KARIŞIK

13 Şubat 2018 Salı

İMAM HASAN ASKERİ TÜRBESİ...IRAK











Irak – Samerra – Babası İmam Ali Naki El Hadi hazretlerinin yanında
232 yılının Rebîülevvel veya Rebîülâhir ayında (Kasım – Aralık 846) Medine’de dünyaya geldi. Sâmerrâ’da doğduğunu belirten rivayetler zayıf sayılmaktadır. Babası onuncu imam Ali el-Hâdî’dir. İki üç yaşlarında iken babası ile beraber, İmâmîler’in faaliyetlerini daha yakından takip etmek isteyen Abbâsî Halifesi Mütevekkil-Alellah tarafından yeni hilâfet merkezi Sâmerrâ’ya götürüldü. Sâmerrâ’da ikamete mecbur edilen ve hayatı boyunca buradan ayrılmasına izin verilmeyen Hasan b. Ali bu sebeple Askerî nisbesiyle anılmıştır. Kendisine ayrıca Sâmit, Zekî, Naki, Refîk, Hâdî ve Hâlis gibi lakaplar verilmiştir.
Büyük kardeşi Ebû Ca’fer Muhammed babasından önce vefat ettiği için İmam Ali el-Hâdî ölümünden (254/868) dört ay önce Hasan el-Askerî’yi kendine halef tayin etti . Ali el-Hâdî’-nin ölümünden sonra Hasan el-Askerî’- nin diğer kardeşi Ca’fer kendi imâmetini iddia ettiyse de pek ilgi görmedi. Abbâsi yönetimince çok sıkı bir kontrol altında tutulan Hasan Askeri Hazretleri hayatı boyunca taraftarları ile pek temas imkânı bulamamış, ancak babasına da hizmet eden Ebû Amr Osman b. Saîd el-Ömerî, “humus” gibi imama verilmesi gereken vergileri onun adına İmâmîler’den toplayıp kendisine ulaştırmıştır.
Hasan Askeri Hazretleri 260 yılı Rebiülevvel ayının başında (874 Aralık sonu) hastalandı. Bir hafta süren bu hastalık sonunda 8 Rebîülevvel 260 (1 Ocak 874) tarihinde vefat etti. Bazı İmâmî rivayetlere göre Halife Mu’temid-Alellah’ın evine gönderdiği tabipler tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Halifeyi temsilen Ebû îsâ b. Mütevekkil tarafından kıldırılan cenaze namazından sonra oturduğu evde bulunan babasının mezarının yanına defnedildi.
Büveyhî Hükümdarı Muizzüddevle’nin 335’te (946) yaptırdığı, XIX. Yüzyılın sonlarına doğru İran Hükümdarı Nâsırüddin Şah tarafından geniş çapta tamir ettirilen bu iki türbe bugünkü Sâmerrâ’nın en mühim âbidesidir. Kendinden sonra imâmeti devam ettirecek erkek evlât bırakmadan öldüğü ileri sürülen Hasan el-Askerî’nin vefatı İmâmîler arasında büyük bir buhran yaratmış ve onların on dört veya on beş fırkaya ayrılmasına sebep olmuştur. Bu fırkalardan biri Hasan el-Askerî’nin ölmediğini, geçici bir süre için gaybet’e girdiğini ve mehdî olarak tekrar zuhur edeceğini, bir başka fırka ise onun ölümünü kabul etmekle beraber mehdî olarak tekrar hayata döndürüleceğini ileri sürmüştür. Fakat zamanla, Hasan el-Askerî’nin ölümünden bir süre önce Rum veya zenci asıllı Nercis adlı bircâriyeden doğan Muhammed el-Mehdî adında bir oğlunun olduğu inancı İmâmîler arasında yaygınlaştı ve diğer inançları savunan fırkalar tamamen ortadan kalktı. Doğumunda Askerî’nin teyzesi Hakime bint Cevâd’ın hazır bulunduğu, mensuplarından dört kişi ve birkaç hizmetçisinin gördüğü rivayet edilen Muhammed el-Mehdî el-Muntazar da kısa bir süre sonra ölmüştür. İmâmî Şiiler’e göre ise ölmeyip gaybete girmiştir ve zuhuru halen beklenmektedir.
Eseleri
Hasan el-Askerî’ye nisbet edilen eserlerden günümüze intikal edenler şunlardır:
1. Tefsîrü’l-İmâm el-Hasan el-Askeri. Şeyh Sadûk’un Muhammed b. Kasım el-Esterâbâdî, Ebû Ya’küb Yûsuf b. Muhammed b. Ziyâd ve Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Seyyâr tarikiyle rivayet ettiği bu tefsirin Hasan el-Askerî’ye nisbeti hakkında Şîa âlimleri arasında ihtilâf vardır. Şeyh Sadûk, İbn Şehrâşûb ve Hür el-Âmilî eserin nisbetinin sahih olduğunu ve imlâsının imama ait bulunduğunu belirtirken Muhammed Cevâd Belâgî, Âyetullah Hûyî ve Muhakkik Şüşterî gibi son devir âlimleri eserin imama ait olmadığını söylemektedirler Tefsirin ilk taş baskısı 1268 yılında Tahran’da yapılmış, diğer iki taşbaskı 131 S’te Tebriz’de gerçekleştirilmiştir. Eser, yazma nüshaları ve ilk baskıları dikkate alınarak Müessese-i İmâm Mehdî tarafından yayımlanmıştır
