hem okıya hem kıla Ol gerek kim er ola dün-gün tâ' at içinde 14 Ger tâ' at kılmazısa üstâda varmazısa Şer'iden olmazısa adı la'net içinde 15 Şerî' at ana eydür ana 'abes ol addur Anun makâmı oddur şol âhiret içinde 16 Her kim tarîka gire gerek mâl terkin ura Yola togrı cân vire bu tarîkat içinde 17 Ger togrı turmazısa mâl terkin urmazısa Yola cân virmezise tuymaz sohbet içinde 1 8 Tarîkat anun degül ol kılmış yolın melûl Hak kılmaz anı kabûl bulmaz rahmet içinde 19 Ger bahrî olmazısa denize dalmazısa Seyrânun bilmezise yokdur kıymet içinde 20 Ma'rifet gönül şehri makâmun bulur fakrı Bahrî gerekdür bahrî bu ma'rifet içinde 21 Ma'rifet andan ırak anun degüldür durak İşi olsa da yavlak anun bu ad içinde 22 Her kim hakikat süre kahrı lutfı bir göre îş aça togrı dura bu hakikat içinde 23 Ger togrı turmazısa yolına irmezise Kahrı hoş görmezise adı yok ad içinde 240 Yûnus Emre Dîvânı 24 Anun degül hakikat ol devlet ol nasîhat Evvel âhir 'âkıbet bulınca mât içinde 25 Bu dört menzildür utan ledün makâmun tutan Oldur menzile yiten tamâm murâd içinde 26 Ol menzile yitenün dört nişânı var anun Ol nişânı kılanun yiri rahmet içinde 27 Sûretün halka düze Hakk'un yolında ize Çıka seyir eyleye ol semâvât içinde 28 Tevekkül işi ola kanâ'at aşı ola 'İnâyet başı ola nûr-ı rahmet içinde 29 Kıyl u kâle mecâl yok ol hâldür ana kâl yok Hergiz ana ecel yok ezel-ebed içinde 30 İşdür bunca âvâzlar didügüm ma'nî sözler Tapduk Yûnus'ı gözler bu vilâyet içinde Şiir Muahhar Mecmûalarda Mevcuttur. 296 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 'Âşık oldum erene irmegile Hakkı buldum ben eri görmegile 2 Ere irdüm erde buldum maksûdum Bulımadum taşradan sormagıla 3 Ne yire bakdumısa er oturur Gönlin aldum yüz yire sürmegile Dr. Mustafa Tatcı 241 4 Hak'dan imiş cânlara cümle nasîb Olmazımış Ka'be'ye varmagıla 5 Ka'be senün işigündür eyle bil Bulımadum yol çeküp varmagıla 6 Beni gören bir pûla saymazıdı Şimdi gören gösterür barmagıla 7 Bir gölidüm kıldı erenler nazar Deniz oldum dört yana ırmagıla 8 Geldi ün Yûnus diyü turdum örü Gözüm açdum kulagum urmagıla F. 162b,T.63b,K 148b,NO. 188b, YE. 87a, RY. 13a, 63a, Rt 26, Ç. 7öb, A 23. 297 1 Gönül nite dölene ma'şûkın bulmayınca Kimse 'âşık mı olur gönülsüz kalmayınca 2 Gönüldür seven anı esir eyleyen seni Kimi âzâd eylersin sen âzâd olmayınca 3 Boynı zencîrlü geldük key katı esir olduk Er nazar eylemedi hâlümüz bilmeyince 4 Bir y anadan ararlar ayruk nesne sanurlar Bahâsın ne bilesin sen satun almayınca 5 Bahâsı cânum anun mâlıla tavar degül Sevdük mi ele girür sevdükler virmeyince 6 Câna niçe 'âşıksın bu kayıddan geçmezsin Deryâdan ne alasın ırmakdan geçmeyince 242 Yûnus Emre Dîvânı 7 Dostı kanda bulasın sende durmagıla sen Ol 'imâret eylemez sen vîrân olmayınca 8 Sözi Yûnus'dan işit kibir kılma dut öğüt 'İmâret olmayasın tâ harâb olmayınca F. 163a, T. 63b, YE. 85b, RY. 1 lb, Ç. 61a, A. 23. 298 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Vasf-ı hâlin eydiserem vuslat hâlin bilenlere Yidi dürlü nişân gerek hakikate irenlere 2 Bu yidisinden birisi eksük olursa olmaya Birisi eksük gerekmez bu sarp yola varanlara 3 Evvel nişânı bu durur yirmeye cümle milleti Yirenler kaldı yirini yir değmedi yirenlere 4 İkinci nişânı budur hiç nefsini semirtmeye Zinhâr siz andan olmanuz nefsine kul olanlara 5 Üçünci nişânı budur cümle heveslerden geçe Hevesler eri yolda kor yitemez yol varanlara 6 Dördünci nişânı budur dünyâdan münezzeh ola Dünyâ seni sayru eyler ne kul kaysı sayrulara 7 Yûnus yidi nişân didi evet üçini gizledi Anı dahi eydivirem gelüp halvet soranlara F. 162b, T. 64a, YE. 86b, RY. 16a, B. 29a, NO. 181b, Rt. 25, A. 22, Ç. 65a. Dr. Mustafa Tatcı 243 299 1 Miskînlikden buldılar kimde erlik varışa Nerdübândan yitdiler yüksekden bakarısa 2 Gönül yüksekde gezer dem-be-dem yoldan azar Taş yüzine ol sızar içinde ne varışa 3 Ak sakallu pir koca bilmez ki hâli nice Emek yimesin hacca bir gönül yıkarısa 4 Sağır işitmez sözi gice sanur gündüzi Kördür münkirim gözi 'âlem münevver ise 5 Gönül Çalab'un tahtı gönüle Çalap bahdı İki cihân bed-bahtı kim gönül yıkarısa 6 Sen seni ne sanursan ayruga da anı san Dört kitâbun ma'nîsi budur eger varışa 7 Bildük gelenler geçmiş konanlar girü göçmiş 'Işk şarâbından içmiş kim ma'nî tuyarısa 8 Yûnus yoldan ırmasun yüksek yirde turmasun Sinle Sırât görmesün sevdügi dîdârısa F. 164a, T.64b, B. 28b, YE. 85b, RY. 45b, A. 24, Ç. 66a, Mecmua, Nu: 204, s. 157. 300 1 Bir söz diyeyin sana dinle cânun varışa Hiç tama' eylemegil 'aklun sana yansa 2 Yavuzluk eylemegil la'net işitmeyesin Senden sonra söylene key eylügün varışa 244 Yûnus Emre Dîvânı 3 Yavuzlukdan kem bitdi yâ eylükden kim yitdi Eylük Hakka yaraşur sende ikrâr varışa 4 İkrâr erün yarıdur varsa Uçmak yiridür Bâhil uçmak görmeye yüz bin gözi varışa 5 Ma'nîde getürmişler kardaşdan yâr yigrekdür Oğuldan dahi tatlu eger togrı yârısa 6 Yârün sana mukâbil tapusında sücûd kıl Çıkar cigerün yidür eger çâren varışa 7 Gördün yârün egridür nen varışa vir kogıl Ululardan meseldür işitdügün varışa 8 Etmek yiyüp tuz basmak ol nâ-merdler işidür Etmek anı komaya tuzun hakkı varışa 9 Çok söz hayvân yükidür az söz erün görkidür Bilene bir söz yiter cânda gevher varışa 1 Yûnus miskin delüdür hem sözinden bellüdür 'Ayıblaman yârenler eksüklügi varışa Rt. 2, B, 47b, HB. 13b, Ç. 66b. 301 1 İy kopuzda çeşte aslun nedür ne işde Sana su'âl soraram eydivir bana üşde 2 Eydür ki aslum agaç koyın kirişi bir kaç Gel 'işretüm dinle geç 'aklı koma beleşde 3 Eydürler bana harâm ben ugrulık degülem Çünki aslum mismildür ne varımış kirişde Dr. Mustafa Tatcı 245 4 Bana kiriş didiler 'ışka giriş didiler Benüm adum 'ışk virdi ben durmazam kolmaşda 5 Şâdılıgıla geldüm iş bu 'âleme toldum Mürvetlere düzüldüm kodılar iş bu düşde 6 Agaç deri dirildi kirişile bir oldı 'Işk denizine taldı bahâne yok bu işde 7 Mevlânâ sohbetinde sâzıla işret oldı 'Ârif ma'nîye taldı çün biledür ferişde 8 Ferişteyi anmakdan bilesin murâd nedür Gice gündüz biledür senünile her işde 9 Ol ferişteler adı Kirâmen Kâtibîn'dür Yazmakdan usanmazlar armazlar yaz u kışda 10 Birisi sag omzunda birisi sol omzunda Birisi hayrun yazar birisi şer cünbişde 1 1 Kâgıdları dükenmez ne hod mürekkebleri Aşınmaz kalemleri kâ'imlerdür ol işde 12 Hem meyhâneye varur hem büt-hâneye girür Bunlar saklarlar seni sen gâfılsin bu işde 13 Yûnus imdi Sübhân'ı vasf eylegil gönülde Ayru degül 'ârifden bu kopuzda çeşde F. 167b. 302 1 İstedügümi buldum eşkere cân içinde Taşra isteyen kendü kendü nihân içinde 246 Yûnus Emre Dîvânı 2 Kâ'imdür hîç ırılmaz ansuz kimse dirilmez Adım adım yir ölçer kendü revân içinde 3 Bu tılsımı bağlayan cümle dilde söyleyen Yire göğe sığmayan girmiş bu cân içinde 4 Ugrı olmış ugrılar kendü kendüyi çakar Sahne kendüsi olmış kendü zindân içinde 5 Dutun diyü çagırur ugrı dahi çagırur Bu ne 'acâyib ugrı bu çağıran içinde 6 Siyâset meydânında galabadan bakan ol Siyâset kendü olmış girmiş meydân içinde 7 Kudret kılıcın almış nefsün boynını çalmış Nefsini depelemiş elleri kan içinde 8 Sayru olmış iniler Kur'ân ünini dinler Kur'ân okıyan kendü kendü Kur'ân içinde 9 Yüce yüce 'Arş düzer kendözin anda bezer Gör niçe cevlân ider hırka palâs içinde 10 Dürlü dürlü 'imâret köşk ü sarây yapan ol Kara nikâb dutunmış girmiş külhân içinde 1 1 Başdan ayağa değin Hak nün seni dutmış Hak'dan ayru ne vardur kalma gümân içinde 12 Birisen birliğe bak ikiyi elden bırak Bütün ma'nî bulasın sıdk u îmân içinde 13 Orucuna güvenme namâzuna tayanma Cümle tâ' at tak olur nâz u niyâz içinde 14 Oruc-namâz gusl u hac hicâbdur 'âşıklara 'Âşık andan münezzeh hâssü'l-havâs içinde Dr. Mustafa Tatcı 247 15 Girdüm gönül şehrine taldum anun bahrine 'Işkıla seyr iderken iz buldum cân içinde 16 01 izi ben izledüm sagum solum gözledüm Çok 'acâibler gördüm yokdur cihân içinde 17 Şâh oluban oturur kula buyruk tutdurur Fermânını buyurur küfr-i fermân içinde 1 8 Yûnus senün sözlerim ma'nîdür bilenlere Söyleyeler sözüni devr-i zamân içinde F. 165a, T. 65a, K. 62b, 205a, YE. 81a, HB. 15b, NO. 184a, 185b, RY. 20a, Ç. 63a, Rt. 23. 303 1 Cân olgıl cân içinde kalma gümân içinde îstedügün bulasın yakın zamân içinde 2 Rükû' sücûda kalma 'amelüne tayanma 'İlm ü 'amel gark olur nâz u niyâz içinde 3 îkiligi terk itgil birlik makâmın tutgıl Cânlar cânın bulasın iş bu dirlik içinde 4 Oruç-namâz zekât hac cürm ü cinâyet durur Fakir bundan âzâddur hâss-ı havâs içinde 5 Ş eri ' at korıc ıdur hakikat ordusında Senün içün korınur hâsıl ordu içinde 6 Cânlar cânın bulasın sen dahi cân olasın 'Işkıla teferrücün ola dîdâr içinde 7 Ayne'l-yakîn görüpdür Yûnus Mecnûn olupdur Bir ile bir olupdur Hakke'l-yakîn içinde 248 Yûnus Emre Dîvânı YE. 87a, F. 166a, T. 65b. 304 1 Dervîş olan kişiler 'aceb nite dirile Yol takazası budur bir ola her birile 2 İkilik eylemeye hiç yalan söylemeye 'Âlem bulanurısa bulanmadın tunla 3 'Aceb öyle kim ola bulanmadın tunla Öylelik isterisen yoldaş olgıl er ile 4 Er ile yoldaş olan key olısar gönülden 'Âlem yoldaş olurdı olurmısa dilile 5 Dilden nesnene gelmez suyıla gönül yunmaz Girçegin gelenleri yederler bir kılıla 6 Dün ü günin çekerler o kıl üzülsün diyü 'Ömrin anda berkitmiş yedilür bir kılıla 7 İnce sanman ol kılı güzâf sanman bu yolı Erenler geçdi geldi her biri bir hâlile 8 Her kim hâli hâllendi ol beg oldı kullandı Yûnus sen kul olıgör beg söyleşür kulıla F. 167a, T. 66a. 305 1 On sekiz bin 'âlem halkı cümlesi bir içinde Kimse yok birden artuk söylenür dil içinde 2 Cümle bir anı birler cümle ana giderler Cümle dil anı söyler her bir menzil içinde Dr. Mustafa Tatcı 249 3 Cümle göz anı gözler kimse yok nişân virür Gören kim görmeyen kim kalduk müşkil içinde 4 Kim göre anı 'ıyân kim diye nakş u nişân Sözi Len terânMüv Mûsâ'ya Tûr içinde 5 Kimseden ayru görme her birile bile gör Cümle 'âlem toludur berr ile bahr içinde 6 Sidretü'l-Müntehâ'dan andan içerü giden Hiç nişân eydimedi menzil-i nûr içinde 7 Toksan bin kelimesi otuz bin 'âm u hâsı Otuz bin hâslarına otuz bin sırr içinde 8 Ol durur ol gizlü söz 'ârif söyler dün gündüz Hiç nişân eyitmesün Hür u Kusûr içinde 9 Yûnus sen dilerisen dostı görem dirisen 'Iyândur görenlere işde gönül içinde F. 169a, T. 67a, K. 65a, B. 47a, YE. 88a, Rt. 25, Ç. 63b, A. 23. 306 1 Isrâfîl sûrı ura yir yüzi divşürile Harâb ola berr ü bahr çarh-ı felek yoyıla 2 Kimse varmaya bunda cümlesi vara anda Ol pâdişâh öninde Hak terâzû kurıla 3 'Iyân ola cümle iş kurtılmaya yâd-biliş Gel fülân ibn-i fülân her bir kula kıgrıla 4 Cümle halâyık tura yir yüzin tolu tuta Hükm ey ley e pâdişâh mahşere dek sürile 250 Yûnus Emre Dîvânı 5 Kopa kıyâmet hevli ikinci nefhayılan Üçünci nefha içinde yirler yüzi yarıla 6 Baglana bin bin sunûf 'âşıka yok havf u hayf Yarın mahşer güninde Yevme yenfehu unla 7 Yûnus yaragun eyle yol korhulı key anla Gökren katran denizi kıldan Sırât gerile F. 169b, T. 77b, K. 72a, Ç. 69b, M. 10. 307 1 Kimse döymez bu nazara 'ışkıla kim pençe ura Bu nazara karşu duran hânumânın garka vire 2 Çün elini 'ışka ura 'ışk okına kimdür tura Gök yüzinde melâiki 'ışk anı indürdi yire 3 Gör Hârût-Mârût neyidi Hazret'de ferişteyidi Nasibin 'ışka aldurup makâmın zühreye vire 4 Âbdestümüz namâzumuz dogrulıkdur tâ'atümüz 'Işkıla bagladuk kâmet sâfumuzı kim ayıra 5 Mescid medrese oldugı pâk cemâ'at kılındugı Halâyıklar sâf turdugı 'ışk şükrânesidür zire 6 İçümde yanar 'ışk odı gönlümde anun hasadı 'Işk odınun tütüninden Yûnus 'un benzi sarara F. 170a, 176a, T. 68a, T. 71b. 308 1 'Âşıklar dostı koyup kanda vara Zindândur 'âşıklara dostsuz serâ Dr. Mustafa Tatcı 25 1 2 Dost yüzinden gözini ırmaz 'âşık Anunçün cânı dün ü gün âvâre 3 Ma'şûka yüz bir dürlü yol gösterür Peş 'âşık niçe tura bir karâra 4 Ma'şûkanun haddinün pâyânı yok Anunçün sığmaz 'âşık ile-şâra 5 Zihî devlet zihî sâ'adet zihî 'ışk Kim bunda ol dostıla iş başara 6 Kim bilişmediyse bunda dostıla Gam durur dirliği kaldı bî-çâre 7 Dost ismini tutagör bunda Yûnus Yarına konsan işün Hakka vara NO. 194a. 309 1 Var derdile yan yüri dermâna irişince 'Işkıla kullık eyle sultâna irişince 2 Sular gibi seyreyle bir yirde karâr itme Alçaklara ak yüri 'ummâna irişince 3 Gâyet hor u hakir ol başda Halil olasın İsmâ'îl gibi sen de kurbâna irişince 4 Eyyûb'layın sabr eyle Ya'kûb'layın çok ağla Yûsuf-sıfat sen dahi Ken'ân'a irişince 5 Yûnus sen bu gevheri harceyleme nâdâna Bu yolda neler çekdün ol kâna irişince 252 Yûnus Emre Dîvânı Ç. 60b, DAY. 144, Mecmûa, Nu: 204, s. 154, Mecmûa Nu: 442, s. 89. 310 1 Bî-mekânam bu cihânda menzilüm turagum anda Sultânam tâcıla tahtum Hülle vü Burâg'um anda 2 Eyyûb'am bu sabrı buldum Cercîs'em bin kezin öldüm Ben bu mülke tenhâ geldüm be4riilli yaragum anda 3 Yûsuf am bâzâra geldüm Mansûr'am bu dâra geldüm Arslanam şikâra geldüm velâkin yatagum anda 4 Bülbülem uş öte geldüm dilde menşûr tuta geldüm Bunda müşküm sata geldüm geyigem otlagum anda 5 Kim ne bile ne kuşam ben şol ay yüze tutaşam ben Ezelîden serhoşam ben içmişem ayagum anda 6 Delüyem pendi tutmazam değme yire ben gitmezem İş bu sözi işitmezem tutmışam kulagum anda 7 Sır sözi eşkere olmaz anda od yanar belürmez Dün ü gün yanar söyünmez bu benüm çerâgum anda 8 Ben bu mülke ta'lîm kıldum hem yidi kez cevlân urdum Muhammed nûrını gördüm bu benüm mekânum anda 9 Yûnus bu fıkrete taldı hep cihânı arda saldı Va'llâhi hoş lezzet aldı tatmışam dimâgum anda F. 171a, T. 68b, RY. 27a, YE. 89a, NO. 180b, K. 98a, Rt. 24, M. 22, Ç. 62b. 311 1 Uş yine nazar oldı bu bizüm cânumuza Muhammed bünyâd urdı dîn ü îmânumuza Dr. Mustafa Tatcı 253 2 Peygamberler serveri dîn direği Muhammed Gör ne gevherler kodı bu bizüm kânumuza 3 Gelün 'amel idelüm elümüz irer iken Ecel irer ansuzın irgürmez sanumuza 4 İy dirîgâ n'idelüm bizde 'amel olmazsa Hışm idüp yapışalar bu kefen tonumuza 5 Sorucılar geleler son hisâb soralar Karanu sin içinde otura yanumuza 6 Ölüm Hak' dur bilürsin niçün gâfil olursın 'Azrâîl kasd idiser günâhlu tenümüze 7 Miskin Yûnus bu sözi kendözinden eyitmez Hak Çalap viribidi sebagın dilümüze F. 171b, RY, 23b, YE. 83b, NO. 185a, K. 103b, Ç. 65b. 312 1 Yine bu bâd-ı nev-bahâr hoş nev' ile esdi yine Yine kışun sovuklugı fuzûllıgın kesdi yine 2 Yine rahmeti bî-kıyâs yine 'işret oldı dem-sâz Yine geldi bu yini yaz kutlu kadem basdı yine 3 Yine yini hazîneden yini hil'at giydi cihân Yine virildi yini cân ot u agaç sesdi yine 4 Ölmiş idi ot u şecer dirilüben girü biter Müşriklere nükte yiter var eyledi nesli yine 5 Yine sahra vü merg-zâr hoş akar esrük bu sular Cihânlara saçdı nisâr cümle 'âlem dostı yine 254 Yûnus Emre Dîvânı 6 Yine yir yüzi tonanup kat kat olup renge batup Bülbül güle karşu ötüp cân budağa asdı yine 7 Sözüm degül yaz kış içün geldi ma'şûka iş içün Oldı yini bağışlamak pâdişâhun kasdı yine 8 Yine Yûnus başdan çıkıp 'âr u nâmûsı yıkup 'Âşıklarun cur' asından ulu kadeh içdi yine F. 172a, T. 69a, YE. 81b, RY. 36b, K. İlla, M. 28. 313 1 Bu dünyânun misâli benzer bir değirmene Gaflet anun sepedi bu halk ögünen dâne 2 Değirmene varursun değirmenci sorarsın ' Azrâîl dirlerimiş ol unı ögüdene 3 Oluk-su Hak varlığı evliyâdur çarh igi Çarhı çarha benzetmiş âferin benzedene 4 Andan ol çarhun yiri ol çakıldak ipleri Endîşendür bulaşuk kaygula perîşâne 5 Öter çakıldak dün gün ögüdür döger anı Ol gün durur gün bu gün geçdi 'ömür ziyâna 6 Bu yir altun taş gibi deprenmez kâ'im turur Bu gök üstün taş gibi gerek kim her dem döne 7 Bir niçeler turmışlar dün-gün nevbet önerler Bir niçeler göymezler önürdürler rindâne 8 Toza bulaşmış yatur yaşı yitmiş kocalar Nevbet irse yönerür hem pire hem cüvâne Dr. Mustafa Tatcı 255 9 01 degirmenün tucı hep ol götürür güci îşbu dünyâ son ucı fenâ olısar fenâ 10 01 sepet teknecügi sonı ölüm döşekdür Dâne tamâm olıcak gerek unun dükene 1 1 Unluk sinündür senün sakın gür 'azâbından Mustafâ böyle didi inanursan Kur'ân'a 12 Niçe bu temsilleri söyleyesin yüriyüp Yûnus sen sa'y idegör derdün içün dermâna RY. 2b, K. 142a, M. 42, Mısır N. 4b. 314 1 Dutgıl bir Tanrı hâsını Gel ikrâr it erenlere Şileler gönlün pâsını Gel ikrâr it erenlere 2 Öyle bir berkitgil 'ahdün Hem mâlun olsun hem rahtun Hakkı bilmek olsun cehdün Gel ikrâr it erenlere 3 Erenlerdür Tanrı hâsı Silerler gönülden pâsı Dostıladur mu'amlesi Gel ikrâr it erenlere 4 Gider gönül teşvîşüni Bezeme hoyrat nakşunı Uçurmadın cân kuşum Gel ikrâr it erenlere 5 Geç bu uzun endîşeden Erdire nefsin uşadan 256 Yûnus Emre Dîvânı Bakmagıl dosta taşradan Gel ikrâr it erenlere 6 Bu cân sana bâkî kalmaz Anda varan girü gelmez Son pişmânlık assı kılmaz Gel ikrâr it erenlere 7 Bu dünyâyı elden bırak Ahirete eyle yarak Erenlerden olma ırak Gel ikrâr it erenlere 8 Eger seversen Allah'ı Hoş nidâ eyle o şâhı Hak rahmet ider va'llâhi Gel ikrâr it erenlere 9 Yûnus sen pişmân olmadın îrişgil ere ölmedin Bu dünyâ sana gülmedin Gel ikrâr it erenlere RY. 30b, K. 173b, YE. , M. 58. 315 1 Sana direm iy velî Tur irte namâzına Eger degülsen öli Tur irte namâzına 2 Ezân okur müezzin Çagırur Allah adın Yıkma dînün bünyâdın Tur irte namâzına Dr. Mustafa Tatcı 257 3 Agar pervâze kuşlar Tesbîh okur ağaçlar Himmet alan kardaşlar Tur irte namâzına 4 Namâzı kıl zikr eyle Elün götür şükr eyle Ölecegün fıkr eyle Tur irte namâzına 5 Namâz kıl yarak olsun Âhretde gerek olsun Sinünde çırâk olsun Tur irte namâzına 6 Namâz kıl imâmla Yatmagıl gümânıla Gidesin emânıla Tur irte namâzına 7 Çıka gide cân dahi Şöyle kala ten dahi Derviş Yûnus sen dahi Tur irte namâzına F. 173b, T. 70a. 316 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bir 'imâret göster bana kim sonı vîrân olmaya Kazanı gör ol mâlı kim senden o girü kalmaya 2 Döküle altûnun mâlun ayrugıla ola hâlün Senden girü kalan mâlun sana bil assı kılmaya 258 Yûnus Emre Dîvânı 3 01 mâl ki Halîl'ündür hayırlara yilterler anı 01 mâl ki Kârûn'undur ıssı hiç râhat bulımaya 4 Isrâfîl sûrını ura tagları yirinden tura Bir karınca cevâbını bin Süleymân virimeye 5 Bu dünye hep ıssuz kala altûnı mâlı döküle Sebil olubanı yite hergiz ıssı bulunmaya 6 Hey Yûnus Emre ölince var yüri togru yolunca Dünyâsını terk idenler yarın Hazret' de ölmeye F. 173a, T. 69b, B. 28b, NO. 186a, K. 136a, RY. 38b. 317 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ben dost içün aglarısam gözüm yaşını kim sile Yaşum niçe dine benüm böyle 'acâyib derdile 2 İy yârânlar gelün berü anladayum ahvâlümi Hiç kimsene ola mı kim bu derdüme dermân kıla 3 Cümle 'âlem gelürise ansuz dermân olmayısar Derdüme kim dermân olur çün gönlümde ol sevile 4 Ölüp sine girürisem etüm-tenüm çürimeye Anun içün kim dünyeden ben giderem sevmegile 5 Yârenlerimi eydür bana ayrık anı görmeyevüz Fürkâte düşdi sûretüm bir menzilden bir menzile 6 Bir gözi yaşlu 'ârife ugradum eydür aglagıl Bunda çok ağlayan kişi anda gider güle güle 7 'İlm-i sâbıkdan ilerü dahi Elest belürmedin Ben ol idüm ol ben idi şimdi niçesi kesile Dr. Mustafa Tatcı 259 8 01 kıyâmet bâzârında her bir kula baş kayusı Ne kayursın anı seven çün ol 'arasâtda bile 9 01 dostıla benüm işüm ölüp dahi bitmeyiser Bu niçe ola kim bite çün gönülde dost sevile 10 Isrâfîl sûrı urıcak her bir sûret nefsüm diye Ben anmayam hiç Yûnus'ı Tapduk gele ol dem dile F. 174a, T. 70a, K. 92a, YE. 83a, RY. 32a, M. 19, A. 22, Ç. 69b. 318 1 Zihî şîrîn hûlu dilber ki bu dem turagı cânda Cân evini ala çün dost hemân özi sigar anda 2 Cân içinde dostı bulan ayruk yirde ne istesün Anı taşra soranlarun 'ömri geçdi perâkende 3 Anun kim 'ışkı gözgüsi kendüde gösterür bizi Gönül esrük Hak'a 'âşık esîr olmış bu dermânde 4 Anı bana sorarısan yönüm dostdan yana benüm Her ne hâlde yürürisem mihrüm arta durur günde 5 Bu sûretde kim var dahi yönin ayruk yana döner Benüm varlıgum dost aldı eserümdür kalan bunda 6 Anı bana soranlara niçe nişân eydivirem Diliyle kim eydibile bu 'ışkun turagı kanda 7 Zihî kim îlâhî devlet kime yoldaş olunsa Ki dostıla sürdi 'ömri bu arada bu mekânda 8 Dostdan yana giden kişi kendüligin koyasıdur Dünyâ duta gelen harîf geçmeyiser bu dîvânda 260 Yûnus Emre Dîvânı 9 Niçe şîrîn durur gel gör ki kocalar yiğit olur Esrükligi ayılmadın ne şûr ider bu meydânda 10 Yûnus gel gör 'âşıkları niçe yavu varup durur Dünyâ-âhret elden koyup ne virende ne alanda F. 175b, T. 71a, NO. 193a, B. 50b, YE. 84b, K. 157a, 202b, RY. 18a, 26a. 319 1 Ma'nî berâtın alduk uş gine elümüze Hak sözi viribidi pâdişâh dilümüze 2 Hak sözlerini söyler cânları hayrân eyler Câhiller giremezler bu bizüm seyrümüze 3 Surumuza irmezler inen yoldaş olmazlar Değmeler hâldaş olmaz bu bizüm hâlümüze 4 Hâlümüze hâldaş ol yolumuza yoldaş ol Müşkilün beyân olsun baş indür ulumuza 5 Bu bir genc-i nihândur n'ister sofîlar bunda Niçe ördek niçe kaz hoş iner gölümüze 6 Şol bâkîye biz tapduk dünyâyı elden koduk Âhreti kabûl itdük şâkirüz ulumuza 7 Yûnus sen bahrî olgıl nûr denizine talgıl Bu Hak sözleri algıl iresin kânumuza F. 177a, T. 72a, NO. 185a, K. 107a, RY. 51a, M. 26, A. 24, Ç. 66a. Dr. Mustafa Tatcı 261 320 1 Görenün hâli döner nişânsuz bî-nişâna Esritdün cümle halkı sırf içürdün peymâne 2 Sen bunca sıfat birle pinhân iken iy server 'Âşıklar devletisin meşhûr oldun cihâna 3 Anı işiden kulak ebsem oldı kaldı sak Cümle gönüller mutlak saddâk didi bürhâna 4 Sana biriken birlik oldur ebedî dirlik Senden ayrugı bildük cümle kuru efsâne 5 Senün hikmettin ırak sensün cânlara turak Sen yandurdugun çerâk bildük ebedî yana 6 Sen hâslarun bâbısın 'âşıklar kitâbısın Mutlak dîdâr kapusın görenler mahlûk sana 7 Yir gök kâyım turdugı denizler mevc urdugı Cennet ü Hür oldugı cümle sensin bahâne 8 Dahi yir-gök yogıdı cümle söz mensûhıdı 'Âşıklar taparlardı ol bî-nişân Sübhân'a 9 Senün kaşun turmadın ok atar yay kurmadın İsrâfil sûr urmadın niçe cânlar uyana 10 Bu göz kendözin görmez nişânun nişân virmez Yûnus 'un 'aklı irmez inen oldı dîvâne F. 178a, T. 72b, YE. 80a, NO. 184b, K. 67b, Ç. 71b, M. 8, A. 21. 262 Yûnus Emre Dîvânı 321 1 Muhammed'ün medhini idelüm baş üstine Zîrâ ki ol Muhammed yüridi 'Arş üstine 2 ' Arş'ına basdı kadem ol Resûlüllâh benem Düşdi bu cümle sanem ser-nigûn Ferş üstine 3 Bir taşa kıldı nazar mücizâtıla yarar Çıkdı ber-Tâ vü Sin ü Yâ dürli nakış üstine 4 Taş elinde söyledi Hak Resûl'sün sen didi Anun içün komadı bir taşı taş üstine 5 Muhammed'e kâfirler üç kez agu virdiler Birin kuzuyla yidi ikin aşın üstine 6 Aguyı kıldı şeker ol Resûlüllâh meğer Vir salâvât zenbûr-vâr derdile yaş üstine 7 Yûnus Emrem sen gine Mustafâ'ya kıl selâm 01 dahi kıla edâ yüz ile baş üstine B. 50a. 322 1 Hak yolun gözlerisen Gel yanalum dostlarda 'Âşık izin izlerisen Gel yanalum dostlarda 2 Yok bu dünyânun vefâsı Bî-'aded külli cefâsı Hiç bunun yokdur vefâsı Gel yanalum dostlarda 3 Hep yana yana bulmışlar Dr. Mustafa Tatcı 263 Hak dîdârına irmişler Seferin kaydın görmişler Gel yanalum dostlarda 4 N'idem sanursın dünyâda Yiter gezdügün hevâda Dermân isteyelüm derde Gel yanalum dostlarda 5 Kanı ata kanı ana Bildün bu dünyâyı fenâ Anda râhat gerek câna Gel yanalum dostlarda 6 İy bî-çâre Yûnus hemân Dost yolına gerek kurbân Vir cânunı iste cânân Gel yanalum dostlarda B. 27a. 323 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Kimün nesi var kim sana vire kılınç yorutmaga Cümle 'âlem hükmündedür kim ne bilür el katmağa 2 Viren alan sen olıcak kim cünbiş eyleyübile Kıymet ü müşteri senün her meta'unı satmağa 3 Cümle hazîneler senün kime dilersen viresin Kimün ne zehresi ola destûrsuz el uzatmağa 4 İki cihân varlığını kudret eli tutup durur Yol yok durur hiç kimseye sensüz bir adum atmağa 264 Yûnus Emre Dîvânı 5 Cümle 'âlemler üstine hayr u şerri sen yasadun Rahmet ü hışm havâledür kendü aslına katmağa 6 Tevfîk 'inâyet olmasa kim sebeb eyleyübile Her kandaşa fitne senün gücün yiter oynatmağa 7 İblis ü şeytân kim ola anda fuzûllık kılmağa Yirlü yirine sen kodun kul geldi kullık kılmağa 88 îy yârânlar siz bu sözi dinlen gönül kulagıla Cân dudağı hâlis gerek birlik şarâbın tatmağa 9 Birlik diyen katında hiç sen-ben dimek hiç yok durur Yûnus dilin sen yumşatdun bu tevhidi eyitmege F. 178b, T. 73a, RY. 17b, K. 201b, YE. 85a, M. 73. 324 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Her kime kim dervişlik bağışlana Kalbi gide pâk ola gümüşlene 2 Nefesinden müşkile 'anber düte Budağından il ü şâr yimişlene 3 Yaprağı dertlüyiçün dermân ola Gölgesinde çok kademler işlene 4 'Âşıkun gözi yaşı hem göl ola Ayağından sâz bitüp kamışlana 5 Cümle şâ'ir dost bahçesi bülbüli Yûnus Emre arada dürrâclana K. 165a, YE. 88b, B. 51a, RY. 54a. Dr. Mustafa Tatcı 265 325 1 'Aklum başuma gelmedi 'ışk şarâbın tatmayınca Kandalıgum bilimedüm girçek ere yitmeyince 2 Pes kolayından bir 'âşık kaçan hâsıla gelür Kimse menzile irmedi er eteğin tutmayınca 3 'Âşık gönünde çok yol var o yolda bin dürlü hâl var Kimse bu yolı anlamaz küfr ü îmân satmayınca 4 Çün bülbül 'âşıkdur güle nazar Hak' dan olur kula Bir keleci gelmez dile gönüllerde bitmeyince 5 Var dîn îmân gerek ise diril bu dünyâda eyü Yarın anda bitmez işün bugün bunda bitmeyince 6 Bu gönlümdeki râzumı sıgrınmazam size direm 'Âşıklar nice katlana 'ışk metâ'ın satmayınca 7 Bî-çâre Yûnus 'un sözin key 'âşık gerek anlaya O kuş dilidür n'eylesün ol dinlenmez ötmeyince YE. 86b, B. 6a, a. 21, Ç. 61b. 326 1 'Âşıkları Tamu'ya yandurmaya Uçmaguna bunlar baş indürmeye 2 Yidi Tamu bir âha katlanmaya Yidi deniz 'ışk odın söndürmeye 3 Buyrugın tutmazısan Âdem'leyin Üç yüz yılda yaşunı dindürmeye 4 Bin yıl cefâ çekmeyince Nûh gibi Tûfânında gemiye bindürmeye 266 Yûnus Emre Dîvânı 5 Kurbân olmayınca îsmâîl gibi Kimse içün gökden koç indürmeye 6 Çobanlık itmeyince Mûsâ'layın Kelîm'üm diyüp Tûr'a göndermeye 7 Hulkun olmayınca Muhammed gibi Hak dîdârın sana göstermeye 8 Yûnus kogıl sen bu kurı da'vâyı Vay ona ki Allah uyandurmaya YE. 88b. 327 1 Bir şâha kul olmak gerek hergiz ma'zûl olmaz ola Bir işik yasdanmak gerek kimse elden almaz ola 2 Bir kuş olup uçmak gerek bir kenâra geçmek gerek Bir şerbetden içmek gerek içenler ayılmaz ola 3 Çevik bahrî olmak gerek bir deryâya dalmak gerek Bir gevher çıkarmak gerek sarrâf anı bilmez ola 4 Bir bahçeye girmek gerek hoş teferrüc kılmak gerek Bir güli yıylamak gerek hergiz ol gül solmaz ola 5 Kişi 'âşık olmak gerek ma'şûkayı bulmak gerek 'Işk odına yanmak gerek ayruk oda yanmaz ola 6 Bir toyı toylamak gerek bir soyı soylamak gerek Bir sözi söylemek gerek kimse anı bilmez ola 7 Kişi Hak'ı bilmek gerek Hak haberin almak gerek Zindeyiken ölmek gerek varup anda ölmez ola Dr. Mustafa Tatcı 267 8 Miskîn Yûnus var dek otur yüzüni Hazret'e götür Tapduklayın bir er getür hîç cihâna gelmez ola RY. 40a, HB. 12b, B. 8a, YE. 85b, K. 185b, Mecmûa, Millî Ktp.,Nu: 204, s. 152. 328 1 îy 'ışk delüsi olan ne kaldun perâkende Ol seni delü kılan yine sendedür sende 2 Dünyâ âhiret ol Hak yir-gök toludur mutlak Hîç gözlere görinmez kim bilür ne nişânda 3 Her kim anı gördüm dise gerek oda yakalar Her kim ana şek getürür ne dînde ne îmânda 4 Ger meyhâneye vardum ansuz yir göremedüm Yine ana sataşdum girdüm dahi külhânda 5 Her kim aradı cismin cisminde buldı hasmın Ne dünyâ âhret ana ne assı ne ziyânda 6 Bir niçesine kaç dir bir niçesine tut dir Kaçanla bile kaçar bile turur turanda 7 Ugrı diyü kullarını giriftâr iden ol Meded idüp irişen gine bile zindânda 8 Eydürler miskîn Yûnus niçün delü oldun sen Ne 'akl u ne fehm kalsun iş bu sırrı tuyanda YE. 88a, A. 22a. 329 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 268 Yûnus Emre Dîvânı 1 'Işk odı düşdi cânuma yakup beni yandurmaga Yidi deniz suyı yitmez susalıgum kandurmaga 2 Yidi deniz suyı n'ider susamış 'âşık cânına Şeyhüm yüzi gerek bana gördükde baş indürmege 3 Şeyhüm görem baş indürem el kavşuram karşu turam Kendümi direm divşürem dost iline göndermeğe 4 Dost urdı yüreğe yare yaram onulmaz ne çâre Şu gönlüm düşdügi yire elüm irmez döndürmeğe 5 Döndürür erün nefesi iricegiz Tanrı hâsı Siler gönüllerden pâsı yirine nûr toldurmaga 6 Hem elüm alup kaldurur şâd idübeni güldürür Gönlüme rahmet toldurur eri Hak'ı bildürmege 7 Yûnus ko yalan da'vîyi gel arıta ko sivâyı Gönlün evüni kız eyle dost gelicek kondurmağa HB. 17b, NO. 194a, A. 23, Mecmûa, Milli Ktp. Nu: 442, s. 72. 330 1 İçümde bir dert oldı diyeyin dervişlere Dervişlerim kademi kutludur her işlere 2 Her kimün ki derdi var dermân isteyü gider Benüm dermânum sensin bagrumdagı başlara 3 'Işkdan sebak alursın hem key katı bilürsin Nite revâ görürsin hizmeti dervişlere 4 'Işkunun cefâsından dünin günin aglaram Akan bunar ne misâl gözden inen yaşlara Dr. Mustafa Tatcı 269 5 Câna tuzak kuralum şâyed 'ışk ele gire 'Işkı niçe avlarlar soralum tutmışlara 6 Şöyle hevâî gelür duzak ilmin kim bilür Niçe duzak kuralım bu konmaduk kuşlara 7 Yûnus gönlün alanı sen kime söyleyesin Sorarısan sor imdi sen anı bulmışlara NO. 190a. 331 1 'Aşık-ı zinde kulun hükmi geçer cânlara Eksilmez nukl u şarâb 'ışk hânın yiyenlere 2 İş bu cihân-ı harâb dâim işidür taleb Harâblıklar gösterür kendüyi bulanlara 3 'Işk dilde genez olur 'ışk bilici az olur Dünyâ âhret terk gerek 'âşıkam diyenlere 4 Dünyâyı elden bırak olmagıl Hak' dan ırak Ser-mâye kendüs'olmış varlıklar yuyanlara 5 Bundan ulu ıssı makâm ne şâd vardur ne gam Ödler sıdurmak gerek saladur diyenlere 6 Gel imdi Miskin Yûnus yolunda yalan olma Bilürsin 'ışk aldanmaz yalan söyleyenlere NO. 185a. 332 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 'Âşık oldum bugün meydân içinde Benem key pehlevân meydân içinde 270 Yûnus Emre Dîvânı 2 Bu dem 'ışkun suyıyla gayrı yudum 'Aceb 'ârif benem 'irfân içinde 3 Bugün 'ışk bahrinün gavvâsı oldum Gevherler bulmışam 'ummân içinde 4 Benem bugün harâbât u melâmet Benem ol yüriyen seyrân içinde 5 Egerçi küfr tonını geydi sûret Gönül cânı görür îmân içinde 6 Eger 'ârif isen bilgil ki binâ Girü kendüsidür dükkân içinde 7 Anı isteyici çokdur velâkin Benem mahrum hemân mihmân içinde 8 Yûnus 'ışkunlakâ'imdür bu 'âlem Anunçün devr ider devrân içinde NO. 194a. 333 1 Kimseye düşmân tutmazuz agyâr dahi yârdur bize Kanda ıssuzlık varışa mahalle vü şârdur bize 2 Adumuz miskîndür bizüm düşmânumuz kimdür bizüm Biz kimseye kin tutmazuz kamu 'âlem yârdur bize 3 Pîşrev bize Kur'ân durur vatan bize Cennet durur Ol Tamu'yı Hak yandurur ol gül-i gül-zârdur bize 4 Biz âhret gamın yiyicek dün ü gün yâ Hû diyicek Hak'dan yana gönelicek denizde yol vardur bize Dr. Mustafa Tatcı 271 5 Dünyâ bir 'avretdür karı yoldan koyar niçeleri Sürün gitsin ol 'ayyâr'ı anı sevmek 'ardur bize 6 Dünyâ harâmdur hâslara lâkin helâldür hamlara Bu dünyâyı dost tutmazuz ol dünyâ murdârdur bize 7 Yûnus eydür Allah dirüz Allah'ıla kapılmışuz Dergâhına yüz tutuban hemân bir ikrârdur bize NO. 185b, A. 22. 