KARIŞIK

31 Mart 2016 Perşembe

EYÜP SULTAN TÜRBESİ

EYÜP SULTAN TÜRBESİ 


Hz. Eyyub E1-Ensari






Eyüp Sultan Camii'nin yanındadır. Hz. Muhammed'in ordusunda sancaktar olup, İstanbul'un muhasarası sırasında şehit olan Hz. Eyyub E1-Ensari'nin mezarıdır. Mezar fetihten sonra bulunmuş ve üzerindeki türbe 1459 yılında cami ile birlikte inşa edilmiştir. 

Dışı çinilerle süslü türbe özellikle Cuma, kandil ve bayram günleri ziyaretçilerle dolup taşar. İşleri ters gidenler, kısmetini açtırmak isteyen kızlar, yeni evlenenler, sünnet olanlar ve çeşitli dilekleri olanlar türbenin önünde dua eder ve çevresini üç defa dolaşırlar. Türbenin ayak ucunda bulunan suyun kalp hastalığına şifa olduğuna inanılır. Eyüp Sultan'da dilek tutanlar çeşitli adaklar adarlar (yiyecek dagıtmak, kurban kesmek vs.) ve dilekleri gerçekleşenler bu adaklan fakir insanlara dağıtırlar. 

Türbe, Eyüp Sultan Camii adıyla bilinen ünlü ve kutsal camiin kuzey tarafında ve iç avlusunun hemen önündedir. İstanbul’da yapılan ilk eser budur. Büyük Türk hükümdarı Fatih Sultan Mehmet tarafından, 1454-55 tarihlerinde yapyırılmıştır. Türbede medfun bulunan Hz. Halid Bin zeyd Ebu Eyyub el-Ensari Medineli’dir. Hazraç kabilesinin önemli kollarından Neccar-Zade Hanedanı’nın reisidir. Babasının adı Zeyd, annesinin adıHind’dir. Künyesi Eba Eyyüb’dür. Hicretten iki yıl önce Mekke’ye gelerek Hz.Muhammed S.S. ile görüşmüş ve İslam’ı kabul etmiştir. 

Hicretin 48. veya49. (M. 668-69) senelerinde İslam Ordusu kumandanı Süfyan bin Avf’ın idaresindeki ordu,İstanbul’a gelmişti. Şehir muhasara edilmiş ve kuşatmanın devam ettiği bir sırada Halid bin Zeyd ve Süfyan bin Avf vefat etmişlerdi. Yaşının hayli ilerlemiş olması ve çok uzak yollar katetmesi sıhhatini bozmuş ve bir rivayete göre ishal, bir rivayete göre de astım hastalığından yatağa düşmüştü . Vefatında türbesinin bulunduğu yere defnedildi . Büyük hükümdar Fatih İstanbul’u muhasara ettiği sırada muhteşem oyağını, Topkapı karşısında, Maltepe Kışlası’nın bulunduğu yere kurmuştu. Muhasara sırasında da Hz.Halid’in mübarek kabrinin bulunmasını, kuşatmaya iştirak eden devrin kutbu, Akşemseddin Hazretleri’nden istemişti. Kuşatmanın başlarından İstanbul’un fethine kadar Cuma namazları topluca, Eyüp Sultan Camii’nin bulunduğu yerde kılınmıştır. 

Türbe sekiz köşeli olup tek kubbelidir. Kesme taştan yapılmıştır. Kubbe cephe yüzlerine oturtulmuştur. Kasnağı yoktur. Cephe köşelerine kabartma sütunlar yapılmıştır. Pencere söveleri mermerdir. Kapısını bulunduğu cephe hariç,diğerlerinde alt üst iki pencere bulunmaktadır. Alt pencerelerin pirinçten dökme kapakları mevcuttur . Kemerli yapısı alternatifli olup mermerdir. Üzerine Allah ve Muhammed isimleri ve bunun altına da kelime-i tevhid hak edilmiştir. Türbenin içi, alt pencerelerin üst silmesine kadar bütün duvarlar mavi ve beyaz rengin hakim olduğu desenli çinilerle kaplıdır. Bu çinilerin üst tarafında türbeyi fırdolayı kuşatan,lacivert zemin üzerine beyaz celi yazılar ile donatılmış bir çini kuşağı yer almıştır. Buraya Besmele-i Şerif ve Tevbe Suresi’nin ayetleri yazılmıştır. 

Üst pencerelerin hizasından kubbe kilit noktasına kadar kalem işlemeleri ile süslenmiştir.kubbe ortasına güzel bir istif ile Âl-i imran Suresi’nin 193.ayet-i kerimesi yazılıdır. Muhtemelen bu yazı Fatih devrine aittir. Pirinçten dökme ve döğme bezemeli alt pencere kapakları ise Sultan III. Selim tarafından yaptırılmıştır. 

Türbenin ortasında etrafı gümüş şebekeli bir parmaklık içinde Hz.Zeyd’in sandukası bulunmaktadır. Üzerine siyah atlastan yapılmış ve sarı simle işlenmiş güzel bir yazı ile “Kisve-i Şerif” örtülmüştür. Bu kisveyi Sultan II. Mahmud yaptırmış olup üzerindeki yazıların büyük bir kısmı devrin meşhur hattatı Mustafa Rakım Efendi’ye aittir. Siyah atlas Kisve-i Şerife’yi bağlayan sırma kuşak üzerindekiceli hatlar Sultan II. Mahmud’a aittir. Sandukanın etrafındaki gümüş şebekeyi ilk defa Sultan I. Ahmed gümüş telden yaptırmıştır. Büyük bir ihtimalle 1020(1611) tarihinde hacet penceresi duvarı yaptırılırken konmuştur. Daha sonra Sadrazam İbrahim paşa himmetiyle bu gümüş tel şebeke onarılmış ve son olarak da Sultan III. Selim barok stilde ve gümüşten dökme olarak şimdi ki şebekeyi yaptırmıştır. Şebeke maden işçiliği bakımından şaheserdir. Arka cephesinde 1207(1792) tarihinde yapıldığına dair tarih vardır. Şebekenin ön kısmında, yukarıdan aşağıya doğru,Hz. Halid’in alemdarlığına işaret olmak üzere sembolik bir sancağı şerif muhafazası,önünde istiridye kabuğu şeklinde tuğravari bir süs ve onun ortasında da güzel yazı yazmanın önemine işaret eden bir hadis-i şerif görülmeltedir. Az aşağıda ise,gümüş oyma olarak bir Besmele-i Şerife bulunmaktadır. Şebekenin ön cephesinde ve ortaya yakın simetrik ve oyma olarak Hz.Halid’in isimleri görülmektedir. Gümüş şebekenin sağ ve sol taraflarında daire içinde Besmele-i Şerif ve onun etrafında Fatiha suresi oyma olarak işlenmiştir. Şebekenin ayak ucunda ise,yine oyma olarak, bir beyit yazılmıştır. Bu beyiti Şair Münib Efendi yazmıştır. 

Şebekenin üst kısmını meydana getiren inişli çıkışlı çerçevenin üzerinde döğme halinde ve sağdan sola Bakara Suresi’nin ayetleri ile Âl-i İmran Suresi’nin ayetleri yer almıştır. Bu şebekenin arka kısmında kalan yerde Osmanlı padişahları kılıç kuşanma merasimleri yapmakta idiler. Büyük değer taşıyan bu gümüş şebeke,II. Dünya Savaşı’nda diğer kıymetli müze eşyasıyla birlikte Niğde’ye götürülmüş ve savaş bittikten sonra getirilerek tekrar yerine konmuştur. Türbenin içinde ve sandukanın ayak ucuna rastlayan duvarın kenarında bir kuyu vardır. Bu kuyunun mermer bilezik taşı,türbe duvarı özel olarak bir miktar oyulmak suretiyle yerleştirilmiştir. Halen üzerinde ağaçtan çıkrığı ve bakır kovası görülmekte ve üzerinde yer alan kitabeden bu kuyunun Sultan I. Ahmed tarafından ihya edildiği anlaşılmaktadır. 

Kuyu bilezik taşından itibaren iki metre derinlikte,kuzey tarafa bir dehlize açılmakta ve burada ikinci bir bilezik taşı daha görülmektedir. Bu ikinci bilezik taşının biraz aşağısında da kuyunun suyu kolayca farkedilmektedir. Bu kuyu ve dehlizi türbenin Haliç tarafı ve Silahdarağa Caddesi tarafından tahminen iki metre derinlikte kuşatan ikinci dehliz ile alakalı olmalıdır. Bu dehliz üzeri eyvan şeklindedir ve zemini mermer döşelidir. Yüksekliği takriben 1.25 metredir. Genişliği ise,iki ile beş metre arasında değişmektedir. Bu dehlize, türbe kapısının sağ tarafındaki Sultan I . Ahmed Sebili’nin içindeki altı basamaklı merdivenli bir yoldan girilmektedir. Dehlizin içine girildiğinde tam orta yerden bir ucu Bostan İskelesi’nde denize ulaşan bir kanalın ağzı görülmektedir. Toprak altı sularının artması ile kuyunun dehliz içindeki bilezik taşından taşan suların akması için bu kanalın açıldığı muhakkaktır. Çünkü,kuyu ve türbenin mevkii, İdris Köşkü Tepesinin hemen eteğindedir. 

Türbenin pencerelerine ait siyah atlas perdeler, aslında Hz. Peygamber’in Türbesi Ravza-i Mutahhara için hazırlanmış, ancak I. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine götürülüp konamamıştı. Üzerine kendi renginden Tevhid ve Şahadet kelimelerinin işlendiği görülmektedir. Ortada sandukanın üzerindeki dairevi kandillikte yer alan 36 adet buhurdan ve zemzemiyye Sultan III. Ahmed’in hediyesidir. Bunların bir kısmı altın bir kısmı ise gümüştür. 

Türbe girişindeki büyük kristal avize,Sultan III.Selim veya Sultan II. Mahmud tarafından türbeye konulmuştur. Sandukanın dört köşesine konan dört büyük şamdan ise emniyet düşüncesi ile Topkapı Sarayı Müzesi’ne kaldırılmıştır. Bu gümüş şamdanları Sultan İbrahim hediye etmiştir. Türbenin duvarlarını Sultan I. Ahmed’in, Sultan III.Mustafa’nın, Sultan III. Selim’in, Sultan II. Mahmud’un, Sultan Abdülaziz’in,Hattat Osman Efendi’nin, Hattat Ahmed Razi Efendi’nin, Hattat Yesarizade Mustafa İzzet Efendi’nin,Mahmud Celaleddin Efendi’nin ve Hattat Rıza Efendi’nin yazıları süslemektedir. Sultan III. Selim tarafından söylenip Yesarizade Mustafa İzzet tarafından yazılan şu levha da bir şaheserdir: 

Alemdar-ı kerim şah-ı iklim risaletsin Muinim ol benim daim bi Hakk-ı Hz. Bari Selim-i ilhamı her den yüz sürer bu ravza-i pake Şefaatle kerem kıl Ya Eba Eyyüb Ensari 

Sancak-ı şerif 1730 tarihine kadar türbede muhafaza ediliyordu. Bu tarihte zuhur eden Patrona isyanında asiler sancak-ı şerifi almak için harekete geçince derhal Topkapı Sarayı’na kaldırılmıştır. Bugün türbede yalnız iki sancak-ı şerif kılıfı vardır. Fatih Sultan Mehmed, türbenin kapısını tahtadan yaptırmıştı. Sultan I. Abdülhamid bunları kaldırarak yerine bugünkü tunç kapıları koydurup pencereleri de yeniledi. Türbe kapısının yenilenmesine söylenen bu şiir padişah emri ile kapı üzerine yazılmıştır: 

Şefa’at kast ider İhlasla ol bab’da Hakk’a Bu c’ay-i pake Han Abdülhamid yapdı der-i vala 

Sultan II. Abdulhamid bu tunç kapı önüne bizzat kendi eliyle sedef kakmalı,parmaklıklı bir kapı yapıp koymuştur. Türbenin önünde medhal dediğimiz bir kısım vardır. Fatih devrinde türbenin kapısı önünde bir revak vardı. Burası, sütunlar üzerine oturtulmuş bir kubbecikten ibaretti. Yanları açıktı. 1022(1613) tarihinde, Sultan I. Ahmed,bugün gördüğümüz hacet penceresinin de üzerinde bulunduğu çini kaplı duvarı,sebil ile beraber inşa ettirerek eski medhal kısmını tamamen değiştirmiştir. Bu giriş kısmının tavanı klasik Türk tezyinatına ait kalem işleri ile süslüdür. Duvarları ise çinilerle kaplıdır. 

Medhale açılan kapının sağ tarafında Fatih ve Sultan Beyazid devri nişancılarından Ahmed Çelebi Paşa’nın kabri vardır. Lahit şeklindeki bu mezarın arkasında ve türbenin sağ tarafında ise Kadınlar Mescidi vardır. 3*3 boyutlarında küçük bir odadır. Sultan II. Mahmud’un kızı, Âdile Sultan her sene ramazan süresince burada itikafa çekilmeyi adet edinmişti. Hz.Halid için yazdığı, çok duygulu kasideyi, bu küçük mescitte yazdığı söylenir. İç avludan türbe medhaline açılan hacet penceresi üzerindeki bronz şebeke Sultan I. Ahmed tarafından yaptırılmış olup orijinaldir. Pencerenin, cami avlusuna bakan yüzünde ve üstte şu kitabe vardır: 

Müyesser eyledi bu meşhed-i envar-ı pür feyz ü vefa Resulullah-ı mihman iden yar-ı vefakarı Türab-ı merkad pak-ı mücella eyler Ensari Mücahid fi sebililah Ebi Eyyub El-Ensari 

Hacet penceresinin iç kısmına ise hadis-i şerif yazılmıştır. Anlamı şudur: ”Devemi kendi haline bırakınız. Zira o kendine düşen görevi yapmaya memur edilmiştir. O da gitti, Ebu Eyyub’ün kapısı önüne çöktü.” Methalin sol tarafında uzunca bir koridor vardır. Dış avluya açıldığı yerde, sağlı sollu iki cüzhane yer alır. Sağ taraftakini Kanuni devrindeki sadrazamlardan Semiz Ali Paşa, sol taraftakini ise Genç Osman’ın annesi Mahfiruz Hatice Sultan yaptırmıştır. Koridorun iki yan duvarı muhtelif renk ve desende nadide çinilerle kaplanmıştır. 

İç avluda bulunan ve türbe medhaline açılan kemerli yapının üzerinde “Tac’ül-tevarih “ yazarı, Hoca Sa’düddin Efendi’nin oğlu ve 26. Şeyhülislam Mehmed Es’ad Efendi’nin Hz.Halid hakkında yazdığı 36 mısralı Arapça bir kitabesi bulunmaktadır. Es’ad Efendi 1034(1625) tarihinde vefat etmiştir. Kabri, Eyüp’te Saçlı Abdulkadir Efendi Camii Haziresinde,babasının yanındadır.

30 Mart 2016 Çarşamba

Eybek baba Türbesi


Eybek  BABA Türbesi

Hikâyesi Olmayan Dağ


Bin Pınarlı Kazdağları’nın her köşesi ayrı bir gizem ayrı bir anlam içermektedir. Bunlardan bir tanesi Kazdağları’nın doğu zirvesindeki Eybek Dağı’nda bulunan Eybek Baba Türbesi’dir.
Hikâyesi Olmayan Dağ Türbesi; Eybek
Bilinen bir hikâyesi olmamasına rağmen bölgede yaşayan Türkmenlerin Sarıkız’dan sonra kutsal saydığı Eybek Baba Türbesi, Troas Bölgesi’nde doğa sporları ile ilgilenenlerin de en uğrak yerlerinden biri. Deniz seviyesinden 1.249 metre yüksekliğe sahip Eybek Dağı’nda bulunan türbeye gelen ziyaretçiler yaktıkları mumlar ve bağladıkları çaputlar ile dileklerini dilemektedirler. Türbede bulunan uğur böcekleri ve Edremit Körfezi manzarası türbeye gelen ziyaretçilere görsel yönden bir şölen sunmaktadır.
ida
Eybek Türbesi’ne ulaşmak için birden fazla alternatif mevcuttur. Çanakkale’nin Yenice İlçesi ile Balıkesir’in Edremit İlçesi arasında bulunan bölgede kalan Eybek Dağı’na ulaşmanın en kolay yolu Eybek Yangın Kulesi’nin olduğu alana araç ile çıktıktan sonra kısa bir yürüyüş gerçekleştirmektir.
Dünyada sadece Kazdağları’na özel Kazdağı Göknarlarının yemyeşil bitki örtüsüne sahip olduğu oksijeni bol ortamda yürüyüş yaparak Eybek Dağı’na ulaşabilirsiniz. Bunun için Hanlar Mevkii’nde bulunan Çınarlı Han mesire yerinden başlamak üzere gerçekleştireceğiniz yürüyüşte kendinizi doğanın mükemmelliği karşısında büyülenmiş olarak görebilirsiniz.
ugurbocegi
Mevsim koşullarına göre kardelenler, her renkten çiçeklerin size yol boyunca eşlik ettiği bu keyifli yürüyüşte Ayı Gediği, Tuzlu Gedik gibi bölgenin önemli noktalarını geçtikten sonra Eybek Dağı’na ulaşabilirsiniz.
Ayrıca bereketli akarsularına HES yapılmak istenen Kazdağları’na şimdi de Rüzgâr Enerji Santrali (RES) yapılmak isteniyor. Geçtiğimiz aylarda Eybek Dağı’na rüzgâr ölçüm direklerinin dikildiği yapılacak değerlendirmelerden sonra RES için ilk adımın atılacağı bölge halkını endişeli bir bekleyişe sevk etmiştir.
Yazı ve fotoğraflar: Fehmi Şenyiğit
TEŞEKKKÜRLER..

Kâşgarlı Mahmud'un Türbesi

  Kâşgarlı Mahmud'un Türbesi

DOGU TÜRKİSTAN





  Kâşgarlı Mahmud’un mezarı bugün türbe hâline getirilmiştir. Opal köyünün 4 kilometre kuzeybatısındaki türbenin tam yeri, 39 derece 18 dakika 51.11 saniye Kuzey enleminde, 75 derece 30 dakika 36.03 saniye Doğu boylamındadır. Bir bahçe içerisindeki türbe bakımlıdır. Uygur Türklerinden Yasin Kari, ailesinden kalma türbedarlık geleneğini sürdürmekte ve Kâşgarlı Mahmud’un mezarıyla, türbesiyle yakından ilgilenmektedir.
  Bahçenin girişine Kâşgarlı Mahmud’un yaklaşık 4 metre yüksekliğinde bir heykeli dikilmiştir. Külliye şeklindeki türbede hacet yeri, halvet yeri, çilehane, tilavethane yer almaktadır. Bahçede bugün müze hâline getirilmiş bir bölüm ve bir mescit bulunmaktadır. Türbenin 1829 ve 1897 yıllarında iki kez onarım gördüğü kitabelerde kayıtlıdır. Yakın zamanda da binaların onarımdan geçirildiği anlaşılmaktadır. Bu onarımlarla türbenin ve külliyenin asıl biçiminin zaman içinde değişikliğe uğradığını söylemek mümkündür.
  Türbeye giden yolda Kâşgarlı Mahmud’un diktiğine inanılan büyük bir ağaç vardır. UygurlarınHayhay Terek diye adlandırdığı bu büyük ağacın hemen yakınında da bir su kaynağı bulunmaktadır. Ağacın dalları, dileklerinin olması için insanların bağladığı bez parçalarıyla bezenmiştir.
   Ağacın hemen yakınındaki merdiven, ziyaretçileri Kâşgarlı Mahmud türbesine ulaştırmaktadır. Bahçe içerisindeki bütün merdivenlerin toplam basamak sayısı doksan yedidir. Basamakların bu sayıda olması, Kâşgarlı Mahmud’un yaşadığı yıl sayısını göstermek içindir.



  Etrafı duvarla çevrili türbe avlusunun girişinde taçkapı bulunmaktadır. Taçkapının içindeki Kâşgarlı Mahmud’un temsili resmi, ziyarete gelenleri karşılamaktadır. Türbe, avlunun batısındadır. Üç odadan oluşan türbenin girişinde sağdaki odada Kâşgarlı Mahmud’un sandukası yer alır. Kâşgarlı Mahmud’un asıl mezarının ise türbenin hemen güneyindeki mezarlıkta olduğu ifade edilmektedir. Türbedar Yasin Kari, yaklaşık yirmi metre uzaklıkta, türbeye bakan mezarın Kâşgarlı Mahmud’un asıl mezarı olduğunu belirtmektedir. Bu mezar, Kâşgarlı Mahmud’un kurduğuna inanılan Mahmudiye Medresesi’ne ait kalıntıların hemen batısındadır.
  Türbedeki ikinci odada Divanü Lugati’t-Türk basımlarından oluşan bir sergi yer almaktadır. Üçüncü oda ise ziyaretçilerin namaz kılabilecekleri biçimde düzenlenmiştir. Bu odada türbenin damına çıkan bir de merdiven bulunmaktadır.
  Kâşgarlı Mahmud türbesi, yalnızca Kâşgar’dan değil çevre illerden hatta Çin’in çeşitli bölgelerinden gelen Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Türk topluluklarından ziyaretçiler tarafından hemen her gün ziyaret edilmektedir.

MADRAN BABA ..aydın

MADRAN BABA ..AYDIN BOZDOGAN



Bozdoğan ilçesindeki Madran Baba Dağı ismini, zirvesinde bulunan Madran Baba yatırından alır. Dağ oldukça yüksek bir rakıma sahip olduğundan buraya ulaşım stabilize orman yollarıyla sağlanır. Madran Baba'nın kim olduğu, nereden geldiği ve hangi dönemde yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, Türklerin Anadolu'ya geldiği devirlerde bölgeye yerleşmiş bir veli, bir gazi derviş olduğu hakkında yaygın bir kanaat varır. Madran Baba'yı, Evliya Çelebi ziyaret etmiştir. Seyahatname'sinde önemli dini ziyaret mekanları arasında sayar. 
Mardan Baba, Aydın ve çevre illerde yaşayanlar için oldukça popüler bir ziyaret yeridir. Bilhassa yaz aylarında on binlerce kişi buraya gelir. Özellikle o civardaki Alamut köyü Alevilerinin dini hayatında Madran Baba'nın ayrı bir yeri vardır. Küçük büyük hemen her Alamutlu yılda en az bir kere Madran Baba'yı ziyaret eder, ona dua eder. Orada kurbanlar kesilir. Madran Baba sadece Alevilerin değil, bütün Müslüman kesimlerin ortaklaşa ziyaret ettikleri ve saygı duydukları bir yatırdır.

GÜL BABA TÜRBESİ ..KAYSERİ .GÜLVEREN KÖYÜ

GÜL BABA TÜRBESİ ..KAYSERİ .GÜLVEREN KÖYÜ

 
Gülveren Köyümüzde Gül Baba türbesi vardır. Aslında Gül Baba adını taşıyan yurdumuzun dört bir yanında hatta Macaristan'da dahi türbeler var. Köydeki Gül Baba türbesi çok yakın zamanlarda inşa edilmiştir. Yani türbenin tarihi bir yönü yok. Ancak, türbe yapılmazdan evvel köy sakinleri bu tepeye "Evliya" adını veriyordu. 20-25 yıl öncesine kadar köyden birileri çıkıp da bu tepeye neden evliya diyorlar, bu işin hikmeti nedir dememiş. Hatta burada bazı aileler hayvan gübresini serip kışlıklarını türbenin olduğu yerde hazırlıyorlarmış. Bir gün türbenin yakınında oturan bir kişiye bir rüya malum olmuş. Bu rüyada türbede yatan zat, malum olduğu kişiye, bu hayvan gübresinin buradan alınmasını istemiş. Köy halkına bu rüya anlatıldığında adama evliyanın yattığı yeri sormuş köylüler. Adam da eliyle koymuş gibi, işte evliya şurada yatıyor demiş. Orayı açmışlar ki, bozulmamış bir erkek cesedi var. Yanında bir başka ceset daha varmış ama onun iskelet halinde durduğunu söylüyor köylüler. 

Maraş Tahrir Defterinde köyün adı Güllü Viran şeklinde geçiyor. Bugünkü Gülveren adı, bu ismin zamanla değiştirilmiş biçimi. Peki ama Güllü Baba ya da Gül Baba adı nereden geliyor? Köyden nakledilen rivayet şöyledir: Köy halkı buraya bir türbe yaptırmaya karar verdiklerinde ustalar türbede çalışmaya başlamışlar. Ustalar, zaman zaman mola verdiklerinde çay içerlermiş ve bardaklarını da türbenin içinde bırakır, bir gün sonra yeniden gelir, çalışırlarmış. Bir gün ustalar gelmişler ki türbenin içindeki bardaklar gül biçiminde kırılmış. Buna köylüler de şahit olmuşlar ve evliyanın adının Gül Baba olduğuna karar vermişler. Bazı köylüler ise, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatına katılan bazı askerlerin Gülveren köyüne gelerek bu yatırın Kıbrıs'ta harp ederek kendilerine yardım ettiğini ve kendilerini kurtardığını ve onu orda gördüklerini ve "Baba, sen kimsin" diye sorduklarında bu zatın, Ben Gül Baba'yım, benim mezarım Tomarza'nın Gülveren köyündedir" şeklinde ifade ettiklerini söylüyorlar. Köy halkı, onun türbesini yaptırarak üzerlerine düşen görev yerine getirmiştir


http://wowturkey.com/forum

28 Mart 2016 Pazartesi

YER SARSAN BABA TÜRBESİ

GİZLİCE EVLİYA TÜRBESİ

 






ve YER SARSAN BABA TÜRBESİ



Türbe, Açıktürbe Yokuşu üzerinde ve Üsküdar Postanesi'nin arka tarafındadır. Bu açık türbenin hemen yanında, Yer Sarsan Baba adıyla anılan ve bugün mevcut olmayan bir açık türbe daha vardı.


Türbe, Açıktürbe Yokuşu üzerinde ve Üsküdar Postanesi'nin arka tarafındadır. Bu açık türbenin hemen yanında, Yer Sarsan Baba adıyla anılan ve bugün mevcut olmayan bir açık türbe daha vardı. Türbenin gerisinde ise, yeri hâlâ arsa halinde olan ve ismini türbeden alan, Gizlice Evliya Celvetî Tekkesi bulunuyordu. Gizlice Evliya'nın kimliği belli değildir.(Daha geniş bilgi için bu isimle bilinen tekkesi bahsine bakınız.) Vakıf kayıtlarında Şıh Hüseyin Efendi kabri diye kayıtlıdır.
Tapu sicilinde de yeri 395 ada, 4-5 parsel diye yazılıdır. Gizlice Evliya Türbesi günümüze kadar gelebilmiş ve 1967 tarihlerinde şimdiki şekli ile onarılmıştır. Türbenin eskiden sebile benzeyen bir durumu vardı. Yol seviyesinden yüksek olduğundan, sol tarafındaki bir merdivenden türbenin avlusuna çıkılırdı. Merdiven ve türbenin yan duvarları kesme taştan yapılmış olup, etrafı bir demir parmaklık ile çevrilmişti. Her tarafını ağaçlar ve sarmaşıklar kaplamıştı. Türbede, Gizlice Baba'ya ait olduğu söylenen kitâbesiz, yuvarlak bir taş ile etrafındaki mezarlı ktan getirilip konulan bir kaç şâhide vardı.
Bu iki türbenin ve tekkenin etrafını saran, Ağa Camii ve Devatîzâde Mehmet Talib Efendi Camii Mezarlığı, bugünkü şehir plânına göre Ahmediye Meydanı, Halk Caddesi, Türbe Kapısı Sokağı ve Açık Türbe Sokağı ile çevrili oldukça geniş bir alanı kaplıyordu. 1928 tarihlerinde kaldırılarak yerine Belediye Tahsil Şubesi ve PTT binaları yapılmıştır.
Mezarlığın kaldırılması sırasında türbenin yan tarafında bulunan türbedar meşrutası da yok olmuştur. Buradaki şâhideler arasında en eski tarihlisi 1192 (1778) rakkamlısı olup ayrıca 13 dilimli Celvetî sikkeleri de vardır. Yalnız, PTT binasının yerinde, Göztepe Semti'nin kurucusu ve cami sahibi serduhani (baştütüncü) Mehmet Efendi'nin büyük bir hanı vardı.

HIDIR BABA..edirne

HIDIR BABA..edirne




Edirne – Hıdırlık tabyalarının bulunduğu yüksekçe bir manzara tepesindedir.
Hıdır Baba’nın Fatih Sultan Mehmed Han’ın kumandanlarından olduğu söylendiği gibi I. Murad’ın Edirne’yi almasından evvel gelen horasan erenlerinden olduğu da söylenmektedir.
Osmanlı’nın Edirne’yi almasından sonra Çelebi sultan zamanında yaşayan Şahmelek paşa buraya bir zaviye yaptırmıştır. Sultan İbrahim zamanında Koca Mustafa Paşa tarafından yanlış ibadet yapılıyor diye Edirnelilerin isteği ile harap edilmiş sonra Avcı Mehmed buraya köşk yaptırınca tekke tekrar açılmıştır.
Türbe , Söğütlü dereli Sedat Bayram tarafından 2006 yılında şimdiki halini almıştır. ( Allah ondan razı olsun.)
Saltukname de ise şu bilgiler vardır ;
Bir önceki yazımız olan Fahreddin Acemi (k.s.) başlıklı makalemizde Edirne evliyaları, evliya ve Evliyalar hakkında bilgiler verilmektedir.

27 Mart 2016 Pazar

YUNUS EMRE DİVANI

DÎVÂN-I YÛNUS EMRE 



Dr. Mustafa Tatcı 
ELİF 





Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Sensüz yola girürisem çârem yok adım atmağa 
Gevdemde kuvvetüm sensin başum götürüp gitmeğe 

2 Gönlüm canum 'aklum bilüm senün ile karâr ider 
Pervâz ururlar dem-be-dem uçuban dosta gitmeğe 

3 Kendüliginden geçeni togan ider ma'şûk anı 
Ördek ü kekliğe salar sürü idüben tutmağa 

4 'Âşık mı diyem ben ana Tanrı'nun uçmağın seve 
Uçmak dahi tuzagımış mü'min cânların tutmağa 

5 Ganî Cebbâr 'ışk erine bin Hamza'ca kuvvet virür 
Tagları yirinden ırar yol eyler dosta gitmeğe 

6 Yüz bin Ferhâd külüng almış kazar taglar bünyâdını 
Kayalar kesüp yol eyler Âb-ı Hayât akıtmağa 

7 Âb-ı Hayât'un çeşmesi 'âşıklarun visâlidür 
Kadehi tolu yüridür susamışları yakmağa 

8 'Âşık kişi miskin olur yol içinde teslim olur 
Kim n'iderse boyun bura çâre yok gönül yıkmağa 

9 Yidi veyil Tamu'sını kül eyler 'âşıklar âhı 
Kasd ider sekiz uçmağı nûr ide nûra katmağa 

1 Bildük gelenler geçdiler gördük konanlar göçdiler 
'Işk şarâbın içen cânlar uymaz göçmeğe konmağa 

1 1 Tutulmadı Yûnus cânı geçdi Tamu' dan Uçmak' dan 
Yola düşüp dosta gider gine aslın ulaşmağa 



4 



Yûnus Emre Dîvânı 



F. 55b, T. lb, K. 95a, RY. 70a, YE. 83a, NO. 188a, Rt. 1, 
M. 21, Ç. 67b. 

2 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün müstef ilün 

1 'Işk da'vîsin kılan kişi hiç anmaya hırs u hevâ 
'Işk evine girenlere ayruk ne meyi ü ne vefâ 

2 Girçek 'âşık olan kişi anmaya dünyâ- âhiret 
'Âşık degüldür ol kişi yüriye 'izzeti kova 

3 Her kim 'izzetden geçmedi 'âşıklık bühtândur ana 
Hergiz girdügi yok durur 'ışkıla 'izzet bir eve 

4 Diliyile 'ışk diyenler bilmediler 'ışk neydügin 
Benüm cevâbum sen eyit 'ışka 'izzet midür bahâ 

5 İzzet ü erkân kamusı bunlardur dünyâ sevgüsi 
'Işkdan haber eyitmesün kim dünyâ 'izzetin seve 

6 Dünyâ vü 'izzet 'ışkıla bunlar sâz-kâr olmadı 
Vallah nükte benüm degül 'ışk hâzırdur görmez revâ 

7 Her kimde kim 'ışk varışa ayruk ne sigar ol yire 
Dost döşeğine geçemez at u katır yâhûd deve 

8 Bu cümle 'âşık olanlar 'ışkıla geldiler bile 
Müşâhadeye gark olan düşmeyiserdür ol eve 

9 Yûnus'ı 'âşık diyüben zinhâr özenüp gelmenüz 
Çok bezirgân ziyân ider varıcagız ırak çava 



F. 56b, T. 2a, K. 1 15a, RY. 38a, YE. 22b, A. 2, Ç. 3a. 



Dr. Mustafa Tatcı 



5 



3 

1 Bir kez yüzün gören senün 'ömrince hîç unutmaya 
Tesbîhi sensin dilinde ayruk nesne eyitmeye 

2 Tâ'atuna turan zâhid nazaruna irerise 
Teşbihini unıdup ol ayruk secde de itmeye 

3 Ağzına şekker aluban gözleri sana tuş olan 
Unıda şekkerini ayruk çeyneyüben yutmaya 

4 Görse yüzün nûrınun balkıdugını gelüp 
Ayun on dördi gicesi senden sebak itmeye 

5 Ben seni sevdügüm içün eger bahâ dirlerise 
İki cihân milkin virem dahi bahâsı yitmeye 

6 İki cihân toptolu bâg u bostân olunsa 

Senün kokundan eyü gül bostân içinde bitmeye 

7 Gül ü reyhânun kokusı 'âşıkıla ma'şûkadur 
'Âşık olanun ma'şûkı hergiz öginden gitmeye 

8 İsrâfıl sûrın urıcak mahlûkât turugelicek 
Senün ününden artuk hîç kulagum işitmeye 

9 Zühre yire inübeni sazın nüvaht eylerise 
'Âşıkun 'işreti sensüz gözi ol yana gitmeye 

10 N'ider 'âşık hânumânı sensüz cihânı yâ cânı 
İki cihân fıdâ sana kimsene gümân dutmaya 

1 1 Sekiz Uçmagun Hûrîsi eger bezenüp geleler 
Senün sevgünden özgeyi gönlüm hîç kabûl itmeye 

12 Bu dünyede ne ola kim âhiretde ol olmaya 
Hûrıla Gılmân gelicek 'âşık elin uzatmaya 



6 Yûnus Emre Dîvânı 

13 Yûnus seni seveliden beşâret oldı cânına 

Her dem yeni dirlikdedür hergiz 'ömrin eskitmeye 

F. 57a, T. 2a, K. 69b, 159a, RY. 53a, YE. 80a, 86a. 

4 

Müstefı'lün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İki cihân zindânısa gerek bana bostân ola 
Ayruk bana ne gam gussa çün 'inâyet dostdan ola 

2 Varam ol dosta kul olam her dem açılam gül olam 
Hem söyleyem bülbül olam turagum gülistân ola 

3 Ol dost yüzin gördi gözüm erenlere toprak yüzüm 
Söz bilene iş bu sözüm gerek şekeristân ola 

4 Sensüz iki cihân benüm zindân görinür gözüme 
Senün 'ışkunla bilişen gerek hâssü'l-hâsdan ola 

5 Her da'vîden geçen kişi Hak'dan yana uçan kişi 
'Işk şarâbın içen kişi geh esrük geh mestân ola 

6 Kördür münâfıkun gözi yarın kara koyar yüzi 
Halkun bana acı sözi gerek şekeristân ola 

7 Her dem yüzüm yire uram Allah'uma şükür kılam 
Ben benligüm dosta virem ne da'vî yâ destân ola 

8 'Işka döyemedi özüm gensüzin açıldı râzum 
Yûnus senün iş bu sözün 'âlemlere destân ola 

F. 58a, T. 3a, RY. 10a, YE. 85a, NO. 184a, Rt. 25 

5 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 



Dr. Mustafa Tatcı 7 

1 'Işk eteğin tutmak gerek 'âkıbet zevâl olmaya 
'Işkdan bir elif okıyan kimseden su' âl olmaya 

2 'Işk didügün bilürisen 'ışka gönül virürisen 
'Işk yolına mâl ne olur cân dahi muhâl olmaya 

3 Asil-zâdeler nişânın eger bilmek dilerisen 
Her sözinün ma'nîsi var sözi sebük sal olmaya 

4 'Ariflerden nişân budur her gönülde hâzır ola 
Kendüyi teslim eyleye sözde kil ü kâl olmaya 

5 Görmez misin sen aruyı her bir çiçekden bal ider 
Sinegile pervânenün yuvasında bal olmaya 

6 Eger güher isterisen hıdmet eyle 'âriflere 
Câhil bin söz söylerise ma'nîde miskâl olmaya 

7 Miskin Yûnus zehr-i kâtil 'ışk elinden tiryâk olur 
'îlm ü 'amel zühd ü tâ' at pes 'ışksuz helâl olmaya 

F. 58b, T. 3a, YE. 79b, NO. 194a. 

6 

1 Anmaz mısın sen şol güni gözün nesne görmez ola 
Düşe sûretün toprağa dilün haber virmez ola 

2 Çün 'Azrail'i ne tuta assı kılmaz ana ata 

Kimse döymez o heybete halkdan meded irmez ola 

3 Gele sana cân alıcı dahi cân alur kılıcı 

' Aklunı başdan alıcı bir dem âmân virmez ola 

4 Evvel gele şol yuyucı ardınca şol su koyucı 
İledüp kefen sancı bunlar hâlün bilmez ola 



8 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Oğlan gider dânışmâna saladur dosta düşmâna 
Sonra gelmek peşimâna sana assı kılmaz ola 

6 Agaç ata bindüreler sinden yana göndereler 
Yir altına indüreler kimse ayruk görmez ola 

7 Üç güne dek oturalar hep işüni bitüreler 

Ol dem dile getüreler ayruk kimse anmaz ola 

8 Yûnus miskin bu ögüdi sen sana virsen yig idi 
Bu şimdiki mahlûkâta öğüt assı kılmaz ola 

F. 175a, T. 3b, T. 70b, A. 1, RY (Mecmûa) 6a. 

7 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 îy 'âşıkan iy 'âşıkan 'ışk mezhebi dîndür bana 
Gördi gözüm dost yüzüni yas kamu düğündür bana 

2 Ayruk bize yas eylemez gönlümüzi pâs eylemez 
Hak'dan gelen görklü âvâz andan gelen ündür bana 

3 Ayruk bana ben dimeyem kimesneye sen dimeyem 
Ya kul ya sultân dimeyem kalsun işidenler tana 

4 Senden sana varur yolum senden seni söyler dilüm 
Allah sana irmez elüm bu hikmete kaldum tana 

5 Ben 'ışkundan ırılmayam dergâhundan sürülmeyeni 
Bundan dahi giderisem senün ile varam sana 

6 Ol dost bizi viribidi var dünyayı bir gör didi 
Geldüm gördüm bir ârâyiş seni seven kalmaz ana 

7 Kullarına va'deyledi yarınki gün görnem didi 
Ol dostlarun sevindügi yarınum bugündür bana 



Dr. Mustafa Tatcı 



9 



8 Dost 'ışka ulaşalıdan dünyâ âhiret bir oldı 
Ezel-ebed sorarısan dün ile bugündür bana 

9 Yûnus seni dîn idindi dîn nedür îman idindi 
'Işka bugün yarın n'olur işi nedür öndin sona 

F. 56b, T. 3b, K. 148a, YE. 23a. RY. 4a, NO. 186a, HB. 

14b. 

8 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün müstef ilün 

1 İy pâdişâh iy pâdişâh uş ben beni virdüm sana 
Gene ü hazînem kamusı sensün benüm önden sona 

2 Evvel dahi bu 'akl u cân seninleyidi asl-ı kân 
Âhir girü sensün mekân anda varam senden yana 

3 Bu âhıla bu zârıla bu hikmeti kim ne bile 

Bilse dahi gelmez dile tutdum yüzüm senden yana 

4 Dursam senünle dururam baksam senünle bakaram 
Her kancanı kim yürürem gönlüm yöni senden yana 

5 Sensün bana cân u cihân sensün bana genc-i nihân 
Senün durur assı-ziyân ne iş gele benden bana 

6 Yûnus sana tutdı yüzin unıtdı cümle kendözin 
Cümle sana söyler sözin sensün söz söyleden bana 

F. 56b, T. 3b. 

9 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 



1 Yûnus Emre Dîvânı 

1 Anma mısın sen şol güni cümle 'âlem hayrân ola 
N'idesini bilimeye bî-hod u ser-gerdân ola 

2 İsrâfıl sûrını ura cümle mahlûk tun gele 
Dirilüben haşre vara anda kâzî Sübhân ola 

3 Zebânîler çeke tuta götüre Tamu'ya ata 
Deri yana sünük düte dün-gün işi efgân ola 

4 Mâlik çağıra Tamu'ya çek anı meydâna getür 
Hak korkısından Tamu' da ditreyüben figân ola 

5 Mâlik eydür hey hey Tamu korkubanı ditrer kamu 
Tanrı buyrugın tutmayan anda bişe biryân ola 

6 Taglar yirinden ırıla heybetinden gök yarıla 
Yılduzlar bağı kınla düşe yire perrân ola 

7 Yazuklarumuz tartıla anca perdeler yırtıla 
Bilmedügün günâhlarun anda sana 'ıyân ola 

8 Yûnus eydür iş bu sözi dergâhına dutgıl yüzi 
Diler Hak'ı göre gözi hem 'inâyet andan ola 

F. 60b, T. 4b, K. 136a, YE. 82b, RY. 50a, HB. 16b, M. 39. 

10 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 'Aceb 'aceb ne nesnedür bu derdile fırâk bana 
Cânumı serhoş eyledi 'ışk agusı tiryâk bana 

2 Kimün ki renci varışa derdine dermân istesün 
Kesdi benüm bu rencümi dermân oldı bu derd bana 

3 'Işk odına yan dirisen gönüllere gir dirisen 
Karanular aydın ola ne kandil ü çerâk bana 



Dr. Mustafa Tatcı 



11 



4 Gökden inen dört kitâbı günde bin kez okurısan 
Erenlere münkirisen dîdâr ırak senden yana 

5 Miskin Yûnus erenlere tekebbür olma toprak ol 
Toprakda biter küllisi gülistânı toprak bana 

RY. 64a, K. 198a, M. 71. 

11 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ol kişinün yokdur yâri iş bu cihân zindân ana 
Dimesün kim ben şâdıyam ya şâdılık kandan ana 

2 Şeddâd yapdı Uçmağını girmedin aldı cânını 
Bir dem âmân virdürmedi yidi iklim dutan ana 

3 Dimesün kim müselmânam Çalap emrine fermânam 
Dutmazısa Hak sözini fâyide yok dînden ana 

4 Eyitmesün çogaç togar etüm-tenüm üşütmeye 
Çün vücûdun delük degül şu'le irmez günden ana 

5 Er tonını giyübeni togru yola gelmezise 
Çıkarsun ol tonı yohsa noksân irer tondan ana 

6 Ol kişi kim sağır durur söyleme Hak sözin ana 
Ger dirisen zâyi' olur nasîb yokdur sözden ana 

7 Ol kişi kim yol eridür garîb gönüller yâridür 
Bir söz diyem tutarısa yigdür şeker baldan ana 

8 Yûnus senün kulun durur bellü bilürsin sen anı 
Ko söyleyenler söylesin ne yapışur dilden ana 

K. 190a. RY. 59a, YE. 22b, M. 67. 



12 



Yûnus Emre Dîvânı 



12 

1 Benem ol 'ışk bahrîsi denizler hayrân bana 
Deryâ benüm katremdür zerreler 'umman bana 

2 Kâf Tagı zerrem degül ay u güneş bana kul 
Aslum Hak' dur şek degül mürşiddür Kur'ân bana 

3 Çün dosta gider yolum mülk-i ezeldür ilüm 
Hak'dan söyler bu dilüm ne kul ne sultân bana 

4 Yogıdı bu bârigâh varidi ol pâdişâh 

Âh bu 'ışk elinden âh derd oldı dermân bana 

5 Âdem yaradılmadın cân kalıba girmedin 
Şeytân la'net olmadın ' Arşıdı sayvân bana 

6 Diledi göre yüzin işide kendü sözin 
Nazar kıldı bir kezin anda cân virdi bana 

7 Yaradıldı Mustafâ yüzi nûr gönli safâ 

Ol kıldı Hakk'a vefâ andandur ihsân bana 

8 Togdı ol dîn metâ'sı andan oldı kamusı 
Âdem Halîl ü Mûsâ hüccet ü bürhân bana 

9 'Âşık dilin bilmeyen yâ delüdür yâ dehrî 
Ben kuş dilin bilürem söyler Süleymân bana 

10 Yûnus Emrem bu yolda eksükligin bildürür 
Mest oluban çagırur dervişlik bühtân bana 

NO. 189b, B. 14b, Ç. 2b, YE. 23a. 

13 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 



Dr. Mustafa Tatcı 



13 



1 Her kim bana agyârısa Hak Tanrı yâr olsun ana 
Her kancanı varurısa bâg u bahâr olsun ana 

2 Bana agu sunan kişi şehd ü şeker olsun aşı 
Gelsün kolay cümle işi eli irer olsun ana 

3 Önümce kuyı kazanı Hak tahtın agdursun anı 
Ardumca taşlar atanı güller nisâr olsun ana 

4 Acı dirligüm isteyen tatlu dirilsin dünyede 
Kim ölümüm isterise bin yıl 'ömür virsün ana 

5 Her kim diler ben hâr olam düşmen elinde zâr olam 
Dostları şâd u düşmânı dost u agyâr olsun ana 

6 Her kim diler ise benüm o dostumdan ayrıldugum 
Gözlerinden hicâb gitsin dîdâr ıyân olsun ana 

7 Miskin Yûnusun dünyede güldügini işitmeyin 
Agladugum isteyene gözüm bınar olsun ana 

YE. 23b. 

14 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İy pâdişâh-ı Lem-yezel kıldum yönüm senden yana 
İş bu yüzüm karasıyla vasi isterem senden yana 

2 Sensin bu gözümde gören sensin dilümde söyleyen 
Sensin beni var eyleyen sensin hemin öndin sona 

3 Sen kim didün yâ Rab bana ben yakmam senden sana 
Çün yakınsın benden bana görklü yüzün göster bana 

4 Niçe yakınsın bana sen müştâk u hasret sana ben 
Dün-gün seni gözleyüben göremezem kaldum tana 



Yûnus Emre Dîvânı 



Her gelen oldur giden ol görinen oldur gören ol 
Ulvî vü süfli cümleten oldur ger bana görine 

Yûnus bu sır Hak durur bu dilile gelmek yok durur 
Bilmesi bunun zevk durur 'aklıla fehm irmez ana 

YE. 23b. 

BE 

15 

' Aceb bu benüm cânum âzâd ola mı yâ Rab 
Yohsa yidi Tamu' da yana kala mı yâ Rab 

'Aceb bu benüm hâlüm yir altında ahvâlüm 
Varup yatıcak yirüm akreb dola mı yâ Rab 

Allah olıcak kâzî bizden ola mı râzî 
Görüp Habîb'i bizi şefi' ola mı yâ Rab 

Cân hulkuma geldükde ' Azrâîl'i gördükde 
Yâ cânumı aldukda âsân ola mı yâ Rab 

Yûnus kabre vardukda Münker-Nekir geldükde 
Bana su'âl sordukda dilüm döne mi yâ Rab 

Ç. 3b, DAY. 43. 

PE 
16 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

Ulu ulu günâhlarum yüz komadı bana Çalap 
Hiç kimse çâre kılmadı döndüm yine sana Çalap 



Dr. Mustafa Tatcı 15 

2 'Âlimlere sordum nedür dermân günâhlu derdüme 
Anlar dahi eyitdiler dermân ana yine Çalap 

3 Va'de yitüp ölicegez ol sinleye varıcagaz 
Zebânîler gelicegez sen 'inâyet eyle Çalap 

4 Zebânîler çün geleler beni yalımız bulalar 
Bilmedügüm dil soralar sen yardım eylegil Çalap 

5 Gürde soralar bu sözi esirgemez anlar bizi 
Biz de sana tutduk yüzi sen esirge bizi Çalap 

6 Sensün bu benüm sultânum bu cânlar içinde cânum 
Çokdur benüm günâhlarum sen meded eylegil Çalap 

7 Uçmakdagı Hûrîleri geymiş anlar nûr tonları 
Ne bahtılu mü'minleri bize nasîb eyle Çalap 

8 Turmayup söylerem sözüm günâhuma göyner özüm 
Günâhlu Yûnus'un sözin sen kabûl eylegil Çalap 

RY. 20a, K. 205b, M. 75. 

TE 
17 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Dîn ü millet sorarısan 'âşıklara dîn ne hâcet 
'Âşık kişi harâb olur âşık bilmez dîn diyânet 

2 'Âşıklarun gönli gözi ma'şûkın isteyü gider 
Ayruk sûretde ne kalur kim kılısar zühd ü tâ'at 

3 Tâ'at kılan uçmagıçün dîn tutmayan Tamu içün 
Ol ikiden fârig olur neye benzer bu işâret 



1 6 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Her kim dostı severise dostdan yana gitmek gerek 
İşi güci dost olıcak cümle işden olur âzât 

5 Anun gibi ma'şûkanun haberini kim getürür 
Cebrâîl-i mürsel sığmaz anda olıcak münâcât 

6 Son hisâb olmayısar dünyâ âhiret koyana 
Münker ü Nekir ne sorar terk olıcak cümle murâd 

7 Havf ü recâ nice gelür varlık yokluk bıragana 
îlm ü 'amel sığmaz anda ne terâzû ne hod sırat 

8 Ol kıyâmet bâzârında her bir kula baş kayısı 
Yûnus sen 'âşıklarda hiç görmeyesin kıyâmet 

F. 64b, T. 6b, NO. 184b, YE. 24a, K. 77b, Rt. 35, A. 3, M. 

12. 

18 

1 Sen bu cihân mülkini Kâf dan Kâf a dutdun tut 
Yâ bu 'âlem mâlını oynayuban ütdün tut 

2 Sen Süleymân köşkinde taht kurup oturdun bil 
Dîv ü periye düp-düz hükümler eyledün tut 

3 Sen Ferîdûn haznesin Nûşirevân gencile 
Kârûn mâlını dahi sen mâluna katdun tut 

4 Bu dünyâ bir lokmadur agızdadur çeynenmiş 
Çeynenmişi ne dutmak hâ sen anı yutdun tut 

5 'Ömrün delim bir okdur yay içinde toptolu 
Tolmış oka ne turmak hâ sen anı atdun tut 

6 îş bu cihân mülkinden ansuzın ün iderler 
Ansuzını şimdi bil yaraklanup gitdün tut 



Dr. Mustafa Tatcı 



17 



7 Çün denize gark oldun bogazuna geldi su 
Delü bigi talbınma iy bî-çâre batdun tut 

8 Her gâh ki nefes gelür ol kîsenden eksilür 
Çün kîse ortalandı sen anı düketdün tut 

9 İş bu ecel şerbetini elbet dadısarsın 
Dadışuna şek yokdur şimdi anı datdun tut 

10 Âhir bir gün ölürsin ölüm vardur bilürsin 
Kamulardan ayrılup varup sinde yatdun tut 

1 1 Yüz yıllar hoşlugıla 'ömrün olursa Yûnus 
Sonucı bir nefesdür geç andan da ötdün tut 

F. 62a, T. 5a, K. 118b, RY. 42a, YE. 25a, NO. 188a, HB. 
13b, A. 3, Ç. 4a. 

19 

1 Niteligüm soran işit hikâyet 
Su vü toprak od u yil oldı sûret 

2 Dört muhâlif nesneden dört dîvânın 
Sâzikâr eyledi virdi kerâmet 

3 Yil ile toprağı kıldı müallak 
Su içinde odı dutdı selâmet 

4 Rızk-ı 'ömri tamâm eyledi henüz 
Şeş cihet olmadın tutdugı kisvet 

5 Rûhumdan kimsene haber viremez 
Emrdür kâdırlıgı virür hareket 

6 Bâkî tertîblerümi şerh ideyüm 
'İnâyet mevcûdı sem' ü basâret 



1 8 Yûnus Emre Dîvânı 

7 ' Aklumun haberi bugünki degül 
Anı er dirisen evvelki âyet 

8 Su'âl cevâb kelecisi buna degindür 
Bundan böyle cihânum bî-nihâyet 

9 Yûnus'ıla buna denlü nasîbüm 
Gönül dost turagı dilüm şehâdet 

F. 62b, T. 5b. 

20 

1 'Işk îmâmdur bize gönül cemâ'at 
Kıblemüz dost yüzi dâimdür salât 

2 Cân dost mihrâbına secdeye vardı 
Yüz yire uruban ider münâcât 

3 Biş vakt tertîbümüz bir vakte geldi 
Biş bölük oluban kim kıla tâ'at 

4 Şerî'at eydür bize şartı bırakma 
Şart ol kişiyedür ider hıyânet 

5 Dost yüzin göricek şirk yagmâlandı 
Anunçün kapuda kaldı şerî'at 

6 Münâcât gibi vakt olmaz arada 
Kim ola dostıla bu demde halvet 

7 Kimsene dînine hilâf dimezüz 
Dîn tamâm olıcak togar mahabbet 

8 Erenler nefesidür devletümüz 
Anunçün fitneden olduk selâmet 



Dr. Mustafa Tatcı 



19 



9 Kâlû belî didük evvelki demde 
Dahi bugündür ol dem ü bu sâ'at 

1 Togrılık bekleyen dost kapusında 
Gümânsuz ol bulur İlâhî devlet 

1 1 Yûnus öyle esîrdür ol kapuda 
Diler ki olmaya ebedî râhat 

F. 63b, T. 6a, NO. 189b, YE. 24b, K. 123a, RY. 44b, A. 3. 

ÇE 
21 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Gideridüm ben yol sıra yavlak uzamış bir agaç 
Böyle latîf böyle şîrîn gönlüm ey dür bir kaç sır aç 

2 Böyl' uzamak ne ma'nîdür çünki bu dünyâ fânîdür 
Bu fuzûllık nişânıdur gel beri miskinliğe geç 

3 Böyle latîf bezenüben böyle şîrîn düzünüben 
Gönül Hakka uzanuban dilek nedür neye muhtâc 

4 Agaç karır devrân döner kuş budağa bir kez konar 
Dahi sana kuş konmamış ne gügercin ne hod duraç 

5 Bir gün sana zevâl ire yüce kaddün ine yire 
Budaklanın oda gire kaynaya kazan kıza saç 

6 Er sırrıdur sırrun senün er yiridür yirün senün 
Ne yirdedür yirün senün sana soraram iy agaç 

7 Yûnus Emre sen bir niçe eksükligün yüz bin anca 
Kur'agaca yol sorunca teferrüclen yoluna geç 

F. 61b, T. 5a, Ç. 4b. 



20 Yûnus Emre Dîvânı 

RA 
22 

1 Gâfıl olma aç gözüni hâlüne bak öleni gör 
Kürelik itme dünyede yazuklarun dileni gör 

2 Niçe yatur düşübeni ilan çıyan üşübeni 
Sünükleri çagşabanı çüriyüben ulanı gör 

3 Kimi âh idüp kılur zârı günehdür elinde varı 
Göçmiş yatur kara yiri miskinleri güleni gör 

4 Sorma hâlin kimisine varma Irahman'suzına 
Kim isine gövdesine ulşup yeni yolanı gör 

5 Kanı Muhammed Mustafâ hüküm itdi Kâf dan Kâf a 
Dünye kime kıldı vefâ aldanuban kalanı gör 

6 Aldanma mâla davara kulluk eyle Hakk'a yara 
Seviyile bile vara bâkî yoldaş olanı gör 

7 Yûnus bu sözleri çatar halka ma'ârifet satar 
Kendüsi ne kadar dutar söyledügi yalanı gör 

Georg Yz. 

23 

1 Dün gider gündüz gelür gör niçesi uz gelür 
Emr-i Hakk'un ser-be-ser cihâna düp-düz gelür 

2 Karanulık sürilür 'âlem münevver olur 
Karanulık yirine nûrıla gündüz gelür 

3 'İbrete kalmaz mısın ya hod anlamaz mısın 
Dinle kuşlar ünini niçe dürlü sâz gelür 



Dr. Mustafa Tatcı 21 

4 Kuş hod yumurtayıdı yuva hod perdeyidi 
Ün hod kudret ünidür bilmeyene kaz gelür 

5 Dinle sözüm ma'nîsin anlayayum dirisen 
'Ariftin kulağına kudret üni tiz gelür 

6 Bir bakgıl saga sola tagılma değme yola 
Kudret bâgından sana gör niçe âvâz gelür 

7 Söz issi sözin alur sûret toprakda kalur 
Her kim bu hâli bilür kendözinden vaz gelür 

8 ' Aklum bu yola gitdi beni benden iletdi 
Yûnus'un yüki yitdi bilmeyene az gelür 

F. 65b, T. 7a, YE. 26, NO. 189a, K. 68b, M. 9, Ç. 13b. 

24 

Müstef ilün müstef ilün müstef ilün müstef ilün 

1 'Işkıla biliş cânlara ezel, ebed olmayısar 
Güm-râh olup bu cihânda kimse bâkî kalmayısar 

2 Bir tona kan bulaşıcak yumayınca mismil olmaz 
Gönül pâsı yunmayınca namâz edâ olmayısar 

3 Gönül pâsın yudunısa kibr ü kini kodunısa 
İkrâr bütün olmayınca erden nazar olmayısar 

4 Bu murdârı divşürenler bu su ile yunur sanur 
Erden himmet olmayınca 'ömür geçer yunmayısar 

5 Yûnus imdi sen Hakka ir dün ü gün gönlün Hakka vir 
Gönül gözi görmeyince bu baş gözi görmeyiser 



F. 67a, T. 8a, YE. 35a. 



22 Yûnus Emre Dîvânı 

25 

1 'Işk makâmı 'âlîdür 'ışk kadîm ezelidür 
'Işk sözini söyleyen cümle kudret dilidür 

2 Dinleyen ol işiden ol gören ol gösteren ol 
Her sözi söyleyen ol sûret cân menzilidür 

3 Sûret söz kanda buldı kanda sözi iş oldı 
Sûrete kendü geldi dil hikmetün yolıdur 

4 Sûretler ün diyemez söz kendüsüz söylenmez 
İşler hicâbsuz olmaz risâlet hâsılıdur 

5 Bu bizüm 'işretümüz oldur bu lezzetümüz 
îçüp esridügümüz 'ışk şerbeti gülidür 

6 Anı ana dirsin anun söyleyen ol söz anun 
Ol bizümdür biz anun gayri teşbih dilidür 

7 Yûnus sözin tak kılan görmedi münkir olan 
'Ömrin zulmete salan ma'rifet yohsulıdur 

F. 67b, YE. 36a, A. 7. 

26 

1 İy beni 'ayıblayan gel beni 'ışkdan kurtar 
Ger elünden gelmezse söyleme fâsid haber 

2 'Âşıklarun ahvâli ma'şûk katında biter 
Sözün var ana söyle benüm elümde ne var 

3 Dost yüzinden nikâbı her kim giderdiyise 
Hicâb kalmadı ana ayruk ne hayr u ne şer 

4 Hiç kimesne kendüden hâlden hâle gelmedi 
'Âşıklarun cânına ma'şûka urur minkâr 



Dr. Mustafa Tatcı 



23 



5 Kim ki 'ışk kadehinden bir zerre içdiyise 
Ana ne 'akl u ne us ne esrük ü ne humâr 

6 Tek ben degilem 'âşık ol ma'şûk nazarında 
'Işk yolına cân fıdî benüm gibi sâd-hezâr 

7 'Âşıklarun hâlini 'âşık olanlar bilür 

'Işk bir gizlü haznedür gizlü gerekdür esrâr 

8 Korkaram söylemeğe şerî'at edebinden 
Yohsa eydeydüm sana dahi ayruksı haber 

9 Kim vire bu dilile ol ma'şûkadan haber 
Meğer ol kimseler kim cân içinde cânı var 

10 Yûnus ölürse ne gam 'ışk içinde kardaşlar 
'Işk yolına uyagan ma'şûk burcında togar 

F. 66a, T. 7b, YE. 32b, NO. 191b, RY. 62b, K. 96a, A. 7, Ç. 

16b. 

27 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bir kişiden sorgıl haber kim ma'nîden haberi var 
Bir kişiye virgil gönül cânında 'ışk eseri var 

2 Şunun ki taşı hoş durur bilün kim içi boş durur 
Dün-gün öter baykuş durur sanman bütün dîvân var 

3 Bir devlengeç yuva yapar yürür ilden yavru kapar 
Togan deyinden sapar zir'elinde murdârı var 

4 Yokdur toganla birliği ya Hakka lâyık dirliği 
Bir kişiden um erliği anun safâ-nazarı var 



24 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Sûretile çokdur âdem değmesinde yokdur kadem 
Evvel-âhir ol pîş kadem bir Muhammed serveri var 

6 İven yolı durur mîşe mîşe kolaydur kolmaşa 
Mîşe olan yirde paşa hârâmî çok anterî var 

7 Şeyh ü dânişmend ü velî cümlesi birdür er yolı 
Yûnus'dur dervişler kulı Tapduk gibi serveri var 

F. 68a, T. 8b, NO. 191b, YE. 28a, Rt. 4, Ç. 56. 

28 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 îy 'ışk eri aç gözüni yir yüzine kılgıl nazar 
Gör bu latif çiçekleri bezenüben Hakka gider 

2 Bunlar yazın bezenüben dostdan yana uzanuban 
Bir sor ahi bunlara sen kancarudur 'azm-i sefer 

3 Her bir çiçek bin nâzıla öger Hakkı niyâzıla 
Her murgı hoş âvâzıla ol pâdişâhı zikreder 

4 Öger anun Kâdırlıgın her bir işe hâzırlıgın 
İllâ 'ömür kâsırlıgın anıcagız rengi döner 

5 Rengi döner günden güne toprağa dökilür gine 
'İbret durur anlayana bu 'ibreti 'ârif tuyar 

6 Bu sırrı ger tuyayıdun ya bu gamı yiyeyidün 
Yiründe eriyeyidün gideydi senden kâr u bâr 

7 Ne gelmegün gelmek durur ne bilmegün bilmek durur 
Son menzilün ölmek durur tuymadun 'ışkdan bir eser 

8 Bildük gelen geçerimiş konan girü göçerimiş 
'Işk şerbetin içerimiş her kim bu ma'nîden tuyar 



Dr. Mustafa Tatcı 



25 



9 Yûnus bu sözleri kogıl kendözünden elün yugıl 

Senden ne gele bir digil çün Hak'dan ola hayr u şer 

F. 68b,T. 9a, YE. 36a, RY. 24b, K. 155a, HB. 12a, A. 8. 

29 

1 Söylememek harcısı söylemegün hâsıdur 
Söylemeklik harcısı gönüllerim pâsıdur 

2 Bu gönüller pâsını yuyuban gidermeğe 
Şol sözi söylegil kim sözün hülâsasıdur 

3 Sözi togrı diyene Kuli'l-Hak didi Çalap 
Bunda yalan söyleyen yarın utanasıdur 

4 Yitmiş iki millete birligile bakmayan 
Şer'ile evliyâsa hakîkatde 'âsîdür 

5 Şer'ile hakîkatün vasfını eydem sana 
Şerî'at bir gemidür hakikat deryâsıdur 

6 Niçe ki muhkemise tahtaları geminün 
Mevc urıcagaz deniz anı uşanasıdur 

7 Şûrîde olanlarun bî-nihâyet dünyâda 

' Akl u gönül fehm ü cân fikir anun nesidür 

8 Biz tâliblerüz her dem 'ışk sebakın okuruz 
Tanrı virür sebakı 'ışk hod müderrisidür 

9 Bundan içerü haber işit eydeyin iy yâr 
Hakîkatün kâfiri şer'ün evliyâsıdur 

1 Geyiklü Baba bize bir kez nazar kılaldan 
Hâsıl oldı Yûnus'a her ne ki vâyesidür 



26 
A. 9. 



Yûnus Emre Dîvânı 
F. 69b, T. 9b, NO. 188a, RY. 46b, YE. 30b, K. 127a, Rt. 33, 



30 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 

1 Bu yoklık yolına bugün bize yoldaş olan kimdür 
İlümüze gönilelüm sorun kardaş olan kimdür 

2 Ne kalduk işbu iklimde agrr yüklenin allında 
Bu yükleri bu yaplarr döküp hâldaş olan kimdür 

3 Seni bunda viribidi teferrüc eylegil didi 

Sen ev yaparsın iy hâce evi tarâş olan kimdür 

4 Bu Ferş'i gördük aldanduk henüz 'Arş'a iremedük 
Bu 'Arş'a Ferş'e iy hâce gör e ferrâş olan kimdür 

5 Gelünüz gidelüm gelün ki Yûnus geçdi gönildi 
Ayaklara düşer Yûnus bu yola baş olan kimdür 

F. 70b, T. 10a. 

31 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Benem sâhib-kırân devrân benümdür 
Benem key pehlevân meydân benümdür 

2 Harâmîden benüm korkum kayum yok 
Bu zûr u bu kuvvet Hak'dan benümdür 

3 Ebu Bekr ü 'Ömer ol dîn ulusı 
'Aliyy-i Murtaza 'Osmân benümdür 

4 Topı kim alısar çevgânumuzdan 
Bu çevgân topıla meydân benümdür 



Dr. Mustafa Tatcı 



27 



5 Bana gelsün yohsul olan bay ola 

Bu mâl u ser-mâye dükkân benümdür 

6 Hasan'dur cismüm içre nûr-ı îmân 
Hüseyn-i sâhibü'l-'irfân benümdür 

7 Yûnus'am ben Yûnus iş bu cihânda 
Benem sultân kulı sultân benümdür 

F. 71a, T. 10b, YE. 35a, NO. 193b, Rt. 4, Ç. İla. 

32 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Nisâr ol 'âşık cânına ki dostıla visâli var 
Cânı birdür ma'şûkıla dahi ne dürlü hâli var 

2 Cân u gönül 'akl u fehim nisâr olsun ma'şûkaya 
Pes 'âşıkun andan ayru dahi ne mülk ü mâlı var 

3 Bu yir ü gök ü 'Arş u Ferş 'ışk dadıyıla kâyımdur 
Bünyâdı 'ışkdur 'âşıka her bir arada eli var 

4 'Âşıklarun ne kim varı tecrîd gerekdür arada 
Her nesneye ol hükm ider her yol içinde yolı var 

5 Bâkî dirlik seven kişi gerek tuta 'ışk eteğin 
'Işkdan artuk her nesnenün degşirilür zevâli var 

6 'Âşıklara iş bu sûret meselâ bir gönlek gibi 
Yüz bin gönlek eskidürse 'âşıklarun muhâli var 

7 Niçeler ey dür Yûnus'a çün kocaldun 'ışkı kogıl 
Rûzigâr uğramaz 'ışka 'ışkun ne ay u yılı var 

F. 71b, T. 10b, YE. 36b. 



28 



Yûnus Emre Dîvânı 



33 

1 Ko ölmek endîşesin 'âşık ölmez bâkîdür 
Ölmek senün nen ola çün cânun İlâhîdür 

2 Ölümden ne korkarsın korkma ebedî varsın 
Çün kim işe yararsın bu söz fâsid da'vîdür 

3 Nazar kıl bu gevhere ya bu bir gizlü nûra 
Nûr kaçan yavı vara çün Hak nazar-gâhıdur 

4 Kâlû belâ dinmedin kadîmden bileyidük 
Key anlagıl neydügin bilişün kandagıdur 

5 Şükr eylegil Hâlik'a ol durur Hayyü'l-Bekâ 
Ana varursın mutlaka bâri şükrle varı dur 

6 Ezelî bilişidük birliğe yitmiş idük 

Sen bu sûrete bakma vücûd cân vi'âsıdur 

7 Bu ezelî birliği yâ bu cihân dirliği 

Yâ bu gönül birliği bil kudret budagıdur 

8 Yadlık yokdur bilene dirlik tuta gelene 
Bilelik söyleyene vuslat yolı kavîdür 

9 Hükm-i revân mülkine ol işi kendü bile 
Çün iş geldi hâsıla bu mülk varlık evidür 

10 Yûnus beşâret sana gel dirler dostdan yana 
Külli şey 'in yerci 'ilâ aslih söz aslıdur 

F. 76b, T. 13b, NO. 182a, YE. 27a, K. 77a, Ç. 7a, M. 12. 

34 

1 Cân bir ulu kimsedür beden anun âletidür 
Her ne lokma yirisen bedenün kuvvetidür 



Dr. Mustafa Tatcı 



29 



2 Ne denlü yirisen çok ol denlü yürisen tok 
Câna hîç assı yok hep sûret maslahatıdur 

3 Bu cân ni'meti kanı gelün bulalum anı 
Asâyiş kılan cânı evliyâ sohbetidür 

4 Sohbet cânı semirdür hem 'âşıkun 'ömridür 
Hak Çalab'un emrile erenün himmetidür 

5 Erenün yüzi suyı himmeti ' Arş'dan ulı 
Kimi görsen bu hûlı eren 'inâyetidür 

6 'İnâyet anun işi anlamaz değme kişi 
Bilgil bu hümâ kuşı 'âşıklar devletidür 

7 Yûnus'un yanar içi kamudan gönli kiçi 
Soya sayılmamak suçı erenün himmetidür 

F. 73a., T. 11b, DTCF. 11b. 

35 

1 Hak'dan yığar ol seni nen varışa vir gider 
Ne beslersin bu teni sinde kurd kuş yir gider 

2 Ölene bak gözün aç dökülür sakal u saç 
ilan çıyan gelür aç yiyüp içüp sir gider 

3 Bize bizden ulular inen eyü hûlular 

Ol eyü 'amellüler haber böyle dir gider 

4 Kesgil harâmdan elün kesgil gaybetden dilün 
' Azrâîl el'irmedin bu dükkânı dir gider 

5 Ecel irer kurur baş tiz dükenür uzun yaş 
Düp düz olur tag utaş gök dürilür yir gider 



30 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Çün cân ağdı Hazret'e yarak it âhirete 
Tanla turan tâ'ate Tanr' evine ir gider 

7 îy Yûnus sen ölicek sinün nûrla tolıcak 
îmân yoldaş olıcak âhirete şîr gider 

F. 74b, T. 12b, YE. 26a, K. 60a, M. 5. 

36 

1 Cânını 'ışk yolına virmeyen 'âşık mıdur 
Cehd eyleyüp ol dosta irmeyen 'âşık mıdur 

2 'Işk kadehinden içüp nefs dileğinden geçüp 
Hak yolına er gibi turmayan 'âşık mıdur 

3 Dost sevgüsin gönülde cânıla berkitmeyen 
Tûl-ı emel defterin dürmeyen 'âşık mıdur 

4 Dâyim riyâzât çeküp halvetlerde diz çöküp 
Hak dîdârı eserin görmeyen 'âşık mıdur 

5 'Işka tanışık sığmaz değme cân göğe ağmaz 
Pervâne gibi oda yanmayan 'âşık mıdur 

6 Kişi dertlü olıcak dermân istegen olur 
Kendü derdi dermânın sormayan 'âşık mıdur 

7 İy Yûnus sen dostunun cefâsına katlangıl 
Yüreğine 'ışk okın urmayan 'âşık mıdur 

F. 74b, T. 12a, YE. 34b, RY. 39b, K. 185a, A. 10, M. 65. 

37 

1 Ger vuslata irdünise bu derdile fırâk nedür 

Dostı yakın gördünise bu bakdugun ırak nedür 



Dr. Mustafa Tatcı 



31 



2 Vuslat eri olan kişi gerek varlıkdan mahv ola 
İş bu yola girmeklige bir görelüm yarak nedür 

3 Vuslat eri oldunısa göz hicâbın bildünise 
Dostı 'ıyân gördünise bu varlığı bırak nedür 

4 'İlim hod göz hicâbıdur dünyâ âhret hisâbıdur 
Kitâb hod 'ışk kitâbıdur bu okunan varak nedür 

5 Zinhâr gözüni açagör nefs duzagını seçegör 
Dost mahfiline geçegör andan yigrek turak nedür 

6 Eydürsin kim gözüm görür da'vîyi ma'nîye irür 
Gündüz güneş şû'le virür gice yanan çerâk nedür 

7 Yûnus dir eşkere nihân Hak toludur iki cihân 
Gelsün berü dosta giden Hür u Kusûr Burâk nedür 

F. 77b, T. 14a, NO. 182a, YE. 27b, K. 81b, Ç. 8b, A. 8. 

38 

1 Hakîkatün ma'nîsin şerh ile bilmediler 
Erenler bu dirliği riyâ dirilmediler 

2 Hakikat bir denizdür şerî'atdur gemisi 
Çoklar gemiden çıkup denize talmadılar 

3 Bular geldi tapuya şerî'at tutdı turur 
İçerü girübeni ne varın bilmediler 

4 Şerî'at oğlanları bahis da'vî kılurlar 
Hakikat erenleri da'vîye kalmadılar 

5 Dört kitâbı şerh iden 'âsîdür hakîkatde 
Zirâ tefsir okuyup ma'nîsin bilmediler 



32 



Yûnus Emre Dîvânı 



6 Yûnus adun sâdıkdur bu yola geldünise 
Adın degşürmeyenler bu yola gelmediler 

F. 78a, T. 14b, NO. 182a, K. 87b, B. 48a, YE. 31b, Rt. 6, A. 

8, Ç. 13b. 

39 

1 Koyup gel nakş u nigâr nakşa yol virme zinhâr 
Nakşıla yola giren 'âkıbet dünyâ sever 

2 Dünyâyı bırak elden dünyâ hicâb bu yolda 
Biz velîden nebiden eyle işitdük haber 

3 Yâ sevgil dünyâ dutgıl yâ gelgil yol iletgil 
İki da'vî bir ma'nî bu yolda sığmaz dirler 

4 Geç mahlûk tâ'atından göz ırma dost katından 
Aldanma fâni nakşa fâni nakşı n'iderler 

5 Kalma bu değme renge yüz bin yıllık fersenge 
İki cihân bir adım şaşurmadın adarlar 

6 Bu devrândan ötegör kervân gitdi yitegör 
Korku var sağda solda kayıkmadın giderler 

7 Yaban yolın gözetme yol evde taşra gitme 
Cân yolı cân içinde cân râzını cân tuyar 

8 Cân râzını cân bile cân râzın virmez dile 
Girçek 'âşık dostıla yalanı kaçan söyler 

9 Evvel kadîmden berü vahdet evine gelen 
Ref i gider içerü Yûnus taşra bî-haber 



F. 78b, T. 15a, NO. 183a, YE. 32a, K. 87b, Ç. 16b, M. 17. 



Dr. Mustafa Tatcı 



33 



40 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Merdân-ı Hak bu dünyâda maksûdlara kalmadılar 
Mülk-i bekâ bulmış iken meyl-i fenâ kılmadılar 

2 Ma'lûmdur ahî yol eri Mevlâ'yıçün n'itdükleri 
Mihnet içinde her biri miskin olup gülmediler 

3 Müştâklarun oldur işi müdâm akar gözi yaşı 
Mutlak Hak'ı seven kişi mâla câna kalmadılar 

4 Meşhûr olup geldi yola Mansûr olan derdi bile 
Mecnûn misâl oldı dile ma'şûkdan ayrılmadılar 

5 Mahkûmısan sen bu işe münkir gibi dime n'işe 
Müşkili yok başdan başa mü'min olan ölmediler 

6 Mahlûk bilüsinden geçen Mi'râc dapa oldur uçan 
Ma'nî şarâbını içen mestlikden ayılmadılar 

7 Menzil bu 'ışkdur Yûnus'a minnet şükür yüz bin Hak'a 
Menzil bulan buldı mülke medhile ırılmadılar 

B. İla, DAY. 58. 

41 

1 İy bana eyü diyen benem kamudan kemter 
Şöyle mücrimem yolda mücrimler benden server 

2 Benüm gibi mücrim kul gel iste bir dahi bul 
Dilümde 'ilm ü usûl gönlüm de dünyâ sever 

3 Zâhirüm eyü adda gönlüm fâsid tâ'atda 
Bulunmaya Bagdâd'da bencileyin bir 'ayyâr 



34 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Taşum biliş içüm yâd dilüm hoş gönlüm mürted 
Yavuz işe eyü ad böyle fitne kanda var 

5 Taşum göyner içüm ham dirligüm budur müdâm 
Yol varmadum bir kadem ' Arş'dan virürem haber 

6 Hırkam suçuma perde endîşem fâsid yirde 
Gönlüm ayruk bâzârda dilümde sözüm esrâr 

7 Kime kim öğüt virdüm ol Hakk'a irdi gördüm 
Bana benüm öğüdüm hiç eylemedi eser 

8 Dakındum şeyhlik adın kodum ma'şûk tâ' atın 
Virdüm nefsün murâdın kanı Hakk'ıla bâzâr 

9 Yayıldı Yûnus adı suç dur cümle tâ 'atı 
Çalab'um 'inâyeti suçın geçüre meğer 

F. 75a, T. 13a, YE. 31a, K. 63b, B. 10a, Rt. 5, M. 6, Ç. 16a. 

42 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İy sözlerim aslın bilen gel di bu söz kandan gelür 
Söz aslını anlamayan sanur bu söz benden gelür 

2 Söz var kılur gönüli şâd söz var kılur bilişi yad 
Eger horluk eger 'izzet her kişiye sözden gelür 

3 Söz karadan akdan degül yazup okımakdan degül 
Bu yüriyen halkdan degül Hâlik âvâzından gelür 

4 Ne elif okıdum ne cim ne varlıkdandur kelecim 
Bilmeye yüz bin müneccim tâli'üm ne ılduzdan gelür 

5 Şüle bize aydan degül 'ışk eri bu soydan degül 
Rızkumuz bu evden degül deryâ-yı 'ummândan gelür 



Dr. Mustafa Tatcı 



35 



6 Evvel gönül levhinde Hak yazmışıdı çün bir varak 
Bu şimdi okınan sebak ezel-i âzâldan gelür 

7 Evvel hitâb kılur câna cânı andan gelür tene 
Biz âletüz bahâne ayruk ne elümüzden gelür 

8 'Aklumuz ol levhe bakar gizli marazlarımı açar 
Söz gelür gönlüme akar söz dile ansuzın gelür 

9 Biz bir bahâne arada ayruk di elden ne gele 
Hak çün emir eyler câna bu keleci andan gelür 

10 Yûnus bu derd ile âh it kahr evinde neyler râhat 
Bu derde dermân keferet bir âh ile sûzdan gelür 

F. 72B, T. 1 İB, NO. 188a, YE. 37a, A. 3. 

43 

1 İşidün iy ulu kiçi size benüm haberüm var 

Zihî devlet benüm bugün kim senün gibi yârüm var 

2 Yürürisem önümdesin söylerisem dilümdesin 
Oturursam yanumdasın ayrukda ne bâzârum var 

3 Ne yüriyem ne hod ârâm ne ırak sefere varam 
Çünki dostı bunda buldum ayruk neye seferüm var 

4 Irak yola bâzirgânlar assı itmeğe giderler 

Çün gevher elümde durur di ayruk ne bâzârum var 

5 Miskin Yûnus'un bu cânı şol dosta ulaşalıdan 
Dem-be-dem arturur 'ışkı ulu yirden tîmârum var 



F. 72a, T. İla, RY. 6b, YE. 37a, NO. 189b, K. 151b, Rt. 6, 
M. 46, Ç. 5a. 



36 Yûnus Emre Dîvânı 

44 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İsteyelüm iş ıssını bulı görelüm kandadur 

Cân kulagıla dinlersen iş bu sözüm turvandadur 

2 Alıgörün turvandadan 'ışk eridür anı tadan 
Bunda boyun buran âdem Hak katında dermândedür 

3 Kişi gerek bile anı hem uyanık ola cânı 
Bilürsin dünyâ seveni baykuş gibi vîrândadur 

4 Baykuş çagırur vîrânda kimse murâd almaz anda 
Eyü 'amel ide görün ol Hak terâzû andadur 

5 Varıcagız terâzûya Hak kendü bakar yazuya 
Göricek taglar eriye ol zebânîler andadur 

6 Biti sumla elüne itdügün gele yoluna 
Tanuklar bile bulına dostun düşmenün andadur 

7 Terk idesin taht u tâcı bilesin itdügün göçi 
Muhammed Hak yalvarıcı şefâ'atçimüz andadur 

8 İy Yûnus sen 'âşıkısan îmân biligin berk kuşan 
Varlıgun degşür yokluğa cümle eksüklük sendedür 

F. 76a, T. 13b, YE. 27a, NO. 189b, K. 72b, Rt. 34, Ç. 6b. 

45 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Muştulanuz 'âşıklara bu 'ışk ulu devlet olur 
'Işk kime kim irdiyise cânında bil 'işret olur 



Dr. Mustafa Tatcı 37 

2 Her sevdügi terkin ura kayıkmaya değme yana 
Her dem anun seyrân-gehi hem zât u hem sıfât olur 

3 Seyri içinde çâbük-bâz fikri dâim nâz u niyâz 
Çün sa'âdet oldı hem-râz hezârân münâcât olur 

4 Müşâhade kapar anı hem bî-karâr olur cânı 
Her dem da'vîsüzdür ma'nî bi-dirîg u râhat olur 

5 Ol bî-nişândur cihândan ne diyelüm dilmüz andan 
Ol 'âlim ü deyyân zât her zât içinde zât olur 

6 Buhl u tama' sığmaz ana 'izzet de kaldı bir yana 
Yol bulımaz hırs u hevâ kimde ki bu devlet olur 

7 Ol işlere eli iren Hak 'ışkına gönül viren 
Dostını yüze yüz gören cümle varlıkdan mât olur 

8 Kime indiyse ol nüzûl ana gelür cümle usûl 
Ta'ziyete varurısa ol ölüye rahmet olur 

9 Yûnus erdür nihâyetsüz 'ışk andan dahi gâyetsüz 
Ne gâyet var ne nihâyet kamusı bir Hazret olur 

F. 88a, T. 20a YE. 39a, RY. 56a, K. 154a, M. 48, A. 6. 

46 

1 Bu vücûdum şehrine bir dem giresüm gelür 
İçindeki sultânun yüzin göresüm gelür 

2 İşidürem sözini göremezem yüzini 
Yüzini görmeklige cânum viresüm gelür 

3 Ma'şûka halvetinün yidi kapusı vardur 
Ol kapudan içerü seyrân kılasum gelür 



3 8 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Her kapuda bir kişi yüz bin çerisi vardur 
'Işk kılıcın kuşanup cümle kırasum gelür 

5 Erenlerim sohbeti arturur ma'rifeti 
Bî-derdleri sohbetden her dem süresüm gelür 

6 Leylî-i Mecnûn benem şeydâ-yı Rahmân benem 
Leylî yüzin görmeğe Mecnûn olasum gelür 

7 Dost oldı bize mihmân bunca yıl bunca zamân 
Gerçek îsmâîl gibi kurbân olasum gelür 

8 Erenlerim nazarı toprağı gevher eyler 
Erenler kademinde toprak olasum gelür 

9 Yârimden elçi gelür cânumdan ulak diler 
Merkebden inübeni yayan varasum gelür 

10 Miskin Yûnus 'un nefsi dört tabî' at içinde 
'Işkıla cân sırrına pinhân varasum gelür 

F. 83b, T. 18a, YE. 40b, NO. 189a, Rt. 36, A. 7. 

47 

1 Yandı yüregüm dutuşdı bagrum cigerüm kebâb durur 
'Âşıklarun şerbetleri bu derdüme sebeb durur 

2 Bir niçeleri 'ışk düzer bir niçeleri 'ışk bozar 
Bir niçeler esrük gezer eyle kim var harâb durur 

3 'Işkıla çalındı kalem 'ışka yesir durur âlem 
'Âşıklar arasında Cebrâîl dahi hicâb durur 

4 Medreseler müderrisi okumadılar bu dersi 
Şöyle kaldılar 'âciz bilmediler ne bâb durur 



Dr. Mustafa Tatcı 



39 



5 ' Azâzîl da'vî kıldı da'vîsi yalan oldı 

Yalan da'vî kılanlarım pes cezâsı 'azâb durur 

6 Ölmez bu 'ışk bilişleri esrük meclis serhoşları 
Dâ'im bunlarun işleri ceng ü şeşte rebâb durur 

7 Yûnus imdi miskin olgıl hem miskinlere kul olgıl 
Zira miskin olanları arzûlayan Çalap durur 

F. 84b, T. 18b, DTCF. 18b. 

48 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Senündür pâdişâhlık kudretün var 
Yaratdun yiri gögi heybetün var 

2 Nişânsuzın nişânun kimse bilmez 
Egerçi bî-nihâyet âyetün var 

3 Niçe ey de bile dil niteligün 
Dile getirmeğe bin-bir adun var 

4 Ne oran u kıyâs ne nakş u nişân 
Ne miyân u kenâr nihâyetün var 

5 Ne reng ü şekl ü hem ne cism ne hod resm 
Ne kadd ü kâmetün ne sûretün var 

6 Bu cümle ins ü cinne rahmetlinden 
'İnâyet veçhile hoş himmetün var 

7 Ne dünyâ âhiret ne Kâf u ne Kâf 
Bular katre deryâ melekûtun var 

8 Ne hod var intihâ ne had mekân hem 
Ne bir eniyetün keyfıyetün var 



40 Yûnus Emre Dîvânı 

9 'Akıllar mât olur niteligünden 

Ki bir zerrede bin bin 'ibretün var 

1 Ser-â-ser toptolu yir ü gök üzre 
Yürür bu kudretün hoş milketün var 

1 1 Senündür 'Arş u Kürsî Levh ü Kalem 
Döner çarh yer tutur hoş hikmetün var 

12 Bu yüz yigirmi dört bin nebilerle 
Bile Mi'râc u Tür münâcâtun var 

1 3 Musahhardur kamu emrün içinde 
Cem'î kullanana mürüvvetün var 

14 Dört yüz kırk dört tabakât evliyâya 
Virilmiş anlara kerâmetün var 

15 Altı bin altı yüz altmış altı 
Okınur halk üzere âyetün var 

16 Degül Yûnus'a bes yâ Rahmeti çok 
Kamu günâhlulara rahmetün var 

F. 85a, T. 18b, NO. 181b, K. 56a, M. 3, DTCF. 18b. 

49 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Hak bir gönül virdi bana hâ dimedin hayrân olur 
Bir dem gelür şâdî olur bir dem gelür giryân olur 

2 Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmış gibi 
Bir dem beşâretden togar hoş bâgıla bostân olur 



Dr. Mustafa Tatcı 



41 



3 Bir dem gelür söyleyemez bir sözi şerh eyleyemez 
Bir dem dilinden dür döker dertlülere dermân olur 

4 Bir dem çıkar 'Arş üzere bir dem iner tahte's-serâ 
Bir dem sanasın katredür bir dem taşar 'umman olur 

5 Bir dem cehâletde kalur hiç nesneyi bilmez olur 
Bir dem talar hikmetlere Câlinûs u Lokmân olur 

6 Bir dem dîv olur ya peri vîrâneler olur yiri 
Bir dem uçar Belkîs'ıla sultân-ı ins ü cân olur 

7 Bir dem görür olmış gedâ yalın tene geymiş 'abâ 
Bir dem ganî himmet ile Fagfûr u hem Hakân olur 

8 Bir dem gelür 'âsî olur Hak zihnini yavı kılur 

Bir dem gelür kim yoldaşı hem zühd ü hem îmân olur 

9 Bir dem günâhın fıkr ider tos-togru Tamu'ya gider 
Bir dem görür Hak rahmetin Uçmaklar'a Rıdvân olur 

10 Bir dem varur mescidlere yüzin sürer anda yire 
Bir dem varur deyre girer İncîl okur ruhbân olur 

1 1 Bir dem gelür Mûsâ olur yüz bin münâcâtlar kılur 
Bir dem girer kibr evine Firavn'ıla Hâmân olur 

12 Bir dem gelür 'îsâ gibi ölmişleri diri kılur 

Bir dem gelür güm-râhleyin yolında ser-gerdân olur 

13 Bir dem döner Cebrâîl'e rahmet saçar her mahfile 

Bir dem gelür güm-râh olur miskin Yûnus Hayrân olur 

RY. 31a, Rt. 7, Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442, s. 97). 
50 

Mefâ'îlün Mefa'ilün Fe'ûlün 



42 Yûnus Emre Dîvânı 

1 Benüm gönlüm gözüm 'ışkdan toludur 
Dilüm söyler yari yüzüm suludur 

2 Öd ağacı bigi yanar vücûdum 
Dütünüm göklere seher yilidür 

3 Çokal-cevşen bu 'ışk odına döymez 
Okı câna batar katı yalıdur 

4 Senün 'ışkun deniz ben bir balıcak 
Balık sudan çıka hemen ölidür 

5 Okuram şâhumı kendü dilümce 
Şâhum eydür bana her dem geli dur 

6 Seni sevenlerim ola mı 'aklı 

Bir dem usluyısa her dem delidür 

7 Yûnus sen Tapduk'a kılgıl du'âlar 
'Âşıklar meydânı ' Arş'dan uludur 

F. 86a, T. 19a, RY. 9b. 

51 

1 İy dost seni severem cân içre yirün vardur 
Dün-gün uyumaz oldum 'acâyib hâlüm vardur 

2 Sen güli görür iken dikene sunma elün 
Düşmândan ne korkarsın çün togrı yârün vardur 

3 Düşmânlar eydür bana söz dimek kandan sana 
Bana söz dimek kandan benüm üstâdum vardur 

4 Ele getürdügüni miskinlere harceyle 
Niçe çok yaşarısan sonucı ölüm vardur 



Dr. Mustafa Tatcı 43 

5 Bunda kendözin gören ol durur yolda kalan 
Benüm bir karıncaya va'llâh isnâdum vardur 

6 Tanla turıgelicek bülbülleyin söylerem 
Gönülde ma'nî biter dertlü cigerüm vardur 

7 Yûnus Emre kendözün toprağa urgıl yüzün 
Ma'şûkaya yaraşur bir miskînligüm vardur 

F. 86b, T. 19b, RY. 43b, YE. 40b, 34b, K. 122a. A. 4. 

52 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Sensin benüm cânum cânı sensüz karârum yok durur 
Uçmak' da sen olmazısan va'llâh nazarum yok durur 

2 Baksam seni görür gözüm söylerisem sensin sözüm 
Seni gözetmekden dahi yigrek şikârum yok durur 

3 Söylerisem dilümdesin ger tek tursam gönlümdesin 
Gönlüm gözüm seni sever ayruk nigârum yok durur 

4 Çün ben beni unutmışam şöyle ki sana gitmişem 
Ne kâlde ne hâldeyisem bir dem karârum yok durur 

5 Eger beni Cercîs'leyin yitmiş kez öldürürisen 
Dönem girü sana varam zîrâ ki 'ârum yok durur 

6 Seni gördüm güneş gibi Cennet bana zindân gibi 
Cennet'üne zâhidün ko Uçmak' da arzûm yok durur 

7 Yûnus dahi 'âşık sana göster dîdârunı ana 
Yârüm dahi sensin benüm ayruk dîdârum yok durur 

F. 87b, T. 20a, YE. 40a, A. 6. 



44 Yûnus Emre Dîvânı 

53 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Eydivirem ne kıldugın benümile ol dil-pezîr 
Her dem yini şîveyile beni yini kılur esîr 

2 Her kancanı bakarısam oldur gözüme görinen 
Ol serverün lutfı bizi bu veçhile kıldı basîr 

3 'Ömrüm niçe olunsa âzâdlıgum muhâl durur 
Sayyâd elinden kim alur duzaga düşicek nahcîr 

4 'Âkilisen gelüp bana niteliğin sorma anun 
Niçe nişân eydibilem misli yog anun bî-nazîr 

5 Va'de olundı kamuya kim göreler yarın anı 
Benüm yârüm bunda durur bunda göründi ol Kadir 

6 Yûnus teveccüh ideli Ka'be-i 'ışka cânilen 
Oldı mugaylân dikeni ayağı altında harîr 

F. 89b, T. 21a, K. 64b, Ç. 16b, DTCF. 21a. 

54 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İy dün ü gün Hak isteyen bilmez misin Hak kandadur 
Her kandasam anda hâzır kanda bakarsam andadur 

2 İstemegil Hak'ı ırak gönüldedür Hakka turak 
Sen senligün elden bırak tenden içerü cândadur 

3 Gir gönüle bulasın Tür sen-ben dimek defterin dür 
Key güher er gönlindedür sanma ki ol 'ummândadur 



Dr. Mustafa Tatcı 45 

4 01 'ummânda yüz bin güher bir katreye benzer tamâm 
01 câna yok zamân-zevâl zevâlli cân hayvândadur 

5 Her kanda ki gözin baka Çalap hâzırdur mutlaka 
Şol cân ki tapmadı Hak'a assısı yok ziyândadur 

6 Eyle sûretüni vîrân cân sırrıdur ana iren 
Bâtın gözidür dost gören zâhir gözi yabandadur 

7 Çün sûretün vîrân ola gönlün bâgı cinân ola 
Cânun genci vîrân ola çünki bu gene vîrândadur 

8 Her kim gaflet içre geçer cânı zevâl suyın içer 
Derviş sırrı 'Arş'dan uçar gerçeği yir yüzindedür 

9 Miskin Yûnus gözün aç bak iki cihân toptolu Hak 
Sıdk odına gümânı yak ol eşkere pinhândadur 

F. 92b, T. 23a, NO. 190a, YE. 38a, Rt. 7, A. 5. 

55 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 

1 Firâkun bagrumı taglar ne bilsün kadrimi sağlar 
Seni görmeyeli dostum bu gözüm kanlı yaş ağlar 

2 Akar yaşum sele benzer 'ömür geçer yile benzer 
Güler yüzün güle benzer ne bilsün geçe bu çağlar 

3 Gülün bülbül olur yâri anuniçün kılur zârı 
Gülistândur anun yiri makâm olmaz ana bâglar 

4 Balı yağı n'ider bülbül din ana karşu gülsün gül 
'Âşık yükini şöyle bil ki çekmedi yüce taglar 

5 'Âşık 'ışkun yükin çeker yücelerden yüce çıkar 
Görür dost yüzine bakar gönül ma'şûkına bağlar 



46 



Yûnus Emre Dîvânı 



6 Derviş Yûnus hönı geldi teveccüh ma'şûka kaldı 
Gönülde sevdügin buldı anunla gönlüni bağlar 

NO. 194b. 