2. Kitâbühû (‘aleyhi’s-selâm) ilâ İshâk b. İsmâ’îl en-Nîsâbûrî. Hasan Askeri Hazretleri İshak en-Nîsâbûrî’ye yazdığı çeşitli tavsiye ve uyarılarını ihtiva eden bir mektuptur.
3. Mâruviye ‘anhü mine’l-mevâ’izi’lkışar , Hasan el-Askerî’nin öğütleri ve hikmetli sözlerinden ibarettir (a.g.e., s. 516-
4. Risâletü’l-menkabe. Askerî’nin helâl ve haramlarla ilgili sözlerini ihtiva eden bu risâle, İbn Şehrâşûb’un Menâkıbü Âli Ebi Tâlib adlı eseri içinde yer almaktadır
Menkıbeleri ;
Behlül adında bir kimse anlatır: ”Bir yere gidiyordum. Çocukların oynadıklarını gördüm. Küçük Hasan Askeri de yolun kenannda oturmuş ağlıyordu. Onun diğer çocukların elindeki oyuncaklar için üzülüp ağladığını zannettim. Yanına yaklaştım ve,
- Sana da bir oyuncak alayım mı, dedim. Hasan Askeri hazretleri ;
- Ey akılsız kimse! Biz oyun oynamak için yaratılmadık, dedi. Behlül,
- Ya ne için yaratıldık, diye sordu. Hasan Askeri Hazretleri ; 
- Biz ilim ve ibadet için yaratıldık, dedi. Behlül,
- Bunu nereden öğrendin, diye sordu. Hasan Askeri Hazretleri
- Allah Teala Kur’an-ı Kerîm’de, “Sizi abes olarak, oyuncak olarak mı yarattık sanıyorsunuz. Bize dönmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz” (Mü’minün 23/115)ayetinden öğrendim, dedi.
Behlül, bu küçük çocuğun sözlerine ve hareketlerine hayret etti. Ondan, kendisine nasihat etmesini istedi. Hasan Askeri Hazretleri , bazı beyitler okuyarak nasihatte bulundu. Fakat o sırada aniden fenalaştı ve düşüp bayıldı. Bir müddet sonra ayılıp. Kendine geldi. Behlül ona,
- Sana ne oldu. Sen küçük ve günahsızsın, dedi. Hasan Askeri hazretleri ,
- Ey Behlül Annemi ateş yakarken gördüm. Büyük odunları tutuşturmak için küçük odunları yakıyordu. Ben de cehennemin küçük odunlanndan olmaktan korkuyorum, diye cevap verdi.
Hasan Askeri hazretlerinin, bazı hasetçi kimselerin kışkırtmaları sebebiyle, zamanın devlet adamlarıyla arası açıldı. Bu sebeple hapse atıldı. Hapishanede bulunduğu sırada birçok kerameti görüldü.
İsa b. Feth anlatır:
Biz hapishanedeyken Hasan Askeri hazretleri yanımıza girdi. Bana,
- Ey Isa! Senin ömrün altmış beş yaşını bir ay iki gün geçti, dedi. Hakikaten doğum tarihimin yazılı olduğu kağıda baktığım zaman onun dediği gibi olduğunu gördüm. Bana,
- Senin çocuğun oldu mu, diye sordu. Ben de,
- Hayır, olmadı, dedim. Ellerini açtı ve,
- Allahım! Buna, kendisine kuvvet verecek hayırlı bir evlat ihsan eyle. Çocuk ne güzeldir, diye dua etti. Ben,
- Ey efendiml Senin evladın var mı, diye sordum. Şöyle dedi:
- Allah Teala’ya yemin ederim ki benim bir oğlum olacak ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Fakat şu anda yoktur. Daha sonra onun Muhammed Mehdi isminde alim ve faziletli bir oğlu oldu.
Talebelerinden biri şöyle nakletti:
Zindana düşmüştüm. Zindan çok dar ve ayağımdaki zincirler de çok ağırdı. Askeri hazretlerine mektup yazarak sıkıntımı anlattım. Mektuba geçim sıkıntımın da olduğunu yazacaktım. fakat utandığı için yazamadım. İmam hazretleri, mektuba verdikleri cevapta,
- Bu mektubu aldığın gün, öğle namazını evde kılacaksın, diye yazmıştı. Hakikaten o gün öğle üzeri beni zindandan çıkarıp serbest bıraktılar. Sevinç içinde evime geldim, namazımı kıldım. Kapım çalındı, kapıyı açtığımda Hasan Askerî hazretlerinin hizmetçisi ile karşılaştım. Bana 100 altın ile bir mektup bıraktı. Mektubu açtığımda şunların yazılı olduğunu gördüm.
- Ne zaman bir ihtiyacın olursa iste! İstediğin şeye, Allah Teala’nın izniyle kavuşursun.
İmamı sevenlerden biri, basından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır:
Hasan Askeri hazretlerine bir mektup yazarak bazı şeyler sordum. Bahar hummasından da soracaktım. Fakat unutmuştum. Daha sonra suallerimin cevabı geldi. Suallerin cevabından sonra şöyle yazmıştı:
- Bu sorularla beraber bahar hummasını da soracaktın, fakat unuttun. Onun cevabını da verelim. (Enbiya 21/69) ayet-i kerimesi yazılıp, hummalı hastanın boynuna asılırsa şifa bulur, buyurdu. Dedikleri gibi yaptım, hasta şifa buldu.

