KARIŞIK

12 Temmuz 2018 Perşembe

AHİ EMİR AHMED BİN ZEYNEL HAC HZ. TÜRBESİ..SİVAS MERKEZ




Sivas ve Bayburt yöresinin ileri gelen ümerasın­dan olup, babasının ismi Zeynelhac’dır. Ahmed Eflâkî’nin (ö. 1360) eserinde, Mevlana Celâleddin Rumi’ye (ö. 1273) samimiyetle bağlandığından söz edilen Ahi Emîr Ahmed’in Mevlana’dan sonra onun oğulları ile de iyi ilişkiler içinde olduğu bili­nir. Sultan Veled (ö. 1312), Emîr Ahmed’e daima “kardeş” ve “dost” diye hitap etmekteydi. Onun bu samimiyeti Divan’daki manzum bir mektuba da yansımıştır. Sultan Veled, burada “Ünlü Ahi” diye bahsettiği Emîr’in ismini “Ahi Ahmed Zekiyeddin” olarak zikretmekte ve onu hasretle Konya’ya davet etmektedir.
Ulu Arif Çelebi (ö. 1320), Bayburt’a yaptığı ziya­retlerde Emîr Ahmed ile de görüşmüş ve onun misafiri olmuştur. Eflâkî’nin, bu ziyaretin 1315 yılında gerçekleştiğini haber verdiğine bakılırsa, Ahi Ahmed’in söz konusu tarihten sonra Sivas’a yerleştiği anlaşılmaktadır. İbn Battuta’nın, bu şehri ziyareti sırasında zaviyesinde konakladığı Bıçakçı Ahmed ile Eflâkî’de geçen Emîr Ahmed muhtemelen aynı şahıstır. 733 (1332-1333) yılın­da hayatta olduğu bilinen Emîr Ahmed’in türbe kitâbesinde vefat tarihiyle ilgili herhangi bir ka­yıt mevcut değildir. Oğullarından Ahi Hasan’ın oğlu Ahi Ali’nin, Nâsırî tarafından 689’da (1290) muhtemelen Ahi Emîr Ahmed adına telif edilen bir fütüvvetnâmeyi 840 (1436) yılında Bayburt’ta yeniden kaleme aldığı bilinmektedir.
Emîr Ahmed’in, Sivas şehir merkezinde Paşabey mahallesi Tokmak Kapı sokağındaki türbesi­nin yanında kurulduğu anlaşılan zaviyesi ile Issı Çermik köyünde bir de mescidi bulunmakta idi.
Emîr Ahmed, bu eserler için 733 (1332-1333) tarihinde bir vakfiye tanzim ettirerek bazı gelir­ler tahsis etmiştir. Söz konusu yapılar günümüze ulaşmamıştır.
Kaynak: Ahi Ansiklopedisi, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Ankara, 2014
AHİ EMİR AHMED
Merih Baran tarafından kaleme alınan Ahi Emîr Ahmed adlı eser (Ankara1991, 120 s.), içindeki­ler, önsöz sekiz sayfa, üç bölüm, sonuç, dizi ve bibliyografyadan meydana gelir. Eser, 1990 yı­lında Kültür Bakanlığı tarafından yapılan Ahilik Kültürünü Araştırma Yarışması’nda üçüncülük ödülüne sahiptir.
Eserin birinci bölümünde Ahi Emîr Ahmed’in biyografisi, ikinci bölüm, Ahi Emîr Ahmed Tür­besi, üçüncü bölüm ise Ahi Emîr Ahmed vakfı ve Ahi Emîr Ahmed vakfiyesi tasdiklerinden oluş­maktadır. Eserin sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme bulunmaktadır.
Yazarın ifadesinden hareketle soyundan geldiği Ahi Emîr Ahmed, Anadolu’da hem Bayburt hem de Sivas ilinde yaşamış ve aynı zamanda orta Anadolu’da etkili olmuş ve bıraktığı vakıfla bir­likte günümüzde hâlâ varlığını sürdüren önem­li Ahilerden biridir. Yazar eserin girişinde emîr olgusu üzerine durur. Burada Türkmen beyleri ve Anadolu ilişkisinden hareketle emîr kelimesi­nin kullanımı ve Ahi Emîr Ahmed dönemi siyasî olaylarında emîrlere dikkat çeker. Genel olarak Anadolu Beylikleri olarak tanımlanan bu zaman dilimi aynı zamanda değişim ve dönüşümlerle birlikte izlerin birbirine karıştığı bir dönem ola­rak zihinlerde yer alır. Çünkü dönem açısından Anadolu’da yaygın olan tasavvuf ve tekke kül­türü sonucunda Emîr Ahmed ve Ahi Ahmedler bulunmaktadır. Anadolu’da Selçuklular sistem olarak çözülmeye ve beylikler kendi alanlarını inşa etmeye başlamışlardır. Bu zaman diliminde hem örgütlenmiş topluluklardan Ahilik hem de idarî ve güç olgusunu taşıyan emîrlik nam sta­tüsünü taşıyan bireylere rastlamak mümkündür.
Ancak Ahi Emîr Ahmed biyografisi, mevcut vakfı ve vakıf işleyiş tarzıyla birlikte adına oluşturul­muş ve bugün devam eden işleriyle diğerlerinden farklılık göstermektedir. Yazar Ahilik hakkın­da kelime anlam ve kökenleri tartışırken süreç hakkında kısaca bilgi verir. Arapça kardeş ve Türkçede cömert ve eli açık anlamına gelen Ahi, Fütüvvetnâme ile sistematik bir hal alır. Başlan­gıçta Ahilik ocak olarak esnaf teşkilatından öte Osmanlı dönemine kadar askerî açıdan aktif rol oynanan bir yapıdır. Daha sonra askerî yapısı dö­nüşerek örgütlenmiş yapı her mesleğe yer veren bir esnaf teşkilatı olarak tarihte yer almıştır.
Netice olarak kökeni, Bayburt’la olan ilişkisi, Sivas’taki zaviye ve tekkesi, türbesi ve yaptırdı­ğı camisi ile Sivas’a eserler kazandıran ve sosyal dokuya katkı sağlayan Ahi Emîr Ahmed, eser­de Mevleviliğe gönül bağlamış ve dergâha kabul edilmiş bir Ahi emîri olarak tanımlanır. Ayrıca eserde Ahi Emîr Ahmed’in oğlu Ahi Ali ve babası Ahi Emîr Muhammed’in fütüvvet üzerine eserler yazdıkları bunların ayrı bir çalışma çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilerek diğer tarihi arşiv belgeleri ile konunun desteklemesi gerektiği belirtilir.
Bünyamin AYHAN
Kaynak: Ahi Ansiklopedisi, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Ankara, 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.