56 

1 Eger gerçek 'âşıkısan boynundagı menşûr nedür 
Hak yolına sâdıkısan yanlış sanu tezvir nedür 

2 Sımak gerek gönlün bûtın fâsiddür cümle tâ'atün 
Geçmeyince 'ibâdetim Hak'dan sana ma'zûr nedür 

3 Çün kim adın oldı fülân hep dirligün oldı yalan 
Disün bize ma'nî bilen hakîkatde mestûr nedür 

4 Terk eylegil ten tertibin gider senden benlik adın 
İçün 'imâret olmadın taşundagı ma'mûr nedür 

5 Eydürsin kim gözüm görür da'vîyi ma'nîye irür 
Gündüz güneş şû'le virür gice yanan ol nûr nedür 

6 Günde birün gide turur konşun sefer ide turur 
Ecel bir bir yuda turur bu dünyâya mağrur nedür 

7 Küfr ile tutdun dinüni vir yagmâya gümânunı 
Getür görelüm burhânun belki haber takrir nedür 

8 Hiç yogıken oldun diri aç gözüni yolca yüri 
Anlayasın sen bu sırrı bellü haber manzûr nedür 

9 Dahi yakın haber diyem anlayasın bellü beyân 
Nefs dileğin terk eyleyen ol ezelî mağfur nedür 

1 Mü'minisen gelgil berü Cebbâr ola burç u bârû 
Fahr idelüm mürşidile ma'lûm ola münkir nedür 



Dr. Mustafa Tatcı 



47 



1 1 Bunda "Belî" diyen kişi anda tamâm olur işi 
Bizden nişân isteyene ol Hallâc-ı Mansûr nedür 

12 Yûnus imdi söyle Hakk'ı Allah oldı sana sâkî 
Gider gönüldeki şeki elündeki menkûr nedür 

F. 90a, T. 21b, NO. 182b, YE. 26a, K. 59b, A. 4, Ç. 1 lb. 

57 

1 'Arifler ortasında sofîlik satmayalar 
İhlâsıla bu 'ışka riyâyı katmayalar 

2 Ya bildügüni eyit ya bir bilürden işit 
Teslîmlik ucını tut sözi uzatmayalar 

3 Kur'ân kelâmum didi gönüle evüm didi 
Gönül ev ıssın bilmez âdemden tutmayalar 

4 Gönül sındı buludı hem Hakka yakınıdı 
Yine dikerem diyü bütüni yırtmayalar 

5 Mumlu baldur şerî'at tortusuz yagdur tarikat 
Dost içün balı yağa pes niçün katmayalar 

6 'Ârif cân virür tuymaz yalancı mâla kıymaz 
Yalanda gerçeği berâber tutmayalar 

7 Kıymetin tuyarısan neye değer iş bu dem 
Erenlerim ma'nîsin almaza satmayalar 

8 Miskin Âdem yanıldı Uçmak' da buğday yidi 
İşi Hak' dan bilenler şeytândan tutmayalar 

9 Şîrîn hulklar eylegil tatlu sözler söylegil 
Sohbetlerde Yûnus'ı hergiz unutmayalar 



F.91a,T.22a,YE.33b,RY.23a,NO. 183a, K. 103a,B. 10a,Rt.3,A6. 



48 Yûnus Emre Dîvânı 

58 

1 Bu semâ 'a girmeyen sonına peşmân olur 
İrişür bizümile ser-te-ser düşmân olur 

2 Dostdur bizi okıyan üstümüze şakıyan 
Şimd'üç buçuk okıyan derin dânışmân olur 

3 Dânışmânun câhili onamaz dervişleri 
Dervîşile dânışmân yavlak arışgan olur 

4 Bir niçenün gönline şeytânlar tolup durur 
Erenler semâ'ına bunlar gülüşgen olur 

5 Dânışmân oldı geldi okıdugında buldı 
Ehl-i derd dervişlere cânı karışgan olur 

6 îy bî-çâre dânışmân eyit derviş dervîşân 
Dervişlere irişen işine peşmân olur 

7 Yûnus eydür Mevlânâ epsem otur yiründe 
Bu sohbete döymeyen sonra savaşgan olur 

F. 88b, NO. 184a, YE. 25a, RY. 51b, K. 107b, B. 11b, A. 8. 

59 

1 'Işk erinün gönli tolu pâdişâhun haznesidür 
'Işksuz âdem ne anlasun şerî'atun ma'nîsidür 

2 'Işkdur 'âşıklar dermânı 'ışkdan hâsıldur murâdı 
'Âşık kişinün sohbeti 'ışksuz kişiye belâdur 

3 Kimi 'avret oğlan sever kimi mülk-hânumân sever 
Kim ser-mâye dükkân sever bu dünye hâlden hâledür 

4 'Âşık bu dünyâyı n'ider 'âkıbet bir gün terk ider 
'Işk eteğin dutmış gider her kim gelürse saladur 



Dr. Mustafa Tatcı 



49 



5 Bezm-i ezel' de pâdişâh elüme sundı bir kadeh 
îçeliden kıluram âh bilmezem ki ne belâdur 

6 Çün ezelden Yûnus senün 'ışkıla esridi cânun 
Dergâhına her dem anun vâlih ü hayrân kala dur 

F. 92a, T. 22b, NO. 194a, RY. 22a, K. 101a, YE. 33a, M. 

24, Ç. 8b. 

60 

1 İşidün iy ulular âhir zamân olısar 

Sag müsülmân seyrekdür ol da gümân olısar 

2 Dânişmend okur dutmaz derviş yolın gözetmez 
Bu halk öğüt işitmez ne sarp zamân olısar 

3 Gitdi begler mürveti binmişler birer atı 
Yidügi yohsul eti içdügi kan olısar 

4 Ya'ni er gelmiş erden elini çekmiş şerden 
Deccâl kopısar yirden âhir zamân olısar 

5 Aceb mahlûk irişdi göz yumuban dürişdi 
Helâl harâm karışdı assı-ziyân olısar 

6 Birbirne yavuz sanur itdügin kala sanur 
Yarın mahşer güninde işi beyân olısar 

7 İy Yûnus imdi senün 'ışkıla geçsün günün 
Sevdügün kişi senün cânuna cân olısar 

F. 91b, T. 22a, K. 35a, YE. 31a, RY. 49b, HB. 15a, B. 52b, 

M. 38. 



50 



Yûnus Emre Dîvânı 



61 

1 îy dost bunca kıyl u kâl ne maksûd hod bir haber durur 
Yâ bunca cüst ü cû nedür görene bir nazar durur 

2 Taglar aşup berye söküp ırak yire emek döküp 
İstedügün bundayiken bu ne 'aceb sefer durur 

3 Hiç ırak isteme anı cânından içerü cânı 
Senünle biledür anı görmemek bî-basar durur 

4 Hiç varmagıl ırak sefer 'ömrün geçer ecel irer 
Dost bundadur halvet sever ne galaba haşar durur 

5 Cânundan ol dahi yakın key edeb bekle key sakın 
Bilürisen dostlık hakin dâyim sana ol yâr durur 

6 Dilün eydür Çalap hâzır pes kulagun niçün sağır 
Senün sözüne sen münkir va'llâh bu iş hatar durur 

7 Sen uyursın ol uyanık eksügüni bilgil bayık 
Dahi niçe bulam tanık yoldaş u hem râz-dâr durur 

8 Mescîd ü medrese sende sen yürürsin perâkende 
Irak kaldun bu erkânda katı bu iş düşvâr durur 

9 Bu tevhîd tonını geyen varlığını yoga sayan 

İş bu yola kâyım turan mutlak bilün ol er durur 

10 Ol işler tamâm olıcak ol düzenlik dirilicek 
Gözün hicâbın silicek yir-gök tolu dîdâr durur 

1 1 Yûnus derdile girüben 'ışkun yolında dem-be-dem 
Varlığın yoga sayuban ma'şûka intizâr durur 

F. 93b, T. 23b, K. 119b, RY. 42a, YE. 30a, Rt. 5, M. 31, Ç. 

11b. 



Dr. Mustafa Tatcı 



51 



62 

Fe'ûlün Fe'ûlün Fe'ûlün Fe'ûlün 

1 Ne bilsün bu 'ışkı usanlar-uyalar 
Ne döysün bu yola azıksuz yayalar 

2 Gelün biz varalum Yûsuf ı görelüm 
Cemâli honından bin açlar toyalar 

3 O vahdet ilinde diken yok gülinde 
Şeker çok dilinde yüzinde hayâlar 

4 'Âşıklar tagında ma'şûklar bâgında 
Budak sürimişler duduksuz yayalar 

5 Harâbâtîlerden göründi çün kim 'ışk 
N'iderler bu 'ân bu rengi yuyalar 

6 N'olaydı ben anı göreydüm bu gözle 
Ne döysün bu gözler döyemez kabâlar 

7 Bizi biz koyalum anlar biz olalum 
Birliği tuy anlar ikilik koyalar 

8 Yûnus sen bir olgıl gönülde sır olgıl 
Ki derviş olanlar bu sırdan tuyalar 

RY. 17a, B. 16a. 

63 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bu dünyâya gönül viren sonucı pişmân olısar 
Dünyâ benüm didükleri hep ana düşmân olısar 



52 Yûnus Emre Dîvânı 

2 îy dostını düşmân dutan gaybet yalan söz söyleme 
Bunda gammâzlık eyleyen anda yiri tar olısar 

3 Çünki olısar yiri tar kazançlu kazancı kadar 
Mü'minlere geldi haber 'âşıklar dîdâr göriser 

4 Maksûdumuz dîdârıdı şeyhümüz girçek er idi 
Evvel dahi ol varidi âhir dahi var olısar 

5 Oldur âhir oldur ebed hem dillerde Küfven ahad 
Evliyâ geçdi dünyâdan bir sâ'at kime kalısar 

6 Alun evliyânun elin togrı varun Hakk'un yolın 
Ma'nî budur bellü bilün bildüm diyen bilmeyiser 

7 Yûnus imdi bildüm dime miskinliğe elden koma 
Kimde miskinlik varışa Hak dîdârın ol göriser 

YE. 28b, K. 179a, RY. 67a, M. 61. 

64 

1 Evliyâ'ya münkirler Hak yolına 'âsîdür 
Ol yola 'âsî olan gönüllerim pâsıdur 

2 Tartduk bu 'ışk cefâsın tâ irince ma'şûka 
Zirâ ki ol dost benüm derdümün devâsıdur 

3 Henüz bu yir olmadın gökler yaradılmadın 
Evliyâlar vatanı pâdişâh kal'asıdur 

4 Mevlânâ Hudâvendgâr bize nazar kılalı 
Anun görklü nazarı gönlümüz aynâsıdur 

5 Miskin ol yâre miskin gide senden kibr ü kin 
Rûzigâr gelür geçer pes kime kalasıdur 



Dr. Mustafa Tatcı 53 

6 Geyiklü'nün ol Hasan söz eyitmiş kendüden 
Kudret dilidür söyler kendünün söz nesidür 

7 Okıyuban yazmadın yanıluban azmadın 
Yûnus bu 'ışk sözini kim bildi bilesidür 

RY. 58b, K. 189b, YE. 23b, M. 67. 

65 

1 Bilür misüz iy yârenler girçek erenler kandadur 
Kanda baksam anda hâzır kanda istesem andadur 

2 Kim ki dostı sevdi ise hânûmânı terk iylesün 
Değmeler dostı sevemez dostun sevgüsi cândadur 

3 'Işksuzlara benüm sözüm benzer kaya yankusına 
Bir zerre 'ışkı olmayan bellü bilün yabandadur 

4 Yalancılık eylemegil 'ışka yalandur dimegil 
Bunda yalan söyleyenün anda yiri zindândadur 

5 İy kendözini bilmeyen söz ma'nîsin anlamayan 
Hak varlığın isterisen uş 'ilm ile Kur'ân'dadur 

6 Allah benüm didügine virmişdür 'ışk varlığını 
Kime bir zerre 'ışk vire Çalap varlığı andadur 

7 Niçeler eydür Yûnus'a kim kocaldun 'ışkı kogıl 
'Işk bize yinile değdi henüz dahi turvandadur 

Rt. 17b, RY. 58b, YE. 24a, A. 5b, NO. 182b. 

66 

1 îşidün iy yârenler 'ışk bir güneşe benzer 
'Işkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer 



54 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Taş gönülde ne biter dilinde agu düter 
Niçe yumşak söylese sözi savaşa benzer 

3 'Işkı var gönül yanar yumşanur muma döner 
Taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer 

4 01 sultân kapusında ol Hazret tapusında 
'Âşıklarun ılduzı her dem çavuşa benzer 

5 'Aynı hırs ol olmışdur nefsine ol kalmışdur 
Kendüye düşmân olmış yavuz yoldaşa benzer 

6 'Işkdur kudret körügi kaynadur 'âşıkları 
Niçe kapdan geçürür andan gümüşe benzer 

7 'Âşık gönli dölenmez ma'şûkın bulmayınca 
Karârı yok dünyâda pervâzı kuşa benzer 

8 Münkir sözini bilmez sözi ileri varmaz 
Neye teşbih idersin anlanmaz düşe benzer 

9 Geç Yûnus endîşeden ne gerek bu pîşeden 
Ere 'ışk gerek önden andan dervişe benzer 

RY. 25b, YE. 29a, K. 156b, M. 49, Ç. 12a. 

67 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Nâ-gehân cânân ilinden irdi bu câna haber 
Bu harâbât ikliminde eğlenme yüri kıl sefer 

2 Bu harâbât iklimi anun melâmetdür tonı 
Dökilür kanlar saçılur sad-hezarân başı yiter 

3 Bu yirün külhânları gülşenleridür 'âşıkun 
Anda bülbüller yakarlar 'ışk odına bâl u per 



Dr. Mustafa Tatcı 



55 



4 Yidi deniz gördüm anda birisi oddanıdı 
Bu harâbât ehlinün dirler yolı andan geçer 

5 Gördüm anda takılur cân boynına zülfeyn-i dost 
Bir kıl ile sad-hezarân Mansûr'ı ber-dâr ider 

6 Sordum anda var mıdur 'uşşâka bu bendden halâs 
Didiler kim yok durur urgan ucın dilber tutar 

7 Şâh u sultân sohbetinde sürilür nûrdan kadeh 
Sâkiler çagrışup eydür dost elinden kim içer 

8 Varlığın yagmâya virdi irdi ma'nâ-yı Resûl 
Ol kapudan gir içerü yüri var kıl a hazer 

9 Yûnus'a sorarısan bu sözleri kandan alur 
Meğer ol dîvân-ı 'ışkun defterinden yâd ider 

Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442) s. 71 . 

68 

1 Dürlü dürlü cefânun adını 'ışk virmişler 
Bu cefâya katlanan dosta halvet irmişler 

2 Her kim 'ışka irişe 'ışk anunla barışa 
Kim 'ışka müşteriyse cânına od urmışlar 

3 Her kim 'ışka sataşdı ol dem kaynadı taşdı 
Kim delü dir kim uslu dört yanında turmışlar 

4 'Işk durur âfet belâ döndürür hâlden hâle 
Dost elinden piyâle hoş melâmet olmışlar 

5 'Işkdur Yûnus'un cânı başında ser-encâmı 
'Işka münkir âdemi bu meydândan sürmişler 



56 Yûnus Emre Dîvânı 

YE. 40a, RY. 65b, K. 177a. Rt. 8, M. 60. 

69 

1 Bu dünyânun meseli bir ulu şâra benzer 
Velî bizüm ömrümüz bir tiz bâzâra benzer 

2 Her kim bu şâra geldi bir lahza karâr kıldı 
Girü dönüp gitmeği gelmez sefere benzer 

3 Bu şârun evvel dadı şehd ü şekerden şîrîn 
Ahir acısını gör şu zehr-i mâra benzer 

4 Evvel gönül almağı hûblara nisbet ider 
Âhir yüz döndürmeği 'acûz mekkâra benzer 

5 Bu şârun hayâlleri dürlü dürlü hâlleri 
Aldamış gâfilleri câzû 'ayyâra benzer 

6 Bu şârda hayâllerim haddi vü şumârı yok 
Bu hayâle aldanan otlar tavara benzer 

7 Bu şârdan üç yol çıkar biri cennet biri nâr 
Birisinün arzûsı maksûd dîdâra benzer 

8 Bu şârun sultânı var cümleye ihsânı var 
Sultânda bilişen yog iken vara benzer 

9 Kendü mikdârın bilen bildi kendü hâlini 
Velî dahi 'ışkıla evvel bahâra benzer 

10 Bî-çâre Yûnus'ı gör derdile hayrân olmış 
Anun her bir nefesi şehd ü şekere benzer 



YE. 38b, DAY. 48, Dîvân-ı Kaygusuz Abdâl, Berlin 
Nu: 4044) vr. 332a. 



Dr. Mustafa Tatcı 57 

70 

1 Dost senün 'ışkun okı key katı taşdan geçer 
'Işkıma düşen 'âşık cânıla başdan geçer 

2 'Işkıma düşenlerim yüreği yanar olur 
Kendüyi sana viren dükeli işden geçer 

3 Dün ü güni zâr olur 'ışkunıla yâr olur 
Endîşesi sen olan cümle teşvîşden geçer 

4 'Ariflere bu dünyâ hayâl ü düş gibidür 
Kendüyi sana viren hayâl ü düşden geçer 

5 Dünyânun mahabbeti agulu aşa benzer 
Âhirin sanan kişi agulu aşdan geçer 

6 Başında aklı olan âhrete 'amel itmez 
Hûrîlere aldanmaz gözile kaşdan geçer 

7 Girçek âşık ol ola cân virmege ol ive 
Dostıla bâzâr içün niçe bin başdan geçer 

8 Yûnus'un gönli gözi toludur Hak sevgüsi 
Sohbet ihtiyâr iden yâd u bilişden geçer 

NO. 190b, K. 186a, RY. 56b. 

71 

Mef ûlü Mefâ'îlün 

1 Allah diyelüm dâim 
Allah görelüm n' eyler 
Yolda turalum kâ'im 
Allah görelüm n' eyler 

2 Allah diyü kıl zârı 
Oldur kamunun varı 



58 Yûnus Emre Dîvânı 

Andan umalum yarı 
Allah görelüm n' eyler 

3 Çıkarmayanım dilden 
Ayrılmayanım yârdan 
Irılmayalum yoldan 
Allah görelüm n' eyler 

4 Açlık sonı toklıkdur 
Toklık sonı yoklıkdur 
Bu yollar korkulıkdur 
Allah görelüm n' eyler 

5 Sen sanmadugun yirde 
Nâgâh açıla perde 
Dermân irişe derde 
Allah görelüm n' eyler 

6 Gündüz olalum sâ'im 
Gice olalum kâ'im 
Allah diyelüm dâim 
Allah görelüm n' eyler 

7 Adı sanı dillerde 
Sevgüsi gönüllerde 
Şol korkulu yollarda 
Allah görelüm n' eyler 

8 Adı sanı uşatdum 
Küfrünü suya atdum 
Miskinliğe el katdum 
Allah görelüm n' eyler 

9 Her dem talalum bahre 
Aldanmayalum dehre 
Sabreyleyelüm kahra 
Allah görelüm n' eyler 



Dr. Mustafa Tatcı 



59 



10 'Âr-nâmusı bırakdum 
Külümi suya atdum 
Dervişliğe el katdum 
Allah görelüm n' eyler 

1 1 Mecnûn gibi âvâre 
'Âşık oluban yâre 

Di Yûnus sen bî-çâre 
Allah görelüm n' eyler 

12 Yûnus sen anı sanma 
Bu 'ışk sana sendendür 
Cân kamuya andandur 
Allah görelüm n' eyler 

13 N'itdi bu Yûnus n'itdi 
Bir togrı yola gitdi 
Pirler eteğin tutdı 
Allah görelüm n' eyler 

B. 13a, Rt. 3. 

72 

1 îy pâdişâh iy pâdişâh her dem işin düze durur 
Dünyâ anun bostânıdur sevdügini üze durur 

2 Yavuzlık eyleme sakın ecel sana senden yakın 
Nicelerim aslın kökin yord eyleyüp boza durur 

3 Sen anda varursın anda çok yarag eylegil bunda 
Cânlar bâkî degül tende di bir kaç gün geze durur 

4 Sorucı gelür yir yırtup sorar Tanrı'n kimdür diyü 
îş bu cânum anı tuyup sünüklerüm sıza durur 

5 İy Tanrı'yı bir bilenler cân Hakka kurbân kılanlar 
Ölü degüldür bu cânlar 'ışk gölinde yüze durur 



60 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Ben gördüm erenler uçdı 'ışk kadehin tolu içdi 
Hak katında nâzı geçdi şöyle yüzi yire durur 

7 Erenlerim kulıyısan ölümün ana tur Yûnus 
Niç'erenler geldi geçdi nevbet şimdi bize durur 

YE. 33b. 

73 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Niteki bu gönlüm evi 'ışk elinden taşa gelür 
Niçe yüksek yürürisem 'ışk başumdan aşa gelür 

2 Niçe ki eydürem râzum söylemeyem kimseneye 
Gider bu sabr u karârum dost ögüme düşe gelür 

3 Ben bilürem ahvâlümi bencileyin er ne bile 
Benüm görene sevdügüm ne sevmekdür hoşa gelür 

4 Hey niçe sabreyleyiser dost yüzini gören kişi 

Ol hakikat gördüm diyen kendözinden şaşa gelür 

5 Ma'şûkanun tecellîsi dürlü dürlü renkler olur 
Bir şivede yüz bin gönül uş hemîşe cûşa gelür 

6 Anun gibi pâdişâha kimün gözi duş olursa 
Sultân-ı vakt oldıyısa 'aklından ol şaşa gelür 

7 Ol dostıla benüm işüm bulıdıla güneşleyin 

Bir dem hicâbı sürilür bir dem nikâb başa gelür 

8 Eger bana sorarısan cânı yokdur şol kişinün 
Ma'şûka sevmekden artuk gönline endîşe gelür 



Dr. Mustafa Tatcı 



61 



9 'Aceb yine miskîn Yûnus 'ışkdan artuk sevdi meğer 
Zîrâ ki bu 'ışkdan yigrek hiç yok durur başa gelür 

YE. 38a, A. 5. 

74 

1 Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur 
Her biri bî-çâre olup 'ömrin yavı kılmış yatur 

2 Vardum bunlarun katına bakdum ecel heybetine 
Niçe yiğit murâdına irememiş ölmiş yatur 

3 Yimiş kurd kuş bunı keler nicelerim bağrın deler 
Şol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur 

4 Toprağa düşmiş tenleri Hakk'a ulaşmış cânları 
Görmez misin sen bunları nevbet bize gelmiş yatur 

5 Esilmiş incü dişleri dökilmiş saru saçları 
Bitmiş kamu teşvişleri Hak varlığın almış yatur 

6 Gitmiş gözünün karası hiç işi yokdur turası 
Kefen bizinün pâresi sünüge sarılmış yatur 

7 Yûnus 'âkilisen bunda mülke sûret bezemegil 
Mülke sûret bezeyenler kara toprak olmış yatur 

RY. 16b, YE. 39a, B. 54a, A. 4. 

75 

1 'Işkun odı yüregümde neler eyler neler eyler 
Bugün bir 'âşıkı gördüm bu derdümden haber söyler 

2 Gelün hey dertlüler gelün bu derdümden siz de alun 
Dertlü bilür dertlü hâlin ya dertsüzler bunda n' eyler 



62 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Kimisi dost yüzin gördi kimi dahi görem dirdi 
'Âşık ma'şûkına irdi uş yine bayram eyler 

4 Bugün Mansûr olup n'idem şeyhümün yüzini görem 
Maksûdum buyıdı irem 'âşık yine derdin söyler 

5 Yûnus eydür 'âşık oldum ma'şûkun derdinden öldüm 
Teveccüh ma'şûka kıldum anunıla gönlin eğler 

NO. 187b, DAY. 54. 

76 

1 Miskin âdem oğlanı nefse zebûn olmışdur 
Hayvân cânâvâr gibi otlamağa kalmışdur 

2 Hergiz ölümin sanmaz ölesi günin anmaz 
Bu dünyâdan usanmaz gaflet ögin almışdur 

3 Oğlanlar öğüt almaz yiğitler tevbe kılmaz 
Kocalar tâ'at kılmaz sarp rûzigâr olmışdur 

4 Begler azdı yolından bilmez yoksul hâlinden 
Çıkdı rahmet gölinden nefs göline talmışdur 

5 Yûnus sözi 'âlimden zinhâr olman zâlimden 
Korka durun ölümden cümle togan ölmişdür 

NO. 187b. 

77 

1 Bu dem yüzüm süre turam her dem ayum yini togar 
Her dem bayram durur bana yayum kışum yini bahâr 

2 Bulut gölge kılmayısar benüm ayum ışığına 
Hem gedilmez tolulugı nûrı gökden yire doğar 



Dr. Mustafa Tatcı 



63 



3 Anun nûrı karanuyı sürer gönül hücresinden 
Pes karanulık nûrıla bir hücreye nite sigar 

4 Evvel ay niçe dogdıysa ayruk dolanmadı hergiz 
Eksilmedi 'ömri anun her kime kim kıldı nazar 

5 Ben ayumı yirde gördüm ne is terem gök yüzinde 
Benüm yüzüm yirde gerek bana rahmet yirden yağar 

6 Sözüm ay gün içün degül sevenlere bir söz yiter 
Sevdügüm söylemezisem sevmek derdi beni boğar 

7 Anun vasfın eydürisem halk ma'şûkın öger sanur 
Hâcet degül ögmek ana kendü nûrın kendi öger 

8 N'ola Yûnus sevdiyise çokdur Hakk'ı seviciler 
Sevenleri gördiyidi anun içün boynın eger 

YE. 30a, 37b, K. 1 14a, RY. 37a, A. 5, 7. 

78 

Mestef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Tanrı'yiçün cânum cânı cefâyısa tapdur yiter 
Senün fırâkundan beter 'azâb dahi var mı beter 

2 'Işkun odı yüregümde yandugına 'âlem tanuk 
Kanda bir od yanarısa nişânı var dütün tüter 

3 'Işkun çeri saldı benüm gönlüm evi iklimine 
Cânumı esir eyledün n'ider bana yağı Tatar 

4 Ecel salam iklimlere vasyet kılam 'âşıklara 
Ma'şûkadan diyem sakın oynar 'âşık gönlin atar 

5 ' Aceb bu benüm derdüme neyiçün dermân bulınmaz 
Kim bulısar dermân ana kişiyi kim beri dutar 



64 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Resmi durur sultânlarun kullar günâh ey ley ic ek 
Yâ edebler ol kulını yâ mezâda virür satar 

7 Yûnus şikâyet eyleme yârdan cefâ gördüm diyü 
Cümle 'âşıklar hâceti ma'şûkı katında biter 

YE. 28b, RY. 151a. 

79 

1 Yâr yüregüm yâr gör ki neler var 
Bu halk içinde bize güler var 

2 Ko gülen gülsün hak bizüm olsun 
Gâfıl ne bilür Hakkı sever var 

3 Bu yol uzakdur menzili çokdur 
Geçidi yokdur derin sular var 

4 Girdük bu yola 'ışkıla bile 
Gurbetlik ile bizi salar var 

5 Her kim merdâne gelsün meydâna 
Kalmasun câna kimde hüner var 

6 Gözleri giryân ciğeri püryân 
Olmışlar hayrân dîvâneler var 

7 Yûnus sen bunda meydân isteme 
Meydân içinde merdâneler var 

Rt. 5, DAY. 73. 

80 

1 'Işkıla gelen erenler içer aguyı nûş ider 

Topuğa çıkmayan çaylar deniz ile savaş ider 



Dr. Mustafa Tatcı 



65 



2 Biz bu yoldan üşenmedük erenlerden usanmaduk 
Kimseyi yavuz sanmaduk her ne ider kolmaş ider 

3 Kolmaşa virdük sözini söz ile dögdük yüzini 
Yaban cânâvârı gibi bilinler andan şeş eder 

4 Bu sohbete gelmeyenler Hak nefesi almayanlar 
Sürün anı bundan gitsün tururısa çok iş ider 

5 Câhildür ma'nîden almaz oturur karârı gelmez 
Öleceğini hiç sanmaz yüz bin yıllık teşviş ider 

6 Tag ne kadar yüksegise yol anun üstinden aşar 
Yûnus Emrem yolsuzlara yol gösterür vü hoş ider 

NO. 195a, RY. 72a, K. 182b, B. 52a, M. 63. 

81 

1 Ol 'âlem fahri Muhammed nebiler serveridür 
Vir salâvât 'ışkıla ol günâhlar eridür 

2 Hak anı ögdi yaratdı sevdi Habîb'üm didi 
Yir yüzinde cümle çiçek Mustafâ'nun teridür 

3 Cebrâîl da'vet kılınca Mi'râc'a Muhammedi 
Mi'râc'ında diledügi ümmetinün varıdur 

4 Sen ana ümmet olıgör o seni mahrûm komaz 
Her kim anun ümmetidür sekiz Cennet yiridür 

5 Her kim anun sünnet ile farzını kâ'im tutar 
Ne diyem ki 'âkıbet sorı-hisâbdan beridür 

6 Suçlu suçsuz günahkâr şefâ'at andan umar 

Ol Cehennem' de yananlar münkirim inkârıdur 



66 Yûnus Emre Dîvânı 

7 Yûnus Emrem iş bu sözi cân içinde söyledi 

Söyleyen bî-çâre Yûnus Tapduk Emrem sırrıdur 

B. 27b. 

82 

1 Yir yüzinde gezeridüm ugradum milketler yatur 
Kimi ulu kimi kiçi key kuşağı berkler yatur 

2 Kimi yiğit kimi koca kimi vezir kimi hoca 
Gündüzleri olmış gice ancılayın çoklar yatur 

3 Togru varurdı yolları kalem tutardı elleri 
Bülbüle benzer dilleri dânışmân yiğitler yatur 

4 Ulu-kiçi ağlamışlar server yiğitler konuşlar 
Baş ucında yay sımışlar kırıluban oklar yatur 

5 Atlarımın izi tozlu önleri tabıl-bazılu 

İle güne hükmi yazlu şu muhteşem begler yatur 

6 Gice gündüz oglancuklar söyleriken bülbül gibi 
Ayrılmışlar anaları sinlerini bekler yatur 

7 Elleridür kınalu hem karavaşları tapulu 
Kargu gibi uzun boylu gül yüzlü hatunlar yatur 

8 El baglamışdur kamusı Hak Çalap'dandur umusı 
Nökerlü kızdur kimisi alınmaduk çoklar yatur 

9 Yûnus bilmez kendü hâlin Hak Çalap söyledür dilin 
Bir niçesi yini gelin ak teleme yüzler yatur 



NO. 188a, YE. 34a, K. 138b, RY. 39a, M. 40, Ç. 15b. 



Dr. Mustafa Tatcı 



67 



83 

1 Ne bakarsın taş kapuda gir içerü neler gezer 
Tama' oturmış dâimâ saf bağlanmış fitne düzer 

2 Gel imdi gel kanâ'ata gâfıl olma tiz bin ata 
Olmaya kim ecel yite fâsid ola satu-bâzâr 

3 Sen kandasan teslim ile kamulardan aşaga dur 
Uşan olma bu sözümden gör müfsidi nice kızar 

4 Ana durur buhl u hased key mübâriz durur gâyet 
Kökini kaz yabana at fârig otur iy gam-güzâr 

5 Kogıl bu yoklık bâbını öğren dostluk edebini 
Eydürsin sor iste beni bana gelen kâlden bezer 

6 Kibr ü menidür subaşı delim kişidür yoldaşı 
Sen olmagıl anun eşi buna uyan yoldan azar 

7 Riyâ çökük yirde durur key sakın oda buyurur 
İhlâs gelüp cümlesin yur Yûnus yolı yavlak sezer 

F. 82a, T. 17a, YE. 29b, RY. 36b, K. 112b, M. 29. 

84 

1 Bu dervişlik turagı bir 'acâyib turakdur 
Derviş olan kişiye evvel dirlik gerekdür 

2 Çün anda dirlik ola Hakk'ıla birlik ola 
Varlığı elden koyup ere kullık gerekdür 

3 Kullık eyle erene şarkdan garbı görene 
Senden haber sorana key miskinlik gerekdür 

4 Miskin olugör bâri benlikden ırak yüri 
Gönünde benlik olan dervîşlikden ırakdur 



68 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Hak ere benüm didi varlığın erde kodı 
Erenlerim himmeti yirden göğe direkdür 

6 Bu dervişlik berâtın okımadı müftîler 
Kim ne biliser bunı bir 'acâyib varakdur 

7 İy Yûnus 'ârifısen anladum bildüm dime 
Tut miskinlik eteğin âhir sana gerekdür 

F. 81a, T. 16a, NO. 186a, YE. 33a, RY. 28b, 16a, K. 99b, 
169a, M. 55,23. 

85 

1 İşidün iy yâranlar dem evliyâ demidür 
Gelsün 'ömür sürenler dem evliyâ demidür 

2 Ezelî bünyâd urdı altı günde dünyâ toldı 
İsrafil'e buyurdı dem evliyâ demidür 

3 Kırk bin kırk dört tabakât meşâyıh evliyâlar 
Dört kapudur kırk makâm dem evliyâ demidür 

4 Yüz bin yigirmi dört bin güzide peygamberler 
Ümmetine buyurmış dem evliyâ demidür 

5 Yûnus Emre 'âşıksun 'ışka key döydünise 
Da'vet it 'âşıklara dem evliyâ demidür 

K. 183a, RY. 72b, M. 63. 

86 

1 'Işksuz âdem dünyede bellü bilün yok durur 
Her biri bir nesneye sevgüsi var "âşıkdur 

2 Çalab'un dünyâsında yüz bin dürlü sevgü var 
Kabûl it kendözüne gör kangısı lâyıkdur 



Dr. Mustafa Tatcı 



69 



3 Biri Rahmâni'r-rahîm biri Şeytâni'r-racîm 
Anun yazugı müzdi sevgüsne ta'allukdur 

4 Dünyâda Peygamber'ün başına geldi bu 'ışk 
Tercemânı Cebrâîl ma'şûkası Hâlik'dur 

5 'Ömer ü 'Osmân 'Alî Mustafâ yârenleri 
Bu dördinün ulusı Ebu Bekr-i Sıddîk'dur 

6 'Âlem fahri Muhammed Mi'râc'a agdugında 
Çalap'dan diledügi ümmetine azıkdur 

7 Yûnus senün 'aybunı gözlegil ayrugı ko 
Kimsenün 'ayıbına sen bakmagıl y azıkdur 

F. 79b, T. 15b, YE. 32a, K. 89a, RY. 72b, M. 18, Ç. 7a. 

87 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Gelün sorun bu cânlara sûretleri n'oldı gider 
Dün-gün senünven diriken ne bahâne buldı gider 

2 'Aceb degül giderise sûreti terk iderise 

Yanlış yalan gaybet degül dostdan haber geldi gider 

3 Kanı anun mülk ü mâlı terk eylemiş cümlesini 
Ol pâdişâh dergâhına hulk-ı 'amel aldı gider 

4 Eyle ki dost olmış iken niçe iş düzülmiş iken 
Bellü bilün cân sûretün sakalına güldi gider 

5 Eyler idi satu-bâzâr bir pûl içün girü bozar 

Olmış bu dünyâdan bizâr yensüz gönlek geydi gider 

6 Bin uyagur bin bir togar buyruk ile gelmiş meğer 
Kimdür bu dünyâya toyar peymânesi toldı gider 



70 



Yûnus Emre Dîvânı 



7 Gaflete virme özüni dünyâ-perestlik eyleyüp 
Görme misin bu dünyâya eyü yavuz geldi gider 

8 Kamu 'âlem ümid tutar âhiretde görem diye 
Yûnus eydür derviş olan bunda Hak'ı buldı gider 

F. 80a, T. 16a, NO. 195a, YE. 32b/35a, RY. 8b/31b, HB. 
11b, K. 90b/208bM. 19/76. 

88 

Müstef ilün Müstef ilün 

1 İşit sözümi iy gâfil 
Tanla seher vaktinde tur 
Eyle buyurmış ol kâmil 
Tanla seher vaktinde tur 

2 İşit ne dir horusunuz 
Tanla virilür rûzunuz 
Dost dergâhına dutgıl yüz 
Tanla seher vaktinde tur 

3 İşit sözümi ya sağır 
Tâ terezün gele ağır 
Yalvar Çalab'una çağır 
Tanla seher vaktinde tur 

4 Yatanlarun yatlu hâli 
Hiç nesneye irmez eli 
Seher eser rahmet yili 
Tanla seher vaktinde tur 

5 Kuşlarda turgıl bile 
Kıl namâzı imâm ile 
Yalvar günâhun gel dile 
Tanla seher vaktinde tur 



Dr. Mustafa Tatcı 



71 



6 Okına Kur'ân u Yâ-sîn 
Kulak urup dinleyesin 
Tagca günâhun yuyasın 
Tanla seher vaktinde tur 

7 Okına hadîs ü kelâm 
Diyeler 'Aleyhi's-selâm 
'Âşıkısan bellü bilem 
Tanla seher vaktinde tur 

8 Helâl ola sana Uçmak 
Uçmak' da Hûrîler kuçmak 
Kevser şarâbını içmek 
Tanla seher vaktinde tur 

9 Miskin Yûnus aç gözüni 
Uyar gafletten özüni 

Tâ bilesin kendözüni 
Tanla seher vaktinde tur 

F. 83a, T. 17b, K. 134b, YE. 30b, RY. 49a. 

89 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedür 
Çün 'aybı yok görklü yüzün üzerinde nikâb nedür 

2 Sen eyitdün iy pâdişâh Yehdi'l-lâhu limenyeşâ 
Şerîkün yok senin i şâh suçlu kimdür 'azâb nedür 

3 Levh üzere kimdür yazan azduran kimdür yâ azan 
Bu işleri kimdür düzen bu su'âle cevâb nedür 

4 Rahim durur senün adun Rahîm'lıgun bize didün 
Mürşidlerün muştıladı Lâ taknetu hitâb nedür 



72 



Yûnus Emre Dîvânı 



5 Bu işleri sen bilürsin sen virürsin sen alursın 
Ne kim dilersen kılursın yâ bu soru hisâb nedür 

6 Biz umanız mürvetünden cümle iş senün katundan 
Senün o çok rahmetlinden bu bir avuç türâb nedür 

7 Kün'i bir kezin söyledün her nesneyi var eyledün 
Yine âhir bir söz ile anı kılmak harâb nedür 

8 Kanı bu mülkün sultânı pes ten isen kanı cânı 
Bu göz görmek diler anı bu merci' ü me'âb nedür 

9 Yûnus bu göz anı görmez görenler hod haber virmez 
Bu menzile 'akıl irmez bu kodugun serâb nedür 

F. 81b, T. 16b, RY. 50a, NO. 181a, YE. 29b, K. 110a, HB. 
15a, A. 8, Ç. 10b. 

90 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Hakikat her vücûdun cânı 'ışkdur 
Ne cân kim cân içinde cânı 'ışkdur 

2 Bu cân cismümi kâyim tutar ancak 
O cân kim zâhir ü pinhân-ı 'ışkdur 

3 Bu 'ışk elinde 'âciz cümle eşyâ 

Ne sır kim kamu ser-gerdân-ı 'ışkdur 

4 Bu 'ışk kandalıgın bilmez kimesne 
Bilürler haddini pâyân-ı 'ışkdur 

5 Gehî Leylî olur Mecnûn gözinden 
Geh olur Leylî'nün hayrân-ı 'ışkdur 



Dr. Mustafa Tatcı 



73 



6 Gehî kan yaş akar Ya'kûb gözinden 
Gen olur Yûsuf-ı Ken'ân-ı 'ışkdur 

7 Dirildür ölüyi 'îsâ deminde 

Geh olur Mûsî-i 'Ümrân-ı 'ışkdur 

8 Ene'l-Hak çagırur Mansûr dilinden 
Cüneyd'de cübbe vü 'irfân-ı 'ışkdur 

9 Bu 'ışkun dürlü dürlü rengi çokdur 
Kimi giryân kimi handân-ı 'ışkdur 

10 Fidî bu 'ışka cânum dînüm olsun 
Bana hem dîn ü hem îmân-ı 'ışkdur 

11 Ne Yûnus anda yüz bin cân-ı Yûnus 
Kabûl itsün ne kim kurbân-ı 'ışkdur 

12 Vücûdun cübbesin 'ışkıla çâk it 
Talagör ana kim 'ummân-ı 'ışkdur 

NO. 190b, YE. 39b, K. 176a, B. 51b, RY. 65b, M. 59. 

91 

1 'îlim 'ilim bilmekdür 'ilim kendin bilmekdür 
Sen kendüni bilmezsin yâ niçe okumakdur 

2 Okumakdan ma'nî ne kişi Hakkı bilmekdür 
Çün okudun bilmezsin hâ bir kurı emekdür 

3 Okıdum bildüm dime çok tâ 'at kıldum dime 
Eri Hak bilmezisen 'abes yire yilmekdür 

4 Dört kitâbun ma'nîsi bellüdür bir elifde 
Sen elif dirsün hoca ma'nîsi ne dimekdür 



74 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Yûnus Emre dir hoca gerekse var bin hacca 
Hepisinden eyüce bir gönüle girmekdür 

Rt. 15 a. 

92 

1 İy dost senün 'ışkun odı cigerüm pâre baş kılur 
'Işkımdan yanar yüregüm yandugum bana hoş gelür 

2 'Işkun odına yandugum ağlamak oldı güldüğüm 
Dost sana zâri kıldugum münkirlere savaş gelür 

3 Söylerisem sözüm savaş söylemezsem cigerüm baş 
Cihân tolu durur kallâş her birinden bir taş gelür 

4 Gör niçe taşlar atılur dost içün başlar tutılur 
Gelür gönüle batılur hâlünüze hâldaş gelür 

5 Bizüm hâlümüzden bilen kimdür 'ışka münkir olan 
Bizüm sevdügümüz Hak' dur bu halka göz ü kaş gelür 

6 Niçe selâtînler zebûn olur bu 'ışkun elinden 
Her kim bu yola düşerse ol bu yola yavaş gelür 

7 Erenler buna kalmadı vardı yolına turmadı 
Hakkı girçek sevenlere cümle 'âlem kardaş gelür 

8 Miskin Yûnus bil sözüni dosta açup şol gözüni 
Kangı burcdan bakarısan ol sultâna güneş gelür 

B. 15. 

93 

1 Hocam 'âşık olanlarun işi âhıla zâr olur 

Hasretinden ol ma'şûkun gözi yaşı bınar olur 



Dr. Mustafa Tatcı 



75 



2 Düni güni kılur zâri ya'ni görmek diler yâri 
İşitmezler bu haberi 'ışksuzlar bî-haber olur 

3 'Âşıkısan dîdârına koma bugüni yarına 
Girenler 'ışk bâzârına kendözinden bîzâr olur 

4 Terk eylegil sen senligün anun 'ışkını bul anun 
Bu 'ışk içinde ölenün kan bahâsı dîdâr olur 

5 'Âşıklar lâ-mekân olur cihânun terkini urur 
Cân u cihân ne nesnedür çün dostıla bâzâr olur 

6 'Işka yoldaş olıcagız cümle işler olur geniz 
Maksûd ele giricegiz dost iline sefer olur 

7 Kanı girçek 'âşık kanı gelün isteyelim anı 
Bî-çâre Yûnus'un cânı dost yolına îsâr olur 

B. 14a, DAY. 55. 

94 

1 Gelmeyen gelmedi sapdı secde eyledi tapdı 

Bu 'imâreti kim yapdı bu mülke Süleymân nedür 

2 Eğriliği yaydan eğri togrulugu okdan togru 

Bu şehir içinde uğru hem kâzî hem sultân nedür 

3 Sendedür senden yat degül bellüdür mu'cizât degül 
Bu kelâmdur hüccet degül deryâ içinde 'umman nedür 

4 Çig bişüp kazan taşmadın rûh cisime ulaşmadın 
Ana rahmine düşmedin ol togmadın ölen nedür 

5 îy Yûnus Emre tıfl iken hiç nesneyi fehm itmedin 
Cümle 'ulûmı keşf idüp bildürüp ögrenden nedür 



B. 28a. 



76 



Yûnus Emre Dîvânı 



95 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Anca zâr eyler kim şol bülbül eyler 
Anı ol eylemez illâ gül eyler 

2 Kaçan gülde görür dostun cemâlin 
Çagırur kim beni deli şol eyler 

3 Ne görür gülde yâ bî-çâre bülbül 
Ki gülistâna karşu gulgul eyler 

4 Ne gördi Leylâ'nun yüzinde Mecnûn 
Akıdup göz yaşın âb u sel eyler 

5 Ne göründi şu Ferhâd'un gözine 
Kayalar kesüben dosta yol eyler 

6 Ne göründi Şeh İbrâhîm gözine 
Tâcını tahtını târumâr eyler 

7 Kimin kâfir idüp kimin müselmân 
Anı kimse itmez illâ ol eyler 

8 Kimine derd virür asla inletmez 
Kiminün dünyâda derdin bol eyler 

9 Kimi baydur kimi yoksul dime kim 
Eger baydur eger yoksul ol eyler 

10 Kimine bir 'abâ virmez kim giye 
Kiminün atına atlas çûl eyler 

1 1 Kimini dünyâda hay vân yaratur 
Kimini kendine muhlis kul eyler 



Dr. Mustafa Tatcı 11 

12 Kimin elin alur 'Arş'a çıkarur 
Kimin yire çalar kara kül eyler 

13 Bî-çâre Yûnus 'un altûn sözini 
Câhile söylemen kızıl pûl eyler 

Ç. 13a, A. 4, DAY. 69. 

96 

1 Derviş olan kişiler deli olağan olur 

'Işk neydügin bilmeyen ana gülegen olur 

2 Gülme sakın sen ana eyü degildür sana 
Kişi neyi gülerse başa geleğen olur 

3 Âh bu 'ışkun eseri her kime ugrarısa 
Derdine sabretmeyen yolda kalagan olur 

4 Bir kişi 'âşık olsa 'ışk deryâsına talsa 
O deryânun içinde gevher bulagan olur 

5 'Âşık lâ-mekân olur dünyâ terkini urur 
Dünyâ terkin uranlar dîdâr göregen olur 

6 Derviş Yûnus sen dahi incitme dervişleri 
Dervişlerim du'âsı kabûl olağan olur 

Ç. 17b. 

97 

1 Dervişliğe kadem uran her ma'nîde sultân olur 
Derviş niçe miskin ise anun gönli mekân olur 

2 Derviş olan bil baglaya tolaplayın çok ağlaya 
Her kanda tolap varışa anda bâg u bostân olur 



78 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Dervîş oldur itden kaçar it besleyen kanlar içer 
Kogıl hem it beslemeği it besleyen sekbân olur 

4 Dünyâ seven dervîş degül dervişliği olmaz kabûl 
Dervîşlikden kaçanlarun hemân şeyhi şeytân olur 

5 Yûnus eger dervîşisen terk eyle külli dünyâyı 
Dünyâ eger Uçmagısa dervişlere zindân olur 

A. 5a. 

98 

1 Yine seyreyledi gönlüm 
Dostun cemâlin arzûlar 
Hicre katlanımaz gönül 
Dostun cemâlin arzûlar 

2 Her kim uğrarsa bu derde 
Bulur o himmeti erde 
Açılıviricek perde 
Dostun cemâlin arzûlar 

3 Kim ki gerçek mürîd ola 
Bil baglayup gelsün yola 
Şol yürekde ki dert ola 
Dostun cemâlin arzûlar 

4 Dostum beni delü kıldı 
'Aklumı filmimi aldı 
Hayâli gözümde kaldı 
Dostun cemâlin arzûlar 

5 Evvel dirdi gönlüm bana 
Atlar tonlar gerek bana 
Mevlâ'm bir dert virdi bana 
Dostun cemâlin arzûlar 



Dr. Mustafa Tatcı 



79 



6 Yûnus'un sözi yirince 
İniler cânın virince 
Tâ ölüp sine girince 
Dostun cemâlin arzûlar 

B. 54a. 

99 

1 Erenlerden etek tutan menzil alup Hakk'a yiten 
Muhammed nûrına batan ol dünyâya kalmayandur 

2 Kimdür bunda palâs giyen oldur anda hülle giyen 
Dilde ağızda söylenen ol kimseye gülmeyendür 

3 Bunda şeytâna yâr olan varup anda âvâr olan 
Hazret' de yüzi kar'olan erden nazar olmayandur 

4 Dünyâ için gussalanan mescid göricek tutman 
Anda îmânsuz bulman Allâh'ı bir bilmeyendür 

5 Gönünde ikilik tutan ol metâ'ı bunda satan 

Yarın Cehennem' de yatan bunda namâz kılmayandur 

6 Hûrîlerle bile yatan Uçmak kokuşma batan 
Anda bülbül olup öten bunda zinâ kılmayandur 

7 Hûrîlerle sırdaş olan Muhammed ile eş olan 
01 îmânı yoldaş olan bunda yol yanılmayandur 

8 Yûnus miskin gözler yolı divşür özün behey deli 
Bu gülistânun bülbüli kimse gülin dirmeyendür 

B. 46b. 

100 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 



80 Yûnus Emre Dîvânı 

1 Yirün göğün safâsı Mustafâ'dur 
Kamu 'ahdün vefâsı Mustafâ'dur 

2 Ayun bedr ü hilâl alnı vü kaşı 
Günün nün ziyâsı Mustafâ'dur 

3 Çalap ' Arş'ı ayağında olur Ferş 
Cihânun müntehâsı Mustafâ'dur 

4 Yarın mahşer Şefi' odur Şefi' ol 
Sekiz Uçmak sakâsı Mustafâ'dur 

5 Bî-çâre 'âsî kullara yarın ol 
Şefâ'at eyleyesi Mustafâ'dur 

6 Yarın peygamberler 'âciz olısar 
Girü elin alası Mustafâ'dur 

7 Yûnus yalvar getür Hakka salâvât 
Hak'un dostı Habîb'i Mustafâ'dur 

Ç. 9a, Dîvân, Statsbibliothek, Ms. Or. Ort: 2869, vr. 39a. 

ZA 

101 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Bize dîdâr gerek dünyâ gerekmez 
Bize ma'nî gerek da'vâ gerekmez 

2 Bize Kadîr Gicesi'dür bu gice 
Ko irte olmasun seher gerekmez 



3 



Bize 'ışk şerbetinden sun i sâkî 
Bize Uçmak'da kevser gerekmez 



Dr. Mustafa Tatcı 8 1 

4 Badyalar tolu tolu içelüm biz 

Biz esrük olmazuz humâr gerekmez 

5 Eger bu derdile hasta düşersem 
Safâlık virmesün tîmâr gerekmez 

6 Gerekmez yâr gerekmez cân gerekmez 
Bize dîdâr gerek deyyâr gerekmez 

7 Yûnus esriyüben düşdi susakda 
Çagırur Tapdug'ına 'âr gerekmez 

F. 94a, T. 24a, YE. 42b, A. 10. 

102 

1 Keleci bilen kişinün yüzini ag ide bir söz 
Sözi bişürüp diyenün işini sag ide bir söz 

2 Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı 
Söz ola agulu aşı balıla yag ide bir söz 

3 Kelecilerim bişürgil yaramazunı şeşürgil 
Sözün usıla düşürgil dimegil çag ide bir söz 

4 Gel ahi iy şehriyâri sözümüzi dinle bâri 
Hezâr gevher ü dînârı kara toprag ide bir söz 

5 Kişi bile söz demini dimeye sözün kemini 

Bu cihân Cehennem'ini sekiz uçmag ide bir söz 

6 Yüri yüri yolumla gâfıl olma bilünile 

Key sakın key dilünile cânına dâg ide bir söz 

7 Yûnus imdi söz yatından söyle sözi gâyetinden 
Key sakın o şeh katından seni ırag ide bir söz 



82 Yûnus Emre Dîvânı 

F. 94b, T. 24a, YE. 42b, DAY. 75 

103 

1 Hak cihâna toludur kimsene Hakk'ı bilmez 
Anı sen senden iste o senden aynı olmaz 

2 Dünyâyı inanursın rızka benümdür dirsin 
Niçün yalan söylersin çün hiç didügün olmaz 

3 Âhret yavlak ırakdur togrulık key yarakdur 
Aynılık sarp fırâkdur hiç giden girü gelmez 

4 Dünyâya gelen göçer bir bir şerbetin içer 
Bu bir köpridür geçer câhiller anı bilmez 

5 Gelün tanşuk idelüm işi kolay tutalum 
Sevelüm sevilelüm dünyâ kimseye kalmaz 

6 Yûnus sözin anlarsan söz ma'nîsin dinlersen 
Sana bir 'amel gerek bunda kimsene kalmaz 

F. 95b, T. 24b, NO. 192b, A. 9. 

104 

1 N'idem ben bu gönülde benümile bile turmaz 
Ma'şûk yüzin gördi meğer ögütleyüp ögin dirmez 

2 Tanrı'yiçün iy uslular gönlüm bana alıvirün 
Vardı bilişdi dostıla girü bana boyun virmez 

3 Bunun gibi gönülde niçe dirlik idebilem 
Bırakdı yabana beni bir gün gelüp hâlüm sormaz 

4 Gönlüm bana yoldaş iken zühd ü tâ' at kılurıdum 
Yıkıldı bu tertîblerüm gönülsüzem elüm irmez 



Dr. Mustafa Tatcı 83 

5 Gönül içerü dostıla ben kapuda feryâd u zâr 
Bin yıl zârı kılurısam hâlün nedür diyü sormaz 

6 Eydürisem eyâ gönül kanı farîza yâ sünnet 
Eydür ki yok teşviş yime bu sevüye 'amel irmez 

7 İnileyin eydürisem gel boynunda borç kalmasun 
Kakır söger buşar bana eydür ki iy Hakkı görmez 

8 Ağız ağızdan kutludur ola ki sözünüz duta 

Ben yüz bin kez söylerisem sözüm kulağına girmez 

9 Gönlüm dahi cânum dahi el bir itdi şol ikisi 

Yüz bin Yûnus'dan ferâgat dost yüzinden gözin ırmaz 

F. 96b, T. 25a, NO. 187b, YE. 41a, 44b, RY. 14b 
105 

1 Niçeler bu dünyede günâhını yuyamaz 
'Ömri geçer yok yire iy dirîga tuyamaz 

2 Bir niçe kişilerim gaflet gözün bağlamış 
Hak yolına dirisen bir yufkaya kıyamaz 

3 Bu dünyâ bir gelindür yeşil kızıl donanmış 
Kişi yeni geline bakubanı toyamaz 

4 İy niçe arslanları alur akdarur ölüm 

' Azrâîl pençesine bir yoksulca döyemez 

5 Var imdi miskin Yûnus 'uryân olup gir yola 
Yüz çokallu gelürse yalıncağı soyamaz 

F.98a, T. 26a. 



84 



Yûnus Emre Dîvânı 



106 

1 îy bana eyü diyen benem kamudan yavuz 
Alnumı ay bilürem bu gözlerümi yılduz 

2 Bu vücûdum şehrinde buçuk pûlluk uçuk yok 
' Amelüm mahalleri ser-te-ser kalmış ıssuz 

3 Hücrede vü bucakda Hakka lâyık olmadum 
Kiminde derd ü fırâk kiminde eserlü söz 

4 Halk hep ayağın turur ben segirdüm oturdum 
Geçdüm sadır yirine kalın döşek yirüm düz 

5 Bunun gibi sâlûslık çün kim elüme girdi 
Ayruk n'işüme yarar derd ü fırâk âh u süz 

6 Olmaz sözi dimezem ben ma'rifet ehline 
Zîrâ disem inanmaz agaçda bitdi karpuz 

7 Ben bir kitâb okıdum kalem anı yazmadı 
Mürekkeb eylerisem yitmeye yidi deniz 

8 Ben oruç-namâz içün süçi içdüm esridüm 
Tesbîh-seccâde içün dinlerem şeşte-kopuz 

9 Yûnus'un bu sözinden sen ma'nî anlaman 
Konya menâresini göresin bir çuvalduz 

F. 97a, T. 25b, NO. 182b, RY. 33b, K. 111b, YE. 44a, 45b, 

M. 28a. 

107 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Senünle birligüm senden ırılmaz 
Hayât senünledür sensüz dirilmez 



Dr. Mustafa Tatcı 



85 



2 Gözüm içinde sensin bile bakan 
Eger sen bakmasan yolum görinmez 

3 Benüm münâcâtum senden yanadur 
Sana varur yolum sensüz varılmaz 

4 Ben beni senden ayru kanda bulam 
Ki sensüz Hak nefes 'ömrüm sürümez 

5 Varlıgum sendendür ben bir âletven 
Sun' ıssı sunmasa âlet kurılmaz 

6 Âlet ü hareket kamu senündür 
Anunçün işüne kimse karılmaz 

7 Sefer kılsam bana yoldaş olursın 
Karâr itsem yine sensüz turılmaz 

8 Birligünden öte hiç şerîkün yok 
Kim noksân irgüre hükmün yoyılmaz 

9 'Âlem halkı zebûn emrün içinde 
Kimdür ki kullıga boynı burılmaz 

10 Bu ben ben didügüm eger ben isem 
Bu benligüm bana niçün virilmez 

1 1 Yârânlar saladur kapı açukdur 

Bu kapuya gelen mahrum sürümez 

12 Yûnus bu tevhide gark oldı gitdi 
Girü gelmeklige 'aklı dirilmez 



RY. 46a, NO. 181a, K. 126a, YE. 43b, Rt. 9, M. 33, A. 10. 



86 Yûnus Emre Dîvânı 

108 

1 Sana her işde iy Kâdir bildük tercemân gerekmez 
Sen olmadugun gönülde dînile îmân gerekmez 

2 Yudum şöyle meyyitümi miskînem aran yetîmi 
Öldürem nefsüm itini gelmesün koman gerekmez 

3 Her kim nefsine kalursa müselmân degül ölürse 
Hayr itsün benden bilürse eğlenmen zamân gerekmez 

4 Çün kara sakal ağardı ak çıkdı karayı örtdi 
Anı kim Çalap uyardı ol göze tuman gerekmez 

5 Yûnus derdiyilen tüter gönünden Hak 'ışkı biter 
Erenler eteğin tutar ölürse yuman gerekmez 

YE. 43a, K. 93b, RY. 32b. M. 21. 

109 

1 Rızık içün gussa yime kimse rızkın kimse yimez 
Rızık içün gussa yime pâdişâh eksük eylemez 

2 Benden öğüt isterisen eydivirem bildigümden 
Budur Çalab'un buyrugı tutun oruç kılun namâz 

3 Namâz kıluram diyüben münkir gelmen dervişlere 
Eger bin yıl kılurısan kendü du'ân yarlıgamaz 

4 Namâz kılan âdemîler tehî kalası degüldür 

01 pâdişâh dergâhından kimseyi mahrum eylemez 

5 Bir kişinün yatlu sözin varuban kimseye dime 
Biz uludan işitmişüz hınzırdan girüdür gammâz 

6 Yûnus çagıruban eydür ben kulıyam dervişlerim 
Kim ola kim bu dünyâda sultâna kullık eylemez 



Dr. Mustafa Tatcı 



87 



K. 204b, RY. 19b, A. 9. 
110 

1 Bu bir 'acâyib hâldür bu hâle kimse irmez 
'Alimler da'vî kılur velî değme göz görmez 

2 'îlmile hikmetile kimse irmez bu sırra 
Bu bir 'acâyib sırdur 'ilme kitâba sığmaz 

3 'Âlem 'ilmin okıyan dört mezheb sırrın tuyan 
'Âciz kaldı bu yolda bu 'ışka el uramaz 

4 Bu 'ışkun sırrı 'aceb bu 'ışkı eyle taleb 
Meğer ki vire Çalab anı değme göz görmez 

5 Anı ol kişi görür kim ecelsüzin ölür 
Bu nasibi ol alur anlar ki câna kalmaz 

6 Her kim kaldı cânına irmeyiser hânına 
Vardı düşdi haşırda dahi bir câna kalmaz 

7 Hadîs'dür Mustafâ'dan 'ışkıla ikrâr didi 
Binde bir 'ârif bunı bakup okıyubilmez 

8 Yûnus cânunı berk it bildüklerüni terk it 
Fenâ olmayan sûret şâhına vâsıl olmaz 

K. 193a, RY. 60b, M. 69. 

111 

1 Ben dervîşem diyen kişi iş bu yola 'âr gerekmez 
Derviş olan kişilerim gönli gendür tar gerekmez 

2 Derviş gönülsüz gerekdür sögene dilsüz gerekdür 
Dögene elsüz gerekdür halka berâber gerekmez 



88 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Halka benzetmeye işin süre gönünden teşvişin 
Yüz bini birdür dervîşün arada agyâr gerekmez 

4 Eger derviş isen derviş cümle 'âlem sana biliş 
Fuzûllıgı hulka değiş arada agyâr gerekmez 

5 Derviş olan kişilerim miskînlikdür ser-mâyesi 
Miskînlikden özge bize mâl u mülk ü şâr gerekmez 

6 Er elini aldunısa ere gönül virdünise 
İkrârıla geldünise pes ere inkâr gerekmez 

7 Yûnus sen gördüğün eri arturma gördüğün biri 
Şudur budur diyübeni derviş târumâr gerekmez 

YE. 42a. 

112 

1 Eger dilüm bendeyise kimse bana nesne dimez 
Gönlüm ger revendeyise 'âlemde karâr eylemez 

2 Eger gözüm bakarısa bakdugına akarısa 
Gördügin benüm dirise oda düşer 'âr eylemez 

3 Eger 'akıl başdayısa gönülde ol tuşdayısa 
İkisi bir işdeyise düşman bana kâr eylemez 

4 Düşman benüm nefsüm durur tama' ila hırsum durur 
Tama' ila hırsa uyan gönüllerde yir eylemez 

5 Gönülleri hep düzen ol dürlü nakışlar yazan ol 
Cân gevdeden ayrılıcak bu diller niçün söylemez 

6 Gönüllerde yir eylemek Muhammed'e gelmiş durur 
Mustafâ'ya ümmet olan Tamu' da karâr eylemez 



Dr. Mustafa Tatcı 



89 



7 Öldüren ol dirgüren ol Yûnus imdi Hakk'ıla ol 

Hak'dan artuk hiç kimesne yok nesneyi var eylemez 

K. 209b, RY. 9a, YE. 41b, Ç. 19b. 

113 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Bu ne dertdür 'aceb dermân belürmez 
Ya bu ne yaradur zahmı belürmez 

2 Benüm gönlüm 'aceb 'ışkdan usanmaz 
Varur 'ışka düşer hiç bana tanmaz 

3 Döner gönlüm bana öğüt virür hoş 
'Âşık olan gönül 'ışkdan usanmaz 

4 'Âşık ki câna kaldı 'âşık olmaz 
Cânın terk itmeyen ma'şûkı bulmaz 

5 'Işk bâzârıdur bu cânlar satılur 
Sataram cânumı hiç kimse almaz 

6 'Âşık bir kişidür bu dünyâ mâlın 
Âhiret korkusın bir çöpe saymaz 

7 Bu dünyâdan ahiretden içerü 
'Âşıkun yiri var kimsene bilmez 

8 'Âşık öldi diyü sala virürler 
Ölen hayvân durur 'âşıklar ölmez 

9 'Âşıklar meydânı ' Arş'dan yücedür 
Çalarlar çevgânı topı belürmez 

10 Begüm 'ârifısen yüri yolunca 
Bunda başlar yiter kanlar sorulmaz 



90 



Yûnus Emre Dîvânı 



1 1 Erenler kapusı Hazret kapusı 

Bu tapuya gelen mahrum gönülmez 

12 Yûnus bu deryâya gark oldı gitdi 
Girü gelmeklige 'aklı dirilmez 

YE. 41a, RY. 62b, K. 196a, HB. 14a, Ç. 20a. 

114 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Hîç bir kişi bilmez bizi biz ne işün içindeyüz 

Ne hırsumuz baydur bizüm ne nefsümüz içindeyüz 

2 Bir kimsenün devletine ta'n idüben biz gelmezüz 
Ne münkirüz 'âlimlere ne tersenün hâçındayuz 

3 Biz bunun neligin bildük dünyenün nesine kalduk 
Arzûmuz nefs içün degül dünyâ teferrücindeyüz 

4 Yûnus eydür hey sultânum özge şânum vardur benüm 
Ko dünyâ altûn gümişin ne bakır u tuncındayuz 

F. 95b, T. 24b. 

115 

1 Binde biri bu halkun Rahmân yolına girmez 
Gel bir kişi göster kim şeytân yolına girmez 

2 Uzatdı bu halk işi ger erkek ü ger dişi 
Müsülmân olan kişi 'isyân yolına girmez 

3 Hep gafletile gâfil gafleti n'ider 'âkil 

Bin söylesen key câhil 'irfân yolına girmez 



Dr. Mustafa Tatcı 



91 



4 Gönül tolu zulmetdür işledügi bid'atdür 
Bu niçesi ümmetdür Kur'ân yolına girmez 

5 Gel sen Yûnus iste bul Allah'a yarar bir kul 
Kul kaçan ola makbûl sultân yolına girmez 

RY. 39b, K. 184b, M. 64. 

116 

1 Gayrıdur bu milletden bu bizüm milletümüz 
Hiç dînde bulunmadı dîn ü diyânetümüz 

2 Bu dîn ü diyânetde dünyâ vü âhiretde 
Yitmiş iki milletde ayrudur âyâtumuz 

3 Zâhir suya banmadın el ayak deprenmedin 
Baş sücûda inmedin kılınur tâ'atümüz 

4 Ne Ka'be vü ne mescid ne rükû' u ne sücûd 
Hakk'ıla dâim becid olur münâcâtumuz 

5 Ne Ka'be'ye varalum ger mescide girelüm 
Gerek suya yunalum biledür 'illetümüz 

6 Su ne kadar arıda çün yavuz hûyun bile 
Meğer bizi pâk ide Hak' dan 'inâyetümüz 

7 Kimün sırrın kim bile çün irilmez bu hâle 
Yarın anda bell'ola müslümân mürtedümüz 

8 Yûnus cânun yinile ki dostluğun anıla 
'Işkıla dinlerisen bilesin kudretümüz 



NO. 194b, YE. 43b, K. 112a, RY. 34a, Rt. 8, Ç. 19a, A. 10. 



92 Yûnus Emre Dîvânı 

117 

1 Sûfîyem halk içinde teşbih elümden gitmez 
Dilüm ma'rifet söyler gönlüm hiç kabûl itmez 

2 Boynumda 'icâzetüm riyâyıla tâ'atüm 
Endîşem ayruk yirde gözüm yolı gözetmez 

3 Söylerem ma'rifeti sâlûslanuram katı 
Miskinliğe dönmeğe gönlümden kibir gitmez 

4 Hoş dervîşem sabrum yok dilümde inkârum çok 
Kulagumdan gireni hergiz içüm işitmez 

5 'Âlem çırâkdur sadır gönlüm bunı gözedür 
N'ideyüm Hak korkusı hergiz içümden gitmez 

6 Görenler elüm öper tâc u hırkama bakar 
Şöyle sanurlar beni zerrece günâh itmez 

7 Taşumda 'ibâdettim sohbetüm hoş tâ'atüm 
İç bâzâra gelicek bin yıllık 'ayyâr itmez 

8 Görenler velî sanur selâm virür utanur 
Anca iş koyarıdum el irüben güç yitmez 

9 Taşum derviş içüm boş dilüm tatlu sözüm hoş 
İllâ ben itdügümi dînin degşüren itmez 

10 Yûnus eksükligüni Allah'una 'arz eyle 
Anun keremi çokdur sen itdügün ol itmez 

YE. 42a, NO. 183b, B. 10b, Rt. 9, Ç. 19a. 

118 

1 Yine geldi 'ışk elçisi yine toldı meydânumuz 

Yine teferrüc-gâh oldı sağdan sola dört yanumuz 



Dr. Mustafa Tatcı 



93 



2 Yine mahfiller düzüldi yine badyalar kuruldı 
Yine kadehler sunuldı esrük oldı cânlarumuz 

3 Ev içi 'ışkıla toldı ulu kiçi 'âşık oldı 
Cânlarumuz hayrân oldı tagıldı perîşânumuz 

4 Bir niçemüz Hak' dan aldı bir niçemüz Hak' dan toldı 
Bir niçe Süleymân oldı 'ışk tahtına binenümüz 

5 Bir niçemüz Leylî oldı bir niçemüz Mecnûn oldı 
Bir niçemüz Ferhâd oldı 'ışkdan haber tuyanumuz 

6 Meydânumuz meydân oldı cânlarumuz hayrân oldı 
Her dem 'Arş'a seyrân oldı Hazret oldı dîvânumuz 

7 Düşmiş idük ol kaldurdı birliğin bize bildürdi 
İçümüze 'ışk toldurdı dürüst oldı imânumuz 

8 Sorarısan dost kandadur kanda istersen andadur 
Hem gönülde hem cândadur hiç kalmadı gümânumuz 

9 Yûnus 'ışkun vasfın söyler girçeklere haber eyler 
Mahrûmlarun cânı göyner eşker'oldı pinhânumuz 

YE. 43a, NO. 187b, RY. 66a, K. 177b, M. 60. 

SİN 

119 

1 'Işk erine dünyâda çi harîr ü çi palâs 
Zîrâ kim gönli anun tutmadı kibrile pâs 

2 'Işk 'amelile biter lâyık olursa yiter 
Gerekse 'uryân yüri gerekse geygil libâs 

3 Dilersen kim iresin ferâgat menziline 
Var kanâ'at dârında nefsün boğazından as 



94 



Yûnus Emre Dîvânı 



4 Nefsünün varlığını 'akl-ı külle ulaşdur 
Varlıgun yoga degşür cevher ol olma muhâs 

5 Bu kamu günâhlarun yuyan miskînligimiş 
Var Yûnus sen miskîn ol gel tama'un yayın yas 

F. 98b, T. 26b, YE. 44b, NO. 182a, K. 82b, RY., M. 14, A. 
10, Ç. 22b. 

ŞIN 

120 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bilenlere sormak gerek bu tendeki cân neyimiş 
Cân hod Hak'un kudretidür tamardagı kan neyimiş 

2 Fikir yumış oglanıdur endîşe kaygu kânıdur 
Bu âh u vâh 'ışk tonıdur taht'oturan han neyimiş 

3 Şükür anun birliğine yog iken uş var eyledi 
Çünki asıldan biz yoğuz mülk ü hânumân neyimiş 

4 Çalap viribidi bizi var dünyeyi görün diyü 

Bu dünye hod bâkî degül mülke Süleymân neyimiş 

5 Sorun Tapduklu Yûnus'a bu dünyeden ne anladı 
Bu dünyenün karârı yok sen neyimiş ben neyimiş 

F. 99b. 

121 

1 'Âşık cânına 'ışk koyan ol bir yüce Sübhân'ımış 
Cânum içinde bulmışam cânlara dahi cânımış 



Dr. Mustafa Tatcı 95 

2 Sevdük yâridür Mustafâ andan ola meyi ü vefâ 
Sıdkı bütün gönli safâ hem bize ol îmânımış 

3 Halk içindür bu dil sözi gönüldedür dostun râzı 
Gönül dosta söyledügi ne dir ise Kur'ân'ımış 

4 Bir dem gönüle kayıkdum ol gizlü varaka bakdum 
Uş sırrumı halka çakdum bir pâyânsuz 'ummânımış 

5 Gelün 'ummâna talalum isteyüp gevher bulalum 
Satalum sarrâf olalum zîrâ dükenmez kânımış 

6 Eger bizden almazsanuz siz satunuz biz alalum 
Zîrâ bizüm bu gönlümüz ser-mâyeli dükkân imiş 

7 Ol dükkân açılmadugı kokusı saçılmadugı 
Sırrımın açılmadugı kilidi kibr ü kin imiş 

8 Çün kibrim boynını ezdün hırs evini bile bozdun 
Dükkânı âreste düzdün alan alsın ma' den imiş 

9 Yûnus dahi uyanmadın kendü ölümin sanmadın 
Bu togrı yola gelmedin her işleri gümânımış 

NO. 193b, A. 11. 

122 

1 Hak'dan haber geldi yine kullar yarag itsün dimiş 
Dirilüben evliyâdan bir el-etek dutsun dimiş 

2 Yakındur işümün ucı azupdur müftî vü hâcı 
Göreyin diyen Mi'râc'ı miskinliğin dutsun dimiş 

3 Fâni dünyeden geçeniz bâkî mülkine göçerüz 
Armağan gerekdür dosta yüklü yükin dutsun dimiş 



96 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Bâkî degüldür bu sarây evvel-âhir anda varur 
Bunda yarak itmeyenler ol evi unutsun dimiş 

5 Ben severin şol kulunu yoksul ola sabreyleye 
Benden ana yol eyledüm Mi'râc'uma gitsün dimiş 

6 Şol kahırla kazananlar güle güle yidürenler 
Götürdüm perdelerini dîdâruma baksun dimiş 

7 Her bir kişi dosta vara armağanın dosta vire 
Anda bizi anmayanlar bunda da unutsun dimiş 

8 Ne bir acını toyurdum ne bir gönülek giyürdüm 
Ne bir gönüle girdüm yâ bana niçe itsün dimiş 

9 Eyidün Yûnus'a tursun yüzini toprağa sürsün 
Ögüdin kendüye virsün okudugın dutsun dimiş 

F. 99a, T. 26b, K. 183b, RY. 72b, M. 63. 

123 

1 Hakkı bulmak isteyenler eylesün nefsini derviş 
Çalap bize mürşid virmiş derviş olubilsem derviş 

2 Nefs yolından geçemezin 'ışk şarâbın içemezin 
Gönlüm kara açamazın derviş olubilsem derviş 

3 Hakka yakın olam mı ki rahmetine talam mı ki 
İremedin ölem mi ki derviş olubilsem derviş 

4 Bu 'acâyib sevdâ düşdi gönlüm karâr kılmaz benüm 
Bildüm işüm cümle hatâ derviş olubilsem derviş 

5 Dosta bilişene irsem dostun yolına yürisem 
'Ânla nâmûsı koşam derviş olubilsem derviş 



Dr. Mustafa Tatcı 



97 



6 Bir gün işüm tamâm ola hep itdügüm gümân ola 
Meğer Hak' dan emân ola dervîş olubilsem dervîş 

7 Eger virürlerse emân kulluğum olmadı tamâm 
İy bî-çâre Yûnus hemân dervîş olubilsem dervîş 

B. 50a. 

124 

1 Erenlerim yolları inceden inceyimiş 
Süleymân'a yol kesen şol bir karıncayımış 

2 Ol karınca söyledi Süleymân'a yol didi 
Ol karınca söyledügi cevâb alıncayımış 

3 Götürmedi kimsene kimsenenün güçini 
Güç götürdüm diyenler eli irinceyimiş 

4 Kim kime ne dirise eger hayr u eger şer 
Allah virür cezâsın gele yol inceyimiş 

5 Gönlüm bana eydürdi seni severem dirdi 
Gönlüm seni sevdügi dosta irinceyimiş 

6 Gönlüm eydür varayın sana girü geleyin 
Gönlüm uydugı bana dostı bulıncayımış 

7 Yârenlerimi eydürler 'âşık melâmet gerek 
Geldi benüm başuma ol söz yirinceyimiş 

8 'Âşıkun gözi yaşı dün-gün dökülür durmaz 
'Âşık kan agladugı ma'şûk sorıncayımış 

9 Dört kitâbun ma'nîsin okıdum tahsil kıldım 
'Işka gelicek gördüm bir ulu heceyimiş 



98 Yûnus Emre Dîvânı 

10 Ben dervîşem diyenler harâmı yimeyenler 
Harâmun yinmedügi ele girinceyimiş 

1 1 Eydürler fülân öldi mülkile mâlı kaldı 
01 mâlun irkildigi ıssı ölinceyimiş 

12 İki kişi söyleşür Yûnus'ı görsem diyü 
Biri ey dür ben gördüm bir 'âşık kocayımış 

F. 100a, T. 27a, K. 163b, RY. 53a, YE. 45a, NO. 189b, HB. 
10b, Rt. 10, Ç. 21a. 

125 

1 Ben derdile âh iderdüm derdüm bana dermânımış 
İsteridüm hasretile dost yanumda pinhânımış 

2 Kandayıdum fıkr iderdüm göğe bakup şükr iderdüm 
İsteridüm hasretile dost yanumda pinhânımış 

3 Sanurdum kendüm ayrıyam dost gayrıdur ben gayrıyam 
Beni bu hayâle salan bu sıfât-ı insânımış 

4 İnşân sıfatı kendü Hak insandadur Hak togrı bak 
Bu insânun sıfatına cümle 'âlem hayrânımış 

5 Her kim ol inşânı bile hayvânısa inşân ola 
Cümle yaradılmış kula inşân tolu sultânımış 

6 Tevhîd imiş cümle 'âlem tevhidi bilendür Âdem 
Bu tevhidi inkâr iden öz cânına düşmânımış 

7 İnşân olan buldı Hakkı meclis anun oldur sâkî 
Hemân bu bî-çâre Yûnus 'ışkıla âşinâyımış 



Ç. 22a. 



Dr. Mustafa Tatcı 



99 



GAYIN 
126 

1 Ben sevdügüm nigârı n'idem ol benden fârig 
Ne virüp hoş görüneni iki cihânda fârig 

2 Kimden kime varayın ahvâlüm söylemeğe 
Sözüm kime diyeyin sözden lisândan fârig 

3 Cihânda kim giriser bu işün arasına 

Yâ kim hükm idebile sultân u hândan fârig 

4 Gerek müsülmân olam bin yıl 'ibâdet kılam 
Gerekse kâfir olam küfr ü îmândan fârig 

5 Gerekse ehl-i millet farizasın bekleyem 
Gerekse şöhret kovam şöhret ü dînden fârig 

6 Gerekse ilm-i dînde yüz bin kez minber depem 
Gerekse şirk besleyem şirk ü gümândan fârig 

7 Nice ticâret ile mekseb gösterem ana 
Şöyle tüvângerdür ol assı-ziyândan fârig 

8 Niçesi kullıgıla sevibilem ben ana 

Hâs u 'âm anı sever cümle sevenden fârig 

9 Anun gibi ma'şûka kim gönül virdiyise 
Bî-'aded tertîb gerek ol andan bundan fârig 

10 Yûnus sen severisen hakikat ma'şûkayı 
Dervîşligile kül ol kevn ü mekândan fârig 



F. 101a, T. 27b, YE. 46a, K. 124a, RY. 45b, M. 32, A. 11. 



1 00 Yûnus Emre Dîvânı 

KÂF 

127 

1 Yanar içüm göyner özüm ben ölü(mi)anıcak 
Ölüm endîşesi ne hoş ululara danı(şı)cak 

2 Öliserüz bellü beyân gizlü içümüz olur 'ıyân 
Teneşür üstine konup halk öninde yuvunıcak 

3 Hiç bilmezem ben niçe idem kangı yana sefer idem 
Yakasuz don geyem gidem başsuz ata bini(şi)cek 

4 Gele bana kavum kardaş ola sine değin yoldaş 
Kim olusar bana hâldaş ben sinümde kalışıcak 

5 Kalam ben âmâlumıla her niçesi hâlumıla 
Gide kavum güle güle evden yana dönişicek 

6 Sana eydürem ey paşa neler geliserdür başa 
Kimi isiden bağrı pişe kim şarâba kanışıcak 

7 Yarın siyâset kurıla cümle halâyık dirile 
Kimi emir savan birle kimi isiden yanışıcak 

8 A'mâl vire anda cevâb a'mâlsüze olur 'itâb 
Şol kişiye olmaz 'azâb bunda âzâd olışıcak 

9 Yûnus imdi sen kıl yarak utanmayasın dogrı bak 
Cümle halâyık dirile adlu adıyla saylıcak 

Georg Yazması. 

128 

1 Şükür Hakka kim dost bize eyitdi dost yüzine bak 

Açdum ben de gönlüm gözin sultânumı gördüm mutlak 



Dr. Mustafa Tatcı 



101 



2 Çünki gördüm ben Hakk'umı Hakk'ıla olmışam biliş 
Her kancanı bakdumısa hep görinendür cümle Hak 

3 Açuk duvacuk kapusı dostları içün ol Hakk'un 
Dostı olmak dilerisen dostlardan okı bir sebak 

4 Hicâbdasın bugün seni göstermezler belli sana 
Hicâb didügümi anla dünyelikdür gözden ırak 

5 Sen seni bilimeyince ere nazar kılmayınca 
Senliği bu ara yirden gidermezsen oldı duzak 

6 Yidi deniz ü dört ırmak seni mismil eylemeye 
Çünki işün o Hakk'ıla olmadısa kaldun ırak 

7 Evliyâdur Hak kapusı Yûnus durur kapucısı 
'Işkıla geldi bu yola 'ışkı idindi hem turak 

F. 102a, YE. 48a, NO. 193b, A. 11. 

129 

1 Gel iy gözüm ağla gülmezem ayruk 
Cânum dosta gider gelmezem ayruk 

2 Ne gam bu dünyede bir kez ölürsem 
Anda ölüm olmaz ölmezem ayruk 

3 Varlıgum yokluğa degşürmişem ben 
Bugün câna başa kalmazam ayruk 

4 Mahabbet bahrinün gavvâsı oldum 
Gerekmez Ceyhûn'a talmazam ayruk 

5 Yanmışam 'ışkuna tâ kül olınca 
Boyandum rengüne solmazam ayruk 



1 02 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Ko beni yatayın dost işiginde 
Yiter bir el dahi almazam ayruk 

7 Yansun cânum yansun 'ışkun odına 
Aksun yaşum aksun silmezem ayruk 

8 Ko beni yanayın göynüklerümle 
Kaçan 'âşık olsam ölmezem ayruk 

9 Dilerem fazlundan ayurmayasın 
Hocam senden özge sevmezem ayruk 

10 Yûnus 'âşık durur ma'şûkın ister 
Dahi hiç nesne istemezem ayruk 

B. 7b, DAY. 84. 

130 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İy çok kitâblar okıyan sen kim dutarsın bana dak 
Tâ bilesin sırrı 'ıyân gel 'ışkdan okı bir varak 

2 Okımagıl 'ilmün yüzin ilme 'amel eyle güzin 
Aç gönülden bâtın gözin 'âşık-ma'şûk hâline bak 

3 Gör ma'şûkun ne işdedür 'âşık dahi ol işdedür 
İkisi bir sır işdedür iki sanup kalma ırak 

4 İkilikden geçemedün hâli kâlden seçemedün 
Hak'dan yana uçamadun fakîlık oldı sana fak 

5 Cübbe vü hırka taht u tâc bular virürler 'ışka bâc 
Dört yüz mürîd ü elli hac terk eyledi ' Abdü'r-rezzâk 

6 Anun gibi dîn ulusı hâç öpdi çaldı nâkûsı 
Sen dahi bırak nâmûsı nefsün itini oda yak 



Dr. Mustafa Tatcı 



103 



7 Ger sen sana geldünise sıfat nedür bildünise 
Hakk'a mutî' oldunısa ne kim dirisen bana hak 

8 Bilmeyesin bed-nâm u nâm bir ola sana hâs u 'âm 
Bildünise 'ilmi tamâm gel imdi okı bir varak 

9 Yirde vü gökde 'ışkıla 'ışkdan gelür her söz dile 
Bî-çâre Yûnus ne bile ne kara okıdı ne ak 

F. 102b, T. 28b, RY. 43a, K. 121b, YE. 46b, NO. 189a, Rt. 
10, Ç. 23a, M. 31. 

131 

1 Biz neye 'âşıksavuz âlemler ana âşık 
Kime degül diyelüm her biri sıdka hâzık 

2 Ma'şûkanı kim sevse lâzımdur anı sevmek 
Dostumuzun dostına yad endîşe ne lâyık 

3 Sen gerçek 'âşıkısan dostun dostına dost ol 
Ger böyle olmazısan dostun dimegil bayık 

4 Kime az bakarısa aslı yüce yirdedür 

Az görme çok gör anı böyle gelmişdür tarîk 

5 Yitmiş iki millete kurbân ol 'âşıkısan 
Tâ âşıklar safında tamâm olasın sâdık 

6 Sen Hakk'a 'âşıkısan Hak sana kapu açar 
Ko seni beğenmeği varlıgun evini yık 

7 Hâs u 'âm mutî' 'âsî dost kulıdur cümlesi 
Kime eydibilesin gel evünden taşra çık 

8 Yûnus'un bu dânişi genc-i nihân sözidür 
Dosta 'âşık olanlar iki cihândan fârik 



104 



Yûnus Emre Dîvânı 



F. 103b, T. 29a, K. 93b, YE. 47b, RY. 33a, A. 11, M. 20, Ç. 

23b. 

132 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Kerem ile bir berü bak nikâbı yüzünden bırak 
Ayun on dördi misün balk urur yüz ü yanak 

2 Şol bal ağızdan keleci yüz bin şekerden tatludur 
Söyler olursa bu dilün deprenür olsa ol tudak 

3 Otuz iki incü bitmiş mercân içinde i cânum 
Kıymeti a'lâ incüden aklığı da incüden ak 

4 Yüzüne karşu bu güneş bir dem gelüben turamaz 
Gelüp kaşundan kiçi ay her dem okıyalı sebak 

5 Gören seni pervâne tek niçesi oda düşmesin 
İki yanadın çün turur ol iki şû'leli çerâk 

6 'Işkun selâsilinde zencîre kim ki düşse 
Âzâdlık istemez ol olsa vücûdı toprak 

7 Dil niçe vasf itsün hüsnünde hulkunı kim 
Hüsnüni Hak eylesün yavuz gözlerden ırak 

8 îşitdüm boyun senün serviden a'lâyımış 
Dahi gözüm görmedin boyum sevdi kulak 

9 Yûnus Hak tecellîsin senün yüzünde gördi 
Çâre yok ayrılmağa çün sende görindi Hak 



F. 104a, T. 29b, YE. 47a, K. 86b, Ç. 22b. 



Dr. Mustafa Tatcı 



105 



133 

1 Ma'nî bahrine talduk vücûd sırrını bulduk 
İki cihân ser-te-ser cümle vücûdda bulduk 

2 Bu çizginen gökleri tahte's-serâ yirleri 
Yitmiş bin hicâbları cümle vücûdda bulduk 

3 Yidi gök yidi yiri tagları denizleri 
Uçmagıla Tamu'yı cümle vücûdda bulduk 

4 Gice ile gündüzi gökde yidi yılduzı 
Levhde yazılan sözi cümle vücûdda bulduk 

5 Mûsâ'nun agdugı Tûr'ı yohsa Beytü'l-Ma'mûr'ı 
Isrâfîl çaldugı Sûrı cümle vücûdda bulduk 

6 Tevrât'ıla İncil'i Zebûr'ıla Furkân'ı 
Bunlardagı beyânı cümle vücûdda bulduk 

7 Bir ile iki üçi dördile biş ü altı 

Yidi sekiz tokuzı cümle vücûdda bulduk 

8 Yûnus'un sözleri Hak cümle didügi saddâk 

Ne gördüysen kamu Hak cümle vücûdda bulduk 

YE. 48b, NO. 185b, K. 167b, B. 51a, M. 54, A. 11. 
134 

1 Muhammed'e bir gice Çalap'dan indi Burâk 
Cebrâîl eydür hâcem Mi'râc'a kıgurdı Hak 

2 Aç kendüne cinânun behişt ü dîdâr senün 
Seni okur Sübhân'un ne yatursın kıl yarak 

3 Turdı Mi'râc kasdına yüridi âbdestine 
Secde kıldı dostına dimedi yakın ırak 



1 06 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Gitdi Cibrîl Hazret'i getürdi Burak atı 
Nûrdanıdı hil'ati gözi gevher yüzi ak 

5 Kadem bir taşa basdı taş kopdı bile vardı 
Kak yâ mübârek didi şöyle kaldı mu' allak 

6 Taş eydür gelesini bir kadem basasını 
Resûl eydür gelürem buyuruma ol Hak 

7 Göklere haber oldı yir-gök şâdılık toldı 
Eydürler Ahmed geldi bezendi sekiz Uçmak 

8 Gör Muhammed n' eyledi gökleri seyreyledi 
Ümmetini toyladı 'Arş'a henüz varıcak 

9 Çün geçdi felekleri ün geldi kim gel beri 
Kaldurdum perdeleri hemân cemâlüme bak 

10 Dîdârum sana 'ıyân gösterem bellü-beyân 
İn Burâk'dan ol yayan 'Arş'uma bas bir ayak 

1 1 Ferişteler geldiler Burâk'dan indürdiler 
Na'lini döndürdiler ol dem yüridi yayak 

12 Üveys yirinden turdı 'Arş'da na'lin döndürdi 
Muhammed anı gördi visâle döndi fırâk 

1 3 Çün dost dosta kavuşdı yüz bin kelâm danışdı 
Ümmetiyçün çalışdı oldur Resûl-ı Mutlak 

14 Mi'râc'dan döndi yine girü geldi evine 
Geldi gördi henüz kim döşecigi ısıcak 

15 Niçe bin yıllık yola bir demde vara gele 
Yûnus eydür kim ola Muhammed'dür o mutlak 



Dr. Mustafa Tatcı 



107 



1 6 Ümmete ümmet diyen ümmet kaydını yiyen 
Eger ümmeti isen di îslâm dînine hak 

B. lb. 

KEF 

135 

1 Dost yüzine bakmağa key safâ nazar gerek 
Dostıla bilişmeğe cân gözi bîdâr gerek 

2 'İzz ü nâzdan geçüben tertîbler terk idüben 
Varlıklar dükedüben yüz bin ol kadar gerek 

3 Varlıkdur hicâb katı kim yıka bu hicâbı 
Dost yüzinden nikâbı götürmeğe er gerek 

4 Sen hicâb oldun sana ne bakarsın dört yana 
Kaykımaz öne sona kime ki dîdâr gerek 

5 Gel imdi hicâbun yık hırs evinden taşra çık 
Hak bağışlaya tevfik kasdıla hüner gerek 

6 'Âşıka 'izzet ü 'âr va'llâh bedi' bu haber 
'Âşıkısan cânsuz gel ne ser ü destâr gerek 

7 Sen seni elden bırak dost yüzine sensüz bak 
Mansûr'layın Ene'l-Hak dahi sebûk-bâr gerek 

8 Kim dostıla bilişe lâ-cerem derde düşe 
'Âşık cânı hemîşe ser-mest ü humâr gerek 

9 Sen seni aradan al cism ü sûret cânsuz kal 
Anda bulasın visâl ayruk ne bâzâr gerek 

1 Dostıla bilişen cân oldur kendüye kıyan 
Varlık leşkerin siyan dahi çâpük-ter gerek 



108 



Yûnus Emre Dîvânı 



1 1 Terk eyle kıyl u kâli dosta virgil mecâli 
Yoklıkdadur visâli kamudan güzer gerek 

12 Bu göz gördügi degül bu 'akl irdügi degül 
Dil vasf virdügi degül bî-lisân basar gerek 

13 İşit işit key işit dost katına sensüz git 
Dosta gidene öndin kendüsüz sefer gerek 

14 Az bakmagıl sen çoğa çün dost içünden doga 
Varlıgun saygıl yoga bunca ne haber gerek 

1 5 Unıt unıt kamusın söylegil sözün hâsın 
Dilersen dost göresin bundan gayrı ser gerek 

16 Dünyâ vü âhiretden niçe dürlü ni'metden 
Dost yüzini görmeğe kamudan geçer gerek 

17 Dünyâ âhret ahvâli zen ü ferzend vebâli 
Dilersen dost visâli varlıkdan hazer gerek 

1 8 Boncuk degül sır sözi gel gidelüm ko sözi 
Dostı görmez baş gözi ayruksı basar gerek 

19 Yûnus imdi yavı var bulmayasun il ü şâr 

Kim Hak disün kim bâtıl derviş burç u bâr gerek 

F. 105a, T. 30a, NO. 192b, K. 76a, YE. 48b, Rt. 10, M. 11, 
A. 12, Ç. 25b. 

136 

1 Müsülmânam diyen kişi şartı nedür bilse gerek 
Tanrı'nun buyrugın tutup biş vakt namâz kılsa gerek 

2 Tanla turup başun kaldur ellerimi suya daldur 
Hem şeytânun boynını ur hem nefs dahi ölse gerek 



Dr. Mustafa Tatcı 



109 



3 Kılurısan tan namâzın Hak'la ola hem niyâzın 
Âhiretde 'izz ü nâzun varup anda bulsa gerek 

4 Öyle namâzın kılasın her ne dilersen bulasın 
Tamu'dan âzâd olasın kullar âzâd olsa gerek 

5 Ol ikindiyi kılanlar arı dirlik dirilenler 
Olardur Hakka irenler her dem anlar irse gerek 

6 Ahşam durur üç fariza tagca günâhun arıda 
Eyü 'amellerim sinde şem ü çerâg olsa gerek 

7 Yatsu namâzına ol hâzır hâzırları sever Kâdir 
îmânun eksügin bitür îmân pîş-rev olsa gerek 

8 Her kim bu sözden almadı biş vakt namâzı kılmadı 
Bilün müsülmân olmadı ol Tamu'ya girse gerek 

9 Bildünise cemâ'ati hâzır olanlar Cennet'i 
Ger kâhillik kılurısan münâfıkdan olsa gerek 

10 Görmez misin Mustafâ'yı niçe bekledi vefâyı 
Ümmetiçün ol safâyı ümmet ana irse gerek 

1 1 Beklerisen dîn gayretin virmegil nefse murâdın 
Yûnus Nebî salâvâtın 'ışkıla degürse gerek 

F. 108a, T. 31b, YE. 51b, B. 10b. Rt. 11 

137 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Dünyeye gelen kişiler yola bile gelmek gerek 
Ölümini anubanı dün ü gün ağlamak gerek 



110 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Bu dünye kahır evidür hem bâkî degül fânîdür 
Aldanuban kalma buna tîz tevbeye gelmek gerek 

3 Ne durur dünye çoklıgı eşkere durur yoklıgı 
Varlık sarâyın hakikat âhireti bilmek gerek 

4 Gel imdi tur bu fâniden mahrûm kalmadın bâkîden 
Tâ' at kılup bu dünyeden kullar nasîb almak gerek 

5 Korkarısan sen Tamu' dan (gel) alçak olgıl kamudan 
Ol güni ince köpriden (bil) kamular geçmek gerek 

6 Geçüp gitmek dilerisen yâ düşmeyeyin dirisen 
Şol kazandugun mâlunı Tanrı'yıçün virmek gerek 

7 Kazandugunı virüben yoksulları hoş görüben 
Hak hazretine varuban oddan o kurtulmak gerek 

8 Kur'ân eydür ki vattakû gine eydür ki tezra'û 
Kâhil olup oturmagıl tîz tevbeye gelmek gerek 

9 Yûnus 'un sözi şi'irden ammâ aslı(dur) kitâbdan 
Hadîsile dinene key (bilgil) sâdık olmak gerek 

F. 109b, T. 32b. 

138 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Evvel bize vâcib budur hoş hulkıla 'amel gerek 
İslâm adı okınıcak yoldaşumuz îmân gerek 

2 îsrâfîl sûrın urıcak cümle mahlûk uyanıcak 
Son hisâb sorılıcak 'Arab dili lisân gerek 

3 Gök perdelerin açalar eyü yavuzdan seçeler 
Ol dem kancanı kaçalar baş kurtarası yir gerek 



Dr. Mustafa Tatcı 



111 



4 Çerge kurup oturalar ser-mâyemüz getüreler 
Ol siyâset meydânında bu tertîbleri bil gerek 

5 Çagrışalar ata ana kardaş kardaşdan usana 
Yalvaralar ol Sübhân'a niyâz kılası er gerek 

6 Dükelinden bu 'ışk yakın Yûnus hatâ kılma sakın 
'Işkdan su'âl sorılıcak cevâb viresi hâl gerek 

F. 110b, T. 33a, YE. 51a. 

139 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bu dünyeye gelen kişi âhir yine gitse gerek 
Müsâfırdür vatanına birgün sefer itse gerek 

2 Va'de kılduk ol dostıla biz bu cihâna gelmedin 
Pes ne kadar eglenevüz ol va'demüz yitse gerek 

3 Biz de varavuz ol ile kaçan ki va'demüz gele 
Kişi varacağı yire gönlini berkitse gerek 

4 Gönül niçe berkitmeye dost iline giden yola 
'Âşık kişiler cânına bu yola hare itse gerek 

5 Cân neye ulaşıma 'akıl da ana hare olur 
Gönül neyi severise dil anı şerh itse gerek 

6 'Aceb midür 'âşık kişi ma'şûkını zikr iderse 
'Işk başından aşıcagaz gönlini zâr itse gerek 

7 Yûnus imdi sever isen andan haber virgil bize 
'Âşıkun oldur nişânı maşûkın eyitse gerek 

YE. 50b. 