ŞEYH GÜZEL TÜRBESİ....NİGDE..ALTUNHİSAR










Niğde – Altunhisar İlçesinin 3 km yakınındaki Türbeönü mevkiinde
Türbe, kapının üst kısmına yerleştirilen inşa kitabesine göre, “Şeyh Güzel” adina 955 H./ 1548 M. yılında yapılmıştır.
Günümüze bazı onarımlar görerek gelen türbe, orijinal özelliğim korumaktadır. Ön cephede yer alan tamir kitabelerine göre, 1138 H./ 1726 M. ve 1218 H./ 1803 M. yıllarında onarım görmüştür. Ayrıca yakın zamanlarda da tamir edildiği anlaşılmaktadır. Bu onarımlar sırasında cephe duvarlannda aşınan taşlar yenilenmiş, içten duvarlar ve örtü sistemi sıvanarak badana edilmiş ve zemin betonla kaplanmıştır.
Kitabeler:
Yapının ön cephesinde inşa kitabesi ile iki tamir kitabesi bulunmaktadır.
İnşa kitabesi, kapının üst kısmına yerleştirilmiştir. Kitabe, 0.35 x 0.35 m. ölçülerindeki mermer levha üzerine nesih hat ile beş satır olarak yazılmış ve satırlar iki kartuş içerisine alınmıştır.
1. Heza makam-ı Şeyh Güzel
2. Rahmetullahi ‘aleyhi tab-ı serah
3. Tarih-i bina sene 955
4. Dediler tuğrama tarih o




5. Dedim kim zikriniz tarih ola.
[Bu (türbe) Şeyh Güzel’in makamıdır. Allalı ona rahmet edip. toprağını bol eylesin. Türbe 955 yilinda inşa edildi. Bu yapıya tarih olarak da: “Dedim kim zikriniz tarih ola” (düşürüldü)]. İnşa kitabesine göre türbe, “Şeyh Güzel Efendi” için 955 H. 1548 M. yılında yapılmıştır. Aynı zamanda kitabenin son satırı Ebced hesabına göre tarih düşürülmüştür.
Tamir Kitabeleri:
Kapının üst kisminda iki tamir kitabesi bulunmaktadır. Rakamlar taşın üzerinde yüzeysel olarak kazılmıştır. Kapı kemerinin hemen üstündeki taşa ” Sene 1138” profili silmenin üst kısmındaki taşa da ”Sene 1218” yazılmıştır. Bu kitabelere göre türbenin, 1138 H./1726 M. ve 1218 H./1803 M. yıllaırnda onarım gördüğü anlaşılmaktadır.

9 Şubat 2018 Cuma

KEREBİ GAZİ TÜRBESİ..çorum





Çorum hıdırlık cami batısında bulunan Peygamber Efendimizin sahabilerinden Kerebi Gazi nin türbesi;
kitabesinden alıntıdır...;
Kerebi Gazi , Hz Peygamberimizin huzurunda Hz Ali delaleti ile Müslüman olmuştur.Şair ,hatip ve pehlivandır.Hz Ömerin bin atlıya bedeldir diye göndermiş olduğu Kadisiye muharebesinde büyük yayarlar göstermiştir.Fillere karşıda savaşmış bir kahramandır.Hicretin 40. senelerinde İstanbula fethe giderken buralarda şehit olmuştur. 

YUSUF BABA TÜRBESİ

ANKARA / POLATLI / Tatlıkuyu Köyü


Yusuf Baba Türbesi
Yusuf Baba Türbesi, Ankara İli, Polatlı İlçesi, Tatlıkuyu Köyü Tekke Mevkiindedir.
 Yusuf Baba’nın kim olduğu konusunda herhangi bir bilgi yoktur. Bölgeye yerleşip burada Tekkesini açıp irşad görevine başlayan Kolonizatör Dervişlerinden biri olduğu düşünülmektedir.
Türbenin bulunduğu alan Tekke ve Kemikliye Mevkii olarak anılmaktadır. Sakarya Savaşında Sakarya Nehrinin üzerindeki köprü Yunan Birlikleri tarafından yıkılınca Türk Ordusu bayağı zayiat vermiştir. Bu alanda bol miktarda şehit kemikleri görüldüğü için Kemikliye olarak anılmaktadır.           