334 1 Bir 'acâyib 'ışk geldi bende bu hâl üstine Gönlümi taht eyledi oturdı cân üstine 2 Sen sultânsın ben kulam sen gülsin ben bülbülem Hükmün 'âleme yiter ne kim var kul üstine 3 Evvel bahâr olıcak ağaçlar tonanıcak Gör niçe medh iderler bülbüller gül üstine 4 Görürsün 'âşıkları gezerler halk içinde Kişi var görmez gözi oturmış yol üstine 5 Sözler eyitdüm diyü Yûnus nükte itmegil Dahi yigrek eydür var el vardur el üstine NO. 183a, YE. 88a. 335 1 Gitdi bu kış zulmeti geldi bahâr yaz ile Yeni nebâtlar bitdi mevc urdı hep nâz ile 2 Yine merg-zâr oldı uş yine gül-zâr oldı Ter nağme düzer oldı mûsikîde sâz ile 272 Yûnus Emre Dîvânı 3 Hoş haber geldi dostdan yaratdı bâg u bostân 'îlm okur hezâr destân bülbülleri râz ile 4 Kim görmişdür baykuşun gülistâna girdügin Leylekler zikr idemez bir latif âvâz ile 5 Yâ niçe saklaman dür-dâne gevher olmaz Keklik keklikle uçar hemîşe bâz bâz ile 6 El kuşı elden ele gül kuşı gülden güle Baykuş vîrâne sever şahinler pervâz ile 7 Kanda ki bir gevde var kerkesler anda üşer Tûtîler evin şekker bulurlar kafes ile 8 Her şahsun kendü tuşın kendüye tuş eyledi Sâdıklar ikrâr ile sûfiler namâz ile 9 Câhil münâfık münkir cümle 'aklına şâkir 'Âşıklar dîdâr sever 'ârifler niyâz ile 10 Dervişlik didükleri dilde haber degüldür Hak ile Hak olana anda menzil düzile 1 1 Ben dervişin diyenler yalan da'vî kılanlar Yarın Hak dîdârını görmeyiser göz ile 12 'îlm ü 'amel ne assı bir gönül yıkdunısa 'Ârif gönül yapdugı berâber hicâz ile 13 Ulu dîvân kurıla anda kullık sonla Bin tekebbür virmeye bir garîb nevâz ile 14 Eğriler eğri ile togrular togru ile Yalan yalanı sever gammâzlar gammâz ile 1 5 Kimi dükkândan bakar kimi hoşluklar sever Kimi bir pûla muhtâc kimisi cân-bâz ile Dr. Mustafa Tatcı 273 16 Kula nasîb degicek sultân elden alamaz Zülkarneyn n'eyledi yâ Hızır u îlyâs ile 17 Görmez misin Edhem'i tahtını terk eyledi Hak katında hâs oldı bir eski palâs ile 18 Bu dünyâya inanma dünyâyı benüm sanma Niçeler benüm dimiş giderler ham bez ile 19 'Işk yagmurı tamlası gönül göginden tamar Sevgü yili götürür yagmurı ayaz ile 20 Yûnus imdi gam yime n'idem ne kılam dime Gelür kişi başına ezelde ne yazıla NO. 194b. 336 1 Sen bu cihân mülkine geldüm gelmedüm dime Dut evliyâ eteğin zinhâr elünden koma 2 Gâfıl olma 'ömr geçdi bir niçe yılun aşdı 'Işkdur kaynadı taşdı buldum bulmadum dime 3 'Işk bî-karâr denizdür cânunı 'ışka yüzdür Denizde bahrî vardur yüzdüm yüzmedüm dime 4 Gemi denize girdi bir zamân cevlân urdı Bir gün gemi gark oldı bozdum bozmadum dime 5 Denizde hakâyıklar cevlân urur balıklar Yûnus deniz mevcine taldum talmadum dime NO. 193a, A. 25. 274 Yûnus Emre Dîvânı 337 1 'Âlem düşmân olunsa beni dostdan ırımaya Dost kandayısa ben anda düşmânlık ayırımaya 2 Dost ehli bizüm ile hem dost bundadur bize ne gam Yüz bin cehd iderse düşmân dost mahfilin turımaya 3 Düşmân bana n'idebile işüm gücüm dostdan yana Dost makâmı cân içinde düşmân eli irimeye 4 Sultânlar 'âcizdür anda ne gönüldedür ne cânda Mahrumdur iki cihânda kim dost yüzi görimeye 5 Kime kim dost kapu aça düşmânı elinden kaça Yûnus ağzı güher saça değme 'ârif dirimeye Rt. 2, Ç. 73a. 338 1 Dirligüm neyidügin eydeyin kıldan kıla Irak yakın işide hâs u 'âm cümle bile 2 Hâs u 'âm muti 'âsî dost kulıdur cümlesi Kullar yol varmayınca şâha kim varıbile 3 Dosta gidenün yolı gönül içinden geçer Bir 'âmel eylemedüm gireyidüm gönüle 4 Dosta giden kişiler umdur kendözini Ben nereye varursam beni ileden bile 5 Senlik-benlik olıcak iş ikilikde kalur İkilik dutan kişi niçe birike birle 6 Bundan böyle dostıla bilmezem n'olasını Şimdiye değin 'ömrüm geçmiş yok sevdâyıla Dr. Mustafa Tatcı 275 7 Bu kıssam uzun durur niçe dükedi bilem Kangı bir eksükligüm getüribilem dile 8 Yitmiş iki milletün ayağın öpmek gerek Yaramagçün ma'şûka cümle millete bile 9 'Âşık mıyıdı Yûnus vuslat bulaydı bugün 'Âşık karâr mı ider yarınki va'deyile K. 116b, RY. 54b, YE. 82a, M. 30. 339 1 Ma'şûkumı isteyü iş bu cihân içinde Delim teferrüc kıldum zemin ü âsmân içinde 2 Gezdüm cümle 'âlemi 'Arş u Levh ü Kalem'i 'îlm-i kitâbı dahi delil beyân içinde 3 Çok cehd idüp istedüm yir ü gögi aradum Hiç mekânda bulmadum buldum inşân içinde 4 Girdüm vücûd bahrine taldum anun ka'rına 'Işkıla seyr iderken iz buldum cân içinde 5 Ol izi hoş izledüm sagum solum gözledüm ' Acâyiblere irdüm yokdur cihân içinde 6 Nâ-gehân gördüm bir yüz yokdur anunla hiç söz Sırrın dirisem olmaz sığmaz lisân içinde 7 Çünki gördüm yüzini ana virdüm özümi Beni benden iletdi kaldum hayrân içinde 8 Yûnus Emre yok oldı külli varı yok oldı Andan artuk nesne yok kalman gümân içinde 276 Yûnus Emre Dîvânı K. 144a, M. 43, DTCF. 225b. 340 1 Bir söz geldi dilüme eydem ölüm üstine Gerek sünnî müselmân gerek zâlim üstine 2 Çün va'de ire câna çıka yukaru hana Kösülerler ayagum elüm yenüm üstine 3 Beni arı yuyalar meşhedüme koyalar Kâfirler esirgeye baka hâlüm üstine 4 Vay ki n'ola hâlüm bilinmezise ahvâlüm Yılan-çıyan karınca üşe dilüm üstine 5 İltüp sine koyalar yine eve geleler Anca savaş kuralar benüm mâlum üstine 6 îy Yûnus nükte kılma sözler eydürem diyü Niçe bilürler vardur el var elüm üstine K. 144a, M. 43. 341 1 San'atun yigregi çün namâzımış hoş pîşe Namâz kılan kişide olmaz yavuz endîşe 2 Tanlacak tun gelgil elüni suya urgıl Üç kez salâvât virgil andan bakgıl güneşe 3 Allah buyrugın dutgıl namâzun kılup gitgil Namâzun kılmayınca zinhâr varmagıl işe 4 Evünde helâlüne biş vakt namâz ögretgil Öğüdün dutmazısa yazugı yokdur boşa Dr. Mustafa Tatcı 277 5 Namâz kılmaz kişinün kazandugı hep harâm Bin kızılı varışa birisi gelmez işe 6 Namâz kılmayana sen müsülmândur dimegil Hergiz müsülmân olmaz bağrı dönmişdür taşa 7 Yûnus imdi namâzun komagıl sen kıla gör Ansuzın ecel irer 'ömür yitişür başa B. 9b, K. 172b, RY. 30a, M. 57. 342 1 Bir ay gördüm bu gice kamu burçlardan yüce Esritdi gönlüm cânum bilmezem hâlüm niçe 2 Nûr Muhammed nündür Halîlu'llâh sırrıdur Sanasın kim açıldı Uçmak'dan bir deriçe 3 01 ayun şu' leşinden 'âlem münevver oldı Gönlümdeki çerâgı uyardı ulu hoca 4 Müdde'î bizi görmez gözine girersevüz Gerekse yüz kez varsun Ka'be'ye ulu hacca 5 'Âşıklarun yüzinden bellüdür benizinden Her kim 'âşık olmadı benzer kurı ağaca 6 Kur'agacı n'iderler kesüp oda yakarlar Bülbüller öticegiz nevbet değmez dürrâca 7 Yûnus'ı öğen ögsün sögen Yûnus'a sögsün Keçe suya salupdur ne durur irte gice YE. 87b, HB. 16b, NO. 189a, K. 172a, RY. 30a, A. 24, Mecmua, Nu: 204, s. 156. Yûnus Emre Dîvânı 343 Yine yaz günleri geldi Söyle bülbülcügüm söyle Cümle çiçekler zeyn oldı Söyle bülbülcügüm söyle Kış çıkıcak irdi bahâr Cânunı gafletden uyar Cennet'e döndi her diyâr Söyle bülbülcügüm söyle Yaşıl ton geydi ağaçlar Pervâz urup uçar kuşlar Nefesün cânlar bağışlar Söyle bülbülcügüm söyle 'Işkıla eylegil cûşı Gider gönlünden teşvişi Çıkuban gül-zâra karşu Söyle bülbülcügüm söyle Kuru dikende gül biter Hasretinden gine yiter Dertli m'oldun benden beter Söyle bülbülcügüm söyle Bülbül 'âşık durur güle 'Aşıkun hâlin kim bile Güle karşu hoş 'ışkıla Söyle bülbücügüm söyle Kudret haznesi açıldı 'Aleme rahmet saçıldı Hülle tonları biçildi Söyle bülbülcügüm söyle Dr. Mustafa Tatcı 279 8 Şeyhüm andadur ben bunda Cânum karâr kılmaz tende Zârılıgum dün ü günde Söyle bülbülcügüm söyle 9 Kanadunı aça bilürsin Açuban uça bilürsin Deryâlar geçe bilürsin Söyle bülbülcügüm söyle 10 Yuvandan yavrun aldılar Seni dîvâne kıldılar Zamân böyl'olur didiler Söyle bülbülcügüm söyle 1 1 Geçdi yâ 'ömrümün varı Kor gidersin bu gül-zârı Yûnus'un mûnisi yârı Söyle bülbülcügüm söyle B. 49b. 344 1 'Işkun ile 'âşıklar yansun yâ Resûla'llâh İçüp 'ışkun şarâbın kansun yâ Resûla'llâh 2 Şol seni seven kişi korniş yoluna başı İki cihân güneşi sensün yâ Resûla'llâh 3 Şol seni sevenlere kıl şefâ'at anlara Mü'min olan tenlere cânsun yâ Resûla'llâh 4 Şol seni sevdi Sübhân oldun kamuya sultân Cânum yolına kurbân olsun yâ Resûla'llâh 5 'Âşıkam şol dîdâra bülbülem şol gül-zâra Seni sevmeyen nâra yansun yâ Resûla'llâh 280 Yûnus Emre Dîvânı 6 Dervîş Yûnus 'un cânı 'âlem şefâ'at kânı İki cihân sultânı sensün yâ Resûla'llâh Ç. 68a. 345 1 Dostdan haber kim getürdi sorun seher yillerine Hak Çalab'um bititmesin ayrılığın kullarına 2 Vay bu ayrılık fırâkı dünyâ kime kaldı bâkî Hak Çalab'um olmış sâkî kadeh sunar kullarına 3 01 kadehün içi tolı anı içen olur deli 01 hocanun tâlibleri bil baglamuş yollarına 4 Hocanun tâlibi çokdur hiç bundan kemteri yokdur Şunun kim mürşidi Hak' dur uymaz nâsun âllerine 5 Nefsine muhalif kişi turmaz akar gözi yaşı Bunda nefse uyan kişi talmaz kevser göllerine 6 Kevser havzına talanlar ölmezdin öndin ölenler Nefsini düşmân bilenler konar Tûbâ dallarına 7 Tûbâ talından uçanlar yüce makâmlar geçenler Şarâben tahûr içenler banmaz dünyâ ballarına 8 Bu ma'nîden kimse almaz anda varan yine gelmez Bu dünyâya kimse kalmaz gelen göçer illerine 9 îy miskin Yûnus n'eylesün derdini kime söylesün Bir dem tecribe eylesün bu dünyânun hâllerine B. 4b. Dr. Mustafa Tatcı 281 346 1 Kandayıdun kandan geldün dîvâne Aç gözüni bu gafletden uyan e 2 Kâfıle geçdi sen gafletde bulundun Sakın ser-mâyeni virme ziyâne 3 Kanı atan kanı anan oğul kız Kime vefâ kılısardur zamâne 4 Hakîkat bilürsin birgün ölürsin Yâ niçün virürsin özün gümâne 5 Hakka kulluk eylemekden kaçasın Yâ niçün kulluk eylersin 'avâne 6 Hak içün bir pûlun yok viresin Yâ niçün virürsin assı ziyâne 7 Yûnus sen nefsüni müslümân sanma Meğer şimden girü cümle îmâne Ç. 71a. 347 1 İçün taşun murdâr iken 'ışk n'eylesün senünile Gönlün gözi uyur iken 'ışk n'eylesün senünile 2 Âşıklara yoldaş olup sâdıklara yâr olmadun Ölmezdin öndin ölmedün 'ışk n'eylesün senünile 3 Dünyâ gözün rûşen idüp gönül gözün kör eyledün Zulmet tolıcak gönlüne 'ışk n'eylesün senünile 4 Bize girçek derviş gerek cihân toldı da'vâ ile Yalan da'vâ iderisen 'ışk n'eylesün senünile 282 Yûnus Emre Dîvânı 5 Dervîşligi sanma hemân sûret düzmegile olur Dilde ise senün işün 'ışk n'eylesün senünile 6 Yûnus Emre hoş derdile süregör gel devrânunı Togrı yola gitmez isen 'ışk n'eylesün senünile Ç. 71a. YA 348 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Kime ki dost geregise eydeyim ne kılasını Terk eyleye kendözini hiç anmaya n'olasını 2 Resim durur 'âşıklara dost öninde kurbân olmak Minnet dutar cümle 'âşık cânını 'ışk alasını 3 Her kim 'âşık olmadısa kurtulmadı mekr elinden Cümlesini 'ışk eridür dünya âhret belâsını 4 Lâyık degüldür değme cân dost yolında hare olmağa Ümîd dutar cümle 'âşık dosta kurbân olasını 5 Dostdan yana giden kişi kendözinden geçmek gerek Dost yagmâlar cân şehrini alur gönül kal 'asını 6 Dost yolına gönülene girü dönmek olmayısar Bilme misin bu kamusı senden girü kalasını 7 'Âşıkun çü kahr nâlesi hemân sabr itmek çâresi 'Âlemde 'ışk meyhânesi nûş eyle gel sâkîsini 8 Sûret gözi ne göriser dost meclisi kandalıgın Cân kulagıdur işiden bu 'âşıklar nâlesini 9 Bu dünyede dostdan artuk Yûnus nesne sevemedi Bilmez misin gayretsüze dost u düşmân gülesini Dr. Mustafa Tatcı 283 F. 179b, K. 97a, RY. 27a, Rt. 29, YE. 92a, 96a, M. 22, Ç. 81b, A. 20. 349 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bana namâz kılmaz diyen ben kıluram namâzumı Kılurısam kılmazısam ol Hak bilür niyâzumı 2 Hak'dan artuk kimse bilmez kâfir müselmân kim durur Ben kıluram namâzumı Hak geçürürse nâzumı 3 Ol nâzı dergâhda geçer ma'nî şarâbından içer Hicâbsuz cân gözin açar dost kendü siler gözümi 4 Dost bundadur bellü beyân gördüm dost dîdârın 'ıyân Bu 'ilm-i hikmeti tuyan ider bana dek 'azimi 5 Gönül gözi bîdâr durur her kanda baksam yâr durur Kimde 'akıl-fehim vardur ol bilür benüm sözümi 6 Gizlü sözi şerh eyleyüp dürlü nükteler söyleyüp Değme 'ârif şerh itmeye bu benüm gizlü râzumı 7 Sözüm ma'nîsine irün bî-nişândan haber virün Dertlü 'âşıklara sorun bu benüm derd ü sûzumı 8 Derd 'âşıklar dermânıdur dertlü 'âşıklar ganîdür Kadir ü kudret ünidür işiden dir âvâzumı 9 Dost isteyen gelsün bana göstereyin dostı ana Budur sözüm önden sona ben bilürem kendözümi 10 Yûnus imdi söyle Hak'ı münkir dutar sana dakı Bişür kotar Hak hânını 'ârifler datsun duzumı 284 Yûnus Emre Dîvânı F. 180b, T. 74a,NO. 185b, K 99b, RY. 21b, YE. 96a, M. 24, Ç. 85a, A 32. 350 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Allah sana viribiye bir gün ecel serhengini Gele gözüne görine azdura benzün rengini 2 Eyde sana emânetin vir issi diler ilteyin Ala senden emâneti kıla senünle çengini 3 Emâneti senden ala gevdeni şöyle boş sala Günâhlar boynunda kala nefsün ura gülbengini 4 Mâlun çogısa iy paşa hısımun kavmun üleşe îledeler seni sine göresin yirün tengini 5 Seni sinünde koyalar menzil mübârek diyeler Üstüne tiz tiz örteler bu dünyâ hâk ü sengini 6 Karanu yirde olasın 'amelün ile kalasın Âh idüben çok çalasın âhir peşmânlık çengini 7 Yûnus var imdi tevbe kıl cân sendeyiken it 'amel 'Âşıkısan kuşam gör dervişlerim palhengini F. 182a, T. 74b, HB. 10b, K. 104a, RY. 24a, YE. 96b, M. 26, Ç. 85b. 351 1 Su'âlüm var tapuna iy dervişler ecesi Meşâyıh ne buyurur yol haberi nicesi 2 Virgil su'âle cevâb tutalum olsun savâb Şu'le kime gösterür 'ışk evinün bacası Dr. Mustafa Tatcı 285 3 Evvel kapu şerî'at emr ü nehyi bildürür Yuya günâhlarımı her bir Kur'ân hecesi 4 İkincisi tarikat kulluğa bil baglaya Yolı togrı varanı yarlıgaya hocası 5 Üçüncisi ma'rifet cân gönül gözin açar Bak ma'nî sarâyına 'Arş'a değin yücesi 6 Dördüncüsi hakikat ere eksük bakmaya Bayram ola gündüzi Kadir ola gicesi 7 Bu şerî'at güç olur tarikat yokuş olur Ma'rifet sarplık durur hakîkatdür yücesi 8 Dervîşün dört yanında dört ulu kapu gerek Kancanı bakarısa gündüz ola gicesi 9 Ana iren dervişe iki cihân keşf olur Anun sıfatın öger ol hocalar hocası 10 Dört hâl içinde derviş gerek siyâset çeke Menzile irmez kalur yol eri yuvacası 1 1 Kırk kişi bir ağacı tagdan indürimeye Yâ bunca mürîd muhib Sırât niçe geçesi 12 Küfür okın atarken îmânun urma sakın Yilüp siyasın güçin sebl ola güvecesi 13 Dört kapudur kırk makâm yüz altmış menzili var Ana irene açılur vilâyet derecesi 14 'Âşık Yûnus sözlerin muhâl diyü söylemez Ma'nî yüzin gösterür bu şâ'irler kocası F. 182a, T. 74b, B. 48a, K. 57b, YE. 90b, NO. 188b, M. 4, A. 27. 286 Yûnus Emre Dîvânı 352 1 Hak nûrı 'âşıklara her dem nüzûl degül mi Kime kim nüzûl değmez Hak'dan ma'zûl degül mi 2 Mine'l-kalbi ile'l-kalb yol var dimişler erler Her gönülden gönüle rast togru yol degül mi 3 Kargayıla bülbüli bir kafese koysalar Birbiri sohbetinden dâim melûl degül mi 4 Eyle ki karga diler bülbülden ayrılmağa Bülbülün de gönlinde maksûdı şol degül mi 5 Câhil ile 'ârifün meseli şuna benzer Câhil katında îmân ma'lûm mechûl degül mi 6 Işık ile Dânişmend sû'i işler her zamân Dânişmend Işık'a eydür bî-şerî'at degül mi 7 Yitmiş iki milletün sözini 'ârif bilür Yûnus Emre sözleri dâim usûl degül mi F. 183a, T. 75b, NO. 185b, YE. 55a, 91a, K. 61a, M. 5. 353 1 'Işk bâzirgânı ser-mâye cânı Bahadur gördüm câna kıyanı 2 Zihî bahadur cân terkin urur Kılıç mı keser himmet giyeni 3 Kamusın bir gör kemterin er gör Alçak görmegil palâs giyeni 4 Tiz çıkarurlar fevka'l-'ulâya Bil 'îsâ gibi dünya koyanı Dr. Mustafa Tatcı 287 5 Tiz indürürler tahte's-serâya Şol Kârûn gibi dünyâ kovanı 6 'Âşık olanun nişânı vardur Melâmet olur bellü beyânı 7 'İlm ü 'amele olmagıl magrûr Hak kabûl itdi kefen soyanı 8 Kodı atlası geydi palâsı îbrâhîm Edhem sırdan duyanı 9 Çün Mansûr gördi ol benem didi Oda yakdılar işitdün anı 1 Oda yandurtdun külin savurtdun Eyle mi gerek seni seveni 1 1 Zinhâr iy Yûnus gördüm dimegil Dâra çekerler gördüm diyeni F. 184a, T. 76a, HB. 10b, K. 62a, YE. 91a, 98b, Mecmûa, Nu: 442, s. 83, A. 30, Ç. 83b. 354 1 Kaçan kim ol dilber benüm gözlerüme tutaş oldı Gönlüm cânum virdüm ana 'ışkı bana yoldaş oldı 2 Gönlüm eydür benem kulı cânum eydür benem kulı Hiç bilmezem kimdür yigi bu ikiden savaş oldı 3 Bu ikisi arasında bildüm devlet benüm imiş Hiç danışugum yog iken başum anunla hoş oldı 4 Bir dem anunla dirligüm bin yıl 'ömrümden yigimiş Andan ayru geçen günüm yüregümde bir baş oldı 288 Yûnus Emre Dîvânı 5 Her kancanı bakarısam oldur gözüme görinen Önüm ardum sagum solum küncile göz ü kaş oldı 6 Hızr u İlyâs degüliken ölmez dirliğe sataşdum Hergiz yimez içmez iken içüm toptolu aş oldı 7 Anı seven 'âşıklarun söylerisem sıfatını Anun 'ışkı urganında koyundan da yavaş oldı 8 Niçe arslan da'vî kılur 'ışka boyun virmemege Senün 'ışkun zencîrinden kızan evvel yavaş oldı 9 Cümle 'âlemün gönünde vardur anun mahabbeti Anı cândan sevmeyenün bil kim îmânı taş oldı 10 Senün 'ışkun odı meğer sıçramaya kimesneye Bir zerre değdi Yûnus'a cihân içinde fâş oldı F. 184a, T. 76b, NO. 194b, K. 70b, YE. 91b, M. 10, Ç. 77b. 355 1 Yir gök yaradılmadın Hak bir gevher eyledi Nazar kıldı gevhere sızurdı dür eyledi 2 Gevherden bug çıkardı bugından gök yaratdı Gök yüzinün bizegin çok yılduzlar eyledi 3 Göğe eytdi dön didi ay-gün yürisün didi Suyı mu' allak kodı üstinde yir eyledi 4 Yir çalkandı turmadı bir dem karâr kılmadı Yüce yüce tagları Hak çöksüler eyledi 5 ' Azrâîl gökden inde bir avuç toprak aldı Dört ferişte yogurdı bir peygamber eyledi Dr. Mustafa Tatcı 289 6 Çün cân gevdeye irdi ahsurdı öri turdı El götürüp ol demde Hakk'a şükür eyledi 7 Allah eydür Âdem'e çün kim irdün bu deme Bu dünyâda ne didün dilün neyi söyledi 8 Yogiken var eyledün topragiken cân virdün Kudret diliyle andun dilüm söyler eyledi 9 Bu söz Hakk'a hoş geldi kulın 'aziz eyledi Ne geçdise gönünden virdi hâzır eyledi 10 Bu söz Yûnus'a kandan kim vire haber cândan Meğer kim ol lutf ıssı ana nazar eyledi F. 185a, T. 76b, K. 85a, YE. 95a, M. 16, Ç. 79b. 356 1 Çalap Âdem cismini toprakdan var eyledi Şeytân geldi Âdem'e tapmağa 'âr eyledi 2 Eydür ben oddan nûrdan ol bir avuç toprakdan Bilmedi kim Âdem'ün için gevher eyledi 3 Zâhir gördi Âdem'ün bâtınına bakmadı Bilmedi kim Âdem'i halka server eyledi 4 Kırk yıl kalıbı yatdı adı 'âlemi tutdı Gör şeytânı bugzından ne fitneler eyledi 5 Âdem toprak yatmışdı at âlemi dutmışdı Fikrine bak îblîs'ün ya'ni hüner eyledi 6 Ol yüriyen atları sürdi Âdem üstine Âdem'e mekr irgürüp ya'ni zafer eyledi 290 Yûnus Emre Dîvânı 7 Âdem'ün göbeğinden Çalap yaratdı anı Vaff diyüp tun geldi anlar güzer eyledi 8 Çün gitdi Âdem 'ahdi yetdi Mûsâ'nın vakti İblîs'e işbu işler yavlak eser eyledi 9 Mûsâ gönüldi Tûr'a Hak'la münâcât kıla Gördi kim bir su akar Mûsâ nazar eyledi 10 Mûsâ ey dür göreyin bu su ne yirden gelür Ger böyle akarısa zîr ü zeber eyledi 1 1 İlerü vardı Mûsâ la'în oturmış ağlar Gözinün yaşıyımış ol su bınar eyledi 12 Mûsâ sordı la'îne agladugun nedendür N'ideyim ağlamadın dir işüm zâr eyledi 13 Mukarrrebdüm Mûsâ ben ol Hakk'un dergâhında Götürdi urdı yire işümi şer eyledi 14 Sen bilmez misin Mûsâ ben neden ayrıldugum Şunlar ögüme düşdi beni humâr eyledi 15 Vargıl digil yâ Mûsâ rahmet eylesün bana Tevbe kılup işine hoş istigfâr eyledi 16 Mûsâ irdi hâcete Hakk'ıla münâcâta Unutdı emâneti söz muhtasâr eyledi 17 Hak Mûsâ'ya eyitdi unutdun emâneti Ol nidâya cânını Mûsâ nisâr eyledi 1 8 Vargıl digil yâ Mûsâ rahmet ideyim ana Secde itsün Âdem'e çün istigfâr eyledi 19 Mûsâ geldi la'îne didi Hakk'un buyrugın Secdeyi işidicek döndi inkâr eyledi Dr. Mustafa Tatcı 291 20 Ben andan umarıdum derdüme dermân kıla Dahi arturdı derdüm ya'ni tîmâr eyledi 21 Ben eger tapsam ana ol vaktin taparıdum Şimdi hod toprak olup zîr ü zeber eyledi 22 Âdem İblis kim ola işi işleden Çalap Ayı güni yaradup leyi ü nehâr eyledi 23 Ma'nî nedür îblîsden câhillik kamu bizden Ne duydun iş bu sözden sırrı esrâr eyledi 24 Çalap eydür şol kula 'inâyet benden ola Ne şeytân azdurısar ne kimse kâr eyledi 25 Altı bin yidi yüzi yıldan geçen Âdem'i Dile getürdi Yûnus söz muhtasâr eyledi F. 186a, T. 77b, K. 83a, YE. 94a, M. 15, Ç. 78b, A. 31. 357 1 'Âşık mıdur ol ma'şûk içün virmeye cânı 'Âkil midür ol dünyeyile isteye anı 2 Âdem midür 'ömrini kullıkda geçürmez 'Ârif midür ol anlamaya sûd u ziyânı 3 'Âlim midür ol 'ilmine lâyık 'ameli yok Câhil midür ol 'ışka sata iki cihânı 4 'Âbid midür ol işlemedi tâ' at u ihlâs Fâsık dimenüz kendözini suçlu bileni 5 Esrik midür ol kadehi nûş itmedi dostdan İyü dimenüz gafletile nefse uyanı 292 Yûnus Emre Dîvânı 6 Gönül midür ol hikmeti kılmadı tefekkür Yâ göz midür ol yaş yirine dökmeye kanı 7 Miskin Yûnus'un ser-mâyesi yokdur îlâhî İllâ sevicidür seni 'ışkıyile seveni NO. 183a. 358 1 Biz bizi bilmezidük bizi kendüden eyledi Âşkâre kıldı bizi kendüy pinhân eyledi 2 Biz bile pinhânidük gayr-ı sen ü ben idük Mutlak bî-gümânidük hem bî-gümân eyledi 3 Toprağı kadarladı sûreti hat bağladı Durgurdı dört âleti adın inşân eyledi 4 Çün yaratdı Âdem'i bileyidük biz kamu Bu kamu hâs u 'âmı bir ma'denden eyledi 5 Asl-ı ma'dendeyidük kaygusuz ganîyidük Ol bî-nişân cihânda şöyle revân eyledi 6 Görgil Çalap fazlını yıkmaz 'âsî gönlüni Bin bin kerem lutfıla ol tercemân eyledi 7 Kamu bir yire gider kimse niçesi yiter İki birdür bir biter gör bir neden eyledi 8 Çün nefs oldı havâle dagılduk değme yola Tatlu oldı nevâle ol sen ü ben eyledi 9 Ne sen ü ben ne fülân ne dutarısa yalan Dünyâ çirkine kalan işün gümân eyledi Dr. Mustafa Tatcı 293 10 Âdem'den buna değin ne eli var ne yeğin Geymegile yimegi bir dâneden eyledi 1 1 Elest'de bileyidük göz açduk "Beli" didük Yûnus'ıla gayrını kamu birden eyledi F. 189a, T. 79a, K. 128b, YE. 93a, NO. 185a, RY. 47b, Rt. 33. 359 Müstef ilün Müstef ilün Müsef ilün Müstef ilün 1 Bencileyin gören kişi ben sevdügümün yüzini Delü ola taga düşe yavu kıla kendözini 2 Kim şükrâne yitüriser bir kez seni görmeklige Hâşâ anı gören kişi niçe ırısar gözini 3 Dilile kim eydibile anun cemâli tertibin Cân tutağı gerek dada anun kılıncı tuzını 4 Kişi neyi severise dilinde sözi ol olur Gensüz söyleyesüm gelür gönlüm alanun sözini 5 Böyle şîrîn kılıncıla her kancanı bakarısam Yitmiş iki milletine geçüriserdi sözini 6 Hîç kimsene geniyile dostına 'âşık olmadı Mahabbet burcında korniş 'âşıklarun yılduzını 7 Dertsüzlere benüm sözüm benzer kaya yankusına Hâldaş bilür hâldaşınun gönlindeki şol râzını 8 Her kim severise seni ebed diri kalur cânı Her dem senün 'ışkunla geçürür dün ü gündüzini 294 Yûnus Emre Dîvânı 9 Zühre eger göreyidi Yûnus göziyle gördügin Çengini elden bıragup unıdayıdı sâzını F. 188a, T. 78b, YE. 101a, RY. 23a, K. 189a, A. 31. 360 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Dostdan haber soran kişi güzâf degül dostun işi Bellü bilün mahrûm durur bu dünyâda dostsuz kişi 2 Kimdür ki dost yüzin göre dost dost diyü cânın vire Şolok dem ol dosta ire unıda cümle teşvişi 3 Dost işi 'aceb iş durur cân denizin tutuşdurur Cânsuzlara bir düş durur ger yorasın sen bu düşi 4 'Işk şevkından 'âlem toldı bu 'âşıklar andan geldi 'Işksuz biten çiçek soldı 'ışkıladur dirlik hoşı 5 Ben niçe diyeyin anı kabûl itmez yüz bin cânı Ana lâyık dirlik kanı yokdur ana lâyık işi 6 Kim bahâ bulısar ana ol kıgurur andın yana Devlet irdi andan bana hâcet degül hümâ kuşı 7 Cân ne durur dost önünde fetvâ budur kamu dilde Gel göresin bu meydânda topdur dostı seven başı 8 Dostı seven 'âşıklara 'ışkı turakdur cânlara 'Işkdur yire göğe direk ayrugı hep söz öküşi 9 Yûnus imdi sen ben iken 'âşıklara ne sen ü ben Yokluk durur anı sevmek koyun ayruksı bakışı F. 190a, T. 79b, B. 7b, NO. 192b, YE. 89b, RY. 52b, K. 162b, Rt. 30, A. 29, M. 52. Dr. Mustafa Tatcı 295 361 1 Girü durur yoklukdan kamularun baylıgı Bunca varlık var iken gitmez gönül tarlıgı 2 Batmış dünyâ mâlına bakmaz ölüm hâline İrmiş Kârûn mâlına zihî iş düşvârlıgı 3 Bu dünyâ kime kaldı kimi ber-hûrdâr kıldı Süleymân'a kalmadı anun ber-hûrdârlıgı 4 Süleymân zenbîl ördi kendü emeğin yirdi Anunıla buldılar bunlar peygamberliği 5 Gel imdi miskin Yûnus varun Hakka hare eyle Gördün elünde kalmaz bu dünyânun varlığı F. 191b, YE. 92b, K. 109b, RY. 34b, M. 27. 362 1 Ol Çalab'umun 'ışkı bagrumı baş eyledi Aldı benüm gönlümi sırrumı fâş eyledi 2 Hergiz gitmez gözümden hiç eksilmez dilümden Çalap kendü nûrını gözüme tuş eyledi 3 Cân gözi anı gördi dil andan haber virdi Cân içinde oturdı gönlümi 'Arş eyledi 4 Bir kadeh sundı câna cân içdi kana kana Tolu geldi peymâne cânum serhoş eyledi 5 Esrük oldı cânumuz dür döker lisânumuz Ol Çalab'umun 'ışkı beni derviş eyledi 6 Cânda yanar çerâgı gönüllerde turagı Gönül dahi cân dahi 'ışkıla cûş eyledi 296 Yûnus Emre Dîvânı 7 Ben kaçan dervîş olam ya Hakk'a kulam diyem Yüz bin benüm gibiyi 'ışk hırka-pûş eyledi 8 Yûnus imdi avınur dostı görüp sevinür Erenler mahfilinde 'ışkı cünbiş eyledi F. 190b, T. 80a, RY. 48a, K. 129b, NO. 190b, Rt. 30, M. 35. 363 1 Ol dost benden yana hiç bilmezin niçe bakdı İş bu vücûd şehrine bir hoş nazar bırakdı 2 Gözüm anun yüzinden niçe gideribilem Bin dürlü kılıncıla gönlümi şöyle kapdı 3 Kimden öğüt istersem sabır gösterür bana Sabrumun perdesini mahabbet odı yakdı 4 Sabrıla benüm işüm niçe varısar başa Şol dostumun nüvahtı cânuma cân bırakdı 5 Sevdükli sevdügile bile kopısar yarın Benüm işüm yarına koymaz bugün soyakdı 6 Yûnus sever dostını cânından anuniçün Kişi neyi severse cânın ana uyakdı F. 192a, T. 81a, RY. 37a, K. 113b, NO. 182b, YE. 93a, M. 29, A. 31. 364 1 Banladı ol mü'ezzin turdı kâmet eyledi Hazret'e tutdı yüzin döndi niyyet eyledi 2 Hazret'e baglu elüm Fâtiha okur dilüm Belini büküp Hakk'a hoş rükû' ât eyledi Dr. Mustafa Tatcı 297 3 Şu benüm hâcet-gâhum Tûr tagı oldı meğer Mûsî'leyin bu gönlüm hoş münâcât eyledi 4 Bir sûret gördi gözüm secdeye vardı yüzüm Yıkıldı tertîblerüm zühdümi mât eyledi 5 Ne du'â kılam ne selâm ne zikr ü teşbih kılam Bu biş vakt namâzumı 'ışkun gâret eyledi 6 Gör Yûnus'ı n'eyledi hoş haberler söyledi 'Âşıkıdı ma'şûka dâd u sited eyledi F. 194b, T. 82b. 365 1 Tecellîyâtun nûrına döymez vücûdum tagları Cismüm gemisinün zîrâ muhkem degüldür bağları 2 Katreden deryâlar düzen cân kuşı pâ-bendin üzen Yüz bin deryâları yüzen gel sürelüm bu çağları 3 Dildâr içün dil şehrini pâk eyle arıt gayrıdan Zîrâ ki sultân tahtıdur bunda komazlar zâgları 4 Düşdükçe öge Hubbü'l- Vatan zerrece kalmaz me'men Gözden sızup olur seven her dem yüregüm yağları 5 'Âkil eli irmez ile irse dahi gelmez dile Dertli hâlin dertli bile sayru ne bilsün sağları 6 Ma'şûklıgun hil'atini her kime giydürdün ise Gelmez gözine zerrece Firdevs-i a'lâ bâgları 7 Yûnus hüsnün kitâbını bir hoş temâşâ eylemiş Anda sala 'âşıklara dag üstine kor dağları 298 Yûnus Emre Dîvânı B. 15a, A. 26. 366 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Toldur kadeh sungıl bize 'ışk şarâbından iy sâkî Ol badyadan gerek bize andan içe şeyh ü fakî 2 Sohbetümüz ilâhîdür sözümüz kevser âbıdur Şâhumuz şâhlar şâhıdur çalgumuzdur dost fırâkı 3 Kim ki bir dem sohbet ola müftî müderris mât ola Bir îlâhî devlet ola andan içen oldı bâkî 4 Hırka vü takye yol virmez ferecile 'âlim olmaz Dîn diyânet olmayıcak n'eylersün bunca varakı 5 Okıdun yidi mushafı tâ 'at gösterürsün sâfî Çünki 'amel eylemedün gerekse var yüz bin okı 6 Bin kez hacca vardunısa bin kez gazâ kıldunısa Bir kez gönül sıdunısa gerekse yüz yıl yol dokı 7 Gönül mi yig Ka'be mi yig eyit bana 'aklı iren Gönül yigdür zîrâ ki Hak gönülde tutar turakı 8 Konşıyıla gönülleri ısmarladı Hak Resûl'e Mi'râc gicesi dostıla bu keleci oldı dakı 9 Yûnus senün işün budur dutgıl ulular eteğin Dilerisen pâk olasın gönüllerde olgıl bâkî F. 192b, T. 81a, YE. 90a, RY. 42b, NO. 193b, K. 121a, Rt. 33, M. 31. Dr. Mustafa Tatcı 299 367 1 Biz uludan işitdük evvel er yaratıldı Pâdişâhun birliğin evvel kadîm er bildi 2 Bunca yıl bunca zamân biz işitdük bî-gümân Çalap kendü sun'ından ere Tanrılık kıldı 3 Eydürler bir kuşıdı hikmeti öküşidi İki cihân 'ârifı ol kuşdan 'ibret aldı 4 Ol kuşun her bir yöni yüz bin yigirmi dört bin Evvel ol kuş uçuban rahmet göline taldı 5 Çün gölden girü döndi budak üzere kondı Silkindi her bir yönden bir tamla su döküldi 6 Ol suyun her birisin bir cân yaratdı güzin Ol cânun her birisi bunda peygamber oldı 7 Evvelki bünyâd oldı altı kez dünyâ toldı Yidincisi buyıdı bu Âdem yaratıldı 8 Âdem toprakdanıdı ' Azâzîl oddanıdı İşitdük 'Azâzîl'i Âdem'e bakdı güldi 9 Secde geldi Âdem'e eydür inün kademe Cümle fırişte indi 'Azâzîl dura kaldı 10 Eydür ben oddan olam yüz bin yıl tâ 'at kılam Tapu buyuracağın tâ'atın 'arza kıldı 11 Ol halkun varlığından pâdişâh birliğinden Şol bir söz sebebinden sürildi la'net oldı 12 Her kim kendüyi gördi üstâdı İblîs oldı Kişi ne buldıyısa miskînligile buldı 300 Yûnus Emre Dîvânı 13 Eksikligüm Hak bilür 'ışkı bana ol virür Kılgıl Yûnus'a tîmâr 'ışk beni benden aldı K. 150b, YE. 100b, RY. 64b, Rt. 14b, M. 46. 