112 Yûnus Emre Dîvânı 

140 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Gel iy dervişlik isteyen eydem sana n'itmek gerek 
Şerbetleri elden koyup aguyı nûş itmek gerek 

2 Gelmek gerek terbiyete kamu bildüklerin koya 
Mürebbîsi ne dirise pes ol anı dutmak gerek 

3 Çeke sabr u kanâ'atı tâze-kârlık ide katı 
Bu yola vireler iti bu yola yüz tutmak gerek 

4 Dünyâdan gönlini çeke eli ile arpa eke 
Unına yarı kül kata güneşde kurutmak gerek 

5 'Aceb anı niçe yiye nefsi dilerse yiyleye 
Kaçan kim iftâr eyleye üç günde bir itmek gerek 

6 Oldur erenler dirliği bular bilmez 'ayyârlıgı 
Anunla bulur erliği kahrı dahi yutmak gerek 

7 Bakma bu dünyâ yüzine aldanma halkun sözine 
Dönüp dîdâr arzûsına ol Hakka yüz tutmak gerek 

8 Yûnus bunı kime diye kim kasd ide bir uluya 
Şâyed birimüz işleye 'âşıklara itmek gerek 

YE. 50b, K. 167a, RY. 8a, N0.191b, Rt. 12, Ç. 26b, M. 54. 

141 

1 N'idelüm bu dünyâyı n'eyleyüp n'itmek gerek 
Dâimâ 'ışk eteğin komayup tutmak gerek 

2 Çalab'um bu dünyâyı kahır içün yaratmış 
Gerçeğin gelenlerim kahrını yutmak gerek 



Dr. Mustafa Tatcı 1 1 3 

3 01 yarınki yollara anda yoldaş isteyen 
Bu dünyâda dostını kılavuz dutmak gerek 

4 Uçmak Uçmak didügün kullanın yiltedügün 
Uçmagun ser-mâyesi bir gönül itmek gerek 

5 Erenlerim âhına tag-taş katlanımadı 
Kalkanı demir ise okları atmak gerek 

6 Yûnus er nazarında tâze güller açılmış 
Sen gerçek bülbülisen nazarda ötmek gerek 

YE. 51a, M. 76, K. 207b, RY. 21a. 

142 

1 Derviş olan kişinün dirliği arı gerek 
Yol içinde hem anun nâmûsı arı gerek 

2 Geç benlik da'vâsından söyle sözün hâsından 
01 Allah korkusından benzi anun sarı gerek 

3 Gitmeye bağrı başı dinmeye gözi yaşı 
Her dem dervîşün işi âhıla zârı gerek 

4 Kimseye hor bakmagıl hergiz gönül yıkmagıl 
Yitmiş iki milletde dervişlik yarı gerek 

5 Korkmaya Tamu'sından ummaya Hûrîsinden 
Dâim anun maksûdı Hakk'un dîdârı gerek 

6 Toprak eyle yüzüni miskinlere iy Yûnus 
Cümlesinden ziyâde erün ikrârı gerek 

Ç. 27a. 



114 Yûnus Emre Dîvânı 

143 

1 N'iderüz dirlik suyın biz cânı yagmâya virdük 
Cevherleri sarraflara ma'deni yagmâya virdük 

2 Bizüm il bâzirgânı hiç assı gözetmedi 

Çün assı bizüm degül ziyânı yagmâya virdük 

3 Bu yolun 'ârifleri geçürmezler meta'ı 

Biz hod 'uryân gideniz dükkânı yagmâya virdük 

4 Bizüm bâzârumuzda yokluk alur müşteri 
Çün iş böyle harîdâr varını yagmâya virdük 

5 Dîn ü millet bâzârın yagmâladı sen ü ben 
Çıkduk iki aradan sen-beni yagmâya virdük 

6 Küfrile îmân sözi hicâb oldı bu yolda 
Safâlaşduk küfrile îmânı yagmâya virdük 

7 Zühdile çok istedük hîç müyesser olmadı 
Terk idüben küllisin gümânı yagmâya virdük 

8 Yüz bin yıllık 'ömr olsa bir kuşlıkça degüldür 
Geçdük bitmez sagışdan zamânı yagmâya virdük 

9 Pâyânlu devr-i zamân çok eğledi Yûnus'ı 
Pâyânsuz devre irdi devrânı yagmâya virdük 

F. 107a, T. 31b, YE. 49b, RY. 54a, 61b, K. 128a, 161a, Rt. 
11, M. 34, 52. 

144 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ne söz keleci dirisem dilüm seni söyleyicek 

Kanda yürürsem yürürem senden yana kaçar dilek 



Dr. Mustafa Tatcı 



115 



2 Hakdur seni sevmezlere cânsuz sûretdür dirisem 
Anuniçün cânlulara senün gibi ma'şûk gerek 

3 Söyledün cümle 'âleme henüz nikâb içindesin 
Bir dem perdesüz yürisen iki cihân olur helâk 

4 Dîv ü peri ins ü melek sever seni her mahlûkât 
Hayrân olup ileyünde turmış durur hür u melek 

5 Nûşdur senün elünile zehr-i kâtil içerisem 
Bilmezem ne ma'nîsi var ol olur cânuma tiryâk 

6 Ger şehd ü şeker yirisem sensüz agudur cânuma 
Çün cânumun sensin dadı kanda bulam senden yigrek 

7 Yüz bin eger cevr ü cefâ ugrarısa sûretüme 

Hiç eksilmez şâdılıgum cümle diler seni sevmek 

8 Ne var eger Yûnus dahi 'ışk içinde zerreyise 
'Işk odıyla kâyım durur yirile gök çarh-ı felek 

F. 108b, T. 32a, K. 210b, RY. 12a. 

145 

1 Çalap nûrdan yaratmış cânını Muhammed'ün 
'Âleme rahmet saçmış adını Muhammed'ün 

2 Dostum dimiş yaratmış hem anun kaydın yimiş 
Ümmetden yana korniş yönini Muhammed'ün 

3 Muhammed bir denizdür 'âlemi tutup durur 
Yitmiş bin peygamberler gölinde Muhammed'ün 

4 Dünyâ mâlın dutmamış hiç emânet artmamış 
Derzi biçüp dikmemiş tonını Muhammed'ün 



116 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Tanrı Arslanı 'Alî sağında Muhammed'ün 
Hasan'ıla Hüseyin solunda Muhammed'ün 

6 Yılda yitmiş bin hâcı her biri niyyet ider 
Varur ziyâret ider nûrını Muhammed'ün 

7 Yûnus Emrem 'ışkludur eksiklüdür miskîndür 
Her kim yimez mahrûmdur honını Muhammed'ün 

K. 174b, RY. 64b, M. 59, Ç. 25b. 

146 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Nişânı bu benzi saru gözleri yaşdur 'âşıkun 
'Işk odına yanar cânı ciğeri başdur 'âşıkun 

2 Dün-gün yürür hayrân olur 'ışk odına yanar erür 
Döşeği toprag u kabir yasdugı taşdur 'âşıkun 

3 Kimse bilmez âşık hâlin gönlünde nedür ahvâlin 
Süpürmege dostun yolın yüzi ferâşdur 'âşıkun 

4 Miskin olur 'âşık kişi durmaz akar gözi yaşı 
Mâlı mülki cân u başı 'ışka tarâşdur 'âşıkun 

5 'Âşık kılar dün-gün âhı vurur Hak'a dogrı râhı 
Her dem gönül seyrengehi gönli Mi'râc'dur 'âşıkun 

6 Her bir kişi bir iş dutar ol dosta yakın olmağa 
Gice gündüz nefsiyile her dem savaşdur 'âşıkun 

7 Yûnus eydür ol melâmet şeyhliği 'âşıklığa sat 
'Âşık da n'ister eyü ad bed-nâmı hoşdur 'âşıkun 



Dr. Mustafa Tatcı 

NO. 188a. 



117 



147 

1 İy su kandan gelürsin vatanun kanda senün 
Kanda çukur bulursan yatagun anda senün 

2 Sen yüceden çıkarsın alçak yire akarsın 
Gönül Hakka dutarsın alçak gönlün var senün 

3 Seni bulut götürür 'âlemlere yitürür 
Dürlü çiçek bitürür hoş üstâdun var senün 

4 Ağaçlara varursın köklerinden girürsin 
Dunı sıra yürürsin uzun elün var senün 

5 Kandayısa yaş-kurı hiç sensüz olmaz biri 
Ne ölüsin ne diri hiç tenün yokdur senün 

6 Kimün denize gider kimün tütüni tüter 
İsmün disen ne durur hoş bâzârun var senün 

7 Akup deniz olursın tagılup toz olursm 
Göllerde sâz olursın yapılan evler senün 

8 Dünyede cânlu cânsuz olımayalar sensüz 
Câna cânsın gümânsuz hiç menendün yok senün 

9 Şimdi Yûnus susadı diler ki senden içe 
Bir içim bin kızıla nice bahân yok senün 

K. 143a, HB. 11b, M. 42. 

148 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ger uluya irdünise sûret nakşı nendür senün 

Mâ'nîye yol buldumsa iş bu dünyâ nendür senün 



118 



Yûnus Emre Dîvânı 



2 Görgeç yolundan kamusın terk it bu dünyâ da'vîsin 
Kogıl bu 'âlem sevisin aşıklıcak nendür senün 

3 Sen dünyânun terkin urgıl gelüp 'ışk evine girgil 
İlerki menzile irgil girü kalmak nendür senün 

4 Bu vücûdun ser-mâyesi od u su toprag u yildür 
Her biri aslına gider gâfıl olmak nendür senün 

5 Dün ü gün kaygular yirsin n'ideyin yohsulın dirsin 

Ol cömerddür rızkun virür kaygu yimek nendür senün 

6 Büt-hâne vü şarâb-hâne mescid oldı gerçek câna 
Bir pûlun varmaz ziyâna yalancılık nendür senün 

7 Çün âhirete kavisin ko bu yalancı da'vîsin 

Bu mâl u hazne sevisin 'âşıkısan nendür senün 

8 Yigil yidürgil bî-çâre eksilürse Tanrı'n vire 
Bir gün tenün yire gire girü kalan nendür senün 

9 Benüm diyüben dirersin hakikat da'vî idersin 
Pâdişâh suçuna kalmaz güm-râh olmak nendür senün 

10 Yûnus ol 'ışk badyasından sen inen esrük olmışsın 
Bî-hod iken irdün Hakka ayuk olmak nendür senün 

F. 106b, T. 31a, K. 79b, YE. 49a, Rt. 11, M. 13. 

149 

1 Dervişler gönli safâ hükm ider Kâf dan Kâf a 
îy niçe selâtînler zebûnı dervişlerim 

2 Dervişlerim hâlleri Hak'a gider yolları 
Arş'da na'lin dönderdi Üveys'i dervişlerim 



Dr. Mustafa Tatcı 1 1 9 

3 Resûl ağdı Mi'râc'a nazar eyledi hoca 
Görün görün kim niçe vasfını dervişlerim 

4 'Arş'dan döndi Mustafâ anda ashâb-ı safâ 
Dinledi sözlerini sır sözi dervişlerim 

5 Resûl indi tapuya elin urdı kapuya 
Didiler kimsin ana miskini dervişlerim 

6 Resûl girdi içerü yârenler turdı örü 
'Âşıklar dîdâr gördi visâlin dervişlerim 

7 Resûl ey dür iy Kayyûm bunlar 'acâyib kavim 
Sır denizi kılmışsın gönlini dervişlerim 

8 Bunlara benüm didüm bunlara benin didüm 
Unıtdurdum mâlını gencini dervişlerim 

9 Dervişlik bir pîşedür hırkacugı mîşedür 
Çok cânavârlar yörür tonında dervişlerim 

10 Miskin Yûnus n'eylesün niçe bir şerh eylesün 
'Âşıkdur kul söylesün vasfını dervişlerim 

K. 200a, RY. 36b, M. 72. 

150 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Dost diridüm istegüm dermânıdur 'âşıklarun 
Câm-ı 'ışkı koma kim peymânıdur 'âşıklarun 

2 'Âşık ol 'ışk odına pervâne gibi yana gör 
Oda yanan kimseler pes cânıdur âşıklarun 

3 Her gice cevlân ider Hakk'un cemâlin görmeğe 
'Arş-ı 'azîm dem-be-dem seyrânıdur 'âşıklarun 



120 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Zâhidün zühdiyile Cennet makâmı olur 
Mâsivânun küllisi zindânıdur âşıklarım 

5 Hor bakma sen 'azîzüm 'ışk erine zinhâr 
Sırr-ı Mevlâ'sıyıla pinhânıdur âşıklarım 

6 Şeyh-i kâmil hizmetinden fârig olma iy Yûnus 
Kulluk itmek pirine erkânıdur âşıklarun 

B. 26b. 

LAM 

151 

1 Kul pâdişâhsuz olmaz pâdişâh kulsuz degül 
Pâdişâhı kim bileydi kul itmese yort savul 

2 Sultân hemîşe sultân kul hemîşe kulıdı 
01 kadîm pâdişâydı usûl içinde usûl 

3 Tanrı kadîm kul kadîm ayrılmadum bir adım 
Gör kul kim Tanrı kimdür anla iy sâhib-kabûl 

4 Bize birlik sarâyın togru beşâret ayın 
Geç ikilik fikrinden kogıl benliği yâ kul 

5 Gör imdi gizlü seyri seyir içinde sırrı 
Kul bilmez bu tedbîri kime değdi bu nüzûl 

6 Eyid eyid kamusın ne kân u ne ma' densin 
Sûret-i pür-ma'nîsin pâdişâhı sende bul 

7 Gel imdi hicâbun aç senden ayrıl sana kaç 
Sende bulasın Mi'râc sana gelür cümle yol 



Dr. Mustafa Tatcı 



121 



8 Kanca vardun iy 'âkil bir ağızdan cümle dil 
Cüz'iyyât-ı müselsel haber virür 'akl-ı kül 

9 Yûnus bak neredesin ne yirde ne gökdesin 
Bekle edeb perdesin gel imdi gel tapu kıl 

F. 111b, T. 34a. 

152 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ata belinden bir zamân anasına düşdi gönül 
Hak'dan bize destûr oldı hazîneye düşdi gönül 

2 Anda beni cân eyledi et ü sünük kan eyledi 
Dört on güni diyicegez degirtmege düşdi gönül 

3 Yürüridüm anda pinhân Hak buyrugı virmez âmân 
Vatanumdan ayırdılar bu dünyeye düşdi gönül 

4 Beni beşiğe urdılar elüm ayagum sardılar 
Öndin acısın virdiler tuz içine düşdi gönül 

5 Günde iki kez çözerler başına akça dizerler 
Agzuma emcek virdiler nefs kabzına düşdi gönül 

6 Bu nesneyi terk eyledüm yürimege 'azm eyledüm 
On'iki sünügüm yazarlar elden ele düşdi gönül 

7 Oğlan iken sultân kopar kim elin kim yüzin öper 
'Akıl bana yoldaş oldı sultânlıga düşdi gönül 

8 Bu çagıla sakal biter görenün gülregi dutar 
Güzeller katında biter sev-sevüye düşdi gönül 

9 Hayırdan şerri çok sever işlemeğe becid iver 
Nefsinün dileğin kovar nefs evine düşdi gönül 



122 Yûnus Emre Dîvânı 

10 Kırk beşinde sûret döner kara sakala ak iner 
Bakup şeybetin göricek yoldurmağa düşdi gönül 

1 1 Yola gider başaramaz yiğitliğe eli varmaz 

Bu nesneleri koyuban yavunmaga düşdi gönül 

12 Ogl ey dür bunadı ölmez kız ey dür yirinden durmaz 
Hiç kendü hâlinden bilmez hâlden hâle düşdi gönül 

13 Ölicegez şükr ideler sinden yana dedeler 
Allah adın zikr ideler çok şüküre düşdi gönül 

14 Su getüreler yumağa kefen saralar komaga 
Agaç ata bindüreler teneşire düşdi gönül 

15 Eger varışa 'amelün gin olısar sinün senün 
Eger yogısa 'amelün oddan şarâb içdi gönül 

1 6 Yûnus anlayuvar hâlün şuna ugrayısar yolun 
Bunda elün ireriken hayr işlere düşdi gönül 

F. 113b, T. 35a. 

153 

1 Yavlak 'aceb geldi bana dünyâ içinde işbu hâl 
Gice konuk olan kişi gine sabâh göçer fi'l-hâl 

2 Eger girçek konugısan aç gözün uyanugısan 
Sen bu söze tanugısan girü kalur mülkile mâl 

3 Mâlunı özge kişi yir sen var anda hisâbın vir 
Sinün hemân bir adım yir gel gör âhir nedür bu fâl 

4 Gözün görürken yi-yidür eylemegil bunca 'özür 
Bu dünyede hâsıl nedür hayreyle bâzârı vir al 



Dr. Mustafa Tatcı 



123 



5 Ben diyeyin sözün hakkın işit unutma key sakın 
Uş kıyâmet geldi yakın gönlünden geçmesün hayâl 

6 Andan İsrâfîl Sûr ura ölenler yirinden tura 
Mizân terâzû kurıla hükmini ide zü'l-Celâl 

7 Sultân u kullar bir ola anda heybet katı ola 
Dahi ayruksı hâl ola kurtulmaklık anda muhâl 

8 Bunda korkmazısan Yûnus anda korkudurlar seni 
Eger dirligün hakkısa Sırât'ı geçesin sehel 

F. 112b, YE. 53a, K. 86a, M. 17, Ç. 29a. 

154 

1 Gerekmez dünyeyi bize çünki bâkî bünyâd degül 
Bir kul bin de yaşansa ölicek bir sâ'at degül 

2 Bu dünye kahır evidür niçe 'ömürler eridür 
Uçmak' da hûy satan kişi yalan yanlış gaybet degül 

3 Şol senün mü'min kullanın dünyâ zindânı anlarun 
Bu dünyâda mü'min olan hurrem oluban şâd degül 

4 Bunda zâlimlik eyleyen nefsi harâmla toylayan 
Yüzleri kara kopısar öz cânları râhat degül 

5 Kim durur kim ire ana dün-gün tâ' at kılan ana 
Virülür uçmak anlara zîrâ bilişdür yâd degül 

6 Yûnus miskin mestânesin sen seni gör ko bunları 
Dünyâda riyâlu dirlik kişiye eyü ad degül 

F.115a, T. 36a. 

155 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 



124 Yûnus Emre Dîvânı 

1 Kogıl bu dünyâ bezeğin bu dünyâ yil durur hayâl 
Ne vefâ krhsar bize çün pusuda durur zevâl 

2 İnanma fâni 'ömre kim bâkî degüldür sevgüsi 
Görür iken sultânlarr koyup giderler mülk ü mâl 

3 Kes gider 'izzet baş un terk eyle sen fuzûlhgr 
Kesmezisen başm anun 'rşkrla dirligün muhâl 

4 Bunca uzun endîşeler yoldaşrmuzrdr bizüm 
Dost fîkretinden artugr bilün ki külli kryl u kâl 

5 Algrl kendü elünile girü kendü hisâbunr 
Yohsa serhengler elinde katr yaramaz olur hâl 

6 Zevk u riyâ didükleri boynmr urmaymca ben 
Şâh-r Kerîm'e srdkrla kanda buhsaram visâl 

7 Öldür nefsün dileğini ilet teneşir üstine 
Yohsa gensüz ölicegez sana fermân olur gassâl 

8 Her kim sana sorarrsa i'tikâdun nedür Hakk'a 
Öpgil anun ayagmr budur ana cevâb su'âl 

9 Yûnus sana farîzadur işbu Srrât-r müstakim 
İleyünde haşre -neşre Hakke'l-yakîn gerek visâl 

F. 116b, T. 37a, YE. 52b, K. 74a, Ç. 28b. 

156 

1 Dervişlik makâmr hâl içinde hâl 
Ferâgathk makâmr derviş olana muhâl 

2 Derviş ayrrhmaz evvelki demden 
Hiç fürkat olmadr nasîbdür visâl 



Dr. Mustafa Tatcı 



125 



3 Derviş fitne kabın bunda uşatdı 
Hareket itdi bunda olmadı battâl 

4 Dervîşlik dirliği Sırât üzredür 
Hisâbı itdiler zerre-i miskâl 

5 Derviş Ene'l-Hak derse n'ola 'aceb mi 
Hep varlık Hakk'undur 'alâ külli hâl 

6 Derviş ırma gözün evvelki demden 
Yûnus görüp durur hem âhir hem evvel 

F. 116a, T. 36b. 

157 

1 'Işksuzlara virme öğüt öğüdünden alur degül 
'Işksuz âdem hayvân olur hayvân öğüt bilür degül 

2 Eksük olman ehillerden kaça görün câhillerden 
Tanrı bîzâr bahillerden bahil dîdâr görür degül 

3 Kara taşa su koyarsan elli yıl ısladurısan 
Hemân taş gine bayağı hünerlü taş olur degül 

4 Taşdan çıkar dürlü sular ayağından biter neler 
Câhil gönli taşdan beter câhil gelmez gelür degül 

5 Boz yapalak devlingece emek yime irte-gice 
Anun işi gözsepekdür salup ördek alur degül 

6 Şah balabân şâhin togan zihî ögmiş anı öğen 
Togan za'îf olunsa toganlıkdan kalur degül 

7 01 iki cihân güneşi zâhir dünyâsın degşürdi 
Câhil anı öldi sanur ol hod ölmez ölür degül 



126 Yûnus Emre Dîvânı 

8 Yûnus olma câhillerden ırak olma ehillerden 
Câhil ne var mü'minise câhillikden kalur degül 

F. 115b, T. 36a, YE. 52a. 

158 

1 Ma'nî eri bu yolda melûl olası degül 
Ma'nî tuyan gönüller hergiz ölesi degül 

2 Ten fânîdür cân ölmez çün gitdi girü gelmez 
Ölürise ten ölür cânlar ölesi degül 

3 Gevhersüz gönüllere yüz bin söz eydürisen 
Hak'dan nasîb olmasa nasîb olası degül 

4 Sakıngıl yârün gönlin sırçadur sımayasın 
Sırça sındukdan girü bütün olası degül 

5 Çeşmelerden bardagun toldurmadın konsan 
Bin yıl anda turursa kendü tolası degül 

6 Şol Hızır'da İlyâs Ab-ı Hayât içdiler 
Bu bir kaç yıl içinde bunlar ölesi degül 

7 Yaratdı Hak dünyâyı Peygamber dostlıgına 
Dünyâya gelen gider bâkî kalası degül 

8 Yûnus gözün görürken yaragun eyleyigör 
Gelmedi anda varan girü gelesi degül 

F. 1 İla, T. 33b, YE. 54a, NO. 187b, K. 164a, RY. 53b, 57a, 
Rt. 12, B. 46b, Ç. 30a, M. 53. 

159 

1 Eyâ gâfıl aç gözüni gönlün yavlak uzatmagıl 

Bakgıl kendü dirligüne kimse 'aybın gözetmegil 



Dr. Mustafa Tatcı 127 

2 Şöyle dirilgil hulkıla ölicegiz söyleşeler 
Bâkî dirlik budur cânum yavuz adıla gitmegil 

3 Bir gün ola bu dünyâyı âhirete degşüresin 
Dün ü güni kılgıl tâ' at ayak uzadup yatmagıl 

4 Gördün ki bir derviş gelür yüz vur anun kademine 
Senden şey'ullah idicek kaşun karagun çatmagıl 

5 Nefse uyup biş parmagun bir kezden iltme agzuna 
Kes birisin vir miskine gerek olur unutmagıl 

6 Söyledügün keleciyi işitdügün gibi söyle 
Kendözünden zîreklenüp bir kaç söz dahi katmagıl 

7 Dünyâ çerb ü şîrîn durur âdem gerekdür yiyesi 
Kem nesneye tama' idüp kesüp kemürüp yutmagıl 

8 Yûnus kim öldürür seni viren alur yine cânı 
Yarın göresin sen anı er nazarından gitmegil 

YE. 53a, RY. 7b, K. 166b, NO. 186a, HB. 14a, Rt. 13, M. 
54, Ç. 30a. 

160 

Müstef ilün Müstef ilün 

1 Yoldaş olalum ikimüz 
Gel dosta gidelüm gönül 
Hâldaş olalum ikimüz 
Gel dosta gidelüm gönül 

2 Gel gidelüm cân turmadın 
Sûret terkini urmadın 
Araya düşmân girmedin 
Gel dosta gidelüm gönül 



128 



Yûnus Emre Dîvânı 



3 Gel gidelüm kalma ırak 
Dost içün kılalum yarak 
Şeyhüm katındadur turak 
Gel dosta gidelüm gönül 

4 Terk idelüm il ü şârı 
Dost içün kılalum zârı 
Ele getürelüm yâri 

Gel dosta gidelüm gönül 

5 Bu dünyâya kalmayalum 
Fânîdür aldanmayalum 
Bir iken ayrılmayanım 
Gel dosta gidelüm gönül 

6 Biz bu cihândan göçelüm 
01 dost iline uçalum 
Arzû hevâdan geçelüm 
Gel dosta gidelüm gönül 

7 Kulaguz olgıl sen bana 
Gönilelüm dostdan yana 
Bakmayalum öne-sona 
Gel dosta gidelüm gönül 

8 Bu dünyâ olmaz pâyidâr 
Aç gözüni cânun uyar 
Olgıl bana yoldaş u yâr 
Gel dosta gidelüm gönül 

9 Ölüm haberi gelmedin 
Ecel yakamuz almadın 

' Azrâîl hamle kılmadın 
Gel dosta gidelüm gönül 

10 Girçek erene varalum 
Hakk'un haberin soralum 
Yûnus Emre'yi alalum 



Dr. Mustafa Tatcı 



129 



Gel dosta gidelüm gönül 

YE. 53b, NO. 187b, RY. (Mecmûa). 

161 

1 N'ola gelsen şimden girü fesâdı terk itsen gönül 
Gâh aglasan günâhuna gâh kanâ'at itsen gönül 

2 İşün gücün fesâdıla yakdı beni hırs odıla 
İltsen yârı bir uğurdan yanar oda atsan gönül 

3 Niçe bir ben sana uyam özümi belâya koyam 
N'ola gelsen sen de benüm ögüdümi dutsan gönül 

4 Dünyâ halkun düşmânıdur maksûd ol cânlar cânıdur 
Bilün ki dünyâ fânîdür dünyâyı terk itsen gönül 

5 Yûnus miskin kalmaz câna virür cânını kurbâna 
Gelsen sıgınsan Sübhân'a togru yola gitsen gönül 

B. 4a. 

162 

1 Dervişlik didükleri hırkayıla tâc degül 
Gönlin derviş eyleyen hırkaya muhtâc degül 

2 Hırkanun ne suçı var sen yolına varmazsan 
Vargıl yolınca yüri er yolı kalmaç degül 

3 Dirsin şeyhüm 'ışkıla yalın ayak baş açuk 
Er var dirlik dirilmiş yalın ayak aç degül 

4 Turmış ma'rifet söyler erene Yûnus Emrem 
Yol eriyle yoldadur yolsuza yoldaş degül 

YE. 54a, Dîvân, Staatsbibliothek/Marburg, Ms., Or. Ort. 
2869, Vr. 21a. 



130 Yûnus Emre Dîvânı 

163 

1 Senün ben dimekligün ma'nîde usûl degül 
Bir kapu kullarına şaşı bakmak yol degül 

2 Sen sana yararısan bu sözden tuyarısan 
Kancanı bakarısan dimegil sen ol degül 

3 Yitmiş iki milletün hem ma'şûkı ol durur 
'Âşıkı ma'şûkından ayırmaklık fâl degül 

4 Küfrini atar iken îmânun urma sakın 

Hırs bizümle düşmândur bilişlüdür il degül 

5 İş bu sözden bir haber muhtasârdur muhtasâr 
İt bir eri ihtiyâr kahıtlıkdan bol degül 

6 Paşa bu kuş dilidür bunı Süleymân bilür 
Sana direm iy hâce bu dil tehî dil degül 

7 Saga sola bakmadın hoş söyler Tapduk Yûnus 
Ol gerçeğe 'âşıklar külli sagdur sol degül 

Muahhar Bazı Mecmûalarda var. 

164 

1 Müşkili hâlleylemek degmenün işi degül 
Bir kişiye vir gönli bu yolda taşı degül 

2 Bu kelâmun ma'nîsi evliyânun hânıdur 
Yidürmegil câhile sükkerümüz aşı degül 

3 Evliyânun gönünden şey'li'l-lâhun kesmegil 
Sana himmet eyleyen gözile kaşı degül 

4 Er oldur ki menzilin her dem gösteri tura 
Değme 'ârif bu düşi yoramaz işi degül 



Dr. Mustafa Tatcı 



131 



5 İşde bir yâr bulasın cânun fidî kılasın 
İnkârıla gelenler erün yoldaşı degül 

6 Hak tecellî kılmağa cân aslını bulmağa 
Gönülden sür sivâyı nazarı taşı degül 

7 Biz ol 'ışk bidesini ol dost elinden içdük 
Bize ol kadeh sunan dünyâ dervişi degül 

8 Yûnus bir toganıdı kondı Tapduk kolına 
Ava şikâre geldi bu yuva kuşı degül 

HB. 1 lb. A. 13, Muahhar Bazı Mecmûalar. 

165 

1 Cânlar fıdâ yoluna bu cân kayusı degül 
Sen cânı gerek bana cihân kayusı degül 

2 Cânlar içinde cânum sensin genc-i pinhânum 
Çün 'ıyân gördüm seni pinhân kayusı degül 

3 Cânlar içinde cânsın sen bir Âb-ı Hayvânsın 
Bize dîn ü îmânsın îmân kayusı degül 

4 Yudum yaramı sildüm yaram kimdedür bildüm 
Bana yârüm kayusı yaram kayusı degül 

5 'Işkun beni fâş itdi saklayam dirdüm velî 
Çün seni 'ıyân gördüm pinhân kayusı degül 

6 Dermân ola mı bana derdüm benüm kim ona 
Derdlü varayın sana dermân kayusı degül 

7 Gelün 'âşık olalum 'ışka cevlân kılalum 
Esrük olup yatmışam cevlân kayusı degül 



132 Yûnus Emre Dîvânı 

8 'Işkun okı demreni dokınur yüregüme 
'Işk içün ben öleyin demren kayusı degül 

9 Cân u gönüli n'itdüm 'ışkun odına atdum 
Sıdkı dahi unutdum gümân kayusı degül 

1 'Işkun burcından uçdum cevlân uruban geçdüm 
Ben dostıla buluşdum cevlân kayusı degül 

1 1 Bahr 'ummâna talmışam anda sadef bulmışam 
Gevher alup gelmişem 'ummân kayusı degül 

12 Turdugum yir Tür ola bakdugum dîdâr ola 
Ne hâcet Mûsâ bana sen-ben kayusı degül 

13 Yûnus'ı öğütlerler kalk kervân göçdi dirler 
Ben menzile irişdüm kervân kayusı degül 

NO. 192a, RY. 63b, YE. 52a, K. 197b, Ç. 29b. 

166 

1 Bir kez gönül yıkdunısa bu kıldugun namâz degül 
Yitmiş iki millet dahi elin yüzin yumaz degül 

2 Erenler gelüp geçdiler dünyâyı koyup göçdiler 
Havâya agup uçdılar bular hümâdur kaz degül 

3 Cân odur kim Hak'a ire ayak odur yola gire 

Er oldur alçakda tura yüksekden bakan göz degül 

4 Münkir ile müdde'îyi sayma buçuğa koyanı 
Git ahûra tak buları her kim (ki) 'âşık-bâz degül 

5 Togrı yola gitdünise er eteğin tutdunısa 
Bir hayır da itdünise birine bindür az degül 



Dr. Mustafa Tatcı 



133 



6 Yûnus bu sözleri çatar sanki balı yağa katar 
Halka metâ'ların satar yüki güherdüz tuz degül 

YE. 54a, A. 12. 

167 

1 Tehî görmen kimseyi hiç kimesne boş degül 
Eksükligile nazar erenlere hoş degül 

2 Gönlüni derviş eyle dostıla biliş eyle 
'Işk eri şol ma'nîde derviş içi boş degül 

3 Derviş bilür dervişi Hak yolına turmışı 
Dervişler hümâ kuşı çaylak u baykuş degül 

4 Dervişlik aslı cândan geçdi iki cihândan 
Haber virür sultândan bellüdür yad kuş degül 

5 îy Yûnus Hakkı bilen söylemez hergiz yalan 
İkilik ile gelen togrı yol bulmış degül 

A. 13. 

MİM 

168 

1 İy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum 
Dinlersenüz eydivirem ezelî vatandayıdum 

2 Ezelîden dilümde uş Tanrı birdür Hak' dur Resûl 
Bunı böyle bilmeziken bir 'aceb makâmdayıdum 

3 Kalû belâ söylenmedin tertîb düzen eylenmedin 
Hak'dan ayru degülidüm ol ulu dîvândayıdum 

4 Yire bünyâd urulmadın Âdem dünyâya gelmedin 
Öküz balık eylenmedin ben ezelî andayıdum 



134 



Yûnus Emre Dîvânı 



5 Eyyûb'ıla derde esîr iniledüm çekdüm cezâ 
Belkîs'ıla taht üzere mühr-i Süleymân'dayıdum 

6 Yûnus'ıla balık beni çekdi deme yutdı bile 
Zekeriyyâ'yıla kaçdum Nûh'ıla tûfândayıdum 

7 ' Asâyıla Mûsâ'yıla kaçdum çıkdum Tûr Tagı'na 
İbrâhîm'ile Mekke'ye bünyâd bıragandayıdum 

8 İsmâ'île çaldum bıçak bıçak ana kâr itmedi 
Hak beni âzâd eyledi koçıla kurbândayıdum 

9 Yûsuf ila ben kuyıda yatdum bile çekdüm cezâ 
Ya'kûb'ıla çok agladum bulınca fıgândayıdum 

10 Mi'râc gicesi Ahmed'ün dönderdüm 'Arş'da na'linin 
Üveys'ile urdum tâcı Mansûr'ıla urgandayıdum 

1 1 'Alî'yile urdum kılıç Ömer'de 'adi eyledüm 

On sekiz yıl Kâf Tagında Hamza'yla meydândayıdum 

12 Yûnus senün 'âşık cânun ezelî 'âşıklarda 

Ol Allah'un dergâhında seyrân u cevlândayıdum 

F. 117b, T. 37a, YE. 61a, NO. 185b, K. 65b, B. 5a, HB. 
106, A. 15. 

169 

1 îy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum 
'Işk denizine taluban deryâ-yı 'ummândayıdum 

2 Yire bünyâd urulmadın yir-gök melâik tolmadın 
Levh ü kalem çalınmadın mülk-i yaradandayıdum 

3 Ol kim beni bekleridi her kandasam saklandı 
'Işk urganı ucındagı kandîldagı cândayıdum 



Dr. Mustafa Tatcı 



135 



4 Kaygu eli irmezidi gussa gözi görmezidi 
Endîşe şehrinden taşra bir ulu mekândayıdum 

5 Bu işlerde olan kişi terk itsün cümle teşvişi 
İçerüden içerü bir key latif nihândayıdum 

6 Benüm gibi bu cihâna yüz bin gelürse az ola 
Benüm gelişüm şimdidür üstâdda Kur'ân'dayıdum 

7 Dört kitâbı okumadın ayırup seçmek olmadın 
Ezberledüm sebakumı bu 'ışkı hânendeyidüm 

8 Pâdişâhdan destûr oldı bizi bunda mülke saldı 
İki cihân Uçmak oldı Uçmak'da Rıdvân'dayıdum 

9 Yılduzıdum bunca zamân gökde melâik arzûmân 
Cebbâr-ı 'âlem hükm ider ben ol zamân andayıdum 

10 Toksan bin Hak kelâmını söyleşicek Habîb'ile 
Otuz bini sırr olıcak ben ol sır olandayıdum 

11 Ben bu sûretden ilerü adum Yûnus degül iken 
Ben olıdum ol ben idüm bu 'ışkı sunandayıdum 

F. 131b, RY. 7b, YE. 55a, 67a, Rt. 17, K. 57a. 

170 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ben bende buldum çün Hak'ı şekk ü gümân nemdür benüm 
Ol dost yüzin görmez isem bu gözlerimi nemdür benüm 

2 Gelsün münâcât eyleyen toksan bin hâcât söyleyen 
Taşra 'ibâdet eyleyen görsün ki dost nemdür benüm 



136 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Mûsî olup Tûr'a çıkam nûr oluban gözden bakam 
Söz oluban dilden çıkam sûr u nagam nemdür benüm 

4 Mûsî varur Tûr'a çıkar anda varur nûra bakar 
Dostdan gayrı zerre kadar bu gözlerimi görmez benüm 

5 Uş ben beni cem' eyledüm ol dosta îmân eyledüm 
Birliğine kıldum kâmet riyâ tâ' at nemdür benüm 

6 Ol dost bana ümmî dimiş hem adumı Yûnus korniş 
Dilüm şeker gevdem kamış bu söyleyen nemdür benüm 

7 Ümmî benem Yûnus benem dokuz atam dörtdür anam 
'Işk odına düşüp yanam sûk u bâzâr nemdür benüm 

RY. (Mecmûa) 8a, Ç. 42b. 

171 

1 Ben bunda garîb geldüm ben bu ilden bîzâram 
Bu tutsaklık tuzağın demi geldi üzerem 

2 Ben bu 'ışk kitâbını okıdum tahsil kıldum 
Hâcet degüldür bana aga kara yazaram 

3 Dört kitâbun ma'nîsi tamâmdur bir elifde 
Bâ didürmen siz bana bâ diyicek azaram 

4 Bir elif tahsil iden münezzehdür 'âlemden 
Endîşe ikliminde niçün durup gezerem 

5 Yitmiş iki millete suçum budur Hak didüm 
Korkı hıyânetedür yâ ben niçün kızaram 

6 Bir çeşmeden akan su acı tatlu olmaya 
Edebdür bana yirmek bir lüleden sızaram 



Dr. Mustafa Tatcı 



137 



7 Şerî'at oğlanları niçe yol ey de bana 
Hakîkat deryâsında bahrî oldum yüzerem 

8 Çünki ben bunda geldüm ben anı bunda buldum 
Mansûr'am dâra geldüm kül oluban tozaram 

9 Karanu dünler olsa yollar hîç anlanmasa 
Kulavuzum er olsa ben neyiçün azaram 

10 Dost bana gelsün dimiş benüm kaydumı yimiş 
İş bu yüzüm karasın teberrükler düzerem 

1 1 Çün varam dost Hazret'e el kavşurup hıdmete 
Benden 'amel sorarsa bu 'amelden bezerem 

12 Yûnus bu kuş dilidür bunı süleymân bilür 
Gerçek eren bu yolda ne didügin sezerem 

F. 118b, T. 38a, NO. 185a, K. 58b, YE. 55b, Rt. 18, A. 15, 

Ç. 35b. 

172 

1 Ben bu cihâna gelmedin sultân-ı cihândayıdum 
Sözi girçek hükmi revân ol hükm-i sultândayıdum 

2 Halâyık bunda gelmedin gökler melâik tolmadın 
Bu mülke bünyâd olmadın mülk-i yaradandayıdum 

3 Yüz yigirmi dört bin hâsı dört yüz kırk dört tabakası 
Devlet makâmında ol gün ulu hânedândayıdum 

4 Gussa beni görmezidi kaygu eli irmezidi 
Endîşe şehrinden taşra bir yüce mekândayıdum 

5 Yûnus bu cümle varlıgun dost katında zerre degül 
Güftile kelâmdayıdum hem bunda hem andayıdum 



138 Yûnus Emre Dîvânı 

F. 119b, T. 38b, YE. 61b, YE. 62a. 

173 

1 Uş gine geldüm ben bunda sır sözin 'ıyân eyleyeni 
Bir söz ile yiri gögi cümlesin hayrân eyleyeni 

2 Dilerisem ten eyleyeni dilerisem cân eyleyeni 
Gönlümi Tûr cânum Mûsâ 'ışkı Süleymân eyleyeni 

3 Dirlik bana karşu gele ben dirligün boynın uram 
Ölüm eger vâcib ola cânumı kurbân eyleyem 

4 'îsâ ki Meryem'e varur şöyle varam ben ol Hakka 
Fazlı yolında ol Hakk'un 'âlemi handân eyleyem 

5 Azrâîl ne kişi durur kasd idebile cânuma 

Ben anun kasdını gine kendüye zindân eyleyem 

6 Yâ Cebrâîl kim ola kim hükm ide benüm âhuma 
Yüz bin Cebrâîl gibiyi bir demde perrân eyleyem 

7 Bu bizden öndin gelenler ma'nîyi pinhân didiler 
Ben anadan togmış gibi geldüm ki 'uryân eyleyem 

8 Yûnus senün gönlün evi Hak varlığı toptoludur 
Uş geldüm ki 'âşıklara varlıkdan ihsân eyleyem 

F. 119b, T. 38b, YE. 60b, Rt. 34, Ç. 46a. 

174 

1 Cümle 'âlem terkin urup ben dost terkin urımazam 
Andan ayru buçuk sâ'at ben ansuzın durımazam 

2 Andan ayru diriligüm dirlik degül durur benüm 
Kadîm odur görür beni ben ölüyem görimezem 



Dr. Mustafa Tatcı 



139 



3 Hûrî gelüp eydürise gönül bana virgü diyü 
Dostdan artuk kimseneye ben gönlümi virimezem 

4 Dost diyü geçdi bu 'ömrüm başarmadum dost kullıgın 
Koyam başara ol beni ben hiç iş başarımazam 

5 Bir kezden ol oldum ahi benden ümîd yokdur bana 
Ben olısam pes ol kanı ben bu sırra irimezem 

6 Dostlar öğüt virür bana gitgil anun yakınından 
Daha yakın varam meğer andan ayruk varımazam 

7 Değmeler eydür Yûnus'a katlan bugün-yarın diyü 
Cehd ideyim bugünümi yarına irgürimezem 

RY. (Mecmûa) 16a, Dîvân, Staatsbibliothek/Marburg, Ms., 
Ort.; 2869. Vr. 66b. 

175 

1 Ben bir 'aceb ile geldüm kimse hâlüm bilmez benüm 
Ben söylerem ben dinlerem kimse dilüm bilmez benüm 

2 Benüm dilüm kuş dilidür benüm ilüm dost ilidür 

Ben bülbülem dost gülümdür bilün gülüm solmaz benüm 

3 Ol dost bana gelsün dimiş sundum kadeh alsun dimiş 
Aldum kadeh içdüm şarâb ayruk gönlüm ölmez benüm 

4 Ne turum var ne turagum hiç yirde yokdur karârum 
Hakka münâcât itmeğe bellü yirüm olmaz benüm 

5 Sor turdugum yiri bana gelürsen gösterem sana 

Bir zerrece Hak' dan ayru gözüm nesne görmez benüm 

6 Tür Tagı'nda bir tecellî gör Mûsâ'ya neler kıldı 
Yûnus eydür Hak katında sözüm girü kalmaz benüm 



140 



Yûnus Emre Dîvânı 



RY. (Mecmûa) 16a; Dîvân, Staatsbibliothek/Marburg, Ms., 
Ort.;2869. Vr. 31b. 

176 

1 Kaçan kim ben beni bildüm yakîn bil kim Hakk'ı buldum 
Korkum anı bulıncaydı şimdi korkudan kurtuldum 

2 Hiç ayrukdan ben korkmazam ya bir zerre kayurmazam 
Ben şimdi kimden korkayın korkdugumıla yâr oldum 

3 'Azrâîl gelmez cânuma sorucı gelmez sinüme 
Bular benden ne sorısar anı sorduran ben oldum 

4 Yâ ben onca kaçan olam anun buyrugın buyuram 
Ol geldi gönlüme toldı ben ana bir dükkân oldum 

5 Dükkân ıssı dükkânından hâli degüldür evinden 
Ol bu eve geleliden ben bu halka bir kân oldum 

6 Cânlular benden el alur cânsuzlar eri ne bilür 
Hem virürler hem alurlar ben bir ulu dîvân oldum 

7 Yûnus Hakka kıldı tapu Hak Yûnus'a açdı kapu 
Bâkî devlet benüm imiş ben kul iken sultân oldum 

F. 120b, T. 39a, K. 132a, RY. 73a, YE. 59a, 66b, Rt. 18. 

177 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Haber eylen 'âşıklara 'ışka gönül viren benem 
'Işka bahâ kim yitüre 'ışk ma' denin bulan benem 

2 Yir gök tolu bu 'ışk durur 'ışksuz hîç nesne yok durur 
'Işk bahrisi olubanı denizlere talan benem 



Dr. Mustafa Tatcı 



141 



3 Deniz yüzinden su alup suni virürem göklere 
Bulutlayın seyrân idüp ' Arş'a yakın varan benem 

4 Yıldırım olup şakıyan gökde melâik tokıyan 
Bulutlara hüküm sürüp yağmur olup yağan benem 

5 Gördüm göğün meleklerin her biri bir cünbişdedür 
Hak Çalab'un zikrin ider İncil ü hem Kur'ân benem 

6 Gördüm diyen degül gören bildüm diyen degül bilen 
Bilen oldur gösteren ol 'ışka esir olan benem 

7 Sekiz Uçmak 'âşıklara köşk ü sarâydur anlara 
Mûsî'leyin hayrân olup Tür Tag'ında kalan benem 

8 Kalem çalınıcak görgil haber böyle durur bilgil 
Kâlû belâ kelecisin bunda haber viren benem 

9 Delü oldum adum Yûnus 'ışk oldı bana kulavuz 
Hazret'e değin yalunuz yüz süriye varan benem 

F. 121a, T. 39b, K. 168a, YE. 62a, B. 27b. 

178 

1 Ezelî bu 'ışkı ben bu mülke sürüp geldüm 
Biridüm anda şeksüz uş yine bire geldüm 

2 Ol birün nün bana göründi er yüzünden 
Cân gözile ol nün ben bunda sora geldüm 

3 Ol nün göreliden unıtdum kendözümi 
Sanasın Mûsâ benem hâcete Tûr'a geldüm 

4 Tûr-ı münâcât bana turdugum yirde olur 
Benem bugün Bâyezîd uş gizlü sırra geldüm 



142 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Ezel benüm ilümdür Elest benüm yolumdur 
Ezelile Elest'i ben bunda göre geldüm 

6 Ben ezelden varıdum ma'şûkıla yârıdum 
Hak beni viribidi âlemi göre geldüm 

7 Çün gökden yire yagdum yirden göğe çok agdum 
Âdem tonın tonandum devrânum süre geldüm 

8 Et ü deri büründüm geldüm size göründüm 
Adumı âdem kodum andan zuhûra geldüm 

9 'Işk esritdi cânumı uş Ene'l-Hak didürür 
Korku gitdi gönlümden Mansûr'am dâra geldüm 

1 'Işkdan dertlü olana dermânum vardur benüm 
'Işk sayrusı olana erkândur sora geldüm 

1 1 Mecnûn kadehin aldum Leylî gönline taldum 
Çün Hakkı 'ıyân bildüm andan sınura geldüm 

12 Bundan böylesi bilgil pâdişâh iklîmidür 
Dört yanum dîdâr oldı gör ne hûb yire geldüm 

13 Bana bu 'ışk tolalı adum Yûnus olalı 
'Iyân oldı pâdişâh kulam şükrâne geldüm 

NO. 181b, HB. 17a,B.30a,K. 133a, RY. 73a, 3a, Ç. 32b, M 37, A 15,7. 

179 

1 Benüm bunda karârum yok ben bunda gitmeğe geldüm 
Bezirgânam metâ'um çok alana satmağa geldüm 

2 Ben gelmedüm da'vîyiçün benüm işüm seviyiçün 
Dostun evi gönüllerdür gönüller yapmağa geldüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



143 



3 Dost esriği deliligüm 'âşıklar bilür neligüm 
Degşürüben ikiligüm birliğe yitmeğe geldüm 

4 Ol hâcemdür ben kulıyam dost bâgçesi bülbüliyem 
Ol hâcemün bâgçesinde şâd olup ötmege geldüm 

5 Bunda bilişmeyen cânlar anda bilişimez anlar 
Bunda bilişüp dostıla hâlüm 'arz itmeğe geldüm 

6 Yûnus Emre 'âşık olmış ma'şûka derdinden ölmiş 
Girçek erün kapusında hâlüm 'arz itmeğe geldüm 

F. 125b, T. 42a, NO. 189b. 

180 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ne dirisem hükmüm yürür elümde fermân tutaram 
Ne dirisem hükmüm revân çün hükm-i sultân tutaram 

2 İns ile bu cinn ü peri dîvler benüm hükmümdedür 
Tahtum benüm yil götürür mühr-i Süleymân tutaram 

3 îblîs ü âdem kim olur kim azdura yâhûd aza 
Bu cümlesi eyü yavuz kamusın andan tutaram 

4 Dünyâ benüm mülküm durur kavmi benüm kavmüm durur 
Her dem benüm yargum yürür yargumı handân tutaram 

5 Senün gibi cân var iken Âb-ı Hayât isteyeni 
Karanulıga gireni ben anı hayvân tutaram 

6 Ansuz olursam ölürem anunla diri oluram 

Siz sanmanuz ki dirliği hemîşe cândan tutaram 

7 Dînüm îmânum ol durur ansuz olursam dünyede 
Ne pûta-hâça taparam ne dîn ü imân tutaram 



144 



Yûnus Emre Dîvânı 



8 Yûnus eydür hîç şek degül ol benven ü ben olvanun 
Ben ne dirisem dost tutar dost didügin ben tutaram 

F. 122a, T. 40a, YE. 61a, NO. 187b, K. 160b, RY. 68b, B. 50b, A 13, M. 

51. 

181 

1 Cânum ben andan bunda ezelî 'âşık geldüm 
'Işkı kılavuz tutdum 'ışka ulaşup geldüm 

2 Degülem kâl ü kîlde yâ yitmiş iki dilde 
Yad yok bana bu ilde anda bilişüp geldüm 

3 Geçdüm hod-bîn ilinden el çekdüm dükelinden 
Ol ikilik bâbından birliğe bitüp geldüm 

4 Dört kişidür yoldaşum vefâ-dârum râz-daşum 
Üçile hoşdur başum birine buşup geldüm 

5 Ol dördün birisi cân biri dîn biri îmân 

Biri nefsümdür düşmân anda savaşup geldüm 

6 Bir kılı kırk yardılar birin yol gösterdiler 
Bu mülke gönderdiler o yola düşüp geldüm 

7 'Işk şerbetinden içdüm on iki ırmak geçdüm 
Denizler bendin deşdüm 'ummândan taşup geldüm 

8 Ben andan geldüm bunda yine varuram anda 
Ben anda varasumı anda tanışup geldüm 

9 ' Azrâîl ne kişidür kasd idesi cânuma 
Ben emânet ıssıyla anda bitrişüp geldüm 

1 Aradum çıkdum bir uca eglendüm teferrüce 
Eren soyın soylayup ol soya düşüp geldüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



145 



1 1 Yûnus Emre'ye ne gam 'âşık melâmet bed-nâm 
Küfrüm îmâna şol dem anda degişüp geldüm 

F. 123b, T. 40b, YE. 62b, K. 71b, HB. 15a, RY. 54b, NO. 
192b, Rt. 36, M. 9, Ç. 31a. 

182 

1 Dost elinden ölürisem güle güle girü gelem 
Ganîmet görem bu demi cân şükrâne virü gelem 

2 Cânın dirîg tutan kişi dost katından ırak düşer 
Fidî kılam yüz bin cânı ıraklıkdan berü gelem 

3 Cercîs'leyin ol dost beni yitmiş kez öldürürise 
Bin kez dahi ölürisem yüz bin kez ilerü gelem 

4 Yüz bin kez togam uyagam dost burcında cevlân kılam 
Hem bunda olam hem anda bunda anda varu gelem 

5 Dost burcında togmış iken niçün ırak varmak bana 
Ol mahabbet feleğinde her sabâh çevürü gelem 

6 Yavı kılındum ne çâre yürürem dün-gün âvâre 
Soranlara cevâb budur isteyüben soru gelem 

7 Bin yıl toprakda yatursam hiç komayam Ene'l-Hakk'ı 
Ne vakt gerek olunsa 'ışk nefesin uru gelem 

8 İnanmayan gel sinüme dost adını eyit kıgır 
Kefen tonın pâre kılup topragumdan turu gelem 

9 Dost yolından gider isem gelmekligüm geniz ola 
Dost varlığı benümile her dem nişân virü gelem 

10 Bundan böyle n'olasını değme 'akıl şerh itmeye 
'Âşıklara miskin Yûnus hoş haber degürü gelem 



146 



Yûnus Emre Dîvânı 



F. 127a, T. 42b, K. 131a, NO. 193a, RY. 486, Rt. 18, Ç. 

39a. 

183 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bin yıl eger vasfın diyem bir zerresin düketmeyem 
Bir katrede yüz bin deniz bir noktasın şerh itmeyem 

2 Ne mesel baglasam olur ne hod gönül karâr kılur 
Kim benzedür misi ü misâl hâşâ anı benzetmeyem 

3 Kim ide bir nakş u sûret nakş u sûretden ol âzâd 
Cümle 'akıllar sende mât niçe 'özür gözetmeyem 

4 Çün 'akıl fenâya vara delü ola ne başara 
Delülere sensin çâre delü oldum pes n'itmeyem 

5 Öğret imdi dil ne disün şart oldur seni söylesün 
Tevfik yari kılurısa gayrı dile söyletmeyem 

6 Ne dirisen sen di bana koma beni benden yana 
Benüm hâcetüm bu sana bana beni istetmeyem 

7 Çün pâdişâh güçlü ola pes kul fuzûl işlü ola 

Ben senünem bana ne gam ger suç idem ger itmeyem 

8 Çün kim girdüm bu denize ne kenâr var ne cezire 

Çün dört yanumdan mevc ura teknem kavi hiç batmayam 

9 Benüm degül bu keleci varlık senün Yûnus neci 
Çün dilüme sensin kadir sensüz lisân depretmeyem 



F. 122b, T. 40a, RY. 67b, K. 138a, YE. 54b, Rt. 17, M. 50. 



Dr. Mustafa Tatcı 



147 



184 

1 Sensin Kerîm sensin Rahim 
Allâh sana sundum elüm 
Senden artuk yokdur umum 
Allâh sana sundum elüm 

2 Ecel irdi va'de yitdi 
Bu 'ömrüm kadehi toldı 
Kimdür ki içmedin kaldı 
Allâh sana sundum elüm 

3 Dilüm tetiği bozuldı 
Cânum gevdemden üzüldi 
Uşda gözlerimi süzüldi 
Allâh sana sundum elüm 

4 Urdılar suyum ılıdı 
Kavum kardaş cümle geldi 
Esen kalsun kavum kardaş 
Allâh sana sundum elüm 

5 Uş dikdiler kefen tonum 
Hazret'e gönüldi yolum 
Bunda kalan nemdür benüm 
Allâh sana sundum elüm 

6 Geldi salacam sarılur 
Dört yana sala virilür 
İl namâzuma dirilür 
Allâh sana sundum elüm 

7 Salacamı götürdiler 
Musallâya yitürdiler 
Görklü tekbîr getürdiler 
Allâh sana sundum elüm 



148 Yûnus Emre Dîvânı 

8 Götürdiler bunda üşüp 
İndürdiler anda şeşüp 
Topragum örterler eşüp 
Allâh sana sundum elüm 

9 Toprağa çün düşürdiler 
El toprağa üşürdiler 
Taşlarda basdurdılar 
Allâh sana sundum elüm 

10 Uşda beni götürdiler 
Makbereme getürdiler 
Halka olup oturdılar 
Allâh sana sundum elüm 

1 1 Çün cenâzeden şeşdiler 
Üstüme toprak eşdiler 
Hep koyubanı kaçddar 
Allâh sana sundum elüm 

1 2 Kaldum bir karanluk yirde 
Ayruk varımaz ol yirde 
Sataşdum bir 'aceb derde 
Allâh sana sundum elüm 

13 Ölmedi meşhed tolduhça 
Gündüzümüz oldı gice 
Bilmeyüz hâlümüz niçe 
Allâh sana sundum elüm 

14 Geldi Münker ile Nekir 
Her birisi sordı bir dil 
îlâhî sen cevâb virgil 
Allâh sana sundum elüm 

15 Aldı beni ince yola 
İltdi Sırât köprüsine 
'Amelüme yok mededüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



149 



Allâh sana sundum elüm 

16 Yidi Tamu sekiz Uçmak 
Her birinün vardur yolı 
Her bir yolda yüz bin çârsû 
Allâh sana sundum elüm 

17 Halâyıklar melâikler 
Ger esrükler ger ayuklar 
Sahha size uyanıklar 
Allâh sana sundum elüm 

18 Görün 'aceb oldı zamân 
Gönülden eylenüz figân 
Ölür çün anadan togan 
Allâh sana sundum elüm 

1 9 Yûnus tap uzat bu sözi 
Allâh'una dutgıl yüzi 
Dîdârdan ayırma bizi 
Allâh sana sundum elüm 

F. 124b, T. 41b, RY. 31a, K. 174a, NO. 193b, YE. 63a, M. 
58, Ç. 38a. 

185 

1 Muhammed ile bile Mi'râc'a çıkan benem 
Ashâb-ı Suffa'yıla yalıncak olan benem 

2 Sabrıla kanâ'atı virübidüm bunlara 
Kırkını bir gönlege kanâ'at kılan benem 

3 Ol kırkdan birisine çaldumıdı neşteri 
Kırkından kan akıdup 'ibret gösteren benem 

4 Âdem Peygamber ile Havvâ yaradılmadın 
Uçmak' dan sürülüben ol müflis olan benem 



150 



Yûnus Emre Dîvânı 



5 Mûsâ Peygamber ile bin bir kelime kıldum 
'îsâ Peygamber ile göklere çıkan benem 

6 İbrâhîm Edhem vakti terk itdi tâc u tahtı 
Allâh 'ışkına bakdı ol sırrı tuyan benem 

7 Abdü'r-rezzâk ol derviş yoldaş idindi beni 
Hallâc-ı Mansûr'ıla dâra asılan benem 

8 'Ömer-i Hattâb'ıla çok 'adi ü dâd işledüm 
Oglıla fısk içinde hadde basılan benem 

9 Adumı Yûnus dakdum sırrum 'âleme çakdum 
Levh ü kalemden öndin dilde söylenen benem 

F. 126a, YE. 58a, RY. 52a, NO. 187b, K. 108b, HB. 10b. 
Rt. 14, M. 27, Ç. 44b, A. 14. 

186 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Hak Çalab'um Hak Çalab'um sencileyin yok Çalab'um 
Günâhluyam yarlıgagıl iy rahmeti çok Çalab'um 

2 Kullar senün sen kullanın günâhları çok bunlarun 
Uçmaguna sal bunları binsünler Burâk Çalab'um 

3 Ben eydürem kim iy Ganî nedür bu derdün dermânı 
Zinhâr esirgeme beni 'ışk odına yak Çalab'um 

4 Ne yohsul u ne baydasın ne köşk ü saraylardasın 
Girdün miskinler gönline idindün turak Çalab'um 

5 Kogıl beni hoş yanayın kül oluban uşanayın 

Ol sevdügün Muhammed'e olayın çerâk Çalab'un 



Dr. Mustafa Tatcı 



151 



6 Ne 'ilmüm var ne tâ'atüm ne gücüm var ne tâkatüm 
Meğer kıla 'inâyetün yüzümüzi ak Çalab'um 

7 Yûnus'ı sen yarlıgagıl bu günâhlu kullarıla 
Eger yarlıgamazısan key katı fırâk Çalab'um 

F. 127b, T. 43a, HB. 11b, B. 5b, YE. 58a, RY. 37b, K. 
114b,Rt. 16, M. 29 Ç. 30b. 

187 

1 Benüm cânum uyanukdur dost yüzine bakan benem 
Hem denize karışmağa ırmak olup akan benem 

2 Irmak gibi ben çaglaram gâh gülerem gâh aglaram 
Nefsüm ciğerin taglaram kibr ü kini yıkan benem 

3 Kırdum bu nefsün çerisin bir itdüm burç u bârûsın 
Pâk eyledüm içenisin mülketini yuyan benem 

4 Ben Hazret'e tutdum yüzüm ol 'ışk eri açdı gözüm 
Gösterdi bana kendözüm âyet-i küll dinen benem 

5 Şâh dîdârın gördüm 'ıyân gümânsuzın bellü beyân 
Kâfir ola inanmayan ol dîdâra bakan benem 

6 Benüm durur bu cümle iş hikmetile bu yaz u kış 
Ben bilürem yad u biliş ırılmasuz duran benem 

7 Bu cümle cânda oynayan tamarlarında kaynayan 
Külli lisânda söyleyen külli dili diyen benem 

8 Nemrûd odın îbrâhîm'e ben bâg u bostân eyledüm 
Küfür yüzinden toguban gine odı yakan benem 

9 Ol Hallâc-ı Mansûr'ıla söyleridüm Ene'l-Hakk'ı 
Hem yine anun boynına dâr urganun dakan benem 



152 



Yûnus Emre Dîvânı 



1 01 Hak Habîb'i Mustafâ Mi'râc'a idicek sefer 

01 dem cânum fıkr eyledüm ol sırrını duyan benem 

1 1 Şimdi adum Yûnus durur ol demde îsmâ'îl idi 
01 dost içün 'Arafât'a kurbân olup çıkan benem 

12 Bu çarh benüm hükmümdedür her kanda ben oturmışam 
Mülk benümdür hükm iderüm yapan benem yıkan benem 

13 Sa'd benem sa'îd benem Yûnus dahi benümledür 
'İlm-i ledündür üstâdum ol esrârı tuyan benem 

F. 128a, T. 43b, NO. 192a. 

188 

1 Aldı benüm gönlümi n'oldugum bilimezem 
Yavı kıldum ben beni isteyüp bulımazam 

2 Gönülsüz girdüm yola hâlüm hoş gelmez dile 
Bir dem derdüm dimege bir dertlü bulımazam 

3 Şâkirem derdümile sataşdum güle güle 
Dertlüler bulıcagız ben beni bulımazam 

4 Eydürlerise bana senün gönlün kim aldı 
Niçe haber vireyin aglarum eydimezem 

5 Bu benüm gönlüm alan toludur cümle 'âlem 
Kancanı bakarısam ansuz yir görimezem 

6 Ayık olup oturma ayıksuzlar getürme 
Severem 'ışk esrügin ben ayık olımazam 

7 Yûnus'a kadeh sunan Ene'l-Hak demin uran 
Erenler cur'asından içdüm ayılamazam 



Dr. Mustafa Tatcı 153 

F. 129b, T. 44a, YE. 65b, NO. 190a, Mecmûa (Millî Ktp. 
Nu: 442, 96). 

189 

1 'Işkun şarâbın içeli kandalıgum bilimezem 
Şöyle yavı kılam beni isteyüben bulımazam 

2 Deryâ-yı 'ummân olmışam güherlere kân olmışam 
Şöyleki hayrân olmışam kendözüme gelimezem 

3 Yoluna basaldan kadem varlıgumı kıldum 'adem 
Gözden tolanma dem-be-dem kim sensüz ben olımazam 

4 Tolalı hüsnün illere hayrân kamu gönüllere 
Niçe tolusın dillere senden nişân alımazam 

5 'Işkunıla mest olalı derdüni her dem bulalı 
Visâl nişânın alalı Cennet'lere kalımazam 

6 Benüm dürüp bünyâdumı Yûnus ezelden adumı 
Kesdüm kamudan dadumı 'ışkundan ayrılımazam 

YE. 64b. 

190 

1 ' Aceb degül senün içün ger cân fîdî kılurısam 
Senün varlıgun cân yiter hoşdur cânsuz kalurısam 

2 Senün yüzün göricegiz cânum sana gitdiyidi 
Senün sevgün bana yiter her kanda kim olurısam 

3 Senün dadun almayana sözüm 'aceb kelecidür 
Ne cânum var ne diriyem bir dem sensüz olurısam 

4 Bâkî suyın içmiş iken belürmez ölüm çeşnisi 
Niçe zevâl ire bana sevmegile varurısam 



154 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Niçe ki ben seni sevem ecel eli irmeyiser 
Kaçan sunar 'Azrâîl el ben seni cânlanurısam 

6 Ger sûretüm düşerise niçe noksân ire bana 
Kadîmi zerrenem senün niçe düşüp tururısam 

7 Dahi Elest belürmedin 'âşıkıdum sen ma'şûka 
Gözüm şaşı bakmaz benüm yüz bin kaba girürisem 

8 Dahi cihâna gelmedin cânum seni sevmişidi 
Minnet degüldür Yûnus'a niçe tapu kılurısam 

F. 131a, T. 45a, NO. 194a, K 197a, YE. 63a, RY. 63a. 

191 

1 Tehî görmen siz beni dost yüzin görüp geldüm 
Bâkî devrân-rûzigâr dostıla sürüp geldüm 

2 Ne var söylenen dilde varlık Hakk'undur kulda 
Varlıgum hep ol ilde ben bunda garîb geldüm 

3 Bezirgânam meta'm çok dest-gîrüm üstâdum Hak 
Ben ziyânum assıya anda degişüp geldüm 

4 Yir ü gök yaradıldı 'ışkıla bünyâd oldı 
Toprağa nazar kıldı aksurdı durup geldüm 

5 Gördüm yidi Tamu'sın sekiz Uçmak kamusın 
Korkıdan günâhumı andan sızurup geldüm 

6 Âdem olup turmadın nefsüm boynın burmadın 
Yanıldum buğday yidüm Uçmak' dan sürlüp geldüm 

7 Nûh oldum Tûfân içün çok dürişdim dîn içün 
Dînüme dönmeyeni suya gark idüp geldüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



155 



8 Yalan degüldür sözüm bak yüzüme aç gözün 
Dah'örtülmedi izüm uş yoldan urup geldüm 

9 Eyyûb oldum tenüme cefâ kıldum cânuma 
Çagurdum Sübhân'uma kurtlar toyurup geldüm 

10 Zekeryâ oldum kaçdum irdüm ağaca geçdüm 
Kanum dört yana saçdum depem deldürüp geldüm 

1 1 Mûsâ'yla Tûr'a çıkdum bin bir kelime kıldum 
Bu halâyık bilsünler anda bulınup geldüm 

12 'îsâ oldum kudretden bahâne bir avretden 
İnâyet oldı Hak' dan ölü dirgürüp geldüm 

13 Cercîs olup basıldum Mansûr oldum asıldum 
Hallâc panbugı gibi bunda atılup geldüm 

14 Muhammed'i bir gice Hak okıdı Mi'râc'a 
Ser-te-ser uçdan uca bile yüz sürüp geldüm 

15 Yalunuz Sübhân'ıdı peygamberler cânıdı 
Yûnus hod pinhânıdı sûret degşürüp geldüm 

F. 132b, T. 46a, NO. 192a, YE. 56a, K. 75a, Rt. 15, 
Mecmûa (Millî Ktp. FB. 204, s. 151). 

192 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İy yârânlar tınman bana ben yine n'oldum bilmezem 
'îlm ü 'amel sorman bana dîvâne oldum bilmezem 

2 Ayruksı nesne tatmışam bildüklerüm unutmışam 
Cânumı 'ışka atmışam anda ne buldum bilmezem 



156 Yûnus Emre Dîvânı 

3 ' Aklum yavı vardı besi tagıldı fıkrüm kamusı 
Boşaldum uş toldum velî neyile toldum bilmezem 

4 'Işkun beni yakup durur gönlüm dosta akup durur 
Divşürimezem ben beni dem-beste kaldum bilmezem 

5 Ben 'ışksuzın olımazam 'ışk olıcak ben ölmezem 
'Işkdur hayâtum hâsılı 'ışkdan gayrısın bilmezem 

6 Bu 'ışk ile bulanugam ne esrügem ne ayıgam 

Ne uyuram ne uyanugam hayrân u mestüm bilmezem 

7 Sen beni şeyh oldı diyü benden nasihat isteme 

Ben sanuram key bilürem uş şimdi bildüm bilmezem 

8 'Âşık Yûnus sen cânunı Hak yolına eyle fıdâ 

Bu şeyhıla buldum Hak'ı ben gayrı nesne bilmezem 

K. 194a, NO. 190a, RY. 61b, HB. 17a, M. 70. 
193 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Evvel benem âhir benem cânlara cân olan benem 
Azup yolda kalanlara hâzır meded iden benem 

2 Bir karâra tutdum karâr benüm sırrumı kim tuyar 
Câhil beni kanda görür gönüllere giren benem 

3 Kün deminde nazar iden bir nazarda dünyâ düzen 
Kudretinden han döşeyüp 'ışka bünyâd uran benem 

4 Düz döşedüm bu yirleri çöksü urdum bu tagları 
Sayvân eyledüm gökleri girü tutup duran benem 

5 Dahi 'aceb 'âşıklara ikrâr u dîn îmân oldum 
Halkun dahi gönlindeki küfr ü İslâm gümân benem 



Dr. Mustafa Tatcı 



157 



6 Bir niçeye virdüm emir devlet ile sürdi 'ömür 
Yanan kömür kızan demür örse çeküç salan benem 

7 Kar yagduran buz tonduran hay vânlara rızkın viren 
Şöyle bilün ol mahlûka ol Rahim ü Rahmân benem 

8 Halk içinde dirlik düzen dört kitâbı togru yazan 
Ag üstine kara dizen ol yazılan Kur'ân benem 

9 Dostıla birliğe yiten buyrugı neyise dutan 

Mülk bezeyüp dünyâ düzen ol bâgçevân hemân benem 

10 Dünyâda ben ol Rüstem'em dünyâ içinde bostânam 
Karşumdagı sensin benüm seni sende gören benem 

1 1 Benem Hakkım kudret eli benem beli 'ışk bülbüli 
Söyleyüp her dürlü dili halka haber viren benem 

12 Diller damaklar şeşüren 'ışk kazanını taşuran 
Hamza'yı Kâf dan aşuran ol agulu yılan benem 

13 Yağmur olup yire yağan bulud olup göğe agan 
Gözsüzlerim gözündeki boz pusaruk tuman benem 

14 Yûnus degül bunı diyen kendüligidür söyleyen 
Kâfir olur inanmayan evvel-âhir hemen benem 

F. 130a, T. 44b, NO. 180b, RY. 34b, 109a, YE. 60a, 64a, 
Rt. 13, M. 27, Ç. 43b. 

194 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ka'be vü büt-îmân benem çarh uruban dönen benem 
Bulut olup göğe agan yağmur olup yağan benem 



158 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Yaz yaradup yir tonadan gönlümüz evi hânedân 
Hoşnud ata vü anadan kullık kadrin bilen benem 

3 Yıldırım olup şakıyan kakıyup nefsin dokıyan 
Yirün ka'rında berkiyen şol agılu ilan benem 

4 Hamza'yı Kâf dan aşuran elin ayağın şeşüren 
Çokları tahtdan düşüren hikmet ıssı sultân benem 

5 Et ü deri sünük çatan cism eyleyüp diri tutan 
Hikmet beşiğinde yatan kudret südin emen benem 

6 Gerçek 'âşık gelsün berü göstere lüm togru yolı 
Makâm durur gönül şan ırılmayup turan benem 

7 Yiri gögi benüm diyen magrıb maşrık benüm diyen 
Denizlere gel kıgıran adum Yûnus 'umman benem 

F. 140b, T. 50b, K. 102b, YE. 59b, RY. 22b, NO. 180b, Rt. 

13, M. 25 

195 

1 Evvel kadîm önden sona zevâli yok sultân benem 
Yidi iklime hükm idüp yiri gögi dutan benem 

2 Ben bu yiri yaradıcak yir üstine gök turıcak 
Ulu deniz mevc urıcak Nûh'a tûfân viren benem 

3 Kün didüm bu yire turdı gökler dahi karâr kıldı 
Yüz bin dürlü âdem geldi getürüp gideren benem 

4 Yûsuf ile çâha inen terâzûya altûn vuran 
Keffesine basaduran Mısır ıssı sultân benem 

5 Sofiyılan sofi olan sûfiyile sâfi olan 

Bel baglayup tâ'at kılan o Kerîm ü Rahmân benem 



Dr. Mustafa Tatcı 



159 



6 Kâf dan Kâf a hükm eyleyen dîvleri hükmine koyan 
Yile binüp seyrân kılan bu mülke Süleymân benem 

7 Et ü deri endâm çatan 'âlemlere gönül katan 
Âdem tonın tonanuban mülke kadem basan benem 

8 Sekiz Uçmak 'âşıklara köşk ü sarâydur anlara 
Mûsâ'layın Tür Tagı'nda hayrân olup kalan benem 

9 Ben 'âbidem ben ma'bûdam kamu yirlerde hâzıram 
Zâlimlerden dâd alıcı miskinleri dutan benem 

10 Tapduk diyem cümle dile inanmışam değme kula 
Yûnus dahi hod kim ola bu sözleri diyen benem 

F. 134b, T. 47a, YE. 64b, K. 99a, NO. 180b, RY. 7a, 59a, 
M. 23, A. 14. 

196 

1 Andan berü gönildüm dostıla bile geldüm 
Bu 'âleme çıkıcak bir 'aceb hâle geldim 

2 Ol dost açdı gözümi gösterdi kendözümi 
Gönlümdeki râzumı söyledüm dile geldüm 

3 Gör ne yuvadan uçdum râzumı halka açdum 
'Işk duzagına düşdüm tutıldum ele geldüm 

4 Tuzağa düşen gülmez 'âşıklar râhat olmaz 
Söylerem dilüm bilmez bir 'aceb ile geldüm 

5 Ben bunda geldüm ise ilüme girü gidem 
Sanma ki bunda beni altûna mâla geldüm 

6 Degülem kâl ü kilde bu yitmiş iki dilde 
Hâlüm ahvâlüm nedür bu mülke sora geldüm 



1 60 Yûnus Emre Dîvânı 

I Ne hâldeyüm ne bilem duzakdayum ne gülem 
Bir garîbçe bülbülem ötmege güle geldüm 

8 Gül Muhammed deridür bülbül anun yâridür 
01 gülile ezelî cihâna bile geldüm 

9 Mescidde medresede çok 'ibâdet eyledüm 
'Işk odına yanuban andan hâsıla geldüm 

10 Kudret sûret yapmadın feriştehler tapmadın 
'Âlemi halk dutmadın ilerü yola geldüm 

I I Yine Yûnus'a sordum eydür Hak nûrın gördüm 
İlk yaz güneşi gibi mevc urup toga geldüm 

F. 135a, T. 47b, YE. 57b, K. 105a, RY. 24a, 50b, NO. 195b, 

Ç. 34a. 

197 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Erenlerim himmetini ben bana yoldaş eyleyem 
Her kancanı varurısam cümle işüm hoş eyleyem 

2 Koyam bu dünyâyı gidem çün âhrete sefer idem 
Ol Uçmak' da Hûrîleri ben bana yoldaş eyleyem 

3 Tene yumışak geymeyem cümlesinden fârig olam 
Döşegümi toprak idüp yasdugumı taş eyleyem 

4 Uram yıkam nefs evini oda yana hırs u hevâ 
El götürem şimden girü nefsile savaş eyleyem 

5 Tenüm dahi cânum dahi hiç bilmedi Ene'l-Hak'ı 
Şimdiye dek bilmedise şimden girü tuş eyleyem 



Dr. Mustafa Tatcı 161 

6 Bugün gülen kişi bunda yarın aglayısar anda 
Revân döküp göz yaşını yasdugumı yaş eyleyeni 

7 Miskin Yûnus dir çagırur 'âşıkıyam miskinlerim 
Derviş degülise taşum içümi derviş eyleyem 

F. 134a, T. 47a, YE. 56b, K. 79a, HB. 11b, M. 13, Ç. 45b. 

198 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Hiç bilmezem kezek kimün aramuzda gezer ölüm 
'Alemi bostân eylemiş râyihanın keser ölüm 

2 Alur yiğidi çağında bülbüli ötmez bâgında 
Kimse komaz ocağında yiğitleri alur ölüm 

3 Bir niçenün bilin büker bir niçenün mülkin yıkar 
Bir niçenün yaşın döker var güçini üzer ölüm 

4 Birinün alur kardaşın revân döker gözi yaşın 
Hiç onarmaz bağrı başın hayır işden bezer ölüm 

5 Yiğidi koca kılınca komaz kendüyi bilince 
Birini koyup gelince gözlerini süzer ölüm 

6 Alur yiğidi kocayı yakar ananun içini 
kızlarun sarı saçını teneşirde çözer ölüm 

7 Alur yigidün âlâsın dîvâne ider anasın 
Gelinlerim el kınasın topraklara karar ölüm 

8 Alur yigidün hâsını döker gözlerin yaşını 
Mecnûn ider anasını yüreklerin yakar ölüm 

9 Kanı anun sevdük yari kıl tâ'atun arı yüri 
Miskin Yûnus ey dür bunı ejderhâlar yudar ölüm 



162 



Yûnus Emre Dîvânı 



F. 136a, T. 48a, YE. 60a, Cönk (Ankara Millî Ktp. Nu.l, s. 

6). 

199 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 îy kamu derd ehli gelün derd benem ü dermân benem 
Kâfirdeki küfr-i nihân mü'mindeki îmân benem 

2 'Âlemde fitneyi kodum Mansûr'ı kül itdi odum 
Dilinde Ene'l-Hak didüm boynındagı urgan benem 

3 Yûsuf daki hüsn ü cemâl Ya'kûb'daki hüzn ü melâl 
Gâh bedr olam gâhî hilâl gökde mâh-ı tâbân benem 

4 Nemrûd'daki sûret kılan îbrâhîm'i oda atan 

Bir kılını yandurmayan od u kül ü reyhân benem 

5 Yûnus bu cismüm adıdur cisim anun bünyâdıdur 
Adum eger sorarısan bilgil câna cânân benem 

B. 30a. 

200 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 İy gönül bize kerem kıl bile seyrân idelüm 
Cân u tenden geçüben gel 'azm-i cânân idelüm 

2 Ten nedür dostun yolında ben anı terk itmeyem 
Dost cemâlin görmeğe gel cânı kurbân idelüm 

3 Bu fenâ-ender-fenâyı terk idelüm dost içün 
Öz bekâ-ender-bekâ milkinde cevlân idelüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



163 



4 Âsitân-ı mürşidün gel kıble-i cân kılalum 

01 şeh-i şâhlar şâhın gel biz de mihmân idelüm 

5 Gel beri tagılmayalum katre-i bârân gibi 

Cem' olup deryâlayın gel kasd-ı 'ummân idelüm 

6 Ben anun 'ışkı şarâbın içmişem her dem-be-dem 
Dost cemâlin görmeğe gel 'Arş-ı Rahmân idelüm 

7 Bu za'îf Yûnus'a çünki bile yoldaş olmadun 
İy gönül ol şâhı gel taht-ı Süleymân idelüm 

B. 30b, Dîvân, Staatsbiblitohek/Marburg, Ort. 2869. Vr. 

32a. 

201 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Bu fenâ mülkinde ben niçe niçe hayrân olam 
Niçe bir handân olan yâ niçe bir giryân olam 

2 Geh feleklerde meleklerden dilekler eyleyem 
Gâhı 'Arş' u şems ile gerdün olam gerdân olam 

3 Adımum atdum yidi dört on sekiz binden öte 
Tokuzı yolda koyup şâh emrine fermân olam 

4 Dost ferâh kıldı terâhdan ben teberrâ eyledüm 
Sûretâ inşân olam hem cân u hem cânân olam 

5 Gâh bir müftî müderris gâh mümeyyiz gâh temiz 
Gâh müdebbir nâkıs u geh naksıla noksân olam 

6 Gah batn-ı Hût içinde Yûnus'ıla söyleşem 

Geh çıkam 'Arş üzere bir cân olam Selmân olam 



1 64 Yûnus Emre Dîvânı 

7 Gâh inem esfellere şeytânıla şerler düzem 

Geh çıkam 'Arş üstine seyrân olam cevlân olam 

8 Geh varup bir sır olam hem işidem hem söyleyem 
Bir cüvân olup gehi inşân olam nisyân olam 

9 Gâh ma'kûlât u meşrû'ât u takrir ü beyân 
Gâhi maksûrât olam gâh sâhib-i keyvân olam 

10 Niçe bir sûretde inşân ü sıfatda cânavâr 
Niçe bir dilkü olam yâ kurd u yâ arslan olam 

1 1 Niçe bir tecrîd ü tefrîd ü mücerred-münferid 
Niçe bir cinnî vü insi yâ niçe şeytân olam 

12 Niçe bir 'ışk meydânında nefs atın segirtdürem 
Yâ niçe bir başumı top eyleyüp çevgân olam 

13 Birligile bir olam birlik benümle bir ola 

Geh dönem deryâ olam katre olam 'ummân olam 

14 Gâh duzahda yanam Firavn'ıla Hâmân'ıla 
Gâh Cennet'de varam Gılmân'ıla Rıdvân olam 

15 Gâh bir gâzî olam Efreng'ile ceng eyleyem 
Geh dönem Efreng olam nisyânıla isyân olam 

1 6 Gâh bir mechûl olam merdûd olam Nemrûd olam 
Geh varam Ca'fer olam Tayyâr olam perrân olam 

17 Gâh bir nâmî olam 'ilmile kâm ıssı olam 
Cehlile geh yüriyem nâ-kâm olam nâdân olam 

1 8 Geh yıkam gâhi yakam yir yüzini perrân idem 
Geh varam ' Arş'a çıkam hem şâh olam sultân olam 

19 Değmeler bu sırra irmezler ledünnîdür 'aziz 
Hızr'ı koyup yolda ben kerrûbıla gerdân olam 



Dr. Mustafa Tatcı 



165 



20 Niçe bir derdler ile odlara yanam yakılam 
Niçe bir şâkir olam zâkir olam mihmân olam 

21 Yâ niçe bir dostıla ol ben olam ben ol olam 
Yâ niçe ırak düşem mahzûn olam ahzân olam 

22 Terk idem nârıla hâki bâdı nârı aslına 

Şeş cihetde ben çıkam bî-ten olam bî-cân olam 

23 Niçe bir Cercîs ü Bercîs olam u Mirrîh olam 
Niçe bir Câlinûs u Bukrât olam Lokmân olam 

24 Bu tokuz arslan u yidi evren ü dört ejdehâ 
Bunlarunla ceng idem Rüstem olam destân olam 

25 Bir demi âsûde bir dem gafletile hurd u hâm 
Bir demi âşüfte olam Mecnûn olam hayrân olam 

26 Gönlümün gencine rencler irmedin bir yol bulam 
Yâ Hû deryâya girem bî-reng ü bî-elvân olam 

27 Cânile 'ârif olup senlik ü benlik terk idem 

Geh varup dilsüz olam ögsüz olam hayvân olam 

28 Çün di dirler n'ideyin dimezse yanar cân u ten 
Ben dahi dürler dökem dosta hezâr destân olam 

29 Kâr olam bî-kâr olam 'âriflere esrâr olam 

Geh dönem gerdân olam güftâr olam Nu'mân olam 

30 Geh varam balçık olam geh dönüben gird-i hâk 
Geh varam gevher olam yâkût olam mercân olam 

3 1 Ademîlikden çıkam uçam melekler mülkine 

Levn olam bî-levn olam geh kevn olam bî-kân olam 



1 66 Yûnus Emre Dîvânı 

32 Geh mutî' olam Hudâ'nun emrine bin cân ile 
Geh dönem 'âsî olam Mûsî olam 'îmrân olam 

33 Geh varam Dâvud olam çıkam Süleymân tahtına 
Geh gine güm-râh olup vaslı koyup hicrân olam 

34 Gâh zindândan çıkam âzâd olam âbâd olam 
Geh gine derbân olam mahbûs olam zindân olam 

35 Dâr olam girdâr olam ber-dâr olam Mansûr olam 
Cân olam hem ten olam hem în olam hem ân olam 

36 Geh beyâbân (u) harâb u geh serâb u geh türâb 
Geh gine ma'mûr olam geh çetr ü geh sayvân olam 

37 Gâh 'izzetle varup mü'mîn olam devle tlü ben 
Geh varam rükkân olam rehber olam ruhbân olam 

38 Geh dönem hâmûş olam geh cûş idem geh hûş olam 
Geh dönüp pür-rengilen hem bâg u hem bostân olam 

39 Gâh varam bir sâz olam bir söz olam pür-sûz olam 
Geh varam imkân olam îmân olam ihsân olam 

40 Dem olam Âdem olam 'âlem olam 'âlemde ben 
Dem olam bî-dem olam hem nâm olam hem nân olam 

41 Yûnus'a Tapdug u Saltug u Barak'dandur nasîb 
Çün gönülden cûş kıldı ben niçe pinhân alam 

42 Yûnus imdi bu sözi sen 'âşıka di 'âşıka 

Kim sana ben sıdk olam hem derd ü hem dermân olam 

43 Gâh hâlis ü gâh muhlis olam uş Furkân'ıla 

Gâh Rahmâni'r-Rahîm yâ Hayy u yâ Mennân olam 

44 Geh dönem bir şems olam zerremde yüz bin 'Arş ola 
Geh yine tugyân olam 'âlemlere tûfân olam 



Dr. Mustafa Tatcı 



167 



45 Evveli Hû âhiri Hû yâ Hû illâ Hû olam 

Evvel âhir ol kala vü men aleyhâ fân olam 

F. 136b, T. 48b, K. 52b, NO. 184a, YE. 59a M. 1, Ç. 39b. 

202 

1 Ben seni sevdügümi işitsünler hâs u 'âm 
Söyleşenler söyleşsün sensüz dirligüm harâm 

2 Kim senün lezzetünden cânı dad almazısa 
Yürür bir cânsuz sûret 'âlem halinden bî-gam 

3 Ben bu dem seni gördüm niçesi sabr eyleyem 
Seni bir dem görmeğe müştâkdur cümle 'âlem 

4 Seni seven kişiye ne hâcet Hûr u Kusûr 
Seni sevmeyen câna Tamu'dur cümle makâm 

5 İki cihân varlığı ger benüm olunsa 
Sensüz bana gerekmez iş senünledür tamâm 

6 Bin yıl 'ömrüm varışa hare idem bu kapuda 
Gerçek ben 'âşıkısam gerek bu yolda ölem 

7 Bana sen geregisen n'iderem kendözümi 
Ger ben sen oldumısa ben beni yavu kılam 

8 'Âlemlerim arzûsı seni bulmagiçündür 
Ben seni bulmışiken sensüzin nite olam 

9 Çok sorarlar Yûnus'a niçe 'ışk esrükligi 
N'itsün ezel bezminde öyle çalındı kalem 



F. 141a, YE. 58b, K. 125a, NO. 188a, RY. 45b, M. 33. 



168 Yûnus Emre Dîvânı 

203 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Beni anmaklıga benden farigvam 
N'iderem anuban bes ne lâyıkvam 

2 Benüm yoldaşlığımı edebe sığmaz 
Edebsüz kişiye niçün refîkvam 

3 Cihâna düşmişem elsüz ayaksuz 
Mekândan katı bu hâle ırakvam 

4 Bu cümle eğleyen döküldi kaldı 
Ne esrük ne humâr ne hod ayıkvam 

5 Ne sabr u meskenet ne hod becid iş 
Ne adım adaram ne hod tarîkvam 

6 Bugün cihâna geldüm uş giderem 
Sanasın bir eve kondum konakvam 

7 Kanı Yûnus kanı cünbiş harekât 

Ne ser-mâyem ola ne var ne yokvam 

F. 141b, T. 51a, K. 80b, M. 14, Ç. 57b. 
204 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Her kancanı dönerisem 'ışkıladur işüm benüm 
Oldur gönülde teşvîşüm hem 'ışkdur yoldaşum benüm 

2 'Işksuzlara göynür özüm anunçün fâş olur râzum 
Göricegiz 'âşıkları kaynar içüm taşum benüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



169 



3 Bu 'ışk bize Rahmânîdür hem cânumuzun cânıdur 
Anun içün şeytânıla her dem bu savaşum benüm 

4 Benüm cânum bir kuş durur gevdem anun kafesidür 
Dostdan haber gelicegiz bir gün uçar kuşum benüm 

5 Geldüm dünyâyı seyr itdüm ya bugün ya yarın gitdüm 
Ben bunda eglenimezem bunda bitmez işüm benüm 

6 Yûnus eydür ben 'âşıkam hem 'âşıkam hem sâdıkam 
Bu ayruk 'âşıklar gibi yokdur arâyişüm benüm 

YE. 61b, RY. 7a, 64a, K. 152a. 

205 

1 Ben ol yârı sevdügümi niçe bir gizleyübilem 
Gönlüme sığmaz n'ideyin meğer râzum ile diyem 

2 Dil tutuban yüridügüm yadlıguma delil imiş 
Yakam yadlık perdesini hicâbumı ben giderem 

3 Anunıla ahvâlümi 'âlemlere bildüreyin 
Çagıruban muştulayam 'âlemi üstüme direm 

4 'Âşıklarun gönli gözi ma'şûkaya açık olur 

Ben gönlümi kul eyleyem bâşed ki ma'şûka irem 

5 Cânum kurbân kılam ana ger cân kabûl kılurısa 
Kaçanısa ölesiyem niçe bunda diri turam 

6 Şükrâne cânum üstine ben dost içün ölürisem 
Ölmek lâzımdur kamuya ben ölmedin kanca varam 

7 Ol dostıla benüm işüm ölmegile bitmeyiser 

' Amelümdür bile varur topraguma tuta girem 



1 70 Yûnus Emre Dîvânı 

8 Kamularım 'amelidür Münker-Nekir olup gelen 
Benüm 'amelüm dostıdı 'amelümi tuta varam 

9 'İlm ü 'amel sözi degül Yûnus dili söyledügi 
Dil ne bilür dost haberin ben dostıla niçe birem 

F. 141a, T. 51b, YE. 58b, K. 125a, NO. 188a, RY. 44a, M. 

32. 