 Türbe betonarmeden yakın zamanda yenilenmiş olduğunu düşünüyoruz. Türbe etrafında antik dönem devşirme malzeme bulunmaktadır. Türbe Sakarya Nehrine hakim bir yamaç üzerinde olup hem eski bir yerleşim yeri üzerindedir, hem de yanında Müslüman Mezarlığı bulunmaktadır.

Ziyaret Nedeni: Yusuf Baba özellikle hayır duası ve değişik dilekler için ziyaret edilmektedir.

DUT DEDE TÜRBESİ / ANKARA / BALA / Afşar Beldesi


Dut Dede Türbesi (Eski Hali)
Dut Dede Aile Efradı

Dut Dede Yağmur Duası

Dut Dede Yağmur Duası Dut Dede’nin asıl adı Şeyh Duran olduğu, Osmanlı Döneminde II. Muratdevrinde bölgeye Horasan’dan gelip Hacı Bayram-ı Veli’nin kızıyla evlenmiş ve ona intisap etmiş bir velidir. Afşar Kasabasının manevi lideridir.
 Dut Dede Türbesi, Ankara İli Bala İlçesi Afşar Beldesinin kuzeyinde kalan Dutdede Tepesinde türbesi vardır.
Türbe dikdörtgen planlı, üstü kapalı bir türbedir. Yığma taştan inşa edilen türbe 2009 yılında çevresiyle birlikte restore edilerek sıvanmış ve orijinal görüntüsünü kaybetmiştir. Türbe ve etrafı piknik yeri gibi düzenlenmiştir. Türbe etrafında aile efradının mezarları bulunmaktadır.

Türbe özellikle yağmur duası için toplu olarak ziyaret edilmektedir. Yaklaşık 3000-4000 kişi toplu olarak yağmur duası için her yıl ziyaret eder, eğer yağmur yağmışsa “Şükür Duası” yapılmaktadır.  ve her seferinde sonuç alınmaktadır. Yine değişik dilekler için kadınlar tarafından ziyaret edilen Kartal Dede’yi çocuğu olmayanla ziyaret etmektedir. Mum yakılarak, bez bağlanarak şifa aranmaktadır.

Kaynakça: Hikmet Tanyu –Ankara ve Çevresinde Adak ve Adak Yerleri –Ankara Üni.Basımevi -1967 / www.facebook.com / www.tr.wikipedia.org  

HACI ENBİYA TÜRBESİ 

ANKARA / ŞEREFLİKOÇHİSAR 


Hacı Enbiya Türbesi
Hacı Enbiya Türbesi
 Hacı Enbiya Türbesi, Ankara İli, Şereflikoçhisar İlçesi, merkezi Tuzla Mahallesi, Bağlararası, Harmanyeri Mevkiindedir.
Enbiya Dede olarak da anılan zat bölgede zaviye açmış bir velidir. Kayıtlarda türbede medfun olan diğer veli Derviş Noktalı ile birlikte anılmaktadır. 1476 yılı Karaman İli Evkaf Defterlerinde Enbiya Dede ve Derviş Noktalı Zaviyesi kaydı görülmektedir.
Sayın Ali Savaş Atılgan’ın vermiş olduğu bilgilere göre: “Hacı Enbiya, Aziz Mahmut HüdayiHz.’nin torununun oğlu ve sıralamada Aziz Mahmut Hüdayi Hz., Fakrullah Baba, Fazlullah Baba ve Hacı Enbiya Hz. olarak aktarıldı . Celvetiye Ttarikatı’nın ilçemizdeki Mürşid-i kâmili olan Hacı Enbiya Hz. İlçemizin yetiştirdiği Allah dostu bir şahsiyet olarak anılmaktadır.”
 Türbe eskiden yığma taştan, dikdörtgen formda, iptidai bir damla örtülü iken, günümüzde bu türbe yakılarak mezarlar açılmıştır. Türbe içinde dört mezar, dışında da dört mezar bulunmaktadır. Türbe içindeki mezarlarda baş taşları devşirme sütun parçalarından oluşmuştur. Bunların üzerine de taş gülleler konulmuştur.
Türbenin restorasyonuna 2013 yılında Belediye imkânlarıyla başlanmş ve tamamlanmıştır. 
Türbe Koruma Kurulu kararıyla 1992 yılında 1. Derece Anıt Eser olarak tescillenmiştir.  