368 1 Sana 'ibret geregise gel göresin bu sinleri Ger taşısan eriyesin bakup göricek bunları 2 Şunlar ki çokdur mâlları gör niçe oldı hâlleri Sonucı bir gönlek geymiş anun da yokdur yenleri 3 Kanı mülke benüm diyen köşk ü sarây beğenmeyen Şimdi bir evde yaturlar taşlar olmış üstünleri 4 Bunlar eve girmeyeler zühd ü tâ 'at kılmayalar Bu beyliği bulmayalar zîrâ geçdi devrânları 5 Kanı ol şîrîn sözlüler kanı ol güneş yüzlüler Şöyle gâib olmış bular hîç belürmez nişânları 6 Bunlar bir vakt begler idi kapucılar korlar idi Gel şimdi gör bilmeyesin beg kangıdur ya kulları 7 Ne kapu vardur giresi ne yimek vardur yiyesi Ne ışık vardur göresi dün olmışdur gündüzleri 8 Bir gün senün dahi Yûnus benven didüklerün kala Seni dahi böyle kıla nitekim kıldı bunları F. 193b, T. 81b, YE. 97b. 369 1 Ol geçidün korkusı uş beni yoldan kodı Geçemez değme kişi köprüsin kıldan kodı Dr. Mustafa Tatcı 301 2 Yirde gökde ol dostun hikmetleri bî-pâyân Hikmetine talaldan uş beni kâlden kodı 3 İndi öküzi ol la'în âl ile azdurmaga Sinek ile Hak Çalap öküzi elden kodı 4 Öküz taşun üstinde taşı balık götürür Balık suyun içinde binâsın yilden kodı 5 Cehennem key karanu Cehennem tahte's-serâ Kula ayruk su'âl yok kulı su'âlden kodı 6 Dosta 'âşık olanun güci sözine yiter Güci sözine yiten sözini dilden kodı 7 Dostun eteğin dutan dostıla bâzâr ider Bâzâr iden dostıla bâzârın elden kodı 8 îşitdün Meryemoglı dostına varur iken Gör âhir yarım iğne 'îsâ'yı yoldan kodı 9 Yûnus eydür dimegil dostı girçek severin Dostı girçek sevenler benliğin elden kodı F. 194a, T. 82a, K. 191a, NO. 186a, RY. 59b, YE. 92b, M. 68, A. 25. 370 1 Ben bende seyr ideriken 'aceb sırra irdüm ahi Bir siz dahi siz de görün dostı bende gördüm ahî 2 Bende bakdum bende gördüm benümile ben olanı Sûretüme cân olanı kimdügini bildüm ahî 3 Ben istedüm buldum anı ol ben isem yâ ben kanı Seçemedüm andan beni bir kezden ol oldum ahî 302 Yûnus Emre Dîvânı 4 Sûret toprakdur diyeni gönlüm kabûl itmez anı Bu topragun cevherini Hazret'e irgürdüm ahî 5 Münkir kişi tuymaz anı dertlülerün sizer cânı Ben dost bâgı bülbüliyem ol bâgçeden geldüm ahî 6 Ma'şûk bizümledür bile ayru degül kıldan kıla Uzak sefer bizden kala dostı yakın buldum ahî 7 Değme bir yol kandan bana tagılmayam değme yana Kutlu oldı bu seferüm hoş menzile irdüm ahî 8 Mansûr'ıdum ben ol zamân uş yine geldüm bunda ben Yak külümi savur yile ben Ene'l-Hak didüm ahî 9 Ne oda yanam dagılam ne dâra çıkam bogılam îşüm bitince yüriyem teferrüce geldüm ahî 10 Mun'im oldum yoksul iken benüm oldı kevn ü mekân Şarka vü garba ser-te-ser yire göğe toldum ahî 1 1 Nitekim ben beni bildüm diledügüm Hakkı buldum Korkum anı buluncadı korkıdan kurtuldum ahî 12 Yûnus kim öldürür seni viren alur gine cânı Bu cânlara hükm ideni kim idügin bildüm ahî F. 195a, T. 82b, HB. 10b, K. 146b, YE. 98a, RY. 3b. 371 1 Evvel dahi varidi cânumda bu 'ışk odı Eşkere itmez idüm bilürdüm ki dost kodı 2 Dört kitâbı şerh iden bulmadı 'ışka çâre Ne begler ne sultânlar ne müderris ne kâdî Dr. Mustafa Tatcı 303 3 Yir gök kâ'im ırılmaz y iller esüp deprenmez Her nesne muhkem olur 'ışk olıcak bünyâdı 4 'Işk anadan doğmadı kimseye kul olmadı Hükmile esir kılur cümle bilişi yadı 5 Günde bin kez yanaram râzîyam ben şol oda Zîrâ şekkerden şîrîn bana 'ışkunun odı 6 'Işka Mecnûn olanlar assı-ziyândan fârig Korkmaz ıssı sovukdan pes ne biliser odı 7 Ezelden benüm fîkrüm Ene'l Hak'ıdı zikrüm Henüz dahi togmadın ol Mansûr-ı Bagdâdî 8 'Işk odı cûş eyledi cânumı hoş eyledi Kimse söyündüremez cânumda yanan odı 9 'Işk çengine düşenün melâmet olur işi Anun içün bed-nâmdur miskin Yûnus'un adı F. 196b, T. 83b, K. 90a, NO. 182a, RY. 72b, YE. 95b, Rt. 28, M. 18, Ç. 75a. 372 1 İki cihânı umdur sana gönül viren kişi Yalan söyler 'âşık degül gözin senden ıran kişi 2 Bu fenânun terkin ura ol bekânun kaydın göre Zihî devletlü cân anun yüz ağıla varan kişi 3 Kendüligin terkin ura senün yolunda cân vire Sonsuz uçmağa gire sen sultâna iren kişi 4 Her ki bu dünyâdan geçer 'ışk kadehin tolu içer 'Işka cânun saçu saçar dost gülini diren kişi 304 Yûnus Emre Dîvânı 5 Cân ne imiş dost yolına 'âşık anı terkitmeye Bu cânıla bin cân alur cânın Hak'a viren kişi 6 C ânını şükrâne vire yüzin ayaklara süre Erenler gönline gire Hak' dan haber soran kişi 7 'Akıl gide hayrân ola dünyede ser-gerdân ola Küfri anun îmân ola 'ışka gönül viren kişi 8 Terk ide fâsid işleri iş idine dervişleri Akıda gözden yaşları dost haberin duyan kişi 9 Gözlerini giryân ider ciğerini biryân ider Gönülleri hayrân ider 'ışk eseri olan kişi 10 Çün dünye bilürsin fenâ ne yatarsın döne döne Uyhu m'uyur kana kana dost yolını soran kişi 1 1 Şol kim sorar dost kandadur kanda dirisen andadur Ma'şûkıla seyrândadur girçek 'âşık olan kişi 12 Miskin Yûnus sabr eylegil bu dünyânun zahmetine Dürlü cefâya katlanur sen sultâna iren kişi HB. 17a, K. 193b, YE. 101b, RY. 33b, 61a, M. 70, A. 29. 373 1 İşidün iy yârânlar Eve dervişler geldi Cân şükrâne virelüm Eve dervişler geldi 2 Her kim gördi yüzini îndürür kendözini îlm-i bâtından öter Eve dervişler geldi Dr. Mustafa Tatcı 305 3 Dervîşler uçar kuşlar Deniz kenârın kışlar Zihî devletlü başlar Eve dervîşler geldi 4 Dervîşler yüzi sulu Görenler olur delü Bâtını ' Arş'dan ulu Eve dervîşler geldi 5 Seydî Balum ilinden Şeker tamar dilinden Dost bâgçesi yolından Eve dervîşler geldi 6 Yûnus kulun ögürsüz Kimsesi yok yalunuz Fidî olsun cânumuz Eve dervîşler geldi F. 197a. 374 Müstef ilün Müsef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Dînün îmânun varışa hor görmegil dervişleri Cümle 'âlem müştâk durur görmeklige dervişleri 2 Ay u güneş müştâk durur dervişlerim sohbetine Firişteler tesbîh okur zikir ider dervişleri 3 Tersâlar tapuya gelür hükm ısları zebûn olur Taglar taşlar secde kılur göricegez dervişleri 4 Ol Fahr-i 'âlem Mustafâ ol ma'den-i sıdk u safâ İsterisen andan vefâ incitmegil dervişleri 306 Yûnus Emre Dîvânı 5 İncidesin âh ideler 'ömrin gülin kundalar Gözsüz olasın yideler tâ bilesin dervişleri 6 Derviş okı ırak atar hey dimedin câna batar Gâfıl olma yiter tutar hor görmegil dervişleri 7 Yir gök eydür hırka haki himmetleri olsun bâkî Çün pâdişâh oldı sâkî esridiser dervişleri 8 Gökden inen dört kitâbı günde bin kez okurısan Va'llâh dîdâr görmeyesin sevmezisen dervişleri 9 Devletlüler sever bizi her dem sorar hâlümüzi Kördür münkirlerim gözi görmeyiser dervişleri 10 Yûnus eydür bu 'ışk geldi ölmiş cânum diri kıldı Sen ben dimek dilden kaldı göricegez dervişleri F. 197b, T. 84a, B. 47b, K. 152b, YE. 98b, RY. 7a, A. 32. 375 1 Menzili ırak bu yolun bu yola kim varası Müşkili çok bu hâlün bunı kim başarası 2 Bu yola yarak gerek eksük gerek çok gerek Key demür yürek gerek bu sarp yola giresi 3 îmân aldaguçları bilün çokdur bu yolda Nefsine uyanlarun gitmez yüzi karası 4 Yitmiş bin riyâ çeri vardur bu yolda bilün Nefs öldürmiş er gerek ol çeriyi kirası 5 Togrulık mancınığı istigfâr taşıyıla Togru vardı atıldı yıkıldı nefs kal 'ası Dr. Mustafa Tatcı 307 6 Kimde kim togrulık var bilgil kim öldürür 'âr İki cihâna yarar girçek er ser-mâyesi 7 İnce Sırât köprüsi genez imiş bu yolda Dosta giden kişinün togrulıkdur çâresi 8 Yûnus imdi saladur gel gidelüm yoklıga Göz eger lâyıkısa Hak dîdârın göresi F. 198b, T. 84b, NO. 191a, YE. 99a, RY. 9b, Rt. 32, A. 28. 376 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 'Işkun odı düşdi câna eritdi yürek yağını Kesdi hevâsetün kökin oda yandurdı bâgını 2 Kazdı kahır kazmasıla cânda cefâ ocağını Çaldı nefsümün boynına himmet eri bıçağını 3 Rahmet suyıyıla yudı gönlüm evin ap-arıca Hıdmet kapusundan ana sundı şükür ayağını 4 Her kim bizi yererise Hak dileğin virsün ana Urmaklıga kasd idenün düşem öpem ayağını 5 Kim bize taş atarısa güller nisâr olsun ana Çırâguma kasd idenün Hak yandursun çırâgını 6 Miskin gönlün 'ışk elinden iki büküldi vücûdı Tevbe kapusından sundum ana îmân tayagını 7 Gel imdi iy miskin Yûnus hevâseti elden bırak Çalab'um rûzı eyle bize kanâ'at bıçağını F. 199b, T. 85b. 308 Yûnus Emre Dîvânı 377 1 Gerçek 'âşık olanlarım hemen dostı sever cânı Umdur kibr ü kînini ma'şûka terk ider cânı 2 Gerçek 'âşık öğüt bilmez zire öğüt assı kılmaz Karâr itmez öğüt ile bulmak ister ol Sübhân'ı 3 Gerçek 'âşık olanlarun yüzinde nişânı olur Dün ü güni turmaz akar gözleri yaşınun kanı 4 Bu cümle 'âlem sevdügi bu dîn ile bu îmândur Va'llâhi ışksuz gerekmez şol dîn ile şol îmânı 5 Bir ucına varurısa ayru degül 'âşık cânı Sorun cümle 'âşıklara kıldan kıla bilür anı 6 Evvel-âhir Hayyü'l-Kayyûm 'âşıklara ma'şûkıdı 'Aklun varışa hisâb it geçiser bu 'ışk devrânı 7 Her kim 'âşıkam diyüben hasret geçürür varışa Gözi hicâblıdur anun görinmedi 'ışk nihânı 8 Yûnus yüzün kaldurmagıl 'âşıklarun ayağından Fidî eyle yüz bir cânı anda bulasın sultânı NO. 183a 378 1 Erenler bir denizdür 'âşık gerek talaşı Bahrî gerek denizden girüp gevher alası 2 Gine biz bahrî olduk denizden gevher alduk Sarrâf gerek gevherim kıymetini bilesi 3 Yüri var epsem ol a ne simsârlık satarsın 'Alî gibi er gerek iş bu sırra eresi Dr. Mustafa Tatcı 309 4 Muhammed Hakk'ı bildi Hakk'ı kendüde gördi Cümle yirde Hak hâzır göz gerekdür göresi 5 Dile rızkını Hak' dan nahnu kesemnâ pinhân Nefsin bilmiş er gerek göz hicâbın şilesi 6 Didüm iş bu nefesi 'âşıklar hükmiyile Bâhıllıksuz er gerek bir karâra durası 7 'Âlimler kitâb düzer karayı aka yazar Gönüllerde yazılur bu kitâbun sûresi 8 Yüri hey sûfî zerrâk ne sâlûslık satarsın Hak'dan artuk kim ola kula dilek viresi 9 Hak durağı gönülde âyâtı var Kur'ân'da 'Arş'dan yukarı cânda 'ışk burcınun kulesi 10 Şöyle delü olmışam bilmezin dünden güni Yüregümde işledi 'ışk okınun yaresi 1 1 Gel imdi miskin Yûnus tut erenler eteğin Cümlesi miskînlikde yoklugımış çâresi F. 200b, T. 86a. 379 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Pâdişâhlar pâdişâhı ol Ganî Emrile viribidi bize cânı 2 Od u su vü toprağı yili bile Anunıla bünyâd eyledi teni 310 Yûnus Emre Dîvânı 3 Yaratdı yitmiş iki dürlü dili Arada üstün kodı müsülmânı 4 Biz müsülmân Muhammed ümmetine Hil'ât virdün bize dîn ü îmânı 5 Cân nûrdandur nûra karışırısan 'Ayb eyleme sûret olursa fânî 6 Zekeriyyâ ağaca sığınmağın Bıçguyıla iki dildürdün anı 7 Eyyûb'un kurda yidürdün tenini Sabrıla buldı o dahi dermânı 8 Ya'kûb'ı agladup aldun gözlerin Yûsuf ı Mısr'un sen itdün sultânı 9 Kamuya söz söyledür 'ibret içün Yûnus'ı da söyledür ol Sübhân'ı F. 203a. 380 1 Niçe bir besleyesin bu kaddile kâmeti Düşdün dünye zevkına unutdun kıyâmeti 2 Toprakdan yaratıldun yine toprakdur yirün Toprak olan kişiler n'ider bu 'alâmeti 3 Uslu degül delüdür yüce sarâylar yapan 'Akıbet vîrân olur cümlenün 'imâreti 4 Düriş kazan yi-yidür bir gönül ele getür Yüz Ka'be'den yigrekdür bir gönül ziyâreti Dr. Mustafa Tatcı 311 5 Kerâmetüm var diyen halka sâlûslık satan Nefsin müsülmân itsün varışa kerâmeti 6 Nefsin müsülmân iden Hak yola togru giden Yarın ana olısar Muhammed şefâ'ati 7 Yüz bin peygamber gele hiç şefâ'at olmaya Vay eger olmazısa Allah'ım 'inâyeti 8 Yûnus imdi sen dahi girçeklerden olıgör Girçek erenler imiş cümlenün ziyâreti F. 199a, T. 85a, YE. 97a, RY. 56b, NO. 186a, K. 186b, A. 32, Ç. 73a, M. 65, Câmiün-Nezâir 784. 381 1 'Işkun aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanaram düni güni Bana seni gerek seni 2 Ne varlığa sevinürem Ne yokluğa yirinürem 'Işkunıla avınuram Bana seni gerek seni 3 'Işkun 'âşıklar öldürür 'Işk denizine taldurur Tecellîyile toldurur Bana seni gerek seni 4 'Işkun zenc irini üzem Delü olam taga düşem Sensin dün ü gün endîşem Bana seni gerek seni 312 Yûnus Emre Dîvânı 5 Eger beni öldüreler Külüm göğe savuralar Topragum anda çagura Bana seni gerek seni 6 Sûfîlere sohbet gerek Ahîlere âhret gerek Mecnûnlara Leylâ gerek Bana seni gerek seni 7 Ne Tamu' da yir eyledüm Ne Uçmak' da köşk bagladum Senün içün çok agladum Bana seni gerek seni 8 Cennet Cennet didükleri Bir ev ile bir kaç Hûrî İsteyene virgil anı Bana seni gerek seni 9 Yûsuf eger hayâlüni Düşde göreydi bir gice Terk ideyidi mülklerin Bana seni gerek seni 10 Yûnus çagururlar adum Gün geçdükçe artar odum İki cihânda maksûdum Bana seni gerek seni F. 201b, T. 86b, NO. 186a, HB. 13a, YE. 90a, Ç. 82a, A. 28. 382 1 Dilsüzler haberini kulaksız dinleyesi Dilsüz kulaksuz sözin cân gerek anlayası Dr. Mustafa Tatcı 3 1 3 2 Dinlemedin anladuk anlamadın dinledük Girçek erün bu yolda yoklukdur ser-mâyesi 3 Biz sevdük 'âşık olduk sevildük ma'şûk olduk Her dem yini dirlikde sizden kim usanası 4 Yitmiş iki dil seçdi aramuza söz düşdi Ol bakışı biz bakduk yirmedik 'âm u hâsı 5 îy Yûnus imdi velî yirde gökde toptolı Her bir taşun altında bir îmrânoglı Mûsî F. 202a, T. 87a, YE. 91b, K. 62a, NO. 181a, Rt. 27, A. 26. 383 1 Nasihat kandilinden bir işâret göründi Tenüm içinde cânum andan yana süründi 2 Nefsümün ej dehâsı döndi bana haml'itdi Kanâ'at hay dimezse hakîkatdür yir indi 3 Kanâ'ati yar idin uyma nefs dileğine İresin hakikate yirün buldun tur indi 4 Kanâ'at didügini eger sen tutmazısan Nefsüne uyarısan ser-gerdân ol var indi 5 Yûnus Hak tecellîsin şâ'ir dilinden söyler Cânda gevher varışa Hak' dan yana yürindi F. 202b, T. 87a, K. 82a, NO. 182a, YE. 94a, M. 14, Ç. 76b. 384 Müstef ilün Müstef ilün 1 'Ömrüm beni sen aldadun Ah n'ideyin 'ömrüm seni 314 Yûnus Emre Dîvânı Beni deprenimez kodun Ah n'ideyin 'ömrüm seni 2 Benüm varum hep sen idün Cânum içinde cân idün Hem sen bana sultân idün Ah n'ideyin 'ömrüm seni 3 Gönlüm sana egleridüm Gül diyüben yıylarıdum Garîbseyüp aglarıdum Ah n'ideyin 'ömrüm seni 4 Giderimiş bunda gelen Dünyâ işi cümle yalan Ağlar 'ömrin yavı kılan Ah n'ideyin 'ömrüm seni 5 Hayrum şerüm yazılısar 'ömrüm ipi üzüliser Gidüp sûret bozulısar Ah n'ideyin 'ömrüm seni 6 Bârî koyuban kaçmasan Göçgünci gibi göçmesen Ölüm şarâbın içmesen Ah n'ideyin 'ömrüm seni 7 Birgün ola sensüz kalam Kurda kuşa öğün olam Çürüyüben toprak olam Ah n'ideyin 'ömrüm seni 8 Miskin Yûnus bilmez misin Yoksa nazar kılmaz mısın Ölenleri anmaz mısın Ah n'ideyin 'ömrüm seni Dr. Mustafa Tatcı 315 F. 204b, T. 88b. 385 1 Bu ne gülecek yirdür aglasana key katı 'Azrâîl seni kovar katı cân 'alâmeti 2 Sanma kalasın bunda gensüz varasın anda Anca yatasın sinde görince kıyâmeti 3 Mâl u mülkden ayrılup sine varasın turup Münker ü Nekir gelüp su'âl idiser katı 4 İki ferişteh ine gele karşuna kona Günâhlarunı yaza sala boynuna biti 5 Günâhlarun tartalar andan Sırât'a ilteler Zebânîler dutalar figânlar ola katı 6 îsrâfil sûrın ura halâyık tun gele Baş açuk yalın ayak ıssılar ola katı 7 Ata oğuldan beze bakmaya ana kıza Şol gün geliser bize unutma 'arasâtı 8 Yûnus günâhun çokdur sen aglarısan hakdur Yarın sana gerekdür Muhammed şefâ'ati F. 204a, T. 88a, B. 16a, A. 30, RY. Mecmûa, 16a. 386 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Kime gönül virdümise benümile yâr olmadı Hâlüm bilüp derdüm sorup bana vefâdâr olmadı 2 Hak'dan meğer takdir idi gönül sana 'âşık idi Hiç kimsene bencileyin derde giriftâr olmadı 316 Yûnus Emre Dîvânı 3 'Işkdan degül şikâyetüm kendü tâli'ümden durur Kendü yolın aramayan câhildür ol er olmadı 4 'Işk bir ulu hil'at durur bir niçeye virdi Çalap Bir niçeler mahrum kalup 'ışkdan haberdâr olmadı 5 'Işk bir ulu nazar durur 'âşık cânı dîdâr durur 'Işkı olmayan gönüller vîrânedür şâr olmadı 6 İbrâhîm'e Nemrûd odın 'ışkdur gülistân eyleyen 'Işkdan çün irdi bir nazar gül-zâr oldı nâr olmadı 7 Yaradıldı yir ile gök Muhammed dostlıgına Levlâk ana delil durur ansuz yir ü gök olmadı 8 'Işkda kahırlar çok olur 'ışk erine gayret muhâl Yûnus 'âşık oldunısa 'âşıklarda 'âr olmadı F. 205b, T. 89a, K. 179b, RY. 70b, Rt. 31, A. 29. 387 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Müsülmânlar zamâne yatlu oldı Helâl yinmez harâm kıymetlü oldı 2 Okınan Kur'ân'a kulak tutulmaz Şeytânlar semirdi kuvvetlü oldı 3 Harâm ile hamîr tutdı cihânı Fesâd işler iden hürmetlü oldı 4 Kime kim Tanrı'dan haber virürsen Kakır başın salar hüccetlü oldı Dr. Mustafa Tatcı 317 5 Şakird üstâdıla 'arbede kılur Oğul atayıla 'izzetlü oldı 6 Fakirler miskînlikden çekdi elin Gönüller yıkuban heybetlü oldı 7 Peygamber yirine geçen hocalar Bu halkun başına zahmetlü oldı 8 Dutulmaz oldı Peygamber hadîsi Halâyık cümle Hak' dan utlu oldı 9 Yûnus gel 'âşıkısan tevbe eyle Nasûha tevbe ucı kutlu oldı F. 206a, T. 89a, Ç. 76a. 388 1 Geldi geçdi 'ömrüm benüm şol yil esüp geçmiş gibi Hele bana şöyle gele şol göz açup yummış gibi 2 İşbu söze Hak tanukdur bu cân gevdeye konukdur Bir gün ola çıka gide kafesden kuş uçmış gibi 3 Miskin Âdem oğlanını benzetmişler ekinciye Kimi biter kimi yiter yire tohum saçmış gibi 4 Bu dünyede bir nesneye yanar içüm göyner özüm Yigid iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi 5 Bir hastaya vardunısa bir içim su virdünise Yarın anda karşu gele Hak şarâbın içmiş gibi 6 Bir miskini gördünise bir eskice virdünise Yarın anda sana gele Hak şarâbın içmiş gibi 318 Yûnus Emre Dîvânı 7 Yûnus Emre bu dünyâda iki kişi kalur dirler Meğer Hızır-îlyâs ola Âb-ı Hayât içmiş gibi F. 207a. T. 89b. 389 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Eşkere kıldum bugün pinhânumı Cân virüben buldum ol cânânumı 2 Cân gönül hayrân kalupdur ma'şûka Ma'şûkıla sürerem devrânumı 3 Derd gerekdür derd gerekdür derd gerek Kim gerek derde virem dermânumı 4 Bî-mekânam anun içün dünyede Kimsene bilmez benüm mekânumı 5 Kânı buldum n'iderem ben ayrugı Yagmâya virdüm bugün dükkânumı 6 Top benem çevgânı aldum çalaram Kim ala bu topdan meydânumı 7 Yir benümdür gök benümdür 'Arş benüm Gör niçesi germişem sayvânumı 8 Yûnus oldıysa adum pes ne 'aceb Okuyalar defter ü dîvânumı F. 207b, Rt. 32. 390 1 İy yârenler eydimezem cânum neye taldugını Dilile vasf idemezem gönlümi kim aldugını Dr. Mustafa Tatcı 319 2 Gönlüm tolı sığmaz dile 'âşıkdur ol kim hâl bile 'Işk niçeyi virdi sile anlayamaz n'oldugını 3 'Işkdan haber bilenlerim 'ışk derdile talanlarım Küfri îmân olanlarım 'ayıblaman güldügini 4 Ağlamak gülmek 'âşıka dirilmek ölmek 'âşıka Kahırla lutfı bir bilür bilmez melûl oldugını 5 'Işk Yûnus'ı eyledi lâl Yûnus kanı 'ışka helâl Kon varın itsün pâyimâl görmesün ayruldugını YE. 101b, HB. 13a, Rt. 28. 391 1 Erenlerim gönlinde ol sultân dükkân açdı Niçe bizüm gibiler anda konuban göçdi 2 Cümle erenler uçdı taglar yazılar geçdi 'Işk kazanına düşdi kaynayubanın bişdi 3 Bu dünyenün meseli benzer murdâr gevdeye İtler murdâra üşdi Hak dostı kodı kaçdı 4 'Âşık mı diyem ana cân terkini urmadı 'Âşık ana diyeler melâmet dile düşdi 5 Yine esridi Yûnus Tapduk yüzin görelden Meğer anun gönünden bir cur'a şerbet içdi Rt. 27, Ç. 74a. 392 Müfte'îlün Mefâ'îlün Müfte'îlün Mefâ'îlün 320 Yûnus Emre Dîvânı 1 Bülbül-i haste gül yüzün gördi 'arasât eyledi îrdi 'âşık ma'şûkına şükür beşâret eyledi 2 Gaflet ile yaturıdum şâh nazar eyledi bana Didi ki uyhudan uyan geldi işâret eyledi 3 Hayli zamândı va'deye salmışıdı za'îfıni Gördi gönül şikestesin kapdı 'imâret eyledi 4 Ben garîbün hâtırını sormağa geldi şol sanem Düzdi gönül sınugını hâtır ziyâret eyledi 5 Gör bu dervişi Yûnus'ı tercemân-ı lisân okur Dir ki bu 'ışkıla beni Tanrı delâlet eyledi B. 52a, K. 182a, RY. 48a, M. 62. 393 1 îsteridüm Allah'ı buldumısa ne oldı Aglarıdum dün ü gün güldümise ne oldı 2 Erenler meydânında yuvalanur top idüm Pâdişâh çevgânında kaldumısa ne oldı 3 Erenler sohbetinde deste kızıl gül idüm Açıldum ele geldüm soldumısa ne oldı 4 'Âlimler müderrisler medresede buldılar Ben harâbât içinde buldumısa ne oldı 5 İşit Yûnus'ı işit uş yine delü olmış Erenler ma'nîsine taldumısa ne oldı YE. 63b, B. 54a. Dr. Mustafa Tatcı 321 394 1 Andan berü kim 'ışkun benümle yoldaş oldı Rahmân yolına beni göstermeğe baş oldı 2 Cânum üzere turdı Rahmân çerisin dirdi Şeytân ilini urdı key yagmâ tarâş oldı 3 'Işk nefs iline akdi ne buldıyısa yakdı Kibir kal 'asın yıkdı anda çok savaş oldı 4 Dost yüzin 'ıyân gördüm sır haberlerin sordum Didi gizlü bilmezsin uş söyledüm fâş oldı 5 Nefs ili oldı harâb kibr ayaklarda türâb Gitdi perde vü hicâb dost gözüme tuş oldı 6 'Işk oldı elüm benüm gösterdi togrı yolum Hakka şükür kim hâlüm bayağıdan hoş oldı 7 Anlar ki göz açdılar bu dünyeden geçdiler Bekâya ulaşdılar menzilleri 'Arş oldı 8 Bunlar bunda kaldılar dünyeye aldandılar Yalancılar oldılar hep bunlar kolmaş oldı 9 Ölenler hâlin bilmez göz açup ögin dirmez Miskin Yûnus Emre 'nün meğer bağrı baş oldı Rt. 31, A. 29. 395 1 'Işkıla isteridük yine bulduk ol cânı Gönlek idinmiş geyer sûretile bu teni 2 Girmiş sûretde gezer cümle işleri düzer Girü kendüye söyler gevherde bu kânı 322 Yûnus Emre Dîvânı 3 Bu dünye bir bâzârdur sûretler olmış dükkân Bu dükkâna girüben oldur satan bu kânı 4 Bir niçeler kayurur bunca mâlum kaldı dir Viren oldur alan ol sormaz nedür ziyânı 5 Yûnus imdi sen senden ayru degül hem cândan Sen sende bulmazısan kanda bulasın anı HB. 15a, NO. 191a, K. 147a, YE. 92a, 99b, RY. 4a, A. 25, Ç. 84a, M. 4. 396 1 İy dünyâya aldanan hayırla ihsân kanı Unutdun âhireti şefkatla îmân kanı 2 Kimde ki şefkat vardur rahmet dahi andadur Şimdi bir gönli açuk sünnî müsülmân kanı 3 İbrâhîm Halil geldi Ka'be'ye bünyâd urdı Oglına bıçak çaldı İsmâîl kurbân kanı 4 Şeddâd bir uçmak yapdı Nemrûd göğe ok atdı Kârûn'ı da yir yutdı Âdil Nuşirvân kanı 5 Kim ki istedi buldı kullugı tamâm oldı Key Mısr'a sultân oldı Yûsuf-ı Ken'ân kanı 6 Resûl Mi'râc'a ağdı gökden yire nûr yağdı Habîb'üm diyü ögdi ol Fahr-ı cihân kanı 7 Ebubekr ile 'Ömer yüzlerinden nûr tamar Sinesi tolu Kur'ân Osmân-ı Âffân kanı 8 Bineridi Düldül'e bilinde Zülfekâr'ı Erenler açdı dîni Tanrı Arslan'ı kanı Dr. Mustafa Tatcı 323 9 Çalap Tanrı'nun hâsı Hazret'e geçer nâzı Peygamber'ün 'âmusı Hamza pehlevân kanı 10 Cüneyd-i Bagdâdî vü Şiblî vü Ma'rûf-ı Kerhî Anlar vardı bu yolı şimdi ol erkân kanı 1 1 Bâyezîd-i Bestâmî yidi kat gök seyrânı Ol erenler sultânı gevher-i ma' den kanı 12 Geçdi bunlarun çağı dünyâ kahrun ocağı Ebül-Müslim Necefî sâhib-i kırân kanı 13 Bir gönül ele getür ferâgât ol geç otur Konya şehrinde yatur ol iki sultân kanı 14 Fakîh Ahmed Kutbü'd-dîn Sultân Seyyid Necmü'd-dîn Mevlânâ Celâlü'd-dîn ol Kutb-ı cihân kanı 15 Ol Seyyid Ahmed Kebîr müyesserdi ana nûr 'Iyâlleri cümle şîr ol hulkı merdân kanı 16 Yûnus Emrem aç gözün toprak eylegil yüzün Sana dahi diyeler ciğeri biryân kanı RY. 36a, K. 199a, M. 72. 397 1 Bakdugum yüzde gördüm O Tapdug'um nûrını Maksûdum bugün buldum ben n'iderem yarını 2 Yarınum bugün bana hoş bayram düğün bana Düşde gelür ün bana işidün ahbârını 3 Dostun haberiyile nefsün sana yâr eyle Yık dosta yarag eyle bu vücûdun şârını 324 Yûnus Emre Dîvânı 4 Vücûda gelmeyince kimse Hakk'ı bilmedi Bu vücûddan gösterdi dost bize dîdârını 5 Erün dîdârın gördüm gümân terkini urdum Dost bahçesine girdüm ögerem gül-zârını 6 Dostun yüzi gül bana 'âşıkam yol bul ana Kaykımazam dört yana çün buldum 'ışk erini 7 Elestü bi-Rabbiküm Hak' dan nidâ gelicek Mü'minler Belî diyüp itdiler ikrarını 8 Kâlu belî dinildi münkir-muhib bilindi O demden duta geldi câhiller inkârını 9 Yûnus'a küfr elinden şikâyete geldiler îy sultânum girçek er kes gider zünnârını RY. 60a, K. 192a, M. 68. 398 1 Helâl kıldı ma'şûka 'âşık kendü kanını Ma'şûk nakşından okur her 'âşık Kur'ân'ını 2 Yârdan ayru olınca asılup ölmek yigdür 'Âşık kendü bıragur boynına urganını 3 Gitmez 'âşık gözinden hergiz ma'şûk hayâli Nitekim Zelhâ virür Yûsuf un nişânını 4 Dirlik budur 'âşıka Ma'şûk yolında öle Sorarlarsa ey idem 'âşıkun burhânını 5 Belkîs'ıla Süleymân 'ışka düşdi bir zamân İsteyüp bulmadılar bu derdün dermânını Dr. Mustafa Tatcı 325 6 Gökdeki Hârût-Mârût 'ışk içün indi yire Zühre yüzin göricek unıtdı Rahmân'ını 7 Güzâf görmen siz 'ışkı kime ugradıyısa Sultânı iltür başdan yitürür hânmânını 8 Ferhâd bu 'ışk yolında başın külünge tutdı Hüsrev Şîrîn derdinden dosta virdi cânını 9 Leylî'yle Mecnûn işi 'aceb gelür bu halka Abdü'r-rezzâk terk itdi 'ışk içün îmânını 1 Zamân bî-vefâları cefâ kılur Yûnus'a Bir togru yâr bulıcak fıdî kılur cânını YE. 96b, RY. 5b, K. 149b, NO. 183a, Rt. 30, A. 30. 399 1 îy yârânlar iy kardaşlar görün beni n'itdüm ahî Ere irdüm eri buldum er eteğin tutdum ahî 2 Cânum bir gözsüz cânıdı içi tolu sen ben idi Tutdum miskinlik eteğin ben menzile yitdüm ahî 3 Korkar oldum bir Tanrı'dan bîzâr oldum yatlu hûdan İşbu işüm sagıncıla ben yoluma gitdüm ahî 4 Anladum kendü hâlümi gözledüm togru yolumı Tutdum ulular eteğin Hazret'e ben yitdüm ahî 5 Giderdüm gönlümden kîni kîn dutanun yokdur dîni îy yârânlar ben bu sözi uludan işitdüm ahî 6 'Âşıkısan miskin Yûnus Hazret'e dutgıl yüzüni Anlayana gevher durur söz sarrâfa satdum ahî YE. 102a, RY. 29b, K. 171b, NO. 190a, M. 57, Ç. 73b. 326 Yûnus Emre Dîvânı 400 1 Yine yüzini gördüm yine yüregüm yandı Dost senün 'ışkun odı yüregüme dayandı 2 Görklü yüzüni gören gönlini sana viren Bellü tapunda turan ne toydı ne usandı 3 Gevherdür senün özün güneşden arı yüzün Şekerden datlu sözün her kim gördi utandı 4 Şu gönlüm garîb idi cigerüm kebâb idi Görklü yüzüni gördüm içüm taşum bezendi 5 Yûnus Emre bî-karâr şol hûb yüze intizâr Senden ayrılmaz nazar vardı yakıldı yandı RY. 15b 401 1 Müslümânlar kim görmişdür 'âşık tevbe itdügini Yâ kim işitdi denize od düşüben tütdügini 2 Şâhum senün 'ışkun odı düşdi gönül deryâsına 'Aceblemen kaynayuban ma'rifetler bitdügini 3 Yüz bin 'îsâ'yilen Mûsâ 'ışkıla ser-gerdân gezer 'Aceblemen beni dahi 'ışk nihengi yutdugını 4 Yüzgeçlik ögrenimeyen kul girmesün bu denize 'Işk denizi derin olur 'aceblemen batdugını 5 Sarraflığı öğrenmeyen bu gevheri boncuk sanur Varur virür yok nesneye bilmez neye satdugını 6 Her kim ol dost dîdârını bunda 'ıyân görmezise Yarın ol ser-gerdân geze hiç bilmeye n'itdügini Dr. Mustafa Tatcı 327 7 Uşda miskîn Yûnus eydür Tapdug'umuz dost yüzidür İnanmayan işbu söze eydebilsin eytdügini NO. 182b, Rt. 29, A. 26. 402 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Bu 'ışk denizine talan hâcet degül ana gemi Yâhûd kanda bulalum sohbetile bu demi 2 Dünyâlıgum yokdur dime bu gussayı öküş yime Ma'şûkı ger sevdünise gider gönüldeki gamı 3 Ben sevdügüm ma'şûkayı sen dahi bir görseyidün Virmeyedün bu ögüdi fıdâ kılaydun sen cânı 4 'Âşık kişi öğüt bilmez zirâ öğüt assı kılmaz Umdur ol kibr ü kini terk eyler gider dükkânı 5 Girçek 'âşık olanlarun yüzinde nişânı olur Dünin günin turmaz akar gözleri yaşınun kanı 6 Bu cümle 'âlem sevdügi şol dînile îmân durur Va'llâhi "ışksuz gerekmez şol dîniyile îmânı 7 Yûnus yüzün kaldurmagıl 'âşıklarun ayağından Fidâ eyle yüz bin cânı andan bulasın Sübhân'ı RY. 52b, K. 162a, YE. 100a, NO. 185a, M. 52. 403 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Yort iy gönül sen bir zamân âsûde fârig hoş yüri Korkma kayırma kimseden gussa vü gamdan boş yüri 328 Yûnus Emre Dîvânı 2 Hakîkate bakarısan nefsün sana düşmânyiter Var imdi ol nefsünile vuruş-tokuş savaş yüri 3 Nefsdür eri yolda koyan yolda kalur nefse uyan Ne işün var kimseyile nefsüne kakı buş yüri 4 Dilerisen bu dünyenün şerrinden olasın emîn Terk eyle bu kibr ü kini hırkaya gir derviş yüri 5 İsterisen bu dünyede ebedî serhoş olasın 'Işk kadehin tolu götür yıl on'ki ay serhoş yüri 6 Kimse bâgına girmegil kimse güline dirmegil Var kendü ma'şûkunıla bâgçede el alış yüri 7 Gönüllerde ig olmagıl mahfillerde çig olmagıl Çig nesnenün ne dadı var gel 'ışk odına biş yüri 8 Yûnus imdi hoş söylersin dilün ile şerh eylersin Halka nasihat satınca er ol yolunca hoş yüri NO. 191b, K. 148b, RY. 5a, Rt. 28, Ç. 81a, M. 45. 404 1 Gönlüm düşdi bir sevdâya Gel gör beni 'ışk n' eyledi Başumı virdüm gavgâya Gel gör beni 'ışk n' eyledi 2 Ben yürürem yana yana 'Işk boyadı beni kana Ne 'âkilem ne dîvâne Gel gör beni 'ışk n' eyledi 3 Ben yürürem ilden ile Dost soraram dilden dile Dr. Mustafa Tatcı 329 Gurbetde hâlüm kim bile Gel gör beni 'ışk n' eyledi 4 Benzüm sarı gözlerüm yaş Bagrum pâre yüregüm baş Hâlüm bilen dertlü kardaş Gel gör beni 'ışk n' eyledi 5 Gurbet ilinde yürürem Dostı düşümde görürem Uyanup Mecnûn oluram Gel gör beni 'ışk n' eyledi 6 Gâh tozaram yirler gibi Gâh eserem yeller gibi Gâh çaglaram seller gibi Gel gör beni 'ışk n' eyledi 7 Akar sulayın çaglaram Dertlü cigerüm taglaram Şeyhüm anuban aglaram Gel gör beni 'ışk n' eyledi 8 Yâ elüm al kaldur beni Yâ asluna irdür beni Çok aglatdun güldür beni Gel gör beni 'ışk n' eyledi 9 Ben Yûnus-ı bî-çâreyem Başdan ayağa yareyem Dost ilinde âvâreyem Gel gör beni 'ışk n' eyledi Mecmua Nu: 442, s. 74, Ç. 77a. 405 Müstef ilün Müstef ilün Yûnus Emre Dîvânı Yok yire geçürdüm güni Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Senünle olmadum ganî Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Geldüm ü geçdüm bilmedüm Aglayup gussa yimedüm Senden ayrılam dimedüm Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Seni bana yâr sanurdum Bana vefâdâr sanurdum Aygâr imişsin bilmedüm Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Kanı sana güvendügüm Sevinüben özendügüm Külli kalur kazandugum Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Gidüp gine gelmeyiser Gelüp beni bulmayısar Bu begligi sürmeyiser Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Çün beni koyup gidesin Varup sinleye giresin Anda gelüp söyleyesin Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Hayrum şerüm yazılısar 'Ömrüm ipi üziliser Sûret benden bozulısar Ah n'ideyüm 'ömrüm seni Miskin Yûnus gidisersin 'Aceb sefer idisersin Dr. Mustafa Tatcı 331 Hasretile kalısarsm Ah n'ideyüm 'ömrüm seni YE. 97b, K. 144b, Ç. 82b, RY 64a. 406 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Bir sâkîden içdük şarâb 'Arş'dan yüce meyhânesi 01 sâkînün mestleriyüz cânlar anun peymânesi î Bir meclisdür meclisümüz anda ciğer kebâb olur Bir şem'adur anda yanar ay u güneş pervânesi i 01 şem'a karşu yananun külli vücûdı nûr olur 01 od bu oda benzemez hiç belürmez zebânesi \ 01 meclisün 'âşıkları îbrâhîm Edhem'dür biri Belh şehri gibi bin ola her gûşede vîrânesi > Bizüm meclis mestlerinün demleri Ene'l-Hak olur Bin Hallâc-ı Mansûr gibi en kemine dîvânesi i 'Işk şarâbın içenlere gel bir nazar eyleyi gör Bunca yıldur niçe döner ol meclisün piyâlesi 7 Yûnus bu sözlerim senün ma'nî durur bilenlere 'Akil-kâmil olan kişi bu ma'nîye inanası RY. 64b, K. 175b, YE. 98a, Rt. 29, A. 27, Mecmûa, Millî Nu: 442, s. 92. 