206 

1 Niteki ol ma'şûkıla ben râzumı bir eyleyem 
Gark olam müşâhâdeye hakdur kim nefir eyleyem 

2 Kimdür ki anı görüben gizlenübile ahvâli 
Göster bana ol kişiyi ben dahi el-bir eyleyem 

3 Bu halâyık eydür bana sakla anı cân içinde 
Bir zerresi yüz-bin cihân eyit niçe sırreyleyem 

4 Gör Mûsî'ye Tûr içinde bir tecellî neler kılur 
Yir gök tolu tecellîdür yâ ben niçe sabr eyleyem 

5 Şunun gibi çâpük-nazar bir Mûsî'den yüz bin Mûsî 
Ser-mest ü hayrân kamusı ben niçe tedbîr eyleyem 

6 Hâcet degül 'âşıklara Tûr'da münâcât eylemek 

Ben kandasam dost andadur her bir yiri Tûr eyleyem 

7 Benümile dostdan artuk hîç bir nesne bâkî degül 
Günümi ol harca sayam dünümi şeb-gîr eyleyem 

8 Hidâyet irdi kamuya hevâsından geçmezlere 
Tevfîk yüzin yire urup 'ışkumı şîr-gîr eyleyem 

9 Muhakkikler göre durur Yûnus gözile gördügin 
Düşüm degül söyledügüm necm ile ta'bîr eyleyem 



Dr. Mustafa Tatcı 171 
F. 143a, T. 52a, YE. 59b, Ç. 45a. 

207 

1 Teferrüc eyleyü vardum sabâhın sinleri gördüm 
Karışmış kara toprağa şu nâzük tenleri gördüm 

2 Çürimiş toprak içre ten sin içinde yatur pinhân 
Boşanmış tamar akmış kan batmış kefenleri gördüm 

3 Yıkılmış sinleri tolmış hep evleri harâb olmış 
Kamu endîşeden kalmış ne düşvâr hâlleri gördüm 

4 Yaylalar yaylamaz olmış kışlalar kışlamaz olmış 
Bar dutmış söylemez olmış ağızda dilleri gördüm 

5 Kimisi zevk ü 'işretde kimi sâz u beşâretde 
Kimi belâ vü mihnetde dün olmış günleri gördüm 

6 Sogulmış şol kara gözler belürsüz olmış ay yüzler 
Kara topragun altında gül diren elleri gördüm 

7 Kimi boyun burup yatmış tenini toprağa katmış 
Anasına küsüp gitmiş boyun buranları gördüm 

8 Kimi zâri kılup ağlar zebânîler cânın taglar 
Dutuşmış sinleri oda çıkan dütünleri gördüm 

9 Yûnus imdi bunı gördi anı bize haber virdi 

' Aklum şaşdı ögüm dirdi nitekim bunları gördüm 

F. 143b, T. 52b, NO. 192a. 
208 

1 Hak'dan nazar oldı bana Hak kapusın açar oldum 

Girdüm Hakk'un haznesine dürr ü gevher saçar oldum 



1 72 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Devlet tâcı başa kondı 'ışk kadehin bana sundı 
Susadugumca ben dahi her dem anı içer oldum 

3 Esritdi 'ışka düşürdi ben hamıdum 'ışk bişürdi 

' Aklum başuma divşürdi hayrı şerden seçer oldum 

4 Hayra döndi benüm işüm endîşeden âzâd başum 
Nefsüm başını kesüben şer işlerden kaçar oldum 

5 Kesildi nefs başı öldi fısk u fesâd işler kaldı 
Hak'dan bana nazar oldı kanatlandum uçar oldum 

6 Uçdum bir hoş yire kondum bu dünyâyı bâkî sandum 
İy yârânlar ben usandum kondum gine göçer oldum 

7 Göçenler menzile yitdi vardı anda karâr itdi 
Geçdi 'ömür kavil yitdi varlıgumdan nâ-çâr oldum 

8 Cânum nâ-çârıdı bunda kalmışıdum bu zindânda 
Gel didiler vardum anda varlıgumdan geçer oldum 

9 Yûnus Hakk'a bilişeli cân u gönül virişeli 
Şol Tapdug'a irişeli gizlü râzum açar oldum 

F. 144b, T. 53a, RY. 20b, YE. 66a, K. 206b, M. 75. 

209 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Kanı bana sabr u karâr senün sözüni dinleyem 
Kanı bana 'akl u bili tuy durmadın seni sevem 

2 Kanı bana ol havsala kim hâlümi bilmeyeler 
Kanı bana zûr u kuvvet kim senün 'ışkuna döyem 

3 Cânum seni seveliden benüm hâlüm hâle döner 
Kanı bana usûl-i dîn 'ilmün edebin ögrenem 



Dr. Mustafa Tatcı 



173 



4 'İzzet ü erkân eyü ad 'ışk yolına noksân durur 
Ben n'iderem eyü adı çün terbiyet 'ışkdan yirem 

5 Gerçek sana 'âşıkısam 'ârlanmaklık nemdür benüm 
Şükrâne cânumı virem ger melâmet tonın geyem 

6 Zühd ü tâ' at usûl-i din 'ışk haddinden taşra durur 
Nisbet degüldür ana hem secde vü rükû' u kıyâm 

7 Dost sûreti gözgü durur bakan kendü yüzin görür 
Gelsün o kendüsüz gelen ben râzumı ana direm 

8 Cân gözile bakan görür Yûnus gözile gördügin 
Yohsa yaban gözi ile kimseneye ne söyleyeni 

YE. 67a, RY. 29a, K. 170b, M. 56, Ç. 48b. 

210 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Dostdan bana haber geldi turayım andan varayım 
Kurbânlıga bu cânumı vireyim andan varayım 

2 Şol bir iki arşın bizün ne yini var ne yakası 
Kaftân idüben egnüme sarayım andan varayım 

3 Cân alıcı hod geliser emâneti vir diyiser 
Ben emâneti ıssına vireyim andan varayım 

4 Gitdi cânum kaldum eyle nâ-çâr olup girdüm yola 
Dostlar şâd oldugın bile göreyim andan varayım 

5 Münker ü Nekir geliser yir ü gök ünle tolısar 
Ben bunlara cevâbını vireyim andan varayım 



1 74 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Yazugum çok günâh öküş yürür idüm dünyâda hoş 
îtdüklerümün hisâbın vireyim andan varayım 

7 Besledügüm nâzük teni terk itmeyem dirdüm anı 
Kara toprağa ben anı koyayum andan varayım 

8 Ben bu 'ömür hırmenini dögdüm getürdüm uş yine 
Yûnus eydür bu dükkânı direyim andan varayım 

RY. 15b, YE. 77b, K. 199a, RY. (Mecmûa) 5b. 

211 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ol Kâdir-i Kün feyekûn lutf idici Sübhân benem 
Kesmedin rızkını viren cümlelere sultân benem 

2 Nutfeden Âdem yaradan yumurdadan kuş düreden 
Kudret dilini söyleyen zikr eyleyen Sübhân benem 

3 Kimini zâhid eyleyen kimini fâsık eyleyen 
' Ayıblarını örtüci delîlile burhân benem 

4 Bir kulına atlar virüp 'avret ü mâl çoklar virüp 
Hem birinün yok bir pûlı rahm idici Rahmân benem 

5 Benem ebed benem bekâ ol Kâdir ü Hay mutlaka 
Hızır ola yarın saka anı kılan Gufrân benem 

6 Dört dürlü nesneden hâsıl bilün benem uşda delil 
Odıla su toprag u yil bünyâd kılan Yezdân benem 

7 Ete deri sünük çatan ten perdelerini dutan 

Kudret işüm çokdur benüm hem zâhir ü 'ıyân benem 

8 Hem bâtınam hem zâhirem hem evvelem hem âhirem 
Bu cümlesini yaradup hem tertibi kılan benem 



Dr. Mustafa Tatcı 



175 



9 Yokdur arada tercemân andagı iş bana 'ıyân 
Oldur bana viren lisân ol denize 'umman benem 

10 Bu yiri gögi yaradan bu 'Arş'ı Kürs'i durudan 
Bin bir adı vardur Yûnus ol sâhib-i Kur'ân benem 

NO. 180a, K. 140a, RY. 67b, B. 25b, M. 41. 

212 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bu cümle erkânı koyup birlik yolun tutan benem 
Hırs u tama' bende ırak hem arduma atan benem 

2 Bakan benem gören benem alan benem viren benem 
Ne Cebrâîl ne Mikâîl İsrafil'i kılan benem 

3 Yidinci kat yirlerde (ben) sekizinci at göklerde (ben) 
Bu söylenen dillerde (ben) hükmi tamâm kılan benem 

4 Emrile bulut oynadan yirde bereket kaynadan 
Elümde kudret şiniği halka rızkın viren benem 

5 Bir karâra tutdum karâr benüm sırruma kim irer 
Câhil beni kanda görür gönüllere giren benem 

6 Çagram himmet leşkerine dirile dost işigine 
'Arş önünde 'aklumıla hıdmet kılup turan benem 

7 Gök yüzinde ferişteler Yûnus ne kasd ider bular 
Dek turmazsa ferişteler ' Arş'a çomak uran benem 

8 Delü oldumıdı Yûnus 'ışk oldı bana kulavuz 
Hazret'e değin yalunuz yüzi süri viren benem 



NO. 180b. 



1 76 Yûnus Emre Dîvânı 

213 

1 îy dost 'ışkun denizine girem gark olam yüriyem 
İki cihân meydân ola devrânum sürem yüriyem 

2 Girem denize gark olam ne elif ü mim dal olam 
Dost bâgında bülbül olam gülleri direm yüriyem 

3 Bülbül olubanı ötem gönül olam cânlar ütem 
Başumı elümde tutam yoluna varam yüriyem 

4 Bülbül olubanı gidem iy niçe gönüller güdem 
Yüzüm 'ışkıla dem-be-dem toprağa sürem yüriyem 

5 Şükür gördüm dîdârunı aşdum visâlün yarını 
Bu benlik senlik şârını terkini uram yüriyem 

6 Yûnus'dur 'ışk âvâresi bî-çâreler bî-çâresi 
Sendedür derdüm çâresi dermânum soram yüriyem 

YE. 68a, RY. (Mecmûa) 10a. 

214 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ger râzumı söylerisem kimse dilüm bilmez benüm 
Eger sabır eylerisem gönlüm karâr kılmaz benüm 

2 İy uslular iy uslular siz eyidün ben n'ideyüm 

01 dost yüzin göreliden 'aklum başa gelmez benüm 

3 Bunun gibi tertîbile işüm niçe başa vara 
Elümden iş kaldıyısa cânumdan iş kalmaz benüm 

4 Ne usluyam ne delüyem neye benzer işüm benüm 
'Işk denizine gark olup gönlüm gözüm toymaz benüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



177 



5 Bu mahabbet odı benüm yüregümde yana durur 
Denize gark olurısam söynüp hatâ kılmaz benüm 

6 Yıl on iki ay 'ışk odı içümde uş yanup durur 
Yandugunca artar kokum devrüm geçüp solmaz benüm 

7 Cümle Hak'a yol vardılar sabrıla Hakk'a irdiler 
'Işkun aslı oddan durur sabrumıla olmaz benüm 

8 Niçe eyitdüm gönlüme var sabır eyle dek otur 
Şol dem dahi bed-ter olur ögüdümi almaz benüm 

9 Bu Yûnus'un çün sûreti ölüp toprak olunsa 
Bâtınumdan 'ışk sevgüsi bilün ki hiç gitmez benüm 

YE. 56b, K. 188a, RY. 57b, NO. 195a, Rt. 13, M. 66, Ç. 

43a. 

215 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Senden gelür cevr ü cefâ ben âh u vâh itmeyeyüm 
Düşmişem 'ışkun odına yanup niçe dütmiyeyüm 

2 Uş yürüyem yana yana top cigerüm döndi kana 
'Işkundan oldum dîvâne niçe zârı kılmayayum 

3 Senün 'ışkun denizine düşübeni gark olayum 
Kimsenem yok elüm ala koma beni batmayayum 

4 Sekiz Uçmagun Hûrîsi gelürise bir araya 
Sana ümmet olmayanı ben anlara katmayayum 

5 Yûnus Emre sen bu sözi yüz bin dirisen az-ola 
İşidenler 'âşık ola inende uzatmayayum 



YE. 68a, B. 29b. 



178 Yûnus Emre Dîvânı 

216 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 îy ehl olan eydün bana ben niçesi döleneyim 
Ne dürlü tedbîr ideyüm ya niçe sagınç sanayım 

2 Cânumda ol büt bitüpdür gönülümi ol tutupdur 
Hey beni ol avutupdur ayruk neye bağlanayım 

3 Öyle idüpdür ol beni seçemezem dünden güni 
Alsun teni utsun cânı kon ben ana aldanayım 

4 Ben gevheriyem kânum ol ben bir kulam sultânum ol 
' Aklum u cânum gönlüm ol andan niçün usanayım 

5 Ansuzlıgum bana harâm andan durur nakdüm tamâm 
Buncılayın lutf u kerem kanda bulup dinleyeyüm 

6 Oldur bana Yûnus diyen oldur benüm bagrum delen 
Oldur beni bensüz koyan hem ben olam bu ben neyim 

NO. 190b. 

217 

1 Dost bakalı yüzüme ben şehi görüp geldüm 
Ol yüce yücesine bî-gümân irüp geldüm 

2 Esrikligüme bakma adum delüye takma 
Esrikligüm ezelden 'işreti sürüp geldüm 

3 Ezelden bileyidüm Elest'dc Belâ didüm 
Ol kadîmi denizden sil olup akup geldüm 

4 'İşretüne irmişem sala diyü durmışam 
Cânı dîn ü îmânı şükrâne virüp geldüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



179 



5 Nûr bana 'îsâ oldı erenler du'â kıldı 
Niçe kezin toprakdan ben öri turup geldüm 

6 Mansûr eydür Ene'l-Hak dir sûretün oda yak 
Dinüz dâra gelsünler ben dârı kurup geldüm 

7 Sorman Yûnus'dan haber dost kandaşa anda var 
Haberi gören virür ben anı görüp geldüm 

YE. 68a, NO. 188a. 

218 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün 

1 Zamân geçdi devir döndi 
Salâdur kudse gidelüm 
Bu cihâna gelen gitdi 
Salâdur kudse gidelüm 

2 Sâlihler kalmadı gitdi 
Bu cihânı fesâd tutdı 
Bu cihânun işi bitdi 
Salâdur kudse gidelüm 

3 Şeyâtîn fırsatın buldı 
Gönül kararuban öldi 
Eyi dirlik kesâd oldı 
Salâdur kudse gidelüm 

4 'Âlimler okıyup tutmaz 
Halkı görüben gözetmez 
Gönüllerde safâ bitmez 
Salâdur kudse gidelüm 

5 Emr-i ma'rûf bu dem kaldı 
Bid'at gelüp sünnet öldi 
Nasîbli nasibin aldı 



Yûnus Emre Dîvânı 
Salâdur kudse gidelüm 

İ Yûnus sen sözün bilgil 
Öz hâlüne nazar kılgıl 
Ölüm gelmezdin ön ölgil 
Salâdur kudse gidelüm 

B. 28a. 

219 

Müstef ilün Müstef ilün 

Yüz bin cefâ kılsan bana 
Senden yüzüm döndürmezem 
Cânum dahi alurısan 
Senden yüzüm döndürmezem 

Seni severem cânıla 
Kul olmışam fermânıla 
And içerem Kur'ân'ıla 
Senden yüzüm döndürmezem 

Kiliseye dirsen girem 
Nakûs dahi dirsen çalam 
'Âşıklara yokdur kalem 
Senden yüzüm döndürmezem 

'îsâ mısın Mûsâ mısın 
Yâ Yûsuf-ı Ken'ân mısın 
Va'llâh ki cânlar cânısın 
Senden yüzüm döndürmezem 

Yûnus gerçek 'âşıkısam 
Hak yolına sâdıkısam 
Hıdmetlere lâyıkısam 
Senden yüzüm döndürmezem 



Dr. Mustafa Tatcı 



181 



Ç. 37b, DAY. 104. 
220 

1 Ben bu yurtlu degülem bunda durup n'iderem 
Niçe niçe tutsaklu tuzak üzdüm gidereni 

2 Ben ol kimseyem ki fertişteh baş indürür 
Allâh ile 'ahdüm var ol 'ahdümi güderem 

3 Ol 'ahdümi ondum uş kimündür benüm işüm 
Niçe bir dahi ben bunda nefs eynini iderem 

4 Pâdişâh olan kişiye sekbân olmak olmaya 
Çün n'ideyüm ben dahi mihnet dadın dadaram 

5 Atamı yidi dirler anamı dört bilürem 
Atam anam birimiş niçün gussa yudaram 

6 Yidiyile ikiden on sekizden on dörtden 
On ikiden on birden öte adım ataram 

7 Ben niçe sag işleri yolda koyup gitmişem 
01 agacun budağın budar oldum budaram 

8 Yidi zindân kapusın Yûnus soynuban çıkdı 
Kalmaya sensüz dahi ben gussadan yadaram 

A. 15. 

221 

1 îlk adum Yûnus'ıdı adumı 'âşık dakdum 
Terk itdüm ud u edeb şöyle haber bırakdum 

2 'İzzete kalmış iken 'âşıklık nemdür benüm 
Ben kendü elümile yüzüme kara yakdum 



1 82 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Ne bucak var elümde tekye kılam ben ana 
'Âşıklar hânmânını buşla boynuma dakdum 

4 Benüm gibi bâzirgân kim sagıncıla bayır 
Bir pûla gücüm yitmez Mısır metâ'ın çatdum 

5 'İsi yarım iğneyle yol bulmadı Hazret'e 
Benüm bunca dilekle ya kanda sigar rahtum 

6 'Âşıklar mezhebinde şermisâr oldı Yûnus 
'Âşık ma'şûka irdi ben dünyâya kayıkdum 

YE. 59a, RY. 72a, K. 132a, M. 36. 

222 

1 Girdüm 'ışkun denizine bahrileyin yüzer oldum 
Geşt idüben denizleri Hızır'layın gezer oldum 

2 Cemâlüni gördüm düşde çok aradum yayda kışda 
Bulımadum tagda taşda denizleri süzer oldum 

3 Sordum deniz balığına ırak degül salığına 
Girdüm gönül sınugına gönülleri düzer oldum 

4 Gönlümüz oldı ulu şâr o şâr gibi yâ kanda var 
Haznesinden aldum gevher dükkân yüzin bezer oldum 

5 Ben ol dükkândâr kulıyam cevherler ile tolıyam 
Dost bâgınun bülbüliyem budakdan gül düzer oldum 

6 01 budakda biter îmân îmân bitse gider gümân 
Dün-gün işüm budur hemân nefsüme bir Tatar oldum 

7 Cânum bu tene gireli nazarum yokdur altûna 
Düşdüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum 



Dr. Mustafa Tatcı 183 

8 Tenüm toprak tozar yolca nefsüm iltür beni önce 
Gördüm nefsün burcı yüce kazma aldum kazar oldum 

9 Kaza kaza indüm yire gör bu nefsi yüzi kara 
Hürmeti yok Peygamber'e bendlerini bozar oldum 

10 Bu nefsile dünya fâni pes dünyâya gelen kanı 
Aldadun iy dünyâ beni işlerimden bîzâr oldum 

1 1 Yûnus turdı girdi yola kamu gurbetleri bile 
Kendü cigerüm kamla vasf-ı hâlüm yazar oldum 

K. 180b, YE. 66b, RY. 71a, B. 25b, M. 61. 

223 

1 Bu cihâna gelmedin ma'şûkıla bir idüm 
Kul huva'llâh sıfatlu bir bî-nişân nûr idüm 

2 Ol dem ki dirligidi Hakk'ıla birligidi 

Ol pâyânsuz devirde ne Mûsî ne Tür idüm 

3 Bile idüm Hazret' de ol bî-kıyâs kudretde 
Ne şerîküm varidi ne kimseyle yâr idüm 

4 Yir gök yaradılmadın Kâlû Belâ dinmedin 
Levh-kalem çalınmadın Mi'râc'a kâdir idüm 

5 Niçe kez geldüm gitdüm delim sûret yaratdum 
Bu şimdiki devrede Yûnus'a aldar idüm 

NO. 181a, B. 29b. A. 14. 

224 

1 Beni bunda viribiyen bilür ben ne işe geldüm 

Karârum yok bu dünyâda giderem yumışa geldüm 



184 



Yûnus Emre Dîvânı 



2 Dünyâya çok gelüp gitdüm erenler eteğin tutdum 
Kudret ünini işitdüm kaynayuban cûşa geldüm 

3 Serd söz ile gönül yıkdum od oldum cânları yakdum 
Sırrumı 'âleme çakdum bu halka temâşâ geldüm 

4 Ben oldum İdrîs-i derzi Şît oldum tokıdum bizi 
Dâvûd'un görklü âvâzı âh idüp nâlişe geldüm 

5 'Âşık oldum şol ay yüze nisâr oldum bal agıza 
Nazar kıldum kara göze siyâh olup kaşa geldüm 

6 Mûsâ oldum Tûr'a vardum koç olup kurbâna geldüm 
'Âli olup kılıç saldum meydâna güreşe geldüm 

7 Deniz kenârında ova kuyuda işleyen koga 
'îsâ agzındagı du'â oluban ben işe geldüm 

8 Ay oldum 'âleme togdum bulut oldum göğe agdum 
Yağmur olup yire yagdum nûr olup güneşe geldüm 

9 Kâl ü kilden geçenlere yolda gözin açanlara 
Anlayuban seçenlere vak'a olup düşe geldüm 

10 Benem dertlüler dermânı benem ol ma'rifet kânı 
Benem Mûsî-i îmrânî Tür Tagı'ndan aşa geldüm 

1 1 Yolum sana oldı turak sabahın söyleyendür Hak 
Yûnus Emre dilinde Hak olup dile düşe geldüm 

NO. 180b, YE. 64a, K. 155b, RY. 25a, Rt. 15, A. 13, M. 48, 

Ç. 33a. 

225 

1 îy derviş diyen bana nem durur derviş benüm 
Dervişlik yaylasında hareketüm kış benüm 



Dr. Mustafa Tatcı 



185 



2 Kendözümi görürem sallanuban yürürem 
Bugz u kibr ü 'adâvet gönlümi almış benüm 

3 Derviş adın idindüm dervîş tonın tonandum 
Yola bakdum utandum hep işüm yanlış benüm 

4 Şeyhüm kamudan ulu yolda uludan ulu 
Gönlüm idi kaygulu nefsüm âsâyiş benüm 

5 Hırkam tâcum gözlerem fâsid işler işlerem 
Her yanumdan gizlerem bin bir fâsid iş benüm 

6 Yoldan haber sorarlar eydürem inanurlar 
Kalbüm sâfî sanurlar vay ne düşvâr iş benüm 

7 İçerüme bakarsan buçuk pulluk nesne yok 
Taşramun gavgâsından 'âlemler tolmış benüm 

8 Sûretüm güler halka kanı ya kullık Hakka 
Bu dirligüme baka hep işüm yanlış benüm 

9 Yûnus eydür yârenler iy gerçegüm erenler 
Bu yolda olan hâller Allâh'a kalmış benüm 

YE. 65a, NO. 183b. 

226 

1 Denizler olsa bir kadeh susalıgum kanmaz benüm 
İnildümi yenemezem gözüm yaşı dinmez benüm 

2 Uş yine Mansûr kadehin ma'şûka sundı elüme 

Dört yanumdan od urdılar kimse hâlüm bilmez benüm 

3 Yana yana kül oluban sen ma'şûkanun yolına 

Günde bin kez yanarısam dostdan yüzüm dönmez benüm 



1 86 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Cânum 'ışkun külüngine Ferhâd olup dutdum başum 
Dâim taşları keserem Şîrînüm hîç sormaz benüm 

5 Gel varalum bizüm ile tâ giresin bâgçelere 

Ma'mûr olmış bostânlarum agyâr gülüm dirmez benüm 

6 Bizüm ilün bâgçeleri turmaz öter bülbülleri 
Açılmış tâze gülleri gülistânum solmaz benüm 

7 Yûnus eydür iy sultânum 'ışk odına yandı cânum 
Virsen eger dermânını ayruk cânum ölmez benüm 

YE. 57b, 69a, HB. 17b, Rt. 14, Ç. 42b. 

227 

1 Eyle sanman siz beni kendözümden gelmişem 
Yâ kendü gönlüm ile bu kafese girmişem 

2 Uşadam bu kafesi yıkam hırs u hevesi 
Za'îf kılam bu nefsi tâ asluma ulaşam 

3 Bilmezem aslum nedür ata hod bahânedür 
Ezel ana karnında kan yiyüp dirilmişem 

4 Kan degül benüm aşum hırs u hevâ yoldaşum 
Hazret'e uçar kuşum meğer tene girmişem 

5 Gâh mü'minem tâ'atde dem-be-dem münâcâtda 
Gâh rindem harâbâtda ben bir 'aceb kolmaşam 

6 Hikmet ile bak bana tâ 'ıyân olam sana 
Zirâ ben bu sûretde yüz bin dürlü gelmişem 

7 Yûnus Emre sen kanda kalmayasın zindânda 
Zindân kanda ben kanda kimün mâlın yimişem 



NO. 190b, YE. 63b, 69a. 



Dr. Mustafa Tatcı 



187 



228 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Eyyûb'am dil mübtelâyam derde dermân isterem 
'Âşıkam dil-hastayam câna cânân isterem 

2 Ya'kûb'am agladum Yûsuf içün çekdüm fırâk 
Yûsuf am zindân içinde fazl-ı Rahmân isterem 

3 Mûsâ'nun Tûr'ına vardum dost cemâlin görmeyi 
Gitdi 'aklum nâgeh ol dem sırr-ı Sübhân isterem 

4 Bir mekâna varmışam ki ol benüm yurdum degül 
Hızr'ıla zulmete irdüm Ab-ı Hayvân isterem 

5 Defter-i 'amâlümi yüklendüm itdüm 'azm-i râh 
Menzil-i maksûda Hak' dan emr ü fermân isterem 

6 Yûnus Emrem kimseler hiç bilmedi hâlüm benüm 
Hâlümi 'arz itmeğe bir merd-i 'irfân isterem 

Ç. 36a, DAY. 118. 

NUN 

229 

1 Kullukdan ırag olma sultân göresin birgün 
Göstere cemâlini hayrân olasın birgün 

2 Gel beri kulum diyüp kalbüne nazar salup 
Câm-ı ebedî sunup hayrân olasın birgün 

3 Tâlib meseli ırmak mürşid meseli deryâ 
Seyr ü seferi hoş gör 'umman bulasın birgün 



188 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Kıldıysa tenün kısmet cânun bulısar vahdet 
Derdün varışa n'oldun dermân bulasın birgün 

5 Bî-çâre za'îf Yûnus neye hased idersün 
Kamu esbâbunı döküp 'uryân olasın birgün 
B. 9a. 

230 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 

1 Bugün sohbet bizüm oldı bize bizüm diyen gelsün 
İçürdi 'ışk bize şehdin nûş eyleyüp yudan gelsün 

2 Kanâ'at hırkası içre selâmet başını çekdüm 
Melâmet gönlegin biçdüm 'ârif olup geyen gelsün 

3 Bu 'ışk meydânı içinde çagurdum bir âvâz itdüm 
Müezzinlik bizüm oldı imâm oldum uyan gelsün 

4 Bu 'ummânda delim dürlü güher vardur ele girmez 
Bahâsuz inci bulunmaz câna başa kıyan gelsün 

5 Sûret nakşın gidermekle gönül mülki temiz olmaz 
Akar rahmet suyı çağlar gönül kirin yuyan gelsün 

6 î dostlar işidün sözüm dün itmişem bu gündüzüm 
Ben yavı kıldum kendözüm bu Hak yola giren gelsün 

7 Yûnus miskin anı görmiş eline hem dîvân almış 
'Âlimler okıyamamış bu ma'nîden tuyan gelsün 

K. 180b, RY. 70b, Ç. 58b, A. 18, Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 
204, s. 155). 

231 

1 Biz dünyâdan gider olduk kalanlara selâm olsun 
Bizüm içün hayır-du'â kılanlara selâm olsun 



Dr. Mustafa Tatcı 



189 



2 Ecel büke bilümüzi söyletmeye dilümüzi 
Hasta iken hâlümüzi soranlara selâm olsun 

3 Tenüm ortaya açıla yakasız gönlek biçile 
Bizi bir arı veçhile yuyanlara selâm olsun 

4 ' Azrâîl alur cânumuz kurur tamarda kanumuz 
Yayıcagız kefenümüz saranlara selâm olsun 

5 Gider olduk dostumuza iremedük kasdumuza 
Namâz içün üstümüze duranlara selâm olsun 

6 Sözdür söylenür araya kimse döymez bu yaraya 
İltüp bizi makbereye koyanlara selâm olsun 

7 Bunda hep gelenler gider hergiz gelmez yola gider 
Bizüm hâlümüzden haber soranlara selâm olsun 

8 'Âşık oldur Hakkı seve Hak derdine kıla devâ 
Bizüm içün hayır-du'â kılanlara selâm olsun 

9 Miskin Yûnus söyler sözi kan yaşıla toldı gözi 
Bilmeyen ne bilsün bizi bilenlere selâm olsun 

B. 46b. 

232 

Mef ûlü Mefâ'îlün Mef ûlü Mefâ'îlün 

1 Ol göz ki seni gördi ol niye nazar itsün 
Şol cân ki seni tuydı tende ne karâr itsün 

2 Işkuna düşen 'âşık derdüne yanar her dem 
Vaslundur ana dermân hekim ne tîmâr itsün 



1 90 Yûnus Emre Dîvânı 

3 'Işkun ezelî şâhum yoklukda korniş varı 
Bu remzi duyan 'âşık yoklugı şikâr itsün 

4 Sen bir ganî sultânsun bî-hadd ü bî-pâyânsun 
Vasfun kaleme sığmaz dil niçe şümâr itsün 

5 Bu çeşniyi tadana bu gevheri yudana 
Derdüne düşen câna hekîm ne tîmâr itsün 

6 Gerçek sana kul olan gönlini sana viren 
Kendüde seni bulan kancanı sefer itsün 

7 Bu sırrı duyan kanı key 'ârifise cânı 
Açıldı güher kânı alana haber itsün 

8 Bu yolda muhkem durduk nefsin boyunın urduk 
Sen şâha gönül virdük düşmân ne zafer itsün 

9 îmdi key Yûnus kalmış hazretde yüzi kara 
Çün nesnesi yok müflis neyile bâzâr itsün 

10 N'itsün bu Yûnus n'itsün bu yola niçe gitsün 
Gönlini sana virüp gözlerin humâr itsün 

RY. 33b, RY. (Mecmûa) 5a, Mecmûa (Ankara Millî 
Nu: 442, s. 75), Ç. 58a. 

233 

1 Evvel kadîmden geldüm yir gök yaradılmazdan 
' Arş-kürsî levh ü kalem hîç dahi anılmazdan 

2 Dostıla sohbetdeydüm içerü halvetdeydüm 
Âdem niçe nesnedür hîç dahi anılmazdan 

3 Yüz bin yigirmi dört bin cânlar cânum içinde 
Gizlü Muhammed cânı dahi içerü bizden 



Dr. Mustafa Tatcı 191 

4 Hem cânlar ana perde ol nûr içinde nûrda 
'Işk anda kadîm durur cânlara ayrılmazdan 

5 'Işkdur Hakk'un varlığı yir ü gök ma'mûrlıgı 
'Işk bizi pertev itdi her biri birimüzden 

6 Evvel Âdem yaratdı sonra peygamberleri 
Ahir Muhammed nûrı balkıdı içümüzden 

7 Âdem atadan berü velî evliyâ Nebî 

Hak müşerref eyledi Ahmed'i kamu yüzden 

8 Yitmiş bin yıl öndinden yaratdı Muhammed'i 
Hak kendü âşık oldı bahâne bir yılduzdan 

9 Ol yılduz ki varidi kandaydı Âdem cânı 
Ya bunca peygamberler anılmadın ağızdan 

10 Âlimler bunı bilmez değme 'akl ana irmez 
Hidâyetdür Yûnus'a keşf oldı hacemüzden 

YE. 73a, K. 139b, RY. lb-39a, Ç. 52a, M. 41. 

234 

1 Gözüm seni görmegiçün elüm sana irmegiçün 
Bugün cânum yolda koyam yarın seni bulmag içün 

2 Bugün cânum yolda koyam yarın 'ıvâzın viresün 
'Arz eyleme Uçmagunı hîç arzûm yok Uçmagiçün 

3 Bana Uçmak neme gerek hergiz gönlüm ana bakmaz 
îş bu benüm zârılıgum degül ahî bir bâgiçün 

4 Uçmak Uçmagum didügün mü'minleri yeltedigün 
Bir evile bir kaç Hûrî hevesüm yok kuçmagiçün 



1 92 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Bunda dahi virdün bize oğul u kız çift ü helâl 
Andan dahi geçdi arzûm benüm âhum dîdâriçün 

6 Sofilere vir sen anı bana seni gerek seni 

Ben niçe terk idem seni şol bir ev ü çardagiçün 

7 Yûnus hasret durur sana hasretlini göster ana 
İşün zulüm degülise dâd eylegil varmagiçün 

F. 145a, T. 53a, NO. 181b, RY. 14b, YE. 70b, Rt. 22, A. 17. 

235 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün 

1 Niçün sen nefs-i emmârı bu gafletden uyarmazsın 
Muhammed şer'î gülini senün yüzüne urmazsın 

2 Hezârân dürlü hikmetler katunda söylenürise 
Şekâvet penbesin hergiz kulagundan çıkarmazsın 

3 Günâhun çoğu şûmından îmânun gülleri soldı 
'İnâyet suyıla her dem niçün anı suvarmazsın 

4 Senün ol çok günâhlarun seni uş sayru eyledi 
Bî-çâre varuban niçün bu derde çâre sormazsın 

5 Yârânlarundan utanup günâhı gizlü işlersin 
Yaradan Hâlik'un hâzır niçün ondan utanmazsın 

6 Utanmazsın Habîb'ünden o derdüne tabîbünden 
Ne kim dilersen işlersin meğer Hak' dan utanmazsın 

7 Girü senden olanları elünle sinleye koydun 
Şunı şöyle görür iken ölümün n'işe sanmazsın 

8 İşitdün Mustafâ'yı kim bu yir yüzinde kalmadı 
Şunı şöyle bilüriken yaragun n'işe kılmazsın 



Dr. Mustafa Tatcı 



193 



9 Yûnus sözün kime dirsin yâ kimün kaygusın yirsin 
Nasîhat halka eylersin yâ özün neye tutmazsın 

K. 145a, M. 43. 

236 

1 Dîn ü milletden geçer 'ışk eserini tuyan 
Mezheb ü dîn mi seçer kendüyi yoga sayan 

2 'Işk kime kim irerse kendüden gayrı komaz 
'Işkdan zerre ayrılmaz kendüliginden tuyan 

3 Uçmak' dan umusı yok Tamu' dan korkusı yok 
Kendözin yavı kılup hayr u şer elden koyan 

4 Ol benem dirse revâ benliğin bilen hatâ 
Terk eyleyüben rızâ 'akl koyup 'ışka uyan 

5 'Âşıkları sorarsan bî-mezheb ü bî-millet 
Yolda kalupdur sakın gice vü gündüz sayan 

6 Küfr ü îmân ol yolda assı-ziyâna geçmez 
Assı ziyândan fârig varlığı levhin yuyan 

7 Yûnus sen beni gider her ne ider dost ider 
'Aczüni bil ebsem ol var 'ışk rengine boyan 

NO. 182b, YE. 76b, Rt. 20. 

237 

1 Bu dervişlik yolına 'ışkıla gelen gelsün 

Ya dervişlik neydügin bir zerre tuyan gelsün 

2 Hele biz iş bu yola gelmedük riyâyıla 

Bu melâmetlik tonın bizümle geyen gelsün 



1 94 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Göziyle gördügini örte etegiyile 

Bu yol key ince yoldur yüreği döyen gelsün 

4 Ulu kiçi erenler dimiş bizi sevenler 
Kayıkmasun girüye Allah'ı seven gelsün 

5 İş bu sözi eydenden bize nişân gerekdür 
Söz muhtasârı budur cânına kıyan gelsün 

6 Yûnus söz ile kimse kabilyete geçmedi 
Budur vücûd der-miyân ortaya koyan gelsün 

NO. 182b, YE. 76b, Rt. 20. 

238 

1 N'eylerler fâni dünyâyı 
Allah sevgüsi var iken 
Yâ dahi kanda giderler 
Ol dost sevgüsi var iken 

2 Allah ile olan kişi 
İhsân olur anun işi 
N'eylerler gayrı teşvişi 
Allah sevgüsi var iken 

3 Görün bi'llâhi şu halkı 
İstemezler güzel Hakkı 
Yâ n'eylerler mâlı mülki 
Allah sevgüsi var iken 

4 Dinlen 'âşıklar bu sözi 
Behremend eyleye sizi 
Yâ n' eylersin oglı kızı 
Allah sevgüsi var iken 

5 Yûnus sen kendüni görme 
'İbâdet kıl mahrum kalma 



Dr. Mustafa Tatcı 



195 



Gayrısına gönül virme 
Allah sevgüsi var iken 

B. 3b. 

239 

1 Dervişlerim yolına sıdkıla gelen gelsün 
Hak'dan özge nesneyi gönünden süren gelsün 

2 Dervişler didükleri bir dükenmez kân olur 
Hâs u 'âm kul u sultân bu kândan alan gelsün 

3 Derviş tolınur togar her nefes göğe agar 
Ben diyeyin togrıyı cânına kıyan gelsün 

4 Dervişlik bir lokmadur yirile gökden ulu 
Bu 'azâmet lokmayı yudup sinüren gelsün 

5 Dervîşün gözi açuk düni güni uyanık 

Bu söze Tanrı'm tanuk bakmadın gören gelsün 

6 Dervîşün kulağı sak Hak'dan işidür sebak 
Deprenmedin dil-dudak sözi işiden gelsün 

7 Dervîşün eli uzun çıkarur münkir gözin 
Şarka garba düp-düzin sunmadın iren gelsün 

8 Dervişler Hakk'un dostı cânlarıdur Hak mesti 
'Işk şem'ini yakdılar pervâne olan gelsün 

9 Bu miskin Yûnus'ı gör dervişlik ide geldi 
Nefsindendür şikâyet nefsin öldüren gelsün 



YE. 74b. 



1 96 Yûnus Emre Dîvânı 

240 

1 Şükür şükür ol Çalab'a maksûduma irdüm bugün 
Müştâkıdum bunca zamân pîrüm yüzin gördüm bugün 

2 Kaygu beni almışıdı cânum zebûn olmışıdı 
Gördüm pîrümün yüzinİ ol kayguyı sürdüm bugün 

3 Gelsün yardan ayru düşen gurbetile bağrı bişen 
Dost bâgçesi içindeki 'ışk bezmine girdüm bugün 

4 Görün görün bu devleti bu 'ışkıla beşâreti 

Dost bâgınun içinde ben 'ışk çadırın kurdum bugün 

5 Eydür Yûnus yâr kulıyam dost bâgçesi bülbüliyem 
Söyleyeyüm şimden girü gülzâruma irdüm bugün 

F. 146a, YE. 75b, Rt. 21, Ç. 57b. 

241 

1 îy yârânlar iy kardaşlar ecel ire ölem birgün 
İşlerüme pişmân olup kendözüme gelem birgün 

2 Yanlaruma kona elüm söz söylemez ola dilüm 
Karşuma gele 'amelüm n'itdümise görem birgün 

3 Oğlan gider dânışmâna saladur dosta düşmâna 

Şol dört tekbîr namâzıla (vaktum) tamâm kılam birgün 

4 Beş karış bez durur tonum ılan-çıyan yiye tenüm 
Yıl geçe obrıla sinüm unıdılup kalam birgün 

5 Başuma dikeler hece ne irte bilem ne gice 
'Âlemler ümidi hâce sana fermân olam birgün 

6 Yûnus Emre sen bu sözi dahi tamâm itmemişsin 
Tek yüriyeyin n'eyleyem üstâduma gelem birgün 



Dr. Mustafa Tatcı 197 

F. 146b, T. 54a. 
242 

1 Sûretden gel sıfata yolda safâ bulasın 
Hayâllerde kalmagıl yoldan mahrum kalasın 

2 Bu yolda 'acâib çok sen 'acâib anlama 
'Acâib anda ola dost yüzini göresin 

3 'Işk kuşağın kuşangıl dostun yolını vargıl 
Mücâhede çekersen müşâhade idesin 

4 Bundan 'ışkun şehrine üç yüz deniz geçerler 
Üç yüz deniz geçüben yidi Tamu bulasın 

5 Yidi Tamu' da yangıl her birinde kül olgıl 
Vücûdun anda kogıl ayruk vücûd bulasın 

6 Hakîkatdür Hak şârı yididür kapuları 
Dergâhında yüz dürlü gerek kudret göresin 

7 Evvelki kapusında bir kişi durur anda 
Sana eydür teslim ol gel miskinlik bulasın 

8 İkinci kapusında iki arslan vardur anda 
Niçeleri korkutmış olmasın kim korkasın 

9 Üçüncü kapusında üç evren vardur anda 
Sana hamle iderler olmasun kim dönesin 

10 Dördünci kapusında dört pirler vardur anda 
Bu söz sana rumuzdur gör kim delil bulasın 

1 1 Beşinci kapusında biş ruhbân vardur anda 
Dürlü metâ'lar satar olmasun kim alasın 



198 Yûnus Emre Dîvânı 

12 Altıncı kapusında bir Hûr oturur anda 
Sana eydür gel berü olmasun kim varasm 

13 Çün kim anda varasın ol Hûrîyi alasın 
Bir vâyeden ötürü yoldan mahrum kalasın 

14 Yidinci kapusında yidiler otrur anda 

Sana kurtuldun dirler gir dost yüzin göresin 

15 Çün içerü giresin dost yüzini göresin 
Ene'l-Hak şerbetini dost elinden içesin 

16 Şu didügüm keleci vücûddan taşra degül 
Tefekkür kılurısan cümle sende bulasın 

17 Yûnus işbu sözleri Hak varlığından eydür 
îsterisen kânını miskinlerde bulasın 

F. 147a, T. 54a, K. 78b, YE. 70a, NO. 183b, B.15a, Ç. 54a, 
İ. Hakkı Şerhi. 

243 

1 Çarh-ı felek yogıdı cânlarumuz var iken 
Biz ol vaktin dost idük 'Azrâîl agyâr iken 

2 Niçe yıllar biz anda cem' idük cân kânında 
Hakikat 'âleminde ma'rifet söyler iken 

3 Çalap 'ışkı cândaydı bu bilişlik andaydı 
Âdem-Havvâ kandaydı biz anunla yâr iken 

4 Dün geldi sâfi Âdem dünyâya basdı kadem 
îblîs aldadı ol dem Uçmak' da gezer iken 

5 Ol vaktin biz uçarduk cevlân urup göçerdük 
Nûrdan şarâb içerdük Hak bizi toylar iken 



Dr. Mustafa Tatcı 



199 



6 Cânlar anda bilişdi ol dem gönül alışdı 
'Alem halkı karışdı denizler kaynar iken 

7 Şükür bu deme geldük dostları bunda bulduk 
Tuz-ekmek bile yidük 'ışk demin oynar iken 

8 Ne oğul vardı ne kız vâhid idük anda biz 
Konşıyıduk cümlemüz nûr tagın yaylar iken 

9 Ne gök varidi ne yir ne zeber vardı ne zîr 
Yûnus dostdan haber vir 'ışkıla göyner iken 

F. 148b, T. 55a, NO. 192a, RY. 31b, K. 90b, HB. 14b, Rt. 
21, Ç. 57b, M. 18. 

244 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Giderem 'aklum başumdan şaşuban 
Yanaram 'ışkun odına düşüben 

2 Od bırakdun cânuma dün-gün yanar 
Yanaram yalap yalap tutuşuban 

3 'Işkdan ne var eger sındumısa 
'Işkıla kim sınmadı ugraşuban 

4 'Âşık olgıl ma'şûkın dîdârına 
Ma'şûk olgıl 'ışkıla sarmaşuban 

5 Yûnus cânun 'ışka vir şükrâneye 
Kimseler bulmaz yârin isteşüben 



Rt. 22, Ç. 51b. 



200 Yûnus Emre Dîvânı 

245 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Gönül hayrân olupdur 'ışk elinden 
Ciğer biryân olupdur 'ışk elinden 

2 Niçeler tâc u tahtı mâl u mülki 
Koyup 'uryân olupdur 'ışk elinden 

3 Özümün kalmadı sabr u karârı 
Gözüm giryân olupdur 'ışk elinden 

4 Eridi karlı taglar zerre zerre 
Deniz 'ummân olupdur 'ışk elinden 

5 Koyup İbrâhîm Edhem tâc u tahtı 
Yiri külhân olupdur 'ışk elinden 

6 Zihî Mansûr ki ma'şûk yolında 
Başı ber-dâr olupdur 'ışk elinden 

7 Ne gördi Leylî'nün yüzinde Mecnûn 
Ki ser-gerdân olupdur 'ışk elinden 

8 Ne gördi Züleyhâ Yûsuf yüzinde 
İşi efgân olupdur 'ışk elinden 

9 Mahabbet derdine düşeli bülbül 
Dili handân olupdur 'ışk elinden 

1 Yûnus Emrem bu hasrete bu zâra 
'Aceb mihmân olupdur 'ışk elinden 



B. 12b, DAY. 133. 



Dr. Mustafa Tatcı 



201 



246 

1 Zinhâr virmegil gönül dünyâ pâyına birgün 
Dünyâya gönül viren düşe tayına birgün 

2 Bu dünyâ bir evrendür âdemleri yuducı 
Bize dahi gelüben yuda toyuna birgün 

3 Görmez misin toprağı hâsları kuçmış yatur 
Bizi dahi anun tek ala koynına birgün 

4 Ol kuşun kim yuvası togan elinde ola 
Ol anda kaçan tura gide yayına birgün 

5 Miskin bî-çâre Yûnus tutgıl eren eteğin 
Tâ seni Hakka ilte düşgil soyına birgün 

F. 149a, T. 55b, RY. 69b, YE. 72a, NO. 187b, K. 94b, M. 
21, Ç. 58a. 

247 

1 Andan yigrek ne vardur kişi bile kendözin 
Kendözin bilen kişi kamulardan ol güzin 

2 Kişi gerek çok bile ol gerek öğüt ala 
Menzile irsem diyen bilürsin hazin hazin 

3 Bu yol yavlak uzakdur dünyâ ana duzakdur 
Bu duzaga uğrayan komaya kılavuzın 

4 Ben emin olsam diyen yâ emînlik isteyen 
Geçsün bu kâl ü kilden toprağa ursun yüzin 

5 Kim ere kullık ide ol 'azâbdan kurtıla 
Mutlak ol yarlıganur kim görürse er yüzin 



202 



Yûnus Emre Dîvânı 



6 Yûnus bir haber virür işidenler şâd olur 
Gence ugrasam diyen izlesün eren izin 

F. 150b. 

248 

1 Lâ-şerîkden okursın sonra şerik katarsın 
Bire iki dimegi kimden fetvâ dutarsın 

2 Dîn ü îmân bünyâdı togrulıkla gerçeklik 
Ol tamâm olmayıcak neyile dîn çatarsın 

3 Çün Kur 'ân gökden indi anı Allâh buyurdı 
Andan haber virsene hâ kitâbdan ötersin 

4 Okursın tasnif kitâb niçe binâ vü i'râb 
Havf ü recâ sende yok eyle ki bir Tatar'sın 

5 'îlm okımak bilmeklik kendözini bilmekdür 
Pes kendözün bilmezsen bir hayvândan betersin 

6 'İlm okımak ma'nîsi 'ibret anlamagiçün 
Çün 'ibretden degülsin görmedin taş atarsın 

7 On iki bin hadîsi cem' eyledi Mustafâ 
Anı işitdün meğer şerh ile söz satarsın 

8 Kılursın riyâ namâz yazugun çok hayrun az 
Dinle neye varur söz Cehennem' de yatarsın 

9 Halkı fetvâ virürsin yâ sen niçün dutmazsın 
'İlmün var 'amelün yok hâ günâha batarsın 

10 Sen fakîhsün ben fakîr sana tanumuz yokdur 
İhlâsıla gelürsen bizden nesne ütersin 



Dr. Mustafa Tatcı 



203 



1 Bu düzilen tertîbi ayruksıdı mı dirsin 
Başaramazsın hâce endîşeden yitersin 

12 Yûnus miskin bu sözi 'ışk 'âleminden söyler 
Dime bilmedin ana kendözünden katarsın 

F. 149b, T. 56a, HB. 9b, NO. 186a, K. 106a, RY. 50b, YE. 
74a, Rt. 31, A. 19. 

249 

Hak bir gevher yaratdı kendünün kudretinden 
Nazar kıldı gevhere eridi heybetinden 

Yidi kat yir yaratdı ol gevherim nûrından 
Yidi kat gök yaratdı ol gevherim bugından 

Yidi deniz yaratdı ol gevher tatulasından 
Tagları muhkem kıldı ol deniz köpüginden 

Muhammed'i yaratdı mahlûkat şefkatinden 
Hem 'Alî'yi yaratdı mü'minlere fazlından 

Gâyıb işin kim bilür meğer Kur' ân 'ilminden 
Yûnus içdi esridi ol gevher denizinden 

F. 151b, T. 57a. 

250 

Egriligün koyasın togrı yola gelesin 
Kibr ü kîni çıkargıl erden nasîb alasın 

Ne virsen elünile şol varur senünile 
Ben disem inanmazsın varıcagaz göresin 

Gönülde pas oturur anda seni yitürür 
İçerü şâh oturur girimezsin göresin 



204 Yûnus Emre Dîvânı 

4 On ikidür hücresi yidi dervâzesi vardur 
Anda iki dilber var bilmezsin ki sorasın 

5 Var kardaşunı öldür dahi 'avretim boşa 
Anana kâbin kıy dur Hakk'ı 'ıyân göresin 

6 Bî-çâre miskin Yûnus 'ışkdan da'vî kılursın 
Dostdan haber gelicek yüz süriyi varasın 

F. 153b, T. 58a. 

251 

1 Gelün bugün yanalum yarın yanmamagıçün 
Ölelüm ölmeziken yine ölmemegiçün 

2 Tartalum günâhumuz artduralum âhumuz 
İdelüm hisâbumuz hisâb olmamagiçün 

3 Erenlere gidelüm eteklerin tutalum 
Bugün eyle idelüm yolda kalmamagiçün 

4 Bak göresin dünyeye geldügüni bil neye 
İş bu fâni dünyeye mağrur olmamagiçün 

5 Yûnus yok dünyâ tadı çün kim fânîymiş adı 
Muhammed zindân didi biz şâd olmamagiçün 

K. 146a, RY. 3a, M. 44. 

252 

1 'Işk ilinün haberin disem işide misin 
Yoldaş olup bu yola sen bile gide misin 

2 Ol ilün bâgı olur şerbeti agu olur 
Kadeh dutmaz ol agu nûş idüp yuda mısın 



Dr. Mustafa Tatcı 205 

3 01 ilün zavadası cefâ duta gidesi 
Şeker ayruga sunup sen agu tada mısın 

4 01 ilde ay-gün olmaz ay gedilüp tolunmaz 
Tertîbler terk idüben şumâr unıda mısın 

5 Senlik-benlik terk idüp yoklık evine girüp 
'Işkdan içüp esriyüp varlık terk ide misin 

6 îş bu tenün tertibi od u toprak yil u su 
Yûnus sen gör özüni suda toprakda mısın 

F. 156a, T. 59b, K. 101b, RY. 22a, YE. 72a, 76a, Rt. 12, M. 
25, Ç. 55b. 

253 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Talayın 'ışkun bahrine gavvâs olayın bir zamân 
İsteyeyin dâyim seni seyyâh olayın bir zamân 

2 Varayın her bir mahfile sırrum dimeyem her dile 
Sırdan haber diyenlere mihmân olayın bir zamân 

3 Yolunda Mansûr olayın Ene'l-Hak demin urayın 
Asılup vaslun dârına ber-dâr olayın bir zamân 

4 'Işkun odına yanayın derdün suyına kanayın 
Gördüğüm seni sanayin hayrân olayın bir zamân 

5 Akıdayım kanlu yaşum arturayım bagrum başın 
Ta ki bulınca nakkâşum seyrân ideyin bir zamân 

6 Leylî ile Mecnûn olup Ferhâd ile taşlar yonup 
'Abdü'r-rezzâk gibi yanup giryân olayın bir zamân 



206 Yûnus Emre Dîvânı 

7 Benligüm benden koyayın senün kohunı duyayın 
Bunca zamân ben kul iken sultân olayın bir zamân 

8 Ol dost bana benden yakın hikmet bilen bulur Hakkın 
Okuyup hikmet 'ilmini Lokmân olayın bir zamân 

9 Miskin Yûnus aç gözüni Hazret'e urgıl yüzüni 
Mürşid-i kâmil yolına kurbân olayın bir zamân 

Ç. 50b, Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442, s. 73). 

254 

1 'Âşıklara ne diyem 'ışk haberinden şîrîn 
'Işkıla dinleyene ey deyin birin birin 

2 Hayf durur 'ışksuzlara 'ışkdan haber söylemek 
Kim gerçek 'âşıkısa ben râzum ana dirin 

3 Evvel yir-gök yogıdı varidi 'ışk bünyâdı 
'Işk ezelden kadîmdür 'ışk getürdi ne varın 

4 Evvel ezel bezminde kim dost yüzin gördiyse 
Anun cânıdur 'âşık sor andan 'ışk haberin 

5 'Işkı hîç bir nesneye mesel baglasam olmaz 
Dünyâ vü âhiretde ne dutısar 'ışk yirin 

6 Emânetdür sakıngıl 'ışk haberini zinhâr 
Oturup değme yirde söyleme 'ışkun sözin 

7 Cevherîler katında kâ'ide böyle durur 
Kadrini bilmezlere göstermedi gevherin 

8 Yûnus 'un havsalası 'ışk tolmışdur sinesi 
Derdin gizleyemedi gensüz söyler 'ışk dilin 



A 19. 



Dr. Mustafa Tatcı 207 
F. 157a, T. 60a, NO. 187b, YE. 74a, RY. 18a, K. 201b,Rt35, 



255 

1 Sen cânundan geçmedin cânân arzû kılursın 
Bilden zünnâr kesmedin îmân arzû kılursın 

2 Men 'arafe nefsehu dirsin illâ degülsin 
Melâikden yukarı seyrân arzû kılursın 

3 Tıfl-ı nev-reste gibi eteğin at idinüp 

Ele çevgân almadın meydân arzû kılursın 

4 Bilimedün sen seni sadefde ne gevhersin 
Mısır'da sultân iken Ken'ân arzû kılursın 

5 01 ezel 'âleminde ebedi gözlemedin 

Per ü bâlün bitmedin cevlân arzû kılursın 

6 Yitmiş yidi perde var dostum arzûlama 
Yidisinden geçmedin yakîn arzû kılursın 

7 Otuzı gözde durur otuzı gönüldedür 
Onun dahi bilmedin görmek arzû kılursın 

8 Sen bunda işe geldün uş yine varısarsın 
Henüz sen kul olmadın sultân arzû kılursın 

9 Yûnus düşdün bu derde Eyyûb'layın sabreyle 
Derde katlanımazsın dermân arzû kılursın 

F. 158b, T. 61a, NO. 193a, K. 178b, HB. 13a, RY. 60a, 66b, 
A. 17, Ç. 53a. 

256 

1 'İlmünde gark oluban ben beni bilimezin 
Dilile söyleyüben sıfatun irimezin 



208 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Sıfatun gelmez dile kandalıgun kim bile 
Sun'unı dimeklige ben lâyık olamazın 

3 Hem evvelsin hem âhir kamu yirlerde zâhir 
Hiç makâm yokdur sensüz ben niçün göremezin 

4 Görmedin delü oldum yanıldum günâh kıldum 
Ussum 'aklum aldurdum esridüm ayılmazın 

5 Çünki beni esritdün cân u gönül iletdün 
Ayırma beni senden bulışdum yad olmazın 

6 Bana cânı sen virdün ' Azrâîl'e bildürdün 
Senden artuk kimseye emânet viremezin 

7 îy Yûnus'ı yaradan hicâb götür aradan 
Sâdıkam yolunda ben yalan da'vî kılmazın 

F. 156a, K. 92b, NO. 186a, RY. 32b, YE. 74a. 

257 

1 Bunca gönüller alan cihâna sultân mısın 
Hükmün cânlar içinde cân içinde cân mısın 

2 Nazarun bin cân alur derdün yürekde kalur 
Gören kendüden varur 'âşıka kıyan mısın 

3 Uçan kuşlar uçunur esen yil görse turur 
Dîvler hükmüne girür Belkîs-Süleymân mısın 

4 Yüzünden gün tutılur ay togmaya utanur 
Gören heybete kalur Yûsuf-ı Ken'ân mısın 

5 Ölü görse dirilür kalıbına cân gelür 
Toprakdan âvâz gelür 'îsâ bin Meryem misin 



Dr. Mustafa Tatcı 209 

6 'Işkun dîne şûr eyler arslana zencîr eyler 
Katı taşı mûm eyler Ferhâd-ı zamân mısın 

7 'Işkun Hakk'a irgürür cân gözi dîdâr görür 
Görenler baş indürür İbrâhîm Edhem misin 

8 Yüzün dîdâr nündür saçun Mi'râc dünidür 
Gören cânın umdur Fahr-ı 'âlem sen misin 

9 Yûnus sevdügün gözle Hak yolını key izle 
Râzun gönülde gizle sen söze beyân mısın 

F. 157b, K. 68b, B. 53a. YE. 69b, M. 8, A. 18. 

258 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Bu 'ömrüm yok yire hare itmişem ben 
Cânumı gör ne oda atmışam ben 

2 Kimesne kimseye itmemiş ola 
Anı kim kendüme ben itmişem ben 

3 ' Amelüm rahtını dirdüm götürdüm 
Kamu assum ziyâna satmışam ben 

4 Cihânda bir sınuk saksıdan ötrü 
Güherlerüm ziyâna satmışam ben 

5 'Amelüm ne ki varsa hep riyâdur 
' Acebdür ihlâsı unutmışam ben 

6 Giceye iresini kimse bilmez 
Tûl-ı emel başın uzatmışam ben 

7 Dükeli 'ömrini harcına sürdi 
Ziyândan bellüdür ne ütmişem ben 



210 Yûnus Emre Dîvânı 

8 Aguya bal diyü baraıak uzatdum 
Aşuma zehr-i kâtil katmışam ben 

9 Bî-çâre Yûnus'un çokdur günâhı 
Anun dergâhına yüz tutmışam ben 

RY. 19a, K. 204a. 

259 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Dost yüzini göricegez niçe karâr kılsun bu cân 
Yagmâya virür ol demde yüz bin zâhid dîn ü îmân 

2 Ta'na urman 'âşıklara her ne hâle dönerise 
Fermân olımaz kendüye müşâhadeye gark olan 

3 Cân u gönül fehm ü 'akıl 'ışk mevcine gark olıcak 
Pes niçe ansun ol kişi yazug u müzd assı-ziyân 

4 Cânında gözi yok kişi görmeyiser dost yüzini 
Gözsüz niçe fehm eylesün ne renkdedür işbu cihân 

5 Yüz bin melik ü selâtîn dost yüzini göricegiz 
Terk eyleye tahtını vü 'izzet ü leşker hânumân 

6 'Âşık niçe harâbısa velâyeti arta durur 
Anuniçün ki dâimâ vîrândadur genc-i nihân 

7 ' Ayne'l-yakîn gören kişi ırmaz gözin dost yüzinden 
Niçe görebilsün anı bu sevüden taşra turan 

8 Yûnus'a bu 'ışk kızgını komaz dilini tutmağa 
'Âşıkla ma'şûk râzını dürüst diyemeye lisân 



Dr. Mustafa Tatcı 2 1 1 

F. 159a, T. 61a, RY. 41a, K. 118a, YE. 71a, NO. 186a, Rt. 
23, Ç. 49b, A. 20. 

260 

Mef ûlü Mefâ'îlün Mef ûlü Mefâ'îlün 

1 01 dürr-i yetîmem ki görmedi beni 'ummân 
Bir katreyem illâ ki 'ummâna benem 'ummân 

2 Gel mevc-i 'acâib gör deryâ-yı nihân gözle 
Zî-bahr-i nihâyetsüz katrede olur pinhân 

3 Dem urmazıdı Mansûr tevhîd-i Ene'l-Hak'dan 
'Işk dârına dost zülfı asmışdı beni 'uryân 

4 Bu 'âlem-i kesretde sen Yûsuf u ben Ya'kûb 
Ol 'âlem-i vahdetde ne Yûsuf u ne Ken'ân 

5 Bunda dimeden Mecnûn Leylâ adını Mevzûn 
Ne Leylâ idüm anda ne Mecnûn-ı ser-gerdân 

6 Yi-nûn-sîn ulaşmadın cân kuyuya düşmedin 

'Işk dadıla mest geldük hem mest giderüz bundan 

7 Bu cismüm belâsıdur adum Yûnus oldugı 
Zâtum sorar olursan sultâna benem sultân 

F. 159b, T. 62a, K. 194b, RY. 62a, YE. 73b, NO. 188a, Rt. 
20, Ç. 50a. 

261 

1 Ol cân kaçan öliser sen ana cân olasın 
Ölmiş gönül dirile anda ki sen olasın 

2 Ölmeklik dirlik ola ölümsüz dirlik bula 
Başlu gönül onula merhemi sen olasın 



212 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Sen olduğun gönüller her dem cânın yiniler 
Bunlardur ölmeyenler hâkimi sen olasın 

4 Sen olduğun makâmda ehl-i dâd olur anda 
Güç olmaz ol dîvânda sultânı sen olasın 

5 Cân bedenden uçıcak menzilinden göçicek 
01 cihâna geçicek göze 'iyân olasın 

6 Tozını yil almaya bir zerre ırılmaya 
'Âşık cânı ölmeye ma'şûkı sen olasın 

7 Yûnus sen 'âşıkısan 'ışka muvafıkısan 
Korkma ulaşıgısan ne olursan olasın 

F. 160a, T. 62a, K. 130a, RY. 48b, YE. 71b, M. 35, A. 18. 

262 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 'Aceb oldı hâlüm bu 'ışk elinden 
Göremezem yolum bu 'ışk elinden 

2 Bu cümle 'âlemün tâcı iken uş 
Ayaklarda gubâram 'ışk elinden 

3 Garîb bülbülleyin zâri kıluram 
Akar çeşmüm yaşı bu 'ışk elinden 

4 Gazel yapraklayın benzüm sarardı 
Kararuban düşdüm bu 'ışk elinden 

5 Yarın mahşerde ben yırtam yakamı 
Niçe feryâd idem bu 'ışk elinden 

6 Tag u taşlar erür bu 'ışk elinden 
Denizler cûşa geldi 'ışk elinden 



Dr. Mustafa Tatcı 



213 



7 Niçe bin enbiyâ 'ışka giriftâr 
Yir ü gök toptolu bu 'ışk elinden 

8 Çagurup ey deler gel güç görenler 
Benüm çilem nedür bu 'ışk elinden 

9 N'iderem ben yarün yaslından ayruk 
Büküldi kad-bâlâm bu 'ışk elinden 

10 Yûnus sen Tapdug'una kıl du'âyı 
îçersün zehr-i kâtil 'ışk elinden 

NO. 187b, YE. 69b. 

263 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Gönül usanmadun sen bu seferden 
Çalab'um saklasun seni hatardan 

2 Kişi kim kişinün kahrın çekince 
Gidüp görünmemek yigdür nazardan 

3 Togaldan bagrumı togradı gurbet 
Sızar tamar ciğer kanı tamardan 

4 Vatan oldı diken gurbet gülistân 
Agu içmek yig oldı ney-şekerden 

5 Güher didükleri 'ilm-i hünerdür 
Hüner-mende hüner yigdür güherden 

6 Yûnus göğüs açup dosta giderken 
Çalab'um saklasun seni hatardan 



RY. 71b, K. 181b, B. 25b, M. 62, Ç. 51b. 



214 Yûnus Emre Dîvânı 

264 

1 Dîn ü millet kodurdı ol benüm gönlüm alan 
Anı gören kişiye ne gönül kalur ne cân 

2 Tuymayanlar hâlümi dînin kodı dir bana 
Neyile dîn beslesin cânsuz gönülsüz kalan 

3 Sûretümde varlıgum cânıla gönülidi 
Kodurdı kamus ını bana 'ışk bağışlayan 

4 'Işkun serhengi beni komaz hîç bir nesneye 
Ne İslâm'da ne dînde anılmaz küfr ü imân 

5 Şart u farz olmaz anda cânı 'ışkda kalanda 
Cevâb sözi dil söyler niçe bilsün bu lisân 

6 'Işka mesel bağlanmaz 'ışk işi hisâb olmaz 
Dostlık ticâretinde anılmaz assı-ziyân 

7 Beni benlikden kodı varlık defterin yudı 
Havf u recâ göstermez hayr u şer elden koyan 

8 Elden iş bırakdurdı niteliksüz bakdurdı 
Bizüm ahvâlümüzde anılmaz nâmla nişân 

9 Sorman Yûnus'dan haber dost kandaşa anda var 
Yüz bin gevherden fârig 'ışk denizine talan 

K. 118a, RY. 41b, NO. 182b, YE. 71b, Rt. 19, Ç. 49a, A. 

20. 

265 

1 Erenlere muhib iken yâ münkir olduğun neden 
Key sakıngıl datlu cânun okları çıkmadın yaydan 



Dr. Mustafa Tatcı 



215 



2 Kahır erenler atıdur gayret dahi hil'atıdur 
Erenler yayı katıdur okları geçer kayadan 

3 Bize muhib olanları Hak'dan dileniz anları 
Dönüp münkir olanları tiz çıkarurlar aradan 

4 Bunda el-ayak öpilür görenün cânı kapılur 
Garîb müsâfır yapılur zavye vü mescid-hâneden 

5 Agu içerse nûş olsun süçi içerse hoş olsun 
Yûnus ile yoldaş olsun gelsün Allâh'ına giden 

Rt. 21. 

266 

1 Ol dost bize gelmezise ben dosta girü varayın 
Çeküben cevr ü cefâyı dostumun yüzin göreyin 

2 Ser-mâyemüz bir cânıdı anı dahi aldı bu 'ışk 
Ne ser-mâye var ne dükkân bâzâra neye varayın 

3 Kurulmış dükkân u bâzâr dost içine girmiş gezer 
Günâhum çok gönlüm sizer ben dosta çok yalvarayın 

4 Gönlüm eydür dost benümdür gözüm eydür dost benümdür 
Gönlüm eydür göze sabr it bir dem haberin vireyin 

5 Hak nazar kıldugı câna bir göz ile bakmak gerek 
Ana ki Hak nazar kıldı ben anı niçe yireyin 

6 Tapduk eydür bu Yûnus'a bu 'ışk Hakka irse gerek 
Kamulardan ol yücedür ben ana niçe ireyin 

F. 151a, YE. 70b, K. 116a, 203b, RY. 18b, 40b, A. 16. 



216 Yûnus Emre Dîvânı 

267 

1 İy gönül bir dem bir vakit dünyâdan usanmaz mısın 
Bunca fâsid işlerde yüzünden utanmaz mısın 

2 Sen seni hoş tutgıl arı istigfâr eyle yârı 

îmân bilüne baglanup dîn tonın tonanmaz mısın 

3 İy metâ'ın kalba satan güherine pûllar katan 
Assıyı ziyâna satan assıya uzanmaz mısın 

4 Gayret içinde mübtelâ günâhlar içinde kodı 
Dîn yolında gönül sayrı ciddile tayanmaz mısın 

5 Ölmez vuslat meyin içen ma'siyyet denizin geçen 
Meyhâneden 'azim idüp mescidlere kanmaz mısın 

6 Yiri gögi seyrân kılan 'Arş u Kürsi cevlân uran 
Yûnus katında iy gönül bir dem eğlenmez misin 

YE. 75a, A. 17. 

268 

1 Şöyle hayrân eyle beni 'ışkun odına yanayın 
Her kancanı bakarısam gördüğüm seni sanayin 

2 Beni okıdı sultânum uş gönüldi gider cânum 
Elden bırakdı benliği bunda niçe egleneyin 

3 Senün kokun tuydı cânum terkin urdum bu cihânun 
' Aceb kandadur mekânun ya ben kanda isteyeyin 

4 Dört mezhebün 'âşıkıyam yidi mezheb geçdi cânum 
Kogıl beni söyletmegil bu yollarda uyanayın 

5 Yidi Tamu didükleri katlanmaya bir âhuma 
Sekiz uçmak eğlemeye bunda niye egleneyin 



Dr. Mustafa Tatcı 



217 



6 Sekiz Uçmak 'arz olursa yitmiş bin Hûrî gelürse 
Aldamaya bu cânumı bunda nite aldanayın 

7 Dilde söylenür haberün hergiz bulunmaz eserim 
Götür yüzünden perdeyi dîdâruna göyüneyin 

8 'İlm-i hikmet okıyanlar 'ışkdan fakir durur bunlar 
Mansûr oldum asun beni hep dillerde söyleneyin 

9 Yûnus dimedi bu sözi câna toldı dost âvâzı 
Kördür münâfıkun gözi ya ben niçe göstereyin 

F. 152a, T. 57b, K. 208b, NO. 190b, RY. 8b, HB. 12b, YE. 
75b, M. 77, A. 13. 

269 

1 İlâhî bir 'ışk vir bana ben benligüm bilmeyeyin 
Yavu kılayın ben beni isteyüben bulmayayın 

2 Şöyle hayrân eyle beni bilmeyeyin dün ü güni 
İsteyeyin dâim seni ayruk nakşa kalmayayın 

3 Al gider benden benliği toldur içüme senliği 
Bundayiken öldür beni varup anda ölmeyeyin 

4 Söylerisem gelmez dile kim söge bana kim güle 
Bâri yanayın derdile hâlüm dile gelmeyeyin 

5 Uş yürüyem yana yana cigerüm gark oldı kana 
'Işkun bir ok urdı câna niçe zâri kılmayayın 

6 Ko ben yanayın tüteyin dost bahçesinde yiteyin 
Bir gül olayın biteyin açıluban solmayayın 

7 Mansûr'layın dâra beni şöyle 'ıyân göster seni 
Kurbân kılayın bu cânı 'ışka münkir olmayayın 



218 Yûnus Emre Dîvânı 

8 'Işkdur bu derdün dermânı 'ışk yolına virdüm cânı 

Miskîn Yûnus dir yâ Ganî bir dem 'ışksuz kalmayayın 

HB. 12b, YE. 73a, Rt. 23 Mecmûa (Millî Ktp. Nu: 442, s. 

73.) 

270 

1 Taşdun yine deli gönül sular gibi çağlar mısın 
Akdun yine kanlu yaşum yollarumı bağlar mısın 

2 N'idem elüm irmez yâre bulınmaz derdüme çâre 
Oldum ilümden âvâre beni bunda eğler misin 

3 Yavu kıldım ben yoldaşı onulmaz bagrumun başı 
Gözlemimin kanlu yaşı ırmag olup çağlar mısın 

4 Ben toprak oldum yoluna sen aşuru gözedürsin 
Şu karşuma göğüs gerüp taş bagırlu taglar mısın 

5 Harâmî gibi yoluma arkurı inen karlu tag 

Ben yârümden ayru düşdüm sen yolumı bağlar mısın 

6 Karlu taglarun başında salkım salkım olan bulut 
Saçun çözüp benüm içün yaşın yaşın ağlar mısın 

7 Esridi Yûnus'un cânı yoldayım illerüm kanı 
Yûnus düşde gördi seni sayru mısın sağlar mısın 

RY. (Mecmûa) 46a. 

271 

1 Cânlar cânını buldum bu cânum yagmâ olsun 
Assı ziyândan geçdüm dükkânum yagmâ olsun 

2 Ben benligümden geçdüm gözüm hicâbın açdum 
Dost vaslına ulaşdum gümânum yagmâ olsun 



Dr. Mustafa Tatcı 



219 



3 Benden benligüm gitdi hep mülkümi dost tutdı 
Lâ-mekân kavmi oldum mekânum yagmâ olsun 

4 İkilikden usandum 'ışk tonını tonandum 
Derdi hânına kandum dermânum yagmâ olsun 

5 Varlık çün sefer kıldı andan dost bize geldi 
Vîrân gönül nûr toldı cihânum yagmâ olsun 

6 Geçdüm bitmez sagınçdan usandum yaz u kışdan 
Bostânlar başın buldum bostânum yagmâ olsun 

7 Ta'allukdan üzüşdüm ol dostdan yana uçdum 
'Işk dîvânına düşdüm dîvânum yagmâ olsun 

8 Yûnus ne hoş dimişsin bal u şeker yimişsin 
Ballar balını buldum kovanum yagmâ olsun 

F. 154b, T. 58b, NO. 191a, YE. 73b, HB. 13a, A. 18. 

272 

1 Anup kıyâmet günini 
Aglaşalum ol gün içün 
Ol gün melâmet günidür 
Aglaşalum ol gün içün 

2 Ol günde yirler yarıla 
Cümle ölenler dirile 
Cümle günâhlar sonla 
Aglaşalum ol gün içün 

3 Ol günde gök çatlayısar 
însân niçe katlanısar 

Ol günde kim korkmayısar 
Aglaşalum ol gün içün 



220 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Âh ol günün korkuları 
Koca kılur ma'sûmları 
Niçe olur mücrimleri 
Aglaşalum ol gün içün 

5 Ol gün katı efgân ola 
İrkek dişi 'uryân ola 
Cümle ciğer biryân ola 
Aglaşalum ol gün içün 

6 İy Yûnus Emre gir yola 
Hâl bilmez kardaş ne ola 
Meğer dermân Hak' dan ola 
Aglaşalum ol gün içün 

B. 17a. 

273 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Sübhân bizi uyarısar niçe zamân yatmış iken 
Cânlar teni isteyiser terk idüben gitmiş iken 

2 Gör Hâlik'ün 'inâyetin deryâ-yı bî-nihâyetin 
Bize dîdâr gösteriser bunca günâh itmiş iken 

3 Hakk'un 'inâyeti çokdur irer kullarına dâim 
Allah Halil'i sakladı Nemrûd oda atmış iken 

4 'İnâyeti kime irse ol kul iken sultân olur 
İşitmedün mi Yûsuf ı bâzirgâna satmış iken 

5 'Işkıla gelsen yola Yûnus'layın olsan n'ola 
Tâ' atini terk itmedi balık anı yutmış iken 

6 'Ahdüni eylegil vefâ gönlüni eylegil safâ 

Kanı Muhammed Mustafâ 'Arş'a Mi'râc itmiş iken 



Dr. Mustafa Tatcı 



221 



7 Kan'enbiyâ vü evliyâ geldi geçdi cümle velî 

Kanı Dâvud u Süleymân Kâf dan Kâf a dutmış iken 

8 Ne kadar çok ise mâlun ecel sana sunar elin 
Ne assı eyledi Kârûn bu dünyâya batmış iken 

9 Kulak urgıl benden yana haberüm var diyem sana 
La'net kıldı 'Azâzîl'i 'Arş'da mekân tutmış iken 

10 Dostdan belâ gelicegiz Eyyûb'layın sabreylegil 
Niçe sıhhât buldı teni bunca belâ çekmiş iken 

1 1 Anıcaguz şol bir güni ditrer mi Yûnus'un cânı 
Imân-Kur'ân yoldaş ile son menzile yitmiş iken 

Ç. 56a, A. 19, DAY. 160. 

274 

1 Hey yârânlar hey kardaşlar nic'edeyin n'ideyin ben 
Sen benüm kulum degülsin dir olursa n'ideyin ben 

2 Zelil magbûn kala başum anda hiç dinmeye yaşum 
Mahşer güni içüm taşum nâr olursa n'ideyin ben 

3 Suç anıcak göyner özüm kan yaşıla tolar gözüm 
Yarın Hak katında yüzüm kar'olursa n'ideyin ben 

4 Fesâdıla tolu içüm hey hoca bağışla suçum 

Key Cehennem benüm içün yir olursa n'ideyin ben 

5 Ben fesâd içinde kaldum Yûnus eydür artdı derdüm 
Sine varıcagız kabrüm dar olursa n'ideyin ben 

B. 11b. 



Yûnus Emre Dîvânı 



275 

Yokdur bende 'amel tâ' at 
Ben n'ideyüm n'eyleyeyin 
Kopıcak rûz-ı kıyâmet 
Ben n'ideyüm n'eyleyeyin 

Dost bana su' âl idicek 
' Aklum başumdan gidicek 
Hicâb derdi gark idicek 
Ben n'ideyin n'eyleyeyin 

Helâline ola hisâb 
Harâmına ola 'azâb 
'îsyânıla yüzüm kara 
Ben n'ideyin n'eyleyeyin 

Yitmiş bin zebânî yide 
Tamu'yı haşrda ilede 
Mücrimlere heybet ide 
Ben n'ideyin n'eyleyeyin 

Bir kez Cehennem silkine 
'Asîlere ide kine 
Yâ Rab iricek ol güne 
Ben n'ideyin n'eyleyeyin 

'Âşıklar maksûda ire 
'Arifler dost yüzin göre 
Şöyle mücrim yüzi kara 
Ben n'ideyin n'eyleyeyin 

Yûnus Emrem derdün katı 
Hayra geçmez bir tâ 'atı 
Olmazsa Hak 'inâyeti 
Ben n'ideyin n'eyleyeyin 



Dr. Mustafa Tatcı 



223 



B. 11b. 
276 

1 İy benüm 'ömrüm kuşı kanda varasın birgün 
Ecel avlayup yudar ele giresin birgün 

2 Gelüp göğsüne kona dutuşup cânun yana 
Bir kadeh şerbet suna içüp kanasın birgün 

3 Görmeğe gelenleri hâtırun soranları 
Sevgili yârânları görmez olasın birgün 

4 Yârânlarun geleler seni ta'cilleyeler 
Soyalar tonlarımı 'uryân olasın birgün 

5 Binüp agaç atına yanulup Hızr'a tana 
Şol kara yir altına gire yatasın birgün 

6 Tap tîmâr eyle tene yarak eyle bu câna 
Şol yılana çıyana nasîb olasın birgün 

7 Münker ü Nekir gele hâllerim düşvâr ola 
Dilünce su'âl sora cevâb viresün birgün 

8 Yûnus Emrem n'idesin kaçup kanda gidesin 
Erenler sohbetine gelmez olasın birgün 

B. 13b, Ç. 59a. 

277 

1 ' Aceb şu yirde var m'ola 
Şöyle garîb bencileyin 
Bağrı başlu gözi yaşlu 
Şöyle garîb bencileyin 

2 Gezdüm Urum'ıla Şam'ı 
Yukaru illeri kamu 
Çok istedüm bulımadum 



Yûnus Emre Dîvânı 



Şöyle garîb bencileyin 

Kimseler garîb olmasın 
Hasret odına yanmasun 
Hocam kimseler olmasun 
Şöyle garîb bencileyin 

Söyler dilüm ağlar gözüm 
Garîblere göynür özüm 
Meğer ki gökde yılduzum 
Şöyle garîb bencileyin 

Niçe bu derdile yanam 
Ecel ire birgün ölem 
Meğer ki sinümde bulam 
Şöyle garîb bencileyin 

Bir garîb ölmiş diyeler 
Üç günden sonra tuyalar 
Sovuk suyıla yuyalar 
Şöyle garîb bencileyin 

Hey Emrem Yûnus bî-çâre 
Bulunmaz derdüne çâre 
Var imdi gez şârdan şâra 
Şöyle garîb bencileyin 

Şiir Muahhar Mecmûalarda bulunmaktadır. 

278 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

Kanda bulam isteyüben iy gönül seni kandasın 
Kanda vîrâne varışa va'llâhi gönül andasın 

İy gönül sana uyaldan kalmadı yüzümün suyı 
Rahmet gele ta ki sana kandayısan dîvândasın 



Dr. Mustafa Tatcı 



225 



3 Bir lahza olursın rûşen bir dem yürürsin perîşân 
'Âlemlere nâm u nişân derde esir dermândesin 

4 Bir dem 'âbid bir dem zâhid bir dem 'âsî bir idem muti' 
Bir dem gelür ki iy gönül ne dînde ne îmândasın 

5 'Işk başumdan aşıcaguz mevc uruban taşıcaguz 
Bir dem gelür ki iy gönül mescidile Kur'ân'dasın 

6 Kayseri Tebriz ü Sivas Nahcuvân u Maraş Şirâz 
Gönül sana Bagdâd yakın 'âlemlerde dîvândasın 

7 Yûnus imdi tap dur hemin akıtma gözünün nemin 
Eger bugün eger yarın çün Hakk'içün kurbândasın 

YE. 78a. 

279 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Eger 'ışkı seversen cân olasın 
Gönüller tahtına sultân olasın 

2 Seversen dünyeyi mihnet bulasın 
Niçe bir eskiye hasretlenesin 

3 Cihân köhne-sarâydur sen begisin 
Niçe bir eskiye hasretlenesin 

4 Agudur bal degül dünyâ murâdı 
Niçe bir aguya parmak banasın 

5 Kanadsuz kuşlayın kaldun yabanda 
Kanadlu kuşlara kanda iresin 



226 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Diken olma gül ol eren yolında 
Diken olurısan oda yanaşın 

7 Niyâz içün buyurdı Hak namâzı 
Niyâzdan vay sana gâfıl olasın 

8 Sana erden 'asâ gerek bu yolda 
Tayanursan 'asâya tayanasın 

9 Erenler nefesin 'asâ idin sen 
Eger nefsüne uyarsan fenâsın 

1 'İbâdetler başıdur terk-i dünyâ 
Eger mü'minsen ana inanasm 

1 1 Atan anan hak'ı yitürdünise 
Yeşil tonlar geyesin tonanasın 

12 Eger konşı hak'ı boynundayısa 
Cehennem' de yarın bâkî kalasın 

13 Yûnus bu sözleri erenden aldı 
Sana dahi geregise alasın 

14 Gönüle gireni gönendi dirler 
Gönüle sen de gir kim gönenesin 

F. 155a, T. 59a, YE. 78a. 

280 

1 İy dost seni sevelden 'aklum gitdi kaldum ben 
Bınarları terk idüp denizlere taldum ben 

2 Bir zerre 'ışkun odı kaynadur denizleri 
Düşdüm 'ışkun odına tutuşuban yandum ben 



Dr. Mustafa Tatcı 



227 



3 01 cânda ki 'ışk ola anda gussa olmaya 

Bu 'ışk bana gelelden gussam gitdi güldüm ben 

4 Bülbül de 'âşık olmış kızıl gülün yüzine 
Gördüm erenler yüzin hezâr destân oldum ben 

5 Bu 'ışkı bana virdün ben n'iderem kendözüm 
İçüm taşum nûr doldı dosta 'âşık oldum ben 

6 Sırnaşan bûtın nefsün 'abes kamu tâ'atün 
Anı sımağa çâre hele şimdi buldum ben 

7 Dünyâ cefâsın almak sonucı vefâyımış 
Cefâyı virübenin seni satın aldum ben 

8 Bir kurı agacıdum yol üzre düşmişidüm 
Bir bana nazar kıldı tâze cüvân oldum ben 

9 Yûnus sen 'âşıkısan adunı miskin kogıl 
Cümlesinden ihtiyâr miskînlikde buldum ben 

F. 153a, T. 58a, K. 158b, YE. 75b, RY. 53a, B. 5b, Rt. 22. 

281 

1 01 vaktin bir olasın ayrulıkdan kalasın 
Cânsuz gel bu kapuya bâkî dirlik bulasın 

2 Cân tuta gelürisen cânum vardur dirisen 
Cân şumâr iderisen külli sagıncılasın 

3 Bunda ne sagınç şumâr yâ bunda kim kalur var 
Çün böyle düşdi sefer gerek yolda olasın 

4 Derdile gelmeyince dermâna irmeyesin 
Bir cân yolda konsan yüz bin cânı bulasın 



228 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Kalma fânî sağınca kasd eyle bâkî gence 
Yüz bin cihânda bâtın hazînesin bulasın 

6 Dadarsan 'ışk dadından geçesin zâhir dînden 
Ayrulıgun odından ol vakit kurtulasm 

7 Yavı vargıl bu yolda her bir dürlü menzilde 
Cümle söylenen dilde gerek unıdulasın 

8 îy Yûnus kanı 'aklun gensüzin söyler dilün 
Pâyânı yok bu yolun sen kanda tolanasın 

NO. 181b, YE. 75a, K. 164b, RY. 31a, B. 51a, Rt. 19, M. 
53, Ç. 54a. 

282 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 İlâhî derdümün dermânı sensin 
Günâhkâr kullanın gufrânı sensin 

2 Senün emrün ile döner felekler 
Hem ayun güneşün devrânı sensin 

3 Halîl'ün hüllesi Ya'kûb'un âhı 
Yûsuf un bend ile-zindânı sensin 

4 Mûsâ'nun münâcâtı Tûr Tagı'nda 
'îsâ'nun göklerde seyrânı sensin 

5 Gözümün nûrı vü gevdem hayâtı 
Gönüller tahtınun sultânı sensin 

6 Yûnus Emrem sebakı senden okur 
Elinde defteri dîvânı sensin 



B. 27b. 



Dr. Mustafa Tatcı 



229 



283 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 İy gönlümün eğlencesi eyit bana n'eyleyeyin 
'Işkımdan oldum âvâre derdüm kime söyleyeyin 

2 Mülk-i fenâdan geçeyin ol dost iline uçayın 
Talayın 'ışk 'ummânına denizlerin kaynadayın 

3 'Işkun od urdı cânuma gelsün 'âşıklar yanuma 
Dökeyin 'ışkun hânını 'âşıkları toylayayın 

4 Çü girdüm 'ışkun bâgına bakdum soluma saguma 
Dürlü yemişlerim yiyüp güllerini yıylayayın 

5 Dün-gün kılayın âh u zâr 'âşık olayın il ü şâr 
Dökeyin kanlu yaşumı zârılıklar eyleyeyin 

6 'Âşık olayın şol güle tolsun cihâna gulgule 
Hezâr destân olubanı dost bâgını yaylayayın 

7 Miskin Yûnus 'âşıklarun dirliğini dirilmedün 
Bâri gücüm yitdügince soylarını soylayayın 

NO. 189a, HB. 17a, B. 13a, RY. (Mecmûa) 17b, A. 200. 

284 

1 Ayurma beni senden yaradan 
Düşüp ölürüm ben bu yaradan 

2 Öldüğüm içün gussa mı yirem 
Ala cânumı yine yaradan 

3 Öldi diyeler kaydum yiyeler 
Bir kuş oluban çıkam aradan 



230 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Ağlama direm şol gözlerüme 
Kan yaş akıdur ag u karadan 

5 Yirler mi kodum göl eylemedük 
Şiiler akıtdum her bir dereden 

6 Ben bir kulıdum sen sultânıdun 
Düşdüm araya bilmem nereden 

7 Varam kul olam şeyh işigine 

' Abâ dikinem yüz bin pâreden 

8 Emrem Yûnus'un murâdı budur 
İre yârine çıka aradan 

Ç. 52a, NO. 186a, Millî Ktp. Mecmua Nu: 442, 75a. 

VÂV 

285 

1 İy yârânlar iy kardaşlar korkaram ben ölem diyü 
Öldügümi kayurmazam itdügümi bulam diyü 

2 Bir gün görinür gözüme 'aybum urulur yüzüme 
Endîşeden del'olmışam n'idem ben ne kılam diyü 

3 Eger gerçek kulımışsam ana kullık kılayıdum 
Aglayadum bu dünyede yarın anda gülem diyü 

4 Hemin geldüm bu dünyâya nefsüme kullık itmeğe 
Eyü 'amel işlemedüm 'azâbdan kurtulam diyü 

5 îy bî-çâre miskin Yûnus günâhun çok neyleyesin 
Sıgındum ol Allâh'uma didi hem 'afv kılam diyü 

YE. 79a, K. 187b, RY. 57a, M. 65. 



Dr. Mustafa Tatcı 



231 



286 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Dost gönlümi yagmâladı n'olsa gerek şimden girü 
Derdi bırakdı cânumı yansa gerek şimden girü 

2 Derdünile cânum yanar 'ömür geçer devrân döner 
Gün geldükçe benzün solar solsa gerek şimden girü 

3 Bu ne 'acâyib ser-güzeş çıkardı bagrumuzda baş 
Gözlerümden kamla yaş aksa gerek şimden girü 

4 Evliyâdur Hakk'un sırrı alnındaki Allah nün 
Anı seven âh u zârı kılsa gerek şimden girü 

5 Sen hocasın ben bir kulam ebedî kullukda kalam 
Bu sözümi cümle 'âlem bilse gerek şimden girü 

6 Fenâ sarâyından göçüp bekâ sarâyına geçüp 
'Işkun şarâbından içüp kansa gerek şimden girü 

7 Görün ki Yûnus n'itdi varuban hazrete gitdi 
Katredür 'ummâna yitdi tolsa gerek şimden girü 

NO. 187b, Mecmûa, Millî Ktp. Nu: 442, s. 71. 

287 

1 Mansûr-vâr oldum bugün ber-dâr iden gelsün berü 
İnni ene'l-lâh okudum inkâr iden gelsün berü 

2 Kul küllün min İndi'l-lâh ansuz degülem v'allah 
Ben Hak'ıla Hak olmışam agyâr iden gelsün berü 

3 Levh ü kalemde yazılan tertîb-i tevhîd okuram 
'İlm-i ledün seyr ü sülük güftâr iden gelsün berü 



232 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Bir Tanrı'nun Peygamber'i ben andan aldum haberi 
Bir Tanrı vü Peygamber'e ikrâr iden gelsün berü 

5 Men 'arefe nefsehu fekad 'arefe Rabbehu 
Bildüm bunı buldum anı inkâr iden gelsün benü 

6 Münkir-münâfıklar beni öldürelüm dirlerimiş 
Beni yaradan öldürür yok-var iden gelsün berü 

7 Gelsün beni ol öldüren külümi göğe savuran 

Ben Küntü kenz'em mahfî'yem izhâr iden gelsün berü 

8 Gâzî benem şehîd benem ölüben öldüren benem 
irte gice ol dostıla bâzâr iden gelsün berü 

9 Cümle cihân Gufrân'ıdur kamu 'âlem hayrânıdur 
Yûnus anun hayrânıdur tekrâr iden gelsün berü 

RY. 73b, YE. 78b, K. 137b, M. 39. 

288 

1 îy bizümle yâr olup dosta giden gelsün berü 
Yok eyleyüp kendözin cân terk iden gelsün berü 

2 Terk idelüm kâl ü kıylı isteyelüm togrı yolı 

Hem bulalum gevher kânın cevher alan gelsün berü 

3 Gevher bu cân maksûdıdur cân maksûdun Mansûr'ıdur 
Maksûd içün Mansûr'layın ber-dâr olan gelsün berü 

4 İrmek dilersen maksûda çok hizmet eyle her işde 
Sen senligünden usan nûr-ı dîdâr olan gelsün berü 

5 Pinhân idenler kendözin anlar görürler Hak yüzin 
Görmek dilersen Hak yüzin ikrâr iden gelsün berü 



Dr. Mustafa Tatcı 



233 



6 Yûnus gel anlat hâlüni bildür nedür ahvâlüni 
Derde bırakdı cânını dermân iden gelsün berü 

YE. 79b, NO. 190a 

289 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Benem zârî kılan şol yâre karşu 
Gönülden cân viren dildâre karşu 

2 Giceler subha dek hayrân u mestem 
Oluban muntazır dîdâre karşu 

3 Seher-gâhın turup zârî kıluram 

S anasın bülbülem gül-zâre karşu 

4 Alaldan cânumı 'ışk-ı İlâhî 
Benem Mecnûn gibi âvâre karşu 

5 Cemâlün şem'ine pervâne gibi 
Yakaram per ü bâli nâra karşu 

6 Anun 'ışkı şarâbın nûş idelden 
îrişür yüregüme yâre karşu 

7 Bugün Mansûr benem 'ışkun yolında 
Yüriyüp çarh uram şol dâre karşu 

8 Bî-çâre bülbülem dost bahçesinde 
Varam virem haber şol yâre karşu 

9 'Âşık Yûnus bugün gurbetde kaldı 
Ki 'ışkı söyledür dildâre karşu 

K. 184a, RY. 73a, RY. (Mecmûa) 5a, M. 64, Ç. 60a. 



234 



Yûnus Emre Dîvânı 



290 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Severem ben seni cândan içerü 
Yolum ötmez bu erkândan içerü 

2 Nere varurısam gönlüm tolusın 
Seni kanda koyam bundan içerü 

3 Beni sorman bana bende degülem 
Sûretüm boş gezer tondan içerü 

4 Beni benden alana irmez elüm 
Kadem kim basa sultândan içerü 

5 Tecellîden nasîb irdi kimine 
Kiminün maksûdı bundan içerü 

6 Kime dokundısa ol dost nazarı 
Anun şu'lesi var günden içerü 

7 Senün 'ışkun beni bende alupdur 
Ne şîrîn derd bu dermândan içerü 

8 Şerî'at-Tarîkat yoldur varana 
Hakîkat-Ma'rifet andan içerü 

9 Süleymân kuş dili bilür didiler 
Süleymân var Süleymân'dan içerü 

10 Sülük seyir iden 'ışkun erine 
Niçe mezheb olur dînden içerü 

1 1 Dînin terk idenün küfürdür işi 
Bu ne küfürdür îmândan içerü 



Dr. Mustafa Tatcı 



235 



12 O bir dilber durur hîç yok nişânı 
Nişân olur mı nişândan içerü 

13 Meğer Yûnus gözi tuş oldı dosta 
Ki kaldı kapuda andan içerü 

YE. 78b, NO. 193a, K. 66b, Rt. 35, M. 7. 