Kaynakça: İbrahim Hakkı Konyalı –Şereflikoçhisar Tarihi / www.envanter.gov.tr / www.baskentlilerhaber.com

23 Ocak 2018 Salı

Hz. Fatima el Zehra as’ın kabri 


Gökyüzü katmanlarını ve yıldızlarını düzenleyen, rüzgarları kontrol eden, tan yerinin ağarmasına sebep olan, Hakimiyeti yöneten, Hükümranlık Sahibi Allah’a hamd olsun. Elhamdulillah. O’nun dehşet verici gazabından cennet ve ehli titrer, yeryüzü ve onun sakini sarsılır, okyanuslar ve onun sularında duran ve yüzen herşey, heyecan ve o hengame içinde beraber akar.
Ya Rab, Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et. Onlar derin girdaplarda yüzen (hidayet ve irfan) gemileridirler; o gemilere binen kurtulur, binmeyen ise boğulur. Onlardan öne geçen (hidayet çizgisinden) dışarıya çıkar; onlardan geriye kalanın (amelleri) yok olur. Onlardan ayrılmayan ise, onlara kavuşur.
“Bu, indirdiğimiz, hükümlerini belli ve kesin kıldığımız bir sûredir. Düşünesiniz diye onun içinde apaçık âyetler gönderdik.” ﴾Nur:1﴿
Şii mezhebi’nden olduğunu iddia eden, bir grup göstermelik alimden, İmam Mehdi as’ın Ansarlarının gazetesinde önceden de bahsettiğim şekilde, usule uygun bir mucize talebi ile öne çıkmalarını istedim. Ancak, hiç kimse böyle bir talep ile öne çıkmadı. Babam İmam Mehdi Muhammed ibn Hasan Askeri a.s’ın, poziyonumun bir kısmını göstermem için; ki bu da, ondan taraf nerede durduğumdur; emretmesinin nedeni de budur. Bu da, benim onun halifesi ve oğullarından ilk hükmeden ve Peygamber efendimiz saas’in önceden haber verdiği gibi, cennet bahçelerinden bir bahçe olduğumdur.
Müslümanlara ve toplu olarak tüm insanlar açığa çıkartacağım ilk mucize, Hz. Muhammed saas’in kızı, Hz. Fatima, benden bir parçadır dediği, Fatima as’ın kabrinin yerini bildiğim olacaktır.
Tüm Müslümanlar, oy birliği ile, Hz. Fatima as’ın kabrinin saklı olduğunu ve yerinin Hz. Mehdi as haricinde başka kimse tarafından bilinmediğini kabul ederler. İmam Mehdi a.s, annem Hz. Fatima a.s’ın kabir yeri ile beni bilgilendirmiştir. Hz. Fatima a.s’ın kabri, İmam Hasan a.s’ın kabrinin yanındadır ve çok yakınındadır ki, sanki müçteba İmam Hasan a.s, Fatima a.s’ın sinesinde gömülüdür. Söylediğim için yemin etmeye hazırım ve Allah svt şahidim olduğu üzere, O’nun Elçisi Hz. Muhammed saas ve Fatima a.s’ı gömen Ali a.s de şahidimdir ki, söylediğim doğrudur. Allah’a, sadece O’na, hamd olsun.
Her kim, İmam Mehdi a.s ile temas halinde olduğunu iddia ediyor, küçük ya da büyük meselelerde bana başvurmuyorsa, yalancıdır, Allah’a ve O’nun Elçi’sine göre sahtekardır. Hiçbir güç ve kudret, Yüce Allah haricinde başka bir şeyden gelmez ve Allah’a, sadece O’na hamd olsun.
“Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için neredeyse sana dünyayı dar etmişlerdi. Ama senden sonra kendileri de fazla kalamayacaklar! Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun da budur. Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın.” [Isra: 76-77]
Not: Bu bildiriyi okuyan her Müslüman’ın, 12 kopyasını dağıtması gerekmektedir. Ve eğer çeviri yapabiliyorsa da, herhangi bir dile çevirmesi gerekmektedir.
Ehlibeyt as’ın Mirası,
Gerçek sığınak, Ahmed el Hasan,
Tüm insanlığa gönderilmiş, İmam Mehdi as’ın Elçi ve Halifesi’dir.
Cebrail ile kuvvetlendirilmiş, Mikail ile savunulmuş ve İsrafil ile desteklenmiştir.
“Onlar, birbiri ardınca bir zürriyyettirler (hep tevhid dininden). Allah duyan ve bilendir.” ﴾Ali Imran:34﴿

Çamlı Evliya Türbesi   / AMASYA –Taşova –Elmakırı Köyü



Elmakırı Köyüne 2km uzaklıktaki bir tepenin yamacındadır.


Çamlı Evliya ismini türbe etrafında bulunan iki çam ve ardıç ağaçlarından almaktadır. Çamlı Evliya’nın Horasan’dan gelen erenlerden biri olduğu, bölgede Türklüğün ve İslâm’ın yayılması için mücadele ettiği söylenmektedir.  

Mezarın üzeri eskiden açıkmış. Köylüler tarafından betonarmeden yeni türbe ile üzeri kapanmıştır. Türbede iki adet mezar bulunmaktadır. Mezarın boyutu 5mt’dir. 

 Elmakırı Köyünün manevi lideri olarak kabul edilen Çamlı Evliya özellikle dini günlerde yoğun olmak üzere, her zaman ziyaret edilmektedir. Nisan ayının ilk haftasında yağmur duası için ziyaret edilir. Huysuzluk yapan çocuklar, kulak rahatsızlığı olanlar türbeye getirilir. Elbiselerinden bir parça türbeye bağlanır. Genellikle namaz ve oruç adağında bulunulur. İsteyen kurbanlık da adar. Derdi çözülen adağını adar ve çaputunu geri söker.     