407 Çıkdum erik talına anda yidüm üzümi Bostân ıssı kakıyup dir ne yirsün kozumı 332 Yûnus Emre Dîvânı 2 Kerpîç koydum kazgana poyrazıla kaynatdum Nedür diyü sorana bandum virdüm özini 3 İplik virdüm Çulhâya sanıp yumak itmemiş Becid becid ısmarlar gelsün alsun bezini 4 Bir serçenün kanadın kırk kanluya yükletdüm Çifti dahi çekmedi kaldı şöyle yazılı 5 Bir sinek bir kartalı kaldurup urdı yire Yalan degül gerçekdür ben de gördüm tozını 6 Balık kavağa çıkmış zift turşısın yimege Leylek koduk togurmış bak a şunun sözini 7 Bir küt ile güreşdüm elsüz ayagum aldı Güreşüp basamadum göyündürdi özümi 8 Kâf Tagı'ndan bir taşı şöyle atdılar bana Öylelik yire düşdi bozayazdı yüzümi 9 Gözsüze fısıldadum sağır sözüm işitmiş Dilsüz çagırup söyler dilümdeki sözümi 10 Bir öküz bogazladum kakıldum sere kodum Öküz ıssı geldi eydür bogazladun kazumı 1 1 Ugrulık yapdum ana bühtân eyledi bana Bir çerçi geldi eydür kanı aldun gözgümi 12 Tosbağaya ugradum gözsüzsepek yoldaşı Sordum sefer kancanı Kayserî'ye 'azimi 13 Yûnus bir söz söylemiş hiç bir söze benzemez Münâfıklar elinden örter ma'nî yüzini NO. 184, Ç. 87a, a. 26, 44, YE. 105, Niyâzî-i Mısrî, Alî Nevrekânî, Şeyhzâde Muhyiddin, İsmâil H. Bursavî, İbrahim Hâs. Dr. Mustafa Tatcı 333 408 1 Dost yüzini göricegez artar gözlerümün nûrı Uçmak gelmez nazaruma hezârân bin olsa Hûrî 2 Dost gözümün nûrı durur bu gönlümün sırrı durur Bir dem ansuz olımazam cânum anunladur diri 3 Ol dostıla durur benüm dünin günin münâcâtum Ben kandasam dost andadur n'iderem Mûsâ vü Tûr'ı 4 Ol dost durur kamuların hâcetini revâ kılan Var hâcetün andan dile yüzün dergâhına süri 5 Eger gerçek 'âşıkısan key beklegil sır sözini Bir sözden oda atdılar miskin Hallâc-ı Mansûr'ı 6 İşbu sözüm anlamayan eydem sana neye benzer Hayvân durur anun gibi tagda yürür süri süri 7 Yûnus girçek 'âşıkısan ırılmadın togru durgıl kılmadın togru varan ol göriserdür dîdârı K. 138b, YE. 94a, RY. 71b, M. 40. 409 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Ne kim senün cevrünile geçürmişem ben günümi 'Işkun odı çıkarısar 'Arş'a değin dütünümi 2 'Işkun odı düşdi bana ben yanaram ne gam sana Yanup içüm kül olmışam gözetme taşra tonumı 3 Yanup oda dirsen girem yatluga baş indürmeyem Senden yüzüm döndürmeyen! çün sana tutdum yüzümi 334 Yûnus Emre Dîvânı 4 Gündüz hâlüm gören kişi kâfir ise göynür özi Kim ne bilür ben bilürem kim niçe geçer dünümi 5 Kasdum budur şehre girem feryâd u figân koparam Yine dönüben korkaram işide düşmânünümi 6 Eydür Yûnus kim hakikat ben Mecnûn oldum 'âkıbet N'ola disen Mecnûn-sıfat hoş tutunuz Mecnûn'umı YE. 102b. 410 Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 1 Girçek 'âşık oldunısa gel 'ışk kitâbından okı Cân gözini açdunısa hakikat bulasın Hak'ı 2 Değme 'âlimler okımaz bu 'âşıklar kitâbını Zîrâ ki ol yazmış anı ezel ebed oldur bâkî 3 'Âşıklarun 'Arş yüzinden ma'şûkı gitmez gözinden Dâima okur sözinden zîrâ kim ol durur fakı 4 ' Şeyh ü dânişmend ü fakı gönül yapan bulur Hak'ı Sen bir gönül yıkdunısa gerekse var yüz yıl okı 5 Yûnus 'âşık oldunısa ma'şûkunı buldumsa Mâ'şûkını bulan kişi yok durur nesneden bâkî YE. 102b. 411 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 1 Zihî deryâ ki katreden görindi Ne deryâdur ne katredür gör indi Dr. Mustafa Tatcı 335 2 'Aceb katre ki deryâ anda mahfî Bu mahfî sırrı sen senden sor indi 3 Murâdı on sekiz bin 'âlemün sen Bu gaflet pes sana sendendür indi 4 Sana gel sen seni sende bulıgör Sana bak sendeki bil kimdür indi 5 Fenâ ol kim bulasın zevk-i vuslat Bu sözüm düş midür sana yor indi 6 Hicâb-ı nûr u zulmet külli sende Niçe sen sen niçe ben ben tur indi 7 Sana senden yakındur aşrı tap bak Yoran mülkine sultân ol yor indi 8 Asılda 'âşık u ma'şûk u 'ışk bir Bu birden gerçi kim yüz bin görindi 9 Eger âyine bin olsa bakan bir Gören bir görinen bin bin görindi 10 Saladur kime gark olmak dilerse Yûnus bu bahre gavvâs ol gir indi NO. 191b, YE. 102a, K. 195b, RY. 62a, HB. 12a, Ç. 77a, A. 26. 412 1 îşbu vücûd bir kal'adur 'akıl içinde sultânı îşbu gönül bir hazînedür 'ışk tutmış bekler anı 2 Nazar üzre dil kapucı cümlesi 'akla tapucı ' Akıldur işler yapucı eyler cümle âbâd anı 336 Yûnus Emre Dîvânı 3 'Akıl başda iş bitürür nazar gözden bakar görür 'Akıl gönül içre turur ol üç haslet besler anı 4 'Akıl taht eyledi başı şöyle bilür her bir işi Dünyâ içre 'âkil kişi değmez kimseye ziyânı 5 Başdur bu vücûdun şâhı başdur 'akılun taht-gâhı Katı buşmagıl nigâhı buşudur 'aklun düşmânı 6 Eger katı buşarısan başun nefse koşarısan Nefs hâline düşerisen ol buşdugı 'akıl kanı 7 'Akıl gitdi buşu geldi 'akl evini buşu aldı İmdi sultân buşu oldı göze göstermez cihânı 8 Eger tama' kılurısan gördüğüne kalurısan Nefsün güm-râh kılurısan nazar dahi oldı fâni 9 Nazar gitdi tama' kopdı nazar yirin tama' tutdı Basduk yirde fitne bitdi işletdi yine nefsânî 10 Nazar dahi gözde olur kimde ne var bakar görür Tama' ana düşmân olur gözden savar ol nişânı 1 1 îmân durur cân çerâgı gevde durur cân turagı Kîn durur îmâna yağı gelse giderür îmânı 12 Eger kîne tutarısan gitdi senden îmân dahi Bi'llâhi ol Tanrı hak'ı yokdur bu sözün yalanı 13 Yûnus 'ışkun arta dursun cânun göynep düte dursun Üstâd 'ay bun örte dursun oldur üstâdlar sultânı B. 51b, RY. 28b, K. 169b, NO. 189b, M. 55. Dr. Mustafa Tatcı 337 413 1 Niçe yıllar 'ömür sürdüm Anca aglayuban güldüm îşde ecel sana geldüm Esenledüm dünyâm seni 2 Sürdüm 'ömrünü geçürdüm Cânum Hazret'e uçurdum Ecel şerbetin içürdüm Esenledüm dünyâm seni 3 Yürüridüm sag selâmet Takdir eyledi melâmet Ecel kıldı hoş melâmet Esenledüm dünyâm seni 4 Gelen geçermiş n'idelüm Gelün âhrete gidelüm Bu fenâyı terk idelüm Esenledüm dünyâm seni 5 Hayr u şer itdügün işler 01 görinen dürlü düşler Bitdi bu kamu teşvişler Esenledüm dünyâm seni 6 Dün ü gün iderdüm zikir Zikir kılurıdum Hakka şükür Ecel irdi bizi okur Esenledüm dünyâm seni 7 Ben bir dervîşidüm dostum Hak'dan yana oldı kasdum Ecel tuzağına basdum Esenledüm dünyâm seni 338 Yûnus Emre Dîvânı 8 Yârânlarum kardaşlarum Hakk'a lâyık yoldaşlarum Esen kalsun râzdaşlarum Esenledüm dünyâm seni 9 îy Yûnus Emre bî-çâre Özün dutgıl togru yâre Ölüme yogımış çâre Esenledüm dünyâm seni B. 26b. 414 1 Berk yapışdun şol dünyâya koyup gitmeyesin bigi Karanu yalımız sinde varup yatmayasın bigi 2 Geldün bu dâr-ı mihnete aldandun fâni lezzete Heves idüp Hak sohbete dadın datmayasın bigi 3 Behey miskin aç gözüni bu fâniden yum gözüni Günâhdan kara yüzüni hiç agartmayasın bigi 4 Behey miskin gâfil olma dünyâ fâni bâkî sanma Ecel yiticek agzundan lokman yutmayasın bigi 5 Dirnegi tagıdan gelmiş cân u gönül mahbûs olmış Hep 'azânı şeytân almış öğüt dutmayasın bigi 6 Ta'n idersin 'âşıklara gönül gözi açıklara Uymışsın münâfıklara sıdka gelmeyesin bigi 7 Yûnus özün yalvarursan sıdkıla yola girürsen El alup tevbe kılursan mahrûm kalmayasın bigi B. 2b. Dr. Mustafa Tatcı 339 415 1 Dostı gerçek sevenlerim dosta ulaşur cânları Kendüye hayrân eylemiş ezel ebed dost bunları 2 Ârâmı yok irte gice maksûdı dün gün ol hoca Anuniçün 'ışk gelicek tahtdan yıkar sultânları 3 Dost elinden ol er şâhı aldı içdi 'ışk şarâbın Anuniçün gitmez âhı dost fırâkıdur honları 4 'Âşıkam diyen cânlarun bağrı kebâbdur anlarun Gözlerinün akan yaşı cigerünündür kanları 5 'Âşıkam diyen cânlarun nişânı vardur anlarun Eti teni arı olur hem palâs olur tonları DTCF. 225a. 416 1 Nâgâh yagmâ eyledi 'ışk odı cânumuzı Hiç kimse nitelikden virmez nişânumuzı 2 Ne îmâna bakdurur ne hod dîne tapdurur 'Işk odı şöyle dutdı yıkdı dükkânumuzı 3 Virdi birlikden şarâb kılduk dükkânı harâb Cümlesini terk itdük assı-ziyânumuzı 4 Niçe nişân vireler kangı yoldan soralar Kamusın elden koduk dîn ü îmânumuzı 5 Ne assı var ne ziyân gelsün cânuna kıyan Cümlesinden geçüben bulduk Sultânumuzı 6 Birlikdedür varumuz biz bir olduk kamumuz İkilik söylemeğe komaz lisânumuzı 340 Yûnus Emre Dîvânı 7 Yüz bin lisân çün geldi yüz bin cân yolda kaldı Yüz bin gözler görmeye bizüm cevlânumuzı 8 Bilelikden cânumuz hiç kalmadı gamumuz Sâfî kendüden açar ma' den ü kânumuzı 9 Gel gör imdi bu kândan ne biter bu ma'denden Ayrılmazuz birlikden bulduk mekânumuzı 10 Gözler nite göriser kimse nite iriser İki cihândan öte kurduk sayvanumuzı 1 1 Yûnus imdi yavu var birlikden durur ikrâr Hiç kimesne bu milkden virmez nişânumuz RY. 28b, YE. 102b, Rt. 91a, DTCF. 417 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 1 Yâ ilâhî ger su'âl itsen bana Bu durur anda cevâbum uş sana 2 Ben bana zulm eyledüm itdüm günâh N'eyledüm n'itdüm sana iy pâdişâh 3 Gelmedin didün hakuma kem diyü Togmadın didün 'âsî Âdem diyü 4 Sen ezelde beni 'âsî yazasın Toldurasın 'âleme âvâzesin 5 Her ne dilersen hakumda işledün Ne tuşa durdumısa sen tuşladun Dr. Mustafa Tatcı 341 6 Ben mi düzdüm beni sen düzdün beni Pür 'ayıb niçün yaratdun yâ Ganî 7 Gözüm açup gördüğüm zindân içi Nefs ü hevâ pür-tolu şeytân içi 8 Habs içinde ölmeyeyin diyü aç Mismil ü murdâr yidüm bir iki kaç 9 Nesne mi eksildi mülkünden senün Yâ sözüm geçdi mi hükmünden senün 10 Rızkun alup seni muhtâc mı kodum Yâ öyünün yiyüben aç mı kodum 1 1 Kıl gibi köpri yaparsın geç diyü Geçüben kevser şarâbın iç diyü 12 Kıl gibi Sırât'dan Adem mi geçer Yâ üzilür yâ tayanur ya uçar 13 Yine fazlundur kulum geçüren Geçüben kevser şarâbın içüren 14 Kullanın köpri yaparlar hayr içün Hayrı oldur kim geçerler seyr içün 15 Pes gerek kim anda muhkem ola ol Kim görenler diyeler uş togrı yol 1 6 Terezü kurdun günâhum tartmağa Kasd idersin beni oda atmağa 17 Terâzû ana gerek bakkâl ola Ya bazirgân tâcir ü 'attâr ola 1 8 Çün günâh murdârlarun murdârıdur Hazretünde yaramazlar kârıdur 342 Yûnus Emre Dîvânı 19 Pes niçün murdârı açup tartasın Sen gerek lutfıla anı örtesin 20 Şimdi dirsin seni oda urayım Şerri bir denk artugısa göreyim 21 Şerri azatmak gerekdür hayrı çok Hayrı olmayanlar oldı anda yok 22 Sen basîrsin hod bilürsin hâlümi Pes ne hâcet tartasın a'mâlümi 23 Haşâli'l-lâh senden iy Rabbü'l-enâm Sen temâşâ kılasın ben hoş yanam 24 Geçmedi mi intikâmun öldürüp Çüridüp gözüme toprak toldurup 25 Bir avuç toprağa bunca kıyl u kâl Neye gerek iy Kerîm-i Zü'l-Celâl 26 Kara kıldan çün ki ağardı ak kıl Bu cihân sevdâların elden kogıl 27 Çün Yûnus'dan gelmedi hergiz ziyân Sen bilürsin âşikâre vü nihân 28 Olmasun bizden sana ayruk cevâb Söz budur va'llahü a'lem bi's-sevâb F. 207b, B. RY. K. NO. 196b, HB, 15b. Dr. Mustafa Tatcı 343 SÖZLÜK -A- Abâ(a): Yün esvâb. Hz. Peygamber'in giydiği yünden yapılmış geniş elbise. Âbâd/âbâdân(f): Bayındır, şen, ma'mûr. Abdü'r-rezzâk(a): Şeyh San'an. Hıristiyan bir çobanın kızına âşık olup, dinini değiştirerek evlenir. Bunun üzerine ona bağlı olan dervişler yanından ayrılırlar. İçlerinden birisi şeyhini terk etmez. Esasında bu bir ilâhî imtihandır. Şeyh San'an, sırrını bu dervişe verir. Şeyhin evlendiği kadın İslâm olur ve şeyh eski hayatına döner. Kendisinden ayrılmayan tek derviş, Şeyh San'an'ın makamına geçecektir. Bu kıssa Feridüddin Attâr'ın "Tezkire"sinde geniş olarak dile getirilmiştir. Edebiyatımızda "aşk" sembolüdür. Abes(a): Boş, mânâsız, faydasız. Değersiz. Âb-ı Hayât(f.a): Hayat suyu, ebedî dirilik verdiğine inanılan efsanevî su. Âb-ı Hayvan da denilir. Tasavvufta hakîki aşk. İlm-i ledün, marifetullah, mürşid-i kâmilin sözleri. Âb-ı Hayvân(f.a): Bkz. Âb-ı Hayât. Âb-ı Zemzem(f.a): Zemzem suyu. Ka'be civarında bulunan mübarek kuyunun adı. Âbid(a): İbadet eden kul, zâhid, çok ibâdet eden kişi. Tasavvufta "ehl- i şeriat" anlamında kullanılmaktadır. Aceblemek: Tuhaf bulmak, hayret etmek, hayretle karşılamak. Acûz Acûze(a): Yaşlı kadın. Kocakarı. Ad urunmak(t): Ad konulmak, isim verilmek, adlanmak. Adl(a): Doğruluk, adalet. Ag(t): Ak, beyaz. Agaç at(t): Tabut, sal. Âgâh(f): Uyanık, bilen, ârif Gönül gözü açık olan. Agâz(f): Başlama. Agdug(t): Ağduğı, yükseldiği, çıktığı. ( 133/5) Ağduğı şeklindeki bu kelime vezin gereği "ağduğ" okunmalıdır. Agmak(t): Yükselmek, yukarı çıkmak. Agu(t): Zehir. Agup-dönmek(t): Yuvarlanmak, sağa sola hareket etmek. 344 Yûnus Emre Dîvânı Agyâr(a): Yabancılar, başkaları, gayrılar. Tasavvufta kesret. İnsanın zihninde Hak'tan başka bir varlık varmış vehmi yaratması. Ah u vâh(f): Ağlayıp sızlama, inleme, haykırma. Âh u zâr(f): Ağlayıp inleme. Ahad(a): Bir tek. Cenab-ı Hakkın sayıya gelmeyen birliği demek olup Vahdaniyyetinin hakikati için kullanılır. Hakk'ın Zat isimlerindendir. Ahbâr(a): Haberler. Ahd(a): Söz verme. Ahî(a): Kardeş, fütüvvet ehli. Tarikat kardeşi. Ahmed(a): Hz. Peygamber'in adlarından birisi. Ahvâl(a): Hâller, vaziyetler. Ahzân(a): Hüzünler. Ak teleme(t): Ak süt, kesik süt. Mecazen temiz sûret için kullanılır. Akıbet(a): Bir şeyin sonu, nihâyet, netice. Âkil(a): Akıllı, aklî düşünen ve hareket eden. Mutasavvıfa göre sûrette takılıp kalan zâhid. Akl-ı Cüz'(a): Yarım akıl. Parça akıl. İlahî zatı anlamayan ve küllî akıldan haberdâr olmayan akıl. Akl-ı küll(a): Bütün akıl, tam akıl. İlahî zatı idrak eden akıl. Akl-ı ma'aş/maîş (a): Dünyevî akıl, geçim düşüncesinde olan akıl, aklın en alt tabakası.. Akmak(t): Saldırmak, hücûm etmek, yürümek, meyletmek. Al/âl(a): Hile, desise. Alâ küll-i hâl(a): Şöyle böyle, olduğu üzere, olduğu kadar. Alâ(a): Yüce, ulu. Aldaguç(t): Aldatıcı, hileci, dünyevî ihtiraslar; tuzaklar. Aldamak(t): Kandırmak, inandırmak. Aldatmak. Aldanguç(t): Aldatıcı. Aldanmak(t): İnanmak, sanmak, safça kabul etmek. Aldar(t): Aldatır. Aldayı tutmak(t): Boyuna aldatarak oyalamak. Aleyhisselâm(a): Selam üzerine olsun. Peygamberler anıldığında ta'zîm için söylenir. Alınmak(t): Temiz olmak, dokunulmamış olmak. Bu kelimenin geçtiği mısra "Nökerli kızdur kimisi alınmaduk çoklar yatur" şeklindedir. Alışmak(t): Alevlenip yanmaya başlamak. Dr. Mustafa Tatcı 345 Ali(a): Hz. Ali, Peygamber'in damadı ve amcası Ebu Tâlib'in oğlu. Dördüncü Halife. On yaşında iman etmiş ve hiç putlara tapmamıştır. Gazalardaki kahramanlığı sebebiyle "Esedullah" denmiştir. Hz. Ali, cennetle müjdelenenlerden olup mutasavvıflar tarafından "Şah-ı velâyet" tanınmıştır. Alkış(t): Övme, dua etme. Alu(t): Alçak, alık, aptal. Âm u hâs(a): Halk ve seçkinler. Metinde, zâhir bâtın(tasavvuf) ehli anlamında. A'mâl(a): İşler ameller, hayırlar. Amel(a): îş, hayır, çalışma. Âmî(a): Avamdan olan kişi, halkın aşağı tabakasından. Tasavvufta hakikatten haberi olmayan. Amm(a): Umûmî, herkese ait, halk. Amu(a): Amca. An(a): Lahza, çok az bir zamân. Ân(f): O, güzellik, melâhat. Anber(a): Güzel koku. Anca(t): O kadar, onca. Anda(t): Orada, oraya, o konuda, o hususta, o zamân. Andak(t): Hemen, o anda, derhâl. Andan(t): Ondan, ona, ondan sonra, ondan ötürü. Anı(t): Onu. Anın(t): Bununla, bu sebeble, bundan dolayı. Anlar(t): Onlar. Anmak(t): Hatırlamak, sözünü etmek. Ansuz(t): Onsuz. Ansuzın(t): Birdenbire, birden, bir anda. Anten Hz. Ali tarafından öldürüldüğü rivâyet edilen bir silahşor. Anun(t): Onun. Ap arı(t): Tertemiz, saf. Âr(a): Benli, namus, utanma. Arafât(a): Mekke'de hacılarun arefe günü ve gecesi kaldıkları mübarek dağın ismi. Arasât(a): Arsalar, kıyâmetde her canlının dirilip toplanacağı meydan. Mahşer yeri, haşır neşir yeri. Ârâyiş(f): Süs, bezek, ziynet. 346 Yûnus Emre Dîvânı Araz(a): İşaret, alâmet, tesadüf, kaza. Tasavvufta, zâtî olmayan hâl ve keyfiyet. Cevhere arız olan ve cevherden hariç bulunan. Arbede(a): Kavga, gürültü. Âreste(f): Süslenmiş, bezenmiş. Arı(t):Temiz, pâk, saf, müberra, beri, güzel, parlak. Arışgan(t): İddiacı, cedelleşen, mücadele eden. Arıtmak(t): Temizlemek, tenzih etmek. Arkurı(t): Eğri, karşı, ters, aykırı , tersine. Armak(t): Yorulmak, yorgun düşmek. Arş(a): Dokuzuncu gök. Bütün âlemi çevreleyen, âlem tasavvurunun sonu ve en yüksek noktası kabul edilen yer. Tavan. Arş-ı 'azim(a): En büyük 'arş, Cenâb-ı Hakkın arşı. Zatî âlem. İnsân-ı kâmilin gönlü. Arş-ı Rahmân(a): Cenab-ı Hakkın 'arşı. Allah'ın izzet ve saltanatının tecellî ettiği mahal. Kâmil insanın gönlü. Arşın(f): Gez, endaze. Ölçü birimi. Artuk(t): Başka, başkası, gayrı, fazla, artık. Arturmak(t): Fazlalaştırmak, artırmak, arttırmak. Arz(a): Yeryüzü, toprak, zemin, dünya. Arzûmân(f): Dilek, istek. Asâ(a): Değnek, baston, dayanak. Asân(f): Kolay. Ashâb-ı suffâ(a): Hz. Peygamber'in sofasında kalan fakirler. Bu sahabe mutasavvıflara göre tam bir mistik hayat yaşamışlardır. İslâmda ilk sufıler kabul edilebilir. Asî(a): İsyân eden, emirlere itaat etmeyen kişi. Asil-zâde(a.f): Asil bir kişinin oğlu, şerefli bir âileye mensup. Âsitân(f): Eşik, dergâh, tekye. Âsitân-ı mürşid(f.a): Mürşidin tekkesi, şeyhin bulunduğu yer. Assı(t): Fayda, menfaat, kazanç. Âsûde(f): Rahat, sakin, müsterih. Aş(t): Yemek. Aşaklık(t): Tevazu, alçaklık. Aşık-bâz(a.f): Âşıkla oynayan. Aşıklıcak(t): Acele edince, acele ederek. Aşıkmak(t): Acele etmek. Âşikâre/âşkâre/eşkere(f): Belli, meydanda, açık, bedihi. Bu kelime Yûnus'un eserinde "eşkere" şekline dönüşmüştür. Dr. Mustafa Tatcı 347 Aşk-bâz(a.f): Aşkla oynayan, sevgiliyle oynayan kişi. Aşmak(t): Geçmek, taşmak, "yıl aşmak" gibi. Aşr okumak(a.t): Kur' ân' dan on âyet mikdarı okumak. Aşurmak(t): Geçirmek. Âşüfte(f): Perişân, dağınık, âşık. Atâ(a): Verme, bağışlama, ihsanda bulunma, cömertlik. Avâne(a): Beraber, taraftar, yardımcı. Avâra(f): Âvâre, kötü, adî, bayağı. Âvâz(f): Sadâ, yüksek ses, şöhret. Avret oğlan(a.t) Kız oğlan kız. Ayag / ayak(f): Ayaklı içki kadehi. Ayağın durmak(t): Ayakta durmak. Âyât(a): âyetler. Ayb / 'ayıb(a): Kusur, leke, utandıracak hâl. Ayet-i kül(a): Kur'ân, âlem, insan-ı kâmil. Ayıtmak(t): Söylemek. Âyîne(f): Ayna, mir'ât, gözgü. Ayne'l-yakîn(a): Görerek inanmak, görüşle inanca ulaşmak. Ayruk(t): Ayrı, başka, gayrı. Ayruksamak(t): Farklı şekilde, aykırı olan. Ayruksımak(t): Başka türlü, başka şekilde olan, aykırı olan, başkası. Ayuk /ayık(t): Aklı başında, uyanık. Ayuksuz(t): Aklı başında olmayan, serhoş. Ayyâr(a): Hilekâr, desiseci, iki yüzlü, içi başka dışı başka olan kişi. Az bakmak: Küçümsemek. Az görmek. A'zâ(a): Bedenin bir uzvu. Âzâd(f): Serbest, hür. Azâdlık(f): Hürriyet verilmiş, serbest bırakılmış. Âzâl(a): Ezeller, başı olmayan zamânlar. (Ezelin çoğulu.). Azâzîl(a): Şeytân, İblisin bir adı. Azdurmak(t): Bozmak, yoldan çıkarmak, değiştirmek. Azık / azuk(t): Erzak, yiyecek,(mecazen) ibâdet. Azîz(a): Sevgide üstün tutulan, hürmetli, saygı değer. Tasavvufta mürşid-i kâmil. Azm eylemek(a.t): Karar vermek, niyet etmek, gayret etmek. Yola çıkmak. Azmak(t): Şaşırmak, sapıtmak, yoldan çıkmak, ayrılmak, sapkınlığa düşmek. 348 Yûnus Emre Dîvânı Azrâîl(a): Ölüm meleği, dört büyük melekten birisi. -B- Bâb(a): Kapı, kısım, mevzü, fasıl. Bâc(f): Vergi, cizye, harâc. Bâd(f): Rüzgâr, nefes. Badya(Rumca): Ağzı geniş, topraktan yapılmış kap. Şarap tası. Rumca "batheia"dan. Bâg(f): Bahçe, büyük bahçe, bostan. Bagır(t): Göğüs, ciğer, yürek. Bâgi(a): Tecâvüz eden, saldıran, haksızlık eden, zâlim. Bahadur(f): Cesûr, yiğit. Bâhil(a): Cimri, hasis, tamahkâr, malını kıyamayan. Bahillik(a): Tamahkârlık, hasislik, cimrilik. Bahis(a): İddiali söz, noksan. Bahr(a): Deniz. Bahrî(a): Bir cins deniz ördeği, balıkçıl, balık. Bahtılu / bahtlu (f.t): Bahtlı, talihi iyi, kısmetli. Bâl(f): Kanat. Bâlâ(f): Yüksek, yukarı, yüce, uzun. Balaban: İri doğan kuşu. Balıcak(t): Küçük balık. Balk urmak (a.t): Parlamak, ışıldamak. Balkımak(a.t): Parlamak, ışıldamak, çakmak. Ban(t): Ulu, büyük bez, büyük çadır. Bang(f): Haykırma, yüksek ses. dua. Banlamak(t): Ezan okumak, seslenmek, bağırmak. Banmak(t): Batırmak, bulaştırmak. Suya banmak. Bâr tutmak(f.t): Paslanmak. Bâr(f): Kir, pas. Bâr(f): Yük, kal'a duvarı. Barak Baba: Bu zat hakkında fazla bilgi yoktur. Mevcut bilgilerin tahlili için bkz. Ahmet Yaşar Ocak, Sarı Saltık-Popüler İslâm'ın Balkanlardaki Destanî Öncüsü, Ankara 2002. Cami'ü'd-Düvel'de Barak Baha'nın Sarı Saltuk mürîdlerinden olduğu yazılıdır.(Bkz. Hasan F. Turgal, Anadolu Selçukîleri-Münecimbaşı'ya Göre, İstanbul 1935, s. 74;, Yazıcızâde Ali, Tarih-i Al-i Selçuk, Topkapı, Revan, 1391, varak 375 a; Eflakî Menakıbül-Arifin.(Çev. Tahsin Yazıcı) Dr. Mustafa Tatcı 349 Ankara 1961, C. II, s. 484, Hilmî Ziya, "Anadolu Tarihinde Dinî Ruhiyat Müşahedeleri", Mihrâb, Sayı 13-14, 1340, s. 434-448. Kendi risâlesinde de Sarı Saltukla alakası üzerinde durulur: A. Gölpınarlı, Yûnus Emre ve Tasavvuf, İstanbul 1961, s. 252-259, 455-472. Şeyh Barak, 1307 veya 1308'de Moğollar tarafından öldürülmüştür. Bârân(f): Yağmur. Bâri(a): Yaratan, Allah. Düzenleyip tertip eden. Bârigâh(f): Yüksek dîvân, izinle girilebilen yüksek yer. Otağ, Cenab-ı Hakkın huzuru. Barmak(t): Parmak. Bârû(f): Kale duvarı, hisar burcu, sûr. Basar(a): Görme kabiliyeti, göz, kalp gözü. Basaret(a): Göz açıklığı, derinliğine görüş. Basîr(a): Her şeyi bilgisiyle gören Allah. Basiret sahibi kişi, kalp gözü ile gören. Basîret(a): Kalb gözü, ileri görüşlülük. Baş açmak(t): Dua etmek, şikâyet, beddua, yas tutmak. Baş gözi(t): Zâhirî göz, gönül gözünün aksi. Baş(t): Yasa. Başa çatmak(t): Bir araya gelmek, baş başa vermek, bir işe girişmek. Başa varmak(t): Sona gelmek, bitmek. Bâşed ki(f): Ola ki, olur ki. Başlu(t): Yaralı. Bâtıl(a): Hurafe, sahte, hak olmayan. Bâtın(a): îç yüz, öz. Gizli, görünmeyen. Cenab-ı Hakkın bir ismi. Batn(a): Bkz. Bâtın. Bay(f): Zengin, mir, emir. Bayagı(t): Önceki, eski, eskisi gibi. Bâyezîd-i Bistamî: Hicrî III. asırda yaşayan kutsal gönüllü veli. Baba adı İsa, Nişabur'un Bistam köyünde doğup büyümüştür. Şakîk-i Belhî ile sohbetleri var. H. 264 yılında öldü. Bayık(t): Gerçek, açık, açıkça, aşikâr. Bayımak(t): Zengin olmak, zenginleşmek. Bayındırmak(t): Zenginleştirmek, mâmûr etmek. Bâzirgân(f): Tâcir, tüccâr. Becid (f): Acele, Çabuk, derhal, devamlı, ısrarlı, gerçek. Bedi'(a): Eşsiz, örneksiz, benzersiz. İşitilmemiş, görülmemiş. Bed-nâm(f): Adı kötüye çıkmış. Fenâ tanınmış. 350 Yûnus Emre Dîvânı Bedr(a): Dolunay. Bed-ter(f): Daha kötü, beter. Beg(t): Bey, zengin kişi. Begâyet(a.f): Çok, ziyadesiyle, pek fazla, aşırı, son derece. Behişt(f): Cennet, fırdevs. Behremend(f): Nasibli, behreli, hisseli. Bekâ-ender-bekâ: Bekabillah makamlarından ikincisi. Bâkîlik içinde bâkîlik. Mutlak ebedîlik. Bekrî(a): Gece gündüz içen, alkolik, içkiye düşkün. Belâ/belî(a): Evet. Ruhların elest meclisinde Cenab-ı Hakkın "elestü bir rabbiküm" sorusuna verdikleri cevap. Bele(t): Böyle. Belî(a): Bkz. Belâ. Belinlemek(t): Seyrimek, sıçramak, titremek. Belkîs: Saba melikesi. Süleyman Peygamber zamânında yaşadığı, onun tarafından imana davet edildiği rivâyet edilir. Yemen'de Sebe bölgesinde hükümet etmiştir. Bellü beyân(t): Apaçık, âşikâr. Bellü bilmek(t): îyi bilmek, kanaat getirmek. Bellü(t): Belli, aşikâr, açık. Bellü(t): Belli, aşikâr, açık. Belürmek(t): Belli olmak, meydana çıkmak. Benâm(f): Namlı, tanınmış, meşhûr, ünlü olmak. Bencileyin(t): Benim gibi, bana benzeyen. Bend(f): Bağlanan, bağlanmış, bağ, boğum. Beniz(t): Beniz, yüz, alın, renk. Benven(t): Benim. Berât(a): Nişân, rütbe, imtiyaz, taltif için verilen belge. Bercîs(a): Müşteri yıldızı. Ber-dâr(f): Dâr ağacına asılmış olan. Bere-Berre(f): Kuzu. Ber-hurdâr(f): Hayırlar elde etmiş kişi. Kısmetli, mes'ût olan. Beriyye(a): Mahlûkat, yaratıklar, insanlar, halk. Berk(t): Sağlam, katı, sert, kuvvetli. Berkitmek: Kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak. Pekitmek. Berr(a): Kara, toprak. Berü(t): Yakın, beri, bu yana, beriye, bu tarafa. Berye/Beriyye(a): Çöl, kır, sahra. Dr. Mustafa Tatcı 351 Bes(f): Yeter. Kâfi, yetişir. Bes/besi: Çok, fazla, ziyadelik. Birçok. Beşâret(a): Müjde, iyi haber, muştu, muştuluk. Beşe/Peşe/Paşa(?)(t): Ağabey, ulu, başkan, yüksek rütbeli kişi, ileri gelen kişi, paşa. Bevvâb(a): Kapıcı. Beyâbân(f): Çöl, kır. Beytü'l-Ma'mûr(a): Gökte Ka'be hizasında bulunan Allah'a en yakın meleklerin tavaf ettiği ev. Bezek(t): Süs, ziynet. Bezemek(t): Süslemek, tezyin etmek. Bezenmek(t): Süslenmek. Bezirgân(f): Bkz. Bâzirgân. Bezmek(f): Usanmak, bezmek, bıkmak. Bıçgu(t): Kesecek âlet. Bıçkı, testere. Bınar(t): Pınar. Bıragmak(t): Bırakmak, terk etmek. Bî-'aded(f.a): Sayısız. Bî-basar(f.a): Görmeyen, gözsüz. Bî-cân(f.a): Cansız. Bî-cism(f.a): Cisimsiz. Bî-çâre(f.f): Çaresiz. Bî-dâr(f): Uyanık. Bid'at(a): Sonradan çıkan şey. Hz. Peygamber'den sonra ortaya çıkan âdet ve inanışlar. İslâm adına ortaya atılan yanlış inanışlar. Bî-dem(f): Nefessiz, kansız. Bî-dirîg(f): Esirgemeyen, esirgenmeyen, elinden geleni yapan. Korumasız. Zayıf Âciz; yazık demeyen. Eyvah demeyen. Bî-elvân(f.a): Renkleri olmayan, renksiz. Bî-gam(f.a): Gamsız, kedersiz, üzüntüsüz. Bî-gâne(f): Yabancı. Bigi(t): Gibi. Bî-gümân(f): Şüphesiz. Bî-hod(f): Kendisinden geçmiş, bayılmış, mest. Dîvân'da, nefsini yok eden, nefissiz, kâmil insan için kullanılır. Bî-hûş(f): Kendisinden geçmiş, şaşkın, sersem. Bî-kân(f): Cevhersiz, özü olmayan. Bî-kevn(f.a): Var olmayan. 352 Yûnus Emre Dîvânı Bî-kıyâs(f.a): Ölçüsüz. Mukayese edilemeyen. Bi-Külli(a): Büsbütün, tamamen, tamamıyla. Bil(t): Bel. Bile(t): Beraberlik, maiyet. Bî-Levn(f.a): Renksiz. Bilik(t): Kemer, sadak, "İman biligin berk kuşan"(44/8). Bilinmek(t): Seyrimek, sıçramak, titremek. Bî-lisân(f.a): Dilsiz. Biliş(t): Bildik, tanıdık, âşinâ, ma'rifet. Bil-lâh(a): Allah için. Bilü(t): Bilgi, ilim, irfân, idrâk. Bî-mekân(f.a): Yersiz, yeri olmayan, yurtsuz. Bî-mest(f): Mest olmayan, aklı başında. Binâ(a): Arapçada fiillerin yapısını inceleyen bilim dalı. Fiillerin çatısı. Binâ(a): Yapma, dayama. Bî-nazir(f.a): Eşsiz, benzersiz. Eşi bulunmayan. Bî-nihâyet(f.a): Nihâyetsiz, sonsuz. Tükenmez. Bî-nişân(f): İzi olmayan, belirsiz. Alâmetsiz. Bir demi(t.f): Bir an için bir anlık zamânda. Bir kezden(t): Birden, hep birden. Bir kezin(t): Bir defa. Bir niçe(t): Birçok, pek çok. Biregü(t): Bir kimse, başkası, birisi. Bî-reng(f): Renksiz. Birikmek(t): Toplanmak, bir araya gelmek, birleşmek, aynileşmek, beraber olmak. Birin birin(t): Bir bir, teker teker, birer birer. Birle(t): İle. Biryân(f): Kebâb, kızarmış, yanmış. Bişe(f): Orman, meşelik, sazlık. Bişmek(t): Pişmek, olgunlaşmak, beslemek, geliştirmek. Bişürmek(t): Pişirmek, olgunlaştırmak. Biti(t): Mektup, yazılmış şey, amel defteri. Bitimek(t): Yazmak, kısmet etmek,mukadder kılmak. Nasib. Bititmek(t): Kısmet etmek, nasib etmek, yazmak, meydana getirmek. Bitmek(t): Erişme, ulaşmak, belirmek, yetişmek, meydana çıkmak. Bitrişmek(t): Hesaplaşmak, anlaşmak, ödeşmek. Dr. Mustafa Tatcı 353 Bitüraıek(t): Meydana getirmek, yetiştirmek. Biz/bez(t): Kumaş, çaput, bez. Bizâ'e(a): Sermaye. Bizâr(f): Rahatsız, bıkmış usanmış, küskün. Bizek/bezek(t): Süs, ziynet. Bizmek(t): Bezmek, usanmak. Bolay ki(t.f): Ola ki. Boncuk: Boncuk, inciye benzetilen cam süs eşyası. Bostân(f): Bâğçe, yeşillik, bağlık yer. Boşanmak(f): Boşalmak, boş olmak. Boz yapalak(t): Boz tüylü. Boz renkli bir tür çaylak. Boz-pusaruk(t): Boz renkli, sisli, kipkirli, alacalı, bulanık. Bucak(t): Köşe, tenha yer. Bûd u vücûd(f.a): Varlık, var oluş. Bug(t): Buğu, buhar. Bugz(a): Kin, kalpten düşmânolmak, nefret. Buhl(a): Cimrilik, pintilik, hasislik, el sıklığı. Bukrat: İskender'den yüz yıl önce yaşayan meşhur Yunan hakimi Hipokratis. Bular(t): Bunlar, bu kişiler. Bulaşık(t): Karışık, bulanık âlûde. Bulıncadı(t): Buluncaydı, buluncaya kadardı. Bun(t): Sıkıntı, gam, zaruret. Bunalmak(t): Sıkılmak, gamlanmak, akli dengeyi yitirmek. Bunamak(t): Bun olmak, saflaşmak, aklî muvazeneyi yitirmek. Bunar(t): Pınar. Burâk(a): Cennet bineği. Burc(a): Kal'a çıkıntısı, sabit yıldız. Burılmak(t): Dönmek, bükülmek. Burmak(t): Bükmek, sarmak, boynu omuza düşmek. Bustân/bostân(f): Bağçe, büyük bağçe. Buşmak(t): Kızmak, öfkelenmek. Buşu(t): Öfke, kızgınlık. But/büt(f): Put, metinde birkaç yerde îlahî sevgili, mürşid için. Put kilise resmi anlamında da geçmektedir. Bûy(f): Koku. Buyruk(t): Emir, ferman. Bühtân(a): İftirâ, birisine yalan isnat etme. 354 Yûnus Emre Dîvânı Bünyâd urulmak(f. t): Kurulmak, yapılmak. Bünyâd(f): Temel, esâs, asıl. Bürd-bâr(f): Uysal, halim, mütehammil, sabırlı. Bürhân(a): Delil, isbat, tanık. Bürrân(f): Keskin. -C- Cafer-i Tayyâr (a): Hz. Peygamber'in amcası oğlu, Hz. Ali'nin kardeşi. Mute savaşında iki kolu kesilmiş ve şehid olmuştur. Tayyâr lakabı ona Hz. Peygamber tarafından şehid olduğunda verilmiştir. Peygamberimizin Ca'fer için "Cennette meleklerle uçuyordu." dediği rivâyet edilir. Bu yüzden, "uçan" manasına "tayyâr" denilmiştir. Câh(f): Mevki, mansıb, yer, rütbe, makam. Câlinûs: Bergamalıdır.