291 

1 Düşd'ögüme hubbü'l-vatan gidem hey dost diyü diyü 
Anda varan kalur hemân kalam hey dost diyü diyü 

2 Gele şol ' Azrâîl duta assı kılmaz ana ata 
Binem şol agaçdan ata gidem hey dost diyü diyü 

3 Halvetlerde meşgûl olam dâim açılam gül olam 
Dost bâgında bülbül olam ötem hey dost diyü diyü 

4 Şol bir biş-on arşın bizi kefen ideler egnüme 
Dikem şol dünye tonların geyem hey dost diyü diyü 

5 Mecnûn oluban yüriyem yüce tagları büriyem 
Mûm olubanı eriyem yanam hey dost diyü diyü 

6 Günler geçe yıl çevrile üstüme sinlem obrıla 
Ten çüriye toprak ola tozam hey dost diyü diyü 

7 Yûnus Emre var yolına münkirler girmez yolına 
Bahrî olup dost göline talam hey dost diyü diyü 

RY. 40b. 

HE 

292 

1 Hak'dan gelen şerbeti içdük el-hamdüli'llâh 
Şol kudret denizini geçdük el-hamdüli'llâh 



Yûnus Emre Dîvânı 



Şol karşugı tagları mîşeleri bâgları 
Sağlık safâlık ile aşduk el-hamdüli'llâh 

Kurıyıduk yaş olduk ayagıduk baş olduk 
Kanatlanduk kuş olduk uçduk el-hamdüli'llâh 

Vardugumuz illere şol safâ gönüllere 

Baba Tapduk ma'nîsin saçduk el-hamdüli'llâh 

Beri gel barışalum yadısan bilişelüm 
Atumuz eyerlendi eşdük el-hamdüli'llâh 

İndük Rûm'ı kışladuk çok hayr u şer işledük 
Uş bahâr geldi girü göçdük el-hamdüli'llâh 

Dirildük bınar olduk irkildük ırmag olduk 
Akduk denize tolduk taşduk el-hamdüli'llâh 

Tapdug'un tapusında kul olduk kapusında 
Yûnus miskin çigidük bişdük el-hamdüli'llâh 

F. 160b, T. 62b, YE. 81b. 

293 

Zinhâr gönül evinde tutma yavuz endîşe 
Biregüyçün kuyı kazan 'âkıbet kendü düşe 

Nefsün beğenmeyeni ayruklara sanmagıl 
Ayruklara sanursan bilgil kim işün şaşa 

Kendüye yaramazı biregüye sanan ol 
Adı müsülmân anun kendü benzer keşişe 

Komadugun nesneyi sunuban götürmegil 
Komadugun götürmek düşüre yatlu işe 



Dr. Mustafa Tatcı 237 

5 Bu dünyede üç kişi Hak dîdârın görmeye 
Bir dikçi bir kovcı biri gammâzdur beşe 

6 Yûnus bu nasihati tutan yatlu olmaya 
Bir niçe öğüt durur dinlesen başdan başa 

F. 161b, T. 63a, NO. 181a, K. 136b, B. 9b, YE. 82b, RY. 
38b, A. 24, Ç. 67a. 

294 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Hoşdur eger yürürisem 'ışk odına yana yana 
Pes yanmadın nite olam çün 'ışk odı düşdi câna 

2 Cânum 'ışkun külhânıdur tartınmadın ur odını 
Kamış suyı şeker olur od bıragıcak külhâna 

3 Her nesne ki çig olıcak od olmayınca bişmez ol 
Benüm dirligüm çiğidi 'ışk odı oldı bahâne 

4 Bu işler tamâm olıcak halvet olur ma'şûkıla 
Ma'şûk yüzin gören kişi gerek yana vü dükene 

5 Devlet durur ol kişiye yanarısa 'ışk odına 
Acı tütüni çıkıcak aydın olısar bu hâne 

6 Ol dostıla bâzârumuz fülân vaktdan berü degül 
Severidük ma'şûkayı henüz gelmedin cihâna 

7 Râzîyam ol oda ben günde bin kez yanarısam 
Gör niçe cân fıdâ kılur şem'i öninde pervâne 

8 'Işka neçe yanarısam dahi şîrîn gelür bana 
Cânum fıdî olsun beni bu 'ışk odına atana 



238 



Yûnus Emre Dîvânı 



9 'Işk sultânı Tapduk durur Yûnus gedâ bu kapuda 
Gedâlara lutf eylemek hem kâ'idedür sultâna 

F. 162a, T. 63a, K. 102a, NO. 181a, RY. 22b, YE. 83b, Rt. 
26, Ç. 71a, M. 25. 

295 

1 Vücûd bir binâ durur sırr-ı hikmet içinde 
Gönül bir bünyâd durur nakd ol bünyâd içinde 

2 Gönül sultân hâkim cân cümle iş ana kurbân 
Dil dahi bir tercemân yürür kudret içinde 

3 Gönül oturur tahta hükm ider Kâf dan Kâf a 
Nefis durmış ırakda meyli 'işret içinde 

4 01 nefs kim câna uyar ma'nîden sanma duyar 
Her dem ana uymayan bil 'inâyet içinde 

5 Evvel kapu şerî'at geçse andan tarikat 
Gönül evi ma'rifet 'ışk hakikat içinde 

6 Şerî'at şîrîn olur işidene hoş gelür 
Ne kim dilerse kılur ol şerî'at içinde 

7 Tarikat cân yoldaşı cân ile olur işi 
Tarîka giren kişi dün-gün 'ibret içinde 

8 Ma'rifet gönül ile dün ü gün zârıyıla 
Söylesem gelmez dile sırr-ı sıfat içinde 

9 Hakikat 'ışkdur 'ıyân görsün ol şebih beyân 
Hakikat donın geyen ağır hil'at içinde 

10 Şerî'at sûret evi tâ'ate girer kavî 
'Âleme çıkdı çavı 'ubûdiyyet içinde 



Dr. Mustafa Tatcı 



239 



1 1 Tarîkat câna gelür tâ 'atına cân kılur 
Girmeyen ziyân kılur iş bu devlet içinde 

12 Hakikate irenler hakikati bulanlar 

Ne bahtludur cânları hep mahabbet içinde 

1 3 Her kim şerî' at bile hem okıya hem kıla 
Ol gerek kim er ola dün-gün tâ' at içinde 

14 Ger tâ' at kılmazısa üstâda varmazısa 
Şer'iden olmazısa adı la'net içinde 

15 Şerî' at ana eydür ana 'abes ol addur 
Anun makâmı oddur şol âhiret içinde 

16 Her kim tarîka gire gerek mâl terkin ura 
Yola togrı cân vire bu tarîkat içinde 

17 Ger togrı turmazısa mâl terkin urmazısa 
Yola cân virmezise tuymaz sohbet içinde 

1 8 Tarîkat anun degül ol kılmış yolın melûl 
Hak kılmaz anı kabûl bulmaz rahmet içinde 

19 Ger bahrî olmazısa denize dalmazısa 
Seyrânun bilmezise yokdur kıymet içinde 

20 Ma'rifet gönül şehri makâmun bulur fakrı 
Bahrî gerekdür bahrî bu ma'rifet içinde 

21 Ma'rifet andan ırak anun degüldür durak 
İşi olsa da yavlak anun bu ad içinde 

22 Her kim hakikat süre kahrı lutfı bir göre 
îş aça togrı dura bu hakikat içinde 

23 Ger togrı turmazısa yolına irmezise 
Kahrı hoş görmezise adı yok ad içinde 



240 Yûnus Emre Dîvânı 

24 Anun degül hakikat ol devlet ol nasîhat 
Evvel âhir 'âkıbet bulınca mât içinde 

25 Bu dört menzildür utan ledün makâmun tutan 
Oldur menzile yiten tamâm murâd içinde 

26 Ol menzile yitenün dört nişânı var anun 
Ol nişânı kılanun yiri rahmet içinde 

27 Sûretün halka düze Hakk'un yolında ize 
Çıka seyir eyleye ol semâvât içinde 

28 Tevekkül işi ola kanâ'at aşı ola 
'İnâyet başı ola nûr-ı rahmet içinde 

29 Kıyl u kâle mecâl yok ol hâldür ana kâl yok 
Hergiz ana ecel yok ezel-ebed içinde 

30 İşdür bunca âvâzlar didügüm ma'nî sözler 
Tapduk Yûnus'ı gözler bu vilâyet içinde 

Şiir Muahhar Mecmûalarda Mevcuttur. 

296 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 'Âşık oldum erene irmegile 
Hakkı buldum ben eri görmegile 

2 Ere irdüm erde buldum maksûdum 
Bulımadum taşradan sormagıla 

3 Ne yire bakdumısa er oturur 
Gönlin aldum yüz yire sürmegile 



Dr. Mustafa Tatcı 241 

4 Hak'dan imiş cânlara cümle nasîb 
Olmazımış Ka'be'ye varmagıla 

5 Ka'be senün işigündür eyle bil 
Bulımadum yol çeküp varmagıla 

6 Beni gören bir pûla saymazıdı 
Şimdi gören gösterür barmagıla 

7 Bir gölidüm kıldı erenler nazar 
Deniz oldum dört yana ırmagıla 

8 Geldi ün Yûnus diyü turdum örü 
Gözüm açdum kulagum urmagıla 

F. 162b,T.63b,K 148b,NO. 188b, YE. 87a, RY. 13a, 63a, Rt 26, Ç. 7öb, 

A 23. 

297 

1 Gönül nite dölene ma'şûkın bulmayınca 
Kimse 'âşık mı olur gönülsüz kalmayınca 

2 Gönüldür seven anı esir eyleyen seni 
Kimi âzâd eylersin sen âzâd olmayınca 

3 Boynı zencîrlü geldük key katı esir olduk 
Er nazar eylemedi hâlümüz bilmeyince 

4 Bir y anadan ararlar ayruk nesne sanurlar 
Bahâsın ne bilesin sen satun almayınca 

5 Bahâsı cânum anun mâlıla tavar degül 
Sevdük mi ele girür sevdükler virmeyince 

6 Câna niçe 'âşıksın bu kayıddan geçmezsin 
Deryâdan ne alasın ırmakdan geçmeyince 



242 Yûnus Emre Dîvânı 

7 Dostı kanda bulasın sende durmagıla sen 
Ol 'imâret eylemez sen vîrân olmayınca 

8 Sözi Yûnus'dan işit kibir kılma dut öğüt 
'İmâret olmayasın tâ harâb olmayınca 

F. 163a, T. 63b, YE. 85b, RY. 1 lb, Ç. 61a, A. 23. 

298 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Vasf-ı hâlin eydiserem vuslat hâlin bilenlere 
Yidi dürlü nişân gerek hakikate irenlere 

2 Bu yidisinden birisi eksük olursa olmaya 
Birisi eksük gerekmez bu sarp yola varanlara 

3 Evvel nişânı bu durur yirmeye cümle milleti 
Yirenler kaldı yirini yir değmedi yirenlere 

4 İkinci nişânı budur hiç nefsini semirtmeye 
Zinhâr siz andan olmanuz nefsine kul olanlara 

5 Üçünci nişânı budur cümle heveslerden geçe 
Hevesler eri yolda kor yitemez yol varanlara 

6 Dördünci nişânı budur dünyâdan münezzeh ola 
Dünyâ seni sayru eyler ne kul kaysı sayrulara 

7 Yûnus yidi nişân didi evet üçini gizledi 
Anı dahi eydivirem gelüp halvet soranlara 

F. 162b, T. 64a, YE. 86b, RY. 16a, B. 29a, NO. 181b, Rt. 
25, A. 22, Ç. 65a. 



Dr. Mustafa Tatcı 



243 



299 

1 Miskînlikden buldılar kimde erlik varışa 
Nerdübândan yitdiler yüksekden bakarısa 

2 Gönül yüksekde gezer dem-be-dem yoldan azar 
Taş yüzine ol sızar içinde ne varışa 

3 Ak sakallu pir koca bilmez ki hâli nice 
Emek yimesin hacca bir gönül yıkarısa 

4 Sağır işitmez sözi gice sanur gündüzi 
Kördür münkirim gözi 'âlem münevver ise 

5 Gönül Çalab'un tahtı gönüle Çalap bahdı 
İki cihân bed-bahtı kim gönül yıkarısa 

6 Sen seni ne sanursan ayruga da anı san 
Dört kitâbun ma'nîsi budur eger varışa 

7 Bildük gelenler geçmiş konanlar girü göçmiş 
'Işk şarâbından içmiş kim ma'nî tuyarısa 

8 Yûnus yoldan ırmasun yüksek yirde turmasun 
Sinle Sırât görmesün sevdügi dîdârısa 

F. 164a, T.64b, B. 28b, YE. 85b, RY. 45b, A. 24, Ç. 66a, 
Mecmua, Nu: 204, s. 157. 

300 

1 Bir söz diyeyin sana dinle cânun varışa 
Hiç tama' eylemegil 'aklun sana yansa 

2 Yavuzluk eylemegil la'net işitmeyesin 
Senden sonra söylene key eylügün varışa 



244 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Yavuzlukdan kem bitdi yâ eylükden kim yitdi 
Eylük Hakka yaraşur sende ikrâr varışa 

4 İkrâr erün yarıdur varsa Uçmak yiridür 
Bâhil uçmak görmeye yüz bin gözi varışa 

5 Ma'nîde getürmişler kardaşdan yâr yigrekdür 
Oğuldan dahi tatlu eger togrı yârısa 

6 Yârün sana mukâbil tapusında sücûd kıl 
Çıkar cigerün yidür eger çâren varışa 

7 Gördün yârün egridür nen varışa vir kogıl 
Ululardan meseldür işitdügün varışa 

8 Etmek yiyüp tuz basmak ol nâ-merdler işidür 
Etmek anı komaya tuzun hakkı varışa 

9 Çok söz hayvân yükidür az söz erün görkidür 
Bilene bir söz yiter cânda gevher varışa 

1 Yûnus miskin delüdür hem sözinden bellüdür 
'Ayıblaman yârenler eksüklügi varışa 

Rt. 2, B, 47b, HB. 13b, Ç. 66b. 

301 

1 İy kopuzda çeşte aslun nedür ne işde 
Sana su'âl soraram eydivir bana üşde 

2 Eydür ki aslum agaç koyın kirişi bir kaç 
Gel 'işretüm dinle geç 'aklı koma beleşde 

3 Eydürler bana harâm ben ugrulık degülem 
Çünki aslum mismildür ne varımış kirişde 



Dr. Mustafa Tatcı 



245 



4 Bana kiriş didiler 'ışka giriş didiler 

Benüm adum 'ışk virdi ben durmazam kolmaşda 

5 Şâdılıgıla geldüm iş bu 'âleme toldum 
Mürvetlere düzüldüm kodılar iş bu düşde 

6 Agaç deri dirildi kirişile bir oldı 

'Işk denizine taldı bahâne yok bu işde 

7 Mevlânâ sohbetinde sâzıla işret oldı 
'Ârif ma'nîye taldı çün biledür ferişde 

8 Ferişteyi anmakdan bilesin murâd nedür 
Gice gündüz biledür senünile her işde 

9 Ol ferişteler adı Kirâmen Kâtibîn'dür 
Yazmakdan usanmazlar armazlar yaz u kışda 

10 Birisi sag omzunda birisi sol omzunda 
Birisi hayrun yazar birisi şer cünbişde 

1 1 Kâgıdları dükenmez ne hod mürekkebleri 
Aşınmaz kalemleri kâ'imlerdür ol işde 

12 Hem meyhâneye varur hem büt-hâneye girür 
Bunlar saklarlar seni sen gâfılsin bu işde 

13 Yûnus imdi Sübhân'ı vasf eylegil gönülde 
Ayru degül 'ârifden bu kopuzda çeşde 

F. 167b. 

302 

1 İstedügümi buldum eşkere cân içinde 
Taşra isteyen kendü kendü nihân içinde 



246 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Kâ'imdür hîç ırılmaz ansuz kimse dirilmez 
Adım adım yir ölçer kendü revân içinde 

3 Bu tılsımı bağlayan cümle dilde söyleyen 
Yire göğe sığmayan girmiş bu cân içinde 

4 Ugrı olmış ugrılar kendü kendüyi çakar 
Sahne kendüsi olmış kendü zindân içinde 

5 Dutun diyü çagırur ugrı dahi çagırur 
Bu ne 'acâyib ugrı bu çağıran içinde 

6 Siyâset meydânında galabadan bakan ol 
Siyâset kendü olmış girmiş meydân içinde 

7 Kudret kılıcın almış nefsün boynını çalmış 
Nefsini depelemiş elleri kan içinde 

8 Sayru olmış iniler Kur'ân ünini dinler 
Kur'ân okıyan kendü kendü Kur'ân içinde 

9 Yüce yüce 'Arş düzer kendözin anda bezer 
Gör niçe cevlân ider hırka palâs içinde 

10 Dürlü dürlü 'imâret köşk ü sarây yapan ol 
Kara nikâb dutunmış girmiş külhân içinde 

1 1 Başdan ayağa değin Hak nün seni dutmış 
Hak'dan ayru ne vardur kalma gümân içinde 

12 Birisen birliğe bak ikiyi elden bırak 
Bütün ma'nî bulasın sıdk u îmân içinde 

13 Orucuna güvenme namâzuna tayanma 
Cümle tâ' at tak olur nâz u niyâz içinde 

14 Oruc-namâz gusl u hac hicâbdur 'âşıklara 
'Âşık andan münezzeh hâssü'l-havâs içinde 



Dr. Mustafa Tatcı 



247 



15 Girdüm gönül şehrine taldum anun bahrine 
'Işkıla seyr iderken iz buldum cân içinde 

16 01 izi ben izledüm sagum solum gözledüm 
Çok 'acâibler gördüm yokdur cihân içinde 

17 Şâh oluban oturur kula buyruk tutdurur 
Fermânını buyurur küfr-i fermân içinde 

1 8 Yûnus senün sözlerim ma'nîdür bilenlere 
Söyleyeler sözüni devr-i zamân içinde 

F. 165a, T. 65a, K. 62b, 205a, YE. 81a, HB. 15b, NO. 184a, 
185b, RY. 20a, Ç. 63a, Rt. 23. 

303 

1 Cân olgıl cân içinde kalma gümân içinde 
îstedügün bulasın yakın zamân içinde 

2 Rükû' sücûda kalma 'amelüne tayanma 
'İlm ü 'amel gark olur nâz u niyâz içinde 

3 îkiligi terk itgil birlik makâmın tutgıl 
Cânlar cânın bulasın iş bu dirlik içinde 

4 Oruç-namâz zekât hac cürm ü cinâyet durur 
Fakir bundan âzâddur hâss-ı havâs içinde 

5 Ş eri ' at korıc ıdur hakikat ordusında 
Senün içün korınur hâsıl ordu içinde 

6 Cânlar cânın bulasın sen dahi cân olasın 
'Işkıla teferrücün ola dîdâr içinde 

7 Ayne'l-yakîn görüpdür Yûnus Mecnûn olupdur 
Bir ile bir olupdur Hakke'l-yakîn içinde 



248 Yûnus Emre Dîvânı 

YE. 87a, F. 166a, T. 65b. 
304 

1 Dervîş olan kişiler 'aceb nite dirile 
Yol takazası budur bir ola her birile 

2 İkilik eylemeye hiç yalan söylemeye 
'Âlem bulanurısa bulanmadın tunla 

3 'Aceb öyle kim ola bulanmadın tunla 
Öylelik isterisen yoldaş olgıl er ile 

4 Er ile yoldaş olan key olısar gönülden 
'Âlem yoldaş olurdı olurmısa dilile 

5 Dilden nesnene gelmez suyıla gönül yunmaz 
Girçegin gelenleri yederler bir kılıla 

6 Dün ü günin çekerler o kıl üzülsün diyü 
'Ömrin anda berkitmiş yedilür bir kılıla 

7 İnce sanman ol kılı güzâf sanman bu yolı 
Erenler geçdi geldi her biri bir hâlile 

8 Her kim hâli hâllendi ol beg oldı kullandı 
Yûnus sen kul olıgör beg söyleşür kulıla 

F. 167a, T. 66a. 

305 

1 On sekiz bin 'âlem halkı cümlesi bir içinde 
Kimse yok birden artuk söylenür dil içinde 

2 Cümle bir anı birler cümle ana giderler 
Cümle dil anı söyler her bir menzil içinde 



Dr. Mustafa Tatcı 249 

3 Cümle göz anı gözler kimse yok nişân virür 
Gören kim görmeyen kim kalduk müşkil içinde 

4 Kim göre anı 'ıyân kim diye nakş u nişân 
Sözi Len terânMüv Mûsâ'ya Tûr içinde 

5 Kimseden ayru görme her birile bile gör 
Cümle 'âlem toludur berr ile bahr içinde 

6 Sidretü'l-Müntehâ'dan andan içerü giden 
Hiç nişân eydimedi menzil-i nûr içinde 

7 Toksan bin kelimesi otuz bin 'âm u hâsı 
Otuz bin hâslarına otuz bin sırr içinde 

8 Ol durur ol gizlü söz 'ârif söyler dün gündüz 
Hiç nişân eyitmesün Hür u Kusûr içinde 

9 Yûnus sen dilerisen dostı görem dirisen 
'Iyândur görenlere işde gönül içinde 

F. 169a, T. 67a, K. 65a, B. 47a, YE. 88a, Rt. 25, Ç. 63b, A. 

23. 

306 

1 Isrâfîl sûrı ura yir yüzi divşürile 
Harâb ola berr ü bahr çarh-ı felek yoyıla 

2 Kimse varmaya bunda cümlesi vara anda 
Ol pâdişâh öninde Hak terâzû kurıla 

3 'Iyân ola cümle iş kurtılmaya yâd-biliş 
Gel fülân ibn-i fülân her bir kula kıgrıla 

4 Cümle halâyık tura yir yüzin tolu tuta 
Hükm ey ley e pâdişâh mahşere dek sürile 



250 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Kopa kıyâmet hevli ikinci nefhayılan 
Üçünci nefha içinde yirler yüzi yarıla 

6 Baglana bin bin sunûf 'âşıka yok havf u hayf 
Yarın mahşer güninde Yevme yenfehu unla 

7 Yûnus yaragun eyle yol korhulı key anla 
Gökren katran denizi kıldan Sırât gerile 

F. 169b, T. 77b, K. 72a, Ç. 69b, M. 10. 

307 

1 Kimse döymez bu nazara 'ışkıla kim pençe ura 
Bu nazara karşu duran hânumânın garka vire 

2 Çün elini 'ışka ura 'ışk okına kimdür tura 
Gök yüzinde melâiki 'ışk anı indürdi yire 

3 Gör Hârût-Mârût neyidi Hazret'de ferişteyidi 
Nasibin 'ışka aldurup makâmın zühreye vire 

4 Âbdestümüz namâzumuz dogrulıkdur tâ'atümüz 
'Işkıla bagladuk kâmet sâfumuzı kim ayıra 

5 Mescid medrese oldugı pâk cemâ'at kılındugı 
Halâyıklar sâf turdugı 'ışk şükrânesidür zire 

6 İçümde yanar 'ışk odı gönlümde anun hasadı 
'Işk odınun tütüninden Yûnus 'un benzi sarara 

F. 170a, 176a, T. 68a, T. 71b. 

308 

1 'Âşıklar dostı koyup kanda vara 
Zindândur 'âşıklara dostsuz serâ 



Dr. Mustafa Tatcı 25 1 

2 Dost yüzinden gözini ırmaz 'âşık 
Anunçün cânı dün ü gün âvâre 

3 Ma'şûka yüz bir dürlü yol gösterür 
Peş 'âşık niçe tura bir karâra 

4 Ma'şûkanun haddinün pâyânı yok 
Anunçün sığmaz 'âşık ile-şâra 

5 Zihî devlet zihî sâ'adet zihî 'ışk 
Kim bunda ol dostıla iş başara 

6 Kim bilişmediyse bunda dostıla 
Gam durur dirliği kaldı bî-çâre 

7 Dost ismini tutagör bunda Yûnus 
Yarına konsan işün Hakka vara 

NO. 194a. 

309 

1 Var derdile yan yüri dermâna irişince 
'Işkıla kullık eyle sultâna irişince 

2 Sular gibi seyreyle bir yirde karâr itme 
Alçaklara ak yüri 'ummâna irişince 

3 Gâyet hor u hakir ol başda Halil olasın 
İsmâ'îl gibi sen de kurbâna irişince 

4 Eyyûb'layın sabr eyle Ya'kûb'layın çok ağla 
Yûsuf-sıfat sen dahi Ken'ân'a irişince 

5 Yûnus sen bu gevheri harceyleme nâdâna 
Bu yolda neler çekdün ol kâna irişince 



252 



Yûnus Emre Dîvânı 



Ç. 60b, DAY. 144, Mecmûa, Nu: 204, s. 154, Mecmûa Nu: 

442, s. 89. 

310 

1 Bî-mekânam bu cihânda menzilüm turagum anda 
Sultânam tâcıla tahtum Hülle vü Burâg'um anda 

2 Eyyûb'am bu sabrı buldum Cercîs'em bin kezin öldüm 
Ben bu mülke tenhâ geldüm be4riilli yaragum anda 

3 Yûsuf am bâzâra geldüm Mansûr'am bu dâra geldüm 
Arslanam şikâra geldüm velâkin yatagum anda 

4 Bülbülem uş öte geldüm dilde menşûr tuta geldüm 
Bunda müşküm sata geldüm geyigem otlagum anda 

5 Kim ne bile ne kuşam ben şol ay yüze tutaşam ben 
Ezelîden serhoşam ben içmişem ayagum anda 

6 Delüyem pendi tutmazam değme yire ben gitmezem 
İş bu sözi işitmezem tutmışam kulagum anda 

7 Sır sözi eşkere olmaz anda od yanar belürmez 

Dün ü gün yanar söyünmez bu benüm çerâgum anda 

8 Ben bu mülke ta'lîm kıldum hem yidi kez cevlân urdum 
Muhammed nûrını gördüm bu benüm mekânum anda 

9 Yûnus bu fıkrete taldı hep cihânı arda saldı 
Va'llâhi hoş lezzet aldı tatmışam dimâgum anda 

F. 171a, T. 68b, RY. 27a, YE. 89a, NO. 180b, K. 98a, Rt. 
24, M. 22, Ç. 62b. 

311 

1 Uş yine nazar oldı bu bizüm cânumuza 

Muhammed bünyâd urdı dîn ü îmânumuza 



Dr. Mustafa Tatcı 



253 



2 Peygamberler serveri dîn direği Muhammed 
Gör ne gevherler kodı bu bizüm kânumuza 

3 Gelün 'amel idelüm elümüz irer iken 
Ecel irer ansuzın irgürmez sanumuza 

4 İy dirîgâ n'idelüm bizde 'amel olmazsa 
Hışm idüp yapışalar bu kefen tonumuza 

5 Sorucılar geleler son hisâb soralar 
Karanu sin içinde otura yanumuza 

6 Ölüm Hak' dur bilürsin niçün gâfil olursın 
'Azrâîl kasd idiser günâhlu tenümüze 

7 Miskin Yûnus bu sözi kendözinden eyitmez 
Hak Çalap viribidi sebagın dilümüze 

F. 171b, RY, 23b, YE. 83b, NO. 185a, K. 103b, Ç. 65b. 

312 

1 Yine bu bâd-ı nev-bahâr hoş nev' ile esdi yine 
Yine kışun sovuklugı fuzûllıgın kesdi yine 

2 Yine rahmeti bî-kıyâs yine 'işret oldı dem-sâz 
Yine geldi bu yini yaz kutlu kadem basdı yine 

3 Yine yini hazîneden yini hil'at giydi cihân 
Yine virildi yini cân ot u agaç sesdi yine 

4 Ölmiş idi ot u şecer dirilüben girü biter 
Müşriklere nükte yiter var eyledi nesli yine 

5 Yine sahra vü merg-zâr hoş akar esrük bu sular 
Cihânlara saçdı nisâr cümle 'âlem dostı yine 



254 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Yine yir yüzi tonanup kat kat olup renge batup 
Bülbül güle karşu ötüp cân budağa asdı yine 

7 Sözüm degül yaz kış içün geldi ma'şûka iş içün 
Oldı yini bağışlamak pâdişâhun kasdı yine 

8 Yine Yûnus başdan çıkıp 'âr u nâmûsı yıkup 
'Âşıklarun cur' asından ulu kadeh içdi yine 

F. 172a, T. 69a, YE. 81b, RY. 36b, K. İlla, M. 28. 

313 

1 Bu dünyânun misâli benzer bir değirmene 
Gaflet anun sepedi bu halk ögünen dâne 

2 Değirmene varursun değirmenci sorarsın 
' Azrâîl dirlerimiş ol unı ögüdene 

3 Oluk-su Hak varlığı evliyâdur çarh igi 
Çarhı çarha benzetmiş âferin benzedene 

4 Andan ol çarhun yiri ol çakıldak ipleri 
Endîşendür bulaşuk kaygula perîşâne 

5 Öter çakıldak dün gün ögüdür döger anı 

Ol gün durur gün bu gün geçdi 'ömür ziyâna 

6 Bu yir altun taş gibi deprenmez kâ'im turur 
Bu gök üstün taş gibi gerek kim her dem döne 

7 Bir niçeler turmışlar dün-gün nevbet önerler 
Bir niçeler göymezler önürdürler rindâne 

8 Toza bulaşmış yatur yaşı yitmiş kocalar 
Nevbet irse yönerür hem pire hem cüvâne 



Dr. Mustafa Tatcı 



255 



9 01 degirmenün tucı hep ol götürür güci 
îşbu dünyâ son ucı fenâ olısar fenâ 

10 01 sepet teknecügi sonı ölüm döşekdür 
Dâne tamâm olıcak gerek unun dükene 

1 1 Unluk sinündür senün sakın gür 'azâbından 
Mustafâ böyle didi inanursan Kur'ân'a 

12 Niçe bu temsilleri söyleyesin yüriyüp 
Yûnus sen sa'y idegör derdün içün dermâna 

RY. 2b, K. 142a, M. 42, Mısır N. 4b. 

314 

1 Dutgıl bir Tanrı hâsını 
Gel ikrâr it erenlere 
Şileler gönlün pâsını 
Gel ikrâr it erenlere 

2 Öyle bir berkitgil 'ahdün 
Hem mâlun olsun hem rahtun 
Hakkı bilmek olsun cehdün 
Gel ikrâr it erenlere 

3 Erenlerdür Tanrı hâsı 
Silerler gönülden pâsı 
Dostıladur mu'amlesi 
Gel ikrâr it erenlere 

4 Gider gönül teşvîşüni 
Bezeme hoyrat nakşunı 
Uçurmadın cân kuşum 
Gel ikrâr it erenlere 

5 Geç bu uzun endîşeden 
Erdire nefsin uşadan 



256 



Yûnus Emre Dîvânı 



Bakmagıl dosta taşradan 
Gel ikrâr it erenlere 

6 Bu cân sana bâkî kalmaz 
Anda varan girü gelmez 
Son pişmânlık assı kılmaz 
Gel ikrâr it erenlere 

7 Bu dünyâyı elden bırak 
Ahirete eyle yarak 
Erenlerden olma ırak 
Gel ikrâr it erenlere 

8 Eger seversen Allah'ı 
Hoş nidâ eyle o şâhı 
Hak rahmet ider va'llâhi 
Gel ikrâr it erenlere 

9 Yûnus sen pişmân olmadın 
îrişgil ere ölmedin 

Bu dünyâ sana gülmedin 
Gel ikrâr it erenlere 

RY. 30b, K. 173b, YE. , M. 58. 

315 

1 Sana direm iy velî 
Tur irte namâzına 
Eger degülsen öli 
Tur irte namâzına 

2 Ezân okur müezzin 
Çagırur Allah adın 
Yıkma dînün bünyâdın 
Tur irte namâzına 



Dr. Mustafa Tatcı 



257 



3 Agar pervâze kuşlar 
Tesbîh okur ağaçlar 
Himmet alan kardaşlar 
Tur irte namâzına 

4 Namâzı kıl zikr eyle 
Elün götür şükr eyle 
Ölecegün fıkr eyle 
Tur irte namâzına 

5 Namâz kıl yarak olsun 
Âhretde gerek olsun 
Sinünde çırâk olsun 
Tur irte namâzına 

6 Namâz kıl imâmla 
Yatmagıl gümânıla 
Gidesin emânıla 
Tur irte namâzına 

7 Çıka gide cân dahi 
Şöyle kala ten dahi 
Derviş Yûnus sen dahi 
Tur irte namâzına 

F. 173b, T. 70a. 

316 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bir 'imâret göster bana kim sonı vîrân olmaya 
Kazanı gör ol mâlı kim senden o girü kalmaya 

2 Döküle altûnun mâlun ayrugıla ola hâlün 
Senden girü kalan mâlun sana bil assı kılmaya 



258 Yûnus Emre Dîvânı 

3 01 mâl ki Halîl'ündür hayırlara yilterler anı 
01 mâl ki Kârûn'undur ıssı hiç râhat bulımaya 

4 Isrâfîl sûrını ura tagları yirinden tura 

Bir karınca cevâbını bin Süleymân virimeye 

5 Bu dünye hep ıssuz kala altûnı mâlı döküle 
Sebil olubanı yite hergiz ıssı bulunmaya 

6 Hey Yûnus Emre ölince var yüri togru yolunca 
Dünyâsını terk idenler yarın Hazret' de ölmeye 

F. 173a, T. 69b, B. 28b, NO. 186a, K. 136a, RY. 38b. 

317 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ben dost içün aglarısam gözüm yaşını kim sile 
Yaşum niçe dine benüm böyle 'acâyib derdile 

2 İy yârânlar gelün berü anladayum ahvâlümi 

Hiç kimsene ola mı kim bu derdüme dermân kıla 

3 Cümle 'âlem gelürise ansuz dermân olmayısar 
Derdüme kim dermân olur çün gönlümde ol sevile 

4 Ölüp sine girürisem etüm-tenüm çürimeye 
Anun içün kim dünyeden ben giderem sevmegile 

5 Yârenlerimi eydür bana ayrık anı görmeyevüz 
Fürkâte düşdi sûretüm bir menzilden bir menzile 

6 Bir gözi yaşlu 'ârife ugradum eydür aglagıl 
Bunda çok ağlayan kişi anda gider güle güle 

7 'İlm-i sâbıkdan ilerü dahi Elest belürmedin 
Ben ol idüm ol ben idi şimdi niçesi kesile 



Dr. Mustafa Tatcı 



259 



8 01 kıyâmet bâzârında her bir kula baş kayusı 
Ne kayursın anı seven çün ol 'arasâtda bile 

9 01 dostıla benüm işüm ölüp dahi bitmeyiser 
Bu niçe ola kim bite çün gönülde dost sevile 

10 Isrâfîl sûrı urıcak her bir sûret nefsüm diye 

Ben anmayam hiç Yûnus'ı Tapduk gele ol dem dile 

F. 174a, T. 70a, K. 92a, YE. 83a, RY. 32a, M. 19, A. 22, Ç. 

69b. 

318 

1 Zihî şîrîn hûlu dilber ki bu dem turagı cânda 
Cân evini ala çün dost hemân özi sigar anda 

2 Cân içinde dostı bulan ayruk yirde ne istesün 
Anı taşra soranlarun 'ömri geçdi perâkende 

3 Anun kim 'ışkı gözgüsi kendüde gösterür bizi 
Gönül esrük Hak'a 'âşık esîr olmış bu dermânde 

4 Anı bana sorarısan yönüm dostdan yana benüm 
Her ne hâlde yürürisem mihrüm arta durur günde 

5 Bu sûretde kim var dahi yönin ayruk yana döner 
Benüm varlıgum dost aldı eserümdür kalan bunda 

6 Anı bana soranlara niçe nişân eydivirem 
Diliyle kim eydibile bu 'ışkun turagı kanda 

7 Zihî kim îlâhî devlet kime yoldaş olunsa 
Ki dostıla sürdi 'ömri bu arada bu mekânda 

8 Dostdan yana giden kişi kendüligin koyasıdur 
Dünyâ duta gelen harîf geçmeyiser bu dîvânda 



260 



Yûnus Emre Dîvânı 



9 Niçe şîrîn durur gel gör ki kocalar yiğit olur 
Esrükligi ayılmadın ne şûr ider bu meydânda 

10 Yûnus gel gör 'âşıkları niçe yavu varup durur 
Dünyâ-âhret elden koyup ne virende ne alanda 

F. 175b, T. 71a, NO. 193a, B. 50b, YE. 84b, K. 157a, 202b, 
RY. 18a, 26a. 

319 

1 Ma'nî berâtın alduk uş gine elümüze 
Hak sözi viribidi pâdişâh dilümüze 

2 Hak sözlerini söyler cânları hayrân eyler 
Câhiller giremezler bu bizüm seyrümüze 

3 Surumuza irmezler inen yoldaş olmazlar 
Değmeler hâldaş olmaz bu bizüm hâlümüze 

4 Hâlümüze hâldaş ol yolumuza yoldaş ol 
Müşkilün beyân olsun baş indür ulumuza 

5 Bu bir genc-i nihândur n'ister sofîlar bunda 
Niçe ördek niçe kaz hoş iner gölümüze 

6 Şol bâkîye biz tapduk dünyâyı elden koduk 
Âhreti kabûl itdük şâkirüz ulumuza 

7 Yûnus sen bahrî olgıl nûr denizine talgıl 
Bu Hak sözleri algıl iresin kânumuza 

F. 177a, T. 72a, NO. 185a, K. 107a, RY. 51a, M. 26, A. 24, 

Ç. 66a. 



Dr. Mustafa Tatcı 



261 



320 

1 Görenün hâli döner nişânsuz bî-nişâna 
Esritdün cümle halkı sırf içürdün peymâne 

2 Sen bunca sıfat birle pinhân iken iy server 
'Âşıklar devletisin meşhûr oldun cihâna 

3 Anı işiden kulak ebsem oldı kaldı sak 
Cümle gönüller mutlak saddâk didi bürhâna 

4 Sana biriken birlik oldur ebedî dirlik 
Senden ayrugı bildük cümle kuru efsâne 

5 Senün hikmettin ırak sensün cânlara turak 
Sen yandurdugun çerâk bildük ebedî yana 

6 Sen hâslarun bâbısın 'âşıklar kitâbısın 
Mutlak dîdâr kapusın görenler mahlûk sana 

7 Yir gök kâyım turdugı denizler mevc urdugı 
Cennet ü Hür oldugı cümle sensin bahâne 

8 Dahi yir-gök yogıdı cümle söz mensûhıdı 
'Âşıklar taparlardı ol bî-nişân Sübhân'a 

9 Senün kaşun turmadın ok atar yay kurmadın 
İsrâfil sûr urmadın niçe cânlar uyana 

10 Bu göz kendözin görmez nişânun nişân virmez 
Yûnus 'un 'aklı irmez inen oldı dîvâne 



F. 178a, T. 72b, YE. 80a, NO. 184b, K. 67b, Ç. 71b, M. 8, 

A. 21. 



262 Yûnus Emre Dîvânı 

321 

1 Muhammed'ün medhini idelüm baş üstine 
Zîrâ ki ol Muhammed yüridi 'Arş üstine 

2 ' Arş'ına basdı kadem ol Resûlüllâh benem 
Düşdi bu cümle sanem ser-nigûn Ferş üstine 

3 Bir taşa kıldı nazar mücizâtıla yarar 
Çıkdı ber-Tâ vü Sin ü Yâ dürli nakış üstine 

4 Taş elinde söyledi Hak Resûl'sün sen didi 
Anun içün komadı bir taşı taş üstine 

5 Muhammed'e kâfirler üç kez agu virdiler 
Birin kuzuyla yidi ikin aşın üstine 

6 Aguyı kıldı şeker ol Resûlüllâh meğer 
Vir salâvât zenbûr-vâr derdile yaş üstine 

7 Yûnus Emrem sen gine Mustafâ'ya kıl selâm 
01 dahi kıla edâ yüz ile baş üstine 

B. 50a. 

322 

1 Hak yolun gözlerisen 
Gel yanalum dostlarda 
'Âşık izin izlerisen 
Gel yanalum dostlarda 

2 Yok bu dünyânun vefâsı 
Bî-'aded külli cefâsı 
Hiç bunun yokdur vefâsı 
Gel yanalum dostlarda 



3 



Hep yana yana bulmışlar 



Dr. Mustafa Tatcı 



263 



Hak dîdârına irmişler 
Seferin kaydın görmişler 
Gel yanalum dostlarda 

4 N'idem sanursın dünyâda 
Yiter gezdügün hevâda 
Dermân isteyelüm derde 
Gel yanalum dostlarda 

5 Kanı ata kanı ana 
Bildün bu dünyâyı fenâ 
Anda râhat gerek câna 
Gel yanalum dostlarda 

6 İy bî-çâre Yûnus hemân 
Dost yolına gerek kurbân 
Vir cânunı iste cânân 
Gel yanalum dostlarda 

B. 27a. 

323 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Kimün nesi var kim sana vire kılınç yorutmaga 
Cümle 'âlem hükmündedür kim ne bilür el katmağa 

2 Viren alan sen olıcak kim cünbiş eyleyübile 
Kıymet ü müşteri senün her meta'unı satmağa 

3 Cümle hazîneler senün kime dilersen viresin 
Kimün ne zehresi ola destûrsuz el uzatmağa 

4 İki cihân varlığını kudret eli tutup durur 

Yol yok durur hiç kimseye sensüz bir adum atmağa 



264 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Cümle 'âlemler üstine hayr u şerri sen yasadun 
Rahmet ü hışm havâledür kendü aslına katmağa 

6 Tevfîk 'inâyet olmasa kim sebeb eyleyübile 
Her kandaşa fitne senün gücün yiter oynatmağa 

7 İblis ü şeytân kim ola anda fuzûllık kılmağa 
Yirlü yirine sen kodun kul geldi kullık kılmağa 

88 îy yârânlar siz bu sözi dinlen gönül kulagıla 
Cân dudağı hâlis gerek birlik şarâbın tatmağa 

9 Birlik diyen katında hiç sen-ben dimek hiç yok durur 
Yûnus dilin sen yumşatdun bu tevhidi eyitmege 

F. 178b, T. 73a, RY. 17b, K. 201b, YE. 85a, M. 73. 



324 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Her kime kim dervişlik bağışlana 
Kalbi gide pâk ola gümüşlene 

2 Nefesinden müşkile 'anber düte 
Budağından il ü şâr yimişlene 

3 Yaprağı dertlüyiçün dermân ola 
Gölgesinde çok kademler işlene 

4 'Âşıkun gözi yaşı hem göl ola 
Ayağından sâz bitüp kamışlana 

5 Cümle şâ'ir dost bahçesi bülbüli 
Yûnus Emre arada dürrâclana 



K. 165a, YE. 88b, B. 51a, RY. 54a. 



Dr. Mustafa Tatcı 



265 



325 

1 'Aklum başuma gelmedi 'ışk şarâbın tatmayınca 
Kandalıgum bilimedüm girçek ere yitmeyince 

2 Pes kolayından bir 'âşık kaçan hâsıla gelür 
Kimse menzile irmedi er eteğin tutmayınca 

3 'Âşık gönünde çok yol var o yolda bin dürlü hâl var 
Kimse bu yolı anlamaz küfr ü îmân satmayınca 

4 Çün bülbül 'âşıkdur güle nazar Hak' dan olur kula 
Bir keleci gelmez dile gönüllerde bitmeyince 

5 Var dîn îmân gerek ise diril bu dünyâda eyü 
Yarın anda bitmez işün bugün bunda bitmeyince 

6 Bu gönlümdeki râzumı sıgrınmazam size direm 
'Âşıklar nice katlana 'ışk metâ'ın satmayınca 

7 Bî-çâre Yûnus 'un sözin key 'âşık gerek anlaya 
O kuş dilidür n'eylesün ol dinlenmez ötmeyince 

YE. 86b, B. 6a, a. 21, Ç. 61b. 

326 

1 'Âşıkları Tamu'ya yandurmaya 
Uçmaguna bunlar baş indürmeye 

2 Yidi Tamu bir âha katlanmaya 
Yidi deniz 'ışk odın söndürmeye 

3 Buyrugın tutmazısan Âdem'leyin 
Üç yüz yılda yaşunı dindürmeye 

4 Bin yıl cefâ çekmeyince Nûh gibi 
Tûfânında gemiye bindürmeye 



266 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Kurbân olmayınca îsmâîl gibi 
Kimse içün gökden koç indürmeye 

6 Çobanlık itmeyince Mûsâ'layın 
Kelîm'üm diyüp Tûr'a göndermeye 

7 Hulkun olmayınca Muhammed gibi 
Hak dîdârın sana göstermeye 

8 Yûnus kogıl sen bu kurı da'vâyı 
Vay ona ki Allah uyandurmaya 

YE. 88b. 

327 

1 Bir şâha kul olmak gerek hergiz ma'zûl olmaz ola 
Bir işik yasdanmak gerek kimse elden almaz ola 

2 Bir kuş olup uçmak gerek bir kenâra geçmek gerek 
Bir şerbetden içmek gerek içenler ayılmaz ola 

3 Çevik bahrî olmak gerek bir deryâya dalmak gerek 
Bir gevher çıkarmak gerek sarrâf anı bilmez ola 

4 Bir bahçeye girmek gerek hoş teferrüc kılmak gerek 
Bir güli yıylamak gerek hergiz ol gül solmaz ola 

5 Kişi 'âşık olmak gerek ma'şûkayı bulmak gerek 
'Işk odına yanmak gerek ayruk oda yanmaz ola 

6 Bir toyı toylamak gerek bir soyı soylamak gerek 
Bir sözi söylemek gerek kimse anı bilmez ola 

7 Kişi Hak'ı bilmek gerek Hak haberin almak gerek 
Zindeyiken ölmek gerek varup anda ölmez ola 



Dr. Mustafa Tatcı 



267 



8 Miskîn Yûnus var dek otur yüzüni Hazret'e götür 
Tapduklayın bir er getür hîç cihâna gelmez ola 

RY. 40a, HB. 12b, B. 8a, YE. 85b, K. 185b, Mecmûa, Millî 
Ktp.,Nu: 204, s. 152. 

328 

1 îy 'ışk delüsi olan ne kaldun perâkende 
Ol seni delü kılan yine sendedür sende 

2 Dünyâ âhiret ol Hak yir-gök toludur mutlak 
Hîç gözlere görinmez kim bilür ne nişânda 

3 Her kim anı gördüm dise gerek oda yakalar 
Her kim ana şek getürür ne dînde ne îmânda 

4 Ger meyhâneye vardum ansuz yir göremedüm 
Yine ana sataşdum girdüm dahi külhânda 

5 Her kim aradı cismin cisminde buldı hasmın 
Ne dünyâ âhret ana ne assı ne ziyânda 

6 Bir niçesine kaç dir bir niçesine tut dir 
Kaçanla bile kaçar bile turur turanda 

7 Ugrı diyü kullarını giriftâr iden ol 
Meded idüp irişen gine bile zindânda 

8 Eydürler miskîn Yûnus niçün delü oldun sen 
Ne 'akl u ne fehm kalsun iş bu sırrı tuyanda 

YE. 88a, A. 22a. 



329 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 



268 Yûnus Emre Dîvânı 

1 'Işk odı düşdi cânuma yakup beni yandurmaga 
Yidi deniz suyı yitmez susalıgum kandurmaga 

2 Yidi deniz suyı n'ider susamış 'âşık cânına 
Şeyhüm yüzi gerek bana gördükde baş indürmege 

3 Şeyhüm görem baş indürem el kavşuram karşu turam 
Kendümi direm divşürem dost iline göndermeğe 

4 Dost urdı yüreğe yare yaram onulmaz ne çâre 
Şu gönlüm düşdügi yire elüm irmez döndürmeğe 

5 Döndürür erün nefesi iricegiz Tanrı hâsı 
Siler gönüllerden pâsı yirine nûr toldurmaga 

6 Hem elüm alup kaldurur şâd idübeni güldürür 
Gönlüme rahmet toldurur eri Hak'ı bildürmege 

7 Yûnus ko yalan da'vîyi gel arıta ko sivâyı 
Gönlün evüni kız eyle dost gelicek kondurmağa 

HB. 17b, NO. 194a, A. 23, Mecmûa, Milli Ktp. Nu: 442, s. 

72. 

330 

1 İçümde bir dert oldı diyeyin dervişlere 
Dervişlerim kademi kutludur her işlere 

2 Her kimün ki derdi var dermân isteyü gider 
Benüm dermânum sensin bagrumdagı başlara 

3 'Işkdan sebak alursın hem key katı bilürsin 
Nite revâ görürsin hizmeti dervişlere 

4 'Işkunun cefâsından dünin günin aglaram 
Akan bunar ne misâl gözden inen yaşlara 



Dr. Mustafa Tatcı 



269 



5 Câna tuzak kuralum şâyed 'ışk ele gire 
'Işkı niçe avlarlar soralum tutmışlara 

6 Şöyle hevâî gelür duzak ilmin kim bilür 
Niçe duzak kuralım bu konmaduk kuşlara 

7 Yûnus gönlün alanı sen kime söyleyesin 
Sorarısan sor imdi sen anı bulmışlara 

NO. 190a. 

331 

1 'Aşık-ı zinde kulun hükmi geçer cânlara 
Eksilmez nukl u şarâb 'ışk hânın yiyenlere 

2 İş bu cihân-ı harâb dâim işidür taleb 
Harâblıklar gösterür kendüyi bulanlara 

3 'Işk dilde genez olur 'ışk bilici az olur 
Dünyâ âhret terk gerek 'âşıkam diyenlere 

4 Dünyâyı elden bırak olmagıl Hak' dan ırak 
Ser-mâye kendüs'olmış varlıklar yuyanlara 

5 Bundan ulu ıssı makâm ne şâd vardur ne gam 
Ödler sıdurmak gerek saladur diyenlere 

6 Gel imdi Miskin Yûnus yolunda yalan olma 
Bilürsin 'ışk aldanmaz yalan söyleyenlere 

NO. 185a. 

332 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 'Âşık oldum bugün meydân içinde 
Benem key pehlevân meydân içinde 



270 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Bu dem 'ışkun suyıyla gayrı yudum 
'Aceb 'ârif benem 'irfân içinde 

3 Bugün 'ışk bahrinün gavvâsı oldum 
Gevherler bulmışam 'ummân içinde 

4 Benem bugün harâbât u melâmet 
Benem ol yüriyen seyrân içinde 

5 Egerçi küfr tonını geydi sûret 
Gönül cânı görür îmân içinde 

6 Eger 'ârif isen bilgil ki binâ 
Girü kendüsidür dükkân içinde 

7 Anı isteyici çokdur velâkin 

Benem mahrum hemân mihmân içinde 

8 Yûnus 'ışkunlakâ'imdür bu 'âlem 
Anunçün devr ider devrân içinde 

NO. 194a. 

333 

1 Kimseye düşmân tutmazuz agyâr dahi yârdur bize 
Kanda ıssuzlık varışa mahalle vü şârdur bize 

2 Adumuz miskîndür bizüm düşmânumuz kimdür bizüm 
Biz kimseye kin tutmazuz kamu 'âlem yârdur bize 

3 Pîşrev bize Kur'ân durur vatan bize Cennet durur 
Ol Tamu'yı Hak yandurur ol gül-i gül-zârdur bize 

4 Biz âhret gamın yiyicek dün ü gün yâ Hû diyicek 
Hak'dan yana gönelicek denizde yol vardur bize 



Dr. Mustafa Tatcı 



271 



5 Dünyâ bir 'avretdür karı yoldan koyar niçeleri 
Sürün gitsin ol 'ayyâr'ı anı sevmek 'ardur bize 

6 Dünyâ harâmdur hâslara lâkin helâldür hamlara 
Bu dünyâyı dost tutmazuz ol dünyâ murdârdur bize 

7 Yûnus eydür Allah dirüz Allah'ıla kapılmışuz 
Dergâhına yüz tutuban hemân bir ikrârdur bize 

NO. 185b, A. 22. 

334 

1 Bir 'acâyib 'ışk geldi bende bu hâl üstine 
Gönlümi taht eyledi oturdı cân üstine 

2 Sen sultânsın ben kulam sen gülsin ben bülbülem 
Hükmün 'âleme yiter ne kim var kul üstine 

3 Evvel bahâr olıcak ağaçlar tonanıcak 
Gör niçe medh iderler bülbüller gül üstine 

4 Görürsün 'âşıkları gezerler halk içinde 
Kişi var görmez gözi oturmış yol üstine 

5 Sözler eyitdüm diyü Yûnus nükte itmegil 
Dahi yigrek eydür var el vardur el üstine 

NO. 183a, YE. 88a. 

335 

1 Gitdi bu kış zulmeti geldi bahâr yaz ile 
Yeni nebâtlar bitdi mevc urdı hep nâz ile 

2 Yine merg-zâr oldı uş yine gül-zâr oldı 
Ter nağme düzer oldı mûsikîde sâz ile 



272 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Hoş haber geldi dostdan yaratdı bâg u bostân 
'îlm okur hezâr destân bülbülleri râz ile 

4 Kim görmişdür baykuşun gülistâna girdügin 
Leylekler zikr idemez bir latif âvâz ile 

5 Yâ niçe saklaman dür-dâne gevher olmaz 
Keklik keklikle uçar hemîşe bâz bâz ile 

6 El kuşı elden ele gül kuşı gülden güle 
Baykuş vîrâne sever şahinler pervâz ile 

7 Kanda ki bir gevde var kerkesler anda üşer 
Tûtîler evin şekker bulurlar kafes ile 

8 Her şahsun kendü tuşın kendüye tuş eyledi 
Sâdıklar ikrâr ile sûfiler namâz ile 

9 Câhil münâfık münkir cümle 'aklına şâkir 
'Âşıklar dîdâr sever 'ârifler niyâz ile 

10 Dervişlik didükleri dilde haber degüldür 
Hak ile Hak olana anda menzil düzile 

1 1 Ben dervişin diyenler yalan da'vî kılanlar 
Yarın Hak dîdârını görmeyiser göz ile 

12 'îlm ü 'amel ne assı bir gönül yıkdunısa 
'Ârif gönül yapdugı berâber hicâz ile 

13 Ulu dîvân kurıla anda kullık sonla 

Bin tekebbür virmeye bir garîb nevâz ile 

14 Eğriler eğri ile togrular togru ile 

Yalan yalanı sever gammâzlar gammâz ile 

1 5 Kimi dükkândan bakar kimi hoşluklar sever 
Kimi bir pûla muhtâc kimisi cân-bâz ile 



Dr. Mustafa Tatcı 



273 



16 Kula nasîb degicek sultân elden alamaz 
Zülkarneyn n'eyledi yâ Hızır u îlyâs ile 

17 Görmez misin Edhem'i tahtını terk eyledi 
Hak katında hâs oldı bir eski palâs ile 

18 Bu dünyâya inanma dünyâyı benüm sanma 
Niçeler benüm dimiş giderler ham bez ile 

19 'Işk yagmurı tamlası gönül göginden tamar 
Sevgü yili götürür yagmurı ayaz ile 

20 Yûnus imdi gam yime n'idem ne kılam dime 
Gelür kişi başına ezelde ne yazıla 

NO. 194b. 

336 

1 Sen bu cihân mülkine geldüm gelmedüm dime 
Dut evliyâ eteğin zinhâr elünden koma 

2 Gâfıl olma 'ömr geçdi bir niçe yılun aşdı 
'Işkdur kaynadı taşdı buldum bulmadum dime 

3 'Işk bî-karâr denizdür cânunı 'ışka yüzdür 
Denizde bahrî vardur yüzdüm yüzmedüm dime 

4 Gemi denize girdi bir zamân cevlân urdı 

Bir gün gemi gark oldı bozdum bozmadum dime 

5 Denizde hakâyıklar cevlân urur balıklar 
Yûnus deniz mevcine taldum talmadum dime 



NO. 193a, A. 25. 



274 Yûnus Emre Dîvânı 

337 

1 'Âlem düşmân olunsa beni dostdan ırımaya 
Dost kandayısa ben anda düşmânlık ayırımaya 

2 Dost ehli bizüm ile hem dost bundadur bize ne gam 
Yüz bin cehd iderse düşmân dost mahfilin turımaya 

3 Düşmân bana n'idebile işüm gücüm dostdan yana 
Dost makâmı cân içinde düşmân eli irimeye 

4 Sultânlar 'âcizdür anda ne gönüldedür ne cânda 
Mahrumdur iki cihânda kim dost yüzi görimeye 

5 Kime kim dost kapu aça düşmânı elinden kaça 
Yûnus ağzı güher saça değme 'ârif dirimeye 

Rt. 2, Ç. 73a. 

338 

1 Dirligüm neyidügin eydeyin kıldan kıla 
Irak yakın işide hâs u 'âm cümle bile 

2 Hâs u 'âm muti 'âsî dost kulıdur cümlesi 
Kullar yol varmayınca şâha kim varıbile 

3 Dosta gidenün yolı gönül içinden geçer 
Bir 'âmel eylemedüm gireyidüm gönüle 

4 Dosta giden kişiler umdur kendözini 
Ben nereye varursam beni ileden bile 

5 Senlik-benlik olıcak iş ikilikde kalur 
İkilik dutan kişi niçe birike birle 

6 Bundan böyle dostıla bilmezem n'olasını 
Şimdiye değin 'ömrüm geçmiş yok sevdâyıla 



Dr. Mustafa Tatcı 



275 



7 Bu kıssam uzun durur niçe dükedi bilem 
Kangı bir eksükligüm getüribilem dile 

8 Yitmiş iki milletün ayağın öpmek gerek 
Yaramagçün ma'şûka cümle millete bile 

9 'Âşık mıyıdı Yûnus vuslat bulaydı bugün 
'Âşık karâr mı ider yarınki va'deyile 

K. 116b, RY. 54b, YE. 82a, M. 30. 

339 

1 Ma'şûkumı isteyü iş bu cihân içinde 
Delim teferrüc kıldum zemin ü âsmân içinde 

2 Gezdüm cümle 'âlemi 'Arş u Levh ü Kalem'i 
'îlm-i kitâbı dahi delil beyân içinde 

3 Çok cehd idüp istedüm yir ü gögi aradum 
Hiç mekânda bulmadum buldum inşân içinde 

4 Girdüm vücûd bahrine taldum anun ka'rına 
'Işkıla seyr iderken iz buldum cân içinde 

5 Ol izi hoş izledüm sagum solum gözledüm 
' Acâyiblere irdüm yokdur cihân içinde 

6 Nâ-gehân gördüm bir yüz yokdur anunla hiç söz 
Sırrın dirisem olmaz sığmaz lisân içinde 

7 Çünki gördüm yüzini ana virdüm özümi 
Beni benden iletdi kaldum hayrân içinde 

8 Yûnus Emre yok oldı külli varı yok oldı 
Andan artuk nesne yok kalman gümân içinde 



276 Yûnus Emre Dîvânı 

K. 144a, M. 43, DTCF. 225b. 

340 

1 Bir söz geldi dilüme eydem ölüm üstine 
Gerek sünnî müselmân gerek zâlim üstine 

2 Çün va'de ire câna çıka yukaru hana 
Kösülerler ayagum elüm yenüm üstine 

3 Beni arı yuyalar meşhedüme koyalar 
Kâfirler esirgeye baka hâlüm üstine 

4 Vay ki n'ola hâlüm bilinmezise ahvâlüm 
Yılan-çıyan karınca üşe dilüm üstine 

5 İltüp sine koyalar yine eve geleler 
Anca savaş kuralar benüm mâlum üstine 

6 îy Yûnus nükte kılma sözler eydürem diyü 
Niçe bilürler vardur el var elüm üstine 

K. 144a, M. 43. 

341 

1 San'atun yigregi çün namâzımış hoş pîşe 
Namâz kılan kişide olmaz yavuz endîşe 

2 Tanlacak tun gelgil elüni suya urgıl 

Üç kez salâvât virgil andan bakgıl güneşe 

3 Allah buyrugın dutgıl namâzun kılup gitgil 
Namâzun kılmayınca zinhâr varmagıl işe 

4 Evünde helâlüne biş vakt namâz ögretgil 
Öğüdün dutmazısa yazugı yokdur boşa 



Dr. Mustafa Tatcı 277 

5 Namâz kılmaz kişinün kazandugı hep harâm 
Bin kızılı varışa birisi gelmez işe 

6 Namâz kılmayana sen müsülmândur dimegil 
Hergiz müsülmân olmaz bağrı dönmişdür taşa 

7 Yûnus imdi namâzun komagıl sen kıla gör 
Ansuzın ecel irer 'ömür yitişür başa 

B. 9b, K. 172b, RY. 30a, M. 57. 

342 

1 Bir ay gördüm bu gice kamu burçlardan yüce 
Esritdi gönlüm cânum bilmezem hâlüm niçe 

2 Nûr Muhammed nündür Halîlu'llâh sırrıdur 
Sanasın kim açıldı Uçmak'dan bir deriçe 

3 01 ayun şu' leşinden 'âlem münevver oldı 
Gönlümdeki çerâgı uyardı ulu hoca 

4 Müdde'î bizi görmez gözine girersevüz 
Gerekse yüz kez varsun Ka'be'ye ulu hacca 

5 'Âşıklarun yüzinden bellüdür benizinden 
Her kim 'âşık olmadı benzer kurı ağaca 

6 Kur'agacı n'iderler kesüp oda yakarlar 
Bülbüller öticegiz nevbet değmez dürrâca 

7 Yûnus'ı öğen ögsün sögen Yûnus'a sögsün 
Keçe suya salupdur ne durur irte gice 

YE. 87b, HB. 16b, NO. 189a, K. 172a, RY. 30a, A. 24, 
Mecmua, Nu: 204, s. 156. 



Yûnus Emre Dîvânı 



343 

Yine yaz günleri geldi 
Söyle bülbülcügüm söyle 
Cümle çiçekler zeyn oldı 
Söyle bülbülcügüm söyle 

Kış çıkıcak irdi bahâr 
Cânunı gafletden uyar 
Cennet'e döndi her diyâr 
Söyle bülbülcügüm söyle 

Yaşıl ton geydi ağaçlar 
Pervâz urup uçar kuşlar 
Nefesün cânlar bağışlar 
Söyle bülbülcügüm söyle 

'Işkıla eylegil cûşı 
Gider gönlünden teşvişi 
Çıkuban gül-zâra karşu 
Söyle bülbülcügüm söyle 

Kuru dikende gül biter 
Hasretinden gine yiter 
Dertli m'oldun benden beter 
Söyle bülbülcügüm söyle 

Bülbül 'âşık durur güle 
'Aşıkun hâlin kim bile 
Güle karşu hoş 'ışkıla 
Söyle bülbücügüm söyle 

Kudret haznesi açıldı 
'Aleme rahmet saçıldı 
Hülle tonları biçildi 
Söyle bülbülcügüm söyle 



Dr. Mustafa Tatcı 



279 



8 Şeyhüm andadur ben bunda 
Cânum karâr kılmaz tende 
Zârılıgum dün ü günde 
Söyle bülbülcügüm söyle 

9 Kanadunı aça bilürsin 
Açuban uça bilürsin 
Deryâlar geçe bilürsin 
Söyle bülbülcügüm söyle 

10 Yuvandan yavrun aldılar 
Seni dîvâne kıldılar 
Zamân böyl'olur didiler 
Söyle bülbülcügüm söyle 

1 1 Geçdi yâ 'ömrümün varı 
Kor gidersin bu gül-zârı 
Yûnus'un mûnisi yârı 
Söyle bülbülcügüm söyle 

B. 49b. 

344 

1 'Işkun ile 'âşıklar yansun yâ Resûla'llâh 
İçüp 'ışkun şarâbın kansun yâ Resûla'llâh 

2 Şol seni seven kişi korniş yoluna başı 
İki cihân güneşi sensün yâ Resûla'llâh 

3 Şol seni sevenlere kıl şefâ'at anlara 
Mü'min olan tenlere cânsun yâ Resûla'llâh 

4 Şol seni sevdi Sübhân oldun kamuya sultân 
Cânum yolına kurbân olsun yâ Resûla'llâh 

5 'Âşıkam şol dîdâra bülbülem şol gül-zâra 
Seni sevmeyen nâra yansun yâ Resûla'llâh 



280 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Dervîş Yûnus 'un cânı 'âlem şefâ'at kânı 
İki cihân sultânı sensün yâ Resûla'llâh 

Ç. 68a. 

345 

1 Dostdan haber kim getürdi sorun seher yillerine 
Hak Çalab'um bititmesin ayrılığın kullarına 

2 Vay bu ayrılık fırâkı dünyâ kime kaldı bâkî 
Hak Çalab'um olmış sâkî kadeh sunar kullarına 

3 01 kadehün içi tolı anı içen olur deli 

01 hocanun tâlibleri bil baglamuş yollarına 

4 Hocanun tâlibi çokdur hiç bundan kemteri yokdur 
Şunun kim mürşidi Hak' dur uymaz nâsun âllerine 

5 Nefsine muhalif kişi turmaz akar gözi yaşı 
Bunda nefse uyan kişi talmaz kevser göllerine 

6 Kevser havzına talanlar ölmezdin öndin ölenler 
Nefsini düşmân bilenler konar Tûbâ dallarına 

7 Tûbâ talından uçanlar yüce makâmlar geçenler 
Şarâben tahûr içenler banmaz dünyâ ballarına 

8 Bu ma'nîden kimse almaz anda varan yine gelmez 
Bu dünyâya kimse kalmaz gelen göçer illerine 

9 îy miskin Yûnus n'eylesün derdini kime söylesün 
Bir dem tecribe eylesün bu dünyânun hâllerine 



B. 4b. 



Dr. Mustafa Tatcı 



281 



346 

1 Kandayıdun kandan geldün dîvâne 
Aç gözüni bu gafletden uyan e 

2 Kâfıle geçdi sen gafletde bulundun 
Sakın ser-mâyeni virme ziyâne 

3 Kanı atan kanı anan oğul kız 
Kime vefâ kılısardur zamâne 

4 Hakîkat bilürsin birgün ölürsin 
Yâ niçün virürsin özün gümâne 

5 Hakka kulluk eylemekden kaçasın 
Yâ niçün kulluk eylersin 'avâne 

6 Hak içün bir pûlun yok viresin 
Yâ niçün virürsin assı ziyâne 

7 Yûnus sen nefsüni müslümân sanma 
Meğer şimden girü cümle îmâne 

Ç. 71a. 

347 

1 İçün taşun murdâr iken 'ışk n'eylesün senünile 
Gönlün gözi uyur iken 'ışk n'eylesün senünile 

2 Âşıklara yoldaş olup sâdıklara yâr olmadun 
Ölmezdin öndin ölmedün 'ışk n'eylesün senünile 

3 Dünyâ gözün rûşen idüp gönül gözün kör eyledün 
Zulmet tolıcak gönlüne 'ışk n'eylesün senünile 

4 Bize girçek derviş gerek cihân toldı da'vâ ile 
Yalan da'vâ iderisen 'ışk n'eylesün senünile 



282 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Dervîşligi sanma hemân sûret düzmegile olur 
Dilde ise senün işün 'ışk n'eylesün senünile 

6 Yûnus Emre hoş derdile süregör gel devrânunı 
Togrı yola gitmez isen 'ışk n'eylesün senünile 
Ç. 71a. 

YA 
348 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Kime ki dost geregise eydeyim ne kılasını 
Terk eyleye kendözini hiç anmaya n'olasını 

2 Resim durur 'âşıklara dost öninde kurbân olmak 
Minnet dutar cümle 'âşık cânını 'ışk alasını 

3 Her kim 'âşık olmadısa kurtulmadı mekr elinden 
Cümlesini 'ışk eridür dünya âhret belâsını 

4 Lâyık degüldür değme cân dost yolında hare olmağa 
Ümîd dutar cümle 'âşık dosta kurbân olasını 

5 Dostdan yana giden kişi kendözinden geçmek gerek 
Dost yagmâlar cân şehrini alur gönül kal 'asını 

6 Dost yolına gönülene girü dönmek olmayısar 
Bilme misin bu kamusı senden girü kalasını 

7 'Âşıkun çü kahr nâlesi hemân sabr itmek çâresi 
'Âlemde 'ışk meyhânesi nûş eyle gel sâkîsini 

8 Sûret gözi ne göriser dost meclisi kandalıgın 
Cân kulagıdur işiden bu 'âşıklar nâlesini 

9 Bu dünyede dostdan artuk Yûnus nesne sevemedi 
Bilmez misin gayretsüze dost u düşmân gülesini 



Dr. Mustafa Tatcı 



283 



F. 179b, K. 97a, RY. 27a, Rt. 29, YE. 92a, 96a, M. 22, Ç. 
81b, A. 20. 

349 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bana namâz kılmaz diyen ben kıluram namâzumı 
Kılurısam kılmazısam ol Hak bilür niyâzumı 

2 Hak'dan artuk kimse bilmez kâfir müselmân kim durur 
Ben kıluram namâzumı Hak geçürürse nâzumı 

3 Ol nâzı dergâhda geçer ma'nî şarâbından içer 
Hicâbsuz cân gözin açar dost kendü siler gözümi 

4 Dost bundadur bellü beyân gördüm dost dîdârın 'ıyân 
Bu 'ilm-i hikmeti tuyan ider bana dek 'azimi 

5 Gönül gözi bîdâr durur her kanda baksam yâr durur 
Kimde 'akıl-fehim vardur ol bilür benüm sözümi 

6 Gizlü sözi şerh eyleyüp dürlü nükteler söyleyüp 
Değme 'ârif şerh itmeye bu benüm gizlü râzumı 

7 Sözüm ma'nîsine irün bî-nişândan haber virün 
Dertlü 'âşıklara sorun bu benüm derd ü sûzumı 

8 Derd 'âşıklar dermânıdur dertlü 'âşıklar ganîdür 
Kadir ü kudret ünidür işiden dir âvâzumı 

9 Dost isteyen gelsün bana göstereyin dostı ana 
Budur sözüm önden sona ben bilürem kendözümi 

10 Yûnus imdi söyle Hak'ı münkir dutar sana dakı 
Bişür kotar Hak hânını 'ârifler datsun duzumı 



284 Yûnus Emre Dîvânı 

F. 180b, T. 74a,NO. 185b, K 99b, RY. 21b, YE. 96a, M. 24, Ç. 85a, A 32. 

350 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Allah sana viribiye bir gün ecel serhengini 
Gele gözüne görine azdura benzün rengini 

2 Eyde sana emânetin vir issi diler ilteyin 
Ala senden emâneti kıla senünle çengini 

3 Emâneti senden ala gevdeni şöyle boş sala 
Günâhlar boynunda kala nefsün ura gülbengini 

4 Mâlun çogısa iy paşa hısımun kavmun üleşe 
îledeler seni sine göresin yirün tengini 

5 Seni sinünde koyalar menzil mübârek diyeler 
Üstüne tiz tiz örteler bu dünyâ hâk ü sengini 

6 Karanu yirde olasın 'amelün ile kalasın 

Âh idüben çok çalasın âhir peşmânlık çengini 

7 Yûnus var imdi tevbe kıl cân sendeyiken it 'amel 
'Âşıkısan kuşam gör dervişlerim palhengini 

F. 182a, T. 74b, HB. 10b, K. 104a, RY. 24a, YE. 96b, M. 
26, Ç. 85b. 

351 

1 Su'âlüm var tapuna iy dervişler ecesi 
Meşâyıh ne buyurur yol haberi nicesi 

2 Virgil su'âle cevâb tutalum olsun savâb 
Şu'le kime gösterür 'ışk evinün bacası 



Dr. Mustafa Tatcı 285 

3 Evvel kapu şerî'at emr ü nehyi bildürür 
Yuya günâhlarımı her bir Kur'ân hecesi 

4 İkincisi tarikat kulluğa bil baglaya 
Yolı togrı varanı yarlıgaya hocası 

5 Üçüncisi ma'rifet cân gönül gözin açar 
Bak ma'nî sarâyına 'Arş'a değin yücesi 

6 Dördüncüsi hakikat ere eksük bakmaya 
Bayram ola gündüzi Kadir ola gicesi 

7 Bu şerî'at güç olur tarikat yokuş olur 
Ma'rifet sarplık durur hakîkatdür yücesi 

8 Dervîşün dört yanında dört ulu kapu gerek 
Kancanı bakarısa gündüz ola gicesi 

9 Ana iren dervişe iki cihân keşf olur 
Anun sıfatın öger ol hocalar hocası 

10 Dört hâl içinde derviş gerek siyâset çeke 
Menzile irmez kalur yol eri yuvacası 

1 1 Kırk kişi bir ağacı tagdan indürimeye 
Yâ bunca mürîd muhib Sırât niçe geçesi 

12 Küfür okın atarken îmânun urma sakın 
Yilüp siyasın güçin sebl ola güvecesi 

13 Dört kapudur kırk makâm yüz altmış menzili var 
Ana irene açılur vilâyet derecesi 

14 'Âşık Yûnus sözlerin muhâl diyü söylemez 
Ma'nî yüzin gösterür bu şâ'irler kocası 

F. 182a, T. 74b, B. 48a, K. 57b, YE. 90b, NO. 188b, M. 4, 

A. 27. 



286 Yûnus Emre Dîvânı 

352 

1 Hak nûrı 'âşıklara her dem nüzûl degül mi 
Kime kim nüzûl değmez Hak'dan ma'zûl degül mi 

2 Mine'l-kalbi ile'l-kalb yol var dimişler erler 
Her gönülden gönüle rast togru yol degül mi 

3 Kargayıla bülbüli bir kafese koysalar 
Birbiri sohbetinden dâim melûl degül mi 

4 Eyle ki karga diler bülbülden ayrılmağa 
Bülbülün de gönlinde maksûdı şol degül mi 

5 Câhil ile 'ârifün meseli şuna benzer 

Câhil katında îmân ma'lûm mechûl degül mi 

6 Işık ile Dânişmend sû'i işler her zamân 
Dânişmend Işık'a eydür bî-şerî'at degül mi 

7 Yitmiş iki milletün sözini 'ârif bilür 
Yûnus Emre sözleri dâim usûl degül mi 

F. 183a, T. 75b, NO. 185b, YE. 55a, 91a, K. 61a, M. 5. 

353 

1 'Işk bâzirgânı ser-mâye cânı 
Bahadur gördüm câna kıyanı 

2 Zihî bahadur cân terkin urur 
Kılıç mı keser himmet giyeni 

3 Kamusın bir gör kemterin er gör 
Alçak görmegil palâs giyeni 

4 Tiz çıkarurlar fevka'l-'ulâya 
Bil 'îsâ gibi dünya koyanı 



Dr. Mustafa Tatcı 



287 



5 Tiz indürürler tahte's-serâya 
Şol Kârûn gibi dünyâ kovanı 

6 'Âşık olanun nişânı vardur 
Melâmet olur bellü beyânı 

7 'İlm ü 'amele olmagıl magrûr 
Hak kabûl itdi kefen soyanı 

8 Kodı atlası geydi palâsı 
îbrâhîm Edhem sırdan duyanı 

9 Çün Mansûr gördi ol benem didi 
Oda yakdılar işitdün anı 

1 Oda yandurtdun külin savurtdun 
Eyle mi gerek seni seveni 

1 1 Zinhâr iy Yûnus gördüm dimegil 
Dâra çekerler gördüm diyeni 

F. 184a, T. 76a, HB. 10b, K. 62a, YE. 91a, 98b, Mecmûa, 
Nu: 442, s. 83, A. 30, Ç. 83b. 

354 

1 Kaçan kim ol dilber benüm gözlerüme tutaş oldı 
Gönlüm cânum virdüm ana 'ışkı bana yoldaş oldı 

2 Gönlüm eydür benem kulı cânum eydür benem kulı 
Hiç bilmezem kimdür yigi bu ikiden savaş oldı 

3 Bu ikisi arasında bildüm devlet benüm imiş 
Hiç danışugum yog iken başum anunla hoş oldı 

4 Bir dem anunla dirligüm bin yıl 'ömrümden yigimiş 
Andan ayru geçen günüm yüregümde bir baş oldı 



288 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Her kancanı bakarısam oldur gözüme görinen 
Önüm ardum sagum solum küncile göz ü kaş oldı 

6 Hızr u İlyâs degüliken ölmez dirliğe sataşdum 
Hergiz yimez içmez iken içüm toptolu aş oldı 

7 Anı seven 'âşıklarun söylerisem sıfatını 
Anun 'ışkı urganında koyundan da yavaş oldı 

8 Niçe arslan da'vî kılur 'ışka boyun virmemege 
Senün 'ışkun zencîrinden kızan evvel yavaş oldı 

9 Cümle 'âlemün gönünde vardur anun mahabbeti 
Anı cândan sevmeyenün bil kim îmânı taş oldı 

10 Senün 'ışkun odı meğer sıçramaya kimesneye 
Bir zerre değdi Yûnus'a cihân içinde fâş oldı 

F. 184a, T. 76b, NO. 194b, K. 70b, YE. 91b, M. 10, Ç. 77b. 

355 

1 Yir gök yaradılmadın Hak bir gevher eyledi 
Nazar kıldı gevhere sızurdı dür eyledi 

2 Gevherden bug çıkardı bugından gök yaratdı 
Gök yüzinün bizegin çok yılduzlar eyledi 

3 Göğe eytdi dön didi ay-gün yürisün didi 
Suyı mu' allak kodı üstinde yir eyledi 

4 Yir çalkandı turmadı bir dem karâr kılmadı 
Yüce yüce tagları Hak çöksüler eyledi 

5 ' Azrâîl gökden inde bir avuç toprak aldı 
Dört ferişte yogurdı bir peygamber eyledi 



Dr. Mustafa Tatcı 289 

6 Çün cân gevdeye irdi ahsurdı öri turdı 
El götürüp ol demde Hakk'a şükür eyledi 

7 Allah eydür Âdem'e çün kim irdün bu deme 
Bu dünyâda ne didün dilün neyi söyledi 

8 Yogiken var eyledün topragiken cân virdün 
Kudret diliyle andun dilüm söyler eyledi 

9 Bu söz Hakk'a hoş geldi kulın 'aziz eyledi 
Ne geçdise gönünden virdi hâzır eyledi 

10 Bu söz Yûnus'a kandan kim vire haber cândan 
Meğer kim ol lutf ıssı ana nazar eyledi 

F. 185a, T. 76b, K. 85a, YE. 95a, M. 16, Ç. 79b. 

356 

1 Çalap Âdem cismini toprakdan var eyledi 
Şeytân geldi Âdem'e tapmağa 'âr eyledi 

2 Eydür ben oddan nûrdan ol bir avuç toprakdan 
Bilmedi kim Âdem'ün için gevher eyledi 

3 Zâhir gördi Âdem'ün bâtınına bakmadı 
Bilmedi kim Âdem'i halka server eyledi 

4 Kırk yıl kalıbı yatdı adı 'âlemi tutdı 
Gör şeytânı bugzından ne fitneler eyledi 

5 Âdem toprak yatmışdı at âlemi dutmışdı 
Fikrine bak îblîs'ün ya'ni hüner eyledi 

6 Ol yüriyen atları sürdi Âdem üstine 
Âdem'e mekr irgürüp ya'ni zafer eyledi 



290 Yûnus Emre Dîvânı 

7 Âdem'ün göbeğinden Çalap yaratdı anı 
Vaff diyüp tun geldi anlar güzer eyledi 

8 Çün gitdi Âdem 'ahdi yetdi Mûsâ'nın vakti 
İblîs'e işbu işler yavlak eser eyledi 

9 Mûsâ gönüldi Tûr'a Hak'la münâcât kıla 
Gördi kim bir su akar Mûsâ nazar eyledi 

10 Mûsâ ey dür göreyin bu su ne yirden gelür 
Ger böyle akarısa zîr ü zeber eyledi 

1 1 İlerü vardı Mûsâ la'în oturmış ağlar 
Gözinün yaşıyımış ol su bınar eyledi 

12 Mûsâ sordı la'îne agladugun nedendür 
N'ideyim ağlamadın dir işüm zâr eyledi 

13 Mukarrrebdüm Mûsâ ben ol Hakk'un dergâhında 
Götürdi urdı yire işümi şer eyledi 

14 Sen bilmez misin Mûsâ ben neden ayrıldugum 
Şunlar ögüme düşdi beni humâr eyledi 

15 Vargıl digil yâ Mûsâ rahmet eylesün bana 
Tevbe kılup işine hoş istigfâr eyledi 

16 Mûsâ irdi hâcete Hakk'ıla münâcâta 
Unutdı emâneti söz muhtasâr eyledi 

17 Hak Mûsâ'ya eyitdi unutdun emâneti 
Ol nidâya cânını Mûsâ nisâr eyledi 

1 8 Vargıl digil yâ Mûsâ rahmet ideyim ana 
Secde itsün Âdem'e çün istigfâr eyledi 

19 Mûsâ geldi la'îne didi Hakk'un buyrugın 
Secdeyi işidicek döndi inkâr eyledi 



Dr. Mustafa Tatcı 



291 



20 Ben andan umarıdum derdüme dermân kıla 
Dahi arturdı derdüm ya'ni tîmâr eyledi 

21 Ben eger tapsam ana ol vaktin taparıdum 
Şimdi hod toprak olup zîr ü zeber eyledi 

22 Âdem İblis kim ola işi işleden Çalap 
Ayı güni yaradup leyi ü nehâr eyledi 

23 Ma'nî nedür îblîsden câhillik kamu bizden 
Ne duydun iş bu sözden sırrı esrâr eyledi 

24 Çalap eydür şol kula 'inâyet benden ola 
Ne şeytân azdurısar ne kimse kâr eyledi 

25 Altı bin yidi yüzi yıldan geçen Âdem'i 
Dile getürdi Yûnus söz muhtasâr eyledi 

F. 186a, T. 77b, K. 83a, YE. 94a, M. 15, Ç. 78b, A. 31. 

357 

1 'Âşık mıdur ol ma'şûk içün virmeye cânı 
'Âkil midür ol dünyeyile isteye anı 

2 Âdem midür 'ömrini kullıkda geçürmez 
'Ârif midür ol anlamaya sûd u ziyânı 

3 'Âlim midür ol 'ilmine lâyık 'ameli yok 
Câhil midür ol 'ışka sata iki cihânı 

4 'Âbid midür ol işlemedi tâ' at u ihlâs 
Fâsık dimenüz kendözini suçlu bileni 

5 Esrik midür ol kadehi nûş itmedi dostdan 
İyü dimenüz gafletile nefse uyanı 



292 Yûnus Emre Dîvânı 

6 Gönül midür ol hikmeti kılmadı tefekkür 
Yâ göz midür ol yaş yirine dökmeye kanı 

7 Miskin Yûnus'un ser-mâyesi yokdur îlâhî 
İllâ sevicidür seni 'ışkıyile seveni 

NO. 183a. 

358 

1 Biz bizi bilmezidük bizi kendüden eyledi 
Âşkâre kıldı bizi kendüy pinhân eyledi 

2 Biz bile pinhânidük gayr-ı sen ü ben idük 
Mutlak bî-gümânidük hem bî-gümân eyledi 

3 Toprağı kadarladı sûreti hat bağladı 
Durgurdı dört âleti adın inşân eyledi 

4 Çün yaratdı Âdem'i bileyidük biz kamu 
Bu kamu hâs u 'âmı bir ma'denden eyledi 

5 Asl-ı ma'dendeyidük kaygusuz ganîyidük 
Ol bî-nişân cihânda şöyle revân eyledi 

6 Görgil Çalap fazlını yıkmaz 'âsî gönlüni 
Bin bin kerem lutfıla ol tercemân eyledi 

7 Kamu bir yire gider kimse niçesi yiter 
İki birdür bir biter gör bir neden eyledi 

8 Çün nefs oldı havâle dagılduk değme yola 
Tatlu oldı nevâle ol sen ü ben eyledi 

9 Ne sen ü ben ne fülân ne dutarısa yalan 
Dünyâ çirkine kalan işün gümân eyledi 



Dr. Mustafa Tatcı 293 

10 Âdem'den buna değin ne eli var ne yeğin 
Geymegile yimegi bir dâneden eyledi 

1 1 Elest'de bileyidük göz açduk "Beli" didük 
Yûnus'ıla gayrını kamu birden eyledi 

F. 189a, T. 79a, K. 128b, YE. 93a, NO. 185a, RY. 47b, Rt. 

33. 

359 

Müstef ilün Müstef ilün Müsef ilün Müstef ilün 

1 Bencileyin gören kişi ben sevdügümün yüzini 
Delü ola taga düşe yavu kıla kendözini 

2 Kim şükrâne yitüriser bir kez seni görmeklige 
Hâşâ anı gören kişi niçe ırısar gözini 

3 Dilile kim eydibile anun cemâli tertibin 
Cân tutağı gerek dada anun kılıncı tuzını 

4 Kişi neyi severise dilinde sözi ol olur 
Gensüz söyleyesüm gelür gönlüm alanun sözini 

5 Böyle şîrîn kılıncıla her kancanı bakarısam 
Yitmiş iki milletine geçüriserdi sözini 

6 Hîç kimsene geniyile dostına 'âşık olmadı 
Mahabbet burcında korniş 'âşıklarun yılduzını 

7 Dertsüzlere benüm sözüm benzer kaya yankusına 
Hâldaş bilür hâldaşınun gönlindeki şol râzını 

8 Her kim severise seni ebed diri kalur cânı 

Her dem senün 'ışkunla geçürür dün ü gündüzini 



294 



Yûnus Emre Dîvânı 



9 Zühre eger göreyidi Yûnus göziyle gördügin 
Çengini elden bıragup unıdayıdı sâzını 

F. 188a, T. 78b, YE. 101a, RY. 23a, K. 189a, A. 31. 

360 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Dostdan haber soran kişi güzâf degül dostun işi 
Bellü bilün mahrûm durur bu dünyâda dostsuz kişi 

2 Kimdür ki dost yüzin göre dost dost diyü cânın vire 
Şolok dem ol dosta ire unıda cümle teşvişi 

3 Dost işi 'aceb iş durur cân denizin tutuşdurur 
Cânsuzlara bir düş durur ger yorasın sen bu düşi 

4 'Işk şevkından 'âlem toldı bu 'âşıklar andan geldi 
'Işksuz biten çiçek soldı 'ışkıladur dirlik hoşı 

5 Ben niçe diyeyin anı kabûl itmez yüz bin cânı 
Ana lâyık dirlik kanı yokdur ana lâyık işi 

6 Kim bahâ bulısar ana ol kıgurur andın yana 
Devlet irdi andan bana hâcet degül hümâ kuşı 

7 Cân ne durur dost önünde fetvâ budur kamu dilde 
Gel göresin bu meydânda topdur dostı seven başı 

8 Dostı seven 'âşıklara 'ışkı turakdur cânlara 
'Işkdur yire göğe direk ayrugı hep söz öküşi 

9 Yûnus imdi sen ben iken 'âşıklara ne sen ü ben 
Yokluk durur anı sevmek koyun ayruksı bakışı 



F. 190a, T. 79b, B. 7b, NO. 192b, YE. 89b, RY. 52b, K. 
162b, Rt. 30, A. 29, M. 52. 



Dr. Mustafa Tatcı 



295 



361 

1 Girü durur yoklukdan kamularun baylıgı 
Bunca varlık var iken gitmez gönül tarlıgı 

2 Batmış dünyâ mâlına bakmaz ölüm hâline 
İrmiş Kârûn mâlına zihî iş düşvârlıgı 

3 Bu dünyâ kime kaldı kimi ber-hûrdâr kıldı 
Süleymân'a kalmadı anun ber-hûrdârlıgı 

4 Süleymân zenbîl ördi kendü emeğin yirdi 
Anunıla buldılar bunlar peygamberliği 

5 Gel imdi miskin Yûnus varun Hakka hare eyle 
Gördün elünde kalmaz bu dünyânun varlığı 

F. 191b, YE. 92b, K. 109b, RY. 34b, M. 27. 

362 

1 Ol Çalab'umun 'ışkı bagrumı baş eyledi 
Aldı benüm gönlümi sırrumı fâş eyledi 

2 Hergiz gitmez gözümden hiç eksilmez dilümden 
Çalap kendü nûrını gözüme tuş eyledi 

3 Cân gözi anı gördi dil andan haber virdi 
Cân içinde oturdı gönlümi 'Arş eyledi 

4 Bir kadeh sundı câna cân içdi kana kana 
Tolu geldi peymâne cânum serhoş eyledi 

5 Esrük oldı cânumuz dür döker lisânumuz 
Ol Çalab'umun 'ışkı beni derviş eyledi 

6 Cânda yanar çerâgı gönüllerde turagı 
Gönül dahi cân dahi 'ışkıla cûş eyledi 



296 



Yûnus Emre Dîvânı 



7 Ben kaçan dervîş olam ya Hakk'a kulam diyem 
Yüz bin benüm gibiyi 'ışk hırka-pûş eyledi 

8 Yûnus imdi avınur dostı görüp sevinür 
Erenler mahfilinde 'ışkı cünbiş eyledi 

F. 190b, T. 80a, RY. 48a, K. 129b, NO. 190b, Rt. 30, M. 35. 

363 

1 Ol dost benden yana hiç bilmezin niçe bakdı 
İş bu vücûd şehrine bir hoş nazar bırakdı 

2 Gözüm anun yüzinden niçe gideribilem 
Bin dürlü kılıncıla gönlümi şöyle kapdı 

3 Kimden öğüt istersem sabır gösterür bana 
Sabrumun perdesini mahabbet odı yakdı 

4 Sabrıla benüm işüm niçe varısar başa 

Şol dostumun nüvahtı cânuma cân bırakdı 

5 Sevdükli sevdügile bile kopısar yarın 
Benüm işüm yarına koymaz bugün soyakdı 

6 Yûnus sever dostını cânından anuniçün 
Kişi neyi severse cânın ana uyakdı 

F. 192a, T. 81a, RY. 37a, K. 113b, NO. 182b, YE. 93a, M. 

29, A. 31. 