Menkıbeler: 1-) Çamlı Evliya türbesinin etrafındaki ağaçlar kutsal kabul edilir ve kesilmesi halinde kesenlerin başlarına değişik belalar açıldığına dair söylenceler anlatılmaktadır.

Kaynakça: Abdühalim Durma –Evliyalar Şehri Amasya -2003 / Rahime Özdoğan –Amasya’da Adak Yerleri İle İlgili Halk Anlatıları -2006

6 Ocak 2018 Cumartesi




Börtlüce Türbeleri / MANİSA / KULA 



  
 







Börtlüce Türbeleri, Manisa İli, Kula İlçesi, Börtlüce Mahallesinin yakınındaki Doma ve Kuşaklı tepe üzerindedir.

Börtlüce Köyü üç kardeş tarafından kurulmuştur. En büyüğü Börkül Mustafa, diğerleri ise Börkül Ece ve Yaman Ece’dir. Börkül Mustafa veya Börklüce Mustafaköyün batısında bulunan Doma Tepesinin üstünde medfundur. Diğer kardeşlerin türbeleri ise köyün doğusunda bulunan Kuşaklı Tepenin üzerindedir.

Börkül Mustafa’nın Börklüce Mustafa olması ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Bilindiği üzere Börklüce Mustafa Simavna Kadısı Şeyh Bedreddin’in müridi olup Torlak Kemal ile birlikte Fetret Döneminde Osmanlı’ya karşı Karaburun Yarımadasında isyan etmiştir. Mezarının Karaburun’da olduğu söylenmektedir. Dolayısıyla Türklerin Dağ inancına uygun olarak tepelere yapılan bu mezarın, Börklüce Mustafa’nın makamı olduğu düşünülebilir… 
Türbeler üzeri açık, etrafı taşla çevrili mezarlardır. Börkül Ece mezarının bulunduğu tepede geç dönem bir Türk Mezarlığı da bulunmaktadır.


Börtlüce Köyü Yörük/Türkmen boylarındandır. İnançlarına uygun olarak özellikle hayır duası için bu türbeler ziyaret edilmektedir.

Kaynak: www.facebook.com (Börtlüce Köyü Sayfasından Sayın Muammer Güler’in bilgilerinden faydalanılmıştır. Kendisini teşekkür ederim.)

4 Ocak 2018 Perşembe

Nasip Baba Türbesi / MANİSA / KULA – Erenbağı Mahallesi



Nasip Baba Türbesi, Manisa İli, Kula İlçesi, Erenbağı Mahallesinin mezarlığındadır.

Nasip Baba Kimdir: Bölgeye gelip tekke açan bir velidir. Köyün eski ismi Tekke köyüdür. Yörük/Türkmen adetlerini yaşatan bir köyümüzdür. Nasip Baba ismi türbeye gelenlerin dileklerinin yerine gelmesiyle takıldığını düşünmekteyiz.


Mimari bir özelliği olmayan üstü kapalı betonarme bir türbedir. Türbe içinde betonarme iki sanduka bulunmaktadır.
Bölgede gözlemlenen ziyaretlerin bu köyde de uygulandığını düşünmekteyiz.

Kaynak: Abdulhalim Durma – Evliyalar Şehri Manisa – Yenigün Matbaası -2013 / www.kula.bel.tr (Fotoğraf Kula Bld. Bşk. Hüseyin Tosun’un köyü ve türbeyi ziyaretinde 2017 yılında çekilmiştir.)

Börtlüce Türbeleri / MANİSA / KULA 


Börtül Ece Mezarı
  
 
Türk Mezarlığı

Türk Mezarlığındaki Kitabe

Türk Mezarlığındaki Kitabe

Börtlüce Türbeleri, Manisa İli, Kula İlçesi, Börtlüce Mahallesinin yakınındaki Doma ve Kuşaklı tepe üzerindedir.


Börtlüce Köyü üç kardeş tarafından kurulmuştur. En büyüğü Börkül Mustafa, diğerleri ise Börkül Ece ve Yaman Ece’dir. Börkül Mustafa veya Börklüce Mustafaköyün batısında bulunan Doma Tepesinin üstünde medfundur. Diğer kardeşlerin türbeleri ise köyün doğusunda bulunan Kuşaklı Tepenin üzerindedir.

Börkül Mustafa’nın Börklüce Mustafa olması ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Bilindiği üzere Börklüce Mustafa Simavna Kadısı Şeyh Bedreddin’in müridi olup Torlak Kemal ile birlikte Fetret Döneminde Osmanlı’ya karşı Karaburun Yarımadasında isyan etmiştir. Mezarının Karaburun’da olduğu söylenmektedir. Dolayısıyla Türklerin Dağ inancına uygun olarak tepelere yapılan bu mezarın, Börklüce Mustafa’nın makamı olduğu düşünülebilir… 
Türbeler üzeri açık, etrafı taşla çevrili mezarlardır. Börkül Ece mezarının bulunduğu tepede geç dönem bir Türk Mezarlığı da bulunmaktadır.