(13 1-200) İlkçağın Yunan hekimlerindendir. Câm(a): Kadeh. Câm-ı 'lşk(f.a): Aşk kadehi, İlahî aşk. Metinde bazen mürşid-i kâmilin sözleri. Cân alıcı(f.t): Azrail. Cân(a): Cin taifesi. Cinlerin reisi (bkz. 49/6). Cân(f): Cism-i latif, rûh-ı hayvani, metinde bir yerde mürîd anlamında. (Bkz. 406/1). Cânâvâr/cânver(f): Can taşıyan, hayvan, canlı, canâvâr. Cân-bâz(f): Cânıyla oynayan. Cây-gâh(f): Yer, mevki, mahal. Câzû(f): Cadı, büyücü sihirbaz. Cebbâr(a): Kudret ve ululuk sahibi, Allah. EsmaüT-hüsnadandır. Cebbâr-ı Âlem(a): Dünyayı iradesine mecbur eden. Dilediğine istediği işi yaptırmaya muktedir. Allah. Cebrâîl Cebreîl/Cibrîl (a): Vahiy meleği, dört büyük melekten birisi. Cibril. Muhammedi akıl. Cebrî(a): Zorla yaptırılan, zorba. Cehd(a): Fazla gayret, güç -kuvvet sarfetme azim. Cehl(a): Câhillik. Bilmezlik. Celâl(a): Büyüklük, ululuk. Allah'ın bir ismi. Celîl(a): Büyük, ulu olan Allah. Celle(a): Yüce, aziz olan. Cemâl(a):Yüz güzelliği. Ceng(f): Muharebe, savaş. Dr. Mustafa Tatcı 355 Cercîs(a): İsâ Peygamberden sonra geldiği rivâyet edilen ve onun şeriatine uyan bir peygamberdir. Kur' ân' da ismi geçmez. Yetmiş kez öldürülmüş her öldürüldüğünde yeniden dirilmiştir. Cevelân/Cevlân(a): Gezinme, dolaşma, dolanma. Cevher(a): Kıymetli taş, maya, öz. Cevheri: Kâmil insan. Cevşen: Zırh, savaş elbisesi. Ceyhûn: Irmak. Cîfe(a): Leş, kokmuş et. Cim(a): Eski yazıda bir harf. Cinn(a): Âteşten yaratılan bedensiz varlıklar. Muhtelif şekillere girebilirler. Latif varlıklar oldukları için gaybî bazı bilgiler getirebilirler. Kelimenin sözlük mânâsı, hissetme kabiliyeti olan, seyreden, gizleyen, örten vb. Cur'a(a): Kadehin bir yudumu. Cûş(f): Coşmak, kaynamak. Cûşa gelmek(f.t): Coşmak, kaynamak. Cübbe(a): Zühd alameti. Uzun ve bol elbise. Cüft(f): Çift, ikili, eşi olan. Cümle(a): Bütün, hep. Cünbiş(f): Kımıldanma, oynama, eğlence, hareket. Zevk. Cürm(a): Kabahat, kusûr. Hata, günâh. Cüst ü cû(f): Arayıp sorma, araştırma. Cüvân(f): Genç, delikanlı. Cüz'(a): Kısım, parça. Cüz'iyyât-ı müselsel(a): Her şeyin bir başka şeyin devamı olması. Tasavvufta ve Yûnus'ta ma'den nebat ve hayvan kategorilerinin birbirini takib eden yaratılış tertibi. Her tabaka kendi içinde parça buçuk olup yine kendi aralarında ontolojik tabakalar halindedir. Bunlardan her cüz'ün seyri istisnasız Allah'a doğrudur. -ç- Çabük-bâz(f): Çabuk, aceleci. Tez oyuncu. Çag(t): Zaman, vakit, mevsim. Yaş, asır. "Sözün usıla düşirgil dimegil çağ ide(çağada?) bir söz"(Bkz. 102/3). Çagada(t): Çocukça, çağa: Yeni doğmuş, tüyü bitmemiş. (Bkz. 102/3). Çagırmak(t): Davet etmek. Çagıru(t): Davet, davetiye. 356 Yûnus Emre Dîvânı Çagide(t): Çocukça, ham, manasız. Çagşaban(t): Dağılarak. Çâh(f): Kuyu, çukur. Çakıldak(t): Değirmende öğütülen buğdayın taşlar arasında bitdiğini bildiren ve değirmen taşına çarparak "çak-çak" sesi çıkaran alet. Çakmak(t): İyice anlatmak, bildirmek. Tanıtmak aksettirmek. İfşa etmek. Gammazlamak, kovalamak. Çalap(t): Tanrı, Hak. Çaldug(t): Üfürdüğü, üflediği, öttürdüğü. (133/5)'teki "çalduğı" şeklindeki bu kelime vezin gereği "çalduğ" şeklinde okunmalıdır. Çalınmak(t): Çizmek, çizilmek, yazı yazmak, silinmek. Çâpûk(f): Çabuk, tez, çevik. Çâpûk-bâz(f): Çabuk, tez, çevik. Çâr(f): Dört. Çârdag(f): Çardak. Çarh urmak(f.t): Dönmek, semâ etmek. Çarh(f): Gök, felek. Çarh-ı Felek(f): Gök, dolaba benzeyen gökyüzü, Mecazen tali', baht. Çârsû(f): Çarşı. Çatmak(t): Kurmak, tanzim etmek. Birbirine bağlamak. "Din çatmak"(Bkz. 248/2) veya "endam çatmak" gibi. Çav(t): İklim, memleket, şöhretli bir yer. Meşhûr. Çavuş yıldızı(t): Zühre yıldızı(?)(Bkz. 66/4). Çekmek(t): Tartmak, ölçmek, yemek, zorla almak. Çeng(f): Kanuna benzeyen bir çeşit saz. Çerâg/çerâk/çırak(f): Fitil, ışık, mum, kandil, çıra. Çerb(f): Besili, semiz, yağlı. Çerçi(f): Bazı küçük eşya ve tuhafiye malzemesi satan kişi. Çerge(f): Çadır. Çerh(f): Çarh, dünya, felek. Çerî(f): Asker. Çeşni(f): Lezzet, tad, tadımlık miktarda. Çeşte(f): Altı telli saz, tanbur. Şeştâ'dan gelmektedir. Çetr(f): Çadır, gölgelik. Çevgân(f): Gûy u çevgân, Cirit oyununda kullanılan değnek. Çeynemek(t): Çiğnemek. Çırâk(f): Çıra, mum, çerâg. Çıyan(t): Zehirli ve sürüngen küçük bir böcek. Dr. Mustafa Tatcı 357 Çi(f): Ne, nasıl. Çig(f): Ham, pişmemiş. Çizginmek(t): Dönmek, "Bu çizginen gökleri" (Bkz. 133/2). Çogaç(t): Gün, güneş. Çokal: Eskiden savaşlarda atlara giydirilen çelik zırh. Bir çeşidini savaşçılar da giyer. Çokallu: Zırhlı. Çomak(t): Değnek, sopa, ucu topuzlu sopa. Çöksü(t): Bir şeyin kımıldamaması için üste konan şey, baskı büyük çivi. Mıh. Çökük(t): Çukur yer. Alçak. Çul: Kıldan dokunan döşek. Çulha: Dokumacı. Çün(f): Çünkü, madem ki, ne zamân ki. -D- Dâd u sited(f): Alış veriş. Dâd(f): Adalet. Dad(t): Tat, lezzet, çeşni. Dahı(t): Bundan başka, ayna zamânda, hem de. Dak tutmak(t): Özür/Kusur bulmak. Dak(t): Özür, kusur. Dakı(t): Dahi, da, de. Dakmak(t): Takmak, ad takmak. Ad koymak. Danışık(t): Tanışık, ülfet, ünsiyet. Karşılıklı oturup konuşmak. Dâniş(f): Söz, bilgi, ilim. Dânişmend(f): Bilgin, müderris. Dapa(t): Taraf, yön... a doğru... a karşı. Dâr(a): Ev, yapı, yer, yurt. Dâr(f): Dâr ağacı. Dâra gelmek: Dârağacına gelmek. İdam edilmek. Mecazen, İlahî sırrı "Hallâc-ı mansur gibi" ifşa etmek. Şer'î olarak bu sırrın ifşası haramdır. Dâr-ı mihnet: Mihnet evi. Mecazen dünya. Dartınmak(t): Çekinmek, esirgemek. Datlu(t): Tatlı. Davâ(a): Dava, iddia, metinde "asılsız söz" anlamından çok, hakikati bilinmeyen şer'î sözler. 358 Yûnus Emre Dîvânı Dâvûd: İsrail oğullarından bir peygamber ve hükümdârdır. Süleyman Peygamber'in babası olan Dâvûd, sesinin güzelliğiyle tanınmıştır. Kitâp sahibi bir peygamberdir. Zebûr, Dâvud'a inmiştir. Deccâl(a): Kıyâmete yakın meydana çıkacak olduğuna inanılan Deccâl, bazılarını dinden imandan edecektir. Hz. İsâ tarafından öldürülecek bir yalancı peygamber olduğu rivâyet edilir. Tasavvufta Deccâl, dünya sevgisinden ileri gelen nefsi güçlerden ibaret olup, bunlar, riyaset, rubûbiyet, büyüklenmek (kibir), hile vs.dir. Bu kuvvetler akl-ı ma'âşa bağlıdır. Nefislerinde söz konusu özellikleri yok edemeyen kişiler, tasavvufta "Deccâf'e benzetilmişlerdir. Deccâl'in bir gözünün şaşı olması ise, kişinin bu nefsi özellikleri taşımasından dolayı uhrevi ve ulvî âlemleri görmemesi anlamına gelir. Degin(t): Kadar, dek. Degme(t): Herhangi, her bir, her, rastgele. Degmek(t): Ulaşmak, erişmek. Degritmek(t): Oynatmak, hareket ettirmek, dolaştırmak. Degşürilmek(t): Çevrilmek, döndürülmek. Degşürmek(t): Değişmek, değiştirmek. Degül(t): Değil. Degürmek(t): Ulaştırmak, eriştirmek, yetiştirmek. Dehr(a): Dünya, zamân. Maddeler âlemi Dehrî (a): Maddeci, ruha, ahrete, manevî şeylere inanmayan kişi. Materyalist. Dek durmak(t): Sessiz, sakin durmak. Uslu oturmak. Dek(t): Kadar, ...a kadar. DekAek(t): Eş, benzer, gibi. Delâlet(a): Delil olmak, kılavuzluk. Doğru yolu göstermek. Delim(t): Çok, birçok, ziyade, fazla. Delük(t): Delik, açık. Dem(f): An, zamân, vakit, soluk, nefes. Dem-be-dem(f): Vakit, vakit. Daima, zamân zamân. Dem-beste(f): Susmuş, soluğu kesilmiş, nefesi bağlanmış. Demren/temren(t): Okun ucuna geçirilen demir. Dem-sâz(f): Uygun arkadaş, dost, sırdaş. Denk(t): Eş, benzer, eş değer. Denlü(t): Kadar. Densüz(t): Münasebetsiz, ölçüsüz hareket eden, saygısız. Depe/dapa(t): Taraf, yön. Dr. Mustafa Tatcı 359 Depemek(t): Tarafa gitmek, yöne gitmek. Deprenmek(t): Kıpırdamak, kımıldamak, hareket etmek; kurumak. Depretmek(t): Kımıldatmak, oynatmak; kurutmak. Der(t): Ter. Yeni biten, taze."Ağaç deri dirildi"(301/6). Derbân(f) : Kapıcı. Dergâh(f): Tekye. Zikir ve ibâdet edilen yer. Kapı yeri, kapı eşiği. Tarikatlerin müessese devrinde irşad için kullandıkları teferruatlı geniş mekan. Dergâhlar, semâhâne, halvet veya çile odası, aşhâne, derviş hücreleri vs. bölümlerden teşekkül eder. Hakikî sûfi alemleri dergâh kabul eder. Deriçe(f): Küçük kapı, pencere. Dermânde(f): Âcil, kala kalmış, bî-çâre, zavallı, beceriksiz. Dermek/dirmek(t): Toplamak, biriktirmek. Dervâze(f): Büyük kapı, büyük bir binanın büyük taşra kapısı. Kale kapısı. Dervîş(f): Yoksul, mütevazı kişi, tarikate girmiş kimse. Sülûka 'ahdeden ve Allah'a ulaşmak isteyen kişi. Derzi(f): Terzi. Destâr(f): Sarık, imâme, tülbent. Dest-gir(f): Elden tutan, yardım eden, yardımcı. Destûr(f): İzin, ruhsat. Devlengeç: Çaylak; bazı yazmalarda dölengeç, dülengeç, devligeç şeklinde harekelenmiştir. Devlet(a): Saadet, mutluluk. Devrân(a): Dünya, felek, zamân, talih. Dönme, dolaşma. Devşürmek/divşürmek(t): Dermek, toplamak, bir araya getirmek. Derlemek. Deyr(a): Kilise, manastır. Deyyân(a): Hakkıyla mükafatlandıran ve cezalandıran, hâkim, Allah.(Bir kudsî hadiste yaratıcı kendisini melik ve deyyân olarak anar. Burada deyyân, insanın başlangıçtan sonuna kadar mâcerâsını tamamlayıp hesâba çeken anlamındadır.). Deyyâr: Bir kimse, yurt sahibi, manastır sahibi. Dikçi(t): Asi, dik dik karşılıklar veren kişi. Dil tetiği(t): Dilin konuşma kabiliyeti. Dilenigörmek(t): Hemen dilenmek, dilenmeye bakmak. Dilenmeye devam etmek. Dil-hasta(f): Gönül hastası. 360 Yûnus Emre Dîvânı Dükü: Tilki. Dil-pezîr(f): Gönüle hoş gelen, gönlün beğendiği. Dil-teng(f): Gönül darlığı, iç sıkıntısı. Dimek(t): Demek, söylemek. Din(a): İnanç, imân, tâat, âdet, huy, verilecek karşılığa hükmetmek. Dinâr: Altın sikkeli para. Dirgenmek(t): Toplanmak, birikmek, bir araya gelmek. Dayanmak. Dirgürmek (t): Diri etmek, diri kılmak, diriltmek. Dirîg(f): Esirgeme. Dirîgâ(f): Hayfa, ne kadar yazık, eyvah. Dirilik(t): Yaşayış, geçim, hayat, sağlık. Dirmek (t): Toplamak, dermek. Dirnek (t): Dernek, toplantı. Eğlenmek için toplanan kişiler. Dîv(f): Şeytân, cin. Dîvân (f): Huzur, meclis. Dîvân-ı ışk (f.a): Aşk meclisi, mürşid huzuru. Divşürmek(t): Devşirmek, toplamak. Bir araya getirmek. Diyânet(a): Dindârlık. din hükümlerini yerine getirmek. Doksan bin Hak kelâmı: Cenab-ı Hakkın Hz. Peygamber'e Mirâc'ta 90 bin sır söylediği, bunlardan 30 binini halka, 30 binini seçkinlere dediği; 30 binini ise sır olarak sakladığı rivâyet edilir. Dokunmak(t): Vurmak, birbirine geçirmek. Çakmak, isabet ettirmek. Dolanmak (t): Dolaşmak. Dolınmak /dolunmak(t): Dolunmak, batmak, dolanmak, Gurup etmek. Don (t): Don, elbise, kıyafet. Donanmak (t): Süslenmek, giyinip kuşanmak. Dölenmek (t): Mutmain olmak, temayül göstermek. Sükûnet, karar kılmak, çoğalmak. Dörimek/dürimek (t): Meydana getirmek, türemek. Döritmek/düritmek, düretmek (t): Yaratmak, bir araya getirmek, türetmek. Dört ejderhâ: Dört unsur(Hava, âteş, su, toprak.). Dört kapı (t): Şeriat, tarikat, hakikat, marifet. Dört yâr (t): Dört dost, Hz. Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali. Döşek (t): Yaygı, kilim gibi fakat daha yumuşak bir minder. Döymek (t): Tahammül etmek, dayanmak. Duduksuz (t): Serbest, rehin olmayan, kapalı olmayan. Dun (t): Alt taraf, kök.(147/4). Dr. Mustafa Tatcı 361 Dûr(f): Uzak. Durak/turak (t): Makâm, mahal, durulan, eğlenilen yer, yurt. Durgurmak (t): Durdurmak, kaldırmak, ayakta tutmak. Durmak/turmak (t): Ayağa kalkmak, kıyam. Durrac(a): Bkz. Dürrac, turaç kuşu. Durutmak (t): Durdurmak, durdurmaya çalışmak. Duş: Bkz. tuş. Duşa gelmek(t): Rastlamak, karşı karşıya gelmek. Dutmak (t): Tutmak, sahib olmak. Yapmak, yerine getirmek. Dutsak (t): Esir. Dutuşmak (t): Alev almak, tutuşmak. Duvacık kapısı (t): Dua edilen yer. Allah'ın rahmet sıfatına sığınma. Bugün "dua kapısı" şeklinde kullanılıyor.(128/3). Duzag(t): Tuzak. Duzah(f): Cehennem. Dükeli(t): Bütün, hep, cümle, hepsi, herkes. Dükkân-dâr(a.f): Dükkân sahibi. Düldül(a): Hz. Ali'ye, Hz. Peygamber tarafından verilen binek atı. Dün (t): Gece. Dün ü gün(t): Gece ve gündüz. Dünyâ-perest: Dünyaya meyil veren. Maddiyatı çok seven. Düp-düz (t): Düm-düz. Tamamıyla, baştanbaşa. Düpdüzin (t): Tamamıyla, bir baştan bir başa. Dürdâne(a.f): İnci tanesi. Dürimek/dörimek(t): Bir araya getirmek, meydana getirmek, türetmek. Türemek. Dürişmek(t): Çalışmak, isbat etmek, gayret etmek. Dürlü(t): Türlü. Dürr(a): İnci. Dürrâc(a): Kekliğe benzer bir güzel kuş. Turaç. Dürr-i yetîm(f.a): Tek, iri, baha biçilmez inci. Eşsiz inci. Hz. Nûr-ı Muhammed. Dürülmek(t): Katlanmak, toplanmak. Düş(t): Rüyâ, vakıa. Yûnus'ta düş yerine bazan seyr veya seyrân kelimeleri de kullanılır. Düşmek(t): Konaklamak. Düşmek(t): Vâki olmak, mağlûb, müstevli olmak, hücûm etmek. Düşvâr(f): Güç, zor. 362 Yûnus Emre Dîvânı Dütün(t): Tütün. Duman. Düzenmek/düzünmek(t): Kendini düzeltmek, düzene sokmak, süslemek. Düzmek(t): Tertib ve tanzim etmek. Düzen vermek, sıralamak. Hazırlamak, imal etmek. -E- Ebed(a): Sonsuz, gelecek, sonu olmayan gelecek zamân. Ebleh(a): Pek akılsız, ahmak, bön. Ebsem/epsem: Suskun. Ebter(a): Sonu kesik, çocuğu olmayan, eksik. Ebu Bekir(Sıddîk): İlk halife, Çâr-yâr'dan ilki. Doğru ve sözünün eri manasına "Sıddîk" sıfatıyla anılmıştır. Ecel(a): Ölüm vakti, âhirete göçmek. Ed-dünyâ cifetün ve tâlibihâ kilâb: Dünya bir cifedir, onun talibi köpeklerdir. Hadis. Efgân(f): Bağırıp çağırma, istimdâd, feryâd. Efreng/Firenk(f): Avrupalı, Frenk. Hıristiyan. Egerçi(f): Her ne kadar, ise ide, gerçi. Egin(t): Sırt, omuz. Eglemek(t): Geçiktirmek, vakit geçirmek, oyalamak, avutmak. Egleyen(t): Metinde mâsivâ anlamında kullanılmıştır. Ehil(ehl): Yabancı olmayan, âşinâ, mahir, usta, becerikli; metinde, kâmil insan. Ejdehâ(f): Yılan, ejderha. Metinde nefis için bir benzetme. Ekincik(t): Olgunlaşmamış küçük boylu başak.(388/3). Eksüklik/eksiklik(t): Kusurlu, hataları bulunan kişi. Aciz. Eksümek(t): Eksilmek, azalmak, azaltmak. Elest(a): "Elestü" Arapça'da "değil miyim?" demektir. Kur'ân'da 7. surenin 172-173. âyetlerinde, Allah'ın: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusunda geçer. Ruhlar bu soruya: "Evet, Rabbimizsin." diye cevap verdikleri için biribirlerine tanık tutmuşlar ve şehadet etmişlerdir. Kıyâmet gününde her ruh burada verdiği sözü yerine getirmek, Rabbini tanımak zorundadır. Sûfîler Bezm-i Elest'de verilen cevabların bazılarının olumlu "Kâlû belâ"; bazılarının olumsuz "lâ" şeklinde olduğuna inanırlar. Bu cevaba göre kıyâmette üç sıra insan görülecektir. Rablerinin sorusuna tasdik eyleyip gözleri ve dilleriyle kabul edenler; soruyu sadece kulaklarıyla duyup kararsızlık Dr. Mustafa Tatcı 363 gösterenler. Sadece lâ deyip Rablerinin birliğini kabul etmeyenler. Yunus Emre, Elest'te verilen söze, ahd-i sâbık terkibi ile de anlatır. Ona göre bu sır, bu dünyada iken bilinip yaşanacaktır. El-hakk(a): Doğrusu, hakikaten. Elhamdülillâh(a): Allah'a hamd olsun. Elif(a): Eski yazımızın ilk harfi. Klasik dinî ve ledünnî şiirimizde Allah, zat-ı uluhiyyet veya makam-ı ma'rifet için kullanılır. Elif-dal-mim: Eski harflerle emed, kelimesinin yazıldığı harflerdir. "Son, nihâyet" manalarındadır. Elif Hakkı, mim tafsilât-ı Muhammed'i, dal ise sırr-ı Muhammed veya nûr-ı Muhammedîyi temsil eder. Ayrıca, "Adem" kelimesi de bu harflerle yazılır. El-kalbü mine'l-kalbi(a): Kalpten kalbe, gönülden gönüle. Elvân(a): Renkler, görünüşler. Em: İlaç; çâre, devâ. Emân(a): Emniyet, korkusuzluk. Yardım, imkân. Emânet(a): İlahî sır. Âdem'e verilen yaratılış sırrı. Metinde bir yerde "cân" anlamındadır.(210/3). Emcek(t): Meme, kuru veya yalancı meme denilen çocukların susturulması için kullanılan alet. Emek yimek(t. d.): Gayret sarfetmek, emek çekmek. Emr-i ma'rûf(a): 'Aklın ve şeriatin caiz ve güzel gördüğü şey, buyruk. Endâm(f): Beden, vücûd, vücûdun görünüşü, boy. Endîşe(a): Düşünce, fikir. Ene'l-Hak(a): "Ben Hakkım", Bağdadlı Hallâc-ı Mansûr'un asılmasına sebep olan şath kabul edilen söz. Er dimek(t): Eğer demek, er, "eger" kelimesinin muhaffefi olarak kullanılıyor. (Bkz. 19/7). Er(t): Mürşid, insân-ı kâmil anlamındadır. Eren(t): Evliyâ, ermiş kişi. Erişgen(t): Ulaşan, yetişen, devamlı erişen, erişmek için uğraşan. Erkân(a): Rükûnlar, direkler, esaslar, âdet, töre. Erte/irte(a): Yarın, sabah. Erte-gice(t): Sabah-akşam. Esen(t): Sağ, salim, rahat, mes'ut. Esenlemek(t): Veda etmek, esenlik dilemek. Eser(a): İz, yapı, nişan. Esfel(a): En aşağı, en alçak, en sefil. Eshâb(a): Sebepler, bir şeye vâsıta olanlar. 364 Yûnus Emre Dîvânı Esilmek(t): Dökülmek. Eskice(t): Eski elbise, yıpranmış giyecek. Eslemek(t): Dinlemek, kulak asmak; kabûl etmek. Baş eğmek. Eslenmek(t): Kulak asılmak, dinlenilmek. Esrâr(a): Sırlar, gizli mânâlar, hikmetler. Esrimek(t): Mest olmak, sarhoş olmak. Hâle girmek. Esritmek(t): Serhoş etmek. Esrük/esrik(t): Serhoş, mest, coşkun, ehl-i hal. İlahî aşk serhoşu. Eşker/eşkere: Âşikâr, açık, meydanda. "Âşikâre"den. Eşmek(t): Yürümek, yol almak, atı eşkin sürmek, koşturmak. Etmek(t): Ekmek. Evet(t): Metinde bir yerde "Fakat" manasınadır. "Yûnus yidi nişan didi evet üçüni gizledi"(298/7). Evgâr(f): Davar sırtındaki yara, kö türüm, yatalak, yaralı. Evin(t): Yiyecek, dane, tohum, içi. "Evin tutmak: Danelenmek." Evren(t): Büyük yılan, ejderha. Ewel(a): Allah'ın sıfatı. Öncesi olmayan. Eyâ: Ey, hey. Eye(t): Sahip, mâlik. Ey i: İyi. Eyin(t): Sırt, arka. Eyitmek(t): Söylemek, anlatmak. Eyle(t): Öyle, o şekilde. Eylenmek(t): Edinmek, eylemek, yapmak. Eyyûb(Peygamber): Kur'ân'da adı geçen peygamberlerdendir. Sabır sembolüdür. İsrailoğullarındandır. Ezel(a): Zamanın önsüzlüğü, başlangıcı olmayan zamân. Ezelî vatan: Elest bezmi, ruhlar âlemi. -F- Fahr(a): İftihâr, öğünme. Fahr-ı âlem(a.f. terkip): Hz. Peygamber. Fak (f): Tuzak. Fakî(a): İslâm fıkhını iyi bilen, Fakih. Fakîh Ahmed Kutbüddin: Menâkıbü'l-Ârifin müllifine göre Sultanü'l- Ulemâ dervişidir. Horasan'dan gelerek Konya'ya yerleşmiştir. Fakîh Ahmed, Muhyiddin'in "Hızır-Name"sine göre, Anadolu'da yaşayan en eski sûfilerdendir. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Menkabevî bazı Dr. Mustafa Tatcı 365 bilgileri, Seyyid Hârûn, Hacı Bektaş Velâyet-nâmesi gibi menâkıb- nâmelerden öğrenmekteyiz. Bilinen iki küçük eserinden birincisi "Kitâbu Evsâfı Mesâcidi'ş-Şerife", diğeri, "Çarh-nâme"dir. Doğumu ve ölümü bilinmemektedir. Ölümü M. 1230'lu yıllarda olabilir. Fakr(a): Tasavvufî bir ıstılah olarak; sülük mertebelerini yaşayıp nefsin kendi nefsi olmayıp Hakk'a ait olduğunu idrâk etmek, anlamındadır. Yûnus'ta fakr tamamen nefis yokluğu anlamındadır. Fânî(a): Geçici olan, yoklukla ilgili. Fârig(a): Vaz geçmiş. Elini eteğini çekmiş. Fârik(a): Farig'dan, vaz geçmiş. Farîza/farîda(a): Allah'ın emri, farz, yapılması elzem olan. Fâsık(a): Allah'ın emrinden çıkan. Kötülük yapan. Fıska düşen. Fâsid(a): Kötü, fenâ, yanlış, bozuk, fesad çıkaran. Kavgacı, bozucu. Fâş(f): Faş etmek, meydana çıkarmak. Açıklamak. Gizli olanı ortaya çıkarmak. Fâtihâ(a): Kur'ân'ın birinci sûresi. Başlangıç, açış, giriş. Fazîlet(a): Hüsn-i ahlak, ilim ve iman, değer, meziyet. Fazl(a): Fazilet, olgunluk, iman ve cömertlik. Fehm(a): Anlama, anlayış, kavrama. Felek(a): Gök, sema. Fenâ(a): Dünya için kinaye, yokluk mülkü. Fenâ-ender-fenâ (a.f-a.): Yoklukta yokluk. Fenafi'l-fenâ. Ferâgat(a):Tok gözlülük, hakkından vaz geçmek. Davadan vaz geçmek. Ferâh(a): Bol, geniş, iç açıcı. Şenlendiren. Ferâş/ferrâş(a): Döşeyen, hizmetçi, döşeyip süpüren, hizmetkâr. Ferdâne(f): Tek başına, yalnız. Fereci(a): Genişliğe, ferahlığa mensup. Bilginlerin ve şeyhlerin giydikleri önü açık, yakasız, geniş kollu ve uzun giyecek. Ferhâd(a): Doğu Edebiyatında bir aşk kahramanının adı. Sevgilisi "Şîrîn"e ulaşabilmek için dağlar delip yol aşmış bir fedakarlık örneği. Mühendisliği ve nakkaşlığı da vardır. Ferik(a): Bölük, topluluk. Ferişte, ferişteh(f): Melek, günahsız, masûm. Ferrâş(a): Döşeyen, temizlik yapan, hizmetçi. Ferş(a): Yer, yeryüzü, döşeme, yaymak. Fesâd(a): Bozuk, fenâlık, karışıklık. Feth-i bâb (a): Kapı açmak. 366 Yûnus Emre Dîvânı Fevka'l-Ulâ: En yüce, yüksek. Pek yüksek. Fısk(a): Hak yolundan çıkma, Allah'a isyân etme, ahlaksızlık, kötülük. Fidâ/fıdî(a): Bağışlama, fedâ, uğruna verme. Figân(f): Ağlama sızlama. Fil-hâl(a): Bu anda, hemen, şimdi. Firâk(a): Ayrılık, ayrılma. Firâset(a): Anlama, sezme kabiliyeti, uyanıklık. Fir'avn: Mûsâ Peygamber çağında yaşayan ilâh olduğunu iddia eden Mısır hükümdarı. Kur'ân'da kıssası uzunca anlatılır. Firdevs: Cennet, cennetin altıncı katı. Bostân. Firişteh(f): Bkz. Ferişteh, melek.. Firkat/fürkat(a): Ayrılma, ayrılış. Fitne(a): Karışıklık. Ortalığı karıştırmak, mâl ve mülk. Furkân(a): İyi ile kötü, hak ile bâtıl, helâl ile haramın farkını gösteren. Kur'ân'ın sıfatı. Fuzûl/fudûl(a): Lüzûmsuz, fazla şey veya söz. Fuzûllık(a.t): Münasebetsizlik, sıradan. Fürkat(a): Ayrılık. Bkz. Firkat. -G- Gaffârü'z-Zünûb(a): Günâhları afveden, bağışlayan, acıyıp merhamet eden Allah. Gâfıl(a): Gaflet ehli, gerçeklerden habersiz, uyuyan. Gâh(f): Bazan, ara sıra. Gâib/gâyıb(a): Görünmeyen, göz önünde bulunmayan, gizli ve bilinmeyen âlem. Galab/galabe(a): Çokluk, kalabalık. Galtân(f): Yuvarlak, tekerlenen, yuvarlanan. Gamgîn(f): Gamlı, kederli. Gam-güzâr: Gam geçiren, tasa çeken, ömrü gam ile geçen. Gammâz(a): Münafık, fitneci, birini birine çekiştiren. Ganî(a): Hiç bir şeye ihtiyacı olmayan, tam manasıyla zengin, müstağni. Allah. Gâret(a): Çapulculuk, yağma. Garîb(a): Gurbette olan kişi. Metinde, emsaline üstün olduğu; onları anlayacak insan kalmadığı için cemiyette yalnız kalan veliler veya ezel bezminden dünyaya gönderilişinin hikâyesini bilen kişi. Ehl-i fenâ,. Dr. Mustafa Tatcı 367 Garîbsemek(a.t): Garip kişiler gibi davranmak. Gark olmak(a.t): Batmak, o şeyde boğulmak, o şeye benzemek. Gark(a): Suda boğulmak, batmak. Gassâl(a): Ölü yıkayıcı. Gavvâs(a): Çok gayretli, çalışkan, suya dalan, dalgıç, inci arayan dalgıç. Gaybet(a): Başka yerde bulunmak, gıybet, bir şeyin diğer bir şey içinde gayb olması. Dedikodu. Gayr(a): Ayrı, başka. Gâzî(a): Din uğruna harp eden. Gedâ(f): Yoksul dilenci. Gedilmek(t): Bir yanından eksilmek, bütünlüğü gitmek. Gedik açılmak(77/2). Geh(f): Bazan, ara sıra. Gen (t): Geniş, bol. Gene yaz: İlkbahâr. Genc(f): Hazine, define. Gencay-genç ay(t): Hilâl, yeni doğan ay. Genc-hâne(f): Hazinenin bulunduğu yer. Genc-i nihân(f): Gizli hazine, kenz-i mahfi. Genc-i pinhân(f): Gizli hazine, kenz-i mahfi. Genez(t): Kolay, uygun, kolayca. Geniyile(t): Genişliğiyle. Gensüz söylemek(t): İsteği olmadan, istemeyerek söylemek. Gensüzin(t): İsteksiz. Ger(f): Eğer. Gerdân(f): Dönen, dönücü. Gerdûn(f): Kainat, felek. Geşt(f): Gezmek, dolaşmak. Gevde(t): Gövde, vücûdun göğüs ve karın kısmı. Gevher(f): Mücevher, inci, esâs, öz. Geyikli Hasan: Bursa kurbinde Keşiş Dağı eteğinde, Orhan Gazi zamânında yaşayan bir erendir. Adı geçen yerde türbe, tekye ve cami bina etmiştir. Dağda geyiklerle sohbet etmesiyle şöhret bulmuştur. Gıl/gil: Emir teklik 2. şahıs eki. Anmagıl gibi. Gılmân(a): Cennettekilere hizmet eden güzel ve genç delikanlılar. Genç uşaklar. Gile: Şikâyet, vadi. 368 Yûnus Emre Dîvânı Gin/gen (t): Geniş, bol. Gine(t): Gene. Girdâr (f): Amel, fiil, iş. Gird-i hâl: Toz kabarcığı, toz zerreciği, fakr ve tevazu için bir benzetmedir. Giriftâr(f): Tutulmuş, esir, düşkün, mübtelâ. Girîv(f): Bağırma, bağrışma. Girm(f): Kurt, kurtçuk. Girü(t): Geri, tekrâr, sonra, yine, başka. Giryân(f): Ağlayan, ağlayıcı. Göçgünci(t): Bir yerden bir yere göçen, göçebe, göçer. Gökçek(t): Güzel. Gökren(t): Gömgök. Muahhar metinlerde "gökrek" şekli de var. "Gökren katran denizi kıldan Sırât gerile"(Bkz. 306/7). Gönelmek(t): Yönelmek, yüzünü döndürmek, teveccüh etmek. Gönilmek/ gönülmek(t): Yönelmek, teveccüh etmek, yüzünü döndürmek. Gönlek(t): Gömlek. Gönül(t): Gönül, yürek, kalp, fuad. Gönülek(t): Gömlek. Görk(t): Güzellik, yüz güzelliği, meziyet. İyi huy. Görklü(t): Güzel, mübarek. Göymek(t): . İçin için yanmak, parlamak. Göynük/köynük(t): İçin için yanmak. Yanık, yara, acı, hicran. Gözetme(t): Gözetme, kollama. Gözgü(t): Ayna. Gözsüzsepek/Göz-sepek(t): Köstebek. Gubâr(f): Toz. Gufrân(a): Cenâb-ı Hakkın günahları afvı, rahmeti. Gulgule(a): Çığlık. Gürültü, büyük uğultu. Gûr(f): Mezâr, kabir. Guristân(f): Kabristân, mezarlık. Gussa(a): Tasa, üzüntü. Sıkıntı. Kaygu. Guş(f): Kulak, işitmek. Güç görmek(t. d.): Zorlamak. Güç götürmek(t. d.): Zorlamak. Güç üzmek(t): Olmasını istemek. Güçlükle halletmeye çalışmak. Zorlamak. Dr. Mustafa Tatcı 369 Güç(t): Zor, kuvvet; istek. Güft(f): Söz, lakırtı. Güftâr(f): Söz, konuşma. Güher(f): Mücevher, kıymetli taş, inci, gevher. Gülbang/gülbenk(f): Yüksek ses. Bir ağızdan çıkan dua, ilâhî. Hususiyetle, sûfîlerin meclislerde ve törenlerde okudukları tanzim edilmiş dua. Gülistân(f): Gül bahçesi. Gülişgen(t): Çok gülüşen, birkaç kişiyle birlikte kahkaha atan. Gülrek(t): Kahkaha atan, çok gülen. Gülzâr(f): Gül bahçesi. Gümân(f): Şüphe, zann. Gümrâh(f): Yolunu kaybetmiş. Gün(t): Gündüz, güneş. Güvece:(?) Bu kelime 'Yilüp siyasın güçin sebl ola güvecesi"(351/12) mısraında geçmektedir. Güzâf(f): Boş, asılsız. Söz. Güzer itmek(f.t): Geçmek. Güzide(f): Seçilmiş, beğenilmiş kişi, şey. Güzin(f): Seçkin, seçilmiş, seçen. -H- Ha dimedin(t): Hemen, derhâl, ha demeye vakit kalmadan. Hâb(f): Uyku. Habîb(a): Sevgili, sevilen, dost. Allah'ın isimlerinden. Habs(a): Zapdetme, tutma, hapis, alıkoyma. Hâcât(a): İhtiyaç, lüzûm, muhtaçlık. Hacerü'l-Esved(a): Karataş, Ka'be'nin duvarındaki mukaddes taş. Hacet-gâh(a): Dilek yeri, ihtiyâcın bildirildiği yer. Haç: Put, Haç, İstavroz. Hadd(a): Şeriatçe verilen ceza. Hadîs(a): Hz. Peygamber' in emri ve hareketi, sünnet-i nebevi. Hâk(f): Toprak. Hakk(a): Allah. Hakk(a): Doğruluk, doğru, gerçek. Hakke'l-yakîn(a): Bularak inanmak. Hakikati müşahede edip, yaşamak hali. Yakîn makamlarının sonuncusu. Hakikat ehlinin makamı. Halâyık(a): Yaratıklar, yaratılmışlar. İnsanlar. 370 Yûnus Emre Dîvânı Hâldaş: Aynı durumda, hal arkadaşı. Hâlik(a): Yaratan, Allah. Halîl(a): Sâdık, samimi, dost. Hz. İbrahim'in sıfatıdır. Hâlis(a): Saf, duru, saffetli, pek beyaz. Hilesiz, katıksız. Hall(a): Giren, dahil olan. Hallâc-ı Mansûr: Bkz. Mansûr. Halvet(a): Yalnızlık. Allah'la beraber olup gayrıdan hazer etmek. Hamîr(a): Maya, içki mayası, içki. Hân(f): Yemek sofrası, yemek, ta'am, ahçı dükkânı. Han: Hakan. Handân(f): Gülen, güler, gülücü. Hanende(f): Okuyan, şarkı söyleyen. Hânümân/hânmân(f): Ev, bark, ocak. Hâr(f): Hakir, aşağı, hor, zelil, bayağı. Harâbât(a): Meyhane; tasavvufta tekye, mürşidin gönlü. Harâmî(a): Yol kesen, hırsız, haram yiyen. Hare/Harcı: Layığı, uygunu, elverişlisi, has olmayan. Haricî'den, âdi, ucuz. Hâricî(a): Has olmayan, âdi, ucuz, Harîf(a): Kimse, adam, iş eri, meslektaş. Harîr(a): İpek. Hâris(a): Kıskançlık, çekememezlik. Hârût-Mârût(a): İki melek. Büyü ile uğraştıkları için kıyamete kadar kalmak üzere Babil'de bir kuyuya baş aşağı asılmışlardır. Hâs u 'âm(a): Herkes, ileri gelenler ve halk. Hasenât(a): Güzellikler, iyi ameller. Hâsıl(a): Husule gelen. Olan, meydana gelen. Hâss-ı havâs(a): Hâsların hâsı, gerçeğe ulaşanlar. Seçkinlerin seçkini. Hâsslar (a): Seçkinler Hâssü'l-hâs(a): Seçkinlerin seçkini. Haşâ(a): Asla, hiçbir vakit. Katiyyen. Haşâli'llah(a): Allah için bu iş, bu şey olmaz. Allah göstermesin. Haşerât(a): Zararlı böcekler. Haşr/haşır(a): Toplanma, kalabalık hale gelme. Ölülerin dirilip bir yerde toplanması. Mahşer. Hatar(a): Tehlike, uçurum, emniyetsizlik, korku. Hâtır(a): Gönül. Hatt(a): Çizgi, yol, yazı, satır. Dr. Mustafa Tatcı 371 Hattâb(a): Oduncu. Hz. Ömer'in lakabı. Havale(a): Görmeyi önleyen, mâni engel, hâil, bir işi bir başka kişiye bırakma. Ismarlama. Havâle(a): Görmeyi önleyen, mâni, engel, hâil, bir işi bir başka kişiye bırakma. Ismarlama. Havâs(a): İleri gelenler, seçkin kişiler. Havf u recâ(a): Korku ve dilek, korkma ve dileme. Havf(a): Korku. Havsala(a): Zihnin bir şeyi kavrama kabiliyeti. Anlayış, akıl. Havvâ(a): Yaratılan ilk kadın, Hz. Adem'in zevcesi. Havz(a): Havuz, su biriktirmeye mahsus üstü açık, etrafı duvarlı yer. Hay (a): Haydi anlamında hitap. Hayâ: Hicâb, utanma. Hayf(a): Amansızlık,haksızlık, zülüm. Hayr(a): Meşru iş, faydalı ve nurlu iş. îhsan. Hayrân(a): Şaşırmış, şaşkın. Hayy(a): Daima diri, ölmek ihtimalinden uzak. Allah. Hayatı zerreden küreye tedricen yayılan ve herşeyde hareket şeklinde tezahür eden varlık. Hayyü'l-Bekâ(a): Ebedî diri olan Allah. Hayz(a): Kadınlara mahsus ay başı hali. Hazer: Çekinme, zarar verebilecek şeyden kaçınma. Korunma. Hâzık(a): Tabib, hekim, işinin ehli. Hazne(a): Hazine'den bozulmadır. Hecâ(a): Ağızdan bir hareketle çıkan ses topluluğu. Harflerin "elif-bâ" şeklindeki sıralanışa verilen isim. Yûnus'ta bu kelime "mezartaşı" için şeklî bir benzerlik kurularak zikrediliyor. "Başıma dikeler hece" gibi. Hemân(f): Aynı şekilde, öylece, derhâl. Hem-dem(f): Yoldaş, yol arkadaşı. Hemişe(f): Daimâ, boyuna, hep. Hemrâh(f): Yoldaş, aynı yolda, yol arkadaşı. Hem-râz(f): Sırdaş, sır arkadaşı. Hergiz(f): Asla. Hevâ(a): Heves, istek, arzû , nefse ait şeylere istek. Hevâset(a): Nefse uymak, kötülük, heva ve hevese kapılma. Heves(a): Gelip geçici istek, nefsin hoşuna gitmek. Devrân edip gezmek. Hevl(a): Korku. 372 Yûnus Emre Dîvânı Heybet(a): Hürmetle beraber korku hisssini veren hal. Azamet, sakınıp korkulacak hal. Heybet(a): Hürmetle beraber korku hisssini veren hal. Azamet, sakınıp korkulacak hal. Hezâr destân(f): Bülbül şakıması; âşıkın sözleri ve şöhreti için benzetme. Hezâr/hezârân(f): Bin, binler, binlerce. Bülbül, bülbüller. Hıkd(a): Kin tutma, öç almak için fırsat gözetme. Hınzır(t): Domuz/donuz. Hırka-pûş: Hırka giyen, sâfi, zâhid, derviş. Hırmân/hırmen(f): Harman. Hırs(a): Aç gözlülük. Tamakârlık, arzû. Hısım(a): Akraba, aralarında yakınlık kurulan kişiler. Hışm(a): Öfke, hiddet, gazab, kızgınlık. Hıyânet(a): Hainlik, vefasızlık, sözünde durmayan. Hızır(a): Ebedî hayatın sembolü, Mûsâ şeriatine bağlı bir peygamber veya eren. Âb-ı Hayât içtiği için ölmezliğe erişmiştir. Hızır, îlyâs'la beraber yardım isteyen kulların yardımına koşar. Hızır daha çok karada yardımcıdır. Hicâb(a): Örtü, perde, utanma, sakınma. Hicâz(a): Arabistan'da Mekke-i Mükerreme ile Medine'nin bulunduğu yerler. Hacc'ın yapıldığı mekân. Hidmet(a): Hizmet. Hikmet(a): Bir işteki sebep. Gizli yön. Hilâf(a): Zıt düşünceli, karşı fikirli, aleyhtar. Hil'at(a): Eskiden devlet büyüklerine ihsân ettikleri süslü elbise, kaftan. Himmet(a): Çalışma, gayret etme, bir işe girişmek, manevî yardım, manen birine yardım etmek. Hitâmü'l-mürselîn: Hz. Peygamber. Ho(f): Hod, kendi, miğfer. Hoca/hâce(f): Bilgin, ulu kimse, efendi. Tüccâr. Hod(f): Kendi, esasen, bizzat. Hodbîn(f): Bencil, kendisini beğenen. Hon(f): Han, sofra, yemek. Horlık(f. t.): Aşağılık, aşağı olmak. Horûs(f): Horoz. Dr. Mustafa Tatcı 373 Hû(a): Hüve'den. Cenab-ı Hakk'ın "O" anlamındaki zâtî ismi olup, gaybî hüviyetini delâlet eder. Hû(f): Huy, mizâç. Hûb(f): Güzel. Hubbü'l-vatan mine'l-imân(a): Vatan sevgisi imandandır. (Hadîs). Hudavendgâr(f): Efendi, sahib, hükümdar, Mevlânâ'nın lakabı. Hulk(a): Huy, tabiat. Hulle(a): Cennet elbisesi. Belden aşağı ve belden yukarı iki kısımdan müteşekkil elbise. Hûr/hûri(a): Ahver ve Havra kelimelerinin cemidir. Ahu gözlüler, pek güzel cennet kızları. Hurd(a): Ufak, küçük parça. Hurd u ham; parça parça. Hurrem(a): Sevinçli, mesrûr, şen. Ferahlık veren. Husrev(f): Husrev ve Şîrîn hikayesinin erkek kahramanı. Padişah oğlu olup Ferhat'ın sevgilisi Şîrîn'i sevmiştir. Hûş(f): Akıl, fikir, zekâ. Hûşyâr(f): Aklı başında, akıllı. Hût(a): Balık. Hüccet(a): Senet, vesika, delil. Hüccetlü(a): Reddedilmeyecek delilli, senetli. Hümâ(f): Devlet kuşu, yükseklerden uçan ve kişinin başına konarak talihini değiştiren kuş. Türkçe'de Umay kuşu da deniyor. Hüner-pîşe(f): Maharetli kişi, marifet sahibi. Hürmetlü: Şerefli, saygın, riâyet edilen. Hüsn(a): Güzellik. Hüve(a): O(Allah). Allah'ın zat ismidir. Hüzn(a): Gam. -I- -ıcağaz/iceğez/ıcağız/iceğiz(t): Zarf fiil eki. -ınca/ince. -ıcak/-icek(t): Zarf Fiil eki. -ınca/-ince. Ilan(t): Yılan. Ildurum(t): Yıldırım. Ilduz(t): Yıldız. Inık(t): Boyun bükme, itaat etme. Irahman(a): Rahmân. Irak/Irag (t): Uzak, ırak. Irılmak(t): Ayrılmak, uzaklaşmak, oynamak. 