364 

1 Banladı ol mü'ezzin turdı kâmet eyledi 
Hazret'e tutdı yüzin döndi niyyet eyledi 

2 Hazret'e baglu elüm Fâtiha okur dilüm 
Belini büküp Hakk'a hoş rükû' ât eyledi 



Dr. Mustafa Tatcı 



297 



3 Şu benüm hâcet-gâhum Tûr tagı oldı meğer 
Mûsî'leyin bu gönlüm hoş münâcât eyledi 

4 Bir sûret gördi gözüm secdeye vardı yüzüm 
Yıkıldı tertîblerüm zühdümi mât eyledi 

5 Ne du'â kılam ne selâm ne zikr ü teşbih kılam 
Bu biş vakt namâzumı 'ışkun gâret eyledi 

6 Gör Yûnus'ı n'eyledi hoş haberler söyledi 
'Âşıkıdı ma'şûka dâd u sited eyledi 

F. 194b, T. 82b. 

365 

1 Tecellîyâtun nûrına döymez vücûdum tagları 
Cismüm gemisinün zîrâ muhkem degüldür bağları 

2 Katreden deryâlar düzen cân kuşı pâ-bendin üzen 
Yüz bin deryâları yüzen gel sürelüm bu çağları 

3 Dildâr içün dil şehrini pâk eyle arıt gayrıdan 
Zîrâ ki sultân tahtıdur bunda komazlar zâgları 

4 Düşdükçe öge Hubbü'l- Vatan zerrece kalmaz me'men 
Gözden sızup olur seven her dem yüregüm yağları 

5 'Âkil eli irmez ile irse dahi gelmez dile 
Dertli hâlin dertli bile sayru ne bilsün sağları 

6 Ma'şûklıgun hil'atini her kime giydürdün ise 
Gelmez gözine zerrece Firdevs-i a'lâ bâgları 

7 Yûnus hüsnün kitâbını bir hoş temâşâ eylemiş 
Anda sala 'âşıklara dag üstine kor dağları 



298 



Yûnus Emre Dîvânı 



B. 15a, A. 26. 
366 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Toldur kadeh sungıl bize 'ışk şarâbından iy sâkî 
Ol badyadan gerek bize andan içe şeyh ü fakî 

2 Sohbetümüz ilâhîdür sözümüz kevser âbıdur 
Şâhumuz şâhlar şâhıdur çalgumuzdur dost fırâkı 

3 Kim ki bir dem sohbet ola müftî müderris mât ola 
Bir îlâhî devlet ola andan içen oldı bâkî 

4 Hırka vü takye yol virmez ferecile 'âlim olmaz 
Dîn diyânet olmayıcak n'eylersün bunca varakı 

5 Okıdun yidi mushafı tâ 'at gösterürsün sâfî 
Çünki 'amel eylemedün gerekse var yüz bin okı 

6 Bin kez hacca vardunısa bin kez gazâ kıldunısa 
Bir kez gönül sıdunısa gerekse yüz yıl yol dokı 

7 Gönül mi yig Ka'be mi yig eyit bana 'aklı iren 
Gönül yigdür zîrâ ki Hak gönülde tutar turakı 

8 Konşıyıla gönülleri ısmarladı Hak Resûl'e 
Mi'râc gicesi dostıla bu keleci oldı dakı 

9 Yûnus senün işün budur dutgıl ulular eteğin 
Dilerisen pâk olasın gönüllerde olgıl bâkî 



F. 192b, T. 81a, YE. 90a, RY. 42b, NO. 193b, K. 121a, Rt. 
33, M. 31. 



Dr. Mustafa Tatcı 



299 



367 

1 Biz uludan işitdük evvel er yaratıldı 
Pâdişâhun birliğin evvel kadîm er bildi 

2 Bunca yıl bunca zamân biz işitdük bî-gümân 
Çalap kendü sun'ından ere Tanrılık kıldı 

3 Eydürler bir kuşıdı hikmeti öküşidi 
İki cihân 'ârifı ol kuşdan 'ibret aldı 

4 Ol kuşun her bir yöni yüz bin yigirmi dört bin 
Evvel ol kuş uçuban rahmet göline taldı 

5 Çün gölden girü döndi budak üzere kondı 
Silkindi her bir yönden bir tamla su döküldi 

6 Ol suyun her birisin bir cân yaratdı güzin 
Ol cânun her birisi bunda peygamber oldı 

7 Evvelki bünyâd oldı altı kez dünyâ toldı 
Yidincisi buyıdı bu Âdem yaratıldı 

8 Âdem toprakdanıdı ' Azâzîl oddanıdı 
İşitdük 'Azâzîl'i Âdem'e bakdı güldi 

9 Secde geldi Âdem'e eydür inün kademe 
Cümle fırişte indi 'Azâzîl dura kaldı 

10 Eydür ben oddan olam yüz bin yıl tâ 'at kılam 
Tapu buyuracağın tâ'atın 'arza kıldı 

11 Ol halkun varlığından pâdişâh birliğinden 
Şol bir söz sebebinden sürildi la'net oldı 

12 Her kim kendüyi gördi üstâdı İblîs oldı 
Kişi ne buldıyısa miskînligile buldı 



300 Yûnus Emre Dîvânı 

13 Eksikligüm Hak bilür 'ışkı bana ol virür 
Kılgıl Yûnus'a tîmâr 'ışk beni benden aldı 

K. 150b, YE. 100b, RY. 64b, Rt. 14b, M. 46. 

368 

1 Sana 'ibret geregise gel göresin bu sinleri 
Ger taşısan eriyesin bakup göricek bunları 

2 Şunlar ki çokdur mâlları gör niçe oldı hâlleri 
Sonucı bir gönlek geymiş anun da yokdur yenleri 

3 Kanı mülke benüm diyen köşk ü sarây beğenmeyen 
Şimdi bir evde yaturlar taşlar olmış üstünleri 

4 Bunlar eve girmeyeler zühd ü tâ 'at kılmayalar 
Bu beyliği bulmayalar zîrâ geçdi devrânları 

5 Kanı ol şîrîn sözlüler kanı ol güneş yüzlüler 
Şöyle gâib olmış bular hîç belürmez nişânları 

6 Bunlar bir vakt begler idi kapucılar korlar idi 
Gel şimdi gör bilmeyesin beg kangıdur ya kulları 

7 Ne kapu vardur giresi ne yimek vardur yiyesi 
Ne ışık vardur göresi dün olmışdur gündüzleri 

8 Bir gün senün dahi Yûnus benven didüklerün kala 
Seni dahi böyle kıla nitekim kıldı bunları 

F. 193b, T. 81b, YE. 97b. 

369 

1 Ol geçidün korkusı uş beni yoldan kodı 
Geçemez değme kişi köprüsin kıldan kodı 



Dr. Mustafa Tatcı 



301 



2 Yirde gökde ol dostun hikmetleri bî-pâyân 
Hikmetine talaldan uş beni kâlden kodı 

3 İndi öküzi ol la'în âl ile azdurmaga 
Sinek ile Hak Çalap öküzi elden kodı 

4 Öküz taşun üstinde taşı balık götürür 
Balık suyun içinde binâsın yilden kodı 

5 Cehennem key karanu Cehennem tahte's-serâ 
Kula ayruk su'âl yok kulı su'âlden kodı 

6 Dosta 'âşık olanun güci sözine yiter 
Güci sözine yiten sözini dilden kodı 

7 Dostun eteğin dutan dostıla bâzâr ider 
Bâzâr iden dostıla bâzârın elden kodı 

8 îşitdün Meryemoglı dostına varur iken 
Gör âhir yarım iğne 'îsâ'yı yoldan kodı 

9 Yûnus eydür dimegil dostı girçek severin 
Dostı girçek sevenler benliğin elden kodı 

F. 194a, T. 82a, K. 191a, NO. 186a, RY. 59b, YE. 92b, M. 
68, A. 25. 

370 

1 Ben bende seyr ideriken 'aceb sırra irdüm ahi 
Bir siz dahi siz de görün dostı bende gördüm ahî 

2 Bende bakdum bende gördüm benümile ben olanı 
Sûretüme cân olanı kimdügini bildüm ahî 

3 Ben istedüm buldum anı ol ben isem yâ ben kanı 
Seçemedüm andan beni bir kezden ol oldum ahî 



302 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Sûret toprakdur diyeni gönlüm kabûl itmez anı 
Bu topragun cevherini Hazret'e irgürdüm ahî 

5 Münkir kişi tuymaz anı dertlülerün sizer cânı 
Ben dost bâgı bülbüliyem ol bâgçeden geldüm ahî 

6 Ma'şûk bizümledür bile ayru degül kıldan kıla 
Uzak sefer bizden kala dostı yakın buldum ahî 

7 Değme bir yol kandan bana tagılmayam değme yana 
Kutlu oldı bu seferüm hoş menzile irdüm ahî 

8 Mansûr'ıdum ben ol zamân uş yine geldüm bunda ben 
Yak külümi savur yile ben Ene'l-Hak didüm ahî 

9 Ne oda yanam dagılam ne dâra çıkam bogılam 
îşüm bitince yüriyem teferrüce geldüm ahî 

10 Mun'im oldum yoksul iken benüm oldı kevn ü mekân 
Şarka vü garba ser-te-ser yire göğe toldum ahî 

1 1 Nitekim ben beni bildüm diledügüm Hakkı buldum 
Korkum anı buluncadı korkıdan kurtuldum ahî 

12 Yûnus kim öldürür seni viren alur gine cânı 
Bu cânlara hükm ideni kim idügin bildüm ahî 

F. 195a, T. 82b, HB. 10b, K. 146b, YE. 98a, RY. 3b. 

371 

1 Evvel dahi varidi cânumda bu 'ışk odı 
Eşkere itmez idüm bilürdüm ki dost kodı 

2 Dört kitâbı şerh iden bulmadı 'ışka çâre 
Ne begler ne sultânlar ne müderris ne kâdî 



Dr. Mustafa Tatcı 303 

3 Yir gök kâ'im ırılmaz y iller esüp deprenmez 
Her nesne muhkem olur 'ışk olıcak bünyâdı 

4 'Işk anadan doğmadı kimseye kul olmadı 
Hükmile esir kılur cümle bilişi yadı 

5 Günde bin kez yanaram râzîyam ben şol oda 
Zîrâ şekkerden şîrîn bana 'ışkunun odı 

6 'Işka Mecnûn olanlar assı-ziyândan fârig 
Korkmaz ıssı sovukdan pes ne biliser odı 

7 Ezelden benüm fîkrüm Ene'l Hak'ıdı zikrüm 
Henüz dahi togmadın ol Mansûr-ı Bagdâdî 

8 'Işk odı cûş eyledi cânumı hoş eyledi 
Kimse söyündüremez cânumda yanan odı 

9 'Işk çengine düşenün melâmet olur işi 
Anun içün bed-nâmdur miskin Yûnus'un adı 

F. 196b, T. 83b, K. 90a, NO. 182a, RY. 72b, YE. 95b, Rt. 
28, M. 18, Ç. 75a. 

372 

1 İki cihânı umdur sana gönül viren kişi 
Yalan söyler 'âşık degül gözin senden ıran kişi 

2 Bu fenânun terkin ura ol bekânun kaydın göre 
Zihî devletlü cân anun yüz ağıla varan kişi 

3 Kendüligin terkin ura senün yolunda cân vire 
Sonsuz uçmağa gire sen sultâna iren kişi 

4 Her ki bu dünyâdan geçer 'ışk kadehin tolu içer 
'Işka cânun saçu saçar dost gülini diren kişi 



304 Yûnus Emre Dîvânı 

5 Cân ne imiş dost yolına 'âşık anı terkitmeye 
Bu cânıla bin cân alur cânın Hak'a viren kişi 

6 C ânını şükrâne vire yüzin ayaklara süre 
Erenler gönline gire Hak' dan haber soran kişi 

7 'Akıl gide hayrân ola dünyede ser-gerdân ola 
Küfri anun îmân ola 'ışka gönül viren kişi 

8 Terk ide fâsid işleri iş idine dervişleri 
Akıda gözden yaşları dost haberin duyan kişi 

9 Gözlerini giryân ider ciğerini biryân ider 
Gönülleri hayrân ider 'ışk eseri olan kişi 

10 Çün dünye bilürsin fenâ ne yatarsın döne döne 
Uyhu m'uyur kana kana dost yolını soran kişi 

1 1 Şol kim sorar dost kandadur kanda dirisen andadur 
Ma'şûkıla seyrândadur girçek 'âşık olan kişi 

12 Miskin Yûnus sabr eylegil bu dünyânun zahmetine 
Dürlü cefâya katlanur sen sultâna iren kişi 

HB. 17a, K. 193b, YE. 101b, RY. 33b, 61a, M. 70, A. 29. 

373 

1 İşidün iy yârânlar 
Eve dervişler geldi 
Cân şükrâne virelüm 
Eve dervişler geldi 

2 Her kim gördi yüzini 
îndürür kendözini 
îlm-i bâtından öter 
Eve dervişler geldi 



Dr. Mustafa Tatcı 



305 



3 Dervîşler uçar kuşlar 
Deniz kenârın kışlar 
Zihî devletlü başlar 
Eve dervîşler geldi 

4 Dervîşler yüzi sulu 
Görenler olur delü 
Bâtını ' Arş'dan ulu 
Eve dervîşler geldi 

5 Seydî Balum ilinden 
Şeker tamar dilinden 
Dost bâgçesi yolından 
Eve dervîşler geldi 

6 Yûnus kulun ögürsüz 
Kimsesi yok yalunuz 
Fidî olsun cânumuz 
Eve dervîşler geldi 

F. 197a. 

374 

Müstef ilün Müsef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Dînün îmânun varışa hor görmegil dervişleri 
Cümle 'âlem müştâk durur görmeklige dervişleri 

2 Ay u güneş müştâk durur dervişlerim sohbetine 
Firişteler tesbîh okur zikir ider dervişleri 

3 Tersâlar tapuya gelür hükm ısları zebûn olur 
Taglar taşlar secde kılur göricegez dervişleri 

4 Ol Fahr-i 'âlem Mustafâ ol ma'den-i sıdk u safâ 
İsterisen andan vefâ incitmegil dervişleri 



306 Yûnus Emre Dîvânı 

5 İncidesin âh ideler 'ömrin gülin kundalar 
Gözsüz olasın yideler tâ bilesin dervişleri 

6 Derviş okı ırak atar hey dimedin câna batar 
Gâfıl olma yiter tutar hor görmegil dervişleri 

7 Yir gök eydür hırka haki himmetleri olsun bâkî 
Çün pâdişâh oldı sâkî esridiser dervişleri 

8 Gökden inen dört kitâbı günde bin kez okurısan 
Va'llâh dîdâr görmeyesin sevmezisen dervişleri 

9 Devletlüler sever bizi her dem sorar hâlümüzi 
Kördür münkirlerim gözi görmeyiser dervişleri 

10 Yûnus eydür bu 'ışk geldi ölmiş cânum diri kıldı 
Sen ben dimek dilden kaldı göricegez dervişleri 

F. 197b, T. 84a, B. 47b, K. 152b, YE. 98b, RY. 7a, A. 32. 

375 

1 Menzili ırak bu yolun bu yola kim varası 
Müşkili çok bu hâlün bunı kim başarası 

2 Bu yola yarak gerek eksük gerek çok gerek 
Key demür yürek gerek bu sarp yola giresi 

3 îmân aldaguçları bilün çokdur bu yolda 
Nefsine uyanlarun gitmez yüzi karası 

4 Yitmiş bin riyâ çeri vardur bu yolda bilün 
Nefs öldürmiş er gerek ol çeriyi kirası 

5 Togrulık mancınığı istigfâr taşıyıla 
Togru vardı atıldı yıkıldı nefs kal 'ası 



Dr. Mustafa Tatcı 307 

6 Kimde kim togrulık var bilgil kim öldürür 'âr 
İki cihâna yarar girçek er ser-mâyesi 

7 İnce Sırât köprüsi genez imiş bu yolda 
Dosta giden kişinün togrulıkdur çâresi 

8 Yûnus imdi saladur gel gidelüm yoklıga 
Göz eger lâyıkısa Hak dîdârın göresi 

F. 198b, T. 84b, NO. 191a, YE. 99a, RY. 9b, Rt. 32, A. 28. 

376 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 'Işkun odı düşdi câna eritdi yürek yağını 
Kesdi hevâsetün kökin oda yandurdı bâgını 

2 Kazdı kahır kazmasıla cânda cefâ ocağını 
Çaldı nefsümün boynına himmet eri bıçağını 

3 Rahmet suyıyıla yudı gönlüm evin ap-arıca 
Hıdmet kapusundan ana sundı şükür ayağını 

4 Her kim bizi yererise Hak dileğin virsün ana 
Urmaklıga kasd idenün düşem öpem ayağını 

5 Kim bize taş atarısa güller nisâr olsun ana 
Çırâguma kasd idenün Hak yandursun çırâgını 

6 Miskin gönlün 'ışk elinden iki büküldi vücûdı 
Tevbe kapusından sundum ana îmân tayagını 

7 Gel imdi iy miskin Yûnus hevâseti elden bırak 
Çalab'um rûzı eyle bize kanâ'at bıçağını 



F. 199b, T. 85b. 



308 Yûnus Emre Dîvânı 

377 

1 Gerçek 'âşık olanlarım hemen dostı sever cânı 
Umdur kibr ü kînini ma'şûka terk ider cânı 

2 Gerçek 'âşık öğüt bilmez zire öğüt assı kılmaz 
Karâr itmez öğüt ile bulmak ister ol Sübhân'ı 

3 Gerçek 'âşık olanlarun yüzinde nişânı olur 
Dün ü güni turmaz akar gözleri yaşınun kanı 

4 Bu cümle 'âlem sevdügi bu dîn ile bu îmândur 
Va'llâhi ışksuz gerekmez şol dîn ile şol îmânı 

5 Bir ucına varurısa ayru degül 'âşık cânı 
Sorun cümle 'âşıklara kıldan kıla bilür anı 

6 Evvel-âhir Hayyü'l-Kayyûm 'âşıklara ma'şûkıdı 
'Aklun varışa hisâb it geçiser bu 'ışk devrânı 

7 Her kim 'âşıkam diyüben hasret geçürür varışa 
Gözi hicâblıdur anun görinmedi 'ışk nihânı 

8 Yûnus yüzün kaldurmagıl 'âşıklarun ayağından 
Fidî eyle yüz bir cânı anda bulasın sultânı 

NO. 183a 

378 

1 Erenler bir denizdür 'âşık gerek talaşı 
Bahrî gerek denizden girüp gevher alası 

2 Gine biz bahrî olduk denizden gevher alduk 
Sarrâf gerek gevherim kıymetini bilesi 

3 Yüri var epsem ol a ne simsârlık satarsın 
'Alî gibi er gerek iş bu sırra eresi 



Dr. Mustafa Tatcı 



309 



4 Muhammed Hakk'ı bildi Hakk'ı kendüde gördi 
Cümle yirde Hak hâzır göz gerekdür göresi 

5 Dile rızkını Hak' dan nahnu kesemnâ pinhân 
Nefsin bilmiş er gerek göz hicâbın şilesi 

6 Didüm iş bu nefesi 'âşıklar hükmiyile 
Bâhıllıksuz er gerek bir karâra durası 

7 'Âlimler kitâb düzer karayı aka yazar 
Gönüllerde yazılur bu kitâbun sûresi 

8 Yüri hey sûfî zerrâk ne sâlûslık satarsın 
Hak'dan artuk kim ola kula dilek viresi 

9 Hak durağı gönülde âyâtı var Kur'ân'da 
'Arş'dan yukarı cânda 'ışk burcınun kulesi 

10 Şöyle delü olmışam bilmezin dünden güni 
Yüregümde işledi 'ışk okınun yaresi 

1 1 Gel imdi miskin Yûnus tut erenler eteğin 
Cümlesi miskînlikde yoklugımış çâresi 

F. 200b, T. 86a. 

379 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Pâdişâhlar pâdişâhı ol Ganî 
Emrile viribidi bize cânı 

2 Od u su vü toprağı yili bile 
Anunıla bünyâd eyledi teni 



310 Yûnus Emre Dîvânı 

3 Yaratdı yitmiş iki dürlü dili 
Arada üstün kodı müsülmânı 

4 Biz müsülmân Muhammed ümmetine 
Hil'ât virdün bize dîn ü îmânı 

5 Cân nûrdandur nûra karışırısan 
'Ayb eyleme sûret olursa fânî 

6 Zekeriyyâ ağaca sığınmağın 
Bıçguyıla iki dildürdün anı 

7 Eyyûb'un kurda yidürdün tenini 
Sabrıla buldı o dahi dermânı 

8 Ya'kûb'ı agladup aldun gözlerin 
Yûsuf ı Mısr'un sen itdün sultânı 

9 Kamuya söz söyledür 'ibret içün 
Yûnus'ı da söyledür ol Sübhân'ı 

F. 203a. 

380 

1 Niçe bir besleyesin bu kaddile kâmeti 
Düşdün dünye zevkına unutdun kıyâmeti 

2 Toprakdan yaratıldun yine toprakdur yirün 
Toprak olan kişiler n'ider bu 'alâmeti 

3 Uslu degül delüdür yüce sarâylar yapan 
'Akıbet vîrân olur cümlenün 'imâreti 

4 Düriş kazan yi-yidür bir gönül ele getür 
Yüz Ka'be'den yigrekdür bir gönül ziyâreti 



Dr. Mustafa Tatcı 



311 



5 Kerâmetüm var diyen halka sâlûslık satan 
Nefsin müsülmân itsün varışa kerâmeti 

6 Nefsin müsülmân iden Hak yola togru giden 
Yarın ana olısar Muhammed şefâ'ati 

7 Yüz bin peygamber gele hiç şefâ'at olmaya 
Vay eger olmazısa Allah'ım 'inâyeti 

8 Yûnus imdi sen dahi girçeklerden olıgör 
Girçek erenler imiş cümlenün ziyâreti 

F. 199a, T. 85a, YE. 97a, RY. 56b, NO. 186a, K. 186b, A. 
32, Ç. 73a, M. 65, Câmiün-Nezâir 784. 

381 

1 'Işkun aldı benden beni 
Bana seni gerek seni 
Ben yanaram düni güni 
Bana seni gerek seni 

2 Ne varlığa sevinürem 
Ne yokluğa yirinürem 
'Işkunıla avınuram 
Bana seni gerek seni 

3 'Işkun 'âşıklar öldürür 
'Işk denizine taldurur 
Tecellîyile toldurur 
Bana seni gerek seni 

4 'Işkun zenc irini üzem 
Delü olam taga düşem 
Sensin dün ü gün endîşem 
Bana seni gerek seni 



312 



Yûnus Emre Dîvânı 



5 Eger beni öldüreler 
Külüm göğe savuralar 
Topragum anda çagura 
Bana seni gerek seni 

6 Sûfîlere sohbet gerek 
Ahîlere âhret gerek 
Mecnûnlara Leylâ gerek 
Bana seni gerek seni 

7 Ne Tamu' da yir eyledüm 

Ne Uçmak' da köşk bagladum 
Senün içün çok agladum 
Bana seni gerek seni 

8 Cennet Cennet didükleri 
Bir ev ile bir kaç Hûrî 
İsteyene virgil anı 
Bana seni gerek seni 

9 Yûsuf eger hayâlüni 
Düşde göreydi bir gice 
Terk ideyidi mülklerin 
Bana seni gerek seni 

10 Yûnus çagururlar adum 
Gün geçdükçe artar odum 
İki cihânda maksûdum 
Bana seni gerek seni 

F. 201b, T. 86b, NO. 186a, HB. 13a, YE. 90a, Ç. 82a, A. 

28. 

382 

1 Dilsüzler haberini kulaksız dinleyesi 

Dilsüz kulaksuz sözin cân gerek anlayası 



Dr. Mustafa Tatcı 3 1 3 

2 Dinlemedin anladuk anlamadın dinledük 
Girçek erün bu yolda yoklukdur ser-mâyesi 

3 Biz sevdük 'âşık olduk sevildük ma'şûk olduk 
Her dem yini dirlikde sizden kim usanası 

4 Yitmiş iki dil seçdi aramuza söz düşdi 
Ol bakışı biz bakduk yirmedik 'âm u hâsı 

5 îy Yûnus imdi velî yirde gökde toptolı 
Her bir taşun altında bir îmrânoglı Mûsî 

F. 202a, T. 87a, YE. 91b, K. 62a, NO. 181a, Rt. 27, A. 26. 

383 

1 Nasihat kandilinden bir işâret göründi 
Tenüm içinde cânum andan yana süründi 

2 Nefsümün ej dehâsı döndi bana haml'itdi 
Kanâ'at hay dimezse hakîkatdür yir indi 

3 Kanâ'ati yar idin uyma nefs dileğine 
İresin hakikate yirün buldun tur indi 

4 Kanâ'at didügini eger sen tutmazısan 
Nefsüne uyarısan ser-gerdân ol var indi 

5 Yûnus Hak tecellîsin şâ'ir dilinden söyler 
Cânda gevher varışa Hak' dan yana yürindi 

F. 202b, T. 87a, K. 82a, NO. 182a, YE. 94a, M. 14, Ç. 76b. 

384 

Müstef ilün Müstef ilün 

1 'Ömrüm beni sen aldadun 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 



314 Yûnus Emre Dîvânı 

Beni deprenimez kodun 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 

2 Benüm varum hep sen idün 
Cânum içinde cân idün 
Hem sen bana sultân idün 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 

3 Gönlüm sana egleridüm 
Gül diyüben yıylarıdum 
Garîbseyüp aglarıdum 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 

4 Giderimiş bunda gelen 
Dünyâ işi cümle yalan 
Ağlar 'ömrin yavı kılan 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 

5 Hayrum şerüm yazılısar 
'ömrüm ipi üzüliser 
Gidüp sûret bozulısar 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 

6 Bârî koyuban kaçmasan 
Göçgünci gibi göçmesen 
Ölüm şarâbın içmesen 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 

7 Birgün ola sensüz kalam 
Kurda kuşa öğün olam 
Çürüyüben toprak olam 
Ah n'ideyin 'ömrüm seni 

8 Miskin Yûnus bilmez misin 
Yoksa nazar kılmaz mısın 
Ölenleri anmaz mısın 

Ah n'ideyin 'ömrüm seni 



Dr. Mustafa Tatcı 



315 



F. 204b, T. 88b. 
385 

1 Bu ne gülecek yirdür aglasana key katı 
'Azrâîl seni kovar katı cân 'alâmeti 

2 Sanma kalasın bunda gensüz varasın anda 
Anca yatasın sinde görince kıyâmeti 

3 Mâl u mülkden ayrılup sine varasın turup 
Münker ü Nekir gelüp su'âl idiser katı 

4 İki ferişteh ine gele karşuna kona 
Günâhlarunı yaza sala boynuna biti 

5 Günâhlarun tartalar andan Sırât'a ilteler 
Zebânîler dutalar figânlar ola katı 

6 îsrâfil sûrın ura halâyık tun gele 
Baş açuk yalın ayak ıssılar ola katı 

7 Ata oğuldan beze bakmaya ana kıza 
Şol gün geliser bize unutma 'arasâtı 

8 Yûnus günâhun çokdur sen aglarısan hakdur 
Yarın sana gerekdür Muhammed şefâ'ati 

F. 204a, T. 88a, B. 16a, A. 30, RY. Mecmûa, 16a. 

386 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Kime gönül virdümise benümile yâr olmadı 
Hâlüm bilüp derdüm sorup bana vefâdâr olmadı 

2 Hak'dan meğer takdir idi gönül sana 'âşık idi 
Hiç kimsene bencileyin derde giriftâr olmadı 



316 Yûnus Emre Dîvânı 

3 'Işkdan degül şikâyetüm kendü tâli'ümden durur 
Kendü yolın aramayan câhildür ol er olmadı 

4 'Işk bir ulu hil'at durur bir niçeye virdi Çalap 

Bir niçeler mahrum kalup 'ışkdan haberdâr olmadı 

5 'Işk bir ulu nazar durur 'âşık cânı dîdâr durur 
'Işkı olmayan gönüller vîrânedür şâr olmadı 

6 İbrâhîm'e Nemrûd odın 'ışkdur gülistân eyleyen 
'Işkdan çün irdi bir nazar gül-zâr oldı nâr olmadı 

7 Yaradıldı yir ile gök Muhammed dostlıgına 
Levlâk ana delil durur ansuz yir ü gök olmadı 

8 'Işkda kahırlar çok olur 'ışk erine gayret muhâl 
Yûnus 'âşık oldunısa 'âşıklarda 'âr olmadı 

F. 205b, T. 89a, K. 179b, RY. 70b, Rt. 31, A. 29. 

387 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Müsülmânlar zamâne yatlu oldı 
Helâl yinmez harâm kıymetlü oldı 

2 Okınan Kur'ân'a kulak tutulmaz 
Şeytânlar semirdi kuvvetlü oldı 

3 Harâm ile hamîr tutdı cihânı 
Fesâd işler iden hürmetlü oldı 

4 Kime kim Tanrı'dan haber virürsen 
Kakır başın salar hüccetlü oldı 



Dr. Mustafa Tatcı 



317 



5 Şakird üstâdıla 'arbede kılur 
Oğul atayıla 'izzetlü oldı 

6 Fakirler miskînlikden çekdi elin 
Gönüller yıkuban heybetlü oldı 

7 Peygamber yirine geçen hocalar 
Bu halkun başına zahmetlü oldı 

8 Dutulmaz oldı Peygamber hadîsi 
Halâyık cümle Hak' dan utlu oldı 

9 Yûnus gel 'âşıkısan tevbe eyle 
Nasûha tevbe ucı kutlu oldı 

F. 206a, T. 89a, Ç. 76a. 

388 

1 Geldi geçdi 'ömrüm benüm şol yil esüp geçmiş gibi 
Hele bana şöyle gele şol göz açup yummış gibi 

2 İşbu söze Hak tanukdur bu cân gevdeye konukdur 
Bir gün ola çıka gide kafesden kuş uçmış gibi 

3 Miskin Âdem oğlanını benzetmişler ekinciye 
Kimi biter kimi yiter yire tohum saçmış gibi 

4 Bu dünyede bir nesneye yanar içüm göyner özüm 
Yigid iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi 

5 Bir hastaya vardunısa bir içim su virdünise 
Yarın anda karşu gele Hak şarâbın içmiş gibi 

6 Bir miskini gördünise bir eskice virdünise 
Yarın anda sana gele Hak şarâbın içmiş gibi 



318 Yûnus Emre Dîvânı 

7 Yûnus Emre bu dünyâda iki kişi kalur dirler 
Meğer Hızır-îlyâs ola Âb-ı Hayât içmiş gibi 

F. 207a. T. 89b. 

389 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Eşkere kıldum bugün pinhânumı 
Cân virüben buldum ol cânânumı 

2 Cân gönül hayrân kalupdur ma'şûka 
Ma'şûkıla sürerem devrânumı 

3 Derd gerekdür derd gerekdür derd gerek 
Kim gerek derde virem dermânumı 

4 Bî-mekânam anun içün dünyede 
Kimsene bilmez benüm mekânumı 

5 Kânı buldum n'iderem ben ayrugı 
Yagmâya virdüm bugün dükkânumı 

6 Top benem çevgânı aldum çalaram 
Kim ala bu topdan meydânumı 

7 Yir benümdür gök benümdür 'Arş benüm 
Gör niçesi germişem sayvânumı 

8 Yûnus oldıysa adum pes ne 'aceb 
Okuyalar defter ü dîvânumı 

F. 207b, Rt. 32. 

390 

1 İy yârenler eydimezem cânum neye taldugını 
Dilile vasf idemezem gönlümi kim aldugını 



Dr. Mustafa Tatcı 



319 



2 Gönlüm tolı sığmaz dile 'âşıkdur ol kim hâl bile 
'Işk niçeyi virdi sile anlayamaz n'oldugını 

3 'Işkdan haber bilenlerim 'ışk derdile talanlarım 
Küfri îmân olanlarım 'ayıblaman güldügini 

4 Ağlamak gülmek 'âşıka dirilmek ölmek 'âşıka 
Kahırla lutfı bir bilür bilmez melûl oldugını 

5 'Işk Yûnus'ı eyledi lâl Yûnus kanı 'ışka helâl 
Kon varın itsün pâyimâl görmesün ayruldugını 

YE. 101b, HB. 13a, Rt. 28. 

391 

1 Erenlerim gönlinde ol sultân dükkân açdı 
Niçe bizüm gibiler anda konuban göçdi 

2 Cümle erenler uçdı taglar yazılar geçdi 
'Işk kazanına düşdi kaynayubanın bişdi 

3 Bu dünyenün meseli benzer murdâr gevdeye 
İtler murdâra üşdi Hak dostı kodı kaçdı 

4 'Âşık mı diyem ana cân terkini urmadı 
'Âşık ana diyeler melâmet dile düşdi 

5 Yine esridi Yûnus Tapduk yüzin görelden 
Meğer anun gönünden bir cur'a şerbet içdi 

Rt. 27, Ç. 74a. 

392 

Müfte'îlün Mefâ'îlün Müfte'îlün Mefâ'îlün 



320 Yûnus Emre Dîvânı 

1 Bülbül-i haste gül yüzün gördi 'arasât eyledi 
îrdi 'âşık ma'şûkına şükür beşâret eyledi 

2 Gaflet ile yaturıdum şâh nazar eyledi bana 
Didi ki uyhudan uyan geldi işâret eyledi 

3 Hayli zamândı va'deye salmışıdı za'îfıni 
Gördi gönül şikestesin kapdı 'imâret eyledi 

4 Ben garîbün hâtırını sormağa geldi şol sanem 
Düzdi gönül sınugını hâtır ziyâret eyledi 

5 Gör bu dervişi Yûnus'ı tercemân-ı lisân okur 
Dir ki bu 'ışkıla beni Tanrı delâlet eyledi 

B. 52a, K. 182a, RY. 48a, M. 62. 

393 

1 îsteridüm Allah'ı buldumısa ne oldı 
Aglarıdum dün ü gün güldümise ne oldı 

2 Erenler meydânında yuvalanur top idüm 
Pâdişâh çevgânında kaldumısa ne oldı 

3 Erenler sohbetinde deste kızıl gül idüm 
Açıldum ele geldüm soldumısa ne oldı 

4 'Âlimler müderrisler medresede buldılar 
Ben harâbât içinde buldumısa ne oldı 

5 İşit Yûnus'ı işit uş yine delü olmış 
Erenler ma'nîsine taldumısa ne oldı 



YE. 63b, B. 54a. 



Dr. Mustafa Tatcı 



321 



394 

1 Andan berü kim 'ışkun benümle yoldaş oldı 
Rahmân yolına beni göstermeğe baş oldı 

2 Cânum üzere turdı Rahmân çerisin dirdi 
Şeytân ilini urdı key yagmâ tarâş oldı 

3 'Işk nefs iline akdi ne buldıyısa yakdı 
Kibir kal 'asın yıkdı anda çok savaş oldı 

4 Dost yüzin 'ıyân gördüm sır haberlerin sordum 
Didi gizlü bilmezsin uş söyledüm fâş oldı 

5 Nefs ili oldı harâb kibr ayaklarda türâb 
Gitdi perde vü hicâb dost gözüme tuş oldı 

6 'Işk oldı elüm benüm gösterdi togrı yolum 
Hakka şükür kim hâlüm bayağıdan hoş oldı 

7 Anlar ki göz açdılar bu dünyeden geçdiler 
Bekâya ulaşdılar menzilleri 'Arş oldı 

8 Bunlar bunda kaldılar dünyeye aldandılar 
Yalancılar oldılar hep bunlar kolmaş oldı 

9 Ölenler hâlin bilmez göz açup ögin dirmez 
Miskin Yûnus Emre 'nün meğer bağrı baş oldı 

Rt. 31, A. 29. 

395 

1 'Işkıla isteridük yine bulduk ol cânı 
Gönlek idinmiş geyer sûretile bu teni 

2 Girmiş sûretde gezer cümle işleri düzer 
Girü kendüye söyler gevherde bu kânı 



322 



Yûnus Emre Dîvânı 



3 Bu dünye bir bâzârdur sûretler olmış dükkân 
Bu dükkâna girüben oldur satan bu kânı 

4 Bir niçeler kayurur bunca mâlum kaldı dir 
Viren oldur alan ol sormaz nedür ziyânı 

5 Yûnus imdi sen senden ayru degül hem cândan 
Sen sende bulmazısan kanda bulasın anı 

HB. 15a, NO. 191a, K. 147a, YE. 92a, 99b, RY. 4a, A. 25, 
Ç. 84a, M. 4. 

396 

1 İy dünyâya aldanan hayırla ihsân kanı 
Unutdun âhireti şefkatla îmân kanı 

2 Kimde ki şefkat vardur rahmet dahi andadur 
Şimdi bir gönli açuk sünnî müsülmân kanı 

3 İbrâhîm Halil geldi Ka'be'ye bünyâd urdı 
Oglına bıçak çaldı İsmâîl kurbân kanı 

4 Şeddâd bir uçmak yapdı Nemrûd göğe ok atdı 
Kârûn'ı da yir yutdı Âdil Nuşirvân kanı 

5 Kim ki istedi buldı kullugı tamâm oldı 
Key Mısr'a sultân oldı Yûsuf-ı Ken'ân kanı 

6 Resûl Mi'râc'a ağdı gökden yire nûr yağdı 
Habîb'üm diyü ögdi ol Fahr-ı cihân kanı 

7 Ebubekr ile 'Ömer yüzlerinden nûr tamar 
Sinesi tolu Kur'ân Osmân-ı Âffân kanı 

8 Bineridi Düldül'e bilinde Zülfekâr'ı 
Erenler açdı dîni Tanrı Arslan'ı kanı 



Dr. Mustafa Tatcı 



323 



9 Çalap Tanrı'nun hâsı Hazret'e geçer nâzı 
Peygamber'ün 'âmusı Hamza pehlevân kanı 

10 Cüneyd-i Bagdâdî vü Şiblî vü Ma'rûf-ı Kerhî 
Anlar vardı bu yolı şimdi ol erkân kanı 

1 1 Bâyezîd-i Bestâmî yidi kat gök seyrânı 
Ol erenler sultânı gevher-i ma' den kanı 

12 Geçdi bunlarun çağı dünyâ kahrun ocağı 
Ebül-Müslim Necefî sâhib-i kırân kanı 

13 Bir gönül ele getür ferâgât ol geç otur 
Konya şehrinde yatur ol iki sultân kanı 

14 Fakîh Ahmed Kutbü'd-dîn Sultân Seyyid Necmü'd-dîn 
Mevlânâ Celâlü'd-dîn ol Kutb-ı cihân kanı 

15 Ol Seyyid Ahmed Kebîr müyesserdi ana nûr 
'Iyâlleri cümle şîr ol hulkı merdân kanı 

16 Yûnus Emrem aç gözün toprak eylegil yüzün 
Sana dahi diyeler ciğeri biryân kanı 

RY. 36a, K. 199a, M. 72. 

397 

1 Bakdugum yüzde gördüm O Tapdug'um nûrını 
Maksûdum bugün buldum ben n'iderem yarını 

2 Yarınum bugün bana hoş bayram düğün bana 
Düşde gelür ün bana işidün ahbârını 

3 Dostun haberiyile nefsün sana yâr eyle 
Yık dosta yarag eyle bu vücûdun şârını 



324 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Vücûda gelmeyince kimse Hakk'ı bilmedi 
Bu vücûddan gösterdi dost bize dîdârını 

5 Erün dîdârın gördüm gümân terkini urdum 
Dost bahçesine girdüm ögerem gül-zârını 

6 Dostun yüzi gül bana 'âşıkam yol bul ana 
Kaykımazam dört yana çün buldum 'ışk erini 

7 Elestü bi-Rabbiküm Hak' dan nidâ gelicek 
Mü'minler Belî diyüp itdiler ikrarını 

8 Kâlu belî dinildi münkir-muhib bilindi 
O demden duta geldi câhiller inkârını 

9 Yûnus'a küfr elinden şikâyete geldiler 

îy sultânum girçek er kes gider zünnârını 

RY. 60a, K. 192a, M. 68. 
398 

1 Helâl kıldı ma'şûka 'âşık kendü kanını 
Ma'şûk nakşından okur her 'âşık Kur'ân'ını 

2 Yârdan ayru olınca asılup ölmek yigdür 
'Âşık kendü bıragur boynına urganını 

3 Gitmez 'âşık gözinden hergiz ma'şûk hayâli 
Nitekim Zelhâ virür Yûsuf un nişânını 

4 Dirlik budur 'âşıka Ma'şûk yolında öle 
Sorarlarsa ey idem 'âşıkun burhânını 

5 Belkîs'ıla Süleymân 'ışka düşdi bir zamân 
İsteyüp bulmadılar bu derdün dermânını 



Dr. Mustafa Tatcı 325 

6 Gökdeki Hârût-Mârût 'ışk içün indi yire 
Zühre yüzin göricek unıtdı Rahmân'ını 

7 Güzâf görmen siz 'ışkı kime ugradıyısa 
Sultânı iltür başdan yitürür hânmânını 

8 Ferhâd bu 'ışk yolında başın külünge tutdı 
Hüsrev Şîrîn derdinden dosta virdi cânını 

9 Leylî'yle Mecnûn işi 'aceb gelür bu halka 
Abdü'r-rezzâk terk itdi 'ışk içün îmânını 

1 Zamân bî-vefâları cefâ kılur Yûnus'a 
Bir togru yâr bulıcak fıdî kılur cânını 

YE. 96b, RY. 5b, K. 149b, NO. 183a, Rt. 30, A. 30. 

399 

1 îy yârânlar iy kardaşlar görün beni n'itdüm ahî 
Ere irdüm eri buldum er eteğin tutdum ahî 

2 Cânum bir gözsüz cânıdı içi tolu sen ben idi 
Tutdum miskinlik eteğin ben menzile yitdüm ahî 

3 Korkar oldum bir Tanrı'dan bîzâr oldum yatlu hûdan 
İşbu işüm sagıncıla ben yoluma gitdüm ahî 

4 Anladum kendü hâlümi gözledüm togru yolumı 
Tutdum ulular eteğin Hazret'e ben yitdüm ahî 

5 Giderdüm gönlümden kîni kîn dutanun yokdur dîni 
îy yârânlar ben bu sözi uludan işitdüm ahî 

6 'Âşıkısan miskin Yûnus Hazret'e dutgıl yüzüni 
Anlayana gevher durur söz sarrâfa satdum ahî 

YE. 102a, RY. 29b, K. 171b, NO. 190a, M. 57, Ç. 73b. 



326 Yûnus Emre Dîvânı 

400 

1 Yine yüzini gördüm yine yüregüm yandı 
Dost senün 'ışkun odı yüregüme dayandı 

2 Görklü yüzüni gören gönlini sana viren 
Bellü tapunda turan ne toydı ne usandı 

3 Gevherdür senün özün güneşden arı yüzün 
Şekerden datlu sözün her kim gördi utandı 

4 Şu gönlüm garîb idi cigerüm kebâb idi 
Görklü yüzüni gördüm içüm taşum bezendi 

5 Yûnus Emre bî-karâr şol hûb yüze intizâr 
Senden ayrılmaz nazar vardı yakıldı yandı 

RY. 15b 

401 

1 Müslümânlar kim görmişdür 'âşık tevbe itdügini 
Yâ kim işitdi denize od düşüben tütdügini 

2 Şâhum senün 'ışkun odı düşdi gönül deryâsına 
'Aceblemen kaynayuban ma'rifetler bitdügini 

3 Yüz bin 'îsâ'yilen Mûsâ 'ışkıla ser-gerdân gezer 
'Aceblemen beni dahi 'ışk nihengi yutdugını 

4 Yüzgeçlik ögrenimeyen kul girmesün bu denize 
'Işk denizi derin olur 'aceblemen batdugını 

5 Sarraflığı öğrenmeyen bu gevheri boncuk sanur 
Varur virür yok nesneye bilmez neye satdugını 

6 Her kim ol dost dîdârını bunda 'ıyân görmezise 
Yarın ol ser-gerdân geze hiç bilmeye n'itdügini 



Dr. Mustafa Tatcı 



327 



7 Uşda miskîn Yûnus eydür Tapdug'umuz dost yüzidür 
İnanmayan işbu söze eydebilsin eytdügini 

NO. 182b, Rt. 29, A. 26. 

402 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Bu 'ışk denizine talan hâcet degül ana gemi 
Yâhûd kanda bulalum sohbetile bu demi 

2 Dünyâlıgum yokdur dime bu gussayı öküş yime 
Ma'şûkı ger sevdünise gider gönüldeki gamı 

3 Ben sevdügüm ma'şûkayı sen dahi bir görseyidün 
Virmeyedün bu ögüdi fıdâ kılaydun sen cânı 

4 'Âşık kişi öğüt bilmez zirâ öğüt assı kılmaz 
Umdur ol kibr ü kini terk eyler gider dükkânı 

5 Girçek 'âşık olanlarun yüzinde nişânı olur 
Dünin günin turmaz akar gözleri yaşınun kanı 

6 Bu cümle 'âlem sevdügi şol dînile îmân durur 
Va'llâhi "ışksuz gerekmez şol dîniyile îmânı 

7 Yûnus yüzün kaldurmagıl 'âşıklarun ayağından 
Fidâ eyle yüz bin cânı andan bulasın Sübhân'ı 

RY. 52b, K. 162a, YE. 100a, NO. 185a, M. 52. 

403 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Yort iy gönül sen bir zamân âsûde fârig hoş yüri 

Korkma kayırma kimseden gussa vü gamdan boş yüri 



328 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Hakîkate bakarısan nefsün sana düşmânyiter 
Var imdi ol nefsünile vuruş-tokuş savaş yüri 

3 Nefsdür eri yolda koyan yolda kalur nefse uyan 
Ne işün var kimseyile nefsüne kakı buş yüri 

4 Dilerisen bu dünyenün şerrinden olasın emîn 
Terk eyle bu kibr ü kini hırkaya gir derviş yüri 

5 İsterisen bu dünyede ebedî serhoş olasın 

'Işk kadehin tolu götür yıl on'ki ay serhoş yüri 

6 Kimse bâgına girmegil kimse güline dirmegil 
Var kendü ma'şûkunıla bâgçede el alış yüri 

7 Gönüllerde ig olmagıl mahfillerde çig olmagıl 
Çig nesnenün ne dadı var gel 'ışk odına biş yüri 

8 Yûnus imdi hoş söylersin dilün ile şerh eylersin 
Halka nasihat satınca er ol yolunca hoş yüri 

NO. 191b, K. 148b, RY. 5a, Rt. 28, Ç. 81a, M. 45. 

404 

1 Gönlüm düşdi bir sevdâya 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 
Başumı virdüm gavgâya 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

2 Ben yürürem yana yana 
'Işk boyadı beni kana 
Ne 'âkilem ne dîvâne 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 



3 



Ben yürürem ilden ile 
Dost soraram dilden dile 



Dr. Mustafa Tatcı 



329 



Gurbetde hâlüm kim bile 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

4 Benzüm sarı gözlerüm yaş 
Bagrum pâre yüregüm baş 
Hâlüm bilen dertlü kardaş 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

5 Gurbet ilinde yürürem 
Dostı düşümde görürem 
Uyanup Mecnûn oluram 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

6 Gâh tozaram yirler gibi 
Gâh eserem yeller gibi 
Gâh çaglaram seller gibi 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

7 Akar sulayın çaglaram 
Dertlü cigerüm taglaram 
Şeyhüm anuban aglaram 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

8 Yâ elüm al kaldur beni 
Yâ asluna irdür beni 
Çok aglatdun güldür beni 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

9 Ben Yûnus-ı bî-çâreyem 
Başdan ayağa yareyem 
Dost ilinde âvâreyem 
Gel gör beni 'ışk n' eyledi 

Mecmua Nu: 442, s. 74, Ç. 77a. 

405 

Müstef ilün Müstef ilün 



Yûnus Emre Dîvânı 



Yok yire geçürdüm güni 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 
Senünle olmadum ganî 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

Geldüm ü geçdüm bilmedüm 
Aglayup gussa yimedüm 
Senden ayrılam dimedüm 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

Seni bana yâr sanurdum 
Bana vefâdâr sanurdum 
Aygâr imişsin bilmedüm 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

Kanı sana güvendügüm 
Sevinüben özendügüm 
Külli kalur kazandugum 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

Gidüp gine gelmeyiser 
Gelüp beni bulmayısar 
Bu begligi sürmeyiser 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

Çün beni koyup gidesin 
Varup sinleye giresin 
Anda gelüp söyleyesin 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

Hayrum şerüm yazılısar 
'Ömrüm ipi üziliser 
Sûret benden bozulısar 
Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

Miskin Yûnus gidisersin 
'Aceb sefer idisersin 



Dr. Mustafa Tatcı 331 

Hasretile kalısarsm 

Ah n'ideyüm 'ömrüm seni 

YE. 97b, K. 144b, Ç. 82b, RY 64a. 

406 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

Bir sâkîden içdük şarâb 'Arş'dan yüce meyhânesi 
01 sâkînün mestleriyüz cânlar anun peymânesi 

î Bir meclisdür meclisümüz anda ciğer kebâb olur 
Bir şem'adur anda yanar ay u güneş pervânesi 

i 01 şem'a karşu yananun külli vücûdı nûr olur 
01 od bu oda benzemez hiç belürmez zebânesi 

\ 01 meclisün 'âşıkları îbrâhîm Edhem'dür biri 
Belh şehri gibi bin ola her gûşede vîrânesi 

> Bizüm meclis mestlerinün demleri Ene'l-Hak olur 
Bin Hallâc-ı Mansûr gibi en kemine dîvânesi 

i 'Işk şarâbın içenlere gel bir nazar eyleyi gör 
Bunca yıldur niçe döner ol meclisün piyâlesi 

7 Yûnus bu sözlerim senün ma'nî durur bilenlere 
'Akil-kâmil olan kişi bu ma'nîye inanası 

RY. 64b, K. 175b, YE. 98a, Rt. 29, A. 27, Mecmûa, Millî 
Nu: 442, s. 92. 

407 

Çıkdum erik talına anda yidüm üzümi 
Bostân ıssı kakıyup dir ne yirsün kozumı 



332 Yûnus Emre Dîvânı 

2 Kerpîç koydum kazgana poyrazıla kaynatdum 
Nedür diyü sorana bandum virdüm özini 

3 İplik virdüm Çulhâya sanıp yumak itmemiş 
Becid becid ısmarlar gelsün alsun bezini 

4 Bir serçenün kanadın kırk kanluya yükletdüm 
Çifti dahi çekmedi kaldı şöyle yazılı 

5 Bir sinek bir kartalı kaldurup urdı yire 
Yalan degül gerçekdür ben de gördüm tozını 

6 Balık kavağa çıkmış zift turşısın yimege 
Leylek koduk togurmış bak a şunun sözini 

7 Bir küt ile güreşdüm elsüz ayagum aldı 
Güreşüp basamadum göyündürdi özümi 

8 Kâf Tagı'ndan bir taşı şöyle atdılar bana 
Öylelik yire düşdi bozayazdı yüzümi 

9 Gözsüze fısıldadum sağır sözüm işitmiş 
Dilsüz çagırup söyler dilümdeki sözümi 

10 Bir öküz bogazladum kakıldum sere kodum 
Öküz ıssı geldi eydür bogazladun kazumı 

1 1 Ugrulık yapdum ana bühtân eyledi bana 
Bir çerçi geldi eydür kanı aldun gözgümi 

12 Tosbağaya ugradum gözsüzsepek yoldaşı 
Sordum sefer kancanı Kayserî'ye 'azimi 

13 Yûnus bir söz söylemiş hiç bir söze benzemez 
Münâfıklar elinden örter ma'nî yüzini 

NO. 184, Ç. 87a, a. 26, 44, YE. 105, Niyâzî-i Mısrî, Alî 
Nevrekânî, Şeyhzâde Muhyiddin, İsmâil H. Bursavî, İbrahim Hâs. 



Dr. Mustafa Tatcı 



333 



408 

1 Dost yüzini göricegez artar gözlerümün nûrı 
Uçmak gelmez nazaruma hezârân bin olsa Hûrî 

2 Dost gözümün nûrı durur bu gönlümün sırrı durur 
Bir dem ansuz olımazam cânum anunladur diri 

3 Ol dostıla durur benüm dünin günin münâcâtum 
Ben kandasam dost andadur n'iderem Mûsâ vü Tûr'ı 

4 Ol dost durur kamuların hâcetini revâ kılan 
Var hâcetün andan dile yüzün dergâhına süri 

5 Eger gerçek 'âşıkısan key beklegil sır sözini 
Bir sözden oda atdılar miskin Hallâc-ı Mansûr'ı 

6 İşbu sözüm anlamayan eydem sana neye benzer 
Hayvân durur anun gibi tagda yürür süri süri 

7 Yûnus girçek 'âşıkısan ırılmadın togru durgıl 
kılmadın togru varan ol göriserdür dîdârı 

K. 138b, YE. 94a, RY. 71b, M. 40. 

409 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Ne kim senün cevrünile geçürmişem ben günümi 
'Işkun odı çıkarısar 'Arş'a değin dütünümi 

2 'Işkun odı düşdi bana ben yanaram ne gam sana 
Yanup içüm kül olmışam gözetme taşra tonumı 

3 Yanup oda dirsen girem yatluga baş indürmeyem 
Senden yüzüm döndürmeyen! çün sana tutdum yüzümi 



334 Yûnus Emre Dîvânı 

4 Gündüz hâlüm gören kişi kâfir ise göynür özi 
Kim ne bilür ben bilürem kim niçe geçer dünümi 

5 Kasdum budur şehre girem feryâd u figân koparam 
Yine dönüben korkaram işide düşmânünümi 

6 Eydür Yûnus kim hakikat ben Mecnûn oldum 'âkıbet 
N'ola disen Mecnûn-sıfat hoş tutunuz Mecnûn'umı 

YE. 102b. 

410 

Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün Müstef ilün 

1 Girçek 'âşık oldunısa gel 'ışk kitâbından okı 
Cân gözini açdunısa hakikat bulasın Hak'ı 

2 Değme 'âlimler okımaz bu 'âşıklar kitâbını 
Zîrâ ki ol yazmış anı ezel ebed oldur bâkî 

3 'Âşıklarun 'Arş yüzinden ma'şûkı gitmez gözinden 
Dâima okur sözinden zîrâ kim ol durur fakı 

4 ' Şeyh ü dânişmend ü fakı gönül yapan bulur Hak'ı 
Sen bir gönül yıkdunısa gerekse var yüz yıl okı 

5 Yûnus 'âşık oldunısa ma'şûkunı buldumsa 
Mâ'şûkını bulan kişi yok durur nesneden bâkî 

YE. 102b. 

411 

Mefâ'îlün Mefâ'îlün Fe'ûlün 

1 Zihî deryâ ki katreden görindi 
Ne deryâdur ne katredür gör indi 



Dr. Mustafa Tatcı 



335 



2 'Aceb katre ki deryâ anda mahfî 
Bu mahfî sırrı sen senden sor indi 

3 Murâdı on sekiz bin 'âlemün sen 
Bu gaflet pes sana sendendür indi 

4 Sana gel sen seni sende bulıgör 
Sana bak sendeki bil kimdür indi 

5 Fenâ ol kim bulasın zevk-i vuslat 
Bu sözüm düş midür sana yor indi 

6 Hicâb-ı nûr u zulmet külli sende 
Niçe sen sen niçe ben ben tur indi 

7 Sana senden yakındur aşrı tap bak 
Yoran mülkine sultân ol yor indi 

8 Asılda 'âşık u ma'şûk u 'ışk bir 
Bu birden gerçi kim yüz bin görindi 

9 Eger âyine bin olsa bakan bir 
Gören bir görinen bin bin görindi 

10 Saladur kime gark olmak dilerse 
Yûnus bu bahre gavvâs ol gir indi 

NO. 191b, YE. 102a, K. 195b, RY. 62a, HB. 12a, Ç. 77a, A. 

26. 

412 

1 îşbu vücûd bir kal'adur 'akıl içinde sultânı 
îşbu gönül bir hazînedür 'ışk tutmış bekler anı 

2 Nazar üzre dil kapucı cümlesi 'akla tapucı 
' Akıldur işler yapucı eyler cümle âbâd anı 



336 Yûnus Emre Dîvânı 

3 'Akıl başda iş bitürür nazar gözden bakar görür 
'Akıl gönül içre turur ol üç haslet besler anı 

4 'Akıl taht eyledi başı şöyle bilür her bir işi 
Dünyâ içre 'âkil kişi değmez kimseye ziyânı 

5 Başdur bu vücûdun şâhı başdur 'akılun taht-gâhı 
Katı buşmagıl nigâhı buşudur 'aklun düşmânı 

6 Eger katı buşarısan başun nefse koşarısan 
Nefs hâline düşerisen ol buşdugı 'akıl kanı 

7 'Akıl gitdi buşu geldi 'akl evini buşu aldı 
İmdi sultân buşu oldı göze göstermez cihânı 

8 Eger tama' kılurısan gördüğüne kalurısan 
Nefsün güm-râh kılurısan nazar dahi oldı fâni 

9 Nazar gitdi tama' kopdı nazar yirin tama' tutdı 
Basduk yirde fitne bitdi işletdi yine nefsânî 

10 Nazar dahi gözde olur kimde ne var bakar görür 
Tama' ana düşmân olur gözden savar ol nişânı 

1 1 îmân durur cân çerâgı gevde durur cân turagı 
Kîn durur îmâna yağı gelse giderür îmânı 

12 Eger kîne tutarısan gitdi senden îmân dahi 
Bi'llâhi ol Tanrı hak'ı yokdur bu sözün yalanı 

13 Yûnus 'ışkun arta dursun cânun göynep düte dursun 
Üstâd 'ay bun örte dursun oldur üstâdlar sultânı 

B. 51b, RY. 28b, K. 169b, NO. 189b, M. 55. 



Dr. Mustafa Tatcı 



337 



413 

1 Niçe yıllar 'ömür sürdüm 
Anca aglayuban güldüm 
îşde ecel sana geldüm 
Esenledüm dünyâm seni 

2 Sürdüm 'ömrünü geçürdüm 
Cânum Hazret'e uçurdum 
Ecel şerbetin içürdüm 
Esenledüm dünyâm seni 

3 Yürüridüm sag selâmet 
Takdir eyledi melâmet 
Ecel kıldı hoş melâmet 
Esenledüm dünyâm seni 

4 Gelen geçermiş n'idelüm 
Gelün âhrete gidelüm 
Bu fenâyı terk idelüm 
Esenledüm dünyâm seni 

5 Hayr u şer itdügün işler 
01 görinen dürlü düşler 
Bitdi bu kamu teşvişler 
Esenledüm dünyâm seni 

6 Dün ü gün iderdüm zikir 
Zikir kılurıdum Hakka şükür 
Ecel irdi bizi okur 
Esenledüm dünyâm seni 

7 Ben bir dervîşidüm dostum 
Hak'dan yana oldı kasdum 
Ecel tuzağına basdum 
Esenledüm dünyâm seni 



338 Yûnus Emre Dîvânı 

8 Yârânlarum kardaşlarum 
Hakk'a lâyık yoldaşlarum 
Esen kalsun râzdaşlarum 
Esenledüm dünyâm seni 

9 îy Yûnus Emre bî-çâre 
Özün dutgıl togru yâre 
Ölüme yogımış çâre 
Esenledüm dünyâm seni 

B. 26b. 

414 

1 Berk yapışdun şol dünyâya koyup gitmeyesin bigi 
Karanu yalımız sinde varup yatmayasın bigi 

2 Geldün bu dâr-ı mihnete aldandun fâni lezzete 
Heves idüp Hak sohbete dadın datmayasın bigi 

3 Behey miskin aç gözüni bu fâniden yum gözüni 
Günâhdan kara yüzüni hiç agartmayasın bigi 

4 Behey miskin gâfil olma dünyâ fâni bâkî sanma 
Ecel yiticek agzundan lokman yutmayasın bigi 

5 Dirnegi tagıdan gelmiş cân u gönül mahbûs olmış 
Hep 'azânı şeytân almış öğüt dutmayasın bigi 

6 Ta'n idersin 'âşıklara gönül gözi açıklara 
Uymışsın münâfıklara sıdka gelmeyesin bigi 

7 Yûnus özün yalvarursan sıdkıla yola girürsen 
El alup tevbe kılursan mahrûm kalmayasın bigi 



B. 2b. 



Dr. Mustafa Tatcı 



339 



415 

1 Dostı gerçek sevenlerim dosta ulaşur cânları 
Kendüye hayrân eylemiş ezel ebed dost bunları 

2 Ârâmı yok irte gice maksûdı dün gün ol hoca 
Anuniçün 'ışk gelicek tahtdan yıkar sultânları 

3 Dost elinden ol er şâhı aldı içdi 'ışk şarâbın 
Anuniçün gitmez âhı dost fırâkıdur honları 

4 'Âşıkam diyen cânlarun bağrı kebâbdur anlarun 
Gözlerinün akan yaşı cigerünündür kanları 

5 'Âşıkam diyen cânlarun nişânı vardur anlarun 
Eti teni arı olur hem palâs olur tonları 

DTCF. 225a. 

416 

1 Nâgâh yagmâ eyledi 'ışk odı cânumuzı 
Hiç kimse nitelikden virmez nişânumuzı 

2 Ne îmâna bakdurur ne hod dîne tapdurur 
'Işk odı şöyle dutdı yıkdı dükkânumuzı 

3 Virdi birlikden şarâb kılduk dükkânı harâb 
Cümlesini terk itdük assı-ziyânumuzı 

4 Niçe nişân vireler kangı yoldan soralar 
Kamusın elden koduk dîn ü îmânumuzı 

5 Ne assı var ne ziyân gelsün cânuna kıyan 
Cümlesinden geçüben bulduk Sultânumuzı 

6 Birlikdedür varumuz biz bir olduk kamumuz 
İkilik söylemeğe komaz lisânumuzı 



340 Yûnus Emre Dîvânı 

7 Yüz bin lisân çün geldi yüz bin cân yolda kaldı 
Yüz bin gözler görmeye bizüm cevlânumuzı 

8 Bilelikden cânumuz hiç kalmadı gamumuz 
Sâfî kendüden açar ma' den ü kânumuzı 

9 Gel gör imdi bu kândan ne biter bu ma'denden 
Ayrılmazuz birlikden bulduk mekânumuzı 

10 Gözler nite göriser kimse nite iriser 
İki cihândan öte kurduk sayvanumuzı 

1 1 Yûnus imdi yavu var birlikden durur ikrâr 
Hiç kimesne bu milkden virmez nişânumuz 

RY. 28b, YE. 102b, Rt. 91a, DTCF. 

417 

Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün 

1 Yâ ilâhî ger su'âl itsen bana 
Bu durur anda cevâbum uş sana 

2 Ben bana zulm eyledüm itdüm günâh 
N'eyledüm n'itdüm sana iy pâdişâh 

3 Gelmedin didün hakuma kem diyü 
Togmadın didün 'âsî Âdem diyü 

4 Sen ezelde beni 'âsî yazasın 
Toldurasın 'âleme âvâzesin 

5 Her ne dilersen hakumda işledün 
Ne tuşa durdumısa sen tuşladun 



Dr. Mustafa Tatcı 



341 



6 Ben mi düzdüm beni sen düzdün beni 
Pür 'ayıb niçün yaratdun yâ Ganî 

7 Gözüm açup gördüğüm zindân içi 
Nefs ü hevâ pür-tolu şeytân içi 

8 Habs içinde ölmeyeyin diyü aç 
Mismil ü murdâr yidüm bir iki kaç 

9 Nesne mi eksildi mülkünden senün 
Yâ sözüm geçdi mi hükmünden senün 

10 Rızkun alup seni muhtâc mı kodum 
Yâ öyünün yiyüben aç mı kodum 

1 1 Kıl gibi köpri yaparsın geç diyü 
Geçüben kevser şarâbın iç diyü 

12 Kıl gibi Sırât'dan Adem mi geçer 
Yâ üzilür yâ tayanur ya uçar 

13 Yine fazlundur kulum geçüren 
Geçüben kevser şarâbın içüren 

14 Kullanın köpri yaparlar hayr içün 
Hayrı oldur kim geçerler seyr içün 

15 Pes gerek kim anda muhkem ola ol 
Kim görenler diyeler uş togrı yol 

1 6 Terezü kurdun günâhum tartmağa 
Kasd idersin beni oda atmağa 

17 Terâzû ana gerek bakkâl ola 
Ya bazirgân tâcir ü 'attâr ola 

1 8 Çün günâh murdârlarun murdârıdur 
Hazretünde yaramazlar kârıdur 



342 



Yûnus Emre Dîvânı 



19 Pes niçün murdârı açup tartasın 
Sen gerek lutfıla anı örtesin 

20 Şimdi dirsin seni oda urayım 
Şerri bir denk artugısa göreyim 

21 Şerri azatmak gerekdür hayrı çok 
Hayrı olmayanlar oldı anda yok 

22 Sen basîrsin hod bilürsin hâlümi 
Pes ne hâcet tartasın a'mâlümi 

23 Haşâli'l-lâh senden iy Rabbü'l-enâm 
Sen temâşâ kılasın ben hoş yanam 

24 Geçmedi mi intikâmun öldürüp 
Çüridüp gözüme toprak toldurup 

25 Bir avuç toprağa bunca kıyl u kâl 
Neye gerek iy Kerîm-i Zü'l-Celâl 

26 Kara kıldan çün ki ağardı ak kıl 
Bu cihân sevdâların elden kogıl 

27 Çün Yûnus'dan gelmedi hergiz ziyân 
Sen bilürsin âşikâre vü nihân 

28 Olmasun bizden sana ayruk cevâb 
Söz budur va'llahü a'lem bi's-sevâb 



F. 207b, B. RY. K. NO. 196b, HB, 15b. 



Dr. Mustafa Tatcı 



343 



SÖZLÜK 

-A- 

Abâ(a): Yün esvâb. Hz. Peygamber'in giydiği yünden yapılmış geniş 
elbise. 

Âbâd/âbâdân(f): Bayındır, şen, ma'mûr. 

Abdü'r-rezzâk(a): Şeyh San'an. Hıristiyan bir çobanın kızına âşık olup, 
dinini değiştirerek evlenir. Bunun üzerine ona bağlı olan dervişler 
yanından ayrılırlar. İçlerinden birisi şeyhini terk etmez. Esasında bu 
bir ilâhî imtihandır. Şeyh San'an, sırrını bu dervişe verir. Şeyhin 
evlendiği kadın İslâm olur ve şeyh eski hayatına döner. Kendisinden 
ayrılmayan tek derviş, Şeyh San'an'ın makamına geçecektir. Bu kıssa 
Feridüddin Attâr'ın "Tezkire"sinde geniş olarak dile getirilmiştir. 
Edebiyatımızda "aşk" sembolüdür. 
Abes(a): Boş, mânâsız, faydasız. Değersiz. 

Âb-ı Hayât(f.a): Hayat suyu, ebedî dirilik verdiğine inanılan efsanevî 
su. Âb-ı Hayvan da denilir. Tasavvufta hakîki aşk. İlm-i ledün, 
marifetullah, mürşid-i kâmilin sözleri. 
Âb-ı Hayvân(f.a): Bkz. Âb-ı Hayât. 

Âb-ı Zemzem(f.a): Zemzem suyu. Ka'be civarında bulunan mübarek 
kuyunun adı. 

Âbid(a): İbadet eden kul, zâhid, çok ibâdet eden kişi. Tasavvufta "ehl- 
i şeriat" anlamında kullanılmaktadır. 

Aceblemek: Tuhaf bulmak, hayret etmek, hayretle karşılamak. 

Acûz Acûze(a): Yaşlı kadın. Kocakarı. 

Ad urunmak(t): Ad konulmak, isim verilmek, adlanmak. 

Adl(a): Doğruluk, adalet. 

Ag(t): Ak, beyaz. 

Agaç at(t): Tabut, sal. 

Âgâh(f): Uyanık, bilen, ârif Gönül gözü açık olan. 
Agâz(f): Başlama. 

Agdug(t): Ağduğı, yükseldiği, çıktığı. ( 133/5) Ağduğı şeklindeki bu 
kelime vezin gereği "ağduğ" okunmalıdır. 
Agmak(t): Yükselmek, yukarı çıkmak. 
Agu(t): Zehir. 

Agup-dönmek(t): Yuvarlanmak, sağa sola hareket etmek. 



344 Yûnus Emre Dîvânı 

Agyâr(a): Yabancılar, başkaları, gayrılar. Tasavvufta kesret. İnsanın 
zihninde Hak'tan başka bir varlık varmış vehmi yaratması. 
Ah u vâh(f): Ağlayıp sızlama, inleme, haykırma. 
Âh u zâr(f): Ağlayıp inleme. 

Ahad(a): Bir tek. Cenab-ı Hakkın sayıya gelmeyen birliği demek olup 
Vahdaniyyetinin hakikati için kullanılır. Hakk'ın Zat isimlerindendir. 
Ahbâr(a): Haberler. 
Ahd(a): Söz verme. 

Ahî(a): Kardeş, fütüvvet ehli. Tarikat kardeşi. 
Ahmed(a): Hz. Peygamber'in adlarından birisi. 
Ahvâl(a): Hâller, vaziyetler. 
Ahzân(a): Hüzünler. 

Ak teleme(t): Ak süt, kesik süt. Mecazen temiz sûret için kullanılır. 
Akıbet(a): Bir şeyin sonu, nihâyet, netice. 

Âkil(a): Akıllı, aklî düşünen ve hareket eden. Mutasavvıfa göre 
sûrette takılıp kalan zâhid. 

Akl-ı Cüz'(a): Yarım akıl. Parça akıl. İlahî zatı anlamayan ve küllî 
akıldan haberdâr olmayan akıl. 

Akl-ı küll(a): Bütün akıl, tam akıl. İlahî zatı idrak eden akıl. 

Akl-ı ma'aş/maîş (a): Dünyevî akıl, geçim düşüncesinde olan akıl, 

aklın en alt tabakası.. 

Akmak(t): Saldırmak, hücûm etmek, yürümek, meyletmek. 
Al/âl(a): Hile, desise. 

Alâ küll-i hâl(a): Şöyle böyle, olduğu üzere, olduğu kadar. 
Alâ(a): Yüce, ulu. 

Aldaguç(t): Aldatıcı, hileci, dünyevî ihtiraslar; tuzaklar. 
Aldamak(t): Kandırmak, inandırmak. Aldatmak. 
Aldanguç(t): Aldatıcı. 

Aldanmak(t): İnanmak, sanmak, safça kabul etmek. 
Aldar(t): Aldatır. 

Aldayı tutmak(t): Boyuna aldatarak oyalamak. 

Aleyhisselâm(a): Selam üzerine olsun. Peygamberler anıldığında 
ta'zîm için söylenir. 

Alınmak(t): Temiz olmak, dokunulmamış olmak. Bu kelimenin 
geçtiği mısra "Nökerli kızdur kimisi alınmaduk çoklar yatur" 
şeklindedir. 

Alışmak(t): Alevlenip yanmaya başlamak. 



Dr. Mustafa Tatcı 



345 



Ali(a): Hz. Ali, Peygamber'in damadı ve amcası Ebu Tâlib'in oğlu. 
Dördüncü Halife. On yaşında iman etmiş ve hiç putlara tapmamıştır. 
Gazalardaki kahramanlığı sebebiyle "Esedullah" denmiştir. Hz. Ali, 
cennetle müjdelenenlerden olup mutasavvıflar tarafından "Şah-ı 
velâyet" tanınmıştır. 
Alkış(t): Övme, dua etme. 
Alu(t): Alçak, alık, aptal. 

Âm u hâs(a): Halk ve seçkinler. Metinde, zâhir bâtın(tasavvuf) ehli 
anlamında. 

A'mâl(a): İşler ameller, hayırlar. 
Amel(a): îş, hayır, çalışma. 

Âmî(a): Avamdan olan kişi, halkın aşağı tabakasından. Tasavvufta 
hakikatten haberi olmayan. 
Amm(a): Umûmî, herkese ait, halk. 
Amu(a): Amca. 

An(a): Lahza, çok az bir zamân. 
Ân(f): O, güzellik, melâhat. 
Anber(a): Güzel koku. 
Anca(t): O kadar, onca. 

Anda(t): Orada, oraya, o konuda, o hususta, o zamân. 
Andak(t): Hemen, o anda, derhâl. 
Andan(t): Ondan, ona, ondan sonra, ondan ötürü. 
Anı(t): Onu. 

Anın(t): Bununla, bu sebeble, bundan dolayı. 
Anlar(t): Onlar. 

Anmak(t): Hatırlamak, sözünü etmek. 
Ansuz(t): Onsuz. 

Ansuzın(t): Birdenbire, birden, bir anda. 

Anten Hz. Ali tarafından öldürüldüğü rivâyet edilen bir silahşor. 

Anun(t): Onun. 

Ap arı(t): Tertemiz, saf. 

Âr(a): Benli, namus, utanma. 

Arafât(a): Mekke'de hacılarun arefe günü ve gecesi kaldıkları 
mübarek dağın ismi. 

Arasât(a): Arsalar, kıyâmetde her canlının dirilip toplanacağı meydan. 
Mahşer yeri, haşır neşir yeri. 
Ârâyiş(f): Süs, bezek, ziynet. 



346 



Yûnus Emre Dîvânı 



Araz(a): İşaret, alâmet, tesadüf, kaza. Tasavvufta, zâtî olmayan hâl ve 

keyfiyet. Cevhere arız olan ve cevherden hariç bulunan. 

Arbede(a): Kavga, gürültü. 

Âreste(f): Süslenmiş, bezenmiş. 

Arı(t):Temiz, pâk, saf, müberra, beri, güzel, parlak. 

Arışgan(t): İddiacı, cedelleşen, mücadele eden. 

Arıtmak(t): Temizlemek, tenzih etmek. 

Arkurı(t): Eğri, karşı, ters, aykırı , tersine. 

Armak(t): Yorulmak, yorgun düşmek. 

Arş(a): Dokuzuncu gök. Bütün âlemi çevreleyen, âlem tasavvurunun 
sonu ve en yüksek noktası kabul edilen yer. Tavan. 
Arş-ı 'azim(a): En büyük 'arş, Cenâb-ı Hakkın arşı. Zatî âlem. İnsân-ı 
kâmilin gönlü. 

Arş-ı Rahmân(a): Cenab-ı Hakkın 'arşı. Allah'ın izzet ve saltanatının 

tecellî ettiği mahal. Kâmil insanın gönlü. 

Arşın(f): Gez, endaze. Ölçü birimi. 

Artuk(t): Başka, başkası, gayrı, fazla, artık. 

Arturmak(t): Fazlalaştırmak, artırmak, arttırmak. 

Arz(a): Yeryüzü, toprak, zemin, dünya. 

Arzûmân(f): Dilek, istek. 

Asâ(a): Değnek, baston, dayanak. 

Asân(f): Kolay. 

Ashâb-ı suffâ(a): Hz. Peygamber'in sofasında kalan fakirler. Bu 

sahabe mutasavvıflara göre tam bir mistik hayat yaşamışlardır. 

İslâmda ilk sufıler kabul edilebilir. 

Asî(a): İsyân eden, emirlere itaat etmeyen kişi. 

Asil-zâde(a.f): Asil bir kişinin oğlu, şerefli bir âileye mensup. 

Âsitân(f): Eşik, dergâh, tekye. 

Âsitân-ı mürşid(f.a): Mürşidin tekkesi, şeyhin bulunduğu yer. 
Assı(t): Fayda, menfaat, kazanç. 
Âsûde(f): Rahat, sakin, müsterih. 
Aş(t): Yemek. 

Aşaklık(t): Tevazu, alçaklık. 
Aşık-bâz(a.f): Âşıkla oynayan. 
Aşıklıcak(t): Acele edince, acele ederek. 
Aşıkmak(t): Acele etmek. 

Âşikâre/âşkâre/eşkere(f): Belli, meydanda, açık, bedihi. Bu kelime 
Yûnus'un eserinde "eşkere" şekline dönüşmüştür. 



Dr. Mustafa Tatcı 



347 



Aşk-bâz(a.f): Aşkla oynayan, sevgiliyle oynayan kişi. 

Aşmak(t): Geçmek, taşmak, "yıl aşmak" gibi. 

Aşr okumak(a.t): Kur' ân' dan on âyet mikdarı okumak. 

Aşurmak(t): Geçirmek. 

Âşüfte(f): Perişân, dağınık, âşık. 

Atâ(a): Verme, bağışlama, ihsanda bulunma, cömertlik. 

Avâne(a): Beraber, taraftar, yardımcı. 

Avâra(f): Âvâre, kötü, adî, bayağı. 

Âvâz(f): Sadâ, yüksek ses, şöhret. 

Avret oğlan(a.t) Kız oğlan kız. 

Ayag / ayak(f): Ayaklı içki kadehi. 

Ayağın durmak(t): Ayakta durmak. 

Âyât(a): âyetler. 

Ayb / 'ayıb(a): Kusur, leke, utandıracak hâl. 
Ayet-i kül(a): Kur'ân, âlem, insan-ı kâmil. 
Ayıtmak(t): Söylemek. 
Âyîne(f): Ayna, mir'ât, gözgü. 

Ayne'l-yakîn(a): Görerek inanmak, görüşle inanca ulaşmak. 
Ayruk(t): Ayrı, başka, gayrı. 
Ayruksamak(t): Farklı şekilde, aykırı olan. 

Ayruksımak(t): Başka türlü, başka şekilde olan, aykırı olan, başkası. 
Ayuk /ayık(t): Aklı başında, uyanık. 
Ayuksuz(t): Aklı başında olmayan, serhoş. 

Ayyâr(a): Hilekâr, desiseci, iki yüzlü, içi başka dışı başka olan kişi. 
Az bakmak: Küçümsemek. Az görmek. 
A'zâ(a): Bedenin bir uzvu. 
Âzâd(f): Serbest, hür. 

Azâdlık(f): Hürriyet verilmiş, serbest bırakılmış. 

Âzâl(a): Ezeller, başı olmayan zamânlar. (Ezelin çoğulu.). 

Azâzîl(a): Şeytân, İblisin bir adı. 

Azdurmak(t): Bozmak, yoldan çıkarmak, değiştirmek. 

Azık / azuk(t): Erzak, yiyecek,(mecazen) ibâdet. 

Azîz(a): Sevgide üstün tutulan, hürmetli, saygı değer. Tasavvufta 

mürşid-i kâmil. 

Azm eylemek(a.t): Karar vermek, niyet etmek, gayret etmek. Yola 
çıkmak. 

Azmak(t): Şaşırmak, sapıtmak, yoldan çıkmak, ayrılmak, sapkınlığa 
düşmek. 



348 



Yûnus Emre Dîvânı 



Azrâîl(a): Ölüm meleği, dört büyük melekten birisi. 
-B- 

Bâb(a): Kapı, kısım, mevzü, fasıl. 
Bâc(f): Vergi, cizye, harâc. 
Bâd(f): Rüzgâr, nefes. 

Badya(Rumca): Ağzı geniş, topraktan yapılmış kap. Şarap tası. Rumca 
"batheia"dan. 

Bâg(f): Bahçe, büyük bahçe, bostan. 
Bagır(t): Göğüs, ciğer, yürek. 

Bâgi(a): Tecâvüz eden, saldıran, haksızlık eden, zâlim. 
Bahadur(f): Cesûr, yiğit. 

Bâhil(a): Cimri, hasis, tamahkâr, malını kıyamayan. 
Bahillik(a): Tamahkârlık, hasislik, cimrilik. 
Bahis(a): İddiali söz, noksan. 
Bahr(a): Deniz. 

Bahrî(a): Bir cins deniz ördeği, balıkçıl, balık. 
Bahtılu / bahtlu (f.t): Bahtlı, talihi iyi, kısmetli. 
Bâl(f): Kanat. 

Bâlâ(f): Yüksek, yukarı, yüce, uzun. 

Balaban: İri doğan kuşu. 

Balıcak(t): Küçük balık. 

Balk urmak (a.t): Parlamak, ışıldamak. 

Balkımak(a.t): Parlamak, ışıldamak, çakmak. 

Ban(t): Ulu, büyük bez, büyük çadır. 

Bang(f): Haykırma, yüksek ses. dua. 

Banlamak(t): Ezan okumak, seslenmek, bağırmak. 

Banmak(t): Batırmak, bulaştırmak. Suya banmak. 

Bâr tutmak(f.t): Paslanmak. 

Bâr(f): Kir, pas. 

Bâr(f): Yük, kal'a duvarı. 

Barak Baba: Bu zat hakkında fazla bilgi yoktur. Mevcut bilgilerin 
tahlili için bkz. Ahmet Yaşar Ocak, Sarı Saltık-Popüler İslâm'ın 
Balkanlardaki Destanî Öncüsü, Ankara 2002. Cami'ü'd-Düvel'de 
Barak Baha'nın Sarı Saltuk mürîdlerinden olduğu yazılıdır.(Bkz. 
Hasan F. Turgal, Anadolu Selçukîleri-Münecimbaşı'ya Göre, İstanbul 
1935, s. 74;, Yazıcızâde Ali, Tarih-i Al-i Selçuk, Topkapı, Revan, 
1391, varak 375 a; Eflakî Menakıbül-Arifin.(Çev. Tahsin Yazıcı) 



Dr. Mustafa Tatcı 



349 



Ankara 1961, C. II, s. 484, Hilmî Ziya, "Anadolu Tarihinde Dinî 
Ruhiyat Müşahedeleri", Mihrâb, Sayı 13-14, 1340, s. 434-448. Kendi 
risâlesinde de Sarı Saltukla alakası üzerinde durulur: A. Gölpınarlı, 
Yûnus Emre ve Tasavvuf, İstanbul 1961, s. 252-259, 455-472. Şeyh 
Barak, 1307 veya 1308'de Moğollar tarafından öldürülmüştür. 
Bârân(f): Yağmur. 

Bâri(a): Yaratan, Allah. Düzenleyip tertip eden. 

Bârigâh(f): Yüksek dîvân, izinle girilebilen yüksek yer. Otağ, Cenab-ı 

Hakkın huzuru. 

Barmak(t): Parmak. 

Bârû(f): Kale duvarı, hisar burcu, sûr. 

Basar(a): Görme kabiliyeti, göz, kalp gözü. 

Basaret(a): Göz açıklığı, derinliğine görüş. 

Basîr(a): Her şeyi bilgisiyle gören Allah. Basiret sahibi kişi, kalp gözü 
ile gören. 

Basîret(a): Kalb gözü, ileri görüşlülük. 
Baş açmak(t): Dua etmek, şikâyet, beddua, yas tutmak. 
Baş gözi(t): Zâhirî göz, gönül gözünün aksi. 
Baş(t): Yasa. 

Başa çatmak(t): Bir araya gelmek, baş başa vermek, bir işe girişmek. 
Başa varmak(t): Sona gelmek, bitmek. 
Bâşed ki(f): Ola ki, olur ki. 
Başlu(t): Yaralı. 

Bâtıl(a): Hurafe, sahte, hak olmayan. 

Bâtın(a): îç yüz, öz. Gizli, görünmeyen. Cenab-ı Hakkın bir ismi. 
Batn(a): Bkz. Bâtın. 
Bay(f): Zengin, mir, emir. 
Bayagı(t): Önceki, eski, eskisi gibi. 

Bâyezîd-i Bistamî: Hicrî III. asırda yaşayan kutsal gönüllü veli. Baba 

adı İsa, Nişabur'un Bistam köyünde doğup büyümüştür. Şakîk-i Belhî 

ile sohbetleri var. H. 264 yılında öldü. 

Bayık(t): Gerçek, açık, açıkça, aşikâr. 

Bayımak(t): Zengin olmak, zenginleşmek. 

Bayındırmak(t): Zenginleştirmek, mâmûr etmek. 

Bâzirgân(f): Tâcir, tüccâr. 

Becid (f): Acele, Çabuk, derhal, devamlı, ısrarlı, gerçek. 
Bedi'(a): Eşsiz, örneksiz, benzersiz. İşitilmemiş, görülmemiş. 
Bed-nâm(f): Adı kötüye çıkmış. Fenâ tanınmış. 



350 



Yûnus Emre Dîvânı 



Bedr(a): Dolunay. 
Bed-ter(f): Daha kötü, beter. 
Beg(t): Bey, zengin kişi. 

Begâyet(a.f): Çok, ziyadesiyle, pek fazla, aşırı, son derece. 
Behişt(f): Cennet, fırdevs. 
Behremend(f): Nasibli, behreli, hisseli. 

Bekâ-ender-bekâ: Bekabillah makamlarından ikincisi. Bâkîlik içinde 
bâkîlik. Mutlak ebedîlik. 

Bekrî(a): Gece gündüz içen, alkolik, içkiye düşkün. 

Belâ/belî(a): Evet. Ruhların elest meclisinde Cenab-ı Hakkın "elestü 

bir rabbiküm" sorusuna verdikleri cevap. 

Bele(t): Böyle. 

Belî(a): Bkz. Belâ. 

Belinlemek(t): Seyrimek, sıçramak, titremek. 

Belkîs: Saba melikesi. Süleyman Peygamber zamânında yaşadığı, 

onun tarafından imana davet edildiği rivâyet edilir. Yemen'de Sebe 

bölgesinde hükümet etmiştir. 

Bellü beyân(t): Apaçık, âşikâr. 

Bellü bilmek(t): îyi bilmek, kanaat getirmek. 

Bellü(t): Belli, aşikâr, açık. 

Bellü(t): Belli, aşikâr, açık. 

Belürmek(t): Belli olmak, meydana çıkmak. 

Benâm(f): Namlı, tanınmış, meşhûr, ünlü olmak. 

Bencileyin(t): Benim gibi, bana benzeyen. 

Bend(f): Bağlanan, bağlanmış, bağ, boğum. 

Beniz(t): Beniz, yüz, alın, renk. 

Benven(t): Benim. 

Berât(a): Nişân, rütbe, imtiyaz, taltif için verilen belge. 
Bercîs(a): Müşteri yıldızı. 
Ber-dâr(f): Dâr ağacına asılmış olan. 
Bere-Berre(f): Kuzu. 

Ber-hurdâr(f): Hayırlar elde etmiş kişi. Kısmetli, mes'ût olan. 

Beriyye(a): Mahlûkat, yaratıklar, insanlar, halk. 

Berk(t): Sağlam, katı, sert, kuvvetli. 

Berkitmek: Kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak. Pekitmek. 

Berr(a): Kara, toprak. 

Berü(t): Yakın, beri, bu yana, beriye, bu tarafa. 
Berye/Beriyye(a): Çöl, kır, sahra. 



Dr. Mustafa Tatcı 



351 



Bes(f): Yeter. Kâfi, yetişir. 

Bes/besi: Çok, fazla, ziyadelik. Birçok. 

Beşâret(a): Müjde, iyi haber, muştu, muştuluk. 

Beşe/Peşe/Paşa(?)(t): Ağabey, ulu, başkan, yüksek rütbeli kişi, ileri 
gelen kişi, paşa. 
Bevvâb(a): Kapıcı. 
Beyâbân(f): Çöl, kır. 

Beytü'l-Ma'mûr(a): Gökte Ka'be hizasında bulunan Allah'a en yakın 

meleklerin tavaf ettiği ev. 

Bezek(t): Süs, ziynet. 

Bezemek(t): Süslemek, tezyin etmek. 

Bezenmek(t): Süslenmek. 

Bezirgân(f): Bkz. Bâzirgân. 

Bezmek(f): Usanmak, bezmek, bıkmak. 

Bıçgu(t): Kesecek âlet. Bıçkı, testere. 

Bınar(t): Pınar. 

Bıragmak(t): Bırakmak, terk etmek. 
Bî-'aded(f.a): Sayısız. 
Bî-basar(f.a): Görmeyen, gözsüz. 
Bî-cân(f.a): Cansız. 
Bî-cism(f.a): Cisimsiz. 
Bî-çâre(f.f): Çaresiz. 
Bî-dâr(f): Uyanık. 

Bid'at(a): Sonradan çıkan şey. Hz. Peygamber'den sonra ortaya çıkan 
âdet ve inanışlar. İslâm adına ortaya atılan yanlış inanışlar. 
Bî-dem(f): Nefessiz, kansız. 

Bî-dirîg(f): Esirgemeyen, esirgenmeyen, elinden geleni yapan. 

Korumasız. Zayıf Âciz; yazık demeyen. Eyvah demeyen. 

Bî-elvân(f.a): Renkleri olmayan, renksiz. 

Bî-gam(f.a): Gamsız, kedersiz, üzüntüsüz. 

Bî-gâne(f): Yabancı. 

Bigi(t): Gibi. 

Bî-gümân(f): Şüphesiz. 

Bî-hod(f): Kendisinden geçmiş, bayılmış, mest. Dîvân'da, nefsini yok 
eden, nefissiz, kâmil insan için kullanılır. 
Bî-hûş(f): Kendisinden geçmiş, şaşkın, sersem. 
Bî-kân(f): Cevhersiz, özü olmayan. 
Bî-kevn(f.a): Var olmayan. 



352 



Yûnus Emre Dîvânı 



Bî-kıyâs(f.a): Ölçüsüz. Mukayese edilemeyen. 
Bi-Külli(a): Büsbütün, tamamen, tamamıyla. 
Bil(t): Bel. 

Bile(t): Beraberlik, maiyet. 
Bî-Levn(f.a): Renksiz. 

Bilik(t): Kemer, sadak, "İman biligin berk kuşan"(44/8). 

Bilinmek(t): Seyrimek, sıçramak, titremek. 

Bî-lisân(f.a): Dilsiz. 

Biliş(t): Bildik, tanıdık, âşinâ, ma'rifet. 

Bil-lâh(a): Allah için. 

Bilü(t): Bilgi, ilim, irfân, idrâk. 

Bî-mekân(f.a): Yersiz, yeri olmayan, yurtsuz. 

Bî-mest(f): Mest olmayan, aklı başında. 

Binâ(a): Arapçada fiillerin yapısını inceleyen bilim dalı. Fiillerin 
çatısı. 

Binâ(a): Yapma, dayama. 

Bî-nazir(f.a): Eşsiz, benzersiz. Eşi bulunmayan. 

Bî-nihâyet(f.a): Nihâyetsiz, sonsuz. Tükenmez. 

Bî-nişân(f): İzi olmayan, belirsiz. Alâmetsiz. 

Bir demi(t.f): Bir an için bir anlık zamânda. 

Bir kezden(t): Birden, hep birden. 

Bir kezin(t): Bir defa. 

Bir niçe(t): Birçok, pek çok. 

Biregü(t): Bir kimse, başkası, birisi. 

Bî-reng(f): Renksiz. 

Birikmek(t): Toplanmak, bir araya gelmek, birleşmek, aynileşmek, 
beraber olmak. 

Birin birin(t): Bir bir, teker teker, birer birer. 
Birle(t): İle. 

Biryân(f): Kebâb, kızarmış, yanmış. 
Bişe(f): Orman, meşelik, sazlık. 

Bişmek(t): Pişmek, olgunlaşmak, beslemek, geliştirmek. 

Bişürmek(t): Pişirmek, olgunlaştırmak. 

Biti(t): Mektup, yazılmış şey, amel defteri. 

Bitimek(t): Yazmak, kısmet etmek,mukadder kılmak. Nasib. 

Bititmek(t): Kısmet etmek, nasib etmek, yazmak, meydana getirmek. 

Bitmek(t): Erişme, ulaşmak, belirmek, yetişmek, meydana çıkmak. 

Bitrişmek(t): Hesaplaşmak, anlaşmak, ödeşmek. 



Dr. Mustafa Tatcı 



353 



Bitüraıek(t): Meydana getirmek, yetiştirmek. 
Biz/bez(t): Kumaş, çaput, bez. 
Bizâ'e(a): Sermaye. 

Bizâr(f): Rahatsız, bıkmış usanmış, küskün. 
Bizek/bezek(t): Süs, ziynet. 
Bizmek(t): Bezmek, usanmak. 
Bolay ki(t.f): Ola ki. 

Boncuk: Boncuk, inciye benzetilen cam süs eşyası. 

Bostân(f): Bâğçe, yeşillik, bağlık yer. 

Boşanmak(f): Boşalmak, boş olmak. 

Boz yapalak(t): Boz tüylü. Boz renkli bir tür çaylak. 

Boz-pusaruk(t): Boz renkli, sisli, kipkirli, alacalı, bulanık. 

Bucak(t): Köşe, tenha yer. 

Bûd u vücûd(f.a): Varlık, var oluş. 

Bug(t): Buğu, buhar. 

Bugz(a): Kin, kalpten düşmânolmak, nefret. 
Buhl(a): Cimrilik, pintilik, hasislik, el sıklığı. 

Bukrat: İskender'den yüz yıl önce yaşayan meşhur Yunan hakimi 
Hipokratis. 

Bular(t): Bunlar, bu kişiler. 
Bulaşık(t): Karışık, bulanık âlûde. 
Bulıncadı(t): Buluncaydı, buluncaya kadardı. 
Bun(t): Sıkıntı, gam, zaruret. 

Bunalmak(t): Sıkılmak, gamlanmak, akli dengeyi yitirmek. 

Bunamak(t): Bun olmak, saflaşmak, aklî muvazeneyi yitirmek. 

Bunar(t): Pınar. 

Burâk(a): Cennet bineği. 

Burc(a): Kal'a çıkıntısı, sabit yıldız. 

Burılmak(t): Dönmek, bükülmek. 

Burmak(t): Bükmek, sarmak, boynu omuza düşmek. 

Bustân/bostân(f): Bağçe, büyük bağçe. 

Buşmak(t): Kızmak, öfkelenmek. 

Buşu(t): Öfke, kızgınlık. 

But/büt(f): Put, metinde birkaç yerde îlahî sevgili, mürşid için. Put 

kilise resmi anlamında da geçmektedir. 

Bûy(f): Koku. 

Buyruk(t): Emir, ferman. 

Bühtân(a): İftirâ, birisine yalan isnat etme. 



354 



Yûnus Emre Dîvânı 



Bünyâd urulmak(f. t): Kurulmak, yapılmak. 

Bünyâd(f): Temel, esâs, asıl. 

Bürd-bâr(f): Uysal, halim, mütehammil, sabırlı. 

Bürhân(a): Delil, isbat, tanık. 

Bürrân(f): Keskin. 

-C- 

Cafer-i Tayyâr (a): Hz. Peygamber'in amcası oğlu, Hz. Ali'nin kardeşi. 
Mute savaşında iki kolu kesilmiş ve şehid olmuştur. Tayyâr lakabı ona 
Hz. Peygamber tarafından şehid olduğunda verilmiştir. 
Peygamberimizin Ca'fer için "Cennette meleklerle uçuyordu." dediği 
rivâyet edilir. Bu yüzden, "uçan" manasına "tayyâr" denilmiştir. 
Câh(f): Mevki, mansıb, yer, rütbe, makam. 

Câlinûs: Bergamalıdır.(13 1-200) İlkçağın Yunan hekimlerindendir. 
Câm(a): Kadeh. 

Câm-ı 'lşk(f.a): Aşk kadehi, İlahî aşk. Metinde bazen mürşid-i kâmilin 
sözleri. 

Cân alıcı(f.t): Azrail. 

Cân(a): Cin taifesi. Cinlerin reisi (bkz. 49/6). 

Cân(f): Cism-i latif, rûh-ı hayvani, metinde bir yerde mürîd 
anlamında. (Bkz. 406/1). 

Cânâvâr/cânver(f): Can taşıyan, hayvan, canlı, canâvâr. 
Cân-bâz(f): Cânıyla oynayan. 
Cây-gâh(f): Yer, mevki, mahal. 
Câzû(f): Cadı, büyücü sihirbaz. 

Cebbâr(a): Kudret ve ululuk sahibi, Allah. EsmaüT-hüsnadandır. 
Cebbâr-ı Âlem(a): Dünyayı iradesine mecbur eden. Dilediğine istediği 
işi yaptırmaya muktedir. Allah. 

Cebrâîl Cebreîl/Cibrîl (a): Vahiy meleği, dört büyük melekten birisi. 

Cibril. Muhammedi akıl. 

Cebrî(a): Zorla yaptırılan, zorba. 

Cehd(a): Fazla gayret, güç -kuvvet sarfetme azim. 

Cehl(a): Câhillik. Bilmezlik. 

Celâl(a): Büyüklük, ululuk. Allah'ın bir ismi. 

Celîl(a): Büyük, ulu olan Allah. 

Celle(a): Yüce, aziz olan. 

Cemâl(a):Yüz güzelliği. 

Ceng(f): Muharebe, savaş. 