Börtlüce Köyü Yörük/Türkmen boylarındandır. İnançlarına uygun olarak özellikle hayır duası için bu türbeler ziyaret edilmektedir.

Kaynak: www.facebook.com (Börtlüce Köyü Sayfasından Sayın Muammer Güler’in bilgilerinden faydalanılmıştır. Kendisini teşekkür ederim.)

Rumi Hoca Türbesi / AMASYA –Merzifon 


Rumi Hoca Türbesi
Rumi Hoca Sandukası Rumi Hoca Türbesi, Amasya İli Merzifon İlçesi Diphacı Köyü Çamiçi Mevkiindedir

 Rumi Hoca Horasan Erenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bölgeye gelip yerleşmiş ve burada İslam’ı yaymıştır. Türbe kitabesine göre Rumi Hoca’nın ölüm tarihi 1794 yılıdır. Sanduka kitabesinde Hoca Rumi kutb-ül-arifin / Budur ol evliya-yı vasılîn / Sene 1208(1794) yazmaktadır. Sonradan ilave edildiği düşünülen satır da ise Şeyh-zade Seyyid Mehmed ibaresi yazmaktadır. Türbe 2004 yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından ANIT olara tescillenmiştir.      

 Türbe düzgün keskin taştan inşa edilmiştir. Türbe çatısı önceleri ahşaptan iken, günümüzde betondan yapılarak yenilenmiştir. Duvarlarında kalem işleri vardır. Türbe kare planlıdır, sanduka ise ahşaptan yapılmıştır. Türbe haricinde müştemilat da bulunmaktadır.

Türbeye özellikle fıtık olan çocuklar ve felçli hastalıklar getirilerek şifa aranmaktadır. 

Kaynakça: www.kurumsal.kulturturizm.gov.tr / Muzaffer Doğanbaş –Rumi Hoca Türbesi ( www.hbvdergisi.gazi.edu.tr ) / www.diphacikoycom.tr.gg

16 Aralık 2017 Cumartesi

Hasan Dede Türbesi..kırıkkale

Hasan Dede Türbesi
Hasan Dede Türbesi, aslen Horasanlı olan Karaman Usluca Dergahı'nın Piri olan Şeyh Yakup Fakihi'nin oğlu olan Hasan Dede'nin Türbesidir. Hasan Dede'nin babası Hz. Muhammed (SAV) soyundan gelmektedir. Hasan Dede şu anda türbesinin bulunduğu Kırıkkale'ye yerleşmesinden sonra bağ ve bahçe işleriyle uğraşmış Padişah tarafından vergiden muaf tutulmuştur. Hasan Dede türbesinde bulunan taşın Mekke'den geldiği düşünülmekte ve türbeyi ziyaret edenler tarafından bu taşa dokunulup yüz sürülür.

Hasan Dede Türbesi ulaşım: Hasandede Türbesi Kırıkkale İli'nin merkeze bağlı Hasandede Köyü'nde yer almaktadır. Hasan Dede Türbesi'ne Ankara yönünden gelirken şehrin hemen girişinde rastlanabileceği gibi Kırıkkale Otogarı'ndan minübüsle de ulaşılabilir.

Hasan Dede Türbesi Ziyareti: Hasan Dede türbesi türbeye bitişik Hasan Dede Camii yanında yer almaktadır. Sabah namazı ile yatsı namazı arasında ziyarete açıktır, ziyaret ücretsizdir. Hasan Dede Türbesi ziyareti sırasında kadın ve erkek ziyaretçilerin İslami kıyafet kurallarına uyması beklenmektedir.

Hasan Dede Türbesindeki Taş: Hasan Dede türbesinde bulunan ve Mekke'den geldiğine inanılan yaklaşık 15 x 25 cm.


ölçülerindeki parlak taş hakkında ilginç bir hikaye vardır. Söylenceye göre Hasan Dede'nin yaşadığı köyün ileri gelenlerinden Ömer Ağa Hacca gitmeden önce Hasan Dede'ye uğrayıp helallik ister. Hasan Dede'de bunun üzerine Mekke Şerifi'ne verilmek üzere bir beze sarılı hediye emanet eder. Ömer Ağa yolsa hediyeyi merak edip bezi açar. İçinde iki adet karpuz çekirdeği ve bir parça kömür olduğunu görür. Bunları Mekke Şerifi'ne vermeye layık görmez ve vermekten vazgeçer. Fakat Hac vazifesi sonrası dönüşe hazırlanırken Mekke Şerifi'nin tellal çıkartarak Anadolu'dan kendisine bir hediye geleceğini, hediyeyi getirenin kendisine ulaştırmasını isteyince Mekke Şerifinin huzuruna çıkarak hediyeyi takdim eder. Mekke Şerifi bezi açar açmaz iki karpuz çekirdeği iki büyük karpuza, kömür tanesi ise siyah bir koça dönüşür. Mekke Şerifi'de aynı beze bir şey sararak Ömer Ağa'ya verir. Ömer ağa köye yaklaşırken yine merak edip bezi açar. Bezin içerisinde bir taş vardır fakat taş aniden beyaz bir güvercine dönüşür ve uçarak Hasan Dede Camii'nde bir türlü taş tutmayan bir oyuğa konar ve orada tekrar taşa dönüşür. Bu taş bugün Mekke'den geldiğine inanılan taştır.
KARAAĞAÇ BABA TÜRBESİ: acıpayam