374 Yûnus Emre Dîvânı Irmak(t): Ayırmak, uzaklaştırmak. -ısar/-iser(t): Gelecek zamân eki. -acak/-ecek. Isıcak(t): Sıcak. Ismarlamak(t): Tevdi etmek, emânet etmek. Issı(t): Sıcak, sıcaklık, harâret. Issı/ısı/isi(t): Sâhip. Işık(t): Melametî ve kalenderi tavırlar gösteren, Bektaşî ve Hurûfîler içinde yaşadıkları sanılan Ehl-i sünnetten olmayan, bâtınî ve şiâ temayüllü bir grup. Işıtmak(t): Aydınlatmak, parıldatmak. Işk(a): Aşk, candan sevme, sevgi. Iyân(a): Ayan, açık, belli. Iyş(a): Zevk ve sefa, işret. -İ- İ(t): Ey. İblîs(a): İnsanları Allah yolundan çıkarmaya çalışan şeytân. Vesvese veren. Hannâs. İbrâhîm Edhem: İlk sûfilerden ve sahabeye ulaşanlardandır. Belh şehzâdesi iken malını yağmaya vermiştir. İbrâhîm Peygamber: Halîlullah. İsmail Peygamber'in babası. Nemrûd tarafından ateşe atıldığı halde bu ateş onu yakmamış, sabırla selâmete çıkmıştır. Tevhîd dininin babası kabul edilen İbrâhîm (a. s.) Hz. Muhammed'in büyük atasıdır. İbret(a): Ders, insanı gafletden uyaran hadise, tuhaf, acayib. İçre(t): içinde. İç bâzâr(t.a): İç alışveriş, İçeriye yönelmek; insanın içiyle, gönlü ile alış verişi. Murakabe. İdrîs: Kur'ân-ı Kerîm'de ismen zikredilen peygamberlerdendir. Hz. Şît'in oğlu. Terzilerin piri. İg(t): Eksen, ip vb. şeyleri dolamaya yarayan ucu sivri iğne. "Olokdur Hak varlığı evliyâdur çarh iği"(313/3). İgen/inen(t): Çok, fazla, ziyade, pek. İhlâs(a): Karşılıksız sevgi. Kalp sâfiyeti. İçten, samimi sevgi, yalnız Allah rızası için yapılan ibâdetler. Temiz kalp ile yapılan ibâdetler. İhsân(a): Cenab-ı Hakk'ı görüyormuş gibi ibâdet etmek. İyilik, lütuf, bağış, güzellik. İyilikle muamele etme. Kulun mürakebe içinde olmasıyla İlâhî inâyetin erişmesi. Dr. Mustafa Tatcı 375 îhtiyâr(a): İstek, arzû , razı olmak, katlanmak, yaşlanmış kişi. İkâb(a): Azâb, eziyet. İklîm(a): Bölge, ülke, memleket. îl(t): Memleket, ülke, şehir. İl/el(t): Başkası, gayrisi, el. Ilâhî(a): Ey Allah'ım, ya Rabbi mealinde dua. lletmek/iltmek(t): Götürmek, ulaşmak. lley/ileyi/ileyü(t): Taraf, yön, nezd, huzur. Dîvân'da her üç anlam da mevcuttur. Il-gün(t): Başkaları, yabancılar. İlk yaz(t): Bahar, ilkbahar. îllâ(a): Mutlaka, eğer, aksi halde, ne olursa. Ba-husûs. İlm-i bâtın(a): Öz ilim, hakikat ilmi, tasavvuf. Ledün. İlm-i sâbık(a): Elest bilgisi, ruhların henüz bedene girmeden önce kavrandığı hakikî bilgi. Ilyâs: Kur'ân'da ismi anılan Benî İsrail peygamberlerindendir. İlyâs, zamânındaki hükümdârlarla çok mücadele etmiştir. Denizde dara düşen kişilere yardım ettiği söylenir. İmâret(a): Bayındırlık, ma'mûr olma. Yoksul olma, yoksullara yiyecek dağıtan hayır evi. İmdi/indi(t): Şimdi, o halde. İmrân(a): Mûsâ Peygamberin babasının adı. İmrûz(f): Bugün. İn olmak: Bu olmak. İn(f): Bu, şu. İn'am(a): Nimet verme, lütuf ve ihsanda bulunmak. İnâyet(a): Yardım, lütuf, meded. İncü(t): İnci. İnen(t): Çok, pek, daha çok, gâyet ziyade. İnletmek(t): İnletmek, sızlatmak. İçten içten, acılı ve içten sesler çıkartmak. İnni ene'l Hak(a): Muhakkak Hak benim, mealinde. İns(a): İnsan cinsi. İntihâ(a): Son, nihâyet, uç. İntizâr(a): Bekleme, nazar etme. Bakma. İr(t): Er, vaktinden evvel. İ'râb(a): Düzgün konuşmak, Arapça'da, kelime ve fiillerin sonunda bulunan harekelerin değişme sebeplerini öğreten ilim. 376 Yûnus Emre Dîvânı İrgürmek(t): Eriştirmek. Ulaşmak. îrişmek(f): Ulaşmak, yetişmek. İrkilmek(t): Birikmek, toplanmak, duraklamak. îrte gice(t): Sabah akşam. İrte namâzı(t.f): Sabah namazı. İrte(t): Sabah, yarın sabah, bir gün, bir gece sonra. İrürmek(t): Eriştirmek, ulaştırmak. Yetiştirmek. îsâ: Hz. Peygamber'den önce şeriat sahibi bir peygamber. Kur'ân'da babasız doğduğu yazılıdır. Hz. Meryem'e Rûhu'l-kudüs doğrudan ruh üflemiş, İsâ meydana gelmiştir. Bu bakımdan îsâ, Adem Peygamber gibidir (Kur'ân-ı Kerîm, 3/59). Hastaları eliyle dokunarak iyileştirdiğinden Mesih sıfatıyla anılır. İsâ, ölüleri dirilten bir özelliğe de sahiptir. Kur'ân'da, İsâ'nın ölmediği beyân olunur. İsâ, Yûnus Emre'de kamil insanın bir makamı, ölü gönülleri dirilten bir mürşid olarak zikredilir. İsâ, göğe yükselirken üzerinde bulunan "dünyalık" bir iğne yüzünden dördüncü katta kalmıştır.(Bu hadise, İsâ Peygamber'in cem' makamının salikleri için bir makam olduğunu ifade eder.). İsâr(a): Dökme, saçma, serpme. İkrâm etme. İsî(a): Bkz. İsa Peygamber. İsi/ısı(t): Hararet, sıcaklık. İsmâîl(a): Hz. İbrahim'in oğlu. Kur'ân'da ismi zikredilir. Babası İbrahim tarafından kurban edilmek istenmiş, kurban edileceği sırada yerine koç gönderilmiştir (Sûre 37/103). İsmail, Hz. İbrahim'in nefsi mesabesindedir. Edebiyatımızda, İsmail, daima koç ile beraber işlenmiş olup fedakârlık örneğidir. İsnâd(a): Bir söz veya haberi birine nisbet etmek. Birine dayandırmak. İftira etmek. İsrâfil(a): Büyük meleklerden birisidir. Kıyametin kopması için öttüreceği sur ile ünlüdür. İstemek(t): Aramak, arayıp sormak. İznini araştırmak. Talep etmek. İstigfâr(a): Tevbe, mağfiret dileme. İsyân(a): İtaatsizlik. Emre karşı gelme. Ayaklanma. İş(t): Eş. İşmâr(a): İşaret, göz. İşret(a): İçki, içki içme, tasavvufta sufı/derviş meclisi. İlahi sohbet ve dem. İtâb(a): Tedbir, şiddetle hitab. Azar, tersleme, paylama, incitme. Dr. Mustafa Tatcı 377 îv(a): Ev. îvâz(a): Karşılık, bedel. îven(t): Acele eden. İy(t): Ey. İyal(t): İyâl, hane halkı, geçimini temin etmek zorunda olduğumuz kişiler. İye/eye(t): Sahib, malik, efendi. İze(t): Yürüye, takip ede.(295/27). îzhâr(a): Açığa vurma, meydana çıkarma, gösterme, âşikâr etme. İzlemek(t): Takip etmek. İzi sıra gitmek, ardından gitmek. İzz/izzet(a): Değer, kıymet, yücelik, üstünlük, ululuk, şeref. İzzetlü: Şerefli, ulu hürmete layık. -K- Kâ'im / kayım(a): Daimî bulunan, sebat eden. Ka'be(a): Beytullah. Kâbız(a): Alan, sıkıntıya gönül darlığına düşen, kapanan. Kâbil(a): Kabul eden, kabiliyetli. Kâbin(f): Nikah, güveyinin geline verdiği ağırlık. Eşya para. Kabz(a): Alma, sıkıntıya gönül darlığına düşme. Kaçan(f): Ne vakit, ne zamân. Kaçmak(t): Koşmak, seğirtmek. Kadarlamak (t): Dizmek, sıralamak, tanzim etmek. Kadd (a): Boy-pos. Kadd-bâlâ (a.f): Uzun boy. Kadem basmak(a.t): Adım atmak, bir işe başlamak. Kadem(a): Ayak, adım, bir uzunluk ölçüsü, uğur. Hayır ve bereket. Kadîm(a): Zaman itibariyle eski olan, öncesi olmayan. Allah'ın bir sıfatı. Kadir Gecesi(a.t): Ramazanın ve senenin en kudsî gecesi. Kur' ân âyetlerinin ilk defa vahy edilmeye başlandığı gece. Kadîr(a): Kudret sahibi, kudretli, çok güçlü Allah'ın bir sıfatı. Kâf Dağı(a): Dünyayı çepeçevre kuşattığı söylenen efsanevî bir dağ. Simurg adlı efsanevî kuş burada yaşar. Tasavvufî metinlerde insan bedeni veya gönlü için kullanılır. Uzak bir mekan için de sembol olabilmektedir. Kaf: Eski yazımızda bir harf. Kâfıle(a): Sefere çıkan bir topluluk. 378 Yûnus Emre Dîvânı Kâf tan Kâf a: Baştan başa, bir uçtan bir uca. Kaftân: Hil'at, elbise, mükafat için giydirilir. Kahır/kahr(a): Üzüntü duyma, kederlenme, zorlanma, mahvetme. Kâhil(a): Tembel, hareketsiz, gayretsiz. Kaht(a): Kıtlık, kuraklık,. Kakımak(t): Kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek. Kakmak(t): Kalkmak, ayağa dikelmek. Kâl u kıyl(a): Dedikodu. Kâl(a): Söz. Kalb(a): Gönül. Kalem(a): Halka ait zuhur yerlerinde Hakk'ın taayyünlerine bir evveldir. Levhi mahfuz, Muhammedi nûr. İlk zuhur. Kallâş(a): Hilekâr, düzenci, kalleş. Kalmaç(t): Geveze, hilekar. Bkz. Kolmaş. Kalp (a): Geçmez, tedavülden kalkmış. Kâlû belâ/beli: "Evet dediler." Ruhlar yaratıldığı zamân Âdem oğullarına "Ben rabbiniz değil miyim" İlahî nidası geldikten sonra müminlerin verdiği cevap. Kâmet(a): Boy, endâm. Kâmî(f): Muradına ermiş. Kamu(t): Bütün, hep. Kân(f): Maden ocağı, kaynak, cevher. Kanâat(a): Aza rıza göstermek, hırs göstermemek. Allah'ın verdiği ile yetinmek. Kanca(t): Nereye. Kancaru(t): Nereye, ne tarafa. Kanda(t): Nerede. Kandagı(t): Nerede, hangi. Kandan(t): Nereden. Kandîl(a): Metinde, mecazen ilk yaratılan cevher, Nûr-ı Muhammedi. Kangı/kankı(t): Hangisi. Kanı(t): Hani, nerede. Kanlu(t): Kağnı, öküz arabası. Kapmak(t): Maddî varlıklardan uzaklaştırmak. Kendisine çekmek(45/4). Kâr u bâr(f): İş-güç. Ka'r(a): Dip, çukur. En derin yer. Kâr(f): Kazanç, iş. Dr. Mustafa Tatcı 379 Karanu(t): Karanlık. Karanulık(t): Karanlık. Karavaş(t): Cariye, hizmetçi kız. Kargı/kargu(t): Mızrak. Karımak(t): İhtiyarlamak, yaşlanmak. Kârûn(a): Musâ devrinde yaşayan zengin bir kişi. Malıyla mağrur olunca, Cenab-ı Hakkın zekât emrini dinlemediğinden Musa Peygamber'in duasıyla, malıyla birlikte yere batmıştır. Edebiyatımızda kanaatkâr olmayan zengin ve gurur sembolü kişiler için kullanılır. Kasd/kasıd(a): Bir işi bilerek ve bir gaye ile yapmak. Niyet, tasavvur, istikamet. Kasir(a): Kısa, ufak, küçük boylu. Kat(t): Yan, huzur. Katı(t): Yok, gâyet, pek iyice, fazla, sert, ağır. Katran: Siyah, sert ve kokulu yanıcı bir madde. Katre(a): Damla, su damlası, bir damla. Katre-i bârân (a.f): Yağmur damlası. Kavî(a): Kuvvetli, sağlam, berk, pek. Kavi etmek(a.t): Sözleşmek. Kavl(a): Söz. Kavum/kavim: Bir Peygamber'e tabi ve bağlı insan topluluğu. Dil, âdet, örf, kültür birliği olan cemaat, topluluk. Kayd(a): Endişe, telâş, gâile. Kayda(a): Nerede. Kaygu(t): Korku, endîşe, tasa, üzüntü. Kaygusuz(t): Korkusuz, endişesiz, umursamayan. Kayı/kayu(t): Kaygı, endîşe, tasa. Kayıd yimek(a.t): Üstüne düşmek, endişe etmek. Kayırmak(T): ilgilenmek. Mukayyed olmak.Kayıkmak(t): Meyletmek, temâyül göstermek. Geri dönmek. Kâyim/kâ'im: Ayakta, devamlı, sabit sağlam. Kaykımak(t): Meyletmek, değer vermek. Kaysı/kaygusı(t): Endişe, tasa, kaygı. Kayu/kay ı/kaygı: Kaygı, tasa. Kayurmak(t): Düşünmek, bir şeyden kuşkuya düşmek, endişelenmek. Kayyûm(a): Ezelden ebede kadar duran, daimî olan. Bâkî ve kâim olan Allah. Kazgan(t): Kazan. 380 Yûnus Emre Dîvânı Kâzî(a): Kadı. Kefâret(a): Yapılan günaha karşı ceza almak üzere verilen sadaka, tutulan oruç, günahtan arınma. Aslı keffâret. Kelâm(a): Söz. Keleci(t): Söz, mânâlı söz. Kelîm(a): Kendine söz söylenilen, kendine hitap olunan. Söz söyleyen. Konuşan. Hz. Mûsâ'nın sıfatı. Kem(f): Az, eksik, noksan, fenâ, kötü. Kemîne(f): Hakir, zavallı, âciz, değersiz. Kemter(f): Değersiz, değeri az, daha aşağı. Ken'ân(a): Filistin, Yakûb'un doğduğu yer. Kendözi(t): Kendisi, kendi özi, benliği. Kerâmet(a): Bağış, kerem, ikrâm, ağırlama. Velilerden zuhur eden ma'rifet. Velâyet ehlince isteyerek keramet göstermek makbul değildir. Kerîm(a): Kerem sahibi, cömert, ulu büyük Allah. Kerkes(f): Akbaba, Farsça kerges. Kerpiç(t): Topraktan yapılan güneşte kurutulan tuğla. Kerrûb(a): Allah'a en yakın melekler. Büyük melekler. Kesâd(a): Alış veriş durgunluğu, kıtlık. Eksiklik. Verimsizlik. Kesb(a): Çalışıp kazanma, elde etme, edinme. Kesilmek(t): Ayrılmak, uzaklaşmak. Vazgeçmek. Kevn ü mekân(a): Kainat. Kevn(a): Var olma, varlık. Kevser(a): Cennette bir ırmak. Maddî ve manevî çokluk, bolluk, bereket. Key(f): îyi, iyice, hakkıyla, çok iyi şekilde, çok, pek, adamakıllı. Keyvân(f): Zühal yıldızı. Kez (t): Defa, kere. Kezek/kezik(t): Nöbet, sıra. Kezin: Defa, kerre. Kıble-i cân: Cân kıblesi. İnsan-ı kâmil. Kıgrılmak(t): Çağrılmak. Kıgurmak(t): Çağırmak, davet etmek. Okumak, seslenmek. Haykırmak. Kılavuz(t): Yol gösteren. Kılınç(f): Hareket, iş, huy. Kıvanmak(a): Sevinmek, memnun olmak. Dr. Mustafa Tatcı 381 Kıyâs(a): Karşılaştırmak, benzetmek, mukayese. Kıyl ü kâl(a): Dedikodu, kuru laf. Kıymak(f): Öldürmek, hebâ etmek, öfkeyle bakmak. Kız(t): Dokunulmamış, bakire, temiz. Kızgın(t): Öfkeli. Kızıl(t): Bakır (veya altın) para. Kızlık/ Kızhg(t): Kıtlık, pahalılık. Kızmak(t): Isınmak, kayırmak. Kibr(a): Gurur, gösteriş, benliğini aksettirme. Kiçi ay(t): Hilâl. Kîl/kıyl(a): Söz. Kimesne(t): Kimse. Kîn/Kîne (f): Kin, düşmanlık, bugz. Kirâmen kâtibîn(a): İnsanların iki tarafından bulunup yaptığı fiilleri yazan melekler. Sûre 82/Âyet 10-12'de zikredilir. "Şüphe yok ki size koruyucular memur edilmiştir. Elbette büyüktür onlar. Yazarlar, bilirler, ne yaparsanız." Kiriş(f): Kalın direk. Kisvet(a): Elbise, kisve, kısbet. Koca(t): İhtiyâr. Kocalmak(t): İhtiyarlamak. Koduk(t): Eşek yavrusu. Sıpa. Koğa(t): Kova, bakraç. Kolmaş/kulmaş: Hilekâr, kalleş, aldatıcı, hırsız, geveze, saçma sapan ve asılsız sözler söyleyen. Konmak(a): Geçici olarak sakin olmak. Konmak(t): Haşır olmak. Meydana çıkmak, kalkmak, ayakta durmak, bitmek. Konşı(t): Komşu. Kopuz(t): Eski bir telli saz. Türklerin millî sazı. Korıcı(t): Muhafız, korucu. Kotarmak(t): Boşaltmak, tahliye etmek, bir kapdan bir kaba boşaltmak. Kovcı(t): Gammâz, dedikoducu. Kovucı(t): Söz götürüp getiren, insanların ayıbını gözetleyip söyleyen. Münafık. Köhne(f): Eski. Körük(t): Ateşi alevlendirmek için kullanılan demirci âleti. 382 Yûnus Emre Dîvânı Kösülemek(t): Uzatmak. Köymek(t): îçin için yanmak. Köynemek(t): İçi yanmak, aşk ateşiyle yanmak. Köynük/göynük(t): Yanık, yara. Köynüklü(t): Gönül yakıcı, yanık, tesirli. Köyündürmek(t): Yakmak, yandırmak. Kuçmak(t): Kucaklamak, sarılmak, deraguş etmek. Kuds(a): Ulvîlik, kudsîlik, yücelik. Kul hüvallah(a): De ki O Allah(birdir) İhlas sûresi/âyet 1. Kuli'l-Hak: Gerçeği söyle; Kur'ân'da çok sık tekrâr edilen bir ifade kalıbı. Kullanmak(t): Kul köle olmak, köle sahibi olmak. Kendisine bağlı adamları olmak. Kulûb(a): Kalpler. Kusûr(a): Kasrlar, köşkler. Kuş dili(t): Kur'ân'da, "mantıku't-tayr" terkibiyle "Ey insanlar size kuş dili öğretildi." şeklinde Süleymân Peygamber bahsinde geçer (bkz. Nemi Sûresi/âyet 16). Kuş dili mutasavvıflara göre ilm-i ledün, gaybî bilgi, marifet, demektir. Kuşanmak(t): Kemer bağlamak, silahlanmak, yeltenmek. Külhân(f): Hamam ocağı. Küll(a): Hep, bütün, çok. Küllî(a): Bütün, tam, umûmî, hepsi, tamâmı. Külüng(f): Taşçı kazması. Kün demi: Allah'ın "ol" emrini verip âlemleri yarattığı an. Yasin suresi/âyet 82. Kün feyekün: Bir şeyin olmasını irade ederse Allah, "ol" der, o şey oluverir. Bakara sûresi/âyet 117. Kün(a): Allah'ın olmasını istediği şey ve iş için iradesini ifade eden Arapça'da "ol" emri. Tasavvufta bu kelimenin akl-ı küll ve nefs-i küllü işaret ettiği söylenir. Künc(f): Köşe, bucak. Küntü kenz: Gizli hazine. (Hadis). Kürelik(t): Taşkınlık, azgınlık. Kürsî(a):Arş'ın altında bir düzlükte olan, levh-i mahfuzun bulunduğu yer. Küt: Kö türüm, eli ayağı tutmaz. Küteh(f): Kısa, boysuz. Dr. Mustafa Tatcı 383 -L- Lâ(a): Yok. Lâ-cerem(a): Şüphesiz, elbette. Lahza(a): Zaman. La'în(a): Lanetlenmiş, rahmetten sürülüp atılmış. Lâ'l eylemek(a.t): Susturmak, susmak, konuşmamak, dili tutulmak. La'l(a): Dilsiz. Lâ-mekân(a): Mekân ihtiyacı olmayan mekânsız. Allah. Lâ-şerîk: Ortağı yok. Allah. Lâ-taknatü: Umut kesmeyiniz. Sûre 39/ Ayet 53. Latîf(a): Cisimsiz, mütenâsip, güzel, mülâyim, yumuşak. Layın/-leyin(t): Gibilik eki. Deryalayın vb. Ledün(a): Ehlullah'ın ve velilerin elde ettikleri vehbî ilim. îlm-i ledün Allah'ın sırlarına ait bilgi, gayb ilmî. Ledünnî: Ledünne müteallik, gayb ilmiyle alakalı. Hakikî ilimle ilgili. Lem-yezel: Dâimî, zâil olmaz, bâki, zevâlsiz. hiç göremezsin. (Sûre-i Araf / 143). Leşker(f): Asker. Levh ü kalem(a): Levh, üstü, düz şey, levha demektir. Burûc sûresinin 21-22. âyetlerinde "Ey Muhammedi Doğrusu sana vahy edilen bu kitâb, levh-i mahfuz(korunmuş levha) da sabit, şanlı bir Kur'ân'dır, denilir. Kalem: Bu levhaya alacakları yazacak olan İlâhî kalemdir ki, Kalem sûresinin ilk âyetinde geçer. Mutasavvıflara göre levh Allah'ın bilgisi, kalem de onu görünür hale getiren Allah'ın iradesidir. Levlâk(a): Habibim! Sen olmasaydın ben eflâki yaratmazdım." meâlindeki bir hadis-i kudsiye işaretdir. Levn(a): Renk, boya. Leylî: Leylâ ve Mecnun hikâyesinin kadın kahramanı. Sevgili. Lokmân: Kur'ân-ı Kerîm'de kendi adı ile geçen sûrede anılmaktadır. Ünlü bir hekimdir. Bazıları onun bir ermiş, hattâ bir peygamber olduğunu söylerler. Hakkında Hazret-i Eyyûb'un kız kardeşinin veya teyzesinin oğlu yahut Habeşî bir köle olduğu gibi rivâyetler vardır. -M- Magbûn(a): Aldanmış, şaşkın. Mağfûr(a): Rahmetlik olmuş, mağfiretlik. Arkasından duaya muhtaç olan. Ölen kişi. 384 Yûnus Emre Dîvânı Mâh/meh: Ay. Mahfil(a): Toplantı yeri, oturulan görüşülen yer. Mâh-ı tâbân(f): Parlak ay. Mahlûkât(a): Yaratılmışlar. Mahmûr(a): Serhoşluğun verdiği sersemlik, ağırlık. Serhoş. Mahsûsât(a): His ile, duyularla idrâk edilen, anlaşılan şey. Mahşer(a): Kıyamette ölülerin dirilip toplanacakları yer. Makber(a): Mezar. Makbere(a): Kabir, mezar, medfen. Makhûr(a): Kahredilmiş, mahvedilmiş, yok olmuş. Maksûd(a): îstenen, dilenen şey. Kasd edilen. Maksûrât(a): Kısılmış, kısaltılmış, kesilmiş. Ma'kûlât(a): Aklın idrak ettiği hususlar, akılla bulunacak, anlaşılacak şeyler. Mâlik(a): Cehennemin kapıcısı, zebânîlerin başı olan azâb meleği. Ma'mûr(a): İmâr olmuş, düzenlenmiş. Mânâ(a): Mânâ, anlam. İç yüz. Gerçek yön. Mancınık: Eski savaşlarda kullanılan, kalelere veya yüksek kesimlere taş ve gülle atan sapan. Mansûr-ı Bağdâdî: Adı Hüseyin, lakabı el Hallâc, el-Beyzavî, 9-10. yüzyıllarda yetişmiş büyük ve coşkun sufî. Aşka mağlup olup makâm- ı fenafillahta sırrı ifşâ etmiş, "EneT-Hak" diyerek vahdet-i vücûdun halka yayılmasına sebep olmuştur. Zamanın şeriat âlîmlerince "şer'e" muhalif bulunan bu sözlerden sonra Hallâc'ın asılmasına karar verilmiştir. Sûfîlerce gerçek bir aşk şehidi kabûl edilen Hallâc'ın Dîvân ve Kitabü't-Tavasîn isminde eserleri vardır. Manzûr(a): Nazar edilen, bakılan. Mâr(f): Yılan. Maraz(a): Hastalık. Ma'rifet(a): Allah'ın zatına ait bilgi. İrfan. Mârût(a): Hârût ile birlikte sihir yaptıkları için kıyamete kadar Babil'de bir kuyuda baş aşağı asılmış olan melektir. Mâsivâ(a): Hak'tan gayrı şeyler. Eşya. Ma'siyet(a): İsyan, itaatsizlik. Maslahât(a): İş, husus. Ma'sûm(a): Günahsız, suçsuz. Ma'şûka(a): Sevgili, Allah. Mât(a): Saf dışı olmuş, yenik, yenilmiş, mağlup. Dr. Mustafa Tatcı 385 Mazarrat(a): Zarar, ziyan, dokunma. Ma'zûl(a): Azdedilmiş kovulmuş. Me'âb(a): Dönülecek, sığınılacak yer. Meâl(a): Anlam, meydana gelen şey. Mecâl(a): Güç, kuvvet, fırsat, imkan. Mechûl(a): Bilinmeyen, gizli kalmış. Mecnûn(a): Leylâ ve Mecnûn hikâyesinin erkek kahramanı. Amir oğullarından Kays adlı bir Arap delikanlısının Leylâ adlı bir kıza âşık olduktan sonra aldığı sıfat. Yûnus Emre'de ve tasavvufi edebiyatımızda cezbeye girmiş bir derviş için kullanılır. Fenafillahtaki kişiyi temsil eder. Mecnûn-sıfat: Mecnun gibi, Mecnûnluk makamındaki âşık. Mekir/Mekr(a): Hile. Mekkâr(a): Hilekâr, düzenbaz. Mekr eylemek: Hile yapmak. Mekr irgürmek: Hileyle yaklaşmak, hileye getirmek, hileye ulaşmak. Mekr(a): Hile. Mekremet(a): Cömertlik, izzet. Mekseb(a): Kazanç. Melâik(a): Melekler. Melâl(a): Sıkıntı, gam. Melâmet hırkası giymek: Kınama hırkası giymek. Kendilerini halktan gizleyen gayb erenlerin dünyevî örtülerle, kalenderi tavırlarla velâyetlerini göstermeden yaşamaları. Melâmet(a): Kınama, ayıplama, azarlama. Benlik terbiyesi için kendisini hor ve aşağı gören insanların meşrebidir. Bu kişiler, halk tarafından kınanır, hakir davranılır. Melâmet içindekilere Melamî denir. Fakat bu tâbir bir tarikat ismi değil, bir meşreb ismidir. Melekût(a): Ruhların ve meleklerin âlemi. Melûl(a): Kırgın, üzüntülü, usanmış. Me'men(a): Güvenilir, emin yer. Men aleyha fân(a): "Yeryüzünde ne varsa geçicidir, ancak yücelik ve kerem sahibi Rabbinin zatı kalıcıdır(Kur'ân, Sure, 55/âyet 26-27). Men 'arafe nefsehû(a): Hadis, "Nefsini bilen Rabbini bilir." Bu sözün, Hz. Ali tarafından söylendiği de rivâyet ediliyor. Menâre(a): Minâre. Meni(f): Benlik. Menkûr(a): Boynuzdan yapılmış boru. Delinmiş veya oyulmuş şey. 386 Yûnus Emre Dîvânı Mennân(a): İhsan sahibi, dilemeden veren. Esmaül-Hüsna'dan. Mensûh(a): Nesh olunmuş, iptâl edilmiş kaldırılmış, hükümsüz. Bırakılmış. Menşûr(a): Yayılmış, açılmış, neşr olunmuş, yayımlanmış, ferman. Mercân(a): Denizde mercan balığının ürettiği kıymetli-genellikle kırmızı renkte- değerli madde. Merci'(a): Rücu edilecek, dönülecek yer. Merd(f): İnsan. Merdâne(f): Yiğit, yiğitçesine, mertçe. Merdûd(a): Reddedilmiş, kovulmuş, sürülmüş. Merg-zâr(f): Çayırlık, çimenlik, yeşillik, sulak yer. Mesel bağlamak(a.t): Örnek vermek, misal getirmek. Mesel(a): Misal, benzer bir şeyle izah getirme. Meskenet(a): Miskinlik, Yûnus Emre'de "makam-ı fenâ" için kullanılan tabirlerdendir. Mest(f): Serhoş. Mestân(f): Serhoş, sekran. Kendinden geçmiş. Mestûr(a): Örtülü, kapalı, örtülmüş. Meşâyıh(a): Şeyhler. Meşhed(a): Şehidlik. Meşrûat(a): Meşru şeyler, haram olmayanlar. Meta'(a): Fayda, menfaat, kıymetli şey. Mevc(a): Dalga. Mevlânâ: Büyük Türk İslâm Mutasavvıfı. Belh'te doğdu. Mevlevîğin piri. Mesnevi ve Dîvân-ı Kebîr'in şairi. Yûnus Emre'yle görüşmüş ve sohbetiyle irşadda bulunmuştur. Şems-i Tebrîzî tarafından yetiştirilen Mevlânâ Celaleddin-i Rumî, 17 Aralık 1273 'de Konya'da vuslat etti. Mevzûn(a): Vezinli, ölçülü. Mey(f): Şarab, içki. Mey-hâne(f): Metinlerde Mürşid'in bulunduğu tekke veya mürşid-i kâmilin gönlü anlamında ele alınır. Meyl(a): Gönül aşkı, gönül eğilmesi, istek. Meyl-i Fenâ(a): Fâni olana, geçici olana meyi etme. Dünyaya eğilme. Mezada virmek(a.t): Satışa sunmak. Mezheb(a): Gidilen yol. Dinin teferruat kısmında açıklıklar getiren görüş ve kabuller. İslâm'da dört mezhep olup mutasavvıf indinde bunların tamamı haktır. Mihmân(a): Konuk, misafir. Dr. Mustafa Tatcı 387 Mihnet(a): Sıkıntı, eziyet. Mihr(f): Muhabbet, sevgi, aşk. Mihrâb(a): Camide namaz kılarken imamın önünde durduğu yer. Mikâîl(a): Mertebesi çok yüce olan dört melekten rızıkları dağıtan melek. Milk(a): Elde bulunan, tasarruf edilen şey, mal, mülk. Milket(a): Memleket, ülke. Millet(a): Din, mezhep, aynı dinden olan topluluk. Minber(a): Cami'de imamın hutbe okuduğu yer. Mine'l-kalbi ile'l-kalb(a): Hadis olduğu söylenen bir söz. "Kalpten kalbe(yol/pencere) vardır" şeklindedir. Minkâr(a): Kuş gagası. Mi'râc(a): Hz. Peygamber'in Allah tarafından göklere davete icâbeti. Yükselişleri, gökteki seyrânı. Kelime, merdiven anlamındadır. Mirrih/Merih(a): Merih yıldızı. Mirvari/mirvarid (f): İnci. Miskâl(a): 4.5 gr. ağırlık ölçüsü. Çok küçük bir ağırlık ölçüsü. Miskîn(a): Hiçbir şeye mâlik olmayan yoksul, halsiz, hareketsiz. Bu kelime Yûnus'ta daha ziyade "Fenafıllah" karşılığında kullanılmaktadır. Miskinlik: Metinde "Fenafillah", benlik terki anlamlarındadır. Mismil/mısmıl(f): Temiz, pak, arı. Besmeleyle kesilmiş hayvan eti. Mîşe (f): Meşe, meşelik, orman. Miyân(f): Orta, ara, vasat. Müallak(a): Askıda, boşta, karar verilmemiş. Müamele(a): Davranış. Mugaylân dikeni: Deve dikeni, çölde yetişen bir diken. Muhakkik(a): Tahkik eden, gerçeği inceleyen, araştıran. Muhâl(a): İmkansız, olamaz, olmayacak. Mümkün olmayan. Muhâlif(a): Aykırı düşüncesi olan. Muhâs: Bakır. Muhib(a): Seven, sevgi besleyen, dost. Muhit-i a'zâm(a): Dünya yuvarlağını çeviren büyük deniz. Okyanus. Muhkem(a): Sıkı, sağlam, kuvvetli, berk, sağlamlaştırılmış. Muhlis(a): İhlaslı olan, özü sözü doğru, riyasız, dürüst. Muhtasâr(a): Kısaltılmış, özetlenmiş. Mu'în (a): Yardım, yardımcı. Mukarreb(a): Yaklaştırılmış, Allah'a yakın. 388 Yûnus Emre Dîvânı Mukarrer(a): Kararlaştırılmış. Karar vermiş. Munis(a): Alışılmış, ehlileşmiş, cana yakın. Muntazır(a): Bekleyen, gözleyen. Murdâr(f): Kirli, pis, leş. Murg(f): Kuş. Murtaza(a): Hazret-i Ali'nin lakabı. Beğenilmiş, seçilmiş. Mûsâ(Mûsî): Kur'ân'da zikredilen peygamberlerden birisi. Museviliğin kurucusu olup İsrail oğullarını Mısır'dan çıkarmış, esaretten kurtarmıştır. Kendisine Tevrat gönderilmiştir. Tûr Dağı'nda Allah'ın tecellisine mazhar olmuş ve konuşmuştur. Bundan dolayı Kelimullah denmiştir. Kitap sahibi peygamberlerden olan Musa kavmine "evâmir-i aşere"(on emir)yi bildirmiştir. Musallâ(a): Namaz kılınan yer, cenaze namazı kılınan yer. Musalla taşı: Cenaze konulan yer. Mushaf(a): Kur'ân-ı Kerîm, sahifeler. Kitap. Mustafâ(a): istifa edilmiş. Seçilmiş, seçkin. Hz. Peygamber'in mübarek sıfatlarından birisidir. Muştulamak(f.t): Müjdelemek. Farsça Müjde'den. Muştucu(f.t): Müjdeci, haber veren. Muştuluk(f.t): Müjde için verilen değerli bir şey, para. Muti'(a): İtaat eden, isyan etmeyen, rahat. Mutlak(a): Serbest, salıverilmiş, kati, değişmez. Yalnız, tek. Bir yere bağlı olmayan. Muvâfık(a): Uygun, yerinde, denk. Mübâriz(a): Döğüşen, kavga eden. Mübtelâ(a): Belâya uğrayan, düşkün, tutkun, hasta. Mücâhede çekmek(a.t): Nefsi yenmek için ibâdet ve riyazat içinde bulunmak. Mücâhede(a): Uğraşma, savaşma, çalışıp çabalama, tasavvufta nefsi yenmeye çalışma. Mücerred(a): Yalnız, tek, her şeyden ayrılmış. Hak'dan gayrı her şeyden arınmış. Mücrim(a): Suçlu, kabahatli. Müctebâ(a): Seçilmiş, seçkin. Hz. Muhammed. Müdâm(a): Devamlı, sürekli. Müdbir(a): Talihsiz, düşkün, idbâra uğramış. Müddeî(a): İddiacı, davacı; metinde şer'i hakikatleri anlamayan softa manasına. Dr. Mustafa Tatcı 389 Müdebbir(a): Evvel'den tedbir gören, herşeyi ilmiyle ihata edip iş yapan Allah. Müfsid(a): Bozan, nifak çıkaran. Mühmel(a): Bırakılmış, ihmal edilmiş. Mühr urulmak(a): Mühür vurulmak. Karar verilmek, tasdik edilmek, kapanmak. Mülk(a): Elde bulunan, tasarruf olunan şeyler. Ülke, memleket. Mülket/milket(a): Ülke. Mülk-i ezel(a): Ruhlar âlemi. Mümeyyiz(a): Ayıran, ayırıcı, seçen, fark eden. Münâcât(a): Allah'a yalvarma, dua etme. Müneccim(a): Yıldızların hareket ve durumundan hükümler çıkaran. Yıldız bilgini. Astrolog. Münevver(a): Nurlu, ışıklı, aydın aydınlatılmış. Münezzeh(a): Temiz, arı, noksanlardan uzak. Münferid(a): Tek başına, ferdî. Yalnız. Mün'im(a): Nimet veren, yedirip içiren. Münker(a): Kabirde soru soran iki melekten birisi. Münkir(a): İnkarcı. Mürebbi(a): Terbiyeci, mürşid. Mürekkeb(a): Terkip edilmiş, birleştirilmiş, yazı yazmaya yarayan madde. Mürîd(a): Bir mürşide bağlanan, sülûka giren kişi. Mürsel(a): Gönderilmiş, yollanmış, peygamber, resûl. Mürşid(a): Doğru yolu gösteren, irşad eden kılavuz, şeyh, tarikat piri. Mürted(a): İslâmdan dönen, Tasavvufta yoldan çıkan derviş. Mürvet/mürüvvet(a): Mertlik, erlik, yiğitlik, iyilikseverlik, cömertlik. Adamlık. Ana baba saadeti. Müselsel(a): Ardı ardına giden, zincirleme. Müşâhade(a): Görme, görüşme, şahid olma. Tasavvufta İlahî alemi görme. Müşk(f): Misk. Müşkil(a): Zor. Güç. Müşrik(a): Allah'a ortak koşan. İkilik. Müştâk(a): Hasret çeken, göreceği gelen. Müyesser(a): Kolaylıkla olan, nasip olacak olan, elde edilen. Müzd(f): Sevab, ecir, karşılık, mükafat. 390 Yûnus Emre Dîvânı -N- Nâ-çâr(f): Çaresiz. Nâdân(f): Bilmeyen, cahil, kaba, anlayışsız. Nâgâh(f): Ansızın, birden bire. Nagam(a): Nağmeler, türküler. Nâgeh/nâgehân(f): Ansızın. Nagme(a): Ezgi, teganni, güzel ses, ahenkli mırıldanma. Nahcîr(f): Av. Nahnu Kasemna(a): Biz taksim ettik.