Dr. Mustafa Tatcı 



355 



Cercîs(a): İsâ Peygamberden sonra geldiği rivâyet edilen ve onun 

şeriatine uyan bir peygamberdir. Kur' ân' da ismi geçmez. Yetmiş kez 

öldürülmüş her öldürüldüğünde yeniden dirilmiştir. 

Cevelân/Cevlân(a): Gezinme, dolaşma, dolanma. 

Cevher(a): Kıymetli taş, maya, öz. 

Cevheri: Kâmil insan. 

Cevşen: Zırh, savaş elbisesi. 

Ceyhûn: Irmak. 

Cîfe(a): Leş, kokmuş et. 

Cim(a): Eski yazıda bir harf. 

Cinn(a): Âteşten yaratılan bedensiz varlıklar. Muhtelif şekillere 

girebilirler. Latif varlıklar oldukları için gaybî bazı bilgiler 

getirebilirler. Kelimenin sözlük mânâsı, hissetme kabiliyeti olan, 

seyreden, gizleyen, örten vb. 

Cur'a(a): Kadehin bir yudumu. 

Cûş(f): Coşmak, kaynamak. 

Cûşa gelmek(f.t): Coşmak, kaynamak. 

Cübbe(a): Zühd alameti. Uzun ve bol elbise. 

Cüft(f): Çift, ikili, eşi olan. 

Cümle(a): Bütün, hep. 

Cünbiş(f): Kımıldanma, oynama, eğlence, hareket. Zevk. 
Cürm(a): Kabahat, kusûr. Hata, günâh. 
Cüst ü cû(f): Arayıp sorma, araştırma. 
Cüvân(f): Genç, delikanlı. 
Cüz'(a): Kısım, parça. 

Cüz'iyyât-ı müselsel(a): Her şeyin bir başka şeyin devamı olması. 
Tasavvufta ve Yûnus'ta ma'den nebat ve hayvan kategorilerinin 
birbirini takib eden yaratılış tertibi. Her tabaka kendi içinde parça 
buçuk olup yine kendi aralarında ontolojik tabakalar halindedir. 
Bunlardan her cüz'ün seyri istisnasız Allah'a doğrudur. 

-ç- 

Çabük-bâz(f): Çabuk, aceleci. Tez oyuncu. 

Çag(t): Zaman, vakit, mevsim. Yaş, asır. "Sözün usıla düşirgil dimegil 
çağ ide(çağada?) bir söz"(Bkz. 102/3). 

Çagada(t): Çocukça, çağa: Yeni doğmuş, tüyü bitmemiş. (Bkz. 102/3). 
Çagırmak(t): Davet etmek. 
Çagıru(t): Davet, davetiye. 



356 



Yûnus Emre Dîvânı 



Çagide(t): Çocukça, ham, manasız. 
Çagşaban(t): Dağılarak. 
Çâh(f): Kuyu, çukur. 

Çakıldak(t): Değirmende öğütülen buğdayın taşlar arasında bitdiğini 
bildiren ve değirmen taşına çarparak "çak-çak" sesi çıkaran alet. 
Çakmak(t): İyice anlatmak, bildirmek. Tanıtmak aksettirmek. İfşa 
etmek. Gammazlamak, kovalamak. 
Çalap(t): Tanrı, Hak. 

Çaldug(t): Üfürdüğü, üflediği, öttürdüğü. (133/5)'teki "çalduğı" 

şeklindeki bu kelime vezin gereği "çalduğ" şeklinde okunmalıdır. 

Çalınmak(t): Çizmek, çizilmek, yazı yazmak, silinmek. 

Çâpûk(f): Çabuk, tez, çevik. 

Çâpûk-bâz(f): Çabuk, tez, çevik. 

Çâr(f): Dört. 

Çârdag(f): Çardak. 

Çarh urmak(f.t): Dönmek, semâ etmek. 
Çarh(f): Gök, felek. 

Çarh-ı Felek(f): Gök, dolaba benzeyen gökyüzü, Mecazen tali', baht. 
Çârsû(f): Çarşı. 

Çatmak(t): Kurmak, tanzim etmek. Birbirine bağlamak. "Din 

çatmak"(Bkz. 248/2) veya "endam çatmak" gibi. 

Çav(t): İklim, memleket, şöhretli bir yer. Meşhûr. 

Çavuş yıldızı(t): Zühre yıldızı(?)(Bkz. 66/4). 

Çekmek(t): Tartmak, ölçmek, yemek, zorla almak. 

Çeng(f): Kanuna benzeyen bir çeşit saz. 

Çerâg/çerâk/çırak(f): Fitil, ışık, mum, kandil, çıra. 

Çerb(f): Besili, semiz, yağlı. 

Çerçi(f): Bazı küçük eşya ve tuhafiye malzemesi satan kişi. 

Çerge(f): Çadır. 

Çerh(f): Çarh, dünya, felek. 

Çerî(f): Asker. 

Çeşni(f): Lezzet, tad, tadımlık miktarda. 

Çeşte(f): Altı telli saz, tanbur. Şeştâ'dan gelmektedir. 

Çetr(f): Çadır, gölgelik. 

Çevgân(f): Gûy u çevgân, Cirit oyununda kullanılan değnek. 

Çeynemek(t): Çiğnemek. 

Çırâk(f): Çıra, mum, çerâg. 

Çıyan(t): Zehirli ve sürüngen küçük bir böcek. 



Dr. Mustafa Tatcı 357 

Çi(f): Ne, nasıl. 
Çig(f): Ham, pişmemiş. 

Çizginmek(t): Dönmek, "Bu çizginen gökleri" (Bkz. 133/2). 
Çogaç(t): Gün, güneş. 

Çokal: Eskiden savaşlarda atlara giydirilen çelik zırh. Bir çeşidini 
savaşçılar da giyer. 
Çokallu: Zırhlı. 

Çomak(t): Değnek, sopa, ucu topuzlu sopa. 

Çöksü(t): Bir şeyin kımıldamaması için üste konan şey, baskı büyük 
çivi. Mıh. 

Çökük(t): Çukur yer. Alçak. 
Çul: Kıldan dokunan döşek. 
Çulha: Dokumacı. 

Çün(f): Çünkü, madem ki, ne zamân ki. 
-D- 

Dâd u sited(f): Alış veriş. 

Dâd(f): Adalet. 

Dad(t): Tat, lezzet, çeşni. 

Dahı(t): Bundan başka, ayna zamânda, hem de. 

Dak tutmak(t): Özür/Kusur bulmak. 

Dak(t): Özür, kusur. 

Dakı(t): Dahi, da, de. 

Dakmak(t): Takmak, ad takmak. Ad koymak. 

Danışık(t): Tanışık, ülfet, ünsiyet. Karşılıklı oturup konuşmak. 

Dâniş(f): Söz, bilgi, ilim. 

Dânişmend(f): Bilgin, müderris. 

Dapa(t): Taraf, yön... a doğru... a karşı. 

Dâr(a): Ev, yapı, yer, yurt. 

Dâr(f): Dâr ağacı. 

Dâra gelmek: Dârağacına gelmek. İdam edilmek. Mecazen, İlahî sırrı 
"Hallâc-ı mansur gibi" ifşa etmek. Şer'î olarak bu sırrın ifşası 
haramdır. 

Dâr-ı mihnet: Mihnet evi. Mecazen dünya. 
Dartınmak(t): Çekinmek, esirgemek. 
Datlu(t): Tatlı. 

Davâ(a): Dava, iddia, metinde "asılsız söz" anlamından çok, hakikati 
bilinmeyen şer'î sözler. 



358 



Yûnus Emre Dîvânı 



Dâvûd: İsrail oğullarından bir peygamber ve hükümdârdır. Süleyman 
Peygamber'in babası olan Dâvûd, sesinin güzelliğiyle tanınmıştır. 
Kitâp sahibi bir peygamberdir. Zebûr, Dâvud'a inmiştir. 
Deccâl(a): Kıyâmete yakın meydana çıkacak olduğuna inanılan 
Deccâl, bazılarını dinden imandan edecektir. Hz. İsâ tarafından 
öldürülecek bir yalancı peygamber olduğu rivâyet edilir. Tasavvufta 
Deccâl, dünya sevgisinden ileri gelen nefsi güçlerden ibaret olup, 
bunlar, riyaset, rubûbiyet, büyüklenmek (kibir), hile vs.dir. Bu 
kuvvetler akl-ı ma'âşa bağlıdır. Nefislerinde söz konusu özellikleri 
yok edemeyen kişiler, tasavvufta "Deccâf'e benzetilmişlerdir. 
Deccâl'in bir gözünün şaşı olması ise, kişinin bu nefsi özellikleri 
taşımasından dolayı uhrevi ve ulvî âlemleri görmemesi anlamına gelir. 
Degin(t): Kadar, dek. 
Degme(t): Herhangi, her bir, her, rastgele. 
Degmek(t): Ulaşmak, erişmek. 

Degritmek(t): Oynatmak, hareket ettirmek, dolaştırmak. 
Degşürilmek(t): Çevrilmek, döndürülmek. 
Degşürmek(t): Değişmek, değiştirmek. 
Degül(t): Değil. 

Degürmek(t): Ulaştırmak, eriştirmek, yetiştirmek. 
Dehr(a): Dünya, zamân. Maddeler âlemi 

Dehrî (a): Maddeci, ruha, ahrete, manevî şeylere inanmayan kişi. 
Materyalist. 

Dek durmak(t): Sessiz, sakin durmak. Uslu oturmak. 
Dek(t): Kadar, ...a kadar. 
DekAek(t): Eş, benzer, gibi. 

Delâlet(a): Delil olmak, kılavuzluk. Doğru yolu göstermek. 

Delim(t): Çok, birçok, ziyade, fazla. 

Delük(t): Delik, açık. 

Dem(f): An, zamân, vakit, soluk, nefes. 

Dem-be-dem(f): Vakit, vakit. Daima, zamân zamân. 

Dem-beste(f): Susmuş, soluğu kesilmiş, nefesi bağlanmış. 

Demren/temren(t): Okun ucuna geçirilen demir. 

Dem-sâz(f): Uygun arkadaş, dost, sırdaş. 

Denk(t): Eş, benzer, eş değer. 

Denlü(t): Kadar. 

Densüz(t): Münasebetsiz, ölçüsüz hareket eden, saygısız. 
Depe/dapa(t): Taraf, yön. 



Dr. Mustafa Tatcı 



359 



Depemek(t): Tarafa gitmek, yöne gitmek. 

Deprenmek(t): Kıpırdamak, kımıldamak, hareket etmek; kurumak. 
Depretmek(t): Kımıldatmak, oynatmak; kurutmak. 
Der(t): Ter. Yeni biten, taze."Ağaç deri dirildi"(301/6). 
Derbân(f) : Kapıcı. 

Dergâh(f): Tekye. Zikir ve ibâdet edilen yer. Kapı yeri, kapı eşiği. 
Tarikatlerin müessese devrinde irşad için kullandıkları teferruatlı 
geniş mekan. Dergâhlar, semâhâne, halvet veya çile odası, aşhâne, 
derviş hücreleri vs. bölümlerden teşekkül eder. Hakikî sûfi alemleri 
dergâh kabul eder. 
Deriçe(f): Küçük kapı, pencere. 

Dermânde(f): Âcil, kala kalmış, bî-çâre, zavallı, beceriksiz. 
Dermek/dirmek(t): Toplamak, biriktirmek. 

Dervâze(f): Büyük kapı, büyük bir binanın büyük taşra kapısı. Kale 
kapısı. 

Dervîş(f): Yoksul, mütevazı kişi, tarikate girmiş kimse. Sülûka 
'ahdeden ve Allah'a ulaşmak isteyen kişi. 
Derzi(f): Terzi. 

Destâr(f): Sarık, imâme, tülbent. 

Dest-gir(f): Elden tutan, yardım eden, yardımcı. 

Destûr(f): İzin, ruhsat. 

Devlengeç: Çaylak; bazı yazmalarda dölengeç, dülengeç, devligeç 
şeklinde harekelenmiştir. 
Devlet(a): Saadet, mutluluk. 

Devrân(a): Dünya, felek, zamân, talih. Dönme, dolaşma. 
Devşürmek/divşürmek(t): Dermek, toplamak, bir araya getirmek. 
Derlemek. 

Deyr(a): Kilise, manastır. 

Deyyân(a): Hakkıyla mükafatlandıran ve cezalandıran, hâkim, 
Allah.(Bir kudsî hadiste yaratıcı kendisini melik ve deyyân olarak 
anar. Burada deyyân, insanın başlangıçtan sonuna kadar mâcerâsını 
tamamlayıp hesâba çeken anlamındadır.). 
Deyyâr: Bir kimse, yurt sahibi, manastır sahibi. 
Dikçi(t): Asi, dik dik karşılıklar veren kişi. 
Dil tetiği(t): Dilin konuşma kabiliyeti. 

Dilenigörmek(t): Hemen dilenmek, dilenmeye bakmak. Dilenmeye 
devam etmek. 
Dil-hasta(f): Gönül hastası. 



360 



Yûnus Emre Dîvânı 



Dükü: Tilki. 

Dil-pezîr(f): Gönüle hoş gelen, gönlün beğendiği. 
Dil-teng(f): Gönül darlığı, iç sıkıntısı. 
Dimek(t): Demek, söylemek. 

Din(a): İnanç, imân, tâat, âdet, huy, verilecek karşılığa hükmetmek. 
Dinâr: Altın sikkeli para. 

Dirgenmek(t): Toplanmak, birikmek, bir araya gelmek. Dayanmak. 
Dirgürmek (t): Diri etmek, diri kılmak, diriltmek. 
Dirîg(f): Esirgeme. 

Dirîgâ(f): Hayfa, ne kadar yazık, eyvah. 
Dirilik(t): Yaşayış, geçim, hayat, sağlık. 
Dirmek (t): Toplamak, dermek. 

Dirnek (t): Dernek, toplantı. Eğlenmek için toplanan kişiler. 

Dîv(f): Şeytân, cin. 

Dîvân (f): Huzur, meclis. 

Dîvân-ı ışk (f.a): Aşk meclisi, mürşid huzuru. 

Divşürmek(t): Devşirmek, toplamak. Bir araya getirmek. 

Diyânet(a): Dindârlık. din hükümlerini yerine getirmek. 

Doksan bin Hak kelâmı: Cenab-ı Hakkın Hz. Peygamber'e Mirâc'ta 

90 bin sır söylediği, bunlardan 30 binini halka, 30 binini seçkinlere 

dediği; 30 binini ise sır olarak sakladığı rivâyet edilir. 

Dokunmak(t): Vurmak, birbirine geçirmek. Çakmak, isabet ettirmek. 

Dolanmak (t): Dolaşmak. 

Dolınmak /dolunmak(t): Dolunmak, batmak, dolanmak, Gurup etmek. 

Don (t): Don, elbise, kıyafet. 

Donanmak (t): Süslenmek, giyinip kuşanmak. 

Dölenmek (t): Mutmain olmak, temayül göstermek. Sükûnet, karar 
kılmak, çoğalmak. 

Dörimek/dürimek (t): Meydana getirmek, türemek. 
Döritmek/düritmek, düretmek (t): Yaratmak, bir araya getirmek, 
türetmek. 

Dört ejderhâ: Dört unsur(Hava, âteş, su, toprak.). 

Dört kapı (t): Şeriat, tarikat, hakikat, marifet. 

Dört yâr (t): Dört dost, Hz. Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali. 

Döşek (t): Yaygı, kilim gibi fakat daha yumuşak bir minder. 

Döymek (t): Tahammül etmek, dayanmak. 

Duduksuz (t): Serbest, rehin olmayan, kapalı olmayan. 

Dun (t): Alt taraf, kök.(147/4). 



Dr. Mustafa Tatcı 361 

Dûr(f): Uzak. 

Durak/turak (t): Makâm, mahal, durulan, eğlenilen yer, yurt. 

Durgurmak (t): Durdurmak, kaldırmak, ayakta tutmak. 

Durmak/turmak (t): Ayağa kalkmak, kıyam. 

Durrac(a): Bkz. Dürrac, turaç kuşu. 

Durutmak (t): Durdurmak, durdurmaya çalışmak. 

Duş: Bkz. tuş. 

Duşa gelmek(t): Rastlamak, karşı karşıya gelmek. 

Dutmak (t): Tutmak, sahib olmak. Yapmak, yerine getirmek. 

Dutsak (t): Esir. 

Dutuşmak (t): Alev almak, tutuşmak. 

Duvacık kapısı (t): Dua edilen yer. Allah'ın rahmet sıfatına sığınma. 
Bugün "dua kapısı" şeklinde kullanılıyor.(128/3). 
Duzag(t): Tuzak. 
Duzah(f): Cehennem. 

Dükeli(t): Bütün, hep, cümle, hepsi, herkes. 
Dükkân-dâr(a.f): Dükkân sahibi. 

Düldül(a): Hz. Ali'ye, Hz. Peygamber tarafından verilen binek atı. 
Dün (t): Gece. 

Dün ü gün(t): Gece ve gündüz. 

Dünyâ-perest: Dünyaya meyil veren. Maddiyatı çok seven. 
Düp-düz (t): Düm-düz. Tamamıyla, baştanbaşa. 
Düpdüzin (t): Tamamıyla, bir baştan bir başa. 
Dürdâne(a.f): İnci tanesi. 

Dürimek/dörimek(t): Bir araya getirmek, meydana getirmek, 
türetmek. Türemek. 

Dürişmek(t): Çalışmak, isbat etmek, gayret etmek. 
Dürlü(t): Türlü. 
Dürr(a): İnci. 

Dürrâc(a): Kekliğe benzer bir güzel kuş. Turaç. 

Dürr-i yetîm(f.a): Tek, iri, baha biçilmez inci. Eşsiz inci. Hz. Nûr-ı 
Muhammed. 

Dürülmek(t): Katlanmak, toplanmak. 

Düş(t): Rüyâ, vakıa. Yûnus'ta düş yerine bazan seyr veya seyrân 
kelimeleri de kullanılır. 
Düşmek(t): Konaklamak. 

Düşmek(t): Vâki olmak, mağlûb, müstevli olmak, hücûm etmek. 
Düşvâr(f): Güç, zor. 



362 



Yûnus Emre Dîvânı 



Dütün(t): Tütün. Duman. 

Düzenmek/düzünmek(t): Kendini düzeltmek, düzene sokmak, 
süslemek. 

Düzmek(t): Tertib ve tanzim etmek. Düzen vermek, sıralamak. 
Hazırlamak, imal etmek. 

-E- 

Ebed(a): Sonsuz, gelecek, sonu olmayan gelecek zamân. 

Ebleh(a): Pek akılsız, ahmak, bön. 

Ebsem/epsem: Suskun. 

Ebter(a): Sonu kesik, çocuğu olmayan, eksik. 

Ebu Bekir(Sıddîk): İlk halife, Çâr-yâr'dan ilki. Doğru ve sözünün eri 
manasına "Sıddîk" sıfatıyla anılmıştır. 
Ecel(a): Ölüm vakti, âhirete göçmek. 

Ed-dünyâ cifetün ve tâlibihâ kilâb: Dünya bir cifedir, onun talibi 
köpeklerdir. Hadis. 

Efgân(f): Bağırıp çağırma, istimdâd, feryâd. 
Efreng/Firenk(f): Avrupalı, Frenk. Hıristiyan. 
Egerçi(f): Her ne kadar, ise ide, gerçi. 
Egin(t): Sırt, omuz. 

Eglemek(t): Geçiktirmek, vakit geçirmek, oyalamak, avutmak. 
Egleyen(t): Metinde mâsivâ anlamında kullanılmıştır. 
Ehil(ehl): Yabancı olmayan, âşinâ, mahir, usta, becerikli; metinde, 
kâmil insan. 

Ejdehâ(f): Yılan, ejderha. Metinde nefis için bir benzetme. 
Ekincik(t): Olgunlaşmamış küçük boylu başak.(388/3). 
Eksüklik/eksiklik(t): Kusurlu, hataları bulunan kişi. Aciz. 
Eksümek(t): Eksilmek, azalmak, azaltmak. 

Elest(a): "Elestü" Arapça'da "değil miyim?" demektir. Kur'ân'da 7. 
surenin 172-173. âyetlerinde, Allah'ın: "Ben sizin Rabbiniz değil 
miyim?" sorusunda geçer. Ruhlar bu soruya: "Evet, Rabbimizsin." 
diye cevap verdikleri için biribirlerine tanık tutmuşlar ve şehadet 
etmişlerdir. Kıyâmet gününde her ruh burada verdiği sözü yerine 
getirmek, Rabbini tanımak zorundadır. Sûfîler Bezm-i Elest'de verilen 
cevabların bazılarının olumlu "Kâlû belâ"; bazılarının olumsuz "lâ" 
şeklinde olduğuna inanırlar. Bu cevaba göre kıyâmette üç sıra insan 
görülecektir. Rablerinin sorusuna tasdik eyleyip gözleri ve dilleriyle 
kabul edenler; soruyu sadece kulaklarıyla duyup kararsızlık 



Dr. Mustafa Tatcı 



363 



gösterenler. Sadece lâ deyip Rablerinin birliğini kabul etmeyenler. 
Yunus Emre, Elest'te verilen söze, ahd-i sâbık terkibi ile de anlatır. 
Ona göre bu sır, bu dünyada iken bilinip yaşanacaktır. 
El-hakk(a): Doğrusu, hakikaten. 
Elhamdülillâh(a): Allah'a hamd olsun. 

Elif(a): Eski yazımızın ilk harfi. Klasik dinî ve ledünnî şiirimizde 
Allah, zat-ı uluhiyyet veya makam-ı ma'rifet için kullanılır. 
Elif-dal-mim: Eski harflerle emed, kelimesinin yazıldığı harflerdir. 
"Son, nihâyet" manalarındadır. Elif Hakkı, mim tafsilât-ı 
Muhammed'i, dal ise sırr-ı Muhammed veya nûr-ı Muhammedîyi 
temsil eder. Ayrıca, "Adem" kelimesi de bu harflerle yazılır. 
El-kalbü mine'l-kalbi(a): Kalpten kalbe, gönülden gönüle. 
Elvân(a): Renkler, görünüşler. 
Em: İlaç; çâre, devâ. 

Emân(a): Emniyet, korkusuzluk. Yardım, imkân. 

Emânet(a): İlahî sır. Âdem'e verilen yaratılış sırrı. Metinde bir yerde 

"cân" anlamındadır.(210/3). 

Emcek(t): Meme, kuru veya yalancı meme denilen çocukların 

susturulması için kullanılan alet. 

Emek yimek(t. d.): Gayret sarfetmek, emek çekmek. 

Emr-i ma'rûf(a): 'Aklın ve şeriatin caiz ve güzel gördüğü şey, buyruk. 

Endâm(f): Beden, vücûd, vücûdun görünüşü, boy. 

Endîşe(a): Düşünce, fikir. 

Ene'l-Hak(a): "Ben Hakkım", Bağdadlı Hallâc-ı Mansûr'un 
asılmasına sebep olan şath kabul edilen söz. 

Er dimek(t): Eğer demek, er, "eger" kelimesinin muhaffefi olarak 

kullanılıyor. (Bkz. 19/7). 

Er(t): Mürşid, insân-ı kâmil anlamındadır. 

Eren(t): Evliyâ, ermiş kişi. 

Erişgen(t): Ulaşan, yetişen, devamlı erişen, erişmek için uğraşan. 

Erkân(a): Rükûnlar, direkler, esaslar, âdet, töre. 

Erte/irte(a): Yarın, sabah. 

Erte-gice(t): Sabah-akşam. 

Esen(t): Sağ, salim, rahat, mes'ut. 

Esenlemek(t): Veda etmek, esenlik dilemek. 

Eser(a): İz, yapı, nişan. 

Esfel(a): En aşağı, en alçak, en sefil. 

Eshâb(a): Sebepler, bir şeye vâsıta olanlar. 



364 



Yûnus Emre Dîvânı 



Esilmek(t): Dökülmek. 

Eskice(t): Eski elbise, yıpranmış giyecek. 

Eslemek(t): Dinlemek, kulak asmak; kabûl etmek. Baş eğmek. 

Eslenmek(t): Kulak asılmak, dinlenilmek. 

Esrâr(a): Sırlar, gizli mânâlar, hikmetler. 

Esrimek(t): Mest olmak, sarhoş olmak. Hâle girmek. 

Esritmek(t): Serhoş etmek. 

Esrük/esrik(t): Serhoş, mest, coşkun, ehl-i hal. İlahî aşk serhoşu. 
Eşker/eşkere: Âşikâr, açık, meydanda. "Âşikâre"den. 
Eşmek(t): Yürümek, yol almak, atı eşkin sürmek, koşturmak. 
Etmek(t): Ekmek. 

Evet(t): Metinde bir yerde "Fakat" manasınadır. "Yûnus yidi nişan 
didi evet üçüni gizledi"(298/7). 

Evgâr(f): Davar sırtındaki yara, kö türüm, yatalak, yaralı. 

Evin(t): Yiyecek, dane, tohum, içi. "Evin tutmak: Danelenmek." 

Evren(t): Büyük yılan, ejderha. 

Ewel(a): Allah'ın sıfatı. Öncesi olmayan. 

Eyâ: Ey, hey. 

Eye(t): Sahip, mâlik. 

Ey i: İyi. 

Eyin(t): Sırt, arka. 

Eyitmek(t): Söylemek, anlatmak. 

Eyle(t): Öyle, o şekilde. 

Eylenmek(t): Edinmek, eylemek, yapmak. 

Eyyûb(Peygamber): Kur'ân'da adı geçen peygamberlerdendir. Sabır 

sembolüdür. İsrailoğullarındandır. 

Ezel(a): Zamanın önsüzlüğü, başlangıcı olmayan zamân. 

Ezelî vatan: Elest bezmi, ruhlar âlemi. 

-F- 

Fahr(a): İftihâr, öğünme. 

Fahr-ı âlem(a.f. terkip): Hz. Peygamber. 

Fak (f): Tuzak. 

Fakî(a): İslâm fıkhını iyi bilen, Fakih. 

Fakîh Ahmed Kutbüddin: Menâkıbü'l-Ârifin müllifine göre Sultanü'l- 
Ulemâ dervişidir. Horasan'dan gelerek Konya'ya yerleşmiştir. Fakîh 
Ahmed, Muhyiddin'in "Hızır-Name"sine göre, Anadolu'da yaşayan en 
eski sûfilerdendir. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Menkabevî bazı 



Dr. Mustafa Tatcı 



365 



bilgileri, Seyyid Hârûn, Hacı Bektaş Velâyet-nâmesi gibi menâkıb- 
nâmelerden öğrenmekteyiz. Bilinen iki küçük eserinden birincisi 
"Kitâbu Evsâfı Mesâcidi'ş-Şerife", diğeri, "Çarh-nâme"dir. Doğumu 
ve ölümü bilinmemektedir. Ölümü M. 1230'lu yıllarda olabilir. 
Fakr(a): Tasavvufî bir ıstılah olarak; sülük mertebelerini yaşayıp 
nefsin kendi nefsi olmayıp Hakk'a ait olduğunu idrâk etmek, 
anlamındadır. Yûnus'ta fakr tamamen nefis yokluğu anlamındadır. 
Fânî(a): Geçici olan, yoklukla ilgili. 
Fârig(a): Vaz geçmiş. Elini eteğini çekmiş. 
Fârik(a): Farig'dan, vaz geçmiş. 

Farîza/farîda(a): Allah'ın emri, farz, yapılması elzem olan. 
Fâsık(a): Allah'ın emrinden çıkan. Kötülük yapan. Fıska düşen. 
Fâsid(a): Kötü, fenâ, yanlış, bozuk, fesad çıkaran. Kavgacı, bozucu. 
Fâş(f): Faş etmek, meydana çıkarmak. Açıklamak. Gizli olanı ortaya 
çıkarmak. 

Fâtihâ(a): Kur'ân'ın birinci sûresi. Başlangıç, açış, giriş. 
Fazîlet(a): Hüsn-i ahlak, ilim ve iman, değer, meziyet. 
Fazl(a): Fazilet, olgunluk, iman ve cömertlik. 
Fehm(a): Anlama, anlayış, kavrama. 
Felek(a): Gök, sema. 

Fenâ(a): Dünya için kinaye, yokluk mülkü. 
Fenâ-ender-fenâ (a.f-a.): Yoklukta yokluk. Fenafi'l-fenâ. 
Ferâgat(a):Tok gözlülük, hakkından vaz geçmek. Davadan vaz 
geçmek. 

Ferâh(a): Bol, geniş, iç açıcı. Şenlendiren. 

Ferâş/ferrâş(a): Döşeyen, hizmetçi, döşeyip süpüren, hizmetkâr. 

Ferdâne(f): Tek başına, yalnız. 

Fereci(a): Genişliğe, ferahlığa mensup. Bilginlerin ve şeyhlerin 

giydikleri önü açık, yakasız, geniş kollu ve uzun giyecek. 

Ferhâd(a): Doğu Edebiyatında bir aşk kahramanının adı. Sevgilisi 

"Şîrîn"e ulaşabilmek için dağlar delip yol aşmış bir fedakarlık örneği. 

Mühendisliği ve nakkaşlığı da vardır. 

Ferik(a): Bölük, topluluk. 

Ferişte, ferişteh(f): Melek, günahsız, masûm. 

Ferrâş(a): Döşeyen, temizlik yapan, hizmetçi. 

Ferş(a): Yer, yeryüzü, döşeme, yaymak. 

Fesâd(a): Bozuk, fenâlık, karışıklık. 

Feth-i bâb (a): Kapı açmak. 



366 



Yûnus Emre Dîvânı 



Fevka'l-Ulâ: En yüce, yüksek. Pek yüksek. 

Fısk(a): Hak yolundan çıkma, Allah'a isyân etme, ahlaksızlık, kötülük. 

Fidâ/fıdî(a): Bağışlama, fedâ, uğruna verme. 

Figân(f): Ağlama sızlama. 

Fil-hâl(a): Bu anda, hemen, şimdi. 

Firâk(a): Ayrılık, ayrılma. 

Firâset(a): Anlama, sezme kabiliyeti, uyanıklık. 

Fir'avn: Mûsâ Peygamber çağında yaşayan ilâh olduğunu iddia eden 

Mısır hükümdarı. Kur'ân'da kıssası uzunca anlatılır. 

Firdevs: Cennet, cennetin altıncı katı. Bostân. 

Firişteh(f): Bkz. Ferişteh, melek.. 

Firkat/fürkat(a): Ayrılma, ayrılış. 

Fitne(a): Karışıklık. Ortalığı karıştırmak, mâl ve mülk. 

Furkân(a): İyi ile kötü, hak ile bâtıl, helâl ile haramın farkını gösteren. 

Kur'ân'ın sıfatı. 

Fuzûl/fudûl(a): Lüzûmsuz, fazla şey veya söz. 
Fuzûllık(a.t): Münasebetsizlik, sıradan. 
Fürkat(a): Ayrılık. Bkz. Firkat. 

-G- 

Gaffârü'z-Zünûb(a): Günâhları afveden, bağışlayan, acıyıp merhamet 
eden Allah. 

Gâfıl(a): Gaflet ehli, gerçeklerden habersiz, uyuyan. 
Gâh(f): Bazan, ara sıra. 

Gâib/gâyıb(a): Görünmeyen, göz önünde bulunmayan, gizli ve 
bilinmeyen âlem. 

Galab/galabe(a): Çokluk, kalabalık. 
Galtân(f): Yuvarlak, tekerlenen, yuvarlanan. 
Gamgîn(f): Gamlı, kederli. 

Gam-güzâr: Gam geçiren, tasa çeken, ömrü gam ile geçen. 

Gammâz(a): Münafık, fitneci, birini birine çekiştiren. 

Ganî(a): Hiç bir şeye ihtiyacı olmayan, tam manasıyla zengin, 

müstağni. Allah. 

Gâret(a): Çapulculuk, yağma. 

Garîb(a): Gurbette olan kişi. Metinde, emsaline üstün olduğu; onları 
anlayacak insan kalmadığı için cemiyette yalnız kalan veliler veya 
ezel bezminden dünyaya gönderilişinin hikâyesini bilen kişi. Ehl-i 
fenâ,. 



Dr. Mustafa Tatcı 



367 



Garîbsemek(a.t): Garip kişiler gibi davranmak. 

Gark olmak(a.t): Batmak, o şeyde boğulmak, o şeye benzemek. 

Gark(a): Suda boğulmak, batmak. 

Gassâl(a): Ölü yıkayıcı. 

Gavvâs(a): Çok gayretli, çalışkan, suya dalan, dalgıç, inci arayan 
dalgıç. 

Gaybet(a): Başka yerde bulunmak, gıybet, bir şeyin diğer bir şey 
içinde gayb olması. Dedikodu. 
Gayr(a): Ayrı, başka. 
Gâzî(a): Din uğruna harp eden. 
Gedâ(f): Yoksul dilenci. 

Gedilmek(t): Bir yanından eksilmek, bütünlüğü gitmek. Gedik 

açılmak(77/2). 

Geh(f): Bazan, ara sıra. 

Gen (t): Geniş, bol. 

Gene yaz: İlkbahâr. 

Genc(f): Hazine, define. 

Gencay-genç ay(t): Hilâl, yeni doğan ay. 

Genc-hâne(f): Hazinenin bulunduğu yer. 

Genc-i nihân(f): Gizli hazine, kenz-i mahfi. 

Genc-i pinhân(f): Gizli hazine, kenz-i mahfi. 

Genez(t): Kolay, uygun, kolayca. 

Geniyile(t): Genişliğiyle. 

Gensüz söylemek(t): İsteği olmadan, istemeyerek söylemek. 
Gensüzin(t): İsteksiz. 
Ger(f): Eğer. 

Gerdân(f): Dönen, dönücü. 

Gerdûn(f): Kainat, felek. 

Geşt(f): Gezmek, dolaşmak. 

Gevde(t): Gövde, vücûdun göğüs ve karın kısmı. 

Gevher(f): Mücevher, inci, esâs, öz. 

Geyikli Hasan: Bursa kurbinde Keşiş Dağı eteğinde, Orhan Gazi 
zamânında yaşayan bir erendir. Adı geçen yerde türbe, tekye ve cami 
bina etmiştir. Dağda geyiklerle sohbet etmesiyle şöhret bulmuştur. 
Gıl/gil: Emir teklik 2. şahıs eki. Anmagıl gibi. 

Gılmân(a): Cennettekilere hizmet eden güzel ve genç delikanlılar. 
Genç uşaklar. 
Gile: Şikâyet, vadi. 



368 



Yûnus Emre Dîvânı 



Gin/gen (t): Geniş, bol. 

Gine(t): Gene. 

Girdâr (f): Amel, fiil, iş. 

Gird-i hâl: Toz kabarcığı, toz zerreciği, fakr ve tevazu için bir 
benzetmedir. 

Giriftâr(f): Tutulmuş, esir, düşkün, mübtelâ. 

Girîv(f): Bağırma, bağrışma. 

Girm(f): Kurt, kurtçuk. 

Girü(t): Geri, tekrâr, sonra, yine, başka. 

Giryân(f): Ağlayan, ağlayıcı. 

Göçgünci(t): Bir yerden bir yere göçen, göçebe, göçer. 
Gökçek(t): Güzel. 

Gökren(t): Gömgök. Muahhar metinlerde "gökrek" şekli de var. 

"Gökren katran denizi kıldan Sırât gerile"(Bkz. 306/7). 

Gönelmek(t): Yönelmek, yüzünü döndürmek, teveccüh etmek. 

Gönilmek/ gönülmek(t): Yönelmek, teveccüh etmek, yüzünü 

döndürmek. 

Gönlek(t): Gömlek. 

Gönül(t): Gönül, yürek, kalp, fuad. 

Gönülek(t): Gömlek. 

Görk(t): Güzellik, yüz güzelliği, meziyet. İyi huy. 

Görklü(t): Güzel, mübarek. 

Göymek(t): . İçin için yanmak, parlamak. 

Göynük/köynük(t): İçin için yanmak. Yanık, yara, acı, hicran. 

Gözetme(t): Gözetme, kollama. 

Gözgü(t): Ayna. 

Gözsüzsepek/Göz-sepek(t): Köstebek. 
Gubâr(f): Toz. 

Gufrân(a): Cenâb-ı Hakkın günahları afvı, rahmeti. 

Gulgule(a): Çığlık. Gürültü, büyük uğultu. 

Gûr(f): Mezâr, kabir. 

Guristân(f): Kabristân, mezarlık. 

Gussa(a): Tasa, üzüntü. Sıkıntı. Kaygu. 

Guş(f): Kulak, işitmek. 

Güç görmek(t. d.): Zorlamak. 

Güç götürmek(t. d.): Zorlamak. 

Güç üzmek(t): Olmasını istemek. Güçlükle halletmeye çalışmak. 
Zorlamak. 



Dr. Mustafa Tatcı 



369 



Güç(t): Zor, kuvvet; istek. 

Güft(f): Söz, lakırtı. 

Güftâr(f): Söz, konuşma. 

Güher(f): Mücevher, kıymetli taş, inci, gevher. 

Gülbang/gülbenk(f): Yüksek ses. Bir ağızdan çıkan dua, ilâhî. 
Hususiyetle, sûfîlerin meclislerde ve törenlerde okudukları tanzim 
edilmiş dua. 

Gülistân(f): Gül bahçesi. 

Gülişgen(t): Çok gülüşen, birkaç kişiyle birlikte kahkaha atan. 

Gülrek(t): Kahkaha atan, çok gülen. 

Gülzâr(f): Gül bahçesi. 

Gümân(f): Şüphe, zann. 

Gümrâh(f): Yolunu kaybetmiş. 

Gün(t): Gündüz, güneş. 

Güvece:(?) Bu kelime 'Yilüp siyasın güçin sebl ola güvecesi"(351/12) 

mısraında geçmektedir. 

Güzâf(f): Boş, asılsız. Söz. 

Güzer itmek(f.t): Geçmek. 

Güzide(f): Seçilmiş, beğenilmiş kişi, şey. 

Güzin(f): Seçkin, seçilmiş, seçen. 

-H- 

Ha dimedin(t): Hemen, derhâl, ha demeye vakit kalmadan. 
Hâb(f): Uyku. 

Habîb(a): Sevgili, sevilen, dost. Allah'ın isimlerinden. 
Habs(a): Zapdetme, tutma, hapis, alıkoyma. 
Hâcât(a): İhtiyaç, lüzûm, muhtaçlık. 

Hacerü'l-Esved(a): Karataş, Ka'be'nin duvarındaki mukaddes taş. 
Hacet-gâh(a): Dilek yeri, ihtiyâcın bildirildiği yer. 
Haç: Put, Haç, İstavroz. 
Hadd(a): Şeriatçe verilen ceza. 

Hadîs(a): Hz. Peygamber' in emri ve hareketi, sünnet-i nebevi. 
Hâk(f): Toprak. 
Hakk(a): Allah. 

Hakk(a): Doğruluk, doğru, gerçek. 

Hakke'l-yakîn(a): Bularak inanmak. Hakikati müşahede edip, yaşamak 
hali. Yakîn makamlarının sonuncusu. Hakikat ehlinin makamı. 
Halâyık(a): Yaratıklar, yaratılmışlar. İnsanlar. 



370 



Yûnus Emre Dîvânı 



Hâldaş: Aynı durumda, hal arkadaşı. 
Hâlik(a): Yaratan, Allah. 

Halîl(a): Sâdık, samimi, dost. Hz. İbrahim'in sıfatıdır. 
Hâlis(a): Saf, duru, saffetli, pek beyaz. Hilesiz, katıksız. 
Hall(a): Giren, dahil olan. 
Hallâc-ı Mansûr: Bkz. Mansûr. 

Halvet(a): Yalnızlık. Allah'la beraber olup gayrıdan hazer etmek. 

Hamîr(a): Maya, içki mayası, içki. 

Hân(f): Yemek sofrası, yemek, ta'am, ahçı dükkânı. 

Han: Hakan. 

Handân(f): Gülen, güler, gülücü. 

Hanende(f): Okuyan, şarkı söyleyen. 

Hânümân/hânmân(f): Ev, bark, ocak. 

Hâr(f): Hakir, aşağı, hor, zelil, bayağı. 

Harâbât(a): Meyhane; tasavvufta tekye, mürşidin gönlü. 

Harâmî(a): Yol kesen, hırsız, haram yiyen. 

Hare/Harcı: Layığı, uygunu, elverişlisi, has olmayan. Haricî'den, âdi, 
ucuz. 

Hâricî(a): Has olmayan, âdi, ucuz, 
Harîf(a): Kimse, adam, iş eri, meslektaş. 
Harîr(a): İpek. 

Hâris(a): Kıskançlık, çekememezlik. 

Hârût-Mârût(a): İki melek. Büyü ile uğraştıkları için kıyamete kadar 
kalmak üzere Babil'de bir kuyuya baş aşağı asılmışlardır. 
Hâs u 'âm(a): Herkes, ileri gelenler ve halk. 
Hasenât(a): Güzellikler, iyi ameller. 
Hâsıl(a): Husule gelen. Olan, meydana gelen. 

Hâss-ı havâs(a): Hâsların hâsı, gerçeğe ulaşanlar. Seçkinlerin seçkini. 
Hâsslar (a): Seçkinler 
Hâssü'l-hâs(a): Seçkinlerin seçkini. 
Haşâ(a): Asla, hiçbir vakit. Katiyyen. 

Haşâli'llah(a): Allah için bu iş, bu şey olmaz. Allah göstermesin. 
Haşerât(a): Zararlı böcekler. 

Haşr/haşır(a): Toplanma, kalabalık hale gelme. Ölülerin dirilip bir 

yerde toplanması. Mahşer. 

Hatar(a): Tehlike, uçurum, emniyetsizlik, korku. 

Hâtır(a): Gönül. 

Hatt(a): Çizgi, yol, yazı, satır. 



Dr. Mustafa Tatcı 



371 



Hattâb(a): Oduncu. Hz. Ömer'in lakabı. 

Havale(a): Görmeyi önleyen, mâni engel, hâil, bir işi bir başka kişiye 
bırakma. Ismarlama. 

Havâle(a): Görmeyi önleyen, mâni, engel, hâil, bir işi bir başka kişiye 

bırakma. Ismarlama. 

Havâs(a): İleri gelenler, seçkin kişiler. 

Havf u recâ(a): Korku ve dilek, korkma ve dileme. 

Havf(a): Korku. 

Havsala(a): Zihnin bir şeyi kavrama kabiliyeti. Anlayış, akıl. 

Havvâ(a): Yaratılan ilk kadın, Hz. Adem'in zevcesi. 

Havz(a): Havuz, su biriktirmeye mahsus üstü açık, etrafı duvarlı yer. 

Hay (a): Haydi anlamında hitap. 

Hayâ: Hicâb, utanma. 

Hayf(a): Amansızlık,haksızlık, zülüm. 

Hayr(a): Meşru iş, faydalı ve nurlu iş. îhsan. 

Hayrân(a): Şaşırmış, şaşkın. 

Hayy(a): Daima diri, ölmek ihtimalinden uzak. Allah. Hayatı zerreden 
küreye tedricen yayılan ve herşeyde hareket şeklinde tezahür eden 
varlık. 

Hayyü'l-Bekâ(a): Ebedî diri olan Allah. 

Hayz(a): Kadınlara mahsus ay başı hali. 

Hazer: Çekinme, zarar verebilecek şeyden kaçınma. Korunma. 

Hâzık(a): Tabib, hekim, işinin ehli. 

Hazne(a): Hazine'den bozulmadır. 

Hecâ(a): Ağızdan bir hareketle çıkan ses topluluğu. Harflerin "elif-bâ" 
şeklindeki sıralanışa verilen isim. Yûnus'ta bu kelime "mezartaşı" için 
şeklî bir benzerlik kurularak zikrediliyor. "Başıma dikeler hece" gibi. 
Hemân(f): Aynı şekilde, öylece, derhâl. 
Hem-dem(f): Yoldaş, yol arkadaşı. 
Hemişe(f): Daimâ, boyuna, hep. 
Hemrâh(f): Yoldaş, aynı yolda, yol arkadaşı. 
Hem-râz(f): Sırdaş, sır arkadaşı. 
Hergiz(f): Asla. 

Hevâ(a): Heves, istek, arzû , nefse ait şeylere istek. 
Hevâset(a): Nefse uymak, kötülük, heva ve hevese kapılma. 
Heves(a): Gelip geçici istek, nefsin hoşuna gitmek. Devrân edip 
gezmek. 
Hevl(a): Korku. 



372 Yûnus Emre Dîvânı 

Heybet(a): Hürmetle beraber korku hisssini veren hal. Azamet, 
sakınıp korkulacak hal. 

Heybet(a): Hürmetle beraber korku hisssini veren hal. Azamet, 
sakınıp korkulacak hal. 

Hezâr destân(f): Bülbül şakıması; âşıkın sözleri ve şöhreti için 
benzetme. 

Hezâr/hezârân(f): Bin, binler, binlerce. Bülbül, bülbüller. 

Hıkd(a): Kin tutma, öç almak için fırsat gözetme. 

Hınzır(t): Domuz/donuz. 

Hırka-pûş: Hırka giyen, sâfi, zâhid, derviş. 

Hırmân/hırmen(f): Harman. 

Hırs(a): Aç gözlülük. Tamakârlık, arzû. 

Hısım(a): Akraba, aralarında yakınlık kurulan kişiler. 

Hışm(a): Öfke, hiddet, gazab, kızgınlık. 

Hıyânet(a): Hainlik, vefasızlık, sözünde durmayan. 

Hızır(a): Ebedî hayatın sembolü, Mûsâ şeriatine bağlı bir peygamber 

veya eren. Âb-ı Hayât içtiği için ölmezliğe erişmiştir. Hızır, îlyâs'la 

beraber yardım isteyen kulların yardımına koşar. Hızır daha çok 

karada yardımcıdır. 

Hicâb(a): Örtü, perde, utanma, sakınma. 

Hicâz(a): Arabistan'da Mekke-i Mükerreme ile Medine'nin bulunduğu 

yerler. Hacc'ın yapıldığı mekân. 

Hidmet(a): Hizmet. 

Hikmet(a): Bir işteki sebep. Gizli yön. 

Hilâf(a): Zıt düşünceli, karşı fikirli, aleyhtar. 

Hil'at(a): Eskiden devlet büyüklerine ihsân ettikleri süslü elbise, 
kaftan. 

Himmet(a): Çalışma, gayret etme, bir işe girişmek, manevî yardım, 

manen birine yardım etmek. 

Hitâmü'l-mürselîn: Hz. Peygamber. 

Ho(f): Hod, kendi, miğfer. 

Hoca/hâce(f): Bilgin, ulu kimse, efendi. Tüccâr. 

Hod(f): Kendi, esasen, bizzat. 

Hodbîn(f): Bencil, kendisini beğenen. 

Hon(f): Han, sofra, yemek. 

Horlık(f. t.): Aşağılık, aşağı olmak. 

Horûs(f): Horoz. 



Dr. Mustafa Tatcı 373 

Hû(a): Hüve'den. Cenab-ı Hakk'ın "O" anlamındaki zâtî ismi olup, 
gaybî hüviyetini delâlet eder. 
Hû(f): Huy, mizâç. 
Hûb(f): Güzel. 

Hubbü'l-vatan mine'l-imân(a): Vatan sevgisi imandandır. (Hadîs). 
Hudavendgâr(f): Efendi, sahib, hükümdar, Mevlânâ'nın lakabı. 
Hulk(a): Huy, tabiat. 

Hulle(a): Cennet elbisesi. Belden aşağı ve belden yukarı iki kısımdan 
müteşekkil elbise. 

Hûr/hûri(a): Ahver ve Havra kelimelerinin cemidir. Ahu gözlüler, pek 
güzel cennet kızları. 

Hurd(a): Ufak, küçük parça. Hurd u ham; parça parça. 

Hurrem(a): Sevinçli, mesrûr, şen. Ferahlık veren. 

Husrev(f): Husrev ve Şîrîn hikayesinin erkek kahramanı. Padişah oğlu 

olup Ferhat'ın sevgilisi Şîrîn'i sevmiştir. 

Hûş(f): Akıl, fikir, zekâ. 

Hûşyâr(f): Aklı başında, akıllı. 

Hût(a): Balık. 

Hüccet(a): Senet, vesika, delil. 

Hüccetlü(a): Reddedilmeyecek delilli, senetli. 

Hümâ(f): Devlet kuşu, yükseklerden uçan ve kişinin başına konarak 
talihini değiştiren kuş. Türkçe'de Umay kuşu da deniyor. 
Hüner-pîşe(f): Maharetli kişi, marifet sahibi. 
Hürmetlü: Şerefli, saygın, riâyet edilen. 
Hüsn(a): Güzellik. 

Hüve(a): O(Allah). Allah'ın zat ismidir. 
Hüzn(a): Gam. 

-I- 

-ıcağaz/iceğez/ıcağız/iceğiz(t): Zarf fiil eki. -ınca/ince. 
-ıcak/-icek(t): Zarf Fiil eki. -ınca/-ince. 
Ilan(t): Yılan. 
Ildurum(t): Yıldırım. 
Ilduz(t): Yıldız. 

Inık(t): Boyun bükme, itaat etme. 

Irahman(a): Rahmân. 

Irak/Irag (t): Uzak, ırak. 

Irılmak(t): Ayrılmak, uzaklaşmak, oynamak. 



374 



Yûnus Emre Dîvânı 



Irmak(t): Ayırmak, uzaklaştırmak. 
-ısar/-iser(t): Gelecek zamân eki. -acak/-ecek. 
Isıcak(t): Sıcak. 

Ismarlamak(t): Tevdi etmek, emânet etmek. 
Issı(t): Sıcak, sıcaklık, harâret. 
Issı/ısı/isi(t): Sâhip. 

Işık(t): Melametî ve kalenderi tavırlar gösteren, Bektaşî ve Hurûfîler 

içinde yaşadıkları sanılan Ehl-i sünnetten olmayan, bâtınî ve şiâ 

temayüllü bir grup. 

Işıtmak(t): Aydınlatmak, parıldatmak. 

Işk(a): Aşk, candan sevme, sevgi. 

Iyân(a): Ayan, açık, belli. 

Iyş(a): Zevk ve sefa, işret. 

-İ- 

İ(t): Ey. 

İblîs(a): İnsanları Allah yolundan çıkarmaya çalışan şeytân. Vesvese 
veren. Hannâs. 

İbrâhîm Edhem: İlk sûfilerden ve sahabeye ulaşanlardandır. Belh 
şehzâdesi iken malını yağmaya vermiştir. 

İbrâhîm Peygamber: Halîlullah. İsmail Peygamber'in babası. Nemrûd 
tarafından ateşe atıldığı halde bu ateş onu yakmamış, sabırla selâmete 
çıkmıştır. Tevhîd dininin babası kabul edilen İbrâhîm (a. s.) Hz. 
Muhammed'in büyük atasıdır. 

İbret(a): Ders, insanı gafletden uyaran hadise, tuhaf, acayib. 
İçre(t): içinde. 

İç bâzâr(t.a): İç alışveriş, İçeriye yönelmek; insanın içiyle, gönlü ile 
alış verişi. Murakabe. 

İdrîs: Kur'ân-ı Kerîm'de ismen zikredilen peygamberlerdendir. Hz. 
Şît'in oğlu. Terzilerin piri. 

İg(t): Eksen, ip vb. şeyleri dolamaya yarayan ucu sivri iğne. "Olokdur 
Hak varlığı evliyâdur çarh iği"(313/3). 
İgen/inen(t): Çok, fazla, ziyade, pek. 

İhlâs(a): Karşılıksız sevgi. Kalp sâfiyeti. İçten, samimi sevgi, yalnız 
Allah rızası için yapılan ibâdetler. Temiz kalp ile yapılan ibâdetler. 
İhsân(a): Cenab-ı Hakk'ı görüyormuş gibi ibâdet etmek. İyilik, lütuf, 
bağış, güzellik. İyilikle muamele etme. Kulun mürakebe içinde 
olmasıyla İlâhî inâyetin erişmesi. 



Dr. Mustafa Tatcı 



375 



îhtiyâr(a): İstek, arzû , razı olmak, katlanmak, yaşlanmış kişi. 

İkâb(a): Azâb, eziyet. 

İklîm(a): Bölge, ülke, memleket. 

îl(t): Memleket, ülke, şehir. 

İl/el(t): Başkası, gayrisi, el. 

Ilâhî(a): Ey Allah'ım, ya Rabbi mealinde dua. 

lletmek/iltmek(t): Götürmek, ulaşmak. 

lley/ileyi/ileyü(t): Taraf, yön, nezd, huzur. Dîvân'da her üç anlam da 
mevcuttur. 

Il-gün(t): Başkaları, yabancılar. 
İlk yaz(t): Bahar, ilkbahar. 

îllâ(a): Mutlaka, eğer, aksi halde, ne olursa. Ba-husûs. 

İlm-i bâtın(a): Öz ilim, hakikat ilmi, tasavvuf. Ledün. 

İlm-i sâbık(a): Elest bilgisi, ruhların henüz bedene girmeden önce 

kavrandığı hakikî bilgi. 

Ilyâs: Kur'ân'da ismi anılan Benî İsrail peygamberlerindendir. İlyâs, 
zamânındaki hükümdârlarla çok mücadele etmiştir. Denizde dara 
düşen kişilere yardım ettiği söylenir. 

İmâret(a): Bayındırlık, ma'mûr olma. Yoksul olma, yoksullara yiyecek 

dağıtan hayır evi. 

İmdi/indi(t): Şimdi, o halde. 

İmrân(a): Mûsâ Peygamberin babasının adı. 

İmrûz(f): Bugün. 

İn olmak: Bu olmak. 

İn(f): Bu, şu. 

İn'am(a): Nimet verme, lütuf ve ihsanda bulunmak. 
İnâyet(a): Yardım, lütuf, meded. 
İncü(t): İnci. 

İnen(t): Çok, pek, daha çok, gâyet ziyade. 

İnletmek(t): İnletmek, sızlatmak. İçten içten, acılı ve içten sesler 
çıkartmak. 

İnni ene'l Hak(a): Muhakkak Hak benim, mealinde. 

İns(a): İnsan cinsi. 

İntihâ(a): Son, nihâyet, uç. 

İntizâr(a): Bekleme, nazar etme. Bakma. 

İr(t): Er, vaktinden evvel. 

İ'râb(a): Düzgün konuşmak, Arapça'da, kelime ve fiillerin sonunda 
bulunan harekelerin değişme sebeplerini öğreten ilim. 



376 



Yûnus Emre Dîvânı 



İrgürmek(t): Eriştirmek. Ulaşmak. 

îrişmek(f): Ulaşmak, yetişmek. 

İrkilmek(t): Birikmek, toplanmak, duraklamak. 

îrte gice(t): Sabah akşam. 

İrte namâzı(t.f): Sabah namazı. 

İrte(t): Sabah, yarın sabah, bir gün, bir gece sonra. 

İrürmek(t): Eriştirmek, ulaştırmak. Yetiştirmek. 

îsâ: Hz. Peygamber'den önce şeriat sahibi bir peygamber. Kur'ân'da 
babasız doğduğu yazılıdır. Hz. Meryem'e Rûhu'l-kudüs doğrudan ruh 
üflemiş, İsâ meydana gelmiştir. Bu bakımdan îsâ, Adem Peygamber 
gibidir (Kur'ân-ı Kerîm, 3/59). Hastaları eliyle dokunarak 
iyileştirdiğinden Mesih sıfatıyla anılır. İsâ, ölüleri dirilten bir özelliğe 
de sahiptir. Kur'ân'da, İsâ'nın ölmediği beyân olunur. İsâ, Yûnus 
Emre'de kamil insanın bir makamı, ölü gönülleri dirilten bir mürşid 
olarak zikredilir. İsâ, göğe yükselirken üzerinde bulunan "dünyalık" 
bir iğne yüzünden dördüncü katta kalmıştır.(Bu hadise, İsâ 
Peygamber'in cem' makamının salikleri için bir makam olduğunu ifade 
eder.). 

İsâr(a): Dökme, saçma, serpme. İkrâm etme. 
İsî(a): Bkz. İsa Peygamber. 
İsi/ısı(t): Hararet, sıcaklık. 

İsmâîl(a): Hz. İbrahim'in oğlu. Kur'ân'da ismi zikredilir. Babası 
İbrahim tarafından kurban edilmek istenmiş, kurban edileceği sırada 
yerine koç gönderilmiştir (Sûre 37/103). İsmail, Hz. İbrahim'in nefsi 
mesabesindedir. Edebiyatımızda, İsmail, daima koç ile beraber 
işlenmiş olup fedakârlık örneğidir. 

İsnâd(a): Bir söz veya haberi birine nisbet etmek. Birine dayandırmak. 
İftira etmek. 

İsrâfil(a): Büyük meleklerden birisidir. Kıyametin kopması için 
öttüreceği sur ile ünlüdür. 

İstemek(t): Aramak, arayıp sormak. İznini araştırmak. Talep etmek. 

İstigfâr(a): Tevbe, mağfiret dileme. 

İsyân(a): İtaatsizlik. Emre karşı gelme. Ayaklanma. 

İş(t): Eş. 

İşmâr(a): İşaret, göz. 

İşret(a): İçki, içki içme, tasavvufta sufı/derviş meclisi. İlahi sohbet ve 
dem. 

İtâb(a): Tedbir, şiddetle hitab. Azar, tersleme, paylama, incitme. 



Dr. Mustafa Tatcı 



377 



îv(a): Ev. 

îvâz(a): Karşılık, bedel. 
îven(t): Acele eden. 
İy(t): Ey. 

İyal(t): İyâl, hane halkı, geçimini temin etmek zorunda olduğumuz 
kişiler. 

İye/eye(t): Sahib, malik, efendi. 
İze(t): Yürüye, takip ede.(295/27). 

îzhâr(a): Açığa vurma, meydana çıkarma, gösterme, âşikâr etme. 
İzlemek(t): Takip etmek. İzi sıra gitmek, ardından gitmek. 
İzz/izzet(a): Değer, kıymet, yücelik, üstünlük, ululuk, şeref. 
İzzetlü: Şerefli, ulu hürmete layık. 

-K- 

Kâ'im / kayım(a): Daimî bulunan, sebat eden. 
Ka'be(a): Beytullah. 

Kâbız(a): Alan, sıkıntıya gönül darlığına düşen, kapanan. 
Kâbil(a): Kabul eden, kabiliyetli. 

Kâbin(f): Nikah, güveyinin geline verdiği ağırlık. Eşya para. 

Kabz(a): Alma, sıkıntıya gönül darlığına düşme. 

Kaçan(f): Ne vakit, ne zamân. 

Kaçmak(t): Koşmak, seğirtmek. 

Kadarlamak (t): Dizmek, sıralamak, tanzim etmek. 

Kadd (a): Boy-pos. 

Kadd-bâlâ (a.f): Uzun boy. 

Kadem basmak(a.t): Adım atmak, bir işe başlamak. 

Kadem(a): Ayak, adım, bir uzunluk ölçüsü, uğur. Hayır ve bereket. 

Kadîm(a): Zaman itibariyle eski olan, öncesi olmayan. Allah'ın bir 

sıfatı. 

Kadir Gecesi(a.t): Ramazanın ve senenin en kudsî gecesi. Kur' ân 

âyetlerinin ilk defa vahy edilmeye başlandığı gece. 

Kadîr(a): Kudret sahibi, kudretli, çok güçlü Allah'ın bir sıfatı. 

Kâf Dağı(a): Dünyayı çepeçevre kuşattığı söylenen efsanevî bir dağ. 

Simurg adlı efsanevî kuş burada yaşar. Tasavvufî metinlerde insan 

bedeni veya gönlü için kullanılır. Uzak bir mekan için de sembol 

olabilmektedir. 

Kaf: Eski yazımızda bir harf. 

Kâfıle(a): Sefere çıkan bir topluluk. 



378 



Yûnus Emre Dîvânı 



Kâf tan Kâf a: Baştan başa, bir uçtan bir uca. 

Kaftân: Hil'at, elbise, mükafat için giydirilir. 

Kahır/kahr(a): Üzüntü duyma, kederlenme, zorlanma, mahvetme. 

Kâhil(a): Tembel, hareketsiz, gayretsiz. 

Kaht(a): Kıtlık, kuraklık,. 

Kakımak(t): Kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek. 
Kakmak(t): Kalkmak, ayağa dikelmek. 
Kâl u kıyl(a): Dedikodu. 
Kâl(a): Söz. 
Kalb(a): Gönül. 

Kalem(a): Halka ait zuhur yerlerinde Hakk'ın taayyünlerine bir 
evveldir. Levhi mahfuz, Muhammedi nûr. İlk zuhur. 
Kallâş(a): Hilekâr, düzenci, kalleş. 
Kalmaç(t): Geveze, hilekar. Bkz. Kolmaş. 
Kalp (a): Geçmez, tedavülden kalkmış. 

Kâlû belâ/beli: "Evet dediler." Ruhlar yaratıldığı zamân Âdem 

oğullarına "Ben rabbiniz değil miyim" İlahî nidası geldikten sonra 

müminlerin verdiği cevap. 

Kâmet(a): Boy, endâm. 

Kâmî(f): Muradına ermiş. 

Kamu(t): Bütün, hep. 

Kân(f): Maden ocağı, kaynak, cevher. 

Kanâat(a): Aza rıza göstermek, hırs göstermemek. Allah'ın verdiği ile 

yetinmek. 

Kanca(t): Nereye. 

Kancaru(t): Nereye, ne tarafa. 

Kanda(t): Nerede. 

Kandagı(t): Nerede, hangi. 

Kandan(t): Nereden. 

Kandîl(a): Metinde, mecazen ilk yaratılan cevher, Nûr-ı Muhammedi. 
Kangı/kankı(t): Hangisi. 
Kanı(t): Hani, nerede. 
Kanlu(t): Kağnı, öküz arabası. 

Kapmak(t): Maddî varlıklardan uzaklaştırmak. Kendisine 

çekmek(45/4). 

Kâr u bâr(f): İş-güç. 

Ka'r(a): Dip, çukur. En derin yer. 

Kâr(f): Kazanç, iş. 



Dr. Mustafa Tatcı 



379 



Karanu(t): Karanlık. 
Karanulık(t): Karanlık. 
Karavaş(t): Cariye, hizmetçi kız. 
Kargı/kargu(t): Mızrak. 
Karımak(t): İhtiyarlamak, yaşlanmak. 

Kârûn(a): Musâ devrinde yaşayan zengin bir kişi. Malıyla mağrur 
olunca, Cenab-ı Hakkın zekât emrini dinlemediğinden Musa 
Peygamber'in duasıyla, malıyla birlikte yere batmıştır. Edebiyatımızda 
kanaatkâr olmayan zengin ve gurur sembolü kişiler için kullanılır. 
Kasd/kasıd(a): Bir işi bilerek ve bir gaye ile yapmak. Niyet, tasavvur, 
istikamet. 

Kasir(a): Kısa, ufak, küçük boylu. 
Kat(t): Yan, huzur. 

Katı(t): Yok, gâyet, pek iyice, fazla, sert, ağır. 
Katran: Siyah, sert ve kokulu yanıcı bir madde. 
Katre(a): Damla, su damlası, bir damla. 
Katre-i bârân (a.f): Yağmur damlası. 
Kavî(a): Kuvvetli, sağlam, berk, pek. 
Kavi etmek(a.t): Sözleşmek. 
Kavl(a): Söz. 

Kavum/kavim: Bir Peygamber'e tabi ve bağlı insan topluluğu. Dil, 
âdet, örf, kültür birliği olan cemaat, topluluk. 
Kayd(a): Endişe, telâş, gâile. 
Kayda(a): Nerede. 

Kaygu(t): Korku, endîşe, tasa, üzüntü. 

Kaygusuz(t): Korkusuz, endişesiz, umursamayan. 

Kayı/kayu(t): Kaygı, endîşe, tasa. 

Kayıd yimek(a.t): Üstüne düşmek, endişe etmek. 

Kayırmak(T): ilgilenmek. Mukayyed olmak.Kayıkmak(t): Meyletmek, 

temâyül göstermek. Geri dönmek. 

Kâyim/kâ'im: Ayakta, devamlı, sabit sağlam. 

Kaykımak(t): Meyletmek, değer vermek. 

Kaysı/kaygusı(t): Endişe, tasa, kaygı. 

Kayu/kay ı/kaygı: Kaygı, tasa. 

Kayurmak(t): Düşünmek, bir şeyden kuşkuya düşmek, endişelenmek. 
Kayyûm(a): Ezelden ebede kadar duran, daimî olan. Bâkî ve kâim 
olan Allah. 
Kazgan(t): Kazan. 



380 



Yûnus Emre Dîvânı 



Kâzî(a): Kadı. 

Kefâret(a): Yapılan günaha karşı ceza almak üzere verilen sadaka, 
tutulan oruç, günahtan arınma. Aslı keffâret. 
Kelâm(a): Söz. 
Keleci(t): Söz, mânâlı söz. 

Kelîm(a): Kendine söz söylenilen, kendine hitap olunan. Söz 

söyleyen. Konuşan. Hz. Mûsâ'nın sıfatı. 

Kem(f): Az, eksik, noksan, fenâ, kötü. 

Kemîne(f): Hakir, zavallı, âciz, değersiz. 

Kemter(f): Değersiz, değeri az, daha aşağı. 

Ken'ân(a): Filistin, Yakûb'un doğduğu yer. 

Kendözi(t): Kendisi, kendi özi, benliği. 

Kerâmet(a): Bağış, kerem, ikrâm, ağırlama. Velilerden zuhur eden 
ma'rifet. Velâyet ehlince isteyerek keramet göstermek makbul 
değildir. 

Kerîm(a): Kerem sahibi, cömert, ulu büyük Allah. 
Kerkes(f): Akbaba, Farsça kerges. 
Kerpiç(t): Topraktan yapılan güneşte kurutulan tuğla. 
Kerrûb(a): Allah'a en yakın melekler. Büyük melekler. 
Kesâd(a): Alış veriş durgunluğu, kıtlık. Eksiklik. Verimsizlik. 
Kesb(a): Çalışıp kazanma, elde etme, edinme. 
Kesilmek(t): Ayrılmak, uzaklaşmak. Vazgeçmek. 
Kevn ü mekân(a): Kainat. 
Kevn(a): Var olma, varlık. 

Kevser(a): Cennette bir ırmak. Maddî ve manevî çokluk, bolluk, 
bereket. 

Key(f): îyi, iyice, hakkıyla, çok iyi şekilde, çok, pek, adamakıllı. 

Keyvân(f): Zühal yıldızı. 

Kez (t): Defa, kere. 

Kezek/kezik(t): Nöbet, sıra. 

Kezin: Defa, kerre. 

Kıble-i cân: Cân kıblesi. İnsan-ı kâmil. 

Kıgrılmak(t): Çağrılmak. 

Kıgurmak(t): Çağırmak, davet etmek. Okumak, seslenmek. 
Haykırmak. 

Kılavuz(t): Yol gösteren. 
Kılınç(f): Hareket, iş, huy. 
Kıvanmak(a): Sevinmek, memnun olmak. 



Dr. Mustafa Tatcı 



381 



Kıyâs(a): Karşılaştırmak, benzetmek, mukayese. 

Kıyl ü kâl(a): Dedikodu, kuru laf. 

Kıymak(f): Öldürmek, hebâ etmek, öfkeyle bakmak. 

Kız(t): Dokunulmamış, bakire, temiz. 

Kızgın(t): Öfkeli. 

Kızıl(t): Bakır (veya altın) para. 

Kızlık/ Kızhg(t): Kıtlık, pahalılık. 

Kızmak(t): Isınmak, kayırmak. 

Kibr(a): Gurur, gösteriş, benliğini aksettirme. 

Kiçi ay(t): Hilâl. 

Kîl/kıyl(a): Söz. 

Kimesne(t): Kimse. 

Kîn/Kîne (f): Kin, düşmanlık, bugz. 

Kirâmen kâtibîn(a): İnsanların iki tarafından bulunup yaptığı fiilleri 

yazan melekler. Sûre 82/Âyet 10-12'de zikredilir. "Şüphe yok ki size 

koruyucular memur edilmiştir. Elbette büyüktür onlar. Yazarlar, 

bilirler, ne yaparsanız." 

Kiriş(f): Kalın direk. 

Kisvet(a): Elbise, kisve, kısbet. 

Koca(t): İhtiyâr. 

Kocalmak(t): İhtiyarlamak. 

Koduk(t): Eşek yavrusu. Sıpa. 

Koğa(t): Kova, bakraç. 

Kolmaş/kulmaş: Hilekâr, kalleş, aldatıcı, hırsız, geveze, saçma sapan 
ve asılsız sözler söyleyen. 
Konmak(a): Geçici olarak sakin olmak. 

Konmak(t): Haşır olmak. Meydana çıkmak, kalkmak, ayakta durmak, 
bitmek. 

Konşı(t): Komşu. 

Kopuz(t): Eski bir telli saz. Türklerin millî sazı. 
Korıcı(t): Muhafız, korucu. 

Kotarmak(t): Boşaltmak, tahliye etmek, bir kapdan bir kaba 
boşaltmak. 

Kovcı(t): Gammâz, dedikoducu. 

Kovucı(t): Söz götürüp getiren, insanların ayıbını gözetleyip söyleyen. 

Münafık. 

Köhne(f): Eski. 

Körük(t): Ateşi alevlendirmek için kullanılan demirci âleti. 



382 



Yûnus Emre Dîvânı 



Kösülemek(t): Uzatmak. 

Köymek(t): îçin için yanmak. 

Köynemek(t): İçi yanmak, aşk ateşiyle yanmak. 

Köynük/göynük(t): Yanık, yara. 

Köynüklü(t): Gönül yakıcı, yanık, tesirli. 

Köyündürmek(t): Yakmak, yandırmak. 

Kuçmak(t): Kucaklamak, sarılmak, deraguş etmek. 

Kuds(a): Ulvîlik, kudsîlik, yücelik. 

Kul hüvallah(a): De ki O Allah(birdir) İhlas sûresi/âyet 1. 

Kuli'l-Hak: Gerçeği söyle; Kur'ân'da çok sık tekrâr edilen bir ifade 

kalıbı. 

Kullanmak(t): Kul köle olmak, köle sahibi olmak. Kendisine bağlı 
adamları olmak. 
Kulûb(a): Kalpler. 
Kusûr(a): Kasrlar, köşkler. 

Kuş dili(t): Kur'ân'da, "mantıku't-tayr" terkibiyle "Ey insanlar size kuş 
dili öğretildi." şeklinde Süleymân Peygamber bahsinde geçer (bkz. 
Nemi Sûresi/âyet 16). Kuş dili mutasavvıflara göre ilm-i ledün, gaybî 
bilgi, marifet, demektir. 

Kuşanmak(t): Kemer bağlamak, silahlanmak, yeltenmek. 

Külhân(f): Hamam ocağı. 

Küll(a): Hep, bütün, çok. 

Küllî(a): Bütün, tam, umûmî, hepsi, tamâmı. 

Külüng(f): Taşçı kazması. 

Kün demi: Allah'ın "ol" emrini verip âlemleri yarattığı an. Yasin 
suresi/âyet 82. 

Kün feyekün: Bir şeyin olmasını irade ederse Allah, "ol" der, o şey 
oluverir. Bakara sûresi/âyet 117. 

Kün(a): Allah'ın olmasını istediği şey ve iş için iradesini ifade eden 

Arapça'da "ol" emri. Tasavvufta bu kelimenin akl-ı küll ve nefs-i 

küllü işaret ettiği söylenir. 

Künc(f): Köşe, bucak. 

Küntü kenz: Gizli hazine. (Hadis). 

Kürelik(t): Taşkınlık, azgınlık. 

Kürsî(a):Arş'ın altında bir düzlükte olan, levh-i mahfuzun bulunduğu 
yer. 

Küt: Kö türüm, eli ayağı tutmaz. 
Küteh(f): Kısa, boysuz. 



Dr. Mustafa Tatcı 



383 



-L- 

Lâ(a): Yok. 

Lâ-cerem(a): Şüphesiz, elbette. 
Lahza(a): Zaman. 

La'în(a): Lanetlenmiş, rahmetten sürülüp atılmış. 

Lâ'l eylemek(a.t): Susturmak, susmak, konuşmamak, dili tutulmak. 

La'l(a): Dilsiz. 

Lâ-mekân(a): Mekân ihtiyacı olmayan mekânsız. Allah. 
Lâ-şerîk: Ortağı yok. Allah. 
Lâ-taknatü: Umut kesmeyiniz. Sûre 39/ Ayet 53. 
Latîf(a): Cisimsiz, mütenâsip, güzel, mülâyim, yumuşak. 
Layın/-leyin(t): Gibilik eki. Deryalayın vb. 

Ledün(a): Ehlullah'ın ve velilerin elde ettikleri vehbî ilim. îlm-i ledün 
Allah'ın sırlarına ait bilgi, gayb ilmî. 

Ledünnî: Ledünne müteallik, gayb ilmiyle alakalı. Hakikî ilimle ilgili. 
Lem-yezel: Dâimî, zâil olmaz, bâki, zevâlsiz. hiç göremezsin. (Sûre-i 
Araf / 143). 
Leşker(f): Asker. 

Levh ü kalem(a): Levh, üstü, düz şey, levha demektir. Burûc sûresinin 
21-22. âyetlerinde "Ey Muhammedi Doğrusu sana vahy edilen bu 
kitâb, levh-i mahfuz(korunmuş levha) da sabit, şanlı bir Kur'ân'dır, 
denilir. Kalem: Bu levhaya alacakları yazacak olan İlâhî kalemdir ki, 
Kalem sûresinin ilk âyetinde geçer. Mutasavvıflara göre levh Allah'ın 
bilgisi, kalem de onu görünür hale getiren Allah'ın iradesidir. 
Levlâk(a): Habibim! Sen olmasaydın ben eflâki yaratmazdım." 
meâlindeki bir hadis-i kudsiye işaretdir. 
Levn(a): Renk, boya. 

Leylî: Leylâ ve Mecnun hikâyesinin kadın kahramanı. Sevgili. 
Lokmân: Kur'ân-ı Kerîm'de kendi adı ile geçen sûrede anılmaktadır. 
Ünlü bir hekimdir. Bazıları onun bir ermiş, hattâ bir peygamber 
olduğunu söylerler. Hakkında Hazret-i Eyyûb'un kız kardeşinin veya 
teyzesinin oğlu yahut Habeşî bir köle olduğu gibi rivâyetler vardır. 

-M- 

Magbûn(a): Aldanmış, şaşkın. 

Mağfûr(a): Rahmetlik olmuş, mağfiretlik. Arkasından duaya muhtaç 
olan. Ölen kişi. 



384 



Yûnus Emre Dîvânı 



Mâh/meh: Ay. 

Mahfil(a): Toplantı yeri, oturulan görüşülen yer. 
Mâh-ı tâbân(f): Parlak ay. 
Mahlûkât(a): Yaratılmışlar. 

Mahmûr(a): Serhoşluğun verdiği sersemlik, ağırlık. Serhoş. 

Mahsûsât(a): His ile, duyularla idrâk edilen, anlaşılan şey. 

Mahşer(a): Kıyamette ölülerin dirilip toplanacakları yer. 

Makber(a): Mezar. 

Makbere(a): Kabir, mezar, medfen. 

Makhûr(a): Kahredilmiş, mahvedilmiş, yok olmuş. 

Maksûd(a): îstenen, dilenen şey. Kasd edilen. 

Maksûrât(a): Kısılmış, kısaltılmış, kesilmiş. 

Ma'kûlât(a): Aklın idrak ettiği hususlar, akılla bulunacak, anlaşılacak 
şeyler. 

Mâlik(a): Cehennemin kapıcısı, zebânîlerin başı olan azâb meleği. 
Ma'mûr(a): İmâr olmuş, düzenlenmiş. 
Mânâ(a): Mânâ, anlam. İç yüz. Gerçek yön. 

Mancınık: Eski savaşlarda kullanılan, kalelere veya yüksek kesimlere 
taş ve gülle atan sapan. 

Mansûr-ı Bağdâdî: Adı Hüseyin, lakabı el Hallâc, el-Beyzavî, 9-10. 
yüzyıllarda yetişmiş büyük ve coşkun sufî. Aşka mağlup olup makâm- 
ı fenafillahta sırrı ifşâ etmiş, "EneT-Hak" diyerek vahdet-i vücûdun 
halka yayılmasına sebep olmuştur. Zamanın şeriat âlîmlerince "şer'e" 
muhalif bulunan bu sözlerden sonra Hallâc'ın asılmasına karar 
verilmiştir. Sûfîlerce gerçek bir aşk şehidi kabûl edilen Hallâc'ın 
Dîvân ve Kitabü't-Tavasîn isminde eserleri vardır. 
Manzûr(a): Nazar edilen, bakılan. 
Mâr(f): Yılan. 
Maraz(a): Hastalık. 

Ma'rifet(a): Allah'ın zatına ait bilgi. İrfan. 

Mârût(a): Hârût ile birlikte sihir yaptıkları için kıyamete kadar 

Babil'de bir kuyuda baş aşağı asılmış olan melektir. 

Mâsivâ(a): Hak'tan gayrı şeyler. Eşya. 

Ma'siyet(a): İsyan, itaatsizlik. 

Maslahât(a): İş, husus. 

Ma'sûm(a): Günahsız, suçsuz. 

Ma'şûka(a): Sevgili, Allah. 

Mât(a): Saf dışı olmuş, yenik, yenilmiş, mağlup. 



Dr. Mustafa Tatcı 



385 



Mazarrat(a): Zarar, ziyan, dokunma. 
Ma'zûl(a): Azdedilmiş kovulmuş. 
Me'âb(a): Dönülecek, sığınılacak yer. 
Meâl(a): Anlam, meydana gelen şey. 
Mecâl(a): Güç, kuvvet, fırsat, imkan. 
Mechûl(a): Bilinmeyen, gizli kalmış. 

Mecnûn(a): Leylâ ve Mecnûn hikâyesinin erkek kahramanı. Amir 
oğullarından Kays adlı bir Arap delikanlısının Leylâ adlı bir kıza âşık 
olduktan sonra aldığı sıfat. Yûnus Emre'de ve tasavvufi 
edebiyatımızda cezbeye girmiş bir derviş için kullanılır. Fenafillahtaki 
kişiyi temsil eder. 

Mecnûn-sıfat: Mecnun gibi, Mecnûnluk makamındaki âşık. 
Mekir/Mekr(a): Hile. 
Mekkâr(a): Hilekâr, düzenbaz. 
Mekr eylemek: Hile yapmak. 

Mekr irgürmek: Hileyle yaklaşmak, hileye getirmek, hileye ulaşmak. 
Mekr(a): Hile. 

Mekremet(a): Cömertlik, izzet. 
Mekseb(a): Kazanç. 
Melâik(a): Melekler. 
Melâl(a): Sıkıntı, gam. 

Melâmet hırkası giymek: Kınama hırkası giymek. Kendilerini halktan 
gizleyen gayb erenlerin dünyevî örtülerle, kalenderi tavırlarla 
velâyetlerini göstermeden yaşamaları. 

Melâmet(a): Kınama, ayıplama, azarlama. Benlik terbiyesi için 
kendisini hor ve aşağı gören insanların meşrebidir. Bu kişiler, halk 
tarafından kınanır, hakir davranılır. Melâmet içindekilere Melamî 
denir. Fakat bu tâbir bir tarikat ismi değil, bir meşreb ismidir. 
Melekût(a): Ruhların ve meleklerin âlemi. 
Melûl(a): Kırgın, üzüntülü, usanmış. 
Me'men(a): Güvenilir, emin yer. 

Men aleyha fân(a): "Yeryüzünde ne varsa geçicidir, ancak yücelik ve 
kerem sahibi Rabbinin zatı kalıcıdır(Kur'ân, Sure, 55/âyet 26-27). 
Men 'arafe nefsehû(a): Hadis, "Nefsini bilen Rabbini bilir." Bu sözün, 
Hz. Ali tarafından söylendiği de rivâyet ediliyor. 
Menâre(a): Minâre. 
Meni(f): Benlik. 

Menkûr(a): Boynuzdan yapılmış boru. Delinmiş veya oyulmuş şey. 



386 



Yûnus Emre Dîvânı 



Mennân(a): İhsan sahibi, dilemeden veren. Esmaül-Hüsna'dan. 
Mensûh(a): Nesh olunmuş, iptâl edilmiş kaldırılmış, hükümsüz. 
Bırakılmış. 

Menşûr(a): Yayılmış, açılmış, neşr olunmuş, yayımlanmış, ferman. 
Mercân(a): Denizde mercan balığının ürettiği kıymetli-genellikle 
kırmızı renkte- değerli madde. 
Merci'(a): Rücu edilecek, dönülecek yer. 
Merd(f): İnsan. 

Merdâne(f): Yiğit, yiğitçesine, mertçe. 
Merdûd(a): Reddedilmiş, kovulmuş, sürülmüş. 
Merg-zâr(f): Çayırlık, çimenlik, yeşillik, sulak yer. 
Mesel bağlamak(a.t): Örnek vermek, misal getirmek. 
Mesel(a): Misal, benzer bir şeyle izah getirme. 

Meskenet(a): Miskinlik, Yûnus Emre'de "makam-ı fenâ" için 
kullanılan tabirlerdendir. 
Mest(f): Serhoş. 

Mestân(f): Serhoş, sekran. Kendinden geçmiş. 
Mestûr(a): Örtülü, kapalı, örtülmüş. 
Meşâyıh(a): Şeyhler. 
Meşhed(a): Şehidlik. 

Meşrûat(a): Meşru şeyler, haram olmayanlar. 
Meta'(a): Fayda, menfaat, kıymetli şey. 
Mevc(a): Dalga. 

Mevlânâ: Büyük Türk İslâm Mutasavvıfı. Belh'te doğdu. Mevlevîğin 
piri. Mesnevi ve Dîvân-ı Kebîr'in şairi. Yûnus Emre'yle görüşmüş ve 
sohbetiyle irşadda bulunmuştur. Şems-i Tebrîzî tarafından yetiştirilen 
Mevlânâ Celaleddin-i Rumî, 17 Aralık 1273 'de Konya'da vuslat etti. 
Mevzûn(a): Vezinli, ölçülü. 
Mey(f): Şarab, içki. 

Mey-hâne(f): Metinlerde Mürşid'in bulunduğu tekke veya mürşid-i 
kâmilin gönlü anlamında ele alınır. 
Meyl(a): Gönül aşkı, gönül eğilmesi, istek. 

Meyl-i Fenâ(a): Fâni olana, geçici olana meyi etme. Dünyaya eğilme. 
Mezada virmek(a.t): Satışa sunmak. 

Mezheb(a): Gidilen yol. Dinin teferruat kısmında açıklıklar getiren 
görüş ve kabuller. İslâm'da dört mezhep olup mutasavvıf indinde 
bunların tamamı haktır. 
Mihmân(a): Konuk, misafir. 



Dr. Mustafa Tatcı 



387 



Mihnet(a): Sıkıntı, eziyet. 
Mihr(f): Muhabbet, sevgi, aşk. 

Mihrâb(a): Camide namaz kılarken imamın önünde durduğu yer. 
Mikâîl(a): Mertebesi çok yüce olan dört melekten rızıkları dağıtan 
melek. 

Milk(a): Elde bulunan, tasarruf edilen şey, mal, mülk. 
Milket(a): Memleket, ülke. 

Millet(a): Din, mezhep, aynı dinden olan topluluk. 
Minber(a): Cami'de imamın hutbe okuduğu yer. 

Mine'l-kalbi ile'l-kalb(a): Hadis olduğu söylenen bir söz. "Kalpten 
kalbe(yol/pencere) vardır" şeklindedir. 
Minkâr(a): Kuş gagası. 

Mi'râc(a): Hz. Peygamber'in Allah tarafından göklere davete icâbeti. 
Yükselişleri, gökteki seyrânı. Kelime, merdiven anlamındadır. 
Mirrih/Merih(a): Merih yıldızı. 
Mirvari/mirvarid (f): İnci. 

Miskâl(a): 4.5 gr. ağırlık ölçüsü. Çok küçük bir ağırlık ölçüsü. 
Miskîn(a): Hiçbir şeye mâlik olmayan yoksul, halsiz, hareketsiz. Bu 
kelime Yûnus'ta daha ziyade "Fenafıllah" karşılığında 
kullanılmaktadır. 

Miskinlik: Metinde "Fenafillah", benlik terki anlamlarındadır. 

Mismil/mısmıl(f): Temiz, pak, arı. Besmeleyle kesilmiş hayvan eti. 

Mîşe (f): Meşe, meşelik, orman. 

Miyân(f): Orta, ara, vasat. 

Müallak(a): Askıda, boşta, karar verilmemiş. 

Müamele(a): Davranış. 

Mugaylân dikeni: Deve dikeni, çölde yetişen bir diken. 
Muhakkik(a): Tahkik eden, gerçeği inceleyen, araştıran. 
Muhâl(a): İmkansız, olamaz, olmayacak. Mümkün olmayan. 
Muhâlif(a): Aykırı düşüncesi olan. 
Muhâs: Bakır. 

Muhib(a): Seven, sevgi besleyen, dost. 

Muhit-i a'zâm(a): Dünya yuvarlağını çeviren büyük deniz. Okyanus. 
Muhkem(a): Sıkı, sağlam, kuvvetli, berk, sağlamlaştırılmış. 
Muhlis(a): İhlaslı olan, özü sözü doğru, riyasız, dürüst. 
Muhtasâr(a): Kısaltılmış, özetlenmiş. 
Mu'în (a): Yardım, yardımcı. 
Mukarreb(a): Yaklaştırılmış, Allah'a yakın. 



388 



Yûnus Emre Dîvânı 



Mukarrer(a): Kararlaştırılmış. Karar vermiş. 
Munis(a): Alışılmış, ehlileşmiş, cana yakın. 
Muntazır(a): Bekleyen, gözleyen. 
Murdâr(f): Kirli, pis, leş. 
Murg(f): Kuş. 

Murtaza(a): Hazret-i Ali'nin lakabı. Beğenilmiş, seçilmiş. 

Mûsâ(Mûsî): Kur'ân'da zikredilen peygamberlerden birisi. 

Museviliğin kurucusu olup İsrail oğullarını Mısır'dan çıkarmış, 

esaretten kurtarmıştır. Kendisine Tevrat gönderilmiştir. Tûr Dağı'nda 

Allah'ın tecellisine mazhar olmuş ve konuşmuştur. Bundan dolayı 

Kelimullah denmiştir. Kitap sahibi peygamberlerden olan Musa 

kavmine "evâmir-i aşere"(on emir)yi bildirmiştir. 

Musallâ(a): Namaz kılınan yer, cenaze namazı kılınan yer. Musalla 

taşı: Cenaze konulan yer. 

Mushaf(a): Kur'ân-ı Kerîm, sahifeler. Kitap. 

Mustafâ(a): istifa edilmiş. Seçilmiş, seçkin. Hz. Peygamber'in 

mübarek sıfatlarından birisidir. 

Muştulamak(f.t): Müjdelemek. Farsça Müjde'den. 

Muştucu(f.t): Müjdeci, haber veren. 

Muştuluk(f.t): Müjde için verilen değerli bir şey, para. 

Muti'(a): İtaat eden, isyan etmeyen, rahat. 

Mutlak(a): Serbest, salıverilmiş, kati, değişmez. Yalnız, tek. Bir yere 
bağlı olmayan. 

Muvâfık(a): Uygun, yerinde, denk. 

Mübâriz(a): Döğüşen, kavga eden. 

Mübtelâ(a): Belâya uğrayan, düşkün, tutkun, hasta. 

Mücâhede çekmek(a.t): Nefsi yenmek için ibâdet ve riyazat içinde 

bulunmak. 

Mücâhede(a): Uğraşma, savaşma, çalışıp çabalama, tasavvufta nefsi 
yenmeye çalışma. 

Mücerred(a): Yalnız, tek, her şeyden ayrılmış. Hak'dan gayrı her 

şeyden arınmış. 

Mücrim(a): Suçlu, kabahatli. 

Müctebâ(a): Seçilmiş, seçkin. Hz. Muhammed. 

Müdâm(a): Devamlı, sürekli. 

Müdbir(a): Talihsiz, düşkün, idbâra uğramış. 

Müddeî(a): İddiacı, davacı; metinde şer'i hakikatleri anlamayan softa 
manasına. 



Dr. Mustafa Tatcı 



389 



Müdebbir(a): Evvel'den tedbir gören, herşeyi ilmiyle ihata edip iş 
yapan Allah. 

Müfsid(a): Bozan, nifak çıkaran. 
Mühmel(a): Bırakılmış, ihmal edilmiş. 

Mühr urulmak(a): Mühür vurulmak. Karar verilmek, tasdik edilmek, 
kapanmak. 

Mülk(a): Elde bulunan, tasarruf olunan şeyler. Ülke, memleket. 

Mülket/milket(a): Ülke. 

Mülk-i ezel(a): Ruhlar âlemi. 

Mümeyyiz(a): Ayıran, ayırıcı, seçen, fark eden. 

Münâcât(a): Allah'a yalvarma, dua etme. 

Müneccim(a): Yıldızların hareket ve durumundan hükümler çıkaran. 
Yıldız bilgini. Astrolog. 

Münevver(a): Nurlu, ışıklı, aydın aydınlatılmış. 
Münezzeh(a): Temiz, arı, noksanlardan uzak. 
Münferid(a): Tek başına, ferdî. Yalnız. 
Mün'im(a): Nimet veren, yedirip içiren. 
Münker(a): Kabirde soru soran iki melekten birisi. 
Münkir(a): İnkarcı. 
Mürebbi(a): Terbiyeci, mürşid. 

Mürekkeb(a): Terkip edilmiş, birleştirilmiş, yazı yazmaya yarayan 
madde. 

Mürîd(a): Bir mürşide bağlanan, sülûka giren kişi. 

Mürsel(a): Gönderilmiş, yollanmış, peygamber, resûl. 

Mürşid(a): Doğru yolu gösteren, irşad eden kılavuz, şeyh, tarikat piri. 

Mürted(a): İslâmdan dönen, Tasavvufta yoldan çıkan derviş. 

Mürvet/mürüvvet(a): Mertlik, erlik, yiğitlik, iyilikseverlik, cömertlik. 

Adamlık. Ana baba saadeti. 

Müselsel(a): Ardı ardına giden, zincirleme. 

Müşâhade(a): Görme, görüşme, şahid olma. Tasavvufta İlahî alemi 
görme. 

Müşk(f): Misk. 

Müşkil(a): Zor. Güç. 

Müşrik(a): Allah'a ortak koşan. İkilik. 

Müştâk(a): Hasret çeken, göreceği gelen. 

Müyesser(a): Kolaylıkla olan, nasip olacak olan, elde edilen. 

Müzd(f): Sevab, ecir, karşılık, mükafat. 



390 



Yûnus Emre Dîvânı 



-N- 

Nâ-çâr(f): Çaresiz. 

Nâdân(f): Bilmeyen, cahil, kaba, anlayışsız. 
Nâgâh(f): Ansızın, birden bire. 
Nagam(a): Nağmeler, türküler. 
Nâgeh/nâgehân(f): Ansızın. 

Nagme(a): Ezgi, teganni, güzel ses, ahenkli mırıldanma. 
Nahcîr(f): Av. 

Nahnu Kasemna(a): Biz taksim ettik.(Zuhrûf/32). 
Nâ-kâm(f): Muradına, maksadına erişmemiş. 
Nâkıs(a): Noksan, eksik. 

Nakş(a): Bir şeyi çeşitli renklerde boyamak. Resim, tezyin. 
Nâkûs(a): Kiliselerde çalınan çalgı. 
Nâlân(a): İnleyen, inleyici, feryâd eden. 
Nâle(f): İnleme, feryâd. 

Na'lin(a): Nalın, ayağa giyilen basit bir giyecek. Pabûşvârî bir 
giyecek. 

Nâliş(a): Feryâd ediş, ağlayıp inleyiş, inleme. 
Nâmî(a): Yerden biten, yetişen, büyüyen bitki, nebat. 
Nân(f): Ekmek. 
Nâr(a): Âteş, od. 

Nâ-reste(f): Ergenlik çağına gelmemiş, çocuk. 
Nasîhat(a): Öğüt. 

Nass(a): Kat'i, açık, belli, delil. Kur' ândaki mânâca açık olan 
hükümlerin tamamı. Delil olarak gösterilen. 

Nasûh(a): Bozulması imkânsız tevbe. Kesin olarak karar verilmiş şey. 
Yemin. 

Nazar urmak(a.t): Bakmak, himmet etmek. 

Nazar(a): Göz atmak, yan bakmak, tetkik. Tasavvufta mürşidin 

müridine iltifat etmesi, tenezzülü. 

Nazar-gâh: Bakılan yer, seyredilecek yer. Gönül. 

Nazük(f): Nazik, ince. 

Neci(t): Kim oluyor, ne söz. 

Necm(a): Yıldız. 

Necmüddin-i Kübrâ: Kübreviyye tarîkinin piridir (ö. 618/1121). 
Medrese ilimlerinden sonra tasavvufa yöneldi. Kasri, Yasir, Ruzbihan 
Mısri gibi tasavvuf büyüklerinden ilm-i ledün tahsil etti. Harezm'de 
irşad ederken Moğollar tarafından şehid edildi. Melâmî ve Üveysî 



Dr. Mustafa Tatcı 



391 



meşrebi vardır. Mevlânâ'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaüddin Veled, 
onun mürîdi kabul edilmektedir. Cehri zikri esas alan Necmüddin-i 
Kübrâ'nın tarikatı, Hz. Ali meşreplilerce yaşatılmaktadır. 
Nefha(a): Üfürme, nefes. 
Nefir(a): Cemaat, topluluk. 
Nefrîn(f): Lanet, sövme, ilenme. 
Nehy(a): Yasak etme, yasak. 

