KARIŞIK

4 Temmuz 2016 Pazartesi

HAZRET-İ CELAL ABBAS KİMDİR ?
Hz. Celal Abbas, Hz. Ali’nin oğludur. Annesinin asıl adı Fatıma’dır, ancak
dört oğlu olduğu için, oğullar anası anlamına gelen “Ümmül Benin” olarak
bilinir. Hz. Fatıma anamızın 632 yılında Hakk’a yürümesinden sonra Hz. Ali efendimiz, 645 yılında Âmir b. Kilâb Kabilesinden Ümmü'l-Benin (Fatıma) ile evlendi.
Hz. Ali efendimizin evlendiği bu hanımdan, 647 yılında Celal Abbas dünyaya geldi. Daha sonra sırasıyla 648 yılında Cafer, 650 yılında Osman, 653 yılında Abdullah ve daha sonra da Hatice adında bir kızı dünyaya gelmiştir.
Hz. Ali efendimizin Hakk’a yürümesinden sonra Celal Abbas ve kardeşleri, Hz. İmam Hasan’ın himayesi altında büyüdüler. Celal Abbas, 665 yılında kendisiyle birlikte Hz. İmam Hasan’ın himayesi altında büyüyen hem Hz. Muhammed’in hem de Hz. Ali’nin amcasının kızı “Lübabe” ile evlenmiştir. Bu evlilikten Fazıl, Kasım, Hasan, Ubeydullah ve Muhammed adlarında 5 oğlu ile 2 kızı olmuştur.
Hz. İmam Hüseyin’in sancaktarlığını yapan Hz. Abbas ve diğer kardeşleri, Abdullah, Osman ve Cafer, 10 Muharrem 680 yılında Hz. İmam Hüseyin’le birlikte Kerbela’da şehit olmuşlardı.
Kerbela faciası sırasında Yezid ve yandaşları, Fırat suyunu Ehl-i Beyt ailesine yasaklamışlardı. Kerbela çölünde, kızgın güneşin altında günlerce bir yudum suya hasret bırakılan Ehl-i Beyt hanedanı, özellikle küçük çocuklar ve yaşlıların su, su diye feryatları dayanılmaz bir hal almıştı. Çocukların bu feryatlarına dayanamayan Celal Abbas, sürdü atını Fırat’tan yana; amacı bu masum yavrulara bir miktar su getirip, kısmen de olsa onların susuzluklarını dindirebilmekti. Ancak Yezid yandaşları, buna izin vermediler.
Celal Abbas, su tulumunu Ehl-i Beyt çadırlarına ulaştıramadı. Önce sağ kolunu, daha sonra da sol kolunu kestiler, daha sonra da o Kerbela Aslanını hiç acımadan şehit ettiler.
Hz. Abbas ın Annesi Ümmül Benin, oğlu Abbas’la ilgili olarak şunları söylüyor: “Yavrum Abbas, daha küçük bir çocukken bir gün babası Hz Ali, onu kucağına almış; ellerini, kollarını öpmüş; sonra da ağlamaya başlamıştı. Onu bu halde görünce yüreğim yandı, ciğerim parçalandı. Zira, güzel ve şirin bir yavruyu kucağına alıp da ağlayan bir babayı ne görmüş, ne de duymuştum.
Kendi kendime; “Bunun bir sebebi olmalı” diye düşündüm. Daha sonra Eşim Ali’ ye dönerek niçin ağladığını sordum.
Eşim Ali, bir yandan ağlıyor, bir yandan da cevap veriyordu: “Kerbela çölünde oğlum Hüseyin’e yardım ettiği sırada, kâfirler tarafından oğlum Abbas’ın kolları kesilecek” dedi.
Ben bu haberi alınca dayanamayıp ağlamaya başladım. O vakit Hz. Ali: “Şunu da bilmenizi isterim ki, gözümüzün nuru Abbas, Hak Teala katında yüksek derecelere sahip olacak. Hak Teala, daha önce kardeşim Cafer-i Tayyar’a nasıl iki kanat hediye ettiyse, ona da iki kolunun karşılığı olarak iki kanat bağışlayacak ve Abbas da bu kanatlarla, cennette meleklerle birlikte uçacak! ” diyerek, bizleri teselli etti.
Kerbela olayının geçtiği mahalde bugün Kerbela adı verilen bir şehir kurulmuş ve olayın geçtiği yerde ise hem Hz. İmam Hüseyin için hem de Celal Abbas için karşılıklı olarak çok görkemli iki türbe inşa edilmiştir. Ayrıca Celal Abbas için bir müze yapılmlış, Celal Abbas’ın kesik iki kolunun yerine altından iki kol yapılmış, bu mizede sergilnmektedir.
Hz. Celal Abbas’ın annesi Ümmü’l Benin, Hz. Hüseyin’in şehit olduğu haberini aldığında ise “yüreğimi parçaladınız” diyerek hıçkırarak ağlamıştı. Her zaman şöyle derdi: oğullarım ve yeryüzündeki her şey Hüseyin’e feda olsun. Oğlu Abbas’ın kanlı kalkanını gördüğünde ise daha fazla dayanamadı ve bayılarak yere yığıldı.
Celal Abbas’ın annesi, her gün baki mezarlığına giderek oğlu Abbas için ağıtlar söylerdi, çok hüzünlü ve keder dolu bir ağıt söylediği için, millet etrafına toplanır ve ağlarlardı. Ümmül-Benin’in baki mezarlığına gelip ağıtlar söylemesi Beni Ümeyye’nin çöküşünü hazırlayan faktörlerden birisiydi, daha sonra mersiye meclisleri Ümmül-Beninin evinde kurulmaya başladı ve zamanla bir gelenek haline geldi. Celal Abbas’ın soyu, oğlu Ubeydullah’tan yürümüştür.
Celal Abbas’ın annesi Ümmül-Benin , Hicri 64, Miladi 686 yılda vefat etti ve Baki mezarlığında toprağa verildi. Allah rahmetini gani etsin ve bizleri de o mübareklerin şefaatından mahrum bırakmasın…
Çöl yazıda ekilmiş bir kara duman
Dumanın içinde İmam görünür
Abbas at üstünde vermiyor aman
Yezidin askeri yaman görünür
Kerbela Çölünde şamalar yanar
Abbas at üstünde çark gibi döner
Ak libas altında yarası kanar
Ok saplanmış ciğerciği delinir
Abbasın giydiği keten gömlektir
Gömleği soyulmuş kolları yoktur
Bir değil beş değil yarası çoktur
Abbas'ı vuranlar elbet sürünür

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.