(Zuhrûf/32). Nâ-kâm(f): Muradına, maksadına erişmemiş. Nâkıs(a): Noksan, eksik. Nakş(a): Bir şeyi çeşitli renklerde boyamak. Resim, tezyin. Nâkûs(a): Kiliselerde çalınan çalgı. Nâlân(a): İnleyen, inleyici, feryâd eden. Nâle(f): İnleme, feryâd. Na'lin(a): Nalın, ayağa giyilen basit bir giyecek. Pabûşvârî bir giyecek. Nâliş(a): Feryâd ediş, ağlayıp inleyiş, inleme. Nâmî(a): Yerden biten, yetişen, büyüyen bitki, nebat. Nân(f): Ekmek. Nâr(a): Âteş, od. Nâ-reste(f): Ergenlik çağına gelmemiş, çocuk. Nasîhat(a): Öğüt. Nass(a): Kat'i, açık, belli, delil. Kur' ândaki mânâca açık olan hükümlerin tamamı. Delil olarak gösterilen. Nasûh(a): Bozulması imkânsız tevbe. Kesin olarak karar verilmiş şey. Yemin. Nazar urmak(a.t): Bakmak, himmet etmek. Nazar(a): Göz atmak, yan bakmak, tetkik. Tasavvufta mürşidin müridine iltifat etmesi, tenezzülü. Nazar-gâh: Bakılan yer, seyredilecek yer. Gönül. Nazük(f): Nazik, ince. Neci(t): Kim oluyor, ne söz. Necm(a): Yıldız. Necmüddin-i Kübrâ: Kübreviyye tarîkinin piridir (ö. 618/1121). Medrese ilimlerinden sonra tasavvufa yöneldi. Kasri, Yasir, Ruzbihan Mısri gibi tasavvuf büyüklerinden ilm-i ledün tahsil etti. Harezm'de irşad ederken Moğollar tarafından şehid edildi. Melâmî ve Üveysî Dr. Mustafa Tatcı 391 meşrebi vardır. Mevlânâ'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaüddin Veled, onun mürîdi kabul edilmektedir. Cehri zikri esas alan Necmüddin-i Kübrâ'nın tarikatı, Hz. Ali meşreplilerce yaşatılmaktadır. Nefha(a): Üfürme, nefes. Nefir(a): Cemaat, topluluk. Nefrîn(f): Lanet, sövme, ilenme. Nehy(a): Yasak etme, yasak. Nekir(a): Mezarda insanları sorguya çekecek iki melekten birinin adı. Nem(f):Yaş. Nem(t): Neyim. Nemdür(t): Neyimdir. Nemrûd: Halil İbrahim Peygamber zamânındaki Keldavi hükümdarı olan Nemrud, Putlara tapmadığı için İbrahim Peygamberi ateşe attırmıştır. Allah'ın inâyetiyle âteş etkisiz hale gelmiştir. Nemrud, Babil'in kurucusudur. Nerdübân/nerdüvân(f): Merdiven. Aslı, nerd-bân. Nesnene(t): Nesne, şey. Neşr(a): Kıyamette bütün insanların tekrar dirilmesi. "Haşr u neşr" yayılma-dağılma. Nevâle(a): Nasib, kısmet. Tâli'. Nevâz(f): Okşayıcı, taltif edici. Nevbet(f): Pâdişâh ve vezirlerin sarayı önünde günün muayyen vakitlerinden çalınan mızıka. Sıra, nöbet. Nev'i(a): Çeşit, nev'e ait. Nevkâr(f): Yeni işe başlamış, acemi. Neysân(f): Ney gibi, kamış gibi. Ney-şeker(f): Şeker kamışı. Niçe bir(t): Ne zamâna kadar. Niçe(t): Nasıl, ne suretle, ne kadar, çok. Niçe(t): Nasıl, ne suretle, ne kadar, çok. Niçesi(t): Nasıl, ne şekilde. Nifâk(a): İki yüzlülük. Müslüman gibi görünüp ortalığı karıştıran, bozguncu. Nigâr(f): Sevgili, güzel, resim. Nihân(f): Gizli, saklı. Nikâb(f): Yüz örtüsü. Peçe. Ni'met(a): Lütuf, ihsan, rızık. Yiyecek. Nire(t): Nere 392 Yûnus Emre Dîvânı Nisâr(a): Döküp saçma, düğünlerde saçılan para vs. Nisbet(a): Münasebet, yakınlık, bağ. Nisyân(a): Utanma. Nişân(a): Alâmet, iz, belirti, eser. Nişe(t): Nasıl, neden, niçin. Nite(t): Nasıl, ne halde. Niteki/nitekim(t): Nasıl ki, nasıl kim. Nitelik(t): Mahiyet., keyfiyet, nelik. Niteliksüz: Keyfıyetsiz, mahiyetsiz. Niyâz(f): Yalvarma. Duâ. Nöker: Hizmetçi, hizmetkâr. Nûh(a): Nuh Peygamber. Tufandan korunmak için bir gemi yapmış ve bütün canlılardan birer çift almıştır. Kur' ân' da ismi zikredilen bir peygamberdir. Nukl(a): Meze, çerez. Nûş itmek(f.t): İçmek. Nûş(f): Tatlı, bal. Nûşin-revân: Nuşirevân, eski İran'ın adalet timsali olmuş bir hükümdarıdır. Hürmüz'ün babası, Hüsrev'in dedesidir. Nutfe(a): Meni, saf ve duru su. İnsanı meydana getiren sperm. Nühavht(f): Okşama, çalgı çalma. Nükte(a): İnce manâ. Nüzl(a): Misafir için hazırlanan yemek. -O- Obrılmak(t): Devrilmek, çökmek, oyulmak. Ocak(t): Maden ocağı. Od urmak(t): Ateşlemek, ateşe vermek. Od(t): Âteş. Ogrı/oğru(t): Hırsız. Okımak/okumak(t): Çağırmak, davet etmek. Ol dem(t. f): O zamân, o an. Ol(t): O. Olok dem(t): O dem, o anda, o dakikada. Oluk-sâ'at(t.a): O saat. Onmak(t): Şifa bulmak. İyileşmek, yara kapanmak. Oran(t): Ölçü, hesab, derece. Kıyas. Dr. Mustafa Tatcı 393 Osmân: Çâr-yâr'dan üçüncüsüdür. Hz. Peygamber'e iki defa damat olmuş hilmi ve ilmiyle şöhret bulmuştur. Otrur(t): Oturur. -Ö- Öd(t): Yürek. Ödi sımak(t): Korkmak, korkudan kalbi çarpmak. Ög(t): Akıl, hatır, zihin. Öglenmek(t): Kendine gelmek. Aklını başına toplamak. Ögsüz(t): Akılsız. Öğün tutmak(t): Yediği yaramak. Ögür(t): Eş, arkadaş. Ögütlemek(t): Nasihat vermek. Öküş(t): Çok fazla, ziyade. Ömer: Çâr-yâr'dan ikinci halife. Lakabı Fârûk ve İbn Hattâb'tır. Adaletiyle meşhurdur. Önden(t): Önce, evvel, ilkin, önceden. Önmek(t): Beklemek(?) "Bir niçeler turmışlar dün-gün nevbet öğerler/bir niçeler göymezler önürdürler rindâne"(313/7). Önürdürler(t): Sallanırlar, bağırırlar, böğürürler.(?). Öri/örü turmak(t): Ayağa kalkmak. Öşr(a): Onda bir, Kur' ân' dan on ayetlik bölüm Ötmek(t): Geçmek. Ötrü/ötürü(t): Dolayı, sebebiyle. Öykünmek(t): Taklit etmek. Taklide çalışmak. Özenmek(t): Tama' göstermek. Gıpta etmek. Biri işte ihtimam göstermek. Özge(t): Başka. -P- Pâ-bend(f): Köstek, ayak bağı. Pâdişâh(f): Padişah, mecazen Ruh, Cenâb-ı Hak. Palâs(f): Keçe, aba, çul, eski elbise. Palhenk(f): Dizgin, yular, kemend. Panbuk(f): Pamuk. Pâre(f): Parça. Pâs olmak(f.t): Paslanmak, kederli, üzüntülü olmak. Pâs(f): Kir. Mecazen, gam, keder, iç, sıkıntısı, üzüntüsü. 394 Yûnus Emre Dîvânı Paşa/beşe: Evin büyüğü, yüksek rütbeli; askeri bir rütbe olup eskiden hangi manada kullanıldığı ihtilaflıdır. Pâyân(f): Son, nihâyet, uç, kenar. Pâyîdâr: Devamlı, sağlam, itibarlı. Pây-mâl(f): Ayaklar atında kalmış, çiğnenmiş. Pehlevân(f): Pehlivân. Pelîd(f): Sert ağaç, Palamud odunu. Mecazen eğitimi zor insan/nefis. Per u bâl(f): Kanat ve kol. Perdeliler(f.t): Hak'tan gafiller. Perî(f): Melek. Perrân(f): Uçan, uçucu. Pertev(f): Işık, nûr. Pervâne(f): Geceleri ışık etrafında dönen küçük kelebek. Bu kelebekler, gözyaşı ile beslenirlermiş. Pervâz(f): Kanat açmak. Uçmak. Pes(f): O halde, öyle ise. Peşe/beşe: Baş reis, paşa, bakan(Bkz. Paşa). Peşimân(f): Pişman. Peymâne(f): Kadeh. Peyvest(f): Ulaşma, kavuşma. Pinhân(f): Gizli, saklı. Pîr(f): İhtiyar, tarikat kurucusu. Pîşe(f): San'at, iş, meslek. "Dervişlik bir pîşedür"(149/9). Pîş-kadem(f.a): Önde giden, kendisine uyulan kişi. Pîş-keş(f): Hediye, armağan. Pîş-rev(f): Önden giden, öncü, gider. Piyâle(f): Kadeh, şarab. Poyraz(f): Kuzeyden esen keskin ve soğuk rüzgâr. Pûl(f):Para. Pusaruk: Sis, duman. Pür(f): Dolu, çok. Pür-kemîn(f): Çok az. Pür-ni'met(f.a): Nimetle dolu. Pür-nûr(f.a): Nur dolu, nurla kaplanmış. Püryân: Biryân, kebap. -R- Rab(a): Öğreten, bildiren, mürşid, Rabbü'l-âlemîn Allah. Dr. Mustafa Tatcı 395 Rabbü'l-enâm(a): Bütün yaratılmışları yetiştirip besleyen Hak. Ra'd(a): Gök gürültüsü, şimşek çakması. Rahîm(a): Acıyan merhâmet eden, esirgeyen, koruyan, âhirette mümin kullarına Rahmet eden. Allah. Rahle okumak(a.t): Ders görmek, Rahm(a): Acıma, merhamet etme, Esirgeme. Rahmân(a): Çok acıyan, esirgeyen, merhamet eden. Allah. Rahmanî(a): Çok acıyan, esirgeyen, merhamet eden Allah'a ait. Müsbet. Allah ile ilgili. Rahmet(a): Acıma, esirgeme, koruma, yargılama. Raht(f): At takımı, yol levâzımatı, mâl-mülk. Eşyâ. Rast(f): Doğru. Raygân/Râyegân:(f): Pek çok, bol, ucuz, bedava. Râyiha(a): Koku. Râz(f): Sır, gizli şey. Gizlenen şey. Râzî(f): Sırdaş, sır saklayan. Sırla ilgili. Rebâb(a): Bir çeşit kemençe. Recâ(a): Umma, ümit etme, dileme, dilek. Ref i(a): Yüksek, âlî. Bülent. Refîk(a): Arkadaş. Rehber(f): Kılavuz, mürşid. Yol gösterici. Reh-bîn(f): Yol gören. Remz(a): İşaret, sembol, sırrı anlatmak için başvurulan söz veya kelime. Renc(f): Zahmet, eziyet. Rencûr(f): Sıkıntılı, incinmiş. Resm(a): Adet, usûl, tavır, davranış. Resûl(a): Peygamber, yeni kitap ve şeriatle gönderilen Peygamber. Revâ(f): Layık, uygun. Revân olmak(f.t): Akmak, geçmek, yürümek. Revân(f): Akan, giden, ruh, cân. Revân(f): akan, giden, ruh, cân. Revzen(f): Pencere. Reyhân(f): Büyük yapraklı fesleğen çiçeği. Rıdvân(a): Cennet bekçisi, Cennet kapıcısı. Rızk(a): Allah'ın kullarına lutf ettiği yiyecek, içecek. Tasavvufta manevî lütuf, irfan ve aşk anlamında. Rif ât(a): Yükseklik. 396 Yûnus Emre Dîvânı Rind(f): Kalender, aldırış etmeyen, dünyayı umursamayan. Rindâne(f): Kalenderler gibi hareket eden, rindçe davranan. Riyâ(a): Özü-sözü bir olmamak. İki yüzlülük. Riyâzat(a): Tasavvufta sülük esnasında nefsin isteklerini bertaraf etmek için aç kalma, açlıkla terbiye, az ile kanaat etme. Ruhbân: Hıristiyan mistiği. Rûm: Anadolu. Rumûz(a): Mânâsı gizli sözler. Rûz(f): Gün. Rûzî(f): Rızık, azık, nasib, kısmet. Rüchân(a): Üstün olma, üstün gelme, üstünlük. Rükû(a): Namazda eğilme hareketine verilen ad. Allah'ın huzurunda eğilme. Rüstem(f): İran'ın mitolojik kahramanlarındandır. Zal'ın oğludur. Kuvvet ve cesâret timsâlidir. Rüzigâr(f): Zaman, devir, dünya. -S- Sâbir(a): Sabırlı. Saçu(t): Düğün ve toyda saçılan şeker ve para kabilinden şeyler. Sa'd(a): Kutlu, uğurlu, kutluluk, uğurluluk. Sad(f): Yüz. Saddâk(a): Gerçektir, doğrudur. Sadef: İnci kabuğu. Sert ve parlak, kıymetli bir maddenin kabuğu. Safâ(a): Saflık, arılık, temizlik, gönül şenliği. Safâ-nazar: Temiz bakış, feyiz veren bakış. Mürşidin bakışı. Himmet. Sâfi(a): Temiz, pak, arı. Sagınç(t): Emel, arzû , istek, düşünce. Sagınmak(t): Düşünmek, mülahaza etmek, sanmak. Sagınmak(t): Düşünmek, mülahaza etmek, sanmak. Sagış(t): Düşünce. Sahâvet(a): Cömertlik. Sahha(a): Bir şey içen kimseye "afiyet olsun" manasında söylenen söz. Sahî(a): Cömert, eli açık. Sâhib-i keyvân(a.f): Zühal gezegenine mensup. Bu gezegen insana keder verdiği için bu terkip "keder sahibi" anlamına gelir. Sâhib-kabûl(a.f): Kabul eden, kabiliyetli, anlayışlı. Dr. Mustafa Tatcı 397 Sâhib-kırân(a.f ): Uğurlu zamânda tahta çıkan hükümdâr, her zamân başarı ve üstünlük kazanan hükümdâr. Sa'îd(a): Uğurlu, kutlu, mübarek. Sâim(a): Oruçlu. Sak(t): 1 -Uyanık, çabuk duyan, ihtiyatlı, rahat, emin. 2- Ok yayının kiriş geçen ucu. Sâkî(a): Sakka'dan. Evlere su taşıyan kişi. Kadeh sunan.+Tasavvufta, mecazen mürşid. Sâkî: Kadeh sunan, su dağıtan. Tasavvufta mecazen mürşid. Sakka(a): Su taşıyan kişi. Sala(a): Çağırma, bir şey için bağırarak davet etme. Namaza çağırma. Minarede okunan salavat. Salaca: Ölü taşınan dört kollu düz tahta. Salâvât(a): Hz. Peygamber'e yapılan dualar. Salık: Doğru yolu gösterme, haber verme. Tarif etme. Salmak(t): Göndermek, sevketmek. Saltuk/Sarı Saltuk: XIII. yüz yılda yaşayan bir alperen mürşid. Mahmûd-ı Hayrânî müntesibi olduğuna dair rivâyetler vardır. Tapduk Emre, tahminen bu zat tarafından yetiştirilmiştir. Sarı Saltuk, II. îzzeddin Keykavus'un maiyetine giren bir Türkmen boyunun başında bulunan Türkmen babasıdır. Balkanlarda vuku bulan Türk muhacereti sırasında tarih sahnesine çıkmıştır. O, Kalenderi meşrep bir derviş gazidir. (Hakkında tafsilatlı bilgi için I. Cilde bkz.). Sâlûs(f): Hilekâr, düzenci. Riyâkâr. Samed(a): Son derece yüksek ve daimî olan Allah. Esma-i Hüsna'dan. Sanem(a): Put, sevgili, güzel. Sanmak(t): Düşünmek, tasarlamak, zannetmek. Sanu/sanı(t): Fikir, düşünce, istek. Zan, tasavvur. Sarp (t): Katı, zor, aşılması güç, yüksek. Sarrâf(a): Altun ve gümüş gibi değerli madenlerden anlayan. Metinde, kâmil kişi mânâsına. Sataşmak(t): Birşeyle karşılaşmak, bir şeye uğramak. Satu-bâzâr(t.f): Alış veriş. Savmak(t): Geçiştirmek, def etmek, bastırmak, ber-taraf etmek. Savulmak(t): Çağı, zamânı geçmek. Geçiştirilmek. Savurtmak(t): Dağıtmak, etrafa yaymak. Sa'y(a): Çalışma, gayret. Sayakmak/suyakmak(t): Aslına ulaşmak, aslına dönmek. 398 Yûnus Emre Dîvânı Saykal(a): Cilâ, partalıcı, mecazen ibadet, tevhid ve tehlil. Saymak(t): Tutmak, addetmek, bir şey yerine kabul etmek. Sayru(t): Hasta. Sayvân(a): Saçak, pervâz, kemer, sâyebân, gölgelik, çardak. Sayyâd(a): Avcı. Sâz-kâr(f): Uygun, muvafık. Sebak(a): Ders. Sebîl(a): Allah rızası için yaptırılan su hayratı veya umumî olarak bütün hayırlar. Sebük sal olmak(f. t.): Hafif olmak, önemsiz ve değersiz olmak. Sebük-bâr(f): Yükü hafif, hafif yüklü. Sefer kaydı(t. d.): Yol hazırlığı, yol telaşı. Segirtdürmek(t): Koşdurmak. Segirtmek(t): Koşmak. Seher-gâh(f): Seher vakti. Sehil/sehl(a): Kolay, düz yer. Sekbân(f): Köpek besleyicisi. Padişahın köpeklerini besleyen kişi. Sekit: Gidermek, kaldırmak, bertaraf etmek. Sekiz Uçmak(t): Sekiz Çenet. Selâtîn(a): Sultânlar. Selmân: Aslen Fars olup âteş-perest iken Hıristiyan ve sonra Müslüman oldu. Medine de Hz. Peygamber'le görüştü. Büyük ve meşhur sahabelerdendir. Sem'(a): İşitme. Semâ': Ayin, devrân. Semirmek(t): Tavlanmak, şişmek. Serâ(a): Yer, toprak, malı çok olmak. Zenginlik. Serâb (a): Çölde ışık tesiriyle yeşillik ve suluk gibi yerlerin oluşması. Ser-be-ser(f): Baştan başa. Ser-encâm(f): Başa gelen, vaka, bir işin sonu. Ser-gerdân(f): Başı dönmüş, başı dönen, şaşkın, sersem. Serheng(f): Çavuş, kavas, yasakçı. Kapı bekçisi. Sermâye: Metinde âhiret için gerekli ibâdet ve taat, ömür. Ser-mest(f): Serhoş. Kendinden geçmiş. Ser-nigûn(f): Baş aşağı olmuş, ters. Ser-te-ser(f): Baştan başa. Server(f): Baş, reis. Başkan, başbuğ, ulu kimse. Serv-i revân(f): Yürüyen servi, uzun boylu sevgili. Dr. Mustafa Tatcı 399 Sesmek(t): Bitmek, yetişmek (Bkz. Süsmek, 312/3). Setr(a): Örtülmek. Settârü'l-'Uyûb(a): Ayıpları, günahları örtüp gizleyen. Esmaü'l- Hüsna'dan. Seven(t): Âşık. Sevgü(t): Sevgi. Sevi/sevü(t): Sevgi, aşk. Sevici(t): Âşık, seven. Sevişgen(t): Çok seven. Seyâh(a): Çok yer gezen. Şeydi Balum: Geyikli Baha'nın arkadaşı veya tarikdaşı. Germiyan oğullarından olması muhtemeldir. Seyr ü sülûk/Seyr ü sefer: Bir tarikate girip, manen yükselip, makamlar elde etme. Manevî terakki. Seyr(a): Yürüyüş, geziş, eğleniş; manevî makamlarda yaşanılan müşahede. Seyrângâh: Gezilen yer, seyir yeri. Seyrek(t): Aralıklı, az, nadir. Seyyid Ahmed-i Kebir: Kimliği kesin olarak tespit edilemedi. Ahmet Fakıh olabilir. Sıddîk(a): Tam doğruluk sahibi. Hz. Ebu Bekir'in sıfatı. Sıdırmak(t): Kırdırmak. Sıdk(a): Doğruluk. Gerçeklik. Sıfatullah(a): Allah'ın sıfatı, esmaullahın tecellî mahalli, eşya âlemi. Sığınmagın(t): Sığınacak yer, melce. Sımak(t): Kırmak, bozmak, yenmek, bozguna uğramak. Sınmak(t): Kırılmak. Smuk(t): Kırık. Sırat-ı müstakîm(a. a./ f. terkip): Hak yol, doğru yol. Sırça (f): Câm, billur. Sırdaş(a.t): Sırrı saklayan, sırrı bilen iki kişiden birisi. Sıymak(t): Koymak, sıyrılmak. Sızmak(t): Akmak, erimek. Sızurmak(t): Sızdırmak, damlatıp tüketmek, eritmek. Siccîn(a): Cehennemde kötü ruhların mekanı olan bir vadinin ismi. Sert, soğuk, şiddetli. Sidretü'l-Münteha(a): Arş'ın sağ tarafında altıncı veya yedinci gökte bulunan ağaç. Yanında Cennet vardır ve Cennet'in nehirleri onun 400 Yûnus Emre Dîvânı altından akar. Bu ağaca Tûbâ diyenler de olmuştur. Muttakilerin ve şehidlerin mekânıdır. Bu ağacın ötesine hiçbir kul geçemez. Ötesi Allah'ın zat âlemidir. Beşer bilgisi, Sidre'de biter. Tasavvufta cem' makamının karşılığıdır. Sikender: Mekadonya kralı Filib'in oğludur (ö. 323). Büyük İskender veya Zülkarneyn olarak edebiyatımızda sürekli işlenegelmiştir. Ermiş veya peygamber' den kabul edilmiştir. Kâmil insan ve Hakkın halifesi için bir semboldür. Sil (a): Sel. Silkinmek(t): Vücudu sarsılmak, üstünü temizlemek vs. Simsâr(a): Komisyoncu, alıp satmada aracılık eden. Simurg(f): Yuvası Kâf dağında olduğu söylenen efsanevi kuş. Boynu uzun ve yüksekte uçtuğundan Araplar "Ankâ" derler. Bu kuş "Zümrüdüankâ" şeklinde de edebiyatımıza girmiştir. 30 kuşun şekli onda birleştiği için Simurg dendiği, Attâr'ın "Mantıku't-Tayr'ında söylenmektedir. Devlet kuşu denilen de budur. Yüce makamları ve şekilllere tasarrufları cihetiyle Simurg, mürşid-i kamillere benzetilmiştir. Sin: Mezâr. Sinle: Mezarlık, mezar taşı. Sipâhî(f): Atlı asker. Sir(f): Tok, doymuş. Sitâre(f): Yıldız. Sited/sıtad(f): Alış, satın alma. Sivâ(a): Gayrı, başka, Allah'tan başka her şey. Siyâset(a): Ceza vermek, asmak. Sizmek(t): Sızmak, akmak. Soğulmak(t): Suyu, seli çekilme. Göz ferinin azalması. Solmak. Sorıcı/sorucu(t): Münkir-Nekir. Soy soylamak(t): Ululamak, soylu gösterme, ta'zim, makam ile manzum-müsecca destan söylemek. Soya sayılmak(t): Soyuyla övünmek, asil kabil edilmek. İtibarlı kabul edilmek. Soyakmak(t): Aslına dönmek. Soylamak(t): Araştırmak, tahkik etmek. Sögmek(t): Sövmek. Küfr etmek. Söğülmek(t): Lanetlemek, küfretmek. Sökel(t): Hasta. Dr. Mustafa Tatcı 401 Sösmek(t): Büyümek, uzamak, bitmek. Söyünmek(t): Kendi kendisine sönmek, parlaklığı gitmek. Subaşı(t): Komutan, subay, zabıta memuru. Subh(a): Sabah. Sûd u ziyân (f.a): Kâr ve ziyân. Sûd(f): Fayda, kazanç, menfaat. Sûfi(a): Ehl-i tasavvuf. Zahid. Metindeki çoğu beyitte "softa" anlamındadır. Süi(a): Kötü. Sûk(a): Çarşı, pazar. Sultân-ı vakt(a): Vaktin sultanı. Kutup. Kutbu'l-aktab. Sun'(a): Yapma, yapış, amel, iş, kudret, yaratılış. Sunmak: Uzatmak, teslim etmek, vermek, saldırmak, hamle etmek. El sunmak: Elini vermek, teslim etmek. Sûr (f): Düğün, ziyâfet. Sûr(a): İsrafil adlı meleğin kıyamet günü çalacağı boru. Sûret(a): Şekil, yüz, resim,tarz, biçim. Susak(t): Su kabı, maşraba, tahta kova. Susalık(t): Susuzluk, susama, suya doymamak. Suya keçe salmak (t.d.): Nâmûs ve ân terk etmek, terk-i hestî ehli olmak. Sûz(f): Yanıp yakılma. Sübhân(a): Her türlü kusur, ayıp ve eksikten münezzeh. Allah. Sücûd(a): Secdeye varmak. Süçi(t): Şarap. Süflî(a): Aşağıda bulunan, alçak, adî. Sükker(a): Şeker. Süleymân(a): îsrailoğullarından Hz. Dâvûd'un oğlu. Hem peygamber hem hükümdârdır. Kuş dili bilirdi. Saltanatının kudreti ve tahtıyla meşhurdur. Sülûk(a): Bir yola girme. Tasavvufta menzil ve meratip alma. Manevî yolculuk. Sünnet(a): Hz. Peygamber' in sözleri, yaptığı ve yapılmasını tavsiye ettiği hususlar. Sünnî(a): Hz. Peygamber'in izinden giden. Ehl-i sünnet ve'l cemaatten olan. Sünük(t): Kemik. Sürükmek (t): Uzaklaştırmak, sürmek. 402 Yûnus Emre Dîvânı Sürülmek(t): Devam etmek, sürülüp gitmek. Süzülmek(t): Kaymak, "gözleri süzülmek.". -ş- Şâd(f): Sevinçli. Şâdî(f): Gönlü ferah olan, sevinçli. Şâh/şeh(f): Padişah, sultan, mecazen can, ruh, Allah mânâsında. "Eğer seversen Allah'ı hoş nida eyle ol Şâh'ı"(314/8). Şâhenşeh(f): Şahlar şahı. Şâh-ı 'âlem(f.a): Alemin padişahı, ruh-ı sultânî, kâmil mürşid. Şakımak(t): Nağmeli bir şekilde ötmek, güzel ve nağmeli konuşmak. Şâkir(a): Şükreden. Şam: Suriye'de bir şehir adı. Suriye'nin tamamı için de kullanılır. Şâr(f): Şehir. Şarâb(a): Şarap, içki, mecazen aşk ve irfanî bilgi. Şarâben tâhur(a): Tertemiz içecekler. (İnsan suresi/21). Şaşmak(t): Şaşırmak, bozulmak, yanlış yola gitmek. Şeb-gîr(f): Gece giden kervan, gece uyumayan. Şebih(a): Benzeyen, benzeme. Şeddâd(a): Yemen'de yaptırdığı büyük binalarla ve "İrem Bağı" ile şöhret kazanmış, Tanrılık davasına kalkıştığı için Allah'ın gazabına uğramış bir hükümdar. Ad oğlu. Şefâ'at(a): Afv için vesile olmak. Şefaat etmek. Manevî yardım. Niyaz. İstirham. Şefı'(a): Şefaat eden. Şefaatçi. Şehd(f): Bal. Şehîd(a): Allah yolunda canını veren. Şehid olan. Tasavvufta, Hakk'ı müşahede eden kişi. Şehriyâr(f): Hükümdâr, şah, pâdişâh. Şehvet(a): Nefsin şiddetli arzuları, cinsî istek. Şek(a): Şüphe. Şekâvet(a): Şüpheler. Şekeristân(f): Şeker kamışı tarlası. Metinde sözün kaynağı. Şekûr(a): Şükürleri kabul eden Allah, çok şükreden. Hz. Muhammed'in sıfatlarındandır. Şem'(a): Mum. Şems(a): Güneş. Şerh(a): Yarmak, açıklamak. Dr. Mustafa Tatcı 403 Şerîk(a): Ortak. Şermende(f): Utanan, utangaç. Şerm-sâr(f): Utanan, utangaç. Şeş cihet(f.a) Altı yön. Şeş olmak(t): Tesadüf olmak. Şeş(f): Altı. Şeşmek(t): Çözmek, ayrılmak, başını koparmak. Şeşte/şeştâ(f): Altı telli tanbur. Şeşürmek(t): Çözmek, bağını koparmak, başlamak. Şevk(a): Hararet, istek, arzû , coşku. Şeyâtîn(a): Şeytânlar. Şeybet(a): Saç sakal ağarması, kocamak, ihtiyarlık. Şeydâ: Çılgın, dîvâne. Şey'en-li'llah(a): Allah için bir şey, dervişlerin ve dilencilerin bir şey isteyecekleri vakit söyledikleri söz. Şeyh(a): İhtiyar, pir, tasavvufta "mürşid". Şeyli'llah(a): Allah için. Şeyu'llah(a): Allah için(şey) istemek. Şikâr(f): Av. Şîr(f): Arslan. Şîr-gîr(f): Arslan tutan, arslan avcısı. Mecazen güçlü. Şîrîn (f): Tatlı, Ferhat'ın sevgilisinin ismi. Şirk(a): ortak koşmak. Şit : Âdem Peygamber'in oğullarından olup dokumacıların piri sayılır. Şîve(f): Nâz, edâ, cilve, işve. Şol dem(t): O zamân. Şol dem(t): O zamân. Şol(t): Şu. Şolok dem(t): O zamân. Şular(t): Şunlar. Şüle(a): Işık, alev. Şumâr/şümâr (f): Sayı, adet, hesap. Şûr etmek(f.t): Gürültü, karıştırmak, karışıklık çıkarmak. Şükrâne(a): Şükran alameti, nişanesi, muştuluk. -T- Ta'alluk(a): Bir şeyin başka bir şeyle bağlı olması. Ait olma. Tâ'at(a): Allah'ın emirlerini yerine getirme, itaat etme, ibâdet etme. 404 Yûnus Emre Dîvânı Tabâkât(a): Katlar, bölümler. Tabıl(a): Davul. (Tabl'dan). Ta'bîr(a): Yorum. Mânâsı olan söz. Tâc(f): Başlık, maddî ve manevî bir makam işareti. Tasavvufta marifet sahibi olmaktan kinaye bir işaret. Ta'cillemek(a): Acele ettirmek. Tâcir(a): Ticaretle uğraşan. Tag(t): Dağ. Tagca(t): Dağca. Dağ kadar. Taht(a): Yer Tahte's-Serâ(a): Yerin altı. Toprak altı. Taht-ı Süleymân: Süleyman Peygamber'in rüzgarla hareket eden tahtı. Tak: Özür, kusur. Takâzâ(a): İhtiyaç, gerekli olma. Lüzum, icap etme. Takrîr(a): İyi ifadet etmek, kararlaştırmak. Taksirlik(a): Bir şeyi yapmaya kudreti varken çekinip yapmamak. Talbınmak(t): Sıçramak, çırpınmak. "Delübigi talbınmak"(18/7). Tali'(a): Baht, talih, doğan, şans. Talmak(t): Dalmak. Taluban(t): Dalarak, dalıp. Tama'(a): Aç gözlülük. Tama'dâr(a.f): Açgözlü. Tamar(t): Damar. Tamla(t): Damla. Tammak(t): Damlamak. Tamu(t): Cehennem. Ta'n itmek: Kınamak, yermek. Tan(t): Sabah vakti. Güneş doğmadan önceki zamân. Tana kalmak(t): Şaşmak, şaşırmak, hayret etmek. Tanık /tanuk(t): Şahid, Münkir-Nekir. Tanışık(t): İstişare, danışma, birbirini tanıyan. Karşılıklı oturup konuşma. Tanışman(t): Danışman, bilgin, danişmend. Tanla /tanlacak(t): Sabahleyin. Seher vakti. Tanlamak(t): Şaşırmak, hayrette kalmak. Tanmak / tınmak(t): Takmak, tanımak, ses vermek. Tanrı Arslanı (t): Hz. Ali'nin lakablarından, sıfatlarından birisi. Tanrı hâsı: Mürşid, ideal insan. İnsan-ı kamil. Dr. Mustafa Tatcı 405 Tanşuk(t): Tanışık. Konuşma. Tap bak(t) : İyi bak, yeterli bak, iyice bak. Tap dur(t): Yeterlidir, kafidir. Tap uzat(t): Kısa söyle; kısa kes, az söyle. Kafi derecede uzat. Tapduk/Tapduk Emre: Yûnus Emre'nin şeyhi. Barak Baba veya Hacı Bektaş-ı Veli'nin halifesi. Tapmak(t): İtaat etmek, bağlanmak, bulmak. Tapşurmak(t): Emanet etmek, teslim etmek. Tapu kılmak(t): Hizmet etmek, ululanmak. Tapu(t): Huzur, makam, nezd. Tapuya gelmek(t): Huzura gelmek. Târ u mâr(f): Darmadağınık. Tar(t): Dar. Tarâb(a): Sevinç, coşku. Tarâş olmak (f.t): Mağlup olmak, muti olmak, alt-üst olmak. Tartmak(t): Çekmek. Tâ-sin-yâ(a): Dîvân' da, 321/3'te geçen bu harfler, semboliktir. Bundan kasıd Hz. Peygamber'dir. "Tâ" Taha suresine; "sin" ise Yâsin suresine işârettir. İkisi birden, Hz. Peygamber'in maddî ve ruhânî yönlerini ifade eder. Tasnîf(a): Kitap tertib etmek. Sınıflara ayırmak. Tasrîf(a): Sarf etmek. Fiil çekimi bilgisi. Sarf. Taş(t): Dış, zahir. Taşra(t): Dışarı. Tatar: Mal, davar. Binek hayvanı. Tâvus (a): Mecazen Cebrâîl. Tayak(t): Dayanılacak şey, eşya. İnsan vs. Tayanmak(t): Güvenmek, itimat etmek. Tayın: Öğün, rızık. Nimet "dünya tayını"(246/l). Tayınmak(t): Kaymak, sürçmek. Taylâsân(a): Sarığın kenarından uzatılan uç kısmı. Şer'i ve manevî makamlarla ilgili bir alâmet. Tayyâr(a): Hz. Ali'nin kardeşi, Peygamber'in amcası oğlu(Bkz. Ca'fer- i Tayyâr). Tâzî(f): Arap. Hızlı (at). Av köpeği. Teberrâ(a): Beri olma, yüz çevirme, uzaklaşma, çekilme. Teberrük(a): Uğur sayma, mübarek sayma. 406 Yûnus Emre Dîvânı Tecellî(a): Görünme, belirme, Allah'ın sır ve kudretinin salike eşya âleminden görünmesi. Tecrîd(a): Tek olmak, soyunmak, Allah'tan başka herşeyden ayrılma, ayırmak. Tedbîr(a): Bir şeyi temin edecek veya def edecek yol. Cenab-ı Hakkın hakim isminin mânâsına uygun hereket etmek. Tefekkür(a): Fikretme, düşünme. Teferrüc-gâh(a.f): Gezinti yeri. Tefrîd(a): Fertleşme, tekliğe erme. Tehî(f): Boş. Tek(t): Gibi, bir. Tekebbür(a): Kibirlenme, böbürlenme. Tekellüf(a): Zahmetli, külfetli, zor. Tekye(f): Dervişlerin zikir veya ibâdet için toplandıkları mekan. Mecazen, mürşid-i kamilin gönlü. Teleme(t): Maya ile kestirilmiş süt. Mecazen, beyazlık ve saflık Temannâ(a): Dilek, istek. Temsîl(a): Bir şeyi bir şeye benzetmek için baş vurulan yol, söz. Benzetmek, temsil etmek. Teneşir: Ölülerin yıkandığı tahtadan yapılan dört ayaklı masa. Teng(f): Dar. Terah(a): Gam, gussa, kader, tasa, üzüntü. Terbiyet(a): Eğitim irşad, terbiye. Tercemân(a): Metinde "Cebrail" anlamında. Terezü(f): Terazi. Terk urmak(t. deyim): Terk etmek, bırakmak, vazgeçmek. Terk(t): Bırakmak, vazgeçmek. Tersa /terse(f): Hıristiyan. Tertîb(a): Tanzim, dizme, düzene koyma. Metinde "namaz" manasına da kullanılır. Teşbih okumak (a.t): Subhanallah demek, Allah'ı şanına layık olarak zikretmek, anmak. Teslîmlik: Bağlılık. Teşvîş(a): Kargaşalık, karışıklık. Tetik(t): İş, hareket, "dilin tetiği bozulmak". Tevâzu(a): Alçak gönüllülük, mütevazılık. Teveccüh(a): Yönelme, bir tarafa çevrilme, dönme. Alaka gösterme. Tevekkül(a): İşi Allah'a havale etmek. Kadere razı olmak. Dr. Mustafa Tatcı 407 Tevfik(a): Yardım, Allah'ın kişiye yardımı. Manevî yardım. Teze: Tâze. Tezraû: Arapça, "ekiniz", "ektikleriniz" anlamında bir söz olup, Kur'ân'da Yûsuf/47; Vâkıa /64'te geçmektedir. Tezvir(a): Söze yalan karıştırmak, Yalan söze ziynet verme. Süsleme. Tıfl(a): Çocuk. Tıfl-ı nev-Reste (a.f): Yeni yetme çocuk. Tılsım (f): Gizli şey, fevkalede tesiri olan şey. Define bulmaya engel olan mevhum şey. Tınmak(t): Ses çıkarmak, söz söylemek. Tîmâr(f): Tedavi. Tiryâk(a): Panzehir. Tîz(f): Çabuk, acele. Togırlık(t): Doğruluk. Togru(t): Doğru. Toğan/doğan(t): Doğan kuşu. Toğmak(t): Doğmak. Toğru(t): Doğru. Tokuz Arslan(t): Dokuz kat gök.(Eski telakkide gökler dokuz kat idi.). Tolınmak /tolunmak(t): Dolunmak, batmak, dolanmak, Gurub etmek. Ton/don(t): Elbise. Tonanmak(t): Donanmak, süslenmek. Top(t): Hep, tekmil, büsbütün. Toptolu(t): Tamamen dolu, dopdolu. Tortsuz(t): Tortusuz, birikintisiz, çöküntüsüz. Tosbaga(t): Kaplumbağa. Toy(t): Şenlik, düğün ziyafet. Toylamak(t): Ziyafet çekmek, yedirip içirmek. Toymak(t): Doymak, tatmin olmak. Tûbâ(a): Cennette bulunan kökü gökte, dalları yerde bir ağaç. Berrak ve saf. Saadet. Hoşluk. Tuç(t): Değirmen baltacığı.Alt değirmen taşının ortasında bulunup üst taşa giren mihverin üzerine geçirilen balta şeklindeki alet. Tudaş olmak(t): Rast gelmek. Tûfân: Çok şiddetli ve her tarafı kaplayan su. Nuh Peygamber zamânındaki Nuh Peygamber'in kavmine uygulanan manevî ceza, büyük su baskını. Bu tufanda Nuh'un gemisi dışındaki bütün canlılar yok olmuştur. 408 Yûnus Emre Dîvânı Tugyân(a): Taşma, taşkınlık, azgınlık, coşkunluk. Tûl-ı emel(a): Hırs, tamah, tükenmez arzû. Olmayacak dilek. Tullâb(a): Tâlipler. Tuman(t): Katarakt. Göze duman bürümek, gözü perdelenmek. Tûr(a): Tûr-u Sînâ. Hz. Mûsâ'nın İlâhî tecellîye mazhar olduğu dağ. Edebiyatımızda Tür, duruma göre bazan gönül, çoğu zamân ise beden için kullanılmıştır. Turak /durak(t): Menzil, durulacak yer. Yerleştirilen yer. Yurt. Tun gelmek(t): Ayağa kalkmak. Turılmak(t): Durulmak, sakinleşmek, açılmak. Turmak(t): Durmak, ayağa kalkmak. Turvanda: Turfanda. Tuş eylemek(t): Rast yönelmek. Tuş(t): Denk, benzer, eş. Tuş(t): Taraf, yön, cihet, rast gelme, karşısına durmak. Tuşa durmak(t): Tarafına durmak. O yöne yönelmek, karşısına durmak. Tutak(t): Dudak. Tutaş(t): Yakın, yaklaşmış. Tutmak /dutmak(t): Farz etmek. Kabul etmek, elde bulundurmak. Tutulmak(t): Zaptedilmek, mahkum etmek, alıkonmak. Tuydurmak(t): İşittirmek, duyurmak. Tuymak(t): Duymak, iyitmek. Tuyûr(a): Kuşlar. Türâb(a): Toprak. Tütün(t): Duman. Tüvânger(f): Paralı, zengin. -U- U: Ve. Uban /üben(t): Zarf fiil. -Up'tan genişletilmiş bir ek. "Ağlayuban: Ağlayıp, gibi. Ubûdiyet(a): Bendelik, kulluk, kölelik. Uç(t): Son, nihâyet. Kenar, sınır. Uçmak /Uçmag(t): Cennet. Uçuk(t): Uçmağa layık amel, iş(?). Uçmak'tan "bu vücudum şehrinde buçuk pulluk uçuk yok"( 106/2). Uçunmak(t): Korkudan benzi sararmak, rengi gitmek. Dr. Mustafa Tatcı 409 Ud /ut(a): Utanma, hayâ, şeref. Ugrı /ugru(t): Hırsız. Ugrılık(t): Hırsızlık. Ugrulamak(t): Çalmak, hırsızlık yapmak. Ulak(t): Postacı, haberci, parça. Ulanmak(t): Yıpranmak, eskimek. Ulaşık(t): Kavuşmuş, vuslat etmiş, ulaşmış. Ulûm(a): ilimler. Ulvî(a): Yüce, yüksek. Ummak(t): Beklemek, ümid etmek. Temenni. Ummân(a): Büyük deniz. Umu: Ümit, emel, arzû. Urgan(t): Halat, kalın ip. Urılmak: Çalınmak, dikilmek, üflenmek. Urmak: Çalmak, dikmek, üflemek. Uruşkan(t): Dövüşken, kavgacı kişi. Uryân(a): Çıplak. Us(t): Akıl. Usan dutmak(t): Gâfil, ihmalkâr, Gevşek davranmak, ihtiyatsız bulunmak. (62/1). Usan(t): Gâfil, ihmalkâr, ihtiyatsız. Gevşek. Usanmak(t): Bıkmak. Uslu(t): Akıllı. Usûl(a): Ana, baba, ced. Asıllar, kökler, temeller. Usûl-i dîn: Dinin temelleri, asılları, ilm-i kelâm. Uş(t): İşte. Uşadmak(t): Parçalamak, ufaltmak. Uşanmak(t): Parçalanmak, toz haline gelmek. Ufalanmak. Uşatmak(t): Parçalamak, kırıp dökülmek. Uşda(t): İşte. Ut(t): Bkz. Ud. Utlu(t): Utangaç, utanır, hayalı. Uya: Ahmak, akılsız, her şeye, her söze uyan, tembel. Uyak(t): Metinde, "uymuş, benzemiş" anlamında. Uyakmak(t): Gurûb etmek, batmak. Uyanık(t): Agâh, arif. Uyanmak(t): Işık parlama, yanmak, gafletten uyanmak. Uyhu(t): Uyku, gaflet. 410 Yûnus Emre Dîvânı Uymak(t): Karar etmek.(l/10) "Işk şarâbın içen canlar uymaz göçmeğe konmağa". Uz gelmek(t): Münasip, uygun gelmek. Uzlet(a): Bir yana çekilip yalnız yaşama. Allah'tan başka herşeyden tecrid olunarak yaşama. -Ü- Üçler(t): Gayb erenlerinden ilk üç kişi. Kutbü'l-aktâb, kutbü'l-irşâd, kutbü'l-ârif. Üleşmek(t): Paylaşmak, bölüşmek. Ümmî(a): Anasından doğduğu gibi kalıp, okuma öğrenmeyen. Ümm, Arap dilinde "ana"; ümmî ise anaya mensup demektir. Sûfîlere göre vücûd tektir ve Hak'tır. Cenâb-ı Hak, kendi varlığından bir nûr yaratmış ve buna ıstılahta, Nûr-ı Muhammedi denmiştir. Dört unsurun aslı bu nûrdur. Hakkın sıfatlardaki ilk tecellîsi hava, ateş, su ve nihâyet topraktan olmuştur. İnsânî hakikat, bu toprakta gizlidir. Onun içindir ki, toprak her şeyin anasıdır. Toprağın hakikati, tevhîd tamamlandığında anlaşılır. Bu idrâk makamı ümmî(anaya mensup)likten ibarettir. Netice itibariyle bir sûfî gerçekten öğrenimden geçmemiş de olabilir. Bu durumda söz konusu kavramı iki anlamda da kullanacaktır. Edebiyat tarihimizdeki ümmî sûfî şairlerin öğrenimleriyle ilgili tenkitlerin sebebi de, budur. Ün(t): Nidâ, ses. Üstâd(f): Ehil, usta. Mürşid. Üstün(t): Yüce, büyük, yukarıki. Üstün: Sütun, direk. Üşde(t): Bkz. Uş, uşda. Üşenmek(t): Tedirgin olmak, rahatı kaçmak. Üşmek(t): Toplanmak, yığılmak, üşüşmek. Ütmek(t): Kazanmak, yenmek. Üveys: Veyse'l-Karanî. İslâmiyetin doğuş döneminde Yemen' de dünyaya gelmiş ve İslâmı kabul ederek kendini zühd hayatına adamış bir şahsiyettir. Hz. Peygamber' i sağlığında çok görmek istemesine rağmen ziyaretine gittiğinde görüşememiş; ancak Hz. Ömer devrinde Medine'ye gelme imkanı bulabilmiş, buradan da Kufe'ye geçmiştir. Anadolu'nun muhtelif yerlerinde de pek çok makamı bulunan Veysel Karani, manen irşad edilmiş velâyet erlerindendir. Bu meşrepte olan kişilerin de kutbu kabul edilir. Bu tür velilere "Üveysî" veya "Üveysî Dr. Mustafa Tatcı 411 meşrep" denilmektedir. Üveys'in vefat tarihi kesin olarak belli değildir. Üveysî(a): Veysel-Karanî meşrebli, şeyhini görmeden sülük eden kişi, halli derviş, manen sülük eden. Üzmek(t): Koparmak, ayırmak, kesmek. Üzmek(t): Tasalandırmak, ayırmak. Üzülmek(t): Kopmak, kesilmek, sökülmek, dağılmak. Üzüşmek(t): Keşişmek, koparılmak. -V- Vâcib(a): Lüzûmlu, mecbûrî olan, yerine getirilmesi zarurî Allah'ın emirleri. Va'de(a): Belirtilen zamân, ecel, ecelin takdir ettiği zamân. Vaff(a): Yeter, kafi, Vadini yerine getiren(365/7). Vahdet(a): Birlik. Vâhid(a): Bir olan. Beraber olan. Tek olan. Vakt(a): Vakit, zaman. Vâlih(a): Şaşa kalmış, hayran. Vallahu mu'înü's-sâbirîn(a): Allah sabırlıların yardımcısıdır. Varak(a): Tek yaprak halindeki kâğıt. Nebat yaprağı. Kitap yaprağı. Varlum(t): Varalım, gidelim. Vasf etmek (a.t): Anlatmak, tarif etmek, övmek. Vasf-ı hâl(a.f): Hâlin dile getirilmesi, çeşitli hâller, inşânın manevî durumunun değişmesi. Vâsıl(a): Ulaşan, erişen, kavuşan. Vasl(a): Kavuşma, ulaşma. Vasyet(a): Vasiy eften. Bir kimsenin öldükten sonra yapılmasını istediği şey. Vattaku: Arapça "İttakû" sakınınız, sakınsaydınız(vb.) anlamlara gelen bir söz olup pek çok âyette geçmektedir. Mesela bkz. Bakara/13, Araf/96-201. Vâye(f): Nasib, kısmet, fayda, kazanç. Ve nahnü akrebü minküm(a): "Ve biz sizden daha yakınızdır" mealinde bir âyet.