Nekir(a): Mezarda insanları sorguya çekecek iki melekten birinin adı. 
Nem(f):Yaş. 
Nem(t): Neyim. 
Nemdür(t): Neyimdir. 

Nemrûd: Halil İbrahim Peygamber zamânındaki Keldavi hükümdarı 
olan Nemrud, Putlara tapmadığı için İbrahim Peygamberi ateşe 
attırmıştır. Allah'ın inâyetiyle âteş etkisiz hale gelmiştir. Nemrud, 
Babil'in kurucusudur. 

Nerdübân/nerdüvân(f): Merdiven. Aslı, nerd-bân. 
Nesnene(t): Nesne, şey. 

Neşr(a): Kıyamette bütün insanların tekrar dirilmesi. "Haşr u neşr" 

yayılma-dağılma. 

Nevâle(a): Nasib, kısmet. Tâli'. 

Nevâz(f): Okşayıcı, taltif edici. 

Nevbet(f): Pâdişâh ve vezirlerin sarayı önünde günün muayyen 

vakitlerinden çalınan mızıka. Sıra, nöbet. 

Nev'i(a): Çeşit, nev'e ait. 

Nevkâr(f): Yeni işe başlamış, acemi. 

Neysân(f): Ney gibi, kamış gibi. 

Ney-şeker(f): Şeker kamışı. 

Niçe bir(t): Ne zamâna kadar. 

Niçe(t): Nasıl, ne suretle, ne kadar, çok. 

Niçe(t): Nasıl, ne suretle, ne kadar, çok. 

Niçesi(t): Nasıl, ne şekilde. 

Nifâk(a): İki yüzlülük. Müslüman gibi görünüp ortalığı karıştıran, 
bozguncu. 

Nigâr(f): Sevgili, güzel, resim. 
Nihân(f): Gizli, saklı. 
Nikâb(f): Yüz örtüsü. Peçe. 
Ni'met(a): Lütuf, ihsan, rızık. Yiyecek. 
Nire(t): Nere 



392 



Yûnus Emre Dîvânı 



Nisâr(a): Döküp saçma, düğünlerde saçılan para vs. 

Nisbet(a): Münasebet, yakınlık, bağ. 

Nisyân(a): Utanma. 

Nişân(a): Alâmet, iz, belirti, eser. 

Nişe(t): Nasıl, neden, niçin. 

Nite(t): Nasıl, ne halde. 

Niteki/nitekim(t): Nasıl ki, nasıl kim. 

Nitelik(t): Mahiyet., keyfiyet, nelik. 

Niteliksüz: Keyfıyetsiz, mahiyetsiz. 

Niyâz(f): Yalvarma. Duâ. 

Nöker: Hizmetçi, hizmetkâr. 

Nûh(a): Nuh Peygamber. Tufandan korunmak için bir gemi yapmış ve 

bütün canlılardan birer çift almıştır. Kur' ân' da ismi zikredilen bir 

peygamberdir. 

Nukl(a): Meze, çerez. 

Nûş itmek(f.t): İçmek. 

Nûş(f): Tatlı, bal. 

Nûşin-revân: Nuşirevân, eski İran'ın adalet timsali olmuş bir 

hükümdarıdır. Hürmüz'ün babası, Hüsrev'in dedesidir. 

Nutfe(a): Meni, saf ve duru su. İnsanı meydana getiren sperm. 

Nühavht(f): Okşama, çalgı çalma. 

Nükte(a): İnce manâ. 

Nüzl(a): Misafir için hazırlanan yemek. 

-O- 

Obrılmak(t): Devrilmek, çökmek, oyulmak. 

Ocak(t): Maden ocağı. 

Od urmak(t): Ateşlemek, ateşe vermek. 

Od(t): Âteş. 

Ogrı/oğru(t): Hırsız. 

Okımak/okumak(t): Çağırmak, davet etmek. 
Ol dem(t. f): O zamân, o an. 
Ol(t): O. 

Olok dem(t): O dem, o anda, o dakikada. 
Oluk-sâ'at(t.a): O saat. 

Onmak(t): Şifa bulmak. İyileşmek, yara kapanmak. 
Oran(t): Ölçü, hesab, derece. Kıyas. 



Dr. Mustafa Tatcı 



393 



Osmân: Çâr-yâr'dan üçüncüsüdür. Hz. Peygamber'e iki defa damat 
olmuş hilmi ve ilmiyle şöhret bulmuştur. 
Otrur(t): Oturur. 

-Ö- 

Öd(t): Yürek. 

Ödi sımak(t): Korkmak, korkudan kalbi çarpmak. 
Ög(t): Akıl, hatır, zihin. 

Öglenmek(t): Kendine gelmek. Aklını başına toplamak. 

Ögsüz(t): Akılsız. 

Öğün tutmak(t): Yediği yaramak. 

Ögür(t): Eş, arkadaş. 

Ögütlemek(t): Nasihat vermek. 

Öküş(t): Çok fazla, ziyade. 

Ömer: Çâr-yâr'dan ikinci halife. Lakabı Fârûk ve İbn Hattâb'tır. 

Adaletiyle meşhurdur. 

Önden(t): Önce, evvel, ilkin, önceden. 

Önmek(t): Beklemek(?) "Bir niçeler turmışlar dün-gün nevbet 

öğerler/bir niçeler göymezler önürdürler rindâne"(313/7). 

Önürdürler(t): Sallanırlar, bağırırlar, böğürürler.(?). 

Öri/örü turmak(t): Ayağa kalkmak. 

Öşr(a): Onda bir, Kur' ân' dan on ayetlik bölüm 

Ötmek(t): Geçmek. 

Ötrü/ötürü(t): Dolayı, sebebiyle. 

Öykünmek(t): Taklit etmek. Taklide çalışmak. 

Özenmek(t): Tama' göstermek. Gıpta etmek. Biri işte ihtimam 

göstermek. 

Özge(t): Başka. 

-P- 

Pâ-bend(f): Köstek, ayak bağı. 

Pâdişâh(f): Padişah, mecazen Ruh, Cenâb-ı Hak. 

Palâs(f): Keçe, aba, çul, eski elbise. 

Palhenk(f): Dizgin, yular, kemend. 

Panbuk(f): Pamuk. 

Pâre(f): Parça. 

Pâs olmak(f.t): Paslanmak, kederli, üzüntülü olmak. 
Pâs(f): Kir. Mecazen, gam, keder, iç, sıkıntısı, üzüntüsü. 



394 



Yûnus Emre Dîvânı 



Paşa/beşe: Evin büyüğü, yüksek rütbeli; askeri bir rütbe olup eskiden 

hangi manada kullanıldığı ihtilaflıdır. 

Pâyân(f): Son, nihâyet, uç, kenar. 

Pâyîdâr: Devamlı, sağlam, itibarlı. 

Pây-mâl(f): Ayaklar atında kalmış, çiğnenmiş. 

Pehlevân(f): Pehlivân. 

Pelîd(f): Sert ağaç, Palamud odunu. Mecazen eğitimi zor insan/nefis. 

Per u bâl(f): Kanat ve kol. 

Perdeliler(f.t): Hak'tan gafiller. 

Perî(f): Melek. 

Perrân(f): Uçan, uçucu. 

Pertev(f): Işık, nûr. 

Pervâne(f): Geceleri ışık etrafında dönen küçük kelebek. Bu 

kelebekler, gözyaşı ile beslenirlermiş. 

Pervâz(f): Kanat açmak. Uçmak. 

Pes(f): O halde, öyle ise. 

Peşe/beşe: Baş reis, paşa, bakan(Bkz. Paşa). 

Peşimân(f): Pişman. 

Peymâne(f): Kadeh. 

Peyvest(f): Ulaşma, kavuşma. 

Pinhân(f): Gizli, saklı. 

Pîr(f): İhtiyar, tarikat kurucusu. 

Pîşe(f): San'at, iş, meslek. "Dervişlik bir pîşedür"(149/9). 
Pîş-kadem(f.a): Önde giden, kendisine uyulan kişi. 
Pîş-keş(f): Hediye, armağan. 
Pîş-rev(f): Önden giden, öncü, gider. 
Piyâle(f): Kadeh, şarab. 

Poyraz(f): Kuzeyden esen keskin ve soğuk rüzgâr. 

Pûl(f):Para. 

Pusaruk: Sis, duman. 

Pür(f): Dolu, çok. 

Pür-kemîn(f): Çok az. 

Pür-ni'met(f.a): Nimetle dolu. 

Pür-nûr(f.a): Nur dolu, nurla kaplanmış. 

Püryân: Biryân, kebap. 



-R- 

Rab(a): Öğreten, bildiren, mürşid, Rabbü'l-âlemîn Allah. 



Dr. Mustafa Tatcı 



395 



Rabbü'l-enâm(a): Bütün yaratılmışları yetiştirip besleyen Hak. 
Ra'd(a): Gök gürültüsü, şimşek çakması. 

Rahîm(a): Acıyan merhâmet eden, esirgeyen, koruyan, âhirette mümin 

kullarına Rahmet eden. Allah. 

Rahle okumak(a.t): Ders görmek, 

Rahm(a): Acıma, merhamet etme, Esirgeme. 

Rahmân(a): Çok acıyan, esirgeyen, merhamet eden. Allah. 

Rahmanî(a): Çok acıyan, esirgeyen, merhamet eden Allah'a ait. 

Müsbet. Allah ile ilgili. 

Rahmet(a): Acıma, esirgeme, koruma, yargılama. 
Raht(f): At takımı, yol levâzımatı, mâl-mülk. Eşyâ. 
Rast(f): Doğru. 

Raygân/Râyegân:(f): Pek çok, bol, ucuz, bedava. 
Râyiha(a): Koku. 

Râz(f): Sır, gizli şey. Gizlenen şey. 
Râzî(f): Sırdaş, sır saklayan. Sırla ilgili. 
Rebâb(a): Bir çeşit kemençe. 
Recâ(a): Umma, ümit etme, dileme, dilek. 
Ref i(a): Yüksek, âlî. Bülent. 
Refîk(a): Arkadaş. 

Rehber(f): Kılavuz, mürşid. Yol gösterici. 
Reh-bîn(f): Yol gören. 

Remz(a): İşaret, sembol, sırrı anlatmak için başvurulan söz veya 
kelime. 

Renc(f): Zahmet, eziyet. 
Rencûr(f): Sıkıntılı, incinmiş. 
Resm(a): Adet, usûl, tavır, davranış. 

Resûl(a): Peygamber, yeni kitap ve şeriatle gönderilen Peygamber. 

Revâ(f): Layık, uygun. 

Revân olmak(f.t): Akmak, geçmek, yürümek. 

Revân(f): Akan, giden, ruh, cân. 

Revân(f): akan, giden, ruh, cân. 

Revzen(f): Pencere. 

Reyhân(f): Büyük yapraklı fesleğen çiçeği. 
Rıdvân(a): Cennet bekçisi, Cennet kapıcısı. 

Rızk(a): Allah'ın kullarına lutf ettiği yiyecek, içecek. Tasavvufta 
manevî lütuf, irfan ve aşk anlamında. 
Rif ât(a): Yükseklik. 



396 



Yûnus Emre Dîvânı 



Rind(f): Kalender, aldırış etmeyen, dünyayı umursamayan. 
Rindâne(f): Kalenderler gibi hareket eden, rindçe davranan. 
Riyâ(a): Özü-sözü bir olmamak. İki yüzlülük. 

Riyâzat(a): Tasavvufta sülük esnasında nefsin isteklerini bertaraf 
etmek için aç kalma, açlıkla terbiye, az ile kanaat etme. 
Ruhbân: Hıristiyan mistiği. 
Rûm: Anadolu. 

Rumûz(a): Mânâsı gizli sözler. 
Rûz(f): Gün. 

Rûzî(f): Rızık, azık, nasib, kısmet. 
Rüchân(a): Üstün olma, üstün gelme, üstünlük. 

Rükû(a): Namazda eğilme hareketine verilen ad. Allah'ın huzurunda 
eğilme. 

Rüstem(f): İran'ın mitolojik kahramanlarındandır. Zal'ın oğludur. 
Kuvvet ve cesâret timsâlidir. 
Rüzigâr(f): Zaman, devir, dünya. 

-S- 

Sâbir(a): Sabırlı. 

Saçu(t): Düğün ve toyda saçılan şeker ve para kabilinden şeyler. 
Sa'd(a): Kutlu, uğurlu, kutluluk, uğurluluk. 
Sad(f): Yüz. 

Saddâk(a): Gerçektir, doğrudur. 

Sadef: İnci kabuğu. Sert ve parlak, kıymetli bir maddenin kabuğu. 
Safâ(a): Saflık, arılık, temizlik, gönül şenliği. 

Safâ-nazar: Temiz bakış, feyiz veren bakış. Mürşidin bakışı. Himmet. 

Sâfi(a): Temiz, pak, arı. 

Sagınç(t): Emel, arzû , istek, düşünce. 

Sagınmak(t): Düşünmek, mülahaza etmek, sanmak. 

Sagınmak(t): Düşünmek, mülahaza etmek, sanmak. 

Sagış(t): Düşünce. 

Sahâvet(a): Cömertlik. 

Sahha(a): Bir şey içen kimseye "afiyet olsun" manasında söylenen 
söz. 

Sahî(a): Cömert, eli açık. 

Sâhib-i keyvân(a.f): Zühal gezegenine mensup. Bu gezegen insana 
keder verdiği için bu terkip "keder sahibi" anlamına gelir. 
Sâhib-kabûl(a.f): Kabul eden, kabiliyetli, anlayışlı. 



Dr. Mustafa Tatcı 



397 



Sâhib-kırân(a.f ): Uğurlu zamânda tahta çıkan hükümdâr, her zamân 
başarı ve üstünlük kazanan hükümdâr. 
Sa'îd(a): Uğurlu, kutlu, mübarek. 
Sâim(a): Oruçlu. 

Sak(t): 1 -Uyanık, çabuk duyan, ihtiyatlı, rahat, emin. 2- Ok yayının 
kiriş geçen ucu. 

Sâkî(a): Sakka'dan. Evlere su taşıyan kişi. Kadeh sunan.+Tasavvufta, 
mecazen mürşid. 

Sâkî: Kadeh sunan, su dağıtan. Tasavvufta mecazen mürşid. 
Sakka(a): Su taşıyan kişi. 

Sala(a): Çağırma, bir şey için bağırarak davet etme. Namaza çağırma. 

Minarede okunan salavat. 

Salaca: Ölü taşınan dört kollu düz tahta. 

Salâvât(a): Hz. Peygamber'e yapılan dualar. 

Salık: Doğru yolu gösterme, haber verme. Tarif etme. 

Salmak(t): Göndermek, sevketmek. 

Saltuk/Sarı Saltuk: XIII. yüz yılda yaşayan bir alperen mürşid. 
Mahmûd-ı Hayrânî müntesibi olduğuna dair rivâyetler vardır. Tapduk 
Emre, tahminen bu zat tarafından yetiştirilmiştir. Sarı Saltuk, II. 
îzzeddin Keykavus'un maiyetine giren bir Türkmen boyunun başında 
bulunan Türkmen babasıdır. Balkanlarda vuku bulan Türk muhacereti 
sırasında tarih sahnesine çıkmıştır. O, Kalenderi meşrep bir derviş 
gazidir. (Hakkında tafsilatlı bilgi için I. Cilde bkz.). 
Sâlûs(f): Hilekâr, düzenci. Riyâkâr. 

Samed(a): Son derece yüksek ve daimî olan Allah. Esma-i Hüsna'dan. 

Sanem(a): Put, sevgili, güzel. 

Sanmak(t): Düşünmek, tasarlamak, zannetmek. 

Sanu/sanı(t): Fikir, düşünce, istek. Zan, tasavvur. 

Sarp (t): Katı, zor, aşılması güç, yüksek. 

Sarrâf(a): Altun ve gümüş gibi değerli madenlerden anlayan. Metinde, 
kâmil kişi mânâsına. 

Sataşmak(t): Birşeyle karşılaşmak, bir şeye uğramak. 
Satu-bâzâr(t.f): Alış veriş. 

Savmak(t): Geçiştirmek, def etmek, bastırmak, ber-taraf etmek. 
Savulmak(t): Çağı, zamânı geçmek. Geçiştirilmek. 
Savurtmak(t): Dağıtmak, etrafa yaymak. 
Sa'y(a): Çalışma, gayret. 

Sayakmak/suyakmak(t): Aslına ulaşmak, aslına dönmek. 



398 



Yûnus Emre Dîvânı 



Saykal(a): Cilâ, partalıcı, mecazen ibadet, tevhid ve tehlil. 
Saymak(t): Tutmak, addetmek, bir şey yerine kabul etmek. 
Sayru(t): Hasta. 

Sayvân(a): Saçak, pervâz, kemer, sâyebân, gölgelik, çardak. 
Sayyâd(a): Avcı. 
Sâz-kâr(f): Uygun, muvafık. 
Sebak(a): Ders. 

Sebîl(a): Allah rızası için yaptırılan su hayratı veya umumî olarak 
bütün hayırlar. 

Sebük sal olmak(f. t.): Hafif olmak, önemsiz ve değersiz olmak. 

Sebük-bâr(f): Yükü hafif, hafif yüklü. 

Sefer kaydı(t. d.): Yol hazırlığı, yol telaşı. 

Segirtdürmek(t): Koşdurmak. 

Segirtmek(t): Koşmak. 

Seher-gâh(f): Seher vakti. 

Sehil/sehl(a): Kolay, düz yer. 

Sekbân(f): Köpek besleyicisi. Padişahın köpeklerini besleyen kişi. 
Sekit: Gidermek, kaldırmak, bertaraf etmek. 
Sekiz Uçmak(t): Sekiz Çenet. 
Selâtîn(a): Sultânlar. 

Selmân: Aslen Fars olup âteş-perest iken Hıristiyan ve sonra 

Müslüman oldu. Medine de Hz. Peygamber'le görüştü. Büyük ve 

meşhur sahabelerdendir. 

Sem'(a): İşitme. 

Semâ': Ayin, devrân. 

Semirmek(t): Tavlanmak, şişmek. 

Serâ(a): Yer, toprak, malı çok olmak. Zenginlik. 

Serâb (a): Çölde ışık tesiriyle yeşillik ve suluk gibi yerlerin oluşması. 

Ser-be-ser(f): Baştan başa. 

Ser-encâm(f): Başa gelen, vaka, bir işin sonu. 

Ser-gerdân(f): Başı dönmüş, başı dönen, şaşkın, sersem. 

Serheng(f): Çavuş, kavas, yasakçı. Kapı bekçisi. 

Sermâye: Metinde âhiret için gerekli ibâdet ve taat, ömür. 

Ser-mest(f): Serhoş. Kendinden geçmiş. 

Ser-nigûn(f): Baş aşağı olmuş, ters. 

Ser-te-ser(f): Baştan başa. 

Server(f): Baş, reis. Başkan, başbuğ, ulu kimse. 

Serv-i revân(f): Yürüyen servi, uzun boylu sevgili. 



Dr. Mustafa Tatcı 



399 



Sesmek(t): Bitmek, yetişmek (Bkz. Süsmek, 312/3). 
Setr(a): Örtülmek. 

Settârü'l-'Uyûb(a): Ayıpları, günahları örtüp gizleyen. Esmaü'l- 

Hüsna'dan. 

Seven(t): Âşık. 

Sevgü(t): Sevgi. 

Sevi/sevü(t): Sevgi, aşk. 

Sevici(t): Âşık, seven. 

Sevişgen(t): Çok seven. 

Seyâh(a): Çok yer gezen. 

Şeydi Balum: Geyikli Baha'nın arkadaşı veya tarikdaşı. Germiyan 
oğullarından olması muhtemeldir. 

Seyr ü sülûk/Seyr ü sefer: Bir tarikate girip, manen yükselip, 
makamlar elde etme. Manevî terakki. 

Seyr(a): Yürüyüş, geziş, eğleniş; manevî makamlarda yaşanılan 
müşahede. 

Seyrângâh: Gezilen yer, seyir yeri. 
Seyrek(t): Aralıklı, az, nadir. 

Seyyid Ahmed-i Kebir: Kimliği kesin olarak tespit edilemedi. Ahmet 
Fakıh olabilir. 

Sıddîk(a): Tam doğruluk sahibi. Hz. Ebu Bekir'in sıfatı. 
Sıdırmak(t): Kırdırmak. 
Sıdk(a): Doğruluk. Gerçeklik. 

Sıfatullah(a): Allah'ın sıfatı, esmaullahın tecellî mahalli, eşya âlemi. 

Sığınmagın(t): Sığınacak yer, melce. 

Sımak(t): Kırmak, bozmak, yenmek, bozguna uğramak. 

Sınmak(t): Kırılmak. 

Smuk(t): Kırık. 

Sırat-ı müstakîm(a. a./ f. terkip): Hak yol, doğru yol. 
Sırça (f): Câm, billur. 

Sırdaş(a.t): Sırrı saklayan, sırrı bilen iki kişiden birisi. 
Sıymak(t): Koymak, sıyrılmak. 
Sızmak(t): Akmak, erimek. 

Sızurmak(t): Sızdırmak, damlatıp tüketmek, eritmek. 

Siccîn(a): Cehennemde kötü ruhların mekanı olan bir vadinin ismi. 

Sert, soğuk, şiddetli. 

Sidretü'l-Münteha(a): Arş'ın sağ tarafında altıncı veya yedinci gökte 
bulunan ağaç. Yanında Cennet vardır ve Cennet'in nehirleri onun 



400 



Yûnus Emre Dîvânı 



altından akar. Bu ağaca Tûbâ diyenler de olmuştur. Muttakilerin ve 
şehidlerin mekânıdır. Bu ağacın ötesine hiçbir kul geçemez. Ötesi 
Allah'ın zat âlemidir. Beşer bilgisi, Sidre'de biter. Tasavvufta cem' 
makamının karşılığıdır. 

Sikender: Mekadonya kralı Filib'in oğludur (ö. 323). Büyük İskender 
veya Zülkarneyn olarak edebiyatımızda sürekli işlenegelmiştir. Ermiş 
veya peygamber' den kabul edilmiştir. Kâmil insan ve Hakkın halifesi 
için bir semboldür. 
Sil (a): Sel. 

Silkinmek(t): Vücudu sarsılmak, üstünü temizlemek vs. 

Simsâr(a): Komisyoncu, alıp satmada aracılık eden. 

Simurg(f): Yuvası Kâf dağında olduğu söylenen efsanevi kuş. Boynu 

uzun ve yüksekte uçtuğundan Araplar "Ankâ" derler. Bu kuş 

"Zümrüdüankâ" şeklinde de edebiyatımıza girmiştir. 30 kuşun şekli 

onda birleştiği için Simurg dendiği, Attâr'ın "Mantıku't-Tayr'ında 

söylenmektedir. Devlet kuşu denilen de budur. Yüce makamları ve 

şekilllere tasarrufları cihetiyle Simurg, mürşid-i kamillere 

benzetilmiştir. 

Sin: Mezâr. 

Sinle: Mezarlık, mezar taşı. 

Sipâhî(f): Atlı asker. 

Sir(f): Tok, doymuş. 

Sitâre(f): Yıldız. 

Sited/sıtad(f): Alış, satın alma. 

Sivâ(a): Gayrı, başka, Allah'tan başka her şey. 

Siyâset(a): Ceza vermek, asmak. 

Sizmek(t): Sızmak, akmak. 

Soğulmak(t): Suyu, seli çekilme. Göz ferinin azalması. Solmak. 
Sorıcı/sorucu(t): Münkir-Nekir. 

Soy soylamak(t): Ululamak, soylu gösterme, ta'zim, makam ile 
manzum-müsecca destan söylemek. 

Soya sayılmak(t): Soyuyla övünmek, asil kabil edilmek. İtibarlı kabul 
edilmek. 

Soyakmak(t): Aslına dönmek. 
Soylamak(t): Araştırmak, tahkik etmek. 
Sögmek(t): Sövmek. Küfr etmek. 
Söğülmek(t): Lanetlemek, küfretmek. 
Sökel(t): Hasta. 



Dr. Mustafa Tatcı 



401 



Sösmek(t): Büyümek, uzamak, bitmek. 

Söyünmek(t): Kendi kendisine sönmek, parlaklığı gitmek. 

Subaşı(t): Komutan, subay, zabıta memuru. 

Subh(a): Sabah. 

Sûd u ziyân (f.a): Kâr ve ziyân. 

Sûd(f): Fayda, kazanç, menfaat. 

Sûfi(a): Ehl-i tasavvuf. Zahid. Metindeki çoğu beyitte "softa" 
anlamındadır. 
Süi(a): Kötü. 
Sûk(a): Çarşı, pazar. 

Sultân-ı vakt(a): Vaktin sultanı. Kutup. Kutbu'l-aktab. 

Sun'(a): Yapma, yapış, amel, iş, kudret, yaratılış. 

Sunmak: Uzatmak, teslim etmek, vermek, saldırmak, hamle etmek. El 

sunmak: Elini vermek, teslim etmek. 

Sûr (f): Düğün, ziyâfet. 

Sûr(a): İsrafil adlı meleğin kıyamet günü çalacağı boru. 
Sûret(a): Şekil, yüz, resim,tarz, biçim. 
Susak(t): Su kabı, maşraba, tahta kova. 
Susalık(t): Susuzluk, susama, suya doymamak. 

Suya keçe salmak (t.d.): Nâmûs ve ân terk etmek, terk-i hestî ehli 
olmak. 

Sûz(f): Yanıp yakılma. 

Sübhân(a): Her türlü kusur, ayıp ve eksikten münezzeh. Allah. 
Sücûd(a): Secdeye varmak. 
Süçi(t): Şarap. 

Süflî(a): Aşağıda bulunan, alçak, adî. 
Sükker(a): Şeker. 

Süleymân(a): îsrailoğullarından Hz. Dâvûd'un oğlu. Hem peygamber 
hem hükümdârdır. Kuş dili bilirdi. Saltanatının kudreti ve tahtıyla 
meşhurdur. 

Sülûk(a): Bir yola girme. Tasavvufta menzil ve meratip alma. Manevî 
yolculuk. 

Sünnet(a): Hz. Peygamber' in sözleri, yaptığı ve yapılmasını tavsiye 
ettiği hususlar. 

Sünnî(a): Hz. Peygamber'in izinden giden. Ehl-i sünnet ve'l cemaatten 
olan. 

Sünük(t): Kemik. 

Sürükmek (t): Uzaklaştırmak, sürmek. 



402 



Yûnus Emre Dîvânı 



Sürülmek(t): Devam etmek, sürülüp gitmek. 
Süzülmek(t): Kaymak, "gözleri süzülmek.". 

-ş- 

Şâd(f): Sevinçli. 

Şâdî(f): Gönlü ferah olan, sevinçli. 

Şâh/şeh(f): Padişah, sultan, mecazen can, ruh, Allah mânâsında. "Eğer 
seversen Allah'ı hoş nida eyle ol Şâh'ı"(314/8). 
Şâhenşeh(f): Şahlar şahı. 

Şâh-ı 'âlem(f.a): Alemin padişahı, ruh-ı sultânî, kâmil mürşid. 
Şakımak(t): Nağmeli bir şekilde ötmek, güzel ve nağmeli konuşmak. 
Şâkir(a): Şükreden. 

Şam: Suriye'de bir şehir adı. Suriye'nin tamamı için de kullanılır. 
Şâr(f): Şehir. 

Şarâb(a): Şarap, içki, mecazen aşk ve irfanî bilgi. 
Şarâben tâhur(a): Tertemiz içecekler. (İnsan suresi/21). 
Şaşmak(t): Şaşırmak, bozulmak, yanlış yola gitmek. 
Şeb-gîr(f): Gece giden kervan, gece uyumayan. 
Şebih(a): Benzeyen, benzeme. 

Şeddâd(a): Yemen'de yaptırdığı büyük binalarla ve "İrem Bağı" ile 
şöhret kazanmış, Tanrılık davasına kalkıştığı için Allah'ın gazabına 
uğramış bir hükümdar. Ad oğlu. 

Şefâ'at(a): Afv için vesile olmak. Şefaat etmek. Manevî yardım. 

Niyaz. İstirham. 

Şefı'(a): Şefaat eden. Şefaatçi. 

Şehd(f): Bal. 

Şehîd(a): Allah yolunda canını veren. Şehid olan. Tasavvufta, Hakk'ı 

müşahede eden kişi. 

Şehriyâr(f): Hükümdâr, şah, pâdişâh. 

Şehvet(a): Nefsin şiddetli arzuları, cinsî istek. 

Şek(a): Şüphe. 

Şekâvet(a): Şüpheler. 

Şekeristân(f): Şeker kamışı tarlası. Metinde sözün kaynağı. 

Şekûr(a): Şükürleri kabul eden Allah, çok şükreden. Hz. 

Muhammed'in sıfatlarındandır. 

Şem'(a): Mum. 

Şems(a): Güneş. 

Şerh(a): Yarmak, açıklamak. 



Dr. Mustafa Tatcı 



403 



Şerîk(a): Ortak. 
Şermende(f): Utanan, utangaç. 
Şerm-sâr(f): Utanan, utangaç. 
Şeş cihet(f.a) Altı yön. 
Şeş olmak(t): Tesadüf olmak. 
Şeş(f): Altı. 

Şeşmek(t): Çözmek, ayrılmak, başını koparmak. 
Şeşte/şeştâ(f): Altı telli tanbur. 
Şeşürmek(t): Çözmek, bağını koparmak, başlamak. 
Şevk(a): Hararet, istek, arzû , coşku. 
Şeyâtîn(a): Şeytânlar. 

Şeybet(a): Saç sakal ağarması, kocamak, ihtiyarlık. 
Şeydâ: Çılgın, dîvâne. 

Şey'en-li'llah(a): Allah için bir şey, dervişlerin ve dilencilerin bir şey 

isteyecekleri vakit söyledikleri söz. 

Şeyh(a): İhtiyar, pir, tasavvufta "mürşid". 

Şeyli'llah(a): Allah için. 

Şeyu'llah(a): Allah için(şey) istemek. 

Şikâr(f): Av. 

Şîr(f): Arslan. 

Şîr-gîr(f): Arslan tutan, arslan avcısı. Mecazen güçlü. 
Şîrîn (f): Tatlı, Ferhat'ın sevgilisinin ismi. 
Şirk(a): ortak koşmak. 

Şit : Âdem Peygamber'in oğullarından olup dokumacıların piri sayılır. 
Şîve(f): Nâz, edâ, cilve, işve. 
Şol dem(t): O zamân. 
Şol dem(t): O zamân. 
Şol(t): Şu. 

Şolok dem(t): O zamân. 

Şular(t): Şunlar. 

Şüle(a): Işık, alev. 

Şumâr/şümâr (f): Sayı, adet, hesap. 

Şûr etmek(f.t): Gürültü, karıştırmak, karışıklık çıkarmak. 

Şükrâne(a): Şükran alameti, nişanesi, muştuluk. 

-T- 

Ta'alluk(a): Bir şeyin başka bir şeyle bağlı olması. Ait olma. 
Tâ'at(a): Allah'ın emirlerini yerine getirme, itaat etme, ibâdet etme. 



404 



Yûnus Emre Dîvânı 



Tabâkât(a): Katlar, bölümler. 
Tabıl(a): Davul. (Tabl'dan). 
Ta'bîr(a): Yorum. Mânâsı olan söz. 

Tâc(f): Başlık, maddî ve manevî bir makam işareti. Tasavvufta marifet 
sahibi olmaktan kinaye bir işaret. 
Ta'cillemek(a): Acele ettirmek. 
Tâcir(a): Ticaretle uğraşan. 
Tag(t): Dağ. 

Tagca(t): Dağca. Dağ kadar. 
Taht(a): Yer 

Tahte's-Serâ(a): Yerin altı. Toprak altı. 

Taht-ı Süleymân: Süleyman Peygamber'in rüzgarla hareket eden tahtı. 
Tak: Özür, kusur. 

Takâzâ(a): İhtiyaç, gerekli olma. Lüzum, icap etme. 
Takrîr(a): İyi ifadet etmek, kararlaştırmak. 

Taksirlik(a): Bir şeyi yapmaya kudreti varken çekinip yapmamak. 

Talbınmak(t): Sıçramak, çırpınmak. "Delübigi talbınmak"(18/7). 

Tali'(a): Baht, talih, doğan, şans. 

Talmak(t): Dalmak. 

Taluban(t): Dalarak, dalıp. 

Tama'(a): Aç gözlülük. 

Tama'dâr(a.f): Açgözlü. 

Tamar(t): Damar. 

Tamla(t): Damla. 

Tammak(t): Damlamak. 

Tamu(t): Cehennem. 

Ta'n itmek: Kınamak, yermek. 

Tan(t): Sabah vakti. Güneş doğmadan önceki zamân. 

Tana kalmak(t): Şaşmak, şaşırmak, hayret etmek. 

Tanık /tanuk(t): Şahid, Münkir-Nekir. 

Tanışık(t): İstişare, danışma, birbirini tanıyan. Karşılıklı oturup 
konuşma. 

Tanışman(t): Danışman, bilgin, danişmend. 

Tanla /tanlacak(t): Sabahleyin. Seher vakti. 

Tanlamak(t): Şaşırmak, hayrette kalmak. 

Tanmak / tınmak(t): Takmak, tanımak, ses vermek. 

Tanrı Arslanı (t): Hz. Ali'nin lakablarından, sıfatlarından birisi. 

Tanrı hâsı: Mürşid, ideal insan. İnsan-ı kamil. 



Dr. Mustafa Tatcı 



405 



Tanşuk(t): Tanışık. Konuşma. 

Tap bak(t) : İyi bak, yeterli bak, iyice bak. 

Tap dur(t): Yeterlidir, kafidir. 

Tap uzat(t): Kısa söyle; kısa kes, az söyle. Kafi derecede uzat. 

Tapduk/Tapduk Emre: Yûnus Emre'nin şeyhi. Barak Baba veya Hacı 

Bektaş-ı Veli'nin halifesi. 

Tapmak(t): İtaat etmek, bağlanmak, bulmak. 

Tapşurmak(t): Emanet etmek, teslim etmek. 

Tapu kılmak(t): Hizmet etmek, ululanmak. 

Tapu(t): Huzur, makam, nezd. 

Tapuya gelmek(t): Huzura gelmek. 

Târ u mâr(f): Darmadağınık. 

Tar(t): Dar. 

Tarâb(a): Sevinç, coşku. 

Tarâş olmak (f.t): Mağlup olmak, muti olmak, alt-üst olmak. 
Tartmak(t): Çekmek. 

Tâ-sin-yâ(a): Dîvân' da, 321/3'te geçen bu harfler, semboliktir. Bundan 
kasıd Hz. Peygamber'dir. "Tâ" Taha suresine; "sin" ise Yâsin suresine 
işârettir. İkisi birden, Hz. Peygamber'in maddî ve ruhânî yönlerini 
ifade eder. 

Tasnîf(a): Kitap tertib etmek. Sınıflara ayırmak. 
Tasrîf(a): Sarf etmek. Fiil çekimi bilgisi. Sarf. 
Taş(t): Dış, zahir. 
Taşra(t): Dışarı. 

Tatar: Mal, davar. Binek hayvanı. 

Tâvus (a): Mecazen Cebrâîl. 

Tayak(t): Dayanılacak şey, eşya. İnsan vs. 

Tayanmak(t): Güvenmek, itimat etmek. 

Tayın: Öğün, rızık. Nimet "dünya tayını"(246/l). 

Tayınmak(t): Kaymak, sürçmek. 

Taylâsân(a): Sarığın kenarından uzatılan uç kısmı. Şer'i ve manevî 
makamlarla ilgili bir alâmet. 

Tayyâr(a): Hz. Ali'nin kardeşi, Peygamber'in amcası oğlu(Bkz. Ca'fer- 
i Tayyâr). 

Tâzî(f): Arap. Hızlı (at). Av köpeği. 

Teberrâ(a): Beri olma, yüz çevirme, uzaklaşma, çekilme. 

Teberrük(a): Uğur sayma, mübarek sayma. 



406 



Yûnus Emre Dîvânı 



Tecellî(a): Görünme, belirme, Allah'ın sır ve kudretinin salike eşya 
âleminden görünmesi. 

Tecrîd(a): Tek olmak, soyunmak, Allah'tan başka herşeyden ayrılma, 
ayırmak. 

Tedbîr(a): Bir şeyi temin edecek veya def edecek yol. Cenab-ı Hakkın 

hakim isminin mânâsına uygun hereket etmek. 

Tefekkür(a): Fikretme, düşünme. 

Teferrüc-gâh(a.f): Gezinti yeri. 

Tefrîd(a): Fertleşme, tekliğe erme. 

Tehî(f): Boş. 

Tek(t): Gibi, bir. 

Tekebbür(a): Kibirlenme, böbürlenme. 
Tekellüf(a): Zahmetli, külfetli, zor. 

Tekye(f): Dervişlerin zikir veya ibâdet için toplandıkları mekan. 
Mecazen, mürşid-i kamilin gönlü. 

Teleme(t): Maya ile kestirilmiş süt. Mecazen, beyazlık ve saflık 
Temannâ(a): Dilek, istek. 

Temsîl(a): Bir şeyi bir şeye benzetmek için baş vurulan yol, söz. 
Benzetmek, temsil etmek. 

Teneşir: Ölülerin yıkandığı tahtadan yapılan dört ayaklı masa. 
Teng(f): Dar. 

Terah(a): Gam, gussa, kader, tasa, üzüntü. 
Terbiyet(a): Eğitim irşad, terbiye. 
Tercemân(a): Metinde "Cebrail" anlamında. 
Terezü(f): Terazi. 

Terk urmak(t. deyim): Terk etmek, bırakmak, vazgeçmek. 
Terk(t): Bırakmak, vazgeçmek. 
Tersa /terse(f): Hıristiyan. 

Tertîb(a): Tanzim, dizme, düzene koyma. Metinde "namaz" manasına 
da kullanılır. 

Teşbih okumak (a.t): Subhanallah demek, Allah'ı şanına layık olarak 

zikretmek, anmak. 

Teslîmlik: Bağlılık. 

Teşvîş(a): Kargaşalık, karışıklık. 

Tetik(t): İş, hareket, "dilin tetiği bozulmak". 

Tevâzu(a): Alçak gönüllülük, mütevazılık. 

Teveccüh(a): Yönelme, bir tarafa çevrilme, dönme. Alaka gösterme. 
Tevekkül(a): İşi Allah'a havale etmek. Kadere razı olmak. 



Dr. Mustafa Tatcı 



407 



Tevfik(a): Yardım, Allah'ın kişiye yardımı. Manevî yardım. 
Teze: Tâze. 

Tezraû: Arapça, "ekiniz", "ektikleriniz" anlamında bir söz olup, 
Kur'ân'da Yûsuf/47; Vâkıa /64'te geçmektedir. 

Tezvir(a): Söze yalan karıştırmak, Yalan söze ziynet verme. Süsleme. 
Tıfl(a): Çocuk. 

Tıfl-ı nev-Reste (a.f): Yeni yetme çocuk. 

Tılsım (f): Gizli şey, fevkalede tesiri olan şey. Define bulmaya engel 
olan mevhum şey. 

Tınmak(t): Ses çıkarmak, söz söylemek. 

Tîmâr(f): Tedavi. 

Tiryâk(a): Panzehir. 

Tîz(f): Çabuk, acele. 

Togırlık(t): Doğruluk. 

Togru(t): Doğru. 

Toğan/doğan(t): Doğan kuşu. 

Toğmak(t): Doğmak. 

Toğru(t): Doğru. 

Tokuz Arslan(t): Dokuz kat gök.(Eski telakkide gökler dokuz kat idi.). 

Tolınmak /tolunmak(t): Dolunmak, batmak, dolanmak, Gurub etmek. 

Ton/don(t): Elbise. 

Tonanmak(t): Donanmak, süslenmek. 

Top(t): Hep, tekmil, büsbütün. 

Toptolu(t): Tamamen dolu, dopdolu. 

Tortsuz(t): Tortusuz, birikintisiz, çöküntüsüz. 

Tosbaga(t): Kaplumbağa. 

Toy(t): Şenlik, düğün ziyafet. 

Toylamak(t): Ziyafet çekmek, yedirip içirmek. 

Toymak(t): Doymak, tatmin olmak. 

Tûbâ(a): Cennette bulunan kökü gökte, dalları yerde bir ağaç. Berrak 
ve saf. Saadet. Hoşluk. 

Tuç(t): Değirmen baltacığı.Alt değirmen taşının ortasında bulunup üst 
taşa giren mihverin üzerine geçirilen balta şeklindeki alet. 
Tudaş olmak(t): Rast gelmek. 

Tûfân: Çok şiddetli ve her tarafı kaplayan su. Nuh Peygamber 
zamânındaki Nuh Peygamber'in kavmine uygulanan manevî ceza, 
büyük su baskını. Bu tufanda Nuh'un gemisi dışındaki bütün canlılar 
yok olmuştur. 



408 



Yûnus Emre Dîvânı 



Tugyân(a): Taşma, taşkınlık, azgınlık, coşkunluk. 

Tûl-ı emel(a): Hırs, tamah, tükenmez arzû. Olmayacak dilek. 

Tullâb(a): Tâlipler. 

Tuman(t): Katarakt. Göze duman bürümek, gözü perdelenmek. 
Tûr(a): Tûr-u Sînâ. Hz. Mûsâ'nın İlâhî tecellîye mazhar olduğu dağ. 
Edebiyatımızda Tür, duruma göre bazan gönül, çoğu zamân ise beden 
için kullanılmıştır. 

Turak /durak(t): Menzil, durulacak yer. Yerleştirilen yer. Yurt. 

Tun gelmek(t): Ayağa kalkmak. 

Turılmak(t): Durulmak, sakinleşmek, açılmak. 

Turmak(t): Durmak, ayağa kalkmak. 

Turvanda: Turfanda. 

Tuş eylemek(t): Rast yönelmek. 

Tuş(t): Denk, benzer, eş. 

Tuş(t): Taraf, yön, cihet, rast gelme, karşısına durmak. 

Tuşa durmak(t): Tarafına durmak. O yöne yönelmek, karşısına 

durmak. 

Tutak(t): Dudak. 
Tutaş(t): Yakın, yaklaşmış. 

Tutmak /dutmak(t): Farz etmek. Kabul etmek, elde bulundurmak. 
Tutulmak(t): Zaptedilmek, mahkum etmek, alıkonmak. 
Tuydurmak(t): İşittirmek, duyurmak. 
Tuymak(t): Duymak, iyitmek. 
Tuyûr(a): Kuşlar. 
Türâb(a): Toprak. 
Tütün(t): Duman. 
Tüvânger(f): Paralı, zengin. 

-U- 

U: Ve. 

Uban /üben(t): Zarf fiil. -Up'tan genişletilmiş bir ek. "Ağlayuban: 
Ağlayıp, gibi. 

Ubûdiyet(a): Bendelik, kulluk, kölelik. 
Uç(t): Son, nihâyet. Kenar, sınır. 
Uçmak /Uçmag(t): Cennet. 

Uçuk(t): Uçmağa layık amel, iş(?). Uçmak'tan "bu vücudum şehrinde 

buçuk pulluk uçuk yok"( 106/2). 

Uçunmak(t): Korkudan benzi sararmak, rengi gitmek. 



Dr. Mustafa Tatcı 



409 



Ud /ut(a): Utanma, hayâ, şeref. 
Ugrı /ugru(t): Hırsız. 
Ugrılık(t): Hırsızlık. 

Ugrulamak(t): Çalmak, hırsızlık yapmak. 
Ulak(t): Postacı, haberci, parça. 
Ulanmak(t): Yıpranmak, eskimek. 
Ulaşık(t): Kavuşmuş, vuslat etmiş, ulaşmış. 
Ulûm(a): ilimler. 
Ulvî(a): Yüce, yüksek. 

Ummak(t): Beklemek, ümid etmek. Temenni. 

Ummân(a): Büyük deniz. 

Umu: Ümit, emel, arzû. 

Urgan(t): Halat, kalın ip. 

Urılmak: Çalınmak, dikilmek, üflenmek. 

Urmak: Çalmak, dikmek, üflemek. 

Uruşkan(t): Dövüşken, kavgacı kişi. 

Uryân(a): Çıplak. 

Us(t): Akıl. 

Usan dutmak(t): Gâfil, ihmalkâr, Gevşek davranmak, ihtiyatsız 
bulunmak. (62/1). 

Usan(t): Gâfil, ihmalkâr, ihtiyatsız. Gevşek. 
Usanmak(t): Bıkmak. 
Uslu(t): Akıllı. 

Usûl(a): Ana, baba, ced. Asıllar, kökler, temeller. 
Usûl-i dîn: Dinin temelleri, asılları, ilm-i kelâm. 
Uş(t): İşte. 

Uşadmak(t): Parçalamak, ufaltmak. 

Uşanmak(t): Parçalanmak, toz haline gelmek. Ufalanmak. 

Uşatmak(t): Parçalamak, kırıp dökülmek. 

Uşda(t): İşte. 

Ut(t): Bkz. Ud. 

Utlu(t): Utangaç, utanır, hayalı. 

Uya: Ahmak, akılsız, her şeye, her söze uyan, tembel. 

Uyak(t): Metinde, "uymuş, benzemiş" anlamında. 

Uyakmak(t): Gurûb etmek, batmak. 

Uyanık(t): Agâh, arif. 

Uyanmak(t): Işık parlama, yanmak, gafletten uyanmak. 
Uyhu(t): Uyku, gaflet. 



410 



Yûnus Emre Dîvânı 



Uymak(t): Karar etmek.(l/10) "Işk şarâbın içen canlar uymaz 

göçmeğe konmağa". 

Uz gelmek(t): Münasip, uygun gelmek. 

Uzlet(a): Bir yana çekilip yalnız yaşama. Allah'tan başka herşeyden 
tecrid olunarak yaşama. 

-Ü- 

Üçler(t): Gayb erenlerinden ilk üç kişi. Kutbü'l-aktâb, kutbü'l-irşâd, 
kutbü'l-ârif. 

Üleşmek(t): Paylaşmak, bölüşmek. 

Ümmî(a): Anasından doğduğu gibi kalıp, okuma öğrenmeyen. Ümm, 

Arap dilinde "ana"; ümmî ise anaya mensup demektir. Sûfîlere göre 

vücûd tektir ve Hak'tır. Cenâb-ı Hak, kendi varlığından bir nûr 

yaratmış ve buna ıstılahta, Nûr-ı Muhammedi denmiştir. Dört unsurun 

aslı bu nûrdur. Hakkın sıfatlardaki ilk tecellîsi hava, ateş, su ve 

nihâyet topraktan olmuştur. İnsânî hakikat, bu toprakta gizlidir. Onun 

içindir ki, toprak her şeyin anasıdır. Toprağın hakikati, tevhîd 

tamamlandığında anlaşılır. Bu idrâk makamı ümmî(anaya 

mensup)likten ibarettir. Netice itibariyle bir sûfî gerçekten 

öğrenimden geçmemiş de olabilir. Bu durumda söz konusu kavramı 

iki anlamda da kullanacaktır. Edebiyat tarihimizdeki ümmî sûfî 

şairlerin öğrenimleriyle ilgili tenkitlerin sebebi de, budur. 

Ün(t): Nidâ, ses. 

Üstâd(f): Ehil, usta. Mürşid. 

Üstün(t): Yüce, büyük, yukarıki. 

Üstün: Sütun, direk. 

Üşde(t): Bkz. Uş, uşda. 

Üşenmek(t): Tedirgin olmak, rahatı kaçmak. 

Üşmek(t): Toplanmak, yığılmak, üşüşmek. 

Ütmek(t): Kazanmak, yenmek. 

Üveys: Veyse'l-Karanî. İslâmiyetin doğuş döneminde Yemen' de 
dünyaya gelmiş ve İslâmı kabul ederek kendini zühd hayatına adamış 
bir şahsiyettir. Hz. Peygamber' i sağlığında çok görmek istemesine 
rağmen ziyaretine gittiğinde görüşememiş; ancak Hz. Ömer devrinde 
Medine'ye gelme imkanı bulabilmiş, buradan da Kufe'ye geçmiştir. 
Anadolu'nun muhtelif yerlerinde de pek çok makamı bulunan Veysel 
Karani, manen irşad edilmiş velâyet erlerindendir. Bu meşrepte olan 
kişilerin de kutbu kabul edilir. Bu tür velilere "Üveysî" veya "Üveysî 



Dr. Mustafa Tatcı 



411 



meşrep" denilmektedir. Üveys'in vefat tarihi kesin olarak belli 
değildir. 

Üveysî(a): Veysel-Karanî meşrebli, şeyhini görmeden sülük eden kişi, 

halli derviş, manen sülük eden. 

Üzmek(t): Koparmak, ayırmak, kesmek. 

Üzmek(t): Tasalandırmak, ayırmak. 

Üzülmek(t): Kopmak, kesilmek, sökülmek, dağılmak. 

Üzüşmek(t): Keşişmek, koparılmak. 

-V- 

Vâcib(a): Lüzûmlu, mecbûrî olan, yerine getirilmesi zarurî Allah'ın 
emirleri. 

Va'de(a): Belirtilen zamân, ecel, ecelin takdir ettiği zamân. 
Vaff(a): Yeter, kafi, Vadini yerine getiren(365/7). 
Vahdet(a): Birlik. 

Vâhid(a): Bir olan. Beraber olan. Tek olan. 
Vakt(a): Vakit, zaman. 
Vâlih(a): Şaşa kalmış, hayran. 

Vallahu mu'înü's-sâbirîn(a): Allah sabırlıların yardımcısıdır. 

Varak(a): Tek yaprak halindeki kâğıt. Nebat yaprağı. Kitap yaprağı. 

Varlum(t): Varalım, gidelim. 

Vasf etmek (a.t): Anlatmak, tarif etmek, övmek. 

Vasf-ı hâl(a.f): Hâlin dile getirilmesi, çeşitli hâller, inşânın manevî 

durumunun değişmesi. 

Vâsıl(a): Ulaşan, erişen, kavuşan. 

Vasl(a): Kavuşma, ulaşma. 

Vasyet(a): Vasiy eften. Bir kimsenin öldükten sonra yapılmasını 
istediği şey. 

Vattaku: Arapça "İttakû" sakınınız, sakınsaydınız(vb.) anlamlara 
gelen bir söz olup pek çok âyette geçmektedir. Mesela bkz. Bakara/13, 
Araf/96-201. 

Vâye(f): Nasib, kısmet, fayda, kazanç. 

Ve nahnü akrebü minküm(a): "Ve biz sizden daha yakınızdır" 

mealinde bir âyet.(Vakıa/84). 

Vebâl(a): Günah, şiddet, ağırlık. 

Vech(a): Yüz. 

vefâ(f): Sözünde durma. 

Vefadâr(): Vefalı, sözünde duran. 



412 



Yûnus Emre Dîvânı 



Velî /velîkin(f): Amma, fakat, lâkin, velâkin. 
Velî(a): Ermiş, seven, dost, sahib. 

Veyil(a): Yazık, vay haline, felaket, hüsran. Cehennem'de bir çukur 
ismidir. 

Vi'a(a): Kab, içine bir şey konulan zarf. 

Vilâyet(a): Bir şeyi kudretle elde etme, dostluk, muhabbet, yakınlık, 
velilik derecesi. 
Vîrân(f): Yıkık, harap. 
Virgil(t): Ver. 

Virgü(t): İhsân, bağış, vergi. 
Viribidi(t): Vermişti. 

Viribimek(t): Vermek, yollamak, göndermek. 
Visâl(a): Kavuşma, ulaşma, birleşme. 

Vuhûş(a): Vahşiler, vahşi hayvanlar, insandan kaçan, evcil ommayan 
hayvanlar. Yırtıcılar. 

-Y- 

Yâ hû (a): Ey O (Allah). Derviş selâmı veya niyâzı. 

Yaban gözi(t): Zâhirî göz. Hakkı idrak edemeyen ve göremeyen göz. 

Yaban(t): Dışarı, kır, şehir dışı. Hak'tan uzak. 

Yâd(f): Hatırlamak. 

Yad(t): Yabancı, tanıdık olmayan, garib. 

Yadmak(t): Uzaklaşmak, muztarip olmak. "Kalmaya sensüz dahi ben 
gussadan yadaram"(220/8). 
Yagı(t): Düşman. 

Yagmâ(t): Yağmalamak, insanlara saldırarak canlarını ve mallarını 
alıp perişan etmek. 

Yakım(t): Mersiye, ağıt, yakım yakmak. 

Yakîn(a): Şüphesiz, gerçek şekilde bilme. Sağlam ve kati bilme. 
Yakmak(t): Nazm etmek, düzmek, söylemek, manzum olarak ve 
makamla söylemek, yakım yakmak. 

Ya'kûb(a): İsrailoğullarından Yusuf Peygamber'in babası olan 
peygamber. 

Yâkût (a): Çeşitli renkleri olan kıymetli bir süs taşı. 
Yalabımak /Yalaplanmak(t): Parıldamak, alev alev, parıl parıl. 
Yalıncak(t): Yalın bir şekilde, çıplak. 
Yalunuz /yalnız(t): Yalnız, tek başına, ferdî. 
Yana(t): Taraf. Metinde "yanak" anlamında. 132/5. 



Dr. Mustafa Tatcı 



413 



Yanku(t): Akis, yankı, aksisedâ. Kaya yankısı. 

Yap: Artık, yabancı maddeler, yükler. "Bu yükleri yapları döküp 

haldaş olan kimdür"(30/2). 

Yapalak(t): Tüylü. 

Yapmak(t): Kapamak, örtmek. 

Yâr(f): Sevgili, dost. 

Yar(t): Yardımcı. 

Yar(t): Yarılmış yer, suyun açtığı uçurum. 

Yarag /yarak(t): Azık, yol hazırlığı , levazımat, metinde "tevhid ve 
ibâdet" anlamında. 

Yarak etmek(t): Hazırlık etmek. Sefer için gerekli hazırlığı yapmak. 
Yaramak(t): Uygun düşmek, yaramak, mümkün olmak, elverişli, 
uğurlu, Hak kazanmak. 

Yaramaz(t): Günahlı kul, yararsız, kötü şey. zararlı. 

Yârân(f): Dostlar, sevgililer. 

Yaraşuk(t): Layık, uyun. 

Yâren(f): Arkadaş, dost. 

Yargılamak(t): Bağışlamak. 

Yargu(t): Hüküm, muhakeme. 

Yarı(t): Yardım. 

Yarın(t): Mahşer günü. 

Yarınki gün(t): Mahşer günü, âhiret. 

Yari(t): Yardım. 

Yâ-sin(a): Kur'ân-ı Kerîm'de 36. Sûrenin ismi. Sûrenin birinci âyeti 

müteşabihtendir. Mutasavvıflar indinde "insan-ı kamile" veyahut "Hz. 

Muhammed'e" hitap eden bir cümledir. "Ey Muhammed" gibi. 

Yastamak(t): Yaslanmak, dayanmak. 

Yaşıl(t): Yeşil. "Yaş"tan. 

Yaşın yaşın(t): Gizli, gizli. 

Yat(t): Usul, yol, hazırlık, tedbir. 

Yatlu hâl: Kötü hal. 

Yatlu söz(t): Asılsız yabancı söz. 

Yatlu(t): Kötü, fenâ. 

Yatlug(t): Kötülük, fenalık. 

Yavaş olmak(t): Yumuşak huylu, mütehammil. (354/6.). 
Yavı kılmak(t): Kaybetmek, ortadan kaldırmak. 
Yavı varmak(t): Kaybolmak. 
Yavlak(t): Pek çok, gâyet. 



414 



Yûnus Emre Dîvânı 



Yavunmak (t): Kaybolmak, yitmek. 
Yavuz(t): Kötü, fena, yaman, kara yağız. 
Yay sımak(t): Yay kırmak. 
Yay(t): Yaz mevsimi. 

Yayınmak(t): Koyun, inek ve kuş gibi hayvanların yiyecek bulmak 
için gezinmesi. 

Yaylamak(t): Yaylaya çıkmak, yazı yaylada geçirmek. 
Yazı(t): Yaban, kır, ova. 
Yazlamak(t): Yazı yaylada geçirmek. 
Yazu/Yazuk(t): Günah, suç. 

Yedi dört on sekiz(t): Yedi deniz; dört unsur; on sekiz bin âleme işaret 
eden sayılar. 

Yedi evren(t): Yedi iklim. Mecazen yedi gök. 

Yedi mushaf: Kur'ân'ın yedi Arap lehçesine göre okunuşu. Kıraat-ı 

Seb'a. Mânâsı değişmemek üzere Kur'ân'ın Kureyş, Huzeyl, Havazin 

Kinane, Sakif, Temin ve Yemen ehlince okunuşu. 

Yediler(t): Siyaset-i bâtıniyye -gayb ricali- ehlinden yedi kişi. 

Üçlerden sonra gelen grup. 

Yedilmek(t): Çekilmek, yedekte götürülmek. 

Yehdi'llahu limen Yeşa(a): "Allah dilediğini doğru yola götürür". 
(Kur'ân'da pek çok sûrede geçmektedir. Örn: Bakara/142, 213, 272; 
İbrahim/4.). 

Yelmek /yilmek(t): Koşmak. 

Yeltemek (t): Meylettirmek. Arzu uyandırmak. Heveslendirmek. 

Yen(t): Elbisenin ucu, yeni. 

Yeni bahar(t.f): İlkbahar. 

Yeni yaz(t): İlkbahar. 

Yensüz gönlek(t): Kefen. Kolsuz gömlek. 

Yerinmek /yirinmek(t): Kederlenmek, üzülmek, tasalanmak, mahzun 
olmak. 

Yermek /yirmek(t): Kederlenmek, üzülmek, tasalanmak, mahzun 
olmak. 

Yesir: Esir, tutsak, Esir' den. 

Yevme yeşfe'u(a): Şefaat günü. 

Yezdân(f): Cenâb-ı Hak. 

Yıl çevrilmek(t): Bir yıl bitmek. 

Yımak(t): Men etmek, engel olmak, uzaklaştırmak. 

Yıymak(t): Koklamak. 



Dr. Mustafa Tatcı 



415 



Yig(t): Yeğ, üstün. 
Yigirmi(t): Yirmi. 
Yiglemek(t): Üstün tutmak. 
Yigrek(t): Daha iyi, müreccâh, üstün. 
Yil(t): Yel, rüzgar. 

Yilmek(t): Koşmak, bir şeye değer verip ardından gitmek. 
Yiltmek(t): Teşvik etmek, heveslendirmek, ulaştırmak. 
Yimiş(t): Meyve, yemiş. 
Yine(t): Yine, gene. 
Yini(t): Yeni. 

Yinile(t): Yine, gene, henüz, şimdi. 

Yi-nun-sin: Yûnus kelimesinin harfleri. Yûnus Emre bu harflerle 
kendi ismini yazdığı gibi, Yasin' kelimesine de işaret ediyor olmalıdır. 
Bu Sûre bilindiği gibi mutasavvıflarca Kamil insana veya 
Muhammedi makama işaret eder. 
Yir(t): Yer, yeryüzü. 

Yirini kalmak(t): Kederlenivermek, tasalanmak, üzülmek. 
Yirinmek(t): Üzülmek. 
Yirmek(t): Yermek, zemmetmek, kötülemek. 
Yitmek(t): Kafi gelmek. 

Yitürmek(t): Ulaştırmak, eriştirmek, yetiştirmek. 
Yiylemek /yıylamak(t): Koklamak. 
Yohsa(t): Yoksa. 
Yoldaş(t): Yol arkadaşı. 
Yolmak(t): Dağıtmak. 

Yoran(t): Hükmeden, burada, Hakim olan Allah. 
Yorılmak(t): Çözülmek. 
Yormak(t): Ta'bir etmek. 

Yort savul(t): Koş, kaç, uzaklaş. Yolun ortasından çekil. 
Yort: Hüküm, nüfuz. 

Yortmak(t): Hızlı koşmak, devamlı yol yürümek. 
Yorutmak(t): Yürütmek. 
Yorutmak: Yürütmek. 

Yoyılmak(t): Eski haline dönmek, geri gelmek, bozulmak. Çarh-ı 
felek yoyılmak.(306/l). 

Yoz yapalak(t): Yoz tüylü, Bu kelime metinde "boz yapalak" şeklinde 
de okunabilmektedir. 

Yögrük /yörük/yürük(t): Yörük, tez koşan. 



416 



Yûnus Emre Dîvânı 



Yöğrüşmek(t): Yürüyüşmek. Koşuşmak. 

Yöneraıek(t): Yönelmek, ..tarafa gitmek. 

Yönerür(t): Yönelir, o tarafa gider. 

Yörimek(t): Yürümek. 

Yufka/yuha(t): İnce, nazik. 

Yukaru iller(t): Azerbeycan ve İran için söylenir. 

Yumak(t): Yıkamak. Çekmek. "El çekmek". 

Yumış oğlanı(t): Erkek hizmetçi. 

Yumış(t): Hizmet. 

Yummak(t): Kapatmak. 

Yumşanmak(t): Yumşamak. 

Yunmak(t): Yıkanmak. 

Yurtlu(t): Vatanı olan, meskenli, oturacak yeri olan. 

Yûsuf(a): Yâkûb Peygamber'in oğlu olup güzelliği ile tanınmıştır. 

Yûsuf ve Zeliha hikâyesi Kur'ân'daki en güzel hikâyelerden birisidir. 

Yutmak(t): Hazmetmek, içinde bırakmak. 

Yuvuk(t): Geyik. 

Yuvunmak(t): Yunmak, yıkanmak. 
Yuyucı(t): Ölü yıkayıcı. 

Yürimek(t): Hareket etmek, gezmek, dolaşmak. 
Yüzgeçlik(t): Denize dalışlar yapmak, dalgıç olmak. 

-Z- 

Zâg(a): Karga. 

Zâhid(a): Sofu. Kendini sadece ibâdete veren. 

Zâhir(a): Görünen, açık, belli, meydanda. Esmaü'l-Hüsna'dan Zâhir 
Allah. 

Zahm(a): Yara. 

Zaîf(a): Zayıf, kuvvetsiz. 

Zâkir(a): Zikreden. 

Zâlim(a): Zulmeden, güç kullanan. 

Zâr(f): Ağlayış, inleme. 

Zârılık(f): Ağlayış, inleyiş. 

Zâri kılmak(): Ağlamak, sızlamak, inlemek. 

Zât(a): Kendi, her şeyden münezzeh olan Allah. Asıl, esas, öz, 
hakikat. Nefs. 

Zavada/zevade (a): Yiyecek, azıklar. 
Zebâne(f): Ateş yalını, kıvılcım. 



Dr. Mustafa Tatcı 



417 



Zebânî(a): Günâhkârları Cehenneme atmaya mecbur melek. 
Zeber(f): Üst. 

Zebûr(a): Hz. Dâvûd'a inen îlâhî kitap. 
zecr(a): Engel olma, menetme. 
Zehre(f): Öd, yürek, cesaret, güç, kudret. 
Zehr-i kâtil: Öldürücü zehir, içki. 

Zekeriyâ(a): Peygamberlerden birisi. Kavminden kaçarken ağaç 
kovuğunda yakalanarak testereyle biçilmiştir. 
Zelihâ/Zelhâ: Mısır azizinin karısı. 
Zelîl(a): Hor, alçak, hakir. 
Zembûr(a): Arı. 

Zemheri(a): Karakış dönemi. 21 Aralık/31 Ocak arası. 
Zemzeme(a): Ezgili, nağmeli ses. 
Zer(f): Altın. 

Zerk(a):Aldatmak, hile, riyâ. 
Zerre(a): Çok küçük parça, atom. 
Zevâl(a): Son. 
Zeyn(a): Ziynet, süs. 
Zihî(f): Ne hoş ne kadar güzel, ne iyi. 
Zinde: Canlı, kuvvetli. Hayatta. 
Zinhâr(f): Sakın, katiyyen, aman, asla. 
Zîr(f): Alt, aşağı. 
Zire(f): Zirâ, çünkü. 

Zireklenmek: Anlayışlı davranmak. Akıllı hareket etmek. 
Ziyân etmek(a.t): Telef etmek, yitirmek. 
Zuhûr(a): Ortaya çıkma. 
Zulmet(a): Karanlık. 
Zûr(f): Kuvvet, güç. 

Zühd(a): Kendisini ibâdete vermek, dünyevî şeylerden uzaklaşmak. 
Zühre(a): Çoban yıldızı. Yedi gezegenden birisi. Parlaklığı ile meşhur 
olan bu yıldız, üçüncü kattadır. Hârût ve Mârût adlı iki kötülük 
meleğiyle birlikte anılır. 
Zü'l-Celâl(a): Celâl sahibi Allah. 
Zülf(a): Uzun saç. 

Zülfekâr(a): Hz. Ali'nin iki ucu olan meşhur kılıcı. 
Zünnâr(a): Papazların kuşandıkları yün kuşak. 



ŞİİR İNDEKSİ 



-ELİF- 

1 Sensüz yola girürisem çârem yok adım atmağa 

02 Aşk da'vîsin kılan kişi hiç anmaya hırs u hevâ 

03 Bir kez yüzün gören senün 'ömrince hiç unutmaya 

04 İki cihân zindânısa gerek bana bostân ola. 

05 Aşk eteğin tutmak gerek 'âkıbet zevâl olmaya. 

06 Anmaz mısın sen şol güni gözün nesne görmez ola 

07 İy 'âşıkân iy 'âşıkân 'aşk mezhebi dindür bana 

08 İy pâdişâh iy pâdişâh uş ben beni virdüm sana 

09 Anma mısın sen şol güni cümle 'âlem hayrân ola 

10 Aceb 'aceb ne nesnedür bu derdile fırâk bana 

11 Ol kişinün yokdur yâri iş bu cihân zindân ana 

12 Benem ol 'aşk bahrîsi denizler hayrân bana 

13 Her kim bana agyârısa Hak Tanrı yâr olsun ana 

14 İy pâdişâh-ı Lem-yezel kıldum yönüm senden yana 
-BE- 

1 5 Aceb bu benüm cânum âzâd ola mı yâ Rab 

16 Ulu ulu günâhlarum yüz komadı bana Çalab 
-TE- 

17 Dîn ü millet sorarısan 'âşıklara dîn ne hâcet 

18 Sen bu cihân mülkini Kâf dan Kâf a dutdun tut 

1 9 Niteligüm soran işit hikâyet 

20 Aşk îmâmdur bize gönül cemâ'at 
-ÇİM- 

2 1 Gideridüm ben yol sıra yavlak uzamış bir agaç 
-RE- 

22 Gâfıl olma aç gözüni hâlüne bak öleni gör 

23 Dün gider gündüz gelür gör niçesi uz gelür 

24 Aşk ile biliş cânlara ezel, ebed olmayısar 

25 Aşk makâmı 'âlidür 'aşk kadîm ezelîdür 

26 İy beni 'ayıblayan gel beni 'aşkdan kurtar 

27 Bir kişiden sorgıl haber kim ma'nîden haberi var 

28 İy 'aşk eri aç gözüni yir yüzine kılgıl nazar 

29 Söylememek harcısı söylemegün hâsıdur 

30 Bu yoklık yolına bugün bize yoldaş olan kimdür 

3 1 Benem sâhib-kırân devrân benümdür 



Dr. Mustafa Tatcı 



419 



32 Nisâr ol 'âşık canına ki dost ile visâli var 

33 Ko ölmek endîşesin 'âşık ölmez bâkîdür 

34 Cân bir ulu kimsedür beden anun âletidür 

35 Hak'dan yığar ol seni nen varışa vir gider 

36 Cânını 'aşk yolına virmeyen 'âşık mıdur 

37 Ger vuslata irdünise bu derdile firâk nedür 

38 Hakikattin ma'nîsin şerh ile bilmediler 

39 Koyup gel nakş u nigâr nakşa yol virme zinhâr 

40 Merdân-ı Hak bu dünyâda maksûdlara kalmadılar 

41 İy bana eyü diyen benem kamudan kemter 

42 İy sözlerim aslın bilen gel di bu söz kandan gelür 

43 İşidün iy ulu kiçi size benüm haberüm var 

44 İsteyelüm iş ıssını bulı görelim kandadur 

45 Muştulanuz 'âşıklara bu 'aşk ulu devlet olur 

46 Bu vücûdum şehrine her dem giresüm gelür 

47 Yandı yüregüm tutuşdı bagrum cigerüm kebâb durur 

48 Senündür pâdişâhlık kudrettin var 

49 Hak bir gönül virdi bana hâ dimeden hayrân olur 

50 Benüm gönlüm gözüm 'aşkdan doludur 

51 İy dost seni severem cân içre yirün vardur 

52 Sensin benüm cânum cânı sensüz karârum yok durur 

53 Eydivirem ne kıldugın benüm ile ol dil-pezrr 

54 İy dün ü gün Hak isteyen bilmez misin Hak kandadur 

55 Firâkun bagrumı dağlar ne bilsün kadrimi sağlar 

56 Eger gerçek 'âşıkısan boynundaki menşûr nedür 

57 Âşıklar ortasında sofîlik satmayalar 

58 Bu semâ'a girmeyen sonına pişmân olur 

59 Aşk erinün gönli doh pâdişâhun haznesidür 

60 İşidün iy ulular âhir zamân olısar 

61 İy dost bunca kıyl u kâl ne maksûd hod bir haber durur 

62 Ne bilsün bu 'aşkı usanlar-uyalar 

63 Bu dünyâya gönül viren sonucı pişmân olısar 

64 Evliyâya münkirler Hak yolına 'âsîdür 

65 Bilür misüz iy yârenler girçek erenler kandadur 

66 İşidün iy yârenler 'aşk bir güneşe benzer 

67 Nâ-gehân cânân ilinden irdi bu câna haber 

68 Türlü türlü cefâmın adını 'aşk virmişler 

69 Bu dünyânun meseli bir ulu şâra benzer 



420 



Yûnus Emre Dîvânı 



70 Dost senün 'aşkun okı key katı taşdan geçer 

7 1 Allah diyelüm dâim Allah görelüm n'eyler 

72 İy pâdişâh iy pâdişâh her dem işin düze durur 

73 Niteki bu gönlüm evi 'aşk elinden taşa gelür 

74 Sabahın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur 

75 Aşkun odı yüregümde neler eyler neler eyler 

76 Miskin âdem oğlanı nefse zebûn olmışdur 

77 Bu dem yüzüm süreturam her dem ayum yeni doğar 

78 Tann'yiçün cânum cânı cefâyısa tap dur yiter 

79 Yâr yüregüm yâr gör ki neler var 

80 Aşkıla gelen erenler içer aguyı nûş ider 

81 O 'âlem fahri Muhammed nebiler serveridür 

82 Yir yüzünde gezeridüm ugradum milketler yatur 

83 Ne bakarsın taş kapuda gir içerü neler gezer 

84 Bu dervişlik durağı bir 'acayib durakdur 

85 İşidün iy yâranlar dem evliya demidür 

86 Aşksuz âdem dünyada bellü bilün yok durur 

87 Gelün sorun bu cânlara sûretleri n'oldı gider 

88 İşit sözümi iy gâfıl tanla seher vaktinde tur. 

89 Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedür 

90 Hakikat her vücûdun cânı 'aşkdur 

9 1 İlim 'ilim bilmekdür 'ilim kendin bilmekdür 

92 İy dost senün 'aşkun odı cigerüm pâre baş kılur 

93 Hocam 'âşık olanlarun işi âh ile zâr olur 

94 Gelmeyen gelmedi sapdı secde eyledi tâpdı 

95 Anca zâr eyler kim şol bülbül eyler 

96 Derviş olan kişiler deli olağan olur 

97 Dervişliğe kadem uran her ma'nîde sultân olur 

98 Yine seyreyledi gönlüm dostun cemâlin arzû 1ar 

99 Erenlerden etek tutan menzil alup Hakka yiten 

100 Yirün göğün safâsı Mustafâ'dır 
-ZE- 

101 Bize dîdâr gerek dünyâ gerekmez 

102 Keleci bilen kişinün yüzini ag ide bir söz 

103 Hak cihânda doludur kimsene Hakkı bilmez 

1 04 N'idem ben bu gönül ile benüm ile bile durmaz 

105 Niçeler bu dünyada günâhını yuyamaz 

106 İy bana eyü diyen benem kamudan yavuz 



Dr. Mustafa Tatcı 



421 



107 Sentinle birligüm senden ınlmaz 

108 Sana her işde iy Kâdir bildük tercemân gerekmez 

109 Rızıkiçün gussa yime kimse rızkın kimse yimez 

110 Bu bir 'acâyib haldür bu hâle kimse irmez 

111 Ben dervîşem diyen kişi iş bu yola 'âr gerekmez 

112 Eger dilüm bendeyise kimse bana nesne dimez 

113 Bu ne dertdür 'aceb dermân belürmez 

114 Hiçbir kişi bilmez bizi biz ne işün içindeyüz 

115 Binde biri bu halkun Rahmân yolına girmez 

116 Gayrıdur bu milletden bu bizim milletümüz 

117 Sûfîyem halk içinde teşbih eltimden gitmez 

118 Yine geldi 'aşk elçisi yine doldı meydânumuz 
-StN- 

119 Aşk erine dünyâda çi harîr ü çi palâs 

-şm- 

120 Bilenlere sormak gerek bu tendeki cân neyimiş 

121 Âşık cânına 'aşk koyan ol bir yüce Sübhânımış 

122 Hak'dan haber geldi yine kullar yarag itsün dimiş 

123 Hakkı bulmak isteyenler eylesün nefsini derviş 

124 Erenlerim yolları inceden inceyimiş 

125 Ben derd ile âh iderdüm derdüm bana dermânımış 
-GAYIN- 

126 Ben sevdügüm nigân n'idem ol benden fârig 
-KÂF- 

127 Yanar içim göyner özüm ben ölümümi anıcak 

128 Şükür Hakka kim dost bize eyitdi dost yüzine bak 

129 Gel iy gözüm ağla gülmezem ayruk 

130 İy çok kitâblar okıyan sen kim dutarsın bana dak 

131 Biz neye 'âşıksavuz 'âlemler ana 'âşık 

132 Kerem ile bir berü bak nikâbı yüzünden bırak 

133 Ma'nâ bahrine dalduk vücûd sırrını bulduk 

134 Muhammed'e bir gice Çalab'dan indi Burâk 
-KEF- 

135 Dost yüzine bakmağa key safâ nazar gerek 

136 Müsülmânam diyen kişi şartı nedür bilse gerek 

137 Dünyaya gelen kişiler yola bile gelmek gerek 

138 Evvel bize vâcib budur hoş hulk ile 'amel gerek 



422 



Yûnus Emre Dîvânı 



139 Bu dünyaya gelen kişi âhir yine gitse gerek 

140 Gel iy dervişlik isteyen eydem sana n'itmek gerek 

141 N'idelüm bu dünyâyı neyleyüp n'itmek gerek 

142 Derviş olan kişinün dirliği an gerek 

143 N'iderüz dirlik suyın biz cânı yağmaya virdük 

144 Ne söz keleci dirisem dilüm seni söyleyicek 

145 Çalap nûrdan yaratmış cânını Muhammed'ün 

146 Nişânı bu benzi saru gözleri yaşdur 'âşıkun 

147 İy su kandan gelürsin vatanun kanda senün 

148 Ger uluya irdünise sûret nakşı nendür senün 

149 İy niçe selâtinler zebûnı dervişlerim 

150 Dost diridüm istegüm dermânıdur 'âşıklarun 
-LAM- 

151 Kul pâdişâhsuz olmaz pâdişâh kulsuz degül 

152 Ata belinden bir zamân anasına düşdi gönül 

153 Yavlak 'aceb geldi bana dünya içinde işbu hâl 

154 Gerekmez dünyayı bize çünki bâkî bünyâd degül 

155 Kogıl bu dünyâ bezeğin bu dünyâ yil durur hayâl 

156 Dervişlik makâmı hâl içinde hâl 

157 Aşksuzlara virme öğüt öğüdünden alur degül 

158 Ma'nâ eri bu yolda melûl olası degül 

159 Eyâ gâfıl aç gözini gönlün yavlak uzatmagıl 

160 Yoldaş olalum ikimüz gel dosta gidelüm gönül 

161 N'ola gelsen şimden girü fesâdı terk isten gönül 

162 Dervişlik didükleri hırka ile tâc degül 

1 63 Senün ben dimekligün ma'nâda usûl degül 

1 64 Müşkili hâlleylemek degmenün işi degül 

165 Cânlar fedâ yoluna bu cân kayusı degül 

166 Bir kez gönül yıkdunısa bu kıldugun namâz degül 

167 Tehî görmen kimseyi hiç kimesne boş degül 
MİM 

168 İy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum 

169 İy yârânlar iy kardaşlar sorun bana kandayıdum 

170 Ben bende buldum çün Hakkı şekk ü gümân nemdür benüm 

171 Ben bunda garîb geldüm ben bu ilden bîzâram 

172 Ben bu cihâna gelmedin sultân-ı cihândayıdum 

173 Uş gine geldüm ben bunda sır sözin 'ıyân eyleyem 

174 Cümle 'âlem terkin urup ben dost terkin urımazam 



Dr. Mustafa Tatcı 



423 



175 Ben bir 'aceb ile geldüm kimse hâlüm bilmez benüm 

176 Kaçan kim ben beni bildüm yakîn bilkim Hakkı buldum 

177 Haber eylen 'âşıklara 'aşka gönül viren benem 

178 Ezelî bu 'aşkı ben bu mülke sürüp geldüm 

179 Benüm bunda karârum yok ben bunda gitmeğe geldüm 

180 Ne dirisem hükmüm yürür eltimde ferman tutaram 

181 Cânum ben andan bunda ezelî 'âşık geldüm. 

1 82 Dost elinden ölürisem güle güle girü gelem 

183 Bin yıl eger vasfın diyem bir zerresin tüketmeyeni 

1 84 Sensin Kerîm sensin Rahîm Allah sana sundum elüm 

185 Muhammed ile bile Mi'râc'a çıkan benem 

186 Hak Çalab'um Hak Çalab'um sencileyin yok Çalab'um 

187 Benüm cânum uyanukdur dost yüzine bakan benem 

188 Aldı benüm gönlümi n'oldugum bilimezem 

189 Aşkun şarâbın içeli kandalıgum bilimezem 

190 Aceb degül seniniçün ger cân fedâ kılurısam 

191 Tehî görmen siz beni dost yüzin görüp geldüm 

192 İy yârânlar tınman bana ben yine n'oldum bilmezem 

193 Evvel benem âhir benem cânlara cân olan benem 

1 94 Ka'be vü büt-îmân benem çarh uruban dönen benem 

195 Evvel kadîm önden sona zevâli yok sultân benem 

196 Andan berü gönildüm dost ile bile geldüm 

197 Erenlerim himmetini ben bana yoldaş eyleyem 

198 Hîç bilmezem kezek kimün aramuzda gezer ölüm 

199 İy kamu derd ehli gelün derd benem ü dermân benem 

200 İy gönül bize kerem kıl bile seyrân idelüm 

201 Bu fenâ mülkinde ben niçe niçe hayrân olam 

202 Ben seni sevdügümi işitsinler hâs u 'âm 

203 Beni anmaklıga benden farîgvam 

204 Her kancanı dönerisem 'aşk iledür işüm benüm 

205 Ben ol yârı sevdügümi niçe bir gizleyübilem 

206 Niteki ol ma'şûk ile ben râzumı bir eyleyem 

207 Teferrüc eyleyü vardum sabâhın sinleri gördüm 

208 Hak'dan nazar oldı bana Hak kapusın açar oldum 

209 Kanı bana sabr u karâr senün sözüni dinleyem 

210 Dostdan bana haber geldi turayım andan varayım 

211 O Kâdir-i Kün feyekûn lutf idici Sübhân benem 

212 Bu cümle erkânı koyup birlik yo 1ın tutan benem 



424 



Yûnus Emre Dîvânı 



213 İy dost 'aşkun denizine girem gark olam yüriyem 

214 Ger râzumı söylerisem kimse dilüm bilmez benüm 

215 Senden gelür cevr ü cefâ ben âh u vah itmeyeyüm 

216 İy ehl olan eydün bana ben niçesi dolanayım 

217 Dost bakah yüzüme ben şehi görüp geldüm 

218 Zamân geçdi devir döndi salâdur kudse gidelüm 

219 Yüz bin cefâ kılsan bana senden yüzüm döndürmezem 

220 Ben bu yurtlu degülem bunda durup n'iderem 

22 1 İlk adım Yûnus'ıdı adımı 'âşık takdum 

222 Girdüm 'aşkun denizine bahrileyin yüzer oldum 

223 Bu cihâna gelmeden ma'şûk ile bir idüm 

224 Beni bunda viribiyen bilür ben ne işe geldüm 

225 İy derviş diyen bana nem durur derviş benüm 

226 Denizler olsa bir kadeh susalıgum kanmaz benüm 

227 Eyle sanman siz beni kendözümden gelmişem 

228 Eyyûb'am dil mübtelâyam derde dermân isterem 
-NUN- 

229 Kullıkdan ırak olma sultân göresin bir gün 

230 Bugün sohbet bizüm oldı bize bizüm diyen gelsün 

23 1 Biz dünyadan gider olduk kalanlara selâm olsun 

232 Ol göz ki seni gördi ol niye nazar itsün 

233 Evvel kadîmden geldüm yir gök yaradılmazdan 

234 Gözüm seni görmegiçün elüm sana irmegiçün 

235 Niçün sen nefs-i emmârı bu gafletden uyarmazsın 

236 Dîn ü milletden geçer 'aşk eserini tuyan 

237 Bu dervişlik yolına 'aşkıla gelen gelsün 

238 Fâni dünyâyı n'eylerler Allah sevgüsi var iken 

239 Dervişlerim yolına sıdk ile gelen gelsün 

240 Şükür şükür ol Çalab'a maksûduma irdüm bugün 

241 İy yârânlar iy kardaşlar ecel ire ölem birgün 

242 Sûretden gel sıfata yolda safâ bulasın 

243 Çarh-ı felek yo idi cânlarumuz var iken 

244 Giderem 'aklum başumdan şaşuban 

245 Gönül hayrân olupdur 'aşk elinden 

246 Zinhâr virmegil gönül dünyâ pâyına bir gün 

247 Andan yigrek ne vardur kişi bile kendözin 

248 Lâ-şerîkden okursın sonra şerik katarsın 

249 Hak bir gevher yaratdı kendünün kudretinden 



Dr. Mustafa Tatcı 



425 



250 Egriligün koyasın dogrı yola gelesin 

251 Gelün bugün yanalum yarın yanmamak içün 

252 Aşk ilinün haberin disem işide misin 

253 Dalayın 'aşkun bahrine gavvâs olayın bir zamân 

254 Âşıklara ne diyem 'aşk haberinden şîrîn 

255 Sen cânundan geçmeden cânân arzû kibarsın 

256 İlmünde gark oluban ben beni bilimezin 

257 Bunca gönüller alan cihâna sultân mısın 

258 Bu 'ömrüm yok yire hare itmişem ben 

259 Dost yüzini göricegez niçe karâr kılsun bu cân 

260 Ol dürr-i yetîmem ki görmedi beni 'ummân 

261 Ol cân kaçan öliser sen ana cân olasın 

262 Aceb oldı hâlüm bu 'aşk elinden 

263 Gönül usanmadun sen bu seferden 

264 Dîn ü millet kodurdı ol benüm gönlümi alan 

265 Erenlere muhib iken yâ münkir olduğun neden 

266 Ol dost bize gelmez ise ben dosta girü varayın 

267 İy gönül bir dem bir vakit dünyâdan usanmaz mısın 

268 Şöyle hayrân eyle beni 'aşkun odına yanayın 

269 İlâhî bir 'aşk vir bana ben benligüm bilmeyeyin 

270 Taşdun yine deli gönül sular gibi çağlar mısın 

271 Cânlar cânını buldum bu cânum yağma olsun 

272 Anup kıyâmet günini aglaşalum ol gün içün 

273 Sübhân bizi uyarısar niçe zamân yatmış iken 

274 Hey yârânlar hey kardaşlar nice'deyin n'ideyin ben 

275 Yokdur bende 'amel tâ'at ben n'ideyüm n'eyleyeyin 

276 İy benüm 'ömrüm kuşı kanda varasın bir gün 

277 Aceb şu yirde var m'ola şöyle bir garîb bencileyin 

278 Kanda bulam isteyüben iy gönül beni kandasın 

279 Eger 'aşkı seversen cân olasın 

280 İy dost seni sevelden 'aklum gitdi kaldum ben 

281 Ol vaktin bir olasın ayrılıkdan kalasın 

282 İlâhî derdümün dermânı sensin 

283 İy gönlümün eğlencesi eyit bana n'eyleyeyin 

284 Ayurma beni senden yaradan 
-VAV- 

285 İy yârânlar iy kardaşlar korkaram ben ölem diyü 

286 Dost gönlümi yağmaladı n'olsa gerek şimden girü 



426 



Yûnus Emre Dîvânı 



287 Mansûr-vâr oldum bugün ber-dâr iden gelsün berü 

288 İy bizümle yâr olup dosta giden gelsün berü 

289 Benem zârî kılan şol yâre karşu 

290 Severem ben seni cândan içerü 

29 1 Düşdi ögüme hubbül- vatan gidem hey dost diyü diyü 
-HE- 

292 Hak'dan gelen şerbeti içdük el-hamdüli'llah 

293 Zinhâr gönül evinde tutma yavuz endîşe 

294 Hoşdur eger yürürisem 'aşk odına yana yana 

295 Vücûd bir binâ durur sırr-ı hikmet içinde 

296 Âşık oldum erene irmegile 

297 Gönül nite dolana ma'şûkın bulmayınca 

298 Vasf-ı hâlin eydiserem vuslat hâlin bilenlere 

299 Miskînlikden buldılar kimde erlik varışa 

300 Bir söz diyeyin sana dinle cânun varışa 

301 İy kopuz ile çeşte aslun nedür ne işde 

302 İstedügümi buldum eşkere cân içinde 

303 Cân olgıl cân içinde kalma gümân içinde 

304 Derviş olan kişiler 'aceb nite dirile 

305 On sekiz bin 'âlem halkı cümlesi bir içinde 

306 İsrâfîl sûrı ura yir yüzi divşürile 

307 Kimse döymez bu nazara 'aşkıla kim pençe ura 

308 Âşıklar dostı koyup kanda vara 

309 Var derd ile yan yüri dermâna irişince 

310 Bî-mekânam bu cihânda menzilüm duragum anda 

311 Uş yine nazar oldı bu bizüm cânumuza 

312 Yine bu bâd-ı nev-bahâr hoş nev'ile esdi yine 

313 Bu dünyânun misâli benzer bir değirmene 

314 Tutgıl bir Tanrı hâsını gel ikrâr it erenlere 

315 Sana direm iy velî tur irte namâzına 

316 Bir imâret göster bana kim som vîrân olmaya 

317 Ben dost içün aglansam gözüm yaşını kim sile 

318 Zihî şîrîn hulu dilber ki bu dem durağı cânda 

319 Ma'nâ berâtın alduk uş gine elümüze 

320 Görünün hâli döner nişânsuz bî-nişâna 

321 Muhammed'ün medhini idelüm baş üstine 

322 Hak yolını gözler isen gel yanalum dostlar ile 

323 Kimün nesi var kim sana vire kılınç yorutmaya 



Dr. Mustafa Tatcı 



427 



324 Her kime kim dervişlik bağışlana 

325 Aklum başuma gelmedi 'aşk şarâbın tatmayınca 

326 Âşıkları Tamu'ya yandurmaya 

327 Bir şâha kul olmak gerek hergiz ma'zûl olmaz ola 

328 İy 'aşk delüsi olan ne kaldun perâkende 

329 Aşk odı düşdi cânuma yakup beni yandurmaga 

330 İçümde bir derd oldı diyeyin dervişlere 

331 Âşık-ı zinde kulun hükmi geçer cânlara 

332 Âşık oldum bugün meydân içinde 

333 Kimseye düşmântutmazuz agyâr dahi yârdur bize 

334 Bir 'acâyib 'aşk geldi bende bu hâl üstine 

335 Gitdi bu kış zulmeti geldi bahâr yaz ile 

336 Sen bu cihân mülkine geldüm gelmedüm dime 

337 Âlem düşmânolurısa beni dostdan ırımaya 

338 Dirligüm neyidügin eydeyin kıldan kıla 

339 Ma'şûkumı isteyü iş bu cihân içinde 

340 Bir söz geldi dilüme eydem ölüm üstine 

341 San'atun yigregi çün namâzımış hoş pîşe 

342 Bir ay gördüm bu gice kamu burçlardan yüce 

343 Yine yaz günleri geldi söyle bülbülcügüm söyle 

344 Aşkun ile 'âşıklar yansun yâ Resûllallah 

345 Dostdan haber kim getürdi sorun seher yellerine 

346 Kandayıdun kandan geldün dîvâne 

347 İçün taşun murdâr iken 'aşk n'eylesün senünile 
-YE- 

348 Kime ki dost geregise eydeyim ne kılasını 

349 Bana namâz kılmaz diyen ben kıluram namâzumı 

350 Allah sana viribiye bir gün ecel serhengini 

351 Su'âlüm var tapuna iy dervişler ecesi 

352 Hak nün 'âşıklara herdem nüzûl degül mi 

353 Aşk bâzirgânı ser-mâye canı 

354 Kaçan kim ol dilber benüm gözlerüme tutaş oldı 

355 Yir gök yaradılmadın Hak bir gevher eyledi 

356 Çalap Âdem cismini toprakdan var eyledi 

357 Âşık mıdur ol ma'şûk içün virmeye cânı 

358 Biz bizi bilmezidük bizi kendüden eyledi 

359 Bencileyin gören kişi ben sevdügümün yüzini 

360 Dostdan haber soran kişi güzâf degül dostun işi 



428 



Yûnus Emre Dîvânı 



361 Girü durur yoklıkdan kamularun baylıgı 

362 Ol Çalab'umun 'aşkı bagrumı baş eyledi 

363 Ol dost benden yana hîç bilmezin niçe bakdı 

364 Banladı ol mü'ezzin turdı kâmet eyledi 

365 Tecellîyâtun nûnna döymez vücûdum dağlan 

366 Doldur kadeh süngü bize 'aşk şarâbından iy sâkî 

367 Biz uludan işitdük evvel er yaratıldı 

368 Sana 'ibret geregise gel göresin bu sinleri 

369 Ol geçüdün korkusı uş beni yoldan kodı 

370 Ben bende seyr ideriken 'aceb sırra irdüm ahi 

371 Evvel dahi varidi cânumda bu 'aşk odı 

372 İki cihânı umdur sana gönül viren kişi 

373 İşidün iy yârânlar eve dervişler geldi 

374 Dînün îmânun varışa hor görmegil dervişleri 

375 Menzili ırak bu yolun bu yola kim varası 

376 Aşkun odı düşdi câna eritdi yürek yağını 

377 Gerçek 'âşık olanlarun hemen dostı sever cânı 

378 Erenler biz denizdür 'âşık gerek dalaşı 

379 Pâdişâhlar pâdişâhı ol Ganî 

380 Niçe bir besleyesin bu kaddile kâmeti 

381 Aşkun aldı benden beni bana seni gerek seni 

382 Dilsüzler haberini kulaksuz dinleyesi 

383 Nasihat kandilinden bir işâret göründi 

384 Ömrüm beni sen aldadun âh n'ideyin 'ömrüm seni 

385 Bu ne gülecek yirdür aglasana key katı 

386 Kime gönül virdümise benüm ile yâr olmadı 

387 Müsülmânlar zamâne yatlu oldı 

388 Geldi geçdi 'ömrüm benüm şol yil esüp geçmiş gibi 

389 Eşkere kıldum bugün pinhânumı 

390 İy yârenler eydimezem cânum neye daldugını 

391 Erenlerim gönlinde ol sultân dükkân açdı 

392 Bülbül-i haste gül yüzün gördi 'arasât eyledi 

393 İsteridüm Allah'ı buldumısa ne oldu 

394 Andan berii kim 'aşkun benümle yoldaş oldı 

395 Aşk ile isteridük yine bulduk ol cânı 

396 İy dünyâya aldanan hayırla ihsân kanı 

397 Bakdugum yüzde gördüm O Tapdug'um nûrını 

398 Helâl kıldı ma'şûka 'âşık kendü kanını 



Dr. Mustafa Tatcı 



429 



399 İy yârânlar iyi kardaşlar görün beni n'itdüm ahi 

400 Yine yüzüni gördüm yine yüregüm yandı 

401 Müslümânlar kim görmişdür 'âşık tevbe itdügini 

402 Bu 'aşk denizine dalan hâcet degül ana gemi 

403 Yort iy gönül sen bir zamân âsûde fârig hoş yüri 

404 Gönlüm düşdi bir sevdâya gel gör beni 'aşk n'eyledi 

405 Yok yire geçürdüm güni âh n'ideyüm 'ömrüm seni 

406 Bir sâkîden içdük şarâb 'Arş'dan yüce meyhânesi 

407 Çıkdum erik talına anda yidüm üzümi 

408 Dost yüzini göricegez artar gözlerümün nün 

409 Ne kim senün cevrün ile geçürmişem ben günümi 

410 Girçek 'âşık oldunısa gel 'aşk kitâbından okı 

411 Zihî deryâ ki katreden görindi 

412 İş bu vücûd bir kal'adur 'akıl içinde sultânı 

413 Niçe yıllar 'ömür sürdüm anca aglayuban güldüm 

414 Berk yapışdun şol dünyâya koyup gitmeyesin bigi 

415 Dostı gerçek sevenlerim dosta ulaşur cânları 

416 Nâgâh yağma eyledi 'aşk odı cânumuzı 

417 Yâ ilâhî ger su'âl it sen bana