Acıpayam İlçesi'nin Kumavşarı Kasabası içinde, Ortaokul mevkiindeki sokak içindedir. Hiçbir bina özelliği olmayan çok basit bir yapıdır. Bakım ve onarımı ile Osman UĞUR'un ilgilendiği ifade edilen Türbe, briketle çevrili, sıvasız, oldukça bakımsız, dört köşeli, ahşap çatılı, kiremit örtülüdür. Türbe içindeki kabir briketle çevrilmiş, çukur içinde adeta harabe durumundadır. Daha önceleri kubbeli, mimari özelliğe sahip bir türbe iken bakımsızlıktan yıkılarak şimdiki durumuna getirilmiştir. Kitabesi yoktur. Sonradan Kumavşarı Belediyesi'nce yeniden yaptırılmıştır.
Acıpayam İlçesine adını veren(Garbi Karaağaç) Karaağaç baba, Avşar Oymağı'na mensup olup, zamanında Germiyanoğulları ile birçok defalar savaşmış, Avşar Oymağı'nın buraya konan ilk uç beyidir. Acıpayam Ovası'ndaki köylerin oluşmasına ve Türkleşmesine sebep olmuştur.
Ölümü H. 728/M. 1327 tarihidir. Karahöyükavşarı köyünde medfun Süleyman Sarızeybek ile Yeşilyuva Kasabası, Elmadağı'nda medfun Işık Süleyman'la yakın akrabadırlar. Bugün dillerden düşmeyen ve kendi dalında Türkiye de tek düzenle çalınan "Avşar Beyleri" türküsü Karaağaç Baba'nın Germiyanoğulları ile yaptığı savaşlarda yaratılan kahramanlıkları dile getirir.
Adını sevdiğim Avşar Beyleri,
Size de vezirlik yakışıp duru,
Topla dizgini, tanı kendini,
Karşıda Germiyanlar bakışıp duru.
Rivayetler: "Ak sakallı, sarıklı, sırtında cübbe ile" aşikar ve rüyalarda köy halkından bazı kişilere göründüğü, "sana cenneti göstereyim mi" dediği, "Göster" denilmesi üzerine "Gözlerini yum" dediği, hayli yol aldıktan sonra "Aç gözlerini" deyip de gözlerini açan kişinin her tarafın yemyeşil, güllük, bahçelik, çok güzel bir yer olduğunu gördüğü, türbesine girerken kapısında görüldüğü, mezarın başına su dolu bir testi konulduğu, bu suyun bir iki gün içinde boşaldığı, bu nedenle devamlı testilerde su bulundurulduğu rivayet edilmektedir.
GARİP DEDE TÜRBESİ..sultan çiftliği


Türbe, Sultançiftliği Köyü'ndedir. Dudullu- Alemdağ Yolu'ndan ayrılan bir yol, bir km. sonra bizi köyün meydanındaki açık türbenin önüne getirir. Yokuş olan bu yolun sol tarafında ve köşede Alemdağ Orman Bölge Şeşiği binası bulunmaktadır. Köy yolunda mevcut olan ve vaktiyle Sultançişiği Şeker Suyu'nun aktığı dört çeşme de bugün kurudur. Ulu bir ağacın gölgesinde bulunan açık türbenin etrafı alçak bir duvar ve demir parmaklık ile çevrilmiştir. Şâhidesi yoktur. Toprak makberesinin üzerine dört mısralı şu mermer kitâÜsküdar Köy ileri gelenlerinin beyanına göre Garip Dede, çok eski bir mücahittir. Bunlar yedi kardeş olup yedisi de bu civarda medfundur. Bunlardan biri Alemdağı'nda bir kale inşa edip sonradan şehid olan Alemdar Baba'dır. Diğer biri de Samandra Köyü'nde medfundur. Diğer ikisinin kabri ise bugün de mevcut olup Said Halim Paşa Çiftliği hudutları içinde, Sultan Murat veya Sultan Aziz Kasrı civarındadır. Diğer üçünün kabirleri meçhuldür. Bu ifade doğru ise Garip Dede, Tur-Hasan Bey'in kardeşidir ve burada şehit olmuştur.( Alemdar Baba Türbesi bahsine bakınız.) Türbenin karşısında kuru bir çeşme ve köyün camii bulunmaktadır. Çeşmenin ayna taşından daha evvelki bir tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır. Şimdiki çeşme 1955 tarihlerinde yapılmıştır. Cami ise yığma taştan inşa edilmiş olup ahşap çatılıdır. Hiç bir yerinde kitâbesi yoktur. Mihrabı duvar içine gömülüdür. Minberi ahşaptır. Abdest musluklarından Şeker Suyu akmaktadır. Sağdaki minaresi taştandır.