(Vakıa/84). Vebâl(a): Günah, şiddet, ağırlık. Vech(a): Yüz. vefâ(f): Sözünde durma. Vefadâr(): Vefalı, sözünde duran. 412 Yûnus Emre Dîvânı Velî /velîkin(f): Amma, fakat, lâkin, velâkin. Velî(a): Ermiş, seven, dost, sahib. Veyil(a): Yazık, vay haline, felaket, hüsran. Cehennem'de bir çukur ismidir. Vi'a(a): Kab, içine bir şey konulan zarf. Vilâyet(a): Bir şeyi kudretle elde etme, dostluk, muhabbet, yakınlık, velilik derecesi. Vîrân(f): Yıkık, harap. Virgil(t): Ver. Virgü(t): İhsân, bağış, vergi. Viribidi(t): Vermişti. Viribimek(t): Vermek, yollamak, göndermek. Visâl(a): Kavuşma, ulaşma, birleşme. Vuhûş(a): Vahşiler, vahşi hayvanlar, insandan kaçan, evcil ommayan hayvanlar. Yırtıcılar. -Y- Yâ hû (a): Ey O (Allah). Derviş selâmı veya niyâzı. Yaban gözi(t): Zâhirî göz. Hakkı idrak edemeyen ve göremeyen göz. Yaban(t): Dışarı, kır, şehir dışı. Hak'tan uzak. Yâd(f): Hatırlamak. Yad(t): Yabancı, tanıdık olmayan, garib. Yadmak(t): Uzaklaşmak, muztarip olmak. "Kalmaya sensüz dahi ben gussadan yadaram"(220/8). Yagı(t): Düşman. Yagmâ(t): Yağmalamak, insanlara saldırarak canlarını ve mallarını alıp perişan etmek. Yakım(t): Mersiye, ağıt, yakım yakmak. Yakîn(a): Şüphesiz, gerçek şekilde bilme. Sağlam ve kati bilme. Yakmak(t): Nazm etmek, düzmek, söylemek, manzum olarak ve makamla söylemek, yakım yakmak. Ya'kûb(a): İsrailoğullarından Yusuf Peygamber'in babası olan peygamber. Yâkût (a): Çeşitli renkleri olan kıymetli bir süs taşı. Yalabımak /Yalaplanmak(t): Parıldamak, alev alev, parıl parıl. Yalıncak(t): Yalın bir şekilde, çıplak. Yalunuz /yalnız(t): Yalnız, tek başına, ferdî. Yana(t): Taraf. Metinde "yanak" anlamında. 132/5. Dr. Mustafa Tatcı 413 Yanku(t): Akis, yankı, aksisedâ. Kaya yankısı. Yap: Artık, yabancı maddeler, yükler. "Bu yükleri yapları döküp haldaş olan kimdür"(30/2). Yapalak(t): Tüylü. Yapmak(t): Kapamak, örtmek. Yâr(f): Sevgili, dost. Yar(t): Yardımcı. Yar(t): Yarılmış yer, suyun açtığı uçurum. Yarag /yarak(t): Azık, yol hazırlığı , levazımat, metinde "tevhid ve ibâdet" anlamında. Yarak etmek(t): Hazırlık etmek. Sefer için gerekli hazırlığı yapmak. Yaramak(t): Uygun düşmek, yaramak, mümkün olmak, elverişli, uğurlu, Hak kazanmak. Yaramaz(t): Günahlı kul, yararsız, kötü şey. zararlı. Yârân(f): Dostlar, sevgililer. Yaraşuk(t): Layık, uyun. Yâren(f): Arkadaş, dost. Yargılamak(t): Bağışlamak. Yargu(t): Hüküm, muhakeme. Yarı(t): Yardım. Yarın(t): Mahşer günü. Yarınki gün(t): Mahşer günü, âhiret. Yari(t): Yardım. Yâ-sin(a): Kur'ân-ı Kerîm'de 36. Sûrenin ismi. Sûrenin birinci âyeti müteşabihtendir. Mutasavvıflar indinde "insan-ı kamile" veyahut "Hz. Muhammed'e" hitap eden bir cümledir. "Ey Muhammed" gibi. Yastamak(t): Yaslanmak, dayanmak. Yaşıl(t): Yeşil. "Yaş"tan. Yaşın yaşın(t): Gizli, gizli. Yat(t): Usul, yol, hazırlık, tedbir. Yatlu hâl: Kötü hal. Yatlu söz(t): Asılsız yabancı söz. Yatlu(t): Kötü, fenâ. Yatlug(t): Kötülük, fenalık. Yavaş olmak(t): Yumuşak huylu, mütehammil. (354/6.). Yavı kılmak(t): Kaybetmek, ortadan kaldırmak. Yavı varmak(t): Kaybolmak. Yavlak(t): Pek çok, gâyet. 414 Yûnus Emre Dîvânı Yavunmak (t): Kaybolmak, yitmek. Yavuz(t): Kötü, fena, yaman, kara yağız. Yay sımak(t): Yay kırmak. Yay(t): Yaz mevsimi. Yayınmak(t): Koyun, inek ve kuş gibi hayvanların yiyecek bulmak için gezinmesi. Yaylamak(t): Yaylaya çıkmak, yazı yaylada geçirmek. Yazı(t): Yaban, kır, ova. Yazlamak(t): Yazı yaylada geçirmek. Yazu/Yazuk(t): Günah, suç. Yedi dört on sekiz(t): Yedi deniz; dört unsur; on sekiz bin âleme işaret eden sayılar. Yedi evren(t): Yedi iklim. Mecazen yedi gök. Yedi mushaf: Kur'ân'ın yedi Arap lehçesine göre okunuşu. Kıraat-ı Seb'a. Mânâsı değişmemek üzere Kur'ân'ın Kureyş, Huzeyl, Havazin Kinane, Sakif, Temin ve Yemen ehlince okunuşu. Yediler(t): Siyaset-i bâtıniyye -gayb ricali- ehlinden yedi kişi. Üçlerden sonra gelen grup. Yedilmek(t): Çekilmek, yedekte götürülmek. Yehdi'llahu limen Yeşa(a): "Allah dilediğini doğru yola götürür". (Kur'ân'da pek çok sûrede geçmektedir. Örn: Bakara/142, 213, 272; İbrahim/4.). Yelmek /yilmek(t): Koşmak. Yeltemek (t): Meylettirmek. Arzu uyandırmak. Heveslendirmek. Yen(t): Elbisenin ucu, yeni. Yeni bahar(t.f): İlkbahar. Yeni yaz(t): İlkbahar. Yensüz gönlek(t): Kefen. Kolsuz gömlek. Yerinmek /yirinmek(t): Kederlenmek, üzülmek, tasalanmak, mahzun olmak. Yermek /yirmek(t): Kederlenmek, üzülmek, tasalanmak, mahzun olmak. Yesir: Esir, tutsak, Esir' den. Yevme yeşfe'u(a): Şefaat günü. Yezdân(f): Cenâb-ı Hak. Yıl çevrilmek(t): Bir yıl bitmek. Yımak(t): Men etmek, engel olmak, uzaklaştırmak. Yıymak(t): Koklamak. Dr. Mustafa Tatcı 415 Yig(t): Yeğ, üstün. Yigirmi(t): Yirmi. Yiglemek(t): Üstün tutmak. Yigrek(t): Daha iyi, müreccâh, üstün. Yil(t): Yel, rüzgar. Yilmek(t): Koşmak, bir şeye değer verip ardından gitmek. Yiltmek(t): Teşvik etmek, heveslendirmek, ulaştırmak. Yimiş(t): Meyve, yemiş. Yine(t): Yine, gene. Yini(t): Yeni. Yinile(t): Yine, gene, henüz, şimdi. Yi-nun-sin: Yûnus kelimesinin harfleri. Yûnus Emre bu harflerle kendi ismini yazdığı gibi, Yasin' kelimesine de işaret ediyor olmalıdır. Bu Sûre bilindiği gibi mutasavvıflarca Kamil insana veya Muhammedi makama işaret eder. Yir(t): Yer, yeryüzü. Yirini kalmak(t): Kederlenivermek, tasalanmak, üzülmek. Yirinmek(t): Üzülmek. Yirmek(t): Yermek, zemmetmek, kötülemek. Yitmek(t): Kafi gelmek. Yitürmek(t): Ulaştırmak, eriştirmek, yetiştirmek. Yiylemek /yıylamak(t): Koklamak. Yohsa(t): Yoksa. Yoldaş(t): Yol arkadaşı. Yolmak(t): Dağıtmak. Yoran(t): Hükmeden, burada, Hakim olan Allah. Yorılmak(t): Çözülmek. Yormak(t): Ta'bir etmek. Yort savul(t): Koş, kaç, uzaklaş. Yolun ortasından çekil. Yort: Hüküm, nüfuz. Yortmak(t): Hızlı koşmak, devamlı yol yürümek. Yorutmak(t): Yürütmek. Yorutmak: Yürütmek. Yoyılmak(t): Eski haline dönmek, geri gelmek, bozulmak. Çarh-ı felek yoyılmak.(306/l). Yoz yapalak(t): Yoz tüylü, Bu kelime metinde "boz yapalak" şeklinde de okunabilmektedir. Yögrük /yörük/yürük(t): Yörük, tez koşan. 416 Yûnus Emre Dîvânı Yöğrüşmek(t): Yürüyüşmek. Koşuşmak. Yöneraıek(t): Yönelmek, ..tarafa gitmek. Yönerür(t): Yönelir, o tarafa gider. Yörimek(t): Yürümek. Yufka/yuha(t): İnce, nazik. Yukaru iller(t): Azerbeycan ve İran için söylenir. Yumak(t): Yıkamak. Çekmek. "El çekmek". Yumış oğlanı(t): Erkek hizmetçi. Yumış(t): Hizmet. Yummak(t): Kapatmak. Yumşanmak(t): Yumşamak. Yunmak(t): Yıkanmak. Yurtlu(t): Vatanı olan, meskenli, oturacak yeri olan. Yûsuf(a): Yâkûb Peygamber'in oğlu olup güzelliği ile tanınmıştır. Yûsuf ve Zeliha hikâyesi Kur'ân'daki en güzel hikâyelerden birisidir. Yutmak(t): Hazmetmek, içinde bırakmak. Yuvuk(t): Geyik. Yuvunmak(t): Yunmak, yıkanmak. Yuyucı(t): Ölü yıkayıcı. Yürimek(t): Hareket etmek, gezmek, dolaşmak. Yüzgeçlik(t): Denize dalışlar yapmak, dalgıç olmak. -Z- Zâg(a): Karga. Zâhid(a): Sofu. Kendini sadece ibâdete veren. Zâhir(a): Görünen, açık, belli, meydanda. Esmaü'l-Hüsna'dan Zâhir Allah. Zahm(a): Yara. Zaîf(a): Zayıf, kuvvetsiz. Zâkir(a): Zikreden. Zâlim(a): Zulmeden, güç kullanan. Zâr(f): Ağlayış, inleme. Zârılık(f): Ağlayış, inleyiş. Zâri kılmak(): Ağlamak, sızlamak, inlemek. Zât(a): Kendi, her şeyden münezzeh olan Allah. Asıl, esas, öz, hakikat. Nefs. Zavada/zevade (a): Yiyecek, azıklar. Zebâne(f): Ateş yalını, kıvılcım. Dr. Mustafa Tatcı 417 Zebânî(a): Günâhkârları Cehenneme atmaya mecbur melek. Zeber(f): Üst. Zebûr(a): Hz. Dâvûd'a inen îlâhî kitap. zecr(a): Engel olma, menetme. Zehre(f): Öd, yürek, cesaret, güç, kudret. Zehr-i kâtil: Öldürücü zehir, içki. Zekeriyâ(a): Peygamberlerden birisi. Kavminden kaçarken ağaç kovuğunda yakalanarak testereyle biçilmiştir. Zelihâ/Zelhâ: Mısır azizinin karısı. Zelîl(a): Hor, alçak, hakir. Zembûr(a): Arı. Zemheri(a): Karakış dönemi. 21 Aralık/31 Ocak arası. Zemzeme(a): Ezgili, nağmeli ses. Zer(f): Altın. Zerk(a):Aldatmak, hile, riyâ. Zerre(a): Çok küçük parça, atom. Zevâl(a): Son. Zeyn(a): Ziynet, süs. Zihî(f): Ne hoş ne kadar güzel, ne iyi. Zinde: Canlı, kuvvetli. Hayatta. Zinhâr(f): Sakın, katiyyen, aman, asla. Zîr(f): Alt, aşağı. Zire(f): Zirâ, çünkü. Zireklenmek: Anlayışlı davranmak. Akıllı hareket etmek. Ziyân etmek(a.t): Telef etmek, yitirmek. Zuhûr(a): Ortaya çıkma. Zulmet(a): Karanlık. Zûr(f): Kuvvet, güç. Zühd(a): Kendisini ibâdete vermek, dünyevî şeylerden uzaklaşmak. Zühre(a): Çoban yıldızı. Yedi gezegenden birisi. Parlaklığı ile meşhur olan bu yıldız, üçüncü kattadır. Hârût ve Mârût adlı iki kötülük meleğiyle birlikte anılır. Zü'l-Celâl(a): Celâl sahibi Allah. Zülf(a): Uzun saç. Zülfekâr(a): Hz. Ali'nin iki ucu olan meşhur kılıcı. Zünnâr(a): Papazların kuşandıkları yün kuşak. ŞİİR İNDEKSİ -ELİF- 1 Sensüz yola girürisem çârem yok adım atmağa 02 Aşk da'vîsin kılan kişi hiç anmaya hırs u hevâ 03 Bir kez yüzün gören senün 'ömrince hiç unutmaya 04 İki cihân zindânısa gerek bana bostân ola. 05 Aşk eteğin tutmak gerek 'âkıbet zevâl olmaya. 06 Anmaz mısın sen şol güni gözün nesne görmez ola 07 İy 'âşıkân iy 'âşıkân 'aşk mezhebi dindür bana 08 İy pâdişâh iy pâdişâh uş ben beni virdüm sana 09 Anma mısın sen şol güni cümle 'âlem hayrân ola 10 Aceb 'aceb ne nesnedür bu derdile fırâk bana 11 Ol kişinün yokdur yâri iş bu cihân zindân ana 12 Benem ol 'aşk bahrîsi denizler hayrân bana 13 Her kim bana agyârısa Hak Tanrı yâr olsun ana 14 İy pâdişâh-ı Lem-yezel kıldum yönüm senden yana -BE- 1 5 Aceb bu benüm cânum âzâd ola mı yâ Rab 16 Ulu ulu günâhlarum yüz komadı bana Çalab -TE- 17 Dîn ü millet sorarısan 'âşıklara dîn ne hâcet 18 Sen bu cihân mülkini Kâf dan Kâf a dutdun tut 1 9 Niteligüm soran işit hikâyet 20 Aşk îmâmdur bize gönül cemâ'at -ÇİM- 2 1 Gideridüm ben yol sıra yavlak uzamış bir agaç -RE- 22 Gâfıl olma aç gözüni hâlüne bak öleni gör 23 Dün gider gündüz gelür gör niçesi uz gelür 24 Aşk ile biliş cânlara ezel, ebed olmayısar 25 Aşk makâmı 'âlidür 'aşk kadîm ezelîdür 26 İy beni 'ayıblayan gel beni 'aşkdan kurtar 27 Bir kişiden sorgıl haber kim ma'nîden haberi var 28 İy 'aşk eri aç gözüni yir yüzine kılgıl nazar 29 Söylememek harcısı söylemegün hâsıdur 30 Bu yoklık yolına bugün bize yoldaş olan kimdür 3 1 Benem sâhib-kırân devrân benümdür Dr. Mustafa Tatcı 419 32 Nisâr ol 'âşık canına ki dost ile visâli var 33 Ko ölmek endîşesin 'âşık ölmez bâkîdür 34 Cân bir ulu kimsedür beden anun âletidür 35 Hak'dan yığar ol seni nen varışa vir gider 36 Cânını 'aşk yolına virmeyen 'âşık mıdur 37 Ger vuslata irdünise bu derdile firâk nedür 38 Hakikattin ma'nîsin şerh ile bilmediler 39 Koyup gel nakş u nigâr nakşa yol virme zinhâr 40 Merdân-ı Hak bu dünyâda maksûdlara kalmadılar 41 İy bana eyü diyen benem kamudan kemter 42 İy sözlerim aslın bilen gel di bu söz kandan gelür 43 İşidün iy ulu kiçi size benüm haberüm var 44 İsteyelüm iş ıssını bulı görelim kandadur 45 Muştulanuz 'âşıklara bu 'aşk ulu devlet olur 46 Bu vücûdum şehrine her dem giresüm gelür 47 Yandı yüregüm tutuşdı bagrum cigerüm kebâb durur 48 Senündür pâdişâhlık kudrettin var 49 Hak bir gönül virdi bana hâ dimeden hayrân olur 50 Benüm gönlüm gözüm 'aşkdan doludur 51 İy dost seni severem cân içre yirün vardur 52 Sensin benüm cânum cânı sensüz karârum yok durur 53 Eydivirem ne kıldugın benüm ile ol dil-pezrr 54 İy dün ü gün Hak isteyen bilmez misin Hak kandadur 55 Firâkun bagrumı dağlar ne bilsün kadrimi sağlar 56 Eger gerçek 'âşıkısan boynundaki menşûr nedür 57 Âşıklar ortasında sofîlik satmayalar 58 Bu semâ'a girmeyen sonına pişmân olur 59 Aşk erinün gönli doh pâdişâhun haznesidür 60 İşidün iy ulular âhir zamân olısar 61 İy dost bunca kıyl u kâl ne maksûd hod bir haber durur 62 Ne bilsün bu 'aşkı usanlar-uyalar 63 Bu dünyâya gönül viren sonucı pişmân olısar 64 Evliyâya münkirler Hak yolına 'âsîdür 65 Bilür misüz iy yârenler girçek erenler kandadur 66 İşidün iy yârenler 'aşk bir güneşe benzer 67 Nâ-gehân cânân ilinden irdi bu câna haber 68 Türlü türlü cefâmın adını 'aşk virmişler 69 Bu dünyânun meseli bir ulu şâra benzer 420 Yûnus Emre Dîvânı 70 Dost senün 'aşkun okı key katı taşdan geçer 7 1 Allah diyelüm dâim Allah görelüm n'eyler 72 İy pâdişâh iy pâdişâh her dem işin düze durur 73 Niteki bu gönlüm evi 'aşk elinden taşa gelür 74 Sabahın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur 75 Aşkun odı yüregümde neler eyler neler eyler 76 Miskin âdem oğlanı nefse zebûn olmışdur 77 Bu dem yüzüm süreturam her dem ayum yeni doğar 78 Tann'yiçün cânum cânı cefâyısa tap dur yiter 79 Yâr yüregüm yâr gör ki neler var 80 Aşkıla gelen erenler içer aguyı nûş ider 81 O 'âlem fahri Muhammed nebiler serveridür 82 Yir yüzünde gezeridüm ugradum milketler yatur 83 Ne bakarsın taş kapuda gir içerü neler gezer 84 Bu dervişlik durağı bir 'acayib durakdur 85 İşidün iy yâranlar dem evliya demidür 86 Aşksuz âdem dünyada bellü bilün yok durur 87 Gelün sorun bu cânlara sûretleri n'oldı gider 88 İşit sözümi iy gâfıl tanla seher vaktinde tur. 89 Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedür 90 Hakikat her vücûdun cânı 'aşkdur 9 1 İlim 'ilim bilmekdür 'ilim kendin bilmekdür 92 İy dost senün 'aşkun odı cigerüm pâre baş kılur 93 Hocam 'âşık olanlarun işi âh ile zâr olur 94 Gelmeyen gelmedi sapdı secde eyledi tâpdı 95 Anca zâr eyler kim şol bülbül eyler 96 Derviş olan kişiler deli olağan olur 97 Dervişliğe kadem uran her ma'nîde sultân olur 98 Yine seyreyledi gönlüm dostun cemâlin arzû 1ar 99 Erenlerden etek tutan menzil alup Hakka yiten 100 Yirün göğün safâsı Mustafâ'dır -ZE- 101 Bize dîdâr gerek dünyâ gerekmez 102 Keleci bilen kişinün yüzini ag ide bir söz 103 Hak cihânda doludur kimsene Hakkı bilmez 1 04 N'idem ben bu gönül ile benüm ile bile durmaz 105 Niçeler bu dünyada günâhını yuyamaz 106 İy bana eyü diyen benem kamudan yavuz Dr. Mustafa Tatcı 421 107 Sentinle birligüm senden ınlmaz 108 Sana her işde iy Kâdir bildük tercemân gerekmez 109 Rızıkiçün gussa yime kimse rızkın kimse yimez 110 Bu bir 'acâyib haldür bu hâle kimse irmez 111 Ben dervîşem diyen kişi iş bu yola 'âr gerekmez 112 Eger dilüm bendeyise kimse bana nesne dimez 113 Bu ne dertdür 'aceb dermân belürmez 114 Hiçbir kişi bilmez bizi biz ne işün içindeyüz 115 Binde biri bu halkun Rahmân yolına girmez 116 Gayrıdur bu milletden bu bizim milletümüz 117 Sûfîyem halk içinde teşbih eltimden gitmez 118 Yine geldi 'aşk elçisi yine doldı meydânumuz -StN- 119 Aşk erine dünyâda çi harîr ü çi palâs -şm- 120 Bilenlere sormak gerek bu tendeki cân neyimiş 121 Âşık cânına 'aşk koyan ol bir yüce Sübhânımış 122 Hak'dan haber geldi yine kullar yarag itsün dimiş 123 Hakkı bulmak isteyenler eylesün nefsini derviş 124 Erenlerim yolları inceden inceyimiş 125 Ben derd ile âh iderdüm derdüm bana dermânımış -GAYIN- 126 Ben sevdügüm nigân n'idem ol benden fârig -KÂF- 127 Yanar içim göyner özüm ben ölümümi anıcak 128 Şükür Hakka kim dost bize eyitdi dost yüzine bak 129 Gel iy gözüm ağla gülmezem ayruk 130 İy çok kitâblar okıyan sen kim dutarsın bana dak 131 Biz neye 'âşıksavuz 'âlemler ana 'âşık 132 Kerem ile bir berü bak nikâbı yüzünden bırak 133 Ma'nâ bahrine dalduk vücûd sırrını bulduk 134 Muhammed'e bir gice Çalab'dan indi Burâk -KEF- 135 Dost yüzine bakmağa key safâ nazar gerek 136 Müsülmânam diyen kişi şartı nedür bilse gerek 137 Dünyaya gelen kişiler yola bile gelmek gerek 138 Evvel bize vâcib budur hoş hulk ile 'amel gerek 422 Yûnus Emre Dîvânı 139 Bu dünyaya gelen kişi âhir yine gitse gerek 140 Gel iy dervişlik isteyen eydem sana n'itmek gerek 141 N'idelüm bu dünyâyı neyleyüp n'itmek gerek 142 Derviş olan kişinün dirliği an gerek 143 N'iderüz dirlik suyın biz cânı yağmaya virdük 144 Ne söz keleci dirisem dilüm seni söyleyicek 145 Çalap nûrdan yaratmış cânını Muhammed'ün 146 Nişânı bu benzi saru gözleri yaşdur 'âşıkun 147 İy su kandan gelürsin vatanun kanda senün 148 Ger uluya irdünise sûret nakşı nendür senün 149 İy niçe selâtinler zebûnı dervişlerim 150 Dost diridüm istegüm dermânıdur 'âşıklarun -LAM- 151 Kul pâdişâhsuz olmaz pâdişâh kulsuz degül 152 Ata belinden bir zamân anasına düşdi gönül 153 Yavlak 'aceb geldi bana dünya içinde işbu hâl 154 Gerekmez dünyayı bize çünki bâkî bünyâd degül 155 Kogıl bu dünyâ bezeğin bu dünyâ yil durur hayâl 156 Dervişlik makâmı hâl içinde hâl 157 Aşksuzlara virme öğüt öğüdünden alur degül 158 Ma'nâ eri bu yolda melûl olası degül 159 Eyâ gâfıl aç gözini gönlün yavlak uzatmagıl 160 Yoldaş olalum ikimüz gel dosta gidelüm gönül 161 N'ola gelsen şimden girü fesâdı terk isten gönül 162 Dervişlik didükleri hırka ile tâc degül 1 63 Senün ben dimekligün ma'nâda usûl degül 1 64 Müşkili hâlleylemek degmenün işi degül 165 Cânlar fedâ yoluna bu cân kayusı degül 166 Bir kez gönül yıkdunısa bu kıldugun namâz degül 167 Tehî görmen kimseyi hiç kimesne boş degül MİM 168 İy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum 169 İy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum 170 Ben bende buldum çün Hakkı şekk ü gümân nemdür benüm 171 Ben bunda garîb geldüm ben bu ilden bîzâram 172 Ben bu cihâna gelmedin sultân-ı cihândayıdum 173 Uş gine geldüm ben bunda sır sözin 'ıyân eyleyem 174 Cümle 'âlem terkin urup ben dost terkin urımazam Dr. Mustafa Tatcı 423 175 Ben bir 'aceb ile geldüm kimse hâlüm bilmez benüm 176 Kaçan kim ben beni bildüm yakîn bilkim Hakkı buldum 177 Haber eylen 'âşıklara 'aşka gönül viren benem 178 Ezelî bu 'aşkı ben bu mülke sürüp geldüm 179 Benüm bunda karârum yok ben bunda gitmeğe geldüm 180 Ne dirisem hükmüm yürür eltimde ferman tutaram 181 Cânum ben andan bunda ezelî 'âşık geldüm. 1 82 Dost elinden ölürisem güle güle girü gelem 183 Bin yıl eger vasfın diyem bir zerresin tüketmeyeni 1 84 Sensin Kerîm sensin Rahîm Allah sana sundum elüm 185 Muhammed ile bile Mi'râc'a çıkan benem 186 Hak Çalab'um Hak Çalab'um sencileyin yok Çalab'um 187 Benüm cânum uyanukdur dost yüzine bakan benem 188 Aldı benüm gönlümi n'oldugum bilimezem 189 Aşkun şarâbın içeli kandalıgum bilimezem 190 Aceb degül seniniçün ger cân fedâ kılurısam 191 Tehî görmen siz beni dost yüzin görüp geldüm 192 İy yârânlar tınman bana ben yine n'oldum bilmezem 193 Evvel benem âhir benem cânlara cân olan benem 1 94 Ka'be vü büt-îmân benem çarh uruban dönen benem 195 Evvel kadîm önden sona zevâli yok sultân benem 196 Andan berü gönildüm dost ile bile geldüm 197 Erenlerim himmetini ben bana yoldaş eyleyem 198 Hîç bilmezem kezek kimün aramuzda gezer ölüm 199 İy kamu derd ehli gelün derd benem ü dermân benem 200 İy gönül bize kerem kıl bile seyrân idelüm 201 Bu fenâ mülkinde ben niçe niçe hayrân olam 202 Ben seni sevdügümi işitsinler hâs u 'âm 203 Beni anmaklıga benden farîgvam 204 Her kancanı dönerisem 'aşk iledür işüm benüm 205 Ben ol yârı sevdügümi niçe bir gizleyübilem 206 Niteki ol ma'şûk ile ben râzumı bir eyleyem 207 Teferrüc eyleyü vardum sabâhın sinleri gördüm 208 Hak'dan nazar oldı bana Hak kapusın açar oldum 209 Kanı bana sabr u karâr senün sözüni dinleyem 210 Dostdan bana haber geldi turayım andan varayım 211 O Kâdir-i Kün feyekûn lutf idici Sübhân benem 212 Bu cümle erkânı koyup birlik yo 1ın tutan benem 424 Yûnus Emre Dîvânı 213 İy dost 'aşkun denizine girem gark olam yüriyem 214 Ger râzumı söylerisem kimse dilüm bilmez benüm 215 Senden gelür cevr ü cefâ ben âh u vah itmeyeyüm 216 İy ehl olan eydün bana ben niçesi dolanayım 217 Dost bakah yüzüme ben şehi görüp geldüm 218 Zamân geçdi devir döndi salâdur kudse gidelüm 219 Yüz bin cefâ kılsan bana senden yüzüm döndürmezem 220 Ben bu yurtlu degülem bunda durup n'iderem 22 1 İlk adım Yûnus'ıdı adımı 'âşık takdum 222 Girdüm 'aşkun denizine bahrileyin yüzer oldum 223 Bu cihâna gelmeden ma'şûk ile bir idüm 224 Beni bunda viribiyen bilür ben ne işe geldüm 225 İy derviş diyen bana nem durur derviş benüm 226 Denizler olsa bir kadeh susalıgum kanmaz benüm 227 Eyle sanman siz beni kendözümden gelmişem 228 Eyyûb'am dil mübtelâyam derde dermân isterem -NUN- 229 Kullıkdan ırak olma sultân göresin bir gün 230 Bugün sohbet bizüm oldı bize bizüm diyen gelsün 23 1 Biz dünyadan gider olduk kalanlara selâm olsun 232 Ol göz ki seni gördi ol niye nazar itsün 233 Evvel kadîmden geldüm yir gök yaradılmazdan 234 Gözüm seni görmegiçün elüm sana irmegiçün 235 Niçün sen nefs-i emmârı bu gafletden uyarmazsın 236 Dîn ü milletden geçer 'aşk eserini tuyan 237 Bu dervişlik yolına 'aşkıla gelen gelsün 238 Fâni dünyâyı n'eylerler Allah sevgüsi var iken 239 Dervişlerim yolına sıdk ile gelen gelsün 240 Şükür şükür ol Çalab'a maksûduma irdüm bugün 241 İy yârânlar iy kardaşlar ecel ire ölem birgün 242 Sûretden gel sıfata yolda safâ bulasın 243 Çarh-ı felek yo idi cânlarumuz var iken 244 Giderem 'aklum başumdan şaşuban 245 Gönül hayrân olupdur 'aşk elinden 246 Zinhâr virmegil gönül dünyâ pâyına bir gün 247 Andan yigrek ne vardur kişi bile kendözin 248 Lâ-şerîkden okursın sonra şerik katarsın 249 Hak bir gevher yaratdı kendünün kudretinden Dr. Mustafa Tatcı 425 250 Egriligün koyasın dogrı yola gelesin 251 Gelün bugün yanalum yarın yanmamak içün 252 Aşk ilinün haberin disem işide misin 253 Dalayın 'aşkun bahrine gavvâs olayın bir zamân 254 Âşıklara ne diyem 'aşk haberinden şîrîn 255 Sen cânundan geçmeden cânân arzû kibarsın 256 İlmünde gark oluban ben beni bilimezin 257 Bunca gönüller alan cihâna sultân mısın 258 Bu 'ömrüm yok yire hare itmişem ben 259 Dost yüzini göricegez niçe karâr kılsun bu cân 260 Ol dürr-i yetîmem ki görmedi beni 'ummân 261 Ol cân kaçan öliser sen ana cân olasın 262 Aceb oldı hâlüm bu 'aşk elinden 263 Gönül usanmadun sen bu seferden 264 Dîn ü millet kodurdı ol benüm gönlümi alan 265 Erenlere muhib iken yâ münkir olduğun neden 266 Ol dost bize gelmez ise ben dosta girü varayın 267 İy gönül bir dem bir vakit dünyâdan usanmaz mısın 268 Şöyle hayrân eyle beni 'aşkun odına yanayın 269 İlâhî bir 'aşk vir bana ben benligüm bilmeyeyin 270 Taşdun yine deli gönül sular gibi çağlar mısın 271 Cânlar cânını buldum bu cânum yağma olsun 272 Anup kıyâmet günini aglaşalum ol gün içün 273 Sübhân bizi uyarısar niçe zamân yatmış iken 274 Hey yârânlar hey kardaşlar nice'deyin n'ideyin ben 275 Yokdur bende 'amel tâ'at ben n'ideyüm n'eyleyeyin 276 İy benüm 'ömrüm kuşı kanda varasın bir gün 277 Aceb şu yirde var m'ola şöyle bir garîb bencileyin 278 Kanda bulam isteyüben iy gönül beni kandasın 279 Eger 'aşkı seversen cân olasın 280 İy dost seni sevelden 'aklum gitdi kaldum ben 281 Ol vaktin bir olasın ayrılıkdan kalasın 282 İlâhî derdümün dermânı sensin 283 İy gönlümün eğlencesi eyit bana n'eyleyeyin 284 Ayurma beni senden yaradan -VAV- 285 İy yârânlar iy kardaşlar korkaram ben ölem diyü 286 Dost gönlümi yağmaladı n'olsa gerek şimden girü 426 Yûnus Emre Dîvânı 287 Mansûr-vâr oldum bugün ber-dâr iden gelsün berü 288 İy bizümle yâr olup dosta giden gelsün berü 289 Benem zârî kılan şol yâre karşu 290 Severem ben seni cândan içerü 29 1 Düşdi ögüme hubbül- vatan gidem hey dost diyü diyü -HE- 292 Hak'dan gelen şerbeti içdük el-hamdüli'llah 293 Zinhâr gönül evinde tutma yavuz endîşe 294 Hoşdur eger yürürisem 'aşk odına yana yana 295 Vücûd bir binâ durur sırr-ı hikmet içinde 296 Âşık oldum erene irmegile 297 Gönül nite dolana ma'şûkın bulmayınca 298 Vasf-ı hâlin eydiserem vuslat hâlin bilenlere 299 Miskînlikden buldılar kimde erlik varışa 300 Bir söz diyeyin sana dinle cânun varışa 301 İy kopuz ile çeşte aslun nedür ne işde 302 İstedügümi buldum eşkere cân içinde 303 Cân olgıl cân içinde kalma gümân içinde 304 Derviş olan kişiler 'aceb nite dirile 305 On sekiz bin 'âlem halkı cümlesi bir içinde 306 İsrâfîl sûrı ura yir yüzi divşürile 307 Kimse döymez bu nazara 'aşkıla kim pençe ura 308 Âşıklar dostı koyup kanda vara 309 Var derd ile yan yüri dermâna irişince 310 Bî-mekânam bu cihânda menzilüm duragum anda 311 Uş yine nazar oldı bu bizüm cânumuza 312 Yine bu bâd-ı nev-bahâr hoş nev'ile esdi yine 313 Bu dünyânun misâli benzer bir değirmene 314 Tutgıl bir Tanrı hâsını gel ikrâr it erenlere 315 Sana direm iy velî tur irte namâzına 316 Bir imâret göster bana kim som vîrân olmaya 317 Ben dost içün aglansam gözüm yaşını kim sile 318 Zihî şîrîn hulu dilber ki bu dem durağı cânda 319 Ma'nâ berâtın alduk uş gine elümüze 320 Görünün hâli döner nişânsuz bî-nişâna 321 Muhammed'ün medhini idelüm baş üstine 322 Hak yolını gözler isen gel yanalum dostlar ile 323 Kimün nesi var kim sana vire kılınç yorutmaya Dr. Mustafa Tatcı 427 324 Her kime kim dervişlik bağışlana 325 Aklum başuma gelmedi 'aşk şarâbın tatmayınca 326 Âşıkları Tamu'ya yandurmaya 327 Bir şâha kul olmak gerek hergiz ma'zûl olmaz ola 328 İy 'aşk delüsi olan ne kaldun perâkende 329 Aşk odı düşdi cânuma yakup beni yandurmaga 330 İçümde bir derd oldı diyeyin dervişlere 331 Âşık-ı zinde kulun hükmi geçer cânlara 332 Âşık oldum bugün meydân içinde 333 Kimseye düşmântutmazuz agyâr dahi yârdur bize 334 Bir 'acâyib 'aşk geldi bende bu hâl üstine 335 Gitdi bu kış zulmeti geldi bahâr yaz ile 336 Sen bu cihân mülkine geldüm gelmedüm dime 337 Âlem düşmânolurısa beni dostdan ırımaya 338 Dirligüm neyidügin eydeyin kıldan kıla 339 Ma'şûkumı isteyü iş bu cihân içinde 340 Bir söz geldi dilüme eydem ölüm üstine 341 San'atun yigregi çün namâzımış hoş pîşe 342 Bir ay gördüm bu gice kamu burçlardan yüce 343 Yine yaz günleri geldi söyle bülbülcügüm söyle 344 Aşkun ile 'âşıklar yansun yâ Resûllallah 345 Dostdan haber kim getürdi sorun seher yellerine 346 Kandayıdun kandan geldün dîvâne 347 İçün taşun murdâr iken 'aşk n'eylesün senünile -YE- 348 Kime ki dost geregise eydeyim ne kılasını 349 Bana namâz kılmaz diyen ben kıluram namâzumı 350 Allah sana viribiye bir gün ecel serhengini 351 Su'âlüm var tapuna iy dervişler ecesi 352 Hak nün 'âşıklara herdem nüzûl degül mi 353 Aşk bâzirgânı ser-mâye canı 354 Kaçan kim ol dilber benüm gözlerüme tutaş oldı 355 Yir gök yaradılmadın Hak bir gevher eyledi 356 Çalap Âdem cismini toprakdan var eyledi 357 Âşık mıdur ol ma'şûk içün virmeye cânı 358 Biz bizi bilmezidük bizi kendüden eyledi 359 Bencileyin gören kişi ben sevdügümün yüzini 360 Dostdan haber soran kişi güzâf degül dostun işi 428 Yûnus Emre Dîvânı 361 Girü durur yoklıkdan kamularun baylıgı 362 Ol Çalab'umun 'aşkı bagrumı baş eyledi 363 Ol dost benden yana hîç bilmezin niçe bakdı 364 Banladı ol mü'ezzin turdı kâmet eyledi 365 Tecellîyâtun nûnna döymez vücûdum dağlan 366 Doldur kadeh süngü bize 'aşk şarâbından iy sâkî 367 Biz uludan işitdük evvel er yaratıldı 368 Sana 'ibret geregise gel göresin bu sinleri 369 Ol geçüdün korkusı uş beni yoldan kodı 370 Ben bende seyr ideriken 'aceb sırra irdüm ahi 371 Evvel dahi varidi cânumda bu 'aşk odı 372 İki cihânı umdur sana gönül viren kişi 373 İşidün iy yârânlar eve dervişler geldi 374 Dînün îmânun varışa hor görmegil dervişleri 375 Menzili ırak bu yolun bu yola kim varası 376 Aşkun odı düşdi câna eritdi yürek yağını 377 Gerçek 'âşık olanlarun hemen dostı sever cânı 378 Erenler biz denizdür 'âşık gerek dalaşı 379 Pâdişâhlar pâdişâhı ol Ganî 380 Niçe bir besleyesin bu kaddile kâmeti 381 Aşkun aldı benden beni bana seni gerek seni 382 Dilsüzler haberini kulaksuz dinleyesi 383 Nasihat kandilinden bir işâret göründi 384 Ömrüm beni sen aldadun âh n'ideyin 'ömrüm seni 385 Bu ne gülecek yirdür aglasana key katı 386 Kime gönül virdümise benüm ile yâr olmadı 387 Müsülmânlar zamâne yatlu oldı 388 Geldi geçdi 'ömrüm benüm şol yil esüp geçmiş gibi 389 Eşkere kıldum bugün pinhânumı 390 İy yârenler eydimezem cânum neye daldugını 391 Erenlerim gönlinde ol sultân dükkân açdı 392 Bülbül-i haste gül yüzün gördi 'arasât eyledi 393 İsteridüm Allah'ı buldumısa ne oldu 394 Andan berii kim 'aşkun benümle yoldaş oldı 395 Aşk ile isteridük yine bulduk ol cânı 396 İy dünyâya aldanan hayırla ihsân kanı 397 Bakdugum yüzde gördüm O Tapdug'um nûrını 398 Helâl kıldı ma'şûka 'âşık kendü kanını Dr. Mustafa Tatcı 429 399 İy yârânlar iyi kardaşlar görün beni n'itdüm ahi 400 Yine yüzüni gördüm yine yüregüm yandı 401 Müslümânlar kim görmişdür 'âşık tevbe itdügini 402 Bu 'aşk denizine dalan hâcet degül ana gemi 403 Yort iy gönül sen bir zamân âsûde fârig hoş yüri 404 Gönlüm düşdi bir sevdâya gel gör beni 'aşk n'eyledi 405 Yok yire geçürdüm güni âh n'ideyüm 'ömrüm seni 406 Bir sâkîden içdük şarâb 'Arş'dan yüce meyhânesi 407 Çıkdum erik talına anda yidüm üzümi 408 Dost yüzini göricegez artar gözlerümün nün 409 Ne kim senün cevrün ile geçürmişem ben günümi 410 Girçek 'âşık oldunısa gel 'aşk kitâbından okı 411 Zihî deryâ ki katreden görindi 412 İş bu vücûd bir kal'adur 'akıl içinde sultânı 413 Niçe yıllar 'ömür sürdüm anca aglayuban güldüm 414 Berk yapışdun şol dünyâya koyup gitmeyesin bigi 415 Dostı gerçek sevenlerim dosta ulaşur cânları 416 Nâgâh yağma eyledi 'aşk odı cânumuzı 417 Yâ ilâhî ger su'âl it sen bana
Labels:
YUNUS EMRE DİVANI
hoş geldiniz .sefalar getirdiniz..
dost ol dost bil. dost kal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)